Bu çalışmanın amacı, Kilis'te sebze olarak tüketilmekte olan Erodium cicutarium (L.) L'Hér 'ün metanol ekstraktının antioksidan ve antibakteriyal aktivitelerini, fenolik profilini ve aroma bileşimini araştırmaktır. Ekstraktın toplam fenolik madde miktarı, toplam flavonoid madde miktarı, DPPH (1,1-diphenyl-2-picryl hydrazyl) radikal giderimi ve askorbik asit miktarı değerleri sırasıyla; 1.93 mg GAE/g ekstrakt, 0.066 mg RE/g ekstrakt, % 73.19 ve 339.87 mg/L’dir. Fosfomolibdenyum yöntemi ile antioksidan aktivitesi, metal şelatlama aktivitesi, indirgeme kapasitesi ve CUPRAC değerleri sırasıyla; 2.41 µg/TE g, %86.13, 2.868 abs., 160.78 mg troloks eşdeğeri/g örnek’dir. Toplam antioksidan aktivite ise % inhibisyon ve troloks eşdeğeri olarak hesaplanmış olup, bu değerler sırasıyla %51.40 ve 9.56 µM troloks eşdeğeri/10g’dır. Fenolik bileşen sonuçlarına göre, en yüksek miktarda tespit edilmiş olan fenolik bileşen naringinin miktarı 1143.8993 mg/kg iken; en düşük tespit edilen bileşen ise t-ferulik asit olup miktarı 5.08139 mg/kg’dır. Çalışmada en yüksek oranda tespit edilen iki aroma bileşiği %18.88 ile fitol ve %13.61 ile 2-bütoksi etanol olurken; bunları sırası ile p-ksilen, undekan, neofitadien ve fitalik asit, bütil tetradesil ester takip etmiştir. Antibakteriyal aktivite tayininde, 100 mg/mL konsantrasyonda E. coli ATCC 25922 ve Proteus spp.’ye karşı özütlerde herhangi bir inhibitör etkiye rastlanmazken; Pseudomonas aeruginosa ATCC 9027’ye karşı inhibitör etki gözlenmiş ve zon çapı 6 mm olarak ölçülmüştür. Sonuçlar, E. cicutarium’un metanol ekstraktının gıda ve tıbbi uygulamalar için yararlı olabileceğini düşündürmüştür.
{"title":"Kilis'te Sebze Olarak Tüketilen Erodium cicutarium (L.) L'Hér.'un Metanol Ekstraktının Antioksidan ve Antibakteriyal Aktiviteleri, Fenolik Bileşimi ile Aroma Bileşiklerinin Belirlenmesi","authors":"Filiz UÇAN TÜRKMEN, Gülcan Koyuncu, Fatma Esen SARIGÜLLÜ ÖNALAN, Ümit Haydar Erol","doi":"10.31466/kfbd.1298517","DOIUrl":"https://doi.org/10.31466/kfbd.1298517","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, Kilis'te sebze olarak tüketilmekte olan Erodium cicutarium (L.) L'Hér 'ün metanol ekstraktının antioksidan ve antibakteriyal aktivitelerini, fenolik profilini ve aroma bileşimini araştırmaktır. Ekstraktın toplam fenolik madde miktarı, toplam flavonoid madde miktarı, DPPH (1,1-diphenyl-2-picryl hydrazyl) radikal giderimi ve askorbik asit miktarı değerleri sırasıyla; 1.93 mg GAE/g ekstrakt, 0.066 mg RE/g ekstrakt, % 73.19 ve 339.87 mg/L’dir. Fosfomolibdenyum yöntemi ile antioksidan aktivitesi, metal şelatlama aktivitesi, indirgeme kapasitesi ve CUPRAC değerleri sırasıyla; 2.41 µg/TE g, %86.13, 2.868 abs., 160.78 mg troloks eşdeğeri/g örnek’dir. Toplam antioksidan aktivite ise % inhibisyon ve troloks eşdeğeri olarak hesaplanmış olup, bu değerler sırasıyla %51.40 ve 9.56 µM troloks eşdeğeri/10g’dır. Fenolik bileşen sonuçlarına göre, en yüksek miktarda tespit edilmiş olan fenolik bileşen naringinin miktarı 1143.8993 mg/kg iken; en düşük tespit edilen bileşen ise t-ferulik asit olup miktarı 5.08139 mg/kg’dır. Çalışmada en yüksek oranda tespit edilen iki aroma bileşiği %18.88 ile fitol ve %13.61 ile 2-bütoksi etanol olurken; bunları sırası ile p-ksilen, undekan, neofitadien ve fitalik asit, bütil tetradesil ester takip etmiştir. Antibakteriyal aktivite tayininde, 