Pub Date : 2023-09-15DOI: 10.16953/deusosbil.1181405
Şeniz ASLAN, Yunus KARA
Ekolojik bozulma ve sonuçları her geçen gün daha çok hissedilir olmaktadır. Bazı durumlarda disiplin ve/veya mesleğin kapsamı ve bakış açısı (türlerin yok olması, hayvan hakları, bitkilerle ilgilenilmesi, bahçecilik faaliyetleri) dolayısıyla ekolojik bozulmalara dair oluşan bilgi ve farkındalık sonucu kaygı ve keder oluşmaktadır. Bazı durumlarda ise yaşam alanlarının değişimi, kaybı ve bozulması gibi nedenlerle insanların hayatları ekolojik bozulmaların sonuçlarından doğrudan etkilenmektedir. Ekolojik keder, ekolojik bozulmalar sonucu oluşan kayıplara yönelik bir yas tepkisi ile görünür olmakta ve ilgili literatürde, ekolojik sorunlar arttıkça yaygınlaşacağı öngörülmektedir. Sosyal hizmetin de ekolojik sosyal hizmet kapsamında söz konusu konuları gündemine taşımasında ve uygulamasını bu yönde güncellemesinde mevcut yas ve kayıp uygulamalarına ekoloji kaynaklı kayıp/yas/keder konularını eklemesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çalışmada da söz konusu ihtiyaca dayanarak uygulamada ekolojik faydaya yönelik kederin dönüştürücü ve motive edici gücüne dikkat çekilmesi amaçlanmakta ve sosyal hizmet için çıkarımlarda bulunulmaktadır.
{"title":"ECOLOGICAL GRIEF IN THE CONTEXT OF GRIEF STUDIES IN SOCIAL WORK","authors":"Şeniz ASLAN, Yunus KARA","doi":"10.16953/deusosbil.1181405","DOIUrl":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1181405","url":null,"abstract":"Ekolojik bozulma ve sonuçları her geçen gün daha çok hissedilir olmaktadır. Bazı durumlarda disiplin ve/veya mesleğin kapsamı ve bakış açısı (türlerin yok olması, hayvan hakları, bitkilerle ilgilenilmesi, bahçecilik faaliyetleri) dolayısıyla ekolojik bozulmalara dair oluşan bilgi ve farkındalık sonucu kaygı ve keder oluşmaktadır. Bazı durumlarda ise yaşam alanlarının değişimi, kaybı ve bozulması gibi nedenlerle insanların hayatları ekolojik bozulmaların sonuçlarından doğrudan etkilenmektedir. Ekolojik keder, ekolojik bozulmalar sonucu oluşan kayıplara yönelik bir yas tepkisi ile görünür olmakta ve ilgili literatürde, ekolojik sorunlar arttıkça yaygınlaşacağı öngörülmektedir. Sosyal hizmetin de ekolojik sosyal hizmet kapsamında söz konusu konuları gündemine taşımasında ve uygulamasını bu yönde güncellemesinde mevcut yas ve kayıp uygulamalarına ekoloji kaynaklı kayıp/yas/keder konularını eklemesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çalışmada da söz konusu ihtiyaca dayanarak uygulamada ekolojik faydaya yönelik kederin dönüştürücü ve motive edici gücüne dikkat çekilmesi amaçlanmakta ve sosyal hizmet için çıkarımlarda bulunulmaktadır.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135354564","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-15DOI: 10.16953/deusosbil.1260838
Tuğba KARABULUT
Re-reading Mary Wollstonecraft Shelley’s novelette, Mathilda, in the twenty-first century from an ecofeminist perspective sheds a new light on contemporary criticism, opening up multifaceted perspectives. There was a critical moment in British literary history when Elizabeth Nitchie transcribed Mathilda from the microfilm of the manuscript and published it in 1959, which unveiled this piece of revolutionary taboo fiction suppressed for over a century by the author’s male relatives, chiefly Shelley’s father, William Godwin. Written in 1819-1820, Mathilda is the only work completed during Shelley’s lifetime. It is an artfully crafted epistolary work depicting the traumatic confessions and suicidal tendencies of the protagonist, Mathilda, a woman who isolated herself from society by integrating herself with nature due to her father’s confession for his incestuous passion towards her. Regarded as an underrated work, Mathilda has often been interpreted from biographical and incest-related perspectives by literary critics, which relegates its literary merits although it is in accordance with feminist and ecological theories and feminine writing. This paper, avoiding biographical accounts and the author’s life experiences and with theories consistent with those of ecofeminism, intends to show how nature functions as an effective instrument for the female writer to fictionalize her taboo story. By blending ecofeminism with feminine writing, this paper also investigates the interplay between woman and nature, and navigates how a female character courageously relocates her taboo story on a textual level from a feminist perspective in a natural setting, challenging the male-dominant Romantic tradition of the nineteenth century.
