Pub Date : 2023-12-11DOI: 10.46655/federgi.1394703
Nalan Mumcu
Kadınlar hayatlarının farklı dönemlerinde, farklı yaşlarda ve farklı tarihsel dönemlerde ataerkinin de kapitalizmin de farklı yüzlerini deneyimliyorlar. Bu makale hayat hikâyelerini dinlediğim 25 kadın işçinin gençlik dönemi anlatılarını merkeze alarak yaşın toplumsal anlamını, kadınlık ve işçilik deneyimi odağında yeniden düşünmeyi amaçlıyor. İşçi, kadın ve genç olmanın maddi gerçekliğinin iktidar tarafından nasıl üretildiğinin ve yeniden üretildiğinin bilgisi kadar, hatta daha çok, öznelerin bu gerçeklikle toplumsal yaşamın birçok alanında nasıl karşılaştıklarını, zaman zaman bunları nasıl eğip büktüklerini ve kendi hareket alanlarını nasıl açtıklarını mesele ediyor. Genç kızların ev ile kurdukları ilişkileri; para kazanmanın farklı anlamlarını; evin dışını, arkadaşlık ve flört ilişkileri üzerinden konu ediyor.
{"title":"Kadın, İşçi, Genç: Kadın İşçilerin Hayat Hikâyelerinde Gençlik Dönemi","authors":"Nalan Mumcu","doi":"10.46655/federgi.1394703","DOIUrl":"https://doi.org/10.46655/federgi.1394703","url":null,"abstract":"Kadınlar hayatlarının farklı dönemlerinde, farklı yaşlarda ve farklı tarihsel dönemlerde ataerkinin de kapitalizmin de farklı yüzlerini deneyimliyorlar. Bu makale hayat hikâyelerini dinlediğim 25 kadın işçinin gençlik dönemi anlatılarını merkeze alarak yaşın toplumsal anlamını, kadınlık ve işçilik deneyimi odağında yeniden düşünmeyi amaçlıyor. İşçi, kadın ve genç olmanın maddi gerçekliğinin iktidar tarafından nasıl üretildiğinin ve yeniden üretildiğinin bilgisi kadar, hatta daha çok, öznelerin bu gerçeklikle toplumsal yaşamın birçok alanında nasıl karşılaştıklarını, zaman zaman bunları nasıl eğip büktüklerini ve kendi hareket alanlarını nasıl açtıklarını mesele ediyor. Genç kızların ev ile kurdukları ilişkileri; para kazanmanın farklı anlamlarını; evin dışını, arkadaşlık ve flört ilişkileri üzerinden konu ediyor.","PeriodicalId":277844,"journal":{"name":"fe dergi feminist ele","volume":"11 19","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138980315","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-03DOI: 10.46655/federgi.1337375
Aslı ŞAHANKAYA ADAR, Saniye Dedeoğlu
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de kadın kooperatiflerinin kadınların güçlenmesine etkisini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda nicel ve nitel yöntemlerin bir arada olduğu karma yöntem kullanılmış olup, 27 kadın girişimi üretim ve işletme kooperatifinden 235 kadın ile anket ve 70 kadın ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın kapsamı, Türkiye’deki kadın kooperatiflerinden oluşmaktadır. Araştırma kapsamının iki sınırlılığı bulunmaktadır. Birincisi, kadın kooperatiflerinin faaliyetlerine en az beş yıldır devam ediyor olmasıdır. İkincisi ise, kadın kooperatiflerinin statüsünün kadın girişimi, üretim ve işletme kooperatifi statüsünde olmasıdır. Araştırmadan elde edilen veriler göstermektedir ki, Türkiye’de kadın kooperatiflerinin güçlenme etkisi pozitif bir etki olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında güçlenme etkinin daha belirgin şekilde ortaya çıktığı görülmektedir. Buna karşılık ekonomik güçlenme etkisi için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Ekonomik güçlenme etkisi yine pozitif olmakla birlikte kadınlar açısından çok daha düşük bir güçlenme etkisi yaratmaktadır.
