Ruh halleri, özneleri gündelik hayatta fazlasıyla etkilemektedir. Duygulara göre daha uzun süreli ve nesne eğilimli olmayan ruh halleri sinema filmleri için de oldukça önemli bir duygulanımsal sürecin parçasıdır. Son yıllarda ruh halleri ve sinema ilişkisine odaklanan pek çok araştırmacı için sinema filmlerinin estetik etkisi diğer ifade ile bedene yönelik söylemleri için ruh halleri oldukça önemli bir rol oynamaktadır. En genel ifadeyle, filmin duygulanımsal etkisinin yükseltilmesi, sahnelerde ortaya çıkarılması ve tasarlanan duyguların daha güçlü bir şekilde aktarılması adına ruh halleri kilit bir rol oynamaktadır. Diğer taraftan filmlerde çeşitli farklı estetik stratejilerle üretilen duyguların da ruh hallerinin devam etmesi ve güçlenmesi bağlamında önemli olduğu düşünülmektedir. Böylelikle ruh halleri ve duygular arasında bir sinema filmi içinde potansiyel olarak sınırsız düzeyde estetik strateji üretmek mümkün hale gelmektedir. Sinema filmlerinde ortak bir ruh halinin üretilmesi ise sinematik atmosferin tasarlanması ile ilgilidir. Bu çalışmanın amacı ruh halleri ve duyguların bir aradalığının estetik bir söylem olarak sinema yönetmenlerince nasıl kullanıldığına dair bir bakış açısı üretmek ve örneklendirmektir. Bu bağlamda çalışmada Smith’in “ruh hali ipucu yaklaşımı” temel alınarak fenomenolojik film inceleme yöntemi ile Derviş Zaim’in Tabutta Röveşata filmi incelenmiştir. İnceleme sonrasında yönetmenin kendi üslubu ile ruh halleri ve duyguları birlikte nasıl ürettiği ortaya koyulmuştur.
{"title":"The Production of Mood States in Motion Pictures and Their Effects on Affective Levels of Films: A Phenomenological Analysis of The Movie Tabutta Röveşata","authors":"Selcuk Ulutas, Serhat Koca","doi":"10.55004/tykhe.1336898","DOIUrl":"https://doi.org/10.55004/tykhe.1336898","url":null,"abstract":"Ruh halleri, özneleri gündelik hayatta fazlasıyla etkilemektedir. Duygulara göre daha uzun süreli ve nesne eğilimli olmayan ruh halleri sinema filmleri için de oldukça önemli bir duygulanımsal sürecin parçasıdır. Son yıllarda ruh halleri ve sinema ilişkisine odaklanan pek çok araştırmacı için sinema filmlerinin estetik etkisi diğer ifade ile bedene yönelik söylemleri için ruh halleri oldukça önemli bir rol oynamaktadır. En genel ifadeyle, filmin duygulanımsal etkisinin yükseltilmesi, sahnelerde ortaya çıkarılması ve tasarlanan duyguların daha güçlü bir şekilde aktarılması adına ruh halleri kilit bir rol oynamaktadır. Diğer taraftan filmlerde çeşitli farklı estetik stratejilerle üretilen duyguların da ruh hallerinin devam etmesi ve güçlenmesi bağlamında önemli olduğu düşünülmektedir. Böylelikle ruh halleri ve duygular arasında bir sinema filmi içinde potansiyel olarak sınırsız düzeyde estetik strateji üretmek mümkün hale gelmektedir. Sinema filmlerinde ortak bir ruh halinin üretilmesi ise sinematik atmosferin tasarlanması ile ilgilidir. Bu çalışmanın amacı ruh halleri ve duyguların bir aradalığının estetik bir söylem olarak sinema yönetmenlerince nasıl kullanıldığına dair bir bakış açısı üretmek ve örneklendirmektir. Bu bağlamda çalışmada Smith’in “ruh hali ipucu yaklaşımı” temel alınarak fenomenolojik film inceleme yöntemi ile Derviş Zaim’in Tabutta Röveşata filmi incelenmiştir. İnceleme sonrasında yönetmenin kendi üslubu ile ruh halleri ve duyguları birlikte nasıl ürettiği ortaya koyulmuştur.","PeriodicalId":326601,"journal":{"name":"Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"25 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139184814","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kentsel alanlar doğal olarak zaman içinde değişir ve gelişir, ancak genellikle ani müdahalelerle hızlandırılan dönüşüm süreçleri, bu alanların parçalanmasına yol açarak kentsel hafıza ve kimliğin kademeli olarak kaybolmasına neden olabilir. Tarihi anlamak ve geçmişi bugüne bağlamak için temel bir unsur olan hafıza, kültürel ve bireysel kimliklerin anlaşılmasında kritik bir rol oynar. Ancak, fotoğraflar veya nesneler gibi somut hatırlatıcılar az olduğunda hafızanın korunması zorlaşır. Bu zorluğun üstesinden gelmek için sanatçılar sıklıkla yaratıcı araçlara başvurmaktadır. Bu ifade biçimleri, belirli tarihi anlarla ve/veya olaylarla ilgili mesajlar iletmelerini ve izleyicilere belirli bir topluluk içindeki ortak geçmişlerini hatırlatmalarını sağlar. Dinamik ve erişilebilir doğalarıyla bilinen afiş tasarımları ve kolaj sanatı, kültürel hafızanın korunması ve yeniden canlandırılması için güçlü araçlar olarak kullanılmaktadır. Bu makale, afiş tasarımı ve kolaj sanatının kültürel hafıza yaratma ve kolektif mirası güçlendirme üzerindeki etkisini disiplinlerarası bir araştırma, tarihsel bağlam analizi ve açıklayıcı örnekler aracılığıyla incelemektedir. Kültürel afişin ve kolaj sanatının etkileşimini vurgulayan bu araştırma, hafıza, kültür ve kimliğin daha derinlemesine anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır. Afiş ve kolaj sanatının kültürel mirasın hatırlatılması ve yeniden hayal edilmesindeki faydasını incelemektedir. Nihayetinde bu çalışma, afiş ve kolaj sanatının yaratıcı kullanımı aracılığıyla ortak geçmişimizin farkındalığını zenginleştirmeyi amaçlamaktadır.
