Murat Ali Çınar, Kevser Göksu Başarici, Aleyna Sarıkaya, K. Bayramlar, A. Erkiliç, Yavuz Yakut
Amaç: Bu çalışmanın amacı inhalasyon hasarı olan yanık hastalarında standart pulmoner fizyoterapi egzersizlerine ek olarak verilen insentif spirometre (triflo) ve osilasyonlu pozitif ekspiratuar basınç tedavisinin (acapella kullanımı) fonksiyonel kapasite, dispne ve satürasyon üzerine etkilerinin incelenmesidir. Yöntem: Çalışmaya Gaziantep Şehir Hastanesi Yanık Merkezi yoğun bakım ve servis ünitelerinde yatan toplam 24 hasta dahil edildi. Hastalar tabakalı randomizasyon yöntemiyle 3 gruba ayrıldı. Birinci gruba Medikal ve cerrahi tedaviye ek olarak standart fizyoterapi egzersizleri, ikinci gruba bu standart tedaviye ek olarak insentif spirometre (trfilo) ve üçüncü gruba da standart tedavi + osilasyonlu pozitif ekspiratuar basınç tedavisi (Acapella Kullanımı) verildi. Tüm gruplar 4 hafta boyunca takip edildi. Tüm grupların tedavi öncesi ve tedavi sonrası olmak üzere altı dakika yürüme testi, dispne modified medical research council (mmrc) skalası ve satürasyon değerleri karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya yaşları 19-63 arasında değişen 22 erkek 2 kadın toplam 24 hasta dahil edildi. Tüm grupların altı dakika yürüme testi, dispne skalası (MRC) ve satürasyon değerlerinin ilk ve son hafta ölçümleri karşılaştırıldığında bir fark olmadığı belirlendi (p>0,05). Sonuç: İnhalasyon hasarı olan yanık hastalarında standart fizyoterapi egzersizlerine ek olarak osilasyonlu pozitif ekspiratuar basınç tedavisi (acapella kullanımı) ve insentif spirometre (triflo) verilebilir. Bu egzersizler inhalasyon hasarı olan yanık hastalarının fonksiyonel kapasiteleri, dispne ve satürasyon düzeylerinde benzer derecede etkilidir
{"title":"The Effect of Incentive Spirometry and Oscillatory Positive Expiratory Pressure Therapies on Functional Capacity, Dyspnea, and Saturation in Burn Patients with Inhalation Injury: A Randomized Controlled Study","authors":"Murat Ali Çınar, Kevser Göksu Başarici, Aleyna Sarıkaya, K. Bayramlar, A. Erkiliç, Yavuz Yakut","doi":"10.52831/kjhs.1483229","DOIUrl":"https://doi.org/10.52831/kjhs.1483229","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı inhalasyon hasarı olan yanık hastalarında standart pulmoner fizyoterapi egzersizlerine ek olarak verilen insentif spirometre (triflo) ve osilasyonlu pozitif ekspiratuar basınç tedavisinin (acapella kullanımı) fonksiyonel kapasite, dispne ve satürasyon üzerine etkilerinin incelenmesidir. \u0000Yöntem: Çalışmaya Gaziantep Şehir Hastanesi Yanık Merkezi yoğun bakım ve servis ünitelerinde yatan toplam 24 hasta dahil edildi. Hastalar tabakalı randomizasyon yöntemiyle 3 gruba ayrıldı. Birinci gruba Medikal ve cerrahi tedaviye ek olarak standart fizyoterapi egzersizleri, ikinci gruba bu standart tedaviye ek olarak insentif spirometre (trfilo) ve üçüncü gruba da standart tedavi + osilasyonlu pozitif ekspiratuar basınç tedavisi (Acapella Kullanımı) verildi. Tüm gruplar 4 hafta boyunca takip edildi. Tüm grupların tedavi öncesi ve tedavi sonrası olmak üzere altı dakika yürüme testi, dispne modified medical research council (mmrc) skalası ve satürasyon değerleri karşılaştırıldı. \u0000Bulgular: Çalışmaya yaşları 19-63 arasında değişen 22 erkek 2 kadın toplam 24 hasta dahil edildi. Tüm grupların altı dakika yürüme testi, dispne skalası (MRC) ve satürasyon değerlerinin ilk ve son hafta ölçümleri karşılaştırıldığında bir fark olmadığı belirlendi (p>0,05). \u0000Sonuç: İnhalasyon hasarı olan yanık hastalarında standart fizyoterapi egzersizlerine ek olarak osilasyonlu pozitif ekspiratuar basınç tedavisi (acapella kullanımı) ve insentif spirometre (triflo) verilebilir. Bu egzersizler inhalasyon hasarı olan yanık hastalarının fonksiyonel kapasiteleri, dispne ve satürasyon düzeylerinde benzer derecede etkilidir","PeriodicalId":212263,"journal":{"name":"Karya Journal of Health Science","volume":" 36","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141675374","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Objective: This study was conducted to determine the effect of digital game addiction on aggression in school-age children. Method: This descriptive and cross-sectional study was