Çalışma, 2010-2011 yılları arasında Kahramanmaraş il merkezi (Dulkadiroğlu, Onikişubat), Göksun, Türkoğlu ve Pazarcık ilçelerinde zeytin, elma ve fıstık bahçelerinde bulunan Coccoidea üst familyasına (Hemiptera: Sternorryncha) ait türlerin saptanması için yürütülmüştür. Survey çalışmalarında, Coccoidea üst familyasına ait 3 familyadan 12 tür tespit edilmiştir. Bu türler; Aulacaspis rosae (Bouché), Filippia follicularis (Targioni Tozzetti), Lepidosaphes pistaciae (Archangelskaya), Lepidosaphes ulmi (Linnaeus), Leucaspis riccae (Targioni Tozzetti), Palaeolecanium bituberculatum (Signoret), Parlatoria oleae (Colvée), Parthenolecanium corni (Bouché), Pollinia pollini (Costa), Saissetia oleae (Olivier), Suturaspis davatchi (Balachowsky & Kaussari) ve Suturaspis pistaciae (Lindinger) olarak teşhis edilmiştir. Bu çalışma, Türkiye'de ilk kez A. rosae'nın Malus comminus (Rosaceae) üzerinde bulunduğunu ortaya koymuştur. Tespit edilen türlerin Türkiye ve dünyadaki konukçuları, dağılışları hakkındaki bilgiler sunulmuştur.
{"title":"Kahramanmaraş İlinde Önemli Meyve Ağaçlarında Bulunan Coccoidea (Hemiptera: Sternorryncha) Üst Familyasına Ait Türlerin Saptanması","authors":"H. Korkmaz, Cafer Mart","doi":"10.46876/ja.1183192","DOIUrl":"https://doi.org/10.46876/ja.1183192","url":null,"abstract":"Çalışma, 2010-2011 yılları arasında Kahramanmaraş il merkezi (Dulkadiroğlu, Onikişubat), Göksun, Türkoğlu ve Pazarcık ilçelerinde zeytin, elma ve fıstık bahçelerinde bulunan Coccoidea üst familyasına (Hemiptera: Sternorryncha) ait türlerin saptanması için yürütülmüştür. Survey çalışmalarında, Coccoidea üst familyasına ait 3 familyadan 12 tür tespit edilmiştir. Bu türler; Aulacaspis rosae (Bouché), Filippia follicularis (Targioni Tozzetti), Lepidosaphes pistaciae (Archangelskaya), Lepidosaphes ulmi (Linnaeus), Leucaspis riccae (Targioni Tozzetti), Palaeolecanium bituberculatum (Signoret), Parlatoria oleae (Colvée), Parthenolecanium corni (Bouché), Pollinia pollini (Costa), Saissetia oleae (Olivier), Suturaspis davatchi (Balachowsky & Kaussari) ve Suturaspis pistaciae (Lindinger) olarak teşhis edilmiştir. Bu çalışma, Türkiye'de ilk kez A. rosae'nın Malus comminus (Rosaceae) üzerinde bulunduğunu ortaya koymuştur. Tespit edilen türlerin Türkiye ve dünyadaki konukçuları, dağılışları hakkındaki bilgiler sunulmuştur.","PeriodicalId":14951,"journal":{"name":"Journal of Agriculture","volume":"11 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"81159836","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Effect of Different Types of Fertilizers on Stevia Rebaudiana Production in Rwanda","authors":"","doi":"10.53819/81018102t5141","DOIUrl":"https://doi.org/10.53819/81018102t5141","url":null,"abstract":"","PeriodicalId":14951,"journal":{"name":"Journal of Agriculture","volume":"258 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"77075259","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Tetraploid Medicago sativa L. subspecies; M. sativa subsp. sativa, M. sativa subsp. falcata and M. sativa subsp. varia form the primary gene pool of the alfalfa. The center of diversity for this subspecies is seen as the Caucasus, Northwest Iran and Northeast Turkey, and its natural range is the former Soviet Union and the southern border of North Africa as the northern border. Genetic diversity among the primary gene pool and comparisons between regions of diversity provide a good reference for breeders when utilizing genetic resources. The United States Department of Agriculture Genetic Resources Information Network (USDA-GRIN) System provides reference data from its entire natural range, including Turkey and the Former Soviet region. In this study, seven populations collected from Turkey and thirteen alfalfa populations collected from Former Soviet Countries held in the USDA GRIN System were evaluated using 20 SSR markers. Within the scope of the study, the information between the locations of the subspecies was compared to reveal the hierarchical population structure. The results obtained from the STRUCTURE and PCA analyzes show that the populations are clustered in two main groups for both countries, but there is a high similarity in hybrid genome contents in the subspecies belonging to the Former Soviet countries. In addition, it was determined by AMOVA analysis that the variance within the populations was higher than that between the populations according to the subspecies analyzed from both countries. It is thought that the results will be effective in terms of using alfalfa genetic resources of these countries in breeding programs.
