Pub Date : 2022-12-22DOI: 10.16878/gsuilet.1163064
Gizem Orçi̇n
Antik çağda kurban etme, suçlama ve hedef gösterme pratiğinin en eski örneklerinden birisini günah keçisi (scapegoat) kavramı oluşturmaktadır. Modern politikada günah keçisi, kriz anlarında sorumluluk yitiminin paravanı haline gelerek, hakikatin açığa çıkmasını ve gerçek sorumluların bulunmasını güçleştiren bir kurtuluş imgesine dönüşmektedir. Bu makale, modern çağda mistisize edilecek bir kavram olmaktan uzaklaşan günah keçisi motifinin politik aktörler tarafından düşmanlaştırma stratejisine nasıl dönüştüğünü ve politik söylemdeki kullanımını orman yangınları özelinde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Türkiye’de 27 Temmuz-12 Ağustos 2021 tarihleri arasında meydana gelen orman yangınları, politik kamplaşmaya ve günah keçisi üretimine elverişli bir kriz anı olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, Aydınlık, Sabah ve Yeni Şafak gazetelerinde yer alan politik söylemle inşa edilen haberler, günah keçisi üretimi ve politik alandaki düşmanlık bağlamında politik söylem analizi yöntemiyle incelenecektir. Çalışma, kriz anında günah keçisi söyleminin politik aktörler tarafından çeşitli söylemsel mekanizmalarla meşruluk zemini oluşturduğu bulgusuyla sona ermektedir.
{"title":"Politik Söylemde Günah Keçisi (Scapegoat) Motifinin İnşası: Orman Yangınlarının İnternet Gazetelerine Yansımaları","authors":"Gizem Orçi̇n","doi":"10.16878/gsuilet.1163064","DOIUrl":"https://doi.org/10.16878/gsuilet.1163064","url":null,"abstract":"Antik çağda kurban etme, suçlama ve hedef gösterme pratiğinin en eski örneklerinden birisini günah keçisi (scapegoat) kavramı oluşturmaktadır. Modern politikada günah keçisi, kriz anlarında sorumluluk yitiminin paravanı haline gelerek, hakikatin açığa çıkmasını ve gerçek sorumluların bulunmasını güçleştiren bir kurtuluş imgesine dönüşmektedir. Bu makale, modern çağda mistisize edilecek bir kavram olmaktan uzaklaşan günah keçisi motifinin politik aktörler tarafından düşmanlaştırma stratejisine nasıl dönüştüğünü ve politik söylemdeki kullanımını orman yangınları özelinde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Türkiye’de 27 Temmuz-12 Ağustos 2021 tarihleri arasında meydana gelen orman yangınları, politik kamplaşmaya ve günah keçisi üretimine elverişli bir kriz anı olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede, Aydınlık, Sabah ve Yeni Şafak gazetelerinde yer alan politik söylemle inşa edilen haberler, günah keçisi üretimi ve politik alandaki düşmanlık bağlamında politik söylem analizi yöntemiyle incelenecektir. Çalışma, kriz anında günah keçisi söyleminin politik aktörler tarafından çeşitli söylemsel mekanizmalarla meşruluk zemini oluşturduğu bulgusuyla sona ermektedir.","PeriodicalId":166189,"journal":{"name":"Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi","volume":"16 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116934862","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-22DOI: 10.16878/gsuilet.1147726
M. E. Köksalan, B. Aydın, Gökhan Gökgöz
Suriyelilerin Gaziantep’e göçü sonucunda yerel halkın ve göçmenlerin beğeni ve alışkanlıkları bir yandan onların gündelik yaşamlarında daha iyi bir kültürlerarası iletişim olanağı yaratmalarına yardımcı olurken, bir yandan da sosyo-kültürel çatışmalara yol açabilmektedir. Toplumsal olarak, beğeni ve “habituslar”, olası çatışma ve uzlaşma alanlarını daha iyi ortaya çıkarabilecek sınıflar arasındaki ayrımı netleştirmek için uyum içinde çalışırlar. Bu saptamadan hareketle, bu çalışmada ilgili ayrımı daha iyi açıklamak adına Suriyeli göçmenlerin habitusları ve ait oldukları sınıf tarafından oluşturulan beğenilerinin birliktelik kurallarını betimlemeyi amaçladık. Sonuç olarak, göçmenlerin sınıf ve beğenileri arasındaki ilişkiler daha özel olarak belirli beğeni kategorilerinde görülmektedir ve her sınıf kendine özgü sınıf özelliklerine ilişkin kendi beğeni birliktelik kurallarının kategorilerini yansıtmaktadır.
