Bu çalışma 2017-2018 yıllarında Adana ili soğan ekim alanlarında zararlı türler ile bunların parazitoit ve predatörlerinin saptaması amacıyla yapılmıştır. Çalışma sonucunda 4 takıma bağlı 9 familyadan 18 tür belirlenmiş olup; bu türler içerisinde soğanda en çok zarar yapan türlerin; Eobania vermiculata Müller, Thrips tabaci Lindeman ve Frankliniella occidentalis Pergande olduğu belirlenmiştir. Saptanan yararlı türler 4 takıma bağlı 6 familyadan olup, bunlardan; Aeolothrips collaris Priesner, A. fasciatus L., A. ericae Bagnall, Orius niger Wolff ve Coccinella septempunctata L. olmak üzere 5 predatör tespit edilmiştir.
{"title":"Adana İli Soğan Ekiliş Alanlarında Zararlı Olan Türler İle Predatörlerinin Saptanması","authors":"Asime Filiz ÇALIŞKAN KEÇE","doi":"10.36846/cjafs.2023.106","DOIUrl":"https://doi.org/10.36846/cjafs.2023.106","url":null,"abstract":"Bu çalışma 2017-2018 yıllarında Adana ili soğan ekim alanlarında zararlı türler ile bunların parazitoit ve predatörlerinin saptaması amacıyla yapılmıştır. Çalışma sonucunda 4 takıma bağlı 9 familyadan 18 tür belirlenmiş olup; bu türler içerisinde soğanda en çok zarar yapan türlerin; Eobania vermiculata Müller, Thrips tabaci Lindeman ve Frankliniella occidentalis Pergande olduğu belirlenmiştir. Saptanan yararlı türler 4 takıma bağlı 6 familyadan olup, bunlardan; Aeolothrips collaris Priesner, A. fasciatus L., A. ericae Bagnall, Orius niger Wolff ve Coccinella septempunctata L. olmak üzere 5 predatör tespit edilmiştir.","PeriodicalId":10840,"journal":{"name":"Cukurova University, Agriculture Faculty","volume":"42 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"82023098","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Son yıllarda insan beslenmesine sağladığı büyük katkılardan dolayı çilekler üzerinde yoğun çalışmalar yapılmıştır. Bunun sonucu olarak gerek ülkemizde gerekse dünyada üretim miktarı artmıştır. Ancak bu artışla birlikte gübrelemenin artması, yanlış sulama uygulamaları tuzluluk sorununu beraberinde getirmiştir. Çilek tuza hassas bir tür olmakla birlikte genotipler arasında toleranslık düzeyleri bakımından farklar vardır. Bu çalışmada farklı tuz düzeylerinin, ticari olarak yetiştirilen Fortuna çilek çeşidi ile önceki yıllarda yapılan melezleme ıslahı sonucunda olumlu bulunan 112 ve 36 No’lu genotiplerde verim ve kalite üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma, 2020-2021 yetiştiricilik döneminde Çukurova Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümüne ait İspanyol tipi yüksek tünelde saksı denemesi şeklinde ve aynı bölümün laboratuvarında yürütülmüştür. Denemede kontrol (Sulama suyu - 0.5 dS/m) ve 4 farklı tuz konsantrasyonu (1 dS/m, 1.5 dS/m, 2 dS/m, 2.5 dS/m) uygulamaları yapılmıştır. Bulgulara göre; 2.5 dS/m tuz uygulaması verimi Kontrol ve 1 dS/m tuz uygulamalarına göre yaklaşık %50 oranında azaltmıştır. Genel olarak genotiplerde tuz stresi arttıkça meyve iriliğinin değişik düzeylerde azaldığı ancak bu azalmanın en az 112 No’lu genotipte olduğu belirlenmiştir. SÇKM ve meyve et sertlik değerleri üzerine 1 dS/m tuz konsantrasyonun hafif bir stres uyartımı etkisiyle kontrolden daha iyi sonuçlar verdiği dikkati çekmiştir. Meyve dış renk değerleri (L*, C, Hue0) yüksek tuz uygulamalarından belirgin şekilde negatif etkilenirken, düşük dozda (1 dS/m) tuzdan etkilenmedikleri ortaya konulmuştur. Genel olarak yapılan tuz uygulamalarından 112 ve 36 No’lu genotiplerin ticari bir çeşit olan Fortuna’ya göre daha az etkilenmiştir. Seçilmiş genotiplerin, Fortuna çeşidinden tuza daha fazla tolerant bulunması ıslah açısından iyi bir sonuç olarak değerlendirilmiştir.