{"title":"Türkiye’de Kadın Kooperatiflerinin Kadınların Güçlenmesine Etkisi","authors":"Aslı ŞAHANKAYA ADAR, Saniye Dedeoğlu","doi":"10.46655/federgi.1337375","DOIUrl":"https://doi.org/10.46655/federgi.1337375","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de kadın kooperatiflerinin kadınların güçlenmesine etkisini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda nicel ve nitel yöntemlerin bir arada olduğu karma yöntem kullanılmış olup, 27 kadın girişimi üretim ve işletme kooperatifinden 235 kadın ile anket ve 70 kadın ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın kapsamı, Türkiye’deki kadın kooperatiflerinden oluşmaktadır. Araştırma kapsamının iki sınırlılığı bulunmaktadır. Birincisi, kadın kooperatiflerinin faaliyetlerine en az beş yıldır devam ediyor olmasıdır. İkincisi ise, kadın kooperatiflerinin statüsünün kadın girişimi, üretim ve işletme kooperatifi statüsünde olmasıdır. Araştırmadan elde edilen veriler göstermektedir ki, Türkiye’de kadın kooperatiflerinin güçlenme etkisi pozitif bir etki olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında güçlenme etkinin daha belirgin şekilde ortaya çıktığı görülmektedir. Buna karşılık ekonomik güçlenme etkisi için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Ekonomik güçlenme etkisi yine pozitif olmakla birlikte kadınlar açısından çok daha düşük bir güçlenme etkisi yaratmaktadır.","PeriodicalId":277844,"journal":{"name":"fe dergi feminist ele","volume":"42 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139290099","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-11DOI: 10.46655/federgi.1278694
Hatice ÇOBAN KENEŞ, Nihal KOCABAY-ŞENER
Bu çalışmada İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması süreci, toplumda oluşan iki farklı özne konumunu (karşıtlık ve destek) görünür kılabilecek iki farklı ideolojik konumdaki gazete üzerinden incelenmektedir. Çalışma kapsamında farklı ideolojik konumları nedeniyle Sabah ve Sözcü gazeteleri seçilmiştir. Sabah iktidarla organik bağları olan bir gazete iken Sözcü iktidara muhalif konumda yer almaktadır. Böylece iki farklı özne konumunun örneği olarak bu gazeteler üzerinden İstanbul Sözleşmesi’nin hangi bağlamlarda nasıl ele alındığını, hangi söylemsel stratejileri kullanarak meseleyi tartıştığını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Sabah ve Sözcü gazetelerinin online haber sitelerinden toplanan haberler İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının Resmi Gazete’de yayınlandığı 20 Mart 2021 tarihi ile İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak Türkiye’nin ayrıldığı 1 Temmuz 2021 arasındaki dönem esas alınarak elde edilmiştir. Çalışma kapsamında Sözcü’de 41, Sabah’ta 16 habere ulaşılmıştır. Ulaşılan haberler eleştirel iletişim çalışmaları perspektifiyle analiz edilmiştir. Analiz sonucunda Sabah gazetesinin neredeyse tüm haberlerinde görünür olan İstanbul Sözleşmesi’nin “Türkiye'ye zarar verdiği” söylemi Sözcü’de de farklı gerekçelerle ortaya çıkmıştır. Öte yandan Sözcü gazetesinde sözleşmenin kaldırılmasına yönelik tepkileri görünür kılan haberlerin olması Sözleşme savunusuna aracılık etmekle birlikte LGBTİ+ öznelere dair hak odaklı tek bir haberin olmaması, LGBTİ+ların görünmez kılınması nedeniyle Sözcü’nün de hâkim cinsiyet rejiminin kodlarıyla hareket ettiğinin işareti olarak okunmuştur.
