首页 > 最新文献

Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi最新文献

英文 中文
The Relationship of Personality Traits on Pregnant Women on Stress and Adaptation to Pregnancy 孕妇人格特质与应激及妊娠适应的关系
Pub Date : 2022-06-30 DOI: 10.46971/ausbid.1088351
Özge Şiir Dağlar, Ü. Oskay
Aim: This study examined the relationship of personality traits on pregnant women on stress and adaptation to pregnancy. Subject and Method: The study is of descriptive type and the sample of the study consisted of 250 pregnant women who applied to the obstetrics clinic of a state hospital. Data were collected using the Introductory Information Form, Cervantes Personality Scale (CPS), Prenatal Distress Scale (PDS), and Prenatal Self-Evaluation Scale (PSES). The data were evaluated with descriptive statistics, 't-test' and 'pearson correlation analysis' in the SPSS program. Results: It was found that the mean age of the pregnant women was 28.65±5.22 and the mean gestational week was 32.94±5.18, 68.4% of them were at least secondary school graduates and 82.4% of them did not work in any job. It was found that pregnant women were more introverted and emotionally stable, answered questions consistently, had low prenatal distress levels, and showed good pregnancy adjustment. A significant relationship was found between the PDS and PSES (p<0,001). Moreover, a significant relationship was also present between the sub-dimensions of emotional balance/neuroticism and consistency/inconsistency, and PDS and PSES scores (p<0,001). Conclusion: It was observed that as the stress level of pregnant women increased, their adaptation to pregnancy decreased, especially women with neurotic personality traits had higher prenatal distress levels and lower adaptation to pregnancy. It can be suggested that all health professionals serving pregnant women should consider the basic personality traits of women in their attempts to reduce prenatal stress and increase compliance with pregnancy.
目的:探讨孕妇人格特征与压力及妊娠适应的关系。研究对象和方法:本研究为描述性研究,研究样本为250名申请国立医院产科门诊的孕妇。数据收集采用介绍信息表、塞万提斯人格量表(CPS)、产前窘迫量表(PDS)和产前自我评价量表(pse)。采用SPSS程序中的描述性统计、“t检验”和“pearson相关分析”对数据进行评价。结果:孕妇平均年龄28.65±5.22岁,平均妊娠周32.94±5.18周,68.4%为中学以上学历,82.4%为无工作。结果发现,孕妇性格内向,情绪稳定,回答问题一致,产前窘迫程度低,孕期适应能力强。PDS与pse之间存在显著相关性(p< 0.001)。此外,情绪平衡/神经质和一致性/不一致性子维度与PDS和pse得分之间也存在显著的相关关系(p< 0.001)。结论:孕妇应激水平越高,对妊娠的适应程度越低,特别是神经质人格特质孕妇产前窘迫水平越高,对妊娠的适应程度越低。可以建议,所有为孕妇服务的保健专业人员在努力减少产前压力和提高怀孕依从性时应考虑妇女的基本人格特征。
{"title":"The Relationship of Personality Traits on Pregnant Women on Stress and Adaptation to Pregnancy","authors":"Özge Şiir Dağlar, Ü. Oskay","doi":"10.46971/ausbid.1088351","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1088351","url":null,"abstract":"Aim: This study examined the relationship of personality traits on pregnant women on stress and adaptation to pregnancy. Subject and Method: The study is of descriptive type and the sample of the study consisted of 250 pregnant women who applied to the obstetrics clinic of a state hospital. Data were collected using the Introductory Information Form, Cervantes Personality Scale (CPS), Prenatal Distress Scale (PDS), and Prenatal Self-Evaluation Scale (PSES). The data were evaluated with descriptive statistics, 't-test' and 'pearson correlation analysis' in the SPSS program. Results: It was found that the mean age of the pregnant women was 28.65±5.22 and the mean gestational week was 32.94±5.18, 68.4% of them were at least secondary school graduates and 82.4% of them did not work in any job. It was found that pregnant women were more introverted and emotionally stable, answered questions consistently, had low prenatal distress levels, and showed good pregnancy adjustment. A significant relationship was found between the PDS and PSES (p<0,001). Moreover, a significant relationship was also present between the sub-dimensions of emotional balance/neuroticism and consistency/inconsistency, and PDS and PSES scores (p<0,001). Conclusion: It was observed that as the stress level of pregnant women increased, their adaptation to pregnancy decreased, especially women with neurotic personality traits had higher prenatal distress levels and lower adaptation to pregnancy. It can be suggested that all health professionals serving pregnant women should consider the basic personality traits of women in their attempts to reduce prenatal stress and increase compliance with pregnancy.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"96 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123921591","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
COVID-19 Pandemi Sürecinde Akupresürün Cerrahi Hemşirelerinin Uyku Kalitesi ve Gündüz Uykululuğuna Etkisi: Tek Kör Randomize Kontrollü Çalışma Protokolü
Pub Date : 2022-06-17 DOI: 10.46971/ausbid.1126638
Tuğba ÇAM YANIK, Gülay ALTUN UĞRAŞ
Amaç: Bu araştırma, COVID-19 pandemisinde kendi kendine uygulanan akupresürün cerrahi hemşirelerinin uyku kalitesi ve gündüz uykululuklarına etkisini belirlemek amacıyla planlandı. Çalışma tasarımı: Bu çalışma, prospektif, iki kollu (1:1), randomize kontrollü tek kör çalışmadır. Örneklem ve Yöntem: Protokolün hazırlanmasında SPIRIT 2013 kontrol listesi ve CONSORT akış şeması kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini, Mart 2021-Haziran 2021 tarihleri arasında Türkiye’de bir üniversite hastanesinin cerrahi kliniklerinde vardiyalı çalışan 60 cerrahi hemşiresi oluşturacaktır. Hemşireler, akupresür (çalışma) ve plasebo akupresür (kontrol) gruplarına randomizasyonla atanacaktır. Akupresür grubuna (n:30) HT7 ve SP6 noktalarına basınç uygulanırken, plasebo akupresür grubuna (n:30) aynı noktaların 1.5 cm çevresindeki noktalara daha hafif basınç uygulanacaktır. Akupresür 4 hafta boyunca haftada 3 kez uyumadan bir saat önce yapılacaktır. Araştırmanın primary outcome olan uyku kalitesi Pittsburg Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ile; secondary outcome olan gündüz uykululuk durumu ise Epworth Uykululuk Ölçeği (EUÖ) ile değerlendirilecektir. Körlenmiş hemşireler PUKİ ve EUÖ’ni, akupresür/plasebo akupresür öncesi ve sonrası dolduracaktır. Tartışma: COVID-19 pandemisinde çalışan sağlık profesyonellerinin uyku problemleri yaşadığı bilinmektedir. Akupresürün uyku kalitesini arttırdığı bilinmesine karşın pandemide vardiyalı çalışan cerrahi hemşirelerinde etkili olup olmadığı bilinmemektedir. Etki: Bu çalışmada cerrahi hemşirelerinin uyku kalitesinin arttırılması ve gündüz uykululuğunun azaltılmasında nonfarmakolojik bir yöntem olan akupresürün etkisinin belirlenmesine yönelik kanıt düzeyi yüksek sonuçlar elde edilmesi beklenmektedir. Çalışma sonuçları, COVID-19 pandemisi gibi sağlık profesyonellerinin aşırı strese maruz kaldıkları dönemde hemşirelerin yaşadıkları uyku sorunlarıyla baş etmesine yardımcı olabilecek ve yeni araştırmalara rehberlik edebilecektir. Kayıt numarası: Bu çalışma ClinicalTrials.gov’a Mart 2021 tarihinde kayıt edilmiştir (NCT04800939).