{"title":"Çileklerde Farklı Tuz Konsantrasyonlarının Verim ve Pomolojik Özellikler Üzerine Etkileri","authors":"Sevgi Paydaş","doi":"10.36846/cjafs.2023.97","DOIUrl":"https://doi.org/10.36846/cjafs.2023.97","url":null,"abstract":"Son yıllarda insan beslenmesine sağladığı büyük katkılardan dolayı çilekler üzerinde yoğun çalışmalar yapılmıştır. Bunun sonucu olarak gerek ülkemizde gerekse dünyada üretim miktarı artmıştır. Ancak bu artışla birlikte gübrelemenin artması, yanlış sulama uygulamaları tuzluluk sorununu beraberinde getirmiştir. Çilek tuza hassas bir tür olmakla birlikte genotipler arasında toleranslık düzeyleri bakımından farklar vardır. Bu çalışmada farklı tuz düzeylerinin, ticari olarak yetiştirilen Fortuna çilek çeşidi ile önceki yıllarda yapılan melezleme ıslahı sonucunda olumlu bulunan 112 ve 36 No’lu genotiplerde verim ve kalite üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma, 2020-2021 yetiştiricilik döneminde Çukurova Üniversitesi Bahçe Bitkileri Bölümüne ait İspanyol tipi yüksek tünelde saksı denemesi şeklinde ve aynı bölümün laboratuvarında yürütülmüştür. Denemede kontrol (Sulama suyu - 0.5 dS/m) ve 4 farklı tuz konsantrasyonu (1 dS/m, 1.5 dS/m, 2 dS/m, 2.5 dS/m) uygulamaları yapılmıştır. Bulgulara göre; 2.5 dS/m tuz uygulaması verimi Kontrol ve 1 dS/m tuz uygulamalarına göre yaklaşık %50 oranında azaltmıştır. Genel olarak genotiplerde tuz stresi arttıkça meyve iriliğinin değişik düzeylerde azaldığı ancak bu azalmanın en az 112 No’lu genotipte olduğu belirlenmiştir. SÇKM ve meyve et sertlik değerleri üzerine 1 dS/m tuz konsantrasyonun hafif bir stres uyartımı etkisiyle kontrolden daha iyi sonuçlar verdiği dikkati çekmiştir. Meyve dış renk değerleri (L*, C, Hue0) yüksek tuz uygulamalarından belirgin şekilde negatif etkilenirken, düşük dozda (1 dS/m) tuzdan etkilenmedikleri ortaya konulmuştur. Genel olarak yapılan tuz uygulamalarından 112 ve 36 No’lu genotiplerin ticari bir çeşit olan Fortuna’ya göre daha az etkilenmiştir. Seçilmiş genotiplerin, Fortuna çeşidinden tuza daha fazla tolerant bulunması ıslah açısından iyi bir sonuç olarak değerlendirilmiştir.","PeriodicalId":10840,"journal":{"name":"Cukurova University, Agriculture Faculty","volume":"86 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"77640859","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In Brazil, cauliflower crop (Brassica oleracea var. botrytis) is mainly a backyard gardening production, conducted in small areas of the country. However, its farming practice requires manpower as the production is mostly driven by family farming. Indeed, demand in labor and in sums, further coupled with environmental concerns and high production costs, seeks otherwise alternatives in providing greater efficiency, generating greater yield and quality, compared to other vegetables. Thus, the present study aimed to evaluate the biostimulant effect based on amino acids associated with a nutrient complex with high calcium and boron content in cauliflower cultivation. The experiment was carried out in the municipality of Campo Largo-PR, Brazil in a completely randomized design, with four treatments and three replications. The treatments consisted of 0.50; 0.75 and 1.0ml L-1 doses, plus the control treatment (producer standard), which follows all recommendations for culture, without the addition of the product under study in this article. The applications were performed by foliar spraying, at fortnightly intervals. At the end of the cycle, at 96 days after transplantation, the following parameters were evaluated: plant height, head height, head width and length, number of leaves, stem diameter, the fresh mass of the head, and average yield. The use of the biostimulant based on amino acids, calcium, and boron had a positive effect on the cauliflower crop, with the best results obtained at the dose of 1 ml L-1.
