首页 > 最新文献

Selcuk Tip Dergisi最新文献

英文 中文
Prognostic Importance of Tumor Buddings in Larynx Squamous Cell Carcinomas 喉部鳞状细胞癌肿瘤浸润对预后的影响
Pub Date : 2023-06-01 DOI: 10.30733/std.2023.01609
Yasemin Gonul, M. Aricigil, Pembe Oltulu, Miyase Orhan
Amaç: Larenksin skuamöz hücreli karsinomu, güvenilir prognostik belirteçlerin eksikliği nedeniyle yönetimi zor bir hastalıktır. Literatürde, tümör tomurcuklanması (TB) bazı malignitelerde kötü prognozu öngördüğü gösterilmiştir, ancak larengeal kanserde TB'nin prognostik önemi belirsizliğini korumaktadır. Bu çalışmanın amacı, larenksin skuamöz hücreli karsinomlarında TB'nin prognoza etkisini ve diğer prognostik faktörlerle olan ilişkisini değerlendirmektir.Hastalar ve Yöntem: Kulak Burun Boğaz kliniğinde 2008-2015 yılları arasında larenksin skuamöz hücreli karsinomu tanısı konulan ve cerrahi tedavi veya postoperatif kemoradyoterapi uygulanan 60 olgu incelendi. Olguların yaşları, özgeçmişleri, TNM (tümör, nod, metastaz) sınıflandırmaları, radyolojik görüntülemeleri, uygulanan cerrahi yöntemleri ve patolojik sonuçları dosyalardan elde edildi. Tümörün Hematoksilen&Eozin boyalı preparatlarından immunhistokimyasal PanCK boyası yapılarak tümör tomurcuklanması skorlamaları patoloji bölümünde değerlendirildi. Elde edilen veriler ile klinikopatolojik değişkenler arasındaki ilişki incelendi.Bulgular: Bu çalışmada, larenksin skuamöz hücreli karsinomunda perinöral infiltrasyon ile tümör tomurcuklanması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (P=0.006). Ayrıca, tümör tomurcuklanması perinöral infiltrasyon ile patolojik lenf nodu tutulumu açısından bağımsız bir risk faktörü olarak görülmüştür (p=0.003). Patolojik lenf nodu tutulumu, lenfovasküler invazyon açısından bağımsız bir risk faktörü olarak belirlenmiştir (p=0.028).Sonuç: Çalışmamız, larenksin skuamöz hücreli karsinomu için bilinen prognostik faktörler arasında TB ile perinöral infiltrasyon arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir ve bu nedenle tümörün prognozunu belirlemede önemli bir rol oynayabilir.
目的:由于缺乏可靠的预后指标,喉鳞状细胞癌是一种难以控制的疾病。文献显示,肿瘤萌芽(TB)可预测某些恶性肿瘤的不良预后,但TB在喉癌中的预后意义仍不明确。本研究旨在评估TB对喉鳞状细胞癌预后的影响及其与其他预后因素的关系:研究分析了耳鼻喉科门诊在2008年至2015年期间确诊为喉鳞状细胞癌并接受手术治疗或术后化放疗的60名患者。从档案中获取了患者的年龄、背景、TNM(肿瘤、结节、转移)分类、放射影像学、手术方法和病理结果。在病理科对血红素和伊红染色的肿瘤制片进行免疫组化PanCK染色,并对肿瘤出芽评分进行评估。研究人员对所获得的数据与临床病理变量之间的关系进行了检验:本研究发现,喉鳞癌的神经周围浸润与肿瘤萌发之间存在统计学意义上的显著关系(P=0.006)。此外,还发现肿瘤萌芽是神经周围浸润和病理淋巴结受累的独立危险因素(P=0.003)。病理淋巴结受累被确定为淋巴管侵犯的独立危险因素(P=0.028):我们的研究表明,在已知的喉鳞状细胞癌预后因素中,肺结核和神经周围浸润之间存在明显关联,因此可能在决定肿瘤预后方面发挥重要作用。
{"title":"Prognostic Importance of Tumor Buddings in Larynx Squamous Cell Carcinomas","authors":"Yasemin Gonul, M. Aricigil, Pembe Oltulu, Miyase Orhan","doi":"10.30733/std.2023.01609","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2023.01609","url":null,"abstract":"Amaç: Larenksin skuamöz hücreli karsinomu, güvenilir prognostik belirteçlerin eksikliği nedeniyle yönetimi zor bir hastalıktır. Literatürde, tümör tomurcuklanması (TB) bazı malignitelerde kötü prognozu öngördüğü gösterilmiştir, ancak larengeal kanserde TB'nin prognostik önemi belirsizliğini korumaktadır. Bu çalışmanın amacı, larenksin skuamöz hücreli karsinomlarında TB'nin prognoza etkisini ve diğer prognostik faktörlerle olan ilişkisini değerlendirmektir.\u0000Hastalar ve Yöntem: Kulak Burun Boğaz kliniğinde 2008-2015 yılları arasında larenksin skuamöz hücreli karsinomu tanısı konulan ve cerrahi tedavi veya postoperatif kemoradyoterapi uygulanan 60 olgu incelendi. Olguların yaşları, özgeçmişleri, TNM (tümör, nod, metastaz) sınıflandırmaları, radyolojik görüntülemeleri, uygulanan cerrahi yöntemleri ve patolojik sonuçları dosyalardan elde edildi. Tümörün Hematoksilen&Eozin boyalı preparatlarından immunhistokimyasal PanCK boyası yapılarak tümör tomurcuklanması skorlamaları patoloji bölümünde değerlendirildi. Elde edilen veriler ile klinikopatolojik değişkenler arasındaki ilişki incelendi.\u0000Bulgular: Bu çalışmada, larenksin skuamöz hücreli karsinomunda perinöral infiltrasyon ile tümör tomurcuklanması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (P=0.006). Ayrıca, tümör tomurcuklanması perinöral infiltrasyon ile patolojik lenf nodu tutulumu açısından bağımsız bir risk faktörü olarak görülmüştür (p=0.003). Patolojik lenf nodu tutulumu, lenfovasküler invazyon açısından bağımsız bir risk faktörü olarak belirlenmiştir (p=0.028).\u0000Sonuç: Çalışmamız, larenksin skuamöz hücreli karsinomu için bilinen prognostik faktörler arasında TB ile perinöral infiltrasyon arasında anlamlı bir ilişki olduğunu göstermektedir ve bu nedenle tümörün prognozunu belirlemede önemli bir rol oynayabilir.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131498444","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Intestinal Intussusception Seen in Adult Patients: Case Report 成人肠套叠1例报告
Pub Date : 2023-06-01 DOI: 10.30733/std.2021.01637
Sumeyra Emine Boluk, S. Boluk
Bağırsak intusepsiyonları genellikle çocukluk çağında görülen mekanik bağırsak obstrüksiyonu sebeplerinden birisidir.İnvajinasyonların yaklaşık %1-5 i erişkinlerde görülmektedir.Çocukluk çağında görülen vakaların %90 ı idiopatik iken,erişkin intusepsiyonlarında % 90 altta yatan organik bir lezyon bulunmaktadır. Etyolojiye bağlı olarak da tedavi değişmektedir .Sunacağımız 2 olgu aracılığı ile erişkinde görülen intusepsiyon vakaları hakkında bilgi vermeyi amaçladık.
