Pub Date : 2024-05-04DOI: 10.52369/togusagbilderg.1389480
Asli Atar
Bu makalede, Parkinson hastalığındaki epigenetik etkiler ve özellikle DNA metilasyonu ve beslenmeye bağlı bazı faktörlerin hastalık ile ilişkisi ele alınmıştır. Parkinson hastalığı, genetik yatkınlıkla ilişkilendirilen ve çeşitli genlerin hastalığın gelişimiyle ilişkili olduğu gösterilen bir nörodejeneratif bozukluktur. Son yıllarda, Parkinson hastalığındaki epigenetik mekanizmaların önemi vurgulanmıştır. Özellikle, DNA metilasyonu gibi epigenetik değişikliklerin Parkinson hastalığının gelişiminde etkili olduğu gösterilmiştir. Parkinson hastalığıyla ilişkili genlerin DNA metilasyonunda hipo veya hipermetillenme bulunmuş ve bu durum hastalığın ilerlemesinde etkili olmuştur. Ayrıca, Parkinson hastalığında beslenme faktörlerinin önemi de dikkate alınmaktadır. Folat eksikliği, artmış homosistein seviyelerine ve dolayısıyla nörotoksisiteye ve dopaminerjik hücre ölümüne katkıda bulunarak hastalığın ilerlemesine katkı sağlayabilir. Kahve ve kafein aracılığıyla bazı gen etkileşimleri de Parkinson hastalığıyla ilişkilendirilebilir, ancak kafein metabolizması bireyler arasında farklılık gösterdiği için çalışmalar tutarsız sonuçlar vermektedir. Ağır metal olan manganezin uzun süreli maruziyeti, Parkinson hastalığıyla ilişkilendirilen dopaminerjik, glutamaterjik ve GABA iletimini etkileyebilir, oksidatif stresi ve nöroinflamasyonu tetikleyebilir. Bununla birlikte, Parkinson hastalığı ile epigenetik mekanizmalar arasındaki ilişkinin tam olarak anlaşılabilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Parkinson hastalığının altında yatan epigenetik modifikasyonları anlamak hastalığa karşı önleyici çözümler bulunmasına ve tedavisi için yeni alternatifler sağlamaya yardımcı olacaktır.
本文讨论了帕金森病的表观遗传效应，特别是 DNA 甲基化和一些饮食因素与该病的关系。帕金森病是一种与遗传易感性相关的神经退行性疾病，有多个基因被证实与该病的发生有关。近年来，表观遗传机制在帕金森病中的重要性受到重视。尤其是 DNA 甲基化等表观遗传学变化已被证明对帕金森病的发生有效。在与帕金森病有关的基因的 DNA 甲基化中发现了低甲基化或高甲基化现象，这对帕金森病的进展很有效。此外，营养因素对帕金森病的重要性也在考虑之列。叶酸缺乏可能会导致同型半胱氨酸水平升高，进而引起神经毒性和多巴胺能细胞死亡，从而导致疾病进展。通过咖啡和咖啡因产生的某些基因相互作用也可能与帕金森病有关，但研究结果并不一致，因为咖啡因的代谢因人而异。长期接触重金属锰可能会影响多巴胺能、谷氨酸能和 GABA 的传递，引发氧化应激和神经炎症，这些都与帕金森病有关。然而，要全面了解帕金森病与表观遗传机制之间的关系，还需要进行更多的研究。了解帕金森病背后的表观遗传修饰将有助于找到预防帕金森病的方法，并为帕金森病的治疗提供新的选择。
{"title":"Parkinson Hastalığında DNA Metilasyonunun ve Beslenmeye Bağlı Bazı Faktörlerin Etkisi","authors":"Asli Atar","doi":"10.52369/togusagbilderg.1389480","DOIUrl":"https://doi.org/10.52369/togusagbilderg.1389480","url":null,"abstract":"Bu makalede, Parkinson hastalığındaki epigenetik etkiler ve özellikle DNA metilasyonu ve beslenmeye bağlı bazı faktörlerin hastalık ile ilişkisi ele alınmıştır. Parkinson hastalığı, genetik yatkınlıkla ilişkilendirilen ve çeşitli genlerin hastalığın gelişimiyle ilişkili olduğu gösterilen bir nörodejeneratif bozukluktur. Son