{"title":"COVID-19 Pandemi Sürecinde Akupresürün Cerrahi Hemşirelerinin Uyku Kalitesi ve Gündüz Uykululuğuna Etkisi: Tek Kör Randomize Kontrollü Çalışma Protokolü","authors":"Tuğba ÇAM YANIK, Gülay ALTUN UĞRAŞ","doi":"10.46971/ausbid.1126638","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1126638","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırma, COVID-19 pandemisinde kendi kendine uygulanan akupresürün cerrahi hemşirelerinin uyku kalitesi ve gündüz uykululuklarına etkisini belirlemek amacıyla planlandı. \u0000Çalışma tasarımı: Bu çalışma, prospektif, iki kollu (1:1), randomize kontrollü tek kör çalışmadır. \u0000Örneklem ve Yöntem: Protokolün hazırlanmasında SPIRIT 2013 kontrol listesi ve CONSORT akış şeması kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini, Mart 2021-Haziran 2021 tarihleri arasında Türkiye’de bir üniversite hastanesinin cerrahi kliniklerinde vardiyalı çalışan 60 cerrahi hemşiresi oluşturacaktır. Hemşireler, akupresür (çalışma) ve plasebo akupresür (kontrol) gruplarına randomizasyonla atanacaktır. Akupresür grubuna (n:30) HT7 ve SP6 noktalarına basınç uygulanırken, plasebo akupresür grubuna (n:30) aynı noktaların 1.5 cm çevresindeki noktalara daha hafif basınç uygulanacaktır. Akupresür 4 hafta boyunca haftada 3 kez uyumadan bir saat önce yapılacaktır. Araştırmanın primary outcome olan uyku kalitesi Pittsburg Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ) ile; secondary outcome olan gündüz uykululuk durumu ise Epworth Uykululuk Ölçeği (EUÖ) ile değerlendirilecektir. Körlenmiş hemşireler PUKİ ve EUÖ’ni, akupresür/plasebo akupresür öncesi ve sonrası dolduracaktır. \u0000Tartışma: COVID-19 pandemisinde çalışan sağlık profesyonellerinin uyku problemleri yaşadığı bilinmektedir. Akupresürün uyku kalitesini arttırdığı bilinmesine karşın pandemide vardiyalı çalışan cerrahi hemşirelerinde etkili olup olmadığı bilinmemektedir. \u0000Etki: Bu çalışmada cerrahi hemşirelerinin uyku kalitesinin arttırılması ve gündüz uykululuğunun azaltılmasında nonfarmakolojik bir yöntem olan akupresürün etkisinin belirlenmesine yönelik kanıt düzeyi yüksek sonuçlar elde edilmesi beklenmektedir. Çalışma sonuçları, COVID-19 pandemisi gibi sağlık profesyonellerinin aşırı strese maruz kaldıkları dönemde hemşirelerin yaşadıkları uyku sorunlarıyla baş etmesine yardımcı olabilecek ve yeni araştırmalara rehberlik edebilecektir. \u0000Kayıt numarası: Bu çalışma ClinicalTrials.gov’a Mart 2021 tarihinde kayıt edilmiştir (NCT04800939).","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"37 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121261963","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
The Effect of the Attitude towards Women and Value Orientation on Gender Role Perception 女性态度和价值取向对性别角色感知的影响
Pub Date : 2022-05-12 DOI: 10.46971/ausbid.991421
C. Kılıç, Esra ÇALIK VAR, Veli Duyan
Today, in almost all societies in which the gender equality and the position of women in society are often discussed, it is historically a social reality that individuals with different social, cultural, political and psychological backgrounds are subject to discrimination due to these differences. This study aims to examine the effect of the attitude towards women and value orientation on gender role perception and it was conducted with 6054 students studying in different departments at Atatürk University Open Education Faculty. The data collection instruments used in this research are personal information form to determine the sociodemographic attributes of the participants, Attitudes Towards Women Scale, Schwartz Value Orientations Scale, Gender Role Perception Scale. According to the findings of the study there is a significant relationship between gender role perception and attitude towards women, but there is also a negative relationship between gender role perception, attitude towards women and traditionality. It was found that the most effective variable predicting the gender role perception is attitude towards women. This finding shows that individuals' perceptions of gender role are more egalitarian when attitudes towards women are positive. It is considered that it would be beneficial to organize programs aiming at gaining the values of self-direction and universalism instead of the values of traditionality and security to ensure a positive change of attitudes towards women. In addition to this, it is considered that there is a need for longitudinal studies to change those attitudes.
