Pub Date : 2014-12-01DOI: 10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0500
Nihat Polat, M. Elbey, Habib Çil
Amac: Bu calismada klinigimize basvuran, karotis arter hastaligi tanisi almis ve karotis arter stentleme (KAS) ile revaskularize edilen hastalarin ozelliklerini ve orta vadeli klinik sonuclarini sunmayi amacladik. Yontemler: Tek merkezli, geriye donuk Mayis 2012- Mayis 2014 tarihleri arasinda karotis artere mudahale gerekliligi olan ve KAS islemini kabul eden hastalar calismaya dahil edildi. Hastanin klinik ozellikleri ve islem ile ilgili verileri hasta dosyalari taranarak elde edildi. Daha sonra taburculuk sonrasi hastanin yasayip yasamadigi ve islem sonrasi yeni inme gecirip gecirmedigi hastane kayitlarindan ve/veya telefon ile ogrenildi. Bulgular: Dahil edilme kriterlerini saglayan 26 hasta calismaya alindi. Hastalarin %69'u bayan olup, yas ortalamasi 66±9 yil saptandi. Hastalarin %73'u semptomatik olup, %73'unde hipertansiyon, %27'sinde diabetes mellitus, %39'unda hiperlipidemi, % 69'unda koroner arter hastaligi ve %31'inde aktif sigara iciciligi mevcuttu. Butun hastalarda self ekspandable stent ve distal emboli koruyucu cihaz kullanildi. Islem ile iliskili olarak 18 hastaya sol, 6 hastaya sag ve 2 hastaya ayri seanslarda iki tarafli olmak uzere 26 hastaya toplamda 28 basarili KAS islemi yapildi. Sadece 1 hastaya rezidu darlik nedeniyle ikinci stent yerlestirme ihtiyaci oldu. Islemle iliskili sadece 1 hastada 24 saate tamamen duzelen hava embolisine bagli guc kaybi oldu. Hastalar tekrarlayan inme ve olum acisindan 11,5±8 (en az 2-en cok 27, median 10) ay takip edildi. Takip suresince hicbir hastada tekrarlayan inme ve trans iskemik atak saptanmadi. Sadece 1 hastada 8 ay sonra olum gozlendi. Sonuc: Deneyimli merkezlerde KAS basarili bir sekilde uygulanmakta olup komplikasyon riski oldukca dusuktur. KAS'in orta vadeli klinik sonuclari oldukca yuz guldurucudur.
{"title":"Karotis artere stent yerleştirme: Tek merkez deneyimi ve klinik sonuçları","authors":"Nihat Polat, M. Elbey, Habib Çil","doi":"10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0500","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0500","url":null,"abstract":"Amac: Bu calismada klinigimize basvuran, karotis arter hastaligi tanisi almis ve karotis arter stentleme (KAS) ile revaskularize edilen hastalarin ozelliklerini ve orta vadeli klinik sonuclarini sunmayi amacladik. Yontemler: Tek merkezli, geriye donuk Mayis 2012- Mayis 2014 tarihleri arasinda karotis artere mudahale gerekliligi olan ve KAS islemini kabul eden hastalar calismaya dahil edildi. Hastanin klinik ozellikleri ve islem ile ilgili verileri hasta dosyalari taranarak elde edildi. Daha sonra taburculuk sonrasi hastanin yasayip yasamadigi ve islem sonrasi yeni inme gecirip gecirmedigi hastane kayitlarindan ve/veya telefon ile ogrenildi. Bulgular: Dahil edilme kriterlerini saglayan 26 hasta calismaya alindi. Hastalarin %69'u bayan olup, yas ortalamasi 66±9 yil saptandi. Hastalarin %73'u semptomatik olup, %73'unde hipertansiyon, %27'sinde diabetes mellitus, %39'unda hiperlipidemi, % 69'unda koroner arter hastaligi ve %31'inde aktif sigara iciciligi mevcuttu. Butun hastalarda self ekspandable stent ve distal emboli koruyucu cihaz kullanildi. Islem ile iliskili olarak 18 hastaya sol, 6 hastaya sag ve 2 hastaya ayri seanslarda iki tarafli olmak uzere 26 hastaya toplamda 28 basarili KAS islemi yapildi. Sadece 1 hastaya rezidu darlik nedeniyle ikinci stent yerlestirme ihtiyaci oldu. Islemle iliskili sadece 1 hastada 24 saate tamamen duzelen hava embolisine bagli guc kaybi oldu. Hastalar tekrarlayan inme ve olum acisindan 11,5±8 (en az 2-en cok 27, median 10) ay takip edildi. Takip suresince hicbir hastada tekrarlayan inme ve trans iskemik atak saptanmadi. Sadece 1 hastada 8 ay sonra olum gozlendi. Sonuc: Deneyimli merkezlerde KAS basarili bir sekilde uygulanmakta olup komplikasyon riski oldukca dusuktur. KAS'in orta vadeli klinik sonuclari oldukca yuz guldurucudur.","PeriodicalId":30104,"journal":{"name":"Dicle Medical Journal","volume":"41 1","pages":"685-689"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2014-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0500","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"71064770","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2014-12-01DOI: 10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0502
Abdulkadir Yıldız, H. Kaya, Faruk Ertaş, Nihat Polat, M. Aydın, Murat Yüksel, S. Soydinç, Murat Çaylı, M. S. Ülgen, Nizamettin Toprak
Objective: We sought to analyze short-term clinical, echocardiographic, and hemodynamic consequences of percutaneous mitral balloon valvuloplasty (PMBV) in the treatment of rheumatic mitral stenosis (MS) in our clinic. Methods: We retrospectively reviewed 53 patients (49 females, 5 males; mean age 38p11 years) who underwent PMBV for moderate or severe MS between January 2010 and October 2014. Procedural success was defined as the reaching a mitral valve area (MVA) >1.5 cm2 and absence of grade 3 mitral regurgitation. Results: We were able to perform PMBV in 48 of 53 patients (91%) and all the procedures that were completed were successful. PMBV couldn't be performed in 3 patients due to inability to pass the mitral valve, 1 patient due to membranous obstructive vena cava and 1 patient due inability to perform septostomi. Two patients who underwent successful PMBV became symptomatic after an average of 14 months follow-up and mitral valve replacement was performed due to moderate-to-severe MS. Patients were followed for an average of 13 p 8 months and atrial fibrillation development or embolic complications were not observed. Conclusion: Percutaneous mitral balloon valvuloplasty procedure is a safe and effective treatment approach with high success and low complication rates in experienced centers.