yıllarda, Parkinson hastalığındaki epigenetik mekanizmaların önemi vurgulanmıştır. Özellikle, DNA metilasyonu gibi epigenetik değişikliklerin Parkinson hastalığının gelişiminde etkili olduğu gösterilmiştir. Parkinson hastalığıyla ilişkili genlerin DNA metilasyonunda hipo veya hipermetillenme bulunmuş ve bu durum hastalığın ilerlemesinde etkili olmuştur. Ayrıca, Parkinson hastalığında beslenme faktörlerinin önemi de dikkate alınmaktadır. Folat eksikliği, artmış homosistein seviyelerine ve dolayısıyla nörotoksisiteye ve dopaminerjik hücre ölümüne katkıda bulunarak hastalığın ilerlemesine katkı sağlayabilir. Kahve ve kafein aracılığıyla bazı gen etkileşimleri de Parkinson hastalığıyla ilişkilendirilebilir, ancak kafein metabolizması bireyler arasında farklılık gösterdiği için çalışmalar tutarsız sonuçlar vermektedir. Ağır metal olan manganezin uzun süreli maruziyeti, Parkinson hastalığıyla ilişkilendirilen dopaminerjik, glutamaterjik ve GABA iletimini etkileyebilir, oksidatif stresi ve nöroinflamasyonu tetikleyebilir. Bununla birlikte, Parkinson hastalığı ile epigenetik mekanizmalar arasındaki ilişkinin tam olarak anlaşılabilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Parkinson hastalığının altında yatan epigenetik modifikasyonları anlamak hastalığa karşı önleyici çözümler bulunmasına ve tedavisi için yeni alternatifler sağlamaya yardımcı olacaktır.","PeriodicalId":354480,"journal":{"name":"TOGÜ Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":" 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141129584","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-04-22DOI: 10.52369/togusagbilderg.1434193
Tuba Karabey, Hüsna Özveren
Ağrı, dünyadaki tüm toplumları klinik, sosyal ve ekonomik yönden olumsuz etkileyen majör bir sağlık problemidir. Ağrı, kliniklerde çok görülen ve korkulan bir semptom olmasına rağmen iyi bir ağrı yönetimi ile kontrol altına alınabilir. Hastaların yaşam kalitesini artırmada etkili ağrı yönetimi oldukça önemlidir. Ağrı yönetiminin etkin olabilmesi için ağrının değerlendirilmesi, tedavi edilmesi, ağrı nedeniyle gelişebilecek komplikasyonların izlenmesi, komplikasyonlara müdahale edilmesi ve bu aşamaların yeniden değerlendirilmesine imkan verecek şekilde kayıt tutulması gerekmektedir. Ağrı yönetiminin temel taşı ise kapsamlı bir ağrı değerlendirilmesini içerir. Ağrı yönetiminde multidisipliner ekibin bir üyesi olan hemşirelerin ağrının tüm yönleriyle ele alındığı doğru bir ağrı değerlendirmesi yapması gerekir. Bu nedenle hemşireler ağrı değerlendirmesi konusunda yeterince bilgi, beceri ve tutuma sahip olmalıdır. Etkili bir ağrı yönetimi için hemşirelerin ağrı mekanizmasını anlaması, doğru ve düzenli aralıklarla ağrı değerlendirmesi yapmaları ve ağrıyı etkileyen diğer semptomları gözlemlemeleri büyük önem taşımaktadır.
