Pub Date : 2024-01-30DOI: 10.51702/esoguifd.1385373
Mustafa Vacid Ağaoğlu
İslâm düşüncesi kelâm, felsefe ve tasavvuf olmak üzere üç temel direkten oluşan bir üst çatıdır. Kronolojik olarak bakıldığında bunların ilkini hiç şüphesiz kelâm disiplini oluşturmaktadır. Mu’tezile ile başlatılan söz konusu disiplin veya düşünceye mensup âlimler, rakip ve hasımlarıyla yaptıkları tartışma ve polemiklerin sonucunda ve kendi tezlerini savunma adına onlara karşı eleştiri getirme ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu bağlamda erken dönem Mu’tezilî âlimler, itikâdî meselelerde ihtilaf ettikleri fırkaları eleştirmek gayesiyle onlara, “nâbite” veya “nevâbit” demişlerdir. Tecrübesiz ve yeni meydana atılan gibi küçümseyici anlamlar içeren mezkûr terim, az da olsa bazı yazar ve edipler tarafından siyasî boyutu olan bazı vukuatları aktarmak maksadıyla edebî metinlerde de kullanılmıştır. Ancak daha sonra Fârâbî’nin eliyle nevâbit, İslâm düşünce tarihinde ilk defa sistematik bir şekilde sosyo-politik düzeyde kavramsallaştırılmıştır. Filozof, adeta bir mefkuresi olan ‘erdemli şehir’in; erdemsiz bireyi/bireyleri ve dolayısıyla da erdemli şehrin huzur ve sükunetini bozanlar anlamına gelen nevâbiti çeşitli sınıf ve kategoriler içerisinde ele almıştır. Fârâbî’ye göre erdemli şehir için bir tehdit unsuru olan nevâbitten mutlaka kurtulmalıdır. Bu sadette o, bunun yol ve yöntemini de açıklamaktadır. Yine İslâm siyaset felsefesinin başka önemli bir ismi olan İbn Bâcce, nevâbite sosyo-politik düşüncesinde önemli bir yer vermiştir. O, selefi Fârâbî ve ondan öncekilerden farklı olarak söz konusu kavrama olumsuz değil, aksine olumlu bir mana yükleyerek; genel olarak İslâm siyaset felsefesi açısından ve özel olarak da nevâbit kavramı açısından yeni ve özgün bir tasavvur inşa etmiştir. İbn Bâcce’ye göre nevâbit, erdemsiz şehirde yaşayan/yaşamak zorunda kalan erdemli birey (mütevahhid) anlamına gelmektedir. Filozof, böyle bir insanın ne yapması gerektiğini ve düştüğü durum içinde kendisini nasıl yöneteceğini açıklamaktadır. Dolayısıyla siyaset felsefesi açısından nevâbit, iki farklı/zıt anlam içermektedir. Bu çalışmada söz konusu nâbite ya da nevâbit, kelâmcı ve filozofların perspektiflerinden ele alınacak ve ikisinin arasındaki farklı yaklaşımlar tespit edilmeye çalışılacaktır. Yanı sıra İslâm düşüncesindeki nevâbitin; Helenistik düşünceyle bağlantılı olup olmadığı sorusuna da açıklık getirilmeye çalışılacaktır.
