This study aims to examine the knowledge, beliefs, attitudes and behaviors of hospital cleaning workers concerning hand hygiene. This descriptive cross-sectional study was conducted with 130 cleaning workers working at a university hospital. The questionnaire forms are individual introduction questionnaire, Hand Hygiene Belief Scale (HHBS), and Hand Hygiene Practices Inventory (HHPI). The median HHBS score was 80.0, and the median HHPI score was 73.0. When we compared the participants' HHBS mean scores with their sociodemographic-occupational characteristics and their knowledge and attitudes about hand hygiene, a statistically significant relationship was found between gender (p= 0.048), total working years (p
{"title":"An Evaluation of Hand Hygiene Practices and Beliefs of Hospital Cleaning Workers","authors":"Nejdiye Güngördü, Seher Kurtul","doi":"10.33720/kisgd.1284345","DOIUrl":"https://doi.org/10.33720/kisgd.1284345","url":null,"abstract":"This study aims to examine the knowledge, beliefs, attitudes and behaviors of hospital cleaning workers concerning hand hygiene. This descriptive cross-sectional study was conducted with 130 cleaning workers working at a university hospital. The questionnaire forms are individual introduction questionnaire, Hand Hygiene Belief Scale (HHBS), and Hand Hygiene Practices Inventory (HHPI). The median HHBS score was 80.0, and the median HHPI score was 73.0. When we compared the participants' HHBS mean scores with their sociodemographic-occupational characteristics and their knowledge and attitudes about hand hygiene, a statistically significant relationship was found between gender (p= 0.048), total working years (p","PeriodicalId":143486,"journal":{"name":"Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi","volume":"42 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139359821","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamında çalışmak tüm çalışanların en temel hakkıdır. Gelişen teknoloji ile çalışma ortamındaki tehlike ve riskler çeşitlenerek artmaya devam etmektedir. Bazı sektörler doğası gereği daha fazla tehlike ve buna bağlı riskleri barındırmaktadır. Çalışma ortamındaki risklerin çokluğu ve/veya çalışma ortamında alınması gereken tedbirlerin yetersizliği nedeniyle, bazı sektörlerde kişi başına düşen iş kazası oranı çok yüksek olmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistik yıllıklarında 88 adet ekonomik faaliyet sınıflaması yer almaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de 2017-2021 yılları arasında meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıklarının sektörel dağılımı araştırılmıştır. SGK tarafından sunulan yıllık iş kazası ve çalışan sayısı verilerinden faydalanılarak kaza olabilirlik oranları belirlenmiş ve sektörlerin iş kazaları açısından risk seviyeleri tespit edilmiştir. Kişi başına düşen iş kazası oranı yüksek olan sektörler belirlenmiş ve güvenlik durumları değerlendirilmiştir. Kaza olabilirlik oranına göre birinci sırada “Kömür ve linyit çıkartılması”, ölümlü kaza olabilirlik oranına göre “Su yolu taşımacılığı” , meslek hastalığı olabilirlik oranına göre ise, “Kömür ve linyit çıkartılması” sektörü gelmektedir. Bu çalışma ile iş sağlığı ve güvenliği açısından acil önlem alınması gereken sektörler tespit edilmiştir. Riskler doğru tespit edildiğinde, iş kazaları ve meslek hastalıklarından kaynaklı maddi ve manevi kayıpların önüne geçilmesi sağlanacaktır.
