Karayolu kapasitesindeki olağandışı azalmalar veya talepteki beklenmedik artışlar (örneğin, araç arızaları ve trafik kazaları) trafik olayı olarak tanımlanmaktadır. Trafikte yaşanan gecikmelerin yaklaşık %25’i bu tür olaylardan kaynaklanmaktadır. Bu olaylar, kapasiteyi doğrudan (örneğin, şeritlerin kısmen veya tamamen kapanması) ya da dolaylı olarak (sürücülerin kazayı izlemek amacıyla yavaşlaması) etkileyerek, gecikmelerin ve seyahat sürelerinin uzamasına, yakıt tüketiminin artmasına ve çevreye zararlı gaz emisyonlarının artmasına neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, trafik olaylarının çevresel etkilerini incelemektir. Bu bağlamda, İstanbul O2 (TEM) Otoyolu üzerinde meydana gelen bir trafik kazasının çevresel etkileri (CO, NOx, VOC ve yakıt tüketimi) VISSIM mikro ölçekli trafik benzetim programı kullanılarak analiz edilmiştir. Beklenildiği gibi, trafikte meydana gelen olayların karayolu işletmesi performans ölçütleri üzerinde olumsuz etkileri tespit edilmiştir. Ayrıca, benzetim programı kullanılarak gerçekleştirilen bu analize dayanarak trafik olaylarının çevresel etkilerini azaltmak için çeşitli önerilerde de bulunulmuştur.
{"title":"Trafik olaylarının çevresel etkileri: İstanbul O2 (TEM) otoyolu örneği","authors":"Fatih Boz, Halit Özen","doi":"10.61112/jiens.1488788","DOIUrl":"https://doi.org/10.61112/jiens.1488788","url":null,"abstract":"Karayolu kapasitesindeki olağandışı azalmalar veya talepteki beklenmedik artışlar (örneğin, araç arızaları ve trafik kazaları) trafik olayı olarak tanımlanmaktadır. Trafikte yaşanan gecikmelerin yaklaşık %25’i bu tür olaylardan kaynaklanmaktadır. Bu olaylar, kapasiteyi doğrudan (örneğin, şeritlerin kısmen veya tamamen kapanması) ya da dolaylı olarak (sürücülerin kazayı izlemek amacıyla yavaşlaması) etkileyerek, gecikmelerin ve seyahat sürelerinin uzamasına, yakıt tüketiminin artmasına ve çevreye zararlı gaz emisyonlarının artmasına neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, trafik olaylarının çevresel etkilerini incelemektir. Bu bağlamda, İstanbul O2 (TEM) Otoyolu üzerinde meydana gelen bir trafik kazasının çevresel etkileri (CO, NOx, VOC ve yakıt tüketimi) VISSIM mikro ölçekli trafik benzetim programı kullanılarak analiz edilmiştir. Beklenildiği gibi, trafikte meydana gelen olayların karayolu işletmesi performans ölçütleri üzerinde olumsuz etkileri tespit edilmiştir. Ayrıca, benzetim programı kullanılarak gerçekleştirilen bu analize dayanarak trafik olaylarının çevresel etkilerini azaltmak için çeşitli önerilerde de bulunulmuştur.","PeriodicalId":306664,"journal":{"name":"Journal of Innovative Engineering and Natural Science","volume":"25 24","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141814393","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mehmet Asaf Düzen, İsmail Buğra Bölükbaşı, E. Calik
Machine Learning (ML) and Multi Criteria Decision Making (MCDM) are popular methods that have recently been widely used in many different fields. Due to the increasing use of these two methods together, there is a need for a bibliometric analysis in this area. In this study, an extended author-developed bibliometric analysis was performed on 1189 publications retrieved from the Web of Science (WoS) and Scopus databases between January 2000 and April 2024. In the initial bibliometric analysis, as a generic part, the VOSviewer program was used to make the data meaningful. In particular, the analysis was carried out according to years and relationships related to the keyword analysis. In addition, the most frequently used keywords were identified, and the direction of the trend was determined. During the initial bibliometric analysis, 308 publications were analyzed, with 297 publications retrieved from the WoS database and 11 publications from Scopus. The study distinguishes itself from the existing literature by establishing new models and categories as an extended part of bibliometric analysis. Using these models and categories, we sought to answer questions about how researchers use ML and MCDM together and in what direction these methods are evolving. In this context, the distribution of models and categories in different research areas and their changes over the years were analyzed. This study provides researchers with a comprehensive perspective on the various combination possibilities when integrating ML and MCDM techniques.
