Pub Date : 2024-02-16DOI: 10.5798/dicletip.1451694
Feyzullah Uçmak, Elif Tuğba Tuncel
Amaç: Üst gastrointestinal kanama (ÜGK) acil servis başvuruları ve hastane yatışlarının önde gelen sebeplerinden biridir. Başvuru esnasında girişimsel tedavi ihtiyacı (endoskopik hemostaz, kan transfüzyonu, cerrahi tedavi), tekrar kanama ve mortaliteyi öngörmede çeşitli risk skorları kullanılmaktadır. Çalışmadaki amacımız endoskopi öncesi pre-endoskopik Rockall (pRS), Glas-gow-Blatchford kanama (GBS) ve AIMS-65 skorlarının yüksek riskli grupları öngörmedeki etkin-liği karşılaştırmaktır. Yöntemler: Ocak 2015 - Haziran 2016 tarihleri arasında acil servise başvuran ve klinik, laboratuvar ve/veya endoskopik değerlendirme sonucunda varis-dışı ÜGK tanısı konulan hastalar retrospektif olarak tarandı. Demografik ve klinik özellikleri, laboratuvar değerleri, skorlama puanları, endoskopik girişim ve klinik seyirleri (kan transfüzyonu, tekrar kanama, cerrahi tedavi, ölüm) kaydedildi. Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 57,2± 18.7 olan 163 (%79’u erkek) hasta alındı. Hemostaz için 92 hastaya endoskopik girişim (%56,4), 6 hastaya cerrahi girişim (%3,7)yapılmıştı. Hastaların %9,2’inde (15 hasta) tekrar kanama gelişmişti. Yüzde %63,8’ine (104 kişi) kan transfüzyonu yapılmıştı. Mortalite oranı %2,5 (4 hasta)idi. Mortaliteyi öngörmede AIMS-65 skoru diğerlerine kıyasla üstün saptandı (AUROC=0.892, p=0.007). Tekrar kanama, kan transfüzyonu ve cerrahi girişimi öngörmede GBS’u diğerlerine kıyasla üstün saptandı (sırasıyla AUROC=0.697, p=0.012; AUROC=0.778, p
{"title":"Varis dışı Üst Gastrointestinal Sistem Kanamalı Hastalarda Klinik Seyri Öngörmede Endoskopi Öncesi Risk Skorlarının Etkinliği","authors":"Feyzullah Uçmak, Elif Tuğba Tuncel","doi":"10.5798/dicletip.1451694","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/dicletip.1451694","url":null,"abstract":"Amaç: Üst gastrointestinal kanama (ÜGK) acil servis başvuruları ve hastane yatışlarının önde gelen sebeplerinden biridir. Başvuru esnasında girişimsel tedavi ihtiyacı (endoskopik hemostaz, kan transfüzyonu, cerrahi tedavi), tekrar kanama ve mortaliteyi öngörmede çeşitli risk skorları kullanılmaktadır. Çalışmadaki amacımız endoskopi öncesi pre-endoskopik Rockall (pRS), Glas-gow-Blatchford kanama (GBS) ve AIMS-65 skorlarının yüksek riskli grupları öngörmedeki etkin-liği karşılaştırmaktır. \u0000Yöntemler: Ocak 2015 - Haziran 2016 tarihleri arasında acil servise başvuran ve klinik, laboratuvar ve/veya endoskopik değerlendirme sonucunda varis-dışı ÜGK tanısı konulan hastalar retrospektif olarak tarandı. Demografik ve klinik özellikleri, laboratuvar değerleri, skorlama puanları, endoskopik girişim ve klinik seyirleri (kan transfüzyonu, tekrar kanama, cerrahi tedavi, ölüm) kaydedildi. \u0000Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 57,2± 18.7 olan 163 (%79’u erkek) hasta alındı. Hemostaz için 92 hastaya endoskopik girişim (%56,4), 6 hastaya cerrahi girişim (%3,7)yapılmıştı. Hastaların %9,2’inde (15 hasta) tekrar kanama gelişmişti. Yüzde %63,8’ine (104 kişi) kan transfüzyonu yapılmıştı. Mortalite oranı %2,5 (4 hasta)idi. Mortaliteyi öngörmede AIMS-65 skoru diğerlerine kıyasla üstün saptandı (AUROC=0.892, p=0.007). Tekrar kanama, kan transfüzyonu ve cerrahi girişimi öngörmede GBS’u diğerlerine kıyasla üstün saptandı (sırasıyla AUROC=0.697, p=0.012; AUROC=0.778, p","PeriodicalId":11203,"journal":{"name":"Dicle Tıp Dergisi","volume":"78 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140454832","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-13DOI: 10.5798/dicletip.1451584
Nida Özcan, Serkan Kaydas, Ahmet Kazar, Hakan Temi̇z