{"title":"Intestinal Intussusception Seen in Adult Patients: Case Report","authors":"Sumeyra Emine Boluk, S. Boluk","doi":"10.30733/std.2021.01637","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2021.01637","url":null,"abstract":"Bağırsak intusepsiyonları genellikle çocukluk çağında görülen mekanik bağırsak obstrüksiyonu sebeplerinden birisidir.İnvajinasyonların yaklaşık %1-5 i erişkinlerde görülmektedir.Çocukluk çağında görülen vakaların %90 ı idiopatik iken,erişkin intusepsiyonlarında % 90 altta yatan organik bir lezyon bulunmaktadır. Etyolojiye bağlı olarak da tedavi değişmektedir .Sunacağımız 2 olgu aracılığı ile erişkinde görülen intusepsiyon vakaları hakkında bilgi vermeyi amaçladık.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123063358","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Neurodevelopmental Outcomes of Moderate/Late Preterm Infants At 11-12 Years of Age 11-12岁中度/晚期早产儿的神经发育结局
Pub Date : 2023-06-01 DOI: 10.30733/std.2023.01597
Ozge Kucur, S. Kavuncuoglu, M. Tarakçıoğlu, M. Payasli, Esin Yildiz Aldemir
Amaç: Orta/geç preterm doğan 11-12 yaşındaki çocukların nörogelişimsel sonuçlarını ve okul başarısını araştırmayı ve prognozu etkileyen risk faktörlerini belirlemeyi amaçladık.Hastalar ve Yöntem: Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde Ocak 2004-Aralık 2004 tarihleri arasında izlenen orta ila geç preterm bebekler çalışmaya dahil edildi; çocuklar 2016 yılında hastanemiz pediatri polikliniğinde muayene edildi. Perinatal ve neonatal dönem öyküleri hastane veri tabanından elde edildi. Somatik büyüme özellikleri yorumlandı. Nörogelişim, Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeği (WISC-R) ölçeği kullanılarak değerlendirildi. Pediatrik Semptom Kontrol Listesi (PSC) uygulandı. Sosyoekonomik düzeyin nörogelişimsel sonuç üzerindeki etkisi incelendi. Okul performansı karne notları kullanılarak değerlendirildi.Bulgular: Yaş ortalaması 11.6 olan 41 çocuk değerlendirildi. Somatik büyüme ile ilişkili risk faktörleri anne yaşı (>35 yaş), fetal distres ve patent duktus arteriyozus idi. Sepsis, sözel zekada bir azalma ile ilişkilendirildi; periventriküler lökomalazi hem sözel hem de performans zekası üzerinde olumsuz etkilere sahipti. Sosyoekonomik düzey, performans ve tam ölçekli zeka ile orta düzeyde bir korelasyon gösterdi. PSC puanı pozitif olan çocukların zeka bölümü anlamlı olarak daha düşüktü.Sonuç: Orta ila geç preterm bebekler, beynin tam olgunlaşmaması ve doğum sorunları nedeniyle hem nörolojik hem de gelişimsel olarak geride kalmaktadır. Erken prematüre bebeklere benzer şekilde, bu çocuklar uzun süre izlenmelidir; aile desteği, rehabilitasyon ve özel eğitim ihtiyaçları karşılanmalıdır.
{"title":"Neurodevelopmental Outcomes of Moderate/Late Preterm Infants At 11-12 Years of Age","authors":"Ozge Kucur, S. Kavuncuoglu, M. Tarakçıoğlu, M. Payasli, Esin Yildiz Aldemir","doi":"10.30733/std.2023.01597","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2023.01597","url":null,"abstract":"Amaç: Orta/geç preterm doğan 11-12 yaşındaki çocukların nörogelişimsel sonuçlarını ve okul başarısını araştırmayı ve prognozu etkileyen risk faktörlerini belirlemeyi amaçladık.\u0000Hastalar ve Yöntem: Yenidoğan yoğun bakım ünitesinde Ocak 2004-Aralık 2004 tarihleri arasında izlenen orta ila geç preterm bebekler çalışmaya dahil edildi; çocuklar 2016 yılında hastanemiz pediatri polikliniğinde muayene edildi. Perinatal ve neonatal dönem öyküleri hastane veri tabanından elde edildi. Somatik büyüme özellikleri yorumlandı. Nörogelişim, Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeği (WISC-R) ölçeği kullanılarak değerlendirildi. Pediatrik Semptom Kontrol Listesi (PSC) uygulandı. Sosyoekonomik düzeyin nörogelişimsel sonuç üzerindeki etkisi incelendi. Okul performansı karne notları kullanılarak değerlendirildi.\u0000Bulgular: Yaş ortalaması 11.6 olan 41 çocuk değerlendirildi. Somatik büyüme ile ilişkili risk faktörleri anne yaşı (>35 yaş), fetal distres ve patent duktus arteriyozus idi. Sepsis, sözel zekada bir azalma ile ilişkilendirildi; periventriküler lökomalazi hem sözel hem de performans zekası üzerinde olumsuz etkilere sahipti. Sosyoekonomik düzey, performans ve tam ölçekli zeka ile orta düzeyde bir korelasyon gösterdi. PSC puanı pozitif olan çocukların zeka bölümü anlamlı olarak daha düşüktü.\u0000Sonuç: Orta ila geç preterm bebekler, beynin tam olgunlaşmaması ve doğum sorunları nedeniyle hem nörolojik hem de gelişimsel olarak geride kalmaktadır. Erken prematüre bebeklere benzer şekilde, bu çocuklar uzun süre izlenmelidir; aile desteği, rehabilitasyon ve özel eğitim ihtiyaçları karşılanmalıdır.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116483036","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Effects of Contact Lens Wearing Habits on Ocular Surface and Microbial Flora 隐形眼镜佩戴习惯对眼表及微生物区系的影响
Pub Date : 2023-06-01 DOI: 10.30733/std.2023.01580
Neşe Arslan, Alperen Bahar, Huri Sabur