今天,在几乎所有经常讨论性别平等和妇女在社会中的地位的社会中,由于这些差异,具有不同社会、文化、政治和心理背景的个人受到歧视,这是历史上的社会现实。本研究旨在探讨女性态度和价值取向对性别角色认知的影响,以atatrk大学开放教育学院不同系6054名学生为研究对象。本研究使用的数据收集工具为确定被试社会人口学属性的个人信息表、女性态度量表、Schwartz价值取向量表、性别角色感知量表。研究发现,性别角色感知与对女性的态度之间存在显著的相关关系,但性别角色感知、对女性的态度与传统之间也存在负相关关系。研究发现,预测性别角色感知最有效的变量是对女性的态度。这一发现表明,当个人对女性持积极态度时,他们对性别角色的看法更加平等。人们认为,组织旨在获得自我导向和普遍主义价值观的项目,而不是传统和安全价值观,以确保对妇女的态度发生积极的变化,将是有益的。除此之外,人们认为有必要进行纵向研究来改变这些态度。
{"title":"The Effect of the Attitude towards Women and Value Orientation on Gender Role Perception","authors":"C. Kılıç, Esra ÇALIK VAR, Veli Duyan","doi":"10.46971/ausbid.991421","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.991421","url":null,"abstract":"Today, in almost all societies in which the gender equality and the position of women in society are often discussed, it is historically a social reality that individuals with different social, cultural, political and psychological backgrounds are subject to discrimination due to these differences. This study aims to examine the effect of the attitude towards women and value orientation on gender role perception and it was conducted with 6054 students studying in different departments at Atatürk University Open Education Faculty. The data collection instruments used in this research are personal information form to determine the sociodemographic attributes of the participants, Attitudes Towards Women Scale, Schwartz Value Orientations Scale, Gender Role Perception Scale. According to the findings of the study there is a significant relationship between gender role perception and attitude towards women, but there is also a negative relationship between gender role perception, attitude towards women and traditionality. It was found that the most effective variable predicting the gender role perception is attitude towards women. This finding shows that individuals' perceptions of gender role are more egalitarian when attitudes towards women are positive. It is considered that it would be beneficial to organize programs aiming at gaining the values of self-direction and universalism instead of the values of traditionality and security to ensure a positive change of attitudes towards women. In addition to this, it is considered that there is a need for longitudinal studies to change those attitudes.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"151 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-05-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133543812","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
COVID 19 Pandemi Sürecinde Ergenlerin E-Sağlık Okuryazarlık Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi
Pub Date : 2021-12-31 DOI: 10.46971/ausbid.897872
Alev Üstündağ
Amaç: Araştırmada ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Örneklem ve Yöntem: Bu araştırma nicel araştırma deseniyle oluşturulmuş olup, araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunda 103 ergen yer almaktadır. Araştırma verileri Adolesanlarda e-Sağlık Okur-Yazarlığı Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizi için frekans analizi, Mann Whitney U testi ve Kruskall Wallis testleri yapılmıştır. Farkın hangi gruptan kaynaklandığını belirleyebilmek için Tamhane post hoct testi yapılmıştır. Bulgular: Araştırma sonucunda ergenlerin e-sağlık okuryazarlığının orta düzeyde olduğunu belirlenmiştir. Cinsiyet açısından değerlendirildiğinde ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin cinsiyete göre kız öğrencilerin lehine anlamlı şekilde farklılaştığı belirlenmiştir. Yaş açısından değerlendirildiğinde ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin yaşa göre farklılaşmadığı belirlenmiştir. Sınıf düzeyi açısından değerlendirildiğinde ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin 12. sınıf lehine anlamlı şekilde farklılaştığı belirlenmiştir. Devam edilen okul türü açısından değerlendirildiğinde ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi lehine anlamlı şekilde farklılaştığı belirlenmiştir. Sonuç: Ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin orta düzeyde olması bu konuda desteklenmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Halihazırda sunulan kaynaklarının ergenlerin bilgi düzeyleri açısından yeterli olmadığı düşünülmektedir.
{"title":"COVID 19 Pandemi Sürecinde Ergenlerin E-Sağlık Okuryazarlık Düzeylerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi","authors":"Alev Üstündağ","doi":"10.46971/ausbid.897872","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.897872","url":null,"abstract":"Amaç: Araştırmada ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Örneklem ve Yöntem: Bu araştırma nicel araştırma deseniyle oluşturulmuş olup, araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunda 103 ergen yer almaktadır. Araştırma verileri Adolesanlarda e-Sağlık Okur-Yazarlığı Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizi için frekans analizi, Mann Whitney U testi ve Kruskall Wallis testleri yapılmıştır. Farkın hangi gruptan kaynaklandığını belirleyebilmek için Tamhane post hoct testi yapılmıştır. Bulgular: Araştırma sonucunda ergenlerin e-sağlık okuryazarlığının orta düzeyde olduğunu belirlenmiştir. Cinsiyet açısından değerlendirildiğinde ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin cinsiyete göre kız öğrencilerin lehine anlamlı şekilde farklılaştığı belirlenmiştir. Yaş açısından değerlendirildiğinde ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin yaşa göre farklılaşmadığı belirlenmiştir. Sınıf düzeyi açısından değerlendirildiğinde ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin 12. sınıf lehine anlamlı şekilde farklılaştığı belirlenmiştir. Devam edilen okul türü açısından değerlendirildiğinde ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi lehine anlamlı şekilde farklılaştığı belirlenmiştir. Sonuç: Ergenlerin e-sağlık okuryazarlık düzeylerinin orta düzeyde olması bu konuda desteklenmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Halihazırda sunulan kaynaklarının ergenlerin bilgi düzeyleri açısından yeterli olmadığı düşünülmektedir.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"12 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121837355","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
