Amaç: Terapötik oyun çocuk ve ergenlerin hemşirelik müdahalelerinde literatürde geniş çapta yer almaktadır. Terapötik oyun kavramının açıklık kazanması, hastalık, hastaneye yatmak, çocuğun hastanedeki ağrılı işlemlere hazırlanması ve bunların yarattığı stresin azaltılmasında çocukların bakımına terapötik oyun tekniğini entegre etmek için önemlidir. Bu makalede ‘terapötik oyun’ kavramının Walker ve Avant’ ın kavram analizi yöntemi kullanılarak açıklanması amaçlanmıştır. Yöntem: Terapötik oyun kavramını incelemek için Walker ve Avant’ın sekiz adımdan oluşan kavram analizi yöntemi kullanılmıştır. Bulgular: Yapılan kavram analizi sonucunda terapötik oyunun hemşirelikte ve diğer alanlardaki tanımları araştırılarak ‘tedavi’, ‘bakım’, ‘iletişim’, ‘oyun’, ‘başa çıkmak’ ve ‘güven’ kavramlarının terapötik oyun ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Terapötik oyun kavramının hazırlayıcı özellikleri ‘hastaneye yatma’, ‘ağrılı işlemler’, ‘stres’, ‘bilinmeyen korkusu’, ‘çocuğun yaş dönemine ait özellikleri’, ‘çocuğun bilişsel özellikleri’, ‘oyun oynamak’, ‘sosyal destek’ ve ‘hemşirelik bakımı’ olarak saptanmıştır. Terapötik oyunun hemşirelik bakımında kullanılması sonucunda ‘stresin azalması’, ‘işlemlere katılım ve kabul’, ‘tedavi edici’, ‘iyileşme’, ‘sorunlarla başa çıkma’, ‘cesaret’ ve ‘sakinlik’ davranışlarının edinildiği görülmüş ve bu özellikler ışığında model vaka, sınırda vaka ve karşıt vakalar tartışılmıştır. Sonuç: Bu kavram analizinin bulguları, hemşirelerin terapötik oyun tekniklerinin öğrenilmesinin önemini ve hemşirelik bakım planına dahil olması gerekliliğini vurgulamıştır.
{"title":"Kavram Analizi: Terapötik Oyun","authors":"Dilek Yildiz, İpek Tansel","doi":"10.46971/ausbid.1116096","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1116096","url":null,"abstract":"Amaç: Terapötik oyun çocuk ve ergenlerin hemşirelik müdahalelerinde literatürde geniş çapta yer almaktadır. Terapötik oyun kavramının açıklık kazanması, hastalık, hastaneye yatmak, çocuğun hastanedeki ağrılı işlemlere hazırlanması ve bunların yarattığı stresin azaltılmasında çocukların bakımına terapötik oyun tekniğini entegre etmek için önemlidir. Bu makalede ‘terapötik oyun’ kavramının Walker ve Avant’ ın kavram analizi yöntemi kullanılarak açıklanması amaçlanmıştır. Yöntem: Terapötik oyun kavramını incelemek için Walker ve Avant’ın sekiz adımdan oluşan kavram analizi yöntemi kullanılmıştır. Bulgular: Yapılan kavram analizi sonucunda terapötik oyunun hemşirelikte ve diğer alanlardaki tanımları araştırılarak ‘tedavi’, ‘bakım’, ‘iletişim’, ‘oyun’, ‘başa çıkmak’ ve ‘güven’ kavramlarının terapötik oyun ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Terapötik oyun kavramının hazırlayıcı özellikleri ‘hastaneye yatma’, ‘ağrılı işlemler’, ‘stres’, ‘bilinmeyen korkusu’, ‘çocuğun yaş dönemine ait özellikleri’, ‘çocuğun bilişsel özellikleri’, ‘oyun oynamak’, ‘sosyal destek’ ve ‘hemşirelik bakımı’ olarak saptanmıştır. Terapötik oyunun hemşirelik bakımında kullanılması sonucunda ‘stresin azalması’, ‘işlemlere katılım ve kabul’, ‘tedavi edici’, ‘iyileşme’, ‘sorunlarla başa çıkma’, ‘cesaret’ ve ‘sakinlik’ davranışlarının edinildiği görülmüş ve bu özellikler ışığında model vaka, sınırda vaka ve karşıt vakalar tartışılmıştır. Sonuç: Bu kavram analizinin bulguları, hemşirelerin terapötik oyun tekniklerinin öğrenilmesinin önemini ve hemşirelik bakım planına dahil olması gerekliliğini vurgulamıştır.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"62 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125503827","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Teknolojik gelişmeler son yıllarda oldukça hızlı bir gelişim göstermektedir. Bu alanda en dikkat çekici gelişmeler de cep telefonlarında gerçekleşmiştir. Özellikle genç nesillerde kullanımı oldukça yaygın olmakla birlikte her yaştan kesimin kullandığı akıllı telefonlar yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bireylerin yaşamlarında sağladığı yararlar ve kolaylıklar elbette göz ardı edilemez, ancak bilinçli kullanım sağlanmadığında bağımlılık gibi bir tehlikeye de zemin hazırlamaktadır. Aşırı kullanım alışkanlıkları nedeniyle kullanım sırasında edinilen postürün bireylerde oluşturacağı fiziksel problemler ile bağımlılık nedeniyle uyku kalitesinde bozulmalar meydana gelmekte, bireylerin yaşamları olumsuz etkilenmektedir. Aşırı akıllı telefon kullanımının neden olduğu düşünülen sosyal kaygı, anksiyete, depresyon, güvensizlik, telefonundan ayrılamama, yalnızlık ve izolasyon, nomofobi gibi psikolojik ve davranışsal sorunların yanı sıra yoğun akıllı telefon kullanımının öğrenme güçlüğü, bellek performansını ve karar verme becerisini olumsuz etkilemesi nedeniyle bireylerin hem iş hem de akademik performanslarında düşüş gözlemlenmektedir. Günümüzde akıllı telefon kullanımının çok küçük yaşlara kadar gerilediği düşünüldüğünde bireylerde akıllı telefon bağımlılığına karşı duyarlılık oluşturulması, bilinçli akıllı telefon kullanım tekniklerinin öğretilmesi ve bu bağlamda sağlık otoritelerinin, eğitim kurumlarının ve ebeveynlerin de bağımlılıkla mücadelede bir araya gelerek kapsamlı bir çalışma yapması önem arz etmektedir. Kullanıcılardaki bu bağımlılık riskinin ortadan kaldırılması ile akıllı telefon kullanımının neden olacağı fiziksel ve psikolojik problemlerde azalma, akademik performansta artış olacağı kanısındayız.
