Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.24925/turjaf.v12i5.821-827.6574
Haşim Sömek, Semra Cirik
Bu araştırmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan 12 göletin fitoplanktonik organizmaları taksonomik ve ekolojik yönden incelenmiştir. Her gölet için, sadece bir adet örnekleme istasyonu seçilmiştir. 22 Haziran 2002’de 12 istasyondan 60 μ göz açıklığındaki plankton kepçesi ile toplanan örnekler % 4’lük formaldehit ile fikse edilerek, optik mikroskopta incelenmiştir. Çalışmada tayin edilen organizmaların 15’i Cyanobacteria, 24’ü Heterokontophyta, 3’ü Dinoflagellata, 9’u Euglenophyta ve 34’ü Chlorophyta’ dan olmak üzere toplam 85 fitoplankton taksonu tespit edilmiştir. Göletler, fitoplankton taksonlarının varlık ve yokluklarına baz alınarak uygulanan kümelenme ve metrik olmayan çok boyutlu ölçeklendirme analizine göre 4 gruba ayrılmıştır. Yarı kurak iklim koşullarından etkilen göletlerdeki sığlaşmanın ve tuzluluğun fitoplankton dağılımında ana faktör olduğu değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda saptanan taksonlar, fitoplanktonik organizmalar üzerine çalışmaların mevcut olamadığı K.K.T.C tatlısu alg florasi için ilk kayıtlardır.
{"title":"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)Tatlısu Göletlerinin Yaz Fitoplanktonu Üzerine İlk İncelemeler","authors":"Haşim Sömek, Semra Cirik","doi":"10.24925/turjaf.v12i5.821-827.6574","DOIUrl":"https://doi.org/10.24925/turjaf.v12i5.821-827.6574","url":null,"abstract":"Bu araştırmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan 12 göletin fitoplanktonik organizmaları taksonomik ve ekolojik yönden incelenmiştir. Her gölet için, sadece bir adet örnekleme istasyonu seçilmiştir. 22 Haziran 2002’de 12 istasyondan 60 μ göz açıklığındaki plankton kepçesi ile toplanan örnekler % 4’lük formaldehit ile fikse edilerek, optik mikroskopta incelenmiştir. Çalışmada tayin edilen organizmaların 15’i Cyanobacteria, 24’ü Heterokontophyta, 3’ü Dinoflagellata, 9’u Euglenophyta ve 34’ü Chlorophyta’ dan olmak üzere toplam 85 fitoplankton taksonu tespit edilmiştir. Göletler, fitoplankton taksonlarının varlık ve yokluklarına baz alınarak uygulanan kümelenme ve metrik olmayan çok boyutlu ölçeklendirme analizine göre 4 gruba ayrılmıştır. Yarı kurak iklim koşullarından etkilen göletlerdeki sığlaşmanın ve tuzluluğun fitoplankton dağılımında ana faktör olduğu değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda saptanan taksonlar, fitoplanktonik organizmalar üzerine çalışmaların mevcut olamadığı K.K.T.C tatlısu alg florasi için ilk kayıtlardır.","PeriodicalId":23382,"journal":{"name":"Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology","volume":"13 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141104637","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.24925/turjaf.v12i5.739-746.6423
Selim Sırakaya
Silaj grubu yemlerin, belirli kalite standartlarında muhafaza edilmeleri noktasında, bazen katkı maddesi kullanımı önemlidir. Bu çalışma kapsamında, non-toksik, antimikrobiyal, antifungal ve biyobozunur özeliklere sahip kitosan ve kitosanın asetik ve laktik asitle hazırlanan jelatinize çözeltilerinin, mısır silajında katkı olarak kullanım potansiyelinin araştırılması amaçlanmıştır. Kitosan ve organik asitli çözeltileri, mısır silajına iki farklı biçimde uygulanmıştır. Mısır silajına, %0,5 - %1,0 ve %2,0 oranlarında kitosan karıştırılmış ayrıca %2’lik asetik ve laktik asit çözeltilerine, %0,0 - %1,0 ve %2.0 kitosan ilave edilerek hazırlanan jelatinize karışımlar, %10 oranında mısır silajına püskürtülmüştür. Kitosanlı gruplarda, ham protein (HP), toplam sindirilebilir besinler (TSB) ve enerji değerleri (ME, NEL, NEM, NEG), diğer gruplara oranla yüksek bulunmuştur. NDF ve ADF’de çözünmeyen kalıntıların HP değerleri (NDICP, ADICP), %2,0 kitosanlı grupta daha yüksek bulunmuştur. Nispi yem değeri (NYD), kitosanlı gruplarda yüksek bulunmuştur. Besin maddeleri tüm gruplar arasında değişkenlik göstermiş, fakat değişkenliklerin gruplar arasındaki kolerasyonu uyumlu bulunmamıştır. Amonyak azotu (NH3-N) en fazla %2,0 kitosan grubunda görülmüştür. Bütirik asit sadece kitosanlı gruplarda tespit edilmiştir. Laktik, asetik ve propiyonik asit miktarları gruplar arasında farklılık göstermiş fakat bu farklılıklar katkı uygulama oranları nispetinde olmadığı belirlenmiştir. Küf sadece kontrol grubunda tespit edilmiş, uygulama gruplarında ise görülmemiştir. Laktik asit bakterileri (LAB) uygulama gruplarında, kontrol grubuna oranla daha az bulunmuş ve en az %2,0 kitosan grubunda görülmüştür. Enterobakteri grubu mikroorganizmalar uygulama gruplarında tespit edilmemiştir. Maya en fazla kitosanlı gruplarda görülmüştür. Sonuç olarak kitosan ve kitosanlı çözeltiler, bazı parametrelerde olumlu değişimlere sebep olsa da genel olarak fermantatif ve mikrobiyoljik kalite bakımından istenilen düzeyde iyileştirme sağlamamıştır.
