İnsanların ve iş makinelerinin bir arada kullanıldığı lojistik depolarda yoğun ve hızlı çalışma ortamları, aşırı yorgunluk, dikkat dağınıklığı, zamanlama hataları, kutuların taşınması ve yerleştirilmesinde iş kazalarının yanı sıra operasyonel hatalara da neden olmaktadır. Bu tür sorunların çözümünde teknolojiden, araç ve gereçlerden daha fazla yararlanmak çözüm olabilir. Bu çalışmada depo operasyonlarında insan gücü yerine robot kollarının kullanılmasına yönelik özgün bir robot prototipi üretilmiş ve gerçek sahadaki performans düzeyi araştırılmıştır. Depoya gönderilen her kolinin üzerindeki etiketin rengine göre robotun önceden belirlediği doğru konuma yerleştirilmesi amaçlanmıştır. Robotun mekanik parçalarının tasarımında Arduino, yürüme bandının tasarımında ise Sketchup aracı kullanıldı. Robotun motor, algılayıcı ve elektronik aksamları hariç tüm parçaları plastik malzemeden 3d yazıcıyla 400 saatte üretildi. Çalışma sonucunda üretilen robot prototipindeki üç farklı renkteki 197 kutunun yaklaşık %99'unun robot tarafından istenilen alanlara başarıyla yerleştirildiği görülmüştür.
{"title":"DEPOLAR İÇİN KUTU RENK SEÇİM ROBOTU","authors":"Ceyhun KARATAS, Önder ŞAHİNASLAN","doi":"10.21923/jesd.1021336","DOIUrl":"https://doi.org/10.21923/jesd.1021336","url":null,"abstract":"İnsanların ve iş makinelerinin bir arada kullanıldığı lojistik depolarda yoğun ve hızlı çalışma ortamları, aşırı yorgunluk, dikkat dağınıklığı, zamanlama hataları, kutuların taşınması ve yerleştirilmesinde iş kazalarının yanı sıra operasyonel hatalara da neden olmaktadır. Bu tür sorunların çözümünde teknolojiden, araç ve gereçlerden daha fazla yararlanmak çözüm olabilir. Bu çalışmada depo operasyonlarında insan gücü yerine robot kollarının kullanılmasına yönelik özgün bir robot prototipi üretilmiş ve gerçek sahadaki performans düzeyi araştırılmıştır. Depoya gönderilen her kolinin üzerindeki etiketin rengine göre robotun önceden belirlediği doğru konuma yerleştirilmesi amaçlanmıştır. Robotun mekanik parçalarının tasarımında Arduino, yürüme bandının tasarımında ise Sketchup aracı kullanıldı. Robotun motor, algılayıcı ve elektronik aksamları hariç tüm parçaları plastik malzemeden 3d yazıcıyla 400 saatte üretildi. Çalışma sonucunda üretilen robot prototipindeki üç farklı renkteki 197 kutunun yaklaşık %99'unun robot tarafından istenilen alanlara başarıyla yerleştirildiği görülmüştür.","PeriodicalId":500615,"journal":{"name":"Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi","volume":"38 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135345043","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Fuzzy sets have been applied to various decision-making problems when there is uncertainty in real-life problems. In decision-making problems, objective functions and constraints sometimes cannot be expressed linearly. In such cases, the problems discussed are expressed by nonlinear programming models. Fuzzy multi-objective programming models are problems containing multiple objective functions, where objective functions and/or constraints include fuzzy parameters. Membership functions are crucial to obtain optimal solution of fuzzy multi-objective programming model. In this study, a green supply chain network model with fuzzy parameters is proposed. Proposed model with nonlinear constraints is a fuzzy multi-objective nonlinear programming model that minimizes both transportation costs and emissions generated by two vehicle types during transportation. The model is used in Zimmermann's Min-Max approach by considering triangular, hyperbolic and exponential membership functions and optimal solutions are obtained. When optimal solutions are compared, it is seen that optimal solution obtained using the hyperbolic membership function is better than the optimal solutions obtained from triangular and exponential ones. Maximum common satisfaction level calculated using hyperbolic membership function for proposed model is λ=0.97. Sensitivity analysis is also carried out by taking into account distances between suppliers, manufacturers, distribution centers and customers, as well as customer demands.
