Pub Date : 2024-07-19DOI: 10.54722/iletisimvediplomasi.1488687
Yaşar Akgün, Nihal Yetkin Karakoç
Şüphesiz ki diplomasi kavramı, günlük yaşamın tüm yönlerine sirayet eden bir kavramdır. Diplomasi kavramının medya ortamlarında da sıklıkla tartışılması onun akademik boyutlarda da ele alınmasına neden olmuştur. Esasında çok yönlü bir uğraş olan diplomasi sürecine pek çok uzmanlık ve meslek ihtiva edilmekte ve dahil olan her bir uzmanlık, diplomasi sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Söz konusu sürece dahil olan uzmanlıklardan biri olan sözlü çeviri ise diplomasinin önemli bir parçasıdır. Sözlü çeviri uğraşı esasında antik dönemlere kadar uzanan köklü bir geçmişi haizdir. Ancak sözlü çevirinin dünyada nispeten yenilerde bilimsel düzlemde irdelenmesi, onun diplomasi sürecindeki rolünün de tartışılmasını aynı doğrultuda geciktirmiş; bu alanda gerçekleştirilen kısıtlı çalışmalar ise çevirinin diplomasideki rolünün dilsel boyutlarını ele almıştır. Dolayısıyla, bu çalışma diplomatik ortamlarda görevlerini ifa eden sözlü çevirmenlerin yalnızca dilsel nedenlerle değil, diplomasi sürecindeki tüm paydaşların ortak bir dil bilmelerine rağmen dil dışı sebeplerle de istihdam edilebileceklerini konu edinmektedir.
{"title":"Diplomatik Arabuluculuğun Farklı Yönleri: Diplomatik Ortamlarda Tercüman Bulundurmanın Dil Dışı Nedenleri","authors":"Yaşar Akgün, Nihal Yetkin Karakoç","doi":"10.54722/iletisimvediplomasi.1488687","DOIUrl":"https://doi.org/10.54722/iletisimvediplomasi.1488687","url":null,"abstract":"Şüphesiz ki diplomasi kavramı, günlük yaşamın tüm yönlerine sirayet eden bir kavramdır. Diplomasi kavramının medya ortamlarında da sıklıkla tartışılması onun akademik boyutlarda da ele alınmasına neden olmuştur. Esasında çok yönlü bir uğraş olan diplomasi sürecine pek çok uzmanlık ve meslek ihtiva edilmekte ve dahil olan her bir uzmanlık, diplomasi sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Söz konusu sürece dahil olan uzmanlıklardan biri olan sözlü çeviri ise diplomasinin önemli bir parçasıdır. Sözlü çeviri uğraşı esasında antik dönemlere kadar uzanan köklü bir geçmişi haizdir. Ancak sözlü çevirinin dünyada nispeten yenilerde bilimsel düzlemde irdelenmesi, onun diplomasi sürecindeki rolünün de tartışılmasını aynı doğrultuda geciktirmiş; bu alanda gerçekleştirilen kısıtlı çalışmalar ise çevirinin diplomasideki rolünün dilsel boyutlarını ele almıştır. Dolayısıyla, bu çalışma diplomatik ortamlarda görevlerini ifa eden sözlü çevirmenlerin yalnızca dilsel nedenlerle değil, diplomasi sürecindeki tüm paydaşların ortak bir dil bilmelerine rağmen dil dışı sebeplerle de istihdam edilebileceklerini konu edinmektedir.","PeriodicalId":505753,"journal":{"name":"İletişim ve Diplomasi","volume":" 1260","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141822827","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-19DOI: 10.54722/iletisimvediplomasi.1408003
Hilal Taşkın, Tuğçe Boran
Toplumların devamlılığı, bireylerin ortak kültürel değerleri benimsemeleri ve nesiller boyu aktarımıyla sağlanmaktadır. Toplumsal yapı içerisinde benimsenen dil, yaşayış, gelenek ve görenekler ortak kültürel unsurları oluştururken, bunların devamlılığının sağlanabilmesiyle somut olmayan kültürel miras meydana gelmektedir. Kültürün, nesiller boyu varlığını sürdürebilmesi için pek çok faaliyet yürütülür. Günümüz teknolojisi, film, dizi, animasyon ve çizgi filmler yoluyla kültürün aktarımında önemli kolaylıklar sağlamaktadır. Bunlardan özellikle çizgi filmler, günümüzde kültür taşıma aracı olarak sıkça tercih edilmektedir. Bu çalışmada; TRT Çocuk kanalında yayımlanmış/yayımlanmakta olan 10 çizgi film kültürel unsurlar bağlamında incelenmiştir. Amaçlı örneklem yöntemiyle seçilen çizgi filmlerdeki Türk kültürüne ait unsurlar, ölçüt örnekleme ve doküman analizi yöntemleriyle saptanmaya çalışılmıştır. İncelemeler görsel ve ses ögeleri şeklinde iki temel kategoride 5 soru çerçevesinde yapılmış, yayımlanan 3 çizgi film bölümünün incelenmesi hususunda örneklem sınırlandırılmıştır. Aile, arkadaşlık, komşuluk, kahramanlık gibi temaların işlendiği çizgi filmlerde; tarihsel karakterlere, masal kahramanlarına, yaşayış biçimlerine, yemek kültürüne, kültürel söz varlıklarına ve tarihsel dönemlere yer verilerek kültür ile ilişkilendirilmesi, çalışmadaki önemli saptamalardan olmuştur. Diğer yandan çizgi filmlerde olay örgüsüyle ilişkili olarak farklı dağılım göstermekle birlikte benzer kültürel motiflerin işlendiği izlenmektedir.
