Pub Date : 2024-07-26DOI: 10.58605/bingolsaglik.1511024
Aydın Sever, M. Erdoğan
Meme kanseri dünya genelinde geniş bir kitleyi etkileyen önemli bir kanser türüdür. Büyük bir kitleyi etkilemesi ve meme kanseri kaynaklı ölüm oranının yüksek olması sebebiyle bu hastalığa karşı tedavi yaklaşımları ve bu hastalıktan korunma süreci büyük önem taşımaktadır. Geleneksel kanser tedavisinin yan etkilerinin ve maliyetinin fazla olması ve dünya üzerinde toplumun büyük bir kesiminin bu tedavilere ulaşmakta güçlük çekmesi sebebiyle alternatif tedavi yaklaşımları ve kanserden korunma yöntemleri ilgi uyandırmaktadır. Bitkiler kanser tedavisinde ve korunma sürecinde uzun süredir kullanılmaktadır. Adaçayı türleri dünyanın birçok yerinde sağlığa faydalı olması sebebiyle tüketilmektedir. Bu çalışmada; 3 farklı adaçayı türünün meme kanseri hücre hattında gösterdiği antikanser özelliği araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; kullanılan adaçayı türlerinin MCF-7 meme kanseri hücre hattında canlılığı anlamlı düzeyde azalttığı p < 0.0001, koloni formasyon yeteneğini düşürdüğü P < 0.0001, yara iyileşme kapasitesini azalttığı tespit edilmiştir.
{"title":"MCF-7 Meme kanseri hücre hattında farklı Salvia türlerinin antikanser etkisi","authors":"Aydın Sever, M. Erdoğan","doi":"10.58605/bingolsaglik.1511024","DOIUrl":"https://doi.org/10.58605/bingolsaglik.1511024","url":null,"abstract":"Meme kanseri dünya genelinde geniş bir kitleyi etkileyen önemli bir kanser türüdür. Büyük bir kitleyi etkilemesi ve meme kanseri kaynaklı ölüm oranının yüksek olması sebebiyle bu hastalığa karşı tedavi yaklaşımları ve bu hastalıktan korunma süreci büyük önem taşımaktadır. Geleneksel kanser tedavisinin yan etkilerinin ve maliyetinin fazla olması ve dünya üzerinde toplumun büyük bir kesiminin bu tedavilere ulaşmakta güçlük çekmesi sebebiyle alternatif tedavi yaklaşımları ve kanserden korunma yöntemleri ilgi uyandırmaktadır. Bitkiler kanser tedavisinde ve korunma sürecinde uzun süredir kullanılmaktadır. Adaçayı türleri dünyanın birçok yerinde sağlığa faydalı olması sebebiyle tüketilmektedir. Bu çalışmada; 3 farklı adaçayı türünün meme kanseri hücre hattında gösterdiği antikanser özelliği araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre; kullanılan adaçayı türlerinin MCF-7 meme kanseri hücre hattında canlılığı anlamlı düzeyde azalttığı p < 0.0001, koloni formasyon yeteneğini düşürdüğü P < 0.0001, yara iyileşme kapasitesini azalttığı tespit edilmiştir.","PeriodicalId":504256,"journal":{"name":"Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141800447","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Giriş: Hasta düşmeleri sağlık bakım kuruluşlarında yatan hastalar için önemli bir hasta güvenliği sorunu olmaya devam etmektedir. Düşmelerin önlenmesinde önemli rollere sahip olan hemşireler uygun risk değerlendirme araçlarını kullanarak düşmelerini önleyebilmektedir. Amaç: Bu çalışmanın amacı daha önce yapılan çalışma sonuçlarına dayalı olarak yetişkin hasta düşmelerinin önlenmesinde kullanılan risk değerlendirme araçlarının etkinliğinin belirlenmesidir. Yöntem: Bu çalışma, sistematik derleme niteliğindedir. Çalışma, PRISMA kontrol listesi takip edilerek gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın taraması Mart 2022'de, ‘’hasta düşmeleri’’, ‘’düşme riski tanılama’’, ‘’düşmeleri önleme’’ anahtar kelimeleri ile elektronik veri tabanlarında gerçekleştirilmiştir. İncelenen makalelerin Kalite değerlendirmesinde Joanna Briggs Enstitüsü tarafından yayınlanan tanımlayıcı test doğrulama çalışmaları için JBI kritik değerlendirme kontrol listesi kullanılmıştır. Bulgular: Tarama sonucunda veri tabanlarından toplam 8.040 kayıta ulaşılmıştır. Kayıtların değerlendirilmesi sonucunda 50 makalenin tam metni incelenerek 25 makale seçilmiştir. Sistematik derlemeye dahil edilen araştırmalarda retrospektif, kesitsel, tanımlayıcı, kohort, geçerlik-güvenilirlik, deneysel, metedolojik, vaka kontrol ve prospektif gözlemsel çalışma desenleri kullanılmıştır. Araştırmalarda 23 farklı düşme riski tanılama ölçeği kullanılmıştır. Çalışmamıza dahil edilen makalelerin JBI kontrol listesine göre yapılan kalite değerlendirme sonucunda on dört araştırmanın iyi (%80-100), on araştırmanın orta ve bir araştırmanın da vasat (%50) düzeyde olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Bu sistematik derleme ile düşme riski tanılama ölçeklerinin hasta düşmelerinin önlenmesinde etkili olduğu sonucuna varılmıştır.