100 mg/mL konsantrasyonda E. coli ATCC 25922 ve Proteus spp.’ye karşı özütlerde herhangi bir inhibitör etkiye rastlanmazken; Pseudomonas aeruginosa ATCC 9027’ye karşı inhibitör etki gözlenmiş ve zon çapı 6 mm olarak ölçülmüştür. Sonuçlar, E. cicutarium’un metanol ekstraktının gıda ve tıbbi uygulamalar için yararlı olabileceğini düşündürmüştür.","PeriodicalId":17795,"journal":{"name":"Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139000052","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kalıcı organik kirleticilerin sucul ortamlardan ileri oksidasyon yöntemleriyle giderimi için etkili, ekonomik ve çevre dostu heterojen katalizörlerin geliştirilmesi son zamanlarda oldukça önem kazanmıştır. Bu çalışmada, aktif karbon (AC) destekli demir (CP-Fe) ve kobalt (CP-Co) bazlı katalizörler kimyasal çöktürme yöntemiyle hazırlanmıştır. Hazırlanan katalizörler FTIR, FESEM, EDX-haritalama, XRD, pHpzc, Boehm titrasyonu ve BET yüzey alanı teknikleri kullanılarak karakterize edilmiştir. AC destekli CP-Fe ve CP-Co katalizörlerin spesifik yüzey alanlarının sırasıyla 396.42 ve 441.76 m2/g olduğu ve her iki katalizörün de mezo gözenekli bir yapıya sahip olduğu belirlenmiştir. Demir ve kobaltın AC yüzeyine homojen bir şekilde yayılmış olduğu, demirin manyetit (Fe3O4) ve kobaltın ise amorf yapıda olduğu tespit edilmiştir. Katalizörlerin katalitik aktiviteleri, persülfat aktivasyonu ile eritromisin (ERY) degradasyonunda test edilmiştir. CP-Fe katalizör varlığında ERY 60 dk’da %96 oranında degrede olurken, CP-Co katalizör varlığında 30 dk içinde tamamen degrede olmuştur. Her iki katalizörün de adsorpsiyon ve degradasyonun birlikte sinerjik etkisiyle ERY’yi parçalamada ve gidermede yüksek katalitik aktivite gösterdiği belirlenmiştir.
近年来，开发高效、经济、环保的异相催化剂，通过高级氧化方法去除水生环境中的持久性有机污染物已变得越来越重要。本研究采用化学沉淀法制备了以活性炭（AC）为载体的铁（CP-Fe）和钴（CP-Co）催化剂。对制备的催化剂进行了傅立叶变换红外光谱（FTIR）、场发射电子显微镜（FESEM）、EDX 图谱、XRD、pHpzc、Boehm 滴定和 BET 表面积技术表征。发现 AC 支持的 CP-Fe 和 CP-Co 催化剂的比表面积分别为 396.42 和 441.76 m2/g，且两种催化剂都具有介孔结构。研究发现，铁和钴均匀地分布在 AC 表面，铁为磁铁矿（Fe3O4），钴为无定形。在过硫酸盐活化降解红霉素（ERY）的过程中测试了催化剂的催化活性。在 CP-Fe 催化剂存在下，ERY 在 60 分钟内降解了 96%，而在 CP-Co 催化剂存在下，ERY 在 30 分钟内完全降解。结果表明，这两种催化剂在降解和去除 ERY 方面都表现出很高的催化活性，同时还具有吸附和降解的协同效应。
{"title":"Kimyasal Çöktürme Yöntemiyle Persülfat Aktivasyonu için Aktif Karbon Destekli Demir ve Kobalt Bazlı Katalizör Sentezi ve Eritromisin Degradasyonu için Uygulaması","authors":"Hatice Erdem, Mehmet Erdem","doi":"10.31466/kfbd.1336484","DOIUrl":"https://doi.org/10.31466/kfbd.1336484","url":null,"abstract":"Kalıcı organik kirleticilerin sucul ortamlardan ileri oksidasyon yöntemleriyle giderimi için etkili, ekonomik ve çevre dostu heterojen katalizörlerin geliştirilmesi son zamanlarda oldukça önem kazanmıştır. Bu çalışmada, aktif karbon (AC) destekli demir (CP-Fe) ve kobalt (CP-Co) bazlı katalizörler kimyasal çöktürme yöntemiyle hazırlanmıştır. Hazırlanan katalizörler FTIR, FESEM, EDX-haritalama, XRD, pHpzc, Boehm titrasyonu ve BET yüzey alanı teknikleri kullanılarak karakterize edilmiştir. AC destekli CP-Fe ve CP-Co katalizörlerin spesifik yüzey alanlarının sırasıyla 396.42 ve 441.76 m2/g olduğu ve her iki katalizörün de mezo gözenekli bir yapıya sahip olduğu belirlenmiştir. Demir ve kobaltın AC yüzeyine homojen bir şekilde yayılmış olduğu, demirin manyetit (Fe3O4) ve kobaltın ise amorf yapıda olduğu tespit edilmiştir. Katalizörlerin