{"title":"MARY SHELLEY’NİN MATHILDA ADLI ESERİNİN EKOFEMİNİST ANALİZİ: KENDİ TABU KURGUSUNU YAZAN KADIN ANLATICI","authors":"Tuğba KARABULUT","doi":"10.16953/deusosbil.1260838","DOIUrl":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1260838","url":null,"abstract":"Re-reading Mary Wollstonecraft Shelley’s novelette, Mathilda, in the twenty-first century from an ecofeminist perspective sheds a new light on contemporary criticism, opening up multifaceted perspectives. There was a critical moment in British literary history when Elizabeth Nitchie transcribed Mathilda from the microfilm of the manuscript and published it in 1959, which unveiled this piece of revolutionary taboo fiction suppressed for over a century by the author’s male relatives, chiefly Shelley’s father, William Godwin. Written in 1819-1820, Mathilda is the only work completed during Shelley’s lifetime. It is an artfully crafted epistolary work depicting the traumatic confessions and suicidal tendencies of the protagonist, Mathilda, a woman who isolated herself from society by integrating herself with nature due to her father’s confession for his incestuous passion towards her. Regarded as an underrated work, Mathilda has often been interpreted from biographical and incest-related perspectives by literary critics, which relegates its literary merits although it is in accordance with feminist and ecological theories and feminine writing. This paper, avoiding biographical accounts and the author’s life experiences and with theories consistent with those of ecofeminism, intends to show how nature functions as an effective instrument for the female writer to fictionalize her taboo story. By blending ecofeminism with feminine writing, this paper also investigates the interplay between woman and nature, and navigates how a female character courageously relocates her taboo story on a textual level from a feminist perspective in a natural setting, challenging the male-dominant Romantic tradition of the nineteenth century.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"19 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135354823","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-15DOI: 10.16953/deusosbil.1344389
Benan KURT YILMAZ
Bu çalışmanın amacı yıkıcı liderlik davranışları olarak sınıflandırılan kötü niyetli denetim, baskı ve zorbalık, engelleme, hiyerarşik istismar, kendini öne çıkarma ve olumsuz mentorluk davranışlarını Y ve Z kuşağı gözüyle anlamaya çalışmaktır. Başka bir deyişle yıkıcı liderlik davranışlarının kuşaklar arasında nasıl çalıştığını ve takipçilerin söz konusu olumsuz davranışları nasıl algıladığını ortaya koymaktır. İlave olarak Y ve Z kuşak takipçilerin bireysel özelliklerinin, çevrelerinin ve bağlamsal özelliklerinin algı, deneyim ve davranışlarını nasıl etkilediğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaca uygun olarak araştırmada nitel araştırma yöntemi, olgu bilim deseni ve odak grup görüşme tekniği benimsenmiştir. Araştırma kapsamında 7 Y kuşak takipçi, 5 Z kuşak takipçi olmak üzere toplamda 12 katılımcının görüş ve deneyimleri irdelenmiştir. Araştırmada öne çıkan yıkıcı liderlik davranışlarının başında kötü niyetli denetim gelmektedir. Başka bir deyişle her iki kuşak katılımcı da kötü niyetli denetim deneyimine maruz kalmıştır. Bununla birlikte kuşakların kötü niyetli denetim algısı birbirinden farklıdır. Baskı ve zorbalık öne çıkan ikinci yıkıcı liderlik davranışı olurken, liderin kendini öne çıkarma davranışı üçüncü yıkıcı davranış olarak belirmektedir. Çalışmada katılımcılar, olumsuz liderlik davranışlarına ilişkin görüş ve deneyimlerini ortaya koyarken; Y kuşağı ve Z kuşağı katılımcıların söz konusu davranışı algılama ve yönetme biçiminin de farklı olduğu ortaya çıkmıştır. Başka bir deyişle Y kuşağı karakteristik özellikleri çalışma yaşamına ve liderlik algısına etki ederken, benzer biçimde Z kuşağının karakteristik özellikleri de söz konusu kuşağın iş yapış biçimine ve liderlik algısına doğrudan etki etmektedir.