{"title":"YETİŞKİN HASTA DÜŞMELERİNİN ÖNLENMESİNDE KULLANILAN RİSK DEĞERLENDİRME ARAÇLARININ ETKİNLİĞİ: SİSTEMATİK DERLEME","authors":"Emel Bayraktar, Sercan Özdemir, Gülengün Türk, Zekiye Karaçam","doi":"10.58605/bingolsaglik.1501824","DOIUrl":"https://doi.org/10.58605/bingolsaglik.1501824","url":null,"abstract":"Giriş: Hasta düşmeleri sağlık bakım kuruluşlarında yatan hastalar için önemli bir hasta güvenliği sorunu olmaya devam etmektedir. Düşmelerin önlenmesinde önemli rollere sahip olan hemşireler uygun risk değerlendirme araçlarını kullanarak düşmelerini önleyebilmektedir. \u0000Amaç: Bu çalışmanın amacı daha önce yapılan çalışma sonuçlarına dayalı olarak yetişkin hasta düşmelerinin önlenmesinde kullanılan risk değerlendirme araçlarının etkinliğinin belirlenmesidir. \u0000Yöntem: Bu çalışma, sistematik derleme niteliğindedir. Çalışma, PRISMA kontrol listesi takip edilerek gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın taraması Mart 2022'de, ‘’hasta düşmeleri’’, ‘’düşme riski tanılama’’, ‘’düşmeleri önleme’’ anahtar kelimeleri ile elektronik veri tabanlarında gerçekleştirilmiştir. İncelenen makalelerin Kalite değerlendirmesinde Joanna Briggs Enstitüsü tarafından yayınlanan tanımlayıcı test doğrulama çalışmaları için JBI kritik değerlendirme kontrol listesi kullanılmıştır. \u0000Bulgular: Tarama sonucunda veri tabanlarından toplam 8.040 kayıta ulaşılmıştır. Kayıtların değerlendirilmesi sonucunda 50 makalenin tam metni incelenerek 25 makale seçilmiştir. Sistematik derlemeye dahil edilen araştırmalarda retrospektif, kesitsel, tanımlayıcı, kohort, geçerlik-güvenilirlik, deneysel, metedolojik, vaka kontrol ve prospektif gözlemsel çalışma desenleri kullanılmıştır. Araştırmalarda 23 farklı düşme riski tanılama ölçeği kullanılmıştır. Çalışmamıza dahil edilen makalelerin JBI kontrol listesine göre yapılan kalite değerlendirme sonucunda on dört araştırmanın iyi (%80-100), on araştırmanın orta ve bir araştırmanın da vasat (%50) düzeyde olduğu belirlenmiştir. \u0000Sonuç: Bu sistematik derleme ile düşme riski tanılama ölçeklerinin hasta düşmelerinin önlenmesinde etkili olduğu sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":504256,"journal":{"name":"Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141801171","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-26DOI: 10.58605/bingolsaglik.1514421
Süleyman Ümit Şenocak, Rüveyda Yüksel, Hülya Arslantaş
Koronavirüs hastalığı (COVID-19), SARS-CoV-2 virüsünün neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. İlk olarak 2019 yılının Aralık ayının sonlarında Çin’in Wuhan Eyaleti'nde solunum yolu belirtilerine neden olan bir hastalık olarak ortaya çıkmış olup birkaç ay içinde ise küresel bir salgının ilan edilmesine neden olmuştur. Salgının ilanı ile birlikte sağlık bakım hizmeti sunulan hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında bazı etik sorunlar tartışılmaya başlanmıştır. Etik sorunlar, çeşitli nedenlerden dolayı doğru çözümü seçmenin güç olduğu, ahlaki bir yargıda bulunmayı ve seçim yapmayı gerektiren, mutlak doğru veya mutlak yanlış olarak tanımlanabilecek basit ve kesin çözümlerin bulunamadığı ve kişiyi ikilemde bırakan karmaşık problemler olarak tanımlanmaktadır. COVID-19 pandemisi döneminde mekanik ventilatör gibi tıbbi malzemelerin yetersiz olduğu durumlarda bu sınırlı kaynaklardan kimlerin öncelikli olarak faydalandırılacağı, COVID-19 tanılı bireylere bakım veren sağlık çalışanlarının kendilerinin ve ailelerinin sağlık durumlarını tehlikeye atmayacak şekilde ne tür sorumluluklar yükleneceği, kişisel koruyucu ekipmanların yetersiz olduğu durumlarda neler yapılabileceği, izolasyon önlemlerinin uygulanmasına ilişkin nasıl bir yol izlenmesi gerektiği gibi pek çok etik sorun yaşanmıştır. Etik sorunlar ile karşılaşıldığında bu sorunların çözümünde etik ilkeleri göz önünde bulundurmak oldukça önemlidir. Yararlılık, zarar vermeme, özerkliğe saygı, mahremiyet, saygınlık/itibar ve adalet ilkeleri diğer etik konularda olduğu gibi pandemi sürecinde de etik tartışmaların temelini oluşturmuştur. Bu derlemede COVID-19 pandemi döneminde hemşirelerin yaşamış olduğu etik sorunlar ele alınmıştır.