{"title":"Akıllı Telefon Kullanımının Sağlık Üzerine Etkileri: Genel Bir Bakış","authors":"A. Ceylan","doi":"10.46971/ausbid.1152336","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1152336","url":null,"abstract":"Teknolojik gelişmeler son yıllarda oldukça hızlı bir gelişim göstermektedir. Bu alanda en dikkat çekici gelişmeler de cep telefonlarında gerçekleşmiştir. Özellikle genç nesillerde kullanımı oldukça yaygın olmakla birlikte her yaştan kesimin kullandığı akıllı telefonlar yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bireylerin yaşamlarında sağladığı yararlar ve kolaylıklar elbette göz ardı edilemez, ancak bilinçli kullanım sağlanmadığında bağımlılık gibi bir tehlikeye de zemin hazırlamaktadır. Aşırı kullanım alışkanlıkları nedeniyle kullanım sırasında edinilen postürün bireylerde oluşturacağı fiziksel problemler ile bağımlılık nedeniyle uyku kalitesinde bozulmalar meydana gelmekte, bireylerin yaşamları olumsuz etkilenmektedir. Aşırı akıllı telefon kullanımının neden olduğu düşünülen sosyal kaygı, anksiyete, depresyon, güvensizlik, telefonundan ayrılamama, yalnızlık ve izolasyon, nomofobi gibi psikolojik ve davranışsal sorunların yanı sıra yoğun akıllı telefon kullanımının öğrenme güçlüğü, bellek performansını ve karar verme becerisini olumsuz etkilemesi nedeniyle bireylerin hem iş hem de akademik performanslarında düşüş gözlemlenmektedir. Günümüzde akıllı telefon kullanımının çok küçük yaşlara kadar gerilediği düşünüldüğünde bireylerde akıllı telefon bağımlılığına karşı duyarlılık oluşturulması, bilinçli akıllı telefon kullanım tekniklerinin öğretilmesi ve bu bağlamda sağlık otoritelerinin, eğitim kurumlarının ve ebeveynlerin de bağımlılıkla mücadelede bir araya gelerek kapsamlı bir çalışma yapması önem arz etmektedir. Kullanıcılardaki bu bağımlılık riskinin ortadan kaldırılması ile akıllı telefon kullanımının neden olacağı fiziksel ve psikolojik problemlerde azalma, akademik performansta artış olacağı kanısındayız.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"456 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124491866","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Çalışmanın amacı, 2015 ve 2021 yıllarında yayınlanan “Hastane Afet ve Acil Durum Planı (HAP) Hazırlama Kılavuzlarının” karşılaştırmalı olarak değerlendirmesini yaparak söz konusu kılavuzlarda vurgulanan ana temaları ortaya çıkarmaktır. Örneklem ve Yöntem: Bu doğrultuda çalışma kapsamında ele alınan Kılavuzlar, afet ve acil durum yönetimi konusunda çalışma yapan uzmanlarca belirlenen anahtar kelimeler ile kodlanarak sayısal veriye dönüştürülmüştür. Bu çalışmada, 2015 yılında hazırlanan Hastane Afet ve Acil Durum Planı (HAP) Hazırlama Kılavuzu ile sonrasında 2021 yılında güncellenerek yayımlanan aynı adı taşıyan kılavuz titiz bir şekilde incelenmiş ve karşılaştırmalı bir analize tabi tutulmuştur. Araştırma kapsamında yapılacak analizlerde MAXQDA 2020 isimli veri analizi programı kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma kapsamında 2 farklı HAP Kılavuzu üzerinden toplamda 16 farklı kodun adı belirlenmiş ve analiz yapılmıştır. Yapılan toplam 1543 kodlamanın 577’si 2015 yılı Kılavuzuna ait olup 966 kodlama ise 2021 yılında yayınlanan Kılavuzda yer almaktadır. Yapılan kodlamaların da gösterdiği üzere, 2021 HAP kılavuzunun çok daha geniş kapsamlı olduğu görülmektedir. Sonuçlar: Bu planlar sıklıkla bilimsel değerlendirmelere tabi tutulmalıdır. Özellikle sağlık alanında çalışan yöneticiler, sağlık çalışanları ve toplu düzeyinde sağlık planlarının değerlendirilerek hazırlanması afet sonrası tüm yararlanıcılara pozitif yönde katkı sağlayacak ve daha çok hayat kurtarılmasına ve hayatta kalanların daha çabuk rehabilite olabilmelerine katkı sağlayacaktır