{"title":"As a Critical Description in Theology and Political Philosophy: The Concept of Nawābit","authors":"Mustafa Vacid Ağaoğlu","doi":"10.51702/esoguifd.1385373","DOIUrl":"https://doi.org/10.51702/esoguifd.1385373","url":null,"abstract":"İslâm düşüncesi kelâm, felsefe ve tasavvuf olmak üzere üç temel direkten oluşan bir üst çatıdır. Kronolojik olarak bakıldığında bunların ilkini hiç şüphesiz kelâm disiplini oluşturmaktadır. Mu’tezile ile başlatılan söz konusu disiplin veya düşünceye mensup âlimler, rakip ve hasımlarıyla yaptıkları tartışma ve polemiklerin sonucunda ve kendi tezlerini savunma adına onlara karşı eleştiri getirme ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu bağlamda erken dönem Mu’tezilî âlimler, itikâdî meselelerde ihtilaf ettikleri fırkaları eleştirmek gayesiyle onlara, “nâbite” veya “nevâbit” demişlerdir. Tecrübesiz ve yeni meydana atılan gibi küçümseyici anlamlar içeren mezkûr terim, az da olsa bazı yazar ve edipler tarafından siyasî boyutu olan bazı vukuatları aktarmak maksadıyla edebî metinlerde de kullanılmıştır. Ancak daha sonra Fârâbî’nin eliyle nevâbit, İslâm düşünce tarihinde ilk defa sistematik bir şekilde sosyo-politik düzeyde kavramsallaştırılmıştır. Filozof, adeta bir mefkuresi olan ‘erdemli şehir’in; erdemsiz bireyi/bireyleri ve dolayısıyla da erdemli şehrin huzur ve sükunetini bozanlar anlamına gelen nevâbiti çeşitli sınıf ve kategoriler içerisinde ele almıştır. Fârâbî’ye göre erdemli şehir için bir tehdit unsuru olan nevâbitten mutlaka kurtulmalıdır. Bu sadette o, bunun yol ve yöntemini de açıklamaktadır. Yine İslâm siyaset felsefesinin başka önemli bir ismi olan İbn Bâcce, nevâbite sosyo-politik düşüncesinde önemli bir yer vermiştir. O, selefi Fârâbî ve ondan öncekilerden farklı olarak söz konusu kavrama olumsuz değil, aksine olumlu bir mana yükleyerek; genel olarak İslâm siyaset felsefesi açısından ve özel olarak da nevâbit kavramı açısından yeni ve özgün bir tasavvur inşa etmiştir. İbn Bâcce’ye göre nevâbit, erdemsiz şehirde yaşayan/yaşamak zorunda kalan erdemli birey (mütevahhid) anlamına gelmektedir. Filozof, böyle bir insanın ne yapması gerektiğini ve düştüğü durum içinde kendisini nasıl yöneteceğini açıklamaktadır. Dolayısıyla siyaset felsefesi açısından nevâbit, iki farklı/zıt anlam içermektedir. Bu çalışmada söz konusu nâbite ya da nevâbit, kelâmcı ve filozofların perspektiflerinden ele alınacak ve ikisinin arasındaki farklı yaklaşımlar tespit edilmeye çalışılacaktır. Yanı sıra İslâm düşüncesindeki nevâbitin; Helenistik düşünceyle bağlantılı olup olmadığı sorusuna da açıklık getirilmeye çalışılacaktır.","PeriodicalId":503976,"journal":{"name":"Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi","volume":"84 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140484075","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-25DOI: 10.51702/esoguifd.1382650
Yasin Yildirim, Yahya Bi̇lgi̇ner
İslam inanç esaslarının ulûhiyetten sonraki temel dayanaklarından biri olan nübüvvet konusu; İslâm âlimleri, özellikle kelâmcılar tarafından nübüvvet inkârcısı kişi ve gruplara karşı hem aklî hem de sem’î delillerle birlikte savunulmak suretiyle genelde nübüvvetin özelde ise Hz. Peygamber’in risâletinin delilleri olarak ortaya konulmuştur. İslâm düşünce geleneğinde Hz. Peygamberin nübüvvetini ispat etmede Tesbîtü Delâilu’n-Nübüvve adında ayrı bir eser kaleme almıştır. Ele aldığımız konuyla ilgili çalışmalar oldukça az olduğundan dolayı, yapılan bu çalışmayla özellikle hissi mucizeler konusunda Sünni düşünceye yaklaşan Kādî Abdulcebbar’ın, Hz. Peygamber’in (sav) nübüvvet delillerine yaklaşımını ele almak olacaktır. Araştırma ve inceleme yöntemine dayalı olarak kaleme aldığımız çalışmamız ağırlıklı olarak Tesbîtü Delâilü’n-Nübüvve ile sınırlı olacaktır.