Amaç: Kontakt lens kullanım alışkanlıklarının, bakım önerilerine uyumun ve hijyen alışkanlıklarının sorgulanması ve bunların oküler yüzey ve mikrobiyal kontaminasyon üzerindeki etkilerini incelemek Hastalar ve Yöntem: Bu prospektif çalışmada 2021-2022 yıllarında kontakt lens bölümümüze başvuran, takipli 108 yumuşak kontakt lens kullanıcısına, kontakt lens kullanımı için riskli kabul edilen davranış ve kullanım alışkanlıkları soruldu. Hastaların son kullandıkları kontakt lensler saklama kapları ile beraber mikrobiyolojik çalışma için laboratuvara gönderildi. Oküler yüzey analizi için oküler yüzey boyanması, göz yaşı kırılma zamanı ve oküler yüzey hastalık indeksi skorlaması yapıldı. Mikrobiyal kontaminasyon ve oküler yüzey analizi ile kontakt lens kullanım alışkanlıkları arasındaki ilişki analiz edildi.Bulgular: Kliniğimize başvuran kontakt lens kullanıcılarından sadece %6.4 ü tüm kontakt lens kullanım önerilerine uyduğunu bildirdi. Kullanıcıların 72 sinde (%66.7) kültürlerde en az bir üreme olurken, oküler yüzey bozukluğu görülen kullanıcı sayısı ise 60 (%55.6) idi. Kontakt lens ile uyuma (p=0.003) ve lensi belirtilen süreden uzun süre kullanma (p=0.016) oküler yüzey problemlerini arttırıyorken; el hijyenine uymama (p ≤0.001), lens kabı ve solüsyonu belirtilenden uzun süre kullanma (p=0.038) ve solüsyon yerine su kullanmanın (p=0.001) mikrobiyolojik kontaminasyonu arttırdığı gösterilmiştir.Sonuç: Bu ve bundan önceki çalışmalar göstermiştir ki riskli lens kullanım davranışları oküler yüzey- gözyaşı bozuklukları ve mikrobiyal kontaminasyonu arttıran önemli bir problemdir. Toplumda artan lens kullanımıyla beraber yüksek riskli lens kullanım oranları ciddi oküler patolojileri beraberinde getirebilir.
{"title":"Effects of Contact Lens Wearing Habits on Ocular Surface and Microbial Flora","authors":"Neşe Arslan, Alperen Bahar, Huri Sabur","doi":"10.30733/std.2023.01580","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2023.01580","url":null,"abstract":"Amaç: Kontakt lens kullanım alışkanlıklarının, bakım önerilerine uyumun ve hijyen alışkanlıklarının sorgulanması ve bunların oküler yüzey ve mikrobiyal kontaminasyon üzerindeki etkilerini incelemek Hastalar ve Yöntem: Bu prospektif çalışmada 2021-2022 yıllarında kontakt lens bölümümüze başvuran, takipli 108 yumuşak kontakt lens kullanıcısına, kontakt lens kullanımı için riskli kabul edilen davranış ve kullanım alışkanlıkları soruldu. Hastaların son kullandıkları kontakt lensler saklama kapları ile beraber mikrobiyolojik çalışma için laboratuvara gönderildi. Oküler yüzey analizi için oküler yüzey boyanması, göz yaşı kırılma zamanı ve oküler yüzey hastalık indeksi skorlaması yapıldı. Mikrobiyal kontaminasyon ve oküler yüzey analizi ile kontakt lens kullanım alışkanlıkları arasındaki ilişki analiz edildi.\u0000Bulgular: Kliniğimize başvuran kontakt lens kullanıcılarından sadece %6.4 ü tüm kontakt lens kullanım önerilerine uyduğunu bildirdi. Kullanıcıların 72 sinde (%66.7) kültürlerde en az bir üreme olurken, oküler yüzey bozukluğu görülen kullanıcı sayısı ise 60 (%55.6) idi. Kontakt lens ile uyuma (p=0.003) ve lensi belirtilen süreden uzun süre kullanma (p=0.016) oküler yüzey problemlerini arttırıyorken; el hijyenine uymama (p ≤0.001), lens kabı ve solüsyonu belirtilenden uzun süre kullanma (p=0.038) ve solüsyon yerine su kullanmanın (p=0.001) mikrobiyolojik kontaminasyonu arttırdığı gösterilmiştir.\u0000Sonuç: Bu ve bundan önceki çalışmalar göstermiştir ki riskli lens kullanım davranışları oküler yüzey- gözyaşı bozuklukları ve mikrobiyal kontaminasyonu arttıran önemli bir problemdir. Toplumda artan lens kullanımıyla beraber yüksek riskli lens kullanım oranları ciddi oküler patolojileri beraberinde getirebilir.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116219262","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Lip Lift With Dermal Suspension Flap Technique: Effect on Patient Satisfaction and Scar Appearance 皮肤悬吊皮瓣提唇术:对患者满意度及疤痕外观的影响
Pub Date : 2023-06-01 DOI: 10.30733/std.2023.01600
Omer Buhsem
Amaç: Bu çalışma klasik boğa boynuzu eksizyon paternli dudak kaldırma ameliyat tekniği ile (grup I ), aynı paterndeki insizyonla üst dudakta hazırlanan dermal flep kullanılarak gerçekleştirilen dudak süspansiyonu tekniğinin (grup II) , dudak kaldırma ameliyatlarındaki hasta memnuniyeti ve skar görünümüne etkisini karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır.Hastalar ve Yöntem: Yazar tarafından 2016-2023 yılları arasında ameliyat edilen 48-66 yaş arası 28 kadın hasta iki grupta incelendi. Birinci gruba klasik boğa boynuzu eksizyon paternli dudak kaldırma tekniği ile ameliyat edilen 14 hasta, ikinci gruba aynı paterndeki insizyonla üst dudakta hazırlanan dermal flep kullanılarak dudak süspansiyonu tekniği ile ameliyat edilen 14 hasta dahil edildi. Tüm hastalar lokal anestezi altında ameliyat edildi. Altı ay takip edilen her iki guruptaki hastalara 6. ayın sonunda global estetik iyileştirme ölçeği kullanılarak genel estetik sonuçtan memnuniyet düzeyleri soruldu. Ayrıca bir değerlendirici cerrah, Vancouver skar ölçeğini kullanarak ameliyat sonrası oluşan skarı skorladı. Tüm sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirildi.Bulgular: Genel hasta memnuniyeti grup 2'de grup 1'e göre klinik olarak anlamlı olarak daha yüksekti ve grup 2'de grup 1'e göre skar klinik olarak anlamlı olarak daha az bulundu ancak istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05).Sonuç: Hastalarımızda hem genel estetik açıdan hasta memnuniyetinin daha yüksek, hem de skar görünümünün daha az olması nedeniyle, dermal suspansiyon flebi tekniği kullanılarak yapılan dudak kaldırma ameliyatlarının klasik eksizyon yöntemine değerli bir alternatif olarak katkı sağlayabileceği kanaatine varılmıştır.