{"title":"Hastane Afet ve Acil Durum Planı (HAP): 2015 ve 2021 Hazırlama Kılavuzu Karşılaştırmalı Analizi","authors":"Halil İbrahim Çi̇çekdaği, Önder Bozkurt","doi":"10.46971/ausbid.1205124","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1205124","url":null,"abstract":"Amaç: Çalışmanın amacı, 2015 ve 2021 yıllarında yayınlanan “Hastane Afet ve Acil Durum Planı (HAP) Hazırlama Kılavuzlarının” karşılaştırmalı olarak değerlendirmesini yaparak söz konusu kılavuzlarda vurgulanan ana temaları ortaya çıkarmaktır. Örneklem ve Yöntem: Bu doğrultuda çalışma kapsamında ele alınan Kılavuzlar, afet ve acil durum yönetimi konusunda çalışma yapan uzmanlarca belirlenen anahtar kelimeler ile kodlanarak sayısal veriye dönüştürülmüştür. Bu çalışmada, 2015 yılında hazırlanan Hastane Afet ve Acil Durum Planı (HAP) Hazırlama Kılavuzu ile sonrasında 2021 yılında güncellenerek yayımlanan aynı adı taşıyan kılavuz titiz bir şekilde incelenmiş ve karşılaştırmalı bir analize tabi tutulmuştur. Araştırma kapsamında yapılacak analizlerde MAXQDA 2020 isimli veri analizi programı kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma kapsamında 2 farklı HAP Kılavuzu üzerinden toplamda 16 farklı kodun adı belirlenmiş ve analiz yapılmıştır. Yapılan toplam 1543 kodlamanın 577’si 2015 yılı Kılavuzuna ait olup 966 kodlama ise 2021 yılında yayınlanan Kılavuzda yer almaktadır. Yapılan kodlamaların da gösterdiği üzere, 2021 HAP kılavuzunun çok daha geniş kapsamlı olduğu görülmektedir. Sonuçlar: Bu planlar sıklıkla bilimsel değerlendirmelere tabi tutulmalıdır. Özellikle sağlık alanında çalışan yöneticiler, sağlık çalışanları ve toplu düzeyinde sağlık planlarının değerlendirilerek hazırlanması afet sonrası tüm yararlanıcılara pozitif yönde katkı sağlayacak ve daha çok hayat kurtarılmasına ve hayatta kalanların daha çabuk rehabilite olabilmelerine katkı sağlayacaktır","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"29 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115765146","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Küreselleşme çağında, insanlığın karşı karşıya kaldığı ciddi bir salgın olarak nitelendirilen COVID-19, hemşirelerin kilit konumunu ulusal ve uluslararası boyutta bir kez daha ortaya koymuştur. COVID-19 tanısı koyulan hastalarının tedavi ve bakımını birçok sağlık profesyonelini içeren multidisipliner ekibin üstlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada amaç COVID-19 nedeniyle ameliyatı ertelenen trakeal stenozlu bir hastanın trakeal dilatasyon sonrası Marjory Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri tanılama çerçevesinde hemşirelik bakımını sunmaktır. Çalışma Aralık 2020 - Ocak 2021 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinde gerçekleştirildi. Hastaya etkisiz sağlık bakımı, bulantı, bozulmuş gastrointestinal motilite işlevi, aktivite intoleransı riski, uyku örüntüsünde bozulma, bozulmuş sözel iletişim, etkisiz baş etme ve korku olmak üzere 8 hemşirelik tanısı konuldu ve uygun hemşirelik girişimleri uygulandı ve bakımın sonuçları değerlendirildi. Ameliyat sonrası hemşirelik bakımında Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri modelini kullanmak hastanın postoperatif süreçte kaygısını azaltmada, postoperatif süreci yönetmede ve enfeksiyon kontrolünde etkin bir hemşirelik bakımı sunmaya fırsat sağlamıştır. Ameliyat sonrası erken dönem komplikasyon gelişmeyen hasta postoperatif dördüncü gününde taburcu edilmiştir.