{"title":"Afiş ve Kolajın Kolektif Mirasın Güçlendirilmesi ve Kültürel Hafızanın Oluşturulmasındaki Rolü: Erken Cumhuriyet Dönemi Ankara Deneyimi","authors":"Deniz Yeşim TALUĞ DEMİRİZ","doi":"10.55004/tykhe.1374243","DOIUrl":"https://doi.org/10.55004/tykhe.1374243","url":null,"abstract":"Kentsel alanlar doğal olarak zaman içinde değişir ve gelişir, ancak genellikle ani müdahalelerle hızlandırılan dönüşüm süreçleri, bu alanların parçalanmasına yol açarak kentsel hafıza ve kimliğin kademeli olarak kaybolmasına neden olabilir. Tarihi anlamak ve geçmişi bugüne bağlamak için temel bir unsur olan hafıza, kültürel ve bireysel kimliklerin anlaşılmasında kritik bir rol oynar. Ancak, fotoğraflar veya nesneler gibi somut hatırlatıcılar az olduğunda hafızanın korunması zorlaşır. Bu zorluğun üstesinden gelmek için sanatçılar sıklıkla yaratıcı araçlara başvurmaktadır. Bu ifade biçimleri, belirli tarihi anlarla ve/veya olaylarla ilgili mesajlar iletmelerini ve izleyicilere belirli bir topluluk içindeki ortak geçmişlerini hatırlatmalarını sağlar. Dinamik ve erişilebilir doğalarıyla bilinen afiş tasarımları ve kolaj sanatı, kültürel hafızanın korunması ve yeniden canlandırılması için güçlü araçlar olarak kullanılmaktadır. Bu makale, afiş tasarımı ve kolaj sanatının kültürel hafıza yaratma ve kolektif mirası güçlendirme üzerindeki etkisini disiplinlerarası bir araştırma, tarihsel bağlam analizi ve açıklayıcı örnekler aracılığıyla incelemektedir. Kültürel afişin ve kolaj sanatının etkileşimini vurgulayan bu araştırma, hafıza, kültür ve kimliğin daha derinlemesine anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır. Afiş ve kolaj sanatının kültürel mirasın hatırlatılması ve yeniden hayal edilmesindeki faydasını incelemektedir. Nihayetinde bu çalışma, afiş ve kolaj sanatının yaratıcı kullanımı aracılığıyla ortak geçmişimizin farkındalığını zenginleştirmeyi amaçlamaktadır.","PeriodicalId":326601,"journal":{"name":"Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139210967","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
1970’lerden başlayarak uluslararası kurumların ekolojik sürdürülebilirliğe yapmış oldukları vurgu sanatçıların ilgisini çekmeye başlamıştır. Bu tarihten itibaren bazı sanatçılar, ekolojik sürdürülebilirlik konusuna eğilmiş; meseleyi çeşitli yollarla sanatsal çalışma ve projelerine dahil etmeye başlamışlardır. 1970’lerin başlarından itibaren sanatsal üretimlere başlayan ve ekolojik sanatın önemli isimleri arasına giren Newton Harrison ve Helen Mayer Harrison’ın çalışmalarının merkezinde de ekolojik sürdürülebilirliğin yer aldığı görülmektedir. Sanatçılar, ekolojik bozulmaya yönelik mevcut senaryolar ve geleceğe yönelik tahayyüllerin yer aldığı melez çalışmalar ortaya koymuşlardır. Araştırmada, Harrisonların çeşitli tarihlerde gerçekleştirmiş oldukları çalışmalar ele alınarak incelenecektir. Sanatçıların çalışmalarında ekolojik sürdürülebilirliğin bazen bir fikir olarak nasıl yer aldığı bazen de çalışmanın kendisinin sürdürülebilir süreçleri yansıtan deneyimsel ve ilişkisel bir alana nasıl dönüştüğü ortaya konulacaktır.