{"title":"AĞRI YÖNETİMİNİN KÖŞE TAŞI: AĞRI DEĞERLENDİRMESİ VE HEMŞİRELİK","authors":"Tuba Karabey, Hüsna Özveren","doi":"10.52369/togusagbilderg.1434193","DOIUrl":"https://doi.org/10.52369/togusagbilderg.1434193","url":null,"abstract":"Ağrı, dünyadaki tüm toplumları klinik, sosyal ve ekonomik yönden olumsuz etkileyen majör bir sağlık problemidir. Ağrı, kliniklerde çok görülen ve korkulan bir semptom olmasına rağmen iyi bir ağrı yönetimi ile kontrol altına alınabilir. Hastaların yaşam kalitesini artırmada etkili ağrı yönetimi oldukça önemlidir. Ağrı yönetiminin etkin olabilmesi için ağrının değerlendirilmesi, tedavi edilmesi, ağrı nedeniyle gelişebilecek komplikasyonların izlenmesi, komplikasyonlara müdahale edilmesi ve bu aşamaların yeniden değerlendirilmesine imkan verecek şekilde kayıt tutulması gerekmektedir. Ağrı yönetiminin temel taşı ise kapsamlı bir ağrı değerlendirilmesini içerir. Ağrı yönetiminde multidisipliner ekibin bir üyesi olan hemşirelerin ağrının tüm yönleriyle ele alındığı doğru bir ağrı değerlendirmesi yapması gerekir. Bu nedenle hemşireler ağrı değerlendirmesi konusunda yeterince bilgi, beceri ve tutuma sahip olmalıdır. Etkili bir ağrı yönetimi için hemşirelerin ağrı mekanizmasını anlaması, doğru ve düzenli aralıklarla ağrı değerlendirmesi yapmaları ve ağrıyı etkileyen diğer semptomları gözlemlemeleri büyük önem taşımaktadır.","PeriodicalId":354480,"journal":{"name":"TOGÜ Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"32 21","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140674653","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu çalışmanın amacı deprem bölgesinde yaşayan gebelerin yaşadıkları stres ve gebeliği algılama durumlarına etkisini değerlendirmektir. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel bir çalışmadır. Araştırma, 22.05.2023-20.10.2023 tarihleri arasında Hatay İlinde bulunan özel bir hastanede gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini bu tarihler arasında Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniğine başvuran gebeler, örneklemini ise 235 gebe oluşturmuştur. Veriler; Kişisel bilgi formu, Gebelerin Kendini Algılama Ölçeği ve Deprem Sonrası Stres Düzeyini Belirleme Ölçeği ile toplanmıştır. Bulgular: Gebelerin en yüksek oranda üniversite mezunu (%44,3) ve çalışmadığı (%68,8), belirlenmiştir. Gebelerin depremde evinin hasar gördüğü (%56,5), %84,8’i depremden sonra ev ya da yakının evinde kaldığı ve %15,2’sinin ise çadır ya da konteynırda kaldığı tespit edilmiştir. Deprem sonrası travma ölçeği genel puanları ortalaması 56,62±16,63’dür.Gebeliğe Ait Annelik Algısı alt boyut puan ortalaması 8,92±9,41 iken Gebeliğe Ait Beden Algısı alt boyut puan ortalaması 9,41±3,14 olarak saptanmıştır. Kadınların Gebeliğe Ait Annelik Algısı ile depremden sonra travma ölçeği heyecansal sınırlılık arasında pozitif yönde ancak düşük düzeyde anlamlı ilişki elde edilmiştir (r=0.183, p
{"title":"Deprem bölgesinde yaşayan gebelerin yaşadıkları stresin, gebeliği algılama durumlarına etkisi","authors":"Emine Bakır, Elif Dağlı, Feyza Aktaş Reyhan, Nilüfer Topkara","doi":"10.52369/togusagbilderg.1293554","DOIUrl":"https://doi.org/10.52369/togusagbilderg.1293554","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmanın amacı deprem bölgesinde yaşayan gebelerin yaşadıkları stres ve gebeliği algılama durumlarına etkisini değerlendirmektir. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel bir çalışmadır. Araştırma, 22.05.2023-20.10.2023 tarihleri arasında Hatay İlinde bulunan özel bir hastanede gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini bu tarihler arasında Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniğine başvuran gebeler, örneklemini ise 235 gebe oluşturmuştur. Veriler; Kişisel bilgi formu, Gebelerin Kendini Algılama Ölçeği ve Deprem Sonrası Stres Düzeyini Belirleme Ölçeği ile toplanmıştır. \u0000Bulgular: Gebelerin en yüksek oranda üniversite mezunu (%44,3) ve çalışmadığı (%68,8), belirlenmiştir. Gebelerin depremde evinin hasar gördüğü (%56,5), %84,8’i depremden sonra ev ya da yakının evinde kaldığı ve %15,2’sinin ise çadır ya da konteynırda kaldığı tespit edilmiştir. Deprem sonrası travma ölçeği genel puanları ortalaması 56,62±16,63’dür.Gebeliğe Ait Annelik Algısı alt boyut puan ortalaması 8,92±9,41 iken Gebeliğe Ait Beden Algısı alt boyut puan ortalaması 9,41±3,14 olarak saptanmıştır. Kadınların Gebeliğe Ait Annelik Algısı ile depremden sonra travma ölçeği heyecansal sınırlılık arasında pozitif yönde ancak düşük düzeyde anlamlı ilişki elde edilmiştir (r=0.183, p","PeriodicalId":354480,"journal":{"name":"TOGÜ Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"4 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140367637","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-26DOI: 10.52369/togusagbilderg.1430933