Introduction: Hepatitis E virus (HEV) is a substantial concern for public health with varying seroprevalence rates globally. In this study, HEV seroprevalence in patients admitted to Dicle University Hospital, in the southeastern area of Turkey, was investigated. Methods: The test results for immunoglobulin M type HEV antibodies (Anti-HEV IgM) and immunoglobulin G type HEV antibodies (Anti-HEV IgG) of patients applied to Dicle University Hospital for various reasons between 2017 and 2021 were retrospectively analyzed. The sera samples underwent testing to identify IgG and IgM antibodies using HEV IgG and HEV IgM test kits (Dia-Pro Diagnostic Bioprobes, Milan, Italy) on the Triturus micro-ELISA system (Grifols SA, Barcelona, Spain). The study included both adult and pediatric patients. Statistical analysis was conducted to assess the associations between gender and age groups (pediatric and adult) and HEV seropositivity utilizing the chi-square test at a significance threshold of p
导言:戊型肝炎病毒(HEV)在全球范围内的血清流行率各不相同,是公共卫生领域的一个重大问题。本研究调查了土耳其东南部地区迪克勒大学医院住院患者的戊型肝炎病毒血清流行率。研究方法回顾性分析了 2017 年至 2021 年期间因各种原因入住 Dicle 大学医院的患者的免疫球蛋白 M 型 HEV 抗体(抗 HEV IgM)和免疫球蛋白 G 型 HEV 抗体(抗 HEV IgG)的检测结果。使用 HEV IgG 和 HEV IgM 检测试剂盒(Dia-Prognostic Bioprobes,意大利米兰)在 Triturus micro-ELISA 系统(Grifols SA,西班牙巴塞罗那)上对血清样本进行检测,以确定 IgG 和 IgM 抗体。研究对象包括成人和儿童患者。采用卡方检验进行统计分析,以评估性别和年龄组(儿科和成人)与 HEV 血清阳性率之间的关系,显著性临界值为 P
{"title":"Unveiling the Hepatitis E Seroprevalence: Insights from Dicle University Hospital in Southeastern Turkey","authors":"Nida Özcan, Serkan Kaydas, Ahmet Kazar, Hakan Temi̇z","doi":"10.5798/dicletip.1451584","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/dicletip.1451584","url":null,"abstract":"Introduction: Hepatitis E virus (HEV) is a substantial concern for public health with varying seroprevalence rates globally. In this study, HEV seroprevalence in patients admitted to Dicle University Hospital, in the southeastern area of Turkey, was investigated. \u0000Methods: The test results for immunoglobulin M type HEV antibodies (Anti-HEV IgM) and immunoglobulin G type HEV antibodies (Anti-HEV IgG) of patients applied to Dicle University Hospital for various reasons between 2017 and 2021 were retrospectively analyzed. The sera samples underwent testing to identify IgG and IgM antibodies using HEV IgG and HEV IgM test kits (Dia-Pro Diagnostic Bioprobes, Milan, Italy) on the Triturus micro-ELISA system (Grifols SA, Barcelona, Spain). The study included both adult and pediatric patients. Statistical analysis was conducted to assess the associations between gender and age groups (pediatric and adult) and HEV seropositivity utilizing the chi-square test at a significance threshold of p","PeriodicalId":11203,"journal":{"name":"Dicle Tıp Dergisi","volume":"34 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140457243","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-12DOI: 10.5798/dicletip.1451767
F. Güzel, Şadiye Altuntuzcu
Timomalar timik epiteliyal hücrelerden köken alır. Genellikle benign veya düşük gradeli tümörler olup malign potansiyel de gösterebilir. Erişkinlerde en sık görülen primer mediastinal tümör olup, erişkinlerdeki mediastinal kitlelerin %20’sini oluşturur1,2. Timomalar, primer kitle olarak da genellikle anterior-süperior mediastenden köken alır3. Ancak boyundan diyaframa kadar herhangi bir lokalizasyonda olabilirler. Timomalar bazen de mediasten dışında servikal bölgede, perikardiyak alanda ya da akciğer içerinde ektopik olarak yerleşim gösterebilirler. Ve hatta ektopik timomalar intrapulmoner odak dışında akciğer periferinde, akciğer hilusunda da bulunabilir4. Biz bu yazıda mediastinal timus ile bağlantısı olmayan ektopik yerleşimli 3 adet timoma olgusunun bulgularını paylaşmayı amaçladık.