{"title":"Ekolojik Sürdürülebilirliğin Sanatsal Çalışmalara Yansıması: Newton ve Helen Mayer Harrison Örneği","authors":"Bayram Dağli, Şeniz Aksoy","doi":"10.55004/tykhe.1354165","DOIUrl":"https://doi.org/10.55004/tykhe.1354165","url":null,"abstract":"1970’lerden başlayarak uluslararası kurumların ekolojik sürdürülebilirliğe yapmış oldukları vurgu sanatçıların ilgisini çekmeye başlamıştır. Bu tarihten itibaren bazı sanatçılar, ekolojik sürdürülebilirlik konusuna eğilmiş; meseleyi çeşitli yollarla sanatsal çalışma ve projelerine dahil etmeye başlamışlardır. 1970’lerin başlarından itibaren sanatsal üretimlere başlayan ve ekolojik sanatın önemli isimleri arasına giren Newton Harrison ve Helen Mayer Harrison’ın çalışmalarının merkezinde de ekolojik sürdürülebilirliğin yer aldığı görülmektedir. Sanatçılar, ekolojik bozulmaya yönelik mevcut senaryolar ve geleceğe yönelik tahayyüllerin yer aldığı melez çalışmalar ortaya koymuşlardır. Araştırmada, Harrisonların çeşitli tarihlerde gerçekleştirmiş oldukları çalışmalar ele alınarak incelenecektir. Sanatçıların çalışmalarında ekolojik sürdürülebilirliğin bazen bir fikir olarak nasıl yer aldığı bazen de çalışmanın kendisinin sürdürülebilir süreçleri yansıtan deneyimsel ve ilişkisel bir alana nasıl dönüştüğü ortaya konulacaktır.","PeriodicalId":326601,"journal":{"name":"Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"44 7 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139220980","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Fransız antropolog Marc Auge, kolektif tarihin izlerini taşıyan ve toplumsal bağların kurulduğu antropolojik yerin dışında kalan alanları yok yerler (non-place) olarak tasnif etmektedir. Böylesi uzamlar geçiş, iletişim ve tüketim için geçici alanlardır. Yok yerin kullanıcısı yok yerlerde sözleşmeye dayalı bir ilişki içerisinde özerkliğini yitirerek herkesleşmekte ve kendisine yabancılaşmaktadır. Auge’nin üstmodernlik olarak bahsettiği dönüşüm sürecindeki bu yapılar Edward Hopper’ın çoğu resminde de göze çarpmaktadır. Makalenin amacı ‘yok yerler’ ve buraların kullanıcısı arasındaki bağlantıyı Hopper’ın resimleri üzerinden görünür kılmaktır. Araştırma sonucunda sanatçının resimlerinde otel lobisi, kafeler, sinema salonu, benzin istasyonu, tren kompartımanı gibi yerlerin Auge’nin bahsettiği ‘yok yerler’i imlediği görülmektedir. Sanatçının eserlerinde mekân olarak kişisel etkileşimin minimuma indirildiği, sadece tüketime davet eden böylesi yok yerleri seçmesiyle yok yerin kullanıcılarının da soğuk, mesafeli, monoton ilişkiler sürdürmesiyle paralellik göstermektedir. Hopper, resimlerinde bu hissizleşme ve duyarsızlaşmayı perçinleyen yok yerleri kullanılmasıyla izleyicide de aynı duyguyu tetiklemektedir. Bu anlamda makale Hopper’ın çalışmalarını anlamlandırmada Auge’nin yok yerler kavramı dikkate alınarak yeni bir bakış açısı sunmayı önermektedir
{"title":"Edward Hopper’ın resimlerinde yok yerler","authors":"Nazif Gür","doi":"10.55004/tykhe.1334341","DOIUrl":"https://doi.org/10.55004/tykhe.1334341","url":null,"abstract":"Fransız antropolog Marc Auge, kolektif tarihin izlerini taşıyan ve toplumsal bağların kurulduğu antropolojik yerin dışında kalan alanları yok yerler (non-place) olarak tasnif etmektedir. Böylesi uzamlar geçiş, iletişim ve tüketim için geçici alanlardır. Yok yerin kullanıcısı yok yerlerde sözleşmeye dayalı bir ilişki içerisinde özerkliğini yitirerek herkesleşmekte ve kendisine yabancılaşmaktadır. Auge’nin üstmodernlik olarak bahsettiği dönüşüm sürecindeki bu yapılar Edward Hopper’ın çoğu resminde de göze çarpmaktadır. Makalenin amacı ‘yok yerler’ ve buraların kullanıcısı arasındaki bağlantıyı Hopper’ın resimleri üzerinden görünür kılmaktır. Araştırma sonucunda sanatçının resimlerinde otel lobisi, kafeler, sinema salonu, benzin istasyonu, tren kompartımanı gibi yerlerin Auge’nin bahsettiği ‘yok yerler’i imlediği görülmektedir. Sanatçının eserlerinde mekân olarak kişisel etkileşimin minimuma indirildiği, sadece tüketime davet eden böylesi yok yerleri seçmesiyle yok yerin kullanıcılarının da soğuk, mesafeli, monoton ilişkiler sürdürmesiyle paralellik göstermektedir. Hopper, resimlerinde bu hissizleşme ve duyarsızlaşmayı perçinleyen yok yerleri kullanılmasıyla izleyicide de aynı duyguyu tetiklemektedir. Bu anlamda makale Hopper’ın çalışmalarını anlamlandırmada Auge’nin yok yerler kavramı dikkate alınarak yeni bir bakış açısı sunmayı önermektedir","PeriodicalId":326601,"journal":{"name":"Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"48 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139223043","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İnsanlar arası ilişkiler