Ayla Korkmaz, Öznur Çetin, Bahtışen Kartal
Amaç: Bu çalışma ile genç kadınlarda siber flört istismarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı türde olan çalışma 05-31 Ocak 2024 tarihleri arasında bir devlet üniversitesinin 2023-2024 öğretim yılında eğitim gören 228 kadın öğrenci dahil edilerek yapılmıştır. Veriler Kişisel Bilgi Formu ve Siber Flört İstismarı Ölçeği ile toplanmıştır. Veriler sayı, yüzde, ortalama ve standart sapma olarak sunulmuştur. Verilerin karşılaştırmalı analizinde Bağımsız Gruplar t testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (One-Way Anova) kullanılmıştır. Bulgular: Genç kadınların siber flört istismarı davranışına maruz kalma ortalaması 29,66±11,32, doğrudan saldırganlığa maruz kalma ortalaması 12,46±4,67, izleme kontrol maruz kalma ortalaması ise 17,19±8,48’dir. Ayrıca siber flört istismarı davranışını sergileme ortalaması 29,63±8,78, doğrudan saldırganlık davranışını sergileme ortalaması 12,07±2,25, izleme kontrol davranışını sergileme ortalaması ise 17,56±7,69’dur. Genç kadınlardan daha önce flört deneyimi olanların, olmayanlara göre siber flört istismarı davranışını sergileme izleme kontrol alt boyutu puan ortalamaları daha yüksekti ve gruplar arası fark önemli idi (p
{"title":"Genç Kadınlarda Siber Flört İstismarının Belirlenmesi","authors":"Ayla Korkmaz, Öznur Çetin, Bahtışen Kartal","doi":"10.52369/togusagbilderg.1430933","DOIUrl":"https://doi.org/10.52369/togusagbilderg.1430933","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma ile genç kadınlarda siber flört istismarının belirlenmesi amaçlanmıştır. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı türde olan çalışma 05-31 Ocak 2024 tarihleri arasında bir devlet üniversitesinin 2023-2024 öğretim yılında eğitim gören 228 kadın öğrenci dahil edilerek yapılmıştır. Veriler Kişisel Bilgi Formu ve Siber Flört İstismarı Ölçeği ile toplanmıştır. Veriler sayı, yüzde, ortalama ve standart sapma olarak sunulmuştur. Verilerin karşılaştırmalı analizinde Bağımsız Gruplar t testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (One-Way Anova) kullanılmıştır. \u0000Bulgular: Genç kadınların siber flört istismarı davranışına maruz kalma ortalaması 29,66±11,32, doğrudan saldırganlığa maruz kalma ortalaması 12,46±4,67, izleme kontrol maruz kalma ortalaması ise 17,19±8,48’dir. Ayrıca siber flört istismarı davranışını sergileme ortalaması 29,63±8,78, doğrudan saldırganlık davranışını sergileme ortalaması 12,07±2,25, izleme kontrol davranışını sergileme ortalaması ise 17,56±7,69’dur. Genç kadınlardan daha önce flört deneyimi olanların, olmayanlara göre siber flört istismarı davranışını sergileme izleme kontrol alt boyutu puan ortalamaları daha yüksekti ve gruplar arası fark önemli idi (p","PeriodicalId":354480,"journal":{"name":"TOGÜ Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"6 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140378780","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-03-22DOI: 10.52369/togusagbilderg.1421649
M. Yılmaz, Necdet Kılınç, Çetin Köksal
Günümüzde teknoloji hızlı bir değişim ile hayatın her alanını etkilemektedir. Teknoloji ile birlikte hayamıza giren bilgisayarlar ve akıllı telefonlar ile sağlık, eğitim ve hizmet sektörlerine erişim kolaylaşmıştır. Ülkemizde sağlık ile ilgili olarak hastaneden randevu alma, e-nabız uygulaması, sağlığın devamlılığına yönelik geliştirilen akıllı telefon temelli uygulamalar ile tele-rehabilitasyon hizmeti yer almaktadır. Bu derlemede teknolojinin kadın sağlığı üzerindeki etkilerini ele almak, olası iyi ve kötü sonuçlarını belirlemek ve sağlığın gelişimi ve devamlılığı için yapılabilecek çalışmaları belirlemek amaçlanmıştır.