{"title":"Kitosan ve Organik Asitli Çözeltilerinin Mısır Silajı Kalitesine Etkileri","authors":"Selim Sırakaya","doi":"10.24925/turjaf.v12i5.739-746.6423","DOIUrl":"https://doi.org/10.24925/turjaf.v12i5.739-746.6423","url":null,"abstract":"Silaj grubu yemlerin, belirli kalite standartlarında muhafaza edilmeleri noktasında, bazen katkı maddesi kullanımı önemlidir. Bu çalışma kapsamında, non-toksik, antimikrobiyal, antifungal ve biyobozunur özeliklere sahip kitosan ve kitosanın asetik ve laktik asitle hazırlanan jelatinize çözeltilerinin, mısır silajında katkı olarak kullanım potansiyelinin araştırılması amaçlanmıştır. Kitosan ve organik asitli çözeltileri, mısır silajına iki farklı biçimde uygulanmıştır. Mısır silajına, %0,5 - %1,0 ve %2,0 oranlarında kitosan karıştırılmış ayrıca %2’lik asetik ve laktik asit çözeltilerine, %0,0 - %1,0 ve %2.0 kitosan ilave edilerek hazırlanan jelatinize karışımlar, %10 oranında mısır silajına püskürtülmüştür. Kitosanlı gruplarda, ham protein (HP), toplam sindirilebilir besinler (TSB) ve enerji değerleri (ME, NEL, NEM, NEG), diğer gruplara oranla yüksek bulunmuştur. NDF ve ADF’de çözünmeyen kalıntıların HP değerleri (NDICP, ADICP), %2,0 kitosanlı grupta daha yüksek bulunmuştur. Nispi yem değeri (NYD), kitosanlı gruplarda yüksek bulunmuştur. Besin maddeleri tüm gruplar arasında değişkenlik göstermiş, fakat değişkenliklerin gruplar arasındaki kolerasyonu uyumlu bulunmamıştır. Amonyak azotu (NH3-N) en fazla %2,0 kitosan grubunda görülmüştür. Bütirik asit sadece kitosanlı gruplarda tespit edilmiştir. Laktik, asetik ve propiyonik asit miktarları gruplar arasında farklılık göstermiş fakat bu farklılıklar katkı uygulama oranları nispetinde olmadığı belirlenmiştir. Küf sadece kontrol grubunda tespit edilmiş, uygulama gruplarında ise görülmemiştir. Laktik asit bakterileri (LAB) uygulama gruplarında, kontrol grubuna oranla daha az bulunmuş ve en az %2,0 kitosan grubunda görülmüştür. Enterobakteri grubu mikroorganizmalar uygulama gruplarında tespit edilmemiştir. Maya en fazla kitosanlı gruplarda görülmüştür. Sonuç olarak kitosan ve kitosanlı çözeltiler, bazı parametrelerde olumlu değişimlere sebep olsa da genel olarak fermantatif ve mikrobiyoljik kalite bakımından istenilen düzeyde iyileştirme sağlamamıştır.","PeriodicalId":23382,"journal":{"name":"Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology","volume":"21 4","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141107089","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.24925/turjaf.v12i5.844-854.6666
Çiğdem Özkan Kahraman, F. Yıldız
Phytopythium genusu önceleri Pythium cinsi altında yer alan, taksonomik çalışmaların devam etmesiyle birlikte Pythium genusundan ayrılan, günümüzde ise Pythium genusuna göre daha farklı özellikleri ortaya konmuş ve daha yeni anlaşılmaya başlamış toprak kaynaklı bir patojen grubudur. Phytopythium cinsi içinde yer alan toprak kaynaklı organizmalar Phytophthora ve Pythium türleri ile yakından ilişkili, benzer morfolojik yapı ve biyolojiye sahip organizmalardır. Phytopythium genusunda yaklaşık olarak 20 tür bulunmakta ve çoğu tür konukçu bitkilerde saprofitik olarak yaşamını devam ettirmektedir. Patojen olan türler ise konukçu bitkiler için oldukça tehlikeli ve potansiyel tehdit oluşturmaktadırlar. Bu türler içinde özellikle Phytopythium vexans dikkat çekmektedir. Yapılan çalışmalar incelendiğinde Pp. vexans’ın kültür bitkilerinin yanı sıra odunsu bitkilerde ve süs bitkilerinde de ciddi zararlar meydana getirdiği görülmektedir. Bu çalışmanın amacı Phytopythium genusunun genel özelliklerini tanıtabilmek, Phytophthora ve Pythium genusundan farklılaşan ve benzeşen özelliklerini ortaya koyabilmek, özellikle bitkilerde patojenik tür olan ve Türkiyede de son yıllarda çeşitli bitkilerde patojen olduğu saptanan ve önemi vurgulanan Pp. vexans hakkında ayrıntılı bilgi vermektir. Bu derlemede Phytopythium genusu hakkında genel bilgilendirmenin yanı sıra Pp. vexans’ın morfolojik özellikleri, konukçu bitkilerde meydana getirdiği hastalık belirtileri, tanılanmasında kullanılan yöntemler, dünyada ve Türkiye’de yürütülen çalışmalar ve savaşımına yönelik stratejilere yer verilecektir. Böylece toprak kaynaklı olan bu patojen grubunun tarımsal üretimde meydana getirdiği potansiyel tehdit hakkında fikir sahibi olunacaktır.
