Pub Date : 2024-02-16DOI: 10.2339/politeknik.1009280
C. Gökalp, Z. Çıplak, B. Getiren, N. Yıldız
Bu çalışmada, yüksek fototermal aktiviteye sahip azot katkılı grafen kuantum nokta-demir oksit-polipirol (NGKN-Fe3O4@PPy) üçlü nanokompoziti sentezlenmiştir. UV-görünür bölge spektroskopisi (UV-vis), Fourier dönüşümlü kızıl ötesi spektroskopisi (FTIR), X-ışını kırınım yöntemi (XRD), yüksek çözünürlüklü geçirimli elektron mikroskobu (HRTEM), X-Ray fotoelektron spektroskopisi (XPS) ile sentezlenen yapıların morfolojik ve kimyasal yapıları karakterize edilmiştir. Ayrıca fototermal özelikleri farklı derişimlerdeki (0,025 – 0,1 mg/mL) sulu çözeltileri kullanılarak yakın kızılötesi (NIR) bölgesinde (808 nm) farklı lazer güç yoğunluklarında (1,5 – 2,5 W/cm2) incelenmiştir. 808 nm NIR lazer ile 10 dk uyarım sonucunda 0,1 mg/ml derişimli NGKN-Fe3O4@PPy kompozitinin maksimum sıcaklığının 1,5 ve 2,5 W/cm2 güç yoğunluklarında sırasıyla 54,3°C ve 83,1°C’ye ulaştığı saptanmıştır. Sergilediği yüksek fototermal performans ve fototermal kararlılık sayesinde sentezlenen NGKN-Fe3O4@PPy üçlü nanokompozitinin fototermal tedavi uygulamaları için önemli bir potansiyele sahip olduğu düşünülmektedir.
{"title":"Synthesis of NIR Responsive NGQDs-Fe3O4@PPy Nanocomposite and Investigation of Its Photothermal Performance","authors":"C. Gökalp, Z. Çıplak, B. Getiren, N. Yıldız","doi":"10.2339/politeknik.1009280","DOIUrl":"https://doi.org/10.2339/politeknik.1009280","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, yüksek fototermal aktiviteye sahip azot katkılı grafen kuantum nokta-demir oksit-polipirol (NGKN-Fe3O4@PPy) üçlü nanokompoziti sentezlenmiştir. UV-görünür bölge spektroskopisi (UV-vis), Fourier dönüşümlü kızıl ötesi spektroskopisi (FTIR), X-ışını kırınım yöntemi (XRD), yüksek çözünürlüklü geçirimli elektron mikroskobu (HRTEM), X-Ray fotoelektron spektroskopisi (XPS) ile sentezlenen yapıların morfolojik ve kimyasal yapıları karakterize edilmiştir. Ayrıca fototermal özelikleri farklı derişimlerdeki (0,025 – 0,1 mg/mL) sulu çözeltileri kullanılarak yakın kızılötesi (NIR) bölgesinde (808 nm) farklı lazer güç yoğunluklarında (1,5 – 2,5 W/cm2) incelenmiştir. 808 nm NIR lazer ile 10 dk uyarım sonucunda 0,1 mg/ml derişimli NGKN-Fe3O4@PPy kompozitinin maksimum sıcaklığının 1,5 ve 2,5 W/cm2 güç yoğunluklarında sırasıyla 54,3°C ve 83,1°C’ye ulaştığı saptanmıştır. Sergilediği yüksek fototermal performans ve fototermal kararlılık sayesinde sentezlenen NGKN-Fe3O4@PPy üçlü nanokompozitinin fototermal tedavi uygulamaları için önemli bir potansiyele sahip olduğu düşünülmektedir.","PeriodicalId":16884,"journal":{"name":"Journal of Polytechnic","volume":"634 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140454134","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-09DOI: 10.2339/politeknik.1409419
Atakan Uğraş, F. Kafkas
Bu çalışmada iş malzemesinin boyutsal kararlılık özelliklerini ve yüzey kalitesini iyileştirmek için ısı destekli işleme (IDİ) yöntemi kullanılmıştır. Çevrimiçi ölçümler yapılarak kesme için harcanan güç (Pc, kW) ve iş malzemesi sıcaklığı (Tmr, °C) belirlenmiştir. Çevrimdışı ölçümlerde iş parçası çapı ölçülerek çap ölçüsündeki sapma (ÇÖS, µm) değeri belirlenmiş ve yüzey pürüzlülüğü (Ra, µm) ölçülmüştür. IDİ yönteminde kesme için harcanan güç (Pc) değerinde maksimum %14,43 azalma sağlanmıştır. Aynı kesme şartlarında ÇÖS değeri konvansiyonel işlemede 80 µm olarak gerçekleşirken, IDİ yönteminde 50 µm’ a düşmektedir. Yüzey pürüzlülüğü (Ra, µm) konvansiyonel işlemede 2,66 µm olarak gerçekleşirken, IDİ yönteminde 2,42 µm’ a düşmektedir. İstatistiksel analiz sonuçlarına göre ÇÖS ve yüzey pürüzlülüğü üzerinde en etkili işlem parametresi ilerleme oranı (f) olmuştur. Ancak IDİ yönteminin her ikisi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Ön ısıtma, kesme ile eş zamanlı yapılamadığı için üretilen ısı iş malzemesi hacminde genleşmeye neden olmaktadır. Bu durum TIG esaslı IDİ yöntemini kullanarak hassas boyutsal toleranslara sahip parçaların işlenmesini zorlaştırır.