{"title":"İstanbul Sözleşmesi Tartışmalarında Açık Muhalefetten Zemin Kaydırmaya Farklı Tutumlar: Sabah ve Sözcü Örnekleri","authors":"Hatice ÇOBAN KENEŞ, Nihal KOCABAY-ŞENER","doi":"10.46655/federgi.1278694","DOIUrl":"https://doi.org/10.46655/federgi.1278694","url":null,"abstract":"Bu çalışmada İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması süreci, toplumda oluşan iki farklı özne konumunu (karşıtlık ve destek) görünür kılabilecek iki farklı ideolojik konumdaki gazete üzerinden incelenmektedir. Çalışma kapsamında farklı ideolojik konumları nedeniyle Sabah ve Sözcü gazeteleri seçilmiştir. Sabah iktidarla organik bağları olan bir gazete iken Sözcü iktidara muhalif konumda yer almaktadır. Böylece iki farklı özne konumunun örneği olarak bu gazeteler üzerinden İstanbul Sözleşmesi’nin hangi bağlamlarda nasıl ele alındığını, hangi söylemsel stratejileri kullanarak meseleyi tartıştığını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Sabah ve Sözcü gazetelerinin online haber sitelerinden toplanan haberler İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının Resmi Gazete’de yayınlandığı 20 Mart 2021 tarihi ile İstanbul Sözleşmesi’nden resmi olarak Türkiye’nin ayrıldığı 1 Temmuz 2021 arasındaki dönem esas alınarak elde edilmiştir. Çalışma kapsamında Sözcü’de 41, Sabah’ta 16 habere ulaşılmıştır. Ulaşılan haberler eleştirel iletişim çalışmaları perspektifiyle analiz edilmiştir. Analiz sonucunda Sabah gazetesinin neredeyse tüm haberlerinde görünür olan İstanbul Sözleşmesi’nin “Türkiye'ye zarar verdiği” söylemi Sözcü’de de farklı gerekçelerle ortaya çıkmıştır. Öte yandan Sözcü gazetesinde sözleşmenin kaldırılmasına yönelik tepkileri görünür kılan haberlerin olması Sözleşme savunusuna aracılık etmekle birlikte LGBTİ+ öznelere dair hak odaklı tek bir haberin olmaması, LGBTİ+ların görünmez kılınması nedeniyle Sözcü’nün de hâkim cinsiyet rejiminin kodlarıyla hareket ettiğinin işareti olarak okunmuştur.","PeriodicalId":277844,"journal":{"name":"fe dergi feminist ele","volume":"165 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139341177","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-07-24DOI: 10.46655/federgi.1183599
Aylin ÇAKIROĞLU ÇEVİK, Gulcin Con Wright
Çiftler arasında hane içi ve bakım işlerinin eşitsiz paylaşımı, feminist kuramsal ve ampirik çalışmaların uzun süredir sorunsallaştırdığı konulardan biri olagelmiştir. Bu çalışmalarda, hane içi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin temelini oluşturan karşılıksız emeğin fiziksel yani eylem boyutuna odaklanılmış, zihinsel boyutuna yeterince ilgi gösterilmemiştir. Nitekim Türkiye’de de zihinsel yük üzerine herhangi bir çalışmanın mevcut olmadığı görülmektedir. Bu açığı kapatmak adına, bu çalışmada, pratikte eylemi kimin gerçekleştirdiğinin ötesine geçilerek çiftler arasında çeşitli ev işlerinin zihinsel yük boyutunun ne şekilde paylaşıldığı, niceliksel araştırma yöntemi kullanılarak sorgulanmıştır. Ankara’daki bir vakıf üniversitesinde çalışan personele amaçlı örneklem yöntemiyle uygulanan anket çalışmasında, çeşitli ev içi eylemlerinin hem düşünme hem de planlama/organize etme boyutlarına dair hem kendileri hem de partnerlerine yönelik diyadik (ikili) bilgi toplanmıştır. Uygulanan nicel analizler sonucunda, çalışmada, zihinsel yükün daha sık ve ağır bir biçimde kadınlar tarafından üstlenildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla bu çalışma, hane içi emeğin paylaşımında var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine odaklanan akademik çalışmalarda ve sosyal politikalarda, zihinsel yük boyutunun dikkate alınmasının önemini ve gereğini ortaya koymaktadır.