çemberinde yoğunlaşan sanat pratiklerinin değişimi izleyicinin daha çok hesaba katıldığı, iş birliğine dayalı deneyimler üzerine inşa edilen projelerle karşılık bulmaktadır. Kökleri fütüristlerin katılımcı sanatı muştuladığı jestlerden Dada’nın kabarelerine uzanan ve özellikle tarihsel avangardın mirası üzerine konumlanan sitüasyonistlerin eylem pratiği ve Fluxus’un deneysel etkinlikleriyle tanık olduğumuz katılımcı pratikler, günümüzde karşılıklı bir eylem alanı olarak mikro-ütopik ve oyunsu biçimde sunulan birer sanatsal projeye dönüşmektedir. İnsanlar arası deneyimlerin/ topluluk biçimlerinin üretildiği “karşılaşma ve ilişki keşfetme biçimlerine” bir diğer örnek ise eğitsel projelerdir. Romantizmden günümüze uzanan çizgide izleyicinin katılımcıya dönüştürülmesi ile eğitimde geleneksel öğrenci-öğretmen ilişkisinin yıkılarak katılımın bir yöntem olarak kullanılmasını birbiriyle örtüştüren pedagojik projeler, öğretmen-sanatçı/ izleyici-öğrenci ilişkisini katılımcı sanatın tarihçesi üzerine yeniden düşünmemizi sağlamaktadır. Sanatın ortak yaşama katkıda bulunma kapasitesine sahip olduğu inancında hareketle; bu araştırmada sanatın birlikte üretilip birlikte tüketildiği, her öğrencinin eşit yeterlilikte olduğu ve yaratıcılığın paylaşıldığı bir derslik hayali üzerine kurulu eğitsel projelerin izi sürülecektir. Bu bağlamda, eğitime ve sanata dair mevcut formların ve yasaların askıya alındığı, sanatsal pratiğin öğretimle birleştiği ve ortak bir mekân olarak bir dersliğin sanat yoluyla yeniden biçimlendirildiği örneklerin araştırılması amaçlanmaktadır.
{"title":"BRINGING LIFE TO A CLASSROOM AS A WORK OF ART","authors":"Veli Aras Yalçinkaya","doi":"10.55004/tykhe.1359991","DOIUrl":"https://doi.org/10.55004/tykhe.1359991","url":null,"abstract":"İnsanlar arası ilişkiler çemberinde yoğunlaşan sanat pratiklerinin değişimi izleyicinin daha çok hesaba katıldığı, iş birliğine dayalı deneyimler üzerine inşa edilen projelerle karşılık bulmaktadır. Kökleri fütüristlerin katılımcı sanatı muştuladığı jestlerden Dada’nın kabarelerine uzanan ve özellikle tarihsel avangardın mirası üzerine konumlanan sitüasyonistlerin eylem pratiği ve Fluxus’un deneysel etkinlikleriyle tanık olduğumuz katılımcı pratikler, günümüzde karşılıklı bir eylem alanı olarak mikro-ütopik ve oyunsu biçimde sunulan birer sanatsal projeye dönüşmektedir. İnsanlar arası deneyimlerin/ topluluk biçimlerinin üretildiği “karşılaşma ve ilişki keşfetme biçimlerine” bir diğer örnek ise eğitsel projelerdir. Romantizmden günümüze uzanan çizgide izleyicinin katılımcıya dönüştürülmesi ile eğitimde geleneksel öğrenci-öğretmen ilişkisinin yıkılarak katılımın bir yöntem olarak kullanılmasını birbiriyle örtüştüren pedagojik projeler, öğretmen-sanatçı/ izleyici-öğrenci ilişkisini katılımcı sanatın tarihçesi üzerine yeniden düşünmemizi sağlamaktadır. Sanatın ortak yaşama katkıda bulunma kapasitesine sahip olduğu inancında hareketle; bu araştırmada sanatın birlikte üretilip birlikte tüketildiği, her öğrencinin eşit yeterlilikte olduğu ve yaratıcılığın paylaşıldığı bir derslik hayali üzerine kurulu eğitsel projelerin izi sürülecektir. Bu bağlamda, eğitime ve sanata dair mevcut formların ve yasaların askıya alındığı, sanatsal pratiğin öğretimle birleştiği ve ortak bir mekân olarak bir dersliğin sanat yoluyla yeniden biçimlendirildiği örneklerin araştırılması amaçlanmaktadır.","PeriodicalId":326601,"journal":{"name":"Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"121 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139241006","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
1960’lı yıllarda Joseph Beuys ve dönemin öncü sanatçıları sanatı toplumsal anlamda daha katılımcı bir güç olarak kullanmışlardır. Bu dönemde sanatta değişen paradigmalarla çok sesli yeni söylemlerin ortaya çıktığı, sanatın rolü ve yöntemleri açısından hayatla daha ilişkisel ve içeriden bağlar kurulduğu görülmektedir. Bu perspektiften bakıldığında sanatçılar tarafından, aktivizmin eylem pratiği içerisinde de değerlendirilebilecek, toplumsal konulara dayalı işlerin üretildiği yeni bir zemin oluşmuştur. Günümüze gelindiğinde ise aktivizm ve sanat ilişkisinin ayrışan ve benzeşen yönleriyle çok kapsamlı ve geniş bir konu olduğu görülmektedir. Ama iklim krizi bağlamında Just Stop Oil hareketinin sanatı hedef almasıyla, bugün sanat ve aktivizm ilişkisi başka bir boyuta taşınmıştır. Bu nedenle bu çalışmanın konusu bu eylemi odağına alan bir çerçeve ile sınırlandırılmıştır. Çalışmada kavramsal ve tarihsel bir çerçeve sunulmakta ve örnekler incelenmektedir. Sonrasında ise iklim krizi bağlamında, sanat ve aktivizm ilişkisi üzerine bir değerlendirme sunulmaktadır.