{"title":"Perkütan mitral balon valvüloplasti kısa dönem takip sonuçları: Tek merkez deneyimi","authors":"Abdulkadir Yıldız, H. Kaya, Faruk Ertaş, Nihat Polat, M. Aydın, Murat Yüksel, S. Soydinç, Murat Çaylı, M. S. Ülgen, Nizamettin Toprak","doi":"10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0502","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0502","url":null,"abstract":"Objective: We sought to analyze short-term clinical, echocardiographic, and hemodynamic consequences of percutaneous mitral balloon valvuloplasty (PMBV) in the treatment of rheumatic mitral stenosis (MS) in our clinic. Methods: We retrospectively reviewed 53 patients (49 females, 5 males; mean age 38p11 years) who underwent PMBV for moderate or severe MS between January 2010 and October 2014. Procedural success was defined as the reaching a mitral valve area (MVA) >1.5 cm2 and absence of grade 3 mitral regurgitation. Results: We were able to perform PMBV in 48 of 53 patients (91%) and all the procedures that were completed were successful. PMBV couldn't be performed in 3 patients due to inability to pass the mitral valve, 1 patient due to membranous obstructive vena cava and 1 patient due inability to perform septostomi. Two patients who underwent successful PMBV became symptomatic after an average of 14 months follow-up and mitral valve replacement was performed due to moderate-to-severe MS. Patients were followed for an average of 13 p 8 months and atrial fibrillation development or embolic complications were not observed. Conclusion: Percutaneous mitral balloon valvuloplasty procedure is a safe and effective treatment approach with high success and low complication rates in experienced centers.","PeriodicalId":30104,"journal":{"name":"Dicle Medical Journal","volume":"41 1","pages":"695-699"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2014-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0502","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"71064838","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2014-12-01DOI: 10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0503
Bekir Karaarslan, Cem Uysal, Yusuf Atan, Zekeriya Tataroğlu, I. Bozkurt, Tahsin Çelepkolu, M. Tanrıverdi, Suleyman Goren
Amac: Bu calisma; iki universite hastanesinde gorev yapan hemsirelerin otanazi hakkindaki goruslerinin degerlendirilmesini kapsamaktadir. Yontemler: Bu arastirma hemsirelerin calistiklari bolume gore otanaziye iliskin goruslerini incelemek amaciyla kesitsel tanimlayici bir anket calismasi seklinde planlandi. Dicle ve Gaziantep Universiteleri Tip Fakultesi Hastanelerinde gorev yapan hemsirelere 2013 yili icerisinde yuz yuze gorusme seklinde anket uygulandi. 152 gonullu katilimcinin cinsiyet, yas, medeni durum, cocuk sayisi, yasadiklari aile tipi, calistiklari bolum, olumle karsilasma sikliklari, otanazi yasasinin cikartilip cikartilmamasi, mesleki deneyimi, yataga bagimli bir yakinlari olup-olmamasi, kendilerine ve yakinlarina otanazi isteyip-istememe goruslerine gore incelenmistir. Bulgular: Katilimcilarin 125 (%82,2)'i kadin ve 27 (%17,8)'u erkek, ortalama yas 26,68 ± 12,76 (20-56) yil olup, 21 (%13,8) olgu yasini belirtmemistir. Katilimcilarin 89'u (%58,6) evli, 50'si u (%32,9) bekar, 105'i (%69,1) cekirdek aile ortaminda yasadigi saptandi. Katilimcilarin 58 (%38,2)'si otanazinin yapilabilmesi icin yasal bir duzenleme yapilmasi gerektigi yonunde gorus bildirdigi, 40 (%26,3)'u ise bu konuda kararsiz olduklarini belirtmislerdir. Calistiklari bolumlere gore otanazi isteyip-istememe durumlari arasinda istatistiksel olarak anlamli bir farklilik saptanmadi (p>0,05). Sonuc: Calismamiz sonucunda her ne kadar ulkemizde otanazi yasak olsa da hemsirelerin bir kismi pasif otanazinin uygulandigi kanaatinde oldugu tespit edilmistir.