{"title":"Hane İçi Karşılıksız Emeğin Zihinsel Yük Boyutu","authors":"Aylin ÇAKIROĞLU ÇEVİK, Gulcin Con Wright","doi":"10.46655/federgi.1183599","DOIUrl":"https://doi.org/10.46655/federgi.1183599","url":null,"abstract":"Çiftler arasında hane içi ve bakım işlerinin eşitsiz paylaşımı, feminist kuramsal ve ampirik çalışmaların uzun süredir sorunsallaştırdığı konulardan biri olagelmiştir. Bu çalışmalarda, hane içi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin temelini oluşturan karşılıksız emeğin fiziksel yani eylem boyutuna odaklanılmış, zihinsel boyutuna yeterince ilgi gösterilmemiştir. Nitekim Türkiye’de de zihinsel yük üzerine herhangi bir çalışmanın mevcut olmadığı görülmektedir. Bu açığı kapatmak adına, bu çalışmada, pratikte eylemi kimin gerçekleştirdiğinin ötesine geçilerek çiftler arasında çeşitli ev işlerinin zihinsel yük boyutunun ne şekilde paylaşıldığı, niceliksel araştırma yöntemi kullanılarak sorgulanmıştır. Ankara’daki bir vakıf üniversitesinde çalışan personele amaçlı örneklem yöntemiyle uygulanan anket çalışmasında, çeşitli ev içi eylemlerinin hem düşünme hem de planlama/organize etme boyutlarına dair hem kendileri hem de partnerlerine yönelik diyadik (ikili) bilgi toplanmıştır. Uygulanan nicel analizler sonucunda, çalışmada, zihinsel yükün daha sık ve ağır bir biçimde kadınlar tarafından üstlenildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla bu çalışma, hane içi emeğin paylaşımında var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine odaklanan akademik çalışmalarda ve sosyal politikalarda, zihinsel yük boyutunun dikkate alınmasının önemini ve gereğini ortaya koymaktadır.","PeriodicalId":277844,"journal":{"name":"fe dergi feminist ele","volume":"44 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139355919","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-07-22DOI: 10.46655/federgi.1232840
Emel Coşkun
This paper focuses on migrant women’s cross border marriages with local men and their position in these marriages under Turkey’s changing migration legislation in the last decades. Based on 39 in-depth interviews with migrant women from Kyrgyzstan, public employees, lawyers, and İstanbul Kyrgyz consulate workers in the summer months of 2021 and 2022, this study points out the unequal position of migrant women in cross border marriages. The findings suggest that the increasing surveillance of the public authorities on migrant women lays the ground for different forms of male violence in cross border marriages. Under the unequal position in these marriages and restrictions on migrants, migrant women actively or passively “bargain with patriarchy” over gender roles (Kandiyoti 1988). Migrant women usually passively resist to overcome these difficulties by embarrassing traditional gender roles such as by being “a good wife and mother”, giving birth, adopting religious practices and limiting their social relationships with their friends. Although passive resistance through traditional gender roles make cross border marriages possible for migrant women, migrant women also keep silent against male violence.
{"title":"Sınır ötesi Evlilikler, “Ataerkiyle Pazarlık” ve Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Türkiye’deki Kırgızistanlı Kadınlar Örneği","authors":"Emel Coşkun","doi":"10.46655/federgi.1232840","DOIUrl":"https://doi.org/10.46655/federgi.1232840","url":null,"abstract":"This paper focuses on migrant women’s cross border marriages with local men and their position in these marriages under Turkey’s changing migration legislation in the last decades. Based on 39 in-depth interviews with migrant women from Kyrgyzstan, public employees, lawyers, and İstanbul Kyrgyz consulate workers in the summer months of 2021 and 2022, this study points out the unequal position of migrant women in cross border marriages. The findings suggest that the increasing surveillance of the public authorities on migrant women lays the ground for different forms of male violence in cross border marriages. Under the unequal position in these marriages and restrictions on migrants, migrant women actively or passively “bargain with patriarchy” over gender roles (Kandiyoti 1988). Migrant women usually passively resist to overcome these difficulties by embarrassing traditional gender roles such as by being “a good wife and mother”, giving birth, adopting religious practices and limiting their social relationships with their friends. Although passive resistance through traditional gender roles make cross border marriages possible for migrant women, migrant women also keep silent against male violence.","PeriodicalId":277844,"journal":{"name":"fe dergi feminist ele","volume":"163 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139356559","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-06-27DOI: 10.46655/federgi.1143343
Erol Esen, Barışcan Öztürk, A. Kaval
Bu çalışmanın amacı, Çevrimiçi Cinsel Taciz Ölçeği’nin Türkçe’ye uyarlamasını gerçekleştirmek, bu kapsamda geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını yapmaktadır. Çalışmanın bir diğer amacı ise üniversite öğrencilerinin çevrimiçi cinsel tacize maruz kalmalarının cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesidir. Çalışmaya 340 üniversite öğrencisi (221 kadın, 119 erkek) katılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliğini incelemek amacıyla 340 katılımcıdan elde edilen veri seti ile Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) yapılmıştır. Ölçeğin orijinalinde olduğu gibi 12 maddeden oluşan 2 faktörlü (cinsel ilgi ve cinsiyet temelli taciz) yapısı doğrulanmıştır. DFA sonucunda ulaşılan uyum iyiliği değerlerinin kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür (χ2/df= 3.77; GFI= .91; SRMR= .045; CFI= .95; NFI= .93; IFI= .95; TLI= .94). Cinsel ilgi ve cinsiyet temelli taciz boyutlarına ve ölçeğin bütününe ilişkin Cronbach alfa değerleri sırasıyla .93, .83, .94 olarak bulunmuştur. Çevrimiçi Cinsel Taciz Ölçeği (ÇCTÖ)’nin Türkçe formunun çevrimiçi cinsel taciz deneyimini ölçmek amacıyla kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir. Bununla birlikte araştırmada kadın katılımcıların çevrimiçi cinsel taciz puan ortalamalarının hem alt boyutlarda hem de ölçeğin bütününde erkeklere göre anlamlı şekilde yüksek olduğu, istenmeyen cinsel ilgiye ve cinsiyet temelli tacize daha yoğun şekilde maruz kaldıkları belirlenmiştir.