conducted in January-June 2023 with children aged 10-11 years studying in secondary schools in Batman. The study was completed with 300 children who met the research criteria. Data were collected by distributing the questionnaire form, Digital Game Addiction Scale for Children and Aggression Scale to the children whose parental consent was obtained in a time period that would not disrupt the class hours. In the evaluation of the data; percentages, averages, t test, Anova, Bonferonni, Pearson Correlation analyzes were used. Results: It was determined that 52% of the students participating in the study were male and 57.3% were 11 years old. It was determined that the gender of the students was male, those whose parents were civil servants, those who had a tablet/computer/phone, those who played games with tablet/computer/phone for 4 hours or more daily and those who preferred the computer the most to play games were effective on digital game addictions and aggression. There was a significant positive correlation between children's digital game addiction and aggression (p
{"title":"THE EFFECT OF DIGITAL GAME ADDICTION ON AGGRESSION IN SCHOOLAGE CHILDREN","authors":"Semra Köse, Gulsun Ayran, İlyas Aslan","doi":"10.52831/kjhs.1433013","DOIUrl":"https://doi.org/10.52831/kjhs.1433013","url":null,"abstract":"Objective: This study was conducted to determine the effect of digital game addiction on aggression in school-age children. \u0000Method: This descriptive and cross-sectional study was conducted in January-June 2023 with children aged 10-11 years studying in secondary schools in Batman. The study was completed with 300 children who met the research criteria. Data were collected by distributing the questionnaire form, Digital Game Addiction Scale for Children and Aggression Scale to the children whose parental consent was obtained in a time period that would not disrupt the class hours. In the evaluation of the data; percentages, averages, t test, Anova, Bonferonni, Pearson Correlation analyzes were used. \u0000Results: It was determined that 52% of the students participating in the study were male and 57.3% were 11 years old. It was determined that the gender of the students was male, those whose parents were civil servants, those who had a tablet/computer/phone, those who played games with tablet/computer/phone for 4 hours or more daily and those who preferred the computer the most to play games were effective on digital game addictions and aggression. There was a significant positive correlation between children's digital game addiction and aggression (p","PeriodicalId":212263,"journal":{"name":"Karya Journal of Health Science","volume":"45 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141389114","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
H. Kocaman, Nazım Tolgahan Yıldız, Mehmet Canli, H. Alkan
Objective: The aim of the study was to compare the effects of Mulligan mobilization techniques applied in addition to cervical stabilization exercises on pain intensity, range of motion (ROM), cervical muscle endurance, pressure pain threshold (PPT), and quality of life compared to cervical stabilization exercises alone in individuals with chronic neck pain (CNP). Method: Forty individuals with CNP were included in the study and randomly divided into two groups: the cervical stabilization group (SG, n=20) and the cervical stabilization-Mulligan mobilization group (SMG, n=20). The SG group only received cervical stabilization exercises for four weeks, while the SMG received Mulligan mobilization techniques for four weeks in addition to cervical stabilization exercises. Before and after the treatment programs, the subjects were evaluated in terms of pain intensity (visual analogue scale), ROM (goniometric measurement), cervical muscle endurance (endurance tests), PPT (algometric measurement), and quality of life (Short Form-36, SF-36). Results: Significant improvements were found in all parameters in both groups after the treatment programs (p