{"title":"TEKNOLOJİNİN KADIN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ","authors":"M. Yılmaz, Necdet Kılınç, Çetin Köksal","doi":"10.52369/togusagbilderg.1421649","DOIUrl":"https://doi.org/10.52369/togusagbilderg.1421649","url":null,"abstract":"Günümüzde teknoloji hızlı bir değişim ile hayatın her alanını etkilemektedir. Teknoloji ile birlikte hayamıza giren bilgisayarlar ve akıllı telefonlar ile sağlık, eğitim ve hizmet sektörlerine erişim kolaylaşmıştır. Ülkemizde sağlık ile ilgili olarak hastaneden randevu alma, e-nabız uygulaması, sağlığın devamlılığına yönelik geliştirilen akıllı telefon temelli uygulamalar ile tele-rehabilitasyon hizmeti yer almaktadır. Bu derlemede teknolojinin kadın sağlığı üzerindeki etkilerini ele almak, olası iyi ve kötü sonuçlarını belirlemek ve sağlığın gelişimi ve devamlılığı için yapılabilecek çalışmaları belirlemek amaçlanmıştır.","PeriodicalId":354480,"journal":{"name":"TOGÜ Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":" 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-03-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140387500","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-26DOI: 10.52369/togusagbilderg.1420210
Abdurrahim Uyanık, Özlem Seymen
The main purpose of this study is to explain the effects of migration, especially on women's health, and to compile the struggles experienced in this complex process, gender inequality and the effects of migration on health of women, who are the most victims of migration. Migration brings with it a variety of challenges to women's health, but it also reveals the battle for survival. During migration, women have to cope with violence, abuse, trauma and barriers to accessing health services. In addition, the impact of migration on women's social roles and sexual and reproductive health should not be forgotten. This review aims to raise awareness of migrant women's health problems and proposes solutions by describing migrant women's interactions with health systems, the challenges they face in this process and the roles of health professionals.
{"title":"JOURNEY TO WOMEN'S HEALTH WITH THE TRACES OF MIGRATION: STRUGGLE AND HOPE","authors":"Abdurrahim Uyanık, Özlem Seymen","doi":"10.52369/togusagbilderg.1420210","DOIUrl":"https://doi.org/10.52369/togusagbilderg.1420210","url":null,"abstract":"The main purpose of this study is to explain the effects of migration, especially on women's health, and to compile the struggles experienced in this complex process, gender inequality and the effects of migration on health of women, who are the most victims of migration. Migration brings with it a variety of challenges to women's health, but it also reveals the battle for survival. During migration, women have to cope with violence, abuse, trauma and barriers to accessing health services. In addition, the impact of migration on women's social roles and sexual and reproductive health should not be forgotten. This review aims to raise awareness of migrant women's health problems and proposes solutions by describing migrant women's interactions with health systems, the challenges they face in this process and the roles of health professionals.","PeriodicalId":354480,"journal":{"name":"TOGÜ Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"47 8","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-26","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140429383","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-15DOI: 10.52369/togusagbilderg.1419553
Yasemin Yücel, Zümrüt Yılar Erkek, Esma Kır
Dünya çapında son yıllarda artış gösteren doğal afetler toplumun normal hayat düzenini durduran ve kesintiye uğratan olaylardır. Bu olayların en yakın örneği 6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremdir. Bu deprem saniyeler içerisinde pek çok insanın yaşamını olumsuz etkilemiştir. Doğal afetlerde öncelikli gruplar arasında yer alan gebe kadınlar da deprem sürecinde yaralanma, hastalık ve ölüm açısından yüksek risk taşıyan savunmasız önemli bir nüfusu oluşturmuştur. Özellikle depremin yarattığı stres faktörü gebelerde erken doğum riskinin artmasına da neden olmuştur. Doğumun ne zaman gerçekleşeceği bilinmediği için depremlerde hastanede doğumu gerçekleştirmek mümkün olmamıştır. Deprem sonrasında sahra hastanesinde veya hastane dışı bir ortamda doğumun desteklenmesi, vajinal doğum geçici ortamlarda sürdürülerek; annenin ve yenidoğanın sağlık durumunun iyileştirilmesi önemlidir. Bu noktada; özellikle sağlık profesyonellerinin deprem gibi doğal afet durumlarının yönetimine ilişkin obstetrik konular başta olmak üzere öneriler doğrultusundaki bilgilere sahip olması gereklidir. Bu doğrultuda derlemenin; deprem sürecinde doğum eyleminin yönetimine ilişkin sağlık profesyonellerine ve literatüre ışık tutacağı düşünülmektedir.