{"title":"Hemşirelerin çalıştıkları bölümlere göre ötanazi hakkındaki görüşlerinin değerlendirilmesi","authors":"Bekir Karaarslan, Cem Uysal, Yusuf Atan, Zekeriya Tataroğlu, I. Bozkurt, Tahsin Çelepkolu, M. Tanrıverdi, Suleyman Goren","doi":"10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0503","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0503","url":null,"abstract":"Amac: Bu calisma; iki universite hastanesinde gorev yapan hemsirelerin otanazi hakkindaki goruslerinin degerlendirilmesini kapsamaktadir. Yontemler: Bu arastirma hemsirelerin calistiklari bolume gore otanaziye iliskin goruslerini incelemek amaciyla kesitsel tanimlayici bir anket calismasi seklinde planlandi. Dicle ve Gaziantep Universiteleri Tip Fakultesi Hastanelerinde gorev yapan hemsirelere 2013 yili icerisinde yuz yuze gorusme seklinde anket uygulandi. 152 gonullu katilimcinin cinsiyet, yas, medeni durum, cocuk sayisi, yasadiklari aile tipi, calistiklari bolum, olumle karsilasma sikliklari, otanazi yasasinin cikartilip cikartilmamasi, mesleki deneyimi, yataga bagimli bir yakinlari olup-olmamasi, kendilerine ve yakinlarina otanazi isteyip-istememe goruslerine gore incelenmistir. Bulgular: Katilimcilarin 125 (%82,2)'i kadin ve 27 (%17,8)'u erkek, ortalama yas 26,68 ± 12,76 (20-56) yil olup, 21 (%13,8) olgu yasini belirtmemistir. Katilimcilarin 89'u (%58,6) evli, 50'si u (%32,9) bekar, 105'i (%69,1) cekirdek aile ortaminda yasadigi saptandi. Katilimcilarin 58 (%38,2)'si otanazinin yapilabilmesi icin yasal bir duzenleme yapilmasi gerektigi yonunde gorus bildirdigi, 40 (%26,3)'u ise bu konuda kararsiz olduklarini belirtmislerdir. Calistiklari bolumlere gore otanazi isteyip-istememe durumlari arasinda istatistiksel olarak anlamli bir farklilik saptanmadi (p>0,05). Sonuc: Calismamiz sonucunda her ne kadar ulkemizde otanazi yasak olsa da hemsirelerin bir kismi pasif otanazinin uygulandigi kanaatinde oldugu tespit edilmistir.","PeriodicalId":30104,"journal":{"name":"Dicle Medical Journal","volume":"41 1","pages":"700-706"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2014-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0503","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"71064895","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2014-12-01DOI: 10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0515
Ahmet Türkoğlu, M. Gümüş, Zubeyir Bozdag, Hekim Kuzu, Yılmaz Zengin
Torakoabdominal atesli silah yaralanmasi (ASY)'nda temel tedavi eksplorasyondur. Ancak secilmis olgularda konservatif yaklasimlar giderek yayginlasmaktadir. Bu calismada geciktirilmis cerrahi ile tedavi edilen atesli silahla olusmus dalak ve diyafram yaralanmali hastanin yonetimi sunuldu. ASY nedeniyle basvuran 37 yasinda erkek hastaya yapilan bilgisayarli tomografide dalak ust polde yaralanma ve sol diyaframda yaralanma gozlendi. Vital bulgulari stabil olan hastaya 3 gunluk konservatif tedavi sonrasi laparoskopik diyafram tamiri yapildi ve hasta sorunsuz taburcu edildi. Diyafram yaralanmasina dalak yaralanmasi eslik ettigi durumlarda acil cerrahi gerekmiyorsa ve hasta stabilse diyafram onarimi ertelenerek gereksiz splenektomi onlenebilir.
{"title":"Ateşli silahla oluşmuş dalak ve diyafram yaralanması olgusunda planlanmış geç laparoskopi","authors":"Ahmet Türkoğlu, M. Gümüş, Zubeyir Bozdag, Hekim Kuzu, Yılmaz Zengin","doi":"10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0515","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0515","url":null,"abstract":"Torakoabdominal atesli silah yaralanmasi (ASY)'nda temel tedavi eksplorasyondur. Ancak secilmis olgularda konservatif yaklasimlar giderek yayginlasmaktadir. Bu calismada geciktirilmis cerrahi ile tedavi edilen atesli silahla olusmus dalak ve diyafram yaralanmali hastanin yonetimi sunuldu. ASY nedeniyle basvuran 37 yasinda erkek hastaya yapilan bilgisayarli tomografide dalak ust polde yaralanma ve sol diyaframda yaralanma gozlendi. Vital bulgulari stabil olan hastaya 3 gunluk konservatif tedavi sonrasi laparoskopik diyafram tamiri yapildi ve hasta sorunsuz taburcu edildi. Diyafram yaralanmasina dalak yaralanmasi eslik ettigi durumlarda acil cerrahi gerekmiyorsa ve hasta stabilse diyafram onarimi ertelenerek gereksiz splenektomi onlenebilir.","PeriodicalId":30104,"journal":{"name":"Dicle Medical Journal","volume":"41 1","pages":"758-759"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2014-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0515","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"71065796","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2014-12-01DOI: 10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0517
M. Uçar, Pınar Demir, Fatma Uçar, Nil Tokgöz
Kolesistektomi sonrasi ameliyat nedeni olan klinik semptomlarin devam etmesi post-kolesistektomi sendromu olarak tanimlanir. Safra yollarina ait ve safra yollari disi nedenlere bagli gelisebilmektedir. Sik nedenleri arasinda biliyer darliklar, unutulan/tekrarlayan biliyer tas, Oddi sfinkteri diskinezisi ya da darligi bulunmaktadir. Yetersiz kolesistektomi sonrasi remnant safra kesesi ve remnant kese icerisinde tas varligi postkolesistektomi sendromunun nadir etyolojileri arasinda yer almaktadir. Biz bu calismada iki olguda, manyetik rezonans koledokopankreotografi (MRKP) ile post-kolesistektomi sendromunun nadir bir nedeni olan remnant safra kesesi bulgularini ortaya koymayi amacladik.
