Mehmet Muzaffer İslam, Gökhan Aksel, Serkan Emre Eroğlu, Hayrullah Yönak
Aim: The carbon dioxide gap or ΔCO2 is the difference between the partial pressure of carbon dioxide (pCO2 ) and end-tidal carbon dioxide (ETCO2 ), which should normally not exceed 3-5mmHg. In critically ill patients ΔCO2 increases as a result of decreased cardiac output and pulmonary blood flow compromise. The primary outcome of this study is to examine the diagnostic accuracy of ΔCO2 in predicting the return of spontaneous circulation (ROSC) in out-of-hospital cardiac arrest (OHCA) patients. Material and Methods: Non-traumatic OHCA patients over 18 years of age were included in this prospective observational study. ETCO2 values were recorded 1 minute after the intubation and arterial blood gas samples were acquired simutaneously. The difference between the initial ΔCO2 medians of the ROSC+ and ROSC- patient groups were analyzed and the diagnostic test performance in predicting ROSC of ΔCO2 was calculated. A regression model was performed to accurately predict ROSC in OHCA patients. Results: A total of 46 patients were included to the inal analysis. The ΔCO2 median of the ROSC+ group was significantly lower than the ROSC- group (p=0.026, 95%CI:-31 to-3). Area under the curve was calculated as 0.694 (95%CI: 0.532 to 0.855), sensitivity 76.19% (95%CI:52.83 to 91.78%), specificity 76% (95%CI:54.87 to 90.64), and accuracy 76.09% (95%CI:61.23% to87.41%) for the optimal cut-off value (51.4 mmHg). The regression model consists of age, initial ETCO2 , and initial cardiac rhythm showed good discrimination in predicting ROSC (AUC=0.846, 95%CI=0.735 to 0.956, p
{"title":"Spontan Dolaşımın Geri Dönüşünü Tahmin Etmede Delta Karbondioksitin (ΔCO2) Tanısal Değerinin İncelenmesi: Prospektif Tek Merkezli Çalışma","authors":"Mehmet Muzaffer İslam, Gökhan Aksel, Serkan Emre Eroğlu, Hayrullah Yönak","doi":"10.29058/mjwbs.1233918","DOIUrl":"https://doi.org/10.29058/mjwbs.1233918","url":null,"abstract":"Aim: The carbon dioxide gap or ΔCO2 is the difference between the partial pressure of carbon dioxide \u0000(pCO2 ) and end-tidal carbon dioxide (ETCO2 ), which should normally not exceed 3-5mmHg. In critically ill \u0000patients ΔCO2 increases as a result of decreased cardiac output and pulmonary blood flow compromise. \u0000The primary outcome of this study is to examine the diagnostic accuracy of ΔCO2 in predicting the return \u0000of spontaneous circulation (ROSC) in out-of-hospital cardiac arrest (OHCA) patients. \u0000Material and Methods: Non-traumatic OHCA patients over 18 years of age were included in this \u0000prospective observational study. ETCO2 values were recorded 1 minute after the intubation and arterial \u0000blood gas samples were acquired simutaneously. The difference between the initial ΔCO2 medians of \u0000the ROSC+ and ROSC- patient groups were analyzed and the diagnostic test performance in predicting \u0000ROSC of ΔCO2 was calculated. A regression model was performed to accurately predict ROSC in \u0000OHCA patients. \u0000Results: A total of 46 patients were included to the inal analysis. The ΔCO2 median of the ROSC+ group \u0000was significantly lower than the ROSC- group (p=0.026, 95%CI:-31 to-3). Area under the curve was \u0000calculated as 0.694 (95%CI: 0.532 to 0.855), sensitivity 76.19% (95%CI:52.83 to 91.78%), specificity \u000076% (95%CI:54.87 to 90.64), and accuracy 76.09% (95%CI:61.23% to87.41%) for the optimal cut-off \u0000value (51.4 mmHg). The regression model consists of age, initial ETCO2 , and initial cardiac rhythm \u0000showed good discrimination in predicting ROSC (AUC=0.846, 95%CI=0.735 to 0.956, p","PeriodicalId":197864,"journal":{"name":"Batı Karadeniz Tıp Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115514141","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bası yaralarında hastaların birebir bakımını üstlenen kişiler hastaya etkili ve kaliteli bakım sağlayabilmeleri için hastalıkla ilgili yeterli bilgi sahibi olmalıdır. Bu çalışmanın amacı bası yarası hastalarına bakım verenlerin hastalıkla ilgili bilgi seviyesini