{"title":"Türk Kültürünün Yeni Nesillere Aktarımı: TRT Çocuk Çizgi Filmleri Örneği","authors":"Hilal Taşkın, Tuğçe Boran","doi":"10.54722/iletisimvediplomasi.1408003","DOIUrl":"https://doi.org/10.54722/iletisimvediplomasi.1408003","url":null,"abstract":"Toplumların devamlılığı, bireylerin ortak kültürel değerleri benimsemeleri ve nesiller boyu aktarımıyla sağlanmaktadır. Toplumsal yapı içerisinde benimsenen dil, yaşayış, gelenek ve görenekler ortak kültürel unsurları oluştururken, bunların devamlılığının sağlanabilmesiyle somut olmayan kültürel miras meydana gelmektedir. Kültürün, nesiller boyu varlığını sürdürebilmesi için pek çok faaliyet yürütülür. Günümüz teknolojisi, film, dizi, animasyon ve çizgi filmler yoluyla kültürün aktarımında önemli kolaylıklar sağlamaktadır. Bunlardan özellikle çizgi filmler, günümüzde kültür taşıma aracı olarak sıkça tercih edilmektedir. Bu çalışmada; TRT Çocuk kanalında yayımlanmış/yayımlanmakta olan 10 çizgi film kültürel unsurlar bağlamında incelenmiştir. Amaçlı örneklem yöntemiyle seçilen çizgi filmlerdeki Türk kültürüne ait unsurlar, ölçüt örnekleme ve doküman analizi yöntemleriyle saptanmaya çalışılmıştır. İncelemeler görsel ve ses ögeleri şeklinde iki temel kategoride 5 soru çerçevesinde yapılmış, yayımlanan 3 çizgi film bölümünün incelenmesi hususunda örneklem sınırlandırılmıştır. Aile, arkadaşlık, komşuluk, kahramanlık gibi temaların işlendiği çizgi filmlerde; tarihsel karakterlere, masal kahramanlarına, yaşayış biçimlerine, yemek kültürüne, kültürel söz varlıklarına ve tarihsel dönemlere yer verilerek kültür ile ilişkilendirilmesi, çalışmadaki önemli saptamalardan olmuştur. Diğer yandan çizgi filmlerde olay örgüsüyle ilişkili olarak farklı dağılım göstermekle birlikte benzer kültürel motiflerin işlendiği izlenmektedir.","PeriodicalId":505753,"journal":{"name":"İletişim ve Diplomasi","volume":"125 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141820866","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-19DOI: 10.54722/iletisimvediplomasi.1428483
Mehmet Erkan Killioğlu
Uzay araştırmaları ve devletler arasındaki uzay yarışı 1960’lı yıllarda dönemin iki büyük devleti olan ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki rekabetinin dış uzaya da taşınması ile başlamıştır ve hızla iki devlet arasındaki rekabetin devam ettiği yeni bir alan haline gelmiştir. Silahlanma yarışının uzaya da taşınması ihtimali ortaya çıkınca sorunun çözümü için bir orta yol bulunması adına alternatif diyalog kanallarına ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. İşte bu noktada Diplomasi akla ilk gelen çözüm yollarından birisi olmuştur. Çoğunlukla uluslararası ilişkiler ile terim olarak birbirinin yerine ikame edilebilen bir terim olan diplomasi için uzay yeni bir alan olmuştur. Özellikle uluslararası ilişkilerde önemli rol oynayan bileşenlerden birisi olan diplomasi, devletlerin özellikle kriz durumlarında birbiri ile irtibata geçtikleri, bilgi aldıkları ve iletişim kurdukları bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Devletler arasındaki ilişkiler ve rekabetin uzaya taşınması ile uzay diplomasisi adı verilen yeni bir diplomasi türü de ortaya çıkmıştır. Uzay diplomasinin öncelikli amaçları uzay konusunda Birleşmiş Milletlerin de desteği ile hazırlanan ve imzalanan 5 temel antlaşma ile belirlenmiştir. Bu antlaşmalar uzay hukukunun da temelini oluşturmaktadır. Bu antlaşmalarla temel çerçevesi çizilen ve vurgu yapılan öncelikli konu ve kavramlar; uzayın tüm insanlığın ortak mirası olduğu (common heritage of mankind) ve uzayda hâkimiyet ve egemenlik iddiasında bulunulmamasının gerektiğidir. Bununla da uzayın barışçı amaçlarla kullanımı ve uzayın askerileşmesi ve silahlandırılmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada bu sebepten dolayı uzay diplomasisi konusu incelenecektir.
