首页 > 最新文献

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi最新文献

英文 中文
Eritrosit Süspansiyonlarının Depolanma Koşullarının T Hücre Canlılığı ve Proliferasyonu Üzerindeki Etkisi
Pub Date : 2023-08-24 DOI: 10.32708/uutfd.1313635
H. Yilmaz, Salih Haldun Bal, Diğdem YÖYEN ERMİŞ, Gözde Arslan, Fatma DOMBAZ ÖZBEY, Levent Tufan Kumaş, Yasemin Heper, Barbaros Oral
Önemli transfüzyon komplikasyonlardan biri olan transfüzyonla ilişkili immün düzenlenme (TRIM), allojeneik kan transfüzyonunun (AKT) alıcının immün sisteminde yol açtığı değişiklikler olarak tanımlanabilir. En çok suçlanan etken, kan bileşeni içindeki mononükleer (MNH) hücrelerdir. Bu nedenle çalışmamızda eritrosit süspansiyonları (ES) içindeki T hücreler (CD3+CD4+ ve CD3+CD8+) hedeflenmiş, depolama koşullarının etkisiyle canlılık, proliferasyon ve aktivasyon düzeylerindeki değişimler incelenmiştir. Bu amaçla, üç adet kan bağışçısından alınan tam kanlardan ES’ler elde edilmiştir. Her kan bileşeninden tam kan örneği (5. saat) ve ES örnekleri (0, 7, 14, 21, 42. gün) elde edilmiştir. Ayrıca bağışçıdan bağış öncesi EDTA’lı tüplere alınan iki adet örnek de çalışmaya katılmıştır. Analizler bu örneklerden ayrıştırılan MNH kullanılarak yapılmıştır. Canlılık analizleri doğrudan MNH’ler, proliferasyon ve aktivasyon analizleri MNH kültürleri aracılığıyla akan hücre ölçerde gerçekleştirilmiştir. Canlılık düzeylerinin depolama süresi ortalarında azalmaya başladığı, 42. gün ES örneklerinde hemen tamamen yok olduğu belirlenmiştir. T hücrelerin proliferasyon becerisi daha erken azalmış ve 21. gün ES örneklerinde kaybolmuştur. Aktivasyon belirteci düzeyleri MNH kültürünün sıfırıncı saatlerine göre 16 ve 72 saatlerde artış göstermiştir. Ayrıca bağışçıların yaşlarına göre de sonuçlarda belirgin farklılıklar gözlemlenmiştir. Sonuç olarak ES depolama süresi ve koşullarının etkisiyle ürün içindeki T lenfositlerin canlılığı ve proliferasyon becerileri azalmaktadır. Bu sonuçlar allojeneik T lenfositlerin TRIM gelişimiyle ilişkilerinin düşük olabileceğini; T lenfosit aktivasyon kapasitelerinin ES’den uzaklaştıklarında artmış göstermesi eritrositlerin baskılayıcı özellik gösterebildiğini; TRIM gelişiminde bağışçı ve hasta yaşı gibi demografik parametrelerin de rol oynayabileceğini düşündürmektedir.
{"title":"Eritrosit Süspansiyonlarının Depolanma Koşullarının T Hücre Canlılığı ve Proliferasyonu Üzerindeki Etkisi","authors":"H. Yilmaz, Salih Haldun Bal, Diğdem YÖYEN ERMİŞ, Gözde Arslan, Fatma DOMBAZ ÖZBEY, Levent Tufan Kumaş, Yasemin Heper, Barbaros Oral","doi":"10.32708/uutfd.1313635","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1313635","url":null,"abstract":"Önemli transfüzyon komplikasyonlardan biri olan transfüzyonla ilişkili immün düzenlenme (TRIM), allojeneik kan transfüzyonunun (AKT) alıcının immün sisteminde yol açtığı değişiklikler olarak tanımlanabilir. En çok suçlanan etken, kan bileşeni içindeki mononükleer (MNH) hücrelerdir. Bu nedenle çalışmamızda eritrosit süspansiyonları (ES) içindeki T hücreler (CD3+CD4+ ve CD3+CD8+) hedeflenmiş, depolama koşullarının etkisiyle canlılık, proliferasyon ve aktivasyon düzeylerindeki değişimler incelenmiştir. Bu amaçla, üç adet kan bağışçısından alınan tam kanlardan ES’ler elde edilmiştir. Her kan bileşeninden tam kan örneği (5. saat) ve ES örnekleri (0, 7, 14, 21, 42. gün) elde edilmiştir. Ayrıca bağışçıdan bağış öncesi EDTA’lı tüplere alınan iki adet örnek de çalışmaya katılmıştır. Analizler bu örneklerden ayrıştırılan MNH kullanılarak yapılmıştır. Canlılık analizleri doğrudan MNH’ler, proliferasyon ve aktivasyon analizleri MNH kültürleri aracılığıyla akan hücre ölçerde gerçekleştirilmiştir. Canlılık düzeylerinin depolama süresi ortalarında azalmaya başladığı, 42. gün ES örneklerinde hemen tamamen yok olduğu belirlenmiştir. T hücrelerin proliferasyon becerisi daha erken azalmış ve 21. gün ES örneklerinde kaybolmuştur. Aktivasyon belirteci düzeyleri MNH kültürünün sıfırıncı saatlerine göre 16 ve 72 saatlerde artış göstermiştir. Ayrıca bağışçıların yaşlarına göre de sonuçlarda belirgin farklılıklar gözlemlenmiştir. Sonuç olarak ES depolama süresi ve koşullarının etkisiyle ürün içindeki T lenfositlerin canlılığı ve proliferasyon becerileri azalmaktadır. Bu sonuçlar allojeneik T lenfositlerin TRIM gelişimiyle ilişkilerinin düşük olabileceğini; T lenfosit aktivasyon kapasitelerinin ES’den uzaklaştıklarında artmış göstermesi eritrositlerin baskılayıcı özellik gösterebildiğini; TRIM gelişiminde bağışçı ve hasta yaşı gibi demografik parametrelerin de rol oynayabileceğini düşündürmektedir.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"68 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115688703","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
The Relatıonshıp Between The Perceptıons Of Spousal Support And Anxıety And Depressıon Levels Of Pregnant Women Dıagnosed Wıth Hyperemesıs Gravıdarum 配偶赡养费Perceptıons与孕妇Anxıety、Depressıon水平的关系Relatıonshıp
Pub Date : 2023-08-24 DOI: 10.32708/uutfd.1286287
Ebru Küçük, Busra Cesur
