首页 > 最新文献

Selcuk Tip Dergisi最新文献

英文 中文
SARS-CoV-2 nin Hematolojik Hastalıklar Üzerindeki Etyolojik Rolü
Pub Date : 2022-03-01 DOI: 10.30733/std.2022.01538
A. Tekinalp, Ozcan Ceneli, M. Güzel, Miraç Burak Başgün, Sinan Demircioğlu
Amaç: Çalışmanın amacı, COVID-19 enfeksiyonu sonrası hematolojik tanı alan hastalarda SARS-CoV-2 virüsü ve hematolojik hastalıklar arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.Hastalar ve Yöntem: 1 Nisan 2020 ile 1 Nisan 2021 tarihleri arasında, herhangi bir malign ya da otoimmün hematolojik hastalık tanısı alan hastalar arasında, öncesinde COVID-19 enfeksiyonu geçirenler retrospektif olarak değerlendirildi. Tanı öncesinde COVID-19 geçiren ve geçirmeyen hastalar karşılaştırıldı.Bulgular: Yeni tanı alan 305 hastanın 24 (%7,8)’ünün öncesinde COVID-19 öyküsü olduğu tespit edildi. İki hasta grubunda da en sık tanı non-Hodgkin Lenfoma (NHL)’ydı. NHL ve agresif seyirli NHL sıklığı istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte öncesinde COVID-19 öyküsü olan hasta grubunda daha yüksek bulundu (%25,1’e karşın %23,1, p=0,143 ve %66,6’ya karşın %56,9, p=0,094). Temel hematolojik değerler iki grup arasında benzerdi. COVID-19 tanısı ile hematololojik hastalık tanısı arasında geçen medyan süre 4,1 (0,6-11,8) ay olup en kısa süreli tanı İmmün Trombositopenik Purpura, en uzun süre ise Multipl Miyelom tanılı tanılı hastada saptandı. Malign hasta grubunda tanıya kadar geçen medyan süre daha uzun bulundu (4,5 aya karşılık 2,5 ay, p=0,070). Sonuç: Bu çalışma ile COVID-19 enfeksiyonunun, malign ve otoimmün patogenezli hematolojik hastalıklar için etyolojik bir faktör olabileceğini vurguladık.
{"title":"SARS-CoV-2 nin Hematolojik Hastalıklar Üzerindeki Etyolojik Rolü","authors":"A. Tekinalp, Ozcan Ceneli, M. Güzel, Miraç Burak Başgün, Sinan Demircioğlu","doi":"10.30733/std.2022.01538","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2022.01538","url":null,"abstract":"Amaç: Çalışmanın amacı, COVID-19 enfeksiyonu sonrası hematolojik tanı alan hastalarda SARS-CoV-2 virüsü ve hematolojik hastalıklar arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir.\u0000Hastalar ve Yöntem: 1 Nisan 2020 ile 1 Nisan 2021 tarihleri arasında, herhangi bir malign ya da otoimmün hematolojik hastalık tanısı alan hastalar arasında, öncesinde COVID-19 enfeksiyonu geçirenler retrospektif olarak değerlendirildi. Tanı öncesinde COVID-19 geçiren ve geçirmeyen hastalar karşılaştırıldı.\u0000Bulgular: Yeni tanı alan 305 hastanın 24 (%7,8)’ünün öncesinde COVID-19 öyküsü olduğu tespit edildi. İki hasta grubunda da en sık tanı non-Hodgkin Lenfoma (NHL)’ydı. NHL ve agresif seyirli NHL sıklığı istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte öncesinde COVID-19 öyküsü olan hasta grubunda daha yüksek bulundu (%25,1’e karşın %23,1, p=0,143 ve %66,6’ya karşın %56,9, p=0,094). Temel hematolojik değerler iki grup arasında benzerdi. COVID-19 tanısı ile hematololojik hastalık tanısı arasında geçen medyan süre 4,1 (0,6-11,8) ay olup en kısa süreli tanı İmmün Trombositopenik Purpura, en uzun süre ise Multipl Miyelom tanılı tanılı hastada saptandı. Malign hasta grubunda tanıya kadar geçen medyan süre daha uzun bulundu (4,5 aya karşılık 2,5 ay, p=0,070). Sonuç: Bu çalışma ile COVID-19 enfeksiyonunun, malign ve otoimmün patogenezli hematolojik hastalıklar için etyolojik bir faktör olabileceğini vurguladık.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121600547","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Oküler Tutulumsuz Behçet Hastalarında Erektil Disfonksiyon ile Makula ve Radyal Peripapiller Mikrovasküler Yoğunluklar Arasındaki İlişki
Pub Date : 2022-03-01 DOI: 10.30733/std.2022.1539
M. küçük, Ayşe ayan, Sebahat yaprak çetin, muhammet kazım Erol
Amaç: Oküler tutulumsuz Behçet (OTB) hastalarında Erektil disfonksiyona (ED) göre maküler mikrovasküler (MMV) ve radyal peripapiller kapillerlerin (RPK) vasküler yoğunluklarını (VY’ları) karşılaştırmak ve hastaların Uluslararası Erektil Fonksiyon İndeksi (IIEF)-15'in 5 farklı cinsel fonksiyon alanında saptanan puanları ile OKT- A'yla ölçülen değerleri arasındaki korelasyonu incelemek.Hastalar ve Yöntem: Bu kesitsel çalışma Nisan 2019 - Mart 2020 arasında yapıldı. 94 erkek Behçet hastasından göz tutulumu olmayan ve çalışmaya alınma kriterlerine uyan 23’ü çalışmaya alındı. Kontrol grubu yaşça eşleşmiş 25 sağlıklı bireyden oluşturuldu. ED olan ve olmayan hastalarla kontroller arasında optik koherens tomografi anjiyografi (OKT-A) ile ölçülen değerler karşılaştırıldı. Sonra, hastaların IIEF-15 anketinin 5 farklı cinsel fonksiyon alanında tespit edilen puanları ile OKT-A’yla ölçülen değerlerinin korelasyonu incelendi.Bulgular: Kontrollere kıyasla hem ED’lu hem de ED’suz hastalarda derin kapiller pleksusun tüm alanında VY'lar azalmıştı. ED'lularda kontrollere ve ED'suzlara kıyasla RPK ağdaki tüm alanın tüm damarlarının VY’ları da azalmıştı. Ayrıca ED'lularda kontrollere ve ED’suzlara göre alt kadranda Retina sinir lifi tabakası (RSLT) kalınlıkları da azalmış bulundu. OTB hastalarının IIEF-15’in 5 alanındaki puanlarıyla OKT-A ölçümleri arasındaki korelasyon analizinde, RPK'nin tüm alanındaki tüm damarların VY’ları ve RSLT kalınlık değerleriyle IIEF-15’nin 4 alanındaki puanları arasında pozitif korelasyon vardı.Sonuç: ED'a neden olabilecek faktörler dışladıktan sonra, ED'lu OTB hastalarında MMV ve RPK VY'larının ve RSLT alt kadran kalınlıklarının azaldığı bulundu. Ayrıca, OTB hastalarının cinsel fonksiyon alanlarındaki IIEF-15 puanlarıyla RPK VY’ları ve RSLT kalınlıkları arasında korelasyon bulundu.