本研究采用热辅助加工(THM)来提高工件的尺寸稳定性和表面质量。在线测量的目的是确定切削所消耗的功率(Pc,千瓦)和工件温度(Tmr,摄氏度)。在离线测量中,测量工件直径以确定直径偏差(DMD,µm),并测量表面粗糙度(Ra,µm)。在 IDI 方法中,切割消耗功率(Pc)最大降低了 14.43%。在相同的切削条件下,传统加工的 CLC 值为 80 µm,而 IDI 方法的 CLC 值则降至 50 µm。表面粗糙度(Ra,微米)在传统加工中为 2.66 微米,在 IDI 方法中降至 2.42 微米。根据统计分析结果,对 CDS 和表面粗糙度最有效的工艺参数是进给量 (f)。然而,IDI 方法对两者都有显著影响。由于预热不能与切削同时进行,产生的热量会导致工件体积膨胀。因此,使用基于 TIG 的 IDI 方法很难加工出具有精确尺寸公差的零件。
{"title":"Experimental and Statistical Investigation of The Effects of Heat-Assisted Turning of AISI 4340 Steel on Dimensional Stability and Surface Roughness","authors":"Atakan Uğraş, F. Kafkas","doi":"10.2339/politeknik.1409419","DOIUrl":"https://doi.org/10.2339/politeknik.1409419","url":null,"abstract":"Bu çalışmada iş malzemesinin boyutsal kararlılık özelliklerini ve yüzey kalitesini iyileştirmek için ısı destekli işleme (IDİ) yöntemi kullanılmıştır. Çevrimiçi ölçümler yapılarak kesme için harcanan güç (Pc, kW) ve iş malzemesi sıcaklığı (Tmr, °C) belirlenmiştir. Çevrimdışı ölçümlerde iş parçası çapı ölçülerek çap ölçüsündeki sapma (ÇÖS, µm) değeri belirlenmiş ve yüzey pürüzlülüğü (Ra, µm) ölçülmüştür. IDİ yönteminde kesme için harcanan güç (Pc) değerinde maksimum %14,43 azalma sağlanmıştır. Aynı kesme şartlarında ÇÖS değeri konvansiyonel işlemede 80 µm olarak gerçekleşirken, IDİ yönteminde 50 µm’ a düşmektedir. Yüzey pürüzlülüğü (Ra, µm) konvansiyonel işlemede 2,66 µm olarak gerçekleşirken, IDİ yönteminde 2,42 µm’ a düşmektedir. İstatistiksel analiz sonuçlarına göre ÇÖS ve yüzey pürüzlülüğü üzerinde en etkili işlem parametresi ilerleme oranı (f) olmuştur. Ancak IDİ yönteminin her ikisi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Ön ısıtma, kesme ile eş zamanlı yapılamadığı için üretilen ısı iş malzemesi hacminde genleşmeye neden olmaktadır. Bu durum TIG esaslı IDİ yöntemini kullanarak hassas boyutsal toleranslara sahip parçaların işlenmesini zorlaştırır.","PeriodicalId":16884,"journal":{"name":"Journal of Polytechnic","volume":"78 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140459749","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this study, the earthquake behaviour of the historical Çadırcı Bathhouse in Erzincan, which is located on the North Anatolian Fault, the most active fault line of Turkey, was investigated. This historical masonry structure has preserved its structural integrity despite being exposed to two earthquakes of magnitude 7.8 in 1939 and 6.7 in 1992. In accordance with the architectural survey studies, the historical building was modelled in 3D in two different types according to shell and solid modelling techniques. According to the results of response spectrum analysis, stress and displacement distributions and modal characteristic parameters of the structure were evaluated. When the analysis results of the models created with the solid model technique and the shell model technique are compared, it is concluded that the shell modelling technique is safe in such studies, considering the analysis time and modelling difficulty. According to the results of the analyses, considering the stress distribution in the historical building elements, it is seen that the configuration characteristics of historical masonry structures are important in earthquake resistance like other building systems.