{"title":"Comparison of Tetraploid Alfalfa (Medicago sativa L.) Populations Collected from Turkey and Former Soviet Countries","authors":"D. Ilhan","doi":"10.46876/ja.1214902","DOIUrl":"https://doi.org/10.46876/ja.1214902","url":null,"abstract":"Tetraploid Medicago sativa L. subspecies; M. sativa subsp. sativa, M. sativa subsp. falcata and M. sativa subsp. varia form the primary gene pool of the alfalfa. The center of diversity for this subspecies is seen as the Caucasus, Northwest Iran and Northeast Turkey, and its natural range is the former Soviet Union and the southern border of North Africa as the northern border. Genetic diversity among the primary gene pool and comparisons between regions of diversity provide a good reference for breeders when utilizing genetic resources. The United States Department of Agriculture Genetic Resources Information Network (USDA-GRIN) System provides reference data from its entire natural range, including Turkey and the Former Soviet region. In this study, seven populations collected from Turkey and thirteen alfalfa populations collected from Former Soviet Countries held in the USDA GRIN System were evaluated using 20 SSR markers. Within the scope of the study, the information between the locations of the subspecies was compared to reveal the hierarchical population structure. The results obtained from the STRUCTURE and PCA analyzes show that the populations are clustered in two main groups for both countries, but there is a high similarity in hybrid genome contents in the subspecies belonging to the Former Soviet countries. In addition, it was determined by AMOVA analysis that the variance within the populations was higher than that between the populations according to the subspecies analyzed from both countries. It is thought that the results will be effective in terms of using alfalfa genetic resources of these countries in breeding programs.","PeriodicalId":14951,"journal":{"name":"Journal of Agriculture","volume":"12 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"77746036","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yabancı otlar domateste (Solanum lycopersicum L.) önemli verim ve kalite kayıplarına sebep olup, hasat işlemlerini de zorlaştırmaktadır. Organik sebze üretiminde yabancı otlarla mücadele yöntemlerinden biride malçlamadır. Bundan dolayı bu çalışmayı 2020 ve 2021 yıllarında Iğdır’da domateste farklı kalınlıktaki farklı malç materyallerin domates verimi ve yabancı otlar üzerindeki etkileri belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışma kapsamında üç farklı malç materyali (kırpılmış kağıt, çim ve buğday samanı) ve üç farklı kalınlıkları (5 cm – 10 cm – 15 cm) kullanılmıştır. Çalışma da malç materyallerinin domateste yabancı otlanmaya, yabancı ot kuru ağırlığına ve domates verim ve verim unsurları; bitki başına alınan meyve sayısı (adet/bitki), meyve ağırlığı (gr), bitki başına verim (kg/bitki), toplam meyve adedi (adet/da) suda çözünebilir kuru madde miktarı (SÇKM) (%) üzerine olan etkileri değerlendirilmiştir. Ayrıca malçlamanın yabancı otlanma üzerine etkilerini belirlemek amacıyla belirli aralıklarla yabancı ot sayımları yapılmıştır. Çalışma sonucunda her iki yılda da malç materyallerinin etkileri SÇKM hariç diğer parametreler üzerinde istatistiki olarak fark %1 düzeyinde önemli bulunmuştur. Deneme alanında 9 familyaya ait 16 yabancı ot türü tespit edilmiştir. Deneme alanında her iki yılda da benzer yabancı ot türleri; Sorghum halepense (L.) Pers., Xanthium strumarium L. ve Chenopodium album L. yoğunlukta tespit edilmiştir. Yapılan sayımlarda genel olarak yabancı ot yoğunluklarında artış olup, yabancı ot yoğunluğu malç materyallerine ve kalınlıklara göre değişiklik göstermiş ve en düşük yabancı ot yoğunlukları kalınlıkları fazla olan parsellerde gözlemlenmiştir. Yabancı ot kuru ağırlıkları üzerine en yüksek yüzde etki oranları ilk yıl %91,11 oran ile Saman 15 cm, ikinci yıl %91,40 oran ile Kağıt 15 cm parsellerinde elde edilmiştir. Çalışmada en yüksek domates verimleri ilk yıl 6.075 kg/da ile Çim 15 cm ve ikinci yıl 5.740,48 kg/da ile Kâğıt 15 cm parsellerinde elde edilmiştir. Ayrıca her iki yılda da en düşük domates verimleri yabancı otlu kontrol parsellerinde elde edilmiştir. Sonuç olarak malç materyallerinin kalınlıkları arttıkça yabancı ot yoğunlukları ve kuru ağırlıklarında azalma meydana gelmektedir.