{"title":"FUZZY MULTI-OBJECTIVE NONLINEAR PROGRAMMING PROBLEMS UNDER VARİOUS MEMBERSHIP FUNCTIONS: A COMPARATİVE ANALYSIS","authors":"Özlem AKARÇAY, Nimet YAPICI PEHLİVAN","doi":"10.21923/jesd.1062118","DOIUrl":"https://doi.org/10.21923/jesd.1062118","url":null,"abstract":"Fuzzy sets have been applied to various decision-making problems when there is uncertainty in real-life problems. In decision-making problems, objective functions and constraints sometimes cannot be expressed linearly. In such cases, the problems discussed are expressed by nonlinear programming models. Fuzzy multi-objective programming models are problems containing multiple objective functions, where objective functions and/or constraints include fuzzy parameters. Membership functions are crucial to obtain optimal solution of fuzzy multi-objective programming model. In this study, a green supply chain network model with fuzzy parameters is proposed. Proposed model with nonlinear constraints is a fuzzy multi-objective nonlinear programming model that minimizes both transportation costs and emissions generated by two vehicle types during transportation. The model is used in Zimmermann's Min-Max approach by considering triangular, hyperbolic and exponential membership functions and optimal solutions are obtained. When optimal solutions are compared, it is seen that optimal solution obtained using the hyperbolic membership function is better than the optimal solutions obtained from triangular and exponential ones. Maximum common satisfaction level calculated using hyperbolic membership function for proposed model is λ=0.97. Sensitivity analysis is also carried out by taking into account distances between suppliers, manufacturers, distribution centers and customers, as well as customer demands.","PeriodicalId":500615,"journal":{"name":"Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi","volume":"48 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135345047","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma organik ve konvansiyonel yöntemlerle yetiştirilen Giresun Kalite Tombul fındık çeşidinin meyve, fiziksel ve renk özelliklerinin belirlenmesi ve karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla fındıkların meyve ve içlerinin uzunluğu, genişliği, kalınlığı, şekil indeksi, büyüklüğü (Dg), yuvarlaklığı (Փ), yüzey alanı (S), hacmi (V), iç oranı ve beyazlama oranı gibi fiziksel özelliklerinin yanı sıra L*, a*, b*, hue, kroma gibi renk özellikleri incelenmiş ve renk skalası oluşturulmuştur. Çalışma sonuçlarına göre organik fındıkların randıman (organik: %55.68, konvansiyonel: %54.26) ve beyazlama oranlarının (organik: %96.00, konvansiyonel: %90.00) konvansiyonele kıyasla daha yüksek olması dışında diğer fiziksel özelliklerde farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. İç fındık ve unlarında üretim yöntemleri arasında renk özellikleri açısından farklılık görülmezken, organik fındıkların kabuklarının biraz daha parlak ve yoğun bir renge sahip olduğu görülmüştür. Sonuç olarak tüketici algısı ve market değeri üzerinde önemli etkisi olan meyve boyutları ve renk değerlerine, organik ve konvansiyonel üretim yöntemlerinin önemli bir etkisinin olmadığı ve organik üretilen fındığın incelenen özellikler açısından konvansiyonel üretime kıyasla kalite kaybı yaşamadığı sonucuna varılmıştır.