研究目的本研究旨在比较采用经典牛角切除模式的唇上提手术技术(I组)和采用相同模式切口在上唇制备真皮瓣的唇悬吊技术(II组)对唇上提手术患者满意度和疤痕外观的影响:笔者将2016年至2023年期间接受手术的28名48-66岁女性患者分为两组进行分析。第一组包括 14 名采用经典牛角切除模式唇提升技术的患者,第二组包括 14 名采用唇悬吊技术的患者,使用相同模式切口在上唇制备真皮瓣。所有患者均在局部麻醉下进行手术。两组患者均接受了为期 6 个月的随访,在第 6 个月结束时,医生使用整体美学改善量表询问了患者对整体美学效果的满意度。此外,一名评估外科医生使用温哥华疤痕量表对术后疤痕进行了评分。所有结果都进行了统计评估:结果:第 2 组患者的总体满意度明显高于第 1 组,第 2 组患者的疤痕明显少于第 1 组,但在统计学上没有显著差异(P>0.05):结论:在我们的患者中,使用真皮悬吊瓣技术进行唇上提手术可能是传统切除法的一种有价值的替代方法,因为在总体美观度和疤痕外观方面,患者的满意度更高。
{"title":"Lip Lift With Dermal Suspension Flap Technique: Effect on Patient Satisfaction and Scar Appearance","authors":"Omer Buhsem","doi":"10.30733/std.2023.01600","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2023.01600","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma klasik boğa boynuzu eksizyon paternli dudak kaldırma ameliyat tekniği ile (grup I ), aynı paterndeki insizyonla üst dudakta hazırlanan dermal flep kullanılarak gerçekleştirilen dudak süspansiyonu tekniğinin (grup II) , dudak kaldırma ameliyatlarındaki hasta memnuniyeti ve skar görünümüne etkisini karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır.\u0000Hastalar ve Yöntem: Yazar tarafından 2016-2023 yılları arasında ameliyat edilen 48-66 yaş arası 28 kadın hasta iki grupta incelendi. Birinci gruba klasik boğa boynuzu eksizyon paternli dudak kaldırma tekniği ile ameliyat edilen 14 hasta, ikinci gruba aynı paterndeki insizyonla üst dudakta hazırlanan dermal flep kullanılarak dudak süspansiyonu tekniği ile ameliyat edilen 14 hasta dahil edildi. Tüm hastalar lokal anestezi altında ameliyat edildi. Altı ay takip edilen her iki guruptaki hastalara 6. ayın sonunda global estetik iyileştirme ölçeği kullanılarak genel estetik sonuçtan memnuniyet düzeyleri soruldu. Ayrıca bir değerlendirici cerrah, Vancouver skar ölçeğini kullanarak ameliyat sonrası oluşan skarı skorladı. Tüm sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirildi.\u0000Bulgular: Genel hasta memnuniyeti grup 2'de grup 1'e göre klinik olarak anlamlı olarak daha yüksekti ve grup 2'de grup 1'e göre skar klinik olarak anlamlı olarak daha az bulundu ancak istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05).\u0000Sonuç: Hastalarımızda hem genel estetik açıdan hasta memnuniyetinin daha yüksek, hem de skar görünümünün daha az olması nedeniyle, dermal suspansiyon flebi tekniği kullanılarak yapılan dudak kaldırma ameliyatlarının klasik eksizyon yöntemine değerli bir alternatif olarak katkı sağlayabileceği kanaatine varılmıştır.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125751699","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
SARS-CoV-2 VOC 202012/01(B.1.1.7) Variant: Is it More Dangerous ? SARS-CoV-2 VOC 202012/01(B.1.1.7)变体:是否更危险?
Pub Date : 2023-03-01 DOI: 10.30733/std.2023.01606
Durmuş Ali Aslanlar, O. Aydemir, Muammer Kunt, Ekin Koç, Mehmet Koc
Amaç: Bu çalışmada; SARS-CoV-2’nin İngiltere Varyantı (VOC 202012/01-B.1.1.7) ile enfekte olan hastaların demografik ve klinik özelliklerinin saptanması ve İngiltere Varyantı olmayan SARS-CoV-2 ile enfekte hastalarla karşılaştırılarak farklılıkların ortaya konması amaçlanmaktadır. Hastalar ve Yöntem: Konya İli'nde 02-11 Şubat 2021 tarihleri arasında PCR testi pozitif olarak sonuçlanan ve varyant analiz sonucu VOC 202012/01 (B.1.1.7) olan 671 vaka ile aynı tarihler arasında PCR test sonucu pozitif olan ve varyant olmayan 2284 vakanın, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Yönetim Sistemindeki (HSYS) kayıtları 24.02.2021 tarihi baz alınarak taranmıştır. Yapılan taramada yaş, cinsiyet, temaslılık durumu, daha önce COVID-19 geçirme durumu, hastaneye ve yoğun bakım ünitesine yatma durumu, yatış süresi, entübasyon ve exitus durumları kaydedilmiştir. Bulgular: Varyant varlığı/yokluğuna göre hastanede yatış durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p= 0,234). Varyant pozitif olan hastaların %1.9'u, varyant pozitif olmayanların ise %3.9'u yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Varyant pozitif olmayan hastalarda YBÜ'ye kabul oranı, pozitif olanlara göre anlamlı olarak daha yüksekti (p= 0.013). Sonuç: Bu çalışmanın bulguları ışığında SARS-CoV-2 VOC 202012/01(B.1.1.7)'nin hastaneye yatış ve yoğun bakıma yatış açısından daha tehlikeli olmadığını söylemek mümkündür.