本研究旨在从 Y 世代和 Z 世代的视角,尝试理解恶意控制、施压和欺凌、阻挠、滥用等级制度、自我晋升和消极指导等被归类为破坏性领导行为的行为。换言之,本研究旨在揭示破坏性领导行为如何在不同代际间发挥作用,以及追随者如何看待这些负面行为。此外,它还旨在揭示 Y 代和 Z 代追随者的个人特征、环境和背景特征如何影响他们的认知、经验和行为。为此,本研究采用了定性研究方法、现象学设计和焦点小组访谈技术。在研究范围内,共分析了 12 名参与者的观点和经验,其中包括 7 名 Y 世代追随者和 5 名 Z 世代追随者。恶意监督是最突出的破坏性领导行为之一。换言之,两代参与者都接触过恶意监督。然而,两代人对恶意监督的看法却不尽相同。压迫和欺凌是第二大最突出的破坏性领导行为,而领导者的自我推销则是第三大破坏性行为。在这项研究中,虽然参与者揭示了他们对负面领导行为的看法和经历,但研究结果表明,Y 代和 Z 代参与者对相关行为的看法和管理方式也有所不同。换句话说,Y 代人的特点会影响他们的工作生活和对领导的看法,同样,Z 代人的特点也会直接影响他们的工作方式和对领导的看法。
{"title":"LİDERLİKTE MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ: İKİ FARKLI KUŞAĞIN YIKICI LİDERLİK HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA","authors":"Benan KURT YILMAZ","doi":"10.16953/deusosbil.1344389","DOIUrl":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1344389","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı yıkıcı liderlik davranışları olarak sınıflandırılan kötü niyetli denetim, baskı ve zorbalık, engelleme, hiyerarşik istismar, kendini öne çıkarma ve olumsuz mentorluk davranışlarını Y ve Z kuşağı gözüyle anlamaya çalışmaktır. Başka bir deyişle yıkıcı liderlik davranışlarının kuşaklar arasında nasıl çalıştığını ve takipçilerin söz konusu olumsuz davranışları nasıl algıladığını ortaya koymaktır. İlave olarak Y ve Z kuşak takipçilerin bireysel özelliklerinin, çevrelerinin ve bağlamsal özelliklerinin algı, deneyim ve davranışlarını nasıl etkilediğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu amaca uygun olarak araştırmada nitel araştırma yöntemi, olgu bilim deseni ve odak grup görüşme tekniği benimsenmiştir. Araştırma kapsamında 7 Y kuşak takipçi, 5 Z kuşak takipçi olmak üzere toplamda 12 katılımcının görüş ve deneyimleri irdelenmiştir. Araştırmada öne çıkan yıkıcı liderlik davranışlarının başında kötü niyetli denetim gelmektedir. Başka bir deyişle her iki kuşak katılımcı da kötü niyetli denetim deneyimine maruz kalmıştır. Bununla birlikte kuşakların kötü niyetli denetim algısı birbirinden farklıdır. Baskı ve zorbalık öne çıkan ikinci yıkıcı liderlik davranışı olurken, liderin kendini öne çıkarma davranışı üçüncü yıkıcı davranış olarak belirmektedir. Çalışmada katılımcılar, olumsuz liderlik davranışlarına ilişkin görüş ve deneyimlerini ortaya koyarken; Y kuşağı ve Z kuşağı katılımcıların söz konusu davranışı algılama ve yönetme biçiminin de farklı olduğu ortaya çıkmıştır. Başka bir deyişle Y kuşağı karakteristik özellikleri çalışma yaşamına ve liderlik algısına etki ederken, benzer biçimde Z kuşağının karakteristik özellikleri de söz konusu kuşağın iş yapış biçimine ve liderlik algısına doğrudan etki etmektedir.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"237 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135354816","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-15DOI: 10.16953/deusosbil.1259600
Mustafa DAĞ
Bu çalışmada, Osmanlı İmparatorluğu’nda memurluk vazifesini üstlenmiş devlet adamlarının biyografilerini içeren Sicill-i Ahvâl Defterlerinden tespit edilen Sürmene doğumlu devlet adamlarının hayat hikayeleri ele alınmıştır. Bu bağlamda, Sürmene kâza merkezi ile kâzanın idari yapısı içerisinde bulunan köylerde doğmuş yirmi beş memur tespit edilmiştir. Çalışmada bu memurların doğum yılları ve yerleri, şöhretleri, isimleri, lakapları, unvanları, eğitim durumları, vazifelendirildikleri görevler, aldıkları maaşlar, başarılarından dolayı almış oldukları ödül ile usulsüz girişimler neticesinde haklarında verilen cezalara dair bilgiler aktarılmıştır. Ayrıca babalarının isim, şöhret, unvan ve icra etmiş oldukları son görevlerine dair bilgilere yer verilmiştir. Kayıtlarda geçen bu tür bilgiler imkanlar dahilinde değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bu çerçevede yürütülen çalışmada, Sürmene doğumlu memurların sosyal kökenleri, eğitim durumları, istihdam sahaları, başarı ile yasadışı girişimleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda Osmanlı Arşivinde yer alan Dâhiliye Nezareti Sicill-i Ahvâl Defterleri, Memur Sicil Zarfları ve Şûrâ-yı Devlet Sicillerinden istifade edilmiştir. Ayrıca araştırmada inceleme eserlerden de yararlanılarak bu alanda literatüre katkı sağlanması hedeflenmiştir.