{"title":"GİRESUN KALİTE ORGANİK VE KONVANSİYONEL TOMBUL FINDIKLARIN MEYVE KALİTESİ İLE GEOMETRİK VE RENK ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ","authors":"Hasan KARAOSMANOĞLU","doi":"10.21923/jesd.1110489","DOIUrl":"https://doi.org/10.21923/jesd.1110489","url":null,"abstract":"Bu çalışma organik ve konvansiyonel yöntemlerle yetiştirilen Giresun Kalite Tombul fındık çeşidinin meyve, fiziksel ve renk özelliklerinin belirlenmesi ve karşılaştırılması amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla fındıkların meyve ve içlerinin uzunluğu, genişliği, kalınlığı, şekil indeksi, büyüklüğü (Dg), yuvarlaklığı (Փ), yüzey alanı (S), hacmi (V), iç oranı ve beyazlama oranı gibi fiziksel özelliklerinin yanı sıra L*, a*, b*, hue, kroma gibi renk özellikleri incelenmiş ve renk skalası oluşturulmuştur. Çalışma sonuçlarına göre organik fındıkların randıman (organik: %55.68, konvansiyonel: %54.26) ve beyazlama oranlarının (organik: %96.00, konvansiyonel: %90.00) konvansiyonele kıyasla daha yüksek olması dışında diğer fiziksel özelliklerde farklılıklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. İç fındık ve unlarında üretim yöntemleri arasında renk özellikleri açısından farklılık görülmezken, organik fındıkların kabuklarının biraz daha parlak ve yoğun bir renge sahip olduğu görülmüştür. Sonuç olarak tüketici algısı ve market değeri üzerinde önemli etkisi olan meyve boyutları ve renk değerlerine, organik ve konvansiyonel üretim yöntemlerinin önemli bir etkisinin olmadığı ve organik üretilen fındığın incelenen özellikler açısından konvansiyonel üretime kıyasla kalite kaybı yaşamadığı sonucuna varılmıştır.","PeriodicalId":500615,"journal":{"name":"Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi","volume":"69 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135344591","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Teknolojideki gelişmelerle birlikte farklı kiriş türlerine olan gereksinim artmaktadır. Yaygın olarak kullanılan farklı kiriş türlerinden bir tanesi de kademeli kirişlerdir. Sunulan bu çalışmada önemli yapısal elemanlardan birisi olan kirişin kademeli olması durumu ele alınmıştır. Kademe sayısı olarak tek kademeli durum dikkate alınmış olup kademe oranı ve konumu irdelenmiştir. Çalışmanın temel motivasyon kaynağı kademeli kirişin elastik zemin üzerinde olması ve manyetik alana maruz kalmasıdır. Kademeli kiriş üzerine doğrusal elastik zemin katsayının ve manyetik alan kuvvetinin etkilerini içeren kapsamlı bir çalışma yürütülmüştür. Farklı mesnet durumları da incelenerek çalışmanın zenginliği arttırılmıştır. Belirtilen değişken parametrelerin doğal frekanslar üzerine etkileri üç boyutlu grafikler halinde sunulmuştur. Manyetik alan ve elastik zemin etkisinin doğal frekanslar üzerine önemli bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Kademe oranı ve konumunun etkisi serbest serbest sınır şartlarında en etkili olmasına karşın manyetik alan ve elastik zemin etkisi ankastre serbest sınır şartına sahip durumda daha belirgin olmaktadır.
{"title":"ELASTİK ZEMİN ve MANYETİK ALAN ETKİSİ ALTINDAKİ KADEMELİ KİRİŞİN DOĞRUSAL TİTREŞİM ANALİZİ","authors":"Burak Emre YAPANMIŞ","doi":"10.21923/jesd.1231844","DOIUrl":"https://doi.org/10.21923/jesd.1231844","url":null,"abstract":"Teknolojideki gelişmelerle birlikte farklı kiriş türlerine olan gereksinim artmaktadır. Yaygın olarak kullanılan farklı kiriş türlerinden bir tanesi de kademeli kirişlerdir. Sunulan bu çalışmada önemli yapısal elemanlardan birisi olan kirişin kademeli olması durumu ele alınmıştır. Kademe sayısı olarak tek kademeli durum dikkate alınmış olup kademe oranı ve konumu irdelenmiştir. Çalışmanın temel motivasyon kaynağı kademeli kirişin elastik zemin üzerinde olması ve manyetik alana maruz kalmasıdır. Kademeli kiriş üzerine doğrusal elastik zemin katsayının ve manyetik alan kuvvetinin etkilerini içeren kapsamlı bir çalışma yürütülmüştür. Farklı mesnet durumları da incelenerek çalışmanın zenginliği arttırılmıştır. Belirtilen değişken parametrelerin doğal frekanslar üzerine etkileri üç boyutlu grafikler halinde sunulmuştur. Manyetik alan ve elastik zemin etkisinin doğal frekanslar üzerine önemli bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Kademe oranı ve konumunun etkisi serbest serbest sınır şartlarında en etkili olmasına karşın manyetik alan ve elastik zemin etkisi ankastre serbest sınır şartına sahip durumda daha belirgin olmaktadır.","PeriodicalId":500615,"journal":{"name":"Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135345046","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this work, the design of a high-performance single-stage Low Noise Amplifier (LNA) for GSM applications is taken into consideration. LNA design is one of the key stages of a wireless communication system due to its dominance over the whole system's noise figure performance. Although it is possible to achieve a very high gain and low noise figure with the usage of multi-stage transistors, such designs would also have a high complexity and manufacturing cost. The main aim of this work is to propose a single transistor LNA design for GSM application with a gain level of 14.3 dB, return loss level of less than 15 dB, and noise figure of 1.8 dB over the operation band of 820-980 MHz. the optimal design variables of the model is obtained via Grey Wolf optimization procedure.