katalitik aktiviteleri, persülfat aktivasyonu ile eritromisin (ERY) degradasyonunda test edilmiştir. CP-Fe katalizör varlığında ERY 60 dk’da %96 oranında degrede olurken, CP-Co katalizör varlığında 30 dk içinde tamamen degrede olmuştur. Her iki katalizörün de adsorpsiyon ve degradasyonun birlikte sinerjik etkisiyle ERY’yi parçalamada ve gidermede yüksek katalitik aktivite gösterdiği belirlenmiştir.","PeriodicalId":17795,"journal":{"name":"Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139000277","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this study, the albedo parameters are known as the reflectance capacity of the electromagnetic radiation falling on the target samples; the surface's reflectivity was investigated. For this purpose, in the experimental setup, 241Am as a radioactive source and a semiconductor detector were used to count the scattered photons due to reflecting the gamma rays radiating from the source. The data obtained from the experiment were plotted depending on the atomic number of the target samples. It is understood from this study that the albedo factor parameters of the target samples selected for research decrease with increasing average atomic number.
{"title":"Seryum ve Bazı Seçilmiş Seryum Bileşiklerinde Gama Radyasyonu Yansıtma Parametreleri","authors":"Ahmet Turşucu","doi":"10.31466/kfbd.1180268","DOIUrl":"https://doi.org/10.31466/kfbd.1180268","url":null,"abstract":"In this study, the albedo parameters are known as the reflectance capacity of the electromagnetic radiation falling on the target samples; the surface's reflectivity was investigated. For this purpose, in the experimental setup, 241Am as a radioactive source and a semiconductor detector were used to count the scattered photons due to reflecting the gamma rays radiating from the source. The data obtained from the experiment were plotted depending on the atomic number of the target samples. It is understood from this study that the albedo factor parameters of the target samples selected for research decrease with increasing average atomic number.","PeriodicalId":17795,"journal":{"name":"Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138995923","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The effect of ethanol pretreatment on the drying characteristics, color properties, shrinkage ratio and comparison of thin layer and artificial neural network (ANN) were investigated in the current study. Ethanol pretreatment increased drying rate and reduced drying time. In addition to this, ethanol concentration and pretreatment time had positive contribution to drying rate. According to the statistical parameters, ANN modeling showed better performance in the prediction of moisture ratio of the banana samples in comparison to thin layer modeling. On the other hand, color properties were negatively affected by drying and ethanol pretreatments. L* and b* values decreased whereas a* values of the banana samples showed increment tendency. Also, total color difference (∆E) was found to be higher than 5 value, indicating that non-trained observer notices the color change. Besides, it is obviously that ethanol pretreatment affected shrinkage ratio of the banana samples. Especially, diameter shrinkage ratio increased with the increment of ethanol concentration and pretreatment time.