{"title":"AN EVALUATION ON THE BIOGRAPHIES OF GOVERNMENT OFFICERS BORN IN SURMENE ACCORDING TO THE SİCİLL-İ AHVÂL REGISTERS (1879-1909)","authors":"Mustafa DAĞ","doi":"10.16953/deusosbil.1259600","DOIUrl":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1259600","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, Osmanlı İmparatorluğu’nda memurluk vazifesini üstlenmiş devlet adamlarının biyografilerini içeren Sicill-i Ahvâl Defterlerinden tespit edilen Sürmene doğumlu devlet adamlarının hayat hikayeleri ele alınmıştır. Bu bağlamda, Sürmene kâza merkezi ile kâzanın idari yapısı içerisinde bulunan köylerde doğmuş yirmi beş memur tespit edilmiştir. Çalışmada bu memurların doğum yılları ve yerleri, şöhretleri, isimleri, lakapları, unvanları, eğitim durumları, vazifelendirildikleri görevler, aldıkları maaşlar, başarılarından dolayı almış oldukları ödül ile usulsüz girişimler neticesinde haklarında verilen cezalara dair bilgiler aktarılmıştır. Ayrıca babalarının isim, şöhret, unvan ve icra etmiş oldukları son görevlerine dair bilgilere yer verilmiştir. Kayıtlarda geçen bu tür bilgiler imkanlar dahilinde değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Bu çerçevede yürütülen çalışmada, Sürmene doğumlu memurların sosyal kökenleri, eğitim durumları, istihdam sahaları, başarı ile yasadışı girişimleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda Osmanlı Arşivinde yer alan Dâhiliye Nezareti Sicill-i Ahvâl Defterleri, Memur Sicil Zarfları ve Şûrâ-yı Devlet Sicillerinden istifade edilmiştir. Ayrıca araştırmada inceleme eserlerden de yararlanılarak bu alanda literatüre katkı sağlanması hedeflenmiştir.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"181 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135354550","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-15DOI: 10.16953/deusosbil.1249916
Pınar SAYAN
The existence of gender differences in public attitudes has long been debated and it is maintained that women and men have different attitudes towards certain policy areas. One of those areas is the use of force in foreign policy. Women are less supportive of the use of force in foreign policy than men. The reasons for these differences have been tried to be explained through the impact of the factors such as partisanship or ideology; economic marginalization; political marginalization; negative responses to war casualties; feminist consciousness; motherhood; socialization; issue salience. While public opinion surveys have been regularly conducted on foreign policy in Turkey, the gender dimension is rather understudied. In this article, I first argue that there are gender differences in public perceptions towards the use of force in Turkey and I aim to explore the reasons for these differences based on two sets of focus group discussions data gathered in 2021 and 2022.
{"title":"GENDER DIFFERENCES IN PERCEPTIONS TOWARDS THE USE OF FORCE","authors":"Pınar SAYAN","doi":"10.16953/deusosbil.1249916","DOIUrl":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1249916","url":null,"abstract":"The existence of gender differences in public attitudes has long been debated and it is maintained that women and men have different attitudes towards certain policy areas. One of those areas is the use of force in foreign policy. Women are less supportive of the use of force in foreign policy than men. The reasons for these differences have been tried to be explained through the impact of the factors such as partisanship or ideology; economic marginalization; political marginalization; negative responses to war casualties; feminist consciousness; motherhood; socialization; issue salience. While public opinion surveys have been regularly conducted on foreign policy in Turkey, the gender dimension is rather understudied. In this article, I first argue that there are gender differences in public perceptions towards the use of force in Turkey and I aim to explore the reasons for these differences based on two sets of focus group discussions data gathered in 2021 and 2022.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135354814","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-15DOI: 10.16953/deusosbil.1307089
Kaan KASAROĞLU, Mehmet Emre GÜLER
