{"title":"IS SERONEGATIVE SJÖGREN S SYNDROME: AN OVERLOOKED ENTITY","authors":"E. Bodakçı, Esra ERPEK KARAOVA","doi":"10.48176/esmj.2024.157","DOIUrl":"https://doi.org/10.48176/esmj.2024.157","url":null,"abstract":"<jats:p xml:lang=\"tr\">-</jats:p>","PeriodicalId":348820,"journal":{"name":"Eskisehir Medical Journal, Eskisehir City Hospital","volume":"42 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140371620","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Gürkan Güner, Burcu Balam Doğu, M. Kılıç, M. C. Kızılarslanoğlu, H. Doğan Varan, Aykut Sağir, M. Halil, Fi̇li̇z Akbiyik, Mustafa Cankurtaran
Giriş: Galektin-3 (Gal-3), birçok biyolojik süreçte rol alan multifonksiyonel bir protein olup en önemli rolü akut ve kronik inflamasyondadır. İnflamasyon, ileri yaşta kognitif gerilemenin ve demansın gelişmesinde önemli bir role sahiptir. Bu çalışmanın amacı galektin-3’ün Alzheimer Hastalığı (AH) patogenezindeki inflamasyonun bir göstergesi olup olmadığının ve bir biyobelirteç olarak kullanılabilirliğinin araştırılmasıdır. Yöntemler: Çalışmaya, 44 Alzheimer hastası ve 44 normal kognitif fonksiyonlu olmak üzere toplam 88 hasta alınmıştır. Bilinen akut veya kronik infeksiyon tanısı olan, kronik inflamatuar hastalığı bulunan hastalar, kanser hastaları ve galektin-3 düzeyini etkileyen romatolojik hastalığı bulunan hastalar dışlanmıştır. Tüm hastalara kapsamlı geriatrik değerlendirme testleri ve nöropsikiyatrik testler uygulanmıştır. Serum galektin-3 düzeyleri ölçülmüştür. Bulgular: A nalizler sonucunda Alzheimer Hastalığı grubunun galektin-3 düzeyi, kontrol grubundan yüksek saptanmıştır. Ancak istatistiksel olarak anlamlı değildir. Global Detoriasyon Skalası (GDS) evrelemesine göre orta-şiddetli AH (GDS evre 6) grubundaki hastaların galektin-3 düzeyleri hafif-orta evredeki (GDS evre 4-5) hastalara göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde yüksek saptanmıştır. Galektin-3 düzeyi ile sayı menzili ileri (r = -0,216 P = 0,043) ve geri (r = -0,233 P = 0,029) testi arasında ters yönde, düşük kuvvette, istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon saptanmıştır. Sonuç: Bu çalışma, galektin-3’ün Alzheimer Hastalığı’nın patogenezinde inflamasyon ve oksidatif stres göstergesi olarak önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Bu ilişki Alzheimer Hastalığı’nın şiddeti ile ilişkili görünmektedir. Ancak, bu ilişkiyi netleştirmek için daha fazla ve daha kapsamlı prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır. Anahtar kelimeler: Alzheimer Hastalığı, Biyobelirteç, Galektin-3, İnflamasyon, Oksidatif stres
{"title":"GALECTIN-3, AN INDICATOR OF INFLAMMATION AND OXIDATION, IS LINKED WITH THE SEVERITY OF ALZHEIMER S DISEASE","authors":"Gürkan Güner, Burcu Balam Doğu, M. Kılıç, M. C. Kızılarslanoğlu, H. Doğan Varan, Aykut Sağir, M. Halil, Fi̇li̇z Akbiyik, Mustafa Cankurtaran","doi":"10.48176/esmj.2024.151","DOIUrl":"https://doi.org/10.48176/esmj.2024.151","url":null,"abstract":"Giriş: Galektin-3 (Gal-3), birçok biyolojik süreçte rol alan multifonksiyonel\u0000bir protein olup en önemli rolü akut ve kronik inflamasyondadır.\u0000İnflamasyon, ileri yaşta kognitif gerilemenin ve demansın gelişmesinde\u0000önemli bir role sahiptir. Bu çalışmanın amacı galektin-3’ün Alzheimer\u0000Hastalığı (AH) patogenezindeki inflamasyonun bir göstergesi olup\u0000olmadığının ve bir biyobelirteç olarak kullanılabilirliğinin araştırılmasıdır.\u0000Yöntemler: Çalışmaya, 44 Alzheimer hastası ve 44 normal kognitif\u0000fonksiyonlu olmak üzere toplam 88 hasta alınmıştır. Bilinen akut veya\u0000kronik infeksiyon tanısı olan, kronik inflamatuar hastalığı bulunan\u0000hastalar, kanser hastaları ve galektin-3 düzeyini etkileyen romatolojik\u0000hastalığı bulunan hastalar dışlanmıştır. Tüm hastalara kapsamlı\u0000geriatrik değerlendirme testleri ve nöropsikiyatrik testler uygulanmıştır.\u0000Serum galektin-3 düzeyleri ölçülmüştür.