在巴西,花椰菜(芸苔甘蓝变种)主要是在国内小地区进行的后院园艺生产。然而,其农业实践需要人力,因为生产主要是由家庭农业驱动的。事实上,劳动力和资金的需求,再加上环境问题和高生产成本,与其他蔬菜相比,寻求其他替代品,以提供更高的效率,产生更高的产量和质量。因此,本研究旨在评价与高钙、高硼营养复合物相关的氨基酸在花椰菜栽培中的生物刺激作用。该实验在巴西Campo Largo-PR市进行,采用完全随机设计,有四个治疗和三个重复。处理为0.50;0.75和1.0ml L-1剂量,加上对照处理(生产商标准),遵循所有培养建议,不添加本文研究的产品。施用是通过叶面喷洒,每隔两周。在周期结束时,即移栽后96天,评估以下参数:株高、穗高、穗宽和穗长、叶片数、茎粗、穗鲜质量和平均产量。使用以氨基酸、钙和硼为基础的生物刺激素对花椰菜作物有积极的影响,在1 ml L-1的剂量下获得最佳效果。
{"title":"Amino Acids Substance Biostimulants Application for Vegetable Development of Cauliflower (Brassica oleracea var. botrytis L.)","authors":"T. Kızıldeniz","doi":"10.36846/cjafs.2023.100","DOIUrl":"https://doi.org/10.36846/cjafs.2023.100","url":null,"abstract":"In Brazil, cauliflower crop (Brassica oleracea var. botrytis) is mainly a backyard gardening production, conducted in small areas of the country. However, its farming practice requires manpower as the production is mostly driven by family farming. Indeed, demand in labor and in sums, further coupled with environmental concerns and high production costs, seeks otherwise alternatives in providing greater efficiency, generating greater yield and quality, compared to other vegetables. Thus, the present study aimed to evaluate the biostimulant effect based on amino acids associated with a nutrient complex with high calcium and boron content in cauliflower cultivation. The experiment was carried out in the municipality of Campo Largo-PR, Brazil in a completely randomized design, with four treatments and three replications. The treatments consisted of 0.50; 0.75 and 1.0ml L-1 doses, plus the control treatment (producer standard), which follows all recommendations for culture, without the addition of the product under study in this article. The applications were performed by foliar spraying, at fortnightly intervals. At the end of the cycle, at 96 days after transplantation, the following parameters were evaluated: plant height, head height, head width and length, number of leaves, stem diameter, the fresh mass of the head, and average yield. The use of the biostimulant based on amino acids, calcium, and boron had a positive effect on the cauliflower crop, with the best results obtained at the dose of 1 ml L-1.","PeriodicalId":10840,"journal":{"name":"Cukurova University, Agriculture Faculty","volume":"24 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"85525324","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmanın amacı; Antalya ilinde tarımsal amaçlı kooperatiflere ortak olan ve ortak olmayan üreticilerin sosyo-ekonomik özelliklerini belirlemek, tarımsal amaçlı kredi kullanım durumlarını, kredi temin ettikleri kaynakları, kredi kullanımında ve geri ödemede karşılaştıkları sorunları araştırmaktır. Çalışmada; Antalya ilinde tarımsal amaçlı kooperatiflere ortak olan ve olmayan 80 üreticiye anket uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre en çok tercih edilen kredi kaynakları şahıslar ve T.C. Ziraat Bankası’dır. İncelenen işletmelerde üreticilerin kredi kullanma nedenlerinin başında tarımsal girdi temini ve işletme sermayesi eksiğini tamamlama gelmektedir. Üreticilerin T.C. Ziraat Bankası’nı tercih etme nedenleri ise çiftçiye sübvansiyonlu kredi veren tek banka olması ve faiz oranlarının uygun olmasıdır.
{"title":"Tarımsal Amaçlı Kooperatiflere Ortak Olan ve Olmayan Üreticilerin Tarımsal Kredi Kullanımının Değerlendirilmesi","authors":"Handan Akçaöz","doi":"10.36846/cjafs.2022.81","DOIUrl":"https://doi.org/10.36846/cjafs.2022.81","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı; Antalya ilinde tarımsal amaçlı kooperatiflere ortak olan ve ortak olmayan üreticilerin \u0000sosyo-ekonomik özelliklerini belirlemek, tarımsal amaçlı kredi kullanım durumlarını, kredi temin ettikleri \u0000kaynakları, kredi kullanımında ve geri ödemede karşılaştıkları sorunları araştırmaktır. Çalışmada; Antalya \u0000ilinde tarımsal amaçlı kooperatiflere ortak olan ve olmayan 80 üreticiye anket uygulanmıştır. Araştırmadan \u0000elde edilen sonuçlara göre en çok tercih edilen kredi kaynakları şahıslar ve T.C. Ziraat Bankası’dır. İncelenen \u0000işletmelerde üreticilerin kredi kullanma nedenlerinin başında tarımsal girdi temini ve işletme sermayesi \u0000eksiğini tamamlama gelmektedir. Üreticilerin T.C. Ziraat Bankası’nı tercih etme nedenleri ise çiftçiye\u0000sübvansiyonlu kredi veren tek banka olması ve faiz oranlarının uygun olmasıdır.","PeriodicalId":10840,"journal":{"name":"Cukurova University, Agriculture Faculty","volume":"17 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"87341425","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Xanthomonas euvesicatoriaya’nın neden olduğu Bakteriyel Leke Hastalığı biberde önemli verim kayıplarına neden olmaktadır. Bu çalışmada biber tohumlarına uygulanan yerel antagonist bakteriyel izolatların hastalığın biyolojik mücadelesinde kullanılma potansiyeli araştırılmıştır. Yedi farklı ilden yapılan izolasyonlarda 488 aday antagonist bakteri izolatları saflaştırılmıştır. Bu aday antagonistlerin in vitro denemeleriyle 9 adeti in vitro ikili kültür testinde besi yeri üzerinde 3.0-9.0 mm arasında engelleme zonu oluşturmuştur. Bu antagonistlerin uygulandığı tohumlarda, yedi yerel antagonistik bakteri izolatının fidelerdeki hastalık şiddetini %29-84 oranında azalttığı belirlenmiştir. Bakteri izolatlarının uygulandığı tohumlarda çimlenme oranları incelendiğinde, YL 4-3 ve Suruç 6-1 kodlu iki farklı izolatın başarılı olduğu belirlenmiştir. Tanı çalışmalarına göre YL 4-3 kodlu izolat Bacillus subtilis ve Suruç 6-1 kodlu izolat Bacillus amyloliquefaciens ssp. plantarum olarak belirlenmiştir.