{"title":"DESIGN OPTIMIZATION OF LOW NOISE AMPLIFIER FOR 900MHZ GSM BAND APPLICATIONS USING GREY WOLF ALGORITHM","authors":"Aysu BELEN","doi":"10.21923/jesd.1246889","DOIUrl":"https://doi.org/10.21923/jesd.1246889","url":null,"abstract":"In this work, the design of a high-performance single-stage Low Noise Amplifier (LNA) for GSM applications is taken into consideration. LNA design is one of the key stages of a wireless communication system due to its dominance over the whole system's noise figure performance. Although it is possible to achieve a very high gain and low noise figure with the usage of multi-stage transistors, such designs would also have a high complexity and manufacturing cost. The main aim of this work is to propose a single transistor LNA design for GSM application with a gain level of 14.3 dB, return loss level of less than 15 dB, and noise figure of 1.8 dB over the operation band of 820-980 MHz. the optimal design variables of the model is obtained via Grey Wolf optimization procedure.","PeriodicalId":500615,"journal":{"name":"Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi","volume":"27 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135345035","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Murat KODALOĞLU, Fevzi BEDİR, Feyza AKARSLAN KODALOĞLU
The contents of the shed opening frames used in the weaving machines and the pneumatic connections used in the dobby mechanisms of the shedding cost were made. As a result of the weaving, a new dobby with low cost, easy to manufacture and maintain was designed and produced in weaving machines. In particular, you can run a system that can manufacture fabrics with minimized tensions in warp threads. After executing the cam and tracking design, the drive, select, and motion acquisition to the frames were fabricated and assembled. After seeing the precise adjustments of the mechanisms, they were automatically operated at different speeds. Optimum results have been achieved in the incoming tension values in the warp with the new generation pneu-mechanical dobby machine, which is one of the shedding devices used to create sheds in Bizim Study weaving machines and provides the movements of frames for this purpose. The average warp tension during the weaving process was 34.6 cN.
{"title":"PNÖ-MEKANİK ARMÜR MAKİNASININ TASARIM VE İMALATI","authors":"Murat KODALOĞLU, Fevzi BEDİR, Feyza AKARSLAN KODALOĞLU","doi":"10.21923/jesd.1246734","DOIUrl":"https://doi.org/10.21923/jesd.1246734","url":null,"abstract":"The contents of the shed opening frames used in the weaving machines and the pneumatic connections used in the dobby mechanisms of the shedding cost were made. As a result of the weaving, a new dobby with low cost, easy to manufacture and maintain was designed and produced in weaving machines. In particular, you can run a system that can manufacture fabrics with minimized tensions in warp threads. After executing the cam and tracking design, the drive, select, and motion acquisition to the frames were fabricated and assembled. After seeing the precise adjustments of the mechanisms, they were automatically operated at different speeds. Optimum results have been achieved in the incoming tension values in the warp with the new generation pneu-mechanical dobby machine, which is one of the shedding devices used to create sheds in Bizim Study weaving machines and provides the movements of frames for this purpose. The average warp tension during the weaving process was 