{"title":"Enhancement of Convective Banana Drying: Effect of Ethanol Pretreatment on Drying Characteristics, Color Properties, Shrinkage Ratio and Comparison of Artificial Neural Network and Thin Layer Modeling","authors":"T. Tepe","doi":"10.31466/kfbd.1333223","DOIUrl":"https://doi.org/10.31466/kfbd.1333223","url":null,"abstract":"The effect of ethanol pretreatment on the drying characteristics, color properties, shrinkage ratio and comparison of thin layer and artificial neural network (ANN) were investigated in the current study. Ethanol pretreatment increased drying rate and reduced drying time. In addition to this, ethanol concentration and pretreatment time had positive contribution to drying rate. According to the statistical parameters, ANN modeling showed better performance in the prediction of moisture ratio of the banana samples in comparison to thin layer modeling. On the other hand, color properties were negatively affected by drying and ethanol pretreatments. L* and b* values decreased whereas a* values of the banana samples showed increment tendency. Also, total color difference (∆E) was found to be higher than 5 value, indicating that non-trained observer notices the color change. Besides, it is obviously that ethanol pretreatment affected shrinkage ratio of the banana samples. Especially, diameter shrinkage ratio increased with the increment of ethanol concentration and pretreatment time.","PeriodicalId":17795,"journal":{"name":"Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138997078","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Recent developments in unmanned aerial vehicle (UAV) technologies have shown the possibility of morphing applications to provide improvement in various performance metrics in the desired manner. In rotary-wing UAVs, applications mainly focused on propeller blades and rotor arms, while efforts on fixed-wing UAVs mainly concentrated on the main wing and tail geometries. Although every morphing design has its own advantages and disadvantages, all of the applications have similar common purposes to have improved aerodynamics, flight performance, control responses, or a combination of such objectives. In that context, new morphing design attempts require a precise investigation of their pros and cons. Thus, in this study, a new morphing scenario of tapering morphing wingtip is applied to ZANKA-I fixed-wing UAV and investigated in terms of lateral-directional stability considerations. The lateral dynamic model of the aircraft is constituted and necessary aerodynamic, geometric, and inertial assessments are numerically and analytically performed. The lateral-directional stability coefficients are discussed and an improvement in lateral stability is obtained, while directional stability is found to be affected negatively by the morphing application.
{"title":"Impacts of Tapered Wingtip on Lateral-Directional Stability Coefficients of a Morphing Fixed-wing UAV","authors":"Tugrul Oktay, Yüksel Eraslan","doi":"10.31466/kfbd.1309152","DOIUrl":"https://doi.org/10.31466/kfbd.1309152","url":null,"abstract":"Recent developments in unmanned aerial vehicle (UAV) technologies have shown the possibility of morphing applications to provide improvement in various performance metrics in the desired manner. In rotary-wing UAVs, applications mainly focused on propeller blades and rotor arms, while efforts on fixed-wing UAVs mainly concentrated on the main wing and tail geometries. Although every morphing design has its own advantages and disadvantages, all of the applications have similar common purposes to have improved aerodynamics, flight performance, control responses, or a combination of such objectives. In that context, new morphing design attempts require a precise investigation of their pros and cons. Thus, in this study, a new morphing scenario of tapering morphing wingtip is applied to ZANKA-I fixed-wing UAV and investigated in terms of lateral-directional stability considerations. The lateral dynamic model of the aircraft is constituted and necessary aerodynamic, geometric, and inertial assessments are numerically and analytically performed. The lateral-directional stability coefficients are discussed and an improvement in lateral stability is obtained, while directional stability is found to be affected negatively by the morphing application.","PeriodicalId":17795,"journal":{"name":"Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138998667","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Nüfusun, şehirleşmenin ve toplumsal refah düzeyinin artışı, teknolojinin gelişmesi, satın alma gücünün artışı, tüketim alışkanlıklarının değişimi, hizmetlerde lüks ve kalite arayışı atık miktarını artırmaktadır. Bu çalışmada, ayrı atık toplama ve azaltma stratejileri ile Trabzon İl Ambulans Servisi ve Toplum Sağlığı Merkezleri'nin atık yönetimini ve bu kurumlardaki atık miktarı ve dağılımına Covid-19'un etkisini incelenmiştir. Covid-19 enfeksiyonunun atık miktarına ve dağılımına etkisini incelemek için ülkemizde Covid-19 enfeksiyonunun ilk görüldüğü 2020 yılı ile önceki ve sonraki yılların verileri karşılaştırılmıştır. Trabzon İli Ambulans Servisinde, ülkemizde ilk Covid-19 vakasının görüldüğü yıl olan 2020 yılında öncesi ve sonrası yıllara göre daha fazla tıbbi atık miktarı (8641 kg) ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Toplum Sağlığı Merkezinde ise 2020 yılında oldukça fazla artış gösteren tıbbi atık miktarı, en fazla 2021 yılında (5350 kg) olarak gerçekleşmiştir. Tıbbi atık yönetimi çeşitli riskleri de bünyesinde barındıran maliyetli bir süreçtir. Mevzuata uyumlu atık yönetimi ile riskler engellenebilir ve karşılaşılabilecek iş kazaları da minimize edilebilir. Atık yönetiminin bütün evrelerinde dikkat edilmesi gereken nokta; insan sağlığını, çevre sağlığını ve ekonomiyi olumsuz etkilemeyecek adımların atılmasıdır.