{"title":"Postkolesistektomi sendromunun nadir bir nedeni: Remnant safra kesesinin manyetik rezonans kolanjiopankreatografi bulguları","authors":"M. Uçar, Pınar Demir, Fatma Uçar, Nil Tokgöz","doi":"10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0517","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0517","url":null,"abstract":"Kolesistektomi sonrasi ameliyat nedeni olan klinik semptomlarin devam etmesi post-kolesistektomi sendromu olarak tanimlanir. Safra yollarina ait ve safra yollari disi nedenlere bagli gelisebilmektedir. Sik nedenleri arasinda biliyer darliklar, unutulan/tekrarlayan biliyer tas, Oddi sfinkteri diskinezisi ya da darligi bulunmaktadir. Yetersiz kolesistektomi sonrasi remnant safra kesesi ve remnant kese icerisinde tas varligi postkolesistektomi sendromunun nadir etyolojileri arasinda yer almaktadir. Biz bu calismada iki olguda, manyetik rezonans koledokopankreotografi (MRKP) ile post-kolesistektomi sendromunun nadir bir nedeni olan remnant safra kesesi bulgularini ortaya koymayi amacladik.","PeriodicalId":30104,"journal":{"name":"Dicle Medical Journal","volume":"41 1","pages":"763-766"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2014-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.04.0517","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"71066098","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2014-09-01DOI: 10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.03.0481
Mehmet Bulut, İsmail Gülşen, Aydın Bora, Alpaslan Yavuz, Cemil Göya, Abdussamet Batur
Dyke-Davidoff Masson sendromu nadir bir konjenital malformasyon olarak ilk kez 1933 yilinda Dyke tarafindan bildirilmistir. Ana klinik bulgulari; tek tarafli serebral atrofi, fasiyal asimetri, kontralateral hemiparezi ve epilepsidir. Klinik bulgular beyin hasarinin buyuklugune bagli olarak degisiklikler gosterebilir. Etyolojisinde prenatal enfeksiyonlar, konjenital patolojiler, dogum travmasi, beyin tumorleri, febril nobetler ve beyin damar hastaliklari sorumlu tutulmustur. Radyolojik olarak serebral atrofi ve ayni taraf lateral ventrikulde genisleme, kalvariumda kalinlasma, mastoid hava hucreleri ve paranazal sinuslerde havalanma artisi ve bombelesmis temporal kemik en onemli bulgulardir. Etyolojisi ve serebral parankim hasarinin buyuklugunu saptamada baslica magnetik rezonans goruntuleme ve bilgisayarli tomografi yontemleri kullanmanin yaninda diffuzyon magnetik rezonans goruntulemede taniya katki sunabilir. Bu makalede Dyke-Davidoff Masson sendromlu iki olgu klinik bulgular ve radyolojik goruntuler esliginde sunulmustur.
{"title":"Dyke-Davidoff-Masson sendromu iki olgu sunumu","authors":"Mehmet Bulut, İsmail Gülşen, Aydın Bora, Alpaslan Yavuz, Cemil Göya, Abdussamet Batur","doi":"10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.03.0481","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.03.0481","url":null,"abstract":"Dyke-Davidoff Masson sendromu nadir bir konjenital malformasyon olarak ilk kez 1933 yilinda Dyke tarafindan bildirilmistir. Ana klinik bulgulari; tek tarafli serebral atrofi, fasiyal asimetri, kontralateral hemiparezi ve epilepsidir. Klinik bulgular beyin hasarinin buyuklugune bagli olarak degisiklikler gosterebilir. Etyolojisinde prenatal enfeksiyonlar, konjenital patolojiler, dogum travmasi, beyin tumorleri, febril nobetler ve beyin damar hastaliklari sorumlu tutulmustur. Radyolojik olarak serebral atrofi ve ayni taraf lateral ventrikulde genisleme, kalvariumda kalinlasma, mastoid hava hucreleri ve paranazal sinuslerde havalanma artisi ve bombelesmis temporal kemik en onemli bulgulardir. Etyolojisi ve serebral parankim hasarinin buyuklugunu saptamada baslica magnetik rezonans goruntuleme ve bilgisayarli tomografi yontemleri kullanmanin yaninda diffuzyon magnetik rezonans goruntulemede taniya katki sunabilir. Bu makalede Dyke-Davidoff Masson sendromlu iki olgu klinik bulgular ve radyolojik goruntuler esliginde sunulmustur.","PeriodicalId":30104,"journal":{"name":"Dicle Medical Journal","volume":"41 1","pages":"591-594"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2014-09-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.03.0481","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"71064294","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2014-09-01DOI: 10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.03.0475
Sinan Demirtaş, Osman Tiryakioğlu, A. çalışkan, Orkut Guclu, Gündüz Yümün, Celal Yavuz, Orhan Tezcan, Oğuz Karahan