{"title":"Tarihi Erzincan Çadırcı Hamamı'nın Deprem Davranışının İncelenmesi ve Günümüze Kadar Ulaşmasının Sebepleri","authors":"Arzu Güncü, Asena Soyluk, Alper Çelik, Erkan Okay Mutlu","doi":"10.2339/politeknik.1407217","DOIUrl":"https://doi.org/10.2339/politeknik.1407217","url":null,"abstract":"In this study, the earthquake behaviour of the historical Çadırcı Bathhouse in Erzincan, which is located on the North Anatolian Fault, the most active fault line of Turkey, was investigated. This historical masonry structure has preserved its structural integrity despite being exposed to two earthquakes of magnitude 7.8 in 1939 and 6.7 in 1992. In accordance with the architectural survey studies, the historical building was modelled in 3D in two different types according to shell and solid modelling techniques. According to the results of response spectrum analysis, stress and displacement distributions and modal characteristic parameters of the structure were evaluated. When the analysis results of the models created with the solid model technique and the shell model technique are compared, it is concluded that the shell modelling technique is safe in such studies, considering the analysis time and modelling difficulty. According to the results of the analyses, considering the stress distribution in the historical building elements, it is seen that the configuration characteristics of historical masonry structures are important in earthquake resistance like other building systems.","PeriodicalId":16884,"journal":{"name":"Journal of Polytechnic","volume":"298 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139799456","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this study, the earthquake behaviour of the historical Çadırcı Bathhouse in Erzincan, which is located on the North Anatolian Fault, the most active fault line of Turkey, was investigated. This historical masonry structure has preserved its structural integrity despite being exposed to two earthquakes of magnitude 7.8 in 1939 and 6.7 in 1992. In accordance with the architectural survey studies, the historical building was modelled in 3D in two different types according to shell and solid modelling techniques. According to the results of response spectrum analysis, stress and displacement distributions and modal characteristic parameters of the structure were evaluated. When the analysis results of the models created with the solid model technique and the shell model technique are compared, it is concluded that the shell modelling technique is safe in such studies, considering the analysis time and modelling difficulty. According to the results of the analyses, considering the stress distribution in the historical building elements, it is seen that the configuration characteristics of historical masonry structures are important in earthquake resistance like other building systems.
{"title":"Tarihi Erzincan Çadırcı Hamamı'nın Deprem Davranışının İncelenmesi ve Günümüze Kadar Ulaşmasının Sebepleri","authors":"Arzu Güncü, Asena Soyluk, Alper Çelik, Erkan Okay Mutlu","doi":"10.2339/politeknik.1407217","DOIUrl":"https://doi.org/10.2339/politeknik.1407217","url":null,"abstract":"In this study, the earthquake behaviour of the historical Çadırcı Bathhouse in Erzincan, which is located on the North Anatolian Fault, the most active fault line of Turkey, was investigated. This historical masonry structure has preserved its structural integrity despite being exposed to two earthquakes of magnitude 7.8 in 1939 and 6.7 in 1992. In accordance with the architectural survey studies, the historical building was modelled in 3D in two different types according to shell and solid modelling techniques. According to the results of response spectrum analysis, stress and displacement distributions and modal characteristic parameters of the structure were evaluated. When the analysis results of the models created with the solid model technique and the shell model technique are compared, it is concluded that the shell modelling technique is safe in such studies, considering the analysis time and modelling difficulty. According to the results of the analyses, considering the stress distribution in the historical building elements, it is seen that the configuration characteristics of historical masonry structures are important in earthquake resistance like other building systems.","PeriodicalId":16884,"journal":{"name":"Journal of Polytechnic","volume":"2 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139859053","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-30DOI: 10.2339/politeknik.1399878
Yiğitcan Atilgan, Mehmet Serkan Yildirim, Yakup Kaya
Bu çalışmada, 10 mm kalınlığındaki ASTM A36 çeliği tozaltı ark kaynak yöntemiyle birleştirilmiştir. Farklı kaynak akımlarının kaynak bölgesine etkisi, tahribatsız ve tahribatlı muayene yöntemleriyle incelenmiştir. Kaynaklı birleştirmelerin tahribatsız incelemelerinde sıvı penetrant (SP), manyetik parçacık (MT), ultrasonik (UT) ve radyografik (RT) muayene yöntemleri kullanılmıştır. Kaynaklı birleştirmelerin makro-mikroyapı ve mekanik özelliklerini belirlemek için ise tahribatlı muayene yöntemlerinden optik mikroskop, mikrosertlik çalışmaları, çekme, eğme ve çentik darbe testleri uygulanmıştır. Tahribatsız muayene yöntemleri sonucunda; SP ve MT yöntemlerinde kaynak yüzeyinde herhangi bir süreksizliğe rastlanmamıştır. UT ve RT incelemelerinde ise 450 A ve 475 A kaynak akımında birleştirilen levhalarda kök nüfuziyet eksikliği gözlemlenmiştir. Tahribatlı muayene yöntemleri sonucunda; makroyapı incelemelerinde, 450 A ve 475 A kaynak akımlarında birleştirilen levhaların kök kaynaklarında eksik nüfuziyet gözlemlenmiştir. Mikroyapı incelemelerinde, kaynak metali-ITAB geçiş bölgelerinin birbirlerine benzer görüntüler sergilediği belirlenmiştir. Sertlik testlerinde sonucunda en yüksek sertlik değerleri, kaynak metalinden elde edilirken onu sırasıyla ITAB ve ana malzeme takip etmiştir. Çekme testleri sonucunda, 450 A ve 475 A kaynak akımlarında birleştirilen levhalarda kopma kaynak metalinde gerçekleşmiş diğer kaynak akımlarında ise kopma ana malzemede gerçekleşmiştir. Eğme testleri sonucunda, 450 A ve 475 A kaynak akımlarında birleştirilen levhalarda yırtılma ve çatlak tespit edilmiştir. Çentik darbe test sonuçları incelendiğinde, sıcaklık yükseldikçe tokluk değerlerinin arttığı tespit edilmiştir.
