Bu çalışma, Türkiye’nin PKK terör örgütü ile mücadele kapsamında Irak kuzeyinde oluşan dış politikasını, 2016 yılı sonrası Irak’ın Kuzeyi’ne gerçekleştirdiği askeri operasyonlarının nedenlerini ele almaktadır. Çalışmada Türkiye’nin bölgesel aktör olarak Irak Kuzeyi’nde benimsediği strateji açıklanmaktadır. Çalışmada Türkiye Irak sınırında Hakkari ilinde (Yüksekova, Şemdinli, Derecik, Çukurca) yaşayan 100 kişiye 27 sorudan oluşan anket çalışması yapılmıştır. Nicel değişkenleri karşılaştırmak için öncelikle parametrik test koşullarının sağlanıp sağlanmadığı araştırılmıştır. Bu çerçevede bölgede yaşayan insanların 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin Irak’ın Kuzeyi’ne yaptığı operasyonlar hakkındaki bilgi ve tutumları analiz edilmeye çalışılmıştır. Yapılan değerlendirme sonucunda Türkiye’nin Irak’ın Kuzeyi’ne yaptığı operasyonların halk tarafından desteklendiği ve PKK terör örgütüne önemli zararlar verdiği sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"15 TEMMUZ 2016 SONRASI TÜRKİYE’NİN IRAK’IN KUZEYİNE YAPTIĞI OPERASYONLARA DAİR BİR DEĞERLENDİRME","authors":"Ekrem Yaşar Akçay, M. Mutlu","doi":"10.31457/hr.1208359","DOIUrl":"https://doi.org/10.31457/hr.1208359","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Türkiye’nin PKK terör örgütü ile mücadele kapsamında Irak kuzeyinde oluşan dış politikasını, 2016 yılı sonrası Irak’ın Kuzeyi’ne gerçekleştirdiği askeri operasyonlarının nedenlerini ele almaktadır. Çalışmada Türkiye’nin bölgesel aktör olarak Irak Kuzeyi’nde benimsediği strateji açıklanmaktadır. Çalışmada Türkiye Irak sınırında Hakkari ilinde (Yüksekova, Şemdinli, Derecik, Çukurca) yaşayan 100 kişiye 27 sorudan oluşan anket çalışması yapılmıştır. Nicel değişkenleri karşılaştırmak için öncelikle parametrik test koşullarının sağlanıp sağlanmadığı araştırılmıştır. Bu çerçevede bölgede yaşayan insanların 15 Temmuz sonrası Türkiye’nin Irak’ın Kuzeyi’ne yaptığı operasyonlar hakkındaki bilgi ve tutumları analiz edilmeye çalışılmıştır. Yapılan değerlendirme sonucunda Türkiye’nin Irak’ın Kuzeyi’ne yaptığı operasyonların halk tarafından desteklendiği ve PKK terör örgütüne önemli zararlar verdiği sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":268288,"journal":{"name":"Hakkari Review","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131731119","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu araştırma ile evrensel bir yapıda değerlendirilen duygu durum ve kaygının taekwondo sporcularında farklı değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın evrenini Türkiye genelindeki milli taekwondo sporu yapan sporcular oluştururken, örneklem grubunu ise araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden milli taekwandocu 25 kadın, 37 erkek olmak üzere toplamda 62 milli taekwondo sporcusu oluşturmaktadır. Araştırmada 5 maddelik “Kişisel Bilgi Formu”, ile 36 maddeden oluşan ve Jackson ve Eklund tarafından geliştirilen ve Aşçı ve diğ. tarafından Türkçeye uyarlanan, Optimal performans duygu durumları ölçeği (Dispositional flow scale-DFS-2) ile yine Karadağ ve Aşçı tarafından Türkçeye uyarlanan toplam 15 maddeden oluşan sporda kaygı ölçeği-2 uygulanmıştır. Türkiye Taekwondo milli takımında sporularının; yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, sporculuk yılı ve milli takım adına yarışma sayısı değişkenleri ile duygu durum ve kaygı düzeyleri arasında istatistiki açıdan anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır çalışma bulguları doğrultusunda Türkiye taekwondo milli takımında görev alan sporcuların duygu durum düzeyleri puan ortalamasının 31,40 ile ortalamanın altında olduğu görülmüştür. Yine aynı şekilde Türkiye taekwondo milli takımında görev alan sporcuların kaygı düzeyleri puan ortalamalarının 31,02 ortalama ile ortalamanın altında olduğu görülmektedir.