{"title":"Ektopik Yerleşimli Tı̇moma Olguları","authors":"F. Güzel, Şadiye Altuntuzcu","doi":"10.5798/dicletip.1451767","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/dicletip.1451767","url":null,"abstract":"Timomalar timik epiteliyal hücrelerden köken alır. Genellikle benign veya düşük gradeli tümörler olup malign potansiyel de gösterebilir. Erişkinlerde en sık görülen primer mediastinal tümör olup, erişkinlerdeki mediastinal kitlelerin %20’sini oluşturur1,2. Timomalar, primer kitle olarak da genellikle anterior-süperior mediastenden köken alır3. Ancak boyundan diyaframa kadar herhangi bir lokalizasyonda olabilirler. Timomalar bazen de mediasten dışında servikal bölgede, perikardiyak alanda ya da akciğer içerinde ektopik olarak yerleşim gösterebilirler. Ve hatta ektopik timomalar intrapulmoner odak dışında akciğer periferinde, akciğer hilusunda da bulunabilir4. Biz bu yazıda mediastinal timus ile bağlantısı olmayan ektopik yerleşimli 3 adet timoma olgusunun bulgularını paylaşmayı amaçladık.","PeriodicalId":11203,"journal":{"name":"Dicle Tıp Dergisi","volume":"14 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140458100","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-08DOI: 10.5798/dicletip.1451668
H. Turgut, Fadime Eroğlu
Amaç: Türkiye’nin kuzeyinde yer alan Karadeniz Bölgesinde yapılan bu çalışmada trikomoniyaz tanısında kullanılan laboratuvar yöntemlerini karşılaştırmak, sosyo-demografik özelliklerin ve cinsellikte çok eşliliğin hastalığın yaygınlığına etkisini araştırmak, trikomoniyaz hastalarında immun yanıt oluşumunda rol oynayan T ve B hücrelerini aktive eden miRNA profilini belirlemek amaçlanmıştır. Yöntemler: Çalışma için 2018-2023 yılları arasında üroloji polikliniğine üretral akıntı şikayeti ile başvuran 86 erkek hastadan idrar örneği alınırken, eşlerinden de vajinal sürüntü örnekleri alınmıştır. Klinik örnekler mikroskobik inceleme, kültür, PCR ve gerçek zamanlı PCR yöntemleri ile analiz edilmiştir. Hastalardaki miRNA analizini belirlemek için alınan kan örnekleri miRNA kitlerinin (Qiagen, Hilden, Almanya) kullanma talimatlarına göre hazırlandıktan sonra miRNA analiz cihazında (Fluidgm, Almanya) hastaların miRNA profili belirlenmiştir. Bulgular: Gerçek zamanlı PCR yönteminin pozitif prediktif değeri %17,4 ve duyarlılığı ise %100 bulunmuş olup trikomoniyaz tanısında kullanılabilecek en duyarlı test olduğu saptanmıştır. Çalışmada sosyo-demografik özelliklerin trikomoniyaz yaygınlığına etkisinin olmadığı, ancak cinsellikte çok eşliliğin hastalığın yaygınlığına etkili olduğu görülmüştür. Trikomoniyaz hastalarında T ve B hücrelerini aktive eden 60 miRNA’nın 20’sinin düşük seviyelerde eksprese olduğu, 11’inin ise yüksek seviyelerde eksprese olduğu ve 29’unun ise değişmediği saptanmıştır. Sonuç: Trikomoniyazın laboratuvar tanısında gerçek zamanlı PCR yöntemi kullanılarak hastalığa erken ve hızlı tanı konulabilir. Böylece hastalık erken tedavi edilerek, hastalığın yayılması ve halk sağlığı sorunu olması önlenebilir. Trikomoniyaz hastalarında T ve B hücrelerini aktive eden miRNA’ların ekspresyon seviyelerinin belirlenmesi ile hastalığın immünitesi hakkında yeni bilgiler elde edilmiştir.
研究目的本研究在土耳其北部黑海地区进行,目的是比较用于诊断滴虫病的实验室方法,调查社会人口特征和一夫多妻制对该病发病率的影响,并确定滴虫病患者体内参与形成免疫反应的 T 细胞和 B 细胞的 miRNA 图谱。研究方法在研究中,从2018年至2023年期间到泌尿科门诊就诊并伴有尿道分泌物的86名男性患者处获取尿液样本,并从其配偶处获取阴道拭子样本。临床样本通过显微镜检查、培养、PCR 和实时 PCR 方法进行分析。根据 miRNA 试剂盒(Qiagen,德国希尔登)的使用说明制备血液样本,并通过 miRNA 分析仪(Fluidgm,德国)测定患者的 miRNA 图谱。结果发现实时 PCR 方法的阳性预测值和灵敏度分别为 17.4% 和 100%,是诊断滴虫病最灵敏的检测方法。研究发现,社会人口学特征对滴虫病的发病率没有影响,但一夫多妻制对滴虫病的发病率有影响。在滴虫病患者体内激活 T 细胞和 B 细胞的 60 个 miRNA 中,发现 20 个表达水平较低,11 个表达水平较高,29 个表达水平不变。结论在滴虫病的实验室诊断中使用实时 PCR 方法,可以早期、快速地诊断出滴虫病。因此,可以及早治疗该疾病,防止疾病传播和公共卫生问题。通过测定滴虫病患者体内激活 T 细胞和 B 细胞的 miRNAs 的表达水平,获得了该疾病免疫方面的新信息。
{"title":"Trikomoniyaz tanısında farklı laboratuvar yöntemlerinin kullanılması ve Trikomoniyaz hastalarında miRNA profilinin belirlenmesi","authors":"H. Turgut, Fadime Eroğlu","doi":"10.5798/dicletip.1451668","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/dicletip.1451668","url":null,"abstract":"Amaç: Türkiye’nin kuzeyinde yer alan Karadeniz Bölgesinde yapılan bu çalışmada trikomoniyaz tanısında kullanılan laboratuvar yöntemlerini karşılaştırmak, sosyo-demografik özelliklerin ve cinsellikte çok eşliliğin hastalığın yaygınlığına etkisini araştırmak, trikomoniyaz hastalarında immun yanıt oluşumunda rol oynayan T ve B hücrelerini aktive eden miRNA profilini belirlemek amaçlanmıştır. \u0000Yöntemler: Çalışma için 2018-2023 yılları arasında üroloji polikliniğine üretral akıntı şikayeti ile başvuran 86 erkek hastadan idrar örneği alınırken, eşlerinden de vajinal sürüntü örnekleri alınmıştır. Klinik örnekler mikroskobik inceleme, kültür, PCR ve gerçek zamanlı PCR yöntemleri ile analiz edilmiştir. Hastalardaki miRNA analizini belirlemek için alınan kan örnekleri miRNA kitlerinin (Qiagen, Hilden, Almanya) kullanma talimatlarına göre hazırlandıktan sonra miRNA analiz cihazında (Fluidgm, Almanya) hastaların miRNA profili belirlenmiştir. \u0000Bulgular: Gerçek