Yapılan bu çalışma, öğretmenlerin sahip oldukları kişilik özelliklerinin ve örgüt içi sosyalleşebilme düzeylerinin, örgütsel vatandaşlık davranışlarına etkisini belirleyebilmek amacını taşımaktadır. Araştırma örneklemini Kars merkezde görev yapan farklı branşlardan 408 gönüllü öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aracında demografik sorulara ek olarak Örgütsel Vatandaşlık, Örgütsel Sosyalleşme ve Sıfatlara Dayalı Kişilik ölçeklerinden istifade edilmiştir. Araştırma neticesinde elde edilen verilerin analizinde SPSS paket programı kullanılmış, program yardımıyla veriler üzerinde frekans, ortalama, yüzde, standart sapma, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), t-testi, regresyon ve Pearson korelasyon analizleri yapılmıştır. Araştırma neticesinde örgütsel vatandaşlık davranışı ile örgütsel sosyalleşme arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki tespit edilmiş, Örgütsel vatandaşlık davranışı ile beş faktör kişilik ölçeği alt boyutlarından sorumluluk ve yumuşak başlılık arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu bulgulamıştır. Yine sivil erdem, vicdanlılık ve centilmenlik ile deneyime açıklık eğilimi arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişkinin varlığı da araştırma kapsamında elde edilen bulgulardandır.
{"title":"ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞININ KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ VE ÖRGÜTSEL SOSYALLEŞME AÇISINDAN İNCELENMESİ","authors":"Talip Bektaş, Çiğdem BERBER ÇELİK","doi":"10.47542/sauied.1393828","DOIUrl":"https://doi.org/10.47542/sauied.1393828","url":null,"abstract":"Yapılan bu çalışma, öğretmenlerin sahip oldukları kişilik özelliklerinin ve örgüt içi sosyalleşebilme düzeylerinin, örgütsel vatandaşlık davranışlarına etkisini belirleyebilmek amacını taşımaktadır. Araştırma örneklemini Kars merkezde görev yapan farklı branşlardan 408 gönüllü öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aracında demografik sorulara ek olarak Örgütsel Vatandaşlık, Örgütsel Sosyalleşme ve Sıfatlara Dayalı Kişilik ölçeklerinden istifade edilmiştir. Araştırma neticesinde elde edilen verilerin analizinde SPSS paket programı kullanılmış, program yardımıyla veriler üzerinde frekans, ortalama, yüzde, standart sapma, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), t-testi, regresyon ve Pearson korelasyon analizleri yapılmıştır. Araştırma neticesinde örgütsel vatandaşlık davranışı ile örgütsel sosyalleşme arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki tespit edilmiş, Örgütsel vatandaşlık davranışı ile beş faktör kişilik ölçeği alt boyutlarından sorumluluk ve yumuşak başlılık arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu bulgulamıştır. Yine sivil erdem, vicdanlılık ve centilmenlik ile deneyime açıklık eğilimi arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişkinin varlığı da araştırma kapsamında elde edilen bulgulardandır.","PeriodicalId":262242,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü Dergisi","volume":"57 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139169892","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Aim: As a result of the environmental crises threatening natural balance and the future of humanity, new approaches are observed in consumption preferences. Consumers who are responsive to environmental problems consider future generations and nature in their buying decisions. They strive to reduce the overconsumption of resources. The antecedents of this environmental approach, which is called sustainable consumption, consist of variables such as environmental awareness, social awareness, food safety, and fair trade principles. This study examines whether halal principles, which are among the fundamental values of the increasing Muslim population globally, are an antecedent of sustainable consumption. Method: A descriptive research design was conducted to gather data required to test the hypotheses of the research model. Required data collected from members of a Facebook group constituted members who share their experience in consumption within the framework of halal principles through an online survey. Findings: The findings of this study show that halal values affect the sustainable consumption tendency like other consumption-related sustainable values. Results: It is possible that considering halal values while developing marketing strategies to promote sustainable consumption in countries with a large Muslim population will positively affect consumer attitudes.