\u0000Bulgular: A nalizler sonucunda Alzheimer Hastalığı grubunun\u0000galektin-3 düzeyi, kontrol grubundan yüksek saptanmıştır. Ancak\u0000istatistiksel olarak anlamlı değildir. Global Detoriasyon Skalası (GDS)\u0000evrelemesine göre orta-şiddetli AH (GDS evre 6) grubundaki hastaların\u0000galektin-3 düzeyleri hafif-orta evredeki (GDS evre 4-5) hastalara göre\u0000istatistiksel olarak anlamlı şekilde yüksek saptanmıştır. Galektin-3\u0000düzeyi ile sayı menzili ileri (r = -0,216 P = 0,043) ve geri (r = -0,233 P\u0000= 0,029) testi arasında ters yönde, düşük kuvvette, istatistiksel olarak\u0000anlamlı bir korelasyon saptanmıştır.\u0000Sonuç: Bu çalışma, galektin-3’ün Alzheimer Hastalığı’nın\u0000patogenezinde inflamasyon ve oksidatif stres göstergesi olarak önemli\u0000bir rol oynadığını göstermektedir. Bu ilişki Alzheimer Hastalığı’nın\u0000şiddeti ile ilişkili görünmektedir. Ancak, bu ilişkiyi netleştirmek için daha\u0000fazla ve daha kapsamlı prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.\u0000Anahtar kelimeler: Alzheimer Hastalığı, Biyobelirteç, Galektin-3,\u0000İnflamasyon, Oksidatif stres","PeriodicalId":348820,"journal":{"name":"Eskisehir Medical Journal, Eskisehir City Hospital","volume":"117 51","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140370050","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"ALZHEİMER DEMANSIYLA İLİŞKİLİ AJİTASYONUN TEDAVİSİNDE FDA ONAYLI İLK ve TEK İLAÇ: BREXPİPRAZOL","authors":"Doğan Dönmez","doi":"10.48176/esmj.2024.156","DOIUrl":"https://doi.org/10.48176/esmj.2024.156","url":null,"abstract":"<jats:p xml:lang=\"tr\">-</jats:p>","PeriodicalId":348820,"journal":{"name":"Eskisehir Medical Journal, Eskisehir City Hospital","volume":"23 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140372210","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
R. Mercan, Di̇lara BULUT GÖKTEN, Fatma YÜMÜN KAVAK
Giriş: Eklem hipermobilitesi, sık görülen bir fiziksel özelliktir. Benign eklem hipermobilite sendromu (BEHS) tek başına olabileceği gibi, müsküloskeletal ağrı ile birlikte veya kompleks fenotiplerin bir parçası olarak görülebilmektedir. Romatizmal hastalıklarda eklem laksiteleri yıllar içerisinde bazı çalışmalarda araştırılmıştır. Lupus tanılı hastaların vücut yapılarında görülen değişiklikler konusunda literatürde çalışmalar bulunmaktadır. Beighton skoru, lupus sürecinde görülen manifestasyonlardan etkilenmez ancak bu skorlama lupus semptomlarını da içermektedir. Bu nedenle skorlama ve lupus arasındaki ilişki kafa karıştırıcı olabilmektedir. Bu çalışmadaki amaç romatoloji polikliniğimizde takipli lupus tanılı hastaların hipermobilite sıklığını ortaya koymaktır. Yöntemler: Bu çalışmada, romatoloji polikliniğine 01.04.2023- 01.10.2023 tarihleri arasında başvurmuş 40 sistemik lupus eritematozus (SLE) tanılı hastanın dosyaları retrospektif olarak incelenmiştir. Retrospektif olarak incelenen dosyalardan, hastaların hipermobilitelerini gösteren Beighton skorları kaydedilmiştir. Bulgular: İncelememiz sonucunda hasta grubumuzun 20’sinin (%50) Beighton skorlarının dört ve üzeri olduğunu tespit ettik ve bu hastaları hipermobil olarak sınıflandırdık. Hastaları hipermobil olanlar ve olmayanlar olarak iki gruba ayırıp eklem ağrısı ve artrit yönünden baktığımızda, hipermobil olan yirmi kişinin dokuzunda (%45), hipermobil olmayan yirmi kişinin dördünde (%20) müsküloskeletal şikayet tespit ettik. Sonuç: Sonuç olarak, hipermobilite spektrum bozuklukları, ciddi müsküloskeletal ağrıya neden olabilmektedir. Bu durum ise sistemik lupus eritematozus seyrinde hastalığın oluşturduğu artralji, müsküler ağrı veya artritle karışabilmektedir. Bu durum ise klinisyenlerce hastalığın remisyona girmemesi olarak algılanabilir ve immünsüpresif tedavi verilmesi veya tedavide basamak artırılmasıyla sonuçlanabilir. Bu nedenle lupus seyrinde eşlik edebilen hipermobilitenin ayrıntılı şekilde incelenmesi gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Beighton skoru, hipermobilite, sistemik lupus eritematozus