{"title":"Uzay Hukuku, Uzayda Güvenlik ve Diplomasi","authors":"Mehmet Erkan Killioğlu","doi":"10.54722/iletisimvediplomasi.1428483","DOIUrl":"https://doi.org/10.54722/iletisimvediplomasi.1428483","url":null,"abstract":"Uzay araştırmaları ve devletler arasındaki uzay yarışı 1960’lı yıllarda dönemin iki büyük devleti olan ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki rekabetinin dış uzaya da taşınması ile başlamıştır ve hızla iki devlet arasındaki rekabetin devam ettiği yeni bir alan haline gelmiştir. Silahlanma yarışının uzaya da taşınması ihtimali ortaya çıkınca sorunun çözümü için bir orta yol bulunması adına alternatif diyalog kanallarına ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. İşte bu noktada Diplomasi akla ilk gelen çözüm yollarından birisi olmuştur. Çoğunlukla uluslararası ilişkiler ile terim olarak birbirinin yerine ikame edilebilen bir terim olan diplomasi için uzay yeni bir alan olmuştur. Özellikle uluslararası ilişkilerde önemli rol oynayan bileşenlerden birisi olan diplomasi, devletlerin özellikle kriz durumlarında birbiri ile irtibata geçtikleri, bilgi aldıkları ve iletişim kurdukları bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Devletler arasındaki ilişkiler ve rekabetin uzaya taşınması ile uzay diplomasisi adı verilen yeni bir diplomasi türü de ortaya çıkmıştır. Uzay diplomasinin öncelikli amaçları uzay konusunda Birleşmiş Milletlerin de desteği ile hazırlanan ve imzalanan 5 temel antlaşma ile belirlenmiştir. Bu antlaşmalar uzay hukukunun da temelini oluşturmaktadır. Bu antlaşmalarla temel çerçevesi çizilen ve vurgu yapılan öncelikli konu ve kavramlar; uzayın tüm insanlığın ortak mirası olduğu (common heritage of mankind) ve uzayda hâkimiyet ve egemenlik iddiasında bulunulmamasının gerektiğidir. Bununla da uzayın barışçı amaçlarla kullanımı ve uzayın askerileşmesi ve silahlandırılmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada bu sebepten dolayı uzay diplomasisi konusu incelenecektir.","PeriodicalId":505753,"journal":{"name":"İletişim ve Diplomasi","volume":"103 26","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141821699","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-12DOI: 10.54722/iletisimvediplomasi.1489078
Yavuz Selim Balcıoğlu
This study employs a mixed-methods research methodology to investigate the attitudes of Turkish teenagers towards Instagram influencers. Over the course of one year (December 2022 to December 2023), we collected 18,619 Instagram comments, specifically focusing on Turkish adolescents who were actively interacting with influencers. The sentiment analysis was conducted using Latent Dirichlet Allocation (LDA) and Python to classify the polarity of sentiments expressed in the comments as positive, negative, or neutral. The qualitative content analysis revealed a wide range of feelings and attitudes, highlighting the significant role Instagram influencers play in shaping the ideas, opinions, and worldviews of Turkish youth. The study found that admiration, jealousy, inspiration, and anxiety were among the most common emotions elicited by influencers. These emotions were categorized and analyzed to understand their prevalence and intensity. Additionally, the underlying reasons behind these emotions were explored, including the relatability of the content, perceived authenticity of the influencers, and the impact of their lifestyles and messages on the youth's self-perception and social behavior. By integrating both qualitative and quantitative data, this study provides a comprehensive and nuanced understanding of how Instagram influencers affect Turkish adolescents. The findings contribute valuable insights to the field of digital culture studies, emphasizing the complex and multifaceted influence of social media on youth.