{"title":"Tohuma Uygulanan Bakteriyel Antagonistlerin Biberde Bakteriyel Leke Hastalığına Etkisi","authors":"Y. Aysan","doi":"10.36846/cjafs.2022.88","DOIUrl":"https://doi.org/10.36846/cjafs.2022.88","url":null,"abstract":"Xanthomonas euvesicatoriaya’nın neden olduğu Bakteriyel Leke Hastalığı biberde önemli verim kayıplarına \u0000neden olmaktadır. Bu çalışmada biber tohumlarına uygulanan yerel antagonist bakteriyel izolatların hastalığın \u0000biyolojik mücadelesinde kullanılma potansiyeli araştırılmıştır. Yedi farklı ilden yapılan izolasyonlarda 488 \u0000aday antagonist bakteri izolatları saflaştırılmıştır. Bu aday antagonistlerin in vitro denemeleriyle 9 adeti in vitro\u0000ikili kültür testinde besi yeri üzerinde 3.0-9.0 mm arasında engelleme zonu oluşturmuştur. Bu antagonistlerin\u0000uygulandığı tohumlarda, yedi yerel antagonistik bakteri izolatının fidelerdeki hastalık şiddetini %29-84 \u0000oranında azalttığı belirlenmiştir. Bakteri izolatlarının uygulandığı tohumlarda çimlenme oranları\u0000incelendiğinde, YL 4-3 ve Suruç 6-1 kodlu iki farklı izolatın başarılı olduğu belirlenmiştir. Tanı çalışmalarına \u0000göre YL 4-3 kodlu izolat Bacillus subtilis ve Suruç 6-1 kodlu izolat Bacillus amyloliquefaciens ssp. plantarum\u0000olarak belirlenmiştir.","PeriodicalId":10840,"journal":{"name":"Cukurova University, Agriculture Faculty","volume":"31 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"80677070","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma, 2019-2022 yılları arasında farklı uygulamaların yapıldığı limon agro-ekosistemlerinde epigean türlerinin biyoçeşitlilik parametrelerinin üst takson seviyesinde değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışma alanı olarak Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi sınırları içerisinde bulunan 50 dekarlık Mayer limon bahçesi seçilmiştir. Bu amaca ulaşmak için bahçede dört parsel belirlenmiştir. Bunlar; (i) Kimyasal (yabancı ot kontrolü için periyodik olarak herbisit uygulanmış ve yabancı ot büyümesine izin verilmemiştir), (ii) Yabancı ot kesimi (sıra içi malçlama ve sıra arası yabancı ot kesim uygulamaları yapılmıştır), (iii) Fiğ (sıra içi malçlama ve fiğ bitkisi (Vicia sativa L. (Fabaceae: Leguminosae) ekimi) ve (iv) Kontrol (geleneksel tarımın uygulaması) parselleri olarak belirlenmiştir. Örtücü bitkinin etkinliğini belirlemek amacı ile çukur tuzak örnekleme yöntemi epigean türlerin üst takson seviyesinde değerlendirilmesi amacı için kullanılmıştır. Çalışma süresince Arthropoda, Chordata, Mollusca Şubelerine bağlı Amphibia, Arachnida, Insecta, Gastropoda, Malacostraca ve Reptilia sınıfa ait epigean türler örneklenmiştir. Veriler tüm çalışma yılları ile birlikte değerlendirildiğinde en yüksek Shannon-Wiener çeşitlilik değerinin 1.9981 olarak fiğ parselinde hesaplandığı görülmüştür. Çeşitlilik ile ters orantılı olarak artan veya azalan dominantlık değeri en yüksek sırasıyla kontrol (0.2746), yabancı ot biçme (0.2290), kimyasal (0.2172) ve fiğ (0.1686) parsellerinde hesaplanmıştır. Dominantlığın en düşük olduğu habitatın fiğ parseli olduğu belirlenmiştir. Yüzde benzerliğe göre birbirine en çok benzeyen parsellerin yabancı ot biçme ve kontrol parselleri olduğu ve bu benzerlik oranının % 83.879 olarak hesaplandığı görülmüştür. Fiğ parseli, kontrol ve yabancı ot kesme parsellerinin oluşturduğu gruba % 71.688 oranında benzer bulunmuştur. Ayrıca kimyasal parsel, çalışma alanlarının geri kalanının oluşturduğu gruba % 52.04 oranında benzer olarak hesaplanmıştır. Fiğ ve kimyasal uygulanan parseller aynı bahçe sınırları içinde olmasına rağmen sadece % 58.012 oranında birbirine benzer bulunmuşlardır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre; örtücü bitkilerinin uygulandığı agro-ekosistemlerdeki biyolojik çeşitliliğin, konvansiyonel tarım uygulamasının olduğu agro-ekosistemlere göre daha yüksek bir biyolojik çeşitlilik değerine sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bu iki farklı uygulama yöntemi benzerlik açısından karşılaştırıldığında, o agro-ekosistemlerde yaşayan epigean türlerinin farklılığından dolayı benzemezlik oranlarının artabileceği söylenebilir.