{"title":"DEPREMLER VE DOĞUM EYLEMİ","authors":"Yasemin Yücel, Zümrüt Yılar Erkek, Esma Kır","doi":"10.52369/togusagbilderg.1419553","DOIUrl":"https://doi.org/10.52369/togusagbilderg.1419553","url":null,"abstract":"Dünya çapında son yıllarda artış gösteren doğal afetler toplumun normal hayat düzenini durduran ve kesintiye uğratan olaylardır. Bu olayların en yakın örneği 6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli depremdir. Bu deprem saniyeler içerisinde pek çok insanın yaşamını olumsuz etkilemiştir. Doğal afetlerde öncelikli gruplar arasında yer alan gebe kadınlar da deprem sürecinde yaralanma, hastalık ve ölüm açısından yüksek risk taşıyan savunmasız önemli bir nüfusu oluşturmuştur. Özellikle depremin yarattığı stres faktörü gebelerde erken doğum riskinin artmasına da neden olmuştur. Doğumun ne zaman gerçekleşeceği bilinmediği için depremlerde hastanede doğumu gerçekleştirmek mümkün olmamıştır. Deprem sonrasında sahra hastanesinde veya hastane dışı bir ortamda doğumun desteklenmesi, vajinal doğum geçici ortamlarda sürdürülerek; annenin ve yenidoğanın sağlık durumunun iyileştirilmesi önemlidir. Bu noktada; özellikle sağlık profesyonellerinin deprem gibi doğal afet durumlarının yönetimine ilişkin obstetrik konular başta olmak üzere öneriler doğrultusundaki bilgilere sahip olması gereklidir. Bu doğrultuda derlemenin; deprem sürecinde doğum eyleminin yönetimine ilişkin sağlık profesyonellerine ve literatüre ışık tutacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":354480,"journal":{"name":"TOGÜ Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"128 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140455964","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-02-13DOI: 10.52369/togusagbilderg.1420415
Hanife Doğan, T. Akbayrak
The incidence of disasters is increasing in Turkey, and in addition to the great loss of life experienced as a result of these disasters, there is also a large increase in the number of individuals in need of rehabilitation. Today, disasters and the physical, mental and environmental damage caused by disasters affect the lives of women, especially. Considering the place of women in society, starting rehabilitation for women at an early age will play an important role in the recovery of society. Physiotherapists, especially those working on women's health, will become very important in the evaluation, treatment and adaptation of these problems to daily life, with the knowledge and capacity they have. The most common problems experienced by women in the post-disaster period are; deterioration of genital hygiene, menstrual problems, problems experienced during pregnancy and after birth, and pelvic floor dysfunctions. The practices that physiotherapists can do in these problems in accordance with environmental conditions are physiotherapy-related evaluations, manual applications, different exercise approaches and preventive approaches that can be recommended for these problems. However, these manual applications and exercises should be planned specifically for the individual and should be responsive to responses in a short time. Creating comprehensive rehabilitation interventions involving trained and experienced physiotherapists in disaster management programs will increase the functional status and quality of life of disaster victims
{"title":"The Roles and Duties of Physiotherapists on Women's Health During Disaster Period","authors":"Hanife Doğan, T. Akbayrak","doi":"10.52369/togusagbilderg.1420415","DOIUrl":"https://doi.org/10.52369/togusagbilderg.1420415","url":null,"abstract":"The incidence of disasters is increasing in Turkey, and in addition to the great loss of life experienced as a result of these disasters, there is also a large increase in the number of individuals in need of rehabilitation. Today, disasters and the physical, mental and environmental damage caused by disasters affect the lives of women, especially. Considering the place of women in society, starting rehabilitation for women at an early