Plastik atıkların mikroplastik oluşumuna katkıda bulunan kaynaklar çeşitlidir ve kullanılmış ambalaj malzemeleri, bozunmuş tekstiller ve büyük plastik ürünlerinin parçalanması gibi faktörlerden meydana gelir. Bu plastikler, bir kere çevreye salındıklarında, abiyotik (canlı olmayan) ve biyotik (canlı) faktörler tarafından etkileşime girer ve mikroplastik formuna dönüşerek karasal ve sucul ekosistemlerde yaygın bir şekilde bulunur. Mikroplastiklerin çevresel etkisi uzun bir süredir bilinmekle birlikte, mikroplastik araştırmalarındaki artış, kaynakları, dağılımları ve potansiyel sonuçları daha detaylı bir şekilde anlama ihtiyacını öne çıkarmaktadır. Bu karmaşık sorunun ele alınması, çevre bilimleri, kimya ve ekoloji gibi alanlardaki uzmanlıkların disiplinlerarası işbirliğini gerektirir. Mikroplastik kirliliğini azaltma çabaları, geliştirilmiş atık yönetimi uygulamalarını, sürdürülebilir malzeme tasarımını ve bilinçli politika oluşturmayı içeren bütünlüklü bir yaklaşımı gerektirir. Bilimsel topluluk, plastik atıklardan mikroplastik oluşumunun karmaşıklıklarını çözerek, etkili kirlilik önleme ve çevre koruma stratejilerine rehberlik edecek kritik içgörüler sunabilir. Bu noktada, özellikle bilgi ve tecrübelerin etik çerçevede paylaşılmasına önem verilmeli ve akademik dürüstlük ilkelerine riayet edilmelidir. Mikroplastiklerin plastik atıklardan türemesi, çeşitli fiziksel ve kimyasal mekanizmalar tarafından şekillendirilen birçok katmanlı bir süreçtir. Bu süreçleri anlamak, mikroplastik kirliliğini sınırlama ve ekosistemleri koruma stratejileri geliştirmek için temel bir gerekliliktir. Mikroplastik araştırmalarının disiplinlerarası doğası, bilimsel alanları aşan bütünlük gerektiren bir yaklaşımı zorunlu kılar. Devam eden ve gelecekteki araştırma çabaları, mevcut metodolojilerin geliştirilmesine, metodolojik tutarsızlıkların ele alınmasına ve çalışmalardaki karşılaştırılabilirliği artırmak için standart bir çerçevenin oluşturulmasına odaklanmalıdır. Teknolojik ilerlemeler, sıkı metodoloji doğrulama ile birleştirildiğinde, mikroplastik tespiti ve analizi ile ilişkili karmaşık sorunların kapsamlı bir anlayışına ulaşmada önemli bir rol oynayacaktır. Bu derleme, mikroplastiklerle ilgili detaylı içgörüler sunarak, gelecekteki araştırmalar için metodolojiler önererek ve mikroplastik kirliliği sorununu ele almak için birleşik bir yaklaşımı savunarak özellikle Türkiye'deki mikroplastikler konusundaki tartışmaya önemli ölçüde katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
{"title":"Mikroplastik Tespitinde Güncel Stratejiler: Türkiye Örneği","authors":"Mert Soysal","doi":"10.53472/jenas.1439410","DOIUrl":"https://doi.org/10.53472/jenas.1439410","url":null,"abstract":"Plastik atıkların mikroplastik oluşumuna katkıda bulunan kaynaklar çeşitlidir ve kullanılmış ambalaj malzemeleri, bozunmuş tekstiller ve büyük plastik ürünlerinin parçalanması gibi faktörlerden meydana gelir. Bu plastikler, bir kere çevreye salındıklarında, abiyotik (canlı olmayan) ve biyotik (canlı) faktörler tarafından etkileşime girer ve mikroplastik formuna dönüşerek karasal ve sucul ekosistemlerde yaygın bir şekilde bulunur. Mikroplastiklerin çevresel etkisi uzun bir süredir bilinmekle birlikte, mikroplastik araştırmalarındaki artış, kaynakları, dağılımları ve potansiyel sonuçları daha detaylı bir şekilde anlama ihtiyacını öne çıkarmaktadır. Bu karmaşık sorunun ele alınması, çevre bilimleri, kimya ve ekoloji gibi alanlardaki uzmanlıkların disiplinlerarası işbirliğini gerektirir. Mikroplastik kirliliğini azaltma çabaları, geliştirilmiş atık yönetimi uygulamalarını, sürdürülebilir malzeme tasarımını ve bilinçli politika oluşturmayı içeren bütünlüklü bir yaklaşımı gerektirir. Bilimsel topluluk, plastik atıklardan mikroplastik oluşumunun karmaşıklıklarını çözerek, etkili kirlilik önleme ve çevre koruma stratejilerine rehberlik edecek kritik içgörüler sunabilir. Bu noktada, özellikle bilgi ve tecrübelerin etik çerçevede paylaşılmasına önem verilmeli ve akademik dürüstlük ilkelerine riayet edilmelidir. Mikroplastiklerin plastik atıklardan türemesi, çeşitli fiziksel ve kimyasal mekanizmalar tarafından şekillendirilen birçok katmanlı bir süreçtir. Bu süreçleri anlamak, mikroplastik kirliliğini sınırlama ve ekosistemleri koruma stratejileri geliştirmek için temel bir gerekliliktir. Mikroplastik araştırmalarının disiplinlerarası doğası, bilimsel alanları aşan bütünlük gerektiren bir yaklaşımı zorunlu kılar. Devam eden ve gelecekteki araştırma çabaları, mevcut metodolojilerin geliştirilmesine, metodolojik tutarsızlıkların ele alınmasına ve çalışmalardaki karşılaştırılabilirliği artırmak için standart bir çerçevenin oluşturulmasına odaklanmalıdır. Teknolojik ilerlemeler, sıkı metodoloji doğrulama ile birleştirildiğinde, mikroplastik tespiti ve analizi ile ilişkili karmaşık sorunların kapsamlı bir anlayışına ulaşmada önemli bir rol oynayacaktır. Bu derleme, mikroplastiklerle ilgili detaylı içgörüler sunarak, gelecekteki araştırmalar için metodolojiler önererek ve mikroplastik kirliliği sorununu ele almak için birleşik bir yaklaşımı savunarak özellikle Türkiye'deki mikroplastikler konusundaki tartışmaya önemli ölçüde katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.","PeriodicalId":507875,"journal":{"name":"JENAS Journal of Environmental and Natural Studies","volume":"6 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140964097","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kentlerin gelişiminde şehirlerarası ulaşım olanaklarının önemli bir rolü vardır. Cumhuriyet ile birlikte genişletilen demiryolu ağı ve kurulan sanayi tesisleri