{"title":"Evaluation at The Upper Taxon Level of Biological Diversity Parameters of Epigean Species in Mayer Lemon Agro-Ecosystems Used Different Application","authors":"M. Ulusoy","doi":"10.36846/cjafs.2022.89","DOIUrl":"https://doi.org/10.36846/cjafs.2022.89","url":null,"abstract":"Bu çalışma, 2019-2022 yılları arasında farklı uygulamaların yapıldığı limon agro-ekosistemlerinde epigean \u0000türlerinin biyoçeşitlilik parametrelerinin üst takson seviyesinde değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. \u0000Çalışma alanı olarak Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi sınırları içerisinde \u0000bulunan 50 dekarlık Mayer limon bahçesi seçilmiştir. Bu amaca ulaşmak için bahçede dört parsel \u0000belirlenmiştir. Bunlar; (i) Kimyasal (yabancı ot kontrolü için periyodik olarak herbisit uygulanmış ve yabancı \u0000ot büyümesine izin verilmemiştir), (ii) Yabancı ot kesimi (sıra içi malçlama ve sıra arası yabancı ot kesim\u0000uygulamaları yapılmıştır), (iii) Fiğ (sıra içi malçlama ve fiğ bitkisi (Vicia sativa L. (Fabaceae: Leguminosae) \u0000ekimi) ve (iv) Kontrol (geleneksel tarımın uygulaması) parselleri olarak belirlenmiştir. Örtücü bitkinin \u0000etkinliğini belirlemek amacı ile çukur tuzak örnekleme yöntemi epigean türlerin üst takson seviyesinde \u0000değerlendirilmesi amacı için kullanılmıştır. Çalışma süresince Arthropoda, Chordata, Mollusca Şubelerine \u0000bağlı Amphibia, Arachnida, Insecta, Gastropoda, Malacostraca ve Reptilia sınıfa ait epigean türler\u0000örneklenmiştir. Veriler tüm çalışma yılları ile birlikte değerlendirildiğinde en yüksek Shannon-Wiener \u0000çeşitlilik değerinin 1.9981 olarak fiğ parselinde hesaplandığı görülmüştür. Çeşitlilik ile ters orantılı olarak artan \u0000veya azalan dominantlık değeri en yüksek sırasıyla kontrol (0.2746), yabancı ot biçme (0.2290), kimyasal \u0000(0.2172) ve fiğ (0.1686) parsellerinde hesaplanmıştır. Dominantlığın en düşük olduğu habitatın fiğ parseli \u0000olduğu belirlenmiştir. Yüzde benzerliğe göre birbirine en çok benzeyen parsellerin yabancı ot biçme ve kontrol \u0000parselleri olduğu ve bu benzerlik oranının % 83.879 olarak hesaplandığı görülmüştür. Fiğ parseli, kontrol ve \u0000yabancı ot kesme parsellerinin oluşturduğu gruba % 71.688 oranında benzer bulunmuştur. Ayrıca kimyasal \u0000parsel, çalışma alanlarının geri kalanının oluşturduğu gruba % 52.04 oranında benzer olarak hesaplanmıştır. \u0000Fiğ ve kimyasal uygulanan parseller aynı bahçe sınırları içinde olmasına rağmen sadece % 58.012 oranında \u0000birbirine benzer bulunmuşlardır. \u0000Bu çalışmanın sonuçlarına göre; örtücü bitkilerinin uygulandığı agro-ekosistemlerdeki biyolojik çeşitliliğin, \u0000konvansiyonel tarım uygulamasının olduğu agro-ekosistemlere göre daha yüksek bir biyolojik çeşitlilik \u0000değerine sahip olduğu ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bu iki farklı uygulama yöntemi benzerlik açısından \u0000karşılaştırıldığında, o agro-ekosistemlerde yaşayan epigean türlerinin farklılığından dolayı benzemezlik \u0000oranlarının artabileceği söylenebilir.","PeriodicalId":10840,"journal":{"name":"Cukurova University, Agriculture Faculty","volume":"47 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"77027572","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkiye'nin yüzölçümü yaklaşık 78.5 milyon ha, nüfusu 84 milyon ve yıllık nüfus artış hızı 2020 itibari ile %1.09 olmuştur. Türkiye, hidrolojik özelliklerine uygun 25 havzaya bölünmüştür. Havzalarda yıllık ortalama akış 186 milyar m3 ’tür. Fırat-Dicle Nehri Havzası %28.4’lük su potansiyeline sahip olup, Türkiye'nin su potansiyeli ve yüzölçümü bakımından en büyük su havzasıdır. Türkiye'nin toplam kullanılabilir su potansiyelinin, 98 milyar m3’ü yüzey suyu ve 14 milyar m3 ’ü yeraltı suyu olmak üzere toplam 112 milyar m3 ’tür. Türkiye'nin sulanabilir alanının yaklaşık %20-25'i yeraltı suyu ile sulanmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'deki su kaynaklarının ve tarımsal sulamanın durumu ele alınmıştır.