{"title":"SARS-CoV-2 VOC 202012/01(B.1.1.7) Variant: Is it More Dangerous ?","authors":"Durmuş Ali Aslanlar, O. Aydemir, Muammer Kunt, Ekin Koç, Mehmet Koc","doi":"10.30733/std.2023.01606","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2023.01606","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada; SARS-CoV-2’nin İngiltere Varyantı (VOC 202012/01-B.1.1.7) ile enfekte olan hastaların demografik ve klinik özelliklerinin saptanması ve İngiltere Varyantı olmayan SARS-CoV-2 ile enfekte hastalarla karşılaştırılarak farklılıkların ortaya konması amaçlanmaktadır. Hastalar ve Yöntem: Konya İli'nde 02-11 Şubat 2021 tarihleri arasında PCR testi pozitif olarak sonuçlanan ve varyant analiz sonucu VOC 202012/01 (B.1.1.7) olan 671 vaka ile aynı tarihler arasında PCR test sonucu pozitif olan ve varyant olmayan 2284 vakanın, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Yönetim Sistemindeki (HSYS) kayıtları 24.02.2021 tarihi baz alınarak taranmıştır. Yapılan taramada yaş, cinsiyet, temaslılık durumu, daha önce COVID-19 geçirme durumu, hastaneye ve yoğun bakım ünitesine yatma durumu, yatış süresi, entübasyon ve exitus durumları kaydedilmiştir. Bulgular: Varyant varlığı/yokluğuna göre hastanede yatış durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p= 0,234). Varyant pozitif olan hastaların %1.9'u, varyant pozitif olmayanların ise %3.9'u yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Varyant pozitif olmayan hastalarda YBÜ'ye kabul oranı, pozitif olanlara göre anlamlı olarak daha yüksekti (p= 0.013). Sonuç: Bu çalışmanın bulguları ışığında SARS-CoV-2 VOC 202012/01(B.1.1.7)'nin hastaneye yatış ve yoğun bakıma yatış açısından daha tehlikeli olmadığını söylemek mümkündür.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122876848","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
The Effect of Rib-Sparing Internal Mammarian Vascular Approach with in Breast Reconstruction on Postoperative Pain Management 保肋乳内血管入路对乳房再造术术后疼痛的影响
Pub Date : 2023-03-01 DOI: 10.30733/std.2023.01607
B. Erçin
Amaç: Otolog meme rekonstrüksiyonunda postoperatif dönemde kosta kıkırdağı müdahalesine bağlı olarak alıcı bölgede ağrı olur. Bu çalışmada meme rekonstrüksiyonunda alıcı saha hazırlanırken kosta koruyucu cerrahi yaklaşımının postoperatif ağrı üzerine etkisini kostal koruyucu olmayan yaklaşımla karşılaştırarak ortaya koymayı amaçladık.Hastalar ve Yöntem: Çalışmaya 2018-2022 yılları arasında opere edilen 25 hasta dahil edildi. Gruplar internal mammarian arter (IMA) izole etme tekniklerine göre ayrıldı. Grup 1: Kosta koruyucu cerrahi uygulanan hastalar(n=9), Grup 2: Kosta kıkırdak rezeksiyonu uygulanan hastalar(n=16). Postoperatif dönemde her iki grupta da Hasta Kontrollü Analjezi pompası (HKA) kullanım süresi, kullanılan morfin dozu, erken ve geç ağrı skorları kaydedildi.Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 49,8 idi. Postoperatif erken ve geç dönemde herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmadı. Tüm flep transferleri başarılı oldu. Ortalama HKA süresi grup 1'de 24±1,41 saat, grup 2'de 26,31±1,62 saat idi. Grup 1'de morfin dozu 9,67±1 mg, grup 2'de 23,93±3,02 mg idi. Erken ağrı skoru grup 1'de 2,89±1,16, grup 2'de ise 5,18±1,22 idi. Geç ağrı skorları grup 1'de 2,11±0,98 ve grup 2'de 2,75±0,77 idi. Grupların morfin dozu ve erken ağrı skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p<0,01). HKA kullanım süresi(p=0,3) ile geç ağrı skorları(p=0,07) arasında anlamlı fark yoktu (p>0,05).Sonuç: Sonuç olarak, otolog meme rekonstrüksiyonunda alıcı bölge hazırlığında erken dönemde kostal koruyucu cerrahinin ağrıyı önemli ölçüde azalttığını düşünüyoruz.