本研究采用埋弧焊焊接了 10 毫米厚的 ASTM A36 钢。采用非破坏性和破坏性检测方法研究了不同焊接电流对焊接区的影响。液体渗透(SP)、磁粉(MT)、超声波(UT)和射线照相(RT)检测方法被用于对焊接接头进行无损检测。为了确定焊接接头的宏观微观结构和机械性能,采用了光学显微镜、显微硬度研究、拉伸、弯曲和缺口冲击试验。无损检测方法的结果是,在 SP 和 MT 方法中,焊缝表面没有发现不连续性。在 UT 和 RT 检测中,发现在 450 A 和 475 A 焊接电流下焊接的板材没有穿透根部。由于采用了破坏性测试方法,在宏观结构检测中,以 450 A 和 475 A 焊接电流焊接的钢板根部焊缝未完全熔透。在微观结构检查中,确定焊缝金属-ITAB 过渡区的图像彼此相似。在硬度测试中,焊缝金属的硬度值最高,其次分别是 ITAB 和母材。拉伸试验结果表明,在 450 A 和 475 A 焊接电流下,连接板的断裂发生在焊缝金属上,而在其他焊接电流下,断裂发生在母材上。弯曲试验结果显示,在 450 A 和 475 A 焊接电流下焊接的板材出现了撕裂和开裂。对缺口冲击试验结果进行分析后发现,韧性值随着温度的升高而增加。
{"title":"Destructive and Non-Destructive Examination of Joints Made by Submerged Arc Welding in Storage Tank Production","authors":"Yiğitcan Atilgan, Mehmet Serkan Yildirim, Yakup Kaya","doi":"10.2339/politeknik.1399878","DOIUrl":"https://doi.org/10.2339/politeknik.1399878","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, 10 mm kalınlığındaki ASTM A36 çeliği tozaltı ark kaynak yöntemiyle birleştirilmiştir. Farklı kaynak akımlarının kaynak bölgesine etkisi, tahribatsız ve tahribatlı muayene yöntemleriyle incelenmiştir. Kaynaklı birleştirmelerin tahribatsız incelemelerinde sıvı penetrant (SP), manyetik parçacık (MT), ultrasonik (UT) ve radyografik (RT) muayene yöntemleri kullanılmıştır. Kaynaklı birleştirmelerin makro-mikroyapı ve mekanik özelliklerini belirlemek için ise tahribatlı muayene yöntemlerinden optik mikroskop, mikrosertlik çalışmaları, çekme, eğme ve çentik darbe testleri uygulanmıştır. Tahribatsız muayene yöntemleri sonucunda; SP ve MT yöntemlerinde kaynak yüzeyinde herhangi bir süreksizliğe rastlanmamıştır. UT ve RT incelemelerinde ise 450 A ve 475 A kaynak akımında birleştirilen levhalarda kök nüfuziyet eksikliği gözlemlenmiştir. Tahribatlı muayene yöntemleri sonucunda; makroyapı incelemelerinde, 450 A ve 475 A kaynak akımlarında birleştirilen levhaların kök kaynaklarında eksik nüfuziyet gözlemlenmiştir. Mikroyapı incelemelerinde, kaynak metali-ITAB geçiş bölgelerinin birbirlerine benzer görüntüler sergilediği belirlenmiştir. Sertlik testlerinde sonucunda en yüksek sertlik değerleri, kaynak metalinden elde edilirken onu sırasıyla ITAB ve ana malzeme takip etmiştir. Çekme testleri sonucunda, 450 A ve 475 A kaynak akımlarında birleştirilen levhalarda kopma kaynak metalinde gerçekleşmiş diğer kaynak akımlarında ise kopma ana malzemede gerçekleşmiştir. Eğme testleri sonucunda, 450 A ve 475 A kaynak akımlarında birleştirilen levhalarda yırtılma ve çatlak tespit edilmiştir. Çentik darbe test sonuçları incelendiğinde, sıcaklık yükseldikçe tokluk değerlerinin arttığı tespit edilmiştir.","PeriodicalId":16884,"journal":{"name":"Journal of Polytechnic","volume":"219 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140485690","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-24DOI: 10.2339/politeknik.1228663
Mustafa Deste, Ezgi Günaydin, Aziz Yurttaş
In this study, a proposal has been developed aimed at the establishment of an AQL sampling plan in enterprises that produce lots type with a high number of unit products and group packaging. In the developed model, two different sampling approaches were tested comparatively, based on the two-stage cluster sampling method approach. The application of the proposed model was carried out in a high-volume lots type bolt factory. In the first approach, the boxes (clusters) to be sampled were determined based on the number of boxes in the determined lot. In the second stage, the sample amount was determined by calculating the AQL over the unit number of products in the randomly selected boxes and an equal amount of sample was taken from the selected boxes. In the second approach, the boxes to be sampled were determined again based on the number of boxes in the determined lot, and the sample amount to be taken from the determined boxes was calculated based on the number of unit products in the whole lot. Trials were made for the acceptance quality limits of 2.5, 4 and 6.5 for both approaches and the acceptance/rejection statuses were compared. Bu çalışmada, birim ürün adedi yüksek ve grup paketlemeli