ve farkındalık derecesini belirlemektir. Gereç ve Yöntemler: Sağlık Bakanlığı Evde sağlık hizmetleri birimi bünyesinde takip ve tedavisi yapılan 120 bası yarası hastasına birebir bakım verenler çalışmaya dahil edilmiştir. Bakım verme süresi 1 yıldan az olanlar çalışmaya dahil edilmemiştir. Bakım verenlere sosyo-demografik özelliklerini ve bası yaraları hakkındaki bilgi ve farkındalık düzeylerini belirlemeye yönelik 10 sorudan oluşan anket uygulandı. Bulgular: Bası yarası bakımı yapan kişilerin yaş ortalaması 40,57 idi (min 19-maks 74). Bakım verenlerin %76,7’sinin (92 kişi) eğitim seviyesi ortaokul ve altındaydı. Bakım verenlerin bası yaralarına yönelik bilgi düzeylerinin ortalaması 43,33±13,68 puan olarak belirlendi. Bası yarası bakımı yapan kişilerin bilgi ve farkındalık düzeyi ortalama puanı, toplam puan ortalamasının (50 puan) altındaydı. Anket sorularına verilen doğru cevap oranları düşüktü. Bası yarası bakımı yapan kişilerin cinsiyet ve yaşlarına göre bası yarasına ilişkin bilgi ve farkındalık düzeyleri arasında anlamlı farklılık görülmedi (p>0,05),ancak bakım verme süresi ile bilgi ve farkındalık düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmaktaydı(p
{"title":"Awareness Level of Caregivers in Pressure Sores","authors":"Nevra Seyhan, A. Dursun","doi":"10.29058/mjwbs.1322996","DOIUrl":"https://doi.org/10.29058/mjwbs.1322996","url":null,"abstract":"Amaç: Bası yaralarında hastaların birebir bakımını üstlenen kişiler hastaya etkili ve kaliteli bakım \u0000sağlayabilmeleri için hastalıkla ilgili yeterli bilgi sahibi olmalıdır. Bu çalışmanın amacı bası yarası \u0000hastalarına bakım verenlerin hastalıkla ilgili bilgi seviyesini ve farkındalık derecesini belirlemektir. \u0000Gereç ve Yöntemler: Sağlık Bakanlığı Evde sağlık hizmetleri birimi bünyesinde takip ve tedavisi yapılan \u0000120 bası yarası hastasına birebir bakım verenler çalışmaya dahil edilmiştir. Bakım verme süresi 1 yıldan \u0000az olanlar çalışmaya dahil edilmemiştir. Bakım verenlere sosyo-demografik özelliklerini ve bası yaraları \u0000hakkındaki bilgi ve farkındalık düzeylerini belirlemeye yönelik 10 sorudan oluşan anket uygulandı. \u0000Bulgular: Bası yarası bakımı yapan kişilerin yaş ortalaması 40,57 idi (min 19-maks 74). Bakım verenlerin \u0000%76,7’sinin (92 kişi) eğitim seviyesi ortaokul ve altındaydı. Bakım verenlerin bası yaralarına yönelik \u0000bilgi düzeylerinin ortalaması 43,33±13,68 puan olarak belirlendi. Bası yarası bakımı yapan kişilerin bilgi \u0000ve farkındalık düzeyi ortalama puanı, toplam puan ortalamasının (50 puan) altındaydı. Anket sorularına \u0000verilen doğru cevap oranları düşüktü. Bası yarası bakımı yapan kişilerin cinsiyet ve yaşlarına göre bası \u0000yarasına ilişkin bilgi ve farkındalık düzeyleri arasında anlamlı farklılık görülmedi (p>0,05),ancak bakım \u0000verme süresi ile bilgi ve farkındalık düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmaktaydı(p","PeriodicalId":197864,"journal":{"name":"Batı Karadeniz Tıp Dergisi","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133312871","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
G. Cakmak Genc, Begüm Beril Yalçin, Emre Horuz, S. Karakaş Çelik, Ahmet Dursun
Amaç: COVID-19, ilk olarak yüksek ateş ve nefes darlığı ile tanımlanan, damlacık ve temas yoluyla bulaştığı bilinen, viral bir solunum yolu hastalığıdır. Hastalığın klinik seyri kişiden kişiye farklılık göstermektedir. COVID-19’un klinik seyrindeki farklılıklar komorbidite ve yaş gibi etkenlere bağlı olabilmekle birlikte, inflamatuar yanıttaki kişisel genetik farklılıklara da dayanabilir. Bu çalışmada COVID-19 hastalığının klinik şiddeti ile IL8/CXCL8 rs4073 gen polimorfizmi arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Klinik şiddetine göre hafif, orta ve şiddetli olmak üzere üç gruba ayrılmış olan 150 COVID-19 hastasında, IL8/CXCL8 rs4073 (-251A/T) gen polimorfizmi polimeraz zincir reaksiyonu tabanlı restriksiyon parçası uzunluk polimorfizmi (PCR-RFLP) yöntemi ile belirlendi. Bulgular: Sonuçlarımız IL8/CXCL8 rs4073 gen polimorfizmi ile hastalık şiddeti arasında genotip ve alel sıklığı