{"title":"Kronik Boyun Ağrısında Servikal Stabilizasyon Egzersizleri ile Kombine Edilen Mulligan Mobilizasyon Tekniğinin Etkilerinin Tek Başına Servikal Stabilizasyon Egzersizlerinin Etkileri ile Karşılaştırılması: Randomize Kontrollü Çalışma","authors":"H. Kocaman, Nazım Tolgahan Yıldız, Mehmet Canli, H. Alkan","doi":"10.52831/kjhs.1374767","DOIUrl":"https://doi.org/10.52831/kjhs.1374767","url":null,"abstract":"Objective: The aim of the study was to compare the effects of Mulligan mobilization techniques applied in addition to cervical stabilization exercises on pain intensity, range of motion (ROM), cervical muscle endurance, pressure pain threshold (PPT), and quality of life compared to cervical stabilization exercises alone in individuals with chronic neck pain (CNP). Method: Forty individuals with CNP were included in the study and randomly divided into two groups: the cervical stabilization group (SG, n=20) and the cervical stabilization-Mulligan mobilization group (SMG, n=20). The SG group only received cervical stabilization exercises for four weeks, while the SMG received Mulligan mobilization techniques for four weeks in addition to cervical stabilization exercises. Before and after the treatment programs, the subjects were evaluated in terms of pain intensity (visual analogue scale), ROM (goniometric measurement), cervical muscle endurance (endurance tests), PPT (algometric measurement), and quality of life (Short Form-36, SF-36). Results: Significant improvements were found in all parameters in both groups after the treatment programs (p","PeriodicalId":212263,"journal":{"name":"Karya Journal of Health Science","volume":"136 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139203354","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu çalışma, laparoskopik sleeve gastrektomi (LSG) sonrası farklı besin türlerine toleransı değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Bu kesitsel çalışma, 18-65 yaş arası toplam 77 hastanın katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Hastalar LSG operasyonu sonrası sürelerine göre üç gruba (Grup 1 =
{"title":"LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI BESLENME KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ","authors":"Gulsah Kaner, Çağla Ayer, Tuba Yalcin","doi":"10.52831/kjhs.1342510","DOIUrl":"https://doi.org/10.52831/kjhs.1342510","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma, laparoskopik sleeve gastrektomi (LSG) sonrası farklı besin türlerine toleransı değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Bu kesitsel çalışma, 18-65 yaş arası toplam 77 hastanın katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Hastalar LSG operasyonu sonrası sürelerine göre üç gruba (Grup 1 =","PeriodicalId":212263,"journal":{"name":"Karya Journal of Health Science","volume":"58 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139246240","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The aim of this study is to assess the effect of expiratory muscle training on the stomatognathic system in patients with stroke. Total of 31 patients with stroke was included in the study 16 patients with stroke as control group and 15 patients with stroke as study group. Temporomandibular joint range of motion, pressure pain threshold of masticatory muscles, facial asymmetry existence, head posture, oral hygiene and oral hygiene habit, masticatory performance, intraoral pH, deglutition, and deep neck flexor muscle endurance of the patients with stroke were assessed by using; digital caliper, algometry, labial commissure and craniocervical angle measurement, general oral health assessment index and questionnaire, sieve test, digital pH gauge, repetitive saliva swallow test and, Eating Assessment Tool and deep neck flexor endurance test. Patients with stroke in the study group was enrolled to 3-weeks expiratory muscle training programme 10 repetition with 5 sets in addition to conventional physiotherapy, control group enrolled to the conventional physiotherapy programme. Patients with stroke in the study group were called twice a week to assess the compliance to the expiratory muscle training. Although lateral deviation and depression range of motion were improved for the patients in the study group (p.05). Expiratory muscle training is an effective approach for the rehabilitation of mandibular depression limitation in patients with stroke.