{"title":"Koronavirüs Hastalığında Hemşireler İçin Etik Sorunlar","authors":"Süleyman Ümit Şenocak, Rüveyda Yüksel, Hülya Arslantaş","doi":"10.58605/bingolsaglik.1514421","DOIUrl":"https://doi.org/10.58605/bingolsaglik.1514421","url":null,"abstract":"Koronavirüs hastalığı (COVID-19), SARS-CoV-2 virüsünün neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. İlk olarak 2019 yılının Aralık ayının sonlarında Çin’in Wuhan Eyaleti'nde solunum yolu belirtilerine neden olan bir hastalık olarak ortaya çıkmış olup birkaç ay içinde ise küresel bir salgının ilan edilmesine neden olmuştur. Salgının ilanı ile birlikte sağlık bakım hizmeti sunulan hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında bazı etik sorunlar tartışılmaya başlanmıştır. Etik sorunlar, çeşitli nedenlerden dolayı doğru çözümü seçmenin güç olduğu, ahlaki bir yargıda bulunmayı ve seçim yapmayı gerektiren, mutlak doğru veya mutlak yanlış olarak tanımlanabilecek basit ve kesin çözümlerin bulunamadığı ve kişiyi ikilemde bırakan karmaşık problemler olarak tanımlanmaktadır. COVID-19 pandemisi döneminde mekanik ventilatör gibi tıbbi malzemelerin yetersiz olduğu durumlarda bu sınırlı kaynaklardan kimlerin öncelikli olarak faydalandırılacağı, COVID-19 tanılı bireylere bakım veren sağlık çalışanlarının kendilerinin ve ailelerinin sağlık durumlarını tehlikeye atmayacak şekilde ne tür sorumluluklar yükleneceği, kişisel koruyucu ekipmanların yetersiz olduğu durumlarda neler yapılabileceği, izolasyon önlemlerinin uygulanmasına ilişkin nasıl bir yol izlenmesi gerektiği gibi pek çok etik sorun yaşanmıştır. Etik sorunlar ile karşılaşıldığında bu sorunların çözümünde etik ilkeleri göz önünde bulundurmak oldukça önemlidir. Yararlılık, zarar vermeme, özerkliğe saygı, mahremiyet, saygınlık/itibar ve adalet ilkeleri diğer etik konularda olduğu gibi pandemi sürecinde de etik tartışmaların temelini oluşturmuştur. Bu derlemede COVID-19 pandemi döneminde hemşirelerin yaşamış olduğu etik sorunlar ele alınmıştır.","PeriodicalId":504256,"journal":{"name":"Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141798945","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-22DOI: 10.58605/bingolsaglik.1464639
Merve Sezer Yıldız, Nebahat Özerdoğan
Vücut ağırlığının ideal ağırlığın %20'sinden daha fazla olması durumu olarak tanımlananan obezite, dünya genelinde ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle üreme çağındaki kadınlar arasında, östrojen hormonunun etkisi, oral kontraseptif kullanımı, gebelikte alınan kiloların önerilen değerlerin üzerinde olması, sosyal kısıtlılıklar ve fiziksel inaktivite gibi faktörler nedeniyle obezitenin sıkça görüldüğü bilinmektedir. Maternal obezitenin varlığı, bir dizi fetal ve maternal olumsuz sonuç ve komplikasyonla ilişkilidir. Maternal obeziteyle ilgili görülen sorunlar; erken gebelik kaybı, gestasyonel diyabet, preeklampsi, preterm doğum, sezaryen doğum, spontan veya tıbbi olarak erken doğum, ölü doğum, enfeksiyonlar, konjenital fetal malformasyonlar, gebelik haftasına göre makrozomik bebek, omuz distosisi ve postpartum kanama gibi riskli durumları içermektedir. Ayrıca, postpartum dönemde emzirme zorluğu gibi olumsuzluklar da maternal obezite ile ilişkilendirilmektedir. Maternal obezite ve ilişkili sağlık sorunları, küresel bir halk sağlığı önceliği olarak ele alınmalı ve obezitenin üreme çağındaki kadınlarda önlenebilmesi için koruyucu tedbirlere başvurulmalıdır. Bu derleme, giderek artan maternal obezitenin prekonsepsiyonel, antepartum ve postpartum dönemlerdeki yönetimini inceleyerek sağlık profesyonellerinde bu konudaki farkındalık bilincini artırmayı hedeflemektedir.