zamanlı PCR yönteminin pozitif prediktif değeri %17,4 ve duyarlılığı ise %100 bulunmuş olup trikomoniyaz tanısında kullanılabilecek en duyarlı test olduğu saptanmıştır. Çalışmada sosyo-demografik özelliklerin trikomoniyaz yaygınlığına etkisinin olmadığı, ancak cinsellikte çok eşliliğin hastalığın yaygınlığına etkili olduğu görülmüştür. Trikomoniyaz hastalarında T ve B hücrelerini aktive eden 60 miRNA’nın 20’sinin düşük seviyelerde eksprese olduğu, 11’inin ise yüksek seviyelerde eksprese olduğu ve 29’unun ise değişmediği saptanmıştır. \u0000Sonuç: Trikomoniyazın laboratuvar tanısında gerçek zamanlı PCR yöntemi kullanılarak hastalığa erken ve hızlı tanı konulabilir. Böylece hastalık erken tedavi edilerek, hastalığın yayılması ve halk sağlığı sorunu olması önlenebilir. Trikomoniyaz hastalarında T ve B hücrelerini aktive eden miRNA’ların ekspresyon seviyelerinin belirlenmesi ile hastalığın immünitesi hakkında yeni bilgiler elde edilmiştir.","PeriodicalId":11203,"journal":{"name":"Dicle Tıp Dergisi","volume":"143 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140459880","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-07DOI: 10.5798/dicletip.1451403
Sezgin Topuz, Muhammed Alkan
Objective: YouTube is an extremely popular social media platform used to watch, upload and share videos. YouTube contains many surgical videos intended for educational or marketing purposes. This article primarily aims to reveal Turkish general surgeons’ approach to and interest in social media, with a special focus on YouTube, and to discuss the pros and cons of YouTube as an educational source. Methods: An online survey of general surgery residents and attending physicians was conducted between April 2021 and May 2021 using a 16-item questionnaire. Participants were first asked to provide consent and provide demographic data such as age, sex and medical title, and then to answer questions about the use of social media, particularly YouTube, viewing surgical videos on YouTube, the ethical aspect of posting surgical videos on social media and whether or not they use it for educational purposes. Statistical analysis was conducted using descriptive statistics, ratios and frequencies. Results: The survey was completed by 46 general surgeons with various medical titles from different healthcare institutions. Most participants reported using YouTube to watch videos (95.7%). Almost a quarter (28.3%) reported frequently using YouTube to view surgery videos. Furthermore, most participants (87%) found the surgery videos on YouTube educational (91.3%). One of the striking results was that 52.2% of the participants reported that they had a friend who performed a first-time surgical procedure after watching it on YouTube. In addition, most surgeons considered it ethically appropriate to use surgical videos from YouTube as an educational source (76.10%). Conclusion: YouTube draws great interest from general surgeons as well as other members of society. General surgeons watch surgical videos on YouTube for educational purposes and find it ethical to post such videos. However, more extensive studies are needed to clarify further the role of increasingly used video-sharing platforms in education.
{"title":"Evaluation of the approach of General Surgery Specialists in Turkey to surgical videos published on YouTube","authors":"Sezgin Topuz, Muhammed Alkan","doi":"10.5798/dicletip.1451403","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/dicletip.1451403","url":null,"abstract":"Objective: YouTube is an extremely popular social media platform used to watch, upload and share videos. YouTube contains many surgical videos intended for educational or marketing purposes. This article primarily aims to reveal Turkish general surgeons’ approach to and interest in social media, with a special focus on YouTube, and to discuss the pros and cons of YouTube as an educational source. \u0000Methods: An online survey of general surgery residents and attending physicians was conducted between April 2021 and May 2021 using a 16-item questionnaire. Participants were first asked to provide consent and provide demographic data such as age, sex and medical title, and then to answer questions about the use of social media, particularly YouTube, viewing surgical videos on YouTube, the ethical aspect of posting surgical videos on social media and whether or not they use it for educational purposes. Statistical analysis was conducted using descriptive statistics, ratios and frequencies. \u0000Results: The survey was completed by 46 general surgeons with various medical titles from different healthcare institutions. Most participants reported using YouTube to watch videos (95.7%). Almost a quarter (28.3%) reported frequently using YouTube to view surgery videos. Furthermore, most participants (87%) found the surgery videos on YouTube educational (91.3%). One of the striking results was that 52.2% of the participants reported that they had a friend who performed a first-time surgical procedure after watching it on YouTube. In addition, most surgeons considered it ethically appropriate to use surgical videos from YouTube as an educational source (76.10%). \u0000Conclusion: YouTube draws great interest from general surgeons as well as other members of society. General surgeons watch surgical videos on YouTube for educational purposes and find it ethical to post such videos. However, more extensive studies are needed to clarify further the role of increasingly used video-sharing platforms in education.","PeriodicalId":11203,"journal":{"name":"Dicle Tıp Dergisi","volume":"26 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140460297","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-06DOI: 10.5798/dicletip.1451735