parti tipi üretim yapan işletmelerde AQL örnekleme planı oluşturulmasına yönelik bir öneri geliştirilmiştir. Geliştirilen modelde, iki aşamalı küme örnekleme yöntemi yaklaşımı temel alınarak iki farklı numune alma yaklaşımı karşılaştırmalı olarak test edilmiştir. Önerilen modelin uygulaması yüksek hacimli parti tipi üretim yapan bir cıvata fabrikasında gerçekleştirilmiştir. Birinci yaklaşımda, belirlenen partideki kutu adedi baz alınarak örneklem alınacak kutular (kümeler) belirlenmiştir. İkinci aşamada ise, rassal olarak seçilen kutulardaki birim ürün adedi üzerinden AQL hesaplaması yapılarak numune miktarı belirlenmiş ve seçilen kutulardan eşit miktarda örnek alınmıştır. İkinci yaklaşımda ise, yine belirlenen partideki kutu adedi baz alınarak örneklem alınacak kutular belirlenmiş olup belirlenen kutulardan alınacak numune miktarı partinin tamamındaki birim ürün adedi baz alınarak hesaplanmıştır. Her iki yaklaşım için 2.5, 4 ve 6.5 kabul kalite sınırları için denemeler yapılmış ve kabul/red durumları karşılaştırılmıştır.
{"title":"AQL Sampling Plan Proposal Based on Two-Stage Cluster Sampling in Production Systems with High Unit Product Amount","authors":"Mustafa Deste, Ezgi Günaydin, Aziz Yurttaş","doi":"10.2339/politeknik.1228663","DOIUrl":"https://doi.org/10.2339/politeknik.1228663","url":null,"abstract":"In this study, a proposal has been developed aimed at the establishment of an AQL sampling plan in enterprises that produce lots type with a high number of unit products and group packaging. In the developed model, two different sampling approaches were tested comparatively, based on the two-stage cluster sampling method approach. The application of the proposed model was carried out in a high-volume lots type bolt factory. In the first approach, the boxes (clusters) to be sampled were determined based on the number of boxes in the determined lot. In the second stage, the sample amount was determined by calculating the AQL over the unit number of products in the randomly selected boxes and an equal amount of sample was taken from the selected boxes. In the second approach, the boxes to be sampled were determined again based on the number of boxes in the determined lot, and the sample amount to be taken from the determined boxes was calculated based on the number of unit products in the whole lot. Trials were made for the acceptance quality limits of 2.5, 4 and 6.5 for both approaches and the acceptance/rejection statuses were compared. \u0000 \u0000Bu çalışmada, birim ürün adedi yüksek ve grup paketlemeli parti tipi üretim yapan işletmelerde AQL örnekleme planı oluşturulmasına yönelik bir öneri geliştirilmiştir. Geliştirilen modelde, iki aşamalı küme örnekleme yöntemi yaklaşımı temel alınarak iki farklı numune alma yaklaşımı karşılaştırmalı olarak test edilmiştir. Önerilen modelin uygulaması yüksek hacimli parti tipi üretim yapan bir cıvata fabrikasında gerçekleştirilmiştir. Birinci yaklaşımda, belirlenen partideki kutu adedi baz alınarak örneklem alınacak kutular (kümeler) belirlenmiştir. İkinci aşamada ise, rassal olarak seçilen kutulardaki birim ürün adedi üzerinden AQL hesaplaması yapılarak numune miktarı belirlenmiş ve seçilen kutulardan eşit miktarda örnek alınmıştır. İkinci yaklaşımda ise, yine belirlenen partideki kutu adedi baz alınarak örneklem alınacak kutular belirlenmiş olup belirlenen kutulardan alınacak numune miktarı partinin tamamındaki birim ürün adedi baz alınarak hesaplanmıştır. Her iki yaklaşım için 2.5, 4 ve 6.5 kabul kalite sınırları için denemeler yapılmış ve kabul/red durumları karşılaştırılmıştır.","PeriodicalId":16884,"journal":{"name":"Journal of Polytechnic","volume":"20 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140497624","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-14DOI: 10.2339/politeknik.1407804
Nisanur Yildiz, Cansu Özder, Musa Atar