{"title":"Maternal Obezitenin Yönetimi","authors":"Merve Sezer Yıldız, Nebahat Özerdoğan","doi":"10.58605/bingolsaglik.1464639","DOIUrl":"https://doi.org/10.58605/bingolsaglik.1464639","url":null,"abstract":"Vücut ağırlığının ideal ağırlığın %20'sinden daha fazla olması durumu olarak tanımlananan obezite, dünya genelinde ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle üreme çağındaki kadınlar arasında, östrojen hormonunun etkisi, oral kontraseptif kullanımı, gebelikte alınan kiloların önerilen değerlerin üzerinde olması, sosyal kısıtlılıklar ve fiziksel inaktivite gibi faktörler nedeniyle obezitenin sıkça görüldüğü bilinmektedir. Maternal obezitenin varlığı, bir dizi fetal ve maternal olumsuz sonuç ve komplikasyonla ilişkilidir. Maternal obeziteyle ilgili görülen sorunlar; erken gebelik kaybı, gestasyonel diyabet, preeklampsi, preterm doğum, sezaryen doğum, spontan veya tıbbi olarak erken doğum, ölü doğum, enfeksiyonlar, konjenital fetal malformasyonlar, gebelik haftasına göre makrozomik bebek, omuz distosisi ve postpartum kanama gibi riskli durumları içermektedir. Ayrıca, postpartum dönemde emzirme zorluğu gibi olumsuzluklar da maternal obezite ile ilişkilendirilmektedir. Maternal obezite ve ilişkili sağlık sorunları, küresel bir halk sağlığı önceliği olarak ele alınmalı ve obezitenin üreme çağındaki kadınlarda önlenebilmesi için koruyucu tedbirlere başvurulmalıdır. Bu derleme, giderek artan maternal obezitenin prekonsepsiyonel, antepartum ve postpartum dönemlerdeki yönetimini inceleyerek sağlık profesyonellerinde bu konudaki farkındalık bilincini artırmayı hedeflemektedir.","PeriodicalId":504256,"journal":{"name":"Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141816582","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Araştırma, jinekoloji alanında çalışan sağlık profesyonellerinin vajinal doğumların yönetimine ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma, Türkiye'nin batısında bir devlet üniversite hastanesinde vajinal doğumda aktif görev alan 18 sağlık çalışanı ile gerçekleştirilmiştir. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırma verileri bilgi formu ve yapılandırılmış bilgi formu aracılığıyla toplanmıştır. Tematik analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Etik onay alınmıştır. Bu araştırmada vajinal doğumların yönetimi ile ilgili üç ana tema belirlenmiştir. (I) Vajinal doğumların yönetimine ilişkin ebelerin görüşleri, (II) Vajinal doğumların yönetimine ilişkin hemşirelerin görüşleri ve (III) Vajinal doğumların yönetimine ilişkin doktorların görüşleri. Katılımcılar (özellikle ebeler ve doktorlar) vajinal doğum sorumluluğu konusunda genel olarak kendilerini önemli bir aktivist olarak gördüklerini ve ebelerin iş yoğunluğu ve gebelerin ebeler tarafından takip edilmesi nedeniyle vajinal doğum yapabildiklerini belirtmişlerdir. Ebe ve hemşireler doğumun sadece tıbbi bir eylem olmadığını, gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemde aktif bakım gerektiren önemli sorumluluklar getirdiğini vurgulamışlardır. Sağlık profesyonellerinin bakış açısı çoğunlukla yeterli eğitim ve beceriye sahip tüm ebelerin vajinal doğumları bağımsız olarak yapabilecekleri yönünde olmuştur. Teslimatı yapacak ekibe teorik ve pratik olarak sürekli kurumsal eğitimler verilmesi konusunda anlaştılar. Özellikle üniversite hastanelerinde hemşire ve ebelerin bir ekibin parçası olarak vajinal doğumlarda görevlerini bağımsız olarak yerine getirebilmeleri ve sorumluluklarını artırabilmeleri konusunda aktif çalışmaların planlanması gerekmektedir.