机器学习(ML)和多标准决策(MCDM)是最近在许多不同领域得到广泛应用的流行方法。由于这两种方法的使用越来越多,因此有必要对这一领域进行文献计量分析。本研究对 2000 年 1 月至 2024 年 4 月期间从 Web of Science (WoS) 和 Scopus 数据库中检索到的 1189 篇出版物进行了由作者开发的扩展文献计量分析。在最初的文献计量分析中,作为一个通用部分,使用了 VOSviewer 程序使数据更有意义。特别是,分析是根据年份和与关键词分析相关的关系进行的。此外,还确定了最常使用的关键词,并确定了趋势的方向。在最初的文献计量分析中,共分析了 308 篇出版物,其中 297 篇从 WoS 数据库中检索,11 篇从 Scopus 中检索。这项研究有别于现有文献,它建立了新的模型和类别,作为文献计量分析的扩展部分。利用这些模型和类别,我们试图回答研究人员如何同时使用 ML 和 MCDM 以及这些方法的发展方向等问题。在此背景下,我们分析了模型和类别在不同研究领域中的分布情况及其多年来的变化。这项研究为研究人员提供了一个全面的视角,让他们了解在整合 ML 和 MCDM 技术时的各种组合可能性。
{"title":"How to combine ML and MCDM techniques: an extended bibliometric analysis","authors":"Mehmet Asaf Düzen, İsmail Buğra Bölükbaşı, E. Calik","doi":"10.61112/jiens.1475948","DOIUrl":"https://doi.org/10.61112/jiens.1475948","url":null,"abstract":"Machine Learning (ML) and Multi Criteria Decision Making (MCDM) are popular methods that have recently been widely used in many different fields. Due to the increasing use of these two methods together, there is a need for a bibliometric analysis in this area. In this study, an extended author-developed bibliometric analysis was performed on 1189 publications retrieved from the Web of Science (WoS) and Scopus databases between January 2000 and April 2024. In the initial bibliometric analysis, as a generic part, the VOSviewer program was used to make the data meaningful. In particular, the analysis was carried out according to years and relationships related to the keyword analysis. In addition, the most frequently used keywords were identified, and the direction of the trend was determined. During the initial bibliometric analysis, 308 publications were analyzed, with 297 publications retrieved from the WoS database and 11 publications from Scopus. The study distinguishes itself from the existing literature by establishing new models and categories as an extended part of bibliometric analysis. Using these models and categories, we sought to answer questions about how researchers use ML and MCDM together and in what direction these methods are evolving. In this context, the distribution of models and categories in different research areas and their changes over the years were analyzed. This study provides researchers with a comprehensive perspective on the various combination possibilities when integrating ML and MCDM techniques.","PeriodicalId":306664,"journal":{"name":"Journal of Innovative Engineering and Natural Science","volume":"43 21","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141815185","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada, saf haloysit (HNT) içeren termoset nanokompozitler tiyol- epoksi click reaksiyonu ile hazırlanmıştır. Farklı oranlarda (ağırlıkça %0, 1, 2, 3 ve 5) HNT nanotüpleri, ticari olarak hazır monomerler olan trimetilolpropan triglisidil eter ve trimetilolpropan tris(3-merkaptopropiyonat) karışımında nanodolgu olarak kullanılmıştır. Saf HNT, saf termoset ve HNT/termoset nanokompozitlerinin karakteristik bantları Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi (FT-IR), termal özellikleri ise termogravimetrik analiz (TGA) ile incelenmiştir. HNT nanotüplerinin termoset matris içindeki dağılımı taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile gözlemlenmiştir. Termoset matrise değişen miktarlarda HNT nanodolgusu eklenmesinin mekanik özellikler üzerindeki etkisi çekme testi ile belirlenmiştir. En gelişmiş mekanik özellikler, HNT ile termoset matris arasındaki etkili etkileşimleri destekleyen en iyi dağılım nedeniyle ağırlıkça %3 saf HNT içeren nanokompozitte tespit edilmiştir. Matrise eklenen HNT’nin daha fazla artması nanotüplerin aglomerasyonuna ve dolayısıyla mekanik özelliklerin bozulmasına neden olmuştur.