dağılımı açısından anlamlı bir fark olmadığını göstermiştir. Ancak klinik bulgular açısından değerlendirildiğinde T allelinin, pnömoni bulgusu olan COVID-19 vakalarında daha sık görülmesi T allelinin COVID-19’da pnömoni riskini 1,7 kat artırdığı belirlenmiştir. Sonuç: Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar IL8/CXCL8 rs4073 gen polimorfizminin erken tedavi ve takip sayesinde hastalarda pnömoninin ilerlemesini engellemede kullanılabilecek bir belirteç adayı olabileceğini göstermiştir. Bunun için daha fazla sayıda hasta içeren büyük popülasyonlarda yapılmış yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.
{"title":"The Relationship Between IL8/CXCL8 Gene Polymorphism and the Severity of COVID-19","authors":"G. Cakmak Genc, Begüm Beril Yalçin, Emre Horuz, S. Karakaş Çelik, Ahmet Dursun","doi":"10.29058/mjwbs.1339421","DOIUrl":"https://doi.org/10.29058/mjwbs.1339421","url":null,"abstract":"Amaç: COVID-19, ilk olarak yüksek ateş ve nefes darlığı ile tanımlanan, damlacık ve temas yoluyla \u0000bulaştığı bilinen, viral bir solunum yolu hastalığıdır. Hastalığın klinik seyri kişiden kişiye farklılık \u0000göstermektedir. COVID-19’un klinik seyrindeki farklılıklar komorbidite ve yaş gibi etkenlere bağlı \u0000olabilmekle birlikte, inflamatuar yanıttaki kişisel genetik farklılıklara da dayanabilir. Bu çalışmada \u0000COVID-19 hastalığının klinik şiddeti ile IL8/CXCL8 rs4073 gen polimorfizmi arasındaki ilişkiyi araştırmayı \u0000amaçladık. \u0000Gereç ve Yöntemler: Klinik şiddetine göre hafif, orta ve şiddetli olmak üzere üç gruba ayrılmış olan \u0000150 COVID-19 hastasında, IL8/CXCL8 rs4073 (-251A/T) gen polimorfizmi polimeraz zincir reaksiyonu \u0000tabanlı restriksiyon parçası uzunluk polimorfizmi (PCR-RFLP) yöntemi ile belirlendi. \u0000Bulgular: Sonuçlarımız IL8/CXCL8 rs4073 gen polimorfizmi ile hastalık şiddeti arasında genotip ve alel \u0000sıklığı dağılımı açısından anlamlı bir fark olmadığını göstermiştir. Ancak klinik bulgular açısından değerlendirildiğinde \u0000T allelinin, pnömoni bulgusu olan COVID-19 vakalarında daha sık görülmesi T allelinin \u0000COVID-19’da pnömoni riskini 1,7 kat artırdığı belirlenmiştir. \u0000Sonuç: Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar IL8/CXCL8 rs4073 gen polimorfizminin erken tedavi ve \u0000takip sayesinde hastalarda pnömoninin ilerlemesini engellemede kullanılabilecek bir belirteç adayı \u0000olabileceğini göstermiştir. Bunun için daha fazla sayıda hasta içeren büyük popülasyonlarda yapılmış \u0000yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.","PeriodicalId":197864,"journal":{"name":"Batı Karadeniz Tıp Dergisi","volume":"71 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114796347","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Aim: We present a case of autoimmune myopathy observed in a patient who developed intolerance to intravesical Bacillus Calmette-Guerin (BCG), which is used in the treatment of non-muscle invasive bladder cancer. Case: Intravesical BCG, which is used for the treatment of non-muscle invasive bladder cancer, probably effects by increasing autoimmunity in the bladder. This increased autoimmunity sometimes causes local or systemic reactions. In this case report, we would like to present a 61-year-old male patient who developed intolerance while taking the first dose of maintenance BCG, and then on-going treatment was stopped. The patient had convulsive painful cramps and muscle twitches in the left quadriceps femoris region one month later BCG intolerance. When the patient’s anamnesis, electromyography (EMG) results, elevated Creatine Kinase value and other laboratory data were evaluated together, BCG triggered autoimmune myopathy was considered. Therefore, steroid treatment was started and the patient recovered seven weeks later. This is a rare case of autoimmune myopathy in a patient who received intravesical BCG therapy for a bladder tumor. Conclusion: The case of BCG-associated autoimmune myopathy is extremely rare. When this situation is suspected, it is beneficial to start steroid treatment without delay.