{"title":"Examining Turkish Youth's Reaction to Instagram Influencers: A Sentiment Analysis","authors":"Yavuz Selim Balcıoğlu","doi":"10.54722/iletisimvediplomasi.1489078","DOIUrl":"https://doi.org/10.54722/iletisimvediplomasi.1489078","url":null,"abstract":"This study employs a mixed-methods research methodology to investigate the attitudes of Turkish teenagers towards Instagram influencers. Over the course of one year (December 2022 to December 2023), we collected 18,619 Instagram comments, specifically focusing on Turkish adolescents who were actively interacting with influencers. The sentiment analysis was conducted using Latent Dirichlet Allocation (LDA) and Python to classify the polarity of sentiments expressed in the comments as positive, negative, or neutral. The qualitative content analysis revealed a wide range of feelings and attitudes, highlighting the significant role Instagram influencers play in shaping the ideas, opinions, and worldviews of Turkish youth. The study found that admiration, jealousy, inspiration, and anxiety were among the most common emotions elicited by influencers. These emotions were categorized and analyzed to understand their prevalence and intensity. Additionally, the underlying reasons behind these emotions were explored, including the relatability of the content, perceived authenticity of the influencers, and the impact of their lifestyles and messages on the youth's self-perception and social behavior. By integrating both qualitative and quantitative data, this study provides a comprehensive and nuanced understanding of how Instagram influencers affect Turkish adolescents. The findings contribute valuable insights to the field of digital culture studies, emphasizing the complex and multifaceted influence of social media on youth.","PeriodicalId":505753,"journal":{"name":"İletişim ve Diplomasi","volume":"140 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141834504","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-02DOI: 10.54722/iletisimvediplomasi.1487823
Melda Geneş, Onur Taydaş
Günümüz toplumlarının en büyük anahtarı iletişimdir. İletişim süreçlerini kontrol eden toplumların dünya üzerindeki etkinlikleri ve güçleri artmaktadır. Ancak iletişim teknolojilerini elinde tutan toplumların ya da kitlelerin, toplumları/kitleleri yanıltmak ya da kendilerine çıkar sağlamak için dezenformasyon yaydıkları görülmektedir. Dezenformasyon kasıtlı bir şekilde insanları gerçeklikten uzaklaştırarak, maksatlı olarak kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirme süreci olarak adlandırılmaktadır. Bu sürecin kontrol edilebilmesi için hâlihazırda birçok çalışma yürütülmektedir. Ancak günümüzde medya kuruluşlarının yanı sıra gelişen teknoloji sayesinde her bireyin sosyal medya platformlarında içerik üretip sunabildiği bir ortam da bulunmaktadır. Bu ortam eşik bekçiliği gibi bir süzgece sahip olmadığı gibi kısmen daha özgürlükçü bir alan olarak da adlandırılmaktadır. Fakat söz konusu bu mecra ve bu mecradaki kimi paylaşımlar aslında sorun teşkil edebilmektedir. Bu noktada sosyal medya içeriklerindeki teyit alma süreci, sosyal medya platformlarında ihmal edilmekte bunun da sonuçları ciddi olabilmektedir. Dahası kriz durumlarında kimi zaman panik hâlinde kimi zaman da kasten sosyal medya aracılığıyla yanlış enformasyonun paylaşıldığı bilinmektedir. Son yıllarda yaşanan olaylara özellikle savaşlara bakıldığında bu durum daha da vahim görünmektedir. Savaş hâlinde oldukları veya anlaşmazlığa düştükleri tarafların kasten dezenformasyon barındıran içerikleri paylaşıma soktukları, karşılarındaki ülkelerin prestijlerini sarsıp, uluslararası kamuoyunda kendi politika ya da ülkelerini haklı gösterme amacı güttükleri gözlemlenmektedir. Bu kapsamda çalışmada İsrail’in Filistin’deki zulmüne yönelik haberlerdeki dezenformasyonlar incelenmiştir. Çalışmada çerçeveleme kuramı kullanılmıştır.
{"title":"Dezenformasyon ile Algı Yaratmak ve Bilgi Kontrolü: İsrail – Filistin Savaşı Örneği","authors":"Melda Geneş, Onur Taydaş","doi":"10.54722/iletisimvediplomasi.1487823","DOIUrl":"https://doi.org/10.54722/iletisimvediplomasi.1487823","url":null,"abstract":"Günümüz toplumlarının en büyük anahtarı iletişimdir. İletişim süreçlerini kontrol eden toplumların dünya üzerindeki etkinlikleri ve güçleri artmaktadır. Ancak iletişim teknolojilerini elinde tutan toplumların ya da kitlelerin, toplumları/kitleleri yanıltmak ya da kendilerine çıkar sağlamak için dezenformasyon yaydıkları görülmektedir. Dezenformasyon kasıtlı bir şekilde insanları gerçeklikten uzaklaştırarak, maksatlı olarak kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirme süreci olarak adlandırılmaktadır. Bu sürecin kontrol edilebilmesi için hâlihazırda birçok çalışma yürütülmektedir. Ancak günümüzde medya kuruluşlarının yanı sıra gelişen teknoloji sayesinde her bireyin sosyal medya platformlarında içerik üretip sunabildiği bir ortam da bulunmaktadır. Bu ortam eşik bekçiliği gibi bir süzgece sahip olmadığı gibi kısmen daha özgürlükçü bir alan olarak da adlandırılmaktadır. Fakat söz konusu bu mecra ve bu mecradaki kimi paylaşımlar aslında sorun teşkil edebilmektedir. Bu noktada sosyal medya içeriklerindeki teyit alma süreci, sosyal medya platformlarında ihmal edilmekte bunun da sonuçları ciddi olabilmektedir. Dahası kriz durumlarında kimi zaman panik hâlinde kimi zaman da kasten sosyal medya aracılığıyla yanlış enformasyonun paylaşıldığı bilinmektedir. Son yıllarda yaşanan olaylara özellikle savaşlara bakıldığında bu durum daha da vahim görünmektedir. Savaş hâlinde oldukları veya anlaşmazlığa düştükleri tarafların kasten dezenformasyon barındıran içerikleri paylaşıma soktukları, karşılarındaki ülkelerin prestijlerini sarsıp, uluslararası kamuoyunda kendi politika ya da ülkelerini haklı gösterme amacı güttükleri gözlemlenmektedir. Bu kapsamda çalışmada İsrail’in Filistin’deki zulmüne yönelik haberlerdeki dezenformasyonlar incelenmiştir. Çalışmada çerçeveleme kuramı kullanılmıştır.","PeriodicalId":505753,"journal":{"name":"İletişim ve Diplomasi","volume":"51 30","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141838154","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-14DOI: 10.54722/iletisimvediplomasi.1375478
Zafer Küçükşabanoğlu, Derya Gül Ünlü
İletişim teknolojilerindeki gelişim ve kullanıcı kaynaklı içeriğin yükselişi, her türlü içeriği herhangi bir kontrol mekanizmasına takılmadan kolaylıkla dolaşıma sokulabilir kılmıştır. Bu durum, günümüzde dijital platform kullanıcılarının sınırsız sayıda içeriğe hızlı erişimini sağlamakla birlikte; bireylerin maruz kaldıkları yoğun dezenformasyonu da beraberinde getirmiştir. Çevrimiçi dezenformasyonla mücadele süreci, yapay zekâ tekniklerinin kullanımıyla yakından ilişkilenmekte; söz konusu teknoloji hem dezenformasyonun üretilip, yaygınlaştırılmasında hem de sorunlu içeriğin tespiti ve denetimi noktasında önemli bir rol üstlenmektedir. Dezenformasyon ve yapay zekâ ilişkisinin bu iki yönü, yapay zekâ teknolojilerinin sorunlu içeriğin üretimi ve dağıtımı sürecindeki belirleyiciliğinin ve çevrimiçi dezenformasyonun tespit edilip azaltılabilmesi için yapay zekâ sistemlerinden en efektif biçimde nasıl yararlanılabileceğinin anlaşılmasını da gerekli kılmaktadır. Bu odak noktasından hareketle gerçekleştirilen çalışma kapsamında, yapay zekâ sistemlerinin dezenformasyonla mücadele sürecindeki potansiyelinin yapay zekâ uzmanlarının gözünden değerlendirilmesi hedeflenmektedir. Bu hedef doğrultusunda, Yapay Zekâ Politikaları Derneği (AIPA) üyesi ve paydaşı olan yapay zekâ uzmanlarıyla yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniğinin kullanıldığı betimsel nitelikli bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda, günümüz yapay zeka sistemlerinin dezenformasyonun arttırılmasında olduğu kadar azaltılması için de nasıl aktif kullanılabileceği; bunun için dezenformasyon tespit ve filtreleme mekanizmalarının, doğrulama platformlarının yaygınlaştırılması gerekliliği, bu amaçla geliştirilecek politikaların ise kamu-dijital platform iş birliğiyle oluşturulurken kullanıcıya karşı sorumluluğun da öncelenmesine ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir.
{"title":"Disinformation and Artifical Intelligence: Looking at Ways to Fight Disinformation through Artificial Intelligence Experts’s Eyes","authors":"Zafer Küçükşabanoğlu, Derya Gül Ünlü","doi":"10.54722/iletisimvediplomasi.1375478","DOIUrl":"https://doi.org/10.54722/iletisimvediplomasi.1375478","url":null,"abstract":"İletişim teknolojilerindeki gelişim ve kullanıcı kaynaklı içeriğin yükselişi, her türlü içeriği herhangi bir kontrol mekanizmasına takılmadan kolaylıkla dolaşıma sokulabilir kılmıştır. Bu durum, günümüzde dijital platform kullanıcılarının sınırsız sayıda içeriğe hızlı erişimini sağlamakla birlikte; bireylerin maruz kaldıkları yoğun dezenformasyonu da beraberinde getirmiştir. Çevrimiçi dezenformasyonla mücadele süreci, yapay zekâ tekniklerinin kullanımıyla yakından ilişkilenmekte; söz konusu teknoloji hem dezenformasyonun üretilip, yaygınlaştırılmasında hem de sorunlu içeriğin tespiti ve denetimi noktasında önemli bir rol üstlenmektedir. Dezenformasyon ve yapay zekâ ilişkisinin bu iki yönü, yapay zekâ teknolojilerinin sorunlu içeriğin üretimi ve dağıtımı sürecindeki belirleyiciliğinin ve