{"title":"Adaptation of Online Sexual Harassment Scale into Turkish: A Validity And Reliability Study","authors":"Erol Esen, Barışcan Öztürk, A. Kaval","doi":"10.46655/federgi.1143343","DOIUrl":"https://doi.org/10.46655/federgi.1143343","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, Çevrimiçi Cinsel Taciz Ölçeği’nin Türkçe’ye uyarlamasını gerçekleştirmek, bu kapsamda geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını yapmaktadır. Çalışmanın bir diğer amacı ise üniversite öğrencilerinin çevrimiçi cinsel tacize maruz kalmalarının cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesidir. Çalışmaya 340 üniversite öğrencisi (221 kadın, 119 erkek) katılmıştır. Ölçeğin yapı geçerliğini incelemek amacıyla 340 katılımcıdan elde edilen veri seti ile Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) yapılmıştır. Ölçeğin orijinalinde olduğu gibi 12 maddeden oluşan 2 faktörlü (cinsel ilgi ve cinsiyet temelli taciz) yapısı doğrulanmıştır. DFA sonucunda ulaşılan uyum iyiliği değerlerinin kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür (χ2/df= 3.77; GFI= .91; SRMR= .045; CFI= .95; NFI= .93; IFI= .95; TLI= .94). Cinsel ilgi ve cinsiyet temelli taciz boyutlarına ve ölçeğin bütününe ilişkin Cronbach alfa değerleri sırasıyla .93, .83, .94 olarak bulunmuştur. Çevrimiçi Cinsel Taciz Ölçeği (ÇCTÖ)’nin Türkçe formunun çevrimiçi cinsel taciz deneyimini ölçmek amacıyla kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu söylenebilir. Bununla birlikte araştırmada kadın katılımcıların çevrimiçi cinsel taciz puan ortalamalarının hem alt boyutlarda hem de ölçeğin bütününde erkeklere göre anlamlı şekilde yüksek olduğu, istenmeyen cinsel ilgiye ve cinsiyet temelli tacize daha yoğun şekilde maruz kaldıkları belirlenmiştir.","PeriodicalId":277844,"journal":{"name":"fe dergi feminist ele","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129516612","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-06-27DOI: 10.46655/federgi.1094492
Sena Kaçar, İsmail Kervankiran
Bu çalışma yaşlı kadınların gündelik hayat bilgisinden yola çıkarak turizm mekânlarına erişimlerini, yaşadıkları sınırlılıkları ve mücadele stratejilerini ele almaktadır. Çalışmanın amacı, yaşlı kadınların turizm mekânlarındaki cinsiyet ve yaş temelli toplumsal ve mekânsal örgütlenme biçiminin ayrımcı söylem ve temsili üretimlerle ortaya çıkardığı eşitsiz mekânsal ilişkileri incelemektir. Bu amaç doğrultusunda çalışmada nitel araştırma yöntemi izlenerek Antalya il merkezine turizm amaçlı seyahat eden 65 yaş ve üstü 20 kadın gezginle yüz yüze görüşmeler yapılmış ve sahadan toplanan veriler analiz edilmiştir. Araştırmadan çıkan bulgulara göre yaşlı kadınlar gündelik hayatta inşa edilen cinsiyet ve yaş temelli ayrımcı toplumsal ve mekânsal temsilleri sorgulamadan içselleştiren pasif özneler değil, aksine bireysel haklarını savunan, yasaları hatırlatan, toplumsal cinsiyet rollerini aşma eğiliminde olan ve yaşlılık sürecinin getirdikleri ile mücadele etmeye çalışan aktif öznelerdir.