{"title":"SİSTEMİK LUPUS ERİTEMATOZUS TANILI HASTALARDA HİPERMOBİLİTE SIKLIĞI VE BU HASTALARIN DEMOGRAFİK, KLİNİK ÖZELLİKLERİ","authors":"R. Mercan, Di̇lara BULUT GÖKTEN, Fatma YÜMÜN KAVAK","doi":"10.48176/esmj.2024.154","DOIUrl":"https://doi.org/10.48176/esmj.2024.154","url":null,"abstract":"Giriş: Eklem hipermobilitesi, sık görülen bir fiziksel özelliktir.\u0000Benign eklem hipermobilite sendromu (BEHS) tek başına olabileceği\u0000gibi, müsküloskeletal ağrı ile birlikte veya kompleks fenotiplerin bir\u0000parçası olarak görülebilmektedir. Romatizmal hastalıklarda eklem\u0000laksiteleri yıllar içerisinde bazı çalışmalarda araştırılmıştır. Lupus\u0000tanılı hastaların vücut yapılarında görülen değişiklikler konusunda\u0000literatürde çalışmalar bulunmaktadır. Beighton skoru, lupus sürecinde\u0000görülen manifestasyonlardan etkilenmez ancak bu skorlama lupus\u0000semptomlarını da içermektedir. Bu nedenle skorlama ve lupus\u0000arasındaki ilişki kafa karıştırıcı olabilmektedir. Bu çalışmadaki amaç\u0000romatoloji polikliniğimizde takipli lupus tanılı hastaların hipermobilite\u0000sıklığını ortaya koymaktır.\u0000Yöntemler: Bu çalışmada, romatoloji polikliniğine 01.04.2023-\u000001.10.2023 tarihleri arasında başvurmuş 40 sistemik lupus\u0000eritematozus (SLE) tanılı hastanın dosyaları retrospektif olarak\u0000incelenmiştir. Retrospektif olarak incelenen dosyalardan, hastaların\u0000hipermobilitelerini gösteren Beighton skorları kaydedilmiştir.\u0000Bulgular: İncelememiz sonucunda hasta grubumuzun 20’sinin\u0000(%50) Beighton skorlarının dört ve üzeri olduğunu tespit ettik ve bu\u0000hastaları hipermobil olarak sınıflandırdık. Hastaları hipermobil olanlar\u0000ve olmayanlar olarak iki gruba ayırıp eklem ağrısı ve artrit yönünden\u0000baktığımızda, hipermobil olan yirmi kişinin dokuzunda (%45),\u0000hipermobil olmayan yirmi kişinin dördünde (%20) müsküloskeletal\u0000şikayet tespit ettik.\u0000Sonuç: Sonuç olarak, hipermobilite spektrum bozuklukları, ciddi\u0000müsküloskeletal ağrıya neden olabilmektedir. Bu durum ise sistemik\u0000lupus eritematozus seyrinde hastalığın oluşturduğu artralji, müsküler\u0000ağrı veya artritle karışabilmektedir. Bu durum ise klinisyenlerce\u0000hastalığın remisyona girmemesi olarak algılanabilir ve immünsüpresif\u0000tedavi verilmesi veya tedavide basamak artırılmasıyla sonuçlanabilir.\u0000Bu nedenle lupus seyrinde eşlik edebilen hipermobilitenin ayrıntılı\u0000şekilde incelenmesi gerekmektedir.\u0000Anahtar Kelimeler: Beighton skoru, hipermobilite, sistemik lupus\u0000eritematozus","PeriodicalId":348820,"journal":{"name":"Eskisehir Medical Journal, Eskisehir City Hospital","volume":"107 21","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140370582","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yeli̇z Kaya, V. Y. Tokgöz, Esi̇n Dalyan, Hüseyi̇n Mete Tanir
Giriş: Kafein günümüzde tüm dünyada yaygın olarak kullanılan bir bileşendir, ancak gebelik sırasında kafein tüketiminin doğum ve çocukluk üzerindeki etkisi belirsiz bir konu olmuştur. Bu nedenle, bu çalışmada gebeliğin trimesterleri boyunca kafein alım alışkanlıklarını incelemeyi ve kafein düzeylerinin yenidoğan sağlığı üzerindeki etkilerini analiz etmeyi amaçladık. Yöntemler: Çalışmaya 42 kadın dahil edildi. Sosyo-demografik Özellikleri Değerlendirme Anketi ilk görüşmede dolduruldu ve aynı görüşme sırasında; Günlük Kafein Alım Düzeyleri Değerlendirme Formu belirlenen hafta ve günlerde güncellenmek üzere verildi. Doğum Bilgi Formu, doğum olduktan ve annelerin dosyaları incelendikten sonra doldurulmuştur. Bulgular: Günlük kafein alım düzeyleri gebelik öncesi ortalama 509,8±353,2 mg ve gebelik süresince ortalama 193,7±116,5 mg idi. Herhangi bir sosyo-demografik bulgu ile gebelik öncesi dönem de dahil olmak üzere gebelik döneminin herhangi bir dönemindeki ortalama kafein alımı arasında bir korelasyon bulunmamıştır. Ayrıca, gebeliğin trimesterlerinde kafein alımı arttıkça doğum ağırlığı, boyu ile 1. ve 5. dakika Apgar skorunun azaldığı bulunmuştur. Sonuç: Standart yöntemler kullanılarak yapılacak daha fazla çalışma ve bu çalışmaların meta-analizi, kafein ile gebelik sonuçları, yenidoğan ve çocuk sağlığı arasındaki ilişkinin keşfedilmesine yardımcı olabilir. Anahtar Kelimeler: Kafein, tüketim, gebelik, yenidoğan, hemşirelik