{"title":"The Situation of Water Resources and Agricultural Irrigation in Türkiye","authors":"D. Koç","doi":"10.36846/cjafs.2022.80","DOIUrl":"https://doi.org/10.36846/cjafs.2022.80","url":null,"abstract":"Türkiye'nin yüzölçümü yaklaşık 78.5 milyon ha, nüfusu 84 milyon ve yıllık nüfus artış hızı 2020 itibari \u0000ile %1.09 olmuştur. Türkiye, hidrolojik özelliklerine uygun 25 havzaya bölünmüştür. Havzalarda yıllık \u0000ortalama akış 186 milyar m3\u0000’tür. Fırat-Dicle Nehri Havzası %28.4’lük su potansiyeline sahip olup, Türkiye'nin \u0000su potansiyeli ve yüzölçümü bakımından en büyük su havzasıdır. Türkiye'nin toplam kullanılabilir su \u0000potansiyelinin, 98 milyar m3’ü yüzey suyu ve 14 milyar m3\u0000’ü yeraltı suyu olmak üzere toplam 112 milyar \u0000m3\u0000’tür. Türkiye'nin sulanabilir alanının yaklaşık %20-25'i yeraltı suyu ile sulanmaktadır. Bu çalışmada, \u0000Türkiye'deki su kaynaklarının ve tarımsal sulamanın durumu ele alınmıştır.","PeriodicalId":10840,"journal":{"name":"Cukurova University, Agriculture Faculty","volume":"35 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"85740908","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tarımsal üretimin verimliliği ve sürdürülebilirliği tarımsal yapıya bağlı olarak değişebilmektedir. Tarım arazilerine ulaşım, sulama suyuna erişim, drenaj ve mekanizasyon faaliyetlerinin uygunluğu gibi tarımsal yapıyla ilgili faktörler tarımsal üretimde etkin rol oynamaktadır. Üretim yapılan arazi parsellerinin küçülmüş, bölünmüş ve şekillerinin bozulmuş olması; tarımsal verimi düşürmekte, arazilere ulaşım zorlaşmakta ve yolda geçen süre artmaktadır. Ayrıca, tarım makine ve mekanizasyon faaliyetleri de güçleşmektedir. İlave olarak, tarımsal altyapıdaki söz konusu bozukluk sulama suyuna erişimi kısıtlayarak, yapılacak olan sulama projelerinin daha fazla maliyetli olmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’nin tarımsal altyapısında arazi toplulaştırma projeleri büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, Konya’nın Meram ilçesinde tamamlanan arazi toplulaştırma projesinin ürün deseni ve sulama açısından mevcut durumunun değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
{"title":"Arazi Toplulaştırmasının Sulama Altyapısı Açısından İncelenmesi","authors":"Harun Kaman","doi":"10.36846/cjafs.2022.85","DOIUrl":"https://doi.org/10.36846/cjafs.2022.85","url":null,"abstract":"Tarımsal üretimin verimliliği ve sürdürülebilirliği tarımsal yapıya bağlı olarak değişebilmektedir. Tarım \u0000arazilerine ulaşım, sulama suyuna erişim, drenaj ve mekanizasyon faaliyetlerinin uygunluğu gibi tarımsal \u0000yapıyla ilgili faktörler tarımsal üretimde etkin rol oynamaktadır. Üretim yapılan arazi parsellerinin küçülmüş, \u0000bölünmüş ve şekillerinin bozulmuş olması; tarımsal verimi düşürmekte, arazilere ulaşım zorlaşmakta ve yolda \u0000geçen süre artmaktadır. Ayrıca, tarım makine ve mekanizasyon faaliyetleri de güçleşmektedir. İlave olarak, \u0000tarımsal altyapıdaki söz konusu bozukluk sulama suyuna erişimi kısıtlayarak, yapılacak olan sulama \u0000projelerinin daha fazla maliyetli olmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’nin tarımsal altyapısında \u0000arazi toplulaştırma projeleri büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, Konya’nın Meram ilçesinde tamamlanan \u0000arazi toplulaştırma projesinin ürün deseni ve sulama açısından mevcut durumunun değerlendirilmesi \u0000amaçlanmıştır.","PeriodicalId":10840,"journal":{"name":"Cukurova University, Agriculture Faculty","volume":"20 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"74431121","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yiyecekler kurutulabilir ve güvenle saklanabilir. Kurutma için geliştirilmiş birçok farklı yöntem vardır. Kurutma ile gıdadaki serbest su miktarı azaltılır ve mikrobiyal büyüme durdurulabilir veya tamamen yavaşlatılabilir. Kurutulan ürünün hacmi azaldığı için depolama hacmi azalır, nakliyesi kolaylaşır. Kurutmada en çok kullanılan yöntemlerden biri güneş enerjisi ile kurutmadır. Bu çalışmada kayısılar kabin tipi kurutucuda kurutulmuştur. Ürünlerin kurutulmasında deneysel olarak üç farklı tipte kurutma kabini kullanılmıştır. Kurutulan ürünler belirli bir süre tartılarak kuruma hızı kontrol edilmiştir. Kurutma kabinlerinde dolaşan havanın bağıl nem ve sıcaklık değerleri ölçülmüştür. Çalışmada hava kollektörü ile desteklenen kurutma kabininin diğerlerine göre çok daha verimli olduğu gözlemlenmiştir. Kurutma işleminin ortam havası kurutma sistemi için yaklaşık 75 saat, güneş enerjili su toplayıcı destekli kurutma sistemi için yaklaşık 50 saat ve güneş hava kollektörü destekli kurutma sistemi için yaklaşık 35 saat sürdüğü görülmüştür. Etkili nem difüzyon katsayısı (Deff), ortam havası ile kurutma sistemi için 4,59x10-6 m2 /s, güneş enerjili su kollektörü destekli kurutma sistemi için 7,83x10-6 m2 /s ve havalı güneş kollektörü destekli kurutmasistemi için 8,32x10-6 m2 /s olarak hesaplanmıştır.