{"title":"Doğum Alanında Çalışan Sağlık Profesyonellerinin Vajinal Doğumların Yönetilmesine İlişkin Düşüncelerinin Belirlenmesi: Nitel Araştırma","authors":"Keziban Amanak, Sibel Şeker, Funda ÇİTİL CANBAY, Pınar Serçekuş","doi":"10.58605/bingolsaglik.1487944","DOIUrl":"https://doi.org/10.58605/bingolsaglik.1487944","url":null,"abstract":"Araştırma, jinekoloji alanında çalışan sağlık profesyonellerinin vajinal doğumların yönetimine ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma, Türkiye'nin batısında bir devlet üniversite hastanesinde vajinal doğumda aktif görev alan 18 sağlık çalışanı ile gerçekleştirilmiştir. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırma verileri bilgi formu ve yapılandırılmış bilgi formu aracılığıyla toplanmıştır. Tematik analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Etik onay alınmıştır. Bu araştırmada vajinal doğumların yönetimi ile ilgili üç ana tema belirlenmiştir. (I) Vajinal doğumların yönetimine ilişkin ebelerin görüşleri, (II) Vajinal doğumların yönetimine ilişkin hemşirelerin görüşleri ve (III) Vajinal doğumların yönetimine ilişkin doktorların görüşleri. Katılımcılar (özellikle ebeler ve doktorlar) vajinal doğum sorumluluğu konusunda genel olarak kendilerini önemli bir aktivist olarak gördüklerini ve ebelerin iş yoğunluğu ve gebelerin ebeler tarafından takip edilmesi nedeniyle vajinal doğum yapabildiklerini belirtmişlerdir. Ebe ve hemşireler doğumun sadece tıbbi bir eylem olmadığını, gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemde aktif bakım gerektiren önemli sorumluluklar getirdiğini vurgulamışlardır. Sağlık profesyonellerinin bakış açısı çoğunlukla yeterli eğitim ve beceriye sahip tüm ebelerin vajinal doğumları bağımsız olarak yapabilecekleri yönünde olmuştur. Teslimatı yapacak ekibe teorik ve pratik olarak sürekli kurumsal eğitimler verilmesi konusunda anlaştılar. Özellikle üniversite hastanelerinde hemşire ve ebelerin bir ekibin parçası olarak vajinal doğumlarda görevlerini bağımsız olarak yerine getirebilmeleri ve sorumluluklarını artırabilmeleri konusunda aktif çalışmaların planlanması gerekmektedir.","PeriodicalId":504256,"journal":{"name":"Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141832195","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-11DOI: 10.58605/bingolsaglik.1506656
İsa Kıran, İlknur Kulcanay Şahin, Mustafa Cengiz, Canan Vejselova Sezer, Rıfat Ertekin, Suzan Onur, Namık Bilici, Adnan Ayhancı
Bu çalışmada streptozotosin ile indüklenen diyabetik sıçanlarda Curcuma longa, Nigella sativa, Prunus mahaleb ve Vitis vinifera çekirdeğinden oluşan poliherbal ekstraktının ve metforminin; periferik kan, kemik iliği ve antioksidan parametreler üzerine etkisi araştırıldı. 60 adet wistar cinsi albino sıçanlar; kontrol, STZ, STZ + MET, STZ + PH I (500 mg/kg) ve STZ + PH II (1000 mg/kg) şeklinde 5 gruba ayrıldı. Hemoglobin, hematokrit, eritrosit, lökosit ve trombosit değerlerinde, STZ’de kontrol’e kıyasla yaklaşık %12-20 azalma, tedavi gruplarında STZ’ye kıyasla artış görüldü. Poliherbal bileşimin metformin grubuna kıyasla artış eğilimi yüksek bulundu. Kemik iliği, kontrol ve STZ grubu ile karşılaştırıldığında STZ’de azalma, tedavi gruplarında ise artış gösterdi. Poliherbal bileşimin metformin grubuna kıyasla artış eğilimi yüksek olarak değerlendirildi. Süperoksit dismutaz, katalaz ve nonenzimatik antioksidan glutatyon, kontrol ve STZ grubu karşılaştırıldığında STZ’de azalma, tedavi gruplarında STZ’ye kıyasla artış görüldü. Poliherbal bileşimin metformin grubuna kıyasla artış eğilimi yüksek saptandı. Malondialdehit, kontrol ve STZ ile karşılaştırıldığında STZ grubunda artış saptandı. Metformin ile STZ grubu arasında değişme görülmedi ancak poliherbal gruplarda STZ’ye kıyasla azalma eğilimi görüldü. Hematolojik veriler, kemik iliği ve antioksidan değerlerin poliherbal fomülasyonlar ile değişim gösterdiği saptandı. Sonuçlar, metformin ile kıyaslandığında poliherbal bileşiklerin iyileşme potansiyeli olabileceğini göstermektedir.