{"title":"Covid-19 Pandemisinde Trabzon İli Tıbbi Atık Verilerinin Değerlendirilmesi","authors":"Seda Fandakli, Büşra Atar, Fatih Mehmet Ateş","doi":"10.31466/kfbd.1325647","DOIUrl":"https://doi.org/10.31466/kfbd.1325647","url":null,"abstract":"Nüfusun, şehirleşmenin ve toplumsal refah düzeyinin artışı, teknolojinin gelişmesi, satın alma gücünün artışı, tüketim alışkanlıklarının değişimi, hizmetlerde lüks ve kalite arayışı atık miktarını artırmaktadır. Bu çalışmada, ayrı atık toplama ve azaltma stratejileri ile Trabzon İl Ambulans Servisi ve Toplum Sağlığı Merkezleri'nin atık yönetimini ve bu kurumlardaki atık miktarı ve dağılımına Covid-19'un etkisini incelenmiştir. Covid-19 enfeksiyonunun atık miktarına ve dağılımına etkisini incelemek için ülkemizde Covid-19 enfeksiyonunun ilk görüldüğü 2020 yılı ile önceki ve sonraki yılların verileri karşılaştırılmıştır. Trabzon İli Ambulans Servisinde, ülkemizde ilk Covid-19 vakasının görüldüğü yıl olan 2020 yılında öncesi ve sonrası yıllara göre daha fazla tıbbi atık miktarı (8641 kg) ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Toplum Sağlığı Merkezinde ise 2020 yılında oldukça fazla artış gösteren tıbbi atık miktarı, en fazla 2021 yılında (5350 kg) olarak gerçekleşmiştir. Tıbbi atık yönetimi çeşitli riskleri de bünyesinde barındıran maliyetli bir süreçtir. Mevzuata uyumlu atık yönetimi ile riskler engellenebilir ve karşılaşılabilecek iş kazaları da minimize edilebilir. Atık yönetiminin bütün evrelerinde dikkat edilmesi gereken nokta; insan sağlığını, çevre sağlığını ve ekonomiyi olumsuz etkilemeyecek adımların atılmasıdır.","PeriodicalId":17795,"journal":{"name":"Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139001174","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Son yıllarda kanserli hücrelerin ve tümörlerin tedavisinde kullanılan mikrodalga ablasyon, mikrodalgalar tarafından üretilen ısının kullanıldığı invaziv bir termal terapi türüdür. Bu çalışmada ablasyon tedavisinde kontrolün sağlanması için doku hasarı boyutlarının teorik olarak elde edilmesi hedeflenmiştir. Doku özellikleri, frekans, çıkış gücü, uygulama süresi parametrelerinin etkisinin analiz edilmesi ve bunlar arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada karaciğer, akciğer ve böbrek dokularına uygulanan elektromanyetik alan maruziyeti COMSOL Multiphysics programı ile modellenmiş, numerik analiz yöntemi kullanılarak özgül soğurma oranı (SAR), sıcaklık dağılımı ve dokular üzerindeki hasar düzeyi hesaplanmıştır. Sıcaklık gradyanını elde etmek için biyo-ısı ve elektromanyetik denklemler ve üç boyutlu sonlu elemanlar yöntemi (FEM) kullanılmıştır. Sayısal analiz sonuçları sıcaklık dağılımı, SAR ve lezyon boyutları olarak verilmiştir. Dokuya ait yapısal farklılıkların önemli bir etken olduğu ve ablasyon bölgesi boyutlarının elde edilen sıcaklığın yanı sıra frekans, giriş gücü ve uygulama süresiyle doğru orantılı olarak arttığı bulunmuştur. İstenilen şekil ve boyutta ablasyon elde edilmesi için parametrelerin optimizasyonu gereklidir. Simülasyon çıktılarında 2450 MHz frekans ve 10 W çıkış gücündeki 10 dakikalık ablasyondan sonra karaciğer, akciğer ve böbrek için yaklaşık pıhtılaşma uzunlukları sırasıyla 4,5 cm, 4 cm ve 2,5 cm; pıhtılaşma çapları ise sırasıyla 1,5 cm, 0,8 cm ve 0,6 cm olarak belirlenmiştir.