{"title":"Drying of Apricot Using Ambient Air, Solar Water Collector Assisted Drying System and Solar Air Collector Assisted Drying System","authors":"H. Ozturk","doi":"10.36846/cjafs.2022.87","DOIUrl":"https://doi.org/10.36846/cjafs.2022.87","url":null,"abstract":"Yiyecekler kurutulabilir ve güvenle saklanabilir. Kurutma için geliştirilmiş birçok farklı yöntem vardır. \u0000Kurutma ile gıdadaki serbest su miktarı azaltılır ve mikrobiyal büyüme durdurulabilir veya tamamen \u0000yavaşlatılabilir. Kurutulan ürünün hacmi azaldığı için depolama hacmi azalır, nakliyesi kolaylaşır. Kurutmada \u0000en çok kullanılan yöntemlerden biri güneş enerjisi ile kurutmadır. Bu çalışmada kayısılar kabin tipi kurutucuda \u0000kurutulmuştur. Ürünlerin kurutulmasında deneysel olarak üç farklı tipte kurutma kabini kullanılmıştır. \u0000Kurutulan ürünler belirli bir süre tartılarak kuruma hızı kontrol edilmiştir. Kurutma kabinlerinde dolaşan \u0000havanın bağıl nem ve sıcaklık değerleri ölçülmüştür. Çalışmada hava kollektörü ile desteklenen kurutma \u0000kabininin diğerlerine göre çok daha verimli olduğu gözlemlenmiştir. Kurutma işleminin ortam havası kurutma \u0000sistemi için yaklaşık 75 saat, güneş enerjili su toplayıcı destekli kurutma sistemi için yaklaşık 50 saat ve güneş \u0000hava kollektörü destekli kurutma sistemi için yaklaşık 35 saat sürdüğü görülmüştür. Etkili nem difüzyon \u0000katsayısı (Deff), ortam havası ile kurutma sistemi için 4,59x10-6 m2\u0000/s, güneş enerjili su kollektörü destekli \u0000kurutma sistemi için 7,83x10-6 m2\u0000/s ve havalı güneş kollektörü destekli kurutmasistemi için 8,32x10-6 m2\u0000/s \u0000olarak hesaplanmıştır.","PeriodicalId":10840,"journal":{"name":"Cukurova University, Agriculture Faculty","volume":"91 2 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"77282992","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bitki ve toprak verilerinin uzun vadeli değişkenlikleri ancak uzun süreli tarla denemeleri araştırmaları ile elde edilebilir. Bitkilerin fotosentez yolu ile tuttuğu karbonun toprağa organik karbon olarak bağlanması ve ekosistem hizmetleri üzerindeki etkilerini belirlemek ve gözlemlemek için yine uzun vadeli tarla denemelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Tarımsal girdilerin etkileri ile toprak özellikleri ve bitki büyümesi arasındaki ilişkileri araştırmak için bitki ve toprak parametrelerinin uzun vadeli ölçümleri gereklidir. Çukurova Üniversitesi'nde (Adana-Türkiye) ilk uzun süreli tarla denemesi, organik gübre denemesi olarak 1996 yılında kurulmuştur. Daha sonra, birkaç uzun süreli değişik agronomik içerikli tarla denemeleri daha kurulmuştur. An itibarı ile 12 uzun süreli tarla denemesi düzenli olarak yürütülmektedir. Ayrıca planlanmış ancak kurulması beklenen birkaç deneme daha bulunmaktadır. Tüm bu denemelerin ilk amacı kimyasal gübre, toprak ve mahsul yönetimi gibi tarımsal girdilerin mikoriza gibi doğal bitki kök mekanizması üzerine etkisi ve mikorizanın gelişimi üzerine değişik toprak ve bitki yönetimlerinin nasıl etkilediğini göstermekti. Daha sonra değişik toprak tarım girdilerinin toprak karbon sekestrasyonu üzerindeki etkisini izlemek ve toprak organik karbon bütçelerini belirlemesi de projelerin amacına dahil edilmiştir. Uzun sürede iklim değişimleri ile ilişkilendirilen toprak organik karbonunu araştırmak için, değişken bitki-toprak parametrelerini düzenli olarak ölçmek ve verileri bütünlüklü olarak analiz etmek gerekmektedir. Bu bağlamda değişik toprak- bitki yönetimlerinin uzun süreli toprak ve bitki kalitesi, karbon bütçesi, verim değerleri ve iklim değişimleri ile ilişkilendirilmesi bakımından da çakılı uzun süreli tarla denemelerine bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde nerdeyse bir ilk olan 1996 yılından günümüze kadar devam eden, Son 20 yılda Çukurova Üniversitesi çakılı tarla denemelerinden şu ana kadar 20 SCI indeksli yayın üretilmiş. Ayrıca birçok ulusal ve uluslararası kongre ve çalıştayda üretilen veriler sunulmuş, makaleler yazılmış, 4 TÜBİTAK, 1 TAGEM projesi ve 13 BAP projesi bu kapsamda gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 5 yüksek lisans öğrencisinin tez çalışmaları çakılı denemelerde yürütülmüştür.