{"title":"The Effect of Rib-Sparing Internal Mammarian Vascular Approach with in Breast Reconstruction on Postoperative Pain Management","authors":"B. Erçin","doi":"10.30733/std.2023.01607","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2023.01607","url":null,"abstract":"Amaç: Otolog meme rekonstrüksiyonunda postoperatif dönemde kosta kıkırdağı müdahalesine bağlı olarak alıcı bölgede ağrı olur. Bu çalışmada meme rekonstrüksiyonunda alıcı saha hazırlanırken kosta koruyucu cerrahi yaklaşımının postoperatif ağrı üzerine etkisini kostal koruyucu olmayan yaklaşımla karşılaştırarak ortaya koymayı amaçladık.\u0000Hastalar ve Yöntem: Çalışmaya 2018-2022 yılları arasında opere edilen 25 hasta dahil edildi. Gruplar internal mammarian arter (IMA) izole etme tekniklerine göre ayrıldı. Grup 1: Kosta koruyucu cerrahi uygulanan hastalar(n=9), Grup 2: Kosta kıkırdak rezeksiyonu uygulanan hastalar(n=16). Postoperatif dönemde her iki grupta da Hasta Kontrollü Analjezi pompası (HKA) kullanım süresi, kullanılan morfin dozu, erken ve geç ağrı skorları kaydedildi.\u0000Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 49,8 idi. Postoperatif erken ve geç dönemde herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmadı. Tüm flep transferleri başarılı oldu. Ortalama HKA süresi grup 1'de 24±1,41 saat, grup 2'de 26,31±1,62 saat idi. Grup 1'de morfin dozu 9,67±1 mg, grup 2'de 23,93±3,02 mg idi. Erken ağrı skoru grup 1'de 2,89±1,16, grup 2'de ise 5,18±1,22 idi. Geç ağrı skorları grup 1'de 2,11±0,98 ve grup 2'de 2,75±0,77 idi. Grupların morfin dozu ve erken ağrı skorları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p<0,01). HKA kullanım süresi(p=0,3) ile geç ağrı skorları(p=0,07) arasında anlamlı fark yoktu (p>0,05).\u0000Sonuç: Sonuç olarak, otolog meme rekonstrüksiyonunda alıcı bölge hazırlığında erken dönemde kostal koruyucu cerrahinin ağrıyı önemli ölçüde azalttığını düşünüyoruz.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114597377","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Identification of the Mutation in DCLRE1C Gene by PCR-RFLP PCR-RFLP技术鉴定DCLRE1C基因突变
Pub Date : 2023-03-01 DOI: 10.30733/std.2023.01605
M. A. Karaselek, Serkan Kuccukturk, Hasan Kapaklı, Esra Hazar, S. Guner, S. Keleş, E. Kurar, I. Reisli
Amaç: DCLRE1C genindeki mutasyonlar Artemis proteininin fonksiyonel olarak bozulmasına neden olur ve T/B hücre gelişimi olumsuz etkilenir. Bu mutasyonun bir sonucu olarak, genellikle ağır kombine ve kombine immün yetmezlik (CID) kliniği ortaya çıkar. Akraba evliliğinin yaygın olduğu bölgemizde bu mutasyona bağlı CID vakalarına sıklıkla rastlanmaktadır. Bu nedenle şüpheli hastalar ilgili gen mutasyonu açısından vakit kaybetmeden değerlendirilmelidir. Mutasyonların tespitinde daha karmaşık ve maliyetli yöntemlerin kullanılmakla birlikte daha ucuz ve hızlı yöntemlere ihtiyaç olduğu açıktır. Bundan dolayı çalışmada DCLRE1C geni ekzon 3 (c.194C>T; p.T65I) ve ekzon 14 (c.1669_1670insA; p.T577Nfs*21) mutasyonlarının Polimeraz Zincir Reaksiyonu-Restriksiyon Parça Uzunluk Polimorfizmi (PZR-RFLP) yöntemi kullanılarak belirlenmesi amaçlandı.Hastalar ve Yöntem: Çalışma 2017-2020 yılları arasında kliniğimizde DCLRE1C mutasyonu ile takip edilen 14 hasta, 2 ebeveyn ve 10 sağlıklı kontrol dahil edildi. Mutasyon bölgeleri ve uygun restriksiyon enzimleri içeren primerler ile PZR-RFLP analizi gerçekleştirildi.Bulgular: Analiz sonucunda 12 hasta DCLRE1C geni ekzon 3 açısından homozigot mutant, 2 ebeveyn ekzon 3 açısından heterozigot, 2 hasta ekzon 3 ve ekzon 14 açısından compound heterozigote genotipde olduğu bulundu. Mutasyonlar, Sanger DNA dizilimi ile doğrulandı. PZR-RFLP yöntemi ile ilgili bölgedeki mutasyonlar hızlı ve güvenilir bir şekilde belirlendi.Sonuç: Çalışma, PZR-RFLP yönteminin primer immün yetmezliklerde özellikle bilinen mutasyonların tespiti ve aile taraması gibi durumlarda kullanılabilecek ucuz, güvenli ve hızlı bir yöntem olduğunu göstermiştir.
{"title":"Identification of the Mutation in DCLRE1C Gene by PCR-RFLP","authors":"M. A. Karaselek, Serkan Kuccukturk, Hasan Kapaklı, Esra Hazar, S. Guner, S. Keleş, E. Kurar, I. Reisli","doi":"10.30733/std.2023.01605","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2023.01605","url":null,"abstract":"Amaç: DCLRE1C genindeki mutasyonlar Artemis proteininin fonksiyonel olarak bozulmasına neden olur ve T/B hücre gelişimi olumsuz etkilenir. Bu mutasyonun bir sonucu olarak, genellikle ağır kombine ve kombine immün yetmezlik (CID) kliniği ortaya çıkar. Akraba evliliğinin yaygın olduğu bölgemizde bu mutasyona bağlı CID vakalarına sıklıkla rastlanmaktadır. Bu nedenle şüpheli hastalar ilgili gen mutasyonu açısından vakit kaybetmeden değerlendirilmelidir. Mutasyonların tespitinde daha karmaşık ve maliyetli yöntemlerin kullanılmakla birlikte daha ucuz ve hızlı yöntemlere ihtiyaç olduğu açıktır. Bundan dolayı çalışmada DCLRE1C geni ekzon 3 (c.194C>T; p.T65I) ve ekzon 14 (c.1669_1670insA; p.T577Nfs*21) mutasyonlarının Polimeraz Zincir Reaksiyonu-Restriksiyon Parça Uzunluk Polimorfizmi (PZR-RFLP) yöntemi kullanılarak belirlenmesi amaçlandı.