{"title":"İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Türkiye’deki Riskli Sektörlerin Belirlenmesi","authors":"Atiye Bi̇li̇m, Niyazi Bi̇li̇m, Sertaç Dündar","doi":"10.33720/kisgd.1255661","DOIUrl":"https://doi.org/10.33720/kisgd.1255661","url":null,"abstract":"Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamında çalışmak tüm çalışanların en temel hakkıdır. Gelişen teknoloji ile çalışma ortamındaki tehlike ve riskler çeşitlenerek artmaya devam etmektedir. Bazı sektörler doğası gereği daha fazla tehlike ve buna bağlı riskleri barındırmaktadır. Çalışma ortamındaki risklerin çokluğu ve/veya çalışma ortamında alınması gereken tedbirlerin yetersizliği nedeniyle, bazı sektörlerde kişi başına düşen iş kazası oranı çok yüksek olmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistik yıllıklarında 88 adet ekonomik faaliyet sınıflaması yer almaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de 2017-2021 yılları arasında meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıklarının sektörel dağılımı araştırılmıştır. SGK tarafından sunulan yıllık iş kazası ve çalışan sayısı verilerinden faydalanılarak kaza olabilirlik oranları belirlenmiş ve sektörlerin iş kazaları açısından risk seviyeleri tespit edilmiştir. Kişi başına düşen iş kazası oranı yüksek olan sektörler belirlenmiş ve güvenlik durumları değerlendirilmiştir. Kaza olabilirlik oranına göre birinci sırada “Kömür ve linyit çıkartılması”, ölümlü kaza olabilirlik oranına göre “Su yolu taşımacılığı” , meslek hastalığı olabilirlik oranına göre ise, “Kömür ve linyit çıkartılması” sektörü gelmektedir. Bu çalışma ile iş sağlığı ve güvenliği açısından acil önlem alınması gereken sektörler tespit edilmiştir. Riskler doğru tespit edildiğinde, iş kazaları ve meslek hastalıklarından kaynaklı maddi ve manevi kayıpların önüne geçilmesi sağlanacaktır.","PeriodicalId":143486,"journal":{"name":"Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi","volume":"191 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-07-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139360086","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada Ankara ilinde metal sektöründe faaliyet gösteren ve gaz altı, toz altı ve/veya örtülü elektrot ark kaynak işi ile çalışma yürüten 15 farklı işyerinde iş sağlığı ve güvenliği koşullarının belirlenmesi adına iş hijyeni fiziksel etkenlerinden kişisel gürültü maruziyeti ölçülmüştür. Ölçümler, ilgili mevzuat kapsamında yetkilendirilmiş ve akredite edilmiş bir laboratuvar tarafından gerçekleştirilmiş ve kalibrasyonu yapılmış olan cihazlarla yapılmıştır. Ulusal mevzuatta ve uluslararası standartlarda belirtilen ölçüm kriterlerine uyulmuş, ölçüm sonucunda elde edilen veriler yine bu kriterler doğrultusunda analiz edilmiştir. İşyerlerinde kaynak çalışanlarına yönelik olarak ayrıca gürültü maruziyetleri konusunda rahatsızlık durumları da sorulmuş, elde edilen çalışan beyanları ile ölçüm sonuçlarının birlikte değerlendirilmesi sağlanmıştır. İşyerlerinin gürültü ölçüm sonuçlarının ve çalışan beyanlarının değerlendirmesini kolaylaştırmak adına benzer büyüklükteki işyerleri gruplandırılmıştır. Böylece işyerleri büyük, orta, küçük ve mikro sınıf olmak üzere dört farklı kategoriye bölünmüş ve yapılan değerlendirmeler bu sınıflandırma kapsamında gerçekleşmiştir. Yapılan çalışmada; kaynak işi ve metal sektöründe ortaya çıkan gürültü maruziyetinin nedenleri ve düzeyleri, bu maruziyetin azaltılması ve önlenmesine yönelik tedbirler, ölçümlerin yapılış yöntemleri, ölçümlerin öncesi, sırası ve sonrasında ortaya çıkan durumlar ile ölçüm sonuçları ve bu sonuçların genel değerlendirmesi ortaya konulmuştur.