{"title":"Organik Malç Materyallerinin Domateste (Solanum lycopersicum L.) Yabancı Ot Kontrolüne Etkisi","authors":"Cemal Tülek, Ramazan Gürbüz, Harun Alpteki̇n","doi":"10.46876/ja.1208575","DOIUrl":"https://doi.org/10.46876/ja.1208575","url":null,"abstract":"Yabancı otlar domateste (Solanum lycopersicum L.) önemli verim ve kalite kayıplarına sebep olup, hasat işlemlerini de zorlaştırmaktadır. Organik sebze üretiminde yabancı otlarla mücadele yöntemlerinden biride malçlamadır. Bundan dolayı bu çalışmayı 2020 ve 2021 yıllarında Iğdır’da domateste farklı kalınlıktaki farklı malç materyallerin domates verimi ve yabancı otlar üzerindeki etkileri belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışma kapsamında üç farklı malç materyali (kırpılmış kağıt, çim ve buğday samanı) ve üç farklı kalınlıkları (5 cm – 10 cm – 15 cm) kullanılmıştır. Çalışma da malç materyallerinin domateste yabancı otlanmaya, yabancı ot kuru ağırlığına ve domates verim ve verim unsurları; bitki başına alınan meyve sayısı (adet/bitki), meyve ağırlığı (gr), bitki başına verim (kg/bitki), toplam meyve adedi (adet/da) suda çözünebilir kuru madde miktarı (SÇKM) (%) üzerine olan etkileri değerlendirilmiştir. Ayrıca malçlamanın yabancı otlanma üzerine etkilerini belirlemek amacıyla belirli aralıklarla yabancı ot sayımları yapılmıştır. Çalışma sonucunda her iki yılda da malç materyallerinin etkileri SÇKM hariç diğer parametreler üzerinde istatistiki olarak fark %1 düzeyinde önemli bulunmuştur. Deneme alanında 9 familyaya ait 16 yabancı ot türü tespit edilmiştir. Deneme alanında her iki yılda da benzer yabancı ot türleri; Sorghum halepense (L.) Pers., Xanthium strumarium L. ve Chenopodium album L. yoğunlukta tespit edilmiştir. Yapılan sayımlarda genel olarak yabancı ot yoğunluklarında artış olup, yabancı ot yoğunluğu malç materyallerine ve kalınlıklara göre değişiklik göstermiş ve en düşük yabancı ot yoğunlukları kalınlıkları fazla olan parsellerde gözlemlenmiştir. Yabancı ot kuru ağırlıkları üzerine en yüksek yüzde etki oranları ilk yıl %91,11 oran ile Saman 15 cm, ikinci yıl %91,40 oran ile Kağıt 15 cm parsellerinde elde edilmiştir. Çalışmada en yüksek domates verimleri ilk yıl 6.075 kg/da ile Çim 15 cm ve ikinci yıl 5.740,48 kg/da ile Kâğıt 15 cm parsellerinde elde edilmiştir. Ayrıca her iki yılda da en düşük domates verimleri yabancı otlu kontrol parsellerinde elde edilmiştir. Sonuç olarak malç materyallerinin kalınlıkları arttıkça yabancı ot yoğunlukları ve kuru ağırlıklarında azalma meydana gelmektedir.","PeriodicalId":14951,"journal":{"name":"Journal of Agriculture","volume":"180 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"76928476","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this study, the combustion properties of pellets produced from quinoa (C3 plant) and amaranth (C4 plant) harvest residues were evaluated by Thermogravimetric Analysis (TGA) and Differential Thermogravimetry (DTG) methods. Pelletizing was carried out at 25% moisture content and at a material temperature of 70 °C. 7.5% molasses was used as the adhesive. The pellets were heated from 25 °C to 1000 °C in a thermal analyzer at a tracking rate of 10 °C min-1 and in N2 gas environment. The mass loss and mass loss rate occurring in this temperature range were recorded simultaneously and expressed in thermograms. Combustion stages are observed as a peak in the DTG curve and these peaks represent the mass losses in the combustion stages. According to the analysis results, the highest mass loss rate in the evaporation zone of water in the quinoa plant was 2.12% at 96.65 °C, and in the amaranth plant at 2.34% at 101.7 °C. However, in the next step, the mass loss rate decreased in both pellets. At this stage of the analysis, the water in the pellets completely evaporated and the mass loss was 12.43% in quinoa and 13.38% in amaranth, according to the initial mass. With