{"title":"KĀDÎ ABDÜLCEBBÂR’IN TESBÎTÜ DELÂİLÜ’N-NÜBÜVVE ESERİ BAĞLAMINDA HZ. MUHAMMED’İN (S.A.S.) NÜBÜVVETİNİN DELİLLERİ","authors":"Yasin Yildirim, Yahya Bi̇lgi̇ner","doi":"10.51702/esoguifd.1382650","DOIUrl":"https://doi.org/10.51702/esoguifd.1382650","url":null,"abstract":"İslam inanç esaslarının ulûhiyetten sonraki temel dayanaklarından biri olan nübüvvet konusu; İslâm âlimleri, özellikle kelâmcılar tarafından nübüvvet inkârcısı kişi ve gruplara karşı hem aklî hem de sem’î delillerle birlikte savunulmak suretiyle genelde nübüvvetin özelde ise Hz. Peygamber’in risâletinin delilleri olarak ortaya konulmuştur. İslâm düşünce geleneğinde Hz. Peygamberin nübüvvetini ispat etmede Tesbîtü Delâilu’n-Nübüvve adında ayrı bir eser kaleme almıştır. Ele aldığımız konuyla ilgili çalışmalar oldukça az olduğundan dolayı, yapılan bu çalışmayla özellikle hissi mucizeler konusunda Sünni düşünceye yaklaşan Kādî Abdulcebbar’ın, Hz. Peygamber’in (sav) nübüvvet delillerine yaklaşımını ele almak olacaktır. Araştırma ve inceleme yöntemine dayalı olarak kaleme aldığımız çalışmamız ağırlıklı olarak Tesbîtü Delâilü’n-Nübüvve ile sınırlı olacaktır.","PeriodicalId":503976,"journal":{"name":"Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi","volume":"24 3-4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140496313","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-24DOI: 10.51702/esoguifd.1398403
Turan Bahşi̇
Bu makalede Sabbân’ın (öl. 1206/1792) Üşmûnî’ye (öl. 918/1513) ait Elfiyye şerhi üzerine yazdığı hâşiyesindeki nahiv terimlerini ele alış biçimi incelenmektedir. Araştırmada haşiyede bulunan nahiv terimlerine odaklanılmış, gramere ilişkin kurallar çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Nitel araştırma tekniklerinden doküman analizi metodu esas alınarak yapılan bu çalışmada ilk olarak terim kavramı ele alınmış ve nahiv ilminde kullanılan terimlerden bahsedilmiştir. Ardından Sabbân’ın nahiv terimlerine yaklaşımı tarama ve tasnif yöntemleriyle belirlenmeye çalışılmıştır. Yapılan araştırmada Sabbân’ın nahiv terimlerine ihtilaf odaklı ve disiplinler arası bir yaklaşım sergilediği sonucuna varılmıştır. Onun ihtilaf odaklı yaklaşımında ön plana çıkan husus, gramer terimlerine dair ihtilaflara öz bir şekilde yer vermesi bununla birlikte salt nakille yetinmeyip aynı zamanda kendine özgü tercihler üretebilmesidir. Ayrıca Sabbân’ın nahiv ıstılahlarını açıklarken sahip olduğu ilmî müktesebatı da kullandığı, terimleri lügat, belâgat ve mantık ilimlerine dair veriler ışığında analiz ettiği tespit edilmiştir. Makalenin nahiv disiplininde terminoloji alanında çalışma yürütecek araştırmacılara katkı sunması ön görülmektedir.