Amac: Bu calismanin amaci; cerrahisi yuksek riskli aortik patolojiye sahip hastalarda uyguladigimiz Endovaskuler Aortik Onarim tecrubelerimizin paylasilmasi ve onceki raporlarla; gelisen mortalite, komplikasyonlar, ek girisimler acisindan kiyaslanarak literature katki saglanmasidir. Yontemler: Retrospektif olarak endovaskuler aortik onarim uygulanan hastalar degerlendirildi. Perioperatif 1 aylik mortalite, prosedur esnasindaki ek girisimler, gelisen komplikasyonlar, endoleak tipleri, uygulanan anestezi yontemi, hastaligin tanisi, komorbid faktorleri ve demografik veriler kaydedildi. Sonuclar literaturdeki veriler ile karsilastirildi.Bulgular: Abdominal endovaskuler aortik onarim (EVAR) 19 hastaya uygulandi. Torasik endovaskuler aortik onarim (TEVAR) 11 hastaya uygulandi. EVAR hastalari abdominal aort anevrizma tanisi ile isleme alindi. Bu hastalarin 9 ‘u ruptur nedeniyle acil olarak opere edildi. TEVAR uygulanan 8 hasta Tip 3 aort diseksiyonu, 1 hasta ise transeksiyon nedeniyle isleme alindi. Tum vakalarin 1 aylik mortalitesi % 10 ( 3 hasta) olarak bulundu. Endoleak gelisen 6 hastadan, 3 tanesi Tip1a, 2 tanesi Tip1 b ve 1 tanesi de Tip 2 idi. Iki hastaya Tip1a ve 1 hastaya daTip1b endoleak nedeniyle balon anjioplasti yapildi. Bir hastada postoperatif kontrast nefropatisine bagli kronik bobrek yetmezligi(% 3,3) gelisti. Postoperatif donemde hematom nedeniyle 2 (%6,7) hastada reeksplorasyon uygulandi.Sonuc: Endovaskuler yontemler aort patolojilerinde teknolojinin de ilerlemesiyle sikca tercih edilen bir tedavi yontemi haline gelmistir. Bizim serimizde oldugu gibi cerrahi acidan ciddi risk tasiyan hasta grubunda endovaskuler yontemlerin guvenle tercih edilebilecek bir alternatif oldugu kanaatindeyiz
{"title":"Endovasküler aortik onarımda tek merkez deneyimi: Teknik ve klinik yönlerin incelenmesi","authors":"Sinan Demirtaş, Osman Tiryakioğlu, A. çalışkan, Orkut Guclu, Gündüz Yümün, Celal Yavuz, Orhan Tezcan, Oğuz Karahan","doi":"10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.03.0475","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.03.0475","url":null,"abstract":"Amac: Bu calismanin amaci; cerrahisi yuksek riskli aortik patolojiye sahip hastalarda uyguladigimiz Endovaskuler Aortik Onarim tecrubelerimizin paylasilmasi ve onceki raporlarla; gelisen mortalite, komplikasyonlar, ek girisimler acisindan kiyaslanarak literature katki saglanmasidir. Yontemler: Retrospektif olarak endovaskuler aortik onarim uygulanan hastalar degerlendirildi. Perioperatif 1 aylik mortalite, prosedur esnasindaki ek girisimler, gelisen komplikasyonlar, endoleak tipleri, uygulanan anestezi yontemi, hastaligin tanisi, komorbid faktorleri ve demografik veriler kaydedildi. Sonuclar literaturdeki veriler ile karsilastirildi.Bulgular: Abdominal endovaskuler aortik onarim (EVAR) 19 hastaya uygulandi. Torasik endovaskuler aortik onarim (TEVAR) 11 hastaya uygulandi. EVAR hastalari abdominal aort anevrizma tanisi ile isleme alindi. Bu hastalarin 9 ‘u ruptur nedeniyle acil olarak opere edildi. TEVAR uygulanan 8 hasta Tip 3 aort diseksiyonu, 1 hasta ise transeksiyon nedeniyle isleme alindi. Tum vakalarin 1 aylik mortalitesi % 10 ( 3 hasta) olarak bulundu. Endoleak gelisen 6 hastadan, 3 tanesi Tip1a, 2 tanesi Tip1 b ve 1 tanesi de Tip 2 idi. Iki hastaya Tip1a ve 1 hastaya daTip1b endoleak nedeniyle balon anjioplasti yapildi. Bir hastada postoperatif kontrast nefropatisine bagli kronik bobrek yetmezligi(% 3,3) gelisti. Postoperatif donemde hematom nedeniyle 2 (%6,7) hastada reeksplorasyon uygulandi.Sonuc: Endovaskuler yontemler aort patolojilerinde teknolojinin de ilerlemesiyle sikca tercih edilen bir tedavi yontemi haline gelmistir. Bizim serimizde oldugu gibi cerrahi acidan ciddi risk tasiyan hasta grubunda endovaskuler yontemlerin guvenle tercih edilebilecek bir alternatif oldugu kanaatindeyiz","PeriodicalId":30104,"journal":{"name":"Dicle Medical Journal","volume":"41 1","pages":"564-573"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2014-09-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.03.0475","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"71064199","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2014-06-01DOI: 10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.02.0431
Abdulmenap Güzel, Erdal Doğan, H. Karaman, İ. Aycan, Feyzi Çelik, Taner Çiftçi, Sinan Demirtaş