age will play an important role in the recovery of society. Physiotherapists, especially those working on women's health, will become very important in the evaluation, treatment and adaptation of these problems to daily life, with the knowledge and capacity they have. The most common problems experienced by women in the post-disaster period are; deterioration of genital hygiene, menstrual problems, problems experienced during pregnancy and after birth, and pelvic floor dysfunctions. The practices that physiotherapists can do in these problems in accordance with environmental conditions are physiotherapy-related evaluations, manual applications, different exercise approaches and preventive approaches that can be recommended for these problems. However, these manual applications and exercises should be planned specifically for the individual and should be responsive to responses in a short time. Creating comprehensive rehabilitation interventions involving trained and experienced physiotherapists in disaster management programs will increase the functional status and quality of life of disaster victims","PeriodicalId":354480,"journal":{"name":"TOGÜ Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"194 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140457401","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-31DOI: 10.52369/togusagbilderg.1195731
Dilek Öcalan, Hatice ACAR BEKTAŞ, S. Altun
Emzirme fetal ve maternal sağlık açısından çok değerlidir. Anne sütünün ve emzirmenin, sağlıklı beslenme, bağışıklık sistemi, büyüme ve gelişme, anne ve bebek bağlanması gibi fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik açıdan çok sayıda faydaları vardır. Bu nedenle postpartum erken dönemde emzirmenin başlatılması, devam ettirilmesi, süreç içinde oluşan sorunların tespit edilip çözülmesi ve emzirme oranlarının arttırılması için anneler desteklenmelidir. Sağlık hizmeti veren ekip içinde özellikle ebe ve hemşirelerin bakım verici, eğitici ve danışmanlık rolleriyle emzirmenin desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. Emzirme konusunda özel eğitim almış ebe ve hemşireler emzirme danışmanı olarak hastanelerde, aile sağlığı ve toplum sağlığı merkezlerinde ya da bağımsız olarak postpartum erken dönemde lohusaların emzirme sorunlarına ilişkin yardımcı olmak, etkin emzirmeyi sürdürmek ve desteklemek için hizmet veririler. Emzirme başarısı ve süresiyle ilgili oranlar, prenatal ve postpartum dönemde annenin aldığı bakımın ve danışmanlığın türünden etkilenmektedir. Süreç içerisinde bireysel olarak planlanan danışmanlık için, fiziksel ve psikolojik açıdan bebek, lohusa ve diğer aile üyeleri arasındaki etkileşimin çok boyutlu incelenmesi gerekir. Dolayısıyla emzirme danışmanlığı stratejilerinin belirlenmesi ve kanıt temelli uygulamaların kullanımı yarar sağlamaktadır. Bu derlemede; ebe ve hemşireler tarafından son yıllarda kullanılan emzirme danışmanlığı stratejileri ve kanıt temelli uygulamalar incelenmiştir.
{"title":"EMZİRME DANIŞMANLIĞI STRATEJİLERİ VE KANIT TEMELLİ UYGULAMALAR","authors":"Dilek Öcalan, Hatice ACAR BEKTAŞ, S. Altun","doi":"10.52369/togusagbilderg.1195731","DOIUrl":"https://doi.org/10.52369/togusagbilderg.1195731","url":null,"abstract":"Emzirme fetal ve maternal sağlık açısından çok değerlidir. Anne sütünün ve emzirmenin, sağlıklı beslenme, bağışıklık sistemi, büyüme ve gelişme, anne ve bebek bağlanması gibi fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik açıdan çok sayıda faydaları vardır. Bu nedenle postpartum erken dönemde emzirmenin başlatılması, devam ettirilmesi, süreç içinde oluşan sorunların tespit edilip çözülmesi ve emzirme oranlarının arttırılması için anneler desteklenmelidir. Sağlık hizmeti veren ekip içinde özellikle ebe ve hemşirelerin bakım verici, eğitici ve danışmanlık rolleriyle emzirmenin desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. \u0000Emzirme konusunda özel eğitim almış ebe ve hemşireler emzirme danışmanı olarak hastanelerde, aile sağlığı ve toplum sağlığı merkezlerinde ya da bağımsız