{"title":"Yeni Bir Toprak Patojeni: Phytopythium","authors":"Çiğdem Özkan Kahraman, F. Yıldız","doi":"10.24925/turjaf.v12i5.844-854.6666","DOIUrl":"https://doi.org/10.24925/turjaf.v12i5.844-854.6666","url":null,"abstract":"Phytopythium genusu önceleri Pythium cinsi altında yer alan, taksonomik çalışmaların devam etmesiyle birlikte Pythium genusundan ayrılan, günümüzde ise Pythium genusuna göre daha farklı özellikleri ortaya konmuş ve daha yeni anlaşılmaya başlamış toprak kaynaklı bir patojen grubudur. Phytopythium cinsi içinde yer alan toprak kaynaklı organizmalar Phytophthora ve Pythium türleri ile yakından ilişkili, benzer morfolojik yapı ve biyolojiye sahip organizmalardır. Phytopythium genusunda yaklaşık olarak 20 tür bulunmakta ve çoğu tür konukçu bitkilerde saprofitik olarak yaşamını devam ettirmektedir. Patojen olan türler ise konukçu bitkiler için oldukça tehlikeli ve potansiyel tehdit oluşturmaktadırlar. Bu türler içinde özellikle Phytopythium vexans dikkat çekmektedir. Yapılan çalışmalar incelendiğinde Pp. vexans’ın kültür bitkilerinin yanı sıra odunsu bitkilerde ve süs bitkilerinde de ciddi zararlar meydana getirdiği görülmektedir. Bu çalışmanın amacı Phytopythium genusunun genel özelliklerini tanıtabilmek, Phytophthora ve Pythium genusundan farklılaşan ve benzeşen özelliklerini ortaya koyabilmek, özellikle bitkilerde patojenik tür olan ve Türkiyede de son yıllarda çeşitli bitkilerde patojen olduğu saptanan ve önemi vurgulanan Pp. vexans hakkında ayrıntılı bilgi vermektir. Bu derlemede Phytopythium genusu hakkında genel bilgilendirmenin yanı sıra Pp. vexans’ın morfolojik özellikleri, konukçu bitkilerde meydana getirdiği hastalık belirtileri, tanılanmasında kullanılan yöntemler, dünyada ve Türkiye’de yürütülen çalışmalar ve savaşımına yönelik stratejilere yer verilecektir. Böylece toprak kaynaklı olan bu patojen grubunun tarımsal üretimde meydana getirdiği potansiyel tehdit hakkında fikir sahibi olunacaktır.","PeriodicalId":23382,"journal":{"name":"Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology","volume":"13 7","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141105536","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.24925/turjaf.v12i5.884-884.6827
Fatih Şevki Erkuş, Koray Tuncay
Cattle manure (CM) is mostly used as an inoculum in order to start-up of agricultural biogas plants or as a co-substrate in the anaerobic digestion of lignocellulosic content. Rumen fluid microbiota is also considered to be effective in lignocellulose digestion. It is known that microorganisms in the ruminal waste facilitate the hydrolysis of lignocellulosic structures. However, there are few studies on the inoculum effect of rumen microorganisms on bioreactor performances when rumen content is used as co-substrate and inoculum together with cattle manure, and it is not clear how rumen waste can be used in various anaerobic digestion systems. In this study, biogas production efficiencies obtained from lignocellulosic content in mono and cosubstrate (1:1 and 1:2 Volatile Solids) bioreactors formed by using ruminal waste (RW) and CM microbial communities were investigated. In order to determine the biogas production efficiencies, biomethane potential (BMP) experiments that simulate anaerobic digestion process conditions in a laboratory environment were applied. Treatment with 50% application of RW cosubstrate, 65.51% biogas and 70.64% methane production efficiency increases were achieved compared to monosubstrate CM bioreactor.