{"title":"COVID-19 NEDENİYLE AMELİYATI ERTELENEN TRAKEAL STENOZLU BİR HASTANIN POSTOPERATİF HEMŞİRELİK BAKIMI: OLGU SUNUMU","authors":"Ayşe Gökçe Işıklı, Zeynep Kızılcık Özkan, Fazlı Yanik","doi":"10.46971/ausbid.1021296","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1021296","url":null,"abstract":"Küreselleşme çağında, insanlığın karşı karşıya kaldığı ciddi bir salgın olarak nitelendirilen COVID-19, hemşirelerin kilit konumunu ulusal ve uluslararası boyutta bir kez daha ortaya koymuştur. COVID-19 tanısı koyulan hastalarının tedavi ve bakımını birçok sağlık profesyonelini içeren multidisipliner ekibin üstlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada amaç COVID-19 nedeniyle ameliyatı ertelenen trakeal stenozlu bir hastanın trakeal dilatasyon sonrası Marjory Gordon’un Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri tanılama çerçevesinde hemşirelik bakımını sunmaktır. Çalışma Aralık 2020 - Ocak 2021 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinde gerçekleştirildi. Hastaya etkisiz sağlık bakımı, bulantı, bozulmuş gastrointestinal motilite işlevi, aktivite intoleransı riski, uyku örüntüsünde bozulma, bozulmuş sözel iletişim, etkisiz baş etme ve korku olmak üzere 8 hemşirelik tanısı konuldu ve uygun hemşirelik girişimleri uygulandı ve bakımın sonuçları değerlendirildi. \u0000Ameliyat sonrası hemşirelik bakımında Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri modelini kullanmak hastanın postoperatif süreçte kaygısını azaltmada, postoperatif süreci yönetmede ve enfeksiyon kontrolünde etkin bir hemşirelik bakımı sunmaya fırsat sağlamıştır. Ameliyat sonrası erken dönem komplikasyon gelişmeyen hasta postoperatif dördüncü gününde taburcu edilmiştir.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-10","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129172249","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Yatak başı yutma değerlendirmesi (YBYD) yutma terapisinin doğru gerçekleştirilebilmesi için önem taşımaktadır. Bu çalışmada dil ve konuşma terapistlerinin (DKT) YBYD’ne yönelik uygulamaları ve bilgilerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Örneklem ve Yöntem: Genel tarama modeli ile yürütülen bu çalışmada, araştırmacılar tarafından geliştirilen “Dil ve Konuşma Terapistlerinin Yatak Başı Yutma Değerlendirilmesine Yönelik Bilgi Düzeyini Belirleme Anketi” kullanılmıştır. Araştırmaya 86 DKT katılmıştır. Anket üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm DKT’lerin demografik bilgilerini, ikinci bölümde aktif olarak yutma terapisi gerçekleştiren terapistlerin YBYD uygulamalarını ve son bölümde ise 10 soruluk bilgi anketi içermektedir. Bulgular: Çalışmaya katılan DKT’lerin %90.7’si (n=78) eğitim süreçlerinde YBYD’ye yönelik eğitim aldığı ancak %61.6’sı (n=53) bu eğitimin yetersiz olduğunu düşünmektedirler. Katılımcıların sadece %12.8’nin (n=11) yutma terapisi yaptığı görülmüştür. Yutma terapisi yapan terapistlerin YBYD uygulamalarında farklılıklar olduğu kadar benzerlikler olduğu da görülmüştür. Genel gözlem, oral-motor muayene ve bilişsel farkındalık değerlendirmesinin tüm terapistler tarafından YBYD sırasında uygulanmaktadır. Bilgi anketini içeren bölümde, besin alımı kararı bilgisini içeren 5.soruya (%16.3 n=14) ve YBYD’ni uygulayan meslek grubu bilgisini içeren 8.soruya (%48.8 n=42) doğru yanıtların az olduğu görülmüştür. Sonuç: Ülkemizde DKT mesleğinin yakın geçmişe dayanmasının yutma terapisti ile ilgilenen terapist sayısını etkilediği düşünülmektedir. İkinci bölümü dolduran terapistlerin YBYD uygulamalarının, alanyazın ile uyumluluk gösterdiği ve gelen hastaya göre uygulamalarını modifiye edebildikleri görülmüştür. Yutma terapisi gerçekleştiren DKT sayısının az olmasına karşın katılımcıların üçüncü bölüme verdikleri yanıtların çoğunlukla doğru olduğu görülmüştür. Terapistlerin yetersiz hissetmelerindeki sebebin aktif uygulama yapmamaktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Araştırma kapsamında elde edilen tüm bulgular alanyazın ile tartışılmış olup lisans ve yüksek lisans eğitim süreçlerinde YBYD ile ilişkili eğitim veren eğitimcilere bir yol göstereceği düşünülmektedir.