目的比较无眼部受累的贝赫切特病(BD)患者黄斑微血管(MMV)和径向毛细血管(RPC)血管密度(VD)与勃起功能障碍(ED)的相关性,并研究患者在国际勃起功能指数(IIEF)-15的5个不同性功能领域的评分与OCT-A测量值之间的相关性:这项横断面研究于2019年4月至2020年3月期间进行。研究纳入了符合纳入标准的 94 名男性贝赫切特病患者中的 23 人,他们均无眼部受累。对照组由 25 名年龄匹配的健康人组成。通过光学相干断层血管造影术(OCT-A)测量的数值在ED患者、非ED患者和对照组之间进行了比较。然后,分析了患者在 IIEF-15 问卷中 5 个不同性功能领域的得分与 OCT-A 测量值之间的相关性:结果:与对照组相比,ED患者和非ED患者深部毛细血管丛所有区域的VY均有所下降。与对照组和非 ED 患者相比,ED 患者整个 RPC 网络区域所有血管的 VAs 也有所下降。与对照组和非 ED 患者相比,ED 患者下象限的视网膜神经纤维层(RNFL)厚度也有所下降。在 IIEF-15 5 个领域的得分与 OTB 患者 OCT-A 测量值的相关性分析中,所有血管的 VAs 和整个 RPE 区域的 RNFL 厚度值与 IIEF-15 4 个领域的得分呈正相关:结论:在排除可能导致 ED 的因素后,我们发现 ED 的 OTB 患者 MMV 和 RPC 的 VAs 以及 RNFL 下象限厚度均有所下降。此外,性功能领域的 IIEF-15 评分与 OTB 患者的 RPC VYs 和 RNFL 厚度之间存在相关性。
{"title":"Oküler Tutulumsuz Behçet Hastalarında Erektil Disfonksiyon ile Makula ve Radyal Peripapiller Mikrovasküler Yoğunluklar Arasındaki İlişki","authors":"M. küçük, Ayşe ayan, Sebahat yaprak çetin, muhammet kazım Erol","doi":"10.30733/std.2022.1539","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2022.1539","url":null,"abstract":"Amaç: Oküler tutulumsuz Behçet (OTB) hastalarında Erektil disfonksiyona (ED) göre maküler mikrovasküler (MMV) ve radyal peripapiller kapillerlerin (RPK) vasküler yoğunluklarını (VY’ları) karşılaştırmak ve hastaların Uluslararası Erektil Fonksiyon İndeksi (IIEF)-15'in 5 farklı cinsel fonksiyon alanında saptanan puanları ile OKT- A'yla ölçülen değerleri arasındaki korelasyonu incelemek.\u0000Hastalar ve Yöntem: Bu kesitsel çalışma Nisan 2019 - Mart 2020 arasında yapıldı. 94 erkek Behçet hastasından göz tutulumu olmayan ve çalışmaya alınma kriterlerine uyan 23’ü çalışmaya alındı. Kontrol grubu yaşça eşleşmiş 25 sağlıklı bireyden oluşturuldu. ED olan ve olmayan hastalarla kontroller arasında optik koherens tomografi anjiyografi (OKT-A) ile ölçülen değerler karşılaştırıldı. Sonra, hastaların IIEF-15 anketinin 5 farklı cinsel fonksiyon alanında tespit edilen puanları ile OKT-A’yla ölçülen değerlerinin korelasyonu incelendi.\u0000Bulgular: Kontrollere kıyasla hem ED’lu hem de ED’suz hastalarda derin kapiller pleksusun tüm alanında VY'lar azalmıştı. ED'lularda kontrollere ve ED'suzlara kıyasla RPK ağdaki tüm alanın tüm damarlarının VY’ları da azalmıştı. Ayrıca ED'lularda kontrollere ve ED’suzlara göre alt kadranda Retina sinir lifi tabakası (RSLT) kalınlıkları da azalmış bulundu. OTB hastalarının IIEF-15’in 5 alanındaki puanlarıyla OKT-A ölçümleri arasındaki korelasyon analizinde, RPK'nin tüm alanındaki tüm damarların VY’ları ve RSLT kalınlık değerleriyle IIEF-15’nin 4 alanındaki puanları arasında pozitif korelasyon vardı.\u0000Sonuç: ED'a neden olabilecek faktörler dışladıktan sonra, ED'lu OTB hastalarında MMV ve RPK VY'larının ve RSLT alt kadran kalınlıklarının azaldığı bulundu. Ayrıca, OTB hastalarının cinsel fonksiyon alanlarındaki IIEF-15 puanlarıyla RPK VY’ları ve RSLT kalınlıkları arasında korelasyon bulundu.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133263353","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
The Prognostic Importance of Tumor Budding in Intestinal-Type Gastric Adenocarcinoma 肠型胃腺癌肿瘤出芽对预后的影响
Pub Date : 2022-03-01 DOI: 10.30733/std.2022.01541
Gokce Aysun, M. Bostanci, Serap Yorubulut, Tugba Taskin Turkmenoglu, Gulfidan Ozturk, Neslihan Duzkale
Amaç: Mide kanseri kansere bağlı ölümlerin önde gelen sebeplerinden biridir. Tümör tomurcuklanması birçok kanserde prognostik faktör olarak gösterilmiştir. Bu çalışmada intestinal tip mide adenokarsinomunda tümör tomurcuklanmasının prognostik önemini değerlendirmeyi amaçladık.Hastalar ve Yöntem: Çalışmaya 2015-2021 yılları arasında Patoloji Kliniğinde intestinal tip mide adenokarsinom tanısı almış 152 olgu dahil edildi. Tümör tomurcuklanması düşük, orta, yüksek olarak gruplandı. Hematoksilen-Eosin boyalı preparatlar tümör diferansiyasyonu, lenfovasküler invazyon (LVİ), perinöral invazyon (PNİ), lenf nodu tutulumu, invazyon derinliği (pT) ve tümör tomurcuklanması açısından yeniden değerlendirildi.Bulgular: Çalışmaya katılan olguların %30.9 (n=47)’unda tümör tomurcuklanması düşük, %37.5 (n=57)’inde orta, %31.4 (n=48)’ünde yüksek yoğunlukta idi. İstatistiksel olarak tümör tomurcuklanması arttıkça tümör boyutu artmakta (p<0,05), olguların