{"title":"Tiyol-epoksi click reaksiyonu ile hazırlanan haloysit/termoset nanokompozitlerinin mekanik karakterizasyonu","authors":"Seda Bekin Açar","doi":"10.61112/jiens.1487300","DOIUrl":"https://doi.org/10.61112/jiens.1487300","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, saf haloysit (HNT) içeren termoset nanokompozitler tiyol- epoksi click reaksiyonu ile hazırlanmıştır. Farklı oranlarda (ağırlıkça %0, 1, 2, 3 ve 5) HNT nanotüpleri, ticari olarak hazır monomerler olan trimetilolpropan triglisidil eter ve trimetilolpropan tris(3-merkaptopropiyonat) karışımında nanodolgu olarak kullanılmıştır. Saf HNT, saf termoset ve HNT/termoset nanokompozitlerinin karakteristik bantları Fourier dönüşümlü kızılötesi spektroskopisi (FT-IR), termal özellikleri ise termogravimetrik analiz (TGA) ile incelenmiştir. HNT nanotüplerinin termoset matris içindeki dağılımı taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile gözlemlenmiştir. Termoset matrise değişen miktarlarda HNT nanodolgusu eklenmesinin mekanik özellikler üzerindeki etkisi çekme testi ile belirlenmiştir. En gelişmiş mekanik özellikler, HNT ile termoset matris arasındaki etkili etkileşimleri destekleyen en iyi dağılım nedeniyle ağırlıkça %3 saf HNT içeren nanokompozitte tespit edilmiştir. Matrise eklenen HNT’nin daha fazla artması nanotüplerin aglomerasyonuna ve dolayısıyla mekanik özelliklerin bozulmasına neden olmuştur.","PeriodicalId":306664,"journal":{"name":"Journal of Innovative Engineering and Natural Science","volume":"82 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141817471","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Nitinol is the most widely used shape memory alloy in medical applications. In this study, the effect of different heat treatment conditions on the phase transformation characteristics of medical-grade nitinol was investigated. Nickel-rich nitinol wires containing 50.6% nickel with a diameter of 120 μm were used in the experimental studies. The nitinol wires were heat treated for 10 minutes at heat treatment temperatures between 540 and 570 °C. Then, nitinol wires were heat treated at a heat treatment temperature of 550 °C between 8 and 14 minutes. The austenitic and martensitic transition temperatures of these samples were measured using differential scanning calorimetry (DSC). In the experiments with 10 minutes of heat treatment time, transition temperatures decreased, and hysteresis increased with the increase in heat treatment temperature. This is related to the amount of precipitates in the structure. In the experiments carried out at 550 °C, transition temperatures decreased, and hysteresis increased with increasing heat treatment time. Experimental studies showed that the austenite finish (Af) temperature of all nitinol wire samples was below 37 °C, and they will exhibit superelasticity in the human body.
{"title":"Effect of heat treatment conditions on the phase transformation characteristics of nitinol","authors":"Levent Öncel, Mahmut Açma","doi":"10.61112/jiens.1484623","DOIUrl":"https://doi.org/10.61112/jiens.1484623","url":null,"abstract":"Nitinol is the most widely used shape memory alloy in medical applications. In this study, the effect of different heat treatment conditions on the phase transformation characteristics of medical-grade nitinol was investigated. Nickel-rich nitinol wires containing 50.6% nickel with a diameter of 120 μm were used in the experimental studies. The nitinol wires were heat treated for 10 minutes at heat treatment temperatures between 540 and 570 °C. Then, nitinol wires were heat treated at a heat treatment temperature of 550 °C between 8 and 14 minutes. The austenitic and martensitic transition temperatures of these samples were measured using differential scanning calorimetry (DSC). In the experiments with 10 minutes of heat treatment time, transition temperatures decreased, and hysteresis increased with the increase in heat treatment temperature. This is related to the amount of precipitates in the structure. In the experiments carried out at 550 °C, transition temperatures decreased, and hysteresis increased with increasing heat treatment time. Experimental studies showed that the austenite finish (Af) temperature of all nitinol wire samples was below 37 °C, and they will exhibit superelasticity in the human body.","PeriodicalId":306664,"journal":{"name":"Journal of Innovative Engineering and Natural Science","volume":" 71","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141825130","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yalçın Boztoprak, Seval Turgut, Murat Yazıcı, Burak Matyar, Haluk Duga, Mahmut Kayar
Bu çalışmada, z yönünde bağlayıcı iplikle birlikte 3 katmanlı tasarlanan kompozit levhaların balistik özellikleri, oluşturulan sonlu elemanlar modeli ile sayısal olarak incelenmiştir. Burada bağlayıcı z-ipliklerin kompozit levhaların balistik özelliklerine katkıları incelenmiştir. Kompozit levhalar tasarlanırken epoksi reçine matris malzemesi olarak belirlenmiş, takviye malzemesi olarak karbon ve aramid elyaflar kullanılmıştır. Levhalar 3 katmanlı olacak şekilde ve bağlayıcı iplik bulunması/bulunmaması durumu ile 4 farklı levha şeklinde MSC Digimat programında tasarlanmıştır. MSC Digimat programında bez ayağı kumaş örgü modeli ile tasarlanan 3 boyutlu kompozit levhaların mekanik özellikleri program üzerinden alınarak sonlu elemanlar analizlerinde malzeme modeli olarak kullanılmıştır. ABAQUS programında VUMAT alt programı kullanılarak oluşturulan kompozit malzeme modelleri levhalara tanımlanmıştır. Balistik bir analiz yapabilmek adına mermi çekirdeği modeli için Parabellum 9x19 mm fişek tercih edilmiştir. Analizlerde mermi modeli rijit cisim olarak tasarlanmış olup merminin levhaya çarpmadan önceki ilk hızı ve çarptıktan sonraki son hızlarının karşılaştırması nümerik olarak yapılmıştır. NIJ 0108.01 standardı test prosedürüne göre ABAQUS programında Dinamik/Eksplisit olarak çözdürülen sonlu elemanlar analizleri sonucunda merminin ilk ve son hızı, merminin kinetik enerjisi, levhaların absorbe ettiği enerji ve mermi çekirdeğinin levhaya temas ettiği bölgedeki deplasmanlar nümerik olarak incelenmiştir. Karşılaştırmalı olarak sunulan simülasyon sonuçları doğrultusunda 3 katmanlı kompozit levhaların mermiyi yavaşlattığı ancak durduramadığı görülmesine rağmen bağlayıcı z-ipliklerin levhaların performanslarına bazı olumlu etkilerinin olduğu ortaya çıkmıştır.