{"title":"Dil ve Konuşma Terapistlerinin Yatak Başı Yutma Değerlendirilmesine Yönelik Bilgilerinin İncelenmesi","authors":"A. Koçak, Serkan Bengisu, Melis Buse Altun","doi":"10.46971/ausbid.1111230","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1111230","url":null,"abstract":"Amaç: Yatak başı yutma değerlendirmesi (YBYD) yutma terapisinin doğru gerçekleştirilebilmesi için önem taşımaktadır. Bu çalışmada dil ve konuşma terapistlerinin (DKT) YBYD’ne yönelik uygulamaları ve bilgilerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Örneklem ve Yöntem: Genel tarama modeli ile yürütülen bu çalışmada, araştırmacılar tarafından geliştirilen “Dil ve Konuşma Terapistlerinin Yatak Başı Yutma Değerlendirilmesine Yönelik Bilgi Düzeyini Belirleme Anketi” kullanılmıştır. Araştırmaya 86 DKT katılmıştır. Anket üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölüm DKT’lerin demografik bilgilerini, ikinci bölümde aktif olarak yutma terapisi gerçekleştiren terapistlerin YBYD uygulamalarını ve son bölümde ise 10 soruluk bilgi anketi içermektedir. Bulgular: Çalışmaya katılan DKT’lerin %90.7’si (n=78) eğitim süreçlerinde YBYD’ye yönelik eğitim aldığı ancak %61.6’sı (n=53) bu eğitimin yetersiz olduğunu düşünmektedirler. Katılımcıların sadece %12.8’nin (n=11) yutma terapisi yaptığı görülmüştür. Yutma terapisi yapan terapistlerin YBYD uygulamalarında farklılıklar olduğu kadar benzerlikler olduğu da görülmüştür. Genel gözlem, oral-motor muayene ve bilişsel farkındalık değerlendirmesinin tüm terapistler tarafından YBYD sırasında uygulanmaktadır. Bilgi anketini içeren bölümde, besin alımı kararı bilgisini içeren 5.soruya (%16.3 n=14) ve YBYD’ni uygulayan meslek grubu bilgisini içeren 8.soruya (%48.8 n=42) doğru yanıtların az olduğu görülmüştür. Sonuç: Ülkemizde DKT mesleğinin yakın geçmişe dayanmasının yutma terapisti ile ilgilenen terapist sayısını etkilediği düşünülmektedir. İkinci bölümü dolduran terapistlerin YBYD uygulamalarının, alanyazın ile uyumluluk gösterdiği ve gelen hastaya göre uygulamalarını modifiye edebildikleri görülmüştür. Yutma terapisi gerçekleştiren DKT sayısının az olmasına karşın katılımcıların üçüncü bölüme verdikleri yanıtların çoğunlukla doğru olduğu görülmüştür. Terapistlerin yetersiz hissetmelerindeki sebebin aktif uygulama yapmamaktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Araştırma kapsamında elde edilen tüm bulgular alanyazın ile tartışılmış olup lisans ve yüksek lisans eğitim süreçlerinde YBYD ile ilişkili eğitim veren eğitimcilere bir yol göstereceği düşünülmektedir.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132901715","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Sağlık sektöründe taşeron çalışma 1988 yılında Türk çalışma hayatına girmiş. 2017 yılında kamuda taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi ile sona ermiştir. Çalışmanın amacı bu uygulamanın etkilerinin araştırılmasıdır. Örneklem ve Yöntem:. Veriler Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde kadroya geçirilen 317 (n:1217) çalışan ile 63 (n:65) idareciden yüz yüze anket tekniği ile Şubat-Mart 2019’da toplanmıştır. Veri toplama aracı Maslow ihtiyaçlar ve Herzberg motivasyon teorileri ışığında literatürden faydalanılarak oluşturulmuştur. Veri toplama aracı 1 tane açık uçlu 21 tane 5' li likert ölçekli ifade içermektedir. Cronbach alfa değeri 0.81 hesaplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde merkezi eğilim ölçüleri. ortalamalar ve korelasyon analizi yöntemlerinden faydalanılmıştır. Bulgular: Çalışanların kadroya geçiş süreci hakkında bilgilerinin yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Taşeronlar kadroya geçince maaşların gününde yatmaya başladığı. ihale. hak ediş süreçlerinin ve firma karının ortadan kalktığı belirlenmiştir. Asgari ücret üzerinde ücret alınması kaldırıldığı için ücretlerde beklenenin aksine düşüş olduğu. aynı işi yapanların arasında oluşan ücret farklılığının iş barışına olumsuz etki ettiği. ayrılan personellerin yerine yenisi verilmeyince iş yükünde artışlara yol açtığı görülmektedir. Bulguları Maslow ve Herzberg teorileri ile birlikte değerlendirdiğimizde: Çalışanların kişisel gelişimine katkısının olmamıştır. Beklenen ekonomik katkı olmamış. ücretlerde düşme olmuştur. İnsan kaynakları yönetiminde sorunlara yol açmıştır. Kısmen kurumsal fayda sağlamıştır. Çalışanların ve idarecilerin konuya bakış açılarında fark olmadığı istatistiki analizlerle tespit edilmiştir. Açık uçlu sorularda hak kaybı nedeniyle hayal kırıklığına uğrama yaygın olarak ifade edilmiştir. Sonuç:Yapılan kanuni düzenleme sorunların çözümüne çare olmamış yerine yenilerini eklemiştir. Personel temini. özlük hakları ve çalışma şartlarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğu sonucuna ulaşılmıştır