牛粪(CM)大多用作接种物,以启动农业沼气厂或作为木质纤维素厌氧消化的辅助底物。瘤胃液微生物群也被认为对木质纤维素消化有效。众所周知,瘤胃废物中的微生物有助于木质纤维素结构的水解。然而,当瘤胃内容物与牛粪一起用作共底物和接种物时,有关瘤胃微生物对生物反应器性能的接种效果的研究很少,而且还不清楚如何在各种厌氧消化系统中使用瘤胃废物。本研究调查了利用瘤胃废物(RW)和 CM 微生物群落形成的单基质和共基质(1:1 和 1:2 挥发性固形物)生物反应器中木质纤维素含量产生沼气的效率。为了确定沼气生产效率,在实验室环境中进行了模拟厌氧消化工艺条件的生物甲烷潜力(BMP)实验。与单基质 CM 生物反应器相比,50% 的 RW 共基质处理可提高 65.51% 的沼气和 70.64% 的甲烷生产效率。
{"title":"Anaerobic Co-Digestion of Cattle Manure with Ruminal Waste to Increase Biogas Production","authors":"Fatih Şevki Erkuş, Koray Tuncay","doi":"10.24925/turjaf.v12i5.884-884.6827","DOIUrl":"https://doi.org/10.24925/turjaf.v12i5.884-884.6827","url":null,"abstract":"Cattle manure (CM) is mostly used as an inoculum in order to start-up of agricultural biogas plants or as a co-substrate in the anaerobic digestion of lignocellulosic content. Rumen fluid microbiota is also considered to be effective in lignocellulose digestion. It is known that microorganisms in the ruminal waste facilitate the hydrolysis of lignocellulosic structures. However, there are few studies on the inoculum effect of rumen microorganisms on bioreactor performances when rumen content is used as co-substrate and inoculum together with cattle manure, and it is not clear how rumen waste can be used in various anaerobic digestion systems. In this study, biogas production efficiencies obtained from lignocellulosic content in mono and cosubstrate (1:1 and 1:2 Volatile Solids) bioreactors formed by using ruminal waste (RW) and CM microbial communities were investigated. In order to determine the biogas production efficiencies, biomethane potential (BMP) experiments that simulate anaerobic digestion process conditions in a laboratory environment were applied. Treatment with 50% application of RW cosubstrate, 65.51% biogas and 70.64% methane production efficiency increases were achieved compared to monosubstrate CM bioreactor.","PeriodicalId":23382,"journal":{"name":"Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology","volume":"114 16","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141106170","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.24925/turjaf.v12i5.803-813.6269
Gürsel Dellal, Ayşe Övgü Şen, Ali Şenok, Erkan Pehlivan
Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de iklim değişikliğinin etkileri önemli bir şekilde görülmektedir. Türkiye’de İç Anadolu bölgesinde su kaynaklarında ciddi azalmalar olmakla birlikte kuraklık riski de öngörülmektdir. Atmosfer sıcaklığındaki ani değişimler hayvancılık sektörünü olumsuz etkilerken, hayvancılık sektörü de ürettiği sera gazları ile iklim değişikliğini etkilemektedir. Bu bağlamda iklim değişikliği ile hayvancılık sektörü arasında karşılıklı bir ilişki olduğu söylenebilir. Tükiye’de 2000’li yılların başından beri iklim değişikliği azaltım ve uyum çalışmaları sürdürülmektedir ve özellikle Avrupa Yeşil Anlaşmasının yayınlanması ve Paris Anlaşmasına taraf olunması ile bazı çalışmalar artmıştır. İç Anadolu bölgesinde hayvancılık sektörü incelendiğinde, bu bölgede esas olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği önemli bir yer tutmakta olup, ülke hayvancılığına ve ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada, İç Anadolu Bölgesi iklim değişikliği ve bölgenin hayvancılığı genel olarak değerlendirilerek, bu iki olgunun ilişkisi tartışılmıştır.
{"title":"Türkiye’de İklim Değişikliği Perspektifinden İç Anadolu Bölgesi Hayvancılık Sektörü","authors":"Gürsel Dellal, Ayşe Övgü Şen, Ali Şenok, Erkan Pehlivan","doi":"10.24925/turjaf.v12i5.803-813.6269","DOIUrl":"https://doi.org/10.24925/turjaf.v12i5.803-813.6269","url":null,"abstract":"Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de iklim değişikliğinin etkileri önemli bir şekilde görülmektedir. Türkiye’de İç Anadolu bölgesinde su kaynaklarında ciddi azalmalar olmakla birlikte kuraklık riski de öngörülmektdir. Atmosfer sıcaklığındaki ani değişimler hayvancılık sektörünü olumsuz etkilerken, hayvancılık sektörü de ürettiği sera gazları ile iklim değişikliğini etkilemektedir. Bu bağlamda iklim değişikliği ile hayvancılık sektörü arasında karşılıklı bir ilişki olduğu söylenebilir. Tükiye’de 2000’li yılların başından beri iklim değişikliği azaltım ve uyum çalışmaları sürdürülmektedir ve özellikle Avrupa Yeşil Anlaşmasının yayınlanması ve Paris Anlaşmasına taraf olunması ile bazı çalışmalar artmıştır. İç Anadolu bölgesinde hayvancılık sektörü incelendiğinde, bu bölgede esas olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği önemli bir yer tutmakta olup, ülke hayvancılığına ve ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. Bu çalışmada, İç Anadolu Bölgesi iklim değişikliği ve bölgenin hayvancılığı genel olarak değerlendirilerek, bu iki olgunun ilişkisi tartışılmıştır.","PeriodicalId":23382,"journal":{"name":"Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology","volume":"40 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141108004","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.24925/turjaf.v12i5.834-843.6746
Eylem Ezgi Fadıloğlu, Haluk Ergezer, Engin Demiray
Bu çalışmanın amacı, Siyez, Kavılca ve Dinkel gibi atalık buğday unlarının tam buğday unu yerine kaplama formülasyonlarında kullanılmasının tavuk nuggetların kalitesi üzerine etkilerini araştırmaktır. 4°C’de 7 gün depolanan derin yağda kızartılmış tavuk nuggetların kimyasal özellikleri, kalite karakteristikleri, pH, lipid oksidasyonu, renk, doku ve duyusal özellikleri değerlendirilmiştir. Hamur formülasyonları, nuggetların kimyasal ve kalite özelliklerini önemli ölçüde etkilediği, Dinkel unu ile kaplanan tavuk nuggetlarda kaplama kalınlığının, kaplama yapışma oranının ve pişirme veriminin en yüksek olduğu tespit edilmiştir. Kontrol örneklerinin renk puanlarının depolama süresi boyunca azaldığı, atalık unlarla kaplanmış tavuk nuggetların renk puanlarının değişmediği tespit edilmiştir. 0. günde Siyez unu ile kaplı örnekler en yüksek lezzet puanını alırken, 3. günde örneklerin lezzet puanlarının birbirine yakın olduğu tespit edilmiştir. Depolamanın 7. gününde kontrol örneği en düşük lezzet puanını almıştır. Siyez unu ile kaplanmış tavuk nuggetların sululuk puanlarının depolama süresince değişmediği, doku puanlarının arttığı tespit edilmiştir. Siyez ve Kavılca unu ile kaplanmış nuggetların genel kabul edilebilirlik puanları depolamanın 0. ve 3. günlerinde kontrol örnekleriyle benzer bulunmuştur. Doku profil analizinde, tüm nuggetlarin sertlik, yapışkanlık, elastikiyet ve sakızımsılık değerleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı belirlenmiştir. Depolama süresi arttıkça Kavılca unu ile kaplı örneklerin sertlik değerinin arttığı, çiğnenebilirlik değerlerinin azaldığı tespit edilmiştir.