34.6 cN.","PeriodicalId":500615,"journal":{"name":"Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi","volume":"48 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135345036","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Konvansiyonel ring iplik eğirme sistemi, pek çok avantajı nedeniyle iplik pazarında önemli bir konuma sahiptir. Ancak, son yıllarda ring iplik özelliklerini özellikle de yüksek iplik tüylülüğünü iyileştirmeye yönelik çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Kompakt iplik eğirme sistemi, pnömatik/mekanik yoğunlaştırma yoluyla eğirme üçgeninin küçültülmesi ve böylece iplik özelliklerinin iyileştirilmesi amacıyla geliştirilmiştir. Sistem, daha iyi değerlere sahip iplik üretimini imkan kılsa da, özellikle yeni bir makineye yatırım maliyeti ihtiyacını beraberinde getirmesi nedeniyle iplik tüylülüğünü azaltmaya yönelik arayışlar halen sürmektedir. Son yıllarda, ring iplik yönteminin eğirme geometrisinde değişiklik yapma esasına dayanan sağ/sol diyagonal olarak adlandırılan yeni bir eğirme yöntemi konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmada da, sağ/sol diyagonal eğirme düzeninin gerçek işletme ortamında iplik özelliklerine etkisinin bobinleme öncesi ve sonrasında incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, farklı elyaf türleri ile Ne 10/1 ile Ne 16/1 iplik numara aralığında triko büküm değerlerinde ring iplikler üretilmiş ve iplik özellikleri incelenmiştir. Çalışma sonunda, sağ diyagonal eğirme düzeninin özellikle iplik tüylülüğü değerlerinde iyileşme sağladığı, diğer iplik özelliklerinde ise normal eğirme düzeni ile karşılaştırılabilir değerlerin elde edildiği belirlenmiştir. Dolayısıyla, diyagonal eğirme gibi çeşitli alternatif yaklaşımların ilave bir makine veya cihaz/aparata yatırım yapmadan mevcut ring iplik makinasında daha iyi iplik özelliklerinin elde edilmesi açısından potansiyel taşıdığı ve bu nedenle daha detaylı araştırmaların yapılması gerektiği düşünülmektedir.
传统环锭纺纱系统因其诸多优点而在纱线市场上占据重要地位。然而，近年来，为了改善环锭纱的性能，特别是高毛羽，人们开展了各种研究。开发紧密纺纱系统的目的是通过气动/机械增压减少纺纱三角区，从而改善纱线性能。虽然该系统能生产出具有更好价值的纱线，但减少纱线毛羽的研究仍在进行中，特别是由于需要投资新机器的成本。近年来，人们对一种名为右/左对角线的新型纺纱方法进行了研究，这种方法基于对环锭纺纱方法的纺纱几何形状的修改。本研究旨在调查在实际工厂环境中，右/左对角线纺纱布置在卷绕前后对纱线特性的影响。在这项研究中，使用不同纤维类型的环锭纱生产了纱支范围为 Ne 10/1 到 Ne 16/1 的三捻纱，并对纱线特性进行了调查。研究结果表明，右对角线纺纱安排尤其改善了纱线毛羽值，而在其他纱线特性方面，右对角线纺纱安排与普通纺纱安排获得的数值相当。因此，我们认为对角纺纱等各种替代方法有可能在现有环锭纺纱机上获得更好的纱线特性，而无需投资额外的机器或装置/设备，因此应开展进一步的详细研究。
{"title":"KONVANSİYONEL RİNG İPLİKÇİLİKTE İPLİK TÜYLÜLÜĞÜNÜ İYİLEŞTİRMEK İÇİN ÇAPRAZ İPLİK YOLU PRENSİBİNE DAYANAN YENİ BİR EĞİRME KONSEPTİ","authors":"İrem ÇELİK, Demet YILMAZ","doi":"10.21923/jesd.1295111","DOIUrl":"https://doi.org/10.21923/jesd.1295111","url":null,"abstract":"Konvansiyonel ring iplik eğirme sistemi, pek çok avantajı nedeniyle iplik pazarında önemli bir konuma sahiptir. Ancak, son yıllarda ring iplik özelliklerini özellikle de yüksek iplik tüylülüğünü iyileştirmeye yönelik çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Kompakt iplik eğirme sistemi, pnömatik/mekanik yoğunlaştırma yoluyla eğirme üçgeninin küçültülmesi ve böylece iplik özelliklerinin iyileştirilmesi amacıyla geliştirilmiştir. Sistem, daha iyi değerlere sahip iplik üretimini imkan kılsa da, özellikle yeni bir makineye yatırım maliyeti ihtiyacını beraberinde getirmesi nedeniyle iplik tüylülüğünü azaltmaya yönelik arayışlar halen sürmektedir. Son yıllarda, ring iplik yönteminin eğirme geometrisinde değişiklik yapma esasına dayanan sağ/sol diyagonal olarak adlandırılan yeni