{"title":"Taşeron işçilerin kadroya geçirilmesinin etkileri: Üniversite hastanesi örneği.","authors":"K. Özer","doi":"10.46971/ausbid.1057406","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1057406","url":null,"abstract":"Amaç: Sağlık sektöründe taşeron çalışma 1988 yılında Türk çalışma hayatına girmiş. 2017 yılında kamuda taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi ile sona ermiştir. Çalışmanın amacı bu uygulamanın etkilerinin araştırılmasıdır. Örneklem ve Yöntem:. Veriler Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde kadroya geçirilen 317 (n:1217) çalışan ile 63 (n:65) idareciden yüz yüze anket tekniği ile Şubat-Mart 2019’da toplanmıştır. Veri toplama aracı Maslow ihtiyaçlar ve Herzberg motivasyon teorileri ışığında literatürden faydalanılarak oluşturulmuştur. Veri toplama aracı 1 tane açık uçlu 21 tane 5' li likert ölçekli ifade içermektedir. Cronbach alfa değeri 0.81 hesaplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde merkezi eğilim ölçüleri. ortalamalar ve korelasyon analizi yöntemlerinden faydalanılmıştır. Bulgular: Çalışanların kadroya geçiş süreci hakkında bilgilerinin yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Taşeronlar kadroya geçince maaşların gününde yatmaya başladığı. ihale. hak ediş süreçlerinin ve firma karının ortadan kalktığı belirlenmiştir. Asgari ücret üzerinde ücret alınması kaldırıldığı için ücretlerde beklenenin aksine düşüş olduğu. aynı işi yapanların arasında oluşan ücret farklılığının iş barışına olumsuz etki ettiği. ayrılan personellerin yerine yenisi verilmeyince iş yükünde artışlara yol açtığı görülmektedir. Bulguları Maslow ve Herzberg teorileri ile birlikte değerlendirdiğimizde: Çalışanların kişisel gelişimine katkısının olmamıştır. Beklenen ekonomik katkı olmamış. ücretlerde düşme olmuştur. İnsan kaynakları yönetiminde sorunlara yol açmıştır. Kısmen kurumsal fayda sağlamıştır. Çalışanların ve idarecilerin konuya bakış açılarında fark olmadığı istatistiki analizlerle tespit edilmiştir. Açık uçlu sorularda hak kaybı nedeniyle hayal kırıklığına uğrama yaygın olarak ifade edilmiştir. Sonuç:Yapılan kanuni düzenleme sorunların çözümüne çare olmamış yerine yenilerini eklemiştir. Personel temini. özlük hakları ve çalışma şartlarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğu sonucuna ulaşılmıştır","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"196 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121143103","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu araştırmanın amacı bireylerin cinsel sağlık hakkında okuryazarlık durumlarını belirleyebilmek için “Cinsel Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği”ni geliştirmektir. Örneklem ve Yöntem: Araştırmanın verileri Ege Bölgesinde yaşayan, 18-60 yaş arası bireylerde üç farklı örneklem ile elde edilmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda kuramsal çerçevenin oluşturulması için uluslararası ve ulusal literatür taraması yapılmış ve cinsel sağlık okuryazarlığının ölçülmesine yönelik 25 ifadenin yer aldığı madde havuzu oluşturulmuştur. Oluşturulan madde havuzundaki ifadeler dilbilimciler tarafından geçerliliğini sağladıktan sonra, ölçüm aracının son şeklini alması için beş uzmandan görüşleri alınmış ve geçerliliği test etmek için bir pilot çalışma yapılmıştır (n=70). SPSS ve AMOS programları ile ölçeğin faktör yapısının güvenilirliğini ve geçerliliğini belirlemek amacıyla Keşfedici ve Doğrulayıcı Faktör Analizleri yapılmıştır (n=198). Bulgular: Analiz sonuçlarına göre Kaiser-Meyer-Olkin testi sonucu 0,873, açıklanan toplam varyansın %56,88, Cronbach Alfa 0,88 olduğu, uyum iyiliği değerleri kabul edilebilir seviyede olduğu ve Cinsel Sağlık Okuryazarlığı Ölçeğinin 17 madde ve 2 faktörden (Cinsel bilgi ve Cinsel tutum) oluştuğu tespit edilmiştir. Sonuç: Araştırmaya göre cinsel sağlık okuryazarlığını ölçmek için farklı meslek gruplarında kabul edilebilir değerlerde güvenilir ve geçerli bir ölçme aracı olduğu belirlenmiştir.
{"title":"Cinsel Sağlık Okuryazarlık Ölçeğinin Geliştirilmesi: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması","authors":"Sema Üstgörül","doi":"10.46971/ausbid.1086403","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1086403","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırmanın amacı bireylerin cinsel sağlık hakkında okuryazarlık durumlarını belirleyebilmek için “Cinsel Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği”ni geliştirmektir. Örneklem ve Yöntem: Araştırmanın verileri Ege Bölgesinde yaşayan, 18-60 yaş arası bireylerde üç farklı örneklem ile elde edilmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda kuramsal çerçevenin oluşturulması için uluslararası ve ulusal literatür taraması yapılmış ve cinsel sağlık okuryazarlığının ölçülmesine yönelik 25 ifadenin yer aldığı madde havuzu oluşturulmuştur. Oluşturulan madde havuzundaki ifadeler dilbilimciler tarafından geçerliliğini sağladıktan sonra, ölçüm aracının son şeklini alması için beş uzmandan görüşleri alınmış ve geçerliliği test etmek için bir pilot çalışma yapılmıştır (n=70). SPSS ve AMOS programları ile ölçeğin faktör yapısının güvenilirliğini ve geçerliliğini belirlemek amacıyla Keşfedici ve Doğrulayıcı Faktör Analizleri yapılmıştır (n=198). Bulgular: Analiz sonuçlarına göre Kaiser-Meyer-Olkin testi sonucu 0,873, açıklanan toplam varyansın %56,88, Cronbach Alfa 0,88 olduğu, uyum iyiliği değerleri kabul edilebilir seviyede olduğu ve Cinsel Sağlık Okuryazarlığı Ölçeğinin 17 madde ve 2 faktörden (Cinsel bilgi ve Cinsel tutum) oluştuğu tespit edilmiştir. Sonuç: Araştırmaya göre cinsel sağlık okuryazarlığını ölçmek için farklı meslek gruplarında kabul edilebilir değerlerde güvenilir ve geçerli bir ölçme aracı olduğu belirlenmiştir.