{"title":"The Effect of Halal Focused Value Orientation on Sustainable Consumption)","authors":"Sima Nart, Abdülkadir Öztürk, R. Altunişik","doi":"10.47542/sauied.1315533","DOIUrl":"https://doi.org/10.47542/sauied.1315533","url":null,"abstract":"Aim: As a result of the environmental crises threatening natural balance and the future of humanity, new approaches are observed in consumption preferences. Consumers who are responsive to environmental problems consider future generations and nature in their buying decisions. They strive to reduce the overconsumption of resources. The antecedents of this environmental approach, which is called sustainable consumption, consist of variables such as environmental awareness, social awareness, food safety, and fair trade principles. This study examines whether halal principles, which are among the fundamental values of the increasing Muslim population globally, are an antecedent of sustainable consumption. Method: A descriptive research design was conducted to gather data required to test the hypotheses of the research model. Required data collected from members of a Facebook group constituted members who share their experience in consumption within the framework of halal principles through an online survey. Findings: The findings of this study show that halal values affect the sustainable consumption tendency like other consumption-related sustainable values. Results: It is possible that considering halal values while developing marketing strategies to promote sustainable consumption in countries with a large Muslim population will positively affect consumer attitudes.","PeriodicalId":262242,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü Dergisi","volume":"232 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139172771","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bilgi çağı olarak adlandırılan günümüz dünyasında dijitalleşme her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de kendisine önemli bir yer edinmiştir. Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin sağlık sektörü üzerinde muazzam denilebilecek bir değişim etkisi söz konusudur. Tanı ve teşhis yapabilmenin yanı sıra, sektörde yer alan nitelikli insan kaynağına alternatif olabilmesi beklenen yapay zekâ, bu araştırma da alt kümeleri olan derin öğrenme ağları perspektifinden ele alınmıştır. Çalışmada derin öğrenme ağlarından olan ResNet101 ve GoogLeNet bağlamında yapay zekânın hastalık teşhisindeki başarı düzeyinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda açık erişimli Kaggle web sitesinden beyin tümörü türlerinden olan Glioma, Meningioma ve Pituitary içeren toplamda 2124 adet MR görüntü veri seti elde edilmiştir. Analiz bulguları derin öğrenme ağlarının üç farklı beyin tümörü hastalığını ayrıştırma ve tanımlama noktasında başarılı olduğunu göstermiştir. Derin öğrenme ağlarının başarı düzeyleri incelendiğinde ResNet101 derin öğrenme ağının %91.5, GoogLeNet derin öğrenme ağının ise %87.9 başarı düzeyine sahip olduğu tespit edilmiştir. Araştırma neticesinde elde edilen bulgular tartışılarak sağlık sektörüne yönelik çıkarımlar yapılmıştır.
{"title":"Use of artificial intelligence applications in the healthcare sector: Preliminary diagnosis with deep learning method","authors":"M. A. Yenikaya, Onur Oktaysoy","doi":"10.47542/sauied.1394746","DOIUrl":"https://doi.org/10.47542/sauied.1394746","url":null,"abstract":"Bilgi çağı olarak adlandırılan günümüz dünyasında dijitalleşme her sektörde olduğu gibi sağlık sektöründe de kendisine önemli bir yer edinmiştir. Özellikle yapay zekâ teknolojilerinin sağlık sektörü üzerinde muazzam denilebilecek bir değişim etkisi söz konusudur. Tanı ve teşhis yapabilmenin yanı sıra, sektörde yer alan nitelikli insan kaynağına alternatif olabilmesi beklenen yapay zekâ, bu araştırma da alt kümeleri olan derin öğrenme ağları perspektifinden ele alınmıştır. Çalışmada derin öğrenme ağlarından olan ResNet101 ve GoogLeNet bağlamında yapay zekânın hastalık teşhisindeki başarı düzeyinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda açık erişimli Kaggle web sitesinden beyin tümörü türlerinden olan Glioma, Meningioma ve Pituitary içeren toplamda 2124 adet MR görüntü veri seti elde edilmiştir. Analiz bulguları derin öğrenme ağlarının üç farklı beyin tümörü hastalığını ayrıştırma ve tanımlama noktasında başarılı olduğunu göstermiştir. Derin öğrenme ağlarının başarı düzeyleri incelendiğinde ResNet101 derin öğrenme ağının %91.5, GoogLeNet derin öğrenme ağının ise %87.9 başarı düzeyine sahip olduğu tespit edilmiştir. Araştırma neticesinde elde edilen bulgular tartışılarak sağlık sektörüne yönelik çıkarımlar yapılmıştır.","PeriodicalId":262242,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü Dergisi","volume":"574 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139178670","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Firmaların faaliyet gösterdikleri pazarlarda rakiplerine üstünlük sağlayabilmeleri için uygun rekabet stratejileri belirlemeleri gerekir. Rekabet, rakiplere karşı üstünlük çabasını; strateji, doğru kararlar alma ve pazarda konumlanmayı ifade eder. Firmalara yönelik geliştirilen stratejilere ise rekabet stratejileri denir. Bu araştırma, Van ilinde faaliyet gösteren KOBİ statüsündeki firmalar üzerine yapılmıştır. Araştırmanın amacı, firmalarda uygulanan rekabet stratejilerinin firma performansına etkisini ortaya koymak ve rekabet avantajında hangi stratejinin daha fazla tercih edildiğini belirlemektir. Araştırmanın örneklemi Van’da faaliyet gösteren 359 adet KOBİ’den oluşmaktadır. Firmalar hakkındaki bilgiler anket yöntemi ile toplanmış ve analizler SPSS 23 ve AMOS 24 ile yapılmıştır. Firmaların uyguladıkları rekabet stratejilerini belirlemek için Yamin vd. (1999)’nin geliştirdiği Jenerik Strateji Ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte Hatipoğlu (2011)’nun Türkçe’ye uyarladığı ifadeler yer almaktadır. Firma performansını ölçmek için Eroğlu (2003)’nun Firma Performans Ölçeği kullanılmıştır. Katılımcıların ve firmaların özelliklerine ilişkin tanımlayıcı frekans analizleri yapılmış, normallik dağılımı analizi, doğrulayıcı faktör analizi, korelasyon ve regresyon analizleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler analiz edildiğinde rekabet stratejilerinin firma performansı üzerinde etkileri olduğu görülmüştür. Buna göre, rekabet stratejilerinin firma performansı üzerinde pozitif yönlü ve anlamlı bir etkisinin olduğu ve uygulanan rekabet stratejilerinin firma performansını artırdığı belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, firma performansında meydana gelen pozitif yönlü artışın rekabet stratejilerinin uygulanmasından kaynaklandığı ortaya konmuştur. Araştırma evreninde yaptığımız çalışma sonucunda, Porter’ın rekabet stratejileri boyutlar düzeyinde incelendiğinde, firmaların maliyet liderliği stratejisini daha fazla tercih ettikleri ve maliyet liderliği stratejisinin firma performansına daha fazla etki ettiği görülmüştür. Odaklanma stratejisinin maliyet liderliği stratejisine göre firma performansına daha az etki ettiği görülmüştür. Buna karşın, farklılaştırma stratejisinin firma performansı üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Farklılaştırma stratejisinde çıkan sonucun bölgenin dinamikleri, çevresel faktörler, firma yapısı ve büyüklüğü gibi nedenlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.