Bu çalışma, dış hava şartlarında bulunan ağaç malzemelerde kullanılan verniklerin sertliğine asit yağmurlarının etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu maksatla çok sık kullanılan sapsız meşe (Qııercııs petrae Liebl) ve sarıçam (Pinus Sylvetsris L.) odunları deney materyali olarak seçilmiştir. Örnekler, ASTM-D-3023 esaslarına göre sentetik ve su bazlı vernik ile kaplandıktan sonra yüzeyler farklı konsantrasyon ve farklı miktarlarda sülfürik ve nitrik asit çözeltisi etkilerine maruz bırakılmıştır. Deney örneklerinde yüzey sertliği ASTM-D 4366’ya göre belirlenmiştir. Deney sonuçlarına göre, sertlik direnci malzeme çeşidi bakımından en yüksek, meşe, sentetik vernik, %5 Na, 120 (I)’de, en düşük sarıçam, su bazlı vernik, %5 Sa, 150 (II)’de tespit edilmiştir. İkili etkileşime göre en yüksek, Sç+Sn, M+III, Sn+I, M+5N, Sn+5N, II+3N’de, en düşük Sç+Sb, Sç+II, Sb+II, Sç+5S, Sb+3S, II+5S’de tespit edilmiştir. Üçlü etkileşime göre en yüksek, Sç+Sn+I, Sç+Sn+3N, M+II+5N, Sn+I+5N’de, en düşük Sç+Sb+II, Sç+Sb+3S, Sç+II+5N, Sb+II+3S’de bulunmuştur. Sertlik değeri çoklu etkileşimde en yüksek Sç+Sn+I+3S (37,6) en düşük ise Sç+Sb+I+3S (10,0) elde edilmiştir. Buna göre, dış mekanlarda kullanılacak ahşap malzemelerde bu çalışmada bulunan değerlerin dikkate alınması vernik sertliğine etkileri bakımından yarar sağlayabilir.
{"title":"The Effect of Acid Rains on The Hardness of The Varnish Layer","authors":"Nisanur Yildiz, Cansu Özder, Musa Atar","doi":"10.2339/politeknik.1407804","DOIUrl":"https://doi.org/10.2339/politeknik.1407804","url":null,"abstract":"Bu çalışma, dış hava şartlarında bulunan ağaç malzemelerde kullanılan verniklerin sertliğine asit yağmurlarının etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu maksatla çok sık kullanılan sapsız meşe (Qııercııs petrae Liebl) ve sarıçam (Pinus Sylvetsris L.) odunları deney materyali olarak seçilmiştir. Örnekler, ASTM-D-3023 esaslarına göre sentetik ve su bazlı vernik ile kaplandıktan sonra yüzeyler farklı konsantrasyon ve farklı miktarlarda sülfürik ve nitrik asit çözeltisi etkilerine maruz bırakılmıştır. Deney örneklerinde yüzey sertliği ASTM-D 4366’ya göre belirlenmiştir. Deney sonuçlarına göre, sertlik direnci malzeme çeşidi bakımından en yüksek, meşe, sentetik vernik, %5 Na, 120 (I)’de, en düşük sarıçam, su bazlı vernik, %5 Sa, 150 (II)’de tespit edilmiştir. İkili etkileşime göre en yüksek, Sç+Sn, M+III, Sn+I, M+5N, Sn+5N, II+3N’de, en düşük Sç+Sb, Sç+II, Sb+II, Sç+5S, Sb+3S, II+5S’de tespit edilmiştir. Üçlü etkileşime göre en yüksek, Sç+Sn+I, Sç+Sn+3N, M+II+5N, Sn+I+5N’de, en düşük Sç+Sb+II, Sç+Sb+3S, Sç+II+5N, Sb+II+3S’de bulunmuştur. Sertlik değeri çoklu etkileşimde en yüksek Sç+Sn+I+3S (37,6) en düşük ise Sç+Sb+I+3S (10,0) elde edilmiştir. Buna göre, dış mekanlarda kullanılacak ahşap malzemelerde bu çalışmada bulunan değerlerin dikkate alınması vernik sertliğine etkileri bakımından yarar sağlayabilir.","PeriodicalId":16884,"journal":{"name":"Journal of Polytechnic","volume":"50 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140508849","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-04DOI: 10.2339/politeknik.1409006
Öner Barut
Bilgisayar ortamında sanal kalabalıklar oluşturmak ve bunların davranışlarını taklit etmek için kullanılan kalabalık benzetimleri, sanal bir sahnenin arka planında bir kalabalık ambiyansı oluşturmak için de kullanılabilmektedir. Arka planda bir kalabalık ambiyansı oluşturmak için de olsa bireylerin tek başlarına hareket etmeleri yerine gruplar halinde bulunması bu ambiyansı destekleyecek önemli bir unsurdur. Bu çalışmada, görülme sıklıkları gerçek insan kalabalıklarından derlenen 1-5 kişilik küçük gruplar halinde, gruptaki birey sayısına göre gerçek hayattakine benzer bir formasyonda yürüyerek birlikte hareket eden gerçek zamanlı sanal insan kalabalıklarının yönlendirmesiz bir benzetim modeli önerilmektedir. Bu yeni yöntemde her bir birey için ayrı ayrı çarpışmasız ve doğrusal gezingeler oluşturmak yerine her bir grup için ortak bir gezinge oluşturularak grup içerisindeki tüm bireylerin belirlenen formasyonda buna göre hareket etmeleri sağlanmaktadır. Önerilen yöntem, farklı birey sayılarına sahip gruplar oluşturmayı, her büyüklükteki grup sayısının kalabalık içinde görülme sıklığına göre ayarlanmasını ve grup içindeki bireylerin formasyonlarının grup büyüklüğüne göre belirlenebilmesini sağlayacak yeniliklere sahiptir.