{"title":"İNMELİ HASTALARDA EKSPİRATUAR KAS EĞİTİMİNİN STOMATOGNATİK SİSTEME ETKİSİ","authors":"Ö. Dursun, Tamer Çankaya, Erdal Di̇lekçi̇","doi":"10.52831/kjhs.1269302","DOIUrl":"https://doi.org/10.52831/kjhs.1269302","url":null,"abstract":"The aim of this study is to assess the effect of expiratory muscle training on the stomatognathic system in patients with stroke. Total of 31 patients with stroke was included in the study 16 patients with stroke as control group and 15 patients with stroke as study group. Temporomandibular joint range of motion, pressure pain threshold of masticatory muscles, facial asymmetry existence, head posture, oral hygiene and oral hygiene habit, masticatory performance, intraoral pH, deglutition, and deep neck flexor muscle endurance of the patients with stroke were assessed by using; digital caliper, algometry, labial commissure and craniocervical angle measurement, general oral health assessment index and questionnaire, sieve test, digital pH gauge, repetitive saliva swallow test and, Eating Assessment Tool and deep neck flexor endurance test. Patients with stroke in the study group was enrolled to 3-weeks expiratory muscle training programme 10 repetition with 5 sets in addition to conventional physiotherapy, control group enrolled to the conventional physiotherapy programme. Patients with stroke in the study group were called twice a week to assess the compliance to the expiratory muscle training. Although lateral deviation and depression range of motion were improved for the patients in the study group (p.05). Expiratory muscle training is an effective approach for the rehabilitation of mandibular depression limitation in patients with stroke.","PeriodicalId":212263,"journal":{"name":"Karya Journal of Health Science","volume":"15 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139315117","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Objective: This study was conducted to investigate the relationship between maternal child rearing attitude and behavioral problems in early childhood. Method: The study is a descriptive research type. The sample of the study consisted of 756 mothers with children enrolled in preschool education in official public schools within the borders of city center in the 2022-2023 academic year. The data were collected with the Personal Information Form, Preschool Behavioral Problems Screening Scale (PBPSS) and Child Raising Attitude Scale (CRAS). The data were transferred to the SPSS 22.0 program and evaluated using descriptive statistical analyses and Pearson Correlation Analysis. Results: 66.7% of the mothers and 45.6% of the fathers were between the ages of 26-35, 54.4% of the mothers and 55.6% of the fathers had undergraduate/graduate education. The mean age (months) of the children was 63.70 (5.59). The mean total score of the PBPSS was 11.63 (5.78). The scores of the mothers on the democratic, authoritarian, protective, and overly tolerant sub-dimensions of the CRAS were 10.51 (2.71); 20.01 (2.15); 21.51 (2.73); and 19.63 (2.44), respectively. In this study, it was determined that behavioral problems in children in families with democratic parental attitudes decreased, while behavioral problems in children in families with authoritarian, protective and overly tolerant attitudes increased (p < 0.05). According to the data, the frequency of problematic behaviors in children increased as the age of the mother and father decreased, the age of the child decreased and the number of siblings increased (p < 0.05). Conclusion: Detection of behavioral problems in the preschool period enables the development and treatment of early interventions. At this point, knowing the effects of parental attitudes on behavioral problems and including parents, especially mothers, in training programs serve to raise healthy children and improve public health.
{"title":"MATERNAL ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMU VE ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDEKİ DAVRANIŞ PROBLEMLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ","authors":"Funda Evci̇li̇, Muhammed Ebubekir Altun","doi":"10.52831/kjhs.1280521","DOIUrl":"https://doi.org/10.52831/kjhs.1280521","url":null,"abstract":"Objective: This study was conducted to investigate the relationship between maternal child rearing attitude and behavioral problems in early childhood. Method: The study is a descriptive research type. The sample of the study consisted of 756 mothers with children enrolled in preschool education in official public schools within the borders of city center in the 2022-2023 academic year. The data were collected with the Personal Information Form, Preschool Behavioral Problems Screening Scale (PBPSS) and Child Raising Attitude Scale (CRAS). The data were transferred to the SPSS 22.0 program and evaluated using descriptive statistical analyses and Pearson Correlation Analysis. Results: 66.7% of the mothers and 45.6% of the fathers were between the ages of 26-35, 54.4% of the mothers and 55.6% of the fathers had undergraduate/graduate education. The mean age (months) of the children was 63.70 (5.59). The mean total score of the PBPSS was 11.63 (5.78). The scores of the mothers on the democratic, authoritarian, protective, and overly tolerant sub-dimensions of the CRAS were 10.51 (2.71); 20.01 (2.15); 21.51 (2.73); and 19.63 (2.44), respectively. In this study, it was determined that behavioral problems in children in families with democratic parental attitudes decreased, while behavioral problems in children in families with authoritarian, protective and overly tolerant attitudes increased (p < 0.05). According to the data, the frequency of problematic behaviors in children increased as the age of the mother and father decreased, the age of the child decreased and the number of siblings increased (p < 0.05). Conclusion: Detection of behavioral problems in the preschool period enables the development and treatment of early interventions. At this point, knowing the effects of parental attitudes on behavioral problems and including parents, especially mothers, in training programs serve to raise healthy children and improve public health.","PeriodicalId":212263,"journal":{"name":"Karya Journal of Health Science","volume":"10 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139318629","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Veri madenciliği teknikleri, yapay zeka tabanlı teşhislerin doğruluğunu önemli ölçüde arttırmaktadır. Bu çalışmada Kovid19 hastalarının tam kan sayımı (hemogram) değerlerinde, veri madenciliği teknikleri ile sınıf dengesizliği probleminin üstesinden gelen bir özellik seçimi yöntemi kullanılmıştır. Yöntem: Dengelenen veri setinde, sayısı azaltılan değişkenlere çok kriterli karar verme yaklaşımlarından biri olan analitik hiyerarşi süreci (AHP) yöntemi uygulanmıştır. AHP yöntemi ve uzman görüşleri kullanılarak makine öğrenmesi ile elde edilen değişkenlerin öncelikleri belirlenmiş ve halka açık verilerle bir karar modeli oluşturulmuştur. Bu karar modelinin bir web uygulaması tasarlanarak karar destek sisteminin son kullanıcılara ulaştırılması hedeflenmiştir. Ayrıca, karar destek sisteminin kullanılabilirliği ve kullanıcı memnuniyeti değerlendirilmiştir. Bulgular: Bu karar desteği ile hastaneye Kovid-19 hastalığı şüphesi ile gelen bir kişinin görüntüleme ve PCR testi sonuçları elde edilene dek, hemogram sonuçları ile hastanın Kovid-19 olma durumu hakkında tahminde bulunulabilecektir. Sonuç: Sonuç olarak, hastanın daha hızlı bir şekilde izole edilmesine ve başlangıç tedavinin uygulanmasına imkan tanınabilecektir.