20-35 Yaş Arası Bireylerde Fonksiyonel Besinlere Yönelik Tutum, Davranış ve Bilgi Düzeyinin Değerlendirilmesi
Pub Date : 2021-12-31 DOI: 10.46971/ausbid.942709
Özge Esgin, A. Özçelik
Amaç: Bu çalışmanın amacı 20-35 yaş arasındaki bireylerin fonksiyonel besinlere yönelik farkındalığı, bilgi düzeyleri, tüketim sıklıkları ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesidir.Örneklem ve Yöntem: Çalışmaya Ankara’daki üniversitelerde öğrenim gören 20-35 yaş arası 434 kadın ve 166 erkek birey olmak üzere 600 birey dahil edilmiştir. Araştırma verileri yüz yüze anket yöntemi ile toplanmıştır. Anket formu demografik bilgiler, fonksiyonel besin genel bilgi düzeyi, fonksiyonel besinler ile ilgili davranış testi, Fonksiyonel Besinlere Yönelik Tutum Ölçeği, ORTO-15 Ölçeği bölümlerinden oluşmaktadır. Veriler SPSS Programı kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalaması 22.1±1.9 yıldır. Kadınların %10.8’i, erkeklerin ise %12.7’si ortorektik eğilimdedir (p=0.52). Katılımcılar tarafından fonksiyonel besinlerin en sık tercih edilme nedenleri; bu besinlerin sağlığa yararlı olması, zinde hissetmelerini sağlaması ve hastalıklardan korunmada etkili olmasıdır. Her gün en çok tüketilen fonksiyonel besin siyah çay (%79.7) iken katılımcıların çoğunluğu Ginsengi (%93.8) hiç tüketmediğini bildirmiştir. Çalışmaya katılan bireylerin çoğunluğu fonksiyonel besinlerin kendisini daha iyi hissetmesine yardımcı olduğunu, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmeyi kolaylaştırdığını, aşırı tüketildiğinde zararlı olabileceğini, fonksiyonel besin tüketmenin sağlığı koruduğu düşüncesinin kendisine keyif verdiğini ve fonksiyonel besinleri tükettiğinde performansının arttığını ifade etmiştir. Fonksiyonel besinlerin tamamen gereksiz olduğu (p=0.02), bütünüyle hileli olduğu (p=0.03), sağlıklı bir insan için değer taşımadığı (p=0.007) ile ilgili ifadelere ortorektik eğilim gösteren bireylerde katılım oranı daha yüksektir. Sonuç: Katılımcılar fonksiyonel besinlerin faydası ve gerekliliği ile ilgili pozitif ifadeleri savunurken, fonksiyonel besine karşı güven ve fonksiyonel besinlerin güvenliği hakkında çelişkiye düşmektedir. Fonksiyonel besinlerin sağlığa katkısı konusunda sağlık profesyonelleri, kamu kuruluşları, gıda sanayi ve politika yetkilileri ile iş birliği yapılarak toplumun bilinçlendirilmesine destek verilmelidir.
{"title":"20-35 Yaş Arası Bireylerde Fonksiyonel Besinlere Yönelik Tutum, Davranış ve Bilgi Düzeyinin Değerlendirilmesi","authors":"Özge Esgin, A. Özçelik","doi":"10.46971/ausbid.942709","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.942709","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı 20-35 yaş arasındaki bireylerin fonksiyonel besinlere yönelik farkındalığı, bilgi düzeyleri, tüketim sıklıkları ve ilişkili faktörlerin değerlendirilmesidir.\u0000Örneklem ve Yöntem: Çalışmaya Ankara’daki üniversitelerde öğrenim gören 20-35 yaş arası 434 kadın ve 166 erkek birey olmak üzere 600 birey dahil edilmiştir. Araştırma verileri yüz yüze anket yöntemi ile toplanmıştır. Anket formu demografik bilgiler, fonksiyonel besin genel bilgi düzeyi, fonksiyonel besinler ile ilgili davranış testi, Fonksiyonel Besinlere Yönelik Tutum Ölçeği, ORTO-15 Ölçeği bölümlerinden oluşmaktadır. Veriler SPSS Programı kullanılarak analiz edilmiştir. \u0000Bulgular: Çalışmaya katılan bireylerin yaş ortalaması 22.1±1.9 yıldır. Kadınların %10.8’i, erkeklerin ise %12.7’si ortorektik eğilimdedir (p=0.52). Katılımcılar tarafından fonksiyonel besinlerin en sık tercih edilme nedenleri; bu besinlerin sağlığa yararlı olması, zinde hissetmelerini sağlaması ve hastalıklardan korunmada etkili olmasıdır. Her gün en çok tüketilen fonksiyonel besin siyah çay (%79.7) iken katılımcıların çoğunluğu Ginsengi (%93.8) hiç tüketmediğini bildirmiştir. Çalışmaya katılan bireylerin çoğunluğu fonksiyonel besinlerin kendisini daha iyi hissetmesine yardımcı olduğunu, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmeyi kolaylaştırdığını, aşırı tüketildiğinde zararlı olabileceğini, fonksiyonel besin tüketmenin sağlığı koruduğu düşüncesinin kendisine keyif verdiğini ve fonksiyonel besinleri tükettiğinde performansının arttığını ifade etmiştir. Fonksiyonel besinlerin tamamen gereksiz olduğu (p=0.02), bütünüyle hileli olduğu (p=0.03), sağlıklı bir insan için değer taşımadığı (p=0.007) ile ilgili ifadelere ortorektik eğilim gösteren bireylerde katılım oranı daha yüksektir. \u0000Sonuç: Katılımcılar fonksiyonel besinlerin faydası ve gerekliliği ile ilgili pozitif ifadeleri savunurken, fonksiyonel besine karşı güven ve fonksiyonel besinlerin güvenliği hakkında çelişkiye düşmektedir. Fonksiyonel besinlerin sağlığa katkısı konusunda sağlık profesyonelleri, kamu kuruluşları, gıda sanayi ve politika yetkilileri ile iş birliği yapılarak toplumun bilinçlendirilmesine destek verilmelidir.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"48 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116766856","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Doğum Deneyiminin Erken Postpartum Dönem Depresyon Riski İle İlişkisi