本研究采用有限元模型,对在 Z 方向设计有捆扎纱线的三层复合板的弹道特性进行了数值研究。在此,我们分析了 Z 向捆扎纱线对复合材料板弹道性能的贡献。在设计复合材料板时,确定环氧树脂为基体材料,碳纤维和芳纶纤维为增强材料。板材在 MSC Digimat 程序中设计为 3 层和 4 种不同的板材,带或不带粘合纱。在 MSC Digimat 程序中设计的三维复合材料板材的机械性能采用布脚织物编织模型,并将其作为有限元分析中的材料模型。使用 ABAQUS 程序中的 VUMAT 子程序创建的复合材料模型被定义为板材。为了进行弹道分析,首选 Parabellum 9x19 毫米子弹作为弹芯模型。在分析中,子弹模型被设计为刚体,并对子弹撞击板材前的初速度和撞击后的最终速度进行了数值比较。根据 NIJ 0108.01 标准的测试程序,弹丸的初速和终速、弹丸的动能、钢板吸收的能量以及弹芯与钢板接触区域的位移都是通过 ABAQUS 程序中的动态/位移有限元分析求解进行数值检验的结果。根据比较得出的模拟结果,可以发现三层复合板可以减慢弹丸的速度,但无法阻止弹丸,尽管结合的 Z 形条对复合板的性能有一些积极影响。
{"title":"3 Katmanlı elyaf takviyeli kompozitlerin balistik analizi","authors":"Yalçın Boztoprak, Seval Turgut, Murat Yazıcı, Burak Matyar, Haluk Duga, Mahmut Kayar","doi":"10.61112/jiens.1482808","DOIUrl":"https://doi.org/10.61112/jiens.1482808","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, z yönünde bağlayıcı iplikle birlikte 3 katmanlı tasarlanan kompozit levhaların balistik özellikleri, oluşturulan sonlu elemanlar modeli ile sayısal olarak incelenmiştir. Burada bağlayıcı z-ipliklerin kompozit levhaların balistik özelliklerine katkıları incelenmiştir. Kompozit levhalar tasarlanırken epoksi reçine matris malzemesi olarak belirlenmiş, takviye malzemesi olarak karbon ve aramid elyaflar kullanılmıştır. Levhalar 3 katmanlı olacak şekilde ve bağlayıcı iplik bulunması/bulunmaması durumu ile 4 farklı levha şeklinde MSC Digimat programında tasarlanmıştır. MSC Digimat programında bez ayağı kumaş örgü modeli ile tasarlanan 3 boyutlu kompozit levhaların mekanik özellikleri program üzerinden alınarak sonlu elemanlar analizlerinde malzeme modeli olarak kullanılmıştır. ABAQUS programında VUMAT alt programı kullanılarak oluşturulan kompozit malzeme modelleri levhalara tanımlanmıştır. Balistik bir analiz yapabilmek adına mermi çekirdeği modeli için Parabellum 9x19 mm fişek tercih edilmiştir. Analizlerde mermi modeli rijit cisim olarak tasarlanmış olup merminin levhaya çarpmadan önceki ilk hızı ve çarptıktan sonraki son hızlarının karşılaştırması nümerik olarak yapılmıştır. NIJ 0108.01 standardı test prosedürüne göre ABAQUS programında Dinamik/Eksplisit olarak çözdürülen sonlu elemanlar analizleri sonucunda merminin ilk ve son hızı, merminin kinetik enerjisi, levhaların absorbe ettiği enerji ve mermi çekirdeğinin levhaya temas ettiği bölgedeki deplasmanlar nümerik olarak incelenmiştir. Karşılaştırmalı olarak sunulan simülasyon sonuçları doğrultusunda 3 katmanlı kompozit levhaların mermiyi yavaşlattığı ancak durduramadığı görülmesine rağmen bağlayıcı z-ipliklerin levhaların performanslarına bazı olumlu etkilerinin olduğu ortaya çıkmıştır.","PeriodicalId":306664,"journal":{"name":"Journal of Innovative Engineering and Natural Science","volume":" 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141825263","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Electromagnets can be used in devices, such as motors, generators, and transformers, and in tasks, such as lifting and transporting object. This study aimed to lift and transport iron blocks in iron and steel factories and rolling mills. The design and analysis of a two-pole electromagnet with a carrying capacity of up to 1.5 tons were performed. It was aimed to design an electromagnet in such a way that it would provide transport with minimum copper loss without reaching the saturation at an appropriate ampere-turn value according to the type and size of the load to be carried. By performing analytical calculations, a suitable model for the requirement was designed and Finite Element Analysis (FEA) was conducted. In the analysis, magnetic flux density, winding current ratios, and force values were examined. Analyses were investigated for different load quantities and numbers.