{"title":"TÜRKİYE’DEKİ MİLLİ TAEKWONDOCULARIN DUYGU DURUMLARI VE KAYGI DÜZEYLERİNİN ARAŞTIRILMASI","authors":"Abdullah Bariş, Şükrü Bingöl","doi":"10.31457/hr.1181763","DOIUrl":"https://doi.org/10.31457/hr.1181763","url":null,"abstract":"Bu araştırma ile evrensel bir yapıda değerlendirilen duygu durum ve kaygının taekwondo sporcularında farklı değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın evrenini Türkiye genelindeki milli taekwondo sporu yapan sporcular oluştururken, örneklem grubunu ise araştırmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden milli taekwandocu 25 kadın, 37 erkek olmak üzere toplamda 62 milli taekwondo sporcusu oluşturmaktadır. Araştırmada 5 maddelik “Kişisel Bilgi Formu”, ile 36 maddeden oluşan ve Jackson ve Eklund tarafından geliştirilen ve Aşçı ve diğ. tarafından Türkçeye uyarlanan, Optimal performans duygu durumları ölçeği (Dispositional flow scale-DFS-2) ile yine Karadağ ve Aşçı tarafından Türkçeye uyarlanan toplam 15 maddeden oluşan sporda kaygı ölçeği-2 uygulanmıştır. Türkiye Taekwondo milli takımında sporularının; yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, sporculuk yılı ve milli takım adına yarışma sayısı değişkenleri ile duygu durum ve kaygı düzeyleri arasında istatistiki açıdan anlamlı farklılık olmadığı saptanmıştır çalışma bulguları doğrultusunda Türkiye taekwondo milli takımında görev alan sporcuların duygu durum düzeyleri puan ortalamasının 31,40 ile ortalamanın altında olduğu görülmüştür. Yine aynı şekilde Türkiye taekwondo milli takımında görev alan sporcuların kaygı düzeyleri puan ortalamalarının 31,02 ortalama ile ortalamanın altında olduğu görülmektedir.","PeriodicalId":268288,"journal":{"name":"Hakkari Review","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115380899","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu araştırmada spor liseleri öğrencilerinin sportmenlik algısının incelenmesi amaçlanmıştır. Spor ve sportmenlik kavramı birlikte ifade edildiğinde sporun ve sportmenliğin uyum içinde olması gereken kavramlar olduğu görülmektedir. Spor ve sportmenlik birbirini tamamlamak zorunda olan kavramlardır. Spor, sportmenlik sayesinde belli bir ahenge kavuşur ve sportmenlikte spor ile birlikte bir anlam kazanır. Bu bağlamda çocuk ve genç yaştaki insanların, spor ve onun içeriğinde barınan bazı kavramları anlamlandırmaları ve o bilinçle hareket etmeleri sportif hedeflere varma noktasında isabetli bir yöntem olacaktır. Bu araştırmada, veriler SPSS 24.0 programı kullanılarak değerlendirmeye alınmıştır. Araştırma ile ilgili veriler aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri üzerinden yorumlamaya tabi tutulmuştur. Ayrıca bu araştırmada formal eğitim kapsamında spora yönelik bir eğitim veren spor liselerinin yetiştirmiş olduğu öğrencilerin sportmenlik kavramına yönelik neyi algıladıklarının tespit edilmesi araştırma konusu olarak belirlenmiştir. Çünkü temel spor eğitiminin verildiği bu okullardan mezun olan öğrencilerin sporun bu alanında hem teorik anlamda hem de uygulama anlamında hangi düzeyde olduklarının bilinmesi yapılacak bir takım proje ve benzeri çalışmalara öncülük etmiş olacaktır. Araştırma sonuçları incelendiğinde öğrencilerin sportmenlik kavramını algı düzeyinin yüksek oranda olduğu söylenebilir.