{"title":"Rekabet stratejilerinin firma performansına etkisi","authors":"Kürşad Seçkin Karahan, Abdulkadir Gümüş","doi":"10.47542/sauied.1382336","DOIUrl":"https://doi.org/10.47542/sauied.1382336","url":null,"abstract":"Firmaların faaliyet gösterdikleri pazarlarda rakiplerine üstünlük sağlayabilmeleri için uygun rekabet stratejileri belirlemeleri gerekir. Rekabet, rakiplere karşı üstünlük çabasını; strateji, doğru kararlar alma ve pazarda konumlanmayı ifade eder. Firmalara yönelik geliştirilen stratejilere ise rekabet stratejileri denir. Bu araştırma, Van ilinde faaliyet gösteren KOBİ statüsündeki firmalar üzerine yapılmıştır. Araştırmanın amacı, firmalarda uygulanan rekabet stratejilerinin firma performansına etkisini ortaya koymak ve rekabet avantajında hangi stratejinin daha fazla tercih edildiğini belirlemektir. Araştırmanın örneklemi Van’da faaliyet gösteren 359 adet KOBİ’den oluşmaktadır. Firmalar hakkındaki bilgiler anket yöntemi ile toplanmış ve analizler SPSS 23 ve AMOS 24 ile yapılmıştır. Firmaların uyguladıkları rekabet stratejilerini belirlemek için Yamin vd. (1999)’nin geliştirdiği Jenerik Strateji Ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte Hatipoğlu (2011)’nun Türkçe’ye uyarladığı ifadeler yer almaktadır. Firma performansını ölçmek için Eroğlu (2003)’nun Firma Performans Ölçeği kullanılmıştır. Katılımcıların ve firmaların özelliklerine ilişkin tanımlayıcı frekans analizleri yapılmış, normallik dağılımı analizi, doğrulayıcı faktör analizi, korelasyon ve regresyon analizleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler analiz edildiğinde rekabet stratejilerinin firma performansı üzerinde etkileri olduğu görülmüştür. Buna göre, rekabet stratejilerinin firma performansı üzerinde pozitif yönlü ve anlamlı bir etkisinin olduğu ve uygulanan rekabet stratejilerinin firma performansını artırdığı belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, firma performansında meydana gelen pozitif yönlü artışın rekabet stratejilerinin uygulanmasından kaynaklandığı ortaya konmuştur. Araştırma evreninde yaptığımız çalışma sonucunda, Porter’ın rekabet stratejileri boyutlar düzeyinde incelendiğinde, firmaların maliyet liderliği stratejisini daha fazla tercih ettikleri ve maliyet liderliği stratejisinin firma performansına daha fazla etki ettiği görülmüştür. Odaklanma stratejisinin maliyet liderliği stratejisine göre firma performansına daha az etki ettiği görülmüştür. Buna karşın, farklılaştırma stratejisinin firma performansı üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Farklılaştırma stratejisinde çıkan sonucun bölgenin dinamikleri, çevresel faktörler, firma yapısı ve büyüklüğü gibi nedenlerden kaynaklandığı düşünülmektedir.","PeriodicalId":262242,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü Dergisi","volume":"17 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139185271","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ayşe KAYA KÖSE, Prof. Dr. Dilaver Tengi̇li̇mi̇oğlu, Salih Sarialp
Covid 19 pandemisi sürecince, Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de artan sağlık hizmetleri kullanımı ve sağlık personeli yetersizliği nedeni ile sağlık çalışanlarının iş yükleri de önemli oranda artış göstermiştir. Ayrıca bu süreçte sağlık çalışanları bireysel, örgütsel ve toplumsal görevleri dolayısıyla etik ikilem durumu ile de sık sık karşı karşıya kalmışlardır ve kalmaya devam etmektedirler. Etik ikilem, birden fazla seçenekler arasından seçim yapma durumu olarak ifade edilir. Birey, etik ve etik olmayan durumlar arasında bir tercih yapması gerektiği zaman zorda kalır ancak etik seçenekler söz konusu olduğu zaman da, seçeneklerden en iyisini seçmelidir. Özellikle hastanede görev yapan hemşirelerin etik kurallara uygun davranması hem hasta-çalışan güvenliği hem de hizmet kalitesinin süreçlerinin geliştirilmesi bakımından önem arz etmektedir. Çalışmanın amacı, bir hastanede çalışan hemşirelerin, mesleki etik kurallara uyum konusunda karşılaştıkları sorunları deontoloji ve sonuççuluk açısından değerlendirmek ve etik ilkeler bakımından farkındalıklarını ortaya koymaktır. Bu çalışma, Ankara’daki bir hastanede görev yapan 286 hemşire üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden betimleyici araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak anket tekniğinden yararlanılmıştır. Anket 2 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde demografik değişkenlere ilişkin sorulara yer verilmiştir. İkinci bölümde ise etik algının belirlenmesine yönelik Pelletier ve Bligh (2006) tarafından ortaya geliştirilmiş ve Atiksoy (2019) tarafından Türkçe’ ye uyarlanmış ölçek kullanılmıştır. Ölçek, üç boyuttan meydana gelmekte ve 36 soru yer almaktadır. Verilerin analizinde SPSS 26.0 programı kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre, hemşirelerin etik algı düzeylerinin, cinsiyete göre anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Kısacası kadın hemşirelerin, erkek hemşirelerden anlamlı düzeyde daha fazla etik algıya dikkat ettiğini ortaya çıkmıştır. Ancak başka sonuca göre etik algı düzeylerine ilişkin görüşlerin yaş gruplarına göre anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Ayrıca etik algıya ilişkin görüşlerin çalışılan birime göre de anlamlı bir farklılık göstermediği ortaya çıkmıştır.
{"title":"HEMŞİRELERİN ETİK ALGISI DEĞERLENDİRMESİNE YÖNELİK BİR ALAN ÇALIŞMASI","authors":"Ayşe KAYA KÖSE, Prof. Dr. Dilaver Tengi̇li̇mi̇oğlu, Salih Sarialp","doi":"10.47542/sauied.1204086","DOIUrl":"https://doi.org/10.47542/sauied.1204086","url":null,"abstract":"Covid 19 pandemisi sürecince, Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de artan sağlık hizmetleri kullanımı ve sağlık personeli yetersizliği nedeni ile sağlık çalışanlarının iş yükleri de önemli oranda artış göstermiştir. Ayrıca bu süreçte sağlık çalışanları bireysel, örgütsel ve toplumsal görevleri dolayısıyla etik ikilem durumu ile de sık sık karşı karşıya kalmışlardır ve kalmaya devam etmektedirler. Etik ikilem, birden fazla seçenekler arasından seçim yapma durumu olarak ifade edilir. Birey, etik ve etik olmayan durumlar arasında bir tercih yapması gerektiği zaman zorda kalır ancak etik seçenekler söz konusu olduğu zaman da, seçeneklerden en iyisini seçmelidir. Özellikle hastanede görev yapan hemşirelerin etik kurallara uygun davranması hem hasta-çalışan güvenliği hem de hizmet kalitesinin süreçlerinin geliştirilmesi bakımından önem arz etmektedir. Çalışmanın amacı, bir hastanede çalışan hemşirelerin, mesleki etik kurallara uyum konusunda karşılaştıkları sorunları deontoloji ve sonuççuluk açısından değerlendirmek ve etik ilkeler bakımından farkındalıklarını ortaya koymaktır. Bu çalışma, Ankara’daki bir hastanede görev yapan 286 hemşire üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden betimleyici araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak anket tekniğinden yararlanılmıştır. Anket 2 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde demografik değişkenlere ilişkin sorulara yer verilmiştir. İkinci bölümde ise etik algının belirlenmesine yönelik Pelletier ve Bligh (2006) tarafından ortaya geliştirilmiş ve Atiksoy (2019) tarafından Türkçe’ ye uyarlanmış ölçek kullanılmıştır. Ölçek, üç boyuttan meydana gelmekte ve 36 soru yer almaktadır. Verilerin analizinde SPSS 26.0 programı kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre, hemşirelerin etik algı düzeylerinin, cinsiyete göre anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Kısacası kadın hemşirelerin, erkek hemşirelerden anlamlı düzeyde daha fazla etik algıya dikkat ettiğini ortaya çıkmıştır. Ancak başka sonuca göre etik algı düzeylerine ilişkin görüşlerin yaş gruplarına göre anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Ayrıca etik algıya ilişkin görüşlerin çalışılan birime göre de anlamlı bir farklılık göstermediği ortaya çıkmıştır.","PeriodicalId":262242,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü Dergisi","volume":"119 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139288383","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Web teknolojilerinin gelişimine bağlı olarak yaşamın farklı alanlarında özellikle de bilgi kaynaklarına erişim konusunda önemli bir ilerlemenin yaşandığı günümüzde, bireylerin kurumlarca sunulan bilgi ve hizmetlere erişiminde birincil ortam haline gelen web sitelerinin erişilebilir olarak tasarlanması oldukça önemlidir. Betimsel/tarama modelinde tasarlanan bu çalışmada Web İçeriği Erişilebilirlik Kılavuzu (Web Content Accessibility Guidelines [WCAG]) 2.1 temel alınarak, Türkiye’de bulunan ve 2020-2021 eğitim-öğretim yılında aktif olarak eğitim-öğretim faaliyetlerine devam eden 205 üniversite web sitesi WAVE ve Mobile-Friendly araçları kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonuçları değerlendirilen üniversite web sitelerinin hiçbirinin en düşük erişilebilirlik seviyesi olan A Düzeyini geçemediğini ortaya koymaktadır. Ayrıca web sitelerinin çok büyük bir kısmında web erişilebilirliğini önemli ölçüde etkileyen kontrast hataları mevcuttur. Üniversite web sitelerinde en sık karşılaşılan erişilebilirlik problemlerinin; boş link/bağlantı, bağlantılı resimde ve metinsel olmayan içeriklerde alternatif metin eksikliği, form etiketi eksikliği ve boş düğme olduğu görülmektedir. Çalışmada elde edilen bir diğer sonuç; çalışma grubunda yer alan üniversite web sitelerinin büyük bir çoğunluğunun mobil uyumlu olduğudur. Bu çalışmanın Türkiye’deki üniversite web sitelerinin erişilebilirlikleri konusunda mevcut durumu ortaya koyarken, aynı zamanda web erişilebilirliği konusunda farkındalığın artmasına da katkı sağlaması öngörülmektedir. Bunun yanı sıra bu çalışma, teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak mobil cihaz kullanımının artması ve webe mobil cihazlar üzerinden erişilmesi gibi sebeplerden dolayı erişilebilirliğin mobil yönüne dikkat çekmeyi hedeflemektedir.
当今世界，人们在生活的各个领域都取得了长足的进步，尤其是在网络技术发展带来的信息资源获取方面，因此，作为个人获取信息和机构提供的服务的主要环境，网站的无障碍设计非常重要。在这项描述性/调查模式的研究中，根据《网页内容无障碍指南》（WCAG）2.1，使用 WAVE 和移动友好工具对土耳其 205 所大学的网站进行了评估，这些大学在 2020-2021 学年继续积极开展教育活动。研究结果表明，被评估的大学网站没有一个能通过 A 级，这是最低的可访问性级别。此外，大量网站存在对比错误，严重影响了网站的无障碍性。研究发现，大学网站中最常见的无障碍问题是：空链接/链接、链接图片和非文本内容中缺少替代文本、缺少表单标签和空按钮。研究的另一个结果是，研究小组中的大多数大学网站都是移动友好型网站。本研究揭示了土耳其大学网站无障碍化的现状，同时也希望有助于提高人们对网络无障碍化的认识。此外，由于技术的进步和通过移动设备访问网络，移动设备的使用日益增多，本研究旨在提请人们关注移动方面的无障碍性。
{"title":"ACCESSIBILITY OF UNIVERSITY WEBSITES IN TURKEY: AN EVALUATION USING WEBSITE CONTENT ACCESSIBILITY GUIDELINES","authors":"Sinem Mi̇zanali, Halise ŞEREFOĞLU HENKOĞLU","doi":"10.47542/sauied.1247427","DOIUrl":"https://doi.org/10.47542/sauied.1247427","url":null,"abstract":"Web teknolojilerinin gelişimine bağlı olarak yaşamın farklı alanlarında özellikle de bilgi kaynaklarına erişim konusunda önemli bir ilerlemenin yaşandığı günümüzde, bireylerin kurumlarca sunulan bilgi ve hizmetlere erişiminde birincil ortam haline gelen web sitelerinin erişilebilir olarak tasarlanması oldukça önemlidir. Betimsel/tarama modelinde tasarlanan bu çalışmada Web İçeriği Erişilebilirlik Kılavuzu (Web Content Accessibility Guidelines [WCAG]) 2.1 temel alınarak, Türkiye’de bulunan ve 2020-2021 eğitim-öğretim yılında aktif olarak eğitim-öğretim faaliyetlerine devam eden 205 üniversite web sitesi WAVE ve Mobile-Friendly araçları kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonuçları değerlendirilen üniversite web sitelerinin hiçbirinin en düşük erişilebilirlik seviyesi olan A Düzeyini geçemediğini ortaya koymaktadır. Ayrıca web sitelerinin çok büyük bir kısmında web erişilebilirliğini önemli ölçüde etkileyen kontrast hataları mevcuttur. Üniversite web sitelerinde en sık karşılaşılan erişilebilirlik problemlerinin; boş link/bağlantı, bağlantılı resimde ve metinsel olmayan içeriklerde alternatif metin eksikliği, form etiketi eksikliği ve boş düğme olduğu görülmektedir. Çalışmada elde edilen bir diğer sonuç; çalışma grubunda yer alan üniversite web sitelerinin büyük bir çoğunluğunun mobil uyumlu olduğudur. Bu çalışmanın Türkiye’deki üniversite web sitelerinin erişilebilirlikleri konusunda mevcut durumu ortaya koyarken, aynı zamanda web erişilebilirliği konusunda farkındalığın artmasına da katkı sağlaması öngörülmektedir. Bunun yanı sıra bu çalışma, teknolojinin ilerlemesine bağlı olarak mobil cihaz kullanımının artması ve webe mobil cihazlar üzerinden erişilmesi gibi sebeplerden dolayı erişilebilirliğin mobil yönüne dikkat çekmeyi hedeflemektedir.","PeriodicalId":262242,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü Dergisi","volume":"33 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139287829","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu araştırma lisansüstü öğrencilerinin “sosyal destek” algıları ile “akademik erteleme” eğilimleri arasındaki ilişkiyi, ayrıca “sosyal destek” algısının “akademik erteleme” eğilimi üzerindeki etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Kayseri Üniversitesi'nde öğrenim gören 220 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan nicel araştırma deseni ilişkisel taramadır. Veri toplama yöntemi olarak anket kullanılmıştır. Katılımcılar farklı “cinsiyet, yaş, medeni durum, uzmanlık alanı ve ekonomik durum” değişkenlerine göre basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Katılımcılar anketlere gönüllülük esasına göre katılım sağlamışlardır. Araştırma anketi çevrimiçi platformlarda doldurulmuştur. Araştırma sonucuna göre sosyal destek algısı ve kavramın alt boyutları ile “akademik erteleme eğilimi” arasında anlamlı (negatif yönlü) korelasyonlar bulunmaktadır. Ayrıca sosyal destek algısının bir bütün olarak ve kavramın alt boyutlarından olan “arkadaş desteği” ve “özel kişi desteğinin” “akademik erteleme eğilimine” anlamlı (negatif yönlü) bir etkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna karşın “aile desteği” alt boyutunun akademik erteleme eğilimine anlamlı derecede bir etkisi bulunmamaktadır.
{"title":"LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLERİNİN SOSYAL DESTEK ALGISI İLE AKADEMİK ERTELEME EĞİLİMLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ","authors":"A. Yılmaz, Mustafa Erbi̇r","doi":"10.47542/sauied.1311363","DOIUrl":"https://doi.org/10.47542/sauied.1311363","url":null,"abstract":"Bu araştırma lisansüstü öğrencilerinin “sosyal destek” algıları ile “akademik erteleme” eğilimleri arasındaki ilişkiyi, ayrıca “sosyal destek” algısının “akademik erteleme” eğilimi üzerindeki etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Kayseri Üniversitesi'nde öğrenim gören 220 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan nicel araştırma deseni ilişkisel taramadır. Veri toplama yöntemi olarak anket kullanılmıştır. Katılımcılar farklı “cinsiyet, yaş, medeni durum, uzmanlık alanı ve ekonomik durum” değişkenlerine göre basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Katılımcılar anketlere gönüllülük esasına göre katılım sağlamışlardır. Araştırma anketi çevrimiçi platformlarda doldurulmuştur. Araştırma sonucuna göre sosyal destek algısı ve kavramın alt boyutları ile “akademik erteleme eğilimi” arasında anlamlı (negatif yönlü) korelasyonlar bulunmaktadır. Ayrıca sosyal destek algısının bir bütün olarak ve kavramın alt boyutlarından olan “arkadaş desteği” ve “özel kişi desteğinin” “akademik erteleme eğilimine” anlamlı (negatif yönlü) bir etkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna karşın “aile desteği” alt boyutunun akademik erteleme eğilimine anlamlı derecede bir etkisi bulunmamaktadır.","PeriodicalId":262242,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü Dergisi","volume":"23 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139318106","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
2001 yılında yaşanan ve etkisi günümüze kadar süren mali sorunlar ile işletme iflasları, birçok işkolunda mevcut yönetim şeklini değiştirmiş ve daha etkin kontrol düzenlemelerinin geliştirilmesini gündeme getirmiştir. Yaşanan bu gelişmelerle birlikte tüm işletmeler kurumsal yönetim anlayışına göre hareket etmek zorunda kalmışlardır. Bu çalışmanın amacı; işletme faaliyetlerinin etkin yürütülmesinde önemi ve işleyişi konularında ortak bir noktaya sahip olan bu üç yaklaşım arasında pandemi öncesi ve sonrasında bir ilişkinin olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmanın verileri çalışmada kullanılan anket ile elde edilmiştir. Ölçeklerin güvenirlilik değerlendirmeleri için Co. Alfa testi uygulanmıştır. Ölçek puanlarının normal dağılıma uygunluk düzeyleri için de Kolmogorov-Smirnov testi yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar neticesinde kurumsal yönetim uygulamalarının hile denetimi ile iç kontrol yapısı arasında pandemi öncesinde güçlü ve olumlu bir ilişki olduğu, fakat kurumsal yönetim uygulamalarının hâkim olmadığı işletmelerde pandemi sonrasında bu durumun tam tersi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu ilişki, kurumsal yönetim anlayışının daha etkin olabilmesi için hem yöneticiler hem de çalışanlar tarafından yeterli düzeyde algılanması ve özümsenmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.