{"title":"Just Stop Oil Eylemleri Bağlamında Sanatın Araçsallığı Ve Aktivizm İlişkisi","authors":"Fırat Engi̇n, Rıza Ozan Eroğlu","doi":"10.55004/tykhe.1353098","DOIUrl":"https://doi.org/10.55004/tykhe.1353098","url":null,"abstract":"1960’lı yıllarda Joseph Beuys ve dönemin öncü sanatçıları sanatı toplumsal anlamda daha katılımcı bir güç olarak kullanmışlardır. Bu dönemde sanatta değişen paradigmalarla çok sesli yeni söylemlerin ortaya çıktığı, sanatın rolü ve yöntemleri açısından hayatla daha ilişkisel ve içeriden bağlar kurulduğu görülmektedir. Bu perspektiften bakıldığında sanatçılar tarafından, aktivizmin eylem pratiği içerisinde de değerlendirilebilecek, toplumsal konulara dayalı işlerin üretildiği yeni bir zemin oluşmuştur. Günümüze gelindiğinde ise aktivizm ve sanat ilişkisinin ayrışan ve benzeşen yönleriyle çok kapsamlı ve geniş bir konu olduğu görülmektedir. Ama iklim krizi bağlamında Just Stop Oil hareketinin sanatı hedef almasıyla, bugün sanat ve aktivizm ilişkisi başka bir boyuta taşınmıştır. Bu nedenle bu çalışmanın konusu bu eylemi odağına alan bir çerçeve ile sınırlandırılmıştır. Çalışmada kavramsal ve tarihsel bir çerçeve sunulmakta ve örnekler incelenmektedir. Sonrasında ise iklim krizi bağlamında, sanat ve aktivizm ilişkisi üzerine bir değerlendirme sunulmaktadır.","PeriodicalId":326601,"journal":{"name":"Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"15 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139290347","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Anlatı biçimiyle öne çıkan çağdaş sinema sunduğu ve uyguladığı tekniklerle sinemaya yeni bir estetik boyut kazandırır. Filmsel zaman ve kronolojik zaman arasındaki ilişki anlatı sinemasında yeni bir yapı olarak yer almaktadır. Özellikle ön plana çıkan hikâyenin zamansallığı üzerindeki kronolojik ilişki ile klasik sinema anlayışının ötesine geçer. Doğrusal olmayan anlatılar ile parçalanmış bir anlatı sunarken zaman yaratımı ile sinema, modüler bir anlatı yapısına sahip olur. Bu açıdan değerlendirildiğinde epizodik anlatılar, çatallı anlatılar ve geleneksel olmayan anlatılar karmaşık bir film deneyimi sunmaktadır. Olay örgüsü ve anlatı arasındaki ilişki çağdaş sinemanın bu yönüyle klasik anlatı sinemasından ayrılmasını somutlaştırır. Klasik anlatının başı, ortası ve sonu olarak kurulan anlatı yapısı çağdaş anlatıda farklı bir yapı üzerinde düzenlenmektedir. Senaryo üzerindeki kronolojik değişimler anlatının farklı biçimlendirilmesine ve izleyicinin anlam arayışına neden olur. Hikâyenin bütünü üzerindeki zamansal değişimler, tekrarlayan görüntüler anlatıda uzamsal ve nedensel ilişki kurma çabasını da tetiklemektedir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde doğrusal olmayan bu anlatı biçimleri sinema algısında bölümlendirmeye yol açmaktadır. Bu çalışmada beş farklı yönetmen tarafından çekilen Anlat İstanbul (2005) filmi örneği üzerinde, zaman ve anlatı arasındaki ilişki incelenerek Türk sinemasında doğrusal olmayan zamansal biçim değişimi örnek çalışma olarak ortaya konulmuştur.