çevrimiçi dezenformasyonun tespit edilip azaltılabilmesi için yapay zekâ sistemlerinden en efektif biçimde nasıl yararlanılabileceğinin anlaşılmasını da gerekli kılmaktadır. Bu odak noktasından hareketle gerçekleştirilen çalışma kapsamında, yapay zekâ sistemlerinin dezenformasyonla mücadele sürecindeki potansiyelinin yapay zekâ uzmanlarının gözünden değerlendirilmesi hedeflenmektedir. Bu hedef doğrultusunda, Yapay Zekâ Politikaları Derneği (AIPA) üyesi ve paydaşı olan yapay zekâ uzmanlarıyla yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniğinin kullanıldığı betimsel nitelikli bir alan araştırması gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda, günümüz yapay zeka sistemlerinin dezenformasyonun arttırılmasında olduğu kadar azaltılması için de nasıl aktif kullanılabileceği; bunun için dezenformasyon tespit ve filtreleme mekanizmalarının, doğrulama platformlarının yaygınlaştırılması gerekliliği, bu amaçla geliştirilecek politikaların ise kamu-dijital platform iş birliğiyle oluşturulurken kullanıcıya karşı sorumluluğun da öncelenmesine ihtiyaç duyulduğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":505753,"journal":{"name":"İletişim ve Diplomasi","volume":"10 11","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139277121","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-14DOI: 10.54722/iletisimvediplomasi.1320678
Azize Ökten, Hüseyin Gül
UNESCO olarak ifade edilen Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu, 1972 yılında “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi”ni kabul etmiştir. Bu Sözleşme, iki ayrı boyutun birlikte düşünülmesini gerekli kılarak, hem kültürel mirası hem de doğal mirası birlikte korumaya odaklanmaktadır. Sözleşmenin karar mercii olan Hükûmetler Arası Dünya Mirası Komitesi bu kapsamda yer alan Dünya Mirası Listesine kayıtlı üstün evrensel değere sahip miras alanlarının özgünlüğü ve bütünlüğünü korumaya odaklanmıştır. Korumayı sağlamak amacıyla Taraf Devletlere katalizör görevi sağlayacak Dünya Mirası Fonu bütçesinden çeşitli uluslararası yardımlar sunmaktadır. 1977 yılından 2023 yılı Haziran ayına kadar dünya genelinde onaylanan uluslararası yardımlar çalışmanın kapsamını oluşturmuştur. Çalışmanın amacı; UNESCO Dünya Mirası Komitesinin, Dünya Mirası Fonlarından ne tür uluslararası destekleri ne ölçüde ve ne amaçla kullandırdığını ortaya koymaktır. Çalışmanın kapsamını; Dünya Mirası Komitesinin 1977 – 2023 (2023 Haziran ayına kadar) yılları arasında gerçekleştirilen toplamda 44 Dünya Mirası Komitesi toplantı raporlarında yer alan kararlar ve bu kararlar çerçevesinde sağlanan fon destekleri oluşturmuştur. Çalışmanın yönteminde; kavramsal ve kuramsal çerçeve ile birlikte literatür taraması gerçekleştirilmiş olup, daha sonra UNESCO Dünya Mirası Komitesinin 44 yıllık (1977-2023) raporlarından elde edilen gömülü niceliksel veriler karşılaştırmalı analiz edilerek sonuçları ortaya konulmuştur.
{"title":"UNESCO World Heritage Funds For The Protection Of World Heritage","authors":"Azize Ökten, Hüseyin Gül","doi":"10.54722/iletisimvediplomasi.1320678","DOIUrl":"https://doi.org/10.54722/iletisimvediplomasi.1320678","url":null,"abstract":"UNESCO olarak ifade edilen Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu, 1972 yılında “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi”ni kabul etmiştir. Bu Sözleşme, iki ayrı boyutun birlikte düşünülmesini gerekli kılarak, hem kültürel mirası hem de doğal mirası birlikte korumaya odaklanmaktadır. Sözleşmenin karar mercii olan Hükûmetler Arası Dünya Mirası Komitesi bu kapsamda yer alan Dünya Mirası Listesine kayıtlı üstün evrensel değere sahip miras alanlarının özgünlüğü ve bütünlüğünü korumaya odaklanmıştır. Korumayı sağlamak amacıyla Taraf Devletlere katalizör görevi sağlayacak Dünya Mirası Fonu bütçesinden çeşitli uluslararası yardımlar sunmaktadır. 1977 yılından 2023 yılı Haziran ayına kadar dünya genelinde onaylanan uluslararası yardımlar çalışmanın kapsamını oluşturmuştur. Çalışmanın amacı; UNESCO Dünya Mirası Komitesinin, Dünya Mirası Fonlarından ne tür uluslararası destekleri ne ölçüde ve ne amaçla kullandırdığını ortaya koymaktır. Çalışmanın kapsamını; Dünya Mirası Komitesinin 1977 – 2023 (2023 Haziran ayına kadar) yılları arasında gerçekleştirilen toplamda 44 Dünya Mirası Komitesi toplantı raporlarında yer alan kararlar ve bu kararlar çerçevesinde sağlanan fon destekleri oluşturmuştur. Çalışmanın yönteminde; kavramsal ve kuramsal çerçeve ile birlikte literatür taraması gerçekleştirilmiş olup, daha sonra UNESCO Dünya Mirası Komitesinin 44 yıllık (1977-2023) raporlarından elde edilen gömülü niceliksel veriler karşılaştırmalı analiz edilerek sonuçları ortaya konulmuştur.","PeriodicalId":505753,"journal":{"name":"İletişim ve Diplomasi","volume":"31 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139276688","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-14DOI: 10.54722/iletisimvediplomasi.1358371