{"title":"THE EFFECT OF CAFFEINE INTAKE LEVELS DURING PREGNANCY ON NEWBORN HEALTH","authors":"Yeli̇z Kaya, V. Y. Tokgöz, Esi̇n Dalyan, Hüseyi̇n Mete Tanir","doi":"10.48176/esmj.2024.158","DOIUrl":"https://doi.org/10.48176/esmj.2024.158","url":null,"abstract":"Giriş: Kafein günümüzde tüm dünyada yaygın olarak kullanılan\u0000bir bileşendir, ancak gebelik sırasında kafein tüketiminin doğum ve\u0000çocukluk üzerindeki etkisi belirsiz bir konu olmuştur. Bu nedenle, bu\u0000çalışmada gebeliğin trimesterleri boyunca kafein alım alışkanlıklarını\u0000incelemeyi ve kafein düzeylerinin yenidoğan sağlığı üzerindeki\u0000etkilerini analiz etmeyi amaçladık.\u0000Yöntemler: Çalışmaya 42 kadın dahil edildi. Sosyo-demografik\u0000Özellikleri Değerlendirme Anketi ilk görüşmede dolduruldu ve aynı\u0000görüşme sırasında; Günlük Kafein Alım Düzeyleri Değerlendirme\u0000Formu belirlenen hafta ve günlerde güncellenmek üzere verildi.\u0000Doğum Bilgi Formu, doğum olduktan ve annelerin dosyaları\u0000incelendikten sonra doldurulmuştur.\u0000Bulgular: Günlük kafein alım düzeyleri gebelik öncesi ortalama\u0000509,8±353,2 mg ve gebelik süresince ortalama 193,7±116,5 mg\u0000idi. Herhangi bir sosyo-demografik bulgu ile gebelik öncesi dönem\u0000de dahil olmak üzere gebelik döneminin herhangi bir dönemindeki\u0000ortalama kafein alımı arasında bir korelasyon bulunmamıştır. Ayrıca,\u0000gebeliğin trimesterlerinde kafein alımı arttıkça doğum ağırlığı, boyu\u0000ile 1. ve 5. dakika Apgar skorunun azaldığı bulunmuştur.\u0000Sonuç: Standart yöntemler kullanılarak yapılacak daha fazla\u0000çalışma ve bu çalışmaların meta-analizi, kafein ile gebelik sonuçları,\u0000yenidoğan ve çocuk sağlığı arasındaki ilişkinin keşfedilmesine\u0000yardımcı olabilir.\u0000Anahtar Kelimeler: Kafein, tüketim, gebelik, yenidoğan,\u0000hemşirelik","PeriodicalId":348820,"journal":{"name":"Eskisehir Medical Journal, Eskisehir City Hospital","volume":"142 39","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140369146","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mehmet Sait Özsoy, M. Acar, Furkan Kiliç, H. Baysal, Fatih Büyüker, M. Sermet, Özgür Ekinci, O. Alımoglu
Giriş: Gastrik polipler çoğunlukla asemptomatiktir, özofagogastroduodenoskopide rastlantısal olarak görülür ve çoğunlukla benign lezyonlardır. Kolon poliplerinden daha az görülürler ve daha düşük malign potansiyele sahiptirler. Tedavi planlamasının ana belirleyicisi polibin histopatolojik özellikleridir. Bu çalışmada, endoskopi ünitemizde saptanan gastrik poliplerin sıklığını, yaş, cinsiyet ve lokalizasyon dağılımını, histopatolojik özelliklerini, Helicobacter pylori (HP) ile ilişkisini ve intestinal metaplazi (İM) varlığını retrospektif olarak araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Ocak 2017 ile Ocak 2022 tarihleri arasında özofagogastroduodenoskopi yapılan 4004 hastanın endoskopi raporları retrospektif olarak incelendi. Histopatolojik polip saptanan 67 hastanın verileri değerlendirildi. Hastaların yaş, cinsiyet, endoskopik muayene bulguları ve histopatolojik verileri hastane kayıtlarından elde edildi ve retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: İncelenen 4004 hastadan, 67(%1,67) kişide örneklenen lezyonlar histopatolojik olarak polip olarak değerlendirildi. Polip saptanan hastaların 41’i (%61,19) kadın ve 26’sı (%38,81) erkekti. Hastaların ortalama yaşı 60,28 (38-87) idi. Ortalama polip çapı 7,40 (3-60) mm idi. HP 58 hastanın 18’inde (%32,14) pozitifti. IM 56 hastanın 9’unda (%16,07) pozitifti. Bu hastaların 6’sında (%66,67) HP birlikteliği mevcuttu. Sonuç: Özofagogastroduodenoskopide polip saptandığında biyopsi veya polipektomi yapılması, mide rezeksiyonlarında ise spesmende saptanan lezyonların histopatolojik olarak değerlendirilmesi önemlidir. Bu değerlendirmenin olası malignitelerin tespitine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Malignite gelişme olasılığı nedeniyle polip saptanan hastaların HP ve IM varlığının araştırılmasının erken tanı ve tedaviye katkı sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Gastrik polipler, Helicobacter pylori, İntestinal metaplazi, malignite