Küresel özellik taşıyan ve yoğun bir rekabetin hâkim olduğu turizm endüstrisinde sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmenin yolu nitelikli hizmetten, yani nitelikli personelden geçmektedir. Nitelikli iş gücünün sağlanması noktasında da mesleki turizm eğitimi son derece önem arz etmektedir. Öte yandan, günümüzde gelişen teknolojiler ve insan yaşamındaki aktif kullanımı da göz önüne alındığında, turizm eğitiminde yeni teknolojilerden faydalanmanın ve eğitim süreçlerinin bu teknolojiler ile eşgüdümlü şekilde gerçekleştirilmesinin turizm eğitiminin niteliğini artıracağı, dolayısıyla endüstride ihtiyaç duyulan kalifiye iş gücünü yetiştirme noktasında katkı sağlayacağı görülmektedir. Diğer alanlarda da olduğu gibi turizm eğitiminde de kullanılan son teknolojilerden biri sanal gerçeklik teknolojisidir. Bu bağlamda, lisans düzeyinde turizm eğitimi alan öğrencilerin eğitim sürecinde sanal gerçeklik teknolojisi uygulamalarını kullanım uyum süreçlerini ve bu süreci etkileyen faktörlerin belirlenmesi bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Davis (1989) tarafından geliştirilen Teknoloji Kabul Modeli baz alınarak oluşturulan anket çalışması İzmir ilinde bulunan devlet üniversitelerinde lisans düzeyinde turizm eğitimi alan öğrencilere uygulanmış olup, elde edilen veriler SPSS analiz programı ile analiz edilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda; algılanan kullanım kolaylığı, algılanan fayda ve eğlence boyutlarının kullanıma yönelik tutum üzerinde, algılanan fayda ve kullanıma yönelik tutum boyutlarının da davranışsal niyet üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
{"title":"TEKNOLOJİ KABUL MODELİYLE TURİZM EĞİTİMİNDE SANAL GERÇEKLİK UYGULAMALARINA İLİŞKİN TUTUM VE KULLANIM NİYETLERİNİN BELİRLENMESİNE YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA","authors":"Kaan KASAROĞLU, Mehmet Emre GÜLER","doi":"10.16953/deusosbil.1307089","DOIUrl":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1307089","url":null,"abstract":"Küresel özellik taşıyan ve yoğun bir rekabetin hâkim olduğu turizm endüstrisinde sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmenin yolu nitelikli hizmetten, yani nitelikli personelden geçmektedir. Nitelikli iş gücünün sağlanması noktasında da mesleki turizm eğitimi son derece önem arz etmektedir. Öte yandan, günümüzde gelişen teknolojiler ve insan yaşamındaki aktif kullanımı da göz önüne alındığında, turizm eğitiminde yeni teknolojilerden faydalanmanın ve eğitim süreçlerinin bu teknolojiler ile eşgüdümlü şekilde gerçekleştirilmesinin turizm eğitiminin niteliğini artıracağı, dolayısıyla endüstride ihtiyaç duyulan kalifiye iş gücünü yetiştirme noktasında katkı sağlayacağı görülmektedir. Diğer alanlarda da olduğu gibi turizm eğitiminde de kullanılan son teknolojilerden biri sanal gerçeklik teknolojisidir. Bu bağlamda, lisans düzeyinde turizm eğitimi alan öğrencilerin eğitim sürecinde sanal gerçeklik teknolojisi uygulamalarını kullanım uyum süreçlerini ve bu süreci etkileyen faktörlerin belirlenmesi bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Davis (1989) tarafından geliştirilen Teknoloji Kabul Modeli baz alınarak oluşturulan anket çalışması İzmir ilinde bulunan devlet üniversitelerinde lisans düzeyinde turizm eğitimi alan öğrencilere uygulanmış olup, elde edilen veriler SPSS analiz programı ile analiz edilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda; algılanan kullanım kolaylığı, algılanan fayda ve eğlence boyutlarının kullanıma yönelik tutum üzerinde, algılanan fayda ve kullanıma yönelik tutum boyutlarının da davranışsal niyet üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"184 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135354552","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-15DOI: 10.16953/deusosbil.1286117
Onur KAZANCI
Bu çalışma, üst düzey ve tepe yöneticiler bilgi uçurmanın Türkiye’deki işletmelerde resmi olarak uygulanabilirliğini, bu durumun yaratabileceği olası faydalar ile zararları ve böyle bir uygulamanın ihtiyaç duyacağı bilgi uçurucuların sahip olması gereken özellikleri tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda farklı sektörlerde ve işletmelerde çalışan üst düzey ve tepe yönetici ile mülakatlar yapılmıştır. Bulgular ham halleriyle sunulmuş ve yorumlanmıştır. Elde edilen veriler ışığında üst düzey ve tepe yöneticilerin, bilgi uçurmanın (BİU) Türkiye iş hayatında resmi olarak kullanılmasına dair çekinceleri olduğu göstermektedir. Katılımcıların genel görüşü Türk iş hayatı kültürünün, çalışanların bireysel özelliklerinin ve kural koyucu kurumların yetersizliğinin buna neden olduğudur. Benzer şekilde resmi bilgi uçurmanın uygulanmasının yaratacağı yararlar ve zararlar da bu açıdan değerlendirilmiştir. Bilgi uçuruculardan beklenen özellikler ise ağırlıklı olarak dürüstlük, iletişimi, farkındalık ve sorumluluk alabilme temalarında toplanmıştır.