Orhan Gevrek
Sosyal medya platformlarının baş döndüren hızı sayesinde bireyler artık bilgiye daha hızlı ulaşabilmektedir. Sınırsız hızlı iletişim, bilgiye anlık ulaşım kullanıcılara önemli avantajlar sağlasa da birçok dezavantajı ve sorunu da beraberinde getirebilmektedir. Covid-19 salgını süresince yapılan yanlış ve hatalı bilgilendirmeler sebebiyle ülkeler hem salgınla uğraşırken hem de dezenformasyonla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Yaşadığımız zaman diliminde sosyal medya sıradan bireyleri, içerikleri tüketen aynı zamanda üreten kullanıcılara dönüştürmektedir. Yankı odaları sayesinde kısa sürede çok fazla etkileşim alan ve dolaşıma sokulan bir haber, iddia, içerik; hatalı ilişkilendirme mi, çarpıtma mı ya da yanlış mı olduğu anlaşılamadan dezenformasyona sebep olmaktadır. Bu çalışmada Covid-19 pandemisi süresince DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından pandeminin ilan edildiği 11 Mart 2020 tarihi ile Sağlık Bakanlığı’nın açık havalarda maske takma zorunluluğunu kaldırdığı 2 Mart 2021 tarihleri arasında, sosyal medyada çıkan ve Teyit.org tarafından yalan/yanlış haber olarak tespit edilen paylaşımlardan toplam 37 içerik incelenmiştir. Veriler, doküman inceleme yöntemiyle derlenmiş ve betimsel analiz ile değerlendirilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre, en çok kullanılan dezenformasyon türü 19 adetle çarpıtmadır. Araştırmada tespit edilen diğer bir bulgu ise Teyit.org tarafından yayınlanan paylaşımların yapıldığı hesapların önemli bir çoğunluğunun sahte isimle yapılması, gerçek isim kullanılmadan fake hesaplardan dolaşıma sokulmasıdır. Sosyal medyada yaşanan bu dezenformasyona karşı medya okuryazarlığı en önemli savunma aracı olarak öne çıkmaktadır.
{"title":"Sosyal Medyadaki Dezenformasyon: Covid-19 Aşıları Türkiye Örneği","authors":"Orhan Gevrek","doi":"10.54722/iletisimvediplomasi.1358371","DOIUrl":"https://doi.org/10.54722/iletisimvediplomasi.1358371","url":null,"abstract":"Sosyal medya platformlarının baş döndüren hızı sayesinde bireyler artık bilgiye daha hızlı ulaşabilmektedir. Sınırsız hızlı iletişim, bilgiye anlık ulaşım kullanıcılara önemli avantajlar sağlasa da birçok dezavantajı ve sorunu da beraberinde getirebilmektedir. Covid-19 salgını süresince yapılan yanlış ve hatalı bilgilendirmeler sebebiyle ülkeler hem salgınla uğraşırken hem de dezenformasyonla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Yaşadığımız zaman diliminde sosyal medya sıradan bireyleri, içerikleri tüketen aynı zamanda üreten kullanıcılara dönüştürmektedir. Yankı odaları sayesinde kısa sürede çok fazla etkileşim alan ve dolaşıma sokulan bir haber, iddia, içerik; hatalı ilişkilendirme mi, çarpıtma mı ya da yanlış mı olduğu anlaşılamadan dezenformasyona sebep olmaktadır. Bu çalışmada Covid-19 pandemisi süresince DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından pandeminin ilan edildiği 11 Mart 2020 tarihi ile Sağlık Bakanlığı’nın açık havalarda maske takma zorunluluğunu kaldırdığı 2 Mart 2021 tarihleri arasında, sosyal medyada çıkan ve Teyit.org tarafından yalan/yanlış haber olarak tespit edilen paylaşımlardan toplam 37 içerik incelenmiştir. Veriler, doküman inceleme yöntemiyle derlenmiş ve betimsel analiz ile değerlendirilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre, en çok kullanılan dezenformasyon türü 19 adetle çarpıtmadır. Araştırmada tespit edilen diğer bir bulgu ise Teyit.org tarafından yayınlanan paylaşımların yapıldığı hesapların önemli bir çoğunluğunun sahte isimle yapılması, gerçek isim kullanılmadan fake hesaplardan dolaşıma sokulmasıdır. Sosyal medyada yaşanan bu dezenformasyona karşı medya okuryazarlığı en önemli savunma aracı olarak öne çıkmaktadır.","PeriodicalId":505753,"journal":{"name":"İletişim ve Diplomasi","volume":"34 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139276298","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-02DOI: 10.54722/iletisimvediplomasi.1358267
Kılıç Köçeri̇