the increase of volatile matter output, the mass loss rate increased again, and the highest mass loss rates were realized as 6.42% and 4.96%, respectively, at 320 °C for quinoa and 315 °C for amaranth. The rate-determining stage in the combustion kinetics of coal and biomass is the semi-coke combustion stage. At this stage, the lowest mass loss (0.89%) occurred in both pellet samples. TGA and DTG results showed that there were no significant differences between the combustion stages of quinoa and amaranth pellets, and their combustion behaviors were generally close to each other.
{"title":"Thermogravimetric Evaluation for the Pyrolysis Process of Pellets Produced from Quinoa and Amaranth Harvest Residues","authors":"Savaş Uzunoğlu, Emrah Kuş","doi":"10.46876/ja.1202911","DOIUrl":"https://doi.org/10.46876/ja.1202911","url":null,"abstract":"In this study, the combustion properties of pellets produced from quinoa (C3 plant) and amaranth (C4 plant) harvest residues were evaluated by Thermogravimetric Analysis (TGA) and Differential Thermogravimetry (DTG) methods. Pelletizing was carried out at 25% moisture content and at a material temperature of 70 °C. 7.5% molasses was used as the adhesive. The pellets were heated from 25 °C to 1000 °C in a thermal analyzer at a tracking rate of 10 °C min-1 and in N2 gas environment. The mass loss and mass loss rate occurring in this temperature range were recorded simultaneously and expressed in thermograms. Combustion stages are observed as a peak in the DTG curve and these peaks represent the mass losses in the combustion stages. According to the analysis results, the highest mass loss rate in the evaporation zone of water in the quinoa plant was 2.12% at 96.65 °C, and in the amaranth plant at 2.34% at 101.7 °C. However, in the next step, the mass loss rate decreased in both pellets. At this stage of the analysis, the water in the pellets completely evaporated and the mass loss was 12.43% in quinoa and 13.38% in amaranth, according to the initial mass. With the increase of volatile matter output, the mass loss rate increased again, and the highest mass loss rates were realized as 6.42% and 4.96%, respectively, at 320 °C for quinoa and 315 °C for amaranth. The rate-determining stage in the combustion kinetics of coal and biomass is the semi-coke combustion stage. At this stage, the lowest mass loss (0.89%) occurred in both pellet samples. TGA and DTG results showed that there were no significant differences between the combustion stages of quinoa and amaranth pellets, and their combustion behaviors were generally close to each other.","PeriodicalId":14951,"journal":{"name":"Journal of Agriculture","volume":"47 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"89803628","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yaylacılık ülkemizde önemli bir gelenek olup, bu araştırma, 2014-2015 vejetasyon döneminde, Trabzon İli Düzköy İlçesi Yaylası (Kamema)’nın yaş ot ve botanik kompozisyonları ile birlikte florası incelenmiştir. Yayla (Kamena) çayırlarının yaş ot verimleri 2.450-3.275 kg da-1 arasında değişmiş olup, yaş ağırlık esasına göre botanik kompozisyonları ise % 73 buğdaygiller + % 12 baklagiller + % 15 diğer familyalardan oluşmuştur. Yapılan floristik incelemeye göre çayırlarda, baklagillerden; Ak üçgül (Trifolium repens L.), Çayır tilkikuyruğu (Alopecurus pratensis L.), Çayır üçgülü (Trifolium pratense L.), Gazal boynuzu (Lotus corniculatus L.), Pisikulağı (Trifolium ambiguum L.),Yumrulu tavşan bezelyesi (Lathyrus tuberosus L.) türleri, buğdaygillerden; Bozkır bromu (Bromus tomentellus Boiss), Çayır salkım otu (Poa pratensis L.), Dactylis umroza (ker.