{"title":"Sabbân’ın Nahiv Terimlerine Yaklaşımı","authors":"Turan Bahşi̇","doi":"10.51702/esoguifd.1398403","DOIUrl":"https://doi.org/10.51702/esoguifd.1398403","url":null,"abstract":"Bu makalede Sabbân’ın (öl. 1206/1792) Üşmûnî’ye (öl. 918/1513) ait Elfiyye şerhi üzerine yazdığı hâşiyesindeki nahiv terimlerini ele alış biçimi incelenmektedir. Araştırmada haşiyede bulunan nahiv terimlerine odaklanılmış, gramere ilişkin kurallar çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Nitel araştırma tekniklerinden doküman analizi metodu esas alınarak yapılan bu çalışmada ilk olarak terim kavramı ele alınmış ve nahiv ilminde kullanılan terimlerden bahsedilmiştir. Ardından Sabbân’ın nahiv terimlerine yaklaşımı tarama ve tasnif yöntemleriyle belirlenmeye çalışılmıştır. Yapılan araştırmada Sabbân’ın nahiv terimlerine ihtilaf odaklı ve disiplinler arası bir yaklaşım sergilediği sonucuna varılmıştır. Onun ihtilaf odaklı yaklaşımında ön plana çıkan husus, gramer terimlerine dair ihtilaflara öz bir şekilde yer vermesi bununla birlikte salt nakille yetinmeyip aynı zamanda kendine özgü tercihler üretebilmesidir. Ayrıca Sabbân’ın nahiv ıstılahlarını açıklarken sahip olduğu ilmî müktesebatı da kullandığı, terimleri lügat, belâgat ve mantık ilimlerine dair veriler ışığında analiz ettiği tespit edilmiştir. Makalenin nahiv disiplininde terminoloji alanında çalışma yürütecek araştırmacılara katkı sunması ön görülmektedir.","PeriodicalId":503976,"journal":{"name":"Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi","volume":"67 16","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139600734","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-24DOI: 10.51702/esoguifd.1380976
Selim Teki̇n
Arap dilinde çok kullanılan ve olumsuzluk ifade eden kelimelerden biri (لَيْسَ) sözcüğüdür. (لَيْسَ)’nin Arap dilindeki en önemli görevi nâkıs fiiller gibi isim cümlesinin başına gelmesi, bu cümleyi şimdiki zamanda olumsuz kılmasıdır. O, cümlede olumsuzluk görevinin yanında farklı görevlerde de kullanılır. Bazı dilcilere göre başına geldiği cümleyi fiil olarak, bazılarına göre ise harf olarak olumsuz kılmaktadır. Bu tartışmanın yanında (لَيْسَ)’nin yapısı, zamanı, haberinin öne geçmesi gibi konular da dilciler tarafından tartışılmış, farklı görüşler ileri sürülmüştür. Çoğu teorik olan bu tartışmalarda dilciler kimi zaman lafzî, kimi zaman manevî delillere itibar etmişlerdir. Bu çalışmanın amacı (لَيْسَ) ile ilgili farklı konulardaki görüşleri ve bu görüşlerin dayandıkları lafzî ve manevî delilleri sunmak ve bu sözcüğün dil içindeki kullanımını da göz önünde bulundurarak yeni bir sonuç ortaya koymaktır. Bu anlamda klasik gramer kitaplarında (لَيْسَ) sözcüğü ile alakalı mevcut bilgiler ve öne sürülen görüşler incelendi ve bu sözcüğün Arap dilindeki görevi ve anlamı belirlenmeye çalışıldı.
{"title":"The Word (لَيْسَ) in Arabic Language","authors":"Selim Teki̇n","doi":"10.51702/esoguifd.1380976","DOIUrl":"https://doi.org/10.51702/esoguifd.1380976","url":null,"abstract":"Arap dilinde çok kullanılan ve olumsuzluk ifade eden kelimelerden biri (لَيْسَ) sözcüğüdür. (لَيْسَ)’nin Arap dilindeki en önemli görevi nâkıs fiiller gibi isim cümlesinin başına gelmesi, bu cümleyi şimdiki zamanda olumsuz kılmasıdır. O, cümlede olumsuzluk görevinin yanında farklı görevlerde de kullanılır. Bazı dilcilere göre başına geldiği cümleyi fiil olarak, bazılarına göre ise harf olarak olumsuz kılmaktadır. Bu tartışmanın yanında (لَيْسَ)’nin yapısı, zamanı, haberinin öne geçmesi gibi konular da dilciler tarafından tartışılmış, farklı görüşler ileri sürülmüştür. Çoğu teorik olan bu tartışmalarda dilciler kimi zaman lafzî, kimi zaman manevî delillere itibar etmişlerdir. Bu çalışmanın amacı (لَيْسَ) ile ilgili farklı konulardaki görüşleri ve bu görüşlerin dayandıkları lafzî ve manevî delilleri sunmak ve bu sözcüğün dil içindeki kullanımını da göz önünde bulundurarak yeni bir sonuç ortaya koymaktır. Bu anlamda klasik gramer kitaplarında (لَيْسَ) sözcüğü ile alakalı mevcut bilgiler ve öne sürülen görüşler incelendi ve bu sözcüğün Arap dilindeki görevi ve anlamı belirlenmeye çalışıldı.","PeriodicalId":503976,"journal":{"name":"Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi","volume":"44 23","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139599261","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-21DOI: 10.51702/esoguifd.1380732