{"title":"Streptozosin İndüklü Deneysel Diyabet Modelinde Poliherbal Karışımın Hematoprotektif Etkileri","authors":"İsa Kıran, İlknur Kulcanay Şahin, Mustafa Cengiz, Canan Vejselova Sezer, Rıfat Ertekin, Suzan Onur, Namık Bilici, Adnan Ayhancı","doi":"10.58605/bingolsaglik.1506656","DOIUrl":"https://doi.org/10.58605/bingolsaglik.1506656","url":null,"abstract":"Bu çalışmada streptozotosin ile indüklenen diyabetik sıçanlarda Curcuma longa, Nigella sativa, Prunus mahaleb ve Vitis vinifera çekirdeğinden oluşan poliherbal ekstraktının ve metforminin; periferik kan, kemik iliği ve antioksidan parametreler üzerine etkisi araştırıldı. 60 adet wistar cinsi albino sıçanlar; kontrol, STZ, STZ + MET, STZ + PH I (500 mg/kg) ve STZ + PH II (1000 mg/kg) şeklinde 5 gruba ayrıldı. Hemoglobin, hematokrit, eritrosit, lökosit ve trombosit değerlerinde, STZ’de kontrol’e kıyasla yaklaşık %12-20 azalma, tedavi gruplarında STZ’ye kıyasla artış görüldü. Poliherbal bileşimin metformin grubuna kıyasla artış eğilimi yüksek bulundu. Kemik iliği, kontrol ve STZ grubu ile karşılaştırıldığında STZ’de azalma, tedavi gruplarında ise artış gösterdi. Poliherbal bileşimin metformin grubuna kıyasla artış eğilimi yüksek olarak değerlendirildi. Süperoksit dismutaz, katalaz ve nonenzimatik antioksidan glutatyon, kontrol ve STZ grubu karşılaştırıldığında STZ’de azalma, tedavi gruplarında STZ’ye kıyasla artış görüldü. Poliherbal bileşimin metformin grubuna kıyasla artış eğilimi yüksek saptandı. Malondialdehit, kontrol ve STZ ile karşılaştırıldığında STZ grubunda artış saptandı. Metformin ile STZ grubu arasında değişme görülmedi ancak poliherbal gruplarda STZ’ye kıyasla azalma eğilimi görüldü. \u0000Hematolojik veriler, kemik iliği ve antioksidan değerlerin poliherbal fomülasyonlar ile değişim gösterdiği saptandı. Sonuçlar, metformin ile kıyaslandığında poliherbal bileşiklerin iyileşme potansiyeli olabileceğini göstermektedir.","PeriodicalId":504256,"journal":{"name":"Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141834690","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-09DOI: 10.58605/bingolsaglik.1508936
Necla Kasımoğlu, Ayşe Gürol, Tuğba Oluç
Araştırma ortaokullardaki mülteci çocukların benlik saygısı ve umut düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı türdeki çalışma, Şubat-Mart 2023 tarihlerinde mülteci öğrencilerin yoğunlukta olduğu üç ortaokulda eğitim gören ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 65 mülteci öğrenci ile yürütülmüştür. Veriler; kişisel bilgi formu, İki Boyutlu Benlik Saygısı Ölçeği ve Çocuklarda Umut Ölçeği kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Çalışmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 12,41±1,210 yıldır. Öğrenciler benlik ölçeğinden ortalama 73,00±57,738, umut ölçeğinden 34,00±25,430 puan almışlardır. Çocukların 31’i (%47,7) kadın, 34’ü (%52,3) erkek cinsiyetine sahip, çoğunluğunun (%55,4) 6 yıldan fazladır Türkiye’de yaşadığı belirlenmiştir. Çalışmada mülteci öğrencilerin yüksek benlik saygısı ile umut düzeyine sahip oldukları belirlenmiştir. Ayrıca mülteci çocukların benlik saygıları arttıkça umut düzeylerinin de arttığı saptanmıştır. Bu doğrultuda mülteci öğrencilerin geleceğe dair umutlarını artırmak için benlik saygılarını yükseltecek ve kendileri ile barışık olmalarını sağlayacak etkinliklerin artırılması önerilmektedir..
{"title":"Mülteci Çocukların Benlik Saygısı ve Umut Düzeyleri Arasındaki İlişki","authors":"Necla Kasımoğlu, Ayşe Gürol, Tuğba Oluç","doi":"10.58605/bingolsaglik.1508936","DOIUrl":"https://doi.org/10.58605/bingolsaglik.1508936","url":null,"abstract":"Araştırma ortaokullardaki mülteci çocukların benlik saygısı ve umut düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı türdeki çalışma, Şubat-Mart 2023 tarihlerinde mülteci öğrencilerin yoğunlukta olduğu üç ortaokulda eğitim gören ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 65 mülteci öğrenci ile yürütülmüştür. Veriler; kişisel bilgi formu, İki Boyutlu Benlik Saygısı Ölçeği ve Çocuklarda Umut Ölçeği kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Çalışmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması 12,41±1,210 yıldır. Öğrenciler benlik ölçeğinden ortalama 73,00±57,738, umut ölçeğinden 34,00±25,430 puan almışlardır. Çocukların 31’i (%47,7) kadın, 34’ü (%52,3) erkek cinsiyetine sahip, çoğunluğunun (%55,4) 6 yıldan fazladır Türkiye’de yaşadığı belirlenmiştir. Çalışmada mülteci öğrencilerin yüksek benlik saygısı ile umut düzeyine sahip oldukları belirlenmiştir. Ayrıca mülteci çocukların benlik saygıları arttıkça umut düzeylerinin de arttığı saptanmıştır. Bu doğrultuda mülteci öğrencilerin geleceğe dair umutlarını artırmak için benlik saygılarını yükseltecek ve kendileri ile barışık olmalarını sağlayacak etkinliklerin artırılması önerilmektedir..","PeriodicalId":504256,"journal":{"name":"Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141836029","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-02DOI: 10.58605/bingolsaglik.1434862
Nisanur Tunç, Nurcan Coşkun Us
Bu çalışmada sağlık yönetimi öğrencilerinin duygusal zekâ ve politik yeti becerilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Tanımlayıcı tipte tasarlanan çalışmanın evrenini Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölümünde öğrenim gören 383 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında örneklem seçimine gidilmeyip evrenin tamamına ulaşılması amaçlanmıştır. Örneklem grubunu, çalışmaya katılmaya gönüllü 257 öğrenci oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak Duygusal Zekâ Ölçeği ile Politik Yeti Envanteri kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 23 programı kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda duygusal zekâ ile politik yeti becerileri arasındaki ilişki anlamlı bulunmuştur. Öğrencilerin duygusal zekâsı yükseldikçe politik yeti becerilerinin de artış gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgular ışığında, öğrencilerde duygusal zekâ ve politik yeti becerilerini artırmaya yönelik eğitim programının uygulanması ve bu programların etkinliğinin değerlendirilmesi önerilmektedir. Bu çalışmanın Sağlık Yönetimi Bölümü öğrencilerinin, duygusal zekâ ve politik yeti becerilerinin geliştirilmesi için farkındalık yaratacağı düşünülmektedir.