{"title":"Design of a two-pole electromagnet and its analysis under different load conditions","authors":"Sena Çevlikli, Selim Öncü, A. Dalcalı","doi":"10.61112/jiens.1479091","DOIUrl":"https://doi.org/10.61112/jiens.1479091","url":null,"abstract":"Electromagnets can be used in devices, such as motors, generators, and transformers, and in tasks, such as lifting and transporting object. This study aimed to lift and transport iron blocks in iron and steel factories and rolling mills. The design and analysis of a two-pole electromagnet with a carrying capacity of up to 1.5 tons were performed. It was aimed to design an electromagnet in such a way that it would provide transport with minimum copper loss without reaching the saturation at an appropriate ampere-turn value according to the type and size of the load to be carried. By performing analytical calculations, a suitable model for the requirement was designed and Finite Element Analysis (FEA) was conducted. In the analysis, magnetic flux density, winding current ratios, and force values were examined. Analyses were investigated for different load quantities and numbers.","PeriodicalId":306664,"journal":{"name":"Journal of Innovative Engineering and Natural Science","volume":" 35","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141824026","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This study focuses on the mechanical properties of DLP/LCD-type 3D-printed nanocomposites comprised of polyester acrylate resin with DPGDA reactive diluent filled with untreated PTFE and surface-modified PTFE powders by the Na-Naphtalenide system. To obtain the nanocomposites, untreated and surface-modified PTFE powders were incorporated into the resin systems at loading ratios ranging from 1% to 6%. The X-ray photoelectron spectroscopy (XPS) data following the Na-naphthalene system treatment demonstrated the existence of functional groups such as OH, carbonyl, and C=C unsaturation groups on the surface of the untreated PTFE powders. The study showed improvements for the nanocomposites obtained through a DLP/LCD type 3D printer up to a certain ratio in terms of tensile strength, Young's modulus, Izod impact resistance, and Shore D hardness values. Evaluating the promising samples, the nanocomposites with surface-modified PTFE powders of 2% and 1% showed increases of 5.1% and 7.6% in ultimate tensile strength and Izod impact resistance compared to the unfilled polyester acrylate sample. On the other hand, the nanocomposite with untreated PTFE powders of 1% only showed increases of 2.4% and 3.2% in ultimate tensile strength and Izod impact resistance. Moreover, Young’s modulus showed less decrease for surface-modified PTFE-filled nanocomposites.