İsraa Eid
كتاب شرح سُنن أبي داود لابن رسلان (ت 844هـ/1440م) من أهم شروح أبي داود، وقد اهتَّم مُصنفه بالقراءات القرآنية المتواترة والشاذة معًا في شرحه، وبلغت عدد المواضع التي وقفت عليها ما يقارب (170) موضعًا، وجاء هذا البحث لدراسة منهجه في الاحتجاج بالقراءات القرآنية، والذي تمثل في تفسير الآيات القرآنية، وشرح معاني الألفاظ الحديثية، وضبط كلمات الحديث وهو أغلب ما احتج به، وضبط أسماء الأبواب، وبيان لغات العرب، والنَّحو لإثبات بعض القواعد النَّحوية، والبلاغة، والصَّرف، والأحكام الفقهية الفرعية، وتميّز منهجه بالإيجاز، كما اهتمَّ البحث بدراسة منهجه في توجيه القراءات، وبيان ما استند عليه في ذلك من المأثور عن رسول الله أو الصَّحابة والتّابعين، والنَّحو، والمعنى، والسّياق العام، ونقل توجيه العلماء السّابقين للقراءة، وبيان موقفه في الدفاع عن القراءات المتواترة، مما يُظهر العقيدة الصَّحيحة له في الإيمان والتَّسليم بالقرآن وقراءاته، وتوضيح موقفه من التشديد في تعليم القرآن والتَّجويد.
{"title":"Imam Ibn Raslan’s approach to presenting, guiding, and defending the readings in his book Sharh Sunan Abi Dawud","authors":"İsraa Eid","doi":"10.51702/esoguifd.1380732","DOIUrl":"https://doi.org/10.51702/esoguifd.1380732","url":null,"abstract":"كتاب شرح سُنن أبي داود لابن رسلان (ت 844هـ/1440م) من أهم شروح أبي داود، وقد اهتَّم مُصنفه بالقراءات القرآنية المتواترة والشاذة معًا في شرحه، وبلغت عدد المواضع التي وقفت عليها ما يقارب (170) موضعًا، وجاء هذا البحث لدراسة منهجه في الاحتجاج بالقراءات القرآنية، والذي تمثل في تفسير الآيات القرآنية، وشرح معاني الألفاظ الحديثية، وضبط كلمات الحديث وهو أغلب ما احتج به، وضبط أسماء الأبواب، وبيان لغات العرب، والنَّحو لإثبات بعض القواعد النَّحوية، والبلاغة، والصَّرف، والأحكام الفقهية الفرعية، وتميّز منهجه بالإيجاز، كما اهتمَّ البحث بدراسة منهجه في توجيه القراءات، وبيان ما استند عليه في ذلك من المأثور عن رسول الله أو الصَّحابة والتّابعين، والنَّحو، والمعنى، والسّياق العام، ونقل توجيه العلماء السّابقين للقراءة، وبيان موقفه في الدفاع عن القراءات المتواترة، مما يُظهر العقيدة الصَّحيحة له في الإيمان والتَّسليم بالقرآن وقراءاته، وتوضيح موقفه من التشديد في تعليم القرآن والتَّجويد.","PeriodicalId":503976,"journal":{"name":"Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi","volume":"18 18","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139609606","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-21DOI: 10.51702/esoguifd.1390017
Amer Aldershewi
ذكر الفقهاء لصحة صلاة الجمعة ووجوبها وانعقادها عدة شروط، ومن هذه الشروط التي ذكرها الفقهاء الاستيطان، ومعنى الاستيطان هو: الإقامة في مكان بِنيَّة عدم السَّفر منه إلَّا لحاجة ثم العودة إليه، والاستيطان بالنظر إلى مكان أداء صلاة الجمعة هو شرط صحة، فلا تصح الجمعة في أرض غير مستوطَنة كالصحاري وقمم الجبال، والاستيطان بالنظر إلى جماعة المكلفين المؤدية لصلاة الجمعة شرط صحة وجوب وانعقاد عند جمهور الفقهاء بخلاف الحنفية الذين لم يشترطوا الاستيطان. والإقامة القاطعة لأحكام السفر شرط وجوب لصلاة الجمعة على المكلف عند الجميع وهو وجوب تبعي. لكن الإقامة من غير استيطان المكان تجعل المكلف ممن لا تنعقد به صلاة الجمعة فلا يُحسب من العدد اللازم لانعقادها عند الجمهور بخلاف الحنفية، والذي انتهى إليه البحث أن الإقامة القاطعة لأحكام السفر كافية لوجوب صلاة الجمعة وصحتها وانعقادها بالمكلف دون النظر إلى استيطانه، فالنصوص الآمرة بصلاة الجمعة لم تفرق بين مستوطن أو غيره، وغيرها من النتائج التي تأتي نهاية البحث، ومن التطبيقات المعاصرة الإقامة في القرى والمدن المتهدمة نتيجة الزلازل والفيضانات والتفريق بين نية أهلها إعادة إعمارها أو تركها والانتقال إلى مكان آخر، ومن التطبيقات أيضاً مسألة طالبي اللجوء وهل يتحقق فيهم هذا الشرط أم لا، وغيرها من التطبيقات التي ستأتي.