takip süreleri kısalmakta, sağ kalım süresi (p<0,05) ve tümör diferansiasyonu (p<0,05) azalmakta idi. Tümör tomurcuklanması ile LVİ (p<0,05), PNİ (p<0,05), pT(p<0,05), lenf nodu tutulumu (p<0,05) ve olguların mortalitesi (p<0,05) arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki gözlendi. Tümör tomurcuklanması ile cinsiyet, yaş, tümör lokalizasyonu ve operasyon tipi arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki gözlenmedi (p>0,05).Sonuç: Tümör tomurcuklanması kötü prognostik faktörlerle ilişkilidir. Tedavi seçiminde ve olguların takibinde önemli olabileceğinden tümör tomurcuklanma durumu patoloji raporlarına dahil edilebilir.
{"title":"The Prognostic Importance of Tumor Budding in Intestinal-Type Gastric Adenocarcinoma","authors":"Gokce Aysun, M. Bostanci, Serap Yorubulut, Tugba Taskin Turkmenoglu, Gulfidan Ozturk, Neslihan Duzkale","doi":"10.30733/std.2022.01541","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2022.01541","url":null,"abstract":"Amaç: Mide kanseri kansere bağlı ölümlerin önde gelen sebeplerinden biridir. Tümör tomurcuklanması birçok kanserde prognostik faktör olarak gösterilmiştir. Bu çalışmada intestinal tip mide adenokarsinomunda tümör tomurcuklanmasının prognostik önemini değerlendirmeyi amaçladık.\u0000Hastalar ve Yöntem: Çalışmaya 2015-2021 yılları arasında Patoloji Kliniğinde intestinal tip mide adenokarsinom tanısı almış 152 olgu dahil edildi. Tümör tomurcuklanması düşük, orta, yüksek olarak gruplandı. Hematoksilen-Eosin boyalı preparatlar tümör diferansiyasyonu, lenfovasküler invazyon (LVİ), perinöral invazyon (PNİ), lenf nodu tutulumu, invazyon derinliği (pT) ve tümör tomurcuklanması açısından yeniden değerlendirildi.\u0000Bulgular: Çalışmaya katılan olguların %30.9 (n=47)’unda tümör tomurcuklanması düşük, %37.5 (n=57)’inde orta, %31.4 (n=48)’ünde yüksek yoğunlukta idi. İstatistiksel olarak tümör tomurcuklanması arttıkça tümör boyutu artmakta (p<0,05), olguların takip süreleri kısalmakta, sağ kalım süresi (p<0,05) ve tümör diferansiasyonu (p<0,05) azalmakta idi. Tümör tomurcuklanması ile LVİ (p<0,05), PNİ (p<0,05), pT(p<0,05), lenf nodu tutulumu (p<0,05) ve olguların mortalitesi (p<0,05) arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki gözlendi. Tümör tomurcuklanması ile cinsiyet, yaş, tümör lokalizasyonu ve operasyon tipi arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki gözlenmedi (p>0,05).\u0000Sonuç: Tümör tomurcuklanması kötü prognostik faktörlerle ilişkilidir. Tedavi seçiminde ve olguların takibinde önemli olabileceğinden tümör tomurcuklanma durumu patoloji raporlarına dahil edilebilir.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114175852","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
18-49 Yaş Arası Lohusaların Ruhsal Durumlarının Emzirme Tutumuna Etkisi
Pub Date : 2022-03-01 DOI: 10.30733/std.2022.233
Safiye Seçil Akgün Çalışkanyürek, D. Yıldırım
Amaç: Son yıllarda anne sütü ve emzirme kadar kıymetli olan bir diğer husus da doğum sonrası lohusa annelerin ruhsal durumudur. Çalışmanın amacı 18-49 yaş arası lohusaların doğum sonrası depresyon ve anksiyete düzeylerinin emzirme tutumuna olan etkisini değerlendirmektir.Hastalar ve Yöntem: Bu çalışma 1 Şubat 2021 ile 1 Ağustos 2021 tarihleri arasında Aile sağlığı merkezlerine kayıtlı olan lohusa ve yeni doğan aşısı için başvuran 18 yaş üstü, gebelik öncesi veya gebelik döneminde psikiyatrik hastalığı olmayan 243 katılımcı ile yapılmıştır.Bulgular: Kadınların eğitim düzeylerinin, anne sütünün gerekliliğinin, emzirme bilgi düzeyinin ve emzirme süresinin emzirme tutum düzeylerini etkilediği görülmüştür. Doğum haftalarına göre emzirme tutumlarını incelediğimizde, 32 hafta öncesi doğum yapan katılımcıların emzirme tutumlarının 36 hafta ve üzerinde doğum yapanlara kıyasla daha yüksek düzeyde olduğu görüldü (p=0,001).Sonuç: Emzirme tutum düzeylerine etki eden en önemli değişkenin durumluk kaygı olduğu görülmüştür. Durumluk kaygısı ve doğum sonrası depresyon düzeyi konusunda destek alan kadınların emzirme tutum düzeyleri daha iyi olacağı için bu konu ilgili anneler ile iletişimin artırılmasının anne ve bebek sağlığını olumlu yönde etkileyeceği söylenebilir.