{"title":"MANAGERS' ASSESSMENTS OF THE FORMAL APPLICABILITY OF WHISTLEBLOWING IN TURKISH ORGANIZATIONS: A QUALITATIVE STUDY OF TOP AND SENIOR EXECUTIVES WORKING IN SMES AND LARGE ENTERPRISES","authors":"Onur KAZANCI","doi":"10.16953/deusosbil.1286117","DOIUrl":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1286117","url":null,"abstract":"Bu çalışma, üst düzey ve tepe yöneticiler bilgi uçurmanın Türkiye’deki işletmelerde resmi olarak uygulanabilirliğini, bu durumun yaratabileceği olası faydalar ile zararları ve böyle bir uygulamanın ihtiyaç duyacağı bilgi uçurucuların sahip olması gereken özellikleri tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda farklı sektörlerde ve işletmelerde çalışan üst düzey ve tepe yönetici ile mülakatlar yapılmıştır. Bulgular ham halleriyle sunulmuş ve yorumlanmıştır. Elde edilen veriler ışığında üst düzey ve tepe yöneticilerin, bilgi uçurmanın (BİU) Türkiye iş hayatında resmi olarak kullanılmasına dair çekinceleri olduğu göstermektedir. Katılımcıların genel görüşü Türk iş hayatı kültürünün, çalışanların bireysel özelliklerinin ve kural koyucu kurumların yetersizliğinin buna neden olduğudur. Benzer şekilde resmi bilgi uçurmanın uygulanmasının yaratacağı yararlar ve zararlar da bu açıdan değerlendirilmiştir. Bilgi uçuruculardan beklenen özellikler ise ağırlıklı olarak dürüstlük, iletişimi, farkındalık ve sorumluluk alabilme temalarında toplanmıştır.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"133 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135354819","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-15DOI: 10.16953/deusosbil.1281574
Kenan ATEŞGÖZ
Çalışmada lisans öğrencilerinin haber medyası okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın örneklemini Çukurova Üniversitesi’nde eğitim gören 633 lisans öğrencisi oluşturmaktadır. Bu doğrultuda, çalışmada, Haber Medyası Okuryazarlığı Ölçeği veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Haber medyası okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesi için kümeleme analizi tekniklerinden biri olan k-ortalamalar analizi, çeşitli değişkenlere göre incelenmesinde ise bağımsız örneklemler için t-testi ve tek faktörlü ANOVA kullanılmıştır. K-ortalamalar analizi sonuçları katılımcıların öz yeterlik düzeylerinin yüksek, eleştirel performans düzeylerinin düşük, genel haber medyası okuryazarlık düzeylerinin ise orta düzeyde olduğunu göstermiştir. Katılımcıların haber medyası okuryazarlık düzeylerinin cinsiyet ve aylık gelir düzeyine göre farklılık göstermediği ancak öğrenim görülen fakülte ve haber takibinde kullanılan medya aracına göre değiştiği bulgulanmıştır. Araştırma bulguları, Tıp ve Mühendislik Fakülteleri’nde öğrenim gören öğrencilerin haber medyası okuryazarlık düzeylerinin benzer ve diğer fakültelerde (Eğitim, Fen-Edebiyat, Hukuk, İletişim, İktisadi ve İdari Bilimler) öğrenim gören öğrencilerden daha düşük olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, Telegram, Twitter ve YouTube platformlarını kullanan lisans öğrencilerinin haber medyası okuryazarlık düzeylerinin benzer, haber sitesi-dijital gazete ve Instagram platformunu kullananlardan ise yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"HABER MEDYASI OKURYAZARLIĞI DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ","authors":"Kenan ATEŞGÖZ","doi":"10.16953/deusosbil.1281574","DOIUrl":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1281574","url":null,"abstract":"Çalışmada lisans öğrencilerinin haber medyası okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Çalışmanın örneklemini Çukurova Üniversitesi’nde eğitim gören 633 lisans öğrencisi oluşturmaktadır. Bu doğrultuda, çalışmada, Haber Medyası Okuryazarlığı Ölçeği veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Haber medyası okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesi için kümeleme analizi tekniklerinden biri olan k-ortalamalar analizi, çeşitli değişkenlere göre incelenmesinde ise bağımsız örneklemler