{"title":"Analitik Hiyerarşi Süreci ve Veri Madenciliği Teknikleriyle Hibrit bir Karar Destek Sistemi Uygulaması: Tam Kan Sayımı Değerleri ile Kovid19 Tanısı","authors":"Ahmet Bursali, Aslı Suner","doi":"10.52831/kjhs.1340717","DOIUrl":"https://doi.org/10.52831/kjhs.1340717","url":null,"abstract":"Amaç: Veri madenciliği teknikleri, yapay zeka tabanlı teşhislerin doğruluğunu önemli ölçüde arttırmaktadır. Bu çalışmada Kovid19 hastalarının tam kan sayımı (hemogram) değerlerinde, veri madenciliği teknikleri ile sınıf dengesizliği probleminin üstesinden gelen bir özellik seçimi yöntemi kullanılmıştır. Yöntem: Dengelenen veri setinde, sayısı azaltılan değişkenlere çok kriterli karar verme yaklaşımlarından biri olan analitik hiyerarşi süreci (AHP) yöntemi uygulanmıştır. AHP yöntemi ve uzman görüşleri kullanılarak makine öğrenmesi ile elde edilen değişkenlerin öncelikleri belirlenmiş ve halka açık verilerle bir karar modeli oluşturulmuştur. Bu karar modelinin bir web uygulaması tasarlanarak karar destek sisteminin son kullanıcılara ulaştırılması hedeflenmiştir. Ayrıca, karar destek sisteminin kullanılabilirliği ve kullanıcı memnuniyeti değerlendirilmiştir. Bulgular: Bu karar desteği ile hastaneye Kovid-19 hastalığı şüphesi ile gelen bir kişinin görüntüleme ve PCR testi sonuçları elde edilene dek, hemogram sonuçları ile hastanın Kovid-19 olma durumu hakkında tahminde bulunulabilecektir. Sonuç: Sonuç olarak, hastanın daha hızlı bir şekilde izole edilmesine ve başlangıç tedavinin uygulanmasına imkan tanınabilecektir.","PeriodicalId":212263,"journal":{"name":"Karya Journal of Health Science","volume":"12 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139322853","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Betül ÜNER YILMAZ, Muhammet Ali Cebirbay, Nazan Aktaş
Amaç: Türkiye’de hünnap meyvesi olarak bilinen Z. jujuba’nın fenolik bileşenleri ve ikincil metabolit içeriklerinin beslenme ve sağlık etkileri son yıllarda sıkça araştırılmaktadır. Bu nedenle çalışmada Z. jujuba’nın fenolik bileşikler ve ikincil metabolitler açısından sağlık etkileri araştırılmaya çalışılmıştır. Yöntem: Çalışmada içerik analizi yöntemi kullanılarak Pubmed, Sciencedirect, ClinicalKey, Cochrane Library gibi bilimsel temelli veri tabanları aracılığıyla “Ziziphus jujuba” veya “Jujube” ve “Health effects” anahtar kelimelerini bir arada içeren 2013-2023 yılları arasında yayımlanmış, tam metin erişilebilen çalışmalar içerik analizi yöntemi kullanılarak araştırmacılar tarafından hazırlanan “Ziziphus Jujubanın Sağlık Üzerine Etkileri Yayın Değerlendirme Formu” ile değerlendirilmiştir. Formda makalenin adı, yayın yılı, araştırma tipi, meyvenin kullanım şekli, araştırma değişkenleri, çalışma materyali ve çalışmanın sonucuna dair bilgileri elde etmeye yönelik maddeler yer almaktadır. Elde edilen veriler SPSS 22 programı ile analiz edilmiştir. Bulgular: 2013-2023 yılları arasında 677 yayınlanmış çalışma mevcuttur. Bu çalışmaların %5.0’ı (n=34) içerik analizi çalışmamıza uygundur ve kabul edilmiştir. Araştırma tipi in vitro (%47.1) ve in vivo (%52.9) olarak belirlenmiştir. Yapılan 18 in vivo çalışmaların tümü randomize kontrollü çalışmadır. Hünnap meyvesinin çalışmalarda en sık %67.6 ile ekstraksiyon formunun kullanıldığı belirlenmiştir. İncelenen çalışmalarda kullanılan diğer formlar ise %17.6 doğal, %5.9 şurup, %2.9 bal formu ve %5.9 toz formudur. Sağlık etkileri arasında antikanserojen etki %29.4 ile ilk sırada yer alırken, %14.7 ile kalp damar hastalıkları, %14.7 ile nörolojik hastalıklar, %8.8 ile karaciğer hastalıkları, %5.9 ile