Pub Date : 2021-12-31 DOI: 10.46971/ausbid.878929
Dilek Bi̇lgi̇ç, Gülbahtiyar Demi̇rel, Gülseren Dağlar
Amaç: Araştırmanın amacı doğum deneyiminin erken postpartum dönemde görülebilecek depresyon riski ile ilişkisini belirlemektir. Örneklem ve Yöntem: Araştırma kesitsel olarak gerçekleştirildi. Örneklemi Sivas Numune Hastanesi Doğum Sonu Servisi ve Kadın Doğum Ameliyat Servisi’nde yatan 220 lohusa kadın oluşturmuştur. Veriler “Kişisel Bilgi Formu”, “Edinburgh Postpartum Depresyon Ölçeği (EPDÖ)”, “Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği B Versiyonu (WDBDÖ)” ile toplanmıştır. Bulgular: Lohusaların yaş ortalaması 27,03±5,50 dır ve %47’sine doğumda epizyotomi uygulanmıştır. Lohusaların, %10,8’i anemik, %32,2’si kendini gebeliğe hazır hissetmeden gebe kalmış ve %27’si gebeliği planlamamıştır. Lohusaların WDBDÖ-B Versiyonu ve EPDÖ puan ortalaması sırasıyla 103,30±25,84; 6,23±5,06 dır. Lohusaların %78,2’sinin WDBDÖ-B puanı 85 ve üzerinde olup klinik derecede doğum korkusu yaşamakta ve %87,7’sinin EPDÖ puanı 12 ve altında olup depresyon riski bulunmamaktadır. Lohusaların WDBDÖ-B ile EPDÖ puan ortalamaları arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki saptanmıştır (r=0,333, p=0,001). Lohusaların bazı sosyodemografik özellikleri (eğitim durumu, çalışma durumu ve bebeğin cinsiyeti) ile EPDÖ puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmıştır (p
研究目的本研究旨在确定分娩经历与产后早期抑郁风险之间的关系。样本和方法:研究以横截面方式进行。样本包括 220 名在西瓦斯努穆纳医院产后服务处和妇科手术服务处住院的产后妇女。通过 "个人信息表"、"爱丁堡产后抑郁量表(EPDS)"和 "Wijma 出生预期/体验量表 B 版(WDBDS)"收集数据。结果产后妇女的平均年龄为(27.03±5.50)岁,47%的妇女在分娩时做过外阴切开术。产褥期妇女中,10.8%贫血,32.2%在准备怀孕前怀孕,27%未计划怀孕。产后妇女在 WDB-Version B 和 EPDS 中的平均得分分别为 103.30±25.84 和 6.23±5.06。78.2%的产褥期妇女的 WBIS-Version B 得分在 85 分及以上,并出现临床分娩恐惧;87.7%的产褥期妇女的 EPDS 得分在 12 分及以下,并无抑郁风险。研究发现,产褥期妇女的 WBLS-B 和 EPDS 平均得分之间存在明显的正相关(r=0.333,p=0.001)。产褥期的一些社会人口学特征(教育状况、就业状况和婴儿性别)与 EPDS 平均得分之间存在统计学意义上的差异(P<0.001)。
{"title":"Doğum Deneyiminin Erken Postpartum Dönem Depresyon Riski İle İlişkisi","authors":"Dilek Bi̇lgi̇ç, Gülbahtiyar Demi̇rel, Gülseren Dağlar","doi":"10.46971/ausbid.878929","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.878929","url":null,"abstract":"Amaç: Araştırmanın amacı doğum deneyiminin erken postpartum dönemde görülebilecek depresyon riski ile ilişkisini belirlemektir. Örneklem ve Yöntem: Araştırma kesitsel olarak gerçekleştirildi. Örneklemi Sivas Numune Hastanesi Doğum Sonu Servisi ve Kadın Doğum Ameliyat Servisi’nde yatan 220 lohusa kadın oluşturmuştur. Veriler “Kişisel Bilgi Formu”, “Edinburgh Postpartum Depresyon Ölçeği (EPDÖ)”, “Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği B Versiyonu (WDBDÖ)” ile toplanmıştır. Bulgular: Lohusaların yaş ortalaması 27,03±5,50 dır ve %47’sine doğumda epizyotomi uygulanmıştır. Lohusaların, %10,8’i anemik, %32,2’si kendini gebeliğe hazır hissetmeden gebe kalmış ve %27’si gebeliği planlamamıştır. Lohusaların WDBDÖ-B Versiyonu ve EPDÖ puan ortalaması sırasıyla 103,30±25,84; 6,23±5,06 dır. Lohusaların %78,2’sinin WDBDÖ-B puanı 85 ve üzerinde olup klinik derecede doğum korkusu yaşamakta ve %87,7’sinin EPDÖ puanı 12 ve altında olup depresyon riski bulunmamaktadır. Lohusaların WDBDÖ-B ile EPDÖ puan ortalamaları arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki saptanmıştır (r=0,333, p=0,001). \u0000Lohusaların bazı sosyodemografik özellikleri (eğitim durumu, çalışma durumu ve bebeğin cinsiyeti) ile EPDÖ puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmıştır (p","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"424 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126715389","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Ebelik Öğrencilerinin Klinik Uygulamalardaki Empati ve Post-Travmatik Stres Düzeyleri
Pub Date : 2021-12-31 DOI: 10.46971/ausbid.915713
Yasemin ERKAL AKSOY, Sema Yilmaz, Havva Uyanik
Amaç Ebelik öğrencileri klinik uygulamalar sırasında birçok travmatik olay gözlemlemekte ya da tanık olmaktadır. Bu durum öğrencilerde duygusal travmalara neden olmaktadır. Bu çalışmada, ebelik öğrencilerinin klinik uygulamalarda empati algısının ve travma sonrası stres bozukluğu düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem Araştırmanın evreni bir devlet üniversitesinin ebelik bölümü öğrencileridir (n=288). Çalışmada tam sayım örnekleme yöntemi ile tüm öğrencilere ulaşılması hedeflenmiştir. Araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 2., 3. ve 4. sınıf ebelik öğrencilerinden 275 lisans öğrencisi örnekleme alınmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu”, “Empati Düzeyi Belirleme Ölçeği” ve “Travma Sonrası Stres Bozukluğu Kısa Ölçeği” kullanılmıştır. Bulgular Öğrencilerin yaş ortalaması 20.56±1.61 ve genel akademik ortalaması 2.70±0.46 olarak belirlenmiştir. Çalışmamızda öğrencilerin %18.4’ünün yüksek kan basıncı, ateş, konvülsiyon, %11.4’ünün anne veya bebek ölümü, %11’inin postpartum kanama, %10.1’inin de malpozisyon ve malprezentasyonlar gibi klinik vakaları gözlemlediği belirlenmiştir. Öğrencilerin Empati Düzeyi Belirleme Ölçeği toplam puan ortalaması 49.39±7.61, ölçeğin alt boyut puanları incelendiğinde; sırasıyla sosyal beceri ortalaması 14.28±2.39, duygusal tepki ortalaması 16.29±2.82, bilişsel empati ortalaması 18.81±3.59’dur. Travma Sonrası Stres Bozukluğu Kısa Ölçeğinin puan ortalaması 13.69±6.92 olarak tespit edilmiştir. Öğrencilerin %5.8’inde travma sonrası stres bozukluğu olduğu saptanmıştır. Sonuç Sonuç olarak çalışmada eğitim yılı arttıkça travma düzeyinin arttığı, ancak travma olan ve olmayan öğrencilerin empati düzeyleri arasında fark olmadığı bulunmuştur. Öğrencilerin klinik uygulamalar sırasında psikolojik olarak etkilenebilecekleri göz önünde bulundurulmalıdır.