için t-testi ve tek faktörlü ANOVA kullanılmıştır. K-ortalamalar analizi sonuçları katılımcıların öz yeterlik düzeylerinin yüksek, eleştirel performans düzeylerinin düşük, genel haber medyası okuryazarlık düzeylerinin ise orta düzeyde olduğunu göstermiştir. Katılımcıların haber medyası okuryazarlık düzeylerinin cinsiyet ve aylık gelir düzeyine göre farklılık göstermediği ancak öğrenim görülen fakülte ve haber takibinde kullanılan medya aracına göre değiştiği bulgulanmıştır. Araştırma bulguları, Tıp ve Mühendislik Fakülteleri’nde öğrenim gören öğrencilerin haber medyası okuryazarlık düzeylerinin benzer ve diğer fakültelerde (Eğitim, Fen-Edebiyat, Hukuk, İletişim, İktisadi ve İdari Bilimler) öğrenim gören öğrencilerden daha düşük olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, Telegram, Twitter ve YouTube platformlarını kullanan lisans öğrencilerinin haber medyası okuryazarlık düzeylerinin benzer, haber sitesi-dijital gazete ve Instagram platformunu kullananlardan ise yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135354824","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-06-15DOI: 10.16953/deusosbil.1253265
Mevlüt CAMGÖZ
Emtialar hem bir maliyet girdisi hem de bir yatırım aracı olarak ekonomik ve finansal açıdan önem arz etmektedir. Emtia fiyatlarının firmaların üretim maliyetlerini etkileyerek hisse senedi performansında belirleyici bir unsur haline geldiği bilinen bir olgudur. Ayrıca, piyasa katılımcıları emtiaları hem bir yatırım alternatifi hem de çalkantılı dönemlerde güvenli varlık olarak değerlendirmektedir. Dolayısıyla genel ekonomiye ve finansal piyasalara etkisi bakımından emtia fiyat hareketleri hem firmalar hem de yatırımcılar tarafından takip edilen bir gösterge haline gelmiştir. Bu çalışmada global emtia fiyat endeksiyle BIST sektör endeksleri fiyatı arasındaki kısa ve uzun dönem asimetrik ilişkiler incelenmektedir. Araştırma metodolojisi olarak NARDL modeli benimsenmiştir. Ampirik bulgulara göre, sektör endeksleri ile emtia fiyat endeksi arasında uzun dönemde nonlineer eşbütünleşme ilişkisi tespit edilmiştir. Emtia fiyat artış ve azalışlarının kısa ve uzun dönem etkileri sektör bazında farklılaşmakta ve asimetrik özellik göstermektedir. Ulaşılan bulgular emtia fiyatlarının sektörel etkilerinin heterojen olduğunu ve aynı zamanda BIST hisse senedi piyasasının global emtia piyasaları ile entegre hale geldiğini ifade etmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada ulaşılan sonuçlar emtia piyasalarının finansallaşması olgusunu desteklemektedir. Elde edilen bulgular yatırımcıların varlık dağılımı ve risk yönetimi kararlarında emtia fiyatlarının etkilerini doğru değerlendirmelerine yardımcı olacaktır.
{"title":"ASYMMETRIC RELATIONS BETWEEN GLOBAL COMMODITY INDEX AND BIST SECTORAL STOCK MARKET INDEXES: IMPLICATIONS FOR LOCAL AND INTERNATIONAL INVESTORS","authors":"Mevlüt CAMGÖZ","doi":"10.16953/deusosbil.1253265","DOIUrl":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1253265","url":null,"abstract":"Emtialar hem bir maliyet girdisi hem de bir yatırım aracı olarak ekonomik ve finansal açıdan önem arz etmektedir. Emtia fiyatlarının firmaların üretim maliyetlerini etkileyerek hisse senedi performansında belirleyici bir unsur haline geldiği bilinen bir olgudur. Ayrıca, piyasa katılımcıları emtiaları hem bir yatırım alternatifi hem de çalkantılı dönemlerde güvenli varlık olarak değerlendirmektedir. Dolayısıyla genel ekonomiye ve finansal piyasalara etkisi bakımından emtia fiyat hareketleri hem firmalar hem de yatırımcılar tarafından takip edilen bir gösterge haline gelmiştir. Bu çalışmada global emtia fiyat endeksiyle BIST sektör endeksleri fiyatı arasındaki kısa ve uzun dönem asimetrik ilişkiler incelenmektedir. Araştırma metodolojisi olarak NARDL modeli benimsenmiştir. Ampirik bulgulara göre, sektör endeksleri ile emtia fiyat endeksi arasında uzun dönemde nonlineer eşbütünleşme ilişkisi tespit edilmiştir. Emtia fiyat artış ve azalışlarının kısa ve uzun dönem etkileri sektör bazında farklılaşmakta ve asimetrik özellik göstermektedir. Ulaşılan bulgular emtia fiyatlarının sektörel etkilerinin heterojen olduğunu ve aynı zamanda BIST hisse senedi piyasasının global emtia piyasaları ile entegre hale geldiğini ifade etmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada ulaşılan sonuçlar emtia piyasalarının finansallaşması olgusunu desteklemektedir. Elde edilen bulgular yatırımcıların varlık dağılımı ve risk yönetimi kararlarında emtia fiyatlarının etkilerini doğru değerlendirmelerine yardımcı olacaktır.