{"title":"Suriyeli Göçmenlerin Sınıf Temelli Beğenilerini Birliktelik Kuralları Analizi Aracılığıyla Anlamak: Gaziantep / Türkiye Örneği","authors":"M. E. Köksalan, B. Aydın, Gökhan Gökgöz","doi":"10.16878/gsuilet.1147726","DOIUrl":"https://doi.org/10.16878/gsuilet.1147726","url":null,"abstract":"Suriyelilerin Gaziantep’e göçü sonucunda yerel halkın ve göçmenlerin beğeni ve alışkanlıkları bir yandan onların gündelik yaşamlarında daha iyi bir kültürlerarası iletişim olanağı yaratmalarına yardımcı olurken, bir yandan da sosyo-kültürel çatışmalara yol açabilmektedir. Toplumsal olarak, beğeni ve “habituslar”, olası çatışma ve uzlaşma alanlarını daha iyi ortaya çıkarabilecek sınıflar arasındaki ayrımı netleştirmek için uyum içinde çalışırlar. Bu saptamadan hareketle, bu çalışmada ilgili ayrımı daha iyi açıklamak adına Suriyeli göçmenlerin habitusları ve ait oldukları sınıf tarafından oluşturulan beğenilerinin birliktelik kurallarını betimlemeyi amaçladık. Sonuç olarak, göçmenlerin sınıf ve beğenileri arasındaki ilişkiler daha özel olarak belirli beğeni kategorilerinde görülmektedir ve her sınıf kendine özgü sınıf özelliklerine ilişkin kendi beğeni birliktelik kurallarının kategorilerini yansıtmaktadır.","PeriodicalId":166189,"journal":{"name":"Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi","volume":"52 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126858683","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-20DOI: 10.16878/gsuilet.1083805
Azime Cantaş
Deleuze’ün sinema üzerine kitapları ve Felix Guattari ile birlikte kaleme aldıkları şizoanaliz felsefelerinin birbirleriyle tutarlı görünen felsefi yaklaşımlarına odaklanan çalışma, sinemanın şizoanalizini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Deleuze ve sinema üzerine yapılan çalışmalarda zaman imge ve hareket imge çerçevesinde gelişen tartışmaların aksine, Deleuze’ün külliyatının bölümlenmesinin yerine, bu çalışma onu bir bütün olarak tartışmaya açmaya çalışmıştır. Şizoanalizin işlevi, moleküler arzuyu molar temsilin kısıtlamalarından kurtarmaktır. Çalışma kapsamında incelenen İyi İş filmi, Yeni Fransız Aşırıcılığı yönetmenleri arasında yer alan Claire Denis’e aittir. Şizoanalitik bir inceleme olarak ele alınan filmde hem sinematografik unsurlar (kurgu, kamera, ses ve mekân) hem de karakterlerin dönüşümünün algılanamaz oluşa yöneldiği tespit edilmiştir. Doğu Afrika ülkelerinden birinde konuşlanmış bir grup Fransız lejyoneriyle ilgili filmin duyusal odak noktası, erkek bedenine sabitlenmiş görünür. Ancak film, tüm sabit bedensel sınırlar duygusunu ortadan kaldıran bir dizi bedensel imgeyi, yaratıcı ve dönüştürücü bir eyleme dönüştürür.