{"title":"Sağlık Yönetimi Bölümü Öğrencilerinin Duygusal Zekâ Ve Politik Yeti Becerilerinin İncelenmesi","authors":"Nisanur Tunç, Nurcan Coşkun Us","doi":"10.58605/bingolsaglik.1434862","DOIUrl":"https://doi.org/10.58605/bingolsaglik.1434862","url":null,"abstract":"Bu çalışmada sağlık yönetimi öğrencilerinin duygusal zekâ ve politik yeti becerilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Tanımlayıcı tipte tasarlanan çalışmanın evrenini Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölümünde öğrenim gören 383 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında örneklem seçimine gidilmeyip evrenin tamamına ulaşılması amaçlanmıştır. Örneklem grubunu, çalışmaya katılmaya gönüllü 257 öğrenci oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak Duygusal Zekâ Ölçeği ile Politik Yeti Envanteri kullanılmıştır. Verilerin analizinde SPSS 23 programı kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda duygusal zekâ ile politik yeti becerileri arasındaki ilişki anlamlı bulunmuştur. Öğrencilerin duygusal zekâsı yükseldikçe politik yeti becerilerinin de artış gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgular ışığında, öğrencilerde duygusal zekâ ve politik yeti becerilerini artırmaya yönelik eğitim programının uygulanması ve bu programların etkinliğinin değerlendirilmesi önerilmektedir. Bu çalışmanın Sağlık Yönetimi Bölümü öğrencilerinin, duygusal zekâ ve politik yeti becerilerinin geliştirilmesi için farkındalık yaratacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":504256,"journal":{"name":"Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141018225","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-04-23DOI: 10.58605/bingolsaglik.1454935
Seda Hazar, Gülçin Nacar, Sermin Timur, Rojda Sinen
Araştırma kişilik özelliklerinin gebelik semptomları ve sağlık arama davranışlarıyla ilişkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı türde olan araştırma, 220 gebe ile yürütülmüştür. Araştırma, Türkiye’nin doğusunda bulunan bir devlet hastanesi kadın doğum polikliniklerine gebelik takibi için başvuran gebeler ile yapılmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında, kişisel tanıtım formu, Gözden Geçirilmiş Eysenck Kişilik Anketi-Kısa Formu, Gebelik Semptom Envanteri ve Sağlık Arama Davranışı Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada gebelik süresi (β-coefficient= -0,177; p=0,017), nörotisizm kişilik (β-coefficient= 0,304; p=0,001) ve yalan kişiliğin (β-coefficient= -0,152; p=0,016) gebelik semptomlarını; bebeğin cinsiyeti (β-coefficient= -0,182; p=0,005) ve nörotisizm kişiliğin (β-coefficient=0,279; p=0,001) yaşam kalitesini; eğitim durumu (β-coefficient= 0,178; p=0,012), yaşayan çocuk sayısı (β-coefficient= -0,300; p=0,001) ve yalan kişiliğin (β-coefficient= -0,290; p=0,001) sağlık arama davranışı için önemli yordayıcılar olduğu saptanmıştır. Kişilik özelliklerinin gebelik semptomları, yaşam kalitesi ve sağlık arama davranışları ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Sağlık profesyonellerinin, gebelerin kişilik özelliklerini gebeliğin erken dönemlerinde saptanması ve bakımın bu doğrultuda planlanması önerilmektedir.