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"80 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134891031","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-06-15DOI: 10.16953/deusosbil.1248614
Kenan DEMİR
II. Meşrutiyet’in ilanıyla yönetime geçen İttihat ve Terakki Partisi’nin amaçlarından biri Osmanlı Devleti’nde kalkındırmayı sağlamak olmuştur. Öncelikle liberalizm doğrultusunda politikaları uygulayan parti yönetimi, 1912’den sonra hem Avrupa devletlerin dışlayıcı politikaları hem de Balkan sendromu sonrası yaşanan kırılmalar neticesi politikalarını Türkçülük görüşü doğrultusunda şekillendirmiştir. 1912’den sonra İttihat ve Terakki Partisi’nin iktisadi politikaları da milli iktisat görüşü ışığında uygulanmıştır. Partinin ana amacı Osmanlı Devleti’nde orta sınıfı yaratarak milli sermayenin oluşumunu temin etmek ve bu doğrultuda tarım ve endüstri üretimini artırmak olmuştur. İttihat ve Terakki ideologları, Osmanlı kamuoyuna milli iktisadı tanıtmak ve benimsetmek amacıyla basında birçok yazı kaleme almış ve bu düşünceyi benimseyen birçok derginin çıkışını sağlamıştır. Bu dergilerden biri de İktisadiyat Mecmuası’dır. İktisadiyat Mecmuası, İttihat ve Terakki Partisi’nin doğrudan desteklediği bir yayım organı olmuş ve partinin iktisadi politikalarını şekillendiren ve yönlendiren bir yayım politikası gütmüştür. Bu çalışmada İktisadiyat Mecmuası’nın yayım politikası araştırılmış ve dergide çıkan yazılar ışığında Osmanlı Devleti’nin ekonomik sorunları incelenmiştir. Çalışmada tasvir yöntemi uygulanmış ve dönemin ekonomik sorunları anlatılmıştır.
{"title":"JOURNAL OF IKTISADIYAT AND THE ECONOMIC PROBLEMS OF THE OTTOMAN EMPIRE","authors":"Kenan DEMİR","doi":"10.16953/deusosbil.1248614","DOIUrl":"https://doi.org/10.16953/deusosbil.1248614","url":null,"abstract":"II. Meşrutiyet’in ilanıyla yönetime geçen İttihat ve Terakki Partisi’nin amaçlarından biri Osmanlı Devleti’nde kalkındırmayı sağlamak olmuştur. Öncelikle liberalizm doğrultusunda politikaları uygulayan parti yönetimi, 1912’den sonra hem Avrupa devletlerin dışlayıcı politikaları hem de Balkan sendromu sonrası yaşanan kırılmalar neticesi politikalarını Türkçülük görüşü doğrultusunda şekillendirmiştir. 1912’den sonra İttihat ve Terakki Partisi’nin iktisadi politikaları da milli iktisat görüşü ışığında uygulanmıştır. Partinin ana amacı Osmanlı Devleti’nde orta sınıfı yaratarak milli sermayenin oluşumunu temin etmek ve bu doğrultuda tarım ve endüstri üretimini artırmak olmuştur. İttihat ve Terakki ideologları, Osmanlı kamuoyuna milli iktisadı tanıtmak ve benimsetmek amacıyla basında birçok yazı kaleme almış ve bu düşünceyi benimseyen birçok derginin çıkışını sağlamıştır. Bu dergilerden biri de İktisadiyat Mecmuası’dır. İktisadiyat Mecmuası, İttihat ve Terakki Partisi’nin doğrudan desteklediği bir yayım organı olmuş ve partinin iktisadi politikalarını şekillendiren ve yönlendiren bir yayım politikası gütmüştür. Bu çalışmada İktisadiyat Mecmuası’nın yayım politikası araştırılmış ve dergide çıkan yazılar ışığında Osmanlı Devleti’nin ekonomik sorunları incelenmiştir. Çalışmada tasvir yöntemi uygulanmış ve dönemin ekonomik sorunları anlatılmıştır.","PeriodicalId":30201,"journal":{"name":"Dokuz Eylul Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi","volume":"140 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134891041","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}