{"title":"Gilles Deleuze ve Felix Guattari’nin Şizoanaliz Kavramının Sinemaya Yansıması: İyi İş Filminin Şizoanalitik Bir İncelemesi","authors":"Azime Cantaş","doi":"10.16878/gsuilet.1083805","DOIUrl":"https://doi.org/10.16878/gsuilet.1083805","url":null,"abstract":"Deleuze’ün sinema üzerine kitapları ve Felix Guattari ile birlikte kaleme aldıkları şizoanaliz felsefelerinin birbirleriyle tutarlı görünen felsefi yaklaşımlarına odaklanan çalışma, sinemanın şizoanalizini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Deleuze ve sinema üzerine yapılan çalışmalarda zaman imge ve hareket imge çerçevesinde gelişen tartışmaların aksine, Deleuze’ün külliyatının bölümlenmesinin yerine, bu çalışma onu bir bütün olarak tartışmaya açmaya çalışmıştır. Şizoanalizin işlevi, moleküler arzuyu molar temsilin kısıtlamalarından kurtarmaktır. Çalışma kapsamında incelenen İyi İş filmi, Yeni Fransız Aşırıcılığı yönetmenleri arasında yer alan Claire Denis’e aittir. Şizoanalitik bir inceleme olarak ele alınan filmde hem sinematografik unsurlar (kurgu, kamera, ses ve mekân) hem de karakterlerin dönüşümünün algılanamaz oluşa yöneldiği tespit edilmiştir. Doğu Afrika ülkelerinden birinde konuşlanmış bir grup Fransız lejyoneriyle ilgili filmin duyusal odak noktası, erkek bedenine sabitlenmiş görünür. Ancak film, tüm sabit bedensel sınırlar duygusunu ortadan kaldıran bir dizi bedensel imgeyi, yaratıcı ve dönüştürücü bir eyleme dönüştürür.","PeriodicalId":166189,"journal":{"name":"Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi","volume":"57 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128373473","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-16DOI: 10.16878/gsuilet.1180984
Tirşe ERBAYSAL FİLİBELİ, Can Ertuna, Yagmur Cenberli̇
Sağlıklı işleyen bir demokrasinin ön koşulu, toplumun her kesiminin sesinin duyulduğu çoğulcu bir medya sisteminin inşasıdır. Ancak medyada çoğulculuğun önünde çok sayıda hukuki, siyasal ve ekonomik engel ve sorun alanı bulunmaktadır. Bir ülkede medyada çoğulculuğun sağlanmasının önündeki bu engelleri aşmak için öncelikle sorunların izlenmesi ve tespit edilmesi gerekmektedir. Türkiye’de medya çoğulculuğunun izlendiği ve sorunların çok kapsamlı bir şekilde ele alındığı bu makalede, medyada çoğulculuk farklı yaklaşımlar üzerinden tanımlanmaktadır. Centre for Media Pluralism ve Media Freedom (CMPF) tarafından geliştirilmiş olan medyada çoğulculuğu izleme aygıtının kullanımı ile belirlenen göstergeler üzerinden medyada temel haklar, medya sektöründeki çoğulculuk, siyasal bağımsızlık ve toplumsal kapsayıcılık kategorilerinde 200 soruya verilen yanıtlar ile Türkiye’de medyada çoğulculuk izlenmekte, riskler belirlenerek sorunlar tespit edilmekte ve sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulunulmaktadır. Bilgiye erişim hakkı, düzenleyici ve denetleyici kurumların tasarrufları, medya sahiplik yapısı, editoryal bağımsızlık, azınlık gruplarının medyaya erişimi gibi konuların değerlendirildiği kategorilerde Türkiye medyası tüm alanlarda yüksek risk grubunda bulunmaktadır.