{"title":"SPOR LİSELERİ ÖĞRENCİLERİNİN SPORTMENLİK ALGISININ İNCELENMESİ","authors":"Coşkun Gül, Şükrü Bingöl","doi":"10.31457/hr.1164803","DOIUrl":"https://doi.org/10.31457/hr.1164803","url":null,"abstract":"Bu araştırmada spor liseleri öğrencilerinin sportmenlik algısının incelenmesi amaçlanmıştır. Spor ve sportmenlik kavramı birlikte ifade edildiğinde sporun ve sportmenliğin uyum içinde olması gereken kavramlar olduğu görülmektedir. Spor ve sportmenlik birbirini tamamlamak zorunda olan kavramlardır. Spor, sportmenlik sayesinde belli bir ahenge kavuşur ve sportmenlikte spor ile birlikte bir anlam kazanır. Bu bağlamda çocuk ve genç yaştaki insanların, spor ve onun içeriğinde barınan bazı kavramları anlamlandırmaları ve o bilinçle hareket etmeleri sportif hedeflere varma noktasında isabetli bir yöntem olacaktır. Bu araştırmada, veriler SPSS 24.0 programı kullanılarak değerlendirmeye alınmıştır. Araştırma ile ilgili veriler aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri üzerinden yorumlamaya tabi tutulmuştur. Ayrıca bu araştırmada formal eğitim kapsamında spora yönelik bir eğitim veren spor liselerinin yetiştirmiş olduğu öğrencilerin sportmenlik kavramına yönelik neyi algıladıklarının tespit edilmesi araştırma konusu olarak belirlenmiştir. Çünkü temel spor eğitiminin verildiği bu okullardan mezun olan öğrencilerin sporun bu alanında hem teorik anlamda hem de uygulama anlamında hangi düzeyde olduklarının bilinmesi yapılacak bir takım proje ve benzeri çalışmalara öncülük etmiş olacaktır. Araştırma sonuçları incelendiğinde öğrencilerin sportmenlik kavramını algı düzeyinin yüksek oranda olduğu söylenebilir.","PeriodicalId":268288,"journal":{"name":"Hakkari Review","volume":"25 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116734168","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Orta Asya, Avrasya’da bir uluslararası alt-sistem olarak ortaya çıkmıştır. Orta Asya ile ilgili çalışmaların birçoğu bölgeyi büyük güçler arasındaki politik ve ekonomik mücadelede yalnızca bir paylaşım sahası olarak değerlendirmektedir. Bu durum, bölgenin iç siyasal dinamiklerinin genellikle göz ardı edilmesine sebep olmaktadır. Bu çalışma, İngiliz Okulu perspektifinden Orta Asya analizinin, bölgede var olduğuna inanılan gerçeklikten çok daha fazlasını ortaya koyacağını öne sürmektedir. Zira günümüzde Orta Asya’nın; küresel ve yerel işbirliklerinin, bölgenin kendine özgü dinamiklerini yansıtan kurumlar aracılığıyla belirgin hale geldiği bölgesel bir uluslararası toplumu temsil ettiği genel kabul görmektedir. Bu araştırma, Orta Asya’da uluslararası politikayı İngiliz Okulu bağlamında incelemek için daha tikel ve aktörlerin gözlemlerine dayalı bir okuma önerirken aynı zamanda bu yaklaşımın kapsamını örneklem üzerinde, bölgesel seviyedeki uluslararası toplum üzerine karşılaştırmalı bir gündemi öne çıkararak genişletmeyi hedeflemektedir.