Gebeliğin ilk trimesterinde en çok hastane yatışlarına sebep olan sağlık sorunlarından biri hiperemezis gravidarumdur (HG). Çalışmamızın amacı HG tanısı alan gebelerin eş desteği algısı ile anksiyete ve depresyon düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Araştırma tanımlayıcı nitelikte yapılmış olup, 23.12.2019- 24.04.2020 tarihleri arasında Sivas Numune Hastanesi, Kadın Doğum Polikliniğe başvuran HG tanısı alan rastgele örneklem dağılımı ile 278 gebeye uygulanmıştır. Verilerin toplanmasında, kişisel bilgi formu, Beck anksiyete ölçeği (BAÖ), Beck depresyon ölçeği (BDÖ) ve Eş desteği ölçeği (EDÖ) kullanılıp yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Araştırmaya katılan gebelerin yaş ortalama 27.52±5.04 olup, %81.7’sinin gebelikte bulantı-kusma ile baş edemediği, %89.2’sinin gebelikte eşinden destek aldığı belirlendi. Gebelerin EDÖ puan ortalaması 60.33±11.26 olup gebelikte eş destek algılarının çok iyi düzeyde olduğu; EDÖ toplam puan ortalaması ile BAÖ (r=-0.168; p=0.05), ve BDÖ toplam puan ortalaması (r=-0.123; p=0.41) arasında negatif yönde, zayıf düzeyde anlamlı ilişki bulunduğu yani eş destek algısı yükseldikçe anksiyete ve depresyon düzeyinin azaldığı belirlendi. Gebelerin eş destek algısının anksiyete ve depresyon puanları üzerine anlamlı etkisi olduğu; eş destek algısının gebelerin yaşadığı anksiyete ve depresyonun %3.1’ini etkilediği belirlendi (p
妊娠剧吐(HG)是怀孕头三个月导致住院人数最多的健康问题之一。我们的研究旨在调查被诊断为妊娠剧吐的孕妇对配偶支持的感知与焦虑和抑郁水平之间的关系。本研究为描述性研究,采用随机抽样的方法,对2019年12月23日至2020年4月24日期间在西瓦斯努蒙医院妇科门诊就诊的278名确诊为HG的孕妇进行了调查。数据收集采用个人信息表、贝克焦虑量表(BAS)、贝克抑郁量表(BDS)和配偶支持量表(PSS),并通过面对面访谈的方式收集。参与研究的孕妇平均年龄为(27.52±5.04)岁,81.7%的孕妇在怀孕期间无法应对恶心和呕吐,89.2%的孕妇在怀孕期间得到了配偶的支持。孕妇的平均得分为(60.33±11.26)分,可以确定她们对孕期配偶支持的感知处于很好的水平;NDI 平均总分与 BAQ 平均总分(r=-0.168;p=0.05)、BDI 平均总分(r=-0.123;p=0.41)之间存在负相关,呈弱显著性,即随着配偶支持感知的增加,焦虑和抑郁水平降低。研究结果表明,配偶支持感对孕妇的焦虑和抑郁得分有显著影响;配偶支持感影响了孕妇焦虑和抑郁程度的 3.1%(p=0.05;p=0.41)。
{"title":"The Relatıonshıp Between The Perceptıons Of Spousal Support And Anxıety And Depressıon Levels Of Pregnant Women Dıagnosed Wıth Hyperemesıs Gravıdarum","authors":"Ebru Küçük, Busra Cesur","doi":"10.32708/uutfd.1286287","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1286287","url":null,"abstract":"Gebeliğin ilk trimesterinde en çok hastane yatışlarına sebep olan sağlık sorunlarından biri hiperemezis gravidarumdur (HG). Çalışmamızın amacı HG tanısı alan gebelerin eş desteği algısı ile anksiyete ve depresyon düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Araştırma tanımlayıcı nitelikte yapılmış olup, 23.12.2019- 24.04.2020 tarihleri arasında Sivas Numune Hastanesi, Kadın Doğum Polikliniğe başvuran HG tanısı alan rastgele örneklem dağılımı ile 278 gebeye uygulanmıştır. Verilerin toplanmasında, kişisel bilgi formu, Beck anksiyete ölçeği (BAÖ), Beck depresyon ölçeği (BDÖ) ve Eş desteği ölçeği (EDÖ) kullanılıp yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Araştırmaya katılan gebelerin yaş ortalama 27.52±5.04 olup, %81.7’sinin gebelikte bulantı-kusma ile baş edemediği, %89.2’sinin gebelikte eşinden destek aldığı belirlendi. Gebelerin EDÖ puan ortalaması 60.33±11.26 olup gebelikte eş destek algılarının çok iyi düzeyde olduğu; EDÖ toplam puan ortalaması ile BAÖ (r=-0.168; p=0.05), ve BDÖ toplam puan ortalaması (r=-0.123; p=0.41) arasında negatif yönde, zayıf düzeyde anlamlı ilişki bulunduğu yani eş destek algısı yükseldikçe anksiyete ve depresyon düzeyinin azaldığı belirlendi. Gebelerin eş destek algısının anksiyete ve depresyon puanları üzerine anlamlı etkisi olduğu; eş destek algısının gebelerin yaşadığı anksiyete ve depresyonun %3.1’ini etkilediği belirlendi (p","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"12 8","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134393437","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
CASE REPORT: MANAGEMENT OF ADVERSE DRUG REACTION IN PATIENT WITH UROGENITAL TUBERCULOSIS 泌尿生殖系统结核患者药物不良反应的处理
Pub Date : 2023-08-23 DOI: 10.32708/uutfd.1264193
Cem Açar, Aylin Babali̇k
Tüberküloz basilin inhalasyonu; immun yanıtın uyarılmasıyla etkenin temizlenmesi ya da primer efeksiyon oluşumu ile sonuçlanır. Primer tüberküloz enfeksiyonu, olguların %95’inde sessiz seyreder ve latent döneme girer. Olguların %5'inde ise primer tüberküloz hastalığına neden olur, bu evrede mikobakteriler hematojen, lenfojen yol ile çevre dokulara ve akciğer dışı organlara yerleşebilir. Akciğer dışındaki odaklarda reaktivasyon olursa ekstrapulmoner tüberküloz ortaya çıkmaktadır. Ürogenital tüberküloz (ÜG-TB); plevral tüberküloz ve periferal lenfadenopatiden sonra en sık karşılaşılan ekstrapulmoner tüberküloz şeklidir. Böbrekler genellikle basilin akciğerden hematojen yol ile yayılması sonucu enfekte olmaktadır. Akciğer röntgenogramında, ÜG-TB vakalarının yaklaşık yarısında spesifik bulgu izlenmemektedir. Tedavi edilmemiş olgular renal parankim hasarı ve obstrüktif nefropati ile birlikte son dönem böbrek yetmezliğine sebep olabilir. Bu olgumuzda ürogenital tüberküloz tanısı almış hastada bir ilaç yan etkisi olarak gelişen hipersensitivite reaksiyonu ve bunun yönetiminden bahsedilmiştir.