当代电影以其叙事形式脱颖而出,它所呈现和应用的技术为电影带来了新的美学维度。电影时间与编年时间的关系是叙事电影的一种新结构。它超越了对电影的经典理解,尤其是故事时间性上的时序关系。电影在以非线性叙事呈现碎片化叙事的同时,还以时间的创造形成了模块化的叙事结构。在这方面,插叙、分岔叙事和非传统叙事提供了复杂的电影体验。情节与叙事之间的关系体现了当代电影与经典叙事电影在这方面的区别。古典叙事的开头、中间和结尾的叙事结构在当代叙事中以不同的结构组织起来。剧本中时间顺序的变化导致叙事方式的不同和观众对意义的追寻。整个故事的时间变化和重复的画面促使人们努力在叙事中建立空间和因果关系。在此背景下进行评估时,这些非线性叙事形式会导致电影感知的分割。本研究以由五位不同导演拍摄的电影《Anlat İstanbul 》(2005 年)为例,探讨了时间与叙事之间的关系,并将土耳其电影中的非线性时间形式变化作为一个案例进行研究。
{"title":"Losing The Whole In Turkish Cinema: Segmentation In Cinema Perception “Anlat Istanbul”","authors":"Evren GÜNEVİ USLU","doi":"10.55004/tykhe.1347337","DOIUrl":"https://doi.org/10.55004/tykhe.1347337","url":null,"abstract":"Anlatı biçimiyle öne çıkan çağdaş sinema sunduğu ve uyguladığı tekniklerle sinemaya yeni bir estetik boyut kazandırır. Filmsel zaman ve kronolojik zaman arasındaki ilişki anlatı sinemasında yeni bir yapı olarak yer almaktadır. Özellikle ön plana çıkan hikâyenin zamansallığı üzerindeki kronolojik ilişki ile klasik sinema anlayışının ötesine geçer. Doğrusal olmayan anlatılar ile parçalanmış bir anlatı sunarken zaman yaratımı ile sinema, modüler bir anlatı yapısına sahip olur. Bu açıdan değerlendirildiğinde epizodik anlatılar, çatallı anlatılar ve geleneksel olmayan anlatılar karmaşık bir film deneyimi sunmaktadır. Olay örgüsü ve anlatı arasındaki ilişki çağdaş sinemanın bu yönüyle klasik anlatı sinemasından ayrılmasını somutlaştırır. Klasik anlatının başı, ortası ve sonu olarak kurulan anlatı yapısı çağdaş anlatıda farklı bir yapı üzerinde düzenlenmektedir. Senaryo üzerindeki kronolojik değişimler anlatının farklı biçimlendirilmesine ve izleyicinin anlam arayışına neden olur. Hikâyenin bütünü üzerindeki zamansal değişimler, tekrarlayan görüntüler anlatıda uzamsal ve nedensel ilişki kurma çabasını da tetiklemektedir. Bu bağlamda değerlendirildiğinde doğrusal olmayan bu anlatı biçimleri sinema algısında bölümlendirmeye yol açmaktadır. Bu çalışmada beş farklı yönetmen tarafından çekilen Anlat İstanbul (2005) filmi örneği üzerinde, zaman ve anlatı arasındaki ilişki incelenerek Türk sinemasında doğrusal olmayan zamansal biçim değişimi örnek çalışma olarak ortaya konulmuştur.","PeriodicalId":326601,"journal":{"name":"Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"99 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139313983","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Hikâye anlatım tekniklerinin değiştiği ve dönüştüğü dijital çağda, farklı platformlar aracılığıyla izleyicilerin davranış biçimleri anlatılarda kendilerine doğrudan yer bulmaya başlamıştır. Video oyunları ve sinematik evren doğrultusunda biçimlenen interaktif yapımlar, izleyicilerin anlatının parçası haline gelerek anlatıları deneyimlemelerine alternatif yollar sunmaktadır. Bu alternatif yolları kullanıcılarına sunan platformlardan biri olan Netflix-Türkiye, interaktivite amaçlanarak tasarlanmış arayüzler aracılığıyla izleme eylemini deneyime dönüştürmektedir. Çalışma kapsamında Netflix-Türkiye platformu üzerinde hâlihazırda izleyicilere sunulmakta olan üretim ve dağıtım yılları Temmuz 2017-Nisan 2023 tarihlerini kapsayan yapımlar incelenmiştir. Sunulan 22 interaktif içerik ele alınmış olup, içeriklerin özellikleri üzerine bir araştırma yapılmış, ardından ise grafik dillerini anlamak adına benzerlikler ve farklılıklar üzerine betimsel analiz yöntemi kullanılarak içeriklerin tümü incelenmiştir. Beraberinde içeriğin doğasına eşlik eden grafik ögelerin aydınlatılmasının amaçlandığı bu çalışmada, grafik ögelerin interaktiviteye ve anlatıya katkıları sorgulanmış olup, yapımlardan biri derinlemesine ele alınmıştır. İnteraktif filmlerde film grafikleri, izleyicilere, kendileri için oluşturulan çeşitli patikalar arasında gezinirken eşlik etmektedir. Bu ilişki kapsamında incelenen farklı türlerdeki içeriklerde, tasarımın izleyicinin eylemlerini destekleyen bir ortam ve güçlü-zayıf interaktivite deneyiminin oluşturulmasında etkin