{"title":"Medyada Çoğulculuk: Bir Türkiye Analizi","authors":"Tirşe ERBAYSAL FİLİBELİ, Can Ertuna, Yagmur Cenberli̇","doi":"10.16878/gsuilet.1180984","DOIUrl":"https://doi.org/10.16878/gsuilet.1180984","url":null,"abstract":"Sağlıklı işleyen bir demokrasinin ön koşulu, toplumun her kesiminin sesinin duyulduğu çoğulcu bir medya sisteminin inşasıdır. Ancak medyada çoğulculuğun önünde çok sayıda hukuki, siyasal ve ekonomik engel ve sorun alanı bulunmaktadır. Bir ülkede medyada çoğulculuğun sağlanmasının önündeki bu engelleri aşmak için öncelikle sorunların izlenmesi ve tespit edilmesi gerekmektedir. Türkiye’de medya çoğulculuğunun izlendiği ve sorunların çok kapsamlı bir şekilde ele alındığı bu makalede, medyada çoğulculuk farklı yaklaşımlar üzerinden tanımlanmaktadır. Centre for Media Pluralism ve Media Freedom (CMPF) tarafından geliştirilmiş olan medyada çoğulculuğu izleme aygıtının kullanımı ile belirlenen göstergeler üzerinden medyada temel haklar, medya sektöründeki çoğulculuk, siyasal bağımsızlık ve toplumsal kapsayıcılık kategorilerinde 200 soruya verilen yanıtlar ile Türkiye’de medyada çoğulculuk izlenmekte, riskler belirlenerek sorunlar tespit edilmekte ve sorunların çözümüne yönelik önerilerde bulunulmaktadır. Bilgiye erişim hakkı, düzenleyici ve denetleyici kurumların tasarrufları, medya sahiplik yapısı, editoryal bağımsızlık, azınlık gruplarının medyaya erişimi gibi konuların değerlendirildiği kategorilerde Türkiye medyası tüm alanlarda yüksek risk grubunda bulunmaktadır.","PeriodicalId":166189,"journal":{"name":"Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi","volume":"39 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130706998","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-12-12DOI: 10.16878/gsuilet.1167144
Zeynep Özarslan
Digital technologies have transformed the conventions of preserving, recalling, and forgetting the past as they provide new digital tools and platforms to remember, to forget and to collect data for individuals, societies, and corporations. With the convergence of new media, memory gains a global aspect along with its personal and local characteristics and turns into the digitally mediated memory. These technologies enable digital memory to be indexed, archived, circulated, and processed infinitely in cyberspace. Therefore, the advancements in the Web and cloud computing technologies yield new dimensions for memory studies to be discussed from a political economy perspective since digitally mediated memory has some economic, political, societal, and cultural impacts on societies. This study conceptually scrutinizes the commodification processes of digital memory and analyzes its material and immaterial bases from a political economy perspective, and claims that they are fundamentally interwoven. The rare earths which are used to produce technological devices are considered as the material basis. Additionally, major technology corporations using these rare earths, and their data centers are taken as the extensions of its materiality. Digitally archived, managed, and retrieved memory is considered as data, which represent immaterial basis of digital memory. The materiality and immateriality of digital memory are not regarded as independent from the inherent power relations and ideologies of the current data economy. Thus, this study aims to discuss digital memory from a political economy perspective to reveal the flow between its materiality and immateriality and the inherent power relations in the data economy. It also poses the potential challenges, risks, and outcomes we may encounter in such an economic system.