{"title":"İngiliz Okulu Perspektifinden Orta Asya Analizi","authors":"Fatih Demi̇rci̇oğlu","doi":"10.31457/hr.1159051","DOIUrl":"https://doi.org/10.31457/hr.1159051","url":null,"abstract":"Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Orta Asya, Avrasya’da bir uluslararası alt-sistem olarak ortaya çıkmıştır. Orta Asya ile ilgili çalışmaların birçoğu bölgeyi büyük güçler arasındaki politik ve ekonomik mücadelede yalnızca bir paylaşım sahası olarak değerlendirmektedir. Bu durum, bölgenin iç siyasal dinamiklerinin genellikle göz ardı edilmesine sebep olmaktadır. Bu çalışma, İngiliz Okulu perspektifinden Orta Asya analizinin, bölgede var olduğuna inanılan gerçeklikten çok daha fazlasını ortaya koyacağını öne sürmektedir. Zira günümüzde Orta Asya’nın; küresel ve yerel işbirliklerinin, bölgenin kendine özgü dinamiklerini yansıtan kurumlar aracılığıyla belirgin hale geldiği bölgesel bir uluslararası toplumu temsil ettiği genel kabul görmektedir. Bu araştırma, Orta Asya’da uluslararası politikayı İngiliz Okulu bağlamında incelemek için daha tikel ve aktörlerin gözlemlerine dayalı bir okuma önerirken aynı zamanda bu yaklaşımın kapsamını örneklem üzerinde, bölgesel seviyedeki uluslararası toplum üzerine karşılaştırmalı bir gündemi öne çıkararak genişletmeyi hedeflemektedir.","PeriodicalId":268288,"journal":{"name":"Hakkari Review","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133691388","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanı uyuşmazlığına yepyeni bir boyut kazandıran Türkiye-Libya Mutabakatının etkisini, mutabakat öncesi ve sonrası durumu özetleyerek açıklamayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla çalışmanın araştırma sorusu “Türkiye-Libya Mutabakatı’nın bölge devletleri üzerinde ve küresel anlamda etkisi ne olmuştur?” sorusudur. Bu soruya ilişkin araştırma hipotezi mutabakatın Türkiye’nin doğal haklarını hiçe sayan, kendi çıkarlarını Türkiye’ye dayatmaya çalışan devletlerin planlarını bozduğu oyun değiştirici bir etki yaptığıdır. Bu araştırma sorusunun cevaplanmasında ve hipotezin testinde araştırma ve veri toplama yöntemi olarak literatür taraması ve vaka analizi yöntemleri kullanılmıştır. Bu yapılırken yerli ve yabancı literatür taranmış, ulaşılan bilgiler somut olaylar ile test edilerek kullanılmıştır. Bu amaç için önce deniz yetki alanı sınırlandırması ile ilgili kavramlardan olan kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge tanımlamaları açıklanmış, sorunun böylece anlaşmazlığın kaynağı ortaya konmaya çalışılmış ve kıyıdaş olan/olmayan ülkelerin bu doğrultuda sahip olduğu hakların ne olduğu incelenmiştir. Daha sonra, mutabakat öncesi kıyıdaş olan/olmayan ülkeler ile Türkiye’nin durumu incelenerek, mutabakata giden süreçte yaşananlardan bahsedilmiştir. Bunun sonucunda mutabakatın Türkiye için ve bölge için çok önemli bir hamle olduğu, bölgedeki dengeleri önemli ölçüde sarstığı, bundan sonraki zamanlar için de bir dönüm noktası niteliği taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır
{"title":"DOĞU AKDENİZ’DE DENİZ YETKİ ALANI UYUŞMAZLIĞI VE TÜRKİYE – LİBYA MUTABAKATI","authors":"Selim Kanat, Tuğçe Gürdal","doi":"10.31457/hr.1141257","DOIUrl":"https://doi.org/10.31457/hr.1141257","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanı uyuşmazlığına yepyeni bir boyut kazandıran Türkiye-Libya Mutabakatının etkisini, mutabakat öncesi ve sonrası durumu özetleyerek açıklamayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla çalışmanın araştırma sorusu “Türkiye-Libya Mutabakatı’nın bölge devletleri üzerinde ve küresel anlamda etkisi ne olmuştur?” sorusudur. Bu soruya ilişkin araştırma hipotezi mutabakatın Türkiye’nin doğal haklarını hiçe sayan, kendi çıkarlarını Türkiye’ye dayatmaya çalışan devletlerin planlarını bozduğu oyun değiştirici bir etki yaptığıdır. Bu araştırma sorusunun cevaplanmasında ve hipotezin testinde araştırma ve veri toplama yöntemi olarak literatür taraması ve vaka analizi yöntemleri kullanılmıştır. Bu yapılırken yerli ve yabancı literatür taranmış, ulaşılan bilgiler somut olaylar ile test edilerek kullanılmıştır. Bu amaç için önce deniz yetki alanı sınırlandırması ile ilgili kavramlardan olan kıta sahanlığı, karasuları ve münhasır ekonomik bölge tanımlamaları açıklanmış, sorunun böylece anlaşmazlığın kaynağı ortaya konmaya çalışılmış ve kıyıdaş olan/olmayan ülkelerin bu doğrultuda sahip olduğu hakların ne olduğu incelenmiştir. Daha sonra, mutabakat öncesi kıyıdaş olan/olmayan ülkeler ile Türkiye’nin durumu incelenerek, mutabakata giden süreçte yaşananlardan bahsedilmiştir. Bunun sonucunda mutabakatın Türkiye için ve bölge için çok önemli bir hamle olduğu, bölgedeki dengeleri önemli ölçüde sarstığı, bundan sonraki