gastrointstinal sisteme etkisi ve %5.9 ile diyabet üzerine etkileri araştırıldığı saptanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Yapılan içerik analizi çalışmamızda hünnabın 2013-2023 yılları arasında yapılmış ve sağlık etkilerinin araştırıldığı çalışmalar dahil edilmiştir. Çalışmamıza dahil edilen 34 çalışmanın tamamında meyvenin farklı formlarının olumlu sağlık etkileri oluşturduğu gösterilmiştir. Z. jujuba ile ilgili çalışmaların büyük çoğunluğu ülkemizde dahil olmak üzere derleme niteliğinde olup; klinik çalışmaların sayısı yeterli olmadığı görülmüştür. Ziziphus jujuba meyvesinin sağlık üzerine etkilerinin daha iyi değerlendirilebilmesi için, deney hayvanları ve insan üzerinde yapılacak çalışmaların arttırılmasına ihtiyaç vardır.
{"title":"HÜNNAP (Z. JUJUBA)’IN SAĞLIK ETKİLERİNE YÖNELİK BİR İÇERİK ANALİZİ","authors":"Betül ÜNER YILMAZ, Muhammet Ali Cebirbay, Nazan Aktaş","doi":"10.52831/kjhs.1297908","DOIUrl":"https://doi.org/10.52831/kjhs.1297908","url":null,"abstract":"Amaç: Türkiye’de hünnap meyvesi olarak bilinen Z. jujuba’nın fenolik bileşenleri ve ikincil metabolit içeriklerinin beslenme ve sağlık etkileri son yıllarda sıkça araştırılmaktadır. Bu nedenle çalışmada Z. jujuba’nın fenolik bileşikler ve ikincil metabolitler açısından sağlık etkileri araştırılmaya çalışılmıştır. Yöntem: Çalışmada içerik analizi yöntemi kullanılarak Pubmed, Sciencedirect, ClinicalKey, Cochrane Library gibi bilimsel temelli veri tabanları aracılığıyla “Ziziphus jujuba” veya “Jujube” ve “Health effects” anahtar kelimelerini bir arada içeren 2013-2023 yılları arasında yayımlanmış, tam metin erişilebilen çalışmalar içerik analizi yöntemi kullanılarak araştırmacılar tarafından hazırlanan “Ziziphus Jujubanın Sağlık Üzerine Etkileri Yayın Değerlendirme Formu” ile değerlendirilmiştir. Formda makalenin adı, yayın yılı, araştırma tipi, meyvenin kullanım şekli, araştırma değişkenleri, çalışma materyali ve çalışmanın sonucuna dair bilgileri elde etmeye yönelik maddeler yer almaktadır. Elde edilen veriler SPSS 22 programı ile analiz edilmiştir. Bulgular: 2013-2023 yılları arasında 677 yayınlanmış çalışma mevcuttur. Bu çalışmaların %5.0’ı (n=34) içerik analizi çalışmamıza uygundur ve kabul edilmiştir. Araştırma tipi in vitro (%47.1) ve in vivo (%52.9) olarak belirlenmiştir. Yapılan 18 in vivo çalışmaların tümü randomize kontrollü çalışmadır. Hünnap meyvesinin çalışmalarda en sık %67.6 ile ekstraksiyon formunun kullanıldığı belirlenmiştir. İncelenen çalışmalarda kullanılan diğer formlar ise %17.6 doğal, %5.9 şurup, %2.9 bal formu ve %5.9 toz formudur. Sağlık etkileri arasında antikanserojen etki %29.4 ile ilk sırada yer alırken, %14.7 ile kalp damar hastalıkları, %14.7 ile nörolojik hastalıklar, %8.8 ile karaciğer hastalıkları, %5.9 ile gastrointstinal sisteme etkisi ve %5.9 ile diyabet üzerine etkileri araştırıldığı saptanmıştır. Sonuç ve Tartışma: Yapılan içerik analizi çalışmamızda hünnabın 2013-2023 yılları arasında yapılmış ve sağlık etkilerinin araştırıldığı çalışmalar dahil edilmiştir. Çalışmamıza dahil edilen 34 çalışmanın tamamında meyvenin farklı formlarının olumlu sağlık etkileri oluşturduğu gösterilmiştir. Z. jujuba ile ilgili çalışmaların büyük çoğunluğu ülkemizde dahil olmak üzere derleme niteliğinde olup; klinik çalışmaların sayısı yeterli olmadığı görülmüştür. Ziziphus jujuba meyvesinin sağlık üzerine etkilerinin daha iyi değerlendirilebilmesi için, deney hayvanları ve insan üzerinde yapılacak çalışmaların arttırılmasına ihtiyaç vardır.","PeriodicalId":212263,"journal":{"name":"Karya Journal of Health