吸入结核杆菌会通过刺激免疫反应清除病原体,或形成原发性效应。在 95% 的病例中,原发性结核感染是无声的,并进入潜伏期。在这一阶段,分枝杆菌可通过血液和淋巴途径在周围组织和肺外器官定居。如果在肺部以外的病灶发生再活化,就会出现肺外结核。泌尿生殖器结核(UG-TB)是继胸膜结核和外周淋巴结病之后最常见的肺外结核形式。肾脏通常是由于肺部的杆菌经血液传播而受到感染。约有一半的 UG-TB 病例在胸部 X 光造影检查中没有特殊发现。未经治疗的病例可能会导致终末期肾衰竭,出现肾实质损害和阻塞性肾病。本病例报告描述了一名泌尿生殖系统结核患者的药物副作用--超敏反应及其处理。
{"title":"CASE REPORT: MANAGEMENT OF ADVERSE DRUG REACTION IN PATIENT WITH UROGENITAL TUBERCULOSIS","authors":"Cem Açar, Aylin Babali̇k","doi":"10.32708/uutfd.1264193","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1264193","url":null,"abstract":"Tüberküloz basilin inhalasyonu; immun yanıtın uyarılmasıyla etkenin temizlenmesi ya da primer efeksiyon oluşumu ile sonuçlanır. Primer tüberküloz enfeksiyonu, olguların %95’inde sessiz seyreder ve latent döneme girer. Olguların %5'inde ise primer tüberküloz hastalığına neden olur, bu evrede mikobakteriler hematojen, lenfojen yol ile çevre dokulara ve akciğer dışı organlara yerleşebilir. Akciğer dışındaki odaklarda reaktivasyon olursa ekstrapulmoner tüberküloz ortaya çıkmaktadır. Ürogenital tüberküloz (ÜG-TB); plevral tüberküloz ve periferal lenfadenopatiden sonra en sık karşılaşılan ekstrapulmoner tüberküloz şeklidir. Böbrekler genellikle basilin akciğerden hematojen yol ile yayılması sonucu enfekte olmaktadır. Akciğer röntgenogramında, ÜG-TB vakalarının yaklaşık yarısında spesifik bulgu izlenmemektedir. Tedavi edilmemiş olgular renal parankim hasarı ve obstrüktif nefropati ile birlikte son dönem böbrek yetmezliğine sebep olabilir. Bu olgumuzda ürogenital tüberküloz tanısı almış hastada bir ilaç yan etkisi olarak gelişen hipersensitivite reaksiyonu ve bunun yönetiminden bahsedilmiştir.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"35 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127261112","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Sagital Denge ile Multifidus Kas Dejenerasyonu Arası İlişki
Pub Date : 2023-08-01 DOI: 10.32708/uutfd.1298352
Zafer Soydan, Emru Bayramoğlu
Bu çalışmada alt bel ağrılı hastalarda multifidus yağ dejenerasyonu(MFYD) ile spinopelvik parametreler arasındaki ilişki araştırıldı. Çalışmaya toplam 244 hasta (172 kadın ve 72 erkek) dahil edildi. Gruptaki ortalama yaş 46.9±12.2 idi. Spinopelvik parametreler ayakta lateral lumbar grafi kullanılarak ölçüldü. L4-5 ve L5-S1 seviyelerinde MFYD aksiyel T2W MRG kesitleri kullanılarak derecelendirildi. Hastalar dejenerasyon derecesine göre üç gruba ayrıldı ve gruplar arasında spinopelvik parametreler yönünden istatistiksel anlamlı fark olup olmadığı incelendi. MFYD ile yaş ve cinsiyet arasında anlamlı pozitif korelasyon vardı (p
本研究调查了下背痛患者的多裂肌脂肪变性(MFYD)与脊柱骨盆参数之间的关系。研究共纳入 244 名患者(172 名女性和 72 名男性)。研究组的平均年龄为(46.9±12.2)岁。使用腰椎立位侧位X光片测量脊柱骨盆参数。使用轴向 T2W 磁共振成像切片对 L4-5 和 L5-S1 水平的 MFYD 进行分级。根据退化程度将患者分为三组,并对各组间脊柱骨盆参数的显著差异进行统计分析。MFYD与年龄和性别之间存在明显的正相关(p
{"title":"Sagital Denge ile Multifidus Kas Dejenerasyonu Arası İlişki","authors":"Zafer Soydan, Emru Bayramoğlu","doi":"10.32708/uutfd.1298352","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1298352","url":null,"abstract":"Bu çalışmada alt bel ağrılı hastalarda multifidus yağ dejenerasyonu(MFYD) ile spinopelvik parametreler arasındaki ilişki araştırıldı. Çalışmaya toplam 244 hasta (172 kadın ve 72 erkek) dahil edildi. Gruptaki ortalama yaş 46.9±12.2 idi. Spinopelvik parametreler ayakta lateral lumbar grafi kullanılarak ölçüldü. L4-5 ve L5-S1 seviyelerinde MFYD aksiyel T2W MRG kesitleri kullanılarak derecelendirildi. Hastalar dejenerasyon derecesine göre üç gruba ayrıldı ve gruplar arasında spinopelvik parametreler yönünden istatistiksel anlamlı fark olup olmadığı incelendi. MFYD ile yaş ve cinsiyet arasında anlamlı pozitif korelasyon vardı (p","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"72 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126365389","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Pandemi Yoğun bakımda Çalışan Hemşirelerin Koronafobi Düzeyi ve Etkileyen Faktörler
Pub Date : 2023-07-21 DOI: 10.32708/uutfd.1279593
Aytül COŞAR ERTEM, Uğur Ertem
2019'da Çin'in Wuhan kentinde başlayan ve hızla tüm dünyaya yayılan koronavirüs hastalığı 2019 (COVİD-19), Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 tarihinde küresel bir pandemi ilan edilmiştir. Koronafobi, COVİD-19 salgını sırasında yeni koronavirüsün neden olduğu spesifik bir fobidir. Bu çalışma, pandemi yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerde COVİD-19 pandemisinin neden olduğu koronafobi düzeyini değerlendirmek ve sonuçları pandemi dışı yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşireler ile karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Ayrıca pandemi yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin koronafobi düzeyine etki eden faktörlerinde belirlenmesi amaçlanmıştır. Haziran 2021-Ekim 2021 tarihleri arasında pandemi yoğun bakım ünitesinde çalışan toplam 34 hemşire çalışmaya dahil edildi. Kontrol grubu olarak pandemi dışı yoğun bakım ünitesinde çalışan toplam 20 hemşire çalışmaya dahil edildi. Hastaların sosyodemografik verileri kaydedildi. Her iki gruptaki tüm katılımcılar COVİD-19 Fobi Ölçeğini (C19P-S) doldurdu. Pandemi yoğun bakımda çalışan hemşire grubunda C19P-S psikolojik alt ölçek puanı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı yüksekti (p0,05). Ayrıca pandemi yoğun bakımda çalışan hemşirelerde C19P-S toplam puanı ile sosyodemografik özellikler ve COVİD-19 geçirme durumu arasında anlamlı ilişki bulunmadı (p>0,05). Çalışma sonuçlarımız, pandemi yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin bu olağanüstü pandemi durumunda psikolojik olarak daha fazla etkilendiklerini göstermektedir. Koronafobinin erken tespiti ve zamanında psikolojik destek çok önemlidir.