{"title":"Kanser Tedavisinde Mikrodalga Ablasyon İçin Optimum Parametrelerin Belirlenmesi","authors":"Reyyan KAVAK YÜRÜK","doi":"10.31466/kfbd.1292483","DOIUrl":"https://doi.org/10.31466/kfbd.1292483","url":null,"abstract":"Son yıllarda kanserli hücrelerin ve tümörlerin tedavisinde kullanılan mikrodalga ablasyon, mikrodalgalar tarafından üretilen ısının kullanıldığı invaziv bir termal terapi türüdür. Bu çalışmada ablasyon tedavisinde kontrolün sağlanması için doku hasarı boyutlarının teorik olarak elde edilmesi hedeflenmiştir. Doku özellikleri, frekans, çıkış gücü, uygulama süresi parametrelerinin etkisinin analiz edilmesi ve bunlar arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada karaciğer, akciğer ve böbrek dokularına uygulanan elektromanyetik alan maruziyeti COMSOL Multiphysics programı ile modellenmiş, numerik analiz yöntemi kullanılarak özgül soğurma oranı (SAR), sıcaklık dağılımı ve dokular üzerindeki hasar düzeyi hesaplanmıştır. Sıcaklık gradyanını elde etmek için biyo-ısı ve elektromanyetik denklemler ve üç boyutlu sonlu elemanlar yöntemi (FEM) kullanılmıştır. Sayısal analiz sonuçları sıcaklık dağılımı, SAR ve lezyon boyutları olarak verilmiştir. Dokuya ait yapısal farklılıkların önemli bir etken olduğu ve ablasyon bölgesi boyutlarının elde edilen sıcaklığın yanı sıra frekans, giriş gücü ve uygulama süresiyle doğru orantılı olarak arttığı bulunmuştur. İstenilen şekil ve boyutta ablasyon elde edilmesi için parametrelerin optimizasyonu gereklidir. Simülasyon çıktılarında 2450 MHz frekans ve 10 W çıkış gücündeki 10 dakikalık ablasyondan sonra karaciğer, akciğer ve böbrek için yaklaşık pıhtılaşma uzunlukları sırasıyla 4,5 cm, 4 cm ve 2,5 cm; pıhtılaşma çapları ise sırasıyla 1,5 cm, 0,8 cm ve 0,6 cm olarak belirlenmiştir.","PeriodicalId":17795,"journal":{"name":"Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138996770","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Magnesium (Mg) and its alloys are known for their high specific strength, but they have limitations that need to be addressed to expand their range of industrial use. One major limitation is their high temperature performance, which requires improvement for them to be used in industries such as aviation where creep resistance is important. In this study, we investigated the creep behavior of several Mg alloys, including the commercially used AZ series (AZ31, AZ61, and AZ91), as well as the AM50, AX52, and AE42 alloys. We studied the relationship between the creep rate of these alloys and two material properties: thermal conductivity and enthalpy of mixing. By analyzing these properties, we can compare and evaluate newly developed or existing alloys in terms of their creep behavior. When the obtained results are interpreted in general, a linear relationship is found between the creep rate, thermal conductivity and enthalpy of mixing as a general trend.
众所周知，镁（Mg）及其合金具有很高的比强度，但它们也有一些局限性，需要加以解决，以扩大其工业应用范围。其中一个主要限制是它们的高温性能，要想将它们用于航空等对抗蠕变性能要求较高的工业领域，就必须对高温性能进行改进。在本研究中，我们研究了几种镁合金的蠕变行为，包括商用的 AZ 系列（AZ31、AZ61 和 AZ91）以及 AM50、AX52 和 AE42 合金。我们研究了这些合金的蠕变速率与两种材料特性之间的关系：热导率和混合焓。通过分析这些属性，我们可以对新开发或现有合金的蠕变行为进行比较和评估。在对所获得的结果进行总体解释时，我们发现蠕变率、热导率和混合焓之间存在线性关系，这是一种普遍趋势。
{"title":"Bazı Magnezyum Alaşımlarında Sürünme Hızı, Termal İletkenlik ve Karışım Entalpisi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi","authors":"Yiğit Türe","doi":"10.31466/kfbd.1299160","DOIUrl":"https://doi.org/10.31466/kfbd.1299160","url":null,"abstract":"Magnesium (Mg) and its alloys are known for their high specific strength, but they have limitations that need to be addressed to expand their range of industrial use. One major limitation is their high temperature performance, which requires improvement for them to be used in industries such as aviation where creep resistance is important. In this study, we investigated the creep behavior of several Mg alloys, including the commercially used AZ series (AZ31, AZ61, and AZ91), as well as the AM50, AX52, and AE42 alloys. We studied the relationship between the creep rate of these alloys and two material properties: thermal conductivity and enthalpy of mixing. By analyzing these properties, we can compare and evaluate newly developed or existing alloys in terms of their creep behavior. When the obtained results are interpreted in general, a linear relationship is found between the creep rate, thermal conductivity and enthalpy of mixing as a general trend.","PeriodicalId":17795,"journal":{"name":"Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138970682","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Hoods are the most important devices used in our kitchens that contribute to the ventilation of the environment. 