{"title":"18-49 Yaş Arası Lohusaların Ruhsal Durumlarının Emzirme Tutumuna Etkisi","authors":"Safiye Seçil Akgün Çalışkanyürek, D. Yıldırım","doi":"10.30733/std.2022.233","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2022.233","url":null,"abstract":"Amaç: Son yıllarda anne sütü ve emzirme kadar kıymetli olan bir diğer husus da doğum sonrası lohusa annelerin ruhsal durumudur. Çalışmanın amacı 18-49 yaş arası lohusaların doğum sonrası depresyon ve anksiyete düzeylerinin emzirme tutumuna olan etkisini değerlendirmektir.\u0000Hastalar ve Yöntem: Bu çalışma 1 Şubat 2021 ile 1 Ağustos 2021 tarihleri arasında Aile sağlığı merkezlerine kayıtlı olan lohusa ve yeni doğan aşısı için başvuran 18 yaş üstü, gebelik öncesi veya gebelik döneminde psikiyatrik hastalığı olmayan 243 katılımcı ile yapılmıştır.\u0000Bulgular: Kadınların eğitim düzeylerinin, anne sütünün gerekliliğinin, emzirme bilgi düzeyinin ve emzirme süresinin emzirme tutum düzeylerini etkilediği görülmüştür. Doğum haftalarına göre emzirme tutumlarını incelediğimizde, 32 hafta öncesi doğum yapan katılımcıların emzirme tutumlarının 36 hafta ve üzerinde doğum yapanlara kıyasla daha yüksek düzeyde olduğu görüldü (p=0,001).\u0000Sonuç: Emzirme tutum düzeylerine etki eden en önemli değişkenin durumluk kaygı olduğu görülmüştür. Durumluk kaygısı ve doğum sonrası depresyon düzeyi konusunda destek alan kadınların emzirme tutum düzeyleri daha iyi olacağı için bu konu ilgili anneler ile iletişimin artırılmasının anne ve bebek sağlığını olumlu yönde etkileyeceği söylenebilir.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116187907","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Rare Mutation in Androjen Receptor Gene with a Case of Primary Amonerrhoea 雄激素受体基因罕见突变伴原发性单胞菌1例
Pub Date : 2022-03-01 DOI: 10.30733/std.2022.01543
Makbule Nihan Somuncu, A. Zamani, E. Goktas, K. Gezginc, M. Yıldırım
Androjen duyarsızlık sendromu (AIS), Xq11-q12'de yer alan androjen reseptör (AR) genindeki mutasyonların neden olduğu genotip/fenotip uyumsuzluğu ile seyreden X'e bağlı çekinik bir hastalıktır. Bu çalışmada AR geninde literatürde daha önce bildirilmemiş nadir bir mutasyon saptadık. AIS’nun temel klinik bulguları; 46,XY bireylerde, doğumda dişi dış genitalya, puberte döneminde anormal sekonder seks karakter gelişimi ve erişkinlik döneminde görülen infertilitedir. 17 yaşında, dişi dış genitalyaya sahip hasta primer amenore nedeniyle kromozom analizi yapılmak üzere kliniğimize yönlendirildi. Hastanın genotipi 46,XY olarak saptandı. Hastanın AR geni sekans analizinde ekzon 1’de; daha önce ExAc, 1000genome ve diğer popülasyon veri tabanlarında bulunmayan NM000044 c.5A>G varyantı tespit edildi. Bu varyant 2. pozisyonda glutamik asidin glisine dönüşümüne neden olmaktadır. Negatif yüklü, polar bir aminoasit olan glutamik asidin; hidrofobik özelliğe sahip glisine dönüşümü nedeniyle, bu mutasyonun AR geninin fiziksel yapısını ve proteinin 3 boyutlu yapısını bozabileceğini düşündük.
雄激素不敏感综合征(AIS)是一种X连锁隐性遗传疾病,其特征是位于Xq11-q12的雄激素受体(AR)基因发生突变,导致基因型/表型不匹配。AIS 的主要临床表现为出生时外生殖器为女性,青春期第二性征发育异常,46,XY 患者成年后不育。一名 17 岁的女性外生殖器患者因原发性闭经被转诊到本诊所进行染色体分析。该患者的基因型为 46,XY。在该患者的 AR 基因序列分析中,在外显子 1 中检测到了 NM000044 c.5A>G变异,而这一变异以前在 ExAc、1000genome 和其他人群数据库中均未发现。该变异导致谷氨酸在第 2 位转化为甘氨酸。由于谷氨酸是一种带负电荷的极性氨基酸,而甘氨酸具有疏水特性,我们认为这一变异可能会破坏 AR 基因的物理结构和蛋白质的三维结构。
{"title":"Rare Mutation in Androjen Receptor Gene with a Case of Primary Amonerrhoea","authors":"Makbule Nihan Somuncu, A. Zamani, E. Goktas, K. Gezginc, M. Yıldırım","doi":"10.30733/std.2022.01543","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2022.01543","url":null,"abstract":"Androjen duyarsızlık sendromu (AIS), Xq11-q12'de yer alan androjen reseptör (AR) genindeki mutasyonların neden olduğu genotip/fenotip uyumsuzluğu ile seyreden X'e bağlı çekinik bir hastalıktır. Bu çalışmada AR geninde literatürde daha önce bildirilmemiş nadir bir mutasyon saptadık. AIS’nun temel klinik bulguları; 46,XY bireylerde, doğumda dişi dış genitalya, puberte döneminde anormal sekonder seks karakter gelişimi ve erişkinlik döneminde görülen infertilitedir. 17 yaşında, dişi dış genitalyaya sahip hasta primer amenore nedeniyle kromozom analizi yapılmak üzere kliniğimize yönlendirildi. Hastanın genotipi 46,XY olarak saptandı. Hastanın AR geni sekans analizinde ekzon 1’de; daha önce ExAc, 1000genome ve diğer popülasyon veri tabanlarında bulunmayan NM000044 c.5A>G varyantı tespit edildi. Bu varyant 2. pozisyonda glutamik asidin glisine dönüşümüne neden olmaktadır. Negatif yüklü, polar bir aminoasit olan glutamik asidin; hidrofobik özelliğe sahip glisine dönüşümü nedeniyle, bu mutasyonun AR geninin fiziksel yapısını ve proteinin 3 boyutlu yapısını bozabileceğini düşündük.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-03-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129475929","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Evaluation of The Predictive Power of Blood Urea Nitrogen/Albumin Ratio for in-Hospital Mortality in Critically Ill Patients 血尿素氮/白蛋白比对危重病人住院死亡率预测能力的评价