{"title":"Siyez, Dinkel ve Kavılca Unu ile Kaplanmış Tavuk Nuggetların Soğukta Depolama Süresince Bazı Kalite Özelliklerinin İncelenmesi","authors":"Eylem Ezgi Fadıloğlu, Haluk Ergezer, Engin Demiray","doi":"10.24925/turjaf.v12i5.834-843.6746","DOIUrl":"https://doi.org/10.24925/turjaf.v12i5.834-843.6746","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, Siyez, Kavılca ve Dinkel gibi atalık buğday unlarının tam buğday unu yerine kaplama formülasyonlarında kullanılmasının tavuk nuggetların kalitesi üzerine etkilerini araştırmaktır. 4°C’de 7 gün depolanan derin yağda kızartılmış tavuk nuggetların kimyasal özellikleri, kalite karakteristikleri, pH, lipid oksidasyonu, renk, doku ve duyusal özellikleri değerlendirilmiştir. Hamur formülasyonları, nuggetların kimyasal ve kalite özelliklerini önemli ölçüde etkilediği, Dinkel unu ile kaplanan tavuk nuggetlarda kaplama kalınlığının, kaplama yapışma oranının ve pişirme veriminin en yüksek olduğu tespit edilmiştir. Kontrol örneklerinin renk puanlarının depolama süresi boyunca azaldığı, atalık unlarla kaplanmış tavuk nuggetların renk puanlarının değişmediği tespit edilmiştir. 0. günde Siyez unu ile kaplı örnekler en yüksek lezzet puanını alırken, 3. günde örneklerin lezzet puanlarının birbirine yakın olduğu tespit edilmiştir. Depolamanın 7. gününde kontrol örneği en düşük lezzet puanını almıştır. Siyez unu ile kaplanmış tavuk nuggetların sululuk puanlarının depolama süresince değişmediği, doku puanlarının arttığı tespit edilmiştir. Siyez ve Kavılca unu ile kaplanmış nuggetların genel kabul edilebilirlik puanları depolamanın 0. ve 3. günlerinde kontrol örnekleriyle benzer bulunmuştur. Doku profil analizinde, tüm nuggetlarin sertlik, yapışkanlık, elastikiyet ve sakızımsılık değerleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı belirlenmiştir. Depolama süresi arttıkça Kavılca unu ile kaplı örneklerin sertlik değerinin arttığı, çiğnenebilirlik değerlerinin azaldığı tespit edilmiştir.","PeriodicalId":23382,"journal":{"name":"Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology","volume":"33 28","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141104246","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.24925/turjaf.v12i5.867-883.6230
Yunus Emre Boğa, Nasir Abdallah, K. Kurşun, Mikail Baylan
Diğer hayvancılık kollarında olduğu gibi kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde de işletmelerin masraflarının en önemli kısmını yem masrafları oluşturmaktadır. Özellikle, gelişmekte olan pek çok ülkede önemi artan, bulunması zorlaşan ve pahalı hale gelen yem masrafları birçok küçük ölçekli kümes hayvancılığı işletmesinin kapanmasına ve kümes hayvanı üretiminin toplam maliyetinin artmasına neden olmaktadır. Bu durum, kanatlı ürünleri olan tavuk eti ile yumurta fiyatlarının artmasına, gelişmekte olan ve az gelişmiş pek çok ülkede birincil hayvansal protein kaynağı olan kanatlı eti ve ürünlerinin tüketiminin ve alım gücünün düşmesine, yetersiz ve dengesiz beslenme gibi pek çok olumsuz duruma yol açmaktadır. Yem masraflarını düşürmek, dolayısıyla kanatlılardan elde edilen ürünlerin maliyetini azaltmak için alternatif bir yem madde arayışı çok önemlidir. Anavatanı Asya olan Moringa oleifera, besin maddeleri açısından oldukça zengin olan ve soya fasulyesi, mısır gibi geleneksel hayvan rasyonunda kullanılabilen yem maddelerinin bir kısmının yerini alabilecek bitkilerden biridir. Afrika ve Asya’da Moringa oleifera’nın kanatlı performansı ve ekonomik verimlilik üzerindeki etkisini araştıran pek çok araştırma yapılmıştır. Belirli bir oranda Moringa tohumlarının veya yapraklarının rasyona dahil edilmesinin, üretim performansını, et kalitesini, hayvan sağlığını ve refahını artırdığını, ancak daha yüksek miktarlarda kullanıldığında ise hayvanın yaşamını zorlaştırıp, üretim parametrelerinin azalmasına yol açtığı bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda; kanatlı rasyonlarına %5-10 arasında Moringa ilavesinin performansı olumlu etkilediğini gösterirken, rasyona %10’un üzerinde Moringa ilave edildiğinde ise hayvanların performansının kötüleştiğini belirtmişlerdir. Bu derleme, alternatif bir yem maddesi olan Moringa oleifera’nın yapraklarının ve tohumlarının kanatlı hayvanların performansı üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla hazırlanmıştır.