{"title":"A Rare Case Seen in a Patient with Intravesical Bacillus Calmette-Guerin (BCG) Intolerance: Autoimmune Myopathy","authors":"Gökhan Çeker, Bülent Akduman","doi":"10.29058/mjwbs.1270107","DOIUrl":"https://doi.org/10.29058/mjwbs.1270107","url":null,"abstract":"Aim: We present a case of autoimmune myopathy observed in a patient who developed intolerance \u0000to intravesical Bacillus Calmette-Guerin (BCG), which is used in the treatment of non-muscle invasive \u0000bladder cancer. \u0000Case: Intravesical BCG, which is used for the treatment of non-muscle invasive bladder cancer, probably \u0000effects by increasing autoimmunity in the bladder. This increased autoimmunity sometimes causes local \u0000or systemic reactions. In this case report, we would like to present a 61-year-old male patient who \u0000developed intolerance while taking the first dose of maintenance BCG, and then on-going treatment \u0000was stopped. The patient had convulsive painful cramps and muscle twitches in the left quadriceps \u0000femoris region one month later BCG intolerance. When the patient’s anamnesis, electromyography \u0000(EMG) results, elevated Creatine Kinase value and other laboratory data were evaluated together, BCG \u0000triggered autoimmune myopathy was considered. Therefore, steroid treatment was started and the \u0000patient recovered seven weeks later. This is a rare case of autoimmune myopathy in a patient who \u0000received intravesical BCG therapy for a bladder tumor. \u0000Conclusion: The case of BCG-associated autoimmune myopathy is extremely rare. When this situation \u0000is suspected, it is beneficial to start steroid treatment without delay.","PeriodicalId":197864,"journal":{"name":"Batı Karadeniz Tıp Dergisi","volume":"40 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121966451","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Aim: Postoperative cognitive dysfunction (POCD) is usually seen in the aged patients in postoperative period. In the present study, we aimed to investigate the effects of melatonin on cognitive and synaptic dysfunction and oxidative stress in POCD model constructed by abdominal surgery in aged rats. Material and Methods: Twenty months old male Wistar rats were randomly allocated into the control group, melatonin treated-control group, surgery group and melatonin treated-surgery group. The novel object recognition test (NORT) was used to assess the postoperative cognitive ability of rats at the end of the experiments. The contents of malondialdehyde (MDA) and reduced glutathione (GSH) were evaluated in the synaptosomes of hippocampus by spectrophotometric methods. The protein levels of calcium-calmodulin dependent protein kinase II (CaMKII) and postsynaptic density protein 95 (PSD95) were measured by using ELISA. . Results: Animals in surgery group showed significant an impairment of novel object recognition memory in NORT. Surgery group also exhibited increased content of MDA (21.05±3.96) and decreased levels of GSH (5.86±0.26) and PSD95 (156.04±2.56) in the hippocampus (respectively p=0.012, p
{"title":"Melatonin Yaşlı Sıçanlarda Postoperatif Kognitif Disfonksiyonu İyileştirir: Oksidatif Stres, PSD95 ve Ca2+/Kalmodulin Bağımlı Protein Kinazın Önemi","authors":"İnci Turan, V. H. Özaçmak, Hale SAYAN ÖZAÇMAK","doi":"10.29058/mjwbs.1342979","DOIUrl":"https://doi.org/10.29058/mjwbs.1342979","url":null,"abstract":"Aim: Postoperative cognitive dysfunction (POCD) is usually seen in the aged patients in postoperative \u0000period. In the present study, we aimed to investigate the effects of melatonin on cognitive and synaptic \u0000dysfunction and oxidative stress in POCD model constructed by abdominal surgery in aged rats. \u0000Material and Methods: Twenty months old male