bir eğirme yöntemi konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmada da, sağ/sol diyagonal eğirme düzeninin gerçek işletme ortamında iplik özelliklerine etkisinin bobinleme öncesi ve sonrasında incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, farklı elyaf türleri ile Ne 10/1 ile Ne 16/1 iplik numara aralığında triko büküm değerlerinde ring iplikler üretilmiş ve iplik özellikleri incelenmiştir. Çalışma sonunda, sağ diyagonal eğirme düzeninin özellikle iplik tüylülüğü değerlerinde iyileşme sağladığı, diğer iplik özelliklerinde ise normal eğirme düzeni ile karşılaştırılabilir değerlerin elde edildiği belirlenmiştir. Dolayısıyla, diyagonal eğirme gibi çeşitli alternatif yaklaşımların ilave bir makine veya cihaz/aparata yatırım yapmadan mevcut ring iplik makinasında daha iyi iplik özelliklerinin elde edilmesi açısından potansiyel taşıdığı ve bu nedenle daha detaylı araştırmaların yapılması gerektiği düşünülmektedir.","PeriodicalId":500615,"journal":{"name":"Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi","volume":"17 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135345038","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma kapsamında, İzmir ili Bornova ilçesinde bulunan bir inşaat alanında dinamik zemin davranışı analizleri ve sıvılaşma analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu amaç doğrultusunda, öncelikle sahada uygulanan sondajlar ve jeofizik yöntemlerin verileri bir veri bankasında toplanmıştır. Sahanın 3 boyutlu modeli çıkartılmış ve sondajların konumlarına göre sahanın farklı açılardan geoteknik profilleri elde edilmiştir. Sonrasında dinamik zemin davranışı analizleri, frekans tanım alanında bir boyutlu eşdeğer doğrusal analiz yöntemiyle DEEPSOIL programı kullanılarak yapılmıştır. Analizlerde 1977 İzmir, 1992 Doğanbey, 1995 Dinar ve 1999 Kocaeli depremlerine ait ivme-zaman kayıtları kullanılmıştır. Ayrıca, SPT-N değerleriyle sıvılaşma analizleri yapılarak alanın sıvılaşma riski belirlenmiştir. Alan içinde farklı deprem etkileri sonucu 0.4g ve üzeri değerlerde en büyük yatay yüzey ivmelerinin oluşabileceği, sıvılaşma riskinin alan genelinde mevcut olmadığı, ancak lokal olarak sıvılaşma gözlenebileceği sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"BORNOVA (İZMİR)’DE BİR İNŞAAT ALANINDA DİNAMİK ZEMİN DAVRANIŞI VE SIVILAŞMA ANALİZLERİ","authors":"Yusuf BATUGE, Mehmet KURUOĞLU, Tuğba ESKİŞAR","doi":"10.21923/jesd.1311184","DOIUrl":"https://doi.org/10.21923/jesd.1311184","url":null,"abstract":"Bu çalışma kapsamında, İzmir ili Bornova ilçesinde bulunan bir inşaat alanında dinamik zemin davranışı analizleri ve sıvılaşma analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu amaç doğrultusunda, öncelikle sahada uygulanan sondajlar ve jeofizik yöntemlerin verileri bir veri bankasında toplanmıştır. Sahanın 3 boyutlu modeli çıkartılmış ve sondajların konumlarına göre sahanın farklı açılardan geoteknik profilleri elde edilmiştir. Sonrasında dinamik zemin davranışı analizleri, frekans tanım alanında bir boyutlu eşdeğer doğrusal analiz yöntemiyle DEEPSOIL programı kullanılarak yapılmıştır. Analizlerde 1977 İzmir, 1992 Doğanbey, 1995 Dinar ve 1999 Kocaeli depremlerine ait ivme-zaman kayıtları kullanılmıştır. Ayrıca, SPT-N değerleriyle sıvılaşma analizleri yapılarak alanın sıvılaşma riski belirlenmiştir. Alan içinde farklı deprem etkileri sonucu 0.4g ve üzeri değerlerde en büyük yatay yüzey ivmelerinin oluşabileceği, sıvılaşma riskinin alan genelinde mevcut olmadığı, ancak lokal