Pub Date : 2021-12-01 DOI: 10.30733/std.2021.01508
Z. Dundar, Kadir Kucukceran, M. Ayranci
Amaç: Bu çalışmada, kritik bakım hastalarında yoğun bakım ünitesi (YBÜ) yatışında ölçülen kan üre azotu (BUN)/albümin oranının hastane içi mortaliteyi tahmin etme açısından prognostik değerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Hastalar ve Yöntem: Bu retrospektif gözlemsel çalışma, bir üniversite hastanesinin acil servisinde (AS) gerçekleştirildi. Altı ay (1 Temmuz 2019 31 Aralık 2019) boyunca acil AS-YBÜ’ye yatırılan hastalar çalışmaya dahil edildi. BUN/albümin oranının hesaplanmasında YBÜ’ye kabul öncesi ölçülmüş olan BUN ve albümin değerleri esas alındı. Çalışmanın birincil sonucu hastane içi mortaliteydi. Bulgular: Çalışmaya toplam 572 hasta dahil edildi. Dahil edilen hastaların ortanca yaşı 66 (54–77) yıldı ve bunların 362'si (%63,3) erkekti. Genel hastane içi mortalite oranı 29.0% (166 hasta) idi. Vefat edenlerin ortanca BUN seviyesi hayatta kalanlardan daha yüksekti (38,2 (21,4-59,7) ve 21,9 (14,9-36,9) mg/dL, p<0,001). Vefat edenlerin ortanca albümin seviyesi hayatta kalanlardan daha düşüktü (2,9 (2,3-3,5) ve 3,7 (3,2-4,0) g/dL, p<0,001). Vefat edenlerin ortanca BUN/albümin oranı hayatta kalanlardan daha yüksekti (13.33 (6.69–22.99) ve 6.21 (3.83–11.21), p<0.001). Eğri altında kalan alanların sıralaması albümin (0,742), BUN/albümin oranı (0,720) ve BUN (0,678) idi. Hastane içi mortaliteyi tahmin etme açısından hesaplanan kesim değerleri, albümin için 3,2 g/dL, BUN/albümin oranı için 10 ve BUN için 32 mg/dL idi. Sonuç: Sonuç olarak, YBÜ’ye yatış sırasında saptanan hipoalbüminemi, kritik hastalarda hastane içi mortalite ile ilişkilidir. Yüksek BUN ve BUN/albümin oranı da bu hastalarda hastane içi mortalitenin öngörücüleridir; ancak BUN ve BUN/albümin oranı hipoalbüminemiden daha üstün değildir.
{"title":"Evaluation of The Predictive Power of Blood Urea Nitrogen/Albumin Ratio for in-Hospital Mortality in Critically Ill Patients","authors":"Z. Dundar, Kadir Kucukceran, M. Ayranci","doi":"10.30733/std.2021.01508","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2021.01508","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada, kritik bakım hastalarında yoğun bakım ünitesi (YBÜ) yatışında ölçülen kan üre azotu (BUN)/albümin oranının hastane içi mortaliteyi tahmin etme açısından prognostik değerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Hastalar ve Yöntem: Bu retrospektif gözlemsel çalışma, bir üniversite hastanesinin acil servisinde (AS) gerçekleştirildi. Altı ay (1 Temmuz 2019 31 Aralık 2019) boyunca acil AS-YBÜ’ye yatırılan hastalar çalışmaya dahil edildi. BUN/albümin oranının hesaplanmasında YBÜ’ye kabul öncesi ölçülmüş olan BUN ve albümin değerleri esas alındı. Çalışmanın birincil sonucu hastane içi mortaliteydi. Bulgular: Çalışmaya toplam 572 hasta dahil edildi. Dahil edilen hastaların ortanca yaşı 66 (54–77) yıldı ve bunların 362'si (%63,3) erkekti. Genel hastane içi mortalite oranı 29.0% (166 hasta) idi. Vefat edenlerin ortanca BUN seviyesi hayatta kalanlardan daha yüksekti (38,2 (21,4-59,7) ve 21,9 (14,9-36,9) mg/dL, p<0,001). Vefat edenlerin ortanca albümin seviyesi hayatta kalanlardan daha düşüktü (2,9 (2,3-3,5) ve 3,7 (3,2-4,0) g/dL, p<0,001). Vefat edenlerin ortanca BUN/albümin oranı hayatta kalanlardan daha yüksekti (13.33 (6.69–22.99) ve 6.21 (3.83–11.21), p<0.001). Eğri altında kalan alanların sıralaması albümin (0,742), BUN/albümin oranı (0,720) ve BUN (0,678) idi. Hastane içi mortaliteyi tahmin etme açısından hesaplanan kesim değerleri, albümin için 3,2 g/dL, BUN/albümin oranı için 10 ve BUN için 32 mg/dL idi. Sonuç: Sonuç olarak, YBÜ’ye yatış sırasında saptanan hipoalbüminemi, kritik hastalarda hastane içi mortalite ile ilişkilidir. Yüksek BUN ve BUN/albümin oranı da bu hastalarda hastane içi mortalitenin öngörücüleridir; ancak BUN ve BUN/albümin oranı hipoalbüminemiden daha üstün değildir.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117318331","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Özofagus Ca Evrelemede 18F-FDG PET/BT Bulgularımız: Bir Retrospektif Analiz
Pub Date : 2021-12-01 DOI: 10.30733/std.2021.01531
Burhan Apilioğulları, Buğra Kaya