2019年冠状病毒病(COVID-19)于2019年在中国武汉开始流行,并迅速蔓延至世界各地,世界卫生组织于2020年3月11日宣布该病为全球大流行病。冠状病毒恐惧症是COVID-19大流行期间由新型冠状病毒引起的一种特殊恐惧症。本研究旨在评估 COVID-19 大流行对在大流行重症监护病房工作的护士造成的冠状病毒恐惧症的程度,并将结果与在非大流行重症监护病房工作的护士进行比较。此外,研究还旨在确定影响在大流行病重症监护病房工作的护士冠状恐惧水平的因素。研究共纳入了 2021 年 6 月至 2021 年 10 月期间在大流行病重症监护室工作的 34 名护士。作为对照组,共有 20 名护士在非大流行病重症监护病房工作。研究记录了患者的社会人口学数据。两组的所有参与者都填写了 COVID-19 恐惧量表(C19P-S)。与对照组相比,在大流行病重症监护室工作的护士组的 C19P-S 心理分量表得分明显更高(P0.05)。此外,在大流行病重症监护室工作的护士的 C19P-S 总分与社会人口学特征和 COVID-19 状态之间没有发现明显的相关性(P>0.05)。我们的研究结果表明,在大流行病重症监护病房工作的护士在这种特殊的大流行病情况下受到的心理影响更大。早期发现冠心病恐惧症并及时提供心理支持非常重要。
{"title":"Pandemi Yoğun bakımda Çalışan Hemşirelerin Koronafobi Düzeyi ve Etkileyen Faktörler","authors":"Aytül COŞAR ERTEM, Uğur Ertem","doi":"10.32708/uutfd.1279593","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1279593","url":null,"abstract":"2019'da Çin'in Wuhan kentinde başlayan ve hızla tüm dünyaya yayılan koronavirüs hastalığı 2019 (COVİD-19), Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 tarihinde küresel bir pandemi ilan edilmiştir. Koronafobi, COVİD-19 salgını sırasında yeni koronavirüsün neden olduğu spesifik bir fobidir. Bu çalışma, pandemi yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerde COVİD-19 pandemisinin neden olduğu koronafobi düzeyini değerlendirmek ve sonuçları pandemi dışı yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşireler ile karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Ayrıca pandemi yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin koronafobi düzeyine etki eden faktörlerinde belirlenmesi amaçlanmıştır. Haziran 2021-Ekim 2021 tarihleri arasında pandemi yoğun bakım ünitesinde çalışan toplam 34 hemşire çalışmaya dahil edildi. Kontrol grubu olarak pandemi dışı yoğun bakım ünitesinde çalışan toplam 20 hemşire çalışmaya dahil edildi. Hastaların sosyodemografik verileri kaydedildi. Her iki gruptaki tüm katılımcılar COVİD-19 Fobi Ölçeğini (C19P-S) doldurdu. Pandemi yoğun bakımda çalışan hemşire grubunda C19P-S psikolojik alt ölçek puanı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı yüksekti (p0,05). Ayrıca pandemi yoğun bakımda çalışan hemşirelerde C19P-S toplam puanı ile sosyodemografik özellikler ve COVİD-19 geçirme durumu arasında anlamlı ilişki bulunmadı (p>0,05). Çalışma sonuçlarımız, pandemi yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin bu olağanüstü pandemi durumunda psikolojik olarak daha fazla etkilendiklerini göstermektedir. Koronafobinin erken tespiti ve zamanında psikolojik destek çok önemlidir.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"23 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131701473","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
COVİD-19 ENFEKSİYONU SONRASI HUZURSUZ BACAKLAR SENDROMUNUN ARAŞTIRILMASI
Pub Date : 2023-07-21 DOI: 10.32708/uutfd.1292152
Pinar UZUN USLU, Duygu ARSLAN MEHDİYEV, Gülgün Uncu, Zeynep ÖZÖZEN AYAS, Yasemin Di̇nç, Aylin BİCAN DEMİR
Huzursuz bacaklar sendromu (HBS) en sık görülen uyku ile ilişkili hareket bozukluğudur. HBS, yaşam kalitesini bozan önemli uyku sonuçları olan sensorimotor bir hastalık olup özellikle dinlenme sırasında ortaya çıkar. HBS semptomlarının sistemik inflamasyona sekonder oluşabileceği ya da kötüleşebileceği bilinmektedir. Covid 19 enfeksiyonu da sistemik inflamasyon yanıtına yol açabilen bir durumdur. Covid-19 enfeksiyonunun uyku bozuklukları ile ilişkisine ilişkin yapılmış birçok çalışma vardır. Ancak HBS ve covid-19 birlikteliğine ilişkin çalışmalar sınırlı olup bu araştırma ile literatüre katkıda bulunulmak istenmiştir.