{"title":"The Condition of Settlement in Jumu‘ah (Friday) Prayer and its Contemporary Applications","authors":"Amer Aldershewi","doi":"10.51702/esoguifd.1390017","DOIUrl":"https://doi.org/10.51702/esoguifd.1390017","url":null,"abstract":"ذكر الفقهاء لصحة صلاة الجمعة ووجوبها وانعقادها عدة شروط، ومن هذه الشروط التي ذكرها الفقهاء الاستيطان، ومعنى الاستيطان هو: الإقامة في مكان بِنيَّة عدم السَّفر منه إلَّا لحاجة ثم العودة إليه، والاستيطان بالنظر إلى مكان أداء صلاة الجمعة هو شرط صحة، فلا تصح الجمعة في أرض غير مستوطَنة كالصحاري وقمم الجبال، والاستيطان بالنظر إلى جماعة المكلفين المؤدية لصلاة الجمعة شرط صحة وجوب وانعقاد عند جمهور الفقهاء بخلاف الحنفية الذين لم يشترطوا الاستيطان. والإقامة القاطعة لأحكام السفر شرط وجوب لصلاة الجمعة على المكلف عند الجميع وهو وجوب تبعي. لكن الإقامة من غير استيطان المكان تجعل المكلف ممن لا تنعقد به صلاة الجمعة فلا يُحسب من العدد اللازم لانعقادها عند الجمهور بخلاف الحنفية، والذي انتهى إليه البحث أن الإقامة القاطعة لأحكام السفر كافية لوجوب صلاة الجمعة وصحتها وانعقادها بالمكلف دون النظر إلى استيطانه، فالنصوص الآمرة بصلاة الجمعة لم تفرق بين مستوطن أو غيره، وغيرها من النتائج التي تأتي نهاية البحث، ومن التطبيقات المعاصرة الإقامة في القرى والمدن المتهدمة نتيجة الزلازل والفيضانات والتفريق بين نية أهلها إعادة إعمارها أو تركها والانتقال إلى مكان آخر، ومن التطبيقات أيضاً مسألة طالبي اللجوء وهل يتحقق فيهم هذا الشرط أم لا، وغيرها من التطبيقات التي ستأتي.","PeriodicalId":503976,"journal":{"name":"Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi","volume":"14 22","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139609864","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-15DOI: 10.51702/esoguifd.1380867
Burak Doğan
Nicholas Rescher’in, yıllar boyunca Avrupa ve Amerika’da mantık, felsefe gibi konular üzerine çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Genç yaşta akademik çalışmalara başlayan Rescher özellikle Arapça Mantık ile ilgili çalışmalar yürütmüş ve birçok eser kaleme almıştır. İncelemekte olduğumuz eseri kaleme alan Ahmet Kayacık da yıllar boyunca mantık alanında çalışmalar yapmış akademisyendir. Türkiye’de Rescher üzerine birçok çalışma yapmış birisi olarak Kayacık tarafından böyle bir çalışma literatür açısından önem teşkil etmektedir. Ahmet Kayacık Rescher’in eserlerinden İslam Mantık Tarihi adlı eseri çevirmiş ve İslam Mantık Tarihi Üzerine Araştırmalar adlı eserin on dört bölümünden dördünü bizzat çevirmiş ve esere çeviri editörlüğü yapmıştır. Bahsi geçen iki eser de Litera Yayıncılık tarafından yayımlanmıştır. Bizim incelemek için bu eseri seçmemizin temel sebeplerinden birisi de budur. Rescher’in iki eseri Türkçeye kazandırılmış olsa da onun mantık çalışmalarını iki esere sığdırmak mümkün değildir. Kayacık vasıtasıyla Rescher ve çalışmaları hakkında daha detaylı bilgiye sahip olmak mümkündür. Bu çalışmaların bizlere ulaşması ve tanıtılmasını mümkün kılan bu eseri inceleme niyetimiz buradan hasıl olmuştur.