目标 助产士学生在临床实践中观察或目睹了许多创伤事件。这种情况会给学生造成情感创伤。本研究旨在确定助产士学生在临床实践中的移情感知和创伤后应激障碍水平。材料和方法 研究对象为一所国立大学的助产士学生(人数=288)。研究采用全面普查抽样法,旨在覆盖所有学生。自愿同意参与研究的助产专业二、三、四年级本科生共 275 人被纳入样本。研究使用 "个人信息表"、"移情水平判定量表 "和 "创伤后应激障碍简易量表 "作为数据收集工具。学生的平均年龄为(20.56±1.61)岁,平均学业成绩为(2.70±0.46)分。在我们的研究中,18.4%的学生观察到高血压、发烧、抽搐等临床病例,11.4%的学生观察到产妇或婴儿死亡,11%的学生观察到产后出血,10.1%的学生观察到胎位不正和产程不良。学生移情水平判定量表的总分平均值为(49.39±7.61)分,对该量表的分维度得分进行分析,社会技能、情绪反应和认知移情的平均得分分别为(14.28±2.39)分、(16.29±2.82)分和(18.81±3.59)分。创伤后应激障碍短量表的平均得分为(13.69±6.92)分。结果发现,5.8% 的学生患有创伤后应激障碍。总之,研究发现,随着受教育年限的增加,学生的心理创伤程度也在增加,但有心理创伤和没有心理创伤的学生的移情水平没有差异。应考虑到学生在临床实践中可能会受到心理影响。
{"title":"Ebelik Öğrencilerinin Klinik Uygulamalardaki Empati ve Post-Travmatik Stres Düzeyleri","authors":"Yasemin ERKAL AKSOY, Sema Yilmaz, Havva Uyanik","doi":"10.46971/ausbid.915713","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.915713","url":null,"abstract":"Amaç \u0000Ebelik öğrencileri klinik uygulamalar sırasında birçok travmatik olay gözlemlemekte ya da tanık olmaktadır. Bu durum öğrencilerde duygusal travmalara neden olmaktadır. Bu çalışmada, ebelik öğrencilerinin klinik uygulamalarda empati algısının ve travma sonrası stres bozukluğu düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. \u0000Gereç ve Yöntem \u0000Araştırmanın evreni bir devlet üniversitesinin ebelik bölümü öğrencileridir (n=288). Çalışmada tam sayım örnekleme yöntemi ile tüm öğrencilere ulaşılması hedeflenmiştir. Araştırmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden 2., 3. ve 4. sınıf ebelik öğrencilerinden 275 lisans öğrencisi örnekleme alınmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu”, “Empati Düzeyi Belirleme Ölçeği” ve “Travma Sonrası Stres Bozukluğu Kısa Ölçeği” kullanılmıştır. \u0000Bulgular \u0000Öğrencilerin yaş ortalaması 20.56±1.61 ve genel akademik ortalaması 2.70±0.46 olarak belirlenmiştir. Çalışmamızda öğrencilerin %18.4’ünün yüksek kan basıncı, ateş, konvülsiyon, %11.4’ünün anne veya bebek ölümü, %11’inin postpartum kanama, %10.1’inin de malpozisyon ve malprezentasyonlar gibi klinik vakaları gözlemlediği belirlenmiştir. Öğrencilerin Empati Düzeyi Belirleme Ölçeği toplam puan ortalaması 49.39±7.61, ölçeğin alt boyut puanları incelendiğinde; sırasıyla sosyal beceri ortalaması 14.28±2.39, duygusal tepki ortalaması 16.29±2.82, bilişsel empati ortalaması 18.81±3.59’dur. Travma Sonrası Stres Bozukluğu Kısa Ölçeğinin puan ortalaması 13.69±6.92 olarak tespit edilmiştir. Öğrencilerin %5.8’inde travma sonrası stres bozukluğu olduğu saptanmıştır. \u0000Sonuç \u0000Sonuç olarak çalışmada eğitim yılı arttıkça travma düzeyinin arttığı, ancak travma olan ve olmayan öğrencilerin empati düzeyleri arasında fark olmadığı bulunmuştur. Öğrencilerin klinik uygulamalar sırasında psikolojik olarak etkilenebilecekleri göz önünde bulundurulmalıdır.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"28 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133029950","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
Doğum Sonu Annelere Verilen Taburculuk Eğitiminin, Taburculuğa Hazır Oluşluk Düzeyine Etkisi
Pub Date : 2021-12-31 DOI: 10.46971/ausbid.943809
Hatice KAHYAOĞLU SÜT, Burcu Küçükkaya, Zeliha ELKAN KİYAT, Ecem Şalli
Amaç: Bu çalışmada, doğum sonu annelere verilen taburculuk eğitiminin, taburculuğa hazır oluşluk düzeyine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç-Yöntem: Randomize kontrollü olarak yürütülen bu çalışma Şubat-Aralık 2020 tarihleri arasında, bir Üniversitenin Tıp Fakültesi Hastanesi ile bir Devlet Hastanesinin Doğum Servisi’nde gerçekleştirilmiştir. Eğitim grubu n=105 ve Kontrol grubu n=105 olmak üzere toplam 210 anne üzerinde çalışma yürütülmüştür. Çalışmaya katılmaya gönüllü annelere literatür incelenerek hazırlanan bir anket formu ile Hastane Taburculuğuna Hazır Oluşluk Ölçeği-Yeni Doğum Yapmış Anne Formu (HTHÖ-YDAF) uygulanmıştır. Randomizasyon yöntemine göre belirlenen eğitim grubuna doğum sonu taburculuk eğitimi (doğum sonu dönem bakımı, emzirme ve anne sütü, yenidoğan bebek bakımı eğitim kitapçıkları eşliğinde verilen eğitim) verilmiş olup diğer gruba ise eğitim verilmemiştir. Eğitim ve kontrol gruplarına taburcu olmadan önce HTHÖ-YDAF tekrar uygulanmıştır. Bulgular: Taburculuk eğitimi alan grubun yaş ortalaması 28,3 ± 5,6, kontrol grubunun 28,4 ± 5,6’dir (p=0,951). Eğitim grubunun, eğitim öncesi ve sonrası HTHÖ-YDAF ölçeği toplam ve alt boyut puan ortalamaları ile kontrol grubunun başlangıç ve taburculuk öncesi HTHÖ-YDAF ölçeği toplam ve alt boyut puan ortalamaları arasında anlamlı fark bulunmuştur (p