{"title":"PANDEMİ DÖNEMİNDE KURUMSALLAŞMA, HİLE DENETİMİ ve İÇ KONTROL YAPISI ARASINDAKİ ETKİLEŞİM. BİST İŞLETMELERİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA","authors":"İpek Yaylali, Hasan Türedi̇","doi":"10.47542/sauied.1257633","DOIUrl":"https://doi.org/10.47542/sauied.1257633","url":null,"abstract":"2001 yılında yaşanan ve etkisi günümüze kadar süren mali sorunlar ile işletme iflasları, birçok işkolunda mevcut yönetim şeklini değiştirmiş ve daha etkin kontrol düzenlemelerinin geliştirilmesini gündeme getirmiştir. Yaşanan bu gelişmelerle birlikte tüm işletmeler kurumsal yönetim anlayışına göre hareket etmek zorunda kalmışlardır. Bu çalışmanın amacı; işletme faaliyetlerinin etkin yürütülmesinde önemi ve işleyişi konularında ortak bir noktaya sahip olan bu üç yaklaşım arasında pandemi öncesi ve sonrasında bir ilişkinin olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırmanın verileri çalışmada kullanılan anket ile elde edilmiştir. Ölçeklerin güvenirlilik değerlendirmeleri için Co. Alfa testi uygulanmıştır. Ölçek puanlarının normal dağılıma uygunluk düzeyleri için de Kolmogorov-Smirnov testi yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar neticesinde kurumsal yönetim uygulamalarının hile denetimi ile iç kontrol yapısı arasında pandemi öncesinde güçlü ve olumlu bir ilişki olduğu, fakat kurumsal yönetim uygulamalarının hâkim olmadığı işletmelerde pandemi sonrasında bu durumun tam tersi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu ilişki, kurumsal yönetim anlayışının daha etkin olabilmesi için hem yöneticiler hem de çalışanlar tarafından yeterli düzeyde algılanması ve özümsenmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.","PeriodicalId":262242,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü Dergisi","volume":"23 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139352656","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sessiz istifa işverenlerin çalışanlardan istedikleri sınır tanımayan beklentileri ve yoğun çalışma kültürüne tepki olarak doğmuştur, Çalışanların bir tepki olarak iş davranışlarında değişiklik göstermesine neden olan “Quiet Quitting” yani “Sessiz İstifa” kavramı ilk defa 2009 yılında Mark Boldger tarafından ortaya atılmış; 2022 yılında bir TikTok videosuyla popülerliği artmıştır. Sessiz istifayla ilgili sınırlı sayıdaki çalışmaların imkân sağladığı ölçüde kavram detaylı bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Sessiz istifa kavramı, işten ayrılmaktan ziyade çalışanların işyerindeki tutum ve davranışlarında köklü birtakım değişikliklere yönelmesidir. Çalışanların işyerlerinde sergiledikleri davranışlar ve yaşadıkları sorunlar, örgüt kültürünü ve organizasyonu doğrudan etkilemektedir. Sessiz istifa kavramıyla ilgili yapılan tanımlardan yola çıkarak bu eğilimin altında yatan temel neden, çalışanların iş yaşamından beklenti ve isteklerini yönetime duyurmak adına, davranışlarında gösterdikleri farklılıklar olarak açıklanabilir. Bu çalışmada, sessiz istifaya neden olan unsurlar, bireylerin bu durumu hangi davranışlarla ortaya koyduğu ve bunları önlemek için neler yapılacağı gibi konular detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Çalışan beklentilerini ölçmek ve buna ilişkin uygulamalar geliştirmek, güvenli ve destekleyici bir çalışma ortamı yaratmak sessiz istifayı önlemek için akla ilk gelen çözümlerdir.