{"title":"Kaynak Çalışanlarının Gürültü Maruziyet Düzeylerinin Belirlenmesine Yönelik Bir İnceleme","authors":"Uğur Bayar, Uğur Arabaci","doi":"10.33720/kisgd.1261026","DOIUrl":"https://doi.org/10.33720/kisgd.1261026","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Ankara ilinde metal sektöründe faaliyet gösteren ve gaz altı, toz altı ve/veya örtülü elektrot ark kaynak işi ile çalışma yürüten 15 farklı işyerinde iş sağlığı ve güvenliği koşullarının belirlenmesi adına iş hijyeni fiziksel etkenlerinden kişisel gürültü maruziyeti ölçülmüştür. Ölçümler, ilgili mevzuat kapsamında yetkilendirilmiş ve akredite edilmiş bir laboratuvar tarafından gerçekleştirilmiş ve kalibrasyonu yapılmış olan cihazlarla yapılmıştır. Ulusal mevzuatta ve uluslararası standartlarda belirtilen ölçüm kriterlerine uyulmuş, ölçüm sonucunda elde edilen veriler yine bu kriterler doğrultusunda analiz edilmiştir. İşyerlerinde kaynak çalışanlarına yönelik olarak ayrıca gürültü maruziyetleri konusunda rahatsızlık durumları da sorulmuş, elde edilen çalışan beyanları ile ölçüm sonuçlarının birlikte değerlendirilmesi sağlanmıştır. İşyerlerinin gürültü ölçüm sonuçlarının ve çalışan beyanlarının değerlendirmesini kolaylaştırmak adına benzer büyüklükteki işyerleri gruplandırılmıştır. Böylece işyerleri büyük, orta, küçük ve mikro sınıf olmak üzere dört farklı kategoriye bölünmüş ve yapılan değerlendirmeler bu sınıflandırma kapsamında gerçekleşmiştir. Yapılan çalışmada; kaynak işi ve metal sektöründe ortaya çıkan gürültü maruziyetinin nedenleri ve düzeyleri, bu maruziyetin azaltılması ve önlenmesine yönelik tedbirler, ölçümlerin yapılış yöntemleri, ölçümlerin öncesi, sırası ve sonrasında ortaya çıkan durumlar ile ölçüm sonuçları ve bu sonuçların genel değerlendirmesi ortaya konulmuştur.","PeriodicalId":143486,"journal":{"name":"Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi","volume":"81 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-05-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117227590","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma asfalt ile ilgili Türkiye’de son 10 yılda (2012-2022) yapılan akademik çalışmalarda İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) konusunun ne oranda merkezi olarak ele alındığını incelemektedir. Bu anlamda Türkiye’de son 10 yılda (2012-2022) asfalt, bitüm ve asfalt plenti sözcükleriyle makaleler ve lisansüstü tezler taranarak toplam 167 bilimsel çalışma tablo halinde derlenmiştir. Çalışmalar amaçlarına göre 6 başlıkta: “Malzeme Özelliklerini İyileştirme”, “Deneysel Çalışma”, “Atıkların Değerlendirilmesi”, “İş Sağlığı ve Güvenliği”, “Literatür Araştırması” ve “Diğer” olarak kategorize edilmiştir. Sonuçta, İSG konusunu merkezi olarak ele alan sınırlı sayıda çalışmanın yapıldığı anlaşılmıştır. Böylece, İSG kültürünü geliştirmek açısından, İSG konusunu merkezi olarak ele alan çalışmalara ihtiyaç duyulduğunun altı çizilmiştir.
{"title":"Türkiye’de 2012-2022 Yılları Arasındaki Çalışmalar İncelenerek Asfalt Malzemesinin İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Literatürün Değerlendirilmesi","authors":"A. Aydın","doi":"10.33720/kisgd.1206214","DOIUrl":"https://doi.org/10.33720/kisgd.1206214","url":null,"abstract":"Bu çalışma asfalt ile ilgili Türkiye’de son 10 yılda (2012-2022) yapılan akademik çalışmalarda İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) konusunun ne oranda merkezi olarak ele alındığını incelemektedir. Bu anlamda Türkiye’de son 10 yılda (2012-2022) asfalt, bitüm ve asfalt plenti sözcükleriyle makaleler ve lisansüstü tezler taranarak toplam 167 bilimsel çalışma tablo halinde derlenmiştir. Çalışmalar amaçlarına göre 6 başlıkta: “Malzeme Özelliklerini İyileştirme”, “Deneysel Çalışma”, “Atıkların Değerlendirilmesi”, “İş Sağlığı ve Güvenliği”, “Literatür Araştırması” ve “Diğer” olarak kategorize edilmiştir. Sonuçta, İSG konusunu merkezi olarak ele alan sınırlı sayıda çalışmanın yapıldığı anlaşılmıştır. Böylece, İSG kültürünü geliştirmek açısından, İSG konusunu merkezi olarak ele alan çalışmalara ihtiyaç duyulduğunun altı çizilmiştir.","PeriodicalId":143486,"journal":{"name":"Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi","volume":"161 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116055757","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Hiperbarik oksijen tedavi (HBOT) merkezi