{"title":"3D-printed nanocomposites filled with untreated and surface-modified PTFE powders treated by a Na-naphthalene-system","authors":"Mustafa Çakır, E. Akın","doi":"10.61112/jiens.1482556","DOIUrl":"https://doi.org/10.61112/jiens.1482556","url":null,"abstract":"This study focuses on the mechanical properties of DLP/LCD-type 3D-printed nanocomposites comprised of polyester acrylate resin with DPGDA reactive diluent filled with untreated PTFE and surface-modified PTFE powders by the Na-Naphtalenide system. To obtain the nanocomposites, untreated and surface-modified PTFE powders were incorporated into the resin systems at loading ratios ranging from 1% to 6%. The X-ray photoelectron spectroscopy (XPS) data following the Na-naphthalene system treatment demonstrated the existence of functional groups such as OH, carbonyl, and C=C unsaturation groups on the surface of the untreated PTFE powders. The study showed improvements for the nanocomposites obtained through a DLP/LCD type 3D printer up to a certain ratio in terms of tensile strength, Young's modulus, Izod impact resistance, and Shore D hardness values. Evaluating the promising samples, the nanocomposites with surface-modified PTFE powders of 2% and 1% showed increases of 5.1% and 7.6% in ultimate tensile strength and Izod impact resistance compared to the unfilled polyester acrylate sample. On the other hand, the nanocomposite with untreated PTFE powders of 1% only showed increases of 2.4% and 3.2% in ultimate tensile strength and Izod impact resistance. Moreover, Young’s modulus showed less decrease for surface-modified PTFE-filled nanocomposites.","PeriodicalId":306664,"journal":{"name":"Journal of Innovative Engineering and Natural Science","volume":" 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141832496","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Blok zincir teknolojisi, işletmelerin iş yapma biçimlerini dijital dönüşüm sürecinde köklü şekilde değiştiren yenilikçi yaklaşımlardan biridir. Blok zinciri, verilerin merkezi bir otorite olmaksızın güvenli ve şeffaf bir şekilde kaydedilmesini ve yönetilmesini sağlamaktadır. Blok zincir teknolojisinin hızla yayılmasıyla birlikte, şirketlerin bu teknolojiye uyum sağlaması kaçınılmaz hale gelmiştir. Dijital dönüşüm sürecinde blok zincir teknolojisi, işletmeler için büyük fırsatlar sunmaktadır. Verimlilik artışı, maliyetlerin azaltılması, güvenliğin artırılması ve yeni iş modellerinin oluşturulması, blok zincir teknolojisinin en önemli avantajlarıdır. Ancak, blok zincir uyumunun önünde birtakım engeller de bulunmaktadır. Bu engellerin üstesinden gelmek için, şirketlerin stratejik bir yaklaşım benimsemeleri ve blok zincir teknolojisine uyum sağlamak için kapsamlı bir planlama yapmaları gerekmektedir. Bu çalışma, e-ticaret alanında faaliyet gösteren şirketlerin blok zincir teknolojisine uyum sağlama sürecinde karşılaştığı engelleri küresel bulanık analitik hiyerarşi süreci (AHP) ile değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma sonucunda, çalışmada en önemli engelin, esneklik sınırlamaları olduğu gözlenirken, diğer kriterler sırasıyla; devlet denetimi, gizlilik eksikliği, gecikme, boyut büyüklüğü ve maliyet olarak ortaya çıkmıştır. Bu teknolojinin dijital dönüşüm sürecinde nasıl bir rol oynadığını anlamak, e-ticaret alanında faaliyet gösteren işletmelerin gelecekteki rekabet avantajlarını belirlemelerine yardımcı olması açısından çalışma önem arz etmektedir.
{"title":"Dijital dönüşüm sürecinde blok zincir teknolojisi benimsenmesinin önündeki engellerin değerlendirilmesi","authors":"Emine Elif Nebati","doi":"10.61112/jiens.1487634","DOIUrl":"https://doi.org/10.61112/jiens.1487634","url":null,"abstract":"Blok zincir teknolojisi, işletmelerin iş yapma biçimlerini dijital dönüşüm sürecinde köklü şekilde değiştiren yenilikçi yaklaşımlardan biridir. Blok zinciri, verilerin merkezi bir otorite olmaksızın güvenli ve şeffaf bir şekilde kaydedilmesini ve yönetilmesini sağlamaktadır. Blok zincir teknolojisinin hızla yayılmasıyla birlikte, şirketlerin bu teknolojiye uyum sağlaması kaçınılmaz hale gelmiştir. Dijital dönüşüm sürecinde blok zincir teknolojisi, işletmeler için büyük fırsatlar sunmaktadır. Verimlilik artışı, maliyetlerin azaltılması, güvenliğin