rolü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"Hikâye Tabanlı İnteraktif İçeriklerde Görsel Tasarım Dili","authors":"Kübra Canli, Semra Ay","doi":"10.55004/tykhe.1308815","DOIUrl":"https://doi.org/10.55004/tykhe.1308815","url":null,"abstract":"Hikâye anlatım tekniklerinin değiştiği ve dönüştüğü dijital çağda, farklı platformlar aracılığıyla izleyicilerin davranış biçimleri anlatılarda kendilerine doğrudan yer bulmaya başlamıştır. Video oyunları ve sinematik evren doğrultusunda biçimlenen interaktif yapımlar, izleyicilerin anlatının parçası haline gelerek anlatıları deneyimlemelerine alternatif yollar sunmaktadır. Bu alternatif yolları kullanıcılarına sunan platformlardan biri olan Netflix-Türkiye, interaktivite amaçlanarak tasarlanmış arayüzler aracılığıyla izleme eylemini deneyime dönüştürmektedir. Çalışma kapsamında Netflix-Türkiye platformu üzerinde hâlihazırda izleyicilere sunulmakta olan üretim ve dağıtım yılları Temmuz 2017-Nisan 2023 tarihlerini kapsayan yapımlar incelenmiştir. Sunulan 22 interaktif içerik ele alınmış olup, içeriklerin özellikleri üzerine bir araştırma yapılmış, ardından ise grafik dillerini anlamak adına benzerlikler ve farklılıklar üzerine betimsel analiz yöntemi kullanılarak içeriklerin tümü incelenmiştir. Beraberinde içeriğin doğasına eşlik eden grafik ögelerin aydınlatılmasının amaçlandığı bu çalışmada, grafik ögelerin interaktiviteye ve anlatıya katkıları sorgulanmış olup, yapımlardan biri derinlemesine ele alınmıştır. İnteraktif filmlerde film grafikleri, izleyicilere, kendileri için oluşturulan çeşitli patikalar arasında gezinirken eşlik etmektedir. Bu ilişki kapsamında incelenen farklı türlerdeki içeriklerde, tasarımın izleyicinin eylemlerini destekleyen bir ortam ve güçlü-zayıf interaktivite deneyiminin oluşturulmasında etkin rolü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":326601,"journal":{"name":"Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"88 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139321834","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sanat ve Tasarım alanlarındaki akademik araştırmalar, bir alanın gelişmesi ve ilerlemesinde uygulamalar kadar başat rol oynamaktadır. Medikal illüstrasyon da sanat ve bilim alanlarının kesişiminde yer alan interdisipliner bir alandır. Medikal illüstrasyona olan ilgi ve merakın, son dönemlerde Türkiye’de artmakta olduğu gözlemlenmiştir. Bu gözlem doğrultusunda, bu araştırmada, medikal illüstrasyon alanında yazılan lisansüstü tezlere yönelik bir çalışma yapılmıştır. Araştırmanın evreni olan YÖK Tez merkezinde konuyla ilintili anahtar sözcüklerle yapılan tarama sonucunda ulaşılan 17 tezin 16’sı yüksek lisans, biri doktora tezi örneklem olarak incelenmiştir. İnterdisipliner bir alanda bu tezlerle ilgili nicel veriler incelenmiş ve hangi bilim alanlarıyla ilişkilendirildikleri değerlendirilmiştir. Söz konusu tezlerle ilgili danışmanlar, jüri üyeleri ve araştırmacıların tamamı bu yeni ve gelişmekte olan alana katkı sunmaktadır. Türkiye’deki literatürde nispeten yeni sayılabilecek bu alanda lisansüstü çalışma yapan araştırmacıların, tezleri tamamlandıktan sonra ne oranda aynı alanda çalışmaya devam ettikleri incelenerek alana katkıları değerlendirilmiştir. Verilere dayalı yapılan analizler sonucunda, tıp ve sanat alanları arasında tam olarak bir interdisipliner çalışma sistemini kurulamadığı, söz konusu tezlerin büyük çoğunluğunun güzel sanatlar alanları altında yer bulduğu tespit edilmiştir. Yine de tıp ve sanat alanlarından eş danışmanlıkla yönetilen tezlerin de az da olsa varlığı saptanmıştır. Bu alanda yapılan doktora çalışmaları da arttıkça, alandan yetişmiş akademisyenlerle yetkinliği ve donanımının artacağı öngörülmektedir. Özellikle bünyesinde hem güzel sanatlar hem de tıp alanlarını barındıran üniversitelerde, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde kurulan yüksek lisans programı gibi başka programlar da yapılandırılabilecektir.