{"title":"COVİD-19 ENFEKSİYONU SONRASI HUZURSUZ BACAKLAR SENDROMUNUN ARAŞTIRILMASI","authors":"Pinar UZUN USLU, Duygu ARSLAN MEHDİYEV, Gülgün Uncu, Zeynep ÖZÖZEN AYAS, Yasemin Di̇nç, Aylin BİCAN DEMİR","doi":"10.32708/uutfd.1292152","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1292152","url":null,"abstract":"Huzursuz bacaklar sendromu (HBS) en sık görülen uyku ile ilişkili hareket bozukluğudur. HBS, yaşam kalitesini bozan önemli uyku sonuçları olan sensorimotor bir hastalık olup özellikle dinlenme sırasında ortaya çıkar. HBS semptomlarının sistemik inflamasyona sekonder oluşabileceği ya da kötüleşebileceği bilinmektedir. Covid 19 enfeksiyonu da sistemik inflamasyon yanıtına yol açabilen bir durumdur. Covid-19 enfeksiyonunun uyku bozuklukları ile ilişkisine ilişkin yapılmış birçok çalışma vardır. Ancak HBS ve covid-19 birlikteliğine ilişkin çalışmalar sınırlı olup bu araştırma ile literatüre katkıda bulunulmak istenmiştir.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"516 ","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"120930066","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Myeloma comes as a staple: A case report of the Roy Adaptation Model 骨髓瘤是主要内容:罗伊适应模型的案例报告
Pub Date : 2023-07-21 DOI: 10.32708/uutfd.1273377
Y. Karacan, H. Yıldız, R. Ali̇
Multiple myelom hastalık tedavi semptomlarının yönetimi, kemik hastalığı, böbrek fonksiyon bozukluğu, enfeksiyon, anemi, ağrı ve pıhtılaşma bozukluğu spesifik sorunlardır. Miyelomlu hastanın bakımı hemşirelik sürecinde önemli bir yer tutmaktadır. Hastalığı Roy Adaptasyon Modeli’nde fizyolojik, benlik kavramı, rol fonksiyonu ve karşılıklı bağlılık uyum modlarıyla bireyin çevresiyle uyumu sağlayarak gerekli planlama ve girişimler yapar ve düzenli olarak değerlendirebilir. Bu olgu sunumu insan ve çevre etkileşimine odaklanarak uygulanan hemşirelik girişimleri ile modelin uyum alanı çerçevesiyle North American Nursing Diagnosis Association hemşirelik tanılarıyla miyelom hastalarında bütüncül bir yaklaşım kazandırmayı amaçlanmaktadır. Bel ağrısı nedeniyle başvuran F.A. radyolojik, laboratuvar, sitogenetik ve kliniği ile Durie Salmon’ a göre lambda hafif zincir, evre III B multiple myeloma tanısı almıştır. Hastanın ayaktan kemoterapi olarak tedavi planı yapılmıştır. Roy Adaptasyon Modeli klinik entegrasyonu teşvik etmek, iletişimi ve bakım koordinasyonunu geliştirmek için faydalı olabilir. Bu bakım planı örneği ile koruyucu ve önleyici stratejiler, doğrudan bakım, eğitim ve zaman içinde müdahalelere fırsat verileceği görünmektedir. Hematoloji ve onkoloji hemşirelerinin Roy’un modelini kullanarak multiple miyelomlu hastanın tedavi ve yaşam kalitesi sonuçlarına olumlu katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.
{"title":"Myeloma comes as a staple: A case report of the Roy Adaptation Model","authors":"Y. Karacan, H. Yıldız, R. Ali̇","doi":"10.32708/uutfd.1273377","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1273377","url":null,"abstract":"Multiple myelom hastalık tedavi semptomlarının yönetimi, kemik hastalığı, böbrek fonksiyon bozukluğu, enfeksiyon, anemi, ağrı ve pıhtılaşma bozukluğu spesifik sorunlardır. Miyelomlu hastanın bakımı hemşirelik sürecinde önemli bir yer tutmaktadır. Hastalığı Roy Adaptasyon Modeli’nde fizyolojik, benlik kavramı, rol fonksiyonu ve karşılıklı bağlılık uyum modlarıyla bireyin çevresiyle uyumu sağlayarak gerekli planlama ve girişimler yapar ve düzenli olarak değerlendirebilir. Bu olgu sunumu insan ve çevre etkileşimine odaklanarak uygulanan hemşirelik girişimleri ile modelin uyum alanı çerçevesiyle North American Nursing Diagnosis Association hemşirelik tanılarıyla miyelom hastalarında bütüncül bir yaklaşım kazandırmayı amaçlanmaktadır. Bel ağrısı nedeniyle başvuran F.A. radyolojik, laboratuvar, sitogenetik ve kliniği ile Durie Salmon’ a göre lambda hafif zincir, evre III B multiple myeloma tanısı almıştır. Hastanın ayaktan kemoterapi olarak tedavi planı yapılmıştır. Roy Adaptasyon Modeli klinik entegrasyonu teşvik etmek, iletişimi ve bakım koordinasyonunu geliştirmek için faydalı olabilir. Bu bakım planı örneği ile koruyucu ve önleyici stratejiler, doğrudan bakım, eğitim ve zaman içinde müdahalelere fırsat verileceği görünmektedir. Hematoloji ve onkoloji hemşirelerinin Roy’un modelini kullanarak multiple miyelomlu hastanın tedavi ve yaşam kalitesi sonuçlarına olumlu katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"81 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125566127","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
MYRİCETİNİN İNSAN PROSTAT KANSERİ HÜCRELERİ ÜZERİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI
Pub Date : 2023-07-21 DOI: 10.32708/uutfd.1272410
Özlem CESUR GÜNAY, Mücahit Seçme
Prostat kanseri dünyada erkekler arasında en sık görülen ikinci kanser türüdür. Prostat kanserinin morbidite ve mortalitesi son zamanlarda artmıştır. Tedavisi için birçok alternatif yaklaşımlar geliştirilmeye çalışılsa da, prostat kanseri hala kötü prognoz sergilemekte ve yüksek ölüm oranları ile karşılaşılmaktadır. Myricetin, antikanser özelliği ile ilgi çeken doğal bir flavonoid bileşiktir. Yapılan in vitro ve in vivo çalışmalar myricetinin çeşitli mekanizmalar yoluyla prostat kanserini etkili bir şekilde inhibe ettiğini göstermektedir. Bu çalışmanın amacı artan dozlarda myricetin uygulamasının androjen reseptör bağımlı insan prostat kanser hücre hattı olan LNCaP hücrelerinin canlılığı üzerindeki etkilerini belirlemek ve apoptozla ilişkili BAX ve BCL2 genlerinin ekspresyon seviyelerini tespit etmektir. LNCaP hücreleri myricetinin 10 µM, 25 µM, 50 µM, 100 µM, 150 µM’lık konsantrasyonları ile 24 ve 48 saat süresince inkübe edilmiş ve hücre canlılığındaki değişimler 2,3-bis-(2-metoksi-4-nitro-5-sulfofenil)-2Htetrazolyum-5-karboksanilid (XTT) yöntemiyle belirlenerek IC50 değerleri hesaplanmıştır. BAX ve BCL2 gen ifadelerindeki değişimler ise Real-Time PCR metoduyla belirlenmiş ve elde edilen verilerin analizinde ∆∆CT metodu kullanılmıştır. Myricetinin uygulanan bütün dozlarda kontrole göre LNCaP hücre canlılığını azalttığı gösterilmiş olup IC50 değeri 24. saat için 123.76 µM, 48. saat için ise 84.79 µM olarak tespit edilmiştir. Ayrıca, myricetin uygulamasının BAX gen ifadesini istatistiksel olarak anlamlı bir düzeyde artırırken BCL2 gen ifadesini ise azalttığı görülmüştür. Myricetinin LNCaP hücrelerinde antiproliferatif ve apoptotik etkisi olduğu gösterilmiş olup etki mekanizmasının daha detaylı araştırılması gerekmektedir.