{"title":"Kanatlı Hayvan Rasyonlarında Moringa oleifera Kullanımı","authors":"Yunus Emre Boğa, Nasir Abdallah, K. Kurşun, Mikail Baylan","doi":"10.24925/turjaf.v12i5.867-883.6230","DOIUrl":"https://doi.org/10.24925/turjaf.v12i5.867-883.6230","url":null,"abstract":"Diğer hayvancılık kollarında olduğu gibi kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde de işletmelerin masraflarının en önemli kısmını yem masrafları oluşturmaktadır. Özellikle, gelişmekte olan pek çok ülkede önemi artan, bulunması zorlaşan ve pahalı hale gelen yem masrafları birçok küçük ölçekli kümes hayvancılığı işletmesinin kapanmasına ve kümes hayvanı üretiminin toplam maliyetinin artmasına neden olmaktadır. Bu durum, kanatlı ürünleri olan tavuk eti ile yumurta fiyatlarının artmasına, gelişmekte olan ve az gelişmiş pek çok ülkede birincil hayvansal protein kaynağı olan kanatlı eti ve ürünlerinin tüketiminin ve alım gücünün düşmesine, yetersiz ve dengesiz beslenme gibi pek çok olumsuz duruma yol açmaktadır. Yem masraflarını düşürmek, dolayısıyla kanatlılardan elde edilen ürünlerin maliyetini azaltmak için alternatif bir yem madde arayışı çok önemlidir. Anavatanı Asya olan Moringa oleifera, besin maddeleri açısından oldukça zengin olan ve soya fasulyesi, mısır gibi geleneksel hayvan rasyonunda kullanılabilen yem maddelerinin bir kısmının yerini alabilecek bitkilerden biridir. Afrika ve Asya’da Moringa oleifera’nın kanatlı performansı ve ekonomik verimlilik üzerindeki etkisini araştıran pek çok araştırma yapılmıştır. Belirli bir oranda Moringa tohumlarının veya yapraklarının rasyona dahil edilmesinin, üretim performansını, et kalitesini, hayvan sağlığını ve refahını artırdığını, ancak daha yüksek miktarlarda kullanıldığında ise hayvanın yaşamını zorlaştırıp, üretim parametrelerinin azalmasına yol açtığı bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda; kanatlı rasyonlarına %5-10 arasında Moringa ilavesinin performansı olumlu etkilediğini gösterirken, rasyona %10’un üzerinde Moringa ilave edildiğinde ise hayvanların performansının kötüleştiğini belirtmişlerdir. Bu derleme, alternatif bir yem maddesi olan Moringa oleifera’nın yapraklarının ve tohumlarının kanatlı hayvanların performansı üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla hazırlanmıştır.","PeriodicalId":23382,"journal":{"name":"Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology","volume":"14 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141105526","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.24925/turjaf.v12i5.747-752.6594
Ahmet Fatih Demirel
Bu çalışma, Norduz kuzularının doğum ağırlığına cinsiyet, doğum tipi, ana yaşı, doğum yılı ve doğum ayının etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Ayrıca, kuzuların doğum ağırlığı ile ananın doğumdaki ağırlığı arasında bir ilişki olup olmadığı da değerlendirilmiştir. Çalışmada, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hayvancılık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü bünyesinde 2021-2023 yılları arasında yetiştirilen toplam 196 Norduz kuzusunun doğum ağırlıkları ile analarının doğumdaki ağırlıklarına ait kayıtlar kullanılmıştır. Kuzuların ortalama doğum ağırlığı 4,28±0,85 kg olarak tespit edilmiştir. Kuzuların doğum ağırlığına doğum tipinin ve doğum yılının etkisi istatistiki olarak anlamlı bulunmuştur. Ancak, doğum ağırlığına cinsiyet, ana yaşı ve doğum ayının etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca, Norduz kuzularının doğum ağırlığı ile analarının doğumdaki ağırlığı arasında önemli düzeyde pozitif korelasyon tespit edilmiştir. Sonuç olarak, tek doğan kuzuların doğum ağırlığının ikiz doğanlara göre daha ağır olduğu ve 2021 yılında doğan kuzuların, 2022 ve 2023 yıllarında doğanlara göre daha yüksek doğum ağırlığına sahip olduğu belirlenmiştir.