Havva Kaçan, Vasfiye Bayram Değer
Amaç: Bu araştırma hastanede yatan kronik hastalığı olan yaşlı hastaların anksiyete ve baş etme düzeylerinin belirlenmesi ve etkileyen değişkenlerin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntemler: Çalışma tanımlayıcı ve ilişki arayıcı bir çalışma olarak planlanmıştır. Araştırmanın evrenini 01.04.2022-01.07.2023 tarihleri arasında hastaneye yatan 65 yaş kronik hastalığı olan 1426 hasta, örneklemini ise 310 hasta oluşturmuştur. Veriler, üç bölümden oluşan (yaşlı bireyleri tanımlayıcı form, Beck Anksiyete Ölçeği ve Stresle Başa Çıkma Tutumları Ölçeği) bir veri formu aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analizinde ortalama, sayı, yüzde, pearson korelasyon ve regresyon analizi (stepwise) kullanılmıştır. Sonuçlar: Yaşlı hastaların yaş ortalaması 70,83 ±5,66 olarak, hastalığı nedeni ile hastaneye yıllık yatış sayısı ortalaması 2,05±1,11 olarak saptanmıştır. Yaşlıların “anksiyete” puan ortalaması 23,53±9,85 olarak saptandı. Sıklıkla ilk üç sırada kullanılan başa çıkma tutumları dini başa çıkma (31,38±1,92), madde kullanımı (11,96±2,83), soruna odaklanma ve duyguları açığa vurma (10,32±2,29) olarak saptamıştır. Anksiyete düzeyini yaşın ileri olması arttırmakta (ß=0,229), sağlığı iyi olarak değerlendirme azaltmakta (ß=-0,338), hastalığı için hafif kaygı yaşadığını ifade etme azaltmakta (ß=-0,248)’ dır. Kronik hastalık sayısının fazla olması ise anksiyete düzeyini arttıran (ß=0,110) ve belirleyen değişkenler olarak saptanmıştır. Tartışma: Hastanede yatan kronik hastalığı olan yaşlıların kaygılı oldukları ve yaşanan kaygı ile etkili baş etmede yeterli olmadıklarını söyleyebiliriz. Yaşın ileri olması ve kronik hastalık sayısının fazla olması anksiyeteyi arttıran değişkenlerdir. Yaşlılar için özel olarak hizmet alabilecekleri geriatrik ruh sağlığı tedavi merkezleri, ruh sağlığını koruyucu ve özellikle depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ruhsal hastalıkları önleyici özel hizmet birimlerinin (psikiyatri hekimi, hemşire, sosyal hizmet uzmanı ve psikoloğun da dahil olduğu) oluşturulması önerilmektedir.
{"title":"Hastanede Yatan Yaşlı ve Kronik Hastalığı Olan Bireylerin Anksiyete ve Baş Etme Düzeyleri ile Etkileyen Değişkenlerin İncelenmesi","authors":"Havva Kaçan, Vasfiye Bayram Değer","doi":"10.5798/dicletip.1451735","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/dicletip.1451735","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırma hastanede yatan kronik hastalığı olan yaşlı hastaların anksiyete ve baş etme düzeylerinin belirlenmesi ve etkileyen değişkenlerin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. \u0000Yöntemler: Çalışma tanımlayıcı ve ilişki arayıcı bir çalışma olarak planlanmıştır. Araştırmanın evrenini 01.04.2022-01.07.2023 tarihleri arasında hastaneye yatan 65 yaş kronik hastalığı olan 1426 hasta, örneklemini ise 310 hasta oluşturmuştur. Veriler, üç bölümden oluşan (yaşlı bireyleri tanımlayıcı form, Beck Anksiyete Ölçeği ve Stresle Başa Çıkma Tutumları Ölçeği) bir veri formu aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin analizinde ortalama, sayı, yüzde, pearson korelasyon ve regresyon analizi (stepwise) kullanılmıştır. \u0000Sonuçlar: Yaşlı hastaların yaş ortalaması 70,83 ±5,66 olarak, hastalığı nedeni ile hastaneye yıllık yatış sayısı ortalaması 2,05±1,11 olarak saptanmıştır. Yaşlıların “anksiyete” puan ortalaması 23,53±9,85 olarak saptandı. Sıklıkla ilk üç sırada kullanılan başa çıkma tutumları dini başa çıkma (31,38±1,92), madde kullanımı (11,96±2,83), soruna odaklanma ve duyguları açığa vurma (10,32±2,29) olarak saptamıştır. Anksiyete düzeyini yaşın ileri olması arttırmakta (ß=0,229), sağlığı iyi olarak değerlendirme azaltmakta (ß=-0,338), hastalığı için hafif kaygı yaşadığını ifade etme azaltmakta (ß=-0,248)’ dır. Kronik hastalık sayısının fazla olması ise anksiyete düzeyini arttıran (ß=0,110) ve belirleyen değişkenler olarak saptanmıştır. \u0000Tartışma: Hastanede yatan kronik hastalığı olan yaşlıların kaygılı oldukları ve yaşanan kaygı ile etkili baş etmede yeterli olmadıklarını söyleyebiliriz. Yaşın ileri olması ve kronik hastalık sayısının fazla olması anksiyeteyi arttıran değişkenlerdir. Yaşlılar için özel olarak hizmet alabilecekleri geriatrik ruh sağlığı tedavi merkezleri, ruh sağlığını koruyucu ve özellikle depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ruhsal hastalıkları önleyici özel hizmet birimlerinin (psikiyatri hekimi, hemşire, sosyal hizmet uzmanı ve psikoloğun da dahil olduğu) oluşturulması önerilmektedir.","PeriodicalId":11203,"journal":{"name":"Dicle Tıp Dergisi","volume":"43 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140461155","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-24DOI: 10.5798/dicletip.1451528