Amaç: Özofagus kanseri(ca) tanısı alan ve 18F-Florodeoksiglukoz (18F-FDG) Pozitron Emisyon Tomografi / Bilgisayarlı Tomografi (PET/BT) görüntüleme kullanılarak evrelemesi yapılan hastaların bulgularını retrospektif olarak analiz etmeyi ve sunmayı amaçladık. Hastalar ve Yöntem: Bu çalışmaya Şubat 2015 ile Şubat 2020 tarihleri arasında hastanemizde 18F-FDG PET/ BT ile evrelemesi yapılmış 37 özofagus ca tanılı hasta dahil edildi. Hastaların yaş, cinsiyet, primer tümörün lokalizasyonu ve 18F-FDG PET/BT maksimum standardize alım değeri (SUVmax), mediastinal, abdominal ve servikal lenf nodları, akciğer(AC), karaciğer(KC), kemik ve diğer alanlara olan metastazlarına ait bulgular retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 66,97± 4,54 yıl bulundu. 20 hasta (%54) erkek, 17 hasta (%46) kadındı. 10 hasta (%27) özofagus üst bölge tümörü, 23 hasta (%62) özofagus alt bölge tümörü, 4 hasta özofagus orta bölge tümörüydü (%11). 23 hastanın patolojik tanısı squamöz hücreli ca, 14 hastanın adeno ca olarak tespit edildi. Tüm hastalarda primer tümör SUVmax ortalaması 14,09±6,36 olarak ölçüldü. Squamöz ca tanılı hastaların primer tümör SUVmax ortalaması 14,51±6,63, adeno ca tanılı hastaların primer tümör SUVmax ortalaması 13,40±6,03 olarak bulundu. 8 hastada hiçbir metastaz bulgusuna rastlanmazken 29 hastada metastaz belirlendi. Ayrıca 3 hastada ise ikinci bir primer malignite (ikisi kolon ca, birisi nazofarenks ca) saptandı. Tedavi ve takiplerine hastanemizde devam edilen 9 hastanın 7’sinde progresyon, 2’sinde ise regresyon izlendi. Sonuç: Özofagus ca tanısı alan hastaların ilk evrelemesinde, 18F-FDG PET/BT günümüzde kullanım sıklığı gittikçe artan faydalı bir görüntüleme yöntemidir. Bizim çalışmamızda bunu destekler niteliktedir.
{"title":"Özofagus Ca Evrelemede 18F-FDG PET/BT Bulgularımız: Bir Retrospektif Analiz","authors":"Burhan Apilioğulları, Buğra Kaya","doi":"10.30733/std.2021.01531","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2021.01531","url":null,"abstract":"Amaç: Özofagus kanseri(ca) tanısı alan ve 18F-Florodeoksiglukoz (18F-FDG) Pozitron Emisyon Tomografi / Bilgisayarlı Tomografi (PET/BT) görüntüleme kullanılarak evrelemesi yapılan hastaların bulgularını retrospektif olarak analiz etmeyi ve sunmayı amaçladık. Hastalar ve Yöntem: Bu çalışmaya Şubat 2015 ile Şubat 2020 tarihleri arasında hastanemizde 18F-FDG PET/ BT ile evrelemesi yapılmış 37 özofagus ca tanılı hasta dahil edildi. Hastaların yaş, cinsiyet, primer tümörün lokalizasyonu ve 18F-FDG PET/BT maksimum standardize alım değeri (SUVmax), mediastinal, abdominal ve servikal lenf nodları, akciğer(AC), karaciğer(KC), kemik ve diğer alanlara olan metastazlarına ait bulgular retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 66,97± 4,54 yıl bulundu. 20 hasta (%54) erkek, 17 hasta (%46) kadındı. 10 hasta (%27) özofagus üst bölge tümörü, 23 hasta (%62) özofagus alt bölge tümörü, 4 hasta özofagus orta bölge tümörüydü (%11). 23 hastanın patolojik tanısı squamöz hücreli ca, 14 hastanın adeno ca olarak tespit edildi. Tüm hastalarda primer tümör SUVmax ortalaması 14,09±6,36 olarak ölçüldü. Squamöz ca tanılı hastaların primer tümör SUVmax ortalaması 14,51±6,63, adeno ca tanılı hastaların primer tümör SUVmax ortalaması 13,40±6,03 olarak bulundu. 8 hastada hiçbir metastaz bulgusuna rastlanmazken 29 hastada metastaz belirlendi. Ayrıca 3 hastada ise ikinci bir primer malignite (ikisi kolon ca, birisi nazofarenks ca) saptandı. Tedavi ve takiplerine hastanemizde devam edilen 9 hastanın 7’sinde progresyon, 2’sinde ise regresyon izlendi. Sonuç: Özofagus ca tanısı alan hastaların ilk evrelemesinde, 18F-FDG PET/BT günümüzde kullanım sıklığı gittikçe artan faydalı bir görüntüleme yöntemidir. Bizim çalışmamızda bunu destekler niteliktedir.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115874846","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
İntravenöz Glikoz İnfüzyonu Hipotalamik Ventromediyal Nükleusta Katekolaminleri Etkiler mi
Pub Date : 2021-12-01 DOI: 10.30733/std.2021.1525
Hatice Solak, Z. I. SOLAK GÖRMÜŞ, Raviye Özen Koca, Selim Kutlu
Amaç: İntravenöz glikoz infüzyonunun ventromediyal nükleusta (VMN), dopamin ve metaboliti dihidroksifenilasetik asit, norepinefrin ve metaboliti dihidroksifenil glikol düzeylerine etkilerinin beyin mikrodiyaliz yöntemiyle araştırılması amaçlanmıştır. Gereçler ve Yöntem: Deneylerde normal beslenen 2 grup ve 24 saat besin alımı kısıtlanan 2 grup (serum fizyolojik ve glikoz uygulanan) yetişkin erkek Wistar albino sıçan kullanıldı. Mikrodiyaliz örnekleri 20’şer dakikalık sürelerde toplandı. İlk örnekler kontrol olarak kaydedildikten sonra, kontrol gruplarına serum fizyolojik, glikoz gruplarına da %50’lik glikoz çözeltisi 1.4 ml/kg dozunda intravenöz yolla uygulandı. Tok ve aç hayvanlarda serum fizyolojik ve glikoz uygulamasından sonraki 40 dakika boyunca örnekler toplanıp HPLC-ECD sisteminde analiz edildi. Değerler, uygulama öncesi kontrolleriyle normalize edilip tek yönlü varyans analizi kullanılarak istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgular: Dopamin konsantrasyonları fizyolojik salin uygulanan aç ve tok hayvanlarda ve glikoz uygulanan aç hayvan grubunda değişmezken, glikoz uygulanan tok grupta istatistiksel olarak anlamlı olmayan bir artış gözlendi. DOPAC konsantrasyonları glikoz uygulanan tok grupta kontrolle karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir artış gösterdi (p=0,004). Sonuç: Çalışmanın bulguları, hipotalamik VMN’deki dopaminerjik nörotransmisyonun kan glikoz düzeyiyle değişebileceğini göstermektedir. Besin alımını takiben ortaya çıkan hiperglisemi, VMN’de dopaminerjik nörotransmitter konsantrasyonunu artırarak tokluk duygusunun oluşmasına katkı yapabilir.