kentlerin gelişmesinde atılan önemli adımlardan biridir. İnsanlık tarihini değiştiren endüstri devriminin en önemli tamamlayıcısı olan demiryolları; yapıldıkları dönemin mimarisi, teknolojisi, yapım tekniği, toplumun sosyo-kültürel yapısı gibi birçok alanda fikir sahibi olmamızı sağlamaktadır. Yapıldıkları dönemde ve kullanıldıkları süreç boyunca demiryolu yapıları kentlerin simgesel yapılarından olmuş ve kentlinin hafızasında önemli bir yer edinmiştir. Demiryolu taşımacılığıyla ilgili her türlü yapı, mobilya, belge ve dokümanın korunması, gelecek kuşaklara aktarılması önem arz etmektedir. Somut ve somut olmayan kültürel miras değerlerine sahip kentler için demiryollarının ne kadar önemli olduğunu ve bunu sürdürmek için kentlinin kollektif belleğindeki durumunu incelemek gerektiğinin üzerinde durularak Sivas demiryolu yerleşkesi ve Cer Atölyesi örneği üzerinden irdelenmiştir. Demiryolu kültürü, ancak paylaşıldığı noktada çoğalacak ve toplumsal hafızalardaki yerini her zaman diri tutacaktır. Bu çalışma kapsamında kentlerin en önemli toplumsal ve fiziksel bileşeni olan demiryollarının, geçmişte ve günümüzde kolektif bellekteki yerini sorgulayarak somut ve somut olmayan kültürel miras ögelerini ortaya çıkarmak amaçlanmaktadır. Bu tez çalışmasında; öncelikle konu ile ilgili yapılan literatür taramasından sonra, demiryolu ve kent ilişkisini sorgulamak amacıyla Sivas kentinin fiziksel analizinde bu durum irdelenmiştir. Kevin Lynch’in ‘Kent İmgesi Parametreleri’ üzerinden analizler yapılarak; yollar, sınır/kenarlar, bölgeler, işaret ögeleri ve odak/düğüm noktaları belirlenmiştir. Analiz sonrasında Sivas demiryolu yerleşkesi ve Cer Atölyesi’nin (TÜRASAŞ) anket sorularına öncülük edecek parametreler belirlenmiştir. Belirlenen parametreler, odak noktaları ve işaret ögelerinin kolektif bellekteki yerini sorgulamak amacıyla anket soruları hazırlanmıştır. Demiryollarının somut ve somut olmayan kültürel miras değerlerinin kolektif bellekteki yeri anket sorularıyla belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda, bu alanın kentlinin hafızasındaki yeri üzerindeki etkileriyle beraber, farklı bakış açıları ortaya koymaktadır.
{"title":"Demiryollarının Somut ve Somut Olmayan Kültürel Miras Değerlerinin Kolektif Bellekteki Yeri: Sivas Demiryolu Yerleşkesi Örneği","authors":"Ayşenur Ede, Ayşen Çelen Öztürk","doi":"10.53472/jenas.1451980","DOIUrl":"https://doi.org/10.53472/jenas.1451980","url":null,"abstract":"Kentlerin gelişiminde şehirlerarası ulaşım olanaklarının önemli bir rolü vardır. Cumhuriyet ile birlikte genişletilen demiryolu ağı ve kurulan sanayi tesisleri kentlerin gelişmesinde atılan önemli adımlardan biridir. İnsanlık tarihini değiştiren endüstri devriminin en önemli tamamlayıcısı olan demiryolları; yapıldıkları dönemin mimarisi, teknolojisi, yapım tekniği, toplumun sosyo-kültürel yapısı gibi birçok alanda fikir sahibi olmamızı sağlamaktadır. Yapıldıkları dönemde ve kullanıldıkları süreç boyunca demiryolu yapıları kentlerin simgesel yapılarından olmuş ve kentlinin hafızasında önemli bir yer edinmiştir. Demiryolu taşımacılığıyla ilgili her türlü yapı, mobilya, belge ve dokümanın korunması, gelecek kuşaklara aktarılması önem arz etmektedir. Somut ve somut olmayan kültürel miras değerlerine sahip kentler için demiryollarının ne kadar önemli olduğunu ve bunu sürdürmek için kentlinin kollektif belleğindeki durumunu incelemek gerektiğinin üzerinde durularak Sivas demiryolu yerleşkesi ve Cer Atölyesi örneği üzerinden irdelenmiştir. Demiryolu kültürü, ancak paylaşıldığı noktada çoğalacak ve toplumsal hafızalardaki yerini her zaman diri tutacaktır. Bu çalışma kapsamında kentlerin en önemli toplumsal ve fiziksel bileşeni olan demiryollarının, geçmişte ve günümüzde kolektif bellekteki yerini sorgulayarak somut ve somut olmayan kültürel miras ögelerini ortaya çıkarmak amaçlanmaktadır. Bu tez çalışmasında; öncelikle konu ile ilgili yapılan literatür taramasından sonra, demiryolu ve kent ilişkisini sorgulamak amacıyla Sivas kentinin fiziksel analizinde bu durum irdelenmiştir. Kevin Lynch’in ‘Kent İmgesi Parametreleri’ üzerinden analizler yapılarak; yollar, sınır/kenarlar, bölgeler, işaret ögeleri ve odak/düğüm noktaları belirlenmiştir. Analiz sonrasında Sivas demiryolu yerleşkesi ve Cer Atölyesi’nin (TÜRASAŞ) anket sorularına öncülük edecek parametreler belirlenmiştir. Belirlenen parametreler, odak noktaları ve işaret ögelerinin kolektif bellekteki yerini sorgulamak amacıyla anket soruları hazırlanmıştır. Demiryollarının somut ve somut olmayan kültürel miras değerlerinin kolektif bellekteki yeri anket sorularıyla belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma sonucunda, bu alanın kentlinin hafızasındaki yeri üzerindeki etkileriyle beraber, farklı bakış açıları ortaya koymaktadır.","PeriodicalId":507875,"journal":{"name":"JENAS Journal of Environmental and Natural Studies","volume":"10 35","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140696109","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
While the healthcare industry is struggling with environmental impacts, it is also trying to bring together holistic design practices to create sustainable, patient-centered and ecologically responsible, energy-efficient healthcare areas. With the increase in studies focusing on the positive effects of the ecological design approach on the well-being and recovery processes of patients, the integration of green elements into healthcare structures becomes even more important. Integration of environmentally responsible design (ERD) principles into hospital interior design; It contributes significantly to reducing carbon emissions, resource consumption and environmental waste. At the same time; by optimizing energy-efficient systems, adopting sustainable materials, and creating patient-centered healing spaces by utilizing natural light and natural ventilation, it can be both contributed to the treatment process and reduce carbon footprints. This study proposes a new approach that integrates ERD elements with healthcare interior design. Recognizing that the built environment and human health are interconnected, the research examines innovative design strategies to promote healing through environmentally responsible interior design (ERID). The focus of this approach is on combining ERD strategies such as healing design, patient-centered design, evidence-based design and the use of sustainable materials, daylight, natural ventilation, energy-efficient design, sustainable design, biophilic design. As a result of this integration, by drawing attention to the role that patient-centered green interior designs play in improving the health and well-being of patients and the efforts to minimize the negative effects of hospitals on the environment. Also, it is aimed to encourage the health and construction sectors in this sense and proposed a path towards a green future.
{"title":"The Role of Environmentally Responsible Interior Design in Healthcare for Enhanced Patient Well-being","authors":"Esra Bayır","doi":"10.53472/jenas.1384245","DOIUrl":"https://doi.org/10.53472/jenas.1384245","url":null,"abstract":"While the healthcare industry is struggling with environmental impacts, it is also trying to bring together holistic design practices to create sustainable, patient-centered and ecologically responsible, energy-efficient healthcare areas. With the increase in studies focusing on the positive effects of the ecological design approach on the well-being and recovery processes of patients, the integration of green elements into healthcare structures becomes even more important. Integration of environmentally responsible design (ERD) principles into hospital interior design; It contributes significantly to reducing carbon emissions, resource consumption and environmental waste. At the same time; by optimizing energy-efficient systems, adopting sustainable materials, and creating patient-centered healing spaces by utilizing natural light and natural ventilation, it can be both contributed to the treatment process and reduce carbon footprints. This study proposes a new approach that integrates ERD elements with healthcare interior design. Recognizing that the built environment and human health are interconnected, the research examines innovative design strategies to promote healing through environmentally responsible interior design (ERID). The focus of this approach is on combining ERD strategies such as healing design, patient-centered design, evidence-based design and the use of sustainable materials, daylight, natural ventilation, energy-efficient design, sustainable design, biophilic design. As a result of this integration, by drawing attention to the role that patient-centered green interior designs play in improving the health and well-being of patients and the efforts to minimize the negative effects of hospitals on the environment. Also, it is aimed to encourage the health and construction sectors in this sense and proposed a path towards a green future.","PeriodicalId":507875,"journal":{"name":"JENAS Journal of Environmental and Natural Studies","volume":"44 33","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140701713","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The aim of this study is to reveal the issue of stray animals from the volunteers’ viewpoint and determine the views and suggestions of volunteers who struggle for the rights of stray animals in Turkey. For this, a study based on qualitative research techniques was carried out with participants who voluntarily work for stray animals. Among the qualitative research patterns, case study pattern, semi-structured interview as data gathering tool, among nonprobable choice method, snowball method as data gathering tool were chosen. All the data which were acquired with semi-structured profoundly interviews were analyzed by descriptive analyzing method. This study does not reveal that fact issue of stray animals in cities of Turkey but reveals the issues of stray animals themselves and also the volunteers who have been striving for stray animals voluntarily. The issue of stray animals in Turkey is rooted mainly in local governments’ executions. It is emphasized one more time that the current executions of local governments are inadequate to be able to solve the issues of stray animals. The most important cause for this is that local governments’ not having applied the process of sterilization effectively and thus, the population of stray animals cannot be taken under control. The other significant causes are inefficiency of animal shelters run by local governments during the treatment, the unawareness of the people in the public and the nonlegal applications done by the local governments through stray animals. According to the volunteers, this issue can be handled by the state. The solution for this issue is effective sterilization and the rising awareness of the people. Eventually, it does not matter whether the solution for the issues about stray animals or the solution for issues which stray animals face, local and central governments have plenty of duties. But the main actor for this is the central government.
{"title":"A Qualitative Study: Issue(s) of Stray Animal(s) in Turkey from the Point of View of Volunteers","authors":"Okşan Tandoğan","doi":"10.53472/jenas.1424672","DOIUrl":"https://doi.org/10.53472/jenas.1424672","url":null,"abstract":"The aim of this study is to reveal the issue of stray animals from the volunteers’ viewpoint and determine the views and suggestions of volunteers who struggle for the rights of stray animals in Turkey. For this, a study based on qualitative research techniques was carried out with participants who voluntarily work for stray animals. Among the qualitative research patterns, case study pattern, semi-structured interview as data gathering tool, among nonprobable choice method, snowball method as data gathering tool were chosen. All the data which were acquired with semi-structured profoundly interviews were analyzed by descriptive analyzing method. This study does not reveal that fact issue of stray animals in cities of Turkey but reveals the issues of stray animals themselves and also the volunteers who have been striving for stray animals voluntarily. The issue of stray animals in Turkey is rooted mainly in local governments’ executions. It is emphasized one more time that the current executions of local governments are inadequate to be able to solve the issues of stray animals. The most important cause for this is that local governments’ not having applied the process of sterilization effectively and thus, the population of stray animals cannot be taken under control. The other significant causes are inefficiency of animal shelters run by local governments during the treatment, the unawareness of the people in the public and the nonlegal applications done by the local governments through stray animals. According to the volunteers, this issue can be handled by the state. The solution for this issue is effective sterilization and the rising awareness of the people. Eventually, it does not matter whether the solution for the issues about stray animals or the solution for issues which stray animals face, local and central governments have plenty of duties. But the main actor for this is the central government.","PeriodicalId":507875,"journal":{"name":"JENAS Journal of Environmental and Natural Studies","volume":"46 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140700617","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma kapsamında Besni (Adıyaman) ilçesinin geofit çeşitliliğinin dağılımı araştırıldı. Türler ve/veya habitatları üzerindeki tehdit faktörü belirlendi ve korumaya yönelik önerilerde bulunuldu. 2018-2023 yılları arasında araştırma alanından toplanan 235 geofit bitki örneğinin sistematik değerlendirilmesi sonucu 29 familya ve 59 cinse ait 130 tür ve türaltı takson tespit edildi. Bunların %3,07’si Pteridophyta bölümüne, %23,07’si Magnoliopsida (Dicotyledon) sınıfına ve %73,84’ü Liliopsida (Monocotyledon) sınıfına aittir. En çok takson içeren familyaların tüm familyalar içindeki oranı Asparagaceae %16,92, Orchidaceae %13,84, Iridaceae %8,46, Ranunculaceae %8,46, Amaryllidaceae %8,46 ve Liliaceae %7,69’dur. En çok takson içeren cinsler sırasıyla Ranunculus (9), Allium (9), Ophrys (7), Ornithogalum (6), Crocus (5), ve Colchicum (5)’dir. Geofitlerin %36,15’i bulblu, %30,76’sı tuberli, %23,84’ü rizomlu ve %9,23’ü kormludur. Taksonların %43,07’si İran-Turan, %13,07’ü Doğu Akdeniz, %9,23’ü Akdeniz ve %4,61’i Avrupa-Sibirya elementidir. Bölgesi belirlenemeyen ya da çok bölgeli taksonların oranı %30’dur. Besni ilçesi geofit takson çeşitliliği bakımından zengindir (10,15 takson sayısı/100 km2). Taksonlar büyük oranda 700 m ve 900 m arasında değişen yükseltilerde doğal yayılış göstermektedir ve kış yağışları, ilkbahar yağmurları ve sonbahar yağmurları ile çiçeklenmektedir (%81,81’i ilkbahar, %9,09’u sonbahar %8,48’i kış ve %0,6’ı yaz). Endemizm oranı %12,30’dur. Besni’de yayılış gösteren geofitler ve/veya habitatları üzerindeki tehdit oluşturan unsurları şunlardır: %20 tarımsal faaliyet, %16,92 rekrasyon alanı, %13,84 aşırı otlatma, %13,07 aşırı toplama, %10,76 endüstriyel alan, %6,92 yabanıl hayvan baskısı, %5,38 yol açma ve yol genişletme, %4,61 kentleşme, %3,07 ormansızlaştırma, %3,07 kirlilik ve %2,3 bataklık kurutma. Türler üzerindeki en büyük tehdit antropojenik etki kaynaklı habitat tahribatıdır.
{"title":"Besni (Adıyaman) İlçesinde Doğal Yayılış Gösteren Geofitlerin Dağılımı ve Korunması","authors":"Şener Özcan","doi":"10.53472/jenas.1450957","DOIUrl":"https://doi.org/10.53472/jenas.1450957","url":null,"abstract":"Bu çalışma kapsamında Besni (Adıyaman) ilçesinin geofit çeşitliliğinin dağılımı araştırıldı. Türler ve/veya habitatları üzerindeki tehdit faktörü belirlendi ve korumaya yönelik önerilerde bulunuldu. 2018-2023 yılları arasında araştırma alanından toplanan 235 geofit bitki örneğinin sistematik değerlendirilmesi sonucu 29 familya ve 59 cinse ait 130 tür ve türaltı takson tespit edildi. Bunların %3,07’si Pteridophyta bölümüne, %23,07’si Magnoliopsida (Dicotyledon) sınıfına ve %73,84’ü Liliopsida (Monocotyledon) sınıfına aittir. En çok takson içeren familyaların tüm familyalar içindeki oranı Asparagaceae %16,92, Orchidaceae %13,84, Iridaceae %8,46, Ranunculaceae %8,46, Amaryllidaceae %8,46 ve Liliaceae %7,69’dur. En çok takson içeren cinsler sırasıyla Ranunculus (9), Allium (9), Ophrys (7), Ornithogalum (6), Crocus (5), ve Colchicum (5)’dir. Geofitlerin %36,15’i bulblu, %30,76’sı tuberli, %23,84’ü rizomlu ve %9,23’ü kormludur. Taksonların %43,07’si İran-Turan, %13,07’ü Doğu Akdeniz, %9,23’ü Akdeniz ve %4,61’i Avrupa-Sibirya elementidir. Bölgesi belirlenemeyen ya da çok bölgeli taksonların oranı %30’dur. Besni ilçesi geofit takson çeşitliliği bakımından zengindir (10,15 takson sayısı/100 km2). Taksonlar büyük oranda 700 m ve 900 m arasında değişen yükseltilerde doğal yayılış göstermektedir ve kış yağışları, ilkbahar yağmurları ve sonbahar yağmurları ile çiçeklenmektedir (%81,81’i ilkbahar, %9,09’u sonbahar %8,48’i kış ve %0,6’ı yaz). Endemizm oranı %12,30’dur. Besni’de yayılış gösteren geofitler ve/veya habitatları üzerindeki tehdit oluşturan unsurları şunlardır: %20 tarımsal faaliyet, %16,92 rekrasyon alanı, %13,84 aşırı otlatma, %13,07 aşırı toplama, %10,76 endüstriyel alan, %6,92 yabanıl hayvan baskısı, %5,38 yol açma ve yol genişletme, %4,61 kentleşme, %3,07 ormansızlaştırma, %3,07 kirlilik ve %2,3 bataklık kurutma. Türler üzerindeki en büyük tehdit antropojenik etki kaynaklı habitat tahribatıdır.","PeriodicalId":507875,"journal":{"name":"JENAS Journal of Environmental and Natural Studies","volume":"68 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140705045","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Son yirmi yılda Türkiye’de meydana gelen depremler sonrası gündeme gelen ve yoğun tartışılan kentsel dönüşüm kavramı, kısa zaman içinde tekrar gündemden düşmektedir. Kentsel dönüşüm adı altında kentsel mekanda yapılan uygulamalar ise çoğunlukla yüksek nitelikli konutların yer aldığı projeler olarak dikkat çekmektedir. Kentsel dönüşüm için çıkarılan yasalar kullanılarak yapılan bu rant projeleri, bütünlükten kopuk ve çoğu zaman kentin kimliğine aykırı yapılar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu projelerden elde edilen gelirler ise kentlerin afetlere dayanıklı hale getirilmesine yönelik çalışmalarda da kullanılmamaktadır. Stratejik yönetim yaklaşımı ile Kent merkezlerinde yer alan potansiyel alanları tespit edilerek ve bu alanlardan üretilecek değeri/rantı çöküntü ya da gecekondu alanlarının dönüşümünde kullanılması mümkündür. Bu makalede, ketnsel rantın arz-talep dengesi gözetilerek yeniden ele alınması ve üretilecek rant ile kamuya herhangi bir yük getirmeden, barınma hakkı kapsamında, insanlara belirli şartlara bağlı olarak oturdukları konutları bedelsiz yenileyecek bir model önerisi sunulmaktadır. Önerilen strateji ile yerleşim bütününde sürdürülebilir bir kentsel dönüşüm döngüsü oluşturarak, kent bütününde kentsel dönüşümü sağlamak mümkün olacaktır. Aynı zamanda bu tür uygulamalar kentsel rantın toplum yararına ve yine kent için kullanılmasına olanak sağlayarak kamuya olan güvenin artması sonucunu doğuracaktır. Makalede yer alan önerme için Şişli İlçesi örnek olarak seçilmiş ve ilçe bütününde kentsel dönüşüm stratejisi oluşturulmuştur. Bu kapsamda, kentin değer yaratma potansiyeli olan bölgeleri tespit edilerek bu bölgelerden elde edilen kentsel gelirin diğer bölgelerdeki kentsel dönüşümü finanse edecek bir model geliştirilmiştir.
{"title":"Yerel Yönetimlerde Kentsel Dönüşüm Strateji Önermesi Şişli Örneği","authors":"Birol Alas, İlker Çelebi","doi":"10.53472/jenas.1412737","DOIUrl":"https://doi.org/10.53472/jenas.1412737","url":null,"abstract":"Son yirmi yılda Türkiye’de meydana gelen depremler sonrası gündeme gelen ve yoğun tartışılan kentsel dönüşüm kavramı, kısa zaman içinde tekrar gündemden düşmektedir. Kentsel dönüşüm adı altında kentsel mekanda yapılan uygulamalar ise çoğunlukla yüksek nitelikli konutların yer aldığı projeler olarak dikkat çekmektedir. Kentsel dönüşüm için çıkarılan yasalar kullanılarak yapılan bu rant projeleri, bütünlükten kopuk ve çoğu zaman kentin kimliğine aykırı yapılar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu projelerden elde edilen gelirler ise kentlerin afetlere dayanıklı hale getirilmesine yönelik çalışmalarda da kullanılmamaktadır. Stratejik yönetim yaklaşımı ile Kent merkezlerinde yer alan potansiyel alanları tespit edilerek ve bu alanlardan üretilecek değeri/rantı çöküntü ya da gecekondu alanlarının dönüşümünde kullanılması mümkündür. Bu makalede, ketnsel rantın arz-talep dengesi gözetilerek yeniden ele alınması ve üretilecek rant ile kamuya herhangi bir yük getirmeden, barınma hakkı kapsamında, insanlara belirli şartlara bağlı olarak oturdukları konutları bedelsiz yenileyecek bir model önerisi sunulmaktadır. Önerilen strateji ile yerleşim bütününde sürdürülebilir bir kentsel dönüşüm döngüsü oluşturarak, kent bütününde kentsel dönüşümü sağlamak mümkün olacaktır. Aynı zamanda bu tür uygulamalar kentsel rantın toplum yararına ve yine kent için kullanılmasına olanak sağlayarak kamuya olan güvenin artması sonucunu doğuracaktır. Makalede yer alan önerme için Şişli İlçesi örnek olarak seçilmiş ve ilçe bütününde kentsel dönüşüm stratejisi oluşturulmuştur. Bu kapsamda, kentin değer yaratma potansiyeli olan bölgeleri tespit edilerek bu bölgelerden elde edilen kentsel gelirin diğer bölgelerdeki kentsel dönüşümü finanse edecek bir model geliştirilmiştir.","PeriodicalId":507875,"journal":{"name":"JENAS Journal of Environmental and Natural Studies","volume":"59 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140733345","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İnsanoğlu tarihin her döneminde çeşitli afetlerin sonucu olarak can ve mal kayıpları ile karşılaşmıştır. Ülkemizde deprem, heyelan, sel, yangın gibi afetler sıklıkla yaşanmaktadır. Afet sonrasında hayatta kalanlar sosyo-ekonomik ve çevresel sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bunlardan biri olan ve temel ihtiyaç olarak belirtilen barınma sorununun öncelikle giderilmesi gerekmektedir. Afet sonrası yaşamın normale dönmesi için yerleşimin yeniden kurulması büyük önem taşımaktadır. Afet yaşanan yerin tekrar yapılanmaya uygun olmaması nedeniyle yerleşimlerin yer değiştirmesi mümkün olmaktadır. Çalışmada, 1979 yılında yaşanan yangın sonucunda yer değiştiren Ankara ili Beypazarı ilçesinde bulunan Sekli köyü ele alınmaktadır. Afet sonrası yeniden yapılan yerleşim yeri ve önceki yerleşim alanı karşılaştırılarak, sosyal, ekonomik ve fiziksel açıdan uygunluklar ve sorunlar değerlendirilmekte, öneriler geliştirilmektedir. Sekli’de afet sonrası yerleşim yeri ve konutların mimari özellikleri yangın öncesi yaşam alanından farklılık göstermektedir. Yaşanan yangın sonucunda köyün güneyinde düz ve düze yakın alanda yer seçilmiş, konutlar geleneksel konut dokudan farklı olarak inşa edilmiş, yörenin topoğrafik özellikleri, sosyo-ekonomik yapısı göz ardı edilmiştir. Yangın sonuçları ağır olan ve özellikle kırsal bölgelerde daha hızlı yayılan, köyün ya da mahallenin tamamının yanmasına neden olan bir olgudur. Dolayısıyla afet sonrasında ekolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri dikkate alan planlama ve uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır.
{"title":"Afet Sonrası Taşınan Yerleşmelerin Değerlendirilmesi: Sekli Köyü (Beypazarı) Örneği","authors":"Canan Koç, Ahmet Koç","doi":"10.53472/jenas.1412321","DOIUrl":"https://doi.org/10.53472/jenas.1412321","url":null,"abstract":"İnsanoğlu tarihin her döneminde çeşitli afetlerin sonucu olarak can ve mal kayıpları ile karşılaşmıştır. Ülkemizde deprem, heyelan, sel, yangın gibi afetler sıklıkla yaşanmaktadır. Afet sonrasında hayatta kalanlar sosyo-ekonomik ve çevresel sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bunlardan biri olan ve temel ihtiyaç olarak belirtilen barınma sorununun öncelikle giderilmesi gerekmektedir. Afet sonrası yaşamın normale dönmesi için yerleşimin yeniden kurulması büyük önem taşımaktadır. Afet yaşanan yerin tekrar yapılanmaya uygun olmaması nedeniyle yerleşimlerin yer değiştirmesi mümkün olmaktadır. Çalışmada, 1979 yılında yaşanan yangın sonucunda yer değiştiren Ankara ili Beypazarı ilçesinde bulunan Sekli köyü ele alınmaktadır. Afet sonrası yeniden yapılan yerleşim yeri ve önceki yerleşim alanı karşılaştırılarak, sosyal, ekonomik ve fiziksel açıdan uygunluklar ve sorunlar değerlendirilmekte, öneriler geliştirilmektedir. Sekli’de afet sonrası yerleşim yeri ve konutların mimari özellikleri yangın öncesi yaşam alanından farklılık göstermektedir. Yaşanan yangın sonucunda köyün güneyinde düz ve düze yakın alanda yer seçilmiş, konutlar geleneksel konut dokudan farklı olarak inşa edilmiş, yörenin topoğrafik özellikleri, sosyo-ekonomik yapısı göz ardı edilmiştir. Yangın sonuçları ağır olan ve özellikle kırsal bölgelerde daha hızlı yayılan, köyün ya da mahallenin tamamının yanmasına neden olan bir olgudur. Dolayısıyla afet sonrasında ekolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri dikkate alan planlama ve uygulamalara ihtiyaç duyulmaktadır.","PeriodicalId":507875,"journal":{"name":"JENAS Journal of Environmental and Natural Studies","volume":"53 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140745231","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma, afet kavramına genel bir bakış ve toplumsal yaşamda afetlerle karşılaşılması sonucunda atılacak adımların önemini anlamayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda yerel ve küresel anlamda kentsel afet stratejilerinde yönetim ve organizasyon hazırlıklarının neler olduğu, kentsel afet risk analizlerinin nasıl bir role sahip olduğu, çağdaş kent anlayışında afet yönetimi sürecinde evrensel ilkelerin hangi boyutları ortaya çıkardığı bu çalışmanın temel sorunsallarını oluşturmaktadır. Bu sorunsallar ışığında, çalışmada, kentlerde yaşanması muhtemel afetler sonucunda karşılaşılabilecek insani krizlere karşı, gelecek odaklı acil durum hazırlığı yapılması yönünde hazırlık kültürünün oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, bu esasla kentlerde afet risk analizleri ile akıllı kent modellerinin giderek değerli hale geldiği tespitleri yapılmıştır. Afetlerin yaşandığı süreçler ve bunun sonucunda ortaya konulan deneyimler, kentsel afet yönetiminde yeni vizyonların oluşturulmasının merkezi bir role sahip olduğu hususları nitel araştırma yöntemlerinden literatür taraması yapılarak teorik bir çerçevede ortaya konulmaya çalışılmıştır.
{"title":"Afet Yönetimi ve Kentlerde Afetler Açısından Geliştirilen Gelecek Odaklı Dinamik Yönetim Anlayışları","authors":"Göksel Marşap","doi":"10.53472/jenas.1389621","DOIUrl":"https://doi.org/10.53472/jenas.1389621","url":null,"abstract":"Bu çalışma, afet kavramına genel bir bakış ve toplumsal yaşamda afetlerle karşılaşılması sonucunda atılacak adımların önemini anlamayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda yerel ve küresel anlamda kentsel afet stratejilerinde yönetim ve organizasyon hazırlıklarının neler olduğu, kentsel afet risk analizlerinin nasıl bir role sahip olduğu, çağdaş kent anlayışında afet yönetimi sürecinde evrensel ilkelerin hangi boyutları ortaya çıkardığı bu çalışmanın temel sorunsallarını oluşturmaktadır. Bu sorunsallar ışığında, çalışmada, kentlerde yaşanması muhtemel afetler sonucunda karşılaşılabilecek insani krizlere karşı, gelecek odaklı acil durum hazırlığı yapılması yönünde hazırlık kültürünün oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, bu esasla kentlerde afet risk analizleri ile akıllı kent modellerinin giderek değerli hale geldiği tespitleri yapılmıştır. Afetlerin yaşandığı süreçler ve bunun sonucunda ortaya konulan deneyimler, kentsel afet yönetiminde yeni vizyonların oluşturulmasının merkezi bir role sahip olduğu hususları nitel araştırma yöntemlerinden literatür taraması yapılarak teorik bir çerçevede ortaya konulmaya çalışılmıştır.","PeriodicalId":507875,"journal":{"name":"JENAS Journal of Environmental and Natural Studies","volume":" 20","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139139324","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkiye’de ormanlar, ormancılıktan farklı kullanımlara da konu olmaktadır. Karmaşık süreçlere tabii olan bu kullanımlar, ormanların kamu malı olarak özel niteliğinden ve koruma kullanma dengesinde önemli bir unsur olmasından kaynaklanmaktadır. Farklı hukuki düzenlemelerle farklı kurum ve kuruluşlara ve farklı amaçlarla öngörülen kullanma esasları ile koruma dengesinin sağlanıp sağlanamadığı konusu sıklıkla kamuoyu gündemine gelmektedir. Sürdürülebilir orman yönetimi olarak tanımlanan bu dengenin sağlanması konusu, mevzuatın ve onun pratikteki görünümüyle yakın ilişkilidir. Dolayısıyla öncelikle mevzuatın, bu konuda farklı kullanım esaslarını içeren hükümlerinin incelenmesi gereklidir. Çalışmada, orman mevzuatı koruma kullanma dengesi açısından analiz edilmiş ve ortaya öncelikle genel bir bakış açısı konulmuştur. Akabinde, orman tanımı, kapsamı ve ormanlardan yararlanma usul ve esaslarına değinilmiştir. Özellikle bina ve tesis yapımı üzerinde durulan yararlanma usullerinin yanı sıra orman alanlarının kullanımına yönelik diğer mevzuat hükümleri de dikkate alınmak suretiyle koruma-kullanma dengesi, sürdürülebilir ormancılık esasları bağlamında analiz edilmiştir. Bu analiz, ilgili temel kanunlara odaklanılarak bir puanlama sistemi ile gerçekleştirilmiş ve böylece sürdürülebilir ormancılığa dair mevzuatın yeterliliği ortaya koyulmuştur. Sonuçlar, koruma kullanma dengesinde, mevzuatın korumaya ağırlık vermeye başlayarak önemli ve büyük değişimin eşiğinde olduğu yönündedir.
{"title":"Sürdürülebilir Ormancılık Esasları Kapsamında Koruma-Kullanma Dengesine Dair Bir Mevzuat Analizi","authors":"Aynur Aydın, Nilay TULUKCU YILDIZBAŞ","doi":"10.53472/jenas.1387833","DOIUrl":"https://doi.org/10.53472/jenas.1387833","url":null,"abstract":"Türkiye’de ormanlar, ormancılıktan farklı kullanımlara da konu olmaktadır. Karmaşık süreçlere tabii olan bu kullanımlar, ormanların kamu malı olarak özel niteliğinden ve koruma kullanma dengesinde önemli bir unsur olmasından kaynaklanmaktadır. Farklı hukuki düzenlemelerle farklı kurum ve kuruluşlara ve farklı amaçlarla öngörülen kullanma esasları ile koruma dengesinin sağlanıp sağlanamadığı konusu sıklıkla kamuoyu gündemine gelmektedir. Sürdürülebilir orman yönetimi olarak tanımlanan bu dengenin sağlanması konusu, mevzuatın ve onun pratikteki görünümüyle yakın ilişkilidir. Dolayısıyla öncelikle mevzuatın, bu konuda farklı kullanım esaslarını içeren hükümlerinin incelenmesi gereklidir. Çalışmada, orman mevzuatı koruma kullanma dengesi açısından analiz edilmiş ve ortaya öncelikle genel bir bakış açısı konulmuştur. Akabinde, orman tanımı, kapsamı ve ormanlardan yararlanma usul ve esaslarına değinilmiştir. Özellikle bina ve tesis yapımı üzerinde durulan yararlanma usullerinin yanı sıra orman alanlarının kullanımına yönelik diğer mevzuat hükümleri de dikkate alınmak suretiyle koruma-kullanma dengesi, sürdürülebilir ormancılık esasları bağlamında analiz edilmiştir. Bu analiz, ilgili temel kanunlara odaklanılarak bir puanlama sistemi ile gerçekleştirilmiş ve böylece sürdürülebilir ormancılığa dair mevzuatın yeterliliği ortaya koyulmuştur. Sonuçlar, koruma kullanma dengesinde, mevzuatın korumaya ağırlık vermeye başlayarak önemli ve büyük değişimin eşiğinde olduğu yönündedir.","PeriodicalId":507875,"journal":{"name":"JENAS Journal of Environmental and Natural Studies","volume":" 48","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139144103","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Berfu SERDAROĞLU SUBAŞI, İbrahim Numan, Aynur ATMACA CAN
Günümüz İstanbul’unun sûreti ve şahsiyetindeki hızlı değişim ve dönüşüm sebebiyle şehrin asıl ruhunu idrak edebilmemiz, onu doğru bir kaynak vasıtasıyla okumamız ile mümkündür. Bunun için öncelikle İstanbul’u; belleklerde Osmanlı İstanbul’u yapan, şahsiyet kazandığı ve okunabildiği bir zaman kesitinde değerlendirmek yerinde olacaktır. Bunu yaparken şehre tek bir pencereden bakmayan, şehri her yönüyle tanıyan ve aktarabilen, yalnızca şehir tasvirleriyle değil o dönemi ruhuyla bize aktaran kaynaklardan faydalanmak çok önemlidir. Sâmiha Ayverdi, Osmanlı cemiyetini ve Osmanlı’nın İstanbul’unu derin bir bakış açısıyla ele aldığı için yerin ruhu kavramını okuyabilmemiz adına bizlere referans olacaktır. Sâmiha Ayverdi, kendi derinliğini yazılarında okuyabileceğimiz, İstanbul’a farklı bir perspektiften bakmamıza olanak sağlayacak engin görüşleriyle, kıymetli bir mütefekkirdir. Eski İstanbul’u arayan fakat göremeyen bizler için, yazdıklarının birer hayal ürününden ibaret olmadığını ve gelecek nesillere müktesebatını aktarma kaygısı olduğunu eserlerinde dile getirmiştir. Bu bağlamda yaşadığımız şehir ve şehrin hayatını oluşturan mahalle ortamı orada yaşayan insanların öncelik ve önemliliklerini meydana getirmektedir. İnsanın kendisi için tasarlamış olduğu şehri, mahallesi, evi kısacası çevresi, içinde bulunduğu toplumun kültür ve değer yargıları hakkında ışık tutmaktadır. Eski İstanbul’da mahalleler çevrenin bütünlüğünün verdiği zevki içine alan ve kültür doğa ilişkisinin doğrudan kurulup geliştiği alan olmuştur. Yerin ruhu kavramı da bu kültür ve değer yargıları üzerine kurulmuş, karakteri ve kimliği olan şehirlerde okunabilmektedir. Yerin ruhu, İstanbul’un her yerinde okunabiliyor olsa da özellikle mahalle ölçeğinde daha görünür vaziyettedir. İstanbul şehri bir mahalleler bütünüdür ve şehrin ruhu demek mahallelerin ruhu demektir. Bu bakış açısından yola çıkarak eski İstanbul'un mahallelerinde, yerin ruhu Sâmiha Ayverdi'nin perspektifinden değerlendirilmeye çalışılacaktır.
{"title":"İstanbul’un Yapılı Çevresini Oluşturan Mahallelerde Yerin Ruhunu Sâmiha Ayverdi’nin Perspektifinden Okumak","authors":"Berfu SERDAROĞLU SUBAŞI, İbrahim Numan, Aynur ATMACA CAN","doi":"10.53472/jenas.1382664","DOIUrl":"https://doi.org/10.53472/jenas.1382664","url":null,"abstract":"Günümüz İstanbul’unun sûreti ve şahsiyetindeki hızlı değişim ve dönüşüm sebebiyle şehrin asıl ruhunu idrak edebilmemiz, onu doğru bir kaynak vasıtasıyla okumamız ile mümkündür. Bunun için öncelikle İstanbul’u; belleklerde Osmanlı İstanbul’u yapan, şahsiyet kazandığı ve okunabildiği bir zaman kesitinde değerlendirmek yerinde olacaktır. Bunu yaparken şehre tek bir pencereden bakmayan, şehri her yönüyle tanıyan ve aktarabilen, yalnızca şehir tasvirleriyle değil o dönemi ruhuyla bize aktaran kaynaklardan faydalanmak çok önemlidir. Sâmiha Ayverdi, Osmanlı cemiyetini ve Osmanlı’nın İstanbul’unu derin bir bakış açısıyla ele aldığı için yerin ruhu kavramını okuyabilmemiz adına bizlere referans olacaktır. Sâmiha Ayverdi, kendi derinliğini yazılarında okuyabileceğimiz, İstanbul’a farklı bir perspektiften bakmamıza olanak sağlayacak engin görüşleriyle, kıymetli bir mütefekkirdir. Eski İstanbul’u arayan fakat göremeyen bizler için, yazdıklarının birer hayal ürününden ibaret olmadığını ve gelecek nesillere müktesebatını aktarma kaygısı olduğunu eserlerinde dile getirmiştir. Bu bağlamda yaşadığımız şehir ve şehrin hayatını oluşturan mahalle ortamı orada yaşayan insanların öncelik ve önemliliklerini meydana getirmektedir. İnsanın kendisi için tasarlamış olduğu şehri, mahallesi, evi kısacası çevresi, içinde bulunduğu toplumun kültür ve değer yargıları hakkında ışık tutmaktadır. Eski İstanbul’da mahalleler çevrenin bütünlüğünün verdiği zevki içine alan ve kültür doğa ilişkisinin doğrudan kurulup geliştiği alan olmuştur. Yerin ruhu kavramı da bu kültür ve değer yargıları üzerine kurulmuş, karakteri ve kimliği olan şehirlerde okunabilmektedir. Yerin ruhu, İstanbul’un her yerinde okunabiliyor olsa da özellikle mahalle ölçeğinde daha görünür vaziyettedir. İstanbul şehri bir mahalleler bütünüdür ve şehrin ruhu demek mahallelerin ruhu demektir. Bu bakış açısından yola çıkarak eski İstanbul'un mahallelerinde, yerin ruhu Sâmiha Ayverdi'nin perspektifinden değerlendirilmeye çalışılacaktır.","PeriodicalId":507875,"journal":{"name":"JENAS Journal of Environmental and Natural Studies","volume":"47 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139155063","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}