前列腺癌是全球男性第二大常见癌症。近来,前列腺癌的发病率和死亡率都有所上升。尽管已经尝试开发了许多替代方法来治疗前列腺癌,但前列腺癌的预后仍然很差,死亡率很高。杨梅素是一种天然类黄酮化合物,因其抗癌特性而备受关注。体外和体内研究表明,杨梅素能通过多种机制有效抑制前列腺癌。本研究旨在确定增加剂量的杨梅素对依赖雄激素受体的人类前列腺癌细胞系 LNCaP 细胞活力的影响,并确定与细胞凋亡相关的 BAX 和 BCL2 基因的表达水平。用 2,3-双-(2-甲氧基-4-硝基-5-磺酸苯基)-2H 四唑-5-甲酰苯胺(XTT)法测定细胞活力的变化,并计算 IC50 值。采用 Real-Time PCR 法测定 BAX 和 BCL2 基因表达的变化,并采用 ∆∆CT 法分析所得数据。结果表明,与对照组相比,在所有剂量下,myricetin 都能降低 LNCaP 细胞的活力,24 小时的 IC50 值为 123.76 µM,48 小时的 IC50 值为 84.79 µM。此外,三尖杉酯素还在统计学上显著增加了 BAX 基因的表达,同时降低了 BCL2 基因的表达。研究表明,杨梅素具有抗LNCaP细胞增殖和凋亡的作用,其作用机制有待进一步研究。
{"title":"MYRİCETİNİN İNSAN PROSTAT KANSERİ HÜCRELERİ ÜZERİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI","authors":"Özlem CESUR GÜNAY, Mücahit Seçme","doi":"10.32708/uutfd.1272410","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1272410","url":null,"abstract":"Prostat kanseri dünyada erkekler arasında en sık görülen ikinci kanser türüdür. Prostat kanserinin morbidite ve mortalitesi son zamanlarda artmıştır. Tedavisi için birçok alternatif yaklaşımlar geliştirilmeye çalışılsa da, prostat kanseri hala kötü prognoz sergilemekte ve yüksek ölüm oranları ile karşılaşılmaktadır. Myricetin, antikanser özelliği ile ilgi çeken doğal bir flavonoid bileşiktir. Yapılan in vitro ve in vivo çalışmalar myricetinin çeşitli mekanizmalar yoluyla prostat kanserini etkili bir şekilde inhibe ettiğini göstermektedir. Bu çalışmanın amacı artan dozlarda myricetin uygulamasının androjen reseptör bağımlı insan prostat kanser hücre hattı olan LNCaP hücrelerinin canlılığı üzerindeki etkilerini belirlemek ve apoptozla ilişkili BAX ve BCL2 genlerinin ekspresyon seviyelerini tespit etmektir. LNCaP hücreleri myricetinin 10 µM, 25 µM, 50 µM, 100 µM, 150 µM’lık konsantrasyonları ile 24 ve 48 saat süresince inkübe edilmiş ve hücre canlılığındaki değişimler 2,3-bis-(2-metoksi-4-nitro-5-sulfofenil)-2Htetrazolyum-5-karboksanilid (XTT) yöntemiyle belirlenerek IC50 değerleri hesaplanmıştır. BAX ve BCL2 gen ifadelerindeki değişimler ise Real-Time PCR metoduyla belirlenmiş ve elde edilen verilerin analizinde ∆∆CT metodu kullanılmıştır. Myricetinin uygulanan bütün dozlarda kontrole göre LNCaP hücre canlılığını azalttığı gösterilmiş olup IC50 değeri 24. saat için 123.76 µM, 48. saat için ise 84.79 µM olarak tespit edilmiştir. Ayrıca, myricetin uygulamasının BAX gen ifadesini istatistiksel olarak anlamlı bir düzeyde artırırken BCL2 gen ifadesini ise azalttığı görülmüştür. Myricetinin LNCaP hücrelerinde antiproliferatif ve apoptotik etkisi olduğu gösterilmiş olup etki mekanizmasının daha detaylı araştırılması gerekmektedir.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130865324","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Egzersiz ve Üç Tip Diyetle İndüklenen Ülseratif Kolitten Korunma Modelinin Böbrek ve Karaciğer Üzerindeki Histopatolojik İncelenmesi Apoptoz ve Otofaji İndeksleri
Pub Date : 2023-07-13 DOI: 10.32708/uutfd.1280195
Rüstem Ateşoğlu, Gülben Akcan, Sevil Çayli, M. Kaya, Farhri Bayiroğlu
Egzersiz, bireylerin sağlığının korunması ve geliştirilmesinde, vücut kompozisyonunun ve postürün geliştirilmesinde, koroner arter hastalığı, osteoporoz, obezite ve kolon kanseri gibi baskın kas-iskelet sistemi bozukluklarının önlenmesi ve tedavisinde önemlidir. Egzersiz sırasında iskelet kasından salınan miyokinler, kısmen anti inflamatuar etkilere aracılık ettiğinden, bazı hastalıkları önlemek veya tedavi etmek için kullanılabilirler. Kronik hastalıkların riski ve/veya şiddeti ile yüksek inflamatuar mediatör seviyeleri arasında ilişki olduğu belirtilmektedir. İlk kez grubumuz tarafından farklı beslenme uygulamalarının (yüksek karbonhidrat, yüksek protein ve yüksek yağlı beslenme) yüzme egzersizleri ile kombine edildiğinde ülseratif kolit gelişiminde yararlı etkisi ortaya konmuşken, hastanın genel sağlık durumunun kliniğe yansımadan değerlendirilmesi son derece önemlidir. Beslenme ve egzersiz müdahaleleri denildiğinde ilk akla gelen karaciğer ve böbrek sağlığının korunmasıdır. Bu amaçla, bu çalışmada yüksek protein, yüksek yağ ve yüksek karbonhidratlı diyetle beslenen sıçanlarda 8 haftalık egzersiz sonrası ülseratif kolit modeli oluşturularak farklı beslenme türleri ve egzersizin karaciğer ve böbrekler üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Sonuçlar değerlendirildiğinde tüm