Amac: Bu calismamizda torakal ve abdominal aort patolojilerin endovaskuler tedavisinde uyguladigimiz anestezi yontemlerini karsilastirmayi ve literatur esliginde tartismayi amacladik. Yontemler: Calismamiz aort anevrizmasi ve aort disseksiyonu tanisi ile endovaskuler tedavi uyguladigimiz toplam 20 hastanin geriye donuk degerlendirilmesiyle gerceklestirilmistir. Hastalarin demografik ozellikleri, Amerikan Anestezi Dernegi (ASA) skorlari, laboratuar degerleri, eslik eden hastaliklar, sigara kullanimi, ejeksiyon fraksiyonu, aort patolojisinin yeri ve tipi kaydedildi. Ayrica uygulanan cerrahi islem, anestezi yontemleri, operasyon sirasinda kullanilan kristalloid, kolloid ve kan urunleri miktarlari, anestezi ve cerrahi suresi, komplikasyonlar ve mudahaleler, yogun bakim unitesi ve hastanede kalis sureleri ile mortalite oranlari kaydedildi. Tum olgulara standart anestezi monitorizasyonu yapildi. Bulgular: Toplam 20 (E=15, K=5) olgu calismamiza dahil edildi. Olgularimizin 16'si ASA 3 ve 4'u ASA 4 risk grubundaydi. Torakal endovaskuler aort tamiri (TEVAR) uygulanan hastalarimizin tumune genel anestezi verilirken abdominal endovaskuler aort tamiri (EVAR) uygulanan hastalarimizdan 7 olguya rejyonel, 6 olguya genel anestezi ve bir olguya da sadece sedoaneljezi verilmistir. EVAR uygulanan hastalarin 8'inde HT varken TEVAR uygulanan hastalarimizin hepsinde HT mevcuttu. Gruplar arasinda kan ve kan urunleri transfuzyonu, preoperatif ve postoperatif hemoglobin, hematokrit, ure ve kreatin degerleri acisindan istatiksel olarak anlamli bir farklilik saptanmadi. Sonuclar: EVAR ve TEVAR uygulamalarinda genel anestezi, rejyonel anestezi, sedoanaljezi esiliginde lokal anestezi hastanin durumuna ve islem yapilacak alana bagli olarak basarili bir sekilde uygulanabilmektedir.
Amac:在这个calismus中,我们旨在开发麻醉化合物,用于阴唇和腹主动脉的血管内治疗。补充:当我们使用血管内治疗时,需要对20名患者进行Calismamine主动脉瘤和主动脉夹层诊断,以减少背部。记录患者的人口统计学弱点、美国麻醉Dernegi评分、实验室退化、抑郁、吸烟、射血分数、主动脉病理学和类型。此外,还记录了手术、麻醉化合物、晶体、胶体和血液回路的使用情况,包括数量、麻醉和手术表面、并发症和突变、毒性监测单位以及医院钙表面的死亡率。然后进行了标准的麻醉监测。事件:20例(E=15,K=5)中包括了总肌群。布局包括16个ASA 3和4个ASA 4风险。Torakal endovaskuler aort tamiri(TEVAR)维吾尔族人有Talarimizin tumune gene anestezi verilirken腹部endovaskiller aort tamiri(EVAR)维吾尔族人具有Talarimizdan 7 olguya regyonel,6 olguya genel anestezi ve bir olguya da sadede sedonaeljezi verilmitir。在我们所有的EVAR患者中,有8名TEVAR患者存在HT。在这些组中,血管和血管在输血、术前和术后血红蛋白、红细胞压积、中风和创造性退化之间没有显示出统计学上的显著差异。结果:在EVAR和TEVAR的应用中,全身麻醉、区域麻醉、sedoanaljezis可以应用于局部麻醉的情况,并达到预期的程度。
{"title":"Aort patolojilerinin endovasküler tedavisinde anestezi yönetimi","authors":"Abdulmenap Güzel, Erdal Doğan, H. Karaman, İ. Aycan, Feyzi Çelik, Taner Çiftçi, Sinan Demirtaş","doi":"10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.02.0431","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.02.0431","url":null,"abstract":"Amac: Bu calismamizda torakal ve abdominal aort patolojilerin endovaskuler tedavisinde uyguladigimiz anestezi yontemlerini karsilastirmayi ve literatur esliginde tartismayi amacladik. Yontemler: Calismamiz aort anevrizmasi ve aort disseksiyonu tanisi ile endovaskuler tedavi uyguladigimiz toplam 20 hastanin geriye donuk degerlendirilmesiyle gerceklestirilmistir. Hastalarin demografik ozellikleri, Amerikan Anestezi Dernegi (ASA) skorlari, laboratuar degerleri, eslik eden hastaliklar, sigara kullanimi, ejeksiyon fraksiyonu, aort patolojisinin yeri ve tipi kaydedildi. Ayrica uygulanan cerrahi islem, anestezi yontemleri, operasyon sirasinda kullanilan kristalloid, kolloid ve kan urunleri miktarlari, anestezi ve cerrahi suresi, komplikasyonlar ve mudahaleler, yogun bakim unitesi ve hastanede kalis sureleri ile mortalite oranlari kaydedildi. Tum olgulara standart anestezi monitorizasyonu yapildi. Bulgular: Toplam 20 (E=15, K=5) olgu calismamiza dahil edildi. Olgularimizin 16'si ASA 3 ve 4'u ASA 4 risk grubundaydi. Torakal endovaskuler aort tamiri (TEVAR) uygulanan hastalarimizin tumune genel anestezi verilirken abdominal endovaskuler aort tamiri (EVAR) uygulanan hastalarimizdan 7 olguya rejyonel, 6 olguya genel anestezi ve bir olguya da sadece sedoaneljezi verilmistir. EVAR uygulanan hastalarin 8'inde HT varken TEVAR uygulanan hastalarimizin hepsinde HT mevcuttu. Gruplar arasinda kan ve kan urunleri transfuzyonu, preoperatif ve postoperatif hemoglobin, hematokrit, ure ve kreatin degerleri acisindan istatiksel olarak anlamli bir farklilik saptanmadi. Sonuclar: EVAR ve TEVAR uygulamalarinda genel anestezi, rejyonel anestezi, sedoanaljezi esiliginde lokal anestezi hastanin durumuna ve islem yapilacak alana bagli olarak basarili bir sekilde uygulanabilmektedir.","PeriodicalId":30104,"journal":{"name":"Dicle Medical Journal","volume":"41 1","pages":"357-363"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2014-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.02.0431","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"71063903","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2014-03-01DOI: 10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.01.0366
E. Yenigün, G. U. Okyay, Atakan Pirpir, A. Hondur, I. S. Yildirim