{"title":"Gündelik Hayatın İzini Sürmek: Yaşlı Kadınların Gündelik Hayat Bilgisinden Turizm Mekânlarına Erişimlerini, Mekânsal Deneyimlerini ve Sınırlılıklarını Anlamak","authors":"Sena Kaçar, İsmail Kervankiran","doi":"10.46655/federgi.1094492","DOIUrl":"https://doi.org/10.46655/federgi.1094492","url":null,"abstract":"Bu çalışma yaşlı kadınların gündelik hayat bilgisinden yola çıkarak turizm mekânlarına erişimlerini, yaşadıkları sınırlılıkları ve mücadele stratejilerini ele almaktadır. Çalışmanın amacı, yaşlı kadınların turizm mekânlarındaki cinsiyet ve yaş temelli toplumsal ve mekânsal örgütlenme biçiminin ayrımcı söylem ve temsili üretimlerle ortaya çıkardığı eşitsiz mekânsal ilişkileri incelemektir. Bu amaç doğrultusunda çalışmada nitel araştırma yöntemi izlenerek Antalya il merkezine turizm amaçlı seyahat eden 65 yaş ve üstü 20 kadın gezginle yüz yüze görüşmeler yapılmış ve sahadan toplanan veriler analiz edilmiştir. Araştırmadan çıkan bulgulara göre yaşlı kadınlar gündelik hayatta inşa edilen cinsiyet ve yaş temelli ayrımcı toplumsal ve mekânsal temsilleri sorgulamadan içselleştiren pasif özneler değil, aksine bireysel haklarını savunan, yasaları hatırlatan, toplumsal cinsiyet rollerini aşma eğiliminde olan ve yaşlılık sürecinin getirdikleri ile mücadele etmeye çalışan aktif öznelerdir.","PeriodicalId":277844,"journal":{"name":"fe dergi feminist ele","volume":"56 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128064405","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-06-27DOI: 10.46655/federgi.1258795
Merve Çelti̇kci̇
Bir araştırma nasıl ve niçin yapılamaz? Feminist bir araştırmacı olarak edinemediğimiz bilgiler edinebildiklerimizden fazla olduğunda ya da geçiştirildiğimizde ne(leri) yapma(ma)lıyız? Araştırmamız bazen bize verilen eksik bilgiler, soramadığımız sorular, oldukça zor kopardığımız randevular ve günlerce beklemekten ibaretse nasıl bir yol izlemeliyiz? Bilgi kaynaklarımızdan tutalım girişimlerimize, araştırmanın seyri için bulduğumuz çözümlere ve sessiz kalmayı tercih ettiğimiz meselelere kadar araştırma bize kendimizi nasıl hissettiriyor? Ya da bizi nasıl konumlandırıyor? Bu makalede, devam etmekte olan, Türkiye’deki Ortodoks ve Katolik rahibelerin karşılıksız emeğini feminist antropolojik bakış açısıyla konu edinen doktora tezimin alan çalışmasında karşılaşılan kimi durumlar paylaşılmıştır. Bu doğrultuda feminist bir araştırmacının yaşayabileceği ikilemlerden, konumlanışı, bulunduğu veya bulunamadığı girişimler hakkında ne(ler) hissedebileceğine kadar bir araştırmanın görünen yüzünden daha çok arka planını öne çıkaran özdüşünümsel diyebileceğimiz çeşitli bilgilere yer verilmiştir. Konu seçiminden alan çalışmasında yaşadığımız zorluklara kadar bir araştırmanın arka planını bu denli önemli kılan araştırmacının kendisinin de bu süreçte görünür olması değil midir? Söz konusu araştırmanın alan çalışması kısmından elde edilen bu bilgiler, araştırmacının çoğunlukla başlangıcındaki deneyim ve gözlemlerine dayanmaktadır. Bu yönüyle de çalışma bize, araştırmacıya atfedilen dinsel kimlik, araştırmacının toplumsal cinsiyeti ve perspektifinin araştırmanın gidişatında ne kadar belirleyici olduğunu göstermektedir.