M. Karıksız, Cem Sever
Aims: The aim of this study was to compare the clinical evaluations, disease impact, disability and foot function of symptomatic flexible pes planus (SFPP) deformity patients treated with the University of California at Berkeley Laboratory (UCBL) foot orthosis and Kinesio tape (KT) to those treated only with the UCBL orthosis. Methods: A total of 100 feet in 50 subjects with a mean age of 77.10 months were included in the study. The subjects were divided into two groups: Group 1 (UCBL foot orthosis with KT, n=27) and Group 2 (UCBL-alone, n=23). Group 1 consisted of 27 patients (14 girls, 13 boys) with an average age of 62 months (range: 25 to 165), while Group 2 consisted of 23 patients (10 girls,13 boys) with an average age of 63 months (range: 30 to 166). Various assessments, including American Orthopaedic Foot and Ankle Society (AOFAS) scores, anteroposterior and lateral talocalcaneal and talo-first metatarsal angles, talonavicular angle, calcaneal pitch angle and clinical examinations, were conducted to foot-specific disease activity, and foot function. Results: Group 1 exhibited mild-to-moderate foot disability and impairments, along with low levels of disease activity. Treatment with UCBL orthosis and Kinesio tape led to significant improvements in all AOFAS scores and foot angles. Substantial improvement in AOFAS scores was observed during the follow-up examination, except for the midfoot score. Discussion: The use of UCBL foot orthosis in conjunction with Kinesio tape appears to be a preferable treatment strategy for children and adolescents with SFPP. This combined approach is associated with a lower rate of complications, higher patient comfort levels, and faster improvement in both radiological and clinical findings when compared to the use of the UCBL orthosis alone.
{"title":"Comparison of the effectiveness of foot orthosis use in pes planus treatment with combination of kinesio taping","authors":"M. Karıksız, Cem Sever","doi":"10.5798/dicletip.1451528","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/dicletip.1451528","url":null,"abstract":"Aims: The aim of this study was to compare the clinical evaluations, disease impact, disability and foot function of symptomatic flexible pes planus (SFPP) deformity patients treated with the University of California at Berkeley Laboratory (UCBL) foot orthosis and Kinesio tape (KT) to those treated only with the UCBL orthosis. \u0000Methods: A total of 100 feet in 50 subjects with a mean age of 77.10 months were included in the study. The subjects were divided into two groups: Group 1 (UCBL foot orthosis with KT, n=27) and Group 2 (UCBL-alone, n=23). Group 1 consisted of 27 patients (14 girls, 13 boys) with an average age of 62 months (range: 25 to 165), while Group 2 consisted of 23 patients (10 girls,13 boys) with an average age of 63 months (range: 30 to 166). Various assessments, including American Orthopaedic Foot and Ankle Society (AOFAS) scores, anteroposterior and lateral talocalcaneal and talo-first metatarsal angles, talonavicular angle, calcaneal pitch angle and clinical examinations, were conducted to foot-specific disease activity, and foot function. \u0000Results: Group 1 exhibited mild-to-moderate foot disability and impairments, along with low levels of disease activity. Treatment with UCBL orthosis and Kinesio tape led to significant improvements in all AOFAS scores and foot angles. Substantial improvement in AOFAS scores was observed during the follow-up examination, except for the midfoot score. \u0000Discussion: The use of UCBL foot orthosis in conjunction with Kinesio tape appears to be a preferable treatment strategy for children and adolescents with SFPP. This combined approach is associated with a lower rate of complications, higher patient comfort levels, and faster improvement in both radiological and clinical findings when compared to the use of the UCBL orthosis alone.","PeriodicalId":11203,"journal":{"name":"Dicle Tıp Dergisi","volume":"12 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140497203","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-24DOI: 10.5798/dicletip.1451503
Müge Erbay, Can Tuzer, Merve Erkoç, Merve Erkoç