Amac: Diyabetik hastalarda vaskuler komplikasyonlarin gelisiminde trombositler onemli rol oynamaktadir. Buyuk trombositler kucuklere oranla daha aktif olup, ortalama trombosit hacmi (MPV) trombosit aktivitesini gostermede kullanilan bir belirtecdir. Biz bu calismamizda MPV'nin tip 2 diyabetes mellituslu hastalarda ve diyabetin mikrovaskuler ve makrovaskuler komplikasyonlardaki iliskisi arastirmayi amacladik. Yontemler: Calismaya Diskapi Egitim ve Arastirma Hastanesi Dahiliye polikliniginde takipli olan 48 tip 2 diyabetli ve 30 saglikli hasta dahil edilmistir. Tum hastalarda tam kan sayimi, aclik kan sekeri ve lipid parametreleri calisildi. Diyabetik hastalarda diyabet suresi, HbA1c duzeyi, mikrovaskuler ve makrovaskuler komplikasyon varligi arastirildi. Ortalama trombosit hacmi diyabetik ve saglikli kontrol grubu arasinda ve diyabetik kolda komplikasyon olan olmayan grup arasinda karsilastirildi. Bulgular: Diyabetik hastalarda MPV, non-diyabetik sagliklilarla karsilastirildiginda anlamli yuksek saptandi. En az bir mikrovaskuler komplikasyonu olan hastalarda olmayanlara gore MPV belirgin yuksek saptandi. Makrovaskuler komplikasyonu olan hastalarda MPV olmayan hastalara gore yuksek bulundu. Sonuc: Hem diyabetiklerde hem de mikro-makrovaskuler komplikasyonlari olan diyabetik hastalarda MPV yuksek bulunmustur.
{"title":"Increased mean platelet volume in type 2 diabetes mellitus","authors":"E. Yenigün, G. U. Okyay, Atakan Pirpir, A. Hondur, I. S. Yildirim","doi":"10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.01.0366","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.01.0366","url":null,"abstract":"Amac: Diyabetik hastalarda vaskuler komplikasyonlarin gelisiminde trombositler onemli rol oynamaktadir. Buyuk trombositler kucuklere oranla daha aktif olup, ortalama trombosit hacmi (MPV) trombosit aktivitesini gostermede kullanilan bir belirtecdir. Biz bu calismamizda MPV'nin tip 2 diyabetes mellituslu hastalarda ve diyabetin mikrovaskuler ve makrovaskuler komplikasyonlardaki iliskisi arastirmayi amacladik. Yontemler: Calismaya Diskapi Egitim ve Arastirma Hastanesi Dahiliye polikliniginde takipli olan 48 tip 2 diyabetli ve 30 saglikli hasta dahil edilmistir. Tum hastalarda tam kan sayimi, aclik kan sekeri ve lipid parametreleri calisildi. Diyabetik hastalarda diyabet suresi, HbA1c duzeyi, mikrovaskuler ve makrovaskuler komplikasyon varligi arastirildi. Ortalama trombosit hacmi diyabetik ve saglikli kontrol grubu arasinda ve diyabetik kolda komplikasyon olan olmayan grup arasinda karsilastirildi. Bulgular: Diyabetik hastalarda MPV, non-diyabetik sagliklilarla karsilastirildiginda anlamli yuksek saptandi. En az bir mikrovaskuler komplikasyonu olan hastalarda olmayanlara gore MPV belirgin yuksek saptandi. Makrovaskuler komplikasyonu olan hastalarda MPV olmayan hastalara gore yuksek bulundu. Sonuc: Hem diyabetiklerde hem de mikro-makrovaskuler komplikasyonlari olan diyabetik hastalarda MPV yuksek bulunmustur.","PeriodicalId":30104,"journal":{"name":"Dicle Medical Journal","volume":"41 1","pages":"17-22"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2014-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.5798/DICLEMEDJ.0921.2014.01.0366","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"71063971","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2014-03-01DOI: 10.5798/diclemedj.0921.2014.01.0378
F. Aydogan, E. Kalender, M. Rifaioğlu, R. Dokuyucu
Giris: Kemik metastazlari iskelet sisteminin en sik gorulen malign lezyonlaridir. Calismamizin amaci sintigrafik olarak tespit edilen kemik metastazlarinin iskelet sistemindeki bolgesel dagilimini belirlemektir. Yontemler: Calismaya Ocak 2012 ve Agustos 2013 tarihleri arasinda klinigimizde kemik sintigrafisi cekimi yapilan primer maligniteli 97 hasta (53 erkek, 44 kadin) dahil edildi. Hastalarin yas ortalamasi 59,0±15,9 (yas araligi, 19-84) yil idi. Kemik metastazi olan hastalar ve bu metastazlarin bolgesel dagilimi tespit edildi. Bulgular: Hastalarin 38'inde (%39,2) kemik metastazi tespit edildi. Otuz iki (%84,2) hastada metastazlar multipl, 6 (%15,8) hastada ise soliter (tek) idi. Kemige metastaz yapan malignitelerin 15'i (%39,5) prostat kanseri, 8'i (%21) meme kanseri, 2'si (%5,3) akciger kanseri, 3'u (%7,9) mesane kanseri, 10'u (%26,3) ise diger malignitelerden (rektum, mide, serviks, lenfoma vs) olusmaktaydi. Doksan iki adet metastaz bolgesi saptandi. Bunlarin 24'u (%26,1) vertebra, 15'i (%16,3) pelvik kemikler, 17'si (% 18,5) kosta, 6'si (% 6,5) ust ekstremite, 12'si (% 13) alt ekstremite, 5'i (% 5,45) kalvaryum, 6'si (% 6,5) sternum, 4'u (% 4.35) skapula, 3'u (% 3,3) klavikula idi. Sonuc: Kemik metastazlari metastatik kanser olgularinin 2/3'unde saptanmaktir. Kemik metastazlarinin en sik izlendigi bolge aksiyel iskelet sistemidir ve bu sistem icerisinde de vertebralar ilk sirayi almaktadir. Kemik metastazlarinin degerlendirilmesinde kullanilan en onemli goruntuleme yontemi ise kemik sintigrafisidir.