95% of the electric motors used in hoods are single-phase asynchronous motors. There are many domestic and foreign electric motor manufacturers producing for the hood industry. Supplier selection in companies producing hoods is vital and critical for sustainable production. It is extremely important to make the right decision in the purchasing process of the supplied products. While the decisions taken can sometimes be clearly separated from each other, sometimes they can be intertwined and interconnected. Multi criteria decision making techniques are used when making decisions that cannot be clearly separated or explained with numerical data. The aim of this study was to determine the most suitable Supplier for the built-in appliance company operating in the Turkiye/Amasya region by using fuzzyTOPSIS method in the supply of 1-phase asynchronous motors used in hoods. After 5 experts working in the company were determined as decision makers, 4 criteria were determined: quality, system capacity, finance and logistics performance. The best supplier selection among 6 different suppliers was made using this method. For the first time, a solution proposal was presented with the fuzzyTOPSIS technique for the 1-phase induction motor supplier selection and a contribution was made to the literature.
{"title":"Davlumbazlarda Kullanılan 1 fazlı Asenkron Motorun Tedarikçi Seçiminin Bulanık TOPSIS Yöntemiyle Belirlenmesi","authors":"M. Eki̇ci̇, Hakan Tekbaş","doi":"10.31466/kfbd.1207783","DOIUrl":"https://doi.org/10.31466/kfbd.1207783","url":null,"abstract":"Hoods are the most important devices used in our kitchens that contribute to the ventilation of the environment. 95% of the electric motors used in hoods are single-phase asynchronous motors. There are many domestic and foreign electric motor manufacturers producing for the hood industry. Supplier selection in companies producing hoods is vital and critical for sustainable production. It is extremely important to make the right decision in the purchasing process of the supplied products. While the decisions taken can sometimes be clearly separated from each other, sometimes they can be intertwined and interconnected. Multi criteria decision making techniques are used when making decisions that cannot be clearly separated or explained with numerical data. The aim of this study was to determine the most suitable Supplier for the built-in appliance company operating in the Turkiye/Amasya region by using fuzzyTOPSIS method in the supply of 1-phase asynchronous motors used in hoods. After 5 experts working in the company were determined as decision makers, 4 criteria were determined: quality, system capacity, finance and logistics performance. The best supplier selection among 6 different suppliers was made using this method. For the first time, a solution proposal was presented with the fuzzyTOPSIS technique for the 1-phase induction motor supplier selection and a contribution was made to the literature.","PeriodicalId":17795,"journal":{"name":"Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138996245","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sıvı kristallerin ekran teknolojisi, sensör, esnek devre elamanları, ışık modülatörleri gibi uygulamalarda kullanılabildiği bilinmektedir. Kolesterik mezofaz sıvı kristaller ışığın seçici geçirgenlik özelliği ile ön plana çıkmaktalardır. Bu çalışmada, ilk defa tek-iğneli elektro-eğirme kullanılarak kolesterik sıvı kristaller-polimer kompozit liflerinin üretilmiş ve incelenmiştir. Bu bağlamda ilk olarak, mavi, yeşil ve kırmızı renkte ışığı yansıtabilecek sırasıyla 470 nm, 550 nm ve 640 nm spiral adım uzunluklarına sahip kolesterik sıvı kristaller hazırlanmıştır. Konak nematik mezofaz olarak E-7 ve yüksek burma gücüne sahip R-5011 kiral katkı maddesi kullanılmıştır. Bu kolesteriklerin yaklaşık istenilen adım uzunluklarına sahip oldukları UV-VIS spektrofotometre ölçümleri ile gösterilmiştir. Ayrıca, hazırlanan kolesteriklerin karakteristik bir tekstür olan oily-streak desenlere sahip olduğu görülmektedir. Bu kolesterikler poliakrilonitril ile karıştırılarak dimetilformamid içerisinde çözdürülmüştür. Bu çözeltiler tek-iğneli elektro-eğirme sistemi ile 16 kV, 18 kV, 20 kV, 22 kV ve 24 kV uygulama voltajları altında eğirilerek sıvı kristal polimer kompozit lifleri haline getirilmişlerdir. Eğirilen liflere katkılanan kolesterik sıvı kristallerin varlığı optik ve yapısal analizler geçekleştirilerek belirlenmiştir. Polarize optik mikroskop ile yapılan görüntülemelerde çapraz polarizörler arasındaki lifler boyunca parlamalar gözlenmiştir. Bu parlamalar lif boyunca sıvı kristallerin yerleştiğini göstermektedir. Ayrıca, yapısal analiz sonucu her bir lifte üretim parametreleri ve katkı maddelerine göre lif yapısının değişimi üzerine çalışma yapılmıştır. Tüm kolesterik örnekleri için düşük uygulama voltajlarında eğirilen lifler boyunca uzanan küresel boncuk yapılar tespit edilmişken daha yüksek uygulama voltajlarında eğirilen liflerde boncuk yapılar oldukça seyrek gözlenmiştir. Kızılötesi spektroskopisi analizleri sonucu liflerin sıvı kristallerin sergilediği titreşim pikleri ile aynı dalga sayılarında pikler vermesi lif yapılarında sıvı kristallerin varlığını göstermiştir.