cihazları önceleri balık adam yetiştirme merkezinde, gemilerde ve belli başlı hastanelerde akut ya da rutin tedavide kullanılan cihazlar iken günümüzde gelişen tıp teknolojisi ve ilerlemelere bağlı olarak farklı tanılara sahip hastalarda kullanımı gitgide artmaktadır. Bu yüzden Türkiye’nin farklı illerinde HBOT cihazları kurulumu/kullanımı artmaktadır. Çok tehlikeli kuruluşlar olan hastanelerde bulunan HBOT merkezinde bulunan cihaz ve teçhizat çalışma ortamında birbirinden çok farklı karmaşık tehlikeleri barındırmaktadır. Bu yüzden çalışma ortamında proaktif (önleyici) yaklaşımda eksiklik veya zafiyet gösterildiği takdirde birbirinden farklı orjinli iş kazalarının gerçekleşmesi kaçınılmazdır. HBOT merkezinde iş kazasına neden olan birçok unsur olmasına rağmen iki önemli risk kaynağı öne çıkmaktadır. Bunlar basınç kaynaklı riskler ve yüksek oksijen düzeyinin doğurduğu risklerdir. ‘‘Çok tehlikeli’’ nitelikte olan çalışma ortamında bu risklerle beraber diğer riskler için de kaynaktan çözüm önerileri üretmek önemlidir. Keza çalışanların iş güvenliği kültürüne sahip ve görev tanımına uygun çalıştırılması, risk değerlendirmesinin güncel ve organik olması, iş güvenliği denetimlerin sık aralıklı yapılması, ramak kala olay kayıtlarının tutularak kurulca dikkate alınması olası iş kazalarını önleyeceği aşikârdır. Nihai olarak Türkiye’de henüz yaygınlaşmakta olan HBOT merkezlerinde iş güvenliği kurallarının daha sistematik şekilde uygulanmasını sağlamak için personel eğitimlerinin geliştirilmesi, uluslararası standartlara uygun ve ortak bir rehber oluşturulması elzemdir.
{"title":"An Occupational Health and Safety Perspective on Hyperbaric Oxygen Therapy (HBOT) Centers","authors":"Bülent Matpay","doi":"10.33720/kisgd.1203636","DOIUrl":"https://doi.org/10.33720/kisgd.1203636","url":null,"abstract":"Hiperbarik oksijen tedavi (HBOT) merkezi cihazları önceleri balık adam yetiştirme merkezinde, gemilerde ve belli başlı hastanelerde akut ya da rutin tedavide kullanılan cihazlar iken günümüzde gelişen tıp teknolojisi ve ilerlemelere bağlı olarak farklı tanılara sahip hastalarda kullanımı gitgide artmaktadır. Bu yüzden Türkiye’nin farklı illerinde HBOT cihazları kurulumu/kullanımı artmaktadır. Çok tehlikeli kuruluşlar olan hastanelerde bulunan HBOT merkezinde bulunan cihaz ve teçhizat çalışma ortamında birbirinden çok farklı karmaşık tehlikeleri barındırmaktadır. Bu yüzden çalışma ortamında proaktif (önleyici) yaklaşımda eksiklik veya zafiyet gösterildiği takdirde birbirinden farklı orjinli iş kazalarının gerçekleşmesi kaçınılmazdır. HBOT merkezinde iş kazasına neden olan birçok unsur olmasına rağmen iki önemli risk kaynağı öne çıkmaktadır. Bunlar basınç kaynaklı riskler ve yüksek oksijen düzeyinin doğurduğu risklerdir. ‘‘Çok tehlikeli’’ nitelikte olan çalışma ortamında bu risklerle beraber diğer riskler için de kaynaktan çözüm önerileri üretmek önemlidir. Keza çalışanların iş güvenliği kültürüne sahip ve görev tanımına uygun çalıştırılması, risk değerlendirmesinin güncel ve organik olması, iş güvenliği denetimlerin sık aralıklı yapılması, ramak kala olay kayıtlarının tutularak kurulca dikkate alınması olası iş kazalarını önleyeceği aşikârdır. Nihai olarak Türkiye’de henüz yaygınlaşmakta olan HBOT merkezlerinde iş güvenliği kurallarının daha sistematik şekilde uygulanmasını sağlamak için personel eğitimlerinin geliştirilmesi, uluslararası standartlara uygun ve ortak bir rehber oluşturulması elzemdir.","PeriodicalId":143486,"journal":{"name":"Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122298522","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin ücretlerinin verdikleri hizmet karşılığında bir güvence altında ödenmesi oldukça önemlidir. Bu çalışmada, iş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapan profesyonellerin ücretlendirilmelerine dair veriler incelenmiştir. Araştırma verileri 217 katılımcıdan anket yöntemi ile toplanmış olup, Microsoft Office Excel 2016 ile analiz edilmiştir. Bu çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre, iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin ücret talepleri ve ücretlerinin ödenme şeklinin hâlihazırda alınan ücret ve bu ücretin ödeme şekli ile farklılıklar olduğu ve ücretlerin bir oluşturulacak bir fon sistemi veya ücret havuzundan ödenmesi konusunda katılımcıların fikir birliğinde oldukları saptanmıştır.