艺术和设计领域的学术研究在一个领域的发展和进步中发挥着重要作用,就像其应用一样。医学插图是一个艺术与科学交叉的跨学科领域。据观察,近来土耳其人对医学插图的兴趣和好奇心与日俱增。根据这一观察结果,本研究对医学插图领域的研究生论文进行了研究。在17篇论文中,16篇硕士论文和1篇博士论文被作为样本进行了研究。对这些跨学科领域论文的相关定量数据进行了分析,并对与之相关的科学领域进行了评估。与这些论文相关的所有导师、评委和研究人员都为这一新兴和发展中的领域做出了贡献。对这一领域所作贡献的评估,是通过考察在土耳其文献中相对较新的这一领域进行研究生学习的研究人员在完成论文后继续在同一领域工作的程度来进行的。根据数据进行分析的结果表明,医学和艺术领域之间的跨学科研究体系尚未完全建立,大多数相关论文都属于美术领域。不过,也发现了由医学和艺术领域的共同导师共同指导的论文,尽管数量较少。随着该领域博士生数量的增加,预计在该领域接受过培训的院士的能力和设备也会随之增加。萨姆松 Ondokuz Mayıs 大学设立的硕士课程等其他课程也可以构建,特别是在同时包含美术和医学领域的大学。
{"title":"TÜRKİYE’DE MEDİKAL İLLÜSTRASYON ALANINDA YAZILAN LİSANSÜSTÜ TEZLERE YÖNELİK BİR İÇERİK ANALİZİ","authors":"Elif SONGÜR DAĞ","doi":"10.55004/tykhe.1332065","DOIUrl":"https://doi.org/10.55004/tykhe.1332065","url":null,"abstract":"Sanat ve Tasarım alanlarındaki akademik araştırmalar, bir alanın gelişmesi ve ilerlemesinde uygulamalar kadar başat rol oynamaktadır. Medikal illüstrasyon da sanat ve bilim alanlarının kesişiminde yer alan interdisipliner bir alandır. Medikal illüstrasyona olan ilgi ve merakın, son dönemlerde Türkiye’de artmakta olduğu gözlemlenmiştir. Bu gözlem doğrultusunda, bu araştırmada, medikal illüstrasyon alanında yazılan lisansüstü tezlere yönelik bir çalışma yapılmıştır. Araştırmanın evreni olan YÖK Tez merkezinde konuyla ilintili anahtar sözcüklerle yapılan tarama sonucunda ulaşılan 17 tezin 16’sı yüksek lisans, biri doktora tezi örneklem olarak incelenmiştir. İnterdisipliner bir alanda bu tezlerle ilgili nicel veriler incelenmiş ve hangi bilim alanlarıyla ilişkilendirildikleri değerlendirilmiştir. Söz konusu tezlerle ilgili danışmanlar, jüri üyeleri ve araştırmacıların tamamı bu yeni ve gelişmekte olan alana katkı sunmaktadır. Türkiye’deki literatürde nispeten yeni sayılabilecek bu alanda lisansüstü çalışma yapan araştırmacıların, tezleri tamamlandıktan sonra ne oranda aynı alanda çalışmaya devam ettikleri incelenerek alana katkıları değerlendirilmiştir. Verilere dayalı yapılan analizler sonucunda, tıp ve sanat alanları arasında tam olarak bir interdisipliner çalışma sistemini kurulamadığı, söz konusu tezlerin büyük çoğunluğunun güzel sanatlar alanları altında yer bulduğu tespit edilmiştir. Yine de tıp ve sanat alanlarından eş danışmanlıkla yönetilen tezlerin de az da olsa varlığı saptanmıştır. Bu alanda yapılan doktora çalışmaları da arttıkça, alandan yetişmiş akademisyenlerle yetkinliği ve donanımının artacağı öngörülmektedir. Özellikle bünyesinde hem güzel sanatlar hem de tıp alanlarını barındıran üniversitelerde, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde kurulan yüksek lisans programı gibi başka programlar da yapılandırılabilecektir.","PeriodicalId":326601,"journal":{"name":"Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139323100","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Son yıllarda, dünyanın hemen her yerinde iklim krizi sebebiyle sıklıkla doğa felaketleri yaşanmaktadır. Bilim insanları tarafından Antroposen olarak adlandırılmaya başlanan bu yeni çağın sebebi olarak dünya kaynaklarını sınırsızca tüketen insan faaliyetleri gösterilmektedir. Bu yeni çağı anlamak ve geleceği hayal etmek adına ortaya çıkan düşünce biçimlerinden biri posthüman teoridir. Yeryüzüne izini bırakan insanın öznelliğini, failliğini ve insan-olmayanlar ile ilişkilerini sorgulayan bu teori, hümanizm ve insanmerkezciliği eleştirir, krizlerle baş edebilecek yeni bir etik fikrini ele alır. Bu makalede, Antroposen kavramına odaklanan, anlamını ve yöntemini posthümanizm ile ilişkili kuran sergi ve sanat eserleri araştırılmıştır. Güncel sanat alanını dönüştürmeye başlayan bu tartışmalar, sanatın da felaketler karşısında bir arayış içerisinde olduğunu göstermektedir.
{"title":"İKLİM KRİZİ ÇAĞINDA GÜNCEL SANAT EĞİLİMLERİ","authors":"Eda Geci̇kmez","doi":"10.55004/tykhe.1343532","DOIUrl":"https://doi.org/10.55004/tykhe.1343532","url":null,"abstract":"Son yıllarda, dünyanın hemen her yerinde iklim krizi sebebiyle sıklıkla doğa felaketleri yaşanmaktadır. Bilim insanları tarafından Antroposen olarak adlandırılmaya başlanan bu yeni çağın sebebi olarak dünya kaynaklarını sınırsızca tüketen insan faaliyetleri gösterilmektedir. Bu yeni çağı anlamak ve geleceği hayal etmek adına ortaya çıkan düşünce biçimlerinden biri posthüman teoridir. Yeryüzüne izini bırakan insanın öznelliğini, failliğini ve insan-olmayanlar ile ilişkilerini sorgulayan bu teori, hümanizm ve insanmerkezciliği eleştirir, krizlerle baş edebilecek yeni bir etik fikrini ele alır. Bu makalede, Antroposen kavramına odaklanan, anlamını ve yöntemini posthümanizm ile ilişkili kuran sergi ve sanat eserleri araştırılmıştır. Güncel sanat alanını dönüştürmeye başlayan bu tartışmalar, sanatın da felaketler karşısında bir arayış içerisinde olduğunu göstermektedir.","PeriodicalId":326601,"journal":{"name":"Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi","volume":"30 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139335367","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}