Wistar rats were randomly allocated into the control \u0000group, melatonin treated-control group, surgery group and melatonin treated-surgery group. The novel \u0000object recognition test (NORT) was used to assess the postoperative cognitive ability of rats at the \u0000end of the experiments. The contents of malondialdehyde (MDA) and reduced glutathione (GSH) were \u0000evaluated in the synaptosomes of hippocampus by spectrophotometric methods. The protein levels of \u0000calcium-calmodulin dependent protein kinase II (CaMKII) and postsynaptic density protein 95 (PSD95) \u0000were measured by using ELISA. . \u0000Results: Animals in surgery group showed significant an impairment of novel object recognition memory \u0000in NORT. Surgery group also exhibited increased content of MDA (21.05±3.96) and decreased levels \u0000of GSH (5.86±0.26) and PSD95 (156.04±2.56) in the hippocampus (respectively p=0.012, p","PeriodicalId":197864,"journal":{"name":"Batı Karadeniz Tıp Dergisi","volume":"26 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121686167","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Atriyal fibrilasyon tromboembolik olaylara sebep olan bir sık görülen bir aritmi türüdür. Kardiyoembolik inme önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Kırmızı kan hücresi dağılım genişliği (KDG, ‘Red blood cell distribution width’:RDW), kronik inflamasyon ve yüksek oksidatif stres durumunda artabilen bir belirteçtir. Çalışmamızda akut iskemik inme geçiren atriyal fibrilasyon hastalarında KDG düzeyi ile tekrarlayan erken serebrovasküler inme sıklığı arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: İskemik inme tanısı alarak nöroloji servisine yatış yapılan, kardiyoloji konsültasyonu esnasında elektrokardiyografisinde atriyal fibrilasyon saptanan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların kronik hastalık durumu, kullanılan ilaçlar, yatış sırasında rutin yapılmış olan kan tetkikleri, ekokardiyografi bulguları kayıt altına alındı. Hastalar 3 ay süresince takip edildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 164 hastanın yaş ortalaması 73,6 ± 9,3 idi. Hastaların 97’si (%59,1) kadın, 67’si (%40,9) erkek cinsiyette idi. Doksan günlük takip sonucunda 31(%18,9) hastanın tekrarlayan iskemik inme geçirdiği saptandı. Tekrarlayan inme geçirenler ile geçirmeyenler arasında yaş, cinsiyet, kronik hastalık, dislipidemi, sigara kullanımı, ejeksiyon fraksiyonu, CHA2DS2-VASc skoru, NIHHS Skoru düzeyleri, serum CRP düzeyleri, kan trombosit sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmazken; KDG düzeyleri (14,6 ± 1,4 vs 13,3 ± 0,8) tekrarlayan inme geçiren hastalarda daha yüksek saptandı (p
{"title":"The Relationship Between Recurrent Cerebrovascular Stroke and Erythrocyte Distribution Width in Atrial Fibrillation Patients with Cerebrovascular Stroke","authors":"Mustafa Ozan Çakir","doi":"10.29058/mjwbs.1341892","DOIUrl":"https://doi.org/10.29058/mjwbs.1341892","url":null,"abstract":"Amaç: Atriyal fibrilasyon tromboembolik olaylara sebep olan bir sık görülen bir aritmi türüdür. \u0000Kardiyoembolik inme önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Kırmızı kan hücresi dağılım genişliği \u0000(KDG, ‘Red blood cell distribution width’:RDW), kronik inflamasyon ve yüksek oksidatif stres durumunda \u0000artabilen bir belirteçtir. Çalışmamızda akut iskemik inme geçiren atriyal fibrilasyon hastalarında KDG \u0000düzeyi ile tekrarlayan erken serebrovasküler inme sıklığı arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlandı. \u0000Gereç ve Yöntemler: İskemik inme tanısı alarak nöroloji servisine yatış yapılan, kardiyoloji \u0000konsültasyonu esnasında elektrokardiyografisinde atriyal fibrilasyon saptanan hastalar çalışmaya \u0000dahil edildi. Hastaların kronik hastalık