\u0000Hastalar ve Yöntem: Çalışma 2017-2020 yılları arasında kliniğimizde DCLRE1C mutasyonu ile takip edilen 14 hasta, 2 ebeveyn ve 10 sağlıklı kontrol dahil edildi. Mutasyon bölgeleri ve uygun restriksiyon enzimleri içeren primerler ile PZR-RFLP analizi gerçekleştirildi.\u0000Bulgular: Analiz sonucunda 12 hasta DCLRE1C geni ekzon 3 açısından homozigot mutant, 2 ebeveyn ekzon 3 açısından heterozigot, 2 hasta ekzon 3 ve ekzon 14 açısından compound heterozigote genotipde olduğu bulundu. Mutasyonlar, Sanger DNA dizilimi ile doğrulandı. PZR-RFLP yöntemi ile ilgili bölgedeki mutasyonlar hızlı ve güvenilir bir şekilde belirlendi.\u0000Sonuç: Çalışma, PZR-RFLP yönteminin primer immün yetmezliklerde özellikle bilinen mutasyonların tespiti ve aile taraması gibi durumlarda kullanılabilecek ucuz, güvenli ve hızlı bir yöntem olduğunu göstermiştir.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116847862","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Relationship between Juvenile Myoclonic Epilepsy and Melatonin 青少年肌阵挛性癫痫与褪黑素的关系
Pub Date : 2023-03-01 DOI: 10.30733/std.2023.01575
M. Altaş, B. O. Genc, I. Kilinç, Asli Akyol Gurses
Amaç: Melatoninin sirkadiyen ritmi düzenleyerek antikonvülsan ve nöroprotektif özelliklere sahip olduğu bulunmuştur. Bu etkisinden yola çıkarak Juvenil myoklonik epilepsili (JME) hastalar ve sağlıklı bireylerde melatonin serum düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. JME’li hastalar ile sağlıklı bireylerdeki serum melatonin seviyelerini karşılaştıran ilk çalışma olma özelliğini de taşımaktadır.Hastalar ve Yöntem: Bu çapraz-kesitsel çalışmaya JME’li 30 hasta ve benzer cinsiyet ve yaş dağılımına sahip 30 sağlıklı kontrol dahil edildi. JME’li hastalar ve sağlıklı bireylerden, gece meydana gelen serum melatonin pik düzeyini ve sabahki en düşük serum melatonin düzeyini belirlemek üzere venöz kan örnekleri alınarak ELISA yöntemiyle çalışıldı.Bulgular: Sağlıklı kontrollere kıyasla JME'li hastaların serum MELn (p = 0,002) ve MELm (p = 0,001) düzeyi daha düşük tespit edildi. Ayrıca JME’li hastalar ve kontrol grubu arasında MELn/MELm oranı ve MELn-MELm farkı açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar vardı (sırasıyla p = 0,005 ve 0,014). Sonuç: Elde edilen sonuçlar JME’li hastalar ve kontrol grubunda melatoninin sirkadien ritminin korunduğunu fakat hastalarda serum melatonin düzeylerinin kontrollere göre düşük seyrettiğini göstermektedir. Bundan dolayı JME’li hastalarda melatonin düzeyinin tespiti hem hastalık etyolojisinin belirlenmesine hem de gerektiğinde melatonin takviyesi yapılması ile gereksiz ve yüksek doz antiepileptik ilaç kullanımının engellenmesine katkı sağlayabilir.
目的研究发现,褪黑激素通过调节昼夜节律具有抗惊厥和保护神经的作用。基于这一作用,我们旨在测定幼年肌阵挛性癫痫(JME)患者和健康人的褪黑激素血清水平。这是第一项比较青少年肌阵挛性癫痫患者和健康人血清褪黑激素水平的研究:这项横断面研究包括30名JME患者和30名健康对照者,他们的性别和年龄分布相似。采集JME患者和健康对照者的静脉血样本,用ELISA法测定夜间血清褪黑激素的峰值水平和清晨血清褪黑激素的最低水平:结果:与健康对照组相比,JME患者的血清褪黑激素(MELn)(p = 0.002)和褪黑激素(MELm)(p = 0.001)水平较低。此外,JME患者与对照组之间的MELn/MELm比值和MELn-MELm差值也有显著统计学差异(p = 0.005和0.014)。结论结果表明,JME患者和对照组的褪黑激素昼夜节律保持不变,但患者的血清褪黑激素水平低于对照组。因此,测定JME患者的褪黑激素水平既有助于确定该病的病因,也有助于在必要时补充褪黑激素,防止不必要地使用大剂量抗癫痫药物。
{"title":"Relationship between Juvenile Myoclonic Epilepsy and Melatonin","authors":"M. Altaş, B. O. Genc, I. Kilinç, Asli Akyol Gurses","doi":"10.30733/std.2023.01575","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2023.01575","url":null,"abstract":"Amaç: Melatoninin sirkadiyen ritmi düzenleyerek antikonvülsan ve nöroprotektif özelliklere sahip olduğu bulunmuştur. Bu etkisinden yola çıkarak Juvenil myoklonik epilepsili (JME) hastalar ve sağlıklı bireylerde melatonin serum düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. JME’li hastalar ile sağlıklı bireylerdeki serum melatonin seviyelerini karşılaştıran ilk çalışma olma özelliğini de taşımaktadır.\u0000Hastalar ve Yöntem: Bu çapraz-kesitsel çalışmaya JME’li 30 hasta ve benzer cinsiyet ve yaş dağılımına sahip 30 sağlıklı kontrol dahil edildi. JME’li hastalar ve sağlıklı bireylerden, gece meydana gelen serum melatonin pik düzeyini ve sabahki en düşük serum melatonin düzeyini belirlemek üzere venöz kan örnekleri alınarak ELISA yöntemiyle çalışıldı.\u0000Bulgular: Sağlıklı kontrollere kıyasla JME'li hastaların serum MELn (p = 0,002) ve MELm (p = 0,001) düzeyi daha düşük tespit edildi. Ayrıca JME’li hastalar ve kontrol grubu arasında MELn/MELm oranı ve MELn-MELm farkı açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar vardı (sırasıyla p = 0,005 ve 0,014). Sonuç: Elde edilen sonuçlar JME’li hastalar ve kontrol grubunda melatoninin sirkadien ritminin korunduğunu fakat hastalarda serum melatonin düzeylerinin kontrollere göre düşük seyrettiğini göstermektedir. Bundan dolayı JME’li hastalarda melatonin düzeyinin tespiti hem hastalık etyolojisinin belirlenmesine hem de gerektiğinde melatonin takviyesi yapılması ile gereksiz ve yüksek doz antiepileptik ilaç kullanımının engellenmesine katkı sağlayabilir.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133670277","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Investigation of the Anticancer Activity of DCZ0415, a Small Molecular Inhibitor of TRIP13, in U87 Human Glioblastoma Multiforme Cells TRIP13小分子抑制剂DCZ0415对U87人胶质母细胞瘤多形性细胞的抗癌作用研究
Pub Date : 2023-03-01 DOI: 10.30733/std.2023.01587
Ebru Guclu, İlknur Çınar Ayan
Amaç: Tiroid Hormon Reseptörü Etkileşimli Protein 13 (TRIP13); mayotik rekombinasyonda rol oynayan, iğ-toplanma kontrol noktasında görevli bir proteindir. Son yıllarda yapılan çalışmalar TRIP13’ün glioblastoma multiforme (GBM) de dahil olmak üzere çok sayıda kanserde potansiyel bir tümör indükleyicisi olabileceğini ortaya koymuştur. Bu çalışmada TRIP13’ün küçük bir moleküler inhibitörü olan DCZ0415’in U87 insan GBM hücrelerindeki antikanser etkinliğinin araştırılması amaçlandı.Gereçler ve Yöntem: DCZ0415’in U87 hücrelerindeki olası antikanser etkisi sitotoksisite analizi, koloni formasyon analizi ve apoptoz analizi ile belirlendi. Ayrıca qRT-PZR analizi ile DCZ0415’in apoptoz, invazyon ve Transforme Edici Büyüme Faktörü-Beta (TGF-β) sinyal yolağı ile ilişkili genlerin mRNA seviyeleri üzerine etkisi araştırıldı.Bulgular: DCZ0415, U87 hücre proliferasyonunu doz ve zaman bağımlı şekilde inhibe etti. U87 hücrelerinde DCZ0415’in 48 saat için IC50 dozu 19,77 μM olarak belirlendi. Bu dozda DCZ0415 uygulaması U87 hücrelerinde apoptozu indükledi ve hücrelerin koloni oluşturma yeteneklerini baskıladı. Ayrıca DCZ0415 apoptoz, invazyon ve TGF-β sinyal yolağı ile ilişkili genlerin mRNA seviyelerini antikanser etkiye yol açabilecek şekilde değiştirdi.Sonuç: Kanserde yeni bir onkogenik faktör olarak değerlendirilen TRIP13’ün bir inhibitörü olan DCZ0415, GBM hücrelerinde antikanser etkiye sahiptir. Bu açıdan, TRIP13’ün GBM için önemli bir terapötik hedef olabileceği ve DCZ0415’in GBM hücrelerinde antikanser etkiye yol açan etkili bir inhibitör olarak değerlendirilebileceği düşünülmektedir.
目的:甲状腺激素受体相互作用蛋白13(TRIP13)是一种参与减数分裂重组和纺锤体组装检查点的蛋白质。最近的研究表明,TRIP13 可能是包括多形性胶质母细胞瘤(GBM)在内的多种癌症的潜在肿瘤诱导因子。本研究旨在探讨 TRIP13 小分子抑制剂 DCZ0415 在 U87 人 GBM 细胞中的抗癌活性:通过细胞毒性分析、集落形成分析和细胞凋亡分析确定 DCZ0415 对 U87 细胞可能产生的抗癌作用。此外,还通过qRT-PZR分析研究了DCZ0415对细胞凋亡、侵袭和转化生长因子-β(TGF-β)信号通路相关基因mRNA水平的影响:结果:DCZ0415抑制U87细胞增殖的作用呈剂量和时间依赖性。DCZ0415在U87细胞中48小时的IC50剂量为19.77 μM。该剂量的 DCZ0415 可诱导 U87 细胞凋亡,并抑制细胞的集落形成能力。此外,DCZ0415还改变了与细胞凋亡、侵袭和TGF-β信号通路相关的基因的mRNA水平,从而可能产生抗癌作用:DCZ0415是TRIP13的抑制剂,而TRIP13被认为是一种新型致癌因子,DCZ0415对GBM细胞具有抗癌作用。因此,我们认为 TRIP13 可能是 GBM 的一个重要治疗靶点,DCZ0415 可以被评估为一种有效的抑制剂,从而对 GBM 细胞产生抗癌作用。
{"title":"Investigation of the Anticancer Activity of DCZ0415, a Small Molecular Inhibitor of TRIP13, in U87 Human Glioblastoma Multiforme Cells","authors":"Ebru Guclu, İlknur Çınar Ayan","doi":"10.30733/std.2023.01587","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2023.01587","url":null,"abstract":"Amaç: Tiroid Hormon Reseptörü Etkileşimli Protein 13 (TRIP13); mayotik rekombinasyonda rol oynayan, iğ-toplanma kontrol noktasında görevli bir proteindir. Son yıllarda yapılan çalışmalar TRIP13’ün glioblastoma multiforme (GBM) de dahil olmak üzere çok sayıda kanserde potansiyel bir tümör indükleyicisi olabileceğini ortaya koymuştur. Bu çalışmada TRIP13’ün küçük bir moleküler inhibitörü olan DCZ0415’in U87 insan GBM hücrelerindeki antikanser etkinliğinin araştırılması amaçlandı.\u0000Gereçler ve Yöntem: DCZ0415’in U87 hücrelerindeki olası antikanser etkisi sitotoksisite analizi, koloni formasyon analizi ve apoptoz analizi ile belirlendi. Ayrıca qRT-PZR analizi ile DCZ0415’in apoptoz, invazyon ve Transforme Edici Büyüme Faktörü-Beta (TGF-β) sinyal yolağı ile ilişkili genlerin mRNA seviyeleri üzerine etkisi araştırıldı.\u0000Bulgular: DCZ0415, U87 hücre proliferasyonunu doz ve zaman bağımlı şekilde inhibe etti. U87 hücrelerinde DCZ0415’in 48 saat için IC50 dozu 19,77 μM olarak belirlendi. Bu dozda DCZ0415 uygulaması U87 hücrelerinde apoptozu indükledi ve hücrelerin koloni oluşturma yeteneklerini baskıladı. Ayrıca DCZ0415 apoptoz, invazyon ve TGF-β sinyal yolağı ile ilişkili genlerin mRNA seviyelerini antikanser etkiye yol açabilecek şekilde değiştirdi.\u0000Sonuç: Kanserde yeni bir onkogenik faktör olarak değerlendirilen TRIP13’ün bir inhibitörü olan DCZ0415, GBM hücrelerinde antikanser etkiye sahiptir. Bu açıdan, TRIP13’ün GBM için önemli bir terapötik hedef olabileceği ve DCZ0415’in GBM hücrelerinde antikanser etkiye yol açan etkili bir inhibitör olarak değerlendirilebileceği düşünülmektedir.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129006959","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
期刊
Selcuk Tip Dergisi
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1