{"title":"Sessiz istifa ne kadar sessiz","authors":"Arife İclal Çi̇men, Tuncay Yilmaz","doi":"10.47542/sauied.1256798","DOIUrl":"https://doi.org/10.47542/sauied.1256798","url":null,"abstract":"Sessiz istifa işverenlerin çalışanlardan istedikleri sınır tanımayan beklentileri ve yoğun çalışma kültürüne tepki olarak doğmuştur, Çalışanların bir tepki olarak iş davranışlarında değişiklik göstermesine neden olan “Quiet Quitting” yani “Sessiz İstifa” kavramı ilk defa 2009 yılında Mark Boldger tarafından ortaya atılmış; 2022 yılında bir TikTok videosuyla popülerliği artmıştır. Sessiz istifayla ilgili sınırlı sayıdaki çalışmaların imkân sağladığı ölçüde kavram detaylı bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Sessiz istifa kavramı, işten ayrılmaktan ziyade çalışanların işyerindeki tutum ve davranışlarında köklü birtakım değişikliklere yönelmesidir. Çalışanların işyerlerinde sergiledikleri davranışlar ve yaşadıkları sorunlar, örgüt kültürünü ve organizasyonu doğrudan etkilemektedir. Sessiz istifa kavramıyla ilgili yapılan tanımlardan yola çıkarak bu eğilimin altında yatan temel neden, çalışanların iş yaşamından beklenti ve isteklerini yönetime duyurmak adına, davranışlarında gösterdikleri farklılıklar olarak açıklanabilir. Bu çalışmada, sessiz istifaya neden olan unsurlar, bireylerin bu durumu hangi davranışlarla ortaya koyduğu ve bunları önlemek için neler yapılacağı gibi konular detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Çalışan beklentilerini ölçmek ve buna ilişkin uygulamalar geliştirmek, güvenli ve destekleyici bir çalışma ortamı yaratmak sessiz istifayı önlemek için akla ilk gelen çözümlerdir.","PeriodicalId":262242,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü Dergisi","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133858432","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sağlıkla ilgili önemli konuların başında gelen koruyucu sağlık bakım davranışı hem çevre dostu davranışlar hem de sağlık beslenme davranışını etkileyen kritik faktörlerden birisidir. Tüketilecek gıdaların sağlıklı yönlerini ön plana çıkarması ve teşvik etmesi beslenme alışkanlıkları üzerinde önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda araştırma koruyucu sağlık bakım davranışının belirleyicilerini temel almaktadır. Bu nedenle bu araştırmanın amacı sağlık motivasyonu, sağlık bilgisi ve sağlık bilincinin koruyucu sağlık bakım davranışı üzerindeki etkisini ortaya koymaktır. Araştırmanın örneklemini kolayda örnekleme yöntemi ile belirlenen 18 yaş ve üzeri bireyler oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri online anket yöntemi ile 455 katılımcıdan elde edilmiştir. Verilerin analizinde frekans ve yüzde dağılımları ile güvenilirlik analizi ve çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları sağlık motivasyonu, sağlık bilgisi ve sağlık bilincinin bireylerin sağlıklı yaşam açısından önem arz eden koruyucu sağlık bakım davranışında önemli belirleyiciler olduğunu göstermiştir. Etkiler dikkate alındığında koruyucu sağlık bakım davranışı üzerinde görece yüksek etkiye sahip olan değişkenin sağlık bilgisi olduğu görülmüştür. Elde edilen sonuçlar bireylerin beslenme ve sağlık yaşam için sağlıklı ilgili motivasyon, bilgi ve bilincin geliştirilmesi gereken unsurlar olduğunu ortaya koymaktadır.
{"title":"Koruyucu sağlık bakım davranışlarının belirleyicileri üzerine bir araştırma","authors":"Kadir Yildirim","doi":"10.47542/sauied.1303768","DOIUrl":"https://doi.org/10.47542/sauied.1303768","url":null,"abstract":"Sağlıkla ilgili önemli konuların başında gelen koruyucu sağlık bakım davranışı hem çevre dostu davranışlar hem de sağlık beslenme davranışını etkileyen kritik faktörlerden birisidir. Tüketilecek gıdaların sağlıklı yönlerini ön plana çıkarması ve teşvik etmesi beslenme alışkanlıkları üzerinde önemli rol oynamaktadır. Bu bağlamda araştırma koruyucu sağlık bakım davranışının belirleyicilerini temel almaktadır. Bu nedenle bu araştırmanın amacı sağlık motivasyonu, sağlık bilgisi ve sağlık bilincinin koruyucu sağlık bakım davranışı üzerindeki etkisini ortaya koymaktır. Araştırmanın örneklemini kolayda örnekleme yöntemi ile belirlenen 18 yaş ve üzeri bireyler oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri online anket yöntemi ile 455 katılımcıdan elde edilmiştir. Verilerin analizinde frekans ve yüzde dağılımları ile güvenilirlik analizi ve çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları sağlık motivasyonu, sağlık bilgisi ve sağlık bilincinin bireylerin sağlıklı yaşam açısından önem arz eden koruyucu sağlık bakım davranışında önemli belirleyiciler olduğunu göstermiştir. Etkiler dikkate alındığında koruyucu sağlık bakım davranışı üzerinde görece yüksek etkiye sahip olan değişkenin sağlık bilgisi olduğu görülmüştür. Elde edilen sonuçlar bireylerin beslenme ve sağlık yaşam için sağlıklı ilgili motivasyon, bilgi ve bilincin geliştirilmesi gereken unsurlar olduğunu ortaya koymaktadır.","PeriodicalId":262242,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi İşletme Enstitüsü Dergisi","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131393497","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：