zamanlar için de bir dönüm noktası niteliği taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır","PeriodicalId":268288,"journal":{"name":"Hakkari Review","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125660922","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmanın amacı son yıllarda tüketicilerin sağlık ve beslenme ve ilgili bilinçlerinin artması ile paralel olarak gıda neofobisinin fonksiyonel gıdaları kullanma isteği üzerindeki etkisini araştırmaktır. Gıda neofobisi yeni yiyeceklere karşı duyulan korku olarak tanımlanmaktadır. Gıda neofobisinin sebepleri arasında demografik, genetik, kültürel gibi faktörlerin yanı sıra, besinin bilinirliği, fayda algısı gibi faktörler de yer almaktadır. Fonksiyonel gıdalar ise, içerik açısından sağlığa faydalı olacak ürünlerle zenginleştirilmiş gıdaların genel tanımıdır. Gıda neofobisinin düşük olması yeni gıdaları kabul etmeyi kolaylaştırdığı için, fonksiyonel gıdaların tüketimi ve satın alma isteği üzerine de etkisi olduğu öngörülmüştür. İki kavram arasındaki etkiyi değerlendirilebilmek adına gıda neofobisini ölçmek için Pliner ve Hobden (1992) tarafından geliştirilen on soruluk “gıda neofobisi” ölçeği ve fonksiyonel gıdaları kullanma isteğini ölçmek için ise Urala ve Lahtenmaki (2004) tarafından geliştirilen “fonksiyonel gıdaları kullanma isteği ölçeği” olmak üzere iki adet ölçek kullanılmıştır. İki ölçek ve demografik sorulardan oluşan çevrimiçi anket formu 460 katılımcıya ulaştırılmıştır.
{"title":"GIDA NEOFOBISI VE FONKSIYONEL GIDALARI KULLANMA İSTEĞİ","authors":"Özlen Onurlu, Ece ŞENER ASLAY","doi":"10.31457/hr.1117112","DOIUrl":"https://doi.org/10.31457/hr.1117112","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı son yıllarda tüketicilerin sağlık ve beslenme ve ilgili bilinçlerinin artması ile paralel olarak gıda neofobisinin fonksiyonel gıdaları kullanma isteği üzerindeki etkisini araştırmaktır. Gıda neofobisi yeni yiyeceklere karşı duyulan korku olarak tanımlanmaktadır. Gıda neofobisinin sebepleri arasında demografik, genetik, kültürel gibi faktörlerin yanı sıra, besinin bilinirliği, fayda algısı gibi faktörler de yer almaktadır. Fonksiyonel gıdalar ise, içerik açısından sağlığa faydalı olacak ürünlerle zenginleştirilmiş gıdaların genel tanımıdır. Gıda neofobisinin düşük olması yeni gıdaları kabul etmeyi kolaylaştırdığı için, fonksiyonel gıdaların tüketimi ve satın alma isteği üzerine de etkisi olduğu öngörülmüştür. İki kavram arasındaki etkiyi değerlendirilebilmek adına gıda neofobisini ölçmek için Pliner ve Hobden (1992) tarafından geliştirilen on soruluk “gıda neofobisi” ölçeği ve fonksiyonel gıdaları kullanma isteğini ölçmek için ise Urala ve Lahtenmaki (2004) tarafından geliştirilen “fonksiyonel gıdaları kullanma isteği ölçeği” olmak üzere iki adet ölçek kullanılmıştır. İki ölçek ve demografik sorulardan oluşan çevrimiçi anket formu 460 katılımcıya ulaştırılmıştır.","PeriodicalId":268288,"journal":{"name":"Hakkari Review","volume":"12 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-05-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117208504","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
When looking at ethnic pluralism, we find that it is one of the most important factors that affected the lives of nations and peoples during different historical stages. It represents a double-edged sword, because on the one hand, we find that it could be one of the most dangerous sources of threats facing the multi-ethnic state, as it may become the beginning of internal divisions that threaten the national security of the state and it may reach the point of wars that may lead to the collapse of the entire country, the impact of ethnic pluralism may extend beyond the borders of the state and be a source of threat to other surrounding communities. On the other hand, ethnic pluralism may be a source of state cohesion and strength. This happens if the state manages to direct this difference between these ethnicities to achieve cohesion between society, and if the state seeks to establish the state on the basis of cooperation and spreading the spirit of citizenship and national unity among all spectrums of society. This is what the political leader Mahathir Mohamad was able to achieve in Malaysia. He was able to unite the multi-ethnic Malaysian state, he was also able to make the ethnic diversity in Malaysian society a tool for the progress of the state and the achievement of development and political stability in it. This article assumes that the political leader Mahathir Mohamad had a role in managing ethnic pluralism and achieving political stability in Malaysia, which the article will seek to test the validity of this claim.