研究目的本研究旨在调查产后母亲接受出院培训对出院准备程度的影响。材料与方法:这项随机对照试验于 2020 年 2 月至 12 月期间在一所大学医学院附属医院和一所国立医院的产科服务处进行。研究对象为 210 名母亲,其中教育组 105 名,对照组 105 名。对自愿参加研究的母亲采用了通过研究文献编制的问卷表和出院准备量表-新生儿母亲表(HTHÖ-YDAF)。根据随机方法确定的培训组接受产后出院培训(产后护理、母乳喂养和母乳、新生儿护理培训手册),另一组不接受任何培训。培训组和对照组在出院前再次接受 HRQoL-NPBSF 测试。结果显示接受出院教育组的平均年龄为(28.3 ± 5.6)岁,对照组为(28.4 ± 5.6)岁(P=0.951)。培训组在培训前后的 HRQoL-ADAF 量表总分和各分项平均分与对照组在基线和出院前的 HRQoL-ADAF 量表总分和各分项平均分有明显差异(p
{"title":"Doğum Sonu Annelere Verilen Taburculuk Eğitiminin, Taburculuğa Hazır Oluşluk Düzeyine Etkisi","authors":"Hatice KAHYAOĞLU SÜT, Burcu Küçükkaya, Zeliha ELKAN KİYAT, Ecem Şalli","doi":"10.46971/ausbid.943809","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.943809","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada, doğum sonu annelere verilen taburculuk eğitiminin, taburculuğa hazır oluşluk düzeyine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. \u0000Gereç-Yöntem: Randomize kontrollü olarak yürütülen bu çalışma Şubat-Aralık 2020 tarihleri arasında, bir Üniversitenin Tıp Fakültesi Hastanesi ile bir Devlet Hastanesinin Doğum Servisi’nde gerçekleştirilmiştir. Eğitim grubu n=105 ve Kontrol grubu n=105 olmak üzere toplam 210 anne üzerinde çalışma yürütülmüştür. Çalışmaya katılmaya gönüllü annelere literatür incelenerek hazırlanan bir anket formu ile Hastane Taburculuğuna Hazır Oluşluk Ölçeği-Yeni Doğum Yapmış Anne Formu (HTHÖ-YDAF) uygulanmıştır. Randomizasyon yöntemine göre belirlenen eğitim grubuna doğum sonu taburculuk eğitimi (doğum sonu dönem bakımı, emzirme ve anne sütü, yenidoğan bebek bakımı eğitim kitapçıkları eşliğinde verilen eğitim) verilmiş olup diğer gruba ise eğitim verilmemiştir. Eğitim ve kontrol gruplarına taburcu olmadan önce HTHÖ-YDAF tekrar uygulanmıştır. \u0000Bulgular: Taburculuk eğitimi alan grubun yaş ortalaması 28,3 ± 5,6, kontrol grubunun 28,4 ± 5,6’dir (p=0,951). Eğitim grubunun, eğitim öncesi ve sonrası HTHÖ-YDAF ölçeği toplam ve alt boyut puan ortalamaları ile kontrol grubunun başlangıç ve taburculuk öncesi HTHÖ-YDAF ölçeği toplam ve alt boyut puan ortalamaları arasında anlamlı fark bulunmuştur (p","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133456874","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Türkiye’de 2003-2020 Yılları Arasında Basınç Yaralanmasına İlişkin Yapılan Hemşirelik Araştırmalarının İncelenmesi: Sistematik Derleme
Pub Date : 2021-12-31 DOI: 10.46971/ausbid.1003094
Kübra Ata, Esmanur Üstünkaya, Melike BAŞALAN DÖNMEZ, Özge Marhan, Burcu Demircan
Amaç: Bu çalışma basınç yaralanmasına ilişkin yapılan hemşirelik araştırmalarının incelenmesi amacıyla gerçekleştirildi. Gereç-yöntem: Sistematik inceleme metoduyla yapılan bu çalışma 06.01.2021-22.02.2021 tarihleri arasında YÖK Ulusal Tez Merkezi (n=44), Google Scholar (n=2320) ve PubMed (n=772) veri tabanlarında 2003-2020 yılları arasında yayınlanan, basınç yarasına ilişkin yapılan hemşirelik araştırmaları (n=3136) incelenerek gerçekleştirildi. Dışlanma kriterleri uygulandıktan sonra (tekrarlı yayınlar, hemşirelik dışı araştırmalar, orjinal araştırma niteliği taşımayan yayınlar) elde edilen araştırmalar (n=113) çalışmanın örneklemini oluşturdu. Çalışmadan elde edilen veriler SPSS 25 programı kullanılarak analiz edildi ve elde edilen bulgular yüzde ve sayı ifadeleri ile tablo ve grafikler şeklinde sunuldu. Çalışma raporunun yazılmasında PRISMA protokolü kullanıldı. Bulgular: Örneklemden elde veriler doğrultusunda çalışmaların %23 oran ile en fazla 2019 yılında gerçekleştirildiği ve %58.4’ünün araştırma çalışması olduğu, araştırmacıların %85.8’inin Devlet Üniversitelerine bağlı olduğu, çalışmaların %69’unda tanımlayıcı tip araştırma tasarımının kullanıldığı ve %61.9’unda örneklem grubunun hastalardan oluştuğu, çalışmaların bağlı bulunduğu Anabilim Dallarının %41.6’sını Hemşirelik Anabilim Dalı’nın oluşturduğu, çalışmaların %66.4’ünde bir ölçek kullanıldığı ve kullanılan ölçekler içerisinde %43.4 oran ile en fazla Braden Risk Değerlendirme Ölçeği’nin yer aldığı sonucuna varıldı. Sonuç: Örneklem verilerine göre ülkemizde basınç yarasına ilişkin yapılan hemşirelik araştırmalarının sayısı giderek artmasına rağmen bu çalışmaların çoğunluğunun tanımlayıcı nitelikte olduğu, hemşirelik bakımına katkı sağlayacak deneysel çalışmalarda henüz istenilen düzeye ulaşılamadığı görülmektedir. Bu nedenle basınç yaralanmasının önlenmesine yönelik kanıt temelli hemşirelik uygulamalarına yön verecek hemşirelik araştırmalarının yapılması desteklenmelidir.