本研究旨在确定性别、出生类型、母羊年龄、出生年份和出生月份对诺杜兹羔羊出生体重的影响。此外,还评估了羔羊出生体重与母羊出生体重之间是否存在关系。研究使用的是 2021 年至 2023 年期间 Van Yüzüncü Yıl 大学家畜应用与研究中心饲养的 196 只诺杜兹羔羊的出生体重记录及其出生时的母羊体重。羔羊的平均出生体重为 4.28±0.85 kg。出生类型和出生年份对羔羊出生体重的影响具有统计学意义。然而,性别、母亲年龄和出生月份对出生体重没有影响。此外,诺杜兹羔羊的出生体重与母羊的出生体重之间存在显著的正相关。因此,单羔的出生体重高于双羔,2021 年出生的羔羊的出生体重高于 2022 年和 2023 年出生的羔羊。
{"title":"Norduz Kuzularının Doğum Ağırlığı Üzerine Bazı Çevresel Faktörlerin Etkileri","authors":"Ahmet Fatih Demirel","doi":"10.24925/turjaf.v12i5.747-752.6594","DOIUrl":"https://doi.org/10.24925/turjaf.v12i5.747-752.6594","url":null,"abstract":"Bu çalışma, Norduz kuzularının doğum ağırlığına cinsiyet, doğum tipi, ana yaşı, doğum yılı ve doğum ayının etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Ayrıca, kuzuların doğum ağırlığı ile ananın doğumdaki ağırlığı arasında bir ilişki olup olmadığı da değerlendirilmiştir. Çalışmada, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Hayvancılık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü bünyesinde 2021-2023 yılları arasında yetiştirilen toplam 196 Norduz kuzusunun doğum ağırlıkları ile analarının doğumdaki ağırlıklarına ait kayıtlar kullanılmıştır. Kuzuların ortalama doğum ağırlığı 4,28±0,85 kg olarak tespit edilmiştir. Kuzuların doğum ağırlığına doğum tipinin ve doğum yılının etkisi istatistiki olarak anlamlı bulunmuştur. Ancak, doğum ağırlığına cinsiyet, ana yaşı ve doğum ayının etkisinin olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca, Norduz kuzularının doğum ağırlığı ile analarının doğumdaki ağırlığı arasında önemli düzeyde pozitif korelasyon tespit edilmiştir. Sonuç olarak, tek doğan kuzuların doğum ağırlığının ikiz doğanlara göre daha ağır olduğu ve 2021 yılında doğan kuzuların, 2022 ve 2023 yıllarında doğanlara göre daha yüksek doğum ağırlığına sahip olduğu belirlenmiştir.","PeriodicalId":23382,"journal":{"name":"Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology","volume":"85 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141106028","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.24925/turjaf.v12i5.828-833.6467
Aynur BİLMEZ ÖZÇINAR
Bitkisel hormon olarak da kabul edilen salisilik asit, fenolik maddelerin bir grubunu oluşturmakta, bitkilerde metabolik ve fizyolojik gibi birçok tepkiyi oluşturan ve dolayısıyla bitki büyüme ve gelişmesini etkileyen bir bitki büyüme düzenleyicisidir. Bu çalışma, ayçiçeği çeşitlerinin fizyolojik ve biyokimyasal özellikleri üzerine salisilik asit uygulamasının etkilerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Tesadüf Parselleri Deneme Desenine göre 3 tekrarlamalı olarak iklim odası koşullarında kurulmuştur. Çalışmada materyal olarak 11-TR-077, Deray ve P-64-LC-108 olmak üzere 3 ayçiçeği çeşidi ve salisilik asidin 5 dozu (kontrol, 0,5, 1, 1,5 ve 2 mM) kullanılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde ele alınan çeşitlerde salisilik asit uygulamasının spad, bitki boyu, yaprak sayısı, kök çapı, bitki yaş ağırlık ve bitki kuru ağırlık oranları yönünden Deray çeşidinde olumlu etki ettiği incelenmiştir.