artırılması ve yeni iş modellerinin oluşturulması, blok zincir teknolojisinin en önemli avantajlarıdır. Ancak, blok zincir uyumunun önünde birtakım engeller de bulunmaktadır. Bu engellerin üstesinden gelmek için, şirketlerin stratejik bir yaklaşım benimsemeleri ve blok zincir teknolojisine uyum sağlamak için kapsamlı bir planlama yapmaları gerekmektedir. Bu çalışma, e-ticaret alanında faaliyet gösteren şirketlerin blok zincir teknolojisine uyum sağlama sürecinde karşılaştığı engelleri küresel bulanık analitik hiyerarşi süreci (AHP) ile değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma sonucunda, çalışmada en önemli engelin, esneklik sınırlamaları olduğu gözlenirken, diğer kriterler sırasıyla; devlet denetimi, gizlilik eksikliği, gecikme, boyut büyüklüğü ve maliyet olarak ortaya çıkmıştır. Bu teknolojinin dijital dönüşüm sürecinde nasıl bir rol oynadığını anlamak, e-ticaret alanında faaliyet gösteren işletmelerin gelecekteki rekabet avantajlarını belirlemelerine yardımcı olması açısından çalışma önem arz etmektedir.","PeriodicalId":306664,"journal":{"name":"Journal of Innovative Engineering and Natural Science","volume":"324 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141836994","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada Türkçe Doğal Dil İşleme teknikleriyle 230 cümlenin ses bilgisi ve morfolojik analizi gerçekleştirilmiştir. İşlemlerde Zemberek’le entegre şekilde çalışan Visual Studio ortamında ve C# dilinde geliştirilen yazılım kullanılmıştır. Zemberek’te bulunan 130 ekten 120’sinin Türkçe dil bilgisindeki ek karşılıkları belirlenmiştir. Zemberek eklerinden 13’ü kök adı, 46’sı çekim eki, 39’u yapım eki ve 22 tanesi diğer eklerdir (birleşik fiil, fiilden sıfat fiil ve fiilden zarf fiil türeten). Veri kümesindeki 230 cümlenin 744 kelimeden oluştuğu, kelimelerin ortalama 5.30 harf ve 2.26 heceli olduğu, hecelerin yaklaşık yarısının ünsüz-ünlü birleşiminden oluşan CV hece türünde bulunduğu ve kelimelerin yarısından fazlası için Zemberek tarafından 1 çözümleme üretildiği belirlenmiştir. Ayrıca, kelimelerin yarısının ek almadığı, çekim eklerinin diğer ek türlerinden daha çok kullanıldığı, yapım eklerinden sonra yapım veya çekim eklerinin, diğer eklerden (birleşik fiil ve fiilden sıfat fiil türeten) veya çekim eklerinden sonra ise yalnızca çekim eklerinin geldiği tespit edilmiştir. İsim türündeki kelime sayısının diğer türlerdeki kelime sayısından, ünlü ve ünsüz uyum kurallarına uyan kelime sayısının uymayan kelime sayısından daha yüksek olduğu görülmüştür.
{"title":"Türkçe Doğal Dil İşleme: Ses Bilgisi ve Morfolojik Analiz","authors":"M. Karaca, Şafak Bayır","doi":"10.61112/jiens.1472513","DOIUrl":"https://doi.org/10.61112/jiens.1472513","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Türkçe Doğal Dil İşleme teknikleriyle 230 cümlenin ses bilgisi ve morfolojik analizi gerçekleştirilmiştir. İşlemlerde Zemberek’le entegre şekilde çalışan Visual Studio ortamında ve C# dilinde geliştirilen yazılım kullanılmıştır. Zemberek’te bulunan 130 ekten 120’sinin Türkçe dil bilgisindeki ek karşılıkları belirlenmiştir. Zemberek eklerinden 13’ü kök adı, 46’sı çekim eki, 39’u yapım eki ve 22 tanesi diğer eklerdir (birleşik fiil, fiilden sıfat fiil ve fiilden zarf fiil türeten). Veri kümesindeki 230 cümlenin 744 kelimeden oluştuğu, kelimelerin ortalama 5.30 harf ve 2.26 heceli olduğu, hecelerin yaklaşık yarısının ünsüz-ünlü birleşiminden oluşan CV hece türünde bulunduğu ve kelimelerin yarısından fazlası için Zemberek tarafından 1 çözümleme üretildiği belirlenmiştir. Ayrıca, kelimelerin yarısının ek almadığı, çekim eklerinin diğer ek türlerinden daha çok kullanıldığı, yapım eklerinden sonra yapım veya çekim eklerinin, diğer eklerden (birleşik fiil ve fiilden sıfat fiil türeten) veya çekim eklerinden sonra ise yalnızca çekim eklerinin geldiği tespit edilmiştir. İsim türündeki kelime sayısının diğer türlerdeki kelime sayısından, ünlü ve ünsüz uyum kurallarına uyan kelime sayısının uymayan kelime sayısından daha yüksek olduğu görülmüştür.","PeriodicalId":306664,"journal":{"name":"Journal of Innovative Engineering and Natural Science","volume":"92 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141681744","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada, keten