grupların karaciğer dokularında fibrozis bulgusuna rastlanılmamıştır. Portal alan merkezinde mikrovakuoler steatoz gözlenmiştir. Yüksek yağ ve yüksek karbonhidratla beslenen deneklerin karaciğerlerindeki mikrovakuoler steatoz sayısının daha fazla olduğu, bu diyet gruplarının egzersiz yapan gruplarında ise sayısının azaldığı görülmüştür. Buna bağlı olarak, otofaji belirteçleri olarak boyanan p62 ve LC3B immün ekspresyonu da egzersiz gruplarında daha yüksek bulunmuştur. Tüm grupların böbrek histopatolojisi değerlendirildiğinde glomerüler çap, hiyalin madde birikimi, interstisyel inflamasyon, medüller konjesyon, kortikal konjesyon ve yaygın lökosit infiltrasyonu açısından gruplar arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Yüksek protein ile beslenen ve yüksek protein+egzersiz uygulanan gruplarda tüm gruplara göre Bowman aralığının arttığı gözlemlenmiş ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
运动对于保持和改善个人健康、改善身体成分和姿势、预防和治疗冠心病、骨质疏松症、肥胖症和结肠癌等主要肌肉骨骼疾病非常重要。由于运动时骨骼肌释放的肌动素在一定程度上介导了抗炎作用,因此可用于预防或治疗某些疾病。据报道,慢性疾病的风险和/或严重程度与高水平的炎症介质之间存在关系。虽然我们的研究小组首次证明了不同的营养方法(高碳水化合物、高蛋白和高脂肪饮食)与游泳锻炼相结合对溃疡性结肠炎的发病有益,但在临床上反映出来之前,对患者的总体健康状况进行评估是极其重要的。提到营养和运动干预,人们首先想到的是保护肝脏和肾脏健康。为此,在这项研究中,我们的目的是通过在喂食高蛋白、高脂肪和高碳水化合物饮食的大鼠中建立一个溃疡性结肠炎模型,在运动 8 周后研究不同类型的营养和运动对肝脏和肾脏的影响。对结果进行评估后发现,所有组别的肝组织都没有纤维化。在肝门区中心观察到微泡性脂肪变性。观察发现,高脂肪和高碳水化合物饮食组受试者肝脏中的微小泡状脂肪变性数量较多,而这些饮食组中运动组的微小泡状脂肪变性数量减少。相应地,被染色为自噬标志物的 p62 和 LC3B 的免疫表达也在运动组中较高。在对各组的肾组织病理学进行评估时,发现各组之间在肾小球直径、透明物质堆积、间质炎症、髓质充血、皮质充血和弥漫性白细胞浸润方面没有显著差异。观察发现,高蛋白喂养组和高蛋白+运动组的鲍曼间期比所有组都有所增加,且具有统计学意义。
{"title":"Egzersiz ve Üç Tip Diyetle İndüklenen Ülseratif Kolitten Korunma Modelinin Böbrek ve Karaciğer Üzerindeki Histopatolojik İncelenmesi Apoptoz ve Otofaji İndeksleri","authors":"Rüstem Ateşoğlu, Gülben Akcan, Sevil Çayli, M. Kaya, Farhri Bayiroğlu","doi":"10.32708/uutfd.1280195","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1280195","url":null,"abstract":"Egzersiz, bireylerin sağlığının korunması ve geliştirilmesinde, vücut kompozisyonunun ve postürün geliştirilmesinde, koroner arter hastalığı, osteoporoz, obezite ve kolon kanseri gibi baskın kas-iskelet sistemi bozukluklarının önlenmesi ve tedavisinde önemlidir. Egzersiz sırasında iskelet kasından salınan miyokinler, kısmen anti inflamatuar etkilere aracılık ettiğinden, bazı hastalıkları önlemek veya tedavi etmek için kullanılabilirler. Kronik hastalıkların riski ve/veya şiddeti ile yüksek inflamatuar mediatör seviyeleri arasında ilişki olduğu belirtilmektedir. İlk kez grubumuz tarafından farklı beslenme uygulamalarının (yüksek karbonhidrat, yüksek protein ve yüksek yağlı beslenme) yüzme egzersizleri ile kombine edildiğinde ülseratif kolit gelişiminde yararlı etkisi ortaya konmuşken, hastanın genel sağlık durumunun kliniğe yansımadan değerlendirilmesi son derece önemlidir. Beslenme ve egzersiz müdahaleleri denildiğinde ilk akla gelen karaciğer ve böbrek sağlığının korunmasıdır. Bu amaçla, bu çalışmada yüksek protein, yüksek yağ ve yüksek karbonhidratlı diyetle beslenen sıçanlarda 8 haftalık egzersiz sonrası ülseratif kolit modeli oluşturularak farklı beslenme türleri ve egzersizin karaciğer ve böbrekler üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Sonuçlar değerlendirildiğinde tüm grupların karaciğer dokularında fibrozis bulgusuna rastlanılmamıştır. Portal alan merkezinde mikrovakuoler steatoz gözlenmiştir. Yüksek yağ ve yüksek karbonhidratla beslenen deneklerin karaciğerlerindeki mikrovakuoler steatoz sayısının daha fazla olduğu, bu diyet gruplarının egzersiz yapan gruplarında ise sayısının azaldığı görülmüştür. Buna bağlı olarak, otofaji belirteçleri olarak boyanan p62 ve LC3B immün ekspresyonu da egzersiz gruplarında daha yüksek bulunmuştur. Tüm grupların böbrek histopatolojisi değerlendirildiğinde glomerüler çap, hiyalin madde birikimi, interstisyel inflamasyon, medüller konjesyon, kortikal konjesyon ve yaygın lökosit infiltrasyonu açısından gruplar arasında anlamlı fark bulunamamıştır. Yüksek protein ile beslenen ve yüksek protein+egzersiz uygulanan gruplarda tüm gruplara göre Bowman aralığının arttığı gözlemlenmiş ve istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"55 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126612635","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Intravenous Immunoglobulin G (IVIG) Use in Inflammatory Rheumatic Diseases: A Single Center Experience 静脉注射免疫球蛋白G (IVIG)在炎性风湿病中的应用:单一中心经验