{"title":"Salisilik Asit Uygulamasının Ayçiçeği (Helianthus annus L.) Bitkisi Gelişimi Üzerine Etkisi","authors":"Aynur BİLMEZ ÖZÇINAR","doi":"10.24925/turjaf.v12i5.828-833.6467","DOIUrl":"https://doi.org/10.24925/turjaf.v12i5.828-833.6467","url":null,"abstract":"Bitkisel hormon olarak da kabul edilen salisilik asit, fenolik maddelerin bir grubunu oluşturmakta, bitkilerde metabolik ve fizyolojik gibi birçok tepkiyi oluşturan ve dolayısıyla bitki büyüme ve gelişmesini etkileyen bir bitki büyüme düzenleyicisidir. Bu çalışma, ayçiçeği çeşitlerinin fizyolojik ve biyokimyasal özellikleri üzerine salisilik asit uygulamasının etkilerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Tesadüf Parselleri Deneme Desenine göre 3 tekrarlamalı olarak iklim odası koşullarında kurulmuştur. Çalışmada materyal olarak 11-TR-077, Deray ve P-64-LC-108 olmak üzere 3 ayçiçeği çeşidi ve salisilik asidin 5 dozu (kontrol, 0,5, 1, 1,5 ve 2 mM) kullanılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde ele alınan çeşitlerde salisilik asit uygulamasının spad, bitki boyu, yaprak sayısı, kök çapı, bitki yaş ağırlık ve bitki kuru ağırlık oranları yönünden Deray çeşidinde olumlu etki ettiği incelenmiştir.","PeriodicalId":23382,"journal":{"name":"Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology","volume":"32 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141105350","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2024-05-23DOI: 10.24925/turjaf.v12i5.753-762.6593
Ayla Sevim Satılmış, Ertuğrul Kul
Araştırma, Amasya İli Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği üyesi olan 69 üretici ile yüz yüze gerçekleştirilen anket verilerine dayanmaktadır. Anket sonuçlarına göre, manda işletme sahiplerinin yaygın olarak ürettikleri kaba yemler %26,1 oranında silaj ve yonca, %20,3 oranında fiğ, %10,1 oranında ise yonca ve fiğdir. Kaba yemler arasında en çok kullanılanlar ise kuru ot, kuru yonca, saman ve silajdır (%36,1). Manda yetiştiricileri genellikle kendi kaba yemlerini üreterek maliyetlerini düşürmeyi tercih etmektedir (%65,2). Yetiştiriciler, mandaların beslenmesinde çoğunlukla kesif yem olarak fabrika yemi kullanmakta olup, yetiştiricilerin %59,4’ü fabrika yemi teminini fabrikalardan sağlamaktadır. Besleme sistemleri yemleme ve mera kullanımının bir birleşiminden oluşmaktadır (%100). Mandalar genellikle günde iki kez beslenmekte (%72,5) ve bu beslemenin %56,5’i sağımdan önce yapılmaktadır. Mandalara çoğunlukla (%68,1) günde 5 kg’dan az kesif yem verilmektedir. Mandalar genellikle Nisan ayında (%85,5) meraya çıkarılmakta ve Kasım ayında (%71) tekrar ahıra alınmaktadır. Mandalarda sağım genellikle günde iki kez (%68,1) yapılırken, sağım öncesi meme temizliği %50,7 oranında gerçekleştirilmekte, sağım sonrası meme temizliği ise genellikle yapılmamaktadır (%91,3). Üretilen sütün %92,8’i satılmakta, süt çoğunlukla plastik bidon ve güğümlerde (%56,5) depolanmaktadır. Hayvan satışı bakımından, damızlık dışı dişiler genellikle 36 aydan sonra (%95,7) satılmaktadır. İshal (%56,5) en yaygın görülen hastalık olup hastalık durumunda çoğunlukla (%95,7) veteriner hekim çağırmaktadır. Düvelerin tohumlanması genellikle 20 ile 30 aylık yaş aralığında (%89,9) gerçekleşmektedir. Anket sonuçlarına göre, malak ölümleri nadiren görülmekte olup (%1,4), en fazla görülen hastalık ishaldir (%56,5).
{"title":"Amasya İli Manda İşletmelerinde Sürü Yönetim Uygulamaları: Besleme, Sağım ve Sağlık Koruma","authors":"Ayla Sevim Satılmış, Ertuğrul Kul","doi":"10.24925/turjaf.v12i5.753-762.6593","DOIUrl":"https://doi.org/10.24925/turjaf.v12i5.753-762.6593","url":null,"abstract":"Araştırma, Amasya İli Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliği üyesi olan 69 üretici ile yüz yüze gerçekleştirilen anket verilerine dayanmaktadır. Anket sonuçlarına göre, manda işletme sahiplerinin yaygın olarak ürettikleri kaba yemler %26,1 oranında silaj ve yonca, %20,3 oranında fiğ, %10,1 oranında ise yonca ve fiğdir. Kaba yemler arasında en çok kullanılanlar ise kuru ot, kuru yonca, saman ve silajdır (%36,1). Manda yetiştiricileri genellikle kendi kaba yemlerini üreterek maliyetlerini düşürmeyi tercih etmektedir (%65,2). Yetiştiriciler, mandaların beslenmesinde çoğunlukla kesif yem olarak fabrika yemi kullanmakta olup, yetiştiricilerin %59,4’ü fabrika yemi teminini fabrikalardan sağlamaktadır. Besleme sistemleri yemleme ve mera kullanımının bir birleşiminden oluşmaktadır (%100). Mandalar genellikle günde iki kez beslenmekte (%72,5) ve bu beslemenin %56,5’i sağımdan önce yapılmaktadır. Mandalara çoğunlukla (%68,1) günde 5 kg’dan az kesif yem verilmektedir. Mandalar genellikle Nisan ayında (%85,5) meraya çıkarılmakta ve Kasım ayında (%71) tekrar ahıra alınmaktadır. Mandalarda sağım genellikle günde iki kez (%68,1) yapılırken, sağım öncesi meme temizliği %50,7 oranında gerçekleştirilmekte, sağım sonrası meme temizliği ise genellikle yapılmamaktadır (%91,3). Üretilen sütün %92,8’i satılmakta, süt çoğunlukla plastik bidon ve güğümlerde (%56,5) depolanmaktadır. Hayvan satışı bakımından, damızlık dışı dişiler genellikle 36 aydan sonra (%95,7) satılmaktadır. İshal (%56,5) en yaygın görülen hastalık olup hastalık durumunda çoğunlukla (%95,7) veteriner hekim çağırmaktadır. Düvelerin tohumlanması genellikle 20 ile 30 aylık yaş aralığında (%89,9) gerçekleşmektedir. Anket sonuçlarına göre, malak ölümleri nadiren görülmekte olup (%1,4), en fazla görülen hastalık ishaldir (%56,5).","PeriodicalId":23382,"journal":{"name":"Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology","volume":"27 5","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-05-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141106363","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}