{"title":"A CRITICAL DEBATE ON THE POLITICAL ECONOMY OF DIGITAL MEMORY","authors":"Zeynep Özarslan","doi":"10.16878/gsuilet.1167144","DOIUrl":"https://doi.org/10.16878/gsuilet.1167144","url":null,"abstract":"Digital technologies have transformed the conventions of preserving, recalling, and forgetting the past as they provide new digital tools and platforms to remember, to forget and to collect data for individuals, societies, and corporations. With the convergence of new media, memory gains a global aspect along with its personal and local characteristics and turns into the digitally mediated memory. These technologies enable digital memory to be indexed, archived, circulated, and processed infinitely in cyberspace. Therefore, the advancements in the Web and cloud computing technologies yield new dimensions for memory studies to be discussed from a political economy perspective since digitally mediated memory has some economic, political, societal, and cultural impacts on societies. \u0000This study conceptually scrutinizes the commodification processes of digital memory and analyzes its material and immaterial bases from a political economy perspective, and claims that they are fundamentally interwoven. The rare earths which are used to produce technological devices are considered as the material basis. Additionally, major technology corporations using these rare earths, and their data centers are taken as the extensions of its materiality. Digitally archived, managed, and retrieved memory is considered as data, which represent immaterial basis of digital memory. The materiality and immateriality of digital memory are not regarded as independent from the inherent power relations and ideologies of the current data economy. Thus, this study aims to discuss digital memory from a political economy perspective to reveal the flow between its materiality and immateriality and the inherent power relations in the data economy. It also poses the potential challenges, risks, and outcomes we may encounter in such an economic system.","PeriodicalId":166189,"journal":{"name":"Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi","volume":"37 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-12","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124108130","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-16DOI: 10.16878/gsuilet.1002620
Simge Kirteke
Bu çalışma kapsamında öncelikle marka, tipografi ve logo kavramları ile bu kavramlarla ilişkili diğer kavramlar örneklerle açıklanmıştır. Uygulama kısmında ise dünya genelinde en değerli yüz marka arasına girmiş markaların içerisinden tipografik logoya sahip on marka katılımcılara gösterilmiştir. Bu markaların ilk beş tanesi Türkiye genelinde bilinen, geri kalan beş tanesi ise Türkiye’de fazla bilinmeyen markalardır. Türkiye’de bilinen markaların logoları aynı biçim, aynı yazı karakteri ve aynı renkler kullanılarak sadece marka ismi yerine farklı kelimelerle (lorem, ipsum ve lorem ipsum) adobe illustrator programında yeniden tasarlanmıştır. Kasti örneklem yöntemi ile seçilmiş 36 katılımcıya önce 11 soruluk online anket formu doldurtularak sonrasında zoom uygulaması üzerinden on marka gösterilip yarı yapılandırılmış görüşme tekniğine göre çağrışımlara yönelik sorular yöneltilmiştir. Katılımcılardan alınan verilerin sonuçları Frekans analizi ve Ki Kare testi ile tablolara dökülmüştür.
{"title":"TİPOGRAFİK LOGOLARIN MARKA ÇAĞRIŞIMI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ","authors":"Simge Kirteke","doi":"10.16878/gsuilet.1002620","DOIUrl":"https://doi.org/10.16878/gsuilet.1002620","url":null,"abstract":"Bu çalışma kapsamında öncelikle marka, tipografi ve logo kavramları ile bu kavramlarla ilişkili diğer kavramlar örneklerle açıklanmıştır. Uygulama kısmında ise dünya genelinde en değerli yüz marka arasına girmiş markaların içerisinden tipografik logoya sahip on marka katılımcılara gösterilmiştir. Bu markaların ilk beş tanesi Türkiye genelinde bilinen, geri kalan beş tanesi ise Türkiye’de fazla bilinmeyen markalardır. Türkiye’de