Dijital çağın en önemli problemlerinden biri dezenformasyonun yaygınlaşmasıdır. Bugün, Türkiye’de ve dünyada yapay zekâ kullanılarak oluşturulan deepfake ürünlerinin toplum üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Doğru, yalan, önyargılı, yanıltıcı her türlü içerik, sosyal medya ve dijital platformlar aracılığıyla kolayca yayılmaktadır. Ayrıca siyasetçiler, gazeteciler, siyasi partiler, sanatçılar ve şirketler dezenformasyona maruz kalmaktadır. Sosyal medya sunucularının, dijital platformların ve devletlerin, kamusal güvenliğin üzerinde etkileri olan dezenformasyon içeriklerine karşı yapay zekâ teknikleri kullanarak tedbirler alması gerekmektedir. Yapılan alan yazın taramalarında, dezenformasyona karşı çok sayıda tekniğin yer aldığı fakat üretilen dezenformasyon içeriklerine, yapay zekâ kullanılan anti-dezenformasyon teknikleriyle karşı koyulabileceği görülmektedir. Bu bağlamda, yapay zekâ kullanılarak üretilen dezenformasyon içeriklerine ancak yapay zekâ ile üretilen tekniklerle karşı durulabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"The Threat of Disinformation from The Political, Ethical and Social Perspective of Artificial Intelligence","authors":"Kılıç Köçeri̇","doi":"10.54722/iletisimvediplomasi.1358267","DOIUrl":"https://doi.org/10.54722/iletisimvediplomasi.1358267","url":null,"abstract":"Dijital çağın en önemli problemlerinden biri dezenformasyonun yaygınlaşmasıdır. Bugün, Türkiye’de ve dünyada yapay zekâ kullanılarak oluşturulan deepfake ürünlerinin toplum üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Doğru, yalan, önyargılı, yanıltıcı her türlü içerik, sosyal medya ve dijital platformlar aracılığıyla kolayca yayılmaktadır. Ayrıca siyasetçiler, gazeteciler, siyasi partiler, sanatçılar ve şirketler dezenformasyona maruz kalmaktadır. Sosyal medya sunucularının, dijital platformların ve devletlerin, kamusal güvenliğin üzerinde etkileri olan dezenformasyon içeriklerine karşı yapay zekâ teknikleri kullanarak tedbirler alması gerekmektedir. Yapılan alan yazın taramalarında, dezenformasyona karşı çok sayıda tekniğin yer aldığı fakat üretilen dezenformasyon içeriklerine, yapay zekâ kullanılan anti-dezenformasyon teknikleriyle karşı koyulabileceği görülmektedir. Bu bağlamda, yapay zekâ kullanılarak üretilen dezenformasyon içeriklerine ancak yapay zekâ ile üretilen tekniklerle karşı durulabileceği sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":505753,"journal":{"name":"İletişim ve Diplomasi","volume":"19 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139291108","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-02DOI: 10.54722/iletisimvediplomasi.1356887
Harun Kirilmaz, Aleyna Cebeci̇
Bu araştırmanın amacı infodemi ve sosyal ağ bağımlılığı ilişkisini ortaya koymak, sosyal ağ bağımlılığının infodemiye etkisini tespit etmek ve sosyo-demografik değişkenlere göre infodemi ve sosyal ağ bağımlılığı açısından anlamlı bir fark olup olmadığını belirlemektir. Nicel araştırma yöntemi kullanılan çalışmada veri toplama aracı olarak “Sosyal Ağ Bağımlılığı Ölçeği” ile “Dijital Ortamda Sağlık Bilgisi Edinme ve Teyit Ölçeği” kullanılmıştır. Çalışma Kocaeli ilinde 18 yaş üstü 422 kişi örnekleminde gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara çalışmanın amacı hakkında bilgi verilmiş ve katılımcıların sözlü rızaları alındıktan sonra toplanan verilerin analiz sürecinde tanımlayıcı istatistiki analizler, korelasyon, regresyon ve fark analizleri kullanılmıştır. Katılımcıların infodemi ortalaması 2,89 ve sosyal ağ bağımlılığı ortalaması 2,46’dır. İnfodemi ve sosyal ağ bağımlılığı arasında pozitif ve zayıf korelasyon vardır (r= 0,244; p
{"title":"Is Infodemic Associated with Social Network Addiction?","authors":"Harun Kirilmaz, Aleyna Cebeci̇","doi":"10.54722/iletisimvediplomasi.1356887","DOIUrl":"https://doi.org/10.54722/iletisimvediplomasi.1356887","url":null,"abstract":"Bu araştırmanın amacı infodemi ve sosyal ağ bağımlılığı ilişkisini ortaya koymak, sosyal ağ bağımlılığının infodemiye etkisini tespit etmek ve sosyo-demografik değişkenlere göre infodemi ve sosyal ağ bağımlılığı açısından anlamlı bir fark olup olmadığını belirlemektir. Nicel araştırma yöntemi kullanılan çalışmada veri toplama aracı olarak “Sosyal Ağ Bağımlılığı Ölçeği” ile “Dijital Ortamda Sağlık Bilgisi Edinme ve Teyit Ölçeği” kullanılmıştır. Çalışma Kocaeli ilinde 18 yaş üstü 422 kişi örnekleminde gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara çalışmanın amacı hakkında bilgi verilmiş ve katılımcıların sözlü rızaları alındıktan sonra toplanan verilerin analiz sürecinde tanımlayıcı istatistiki analizler, korelasyon, regresyon ve fark analizleri kullanılmıştır. Katılımcıların infodemi ortalaması 2,89 ve sosyal ağ bağımlılığı ortalaması 2,46’dır. İnfodemi ve sosyal ağ bağımlılığı arasında pozitif ve zayıf korelasyon vardır (r= 0,244; p","PeriodicalId":505753,"journal":{"name":"İletişim ve Diplomasi","volume":"13 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139290546","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}