研究目的通过脑微量透析研究静脉输注葡萄糖对腹膜外侧核(VMN)多巴胺及其代谢产物二羟基苯乙酸、去甲肾上腺素及其代谢产物二羟基苯乙二醇水平的影响。材料和方法:实验中使用了两组正常喂养的成年雄性 Wistar albino 大鼠(生理盐水和葡萄糖处理)和两组受限 24 小时的成年雄性 Wistar albino 大鼠(生理盐水和葡萄糖处理)。每次采集微透析样品 20 分钟。记录第一个样本作为对照后,给对照组大鼠静脉注射生理盐水,给葡萄糖组大鼠静脉注射 50%的葡萄糖溶液,剂量为 1.4 毫升/千克。喂食和禁食动物在注射生理盐水和葡萄糖 40 分钟后采集样本,并在 HPLC-ECD 系统中进行分析。数值与给药前的对照组进行归一化处理,并使用单因素方差分析进行统计评估。结果用生理盐水处理空腹和喂食动物以及用葡萄糖处理空腹组的多巴胺浓度均无变化,而用葡萄糖处理喂食组的多巴胺浓度在统计学上没有显著增加。与对照组相比,葡萄糖处理的喂食组 DOPAC 浓度有显著增加(P=0.004)。结论本研究结果表明,下丘脑 VMN 中的多巴胺能神经传递可能会因血糖水平而改变。摄入食物后的高血糖可能会通过增加下丘脑VMN中多巴胺能神经递质的浓度来促进饱腹感的产生。
{"title":"İntravenöz Glikoz İnfüzyonu Hipotalamik Ventromediyal Nükleusta Katekolaminleri Etkiler mi","authors":"Hatice Solak, Z. I. SOLAK GÖRMÜŞ, Raviye Özen Koca, Selim Kutlu","doi":"10.30733/std.2021.1525","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2021.1525","url":null,"abstract":"Amaç: İntravenöz glikoz infüzyonunun ventromediyal nükleusta (VMN), dopamin ve metaboliti dihidroksifenilasetik asit, norepinefrin ve metaboliti dihidroksifenil glikol düzeylerine etkilerinin beyin mikrodiyaliz yöntemiyle araştırılması amaçlanmıştır. Gereçler ve Yöntem: Deneylerde normal beslenen 2 grup ve 24 saat besin alımı kısıtlanan 2 grup (serum fizyolojik ve glikoz uygulanan) yetişkin erkek Wistar albino sıçan kullanıldı. Mikrodiyaliz örnekleri 20’şer dakikalık sürelerde toplandı. İlk örnekler kontrol olarak kaydedildikten sonra, kontrol gruplarına serum fizyolojik, glikoz gruplarına da %50’lik glikoz çözeltisi 1.4 ml/kg dozunda intravenöz yolla uygulandı. Tok ve aç hayvanlarda serum fizyolojik ve glikoz uygulamasından sonraki 40 dakika boyunca örnekler toplanıp HPLC-ECD sisteminde analiz edildi. Değerler, uygulama öncesi kontrolleriyle normalize edilip tek yönlü varyans analizi kullanılarak istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgular: Dopamin konsantrasyonları fizyolojik salin uygulanan aç ve tok hayvanlarda ve glikoz uygulanan aç hayvan grubunda değişmezken, glikoz uygulanan tok grupta istatistiksel olarak anlamlı olmayan bir artış gözlendi. DOPAC konsantrasyonları glikoz uygulanan tok grupta kontrolle karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir artış gösterdi (p=0,004). Sonuç: Çalışmanın bulguları, hipotalamik VMN’deki dopaminerjik nörotransmisyonun kan glikoz düzeyiyle değişebileceğini göstermektedir. Besin alımını takiben ortaya çıkan hiperglisemi, VMN’de dopaminerjik nörotransmitter konsantrasyonunu artırarak tokluk duygusunun oluşmasına katkı yapabilir.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130057227","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 1
Evaluation of the Effects of Age Group, Gender and Seasonal Factors on Vitamin D Levels in 9496 Children 9496名儿童年龄、性别和季节因素对维生素D水平影响的评价
Pub Date : 2021-12-01 DOI: 10.30733/std.2021.01528
Zafer Bagci
Amaç: Bu çalışmada, Orta Anadolu’daki bir eğitim ve araştırma hastanesi’nin çocuk kliniğinde bir yıl boyunca belirlenen D Vitamini düzeylerinin yaş gruplarına, cinsiyete ve mevsim özelliklerine göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Hastalar ve Yöntem: Bu retrospektif çalışma, bir hastanenin çocuk polikliniğine Ocak 2019-Aralık 2019 tarihleri arasında başvuran ve D vitamini düzeyi belirlenen 0-18 yaş arası çocukların verileri kullanılarak yapılmıştır. Çocuklar, Standart 6 önerilerine göre 28 gün-12 ay, 13 ay-2 yaş, 2-5 yaş, 6-11 yaş ve 1218 yaş olmak üzere beş farklı yaş grubuna ayrıldı. D vitamini düzeyleri yaş grubu, cinsiyet ve başvuru mevsimi açısından değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 5360 (56.4%)’i kız, 4136 (43.6%)’sı erkek olmak üzere toplam 9496 çocuk dahil edildi. Katılımcıların 6472 (%68.2)’sinin 25(OH)D düzeyi 20 ng/mL’nin altında (eksikliği temsil eder), 2085 (%21.9)’inin 21-29 ng/mL arasında (yetersizliği temsil eder), 939 (%9.9)’unun ise 30 ng/mL’nin üzerinde (yeterliliği temsil eder) idi. Kızlarda D vitamini düzeylerinin erkeklere göre daha düşük olduğu, D vitamini düzeylerinin yaşla ters orantılı olduğu, D vitamini düzeylerinin en düşük değerlerine kışın, en yüksek değerlerine ise yazın ulaştığı belirlendi. Yaş grubu, cinsiyet ve başvuru mevsiminin D vitamini düzeyleri üzerindeki etkileri istatistiksel olarak anlamlıydı (P < 0,001). Sonuç: Tüm yaş grupları için ortalama D vitamini düzeyleri ya yetersiz ya da eksikti. 0-18 yaş arası çocuklarda D vitamini seviyeleri yaş, cinsiyet ve mevsim ile ilişkilidir. Özellikle risk altındaki gruplarda D vitamini eksikliğini veya yetersizliğini önlemek için gerekli önlemler alınmalıdır.