{"title":"Türkiye’de 2003-2020 Yılları Arasında Basınç Yaralanmasına İlişkin Yapılan Hemşirelik Araştırmalarının İncelenmesi: Sistematik Derleme","authors":"Kübra Ata, Esmanur Üstünkaya, Melike BAŞALAN DÖNMEZ, Özge Marhan, Burcu Demircan","doi":"10.46971/ausbid.1003094","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1003094","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma basınç yaralanmasına ilişkin yapılan hemşirelik araştırmalarının incelenmesi amacıyla gerçekleştirildi. \u0000Gereç-yöntem: Sistematik inceleme metoduyla yapılan bu çalışma 06.01.2021-22.02.2021 tarihleri arasında YÖK Ulusal Tez Merkezi (n=44), Google Scholar (n=2320) ve PubMed (n=772) veri tabanlarında 2003-2020 yılları arasında yayınlanan, basınç yarasına ilişkin yapılan hemşirelik araştırmaları (n=3136) incelenerek gerçekleştirildi. Dışlanma kriterleri uygulandıktan sonra (tekrarlı yayınlar, hemşirelik dışı araştırmalar, orjinal araştırma niteliği taşımayan yayınlar) elde edilen araştırmalar (n=113) çalışmanın örneklemini oluşturdu. Çalışmadan elde edilen veriler SPSS 25 programı kullanılarak analiz edildi ve elde edilen bulgular yüzde ve sayı ifadeleri ile tablo ve grafikler şeklinde sunuldu. Çalışma raporunun yazılmasında PRISMA protokolü kullanıldı. \u0000Bulgular: Örneklemden elde veriler doğrultusunda çalışmaların %23 oran ile en fazla 2019 yılında gerçekleştirildiği ve %58.4’ünün araştırma çalışması olduğu, araştırmacıların %85.8’inin Devlet Üniversitelerine bağlı olduğu, çalışmaların %69’unda tanımlayıcı tip araştırma tasarımının kullanıldığı ve %61.9’unda örneklem grubunun hastalardan oluştuğu, çalışmaların bağlı bulunduğu Anabilim Dallarının %41.6’sını Hemşirelik Anabilim Dalı’nın oluşturduğu, çalışmaların %66.4’ünde bir ölçek kullanıldığı ve kullanılan ölçekler içerisinde %43.4 oran ile en fazla Braden Risk Değerlendirme Ölçeği’nin yer aldığı sonucuna varıldı. \u0000Sonuç: Örneklem verilerine göre ülkemizde basınç yarasına ilişkin yapılan hemşirelik araştırmalarının sayısı giderek artmasına rağmen bu çalışmaların çoğunluğunun tanımlayıcı nitelikte olduğu, hemşirelik bakımına katkı sağlayacak deneysel çalışmalarda henüz istenilen düzeye ulaşılamadığı görülmektedir. Bu nedenle basınç yaralanmasının önlenmesine yönelik kanıt temelli hemşirelik uygulamalarına yön verecek hemşirelik araştırmalarının yapılması desteklenmelidir.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"60 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117037513","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Diş Hekimliği Hizmetlerinde Hastaların Sağlık Kurumu Seçimini Etkileyen Faktörlerin Değerlendirilmesi
Pub Date : 2021-12-31 DOI: 10.46971/ausbid.905748
Mustafa Gümüşok, A. Ertuğrul
Amaç: Bu çalışmanın amacı, ağız ve diş sağlığı hizmeti alan tüketicilerin, sağlık kuruluşu tercihi üzerinde etkili olan faktörleri belirlemek, başlıca etkili olan faktörlerin, tüketicilerin sosyo-demografik özelliklerine ait değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını tesbit etmektir. Örneklem ve Yöntem: Bu doğrultuda Ankara’da faaliyet gösteren kamuya bağlı bir ağız ve diş sağlığı hastanesine tedavi için başvuran 411 hastaya anket uygulanarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya 18 yaş ve üstü bireyler dahil edilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 20.0 paket programından yararlanılarak, sonuçlar %95’lik güven aralığında, P
{"title":"Diş Hekimliği Hizmetlerinde Hastaların Sağlık Kurumu Seçimini Etkileyen Faktörlerin Değerlendirilmesi","authors":"Mustafa Gümüşok, A. Ertuğrul","doi":"10.46971/ausbid.905748","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.905748","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı, ağız ve diş sağlığı hizmeti alan tüketicilerin, sağlık kuruluşu tercihi üzerinde etkili olan faktörleri belirlemek, başlıca etkili olan faktörlerin, tüketicilerin sosyo-demografik özelliklerine ait değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını tesbit etmektir. \u0000Örneklem ve Yöntem: Bu doğrultuda Ankara’da faaliyet gösteren kamuya bağlı bir ağız ve diş sağlığı hastanesine tedavi için başvuran 411 hastaya anket uygulanarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya 18 yaş ve üstü bireyler dahil edilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 20.0 paket programından yararlanılarak, sonuçlar %95’lik güven aralığında, P","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124667875","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1