bilinen markaların logoları aynı biçim, aynı yazı karakteri ve aynı renkler kullanılarak sadece marka ismi yerine farklı kelimelerle (lorem, ipsum ve lorem ipsum) adobe illustrator programında yeniden tasarlanmıştır. Kasti örneklem yöntemi ile seçilmiş 36 katılımcıya önce 11 soruluk online anket formu doldurtularak sonrasında zoom uygulaması üzerinden on marka gösterilip yarı yapılandırılmış görüşme tekniğine göre çağrışımlara yönelik sorular yöneltilmiştir. Katılımcılardan alınan verilerin sonuçları Frekans analizi ve Ki Kare testi ile tablolara dökülmüştür.","PeriodicalId":166189,"journal":{"name":"Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129555774","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-16DOI: 10.16878/gsuilet.1086587
Jamshid Waki̇li̇, Incilay Cangoz
Bu makalenin konusu Türkiye’deki haber medyasının Afgan göçmenleri haberleştirmede kullandığı haber yapma politikasıdır. Haber sosyolojisi literatüründe medyanın olayları, insanları, göçmenleri nasıl sunduğunun önemine dikkat çekilir; çünkü insanların içinde yaşadıkları dünyaya, diğer insanlara ve nesnelere (şeylere) dair algı ve düşünceleri önemli oranda medyadan edindikleri haber ve enformasyona yaslanır. Bu nedenle de göçmen veya mültecilerin ev sahibi ülkenin haber medyasında nasıl haberleştirildiği önemli bir konudur. Araştırmada 2015-2021 yıllarını kapsayan 6 yıllık dönemde, ulusal ölçekte yayın yapan 4 gazeteden (Cumhuriyet, Hürriyet, Sabah ve Yeni Şafak) konusu Afgan göçmenler olan toplamda 926 adet haber toplanarak içerik analizi araştırma tekniği aracılığıyla ve 30 adet haber metni de nitel olarak analiz edilmiştir. Araştırmanın önemli bulguları şöyledir: Afgan göçmenler önemli bir simgesel yok edilme ve ötekileştirilmeye maruz bırakılmakta; göç yolunda yakalanma veya tekne batması gibi olumsuz olaylar, suçun faili olma veya şiddete maruz kalma gibi adli olaylar, iş gücü piyasasında çok ucuz emek olarak ev sahibi ülkede işçilerin ücretini düşürme gibi olumsuz konu ve bağlamlarda haber yapılmaktadır. Afganların “mağdur” ya da ev sahibi ülkeyi “tehdit edenler” şeklinde ikili bir temsil aracılığıyla sunulduğu görülürken siyasi konularda “siyasi silah” veya ekonomik kriz için de “günah keçisi” olarak sunuldukları görülmüştür.
{"title":"AFGAN MÜLTECİLERİN HABERDE TEMSİLİ","authors":"Jamshid Waki̇li̇, Incilay Cangoz","doi":"10.16878/gsuilet.1086587","DOIUrl":"https://doi.org/10.16878/gsuilet.1086587","url":null,"abstract":"Bu makalenin konusu Türkiye’deki haber medyasının Afgan göçmenleri haberleştirmede kullandığı haber yapma politikasıdır. Haber sosyolojisi literatüründe medyanın olayları, insanları, göçmenleri nasıl sunduğunun önemine dikkat çekilir; çünkü insanların içinde yaşadıkları dünyaya, diğer insanlara ve nesnelere (şeylere) dair algı ve düşünceleri önemli oranda medyadan edindikleri haber ve enformasyona yaslanır. Bu nedenle de göçmen veya mültecilerin ev sahibi ülkenin haber medyasında nasıl haberleştirildiği önemli bir konudur. Araştırmada 2015-2021 yıllarını kapsayan 6 yıllık dönemde, ulusal ölçekte yayın yapan 4 gazeteden (Cumhuriyet, Hürriyet, Sabah ve Yeni Şafak) konusu Afgan göçmenler olan toplamda 926 adet haber toplanarak içerik analizi araştırma tekniği aracılığıyla ve 30 adet haber metni de nitel olarak analiz edilmiştir. Araştırmanın önemli bulguları şöyledir: Afgan göçmenler önemli bir simgesel yok edilme ve ötekileştirilmeye maruz bırakılmakta; göç yolunda yakalanma veya tekne batması gibi olumsuz olaylar, suçun faili olma veya şiddete maruz kalma gibi adli olaylar, iş gücü piyasasında çok ucuz emek olarak ev sahibi ülkede işçilerin ücretini düşürme gibi olumsuz konu ve bağlamlarda haber yapılmaktadır. Afganların “mağdur” ya da ev sahibi ülkeyi “tehdit edenler” şeklinde ikili bir temsil aracılığıyla sunulduğu görülürken siyasi konularda “siyasi silah” veya ekonomik kriz için de “günah keçisi” olarak sunuldukları görülmüştür.","PeriodicalId":166189,"journal":{"name":"Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi","volume":"438 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116740450","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-16DOI: 10.16878/gsuilet.1065078