{"title":"“Sen de mi rahibe olacaksın?”: Sahanın Yansıması","authors":"Merve Çelti̇kci̇","doi":"10.46655/federgi.1258795","DOIUrl":"https://doi.org/10.46655/federgi.1258795","url":null,"abstract":"Bir araştırma nasıl ve niçin yapılamaz? Feminist bir araştırmacı olarak edinemediğimiz bilgiler edinebildiklerimizden fazla olduğunda ya da geçiştirildiğimizde ne(leri) yapma(ma)lıyız? Araştırmamız bazen bize verilen eksik bilgiler, soramadığımız sorular, oldukça zor kopardığımız randevular ve günlerce beklemekten ibaretse nasıl bir yol izlemeliyiz? Bilgi kaynaklarımızdan tutalım girişimlerimize, araştırmanın seyri için bulduğumuz çözümlere ve sessiz kalmayı tercih ettiğimiz meselelere kadar araştırma bize kendimizi nasıl hissettiriyor? Ya da bizi nasıl konumlandırıyor? Bu makalede, devam etmekte olan, Türkiye’deki Ortodoks ve Katolik rahibelerin karşılıksız emeğini feminist antropolojik bakış açısıyla konu edinen doktora tezimin alan çalışmasında karşılaşılan kimi durumlar paylaşılmıştır. Bu doğrultuda feminist bir araştırmacının yaşayabileceği ikilemlerden, konumlanışı, bulunduğu veya bulunamadığı girişimler hakkında ne(ler) hissedebileceğine kadar bir araştırmanın görünen yüzünden daha çok arka planını öne çıkaran özdüşünümsel diyebileceğimiz çeşitli bilgilere yer verilmiştir. Konu seçiminden alan çalışmasında yaşadığımız zorluklara kadar bir araştırmanın arka planını bu denli önemli kılan araştırmacının kendisinin de bu süreçte görünür olması değil midir? Söz konusu araştırmanın alan çalışması kısmından elde edilen bu bilgiler, araştırmacının çoğunlukla başlangıcındaki deneyim ve gözlemlerine dayanmaktadır. Bu yönüyle de çalışma bize, araştırmacıya atfedilen dinsel kimlik, araştırmacının toplumsal cinsiyeti ve perspektifinin araştırmanın gidişatında ne kadar belirleyici olduğunu göstermektedir.","PeriodicalId":277844,"journal":{"name":"fe dergi feminist ele","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133716742","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-06-27DOI: 10.46655/federgi.1096758
Faika Çeli̇k, Feyda Sayan-Cengiz
Bu çalışmanın amacı, 1960’lı yılların ortalarından 1990’lı yılların sonuna kadar İzmir’de kadınların kamusal mekân deneyimlerini, kuşak ve sınıf eksenlerinde değerlendirmek ve birbirini takip eden farklı iki kuşağa mensup kadınların deneyimlerindeki süreklilik ve dönüşümleri irdelemektir. İzmir’de yaşayan kadınların kamusallığının kuruluşunda, kamusal mekân deneyimlerinin etkisini kesişimsellik yaklaşımı çerçevesinde irdeleyen çalışma, kamusal mekân deneyimlerinin kuşak ve sınıf eksenlerinde nasıl farklılaştığını ve bu deneyimlerin sürekliliklerini/ortak yanlarını sorgulamaktadır. Araştırma, İzmir’in farklı bölgelerinde yaşayan, farklı sınıfsal konumlardan gelen ve birbirini takip eden iki kuşağa ait 29 kadın ile yapılan derinlemesine mülakatlara dayanmaktadır. Çalışmanın ana bulguları, şu şekilde özetlenebilir: 1) İkinci kuşaktan kadınların anlatıları, birinci kuşağa kıyasla kamusal mekânın daha rahat kullanıldığını ve deneyimlenen mekânların artıp çeşitlendiğini gösterir. 2) Kadınlar, “ev”in dışına, “kamusal”a çıkmanın kendileri için içerdiği çeşitli bedellerden bahsetmişlerdir. Ücretli yardım alabilen üst-orta sosyoekonomik sınıfa mensup kadınların anlatılarında, bu bedel göreceli olarak daha hafiftir. 3) Öte yandan, farklı kuşak ve sınıftan kadınların kamusal mekân deneyimlerinde ortaklıklar da vardır ve İzmir Fuarı, Kemeraltı Çarşısı gibi kadınların geçmişten beri kullanageldiği kentsel mekânlar bu süreklilikte önemlidir