tohumu yağından NaOH’un katalizör olarak kullanıldığı transesterifikasyon prosesi ile metil ester ve etil ester üretimi ve çalışma parametreleri klasik yöntem yardımıyla optimize edilmiştir. Katalizör kütlesi (%0,4-1,0 wt. NaOH), alkol:yağ molar oranı (3:1–9:1), reaksiyon sıcaklığı (30–60°C) ve reaksiyon süresi (30–75 dakika) gibi biyodizel verimi üzerindeki değişkenlerin etkilerini belirlemek için toplam 26 deney tasarlanmıştır. Metil esterin üretimi için optimum koşullar %0,60 NaOH wt., 6:1 metanol/yağ molar oranı, 60 °C reaksiyon sıcaklığı ve 60 dakika reaksiyon sıcaklığında %92,16 biyodizel verimi elde edilirken, etil ester üretiminde ise en yüksek verim %0,60 NaOH wt., 8:1 etanol/yağ molar oranı, 30 °C reaksiyon sıcaklığı ve 60 dakika reaksiyon sıcaklığında %89.83 biyodizel verimi ile sağlanmıştır. Optimal koşullarda üretilen metil ester ve etil ester hacim bazında kendi aralarında harmanlanmıştır. Saf biyodizeller, karışım biyodizeller ve saf dizel yakıtın yoğunluk, kinematik viskozite ve ısıl değer gibi temel yakıt özellikleri ölçülmüştür. Karışımların yoğunluk, viskozite ve ısıl değerlerini tahmin etmek için genelleştirilmiş denklemler verilmiştir. Tüm karışımlar için yoğunluk, viskozite ve ısıl değerlerin ölçülen ve tahmin edilen değerleri arasında kayda değer bir uyum olduğu bulunmuştur. Sonuçlara göre, yakıt karışımındaki metil ester konsantrasyonunun artmasıyla karışımların yoğunluğu ve viskoziteleri artmış, etil ester konsantrasyonunun artmasıyla ise karışımların ısıl değerinin artış gösterdiği tespit edilmiştir. Keten tohumu yağından optimize edilen saf biyodizeller ve biyodizel karışımların bu özellikleri ASTM D6571 ve EN 14214 biyodizel standartlarını karşılamaktadır. Bu yakıtların dizel motorlar için nitelikli bir yakıt olarak kullanılabileceği ifade edilebilir.
{"title":"Keten tohumu yağından üretilen metil ve etil esterlerin harmanlanması ile edilen karışım biyodizellerin yoğunluk, kinematik viskozite ve ısıl değerlerinin karşılaştırılması","authors":"Volkan Aslan, Mehmet Karaca","doi":"10.61112/jiens.1470119","DOIUrl":"https://doi.org/10.61112/jiens.1470119","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, keten tohumu yağından NaOH’un katalizör olarak kullanıldığı transesterifikasyon prosesi ile metil ester ve etil ester üretimi ve çalışma parametreleri klasik yöntem yardımıyla optimize edilmiştir. Katalizör kütlesi (%0,4-1,0 wt. NaOH), alkol:yağ molar oranı (3:1–9:1), reaksiyon sıcaklığı (30–60°C) ve reaksiyon süresi (30–75 dakika) gibi biyodizel verimi üzerindeki değişkenlerin etkilerini belirlemek için toplam 26 deney tasarlanmıştır. Metil esterin üretimi için optimum koşullar %0,60 NaOH wt., 6:1 metanol/yağ molar oranı, 60 °C reaksiyon sıcaklığı ve 60 dakika reaksiyon sıcaklığında %92,16 biyodizel verimi elde edilirken, etil ester üretiminde ise en yüksek verim %0,60 NaOH wt., 8:1 etanol/yağ molar oranı, 30 °C reaksiyon sıcaklığı ve 60 dakika reaksiyon sıcaklığında %89.83 biyodizel verimi ile sağlanmıştır. Optimal koşullarda üretilen metil ester ve etil ester hacim bazında kendi aralarında harmanlanmıştır. Saf biyodizeller, karışım biyodizeller ve saf dizel yakıtın yoğunluk, kinematik viskozite ve ısıl değer gibi temel yakıt özellikleri ölçülmüştür. Karışımların yoğunluk, viskozite ve ısıl değerlerini tahmin etmek için genelleştirilmiş denklemler verilmiştir. Tüm karışımlar için yoğunluk, viskozite ve ısıl değerlerin ölçülen ve tahmin edilen değerleri arasında kayda değer bir uyum olduğu bulunmuştur. Sonuçlara göre, yakıt karışımındaki metil ester konsantrasyonunun artmasıyla karışımların yoğunluğu ve viskoziteleri artmış, etil ester konsantrasyonunun artmasıyla ise karışımların ısıl değerinin artış gösterdiği tespit edilmiştir. Keten tohumu yağından optimize edilen saf biyodizeller ve biyodizel karışımların bu özellikleri ASTM D6571 ve EN 14214 biyodizel standartlarını karşılamaktadır. Bu yakıtların dizel motorlar için nitelikli bir yakıt olarak kullanılabileceği ifade edilebilir.","PeriodicalId":306664,"journal":{"name":"Journal of Innovative Engineering and Natural Science","volume":"49 20","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141838161","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}