{"title":"Çukurova Üniversitesinin Uzun Süreli (Çakılı) Tarla Denemeleri ve Araştırma Çıktıları","authors":"İbrahim Ortaş","doi":"10.36846/cjafs.2022.84","DOIUrl":"https://doi.org/10.36846/cjafs.2022.84","url":null,"abstract":"Bitki ve toprak verilerinin uzun vadeli değişkenlikleri ancak uzun süreli tarla denemeleri araştırmaları ile elde edilebilir. \u0000Bitkilerin fotosentez yolu ile tuttuğu karbonun toprağa organik karbon olarak bağlanması ve ekosistem hizmetleri \u0000üzerindeki etkilerini belirlemek ve gözlemlemek için yine uzun vadeli tarla denemelerine ihtiyaç duyulmaktadır. \u0000Tarımsal girdilerin etkileri ile toprak özellikleri ve bitki büyümesi arasındaki ilişkileri araştırmak için bitki ve toprak \u0000parametrelerinin uzun vadeli ölçümleri gereklidir. Çukurova Üniversitesi'nde (Adana-Türkiye) ilk uzun süreli tarla \u0000denemesi, organik gübre denemesi olarak 1996 yılında kurulmuştur. Daha sonra, birkaç uzun süreli değişik agronomik \u0000içerikli tarla denemeleri daha kurulmuştur. An itibarı ile 12 uzun süreli tarla denemesi düzenli olarak yürütülmektedir. \u0000Ayrıca planlanmış ancak kurulması beklenen birkaç deneme daha bulunmaktadır. Tüm bu denemelerin ilk amacı \u0000kimyasal gübre, toprak ve mahsul yönetimi gibi tarımsal girdilerin mikoriza gibi doğal bitki kök mekanizması üzerine \u0000etkisi ve mikorizanın gelişimi üzerine değişik toprak ve bitki yönetimlerinin nasıl etkilediğini göstermekti. Daha sonra \u0000değişik toprak tarım girdilerinin toprak karbon sekestrasyonu üzerindeki etkisini izlemek ve toprak organik karbon \u0000bütçelerini belirlemesi de projelerin amacına dahil edilmiştir. Uzun sürede iklim değişimleri ile ilişkilendirilen toprak \u0000organik karbonunu araştırmak için, değişken bitki-toprak parametrelerini düzenli olarak ölçmek ve verileri bütünlüklü \u0000olarak analiz etmek gerekmektedir. Bu bağlamda değişik toprak- bitki yönetimlerinin uzun süreli toprak ve bitki kalitesi, \u0000karbon bütçesi, verim değerleri ve iklim değişimleri ile ilişkilendirilmesi bakımından da çakılı uzun süreli tarla \u0000denemelerine bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de ihtiyaç duyulmaktadır. Ülkemizde nerdeyse bir ilk olan 1996 \u0000yılından günümüze kadar devam eden, Son 20 yılda Çukurova Üniversitesi çakılı tarla denemelerinden şu ana kadar 20 \u0000SCI indeksli yayın üretilmiş. Ayrıca birçok ulusal ve uluslararası kongre ve çalıştayda üretilen veriler sunulmuş, \u0000makaleler yazılmış, 4 TÜBİTAK, 1 TAGEM projesi ve 13 BAP projesi bu kapsamda gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 5 \u0000yüksek lisans öğrencisinin tez çalışmaları çakılı denemelerde yürütülmüştür.","PeriodicalId":10840,"journal":{"name":"Cukurova University, Agriculture Faculty","volume":"41 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"73414423","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}