Pub Date : 2023-07-05 DOI: 10.32708/uutfd.1284806
Salim Mısırcı, A. Ekin, B. N. Coşkun, B. Yağız, Yavuz Pehlivan, H. E. Dalkılıç
İntravenöz immünoglobulin G (İVİG) tedavisi verdiğimiz inflamatuvar romatizmal hastalık (İRH) tanılı hastaların özelliklerini, organ tutulumlarını ve verdiğimiz İVİG tedavisinin özelliklerini değerlendirmeyi amaçladık. Üçüncü basamak romatoloji kliniğinde İRH tanısıyla takip edilen, Ocak 2014-Aralık 2022 tarihleri arasında en az 1 defa İVİG tedavisi almış, >18 yaş hastalar, hastane kayıt sisteminden restrospektif olarak tarandı. Çalışmaya dahil edilen toplam 33 hastanın %81,8'i (n=27) kadındı. Ortalama yaş 44.5±14.8 olarak saptandı. En sık İVİG tedavisi kullanılan hastalık grupları sistemik lupus eritematozus (SLE) (n=13, %39,4), idiyopatik inflamatuar miyopatiler (İİM) (n=8, %24,2) ve anti-nötrofil sitoplazmik antikor (ANCA) ilişkili vaskülitti (n=6, %18,2). İVİG tedavisi endikasyonu oluşturan en sık nedenler ise hematolojik tutulum (n= 9, %27,3) ve proksimal dirençli kas zayıflığıydı (n=8, %24,2). Sadece 2 (%6,1) hastada yan etki gelişmişti. Hastaların %48,5 (n=16)’inde kısmi yanıt, %27,3 (n=9)’ünde de tam yanıt mevcuttu. İVİG tedavisi sonrası metotreksat, azatiopürin ve siklofosfamid kullanımında azalma mevcutken (sırasıyla p değerleri=0.022, 0.04, 0.03), rituksimab kullanımında ise istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmamakla birlikte artış mevcuttu. İVİG tedavisi, İRH hastalarında özellikle SLE, İİM ve ANCA ilişkili vaskülit gibi hastalıkların seyrindeki dirençli tutulumlarda güvenli bir tedavi olarak görünmektedir.
我们的目的是评估接受静脉注射免疫球蛋白G(IVIG)治疗的炎症性风湿病(IRD)患者的特征、受累器官和IVIG治疗的特点。 我们从医院登记系统中对年龄大于18岁、在三级风湿病诊所接受随访并诊断为IRD的患者进行了回顾性研究,这些患者在2014年1月至2022年12月期间接受了至少一轮IVIG治疗。在纳入研究的 33 名患者中,81.8%(n=27)为女性。平均年龄为(44.5±14.8)岁。使用IVIG治疗的最常见疾病群为系统性红斑狼疮(SLE)(13人,占39.4%)、特发性炎症性肌病(IIM)(8人,占24.2%)和抗中性粒细胞胞浆抗体(ANCA)相关性血管炎(6人,占18.2%)。IVIG 治疗最常见的适应症是血液学受累(9 人,占 27.3%)和近端抵抗性肌无力(8 人,占 24.2%)。只有 2 名(6.1%)患者出现了副作用。48.5%的患者(16 人)有部分应答,27.3%的患者(9 人)有完全应答。IVIG 治疗后,甲氨蝶呤、硫唑嘌呤和环磷酰胺的用量减少(p 值分别为 0.022、0.04 和 0.03),而利妥昔单抗的用量增加,但差异无统计学意义。对于IRH患者来说,IVIG治疗似乎是一种安全的治疗方法,尤其是在系统性红斑狼疮、IIM和ANCA相关性血管炎等疾病的难治性受累过程中。
{"title":"Intravenous Immunoglobulin G (IVIG) Use in Inflammatory Rheumatic Diseases: A Single Center Experience","authors":"Salim Mısırcı, A. Ekin, B. N. Coşkun, B. Yağız, Yavuz Pehlivan, H. E. Dalkılıç","doi":"10.32708/uutfd.1284806","DOIUrl":"https://doi.org/10.32708/uutfd.1284806","url":null,"abstract":"İntravenöz immünoglobulin G (İVİG) tedavisi verdiğimiz inflamatuvar romatizmal hastalık (İRH) tanılı hastaların özelliklerini, organ tutulumlarını ve verdiğimiz İVİG tedavisinin özelliklerini değerlendirmeyi amaçladık. Üçüncü basamak romatoloji kliniğinde İRH tanısıyla takip edilen, Ocak 2014-Aralık 2022 tarihleri arasında en az 1 defa İVİG tedavisi almış, >18 yaş hastalar, hastane kayıt sisteminden restrospektif olarak tarandı. Çalışmaya dahil edilen toplam 33 hastanın %81,8'i (n=27) kadındı. Ortalama yaş 44.5±14.8 olarak saptandı. En sık İVİG tedavisi kullanılan hastalık grupları sistemik lupus eritematozus (SLE) (n=13, %39,4), idiyopatik inflamatuar miyopatiler (İİM) (n=8, %24,2) ve anti-nötrofil sitoplazmik antikor (ANCA) ilişkili vaskülitti (n=6, %18,2). İVİG tedavisi endikasyonu oluşturan en sık nedenler ise hematolojik tutulum (n= 9, %27,3) ve proksimal dirençli kas zayıflığıydı (n=8, %24,2). Sadece 2 (%6,1) hastada yan etki gelişmişti. Hastaların %48,5 (n=16)’inde kısmi yanıt, %27,3 (n=9)’ünde de tam yanıt mevcuttu. İVİG tedavisi sonrası metotreksat, azatiopürin ve siklofosfamid kullanımında azalma mevcutken (sırasıyla p değerleri=0.022, 0.04, 0.03), rituksimab kullanımında ise istatistiksel olarak anlamlı farklılık olmamakla birlikte artış mevcuttu. İVİG tedavisi, İRH hastalarında özellikle SLE, İİM ve ANCA ilişkili vaskülit gibi hastalıkların seyrindeki dirençli tutulumlarda güvenli bir tedavi olarak görünmektedir.","PeriodicalId":101995,"journal":{"name":"Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi","volume":"100 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127501026","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1