{"title":"Kalabalık Benzetimlerinde Küçük Gruplar için GPU Tabanlı Çarpışmasız Doğrusal Gezinge Oluşturulması","authors":"Öner Barut","doi":"10.2339/politeknik.1409006","DOIUrl":"https://doi.org/10.2339/politeknik.1409006","url":null,"abstract":"Bilgisayar ortamında sanal kalabalıklar oluşturmak ve bunların davranışlarını taklit etmek için kullanılan kalabalık benzetimleri, sanal bir sahnenin arka planında bir kalabalık ambiyansı oluşturmak için de kullanılabilmektedir. Arka planda bir kalabalık ambiyansı oluşturmak için de olsa bireylerin tek başlarına hareket etmeleri yerine gruplar halinde bulunması bu ambiyansı destekleyecek önemli bir unsurdur. Bu çalışmada, görülme sıklıkları gerçek insan kalabalıklarından derlenen 1-5 kişilik küçük gruplar halinde, gruptaki birey sayısına göre gerçek hayattakine benzer bir formasyonda yürüyerek birlikte hareket eden gerçek zamanlı sanal insan kalabalıklarının yönlendirmesiz bir benzetim modeli önerilmektedir. Bu yeni yöntemde her bir birey için ayrı ayrı çarpışmasız ve doğrusal gezingeler oluşturmak yerine her bir grup için ortak bir gezinge oluşturularak grup içerisindeki tüm bireylerin belirlenen formasyonda buna göre hareket etmeleri sağlanmaktadır. Önerilen yöntem, farklı birey sayılarına sahip gruplar oluşturmayı, her büyüklükteki grup sayısının kalabalık içinde görülme sıklığına göre ayarlanmasını ve grup içindeki bireylerin formasyonlarının grup büyüklüğüne göre belirlenebilmesini sağlayacak yeniliklere sahiptir.","PeriodicalId":16884,"journal":{"name":"Journal of Polytechnic","volume":"124 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140514129","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-16DOI: 10.2339/politeknik.1266464
Oğuz Kaan Çi̇ni̇ci̇, Büşra Karaca, Adem Acir
With the advancement of technology and the increase in the global population, the need for energy is growing daily. Today, the majority of energy needs are met from fossil fuels. The limited reserves of fossil fuels have increased the tendency towards alternative energy sources due to reasons such as harming the environment and causing global warming. Some renewable energy sources are sun, wave, wind, biomass, and others. Among them are the most preferred solar energy systems. Before implementing any photovoltaic (PV) project, technological and economic feasibility is required to optimize electricity generation, reliability, and costs. As of today, various simulation tools have been created to predict and optimize a PV system. This study examined the differences between the results obtained from photovoltaic solar energy systems designed using PVsyst and MATLAB/Simulink software and how these differences affect the energy production and performance of the systems. Regression analysis was performed by comparing the output data with each other, and it was determined which direction was advantageous or disadvantageous. 75 kW PV system was designed in Ankara using PVsyst and MATLAB/Simulink software, and the simulation outputs obtained from the two software were compared. Three different PV systems were designed and numbered: Design-1: PVsyst System, Design-2: MATLAB/Simulink with MPPT Algorithm, and Design-3: MATLAB/Simulink without MPPT Algorithm. The monthly differences between the two software and the three design outcomes are highly variable. These differences are between 0.36% and 10.72% in Design-1 with Design-2. It is between 14.21% and 43.71% in the Design-1 with Design-3. It is between 17.65% and 49.32% Design-2 with Design-3. According to analysis findings, it has been determined that the sensitivity of the MATLAB/Simulink software to temperature change is higher than the PVsyst software. In addition, reasons such as the variable MPPT algorithms and the automatic or manual entry of the data are also effective in the difference.