{"title":"1960’lardan 2000’lere Kuşak ve Sınıf Ekseninde İzmir’de Kadınların Kamusal Mekân Deneyimlerinin İzini Sürmek","authors":"Faika Çeli̇k, Feyda Sayan-Cengiz","doi":"10.46655/federgi.1096758","DOIUrl":"https://doi.org/10.46655/federgi.1096758","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, 1960’lı yılların ortalarından 1990’lı yılların sonuna kadar İzmir’de kadınların kamusal mekân deneyimlerini, kuşak ve sınıf eksenlerinde değerlendirmek ve birbirini takip eden farklı iki kuşağa mensup kadınların deneyimlerindeki süreklilik ve dönüşümleri irdelemektir. İzmir’de yaşayan kadınların kamusallığının kuruluşunda, kamusal mekân deneyimlerinin etkisini kesişimsellik yaklaşımı çerçevesinde irdeleyen çalışma, kamusal mekân deneyimlerinin kuşak ve sınıf eksenlerinde nasıl farklılaştığını ve bu deneyimlerin sürekliliklerini/ortak yanlarını sorgulamaktadır. Araştırma, İzmir’in farklı bölgelerinde yaşayan, farklı sınıfsal konumlardan gelen ve birbirini takip eden iki kuşağa ait 29 kadın ile yapılan derinlemesine mülakatlara dayanmaktadır. Çalışmanın ana bulguları, şu şekilde özetlenebilir: 1) İkinci kuşaktan kadınların anlatıları, birinci kuşağa kıyasla kamusal mekânın daha rahat kullanıldığını ve deneyimlenen mekânların artıp çeşitlendiğini gösterir. 2) Kadınlar, “ev”in dışına, “kamusal”a çıkmanın kendileri için içerdiği çeşitli bedellerden bahsetmişlerdir. Ücretli yardım alabilen üst-orta sosyoekonomik sınıfa mensup kadınların anlatılarında, bu bedel göreceli olarak daha hafiftir. 3) Öte yandan, farklı kuşak ve sınıftan kadınların kamusal mekân deneyimlerinde ortaklıklar da vardır ve İzmir Fuarı, Kemeraltı Çarşısı gibi kadınların geçmişten beri kullanageldiği kentsel mekânlar bu süreklilikte önemlidir","PeriodicalId":277844,"journal":{"name":"fe dergi feminist ele","volume":"408 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122725231","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-06-27DOI: 10.46655/federgi.1175902
A. Nas
Throughout the 1990s, women’s Islamic headcover (hijab or headscarf) has been subject to restrictions in public offices, leading to faith and gender discrimination in Turkey. In the last two decades, the visibility of Islam in politics and the public sphere has increased, leading to the resolution of the “headscarf ban” in 2013. Since then, discussions about veiling have moved from the official sphere to the cultural sphere. In recent years, there has been a growing tendency among a new generation of conservative women to problematise veiling. In this regard, this article analyses the digital activism of “You Won't Walk Alone,” which was founded in July 2018 as a platform aiming to give visibility to women who experience forced veiling. Through a thematic analysis of ten different testimonies, this article argues that the activism transforms the cultural meaning of veiling and challenges hegemonic religious body politics by facilitating feminist witnessing.
{"title":"“You Won’t Walk Alone”: Online Feminist Testimony and Transforming Subjectivities of Veiling","authors":"A. Nas","doi":"10.46655/federgi.1175902","DOIUrl":"https://doi.org/10.46655/federgi.1175902","url":null,"abstract":"Throughout the 1990s, women’s Islamic headcover (hijab or headscarf) has been subject to restrictions in public offices, leading to faith and gender discrimination in Turkey. In the last two decades, the visibility of Islam in politics and the public sphere has increased, leading to the resolution of the “headscarf ban” in 2013. Since then, discussions about veiling have moved from the official sphere to the cultural sphere. In recent years, there has been a growing tendency among a new generation of conservative women to problematise veiling. In this regard, this article analyses the digital activism of “You Won't Walk Alone,” which was founded in July 2018 as a platform aiming to give visibility to women who experience forced veiling. Through a thematic analysis of ten different testimonies, this article argues that the activism transforms the cultural meaning of veiling and challenges hegemonic religious body politics by facilitating feminist witnessing.","PeriodicalId":277844,"journal":{"name":"fe dergi feminist ele","volume":"26 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116244938","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}