研究目的本研究旨在评估安纳托利亚中部一家培训和研究医院儿科门诊一年来根据年龄组、性别和季节特征测定的维生素 D 水平。患者和方法:这项回顾性研究使用的是一家医院儿科门诊在2019年1月至2019年12月期间收治的0-18岁儿童的数据,并对这些儿童的维生素D水平进行了测定。根据标准 6 的建议,儿童被分为五个不同的年龄组:28 天-12 个月、13 个月-2 岁、2-5 岁、6-11 岁和 12-18 岁。根据年龄组、性别和发病季节对维生素 D 水平进行评估。结果共有 9496 名儿童参与了研究,其中女孩 5360 名(占 56.4%),男孩 4136 名(占 43.6%)。其中,6472 名(68.2%)儿童的 25(OH)D 水平低于 20 纳克/毫升(代表缺乏),2085 名(21.9%)儿童的 25(OH)D 水平介于 21-29 纳克/毫升之间(代表不足),939 名(9.9%)儿童的 25(OH)D 水平高于 30 纳克/毫升(代表充足)。研究发现,女孩的维生素 D 水平低于男孩,维生素 D 水平与年龄成反比,维生素 D 水平在冬季达到最低值,在夏季达到最高值。年龄组、性别和发病季节对维生素 D 水平的影响具有统计学意义(P < 0.001)。结论0-18 岁儿童的维生素 D 水平与年龄、性别和季节有关。应采取必要的预防措施,防止维生素 D 缺乏或不足,尤其是高危人群。
{"title":"Evaluation of the Effects of Age Group, Gender and Seasonal Factors on Vitamin D Levels in 9496 Children","authors":"Zafer Bagci","doi":"10.30733/std.2021.01528","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2021.01528","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada, Orta Anadolu’daki bir eğitim ve araştırma hastanesi’nin çocuk kliniğinde bir yıl boyunca belirlenen D Vitamini düzeylerinin yaş gruplarına, cinsiyete ve mevsim özelliklerine göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Hastalar ve Yöntem: Bu retrospektif çalışma, bir hastanenin çocuk polikliniğine Ocak 2019-Aralık 2019 tarihleri arasında başvuran ve D vitamini düzeyi belirlenen 0-18 yaş arası çocukların verileri kullanılarak yapılmıştır. Çocuklar, Standart 6 önerilerine göre 28 gün-12 ay, 13 ay-2 yaş, 2-5 yaş, 6-11 yaş ve 1218 yaş olmak üzere beş farklı yaş grubuna ayrıldı. D vitamini düzeyleri yaş grubu, cinsiyet ve başvuru mevsimi açısından değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya 5360 (56.4%)’i kız, 4136 (43.6%)’sı erkek olmak üzere toplam 9496 çocuk dahil edildi. Katılımcıların 6472 (%68.2)’sinin 25(OH)D düzeyi 20 ng/mL’nin altında (eksikliği temsil eder), 2085 (%21.9)’inin 21-29 ng/mL arasında (yetersizliği temsil eder), 939 (%9.9)’unun ise 30 ng/mL’nin üzerinde (yeterliliği temsil eder) idi. Kızlarda D vitamini düzeylerinin erkeklere göre daha düşük olduğu, D vitamini düzeylerinin yaşla ters orantılı olduğu, D vitamini düzeylerinin en düşük değerlerine kışın, en yüksek değerlerine ise yazın ulaştığı belirlendi. Yaş grubu, cinsiyet ve başvuru mevsiminin D vitamini düzeyleri üzerindeki etkileri istatistiksel olarak anlamlıydı (P < 0,001). Sonuç: Tüm yaş grupları için ortalama D vitamini düzeyleri ya yetersiz ya da eksikti. 0-18 yaş arası çocuklarda D vitamini seviyeleri yaş, cinsiyet ve mevsim ile ilişkilidir. Özellikle risk altındaki gruplarda D vitamini eksikliğini veya yetersizliğini önlemek için gerekli önlemler alınmalıdır.","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128237379","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Yetişkin Yoğun Bakım Ünitelerinde Santral Kateter İlişkili Kan Dolaşımı Enfeksiyonlarının Önlenmesi: Sistematik Derleme
Pub Date : 2021-12-01 DOI: 10.30733/std.2021.01512
Aysun Acun, Nurcan Çalişkan
{"title":"Yetişkin Yoğun Bakım Ünitelerinde Santral Kateter İlişkili Kan Dolaşımı Enfeksiyonlarının Önlenmesi: Sistematik Derleme","authors":"Aysun Acun, Nurcan Çalişkan","doi":"10.30733/std.2021.01512","DOIUrl":"https://doi.org/10.30733/std.2021.01512","url":null,"abstract":"","PeriodicalId":332557,"journal":{"name":"Selcuk Tip Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-12-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131960877","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Selcuk Tip Dergisi
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1