条目:化学转移是骨骼系统中最受保护的资产。calima的目的是确定骨转移瘤的骨骼分布,综合鉴定。Yontemler:Calismaya Ocak 2012 ve Agustos 2013 tarihleri arasinda klinigimizde kemik sintigrafisi cekimi yapilan引物恶性97 hasta(53 erkek,44 kadin)dahil edildi。患者平均年龄为59.0±15.9岁(约19-84岁)。骨转移患者和这些转移已经被诊断为潜在的攀升。报告:骨转移38例(%39.2)。三十二(84.2)名患者多次转移,六(15.8)名患者为单独(单独)患者。某些恶性癌症转移15例(%39.5),癌症转移8例(%21),癌症转移2例,癌症转移3例(%7.9),其他恶性疾病转移10例(%26.3)(直肠、中段、servix、lenfoma vs.)。今天是社会主义者!Bunlar的第24节(26.1节)脊椎,第15节(16.3节)可移动骨骼,17节(%18.5)成本,6节(%6.5)极限,12节(%13)极限,5节(%5.45)颅骨,6节的船尾,4’u(%4.35)雕塑,3节的锁骨(%3.3)。结果:在转移性癌症中,有2/3的肿瘤发生化学转移。骨转移最模糊的是轴向骨骼系统,而椎骨是该系统中的第一个回路。转移的毒蕈碱在一个月内就被清除了。
{"title":"Regional distribution of bone metastases in skeletal system","authors":"F. Aydogan, E. Kalender, M. Rifaioğlu, R. Dokuyucu","doi":"10.5798/diclemedj.0921.2014.01.0378","DOIUrl":"https://doi.org/10.5798/diclemedj.0921.2014.01.0378","url":null,"abstract":"Giris: Kemik metastazlari iskelet sisteminin en sik gorulen malign lezyonlaridir. Calismamizin amaci sintigrafik olarak tespit edilen kemik metastazlarinin iskelet sistemindeki bolgesel dagilimini belirlemektir. Yontemler: Calismaya Ocak 2012 ve Agustos 2013 tarihleri arasinda klinigimizde kemik sintigrafisi cekimi yapilan primer maligniteli 97 hasta (53 erkek, 44 kadin) dahil edildi. Hastalarin yas ortalamasi 59,0±15,9 (yas araligi, 19-84) yil idi. Kemik metastazi olan hastalar ve bu metastazlarin bolgesel dagilimi tespit edildi. Bulgular: Hastalarin 38'inde (%39,2) kemik metastazi tespit edildi. Otuz iki (%84,2) hastada metastazlar multipl, 6 (%15,8) hastada ise soliter (tek) idi. Kemige metastaz yapan malignitelerin 15'i (%39,5) prostat kanseri, 8'i (%21) meme kanseri, 2'si (%5,3) akciger kanseri, 3'u (%7,9) mesane kanseri, 10'u (%26,3) ise diger malignitelerden (rektum, mide, serviks, lenfoma vs) olusmaktaydi. Doksan iki adet metastaz bolgesi saptandi. Bunlarin 24'u (%26,1) vertebra, 15'i (%16,3) pelvik kemikler, 17'si (% 18,5) kosta, 6'si (% 6,5) ust ekstremite, 12'si (% 13) alt ekstremite, 5'i (% 5,45) kalvaryum, 6'si (% 6,5) sternum, 4'u (% 4.35) skapula, 3'u (% 3,3) klavikula idi. Sonuc: Kemik metastazlari metastatik kanser olgularinin 2/3'unde saptanmaktir. Kemik metastazlarinin en sik izlendigi bolge aksiyel iskelet sistemidir ve bu sistem icerisinde de vertebralar ilk sirayi almaktadir. Kemik metastazlarinin degerlendirilmesinde kullanilan en onemli goruntuleme yontemi ise kemik sintigrafisidir.","PeriodicalId":30104,"journal":{"name":"Dicle Medical Journal","volume":"41 1","pages":"86-89"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2014-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.5798/diclemedj.0921.2014.01.0378","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"71064031","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}