Science","volume":"46 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139335221","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This research was aimed to investigate the effects of need-based, enabling, and predisposing factors on the use of CAM that emerged only during the COVID-19 pandemic among healthcare professionals. A web-based descriptive study was undertaken. The STrengthening the Reporting of OBservational Studies in Epidemiology (STROBE) checklist was used. In total, 374 healthcare professionals were included. According to the CAM Healthcare Model, data were collected. Binary logistic regression analysis was performed. 53.2% of the healthcare professionals reported the use of at least one form of CAM during the COVID-19 pandemic. The use of CAM showed a relationship between gender, COVID-19 related fear, and attitude in predisposing factors. An association between the use of CAM and the occupation in enabling factors was observed. The use of CAM was found related to the nature of the workplace in several need-based factors. The use of CAM showed no association with age, marital status, education level, self-efficacy, working time, chronic conditions, COVID-19 diagnosis, and working status of the healthcare professionals in the COVID-19 clinic. This study concluded that fear associated with COVID-19 and a positive attitude toward CAM resulted in increased use of CAM. The use of CAM was observed higher in females, nurses, and healthcare professionals working in intensive care units than in other settings.
{"title":"COVID-19 PANDEMİSİ SIRASINDA SAĞLIK ÇALIŞANLARI ARASINDA TAMAMLAYICI VE ALTERNATİF TIP KULLANIMININ ÖNGÖRÜCÜLERİ: MODEL TABANLI BİR ÇALIŞMA","authors":"Aylin Bi̇lgi̇n, L. Özdemi̇r, Kadir Baysoy","doi":"10.52831/kjhs.1318470","DOIUrl":"https://doi.org/10.52831/kjhs.1318470","url":null,"abstract":"This research was aimed to investigate the effects of need-based, enabling, and predisposing factors on the use of CAM that emerged only during the COVID-19 pandemic among healthcare professionals. A web-based descriptive study was undertaken. The STrengthening the Reporting of OBservational Studies in Epidemiology (STROBE) checklist was used. In total, 374 healthcare professionals were included. According to the CAM Healthcare Model, data were collected. Binary logistic regression analysis was performed. 53.2% of the healthcare professionals reported the use of at least one form of CAM during the COVID-19 pandemic. The use of CAM showed a relationship between gender, COVID-19 related fear, and attitude in predisposing factors. An association between the use of CAM and the occupation in enabling factors was observed. The use of CAM was found related to the nature of the workplace in several need-based factors. The use of CAM showed no association with age, marital status, education level, self-efficacy, working time, chronic conditions, COVID-19 diagnosis, and working status of the healthcare professionals in the COVID-19 clinic. This study concluded that fear associated with COVID-19 and a positive attitude toward CAM resulted in increased use of CAM. The use of CAM was observed higher in females, nurses, and healthcare professionals working in intensive care units than in other settings.","PeriodicalId":212263,"journal":{"name":"Karya Journal of Health Science","volume":"22 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139342903","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu araştırma, sağlık çalışanlarının mobbinge maruz kalma düzeyleri ile iş doyumlarının