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127784176","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Kanser hastalığının görülme sıklığı tüm dünyada arttığı görülmektedir. Dünyada sağlık otoriteleri kanserle başetmek için erken tanı ve tedavinin araştırılmasına ve geliştirilmesine odaklanmışlardır. Bununla birlikte kanser hastalarında oluşan hastalık algısının oluşturduğu duygu ve davranışların bu sürece olan etkilerini araştıran çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu araştımanın amacı, Kanser hastalarında Tanrı algısının ve psikolojik sağlıklarının baş etme süreçlerini nasıl farklılaştırdığını görmektir. Örneklem ve Yöntem: Ankara Şehir Hastanesi Onkoloji Kulesi’ ne tedavi için başvuran hastalardan araştırmaya katılmayı gönüllü 40 kişi araştırmaya alınmıştır. Araştırmaya katılanlara Gönüllü Onam Formu okutularak ya da okunarak onayları alınmış ve Kişisel Bilgi Formu doldurulmuştur. Araştırmada nicel veri toplama aracı olarak Kısa Semptom Envanteri ile Tanrı Algısı ölçekleri ile nitel veri toplama aracı olarak hastalarla derinlemesine mülakat yapılmış ve Açıklayıcı Sıralı Karma Yöntem kullanılmıştır. Nicel verilerden elde edilen nitel sonuçlarla bağlantı kurularak sonuç elde edilmiştir. Bulgular: Yapılan analizler sonucunda, Sevgi yönelimli Tanrı algısına sahip hastaların depresyon, anksiyete, olumsuz benlik, hostilite puanları daha düşüktür ve bu hastalar olumlu dini baş etme yöntemi kullanmaktadırlar. Korku yönelimli Tanrı algısına sahip hastaların depresyon, anksiyete, olumsuz benlik, hostilite puanları daha yüksektir ve bu hastalar olumsuz dini baş etme yöntemi kullanmaktadırlar. Sonuç: Araştırmada, kanser hastalarının Tanrı algısı düzeyleri ile psikolojik sağlıklarının bağlantılı olduğu, bu bağlantının hastaların baş etme biçimlerini farklılaştırdığı görülmüştür.
{"title":"Kanser Hastalarında Tanrı Algısının Psikolojik Sağlığı ve Baş Etme Tarzını Farklılaştırmasına İlişkin Karma Bir Araştırma","authors":"Funda Eldemir","doi":"10.46971/ausbid.1198698","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1198698","url":null,"abstract":"Amaç: Kanser hastalığının görülme sıklığı tüm dünyada arttığı görülmektedir. Dünyada sağlık otoriteleri kanserle başetmek için erken tanı ve tedavinin araştırılmasına ve geliştirilmesine odaklanmışlardır. Bununla birlikte kanser hastalarında oluşan hastalık algısının oluşturduğu duygu ve davranışların bu sürece olan etkilerini araştıran çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. \u0000 Bu araştımanın amacı, Kanser hastalarında Tanrı algısının ve psikolojik sağlıklarının baş etme süreçlerini nasıl farklılaştırdığını görmektir. \u0000Örneklem ve Yöntem: Ankara Şehir Hastanesi Onkoloji Kulesi’ ne tedavi için başvuran hastalardan araştırmaya katılmayı gönüllü 40 kişi araştırmaya alınmıştır. Araştırmaya katılanlara Gönüllü Onam Formu okutularak ya da okunarak onayları alınmış ve Kişisel Bilgi Formu doldurulmuştur. Araştırmada nicel veri toplama aracı olarak Kısa Semptom Envanteri ile Tanrı Algısı ölçekleri ile nitel veri toplama aracı olarak hastalarla derinlemesine mülakat yapılmış ve Açıklayıcı Sıralı Karma Yöntem kullanılmıştır. Nicel verilerden elde edilen nitel sonuçlarla bağlantı kurularak sonuç elde edilmiştir. \u0000Bulgular: Yapılan analizler sonucunda, Sevgi yönelimli Tanrı algısına sahip hastaların depresyon, anksiyete, olumsuz benlik, hostilite puanları daha düşüktür ve bu hastalar olumlu dini baş etme yöntemi kullanmaktadırlar. \u0000 Korku yönelimli Tanrı algısına sahip hastaların depresyon, anksiyete, olumsuz benlik, hostilite puanları daha yüksektir ve bu hastalar olumsuz dini baş etme yöntemi kullanmaktadırlar. \u0000 Sonuç: Araştırmada, kanser hastalarının Tanrı algısı düzeyleri ile psikolojik sağlıklarının bağlantılı olduğu, bu bağlantının hastaların baş etme biçimlerini farklılaştırdığı görülmüştür.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"36 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126286165","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Aim: Having become a trend in elective surgery in recent years, cosmetic gynecology refers to all aesthetic interventions in the female genital organs. With the advancement of communication technology and the increasing prevalence of the use of social media, the issues related to sexual organs, which have been accepted as social taboos and cannot be brought to the agenda, were noticed by women and started to become a topic of discussion. Therefore, this study aims to determine the knowledge and opinions of women about cosmetic gynecology. Subject and Method: This research was qualitatively conducted with 15 women of reproductive age. The data have been collected by conducting in-depth interviews with a semi-structured interview form and by taking audio recordings and analyzed through content analysis. Results: The data obtained were gathered under five main themes. These themes have discovered that women know that cosmetic gynecology is an aesthetic surgery performed in the genital area and there are some of them who have had some of these procedures. The reasons for cosmetic gynecology were coded under the headings including aesthetic appearance, sexuality and physical ailments. Women have expressed the effects of genital organ deformations on women as not being able to enjoy sexual intercourse, being disliked by the opposite sex, being disturbed by their appearance, and depressed mood; expressed its effects on men as being alienated from women, decreased sexual intercourse, and turning to other women. Conclusion: In the study, it has been determined that most of the women had heard of the field of cosmetic gynecology, that genital organ deformities had negative effects on men and women, and that they thought that the field of cosmetic gynecology was a promising profession. A recommendation can be that well-equipped health professionals provided care and counseling in order to inform women correctly on this issue.