{"title":"A Field Research on the Remuneration Policy of Occupational Health And Safety Professionals","authors":"Umut Hulusi İnan, S. Koyuncu","doi":"10.33720/kisgd.1204233","DOIUrl":"https://doi.org/10.33720/kisgd.1204233","url":null,"abstract":"İş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin ücretlerinin verdikleri hizmet karşılığında bir güvence altında ödenmesi oldukça önemlidir. Bu çalışmada, iş sağlığı ve güvenliği alanında görev yapan profesyonellerin ücretlendirilmelerine dair veriler incelenmiştir. Araştırma verileri 217 katılımcıdan anket yöntemi ile toplanmış olup, Microsoft Office Excel 2016 ile analiz edilmiştir. Bu çalışma sonucunda elde edilen bulgulara göre, iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin ücret talepleri ve ücretlerinin ödenme şeklinin hâlihazırda alınan ücret ve bu ücretin ödeme şekli ile farklılıklar olduğu ve ücretlerin bir oluşturulacak bir fon sistemi veya ücret havuzundan ödenmesi konusunda katılımcıların fikir birliğinde oldukları saptanmıştır.","PeriodicalId":143486,"journal":{"name":"Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi","volume":"26 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125490692","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Electronic health records (EHRs) are a useful tool to determine the causes and trends of work-related diseases in terms of periodic check-ups or emergency interventions at the workplace. To detect and prevent work-related diseases, EHRs could be important determinants for assessing interactions between health complaints and work-related factors. This study aimed to address the prevalence of diseases that cause potentially work-related diseases and the relationship between blue-collar/white-collar work status, by using EHRs. We retrospectively analyzed the clinical and demographic data from EHRs (46 white-collar and 94 blue-collar) by using descriptive and correlation statistic tests. We found that type 2 diabetes, influenza, acute pharyngitis, and liver fat had a higher prevalence among blue-collar workers while urinary infection and myalgia had a higher prevalence among white-collar workers. The work status had a very weak positive correlation with type 2 diabetes (r=0.236, p=0.005) and had a very weak negative correlation with myalgia (r=-0.167, p=0.048) and urinary infection (r= -0.248, p= 0.003). Consequently, the present study provided that the work status and EHRs are important determinants for assessing interactions between health complaints and work-related factors that were attributable to specific work status such as blue-collar and white-collar.
{"title":"Assessment of the Health Complaints among White-Collar and Blue-Collar Workers Using the Electronic Health Records","authors":"V. Alcan, Caner Doğru","doi":"10.33720/kisgd.1188839","DOIUrl":"https://doi.org/10.33720/kisgd.1188839","url":null,"abstract":"Electronic health records (EHRs) are a useful tool to determine the causes and trends of work-related diseases in terms of periodic check-ups or emergency interventions at the workplace. To detect and prevent work-related diseases, EHRs could be important determinants for assessing interactions between health complaints and work-related factors. This study aimed to address the prevalence of diseases that cause potentially work-related diseases and the relationship between blue-collar/white-collar work status, by using EHRs. We retrospectively analyzed the clinical and demographic data from EHRs (46 white-collar and 94 blue-collar) by using descriptive and correlation statistic tests. We found that type 2 diabetes, influenza, acute pharyngitis, and liver fat had a higher prevalence