Onurhan Demi̇rkol
Türkiye’de alanyazına görece yeni giren “post-truth” kavramı üzerine yapılan çalışmalar, liberal/eleştirel paradigma farklılaşmalarını işaret eden, ancak bu geleneksel ayrışmanın ötesine geçecek kadar, anlamı üzerinde keskin yaklaşım farklılıkları taşıyan bir kavramdır. Çoğunlukla liberal çalışmalarda ele alındığı biçimiyle, “yalanların artması” anlamında kullanılması, yalnızca kavramın otantik anlamını tam olarak karşılayamaması sorununu değil, neredeyse karşıt bir anlama gelebilmesi sorununu ortaya koymaktadır. Bu durum, “hakikat” kavramının kendisinde gerçekleşen köklü sarsıntıyı görmezden gelen bir anlayış oluşturur. Bu çalışmada “post-truth” kavramının ortaya çıkış koşulları ve işaret ettiği sosyal bağlamları takip edilerek kuramsal bir zemin araştırılmıştır. Bu şekilde, “bilgi” ve “hakikat” kavramlarının Aydınlanma Çağı boyunca uğradığı ve neoliberal dönemde belirginleşmiş olan hasarlanma süreçleri izlenmiştir. Post-truth kavramı bu zeminde incelendiğinde, insanın bilgi karşısındaki konumundaki dönüşümler öne çıkmaktadır. Bu konumu belirleyen sosyal dinamikler, post-truth kavramının ortaya koyduğu bütünlüklü yaklaşım için gerekli bir çalışma zemini oluşturmaktadır.
{"title":"Aydınlanma’dan Neoliberalizme, Hakikatin Hasarlanma Süreci: “Post-truth” İçin Kuramsal Bir Çerçeve Arayışı","authors":"Onurhan Demi̇rkol","doi":"10.16878/gsuilet.1065078","DOIUrl":"https://doi.org/10.16878/gsuilet.1065078","url":null,"abstract":"Türkiye’de alanyazına görece yeni giren “post-truth” kavramı üzerine yapılan çalışmalar, liberal/eleştirel paradigma farklılaşmalarını işaret eden, ancak bu geleneksel ayrışmanın ötesine geçecek kadar, anlamı üzerinde keskin yaklaşım farklılıkları taşıyan bir kavramdır. Çoğunlukla liberal çalışmalarda ele alındığı biçimiyle, “yalanların artması” anlamında kullanılması, yalnızca kavramın otantik anlamını tam olarak karşılayamaması sorununu değil, neredeyse karşıt bir anlama gelebilmesi sorununu ortaya koymaktadır. Bu durum, “hakikat” kavramının kendisinde gerçekleşen köklü sarsıntıyı görmezden gelen bir anlayış oluşturur. Bu çalışmada “post-truth” kavramının ortaya çıkış koşulları ve işaret ettiği sosyal bağlamları takip edilerek kuramsal bir zemin araştırılmıştır. Bu şekilde, “bilgi” ve “hakikat” kavramlarının Aydınlanma Çağı boyunca uğradığı ve neoliberal dönemde belirginleşmiş olan hasarlanma süreçleri izlenmiştir. Post-truth kavramı bu zeminde incelendiğinde, insanın bilgi karşısındaki konumundaki dönüşümler öne çıkmaktadır. Bu konumu belirleyen sosyal dinamikler, post-truth kavramının ortaya koyduğu bütünlüklü yaklaşım için gerekli bir çalışma zemini oluşturmaktadır.","PeriodicalId":166189,"journal":{"name":"Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121723679","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-16DOI: 10.16878/gsuilet.1068224
Aslı Gön
Adult film industry, always leading the way when it comes to new technologies, quickly adopts analog video before it becomes a mainstream audio-visual medium. The mutual affinity provides advantage for both parties: Transforming the industry practices, aesthetics and the content, technology contributes to industry with more profit and answers the demands of the porn regulars. In return, pornography helps the new technology become widespread by providing distribution network, content, motivation and available eager users. Therefore, this paper aims to review the role of pornography and adult film industry in the rise of the video recorders and analyze some examples regarding the video case in Turkey. Although the data collected from 1980s newspapers and magazines as part of the dissertation about video spectatorship in Turkey doesn’t reveal this role first-hand, there is a bond between technology and pornography. Collective video film-viewing in public space, a unique practice in Turkey, however, challenges pornography-privacy relation and the necessity of device ownership.