{"title":"A qualitative study on women's opinions and attitudes on cosmetic gynecology","authors":"Feyza Aktaş Reyhan, Elif Dağlı","doi":"10.46971/ausbid.1167911","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.1167911","url":null,"abstract":"Aim: Having become a trend in elective surgery in recent years, cosmetic gynecology refers to all aesthetic interventions in the female genital organs. With the advancement of communication technology and the increasing prevalence of the use of social media, the issues related to sexual organs, which have been accepted as social taboos and cannot be brought to the agenda, were noticed by women and started to become a topic of discussion. Therefore, this study aims to determine the knowledge and opinions of women about cosmetic gynecology. Subject and Method: This research was qualitatively conducted with 15 women of reproductive age. The data have been collected by conducting in-depth interviews with a semi-structured interview form and by taking audio recordings and analyzed through content analysis. Results: The data obtained were gathered under five main themes. These themes have discovered that women know that cosmetic gynecology is an aesthetic surgery performed in the genital area and there are some of them who have had some of these procedures. The reasons for cosmetic gynecology were coded under the headings including aesthetic appearance, sexuality and physical ailments. Women have expressed the effects of genital organ deformations on women as not being able to enjoy sexual intercourse, being disliked by the opposite sex, being disturbed by their appearance, and depressed mood; expressed its effects on men as being alienated from women, decreased sexual intercourse, and turning to other women. Conclusion: In the study, it has been determined that most of the women had heard of the field of cosmetic gynecology, that genital organ deformities had negative effects on men and women, and that they thought that the field of cosmetic gynecology was a promising profession. A recommendation can be that well-equipped health professionals provided care and counseling in order to inform women correctly on this issue.","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122521127","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: En sağlıklı diyet modellerinden biri olarak kabul edilen Akdeniz diyetinin ve duygusal iştah kontrolünün diyabet yönetimini kolaylaştıracağı düşünülmektedir. Bu çalışmada Tip 2 Diyabet hastalarında duygusal iştah, Akdeniz diyetine uyum ve metabolik kontrol parametreleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve yöntem: Çalışma en az bir yıl önce tanı alan 19-64 yaş arası gönüllü 101 Tip 2 diyabet hastası ile yürütülmüştür. Hastalara demografik özellikler, sağlık durumları, antropometrik ölçümler ve hastalık ile ilişkili biyokimyasal parametreleri kapsayan bir anket formuna ilaveten Akdeniz Diyeti Uyum Ölçeği, Duygusal İştah Anketi,ve Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi uygulanmıştır. Bulgular: Hastaların Akdeniz diyeti uyum gruplarına göre metabolik kontrolün göstergesi olan HbA1c ve açlık kan glukozu ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır (p
{"title":"Tip 2 Diyabet Hastalarında Duygusal İştah, Akdeniz Diyetine Uyum ve Metabolik Kontrol Parametreleri Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi","authors":"Sinem Bayram, Hilal Çalişkan, Arife Derya Altuner","doi":"10.46971/ausbid.986920","DOIUrl":"https://doi.org/10.46971/ausbid.986920","url":null,"abstract":"Amaç: En sağlıklı diyet modellerinden biri olarak kabul edilen Akdeniz diyetinin ve duygusal iştah kontrolünün diyabet yönetimini kolaylaştıracağı düşünülmektedir. Bu çalışmada Tip 2 Diyabet hastalarında duygusal iştah, Akdeniz diyetine uyum ve metabolik kontrol parametreleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. \u0000Gereç ve yöntem: Çalışma en az bir yıl önce tanı alan 19-64 yaş arası gönüllü 101 Tip 2 diyabet hastası ile yürütülmüştür. Hastalara demografik özellikler, sağlık durumları, antropometrik ölçümler ve hastalık ile ilişkili biyokimyasal parametreleri kapsayan bir anket formuna ilaveten Akdeniz Diyeti Uyum Ölçeği, Duygusal İştah Anketi,ve Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi uygulanmıştır. \u0000Bulgular: Hastaların Akdeniz diyeti uyum gruplarına göre metabolik kontrolün göstergesi olan HbA1c ve açlık kan glukozu ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır (p","PeriodicalId":105771,"journal":{"name":"Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"30 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133722276","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}