{"title":"Nicholas Rescher’in Mantık İlmine Katkıları Kitap İncelemesi","authors":"Burak Doğan","doi":"10.51702/esoguifd.1380867","DOIUrl":"https://doi.org/10.51702/esoguifd.1380867","url":null,"abstract":"Nicholas Rescher’in, yıllar boyunca Avrupa ve Amerika’da mantık, felsefe gibi konular üzerine çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Genç yaşta akademik çalışmalara başlayan Rescher özellikle Arapça Mantık ile ilgili çalışmalar yürütmüş ve birçok eser kaleme almıştır. İncelemekte olduğumuz eseri kaleme alan Ahmet Kayacık da yıllar boyunca mantık alanında çalışmalar yapmış akademisyendir. Türkiye’de Rescher üzerine birçok çalışma yapmış birisi olarak Kayacık tarafından böyle bir çalışma literatür açısından önem teşkil etmektedir. Ahmet Kayacık Rescher’in eserlerinden İslam Mantık Tarihi adlı eseri çevirmiş ve İslam Mantık Tarihi Üzerine Araştırmalar adlı eserin on dört bölümünden dördünü bizzat çevirmiş ve esere çeviri editörlüğü yapmıştır. Bahsi geçen iki eser de Litera Yayıncılık tarafından yayımlanmıştır. Bizim incelemek için bu eseri seçmemizin temel sebeplerinden birisi de budur. Rescher’in iki eseri Türkçeye kazandırılmış olsa da onun mantık çalışmalarını iki esere sığdırmak mümkün değildir. Kayacık vasıtasıyla Rescher ve çalışmaları hakkında daha detaylı bilgiye sahip olmak mümkündür. Bu çalışmaların bizlere ulaşması ve tanıtılmasını mümkün kılan bu eseri inceleme niyetimiz buradan hasıl olmuştur.","PeriodicalId":503976,"journal":{"name":"Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi","volume":" 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139620909","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-12-13DOI: 10.51702/esoguifd.1380652
Ahmet Özalp
Yaşayan hukuk kavramı hukuk sosyolojisi literatüründe sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak, bu kavramın hukukçular ve sosyologlar arasında ne anlama geldiği ve neleri içerdiği halen tartışma konusudur. Yaşayan hukuk kavramını ilk kez kullanan Eugen Ehrlich, çoğunlukla hukukun sadece yazılı kurallardan oluşmadığını buna ek olarak toplumsal normları, kültürel formları ve diğer yaşam biçimlerinin meydana getirdiği normları da içermesi gerektiğini ifade etmiştir. Toplumsal normlar zamansal ve bölgesel açıdan göreceli olarak değiştiği için bu değişimler diğer hukuk kurallarını da farklılaştırmaktadır. Bir toplumda yasal olarak kabul edilen bir eylem başka bir toplumda yasa dışı olarak görülmektedir. Tarihi dönemlerin herhangi birinde toplum tarafından norma uygun olarak görünen kurallar zamanla değişim göstermektedir. Bu değişimin etkisiyle oluşan normlarda eski kuralların da izlerinin bulunduğu “yaşayan hukuk” kavramı temelinde tartışılmaktadır. Yaşayan hukukta bütün kurallar, yazılı ya da yazısız olsun, toplumların değerleri ve normlarındaki farklılaşmadan doğmaktadır. Bu nedenle yazılı hukuk toplumun geleneklerini ve değerlerini de dikkate almak zorundadır. Yasa koyucular ve yorumlayıcıları tarafından bu durum dikkate alınmadığı zaman yazılı hukukla çelişen toplumsal yaşam normları toplumu kendi norm ve değerlerine göre hareket etmek zorunda bırakmaktadır. Bu çalışma literatür tarama tekniğine göre yapılmıştır. Ehrlich’in eserlerinden yola çıkarak hukuk ve sosyoloji arasında kurulan köprünün sosyolojik analizini yapmayı amaç edinmiştir. Çalışma, yaşayan hukuk tartışmaları konusundaki yazılı eserleri dikkate alarak sınırlandırılmıştır. Buna ek olarak, literatürde bu konu hakkındaki tartışmaların yapıldığı kaynaklar karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Çalışmada, yaşayan hukuk kavramının içeriğinin aslında sosyal grupların iç düzenini sağlamaya yönelik ürettikleri kurallardan doğduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu kurallar, yazılı olmasa dahi (pozitif hukuk metinlerinde de yer almasa bile) toplumsal hayatın tüm yönlerine hâkim olan hukuki düzen olarak anlaşılmaktadır. Ek olarak yaşayan hukuk, devletin değil toplumsal yaşamın ve etkileşimin ürettiği kurallar olarak geliştirilmiş bir hukuk sosyolojisi yaklaşımı olarak anlaşılmaktadır.