{"title":"Analog Video and its \"Pornographic Years\"","authors":"Aslı Gön","doi":"10.16878/gsuilet.1068224","DOIUrl":"https://doi.org/10.16878/gsuilet.1068224","url":null,"abstract":"Adult film industry, always leading the way when it comes to new technologies, quickly adopts analog video before it becomes a mainstream audio-visual medium. The mutual affinity provides advantage for both parties: Transforming the industry practices, aesthetics and the content, technology contributes to industry with more profit and answers the demands of the porn regulars. In return, pornography helps the new technology become widespread by providing distribution network, content, motivation and available eager users. Therefore, this paper aims to review the role of pornography and adult film industry in the rise of the video recorders and analyze some examples regarding the video case in Turkey. Although the data collected from 1980s newspapers and magazines as part of the dissertation about video spectatorship in Turkey doesn’t reveal this role first-hand, there is a bond between technology and pornography. Collective video film-viewing in public space, a unique practice in Turkey, however, challenges pornography-privacy relation and the necessity of device ownership.","PeriodicalId":166189,"journal":{"name":"Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi","volume":"21 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122168321","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-16DOI: 10.16878/gsuilet.1068734
Ömür Talay
Zuboff’a göre gözetim kapitalistlerine boyun eğmemek için gerçekleştirilecek olan direniş ilk bakışta oldukça basit: Eğer bu teknolojileri kullanmazsak ve verilerimizi teslim etmezsek sömürülmüyoruz. Ancak günümüz dijital çağında bu yöntem pek mümkün görünmüyor. Ayrıca Zuboff'un önerdiği gibi canavarı evcilleştirmek de çözüm değil. Ona göre canavarı yenmeli, evlerimizi, mahrem yerlerimizi geri almalı ve hayatlarımızı onun pençelerinden almalıyız. Ancak tüm bunları gerçekleştirmek için daha demokratik bir dijital ortam mı yaratılmalı yoksa direniş için işe önce kendimizden başlayarak okyanusta bir damla değil de dev bir dalga olmak için örgütlenmeli mi soruları giderek daha da tartışmalı hale geliyor.
{"title":"Gözetleme Kapitalizmi Çağı: Gücün Yeni Sınırında İnsan Geleceği İçin Savaş","authors":"Ömür Talay","doi":"10.16878/gsuilet.1068734","DOIUrl":"https://doi.org/10.16878/gsuilet.1068734","url":null,"abstract":"Zuboff’a göre gözetim kapitalistlerine boyun eğmemek için gerçekleştirilecek olan direniş ilk bakışta oldukça basit: Eğer bu teknolojileri kullanmazsak ve verilerimizi teslim etmezsek sömürülmüyoruz. Ancak günümüz dijital çağında bu yöntem pek mümkün görünmüyor. Ayrıca Zuboff'un önerdiği gibi canavarı evcilleştirmek de çözüm değil. Ona göre canavarı yenmeli, evlerimizi, mahrem yerlerimizi geri almalı ve hayatlarımızı onun pençelerinden almalıyız. Ancak tüm bunları gerçekleştirmek için daha demokratik bir dijital ortam mı yaratılmalı yoksa direniş için işe önce kendimizden başlayarak okyanusta bir damla değil de dev bir dalga olmak için örgütlenmeli mi soruları giderek daha da tartışmalı hale geliyor.","PeriodicalId":166189,"journal":{"name":"Galatasaray Üniversitesi İleti-ş-im Dergisi","volume":"283 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115825076","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：