among blue-collar workers while urinary infection and myalgia had a higher prevalence among white-collar workers. The work status had a very weak positive correlation with type 2 diabetes (r=0.236, p=0.005) and had a very weak negative correlation with myalgia (r=-0.167, p=0.048) and urinary infection (r= -0.248, p= 0.003). Consequently, the present study provided that the work status and EHRs are important determinants for assessing interactions between health complaints and work-related factors that were attributable to specific work status such as blue-collar and white-collar.","PeriodicalId":143486,"journal":{"name":"Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125538464","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kesici-delici alet yaralanmaları ve deri-mukoza teması sağlık çalışanlarının en önemli mesleki risklerindendir. Bu çalışmanın amacı özel bir hastanedeki sağlık çalışanlarının üç yıllık kesici-delici alet yaralanmaları ile deri-mukoza temaslarının değerlendirilmesidir. Bu amaçla hastane enfeksiyon kontrol komitesinin 01.01 2019 ile 31.12 2021 tarihleri arasındaki kayıtları geriye dönük olarak incelenmiştir. Bu tarihler arasında Enfeksiyon Kontrol Komitesine kesici-delici alet yaralanması nedeniyle başvuran 56 sağlık çalışanının takip formlarından veriler elde edilmiştir. Yaralanma anı, 3. ve 6. Aydaki izlem sonuçları incelenmiştir . Veriler SPSS 25.0 paket programında analiz edilmiştir. Araştırmaya katılanların 26(%46.4)’ü hemşire, 17(%30.4)’ü yardımcı personel, 4(%7.1)’i teknisyen, 3(%5.4)’ü doktor, 3(%5.4)’ü ebe ve 3(%5.4)’ü estetisyendir. En sık yaralanma olan birimler karma servis (n:20-%35.7) ve ameliyathanedir (n:13-%23,2). En sık ilk üç yaralanma tipi enjektörle (n:33,%58.9), sıçrama (n:6, %10.7) ve sütur iğnesi (n:6, %10.7) ile olmuştur. Yaralanan bölgeler en sık sağ el (n:24, %42.9 ), sol el (n:23, %41.1) ve bacak bölgesi (n:5, %8,9) olmuştur. Üçüncü ve 6. Ay takibi yapılabilenlerin hiç birinde HbsAg, anti-HCV veya anti-HIV pozitifliği gelişmemiştir. Sonuç olarak yaralanma izlem ve tedavilerinin etkin olarak yürütülmesi sağlık çalışanlarını korumak için hayati öneme sahiptir. Araştırma sonuçları Hepatit B, HCV ve HIV enfeksiyonları açısından takip sonuçlarını ortaya koymakta ve oluşturulacak kurumsal politikalar için veri sağlamaktadır.
{"title":"Evaluation of Sharp Injuries and Skin-Mucocoal Contacts of Healthcare Professionals in a Private Hospital","authors":"Senem Yaman Karadam, Berhan Çoban, M. Yılmaz","doi":"10.33720/kisgd.1222872","DOIUrl":"https://doi.org/10.33720/kisgd.1222872","url":null,"abstract":"Kesici-delici alet yaralanmaları ve deri-mukoza teması sağlık çalışanlarının en önemli mesleki risklerindendir. Bu çalışmanın amacı özel bir hastanedeki sağlık çalışanlarının üç yıllık kesici-delici alet yaralanmaları ile deri-mukoza temaslarının değerlendirilmesidir. Bu amaçla hastane enfeksiyon kontrol komitesinin 01.01 2019 ile 31.12 2021 tarihleri arasındaki kayıtları geriye dönük olarak incelenmiştir. Bu tarihler arasında Enfeksiyon Kontrol Komitesine kesici-delici alet yaralanması nedeniyle başvuran 56 sağlık çalışanının takip formlarından veriler elde edilmiştir. Yaralanma anı, 3. ve 6. Aydaki izlem sonuçları incelenmiştir . Veriler SPSS 25.0 paket programında analiz edilmiştir. Araştırmaya katılanların 26(%46.4)’ü hemşire, 17(%30.4)’ü yardımcı personel, 4(%7.1)’i teknisyen, 3(%5.4)’ü doktor, 3(%5.4)’ü ebe ve 3(%5.4)’ü estetisyendir. En sık yaralanma olan birimler karma servis (n:20-%35.7) ve ameliyathanedir (n:13-%23,2). En sık ilk üç yaralanma tipi enjektörle (n:33,%58.9), sıçrama (n:6, %10.7) ve sütur iğnesi (n:6, %10.7) ile olmuştur. Yaralanan bölgeler en sık sağ el (n:24, %42.9 ), sol el (n:23, %41.1) ve bacak bölgesi (n:5, %8,9) olmuştur. Üçüncü ve 6. Ay takibi yapılabilenlerin hiç birinde HbsAg, anti-HCV veya anti-HIV pozitifliği gelişmemiştir. Sonuç olarak yaralanma izlem ve tedavilerinin etkin olarak yürütülmesi sağlık çalışanlarını korumak için hayati öneme sahiptir. Araştırma sonuçları Hepatit B, HCV ve HIV enfeksiyonları açısından takip sonuçlarını ortaya koymakta ve oluşturulacak kurumsal politikalar için veri sağlamaktadır.","PeriodicalId":143486,"journal":{"name":"Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi","volume":"39 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133103588","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dünyada her yıl yaklaşık 340 milyon iş kazası ve 160 milyon işle ilgili hastalık meydana gelmektedir. Küresel işgücünün yalnızca %1’ini oluşturan madencilik, iş yerindeki ölümcül kazaların yaklaşık %8’inden sorumludur. Türkiye mesleki ölüm ve yaralanma hızlarında üst sıralarda yer almaktadır. Türkiye’nin en çok ölümle sonuçlanan iş ve madencilik kazası, 13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen ve 301 kişinin ölümüne neden olan maden felaketidir. Madencilik ile ilgili çalışma gruplarında yüz bin işçi başına ölüm hızları 2018 yılında Türkiye’de 44,0 iken ABD’de 14,1, Polonya’da 9,3 ve Avustralya’da 3,7 olarak saptanmıştır. Yer altı kömür madenlerinde görülen büyük maden kazalarının başlıca nedenleri grizu patlamaları, kömür tozu patlamaları, ani gaz püskürmeleri, göçükler, yangınlar, su baskınları, nakliye ve mekanizasyonla ilgili sorunlardır. Maden kazaları ve felaketleri önlenebilirdir. Modern kömür madenlerinde sıkı güvenlik prosedürleri, sağlık ve güvenlik standartları, işçi eğitimi ve öğretimi olmalıdır. Yer altı kömür madenlerinde gaz izleme ve erken uyarı sistemlerinin kurulması, madenlerin havasının izlenmesi ve kayıt altına alınması gereklidir. Madencilik sektörü için gerekli mevzuat düzenlemelerinin yanında; sürekli izleme, değerlendirme ve denetlemeye ihtiyaç vardır.
{"title":"Mining Accidents in the World and in Turkey","authors":"Caner Özdemi̇r, B. Tunca, M. Çöl","doi":"10.33720/kisgd.1245729","DOIUrl":"https://doi.org/10.33720/kisgd.1245729","url":null,"abstract":"Dünyada her yıl yaklaşık 340 milyon iş kazası ve 160 milyon işle ilgili hastalık meydana gelmektedir. Küresel işgücünün yalnızca %1’ini oluşturan madencilik, iş yerindeki ölümcül kazaların yaklaşık %8’inden sorumludur. Türkiye mesleki ölüm ve yaralanma hızlarında üst sıralarda yer almaktadır. Türkiye’nin en çok ölümle sonuçlanan iş ve madencilik kazası, 13 Mayıs 2014’te Manisa’nın Soma ilçesinde meydana gelen ve 301 kişinin ölümüne neden olan maden felaketidir. Madencilik ile ilgili çalışma gruplarında yüz bin işçi başına ölüm hızları 2018 yılında Türkiye’de 44,0 iken ABD’de 14,1, Polonya’da 9,3 ve Avustralya’da 3,7 olarak saptanmıştır. Yer altı kömür madenlerinde görülen büyük maden kazalarının başlıca nedenleri grizu patlamaları, kömür tozu patlamaları, ani gaz püskürmeleri, göçükler, yangınlar, su baskınları, nakliye ve mekanizasyonla ilgili sorunlardır. Maden kazaları ve felaketleri önlenebilirdir. Modern kömür madenlerinde sıkı güvenlik prosedürleri, sağlık ve güvenlik standartları, işçi eğitimi ve öğretimi olmalıdır. Yer altı kömür madenlerinde gaz izleme ve erken uyarı sistemlerinin kurulması, madenlerin havasının izlenmesi ve kayıt altına alınması gereklidir. Madencilik sektörü için gerekli mevzuat düzenlemelerinin yanında; sürekli izleme, değerlendirme ve denetlemeye ihtiyaç vardır.","PeriodicalId":143486,"journal":{"name":"Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126794616","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Sağlık