{"title":"GASTRIC POLYPS: A RETROSPECTIVE ANALYSIS OF 5-YEAR SINGLE CENTER RESULTS","authors":"Mehmet Sait Özsoy, M. Acar, Furkan Kiliç, H. Baysal, Fatih Büyüker, M. Sermet, Özgür Ekinci, O. Alımoglu","doi":"10.48176/esmj.2024.153","DOIUrl":"https://doi.org/10.48176/esmj.2024.153","url":null,"abstract":"Giriş: Gastrik polipler çoğunlukla asemptomatiktir,\u0000özofagogastroduodenoskopide rastlantısal olarak görülür ve\u0000çoğunlukla benign lezyonlardır. Kolon poliplerinden daha az\u0000görülürler ve daha düşük malign potansiyele sahiptirler. Tedavi\u0000planlamasının ana belirleyicisi polibin histopatolojik özellikleridir. Bu\u0000çalışmada, endoskopi ünitemizde saptanan gastrik poliplerin sıklığını,\u0000yaş, cinsiyet ve lokalizasyon dağılımını, histopatolojik özelliklerini,\u0000Helicobacter pylori (HP) ile ilişkisini ve intestinal metaplazi (İM)\u0000varlığını retrospektif olarak araştırmayı amaçladık.\u0000Yöntemler: Ocak 2017 ile Ocak 2022 tarihleri arasında\u0000özofagogastroduodenoskopi yapılan 4004 hastanın endoskopi\u0000raporları retrospektif olarak incelendi. Histopatolojik polip saptanan\u000067 hastanın verileri değerlendirildi. Hastaların yaş, cinsiyet,\u0000endoskopik muayene bulguları ve histopatolojik verileri hastane\u0000kayıtlarından elde edildi ve retrospektif olarak değerlendirildi.\u0000Bulgular: İncelenen 4004 hastadan, 67(%1,67) kişide örneklenen\u0000lezyonlar histopatolojik olarak polip olarak değerlendirildi. Polip\u0000saptanan hastaların 41’i (%61,19) kadın ve 26’sı (%38,81) erkekti.\u0000Hastaların ortalama yaşı 60,28 (38-87) idi. Ortalama polip çapı\u00007,40 (3-60) mm idi. HP 58 hastanın 18’inde (%32,14) pozitifti. IM 56\u0000hastanın 9’unda (%16,07) pozitifti. Bu hastaların 6’sında (%66,67)\u0000HP birlikteliği mevcuttu.\u0000Sonuç: Özofagogastroduodenoskopide polip saptandığında\u0000biyopsi veya polipektomi yapılması, mide rezeksiyonlarında\u0000ise spesmende saptanan lezyonların histopatolojik olarak\u0000değerlendirilmesi önemlidir. Bu değerlendirmenin olası malignitelerin\u0000tespitine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Malignite gelişme\u0000olasılığı nedeniyle polip saptanan hastaların HP ve IM varlığının\u0000araştırılmasının erken tanı ve tedaviye katkı sağlayacaktır.\u0000Anahtar Kelimeler: Gastrik polipler, Helicobacter pylori, İntestinal\u0000metaplazi, malignite","PeriodicalId":348820,"journal":{"name":"Eskisehir Medical Journal, Eskisehir City Hospital","volume":"133 16","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140369834","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Giriş: İdyopatik Parkinson Hastalığı (İPH)’nda hastalığın şiddeti artıkça uyku bozuklukları, gündüz aşırı uyku hali gibi ek sorunlar karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca depresyon varlığı parkinson hastalarının yaşam kalitesini kötü etkilemektedir. Çalışmamızda İPH’ ın ileri evrelerinde uyku bozuklukları ile gündüz uykululuk hali ve bunun depresyonla ilişkisini göstermeyi amaçladık. Yöntemler: Çalışma Mart 2012 ve Temmuz 2013 tarihleri arasında kesitsel araştırma yöntemiyle inceleme amaçlanarak, Nöroloji Ana Bilim Dalı Hareket Bozuklukları Polikliniği’ ne başvuran, İPH tanısı alan 42 hasta ve 48 sağlıklı birey çalışmaya alındı. İPH grubunda Hoehn&Yahr (H&Y) Değerlendirme Skalaları ile hastalık derecelendirildi. Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeği (HAM-D) ile depresyon değerlendirmesi yapıldı. İPH ve kontrol grubuna gece uykusu ve gündüz uyuklamalarının değerlendirildiği Parkinson Hastalığı Uyku Ölçeği (PHUÖ), gündüz uykululuğunun değerlendirildiği Epworth Uykululuk Ölçeği (EUÖ) uygulandı. Hastaların yaş, cinsiyet, medeni durumları değerlendirildi ve kontrol grubu ile karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan İPH’ ın EUÖ skoru arttıkça PHUÖ skorunda anlamlı düzeyde azalma gerçekleşmektedir ve bu artışın derecesi güçlü bir düzeydedir (r=-0,615; p=0,000). EUÖ arttıkça HAM-D skorunda anlamlı düzeyde artış gerçekleşmektedir ve bu artışın derecesi orta düzeydedir (r=0,388; p=0,000). PHUÖ değeri arttıkça, Hamilton ve Hoehn-Yahr değerinde anlamlı düzeyde azalma gösterdiği belirlenmiştir ve bu ilişkinin dereceleri güçlüdür. (Hamilton için r=-0,569 p=0,000; Hoehn-Yahr için r=-0,63 p=0,000). H&Y değeri arttıkça HAM-D skorunda anlamlı artış gözlenmektedir (r=0,422; p=0,005). Sonuç: Parkinson Hastalığının genel değerlendirmesi ve tedaviye yaklaşımında uyku bozukluğu önemli bir parametre olabilir. Ayrıca Parkinson hastalarında depresyon, hekimler tarafından aktif olarak sorgulanması ve saptandığında mutlaka tedavi edilmesi gereken bir ruhsal sorundur. Anahtar Kelimeler: Parkinson hastalığı, depresyon, uyku bozuklukları
{"title":"EVALUATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN SLEEP DISORDERS AND DEPRESSION IN PARKINSON S DISEASE","authors":"Mustafa Şen, S. Di̇ki̇ci̇","doi":"10.48176/esmj.2024.152","DOIUrl":"https://doi.org/10.48176/esmj.2024.152","url":null,"abstract":"Giriş: İdyopatik Parkinson Hastalığı (İPH)’nda hastalığın şiddeti\u0000artıkça uyku bozuklukları, gündüz aşırı uyku hali gibi ek sorunlar\u0000karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca depresyon varlığı parkinson\u0000hastalarının yaşam kalitesini kötü etkilemektedir. Çalışmamızda İPH’\u0000ın ileri evrelerinde uyku bozuklukları ile gündüz uykululuk hali ve\u0000bunun depresyonla ilişkisini göstermeyi amaçladık.\u0000Yöntemler: Çalışma Mart 2012 ve Temmuz 2013 tarihleri\u0000arasında kesitsel araştırma yöntemiyle inceleme amaçlanarak,\u0000Nöroloji Ana Bilim Dalı Hareket Bozuklukları Polikliniği’ ne başvuran,\u0000İPH tanısı alan 42 hasta ve 48 sağlıklı birey çalışmaya alındı. İPH\u0000grubunda Hoehn&Yahr (H&Y) Değerlendirme Skalaları ile hastalık\u0000derecelendirildi. Hamilton Depresyon Değerlendirme Ölçeği (HAM-D)\u0000ile depresyon değerlendirmesi yapıldı. İPH ve kontrol grubuna gece\u0000uykusu ve gündüz uyuklamalarının değerlendirildiği Parkinson\u0000Hastalığı Uyku Ölçeği (PHUÖ), gündüz uykululuğunun değerlendirildiği\u0000Epworth Uykululuk Ölçeği (EUÖ) uygulandı. Hastaların yaş, cinsiyet,\u0000medeni durumları değerlendirildi ve kontrol grubu ile karşılaştırıldı.\u0000Bulgular: Çalışmaya alınan İPH’ ın EUÖ skoru arttıkça PHUÖ\u0000skorunda anlamlı düzeyde azalma gerçekleşmektedir ve bu artışın\u0000derecesi güçlü bir düzeydedir (r=-0,615; p=0,000). EUÖ arttıkça\u0000HAM-D skorunda anlamlı düzeyde artış gerçekleşmektedir ve bu\u0000artışın derecesi orta düzeydedir (r=0,388; p=0,000). PHUÖ değeri\u0000arttıkça, Hamilton ve Hoehn-Yahr değerinde anlamlı düzeyde azalma\u0000gösterdiği belirlenmiştir ve bu ilişkinin dereceleri güçlüdür. (Hamilton\u0000için r=-0,569 p=0,000; Hoehn-Yahr için r=-0,63 p=0,000). H&Y değeri\u0000arttıkça HAM-D skorunda anlamlı artış gözlenmektedir (r=0,422;\u0000p=0,005).\u0000Sonuç: Parkinson Hastalığının genel değerlendirmesi ve tedaviye\u0000yaklaşımında uyku bozukluğu önemli bir parametre olabilir. Ayrıca\u0000Parkinson hastalarında depresyon, hekimler tarafından aktif olarak\u0000sorgulanması ve saptandığında mutlaka tedavi edilmesi gereken bir\u0000ruhsal sorundur.\u0000Anahtar Kelimeler: Parkinson hastalığı, depresyon, uyku\u0000bozuklukları","PeriodicalId":348820,"journal":{"name":"Eskisehir Medical Journal, Eskisehir City Hospital","volume":"104 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140370752","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
KKKA viral hemorojik ateş grubunda yer alan, akut seyirli, bulaşıcı ve mortal bir hastalıktır. Tanı konulması gecikmesi durumunda hasta ile yakın teması olan sağlık çalışanları için ciddi risk taşımaktadır. Bu olgu sunumuyla, atipik seyir nedeniyle geç tanı aldığından hasta ile yakın temas kuran sağlık personelinin ribavirin profilaksisi almak durumunda kaldığı bir KKKA olgusunu sunarak bu konudaki farkındalığı arttırmak amaçlanmıştır.