{"title":"The Concept of Living Law in the Sociology of Eugen Ehrlich","authors":"Ahmet Özalp","doi":"10.51702/esoguifd.1380652","DOIUrl":"https://doi.org/10.51702/esoguifd.1380652","url":null,"abstract":"Yaşayan hukuk kavramı hukuk sosyolojisi literatüründe sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak, bu kavramın hukukçular ve sosyologlar arasında ne anlama geldiği ve neleri içerdiği halen tartışma konusudur. Yaşayan hukuk kavramını ilk kez kullanan Eugen Ehrlich, çoğunlukla hukukun sadece yazılı kurallardan oluşmadığını buna ek olarak toplumsal normları, kültürel formları ve diğer yaşam biçimlerinin meydana getirdiği normları da içermesi gerektiğini ifade etmiştir. Toplumsal normlar zamansal ve bölgesel açıdan göreceli olarak değiştiği için bu değişimler diğer hukuk kurallarını da farklılaştırmaktadır. Bir toplumda yasal olarak kabul edilen bir eylem başka bir toplumda yasa dışı olarak görülmektedir. Tarihi dönemlerin herhangi birinde toplum tarafından norma uygun olarak görünen kurallar zamanla değişim göstermektedir. Bu değişimin etkisiyle oluşan normlarda eski kuralların da izlerinin bulunduğu “yaşayan hukuk” kavramı temelinde tartışılmaktadır. Yaşayan hukukta bütün kurallar, yazılı ya da yazısız olsun, toplumların değerleri ve normlarındaki farklılaşmadan doğmaktadır. Bu nedenle yazılı hukuk toplumun geleneklerini ve değerlerini de dikkate almak zorundadır. Yasa koyucular ve yorumlayıcıları tarafından bu durum dikkate alınmadığı zaman yazılı hukukla çelişen toplumsal yaşam normları toplumu kendi norm ve değerlerine göre hareket etmek zorunda bırakmaktadır. Bu çalışma literatür tarama tekniğine göre yapılmıştır. Ehrlich’in eserlerinden yola çıkarak hukuk ve sosyoloji arasında kurulan köprünün sosyolojik analizini yapmayı amaç edinmiştir. Çalışma, yaşayan hukuk tartışmaları konusundaki yazılı eserleri dikkate alarak sınırlandırılmıştır. Buna ek olarak, literatürde bu konu hakkındaki tartışmaların yapıldığı kaynaklar karşılaştırılmalı olarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Çalışmada, yaşayan hukuk kavramının içeriğinin aslında sosyal grupların iç düzenini sağlamaya yönelik ürettikleri kurallardan doğduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu kurallar, yazılı olmasa dahi (pozitif hukuk metinlerinde de yer almasa bile) toplumsal hayatın tüm yönlerine hâkim olan hukuki düzen olarak anlaşılmaktadır. Ek olarak yaşayan hukuk, devletin değil toplumsal yaşamın ve etkileşimin ürettiği kurallar olarak geliştirilmiş bir hukuk sosyolojisi yaklaşımı olarak anlaşılmaktadır.","PeriodicalId":503976,"journal":{"name":"Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi","volume":"42 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139181565","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}