{"title":"MAHATHIR MOHAMAD'İN ETNİK ÇOĞULCULUĞU YÖNETMEDEKİ VE MALEZYA'DA SİYASİ İSTİKRARI SAĞLAMADAKİ ROLÜ","authors":"Esraa Elsayed, Muharrem Gürkaynak","doi":"10.31457/hr.1106787","DOIUrl":"https://doi.org/10.31457/hr.1106787","url":null,"abstract":"When looking at ethnic pluralism, we find that it is one of the most important factors that affected the lives of nations and peoples during different historical stages. It represents a double-edged sword, because on the one hand, we find that it could be one of the most dangerous sources of threats facing the multi-ethnic state, as it may become the beginning of internal divisions that threaten the national security of the state and it may reach the point of wars that may lead to the collapse of the entire country, the impact of ethnic pluralism may extend beyond the borders of the state and be a source of threat to other surrounding communities. On the other hand, ethnic pluralism may be a source of state cohesion and strength. This happens if the state manages to direct this difference between these ethnicities to achieve cohesion between society, and if the state seeks to establish the state on the basis of cooperation and spreading the spirit of citizenship and national unity among all spectrums of society. This is what the political leader Mahathir Mohamad was able to achieve in Malaysia. He was able to unite the multi-ethnic Malaysian state, he was also able to make the ethnic diversity in Malaysian society a tool for the progress of the state and the achievement of development and political stability in it. This article assumes that the political leader Mahathir Mohamad had a role in managing ethnic pluralism and achieving political stability in Malaysia, which the article will seek to test the validity of this claim.","PeriodicalId":268288,"journal":{"name":"Hakkari Review","volume":"173 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-05-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115224785","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
A geographical relocation of people for a permanent or temporary duration in order to spend all or part of their future lives is characterized as migration. War, ethnic or religious conflicts, political pressure, inequities, unemployment rates, poverty, hope for improved living standards, familial reasons, proximity to health care services, climate, and natural catastrophes are all factors that might lead to migration. People who have changed their environment owing to migration experience post-traumatic stress disorder, anxiety disorder, depression disorder, schizophrenia and related disorders, culture shock, handicap, abuse, and suicidal ideation/attempt, especially among migrating women and children. Immigrants' mental difficulties are treated with psychosocial intervention methods such as individual/group trauma-focused cognitive behavioral therapy, narrative exposure therapy, and Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR). However, the number of evidence-based psychological intervention programs for immigrants must be increased. The goal of this review is to look at the research that indicates immigrant mental problems.