$. kir) Nevski)), Domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.),türleri ve diğer familyalardan; Adi eşek marulu (Sonchus oleraceus L.), Aslan pençesi (Alchemilla compactilis Juz), Ballıbaba (Lamium purpureum L.), Çam salebi (Orchis mascula subsp. pinetorum (Boiss. & Kotschy) G.Camus), Çarşakotu (Paracaryum racemosum (Screber) Britten var. Racemosum),Damarlıca (Plantago lanceolata L.), Dandelion (Taraxacum officinale L.), Dere Kerevizi (Sium sisarum L. var. Lancifolium (Bieb) Thell), Gıvışgan otu (Silene alba (Miller) Krause), Kanlı Balsıra otu (Silene compacta Fischer), kurtu kuyruğu (Echium italicum L.), Kuzukulağı Labada (Rumex acetosella L.), Maldili (Salvia limbata. C.A. Meyer), Öğrekoutu (Heracleum persicum Desf), Sütleğen (Euphorbiaceae helioscopia L.), Tarla düğün çiçeği (Ranunculus arvensis L.),Titrek otu (Briza medi L.), Yavşan otu (Veronica persica L.), Yılan yastığı (Arum maculatum L) gibi türler teşhis edilerek bunların kimi özellikleri ele alınmıştır. Gerek çayırlar ve gerekse mera alanları gittikçe daralmakta, bitki tür ve çeşitleri de tehdit altında bulunmaktadır.
{"title":"Trabzon-Düzköy İlçesi Yayla Çayırlarının Floristik Yönden İncelenmesi","authors":"Hakkı Akdeniz","doi":"10.46876/ja.1137767","DOIUrl":"https://doi.org/10.46876/ja.1137767","url":null,"abstract":"Yaylacılık ülkemizde önemli bir gelenek olup, bu araştırma, 2014-2015 vejetasyon döneminde, Trabzon İli Düzköy İlçesi Yaylası (Kamema)’nın yaş ot ve botanik kompozisyonları ile birlikte florası incelenmiştir. Yayla (Kamena) çayırlarının yaş ot verimleri 2.450-3.275 kg da-1 arasında değişmiş olup, yaş ağırlık esasına göre botanik kompozisyonları ise % 73 buğdaygiller + % 12 baklagiller + % 15 diğer familyalardan oluşmuştur. Yapılan floristik incelemeye göre çayırlarda, baklagillerden; Ak üçgül (Trifolium repens L.), Çayır tilkikuyruğu (Alopecurus pratensis L.), Çayır üçgülü (Trifolium pratense L.), Gazal boynuzu (Lotus corniculatus L.), Pisikulağı (Trifolium ambiguum L.),Yumrulu tavşan bezelyesi (Lathyrus tuberosus L.) türleri, buğdaygillerden; Bozkır bromu (Bromus tomentellus Boiss), Çayır salkım otu (Poa pratensis L.), Dactylis umroza (ker.$. kir) Nevski)), Domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.),türleri ve diğer familyalardan; Adi eşek marulu (Sonchus oleraceus L.), Aslan pençesi (Alchemilla compactilis Juz), Ballıbaba (Lamium purpureum L.), Çam salebi (Orchis mascula subsp. pinetorum (Boiss. & Kotschy) G.Camus), Çarşakotu (Paracaryum racemosum (Screber) Britten var. Racemosum),Damarlıca (Plantago lanceolata L.), Dandelion (Taraxacum officinale L.), Dere Kerevizi (Sium sisarum L. var. Lancifolium (Bieb) Thell), Gıvışgan otu (Silene alba (Miller) Krause), Kanlı Balsıra otu (Silene compacta Fischer), kurtu kuyruğu (Echium italicum L.), Kuzukulağı Labada (Rumex acetosella L.), Maldili (Salvia limbata. C.A. Meyer), Öğrekoutu (Heracleum persicum Desf), Sütleğen (Euphorbiaceae helioscopia L.), Tarla düğün çiçeği (Ranunculus arvensis L.),Titrek otu (Briza medi L.), Yavşan otu (Veronica persica L.), Yılan yastığı (Arum maculatum L) gibi türler teşhis edilerek bunların kimi özellikleri ele alınmıştır. Gerek çayırlar ve gerekse mera alanları gittikçe daralmakta, bitki tür ve çeşitleri de tehdit altında bulunmaktadır.","PeriodicalId":14951,"journal":{"name":"Journal of Agriculture","volume":"7 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"80141629","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkiye meets about 7% of the world tomato production. The most severe effects of climate change are seen in agriculture. The increase of salinity in agricultural lands reduces the usable area and affects the growth, development and yield of the products grown. The salinity problem in the Iğdır Plain, which has a microclimate feature, causes the region to not be used at full capacity and to obtain sufficient yield from the products grown. The aim of this study is to determine the effects of synthetic strigolactone GR24-rac against salinity at the gene level in H-2274 tomato cultivar grown under saline conditions for the first time. In