{"title":"Production and Investigation of Cholesteric Liquid Crystal-Polymer Fibers by Electrospinning Method","authors":"Mervenur Kiliç, Mustafa Can, N. Avcı, A. E. Mamuk","doi":"10.31466/kfbd.1330612","DOIUrl":"https://doi.org/10.31466/kfbd.1330612","url":null,"abstract":"Sıvı kristallerin ekran teknolojisi, sensör, esnek devre elamanları, ışık modülatörleri gibi uygulamalarda kullanılabildiği bilinmektedir. Kolesterik mezofaz sıvı kristaller ışığın seçici geçirgenlik özelliği ile ön plana çıkmaktalardır. Bu çalışmada, ilk defa tek-iğneli elektro-eğirme kullanılarak kolesterik sıvı kristaller-polimer kompozit liflerinin üretilmiş ve incelenmiştir. Bu bağlamda ilk olarak, mavi, yeşil ve kırmızı renkte ışığı yansıtabilecek sırasıyla 470 nm, 550 nm ve 640 nm spiral adım uzunluklarına sahip kolesterik sıvı kristaller hazırlanmıştır. Konak nematik mezofaz olarak E-7 ve yüksek burma gücüne sahip R-5011 kiral katkı maddesi kullanılmıştır. Bu kolesteriklerin yaklaşık istenilen adım uzunluklarına sahip oldukları UV-VIS spektrofotometre ölçümleri ile gösterilmiştir. Ayrıca, hazırlanan kolesteriklerin karakteristik bir tekstür olan oily-streak desenlere sahip olduğu görülmektedir. Bu kolesterikler poliakrilonitril ile karıştırılarak dimetilformamid içerisinde çözdürülmüştür. Bu çözeltiler tek-iğneli elektro-eğirme sistemi ile 16 kV, 18 kV, 20 kV, 22 kV ve 24 kV uygulama voltajları altında eğirilerek sıvı kristal polimer kompozit lifleri haline getirilmişlerdir. Eğirilen liflere katkılanan kolesterik sıvı kristallerin varlığı optik ve yapısal analizler geçekleştirilerek belirlenmiştir. Polarize optik mikroskop ile yapılan görüntülemelerde çapraz polarizörler arasındaki lifler boyunca parlamalar gözlenmiştir. Bu parlamalar lif boyunca sıvı kristallerin yerleştiğini göstermektedir. Ayrıca, yapısal analiz sonucu her bir lifte üretim parametreleri ve katkı maddelerine göre lif yapısının değişimi üzerine çalışma yapılmıştır. Tüm kolesterik örnekleri için düşük uygulama voltajlarında eğirilen lifler boyunca uzanan küresel boncuk yapılar tespit edilmişken daha yüksek uygulama voltajlarında eğirilen liflerde boncuk yapılar oldukça seyrek gözlenmiştir. Kızılötesi spektroskopisi analizleri sonucu liflerin sıvı kristallerin sergilediği titreşim pikleri ile aynı dalga sayılarında pikler vermesi lif yapılarında sıvı kristallerin varlığını göstermiştir.","PeriodicalId":17795,"journal":{"name":"Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138998197","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：