olarak postpartum erken dönemde lohusaların emzirme sorunlarına ilişkin yardımcı olmak, etkin emzirmeyi sürdürmek ve desteklemek için hizmet veririler. Emzirme başarısı ve süresiyle ilgili oranlar, prenatal ve postpartum dönemde annenin aldığı bakımın ve danışmanlığın türünden etkilenmektedir. Süreç içerisinde bireysel olarak planlanan danışmanlık için, fiziksel ve psikolojik açıdan bebek, lohusa ve diğer aile üyeleri arasındaki etkileşimin çok boyutlu incelenmesi gerekir. Dolayısıyla emzirme danışmanlığı stratejilerinin belirlenmesi ve kanıt temelli uygulamaların kullanımı yarar sağlamaktadır. Bu derlemede; ebe ve hemşireler tarafından son yıllarda kullanılan emzirme danışmanlığı stratejileri ve kanıt temelli uygulamalar incelenmiştir.","PeriodicalId":354480,"journal":{"name":"TOGÜ Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"74 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140476756","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-01-31DOI: 10.52369/togusagbilderg.1208431
Mehmet Koca, Serdar Deni̇z
Amaç: Bu çalışma, bir eğitim ve araştırma hastanesinde çalışan personellerin sağlık okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulan sosyo-demografik bölüm ve Avrupa Sağlık Okuryazarlığı Araştırması Anketinin Tanrıöver ve arkadaşları tarafından Türkçeye çevrilmiş olan versiyonu (SOYA-AB anketi) kullanılmıştır. Epi-info programında %95 güven aralığı, %5 hata payı ve %50 beklenen sıklık (maksimum örneklem sayısına erişebilmek için) seçilerek yapılan hesaplamada minimum örneklem büyüklüğü 329 olarak belirlendi. Araştırma grubunun her iki meslek grubunu (sağlık hizmeti-destek hizmeti) temsil etmesini sağlayabilmek için (329x2) 658 kişiye ulaşılması hedeflendi. Bulgular: Örneklem grubunun %72,5’nin (n=477) kadın, %27,5’inin (n=181) erkeklerden oluşmuştur. Çalışma neticesinde katılımcıların SOYA-AB ölçeğine göre sağlık okuryazarlık düzeyinin %50,9’unun yetersiz veya sorunlu, %49,1’sinin yeterli veya mükemmel SOY düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Sağlık çalışanlarının toplumun diğer kesimlerine göre sağlık okuryazarlık seviyesi her ne kadar yüksek olsa da bu alanda iyileştirilmesi gereken birçok alanın olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"Hastane çalışanlarında sağlık okuryazarlık düzeyinin belirlenmesi","authors":"Mehmet Koca, Serdar Deni̇z","doi":"10.52369/togusagbilderg.1208431","DOIUrl":"https://doi.org/10.52369/togusagbilderg.1208431","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma, bir eğitim ve araştırma hastanesinde çalışan personellerin sağlık okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. \u0000Gereç ve Yöntemler: Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından oluşturulan sosyo-demografik bölüm ve Avrupa Sağlık Okuryazarlığı Araştırması Anketinin Tanrıöver ve arkadaşları tarafından Türkçeye çevrilmiş olan versiyonu (SOYA-AB anketi) kullanılmıştır. Epi-info programında %95 güven aralığı, %5 hata payı ve %50 beklenen sıklık (maksimum örneklem sayısına erişebilmek için) seçilerek yapılan hesaplamada minimum örneklem büyüklüğü 329 olarak belirlendi. Araştırma grubunun her iki meslek grubunu (sağlık hizmeti-destek hizmeti) temsil etmesini sağlayabilmek için (329x2) 658 kişiye ulaşılması hedeflendi. \u0000Bulgular: Örneklem grubunun %72,5’nin (n=477) kadın, %27,5’inin (n=181) erkeklerden oluşmuştur. Çalışma neticesinde katılımcıların SOYA-AB ölçeğine göre sağlık okuryazarlık düzeyinin %50,9’unun yetersiz veya sorunlu, %49,1’sinin yeterli veya mükemmel SOY düzeyinde olduğu belirlenmiştir. \u0000Sonuç: Sağlık çalışanlarının toplumun diğer kesimlerine göre sağlık okuryazarlık seviyesi her ne kadar yüksek olsa da bu alanda iyileştirilmesi gereken birçok alanın olduğu sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":354480,"journal":{"name":"TOGÜ Sağlık Bilimleri Dergisi","volume":"590 ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-01-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140477033","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：