the experiments carried out for this purpose, the effects GR24-rac applied at 10 nM and 100 nM doses to H-2274 tomatoes grown at 150 mM salt concentration were determined at the gene level. The mRNA levels of the genes encoding the stress enzymes catalase, superoxide dismutase and glutathione reductase and the transcription factors SlWRKY31, ERF84, LeNHX1, HKT1;2 were determined by Real-Time Quantitative Polymerase Chain Reaction. Results showed that GR24-rac application controlled the regulation of genes and transcription factors and helps the plant to cope with high concentration salt. We concluded that the data obtained as a result of the study will open a new avenue for researchers to increase the tolerance to salinity in tomatoes.
t rkiye约占世界番茄产量的7%。气候变化对农业的影响最为严重。农田盐分的增加减少了可利用面积,影响了作物的生长发育和产量。Iğdır平原具有小气候特征,其盐度问题导致该地区不能充分利用,也不能从种植的产品中获得足够的产量。本研究旨在首次在盐碱化条件下对H-2274番茄品种进行基因水平上的抗盐作用研究。为此,在基因水平上测定了GR24-rac在10 nM和100 nM剂量下对150 mM盐浓度下生长的H-2274番茄的影响。采用Real-Time定量聚合酶链式反应(Real-Time Quantitative Polymerase Chain Reaction)检测胁迫酶过氧化氢酶、超氧化物歧化酶和谷胱甘肽还原酶编码基因的mRNA水平以及转录因子SlWRKY31、ERF84、LeNHX1、HKT1;2的表达水平。结果表明,施用GR24-rac控制了基因和转录因子的调控,有助于植物应对高浓度盐。我们的结论是,这项研究获得的数据将为研究人员提高番茄的耐盐性开辟一条新的途径。
{"title":"Synthetic Strigolactone Regulates Some Stress Related Genes and Transcription Factors on Tomato (Lycopersium esculentum L.)","authors":"Kaan Hürkan","doi":"10.46876/ja.1194972","DOIUrl":"https://doi.org/10.46876/ja.1194972","url":null,"abstract":"Türkiye meets about 7% of the world tomato production. The most severe effects of climate change are seen in agriculture. The increase of salinity in agricultural lands reduces the usable area and affects the growth, development and yield of the products grown. The salinity problem in the Iğdır Plain, which has a microclimate feature, causes the region to not be used at full capacity and to obtain sufficient yield from the products grown. The aim of this study is to determine the effects of synthetic strigolactone GR24-rac against salinity at the gene level in H-2274 tomato cultivar grown under saline conditions for the first time. In the experiments carried out for this purpose, the effects GR24-rac applied at 10 nM and 100 nM doses to H-2274 tomatoes grown at 150 mM salt concentration were determined at the gene level. The mRNA levels of the genes encoding the stress enzymes catalase, superoxide dismutase and glutathione reductase and the transcription factors SlWRKY31, ERF84, LeNHX1, HKT1;2 were determined by Real-Time Quantitative Polymerase Chain Reaction. Results showed that GR24-rac application controlled the regulation of genes and transcription factors and helps the plant to cope with high concentration salt. We concluded that the data obtained as a result of the study will open a new avenue for researchers to increase the tolerance to salinity in tomatoes.","PeriodicalId":14951,"journal":{"name":"Journal of Agriculture","volume":"30 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"83182332","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada; Kayseri ili Sarıoğlan ilçesinde tarım kesiminde istihdam edilen çalışanları yaşam ve çalışma koşulları ile gelir düzeylerinin tespiti hedeflenmiştir. Çalışma alanındaki tarım işçileri, mevsimlik veya yabancı işgücü olarak incelenmiştir. Sarıoğlan ilçesindeki tarım kesiminde çalışan 76 aile ile 2020 yılında anketi çalışması yapılmıştır. Görüşülen ailelerin %53.9’u mevsimlik işgücü olarak ilçeye diğer illerden gelen ailelerden ve %46.1’i ise yabancı işgücünden oluşmuştur. Yabancı işgücünün %62.9’u Suriyeli, %31.4’ü Afgan ve %5.7’si Iraklı ailelerden oluşmaktadır. Yabancı işgücünün tamamı ilçede ikamet etmektedirler. Mevsimlik işçiler, temel altyapı hizmetleri olmayan alanlarda barınmaktadır. Araştırma alanında yabancı işgücü olarak istihdam edilenler, göreceli olarak düşük vasıflı konutlarda oturdukları görülmüştür. Mevsimlik tarım işçilerinin