olarak sıvılaşma gözlenebileceği sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":500615,"journal":{"name":"Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi","volume":"38 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135344868","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Endüstriyel ortamda ve zorlu çevre koşullarında çalışan metal malzemelerin yüzeyleri zamanla ortamdaki etkenlere bağlı olarak bozulmaktadır. Yüzeyi bozulan metal malzemeler hem korozyon direnci hem de mekanik özelliklerini kaybetmiş olur. Yüzey özelliklerinin geliştirilmesinde tercih edilen yöntemlerden biri metal kaplama uygulamasıdır. Metal kaplamalar, hem mekanik özellikleri iyileştirmek hem de korozyon nedeniyle malzeme kaybını önlemek amacıyla uygulanmaktadır. Metal kaplama yöntemlerinden olan akımsız kaplama, elektrik akımı olmadan bir indirgeme maddesiyle sulu çözeltiden metalik iyonun katalitik olarak indirgenip metalin yüzeyinde biriktirilmesine dayanan kimyasal indirgeme işlemidir. Akımsız kaplama yöntemiyle; altın, nikel, bakır, gümüş gibi birçok metal kaplanabilmektedir. Endüstride en yaygın tercih edilen kaplama türü sahip olduğu kimyasal, fiziksel ve mekanik özelliklerinden dolayı akımsız nikel kaplamadır. Ayrıca bu yöntem metal kaplama çalışmalarında çoklu alaşım ve kompozit kaplamaların üretilmesini popüler hale getirmektedir. Bu çalışmayla, alüminyum malzeme yüzeyine akımsız nikel kaplama işlemi uygulanmış olup kaplama prosesi için belirlenen çalışma parametrelerinin kaplama kalınlığına, yapışma mukavemetine ve korozyon direncine etkisi incelenmiştir.
{"title":"PRODUCTION OF NICKEL BASED METALLIC COATINGS BY ELECTROLESS COATING METHOD","authors":"Gülşen TOPAL, Banu ESENCAN TÜRKASLAN","doi":"10.21923/jesd.1296964","DOIUrl":"https://doi.org/10.21923/jesd.1296964","url":null,"abstract":"Endüstriyel ortamda ve zorlu çevre koşullarında çalışan metal malzemelerin yüzeyleri zamanla ortamdaki etkenlere bağlı olarak bozulmaktadır. Yüzeyi bozulan metal malzemeler hem korozyon direnci hem de mekanik özelliklerini kaybetmiş olur. Yüzey özelliklerinin geliştirilmesinde tercih edilen yöntemlerden biri metal kaplama uygulamasıdır. Metal kaplamalar, hem mekanik özellikleri iyileştirmek hem de korozyon nedeniyle malzeme kaybını önlemek amacıyla uygulanmaktadır. Metal kaplama yöntemlerinden olan akımsız kaplama, elektrik akımı olmadan bir indirgeme maddesiyle sulu çözeltiden metalik iyonun katalitik olarak indirgenip metalin yüzeyinde biriktirilmesine dayanan kimyasal indirgeme işlemidir. Akımsız kaplama yöntemiyle; altın, nikel, bakır, gümüş gibi birçok metal kaplanabilmektedir. Endüstride en yaygın tercih edilen kaplama türü sahip olduğu kimyasal, fiziksel ve mekanik özelliklerinden dolayı akımsız nikel kaplamadır. Ayrıca bu yöntem metal kaplama çalışmalarında çoklu alaşım ve kompozit kaplamaların üretilmesini popüler hale getirmektedir. Bu çalışmayla, alüminyum malzeme yüzeyine akımsız nikel kaplama işlemi uygulanmış olup kaplama prosesi için belirlenen çalışma parametrelerinin kaplama kalınlığına, yapışma mukavemetine ve korozyon direncine etkisi incelenmiştir.","PeriodicalId":500615,"journal":{"name":"Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135344869","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tüketiciler, prebiyotik bileşen içeren sağlıklı içecekleri giderek daha fazla talep etmektedir. İçecek üretiminde son ürünün kalitesi tercih edilen bileşenlere ve bu bileşenlerin kullanım oranına bağlıdır. Bu sebeple bu