durumu, kullanılan ilaçlar, yatış sırasında rutin yapılmış olan kan \u0000tetkikleri, ekokardiyografi bulguları kayıt altına alındı. Hastalar 3 ay süresince takip edildi. \u0000Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 164 hastanın yaş ortalaması 73,6 ± 9,3 idi. Hastaların 97’si (%59,1) \u0000kadın, 67’si (%40,9) erkek cinsiyette idi. Doksan günlük takip sonucunda 31(%18,9) hastanın tekrarlayan \u0000iskemik inme geçirdiği saptandı. Tekrarlayan inme geçirenler ile geçirmeyenler arasında yaş, cinsiyet, \u0000kronik hastalık, dislipidemi, sigara kullanımı, ejeksiyon fraksiyonu, CHA2DS2-VASc skoru, NIHHS \u0000Skoru düzeyleri, serum CRP düzeyleri, kan trombosit sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark \u0000saptanmazken; KDG düzeyleri (14,6 ± 1,4 vs 13,3 ± 0,8) tekrarlayan inme geçiren hastalarda daha \u0000yüksek saptandı (p","PeriodicalId":197864,"journal":{"name":"Batı Karadeniz Tıp Dergisi","volume":"32 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126929435","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
A. Yüce, Ibrahim Yazici, Erdal Benli, Abullah Çirakoğlu, İsmail Nalbant
Aim: The purpose of this study is to investigate the effectiveness of the prostate bipolar radiofrequency thermotherapy method on the complaint of nocturia and its safety in elderly patients. Material and Methods: The post-procedural results of 100 patients over the age of 65 with complaints of refractory nocturia were examined. The patients' pre-procedural Qmax values, prostate volumes, postvoid residual amounts, IPSS scores, frequency of nocturia, and associated quality of life questionnaire scores were recorded and compared with the results at the 3rd month after the procedure. Results: The pre-procedural and post-procedural nocturia frequencies of the patients were consecutively 4.1 (2-13) times and 2.1 (0-10)times (p=0.002). There were significant improvements in the N-QOL scores of the patients by 1.70±0.7 and in their discomfort caused by voiding at night (p
{"title":"Efficacy and Safety of Prostate Radiofrequency Thermotherapy in Elderly Patients with BPO and Nocturia Resistant to Alpha-Blocker Therapy: An Observational Study","authors":"A. Yüce, Ibrahim Yazici, Erdal Benli, Abullah Çirakoğlu, İsmail Nalbant","doi":"10.29058/mjwbs.1247066","DOIUrl":"https://doi.org/10.29058/mjwbs.1247066","url":null,"abstract":"Aim: The purpose of this study is to investigate the effectiveness of the prostate bipolar radiofrequency \u0000thermotherapy method on the complaint of nocturia and its safety in elderly patients. \u0000Material and Methods: The post-procedural results of 100 patients over the age of 65 with complaints of \u0000refractory nocturia were examined. The patients' pre-procedural Qmax values, prostate volumes, postvoid \u0000residual amounts, IPSS scores, frequency of nocturia, and associated quality of life questionnaire \u0000scores were recorded and compared with the results at the 3rd month after the procedure. \u0000Results: The pre-procedural and post-procedural nocturia frequencies of the patients were consecutively \u00004.1 (2-13) times and 2.1 (0-10)times (p=0.002). There were significant improvements in the N-QOL \u0000scores of the patients by 1.70±0.7 and in their discomfort caused by voiding at night (p","PeriodicalId":197864,"journal":{"name":"Batı Karadeniz Tıp Dergisi","volume":"79 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134210311","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Aim: Investigating the relationship between the development and progression of myopia and digital screen time in young adults during the COVID-19 pandemic. Material and Methods: This single-centered, retrospective study included 106 young adults aged 18- 25 years, followed