temel sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanmadığı (%68.3) görülmüştür. Bu kişiler arasında, yeterli ve dengeli beslenemeyenlerin oranı %63.4’dür. Ayrıca çocukların eğitim imkanlarından gereği gibi yararlanamadığı (%53.7) tespit edilmiştir. Araştırmada mevsimlik veya yabancı işçilerin işveren tarafından işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadan (%80.5) çalıştırıldığı, ayrıca sosyal güvencenin olmadığı (%87.8), iş garantileri olmadan (%53.7) ve düşük ücretle çalıştırıldığı (%70.7) görülmüştür. Bu kişilerin güvenli ulaşım imkânları da (%73.2) bulunmamaktadır. Yabancı işçilerde çalışma koşullarının ağırlığı (%94.3) önemli bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca bu kişilere ödenen ücretler yöredeki çalışma koşullarına göre oldukça düşüktür (%80.0). İşçilerin içinde bulunduğu olumsuz koşulların düzeltilmesi gerekmektedir. Bu olumsuzlukların giderilmesinde işveren ve yerel yöneticilere önemli görevler düşmektedir. Çalışma alanında, genellikle mevsimlik işçiler bitkisel üretimde istihdam edilirken, yabancı işçilerin ise başta hayvancılık olmak üzere, bitkisel üretim ve diğer işlerde de çalıştırıldığı görülmüştür.
{"title":"Kayseri İlinde Mevsimlik Tarım İşçilerinin Ekonomik ve Sosyal Sorunları","authors":"K. Şahi̇n","doi":"10.46876/ja.1127908","DOIUrl":"https://doi.org/10.46876/ja.1127908","url":null,"abstract":"Bu çalışmada; Kayseri ili Sarıoğlan ilçesinde tarım kesiminde istihdam edilen çalışanları yaşam ve çalışma koşulları ile gelir düzeylerinin tespiti hedeflenmiştir. Çalışma alanındaki tarım işçileri, mevsimlik veya yabancı işgücü olarak incelenmiştir. Sarıoğlan ilçesindeki tarım kesiminde çalışan 76 aile ile 2020 yılında anketi çalışması yapılmıştır. Görüşülen ailelerin %53.9’u mevsimlik işgücü olarak ilçeye diğer illerden gelen ailelerden ve %46.1’i ise yabancı işgücünden oluşmuştur. Yabancı işgücünün %62.9’u Suriyeli, %31.4’ü Afgan ve %5.7’si Iraklı ailelerden oluşmaktadır. Yabancı işgücünün tamamı ilçede ikamet etmektedirler. Mevsimlik işçiler, temel altyapı hizmetleri olmayan alanlarda barınmaktadır. Araştırma alanında yabancı işgücü olarak istihdam edilenler, göreceli olarak düşük vasıflı konutlarda oturdukları görülmüştür. Mevsimlik tarım işçilerinin temel sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanmadığı (%68.3) görülmüştür. Bu kişiler arasında, yeterli ve dengeli beslenemeyenlerin oranı %63.4’dür. Ayrıca çocukların eğitim imkanlarından gereği gibi yararlanamadığı (%53.7) tespit edilmiştir. Araştırmada mevsimlik veya yabancı işçilerin işveren tarafından işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadan (%80.5) çalıştırıldığı, ayrıca sosyal güvencenin olmadığı (%87.8), iş garantileri olmadan (%53.7) ve düşük ücretle çalıştırıldığı (%70.7) görülmüştür. Bu kişilerin güvenli ulaşım imkânları da (%73.2) bulunmamaktadır. Yabancı işçilerde çalışma koşullarının ağırlığı (%94.3) önemli bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca bu kişilere ödenen ücretler yöredeki çalışma koşullarına göre oldukça düşüktür (%80.0). İşçilerin içinde bulunduğu olumsuz koşulların düzeltilmesi gerekmektedir. Bu olumsuzlukların giderilmesinde işveren ve yerel yöneticilere önemli görevler düşmektedir. Çalışma alanında, genellikle mevsimlik işçiler bitkisel üretimde istihdam edilirken, yabancı işçilerin ise başta hayvancılık olmak üzere, bitkisel üretim ve diğer işlerde de çalıştırıldığı görülmüştür.","PeriodicalId":14951,"journal":{"name":"Journal of Agriculture","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"83028397","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Adjacent area is neighbor as a word. In the language of cartography, it means the region within the borders adjacent to the zoning boundaries. The parcels located at the borders of the adjacent area are cadastral, that is, the areas that have not been developed in the form of