çalışmanın amacı toz kakaolu içeceğin kıvam artırıcı bileşenlerin prebiyotiklerle ikamesi ile ürün kalitesinde oluşturduğu fiziksel etkiler araştırılmıştır. Bu amaçla, bağımsız değişken prebiyotik bileşenler (inülin, polidekstroz, maltodekstrin) ve bunların kombinasyonlarının ürüne etkisi belirlenmiştir. Bu çalışma, prebiyotik toz kakao içecek formülasyonunu inülin, polidekstroz ve maltodekstrin ile optimize etmek için basit karışım tasarım yöntemini uygulamıştır. Tek yönlü merkezi bileşik tasarım, brix, çözünürlük su tutma kapasitesi, kütle yoğunluğu, carr indeksi, Hausner oranları ve ıslanma süresi gibi içeceklerin fiziksel özellikleri tahmin edilmiştir. İçecek formülasyonlarının kütle yoğunluğu verilerinin tahmini için hausner oranları (HO), carr indeks (CI) değerleri belirlenmiş ve sırasıyla 1,3±0,00-1,39±0,03 ile 22,25±1,16-28,18±1,92 aralığında tespit edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda genel arzu edilebilirlik maksimum su tutma kapasitesi ve suda çözünürlük değerlerine baz alınarak belirlenmiştir ve buna göre optimum prebiyotik oranları inülin, polidekstroz ve maltodekstrin için sırasıyla 6,762 ve 12,351 gr ve 3,875 gr olarak belirlenmiştir. Arzu edilebilirlik 0.87'e eşittir. Elde edilen sonuçlar, inülin, polidektroz ve maltodekstirn kombinasyonu kullanılarak prebiyotik toz kakaolu içecek üretiminin mümkün olduğunu göstermektedir.
{"title":"TOZ KAKAOLU İÇECEKLERİN PREBİYOTİK KOMBİNASYONUN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ YÖNÜNDEN OPTİMİZASYONU","authors":"Sirin OBA İLTER, Osman YILMAZ","doi":"10.21923/jesd.1094259","DOIUrl":"https://doi.org/10.21923/jesd.1094259","url":null,"abstract":"Tüketiciler, prebiyotik bileşen içeren sağlıklı içecekleri giderek daha fazla talep etmektedir. İçecek üretiminde son ürünün kalitesi tercih edilen bileşenlere ve bu bileşenlerin kullanım oranına bağlıdır. Bu sebeple bu çalışmanın amacı toz kakaolu içeceğin kıvam artırıcı bileşenlerin prebiyotiklerle ikamesi ile ürün kalitesinde oluşturduğu fiziksel etkiler araştırılmıştır. Bu amaçla, bağımsız değişken prebiyotik bileşenler (inülin, polidekstroz, maltodekstrin) ve bunların kombinasyonlarının ürüne etkisi belirlenmiştir. Bu çalışma, prebiyotik toz kakao içecek formülasyonunu inülin, polidekstroz ve maltodekstrin ile optimize etmek için basit karışım tasarım yöntemini uygulamıştır. Tek yönlü merkezi bileşik tasarım, brix, çözünürlük su tutma kapasitesi, kütle yoğunluğu, carr indeksi, Hausner oranları ve ıslanma süresi gibi içeceklerin fiziksel özellikleri tahmin edilmiştir. İçecek formülasyonlarının kütle yoğunluğu verilerinin tahmini için hausner oranları (HO), carr indeks (CI) değerleri belirlenmiş ve sırasıyla 1,3±0,00-1,39±0,03 ile 22,25±1,16-28,18±1,92 aralığında tespit edilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda genel arzu edilebilirlik maksimum su tutma kapasitesi ve suda çözünürlük değerlerine baz alınarak belirlenmiştir ve buna göre optimum prebiyotik oranları inülin, polidekstroz ve maltodekstrin için sırasıyla 6,762 ve 12,351 gr ve 3,875 gr olarak belirlenmiştir. Arzu edilebilirlik 0.87'e eşittir. Elde edilen sonuçlar, inülin, polidektroz ve maltodekstirn kombinasyonu kullanılarak prebiyotik toz kakaolu içecek üretiminin mümkün olduğunu göstermektedir.","PeriodicalId":500615,"journal":{"name":"Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi","volume":"18 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135345032","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：