{"title":"Kişilik Özelliklerinin Gebelik Semptomları ve Sağlık Arama Davranışı ile İlişkisi","authors":"Seda Hazar, Gülçin Nacar, Sermin Timur, Rojda Sinen","doi":"10.58605/bingolsaglik.1454935","DOIUrl":"https://doi.org/10.58605/bingolsaglik.1454935","url":null,"abstract":"Araştırma kişilik özelliklerinin gebelik semptomları ve sağlık arama davranışlarıyla ilişkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. \u0000Tanımlayıcı türde olan araştırma, 220 gebe ile yürütülmüştür. Araştırma, Türkiye’nin doğusunda bulunan bir devlet hastanesi kadın doğum polikliniklerine gebelik takibi için başvuran gebeler ile yapılmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında, kişisel tanıtım formu, Gözden Geçirilmiş Eysenck Kişilik Anketi-Kısa Formu, Gebelik Semptom Envanteri ve Sağlık Arama Davranışı Ölçeği kullanılmıştır. \u0000Araştırmada gebelik süresi (β-coefficient= -0,177; p=0,017), nörotisizm kişilik (β-coefficient= 0,304; p=0,001) ve yalan kişiliğin (β-coefficient= -0,152; p=0,016) gebelik semptomlarını; bebeğin cinsiyeti (β-coefficient= -0,182; p=0,005) ve nörotisizm kişiliğin (β-coefficient=0,279; p=0,001) yaşam kalitesini; eğitim durumu (β-coefficient= 0,178; p=0,012), yaşayan çocuk sayısı (β-coefficient= -0,300; p=0,001) ve yalan kişiliğin (β-coefficient= -0,290; p=0,001) sağlık arama davranışı için önemli yordayıcılar olduğu saptanmıştır. \u0000Kişilik özelliklerinin gebelik semptomları, yaşam kalitesi ve sağlık arama davranışları ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Sağlık profesyonellerinin, gebelerin kişilik özelliklerini gebeliğin erken dönemlerinde saptanması ve bakımın bu doğrultuda planlanması önerilmektedir.","PeriodicalId":504256,"journal":{"name":"Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140669994","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-04-17DOI: 10.58605/bingolsaglik.1461240
Gizem Çitak, Özgür Alparslan, Tuğçe Görücü
Bu çalışma primipar ve multipar gebelerin yapılan tarama testleri hakkındaki bilgi düzeyinin ölçülmesi amacıyla yürütülmüştür. Araştırmanın evreni 05.02.2022-05.03.2022 tarihleri arasında bir devlet hastanesinin Kadın Doğum Polikliniğine başvuran kadınlar ile yüz yüze görüşülerek uygulanmıştır. Araştırmaya toplam 328 (Primipar:164, Multipar: 164) gebe dahil edilmiştir. Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulan “Kişisel Bilgi Formu” ile “Gebelerin Tarama Testleri ile İlgili Bilgi Formu” kullanılarak toplam 49 soru ile toplanmıştır. Araştırmada gebelerin yaş ortalaması 28.15±0.30 (min:18-max:41) olarak belirlenmiştir. Araştırmada primipar ve multipar gebelerin gebelikte bulaşıcı hastalıklar ile ilgili tahlil yaptırma, ikili ve üçlü tarama ile ilgili bilgi düzeyleri ve gebelik boyunca yaptırdığı USG sayısının anlamlı yordayıcılar olduğu saptanmıştır (p < 0.05). Çalışmamız primipar gebelerin multipar gebelere göre daha fazla bilgi sahibi olduğu, özellikle üçlü tarama ile ilgili olarak daha fazla farkındalıklarının bulunduğunu göstermektedir. Birinci basamakta görevli olan ebelerin kromozomal anomaliler, tarama testleri ve bu testlerin uygulanma zamanları hakkında güncel bilgilere sahip olup, gebelere ayrıntılı bilgilendirme yapması gerekmektedir.
{"title":"Primipar ve Multipar Gebelerin Tarama Testleri Hakkında Bilgi Düzeylerinin Karşılaştırılması","authors":"Gizem Çitak, Özgür Alparslan, Tuğçe Görücü","doi":"10.58605/bingolsaglik.1461240","DOIUrl":"https://doi.org/10.58605/bingolsaglik.1461240","url":null,"abstract":"Bu çalışma primipar ve multipar gebelerin yapılan tarama testleri hakkındaki bilgi düzeyinin ölçülmesi amacıyla yürütülmüştür. \u0000Araştırmanın evreni 05.02.2022-05.03.2022 tarihleri arasında bir devlet hastanesinin Kadın Doğum Polikliniğine başvuran kadınlar ile yüz yüze görüşülerek uygulanmıştır. Araştırmaya toplam 328 (Primipar:164, Multipar: 164) gebe dahil edilmiştir. Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulan “Kişisel Bilgi Formu” ile “Gebelerin Tarama Testleri ile İlgili Bilgi Formu” kullanılarak toplam 49 soru ile toplanmıştır. \u0000Araştırmada gebelerin yaş ortalaması 28.15±0.30 (min:18-max:41) olarak belirlenmiştir. Araştırmada primipar ve multipar gebelerin gebelikte bulaşıcı hastalıklar ile ilgili tahlil yaptırma, ikili ve üçlü tarama ile ilgili bilgi düzeyleri ve gebelik boyunca yaptırdığı USG sayısının anlamlı yordayıcılar olduğu saptanmıştır (p < 0.05). \u0000Çalışmamız primipar gebelerin multipar gebelere göre daha fazla bilgi sahibi olduğu, özellikle üçlü tarama ile ilgili olarak daha fazla farkındalıklarının bulunduğunu göstermektedir. Birinci basamakta görevli olan ebelerin kromozomal anomaliler, tarama testleri ve bu testlerin uygulanma zamanları hakkında güncel bilgilere sahip olup, gebelere ayrıntılı bilgilendirme yapması gerekmektedir.","PeriodicalId":504256,"journal":{"name":"Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140692890","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}