Pub Date : 2022-10-09DOI: 10.54600/igdirsosbilder.1129599
Arzu Saraçlar, Ş. Ada, Hale Gönenç
Öğretmenlik öğrencilerle duygusal bir ilişki sağlar. Öğretim yoluyla öğrencilerde bilişsel, duyusal anlamda gelişim ve dönüşüme sebep olur. Kendi içinde yetersiz, güvensiz hisseden bir öğretmenin çevresine fayda sağlaması beklenemez. Pozitif, kendine güvenen yaptığı işten zevk alan bir öğretmen çevresine enerji saçacaktır ve öğrencilerini de pozitif yönde etkileyecektir.Bu çalışmada 2021-2022 eğitim yılında Bursada görev yapan 127 öğretmenin yaşam doyum algısı ile özyeterlik inançları arasındaki ilişki incelenmektedir. Analiz için, İ.Çolak ve arkadaşları tarafından geliştirilen Öğretmen Özyeterlik İnancı Ölçeği kullanılmıştır. Toplanan verilerin ortalamaları alınmış aralarındaki farkları belirlemek amacı ile tek yönlü Anova ve bağımsız örneklem T-Testinden yararlanılmış. Grup içi anlamlı farklıların belirlenmesinde ise Tukey testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin yaşam doyumu ile öz-yeterlik algıları arasında doğrusal yönlü bir ilişki olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Akademik ve Mesleki Öz-yeterlik boyutunda yaş grupları arasında artan yaşa bağlı olarak öz-yeterlik algısının arttığı , benzer şekilde Akademik öz-yeterlik algısının da artan mesleki kıdeme paralel olarak artış gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"Öğretmenlerin Yaşam Doyumları ile Özyeterlik İnançları Arası İlişki","authors":"Arzu Saraçlar, Ş. Ada, Hale Gönenç","doi":"10.54600/igdirsosbilder.1129599","DOIUrl":"https://doi.org/10.54600/igdirsosbilder.1129599","url":null,"abstract":"Öğretmenlik öğrencilerle duