Pub Date : 2024-07-24DOI: 10.35379/cusosbil.1488673
Aline Sarıyıldız
À la fin de la Seconde Guerre mondiale, un renouveau dans l'enseignement des langues étrangères est devenu crucial, notamment pour le français langue étrangère (FLE). Ainsi, la France entreprend un travail de renouveau dans l'enseignement des langues étrangères, en particulier du FLE. Le Centre de recherche et d'étude pour la diffusion du français (Crédif), fondé en 1959, a joué un rôle majeur dans le développement du FLE. Il a mené des recherches linguistiques et pédagogiques, élaboré des méthodes innovantes, et assuré la formation de personnel spécialisé. Le français fondamental, initié dans les années 1950, visait à fournir un lexique de base pour l'enseignement de FLE et a été conçu à partir d'études statistiques basées sur la langue parlée au quotidien, avec une approche pragmatique. Le français fondamental a été largement utilisé en France et à l'étranger, notamment en Turquie, où il a influencé l'enseignement du français pendant des décennies. Cependant, il a également suscité des critiques, notamment pour son déséquilibre entre l'oral et l'écrit et son lexique limité. Malgré ses limites, le français fondamental a marqué un tournant dans l'enseignement du FLE, en mettant l'accent sur la communication orale et en influençant le développement de méthodologies pédagogiques innovantes.
{"title":"LE FRANÇAIS FONDAMENTAL : HISTORIQUE ET INFLUENCE","authors":"Aline Sarıyıldız","doi":"10.35379/cusosbil.1488673","DOIUrl":"https://doi.org/10.35379/cusosbil.1488673","url":null,"abstract":"À la fin de la Seconde Guerre mondiale, un renouveau dans l'enseignement des langues étrangères est devenu crucial, notamment pour le français langue étrangère (FLE). Ainsi, la France entreprend un travail de renouveau dans l'enseignement des langues étrangères, en particulier du FLE. Le Centre de recherche et d'étude pour la diffusion du français (Crédif), fondé en 1959, a joué un rôle majeur dans le développement du FLE. Il a mené des recherches linguistiques et pédagogiques, élaboré des méthodes innovantes, et assuré la formation de personnel spécialisé. Le français fondamental, initié dans les années 1950, visait à fournir un lexique de base pour l'enseignement de FLE et a été conçu à partir d'études statistiques basées sur la langue parlée au quotidien, avec une approche pragmatique. Le français fondamental a été largement utilisé en France et à l'étranger, notamment en Turquie, où il a influencé l'enseignement du français pendant des décennies. Cependant, il a également suscité des critiques, notamment pour son déséquilibre entre l'oral et l'écrit et son lexique limité. Malgré ses limites, le français fondamental a marqué un tournant dans l'enseignement du FLE, en mettant l'accent sur la communication orale et en influençant le développement de méthodologies pédagogiques innovantes.","PeriodicalId":513257,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi","volume":"1 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141808903","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-16DOI: 10.35379/cusosbil.1395916
Onur Yağış
Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşundan 1980’li yıllara kadar tarım sektöründe destekleyici politikalar uygulanmıştır. 1980-2000 döneminde tarım sektöründe özel sektör devletin yerini alacak biçimde düzenlemeler başlamıştır. Tarım sektörü bu yapısal değişimden olumsuz etkilenerek gittikçe kötü bir konuma gelmiştir. Bu sektörde 2000 sonrasında tarım sektöründe yeniden yapılanma süreci başlamıştır. Bu çalışma’da Türkiye için tarım sektörünün ekonomik büyüme üzerindeki etkileri 1968-2022 dönemi için ARDL sınır testi ekonometrik yöntemi ile analiz edilmesi amaçlanmıştır. Elde edilen bulgulara göre tarım sektörü ile ekonomik büyüme değişkeninin uzun dönemde eşbütünleşik olduğu tespit edilmiştir. Uzun dönem model sonuçlarına göre Tarım sektöründe meydana gelen %1’lik artış ekonomik büyüme üzerinde % 1,57 oranında artışa neden olmuştur. Kısa dönem sonuçlarına göre tarım sektöründeki %1’lik artış, ekonomik büyümede %0,36’lık pozitif artışa neden olmuştur. Bu sonuca göre ele alınan yıllar içerisinde, tarım sektörü ekonomik büyümeye katkı sağlamıştır. Dolayısıyla tarım sektörü ve büyüme arasındaki ilişki göz önünde bulundurularak, politika yapıcıların bu sektöre yönelik politikalar geliştirmesinin makroekonomik bakımdan ülke ekonomisine yararlı olacağı tahmin edilmektedir.
{"title":"TARIM SEKTÖRÜNÜN EKONOMİK BÜYÜMEYE ETKİLERİ: TÜRKİYE İÇİN ARDL SINIR TESTİ YAKLAŞIMI","authors":"Onur Yağış","doi":"10.35379/cusosbil.1395916","DOIUrl":"https://doi.org/10.35379/cusosbil.1395916","url":null,"abstract":"Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşundan 1980’li yıllara kadar tarım sektöründe destekleyici politikalar uygulanmıştır. 1980-2000 döneminde tarım sektöründe özel sektör devletin yerini alacak biçimde düzenlemeler başlamıştır. Tarım sektörü bu yapısal değişimden olumsuz etkilenerek gittikçe kötü bir konuma gelmiştir. Bu sektörde 2000 sonrasında tarım sektöründe yeniden yapılanma süreci başlamıştır. Bu çalışma’da Türkiye için tarım sektörünün ekonomik büyüme üzerindeki etkileri 1968-2022 dönemi için ARDL sınır testi ekonometrik yöntemi ile analiz edilmesi amaçlanmıştır. Elde edilen bulgulara göre tarım sektörü ile ekonomik büyüme değişkeninin uzun dönemde eşbütünleşik olduğu tespit edilmiştir. Uzun dönem model sonuçlarına göre Tarım sektöründe meydana gelen %1’lik artış ekonomik büyüme üzerinde % 1,57 oranında artışa neden olmuştur. Kısa dönem sonuçlarına göre tarım sektöründeki %1’lik artış, ekonomik büyümede %0,36’lık pozitif artışa neden olmuştur. Bu sonuca göre ele alınan yıllar içerisinde, tarım sektörü ekonomik büyümeye katkı sağlamıştır. Dolayısıyla tarım sektörü ve büyüme arasındaki ilişki göz önünde bulundurularak, politika yapıcıların bu sektöre yönelik politikalar geliştirmesinin makroekonomik bakımdan ülke ekonomisine yararlı olacağı tahmin edilmektedir.","PeriodicalId":513257,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi","volume":" 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141831973","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-07-03DOI: 10.35379/cusosbil.1488987
Bilgen Taşdoğan
Bu çalışmada, 2013-2024 döneminde kamu iç borç stokunda ortaya çıkan artışın toplam yatırımlar içinde önemli bir paya sahip olan konut yatırımlarının azalmasındaki etkisi tartışılmaktadır. Çalışmanın literatürdeki çalışmalardan farkı, toplam özel yatırımlar içerisinde önemli paya sahip olan konut yatırımları ile iç borç stoğu arasındaki ilişkiyi incelemesi ve yatırımlar üzerinde belirleyici kontrol değişkenleri olarak büyüme oranları ile reel döviz kurunu kullanmasıdır. Elde edilen bulgulara göre kamu iç borç stokundaki artışın hem uzun dönem hem de kısa dönemde ipotekli konut satışlarını azaltarak konut yatırımlarında asimetrik bir dışlama etkisi yarattığı tespit edilmiştir. Asimetrik etkilerin hesaplanmasında NARDL (Doğrusal Olmayan Gecikmesi Dağıtılmış Otoregresif Model) kullanılmıştır. Ampirik analiz sonuçlarına göre uzun dönemde iç borçlanma oranındaki 1 birimlik artışın ipotekli konut satışlarını 0,22 azaltacağı; buna karşılık iç borçlanmadaki 1 birimlik azalışında 0,47 birim artıracağı hesaplanmıştır. Kısa dönemde ise kamu iç borçlanması 1 birim arttığında konut yatırımları 0,57 birim azalırken iç borçlanmanın 1 birim azalması durumunda konut yatırımları 0,47 birim artacağı tespit edilmiştir. Buna ek olarak hata düzeltme katsayısının -0,66 olması kısa dönemde ortaya çıkan bir sapmanın yaklaşık iki çeyrek dönemde düzeltileceği şeklinde kabul edilmektedir.
{"title":"BÜTÇE AÇIKLARININ İÇ BORÇLANMA İLE FİNANSMANININ KONUT YATIRIMLARI ÜZERİNDEKİ ASİMETRİK DIŞLAMA ETKİSİ","authors":"Bilgen Taşdoğan","doi":"10.35379/cusosbil.1488987","DOIUrl":"https://doi.org/10.35379/cusosbil.1488987","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, 2013-2024 döneminde kamu iç borç stokunda ortaya çıkan artışın toplam yatırımlar içinde önemli bir paya sahip olan konut yatırımlarının azalmasındaki etkisi tartışılmaktadır. Çalışmanın literatürdeki çalışmalardan farkı, toplam özel yatırımlar içerisinde önemli paya sahip olan konut yatırımları ile iç borç stoğu arasındaki ilişkiyi incelemesi ve yatırımlar üzerinde belirleyici kontrol değişkenleri olarak büyüme oranları ile reel döviz kurunu kullanmasıdır. Elde edilen bulgulara göre kamu iç borç stokundaki artışın hem uzun dönem hem de kısa dönemde ipotekli konut satışlarını azaltarak konut yatırımlarında asimetrik bir dışlama etkisi yarattığı tespit edilmiştir. Asimetrik etkilerin hesaplanmasında NARDL (Doğrusal Olmayan Gecikmesi Dağıtılmış Otoregresif Model) kullanılmıştır. Ampirik analiz sonuçlarına göre uzun dönemde iç borçlanma oranındaki 1 birimlik artışın ipotekli konut satışlarını 0,22 azaltacağı; buna karşılık iç borçlanmadaki 1 birimlik azalışında 0,47 birim artıracağı hesaplanmıştır. Kısa dönemde ise kamu iç borçlanması 1 birim arttığında konut yatırımları 0,57 birim azalırken iç borçlanmanın 1 birim azalması durumunda konut yatırımları 0,47 birim artacağı tespit edilmiştir. Buna ek olarak hata düzeltme katsayısının -0,66 olması kısa dönemde ortaya çıkan bir sapmanın yaklaşık iki çeyrek dönemde düzeltileceği şeklinde kabul edilmektedir.","PeriodicalId":513257,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi","volume":"33 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141837863","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-24DOI: 10.35379/cusosbil.1447576
Rukiye Çakmak
Sağlık sektörü diğer sektörlerde olduğu gibi gelişen teknolojiler ile birlikte değişmekte ve dönüşmektedir.. E-sağlık uygulamaları, mobil sağlık uygulamaları, yapay zekâ, tele tıp vb. uygulamalar teknolojinin sağlık alanına getirdiği yeniliklerden bazılarıdır. Bu çalışma kapsamında ise özellikle pandemi döneminde görülmeye başlanan ve dünyada yeni bir hastane modeli olan internet hastanesi kavramı ele alınmıştır. İnternet hastanesi modeli Çin’de pandemi dönemi ile yaygınlaşmaya başlayan ayakta, yatarak ve çevrimiçi sağlık hizmetinin birleşimini ifade eden yeni bir hastane modelidir. Bu yeni hastane modelinde temel amaç sağlık hizmetlerinde kaliteyi ve verimliliği artırmaktır. Türkiye’de de uzaktan sağlık hizmetleri kapsamında uygulamaların pandemi dönemi ile birlikte yaygınlaşmaya başladığı görülmektedir. Bu kapsamda Türkiye’de “Uzaktan Sağlık Hizmetlerinin Sunumu Hakkında Yönetmelik” ve internet hastanesi modeline benzer bir uygulama olan Dr. E-Nabız uygulaması hayata geçirilmiştir. Dr. E Nabız uygulaması bireylere uzaktan sağlık hizmeti verilmesinin temelini oluşturmaktadır. İlerleyen süreçte ise bu ve buna benzer uygulamaların daha da yaygınlaşacağı söylenebilir.
{"title":"Yeni Bir Hastane Modeli: İnternet Hastanesi","authors":"Rukiye Çakmak","doi":"10.35379/cusosbil.1447576","DOIUrl":"https://doi.org/10.35379/cusosbil.1447576","url":null,"abstract":"Sağlık sektörü diğer sektörlerde olduğu gibi gelişen teknolojiler ile birlikte değişmekte ve dönüşmektedir.. E-sağlık uygulamaları, mobil sağlık uygulamaları, yapay zekâ, tele tıp vb. uygulamalar teknolojinin sağlık alanına getirdiği yeniliklerden bazılarıdır. Bu çalışma kapsamında ise özellikle pandemi döneminde görülmeye başlanan ve dünyada yeni bir hastane modeli olan internet hastanesi kavramı ele alınmıştır. İnternet hastanesi modeli Çin’de pandemi dönemi ile yaygınlaşmaya başlayan ayakta, yatarak ve çevrimiçi sağlık hizmetinin birleşimini ifade eden yeni bir hastane modelidir. Bu yeni hastane modelinde temel amaç sağlık hizmetlerinde kaliteyi ve verimliliği artırmaktır. Türkiye’de de uzaktan sağlık hizmetleri kapsamında uygulamaların pandemi dönemi ile birlikte yaygınlaşmaya başladığı görülmektedir. Bu kapsamda Türkiye’de “Uzaktan Sağlık Hizmetlerinin Sunumu Hakkında Yönetmelik” ve internet hastanesi modeline benzer bir uygulama olan Dr. E-Nabız uygulaması hayata geçirilmiştir. Dr. E Nabız uygulaması bireylere uzaktan sağlık hizmeti verilmesinin temelini oluşturmaktadır. İlerleyen süreçte ise bu ve buna benzer uygulamaların daha da yaygınlaşacağı söylenebilir.","PeriodicalId":513257,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi","volume":"5 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141099561","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.35379/cusosbil.1446727
Harun Erzurumlu
Memlûk Devleti’nin genel olarak gelir kaynağı tarım ve ticarettir. Bu iki olguya etki eden olumlu veya olumsuz her türlü unsur, Memlûk ekonomisini etkilemiştir. 1511-1517 tarihleri arasında Memlûklerin tarım ve ticaretinin en yoğun zarar gördüğü dönemler olmuştur. Portekizlilerin dünya ticaret güzergâhlarının değişmesinde üstlendikleri rol, Memlûk ticaretini sekteye uğratırken; ülkede bir türlü sonu gelmeyen salgın hastalıklar ise tarımsal faaliyetleri sekteye uğratarak ülke ekonomisine ağır darbeler vurmuştur. Bu olumsuz durumlar, doğal olarak ülke içinde bir türlü önü alınamayan fiyat hareketliliklerine neden olmuştur. Yöneticilerin piyasayı normalleştirmek amacıyla yaptıkları müdahaleler, piyasada ters tepki yaratarak fiyat hareketliliklerini daha da artırmıştır. Bu çalışmada, Osmanlıların Memlûk ülkesini ele geçirmeden hemen önce Memlûk Devleti’nin içinde bulunduğu ekonomik buhranı, ülkede meydana gelen fiyat hareketlilikleri üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır. Bu yönüyle genellikle siyasi boyutu öne çıkan bu dönemin iktisadi yönüne de vurgu yapılmıştır. 1511-1517 yıllarında meydana gelen olaylar kronolojik olarak anlatılırken, çalışmanın sonunda bazı ürünlerin fiyat hareketliliklerini gösteren grafikler okuyucunun istifadesine sunulmuştur.
{"title":"Fiyat Hareketlilikleri Bağlamında Memlûk Devleti’nde Ekonomik Buhran (1511-1517)","authors":"Harun Erzurumlu","doi":"10.35379/cusosbil.1446727","DOIUrl":"https://doi.org/10.35379/cusosbil.1446727","url":null,"abstract":"Memlûk Devleti’nin genel olarak gelir kaynağı tarım ve ticarettir. Bu iki olguya etki eden olumlu veya olumsuz her türlü unsur, Memlûk ekonomisini etkilemiştir. 1511-1517 tarihleri arasında Memlûklerin tarım ve ticaretinin en yoğun zarar gördüğü dönemler olmuştur. Portekizlilerin dünya ticaret güzergâhlarının değişmesinde üstlendikleri rol, Memlûk ticaretini sekteye uğratırken; ülkede bir türlü sonu gelmeyen salgın hastalıklar ise tarımsal faaliyetleri sekteye uğratarak ülke ekonomisine ağır darbeler vurmuştur. Bu olumsuz durumlar, doğal olarak ülke içinde bir türlü önü alınamayan fiyat hareketliliklerine neden olmuştur. Yöneticilerin piyasayı normalleştirmek amacıyla yaptıkları müdahaleler, piyasada ters tepki yaratarak fiyat hareketliliklerini daha da artırmıştır. Bu çalışmada, Osmanlıların Memlûk ülkesini ele geçirmeden hemen önce Memlûk Devleti’nin içinde bulunduğu ekonomik buhranı, ülkede meydana gelen fiyat hareketlilikleri üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır. Bu yönüyle genellikle siyasi boyutu öne çıkan bu dönemin iktisadi yönüne de vurgu yapılmıştır. 1511-1517 yıllarında meydana gelen olaylar kronolojik olarak anlatılırken, çalışmanın sonunda bazı ürünlerin fiyat hareketliliklerini gösteren grafikler okuyucunun istifadesine sunulmuştur.","PeriodicalId":513257,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi","volume":"33 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141104271","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-10DOI: 10.35379/cusosbil.1400718
Reyhan Bahar, Bilge Villi
Günümüzde yaşanan yoğun rekabet dolayısıyla markaların tutundurma stratejilerinde sadece ürün ve hizmetlerine ilişkin mesajlar vermeleri yetersiz kalmaktadır. Ancak tüketiciyle bağ kurabilen ve farklılaşan markalar rekabet ortamında başarılı olabilmektedir. Tutundurma stratejilerinde farklılaşabilmenin yollarından biri de içinde bulunduğu toplumu önemseyen mesajlar ileten özel gün kutlamalarıdır. Özel günler markaların hedef kitleleri ile ortak değer üreterek rakiplerinden farklılaşmasını sağlamaktadır. Bu çalışmanın amacı Cumhuriyet’in 100. yılında markaların tutundurma faaliyetlerini analiz etmektir. Bu kapsamda Marketing Türkiye ve Aksoy Araştırma firmasının iş birliğiyle Cumhuriyetin 100’üncü yılına özel “Cumhuriyet Değerlerini Taşıyan Markalar” araştırmasının sonucunda belirlenen markaların Cumhuriyetin 100. yılı temasıyla yürüttüğü faaliyetler ele alınmıştır. Araştırmada belirlenen markanın web sitelerinde paylaştıkları reklam filmleri, logoları, yaptıkları özel etkinlik/projeler, kampanyalar, çıkardıkları özel koleksiyonlar, Instagram hesaplarında yaptıkları paylaşımlar, paylaşım yaparken kullandıkları etiketler gibi kriterler incelenmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırmanın önemli bulgularına göre, en yüksek içerik analiz puanı 8 üzerinden 5 puan ile Sabancı Holding’e aittir. İçerik analizi puanı 4 olan 9 marka, puanı 3 olan 13 marka, puanı 2 olan 18 marka, puanı 1 olan ise 9 marka bulunmaktadır. Sonuç olarak markaların “Cumhuriyet Değeri Taşıyan Marka” olmaya yeteri kadar önem vermedikleri ve sosyal medyayı bu yönde yeterli düzeyde kullanamadıkları görülmektedir. Araştırma Makalesi
{"title":"CUMHURİYET DEĞERİ TAŞIYAN MARKALARIN CUMHURİYETİN 100. YILI KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRDİKLERİ TUTUNDURMA FAALİYETLERİNİN İNCELENMESİ","authors":"Reyhan Bahar, Bilge Villi","doi":"10.35379/cusosbil.1400718","DOIUrl":"https://doi.org/10.35379/cusosbil.1400718","url":null,"abstract":"Günümüzde yaşanan yoğun rekabet dolayısıyla markaların tutundurma stratejilerinde sadece ürün ve hizmetlerine ilişkin mesajlar vermeleri yetersiz kalmaktadır. Ancak tüketiciyle bağ kurabilen ve farklılaşan markalar rekabet ortamında başarılı olabilmektedir. Tutundurma stratejilerinde farklılaşabilmenin yollarından biri de içinde bulunduğu toplumu önemseyen mesajlar ileten özel gün kutlamalarıdır. Özel günler markaların hedef kitleleri ile ortak değer üreterek rakiplerinden farklılaşmasını sağlamaktadır. Bu çalışmanın amacı Cumhuriyet’in 100. yılında markaların tutundurma faaliyetlerini analiz etmektir. Bu kapsamda Marketing Türkiye ve Aksoy Araştırma firmasının iş birliğiyle Cumhuriyetin 100’üncü yılına özel “Cumhuriyet Değerlerini Taşıyan Markalar” araştırmasının sonucunda belirlenen markaların Cumhuriyetin 100. yılı temasıyla yürüttüğü faaliyetler ele alınmıştır. Araştırmada belirlenen markanın web sitelerinde paylaştıkları reklam filmleri, logoları, yaptıkları özel etkinlik/projeler, kampanyalar, çıkardıkları özel koleksiyonlar, Instagram hesaplarında yaptıkları paylaşımlar, paylaşım yaparken kullandıkları etiketler gibi kriterler incelenmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırmanın önemli bulgularına göre, en yüksek içerik analiz puanı 8 üzerinden 5 puan ile Sabancı Holding’e aittir. İçerik analizi puanı 4 olan 9 marka, puanı 3 olan 13 marka, puanı 2 olan 18 marka, puanı 1 olan ise 9 marka bulunmaktadır. Sonuç olarak markaların “Cumhuriyet Değeri Taşıyan Marka” olmaya yeteri kadar önem vermedikleri ve sosyal medyayı bu yönde yeterli düzeyde kullanamadıkları görülmektedir. \u0000 \u0000Araştırma Makalesi","PeriodicalId":513257,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi","volume":" 20","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140992427","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-04-12DOI: 10.35379/cusosbil.1422946
Netice Toprak, Erhan Akın
Masallar, olağanüstü karakter ve olaylardan oluşan bir edebi türdür. Olağanüstü olmanın yanında toplumun bakış açısını, düşüncelerini aynı zamanda gündelik yaşamları da barındırma yönüyle edebiyatta önemli bir yere sahiptir. Masallar yüzyıllardan beri gerek toplumun içinden çıkıp gerek çeviri yoluyla okura ulaşarak edebiyatımızda varlığını sürdürmektedir. Andersen’in masalları da Türk çocuk edebiyatına çeviri yoluyla girerek uzun yıllardır sıkça okunan masallar arasında yer bulmuştur. Bu araştırmanın amacı, Hans Christian Andersen’e ait 156 masal ve hikayesi içerisinden seçilen 20 masalında yer alan şiddet ve korku unsurlarını incelemektir. Nitel bir araştırma yönteminin benimsendiği araştırmanın veri kaynaklarını, Pinhan Yayıncılık’ta baskısı çıkan ve üç ciltten oluşan Andersen Masalları kitabı oluşturmaktadır. Kitaptan elde edilen veriler doküman analiziyle sunulmuştur. Yapılan analizler sonrası masallardaki şiddet ve korku unsurlarının dört kategori altında incelenmesi elverişli bulunmuştur. Sonrasında şiddet ve korku unsurları tablolarla belirtilip kitaptan örneklerle desteklenmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda Andersen Masallarında yer alan bazı masalların çocuklar için uygun olmayan unsurlar taşıdığı ve bu masalların çocuklarda olumsuzluklara yol açabileceğinden uzman görüşü olmadan okutulmaması önerilmiştir.
{"title":"Andersen Masalları'na Farklı Bir Bakış \"Şiddet ve Korku Unsuru\"","authors":"Netice Toprak, Erhan Akın","doi":"10.35379/cusosbil.1422946","DOIUrl":"https://doi.org/10.35379/cusosbil.1422946","url":null,"abstract":"Masallar, olağanüstü karakter ve olaylardan oluşan bir edebi türdür. Olağanüstü olmanın yanında toplumun bakış açısını, düşüncelerini aynı zamanda gündelik yaşamları da barındırma yönüyle edebiyatta önemli bir yere sahiptir. Masallar yüzyıllardan beri gerek toplumun içinden çıkıp gerek çeviri yoluyla okura ulaşarak edebiyatımızda varlığını sürdürmektedir. Andersen’in masalları da Türk çocuk edebiyatına çeviri yoluyla girerek uzun yıllardır sıkça okunan masallar arasında yer bulmuştur. Bu araştırmanın amacı, Hans Christian Andersen’e ait 156 masal ve hikayesi içerisinden seçilen 20 masalında yer alan şiddet ve korku unsurlarını incelemektir. Nitel bir araştırma yönteminin benimsendiği araştırmanın veri kaynaklarını, Pinhan Yayıncılık’ta baskısı çıkan ve üç ciltten oluşan Andersen Masalları kitabı oluşturmaktadır. Kitaptan elde edilen veriler doküman analiziyle sunulmuştur. Yapılan analizler sonrası masallardaki şiddet ve korku unsurlarının dört kategori altında incelenmesi elverişli bulunmuştur. Sonrasında şiddet ve korku unsurları tablolarla belirtilip kitaptan örneklerle desteklenmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda Andersen Masallarında yer alan bazı masalların çocuklar için uygun olmayan unsurlar taşıdığı ve bu masalların çocuklarda olumsuzluklara yol açabileceğinden uzman görüşü olmadan okutulmaması önerilmiştir.","PeriodicalId":513257,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi","volume":"22 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140710111","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-04-04DOI: 10.35379/cusosbil.1452690
Şenay Sabah Çelik, Eda Yaşa Özeltürkay
Günümüzde çok sayıda sosyal ve doğal olaylarla ilgili bilimsel tartışmalara şahitlik edilmektedir. Birleşmiş Milletler tarafından 2016 yılında deklare edilen ve 17 ana başlık altında toplanan sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşabilmek ve üzerinde yaşadığımız dünya gezegenini daha sürdürülebilir yapmak için bireyler, topluluklar, işletmeler ve ülkeler çalışmalar yapmaktadırlar. Özellikle bireylerin tüketim niyetlerinde duyarlılıklarını ve farkındalıklarını arttırmaya yönelik akademik çalışmalarda daha öne çıkmaya başlamıştır. Bu araştırmada, tüketicilerin sürdürülebilir tüketime yönelik eğilimleri üzerinde kolektif psikolojik sahiplik, çevresel değerler, çevreci kimlik ve normların etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Kolayda örnekleme yöntemi ile toplanan verilerden 285’i geçerli sayılmış ve analiz edilmiştir. Gönüllü olarak çalışmaya katılmayı kabul eden kişilerden veriler toplanmıştır. Verilerin analizi için SPSS ve AMOS paket programlarından faydalanılmıştır. Araştırmanın sonuçları incelendiğinde, önceki çalışmalarla uyumlu olarak biyosferik ve özgeci değerler ile kolektif psikolojik sahipliğin çevresel benlik üzerinde; çevresel benliğin, kişisel normlar üzerinde ve kişisel normların sürdürülebilir tüketim eğilimi üzerinde etkisi olduğu bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Sürdürülebilir tüketim, Çevresel değerler, Kolektif Psikolojik Sahiplik Araştırma Makalesi
{"title":"Sürdürülebilir tüketim eğilimi ekseninde Kolektif Psikolojik Sahiplik ve Çevresel Değerlerin incelenmesi","authors":"Şenay Sabah Çelik, Eda Yaşa Özeltürkay","doi":"10.35379/cusosbil.1452690","DOIUrl":"https://doi.org/10.35379/cusosbil.1452690","url":null,"abstract":"Günümüzde çok sayıda sosyal ve doğal olaylarla ilgili bilimsel tartışmalara şahitlik edilmektedir. Birleşmiş Milletler tarafından 2016 yılında deklare edilen ve 17 ana başlık altında toplanan sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşabilmek ve üzerinde yaşadığımız dünya gezegenini daha sürdürülebilir yapmak için bireyler, topluluklar, işletmeler ve ülkeler çalışmalar yapmaktadırlar. Özellikle bireylerin tüketim niyetlerinde duyarlılıklarını ve farkındalıklarını arttırmaya yönelik akademik çalışmalarda daha öne çıkmaya başlamıştır. Bu araştırmada, tüketicilerin sürdürülebilir tüketime yönelik eğilimleri üzerinde kolektif psikolojik sahiplik, çevresel değerler, çevreci kimlik ve normların etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Kolayda örnekleme yöntemi ile toplanan verilerden 285’i geçerli sayılmış ve analiz edilmiştir. Gönüllü olarak çalışmaya katılmayı kabul eden kişilerden veriler toplanmıştır. Verilerin analizi için SPSS ve AMOS paket programlarından faydalanılmıştır. Araştırmanın sonuçları incelendiğinde, önceki çalışmalarla uyumlu olarak biyosferik ve özgeci değerler ile kolektif psikolojik sahipliğin çevresel benlik üzerinde; çevresel benliğin, kişisel normlar üzerinde ve kişisel normların sürdürülebilir tüketim eğilimi üzerinde etkisi olduğu bulunmuştur. \u0000Anahtar kelimeler: Sürdürülebilir tüketim, Çevresel değerler, Kolektif Psikolojik Sahiplik \u0000 Araştırma Makalesi","PeriodicalId":513257,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi","volume":"15 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140743302","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-04-03DOI: 10.35379/cusosbil.1406561
E. Şahin
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak planlama süreçlerinde geleneksel katılım giderek e-katılım uygulamalarına evrilmektedir. E-katılım ile geleneksel katılıma göre daha geniş̧ kitlelere ulaşılabilmekte, katılım elektronik ortamda kolay, hızlı ve pratik hale gelmektedir. E-katılım uygulamalarının etkili bir şekilde kullanılması için uygulamaların etkinliğinin ve kalitesinin değerlendirilmesi önemlidir. Bu bağlamda e-katılım uygulamaları katılım mekanizmaları, tasarımı, etkileşimi, genel yapısı, süreçlerin şeffaflığı, güvenliği gibi pek çok kriter ile değerlendirilebilir. Çalışmanın amacı, İstanbul Senin uygulamasını e-katılım açısından incelemek, bu uygulamanın vatandaşlar tarafından kullanımını irdelemek ve gelişimine yönelik öneriler sunmaktır. Çalışma İstanbul Senin uygulamasının e-katılım bağlamında olumlu ve olumsuz yönlerinin neler olduğu ve vatandaşlar tarafından nasıl kullanıldığı sorularına yanıt aramaktadır. Çalışma iki aşamalı olarak tasarlanmış̧ olup ilk aşamada İstanbul Senin uygulaması, e-katılım platformlarının değerlendirilmesine yönelik kriterler doğrultusunda analiz edilmiştir. İkinci aşamada ise bu uygulamanın kullanımının incelenmesi amacıyla 50 kişi ile anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Analizler ve anket sonuçları birlikte değerlendirilerek mevcut durum ortaya konulmuş̧ ve uygulamanın geliştirilmesine yönelik önerilerde bulunulmuştur. Buna göre katılımcı süreçlerin önemi konusunda vatandasın bilgilendirilmesi ve farkındalığının artırılması, uygulamasının bilinirliğinin artırılması, tasarımının geliştirilmesi ve kullanım kolaylığının artırılması, etkileşim şeklinin iyileştirilmesi gibi konular İstanbul Senin uygulaması için ön plana çıkmaktadır.
{"title":"KENT PLANLAMADA E-KATILIM: İSTANBUL SENİN UYGULAMASI","authors":"E. Şahin","doi":"10.35379/cusosbil.1406561","DOIUrl":"https://doi.org/10.35379/cusosbil.1406561","url":null,"abstract":"Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere paralel olarak planlama süreçlerinde geleneksel katılım giderek e-katılım uygulamalarına evrilmektedir. E-katılım ile geleneksel katılıma göre daha geniş̧ kitlelere ulaşılabilmekte, katılım elektronik ortamda kolay, hızlı ve pratik hale gelmektedir. E-katılım uygulamalarının etkili bir şekilde kullanılması için uygulamaların etkinliğinin ve kalitesinin değerlendirilmesi önemlidir. Bu bağlamda e-katılım uygulamaları katılım mekanizmaları, tasarımı, etkileşimi, genel yapısı, süreçlerin şeffaflığı, güvenliği gibi pek çok kriter ile değerlendirilebilir. Çalışmanın amacı, İstanbul Senin uygulamasını e-katılım açısından incelemek, bu uygulamanın vatandaşlar tarafından kullanımını irdelemek ve gelişimine yönelik öneriler sunmaktır. Çalışma İstanbul Senin uygulamasının e-katılım bağlamında olumlu ve olumsuz yönlerinin neler olduğu ve vatandaşlar tarafından nasıl kullanıldığı sorularına yanıt aramaktadır. Çalışma iki aşamalı olarak tasarlanmış̧ olup ilk aşamada İstanbul Senin uygulaması, e-katılım platformlarının değerlendirilmesine yönelik kriterler doğrultusunda analiz edilmiştir. İkinci aşamada ise bu uygulamanın kullanımının incelenmesi amacıyla 50 kişi ile anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Analizler ve anket sonuçları birlikte değerlendirilerek mevcut durum ortaya konulmuş̧ ve uygulamanın geliştirilmesine yönelik önerilerde bulunulmuştur. Buna göre katılımcı süreçlerin önemi konusunda vatandasın bilgilendirilmesi ve farkındalığının artırılması, uygulamasının bilinirliğinin artırılması, tasarımının geliştirilmesi ve kullanım kolaylığının artırılması, etkileşim şeklinin iyileştirilmesi gibi konular İstanbul Senin uygulaması için ön plana çıkmaktadır.","PeriodicalId":513257,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi","volume":"81 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140746964","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-07DOI: 10.35379/cusosbil.1297671
Gülşah Selin Tümkaya
Bu araştırmada özel eğitim öğretmenlerinin mesleki bağlılıkları ile tükenmişlik düzeyleri arasındaki ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, Türkiye’nin farklı illerinden katılım göstermeye gönüllü olan ve devlet okullarının farklı kademelerinde çalışan 200 özel eğitim öğretmeni ile yürütülmüştür. Araştırmada verileri toplamak için, Mesleki Bağlılık Ölçeği ve Maslach Tükenmişlik Envanteri- Eğitimci Formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde t testi, korelasyon ve çoklu doğrusal regresyon tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmada özel eğitim öğretmenlerinin mesleki bağlılık düzeylerinin ortalamanın üstünde olduğu belirlenmiştir. Özel eğitim öğretmenlerinin duygusal tükenme düzeylerinin ‘orta’ duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlıktaki tükenmişlik düzeylerinin ise ‘düşük’ olduğu saptanmıştır. Cinsiyetin mesleki bağlılıkta etkili bir değişken olduğu ve kadın özel eğitim öğretmenlerinin mesleki bağlılık düzeylerinin erkek öğretmenlerden daha yüksek olduğu anlaşılmıştır. Özel eğitim öğretmenlerinin tükenmişlik düzeylerini belirlemede cinsiyet değişkeninin bir etkisinin olmadığı ortaya çıkmıştır. Araştırmada, özel eğitim öğretmenlerinin mesleki bağlılık algıları ile tükenmişliğin; duygusal tükenme ve duyarsızlaşma alt boyutları arasında negatif yönde orta düzeyde; kişisel başarısızlık alt boyutu arasında ise pozitif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Aynı zamanda tükenmişliğin, duygusal tükenme ve kişisel başarısızlık alt boyutlarının mesleki bağlılığın anlamlı bir yordayıcısı olduğu anlaşılmıştır.
本研究旨在探讨特殊教育教师的职业承诺与职业倦怠水平之间的关系。200 名来自土耳其不同省份的特殊教育教师自愿参与了这项研究，他们在不同级别的公立学校工作。研究使用了专业承诺量表和马斯拉赫职业倦怠量表--教育工作者表来收集数据。在分析数据时，使用了 t 检验、相关和多元线性回归技术。研究结果表明，特殊教育教师的专业承诺水平高于平均水平。研究发现，特殊教育教师的情感衰竭水平为 "中等"，人格解体和个人失败方面的职业倦怠水平为 "低"。性别被认为是专业承诺的有效变量，女性特殊教育教师的专业承诺水平高于男性教师。研究表明，性别变量对决定特殊教育教师的职业倦怠水平没有影响。在研究中，特殊教育教师的专业承诺感与职业倦怠的情感衰竭和人格解体子维度之间存在中等程度的负相关，与个人失败子维度之间存在中等程度的正相关。同时，研究发现，职业倦怠的情绪衰竭和个人失败子维度对专业承诺有显著的预测作用。
{"title":"INVESTIGATION OF THE PREDICTIVE ROLE OF BURNOUT ON THE PROFESSIONAL COMMITMENT OF SPECIAL EDUCATION TEACHERS","authors":"Gülşah Selin Tümkaya","doi":"10.35379/cusosbil.1297671","DOIUrl":"https://doi.org/10.35379/cusosbil.1297671","url":null,"abstract":"Bu araştırmada özel eğitim öğretmenlerinin mesleki bağlılıkları ile tükenmişlik düzeyleri arasındaki ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, Türkiye’nin farklı illerinden katılım göstermeye gönüllü olan ve devlet okullarının farklı kademelerinde çalışan 200 özel eğitim öğretmeni ile yürütülmüştür. Araştırmada verileri toplamak için, Mesleki Bağlılık Ölçeği ve Maslach Tükenmişlik Envanteri- Eğitimci Formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde t testi, korelasyon ve çoklu doğrusal regresyon tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmada özel eğitim öğretmenlerinin mesleki bağlılık düzeylerinin ortalamanın üstünde olduğu belirlenmiştir. Özel eğitim öğretmenlerinin duygusal tükenme düzeylerinin ‘orta’ duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlıktaki tükenmişlik düzeylerinin ise ‘düşük’ olduğu saptanmıştır. Cinsiyetin mesleki bağlılıkta etkili bir değişken olduğu ve kadın özel eğitim öğretmenlerinin mesleki bağlılık düzeylerinin erkek öğretmenlerden daha yüksek olduğu anlaşılmıştır. Özel eğitim öğretmenlerinin tükenmişlik düzeylerini belirlemede cinsiyet değişkeninin bir etkisinin olmadığı ortaya çıkmıştır. Araştırmada, özel eğitim öğretmenlerinin mesleki bağlılık algıları ile tükenmişliğin; duygusal tükenme ve duyarsızlaşma alt boyutları arasında negatif yönde orta düzeyde; kişisel başarısızlık alt boyutu arasında ise pozitif yönde orta düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Aynı zamanda tükenmişliğin, duygusal tükenme ve kişisel başarısızlık alt boyutlarının mesleki bağlılığın anlamlı bir yordayıcısı olduğu anlaşılmıştır.","PeriodicalId":513257,"journal":{"name":"Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi","volume":"50 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140258716","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：