Objectives: Two major earthquakes with 7.7 and 7.6 magnitudes struck the southeastern region of Turkey on February 6th, 2023. Hereditary angioedema (HAE) is an inherited disease that can be worsened by psychological factors and physical trauma.Our study aimed to evaluate the effect of earthquake and earthquake-related anxiety, depression and stress factors in HAE patients. Methods: The study was conducted on patients with HAE who are located in the southeastern region of Turkey.The mental-health-status was evaluated with Depression-Anxiety-Stress-Scale(DASS-21). Results: Sixty-three HAE patients were includedin the study. More than half(n:33, 52.4%) were female andthe median age was 31(26-42) years. DASS-Stress, DASS-Anxiety,and DASS-Depression scores revealed that 25(39.7%), 37(58.7%) and 32(50.8%) patients had abnormal stress, anxiety and depression status, respectively. The numbers of post-earthquake attacks and icatibant injections were significantly higher than the ones in the pre-earthquake period(p
目标2023 年 2 月 6 日,土耳其东南部地区发生了 7.7 级和 7.6 级两次大地震。遗传性血管性水肿(HAE)是一种遗传性疾病,可因心理因素和身体创伤而恶化。我们的研究旨在评估地震及地震相关焦虑、抑郁和压力因素对 HAE 患者的影响。研究方法采用抑郁-焦虑-压力量表(DASS-21)对患者的心理健康状况进行评估。结果:研究共纳入 63 名 HAE 患者。半数以上(33 人,52.4%)为女性,年龄中位数为 31(26-42)岁。DASS-压力、DASS-焦虑和DASS-抑郁评分显示,分别有25(39.7%)、37(58.7%)和32(50.8%)名患者存在异常压力、焦虑和抑郁状态。震后发作和注射 icatibant 的人数明显高于震前(p
{"title":"Earthquake as a Trigger of Acute Attacks in People with Hereditary Angioedema","authors":"Müge Erbay, Can Tuzer, Merve Erkoç, Merve Erkoç","doi":"10.5798/dicletip.1451503","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/dicletip.1451503","url":null,"abstract":"Objectives: Two major earthquakes with 7.7 and 7.6 magnitudes struck the southeastern region of Turkey on February 6th, 2023. Hereditary angioedema (HAE) is an inherited disease that can be worsened by psychological factors and physical trauma.Our study aimed to evaluate the effect of earthquake and earthquake-related anxiety, depression and stress factors in HAE patients. \u0000Methods: The study was conducted on patients with HAE who are located in the southeastern region of Turkey.The mental-health-status was evaluated with Depression-Anxiety-Stress-Scale(DASS-21). \u0000Results: Sixty-three HAE patients were includedin the study. More than half(n:33, 52.4%) were female andthe median age was 31(26-42) years. DASS-Stress, DASS-Anxiety,and DASS-Depression scores revealed that 25(39.7%), 37(58.7%) and 32(50.8%) patients had abnormal stress, anxiety and depression status, respectively. The numbers of post-earthquake attacks and icatibant injections were significantly higher than the ones in the pre-earthquake period(p","PeriodicalId":11203,"journal":{"name":"Dicle Tıp Dergisi","volume":"42 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140497823","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-24DOI: 10.5798/dicletip.1451710
Ceren CEYLAN KIRAÇ, Pelin Bilir
Amaç: Bu çalışmanın amacı, COVİD-19 pandemisi kapanmalarının; okul çocuklarının yaşam tarzı, BKI (Beden Kitle İndeksi) ve obezite düzeylerini etkileyip etkilemediğini saptamaktır. Yöntemler: Kesitsel/tanımlayıcı tipteki araştırmanın evrenini Bir Üniversitenin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları hastanesinde izlenen 89 obez ve 79 gönüllü çocuk oluşturmuştur. Katılımcılara yapılandırılmış bir anket uygulanmıştır. Katılımcıların hasta dosyaları taranarak pandemi öncesi ve kapanma dönemindeki muayene bulguları elde edilmiştir. Verilerde sürekli değişkenler ortalama, (x¯) ± standart sapma (SD), kesikli değişkenler ise sayı (n) ve yüzde (%) dağılımı şeklinde gösterilmiştir. Katılımcıların COVID-19 pandemisi öncesi ve kapanma dönemindeki boy, vücut ağırlığı, BKI, RBKI vb değerleri ortalamaları karşılaştırılmıştır. Bulgular: Kapanma döneminde obez grupta ortalama vücut ağırlığı 67,5’den 80,0’e, kontrol grubunda ise, 39,5’den 46,2’ye çıkmıştır (p=0,000). Obez grupta BKI ortalaması pandemi öncesi 28,10 iken kapanma döneminde 30,46’ya, kontrol grubunda ise, 18,92’den 19,76’ya yükselmiştir (p=0,01). Obez grupta RBKI ortalaması kapanma öncesinde 145,81, kapanma döneminde 151,14 (p=0,000) bulunmuştur. Heriki grupta da kapanma döneminde günlük ana öğün ve ara öğün sayıları, aburcubur gıda tüketim sıklığı artmıştır. Her iki grupta da BKI ortalaması artışı ile abur-cubur gıda tüketimi arasında, ekran süresi ile ana öğün, ara öğün ve abur-cubur gıda tüketimi arasında pozitif korelasyon bulunmuştur. Kapanma döneminde her iki grubun ekran süreleri (p
{"title":"COVID-19 Pandemisi Kapanmalarının Obez Çocukların Yaşam Tarzları ve Beden Kitle İndeksleri Üzerindeki Etkileri","authors":"Ceren CEYLAN KIRAÇ, Pelin Bilir","doi":"10.5798/dicletip.1451710","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/dicletip.1451710","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı, COVİD-19 pandemisi kapanmalarının; okul çocuklarının yaşam tarzı, BKI (Beden Kitle İndeksi) ve obezite düzeylerini etkileyip etkilemediğini saptamaktır. \u0000Yöntemler: Kesitsel/tanımlayıcı tipteki araştırmanın evrenini Bir Üniversitenin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları hastanesinde izlenen 89 obez ve 79 gönüllü çocuk oluşturmuştur. Katılımcılara yapılandırılmış bir anket uygulanmıştır. Katılımcıların hasta dosyaları taranarak pandemi öncesi ve kapanma dönemindeki muayene bulguları elde edilmiştir. \u0000Verilerde