{"title":"BİR SAĞLIK ÇALIŞANI KABUSU: GEÇ TANI ALAN KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ OLGUSU","authors":"Mehmet Veysel Coşkun, M. Öztürk, Y. Özdemi̇r","doi":"10.48176/esmj.2024.155","DOIUrl":"https://doi.org/10.48176/esmj.2024.155","url":null,"abstract":"KKKA viral hemorojik ateş grubunda yer alan, akut seyirli, bulaşıcı\u0000ve mortal bir hastalıktır. Tanı konulması gecikmesi durumunda hasta ile\u0000yakın teması olan sağlık çalışanları için ciddi risk taşımaktadır. Bu olgu\u0000sunumuyla, atipik seyir nedeniyle geç tanı aldığından hasta ile yakın\u0000temas kuran sağlık personelinin ribavirin profilaksisi almak durumunda\u0000kaldığı bir KKKA olgusunu sunarak bu konudaki farkındalığı arttırmak\u0000amaçlanmıştır.","PeriodicalId":348820,"journal":{"name":"Eskisehir Medical Journal, Eskisehir City Hospital","volume":"79 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140371095","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
R. Hamutoğlu, M. Yildirim, Ş. Peştemalci, A. Ertas, Özge Irmak Doğanci
Üst ekstremitelerin arteryel anatomisi ve yaygın varyasyonları hakkında doğru bilgi, ekstremite cerrahları için çok önemlidir. Kalıcı medyan arter, derin palmar arkın oluşumuna katılan radyal ve ulnar arterlerin ön koldan itibaren disseksiyonu sırasında gözlendi. Disseksiyon sırasında yüzeyel palmar kemerin oluşmadığı, bifid median sinirin ve ulnar arterden köken alan kalıcı medyan arterin olduğu bilateral bir olgu ile karşılaştık. Bu çalışmada, kalıcı medyan arterin insidansı %17 idi. Kalıcı medyan arter ve ulnar arterlerin, kadavranın her iki ekstremitesinde de bir kemer oluşturmadan avuç içini beslediği belirlendi. Bu örnek bir radyo-mediyo-ulnar tip-tamamlanmamış yüzeysel palmar kemer oluşumunu gösterdi. Ulnar arter, diğer damarlara göre hemen hemen tüm kadavralarda avuç içi baskın damardı. Avuç içi vasküler paternindeki varyasyonların bilinmesi, rekonstrüktif cerrahide klinik ve plastik cerrahlara önemli ölçüde yardımcı olacaktır, çünkü böyle bir arter karpal tünel sendromu gibi istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir.
{"title":"A CASE OF PALMAR TYPE OF BILATERAL PERSISTENT MEDIAN ARTERY ARISING FROM THE ULNAR ARTERY","authors":"R. Hamutoğlu, M. Yildirim, Ş. Peştemalci, A. Ertas, Özge Irmak Doğanci","doi":"10.48176/esmj.2023.125","DOIUrl":"https://doi.org/10.48176/esmj.2023.125","url":null,"abstract":"Üst ekstremitelerin arteryel anatomisi ve yaygın varyasyonları hakkında doğru bilgi, ekstremite cerrahları için çok önemlidir.\u0000Kalıcı medyan arter, derin palmar arkın oluşumuna katılan radyal ve ulnar arterlerin ön koldan itibaren disseksiyonu sırasında gözlendi. Disseksiyon sırasında yüzeyel palmar kemerin oluşmadığı, bifid median sinirin ve ulnar arterden köken alan kalıcı medyan arterin olduğu bilateral bir olgu ile karşılaştık. Bu çalışmada, kalıcı medyan arterin insidansı %17 idi. Kalıcı medyan arter ve ulnar arterlerin, kadavranın her iki ekstremitesinde de bir kemer oluşturmadan avuç içini beslediği belirlendi. Bu örnek bir radyo-mediyo-ulnar tip-tamamlanmamış yüzeysel palmar kemer oluşumunu gösterdi. Ulnar arter, diğer damarlara göre hemen hemen tüm kadavralarda avuç içi baskın damardı.\u0000Avuç içi vasküler paternindeki varyasyonların bilinmesi, rekonstrüktif cerrahide klinik ve plastik cerrahlara önemli ölçüde yardımcı olacaktır, çünkü böyle bir arter karpal tünel sendromu gibi istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir.\u0000","PeriodicalId":348820,"journal":{"name":"Eskisehir Medical Journal, Eskisehir City Hospital","volume":"101 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114603062","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Fulya Bakılan, Burcu Ortanca, F. Mutlu, Bi̇lgen Mehpare Özer