{"title":"Comparison Study in Terms of The Results of Photovoltaic Solar Energy Systems Designed with PVsyst and MATLAB Simulink Software","authors":"Oğuz Kaan Çi̇ni̇ci̇, Büşra Karaca, Adem Acir","doi":"10.2339/politeknik.1266464","DOIUrl":"https://doi.org/10.2339/politeknik.1266464","url":null,"abstract":"With the advancement of technology and the increase in the global population, the need for energy is growing daily. Today, the majority of energy needs are met from fossil fuels. The limited reserves of fossil fuels have increased the tendency towards alternative energy sources due to reasons such as harming the environment and causing global warming. Some renewable energy sources are sun, wave, wind, biomass, and others. Among them are the most preferred solar energy systems. Before implementing any photovoltaic (PV) project, technological and economic feasibility is required to optimize electricity generation, reliability, and costs. As of today, various simulation tools have been created to predict and optimize a PV system. This study examined the differences between the results obtained from photovoltaic solar energy systems designed using PVsyst and MATLAB/Simulink software and how these differences affect the energy production and performance of the systems. Regression analysis was performed by comparing the output data with each other, and it was determined which direction was advantageous or disadvantageous. 75 kW PV system was designed in Ankara using PVsyst and MATLAB/Simulink software, and the simulation outputs obtained from the two software were compared. Three different PV systems were designed and numbered: Design-1: PVsyst System, Design-2: MATLAB/Simulink with MPPT Algorithm, and Design-3: MATLAB/Simulink without MPPT Algorithm. The monthly differences between the two software and the three design outcomes are highly variable. These differences are between 0.36% and 10.72% in Design-1 with Design-2. It is between 14.21% and 43.71% in the Design-1 with Design-3. It is between 17.65% and 49.32% Design-2 with Design-3. According to analysis findings, it has been determined that the sensitivity of the MATLAB/Simulink software to temperature change is higher than the PVsyst software. In addition, reasons such as the variable MPPT algorithms and the automatic or manual entry of the data are also effective in the difference.","PeriodicalId":16884,"journal":{"name":"Journal of Polytechnic","volume":"4 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139267259","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-11-14DOI: 10.2339/politeknik.1309218
Ružica Brunšek, Ivana Schwarz, Dragana Kopitar, Paula Marasović
The interest in natural fibres in non – textile applications has increased as a result of the search for new renewable materials. Especially attractive for environmental safety demands are biodegradable and renewable fibres such as lignocellulose fibres and biopolymers such as PLA. The analysis of their biodegradation is often taken as a standard measure for environmentally friendly textile materials. Therefore, the aim of this paper is to investigate the biodegradation properties of Jute and PLA fibres by soil burial test. The fibres were exposed to the farmland soil for 11 days. The efficiency of the biodegradability was determined by comparison of mass loss, mechanical properties (finesses and tenacity) and morphological analysis by SEM microscope. With the purpose of a better understanding of biodegradation, the number of total fungi and bacteria in the soil is also determined.
{"title":"Yenilenebilir Kaynaklardan Elde Edilen Doğal Liflerin Biyodegradasyon Özellikleri","authors":"Ružica Brunšek, Ivana Schwarz, Dragana Kopitar, Paula Marasović","doi":"10.2339/politeknik.1309218","DOIUrl":"https://doi.org/10.2339/politeknik.1309218","url":null,"abstract":"The interest in natural fibres in non – textile applications has increased as a result of the search for new renewable materials. Especially attractive for environmental safety demands are biodegradable and renewable fibres such as lignocellulose fibres and biopolymers such as PLA. The analysis of their biodegradation is often taken as a standard measure for environmentally friendly textile materials. Therefore, the aim of this paper is to investigate the biodegradation properties of Jute and PLA fibres by soil burial test. The fibres were exposed to the farmland soil for 11 days. The efficiency of the biodegradability was determined by comparison of mass loss, mechanical properties (finesses and tenacity) and morphological analysis by SEM microscope. With the purpose of a better understanding of biodegradation, the number of total fungi and bacteria in the soil is also determined.","PeriodicalId":16884,"journal":{"name":"Journal of Polytechnic","volume":"117 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139277094","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}