fields. Since this type of parcels is outside the zoning boundaries, certain definite criteria for construction are not as diverse as in a zoning island. The most important part is that the parcel must have at least one front road. In the adjacent area, facilities such as chicken, fattening, cattle breeding farm or cheese, dairy production facilities, trustee parking lot, silo, feed facility are built. Our aim in the study is how the parcels can move within the boundaries in the construction of these related structures. As a method, it is to make it geometrically closed while determining the residential areas for the building at the borders of the parcels with the end-to-end splicing technique. Therefore, with various examples, it is to examine how a construction permit will be granted on the ground within the framework of the regulation on unplanned areas while the facility is placed on the ground in an adjacent area.
{"title":"Determination of Parcel Based Session of Agricultural and Animal Production Facility Areas Inside or Outside the Contiguous Area Boundaries","authors":"Selim Taskaya","doi":"10.46876/ja.1126092","DOIUrl":"https://doi.org/10.46876/ja.1126092","url":null,"abstract":"Adjacent area is neighbor as a word. In the language of cartography, it means the region within the borders adjacent to the zoning boundaries. The parcels located at the borders of the adjacent area are cadastral, that is, the areas that have not been developed in the form of fields. Since this type of parcels is outside the zoning boundaries, certain definite criteria for construction are not as diverse as in a zoning island. The most important part is that the parcel must have at least one front road. In the adjacent area, facilities such as chicken, fattening, cattle breeding farm or cheese, dairy production facilities, trustee parking lot, silo, feed facility are built. Our aim in the study is how the parcels can move within the boundaries in the construction of these related structures. As a method, it is to make it geometrically closed while determining the residential areas for the building at the borders of the parcels with the end-to-end splicing technique. Therefore, with various examples, it is to examine how a construction permit will be granted on the ground within the framework of the regulation on unplanned areas while the facility is placed on the ground in an adjacent area.","PeriodicalId":14951,"journal":{"name":"Journal of Agriculture","volume":"11 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"88705814","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The purpose of this study was to examine the effects of fermentation parameters on the addition of clove oil to oat straw, alfalfa hay, and maize silage at a 3% dry matter basis. In vitro gas production, methane production (CH4), metabolic energy (ME), net energy lactation (NEL), and organic matter digestion (OMD) were all influenced by the addition of clove oil to oat straw, alfalfa hay, and maize silage (P
{"title":"Assessing the effects of clove oil on gas and methane production of some roughages by using in vitro gas production technique","authors":"E. Kaya","doi":"10.46876/ja.1182517","DOIUrl":"https://doi.org/10.46876/ja.1182517","url":null,"abstract":"The purpose of this study was to examine the effects of fermentation parameters on the addition of clove oil to oat straw, alfalfa hay, and maize silage at a 3% dry matter basis. In vitro gas production, methane production (CH4), metabolic energy (ME), net energy lactation (NEL), and organic matter digestion (OMD) were all influenced by the addition of clove oil to oat straw, alfalfa hay, and maize silage (P","PeriodicalId":14951,"journal":{"name":"Journal of Agriculture","volume":"36 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"80950867","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}