ne ölçüde gerçekleştiğini incelemek ve mobbing yaşama düzeylerinin iş doyumlarına olan etkisini ortaya koymak amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikte yapılan bu araştırmada, çalışmanın yapılmasına izin verilen Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesinde görev yapan sağlık çalışanlarının (hemşire, ebe, sağlık memuru) mobbing yaşama düzeyleri ve iş doyumuna ait değerlendirmeleri tanımlayıcı istatistik ile incelendi. Çalışanların mobbing yaşama düzeylerinin iş doyumuna yönelik değerlendirmelerine olan etkisi doğrusal regresyon ile modellenerek analiz edildi. Bulgular: Araştırmadan elde edilen verilere göre sağlık çalışanlarının mobbinge maruz kalma ortalamaları olarak düşük düzeyde (:1.64±0.2) tespit edildi. İş doyumu algıları ölçeğinden alınan puanlar ise orta düzey tatmin (:2.94±1.0) olarak belirlendi. Çalışanların mobbinge maruz kalma durumları ile iş dorumu düzeleri arasında negatif yönde orta düzey bir ilişki olduğu tespit edildi (r= -0.490, p=0.000). Sağlık Çalışanlarının mobbing yaşama düzeylerinin iş doyumlarına olan etkisi ise anlamlı yönde negatif olduğu bulundu ((β = -0,515 p=0). Sonuç: Araştırmada çalışanların mobbing yaşama düzeylerinin düşük olduğu görüldü. Buna karşın iş doyumu düzeylerinin ise yüksek olduğu bulundu. Sağlık çalışanlarının mobbing yaşama düzeylerinin iş doyumlarını etkilediği görüldü. Sağlık çalışanlarının mobbing yaşamaları engellendiğinde iş doyumlarında artış olduğu sonucuna ulaşıldı.
{"title":"SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MOBBİNG (YILDIRMA) YAŞAMA DÜZEYLERİNİN İŞ DOYUMUNA ETKİSİ","authors":"Zeliha Özkaraca, Tunç Köse","doi":"10.52831/kjhs.1340940","DOIUrl":"https://doi.org/10.52831/kjhs.1340940","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırma, sağlık çalışanlarının mobbinge maruz kalma düzeyleri ile iş doyumlarının ne ölçüde gerçekleştiğini incelemek ve mobbing yaşama düzeylerinin iş doyumlarına olan etkisini ortaya koymak amacıyla yapıldı. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel nitelikte yapılan bu araştırmada, çalışmanın yapılmasına izin verilen Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesinde görev yapan sağlık çalışanlarının (hemşire, ebe, sağlık memuru) mobbing yaşama düzeyleri ve iş doyumuna ait değerlendirmeleri tanımlayıcı istatistik ile incelendi. Çalışanların mobbing yaşama düzeylerinin iş doyumuna yönelik değerlendirmelerine olan etkisi doğrusal regresyon ile modellenerek analiz edildi. \u0000Bulgular: Araştırmadan elde edilen verilere göre sağlık çalışanlarının mobbinge maruz kalma ortalamaları olarak düşük düzeyde (:1.64±0.2) tespit edildi. İş doyumu algıları ölçeğinden alınan puanlar ise orta düzey tatmin (:2.94±1.0) olarak belirlendi. Çalışanların mobbinge maruz kalma durumları ile iş dorumu düzeleri arasında negatif yönde orta düzey bir ilişki olduğu tespit edildi (r= -0.490, p=0.000). Sağlık Çalışanlarının mobbing yaşama düzeylerinin iş doyumlarına olan etkisi ise anlamlı yönde negatif olduğu bulundu ((β = -0,515 p=0). \u0000Sonuç: Araştırmada çalışanların mobbing yaşama düzeylerinin düşük olduğu görüldü. Buna karşın iş doyumu düzeylerinin ise yüksek olduğu bulundu. Sağlık çalışanlarının mobbing yaşama düzeylerinin iş doyumlarını etkilediği görüldü. Sağlık çalışanlarının mobbing yaşamaları engellendiğinde iş doyumlarında artış olduğu sonucuna ulaşıldı.","PeriodicalId":212263,"journal":{"name":"Karya Journal of Health Science","volume":"175 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126947671","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：