okuryazarlık düzeylerine göre COVID-19 enfeksiyonuna ilişkin verilen eğitimin işçilerin bilgi ve davranış düzeylerine etkisinin incelenmesidir. Yöntem: Ön test–son test kontrol gruplu rastgeleştirme tipinde olan bu çalışma, eğitim düzeylerine göre tabakalanmış 142 işçi (deney=71, kontrol=71) ile gerçekleştirilmiştir. Veri toplamada Tanıtıcı Özellik Formu, Bilgi Düzeyi ile Davranış Düzeyi Belirleme Formları ve Sağlık Okuryazarlık Ölçeği kullanılmıştır. Sağlık okuryazarlık düzeylerine göre (düşük-orta-yüksek) üç farklı eğitim kitapçığı kullanılarak deney grubuna bire bir eğitimler verilmiştir. Kontrol grubuna bir girişim yapılmamıştır. Grupların eğitim öncesi ve sonrası bilgi düzeyleri ve davranış puanları değerlendirilmiştir. Bulgular: Deney grubundaki işçilerin eğitim öncesi bilgi puan ortancası 26, eğitim sonrası bilgi puan ortancası 29’dur (p=0,00). Kontrol grubundaki işçilerin eğitim öncesi ve sonrası bilgi puan ortancaları değişmemiştir (p>0,05). Deney grubundaki işçilerin eğitim sonrası davranış puanı kontrol gurubundaki işçilere göre daha yüksektir (p=0,00). Sonuç: Bulgular sağlık okuryazarlık düzeylerine göre verilen eğitimin işçilerin bilgi düzeyleri ve davranış puanları arasında fark yarattığını, işçilerin sağlık okuryazarlık düzeyleri belirlenerek yapılan eğitimin etkili olduğunu göstermiştir. İş sağlığı çalışanları tarafından sağlık okuryazarlık düzeylerine göre hazırlanacak farklı eğitim materyalleriyle kişiye özgün, bire bir eğitimler yürütülmesi işçilerde olumlu davranış değişimine katkı sağlayacaktır.
{"title":"Sağlık Okuryazarlık Düzeylerine Göre COVID-19 Enfeksiyonuna İlişkin Verilen Eğitimin İşçilerin Bilgi Düzeyleri ve Davranışlarına Etkisi","authors":"Kübra Kabalci","doi":"10.33720/kisgd.1240660","DOIUrl":"https://doi.org/10.33720/kisgd.1240660","url":null,"abstract":"Amaç: Sağlık okuryazarlık düzeylerine göre COVID-19 enfeksiyonuna ilişkin verilen eğitimin işçilerin bilgi ve davranış düzeylerine etkisinin incelenmesidir. \u0000Yöntem: Ön test–son test kontrol gruplu rastgeleştirme tipinde olan bu çalışma, eğitim düzeylerine göre tabakalanmış 142 işçi (deney=71, kontrol=71) ile gerçekleştirilmiştir. Veri toplamada Tanıtıcı Özellik Formu, Bilgi Düzeyi ile Davranış Düzeyi Belirleme Formları ve Sağlık Okuryazarlık Ölçeği kullanılmıştır. Sağlık okuryazarlık düzeylerine göre (düşük-orta-yüksek) üç farklı eğitim kitapçığı kullanılarak deney grubuna bire bir eğitimler verilmiştir. Kontrol grubuna bir girişim yapılmamıştır. Grupların eğitim öncesi ve sonrası bilgi düzeyleri ve davranış puanları değerlendirilmiştir. \u0000Bulgular: Deney grubundaki işçilerin eğitim öncesi bilgi puan ortancası 26, eğitim sonrası bilgi puan ortancası 29’dur (p=0,00). Kontrol grubundaki işçilerin eğitim öncesi ve sonrası bilgi puan ortancaları değişmemiştir (p>0,05). Deney grubundaki işçilerin eğitim sonrası davranış puanı kontrol gurubundaki işçilere göre daha yüksektir (p=0,00). \u0000Sonuç: Bulgular sağlık okuryazarlık düzeylerine göre verilen eğitimin işçilerin bilgi düzeyleri ve davranış puanları arasında fark yarattığını, işçilerin sağlık okuryazarlık düzeyleri belirlenerek yapılan eğitimin etkili olduğunu göstermiştir. İş sağlığı çalışanları tarafından sağlık okuryazarlık düzeylerine göre hazırlanacak farklı eğitim materyalleriyle kişiye özgün, bire bir eğitimler yürütülmesi işçilerde olumlu davranış değişimine katkı sağlayacaktır.","PeriodicalId":143486,"journal":{"name":"Karaelmas İş Sağlığı ve Güvenliği Dergisi","volume":"110 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-04-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124249872","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}