Giriş: Bu çalışmanın amacı 1- tip 2 diyabet ile femoral kartilaj kalınlığı ve diz osteoartriti arasındaki ilişkiyi belirlemek, 2- bu ilişki üzerine beden kitle indeksi, abdominal bel çevresi, HbA1c gibi faktörlerin etkisini araştırmaktır. Yöntem: Bu çalışmaya toplam 126 kadın hasta kabul edilerek, hastalar diyabet varlığı (Diyabet grubu) ve yokluğuna (Kontrol grubu) göre iki gruba ayrıldı. Yaş, HbA1c, beden kitle indeksi, abdominal bel çevresi, vizüel analog skala, yürüme hızı, Kısa Form-36, Kellgren Lawrance Skalası ve ultrasonografik distal femoral kartilaj kalınlık ölçümü çalışmanın değişkenleri idi. Bulgular: İki grup arasında femoral kartilaj kalınlığı arasında bir fark saptanmadı, ne HbA1c ne de vücut kitle indeksi ve bel çevresi değerleri her 2 grupta da femoral kartilaj kalınlığı ile korelasyon göstermedi. Kontrol grubunda hem beden kitle indeksi(r=0.422) hem de bel çevresi(r=0.423) Kellgren skorları ile korelasyon gösterdi. Diyabet grubunda ise hem HbA1c(r=0.404), hem de beden kitle indeksi(r=0.696) ile Kellgren skorları arasında korelasyon saptanmakla birlikte, abdominal bel çevresi (r=0.791) ile Kellgren skorları arasındaki korelasyon daha güçlü düzeyde idi. Sonuç: Tip 2 diyabet ve diz osteoartriti arasında güçlü bir ilişki saptanmıştır ancak tip 2 diyabet ile ultrasonografik femoral kartilaj kalınlığı ölçümü arasında bir ilişki saptanmamıştır. Ayrıca tip 2 diyabet ve osteartritin arasındaki ilişkiye, abdominal obezite, HbA1c ve beden kitle indeksinden daha fazla katkı yapıyor görünmektedir.
{"title":"THE RELATION BETWEEN TYPE 2 DIABETES MELLITUS, KNEE OSTEOARTHRITIS AND ULTRASONOGRAPHIC MEASUREMENT OF FEMORAL CARTILAGE THICKNESS","authors":"Fulya Bakılan, Burcu Ortanca, F. Mutlu, Bi̇lgen Mehpare Özer","doi":"10.48176/esmj.2023.118","DOIUrl":"https://doi.org/10.48176/esmj.2023.118","url":null,"abstract":"Giriş: Bu çalışmanın amacı 1- tip 2 diyabet ile femoral kartilaj kalınlığı ve diz osteoartriti arasındaki ilişkiyi belirlemek, 2- bu ilişki üzerine beden kitle indeksi, abdominal bel çevresi, HbA1c gibi faktörlerin etkisini araştırmaktır.\u0000Yöntem: Bu çalışmaya toplam 126 kadın hasta kabul edilerek, hastalar diyabet varlığı (Diyabet grubu) ve yokluğuna (Kontrol grubu) göre iki gruba ayrıldı. Yaş, HbA1c, beden kitle indeksi, abdominal bel çevresi, vizüel analog skala, yürüme hızı, Kısa Form-36, Kellgren Lawrance Skalası ve ultrasonografik distal femoral kartilaj kalınlık ölçümü çalışmanın değişkenleri idi.\u0000Bulgular: İki grup arasında femoral kartilaj kalınlığı arasında bir fark saptanmadı, ne HbA1c ne de vücut kitle indeksi ve bel çevresi değerleri her 2 grupta da femoral kartilaj kalınlığı ile korelasyon göstermedi. Kontrol grubunda hem beden kitle indeksi(r=0.422) hem de bel çevresi(r=0.423) Kellgren skorları ile korelasyon gösterdi. Diyabet grubunda ise hem HbA1c(r=0.404), hem de beden kitle indeksi(r=0.696) ile Kellgren skorları arasında korelasyon saptanmakla birlikte, abdominal bel çevresi (r=0.791) ile Kellgren skorları arasındaki korelasyon daha güçlü düzeyde idi.\u0000Sonuç: Tip 2 diyabet ve diz osteoartriti arasında güçlü bir ilişki saptanmıştır ancak tip 2 diyabet ile ultrasonografik femoral kartilaj kalınlığı ölçümü arasında bir ilişki saptanmamıştır. Ayrıca tip 2 diyabet ve osteartritin arasındaki ilişkiye, abdominal obezite, HbA1c ve beden kitle indeksinden daha fazla katkı yapıyor görünmektedir.\u0000","PeriodicalId":348820,"journal":{"name":"Eskisehir Medical Journal, Eskisehir City Hospital","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128946774","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：