{"title":"MIGRATION, HOW DOES IT AFFECT MENTAL HEALTH?","authors":"Merve Bat Tonkuş, Zeliha Kalın","doi":"10.31457/hr.1073528","DOIUrl":"https://doi.org/10.31457/hr.1073528","url":null,"abstract":"A geographical relocation of people for a permanent or temporary duration in order to spend all or part of their future lives is characterized as migration. War, ethnic or religious conflicts, political pressure, inequities, unemployment rates, poverty, hope for improved living standards, familial reasons, proximity to health care services, climate, and natural catastrophes are all factors that might lead to migration. People who have changed their environment owing to migration experience post-traumatic stress disorder, anxiety disorder, depression disorder, schizophrenia and related disorders, culture shock, handicap, abuse, and suicidal ideation/attempt, especially among migrating women and children. Immigrants' mental difficulties are treated with psychosocial intervention methods such as individual/group trauma-focused cognitive behavioral therapy, narrative exposure therapy, and Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR). However, the number of evidence-based psychological intervention programs for immigrants must be increased. The goal of this review is to look at the research that indicates immigrant mental problems.","PeriodicalId":268288,"journal":{"name":"Hakkari Review","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-04-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128043470","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada feminist düşünürlerce adam-akım iktisat olarak da nitelenen neo-klasik iktisadın eyleyen tahayyülü olan “homoeconomicus”un toplumsal cinsiyet gözlükleriyle eleştirel bir okumasının yapılması amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda öncelikle “homoeconomicus”un adam-akım iktisat disiplini içinde nasıl konumlandırıldığı ilgili literatüre atfen kısaca aktarılacak, ardından “homoeconomicus” soyutlamasının gerçek yaşamla bağdaşmayan yönlerine değinildikten sonra feminist iktisat perspektifiyle eleştirisi sunulmaya çalışılacaktır. “Homoeconomicus”u toplumsal cinsiyet gözlüğüyle okumak, aynı zamanda adam-akım iktisadın eril toplumsal cinsiyetçi yapılandırılışını da deşifre etmek anlamına gelecektir. Bu nedenle çalışmada adam-akım iktisadın yöntemi ve konusuna ilişkin irdelemelere de yer verilecek, bu irdelemeler doğrultusunda yalnızca özne konumundaki “homoeconomicus”un değil, aynı zamanda adam- akım iktisat disiplininin bir bütün olarak eril toplumsal cinsiyetçi dayanakları böylece su yüzüne çıkarılabilecektir. Bu çalışmada genelde adam-akım iktisat disiplininin, özelde ise özne konumuna yerleştirilen “homoeconomicus”un eril toplumsal cinsiyetçi yanlılıklarını gözler önüne serilerek, kadınların yanı sıra tüm ötekileştirilenlerin deneyimlerinin iktisat disiplinine nasıl dahil edilebileceğine ilişkin ipuçları sunarak ilgili literatüre katkı sağlaması temenni edilmektedir.
{"title":"ADAM-AKIM İKTİSADIN ÖZNESİ “HOMOECONOMİCUS”U TOPLUMSAL CİNSİYET GÖZLÜĞÜ İLE OKUMAK","authors":"Ebru Işık","doi":"10.31457/hr.1072948","DOIUrl":"https://doi.org/10.31457/hr.1072948","url":null,"abstract":"Bu çalışmada feminist düşünürlerce adam-akım iktisat olarak da nitelenen neo-klasik iktisadın eyleyen tahayyülü olan “homoeconomicus”un toplumsal cinsiyet gözlükleriyle eleştirel bir okumasının yapılması amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda öncelikle “homoeconomicus”un adam-akım iktisat disiplini içinde nasıl konumlandırıldığı ilgili literatüre atfen kısaca aktarılacak, ardından “homoeconomicus” soyutlamasının gerçek yaşamla bağdaşmayan yönlerine değinildikten sonra feminist iktisat perspektifiyle eleştirisi sunulmaya çalışılacaktır. “Homoeconomicus”u toplumsal cinsiyet gözlüğüyle okumak, aynı zamanda adam-akım iktisadın eril toplumsal cinsiyetçi yapılandırılışını da deşifre etmek anlamına gelecektir. Bu nedenle çalışmada adam-akım iktisadın yöntemi ve konusuna ilişkin irdelemelere de yer verilecek, bu irdelemeler doğrultusunda yalnızca özne konumundaki “homoeconomicus”un değil, aynı zamanda adam- akım iktisat disiplininin bir bütün olarak eril toplumsal cinsiyetçi dayanakları böylece su yüzüne çıkarılabilecektir. Bu çalışmada genelde adam-akım iktisat disiplininin, özelde ise özne konumuna yerleştirilen “homoeconomicus”un eril toplumsal cinsiyetçi yanlılıklarını gözler önüne serilerek, kadınların yanı sıra tüm ötekileştirilenlerin deneyimlerinin iktisat disiplinine nasıl dahil edilebileceğine ilişkin ipuçları sunarak ilgili literatüre katkı sağlaması temenni edilmektedir.","PeriodicalId":268288,"journal":{"name":"Hakkari Review","volume":"46 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-04-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124694684","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}