up in January-March 2019, 2020, and 2021. The patients were divided into two groups: emmetrope and myopia according to their baseline refractive values. The association between spherical equivalent refraction (SER) values and digital screen time before and during the pandemic was evaluated. Results: The mean age of 59 patients‘ (69.5% female) in the emmetrope group was 20.7±2.0, and 20.6±2.3 years of 47 patients (68.1% female) in the myopia group (p=0.422, p=0.877, respectively). The patients were reported to spend more time on digital devices in both groups (p
{"title":"Genç Yetişkinlerde COVID-19 Pandemisi Dönemi Miyopi: Türkiye-Zonguldak İli Örneği","authors":"Pınar Kaya, Cemile ÜÇGÜL ATILGAN","doi":"10.29058/mjwbs.1300076","DOIUrl":"https://doi.org/10.29058/mjwbs.1300076","url":null,"abstract":"Aim: Investigating the relationship between the development and progression of myopia and digital \u0000screen time in young adults during the COVID-19 pandemic. \u0000Material and Methods: This single-centered, retrospective study included 106 young adults aged 18- \u000025 years, followed up in January-March 2019, 2020, and 2021. The patients were divided into two \u0000groups: emmetrope and myopia according to their baseline refractive values. The association between \u0000spherical equivalent refraction (SER) values and digital screen time before and during the pandemic \u0000was evaluated. \u0000Results: The mean age of 59 patients‘ (69.5% female) in the emmetrope group was 20.7±2.0, and \u000020.6±2.3 years of 47 patients (68.1% female) in the myopia group (p=0.422, p=0.877, respectively). \u0000The patients were reported to spend more time on digital devices in both groups (p","PeriodicalId":197864,"journal":{"name":"Batı Karadeniz Tıp Dergisi","volume":"32 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133610596","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Büşra Uyar, Ayşe Zeynep Yilmazer Kayatekin, Mustafa Çağatay Büyükuysal, Cenk Murat Özer
Amaç: Yapılan bu çalışmayla yüzde bazı antropometrik noktalar üzerinde ölçümler yapıp yüze daha uyumlu maskeler üretimine katkı sağlamak amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde çeşitli nedenlerle baş Bilgisayarlı Tomografi (BT) incelemesi yapılmış 18-60 yaş aralığında 25’i kadın ve 25’i erkek olmak üzere toplam 50 kişiye ait BT görüntüleri incelendi. Belirlenen parametreler ölçüldü. Bilateral ölçülen parametreler kendi aralarında ve tüm parametreler kadın-erkek olarak karşılaştırıldı. Bulgular: Kemik üzerindeki tüm parametreler erkeklerde kadınlardan anlamlı olarak daha uzun bulunmuştur (p0,05). Kadınlarda ise yüzün sağ tarafında bulunan condylion- rhinion arası uzunluk (8,83±0,42 cm) yüzün sol tarafında bulunan condylion-rhinion arası uzunluktan (8,75±0,46 cm) istatistiksel olarak anlamlı derecede uzun bulundu (p
{"title":"Examining Facial Anthropometry for Appropriate Mask Making","authors":"Büşra Uyar, Ayşe Zeynep Yilmazer Kayatekin, Mustafa Çağatay Büyükuysal, Cenk Murat Özer","doi":"10.29058/mjwbs.1246551","DOIUrl":"https://doi.org/10.29058/mjwbs.1246551","url":null,"abstract":"Amaç: Yapılan bu çalışmayla yüzde bazı antropometrik noktalar üzerinde ölçümler yapıp yüze daha \u0000uyumlu maskeler üretimine katkı sağlamak amaçlandı. \u0000Gereç ve Yöntemler: Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde çeşitli \u0000nedenlerle baş Bilgisayarlı Tomografi (BT) incelemesi yapılmış 18-60 yaş aralığında 25’i kadın ve \u000025’i erkek olmak üzere toplam 50 kişiye ait BT görüntüleri incelendi. Belirlenen parametreler ölçüldü. \u0000Bilateral ölçülen parametreler kendi aralarında ve tüm parametreler kadın-erkek olarak karşılaştırıldı. \u0000Bulgular: Kemik üzerindeki tüm parametreler erkeklerde kadınlardan anlamlı olarak daha uzun