sürekli değişkenler ortalama, (x¯) ± standart sapma (SD), kesikli değişkenler ise sayı (n) ve yüzde (%) dağılımı şeklinde gösterilmiştir. Katılımcıların COVID-19 pandemisi öncesi ve kapanma dönemindeki boy, vücut ağırlığı, BKI, RBKI vb değerleri ortalamaları karşılaştırılmıştır. \u0000Bulgular: Kapanma döneminde obez grupta ortalama vücut ağırlığı 67,5’den 80,0’e, kontrol grubunda ise, 39,5’den 46,2’ye çıkmıştır (p=0,000). \u0000Obez grupta BKI ortalaması pandemi öncesi 28,10 iken kapanma döneminde 30,46’ya, kontrol grubunda ise, 18,92’den 19,76’ya yükselmiştir (p=0,01). Obez grupta RBKI ortalaması kapanma öncesinde 145,81, kapanma döneminde 151,14 (p=0,000) bulunmuştur. \u0000Heriki grupta da kapanma döneminde günlük ana öğün ve ara öğün sayıları, aburcubur gıda tüketim sıklığı artmıştır. Her iki grupta da BKI ortalaması artışı ile abur-cubur gıda tüketimi arasında, ekran süresi ile ana öğün, ara öğün ve abur-cubur gıda tüketimi arasında pozitif korelasyon bulunmuştur. \u0000Kapanma döneminde her iki grubun ekran süreleri (p","PeriodicalId":11203,"journal":{"name":"Dicle Tıp Dergisi","volume":"77 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140497567","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-16DOI: 10.5798/dicletip.1451458
Veysel Kiyak
Objective: In this study, we aimed to contribute to the literature by determining data such as mortality rates, demographic, clinical and radiological characteristics of patients who applied to our hospital's emergency department between January 2011 and December 2020 with the diagnosis of SISH and were operated on in our clinic. Methods:53 patients who were operated on for SISH diagnosis between January 2011 and December 2020 were retrospectively examined. Patients with SISH on brain tomography (CT) were evaluated. Hematoma localization is lobar; those with frontal, parietal, temporal and occipital locations; Those in the thalamic, putaminal and basal ganglia were considered to be deeply located. Patients were divided into three groups according to the Glasgow coma score (GCS): GCS 5–8, GCS 9–12, and GCS 13–15. Results: In our cohort, the patients mean age was 62.8 years (range, 19–92). The overall mortality rate was 62.87%. Age showed no significant association with mortality. Mortality was associated with increased hematoma volume and low GCS score at the first presentation (p < 0.001). In receiver operating characteristic curve analysis, hematoma volume was an important predictor of surgical outcome; the optimal cut-off value of 59.5 cm3 was associated with 84.4% sensitivity and 90.5% specificity (p < 0.001). Similarly, the optimal GCS score cut-off value of 8.5 was associated with a 96.9% sensitivity and 71.4% specificity for predicting mortality (p < 0.001). Conclusions:Low GCS, increased hematoma volume, and especially the presence of concomitant hypertension (HT) are associated with poor prognosis in SISH patients.
{"title":"Spontaneous Intracerebral Hematoma: A Single Center 10-Year Analysis","authors":"Veysel Kiyak","doi":"10.5798/dicletip.1451458","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/dicletip.1451458","url":null,"abstract":"Objective: In this study, we aimed to contribute to the literature by determining data such as mortality rates, demographic, clinical and radiological characteristics of patients who applied to our hospital's emergency department between January 2011 and December 2020 with the diagnosis of SISH and were operated on in our clinic. \u0000Methods:53 patients who were operated on for SISH diagnosis between January 2011 and December 2020 were retrospectively examined. Patients with SISH on brain tomography (CT) were evaluated. Hematoma localization is lobar; those with frontal, parietal, temporal and occipital locations; Those in the thalamic, putaminal and basal ganglia were considered to be deeply located. Patients were divided into three groups according to the Glasgow coma score (GCS): GCS 5–8, GCS 9–12, and GCS 13–15. \u0000Results: In our cohort, the patients mean age was 62.8 years (range, 19–92). The overall mortality rate was 62.87%. Age showed no significant association with mortality. Mortality was associated with increased hematoma volume and low GCS score at the first presentation (p < 0.001). In receiver operating characteristic curve analysis, hematoma volume was an important predictor of surgical outcome; the optimal cut-off value of 59.5 cm3 was associated with 84.4% sensitivity and 90.5% specificity (p < 0.001). Similarly, the optimal GCS score cut-off value of 8.5 was associated with a 96.9% sensitivity and 71.4% specificity for predicting mortality (p < 0.001). \u0000Conclusions:Low GCS, increased hematoma volume, and especially the presence of concomitant hypertension (HT) are associated with poor prognosis in SISH patients.","PeriodicalId":11203,"journal":{"name":"Dicle Tıp Dergisi","volume":"45 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140505954","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}