bulunmuştur \u0000(p0,05). Kadınlarda ise yüzün sağ tarafında bulunan condylion- \u0000rhinion arası uzunluk (8,83±0,42 cm) yüzün sol tarafında bulunan condylion-rhinion arası uzunluktan \u0000(8,75±0,46 cm) istatistiksel olarak anlamlı derecede uzun bulundu (p","PeriodicalId":197864,"journal":{"name":"Batı Karadeniz Tıp Dergisi","volume":"72 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121057356","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Hidradenitis suppurativa (HS), kronik inflamatuar bir deri hastalığıdır. Bu çalışmada hidradenitis suppurativada yeni inflamatuar belirteçlerden olan monosit:HDL oranı (monosit:HDL ratio=MHR), nötrofil:lenfosit oranı (nötrofil:lenfosit ratio=NLR), monosit:lenfosit oranının (monosit:lenfosit ratio=MLR) değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2012- Şubat 2023 tarihleri arasında HS tanısıyla takip edilen ve yaş-cinsiyet açısından eşleşmiş sağlıklı kontrol grubu sosyodemografik bulgular (yaş, cinsiyet) ve laboratuvar bulguları [yüksek yoğunluklu lipoprotein (high density lipoprotein=HDL), nötrofil sayısı, monosit sayısı, eritrosit sedimantasyon hızı (ESH), C-reaktif protein (CRP), MHR, NLR, MLR] açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Elde edilen veriler hasta ve kontrol grubu arasında, ayrıca hasta grubunda hastalık şiddeti açısından (Hurley evre 1, 2 ve 3) ve metabolik sendrom varlığına göre karşılaştırıldı. Ayrıca hasta grubunda inflamatuar belirteçlerle korele olan bulgular değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 53 HS hastası (kadın:erkek oranı=0,6:1, yaş ort=33.32±11.37 ) ve 50 sağlıklı kontrol (kadın:erkek oranı=0,47:1, yaş ort=36.74±11.95) dahil edildi. Hasta grubunda ortalama HDL değeri istatistiksel olarak daha düşük saptanırken; ESH, nötrofil ve monosit sayıları, MHR ve NLR değerleri daha yüksekti (p
{"title":"Evaluation of Inflammatory Markers in Patients with Hidraadenitis Suppurativa: A Single Center Case-Control Study","authors":"Özge Kaya, Havva Yasemin Cinpolat","doi":"10.29058/mjwbs.1278387","DOIUrl":"https://doi.org/10.29058/mjwbs.1278387","url":null,"abstract":"Amaç: Hidradenitis suppurativa (HS), kronik inflamatuar bir deri hastalığıdır. Bu çalışmada hidradenitis \u0000suppurativada yeni inflamatuar belirteçlerden olan monosit:HDL oranı (monosit:HDL ratio=MHR), \u0000nötrofil:lenfosit oranı (nötrofil:lenfosit ratio=NLR), monosit:lenfosit oranının (monosit:lenfosit ratio=MLR) \u0000değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. \u0000Gereç ve Yöntemler: Ocak 2012- Şubat 2023 tarihleri arasında HS tanısıyla takip edilen ve yaş-cinsiyet \u0000açısından eşleşmiş sağlıklı kontrol grubu sosyodemografik bulgular (yaş, cinsiyet) ve laboratuvar \u0000bulguları [yüksek yoğunluklu lipoprotein (high density lipoprotein=HDL), nötrofil sayısı, monosit sayısı, \u0000eritrosit sedimantasyon hızı (ESH), C-reaktif protein (CRP), MHR, NLR, MLR] açısından retrospektif \u0000olarak değerlendirildi. Elde edilen veriler hasta ve kontrol grubu arasında, ayrıca hasta grubunda \u0000hastalık şiddeti açısından (Hurley evre 1, 2 ve 3) ve metabolik sendrom varlığına göre karşılaştırıldı. \u0000Ayrıca hasta grubunda inflamatuar belirteçlerle korele olan bulgular değerlendirildi. \u0000Bulgular: Çalışmaya 53 HS hastası (kadın:erkek oranı=0,6:1, yaş ort=33.32±11.37 ) ve 50 sağlıklı \u0000kontrol (kadın:erkek oranı=0,47:1, yaş ort=36.74±11.95) dahil edildi. Hasta grubunda ortalama HDL \u0000değeri istatistiksel olarak daha düşük saptanırken; ESH, nötrofil ve monosit sayıları, MHR ve NLR değerleri \u0000daha yüksekti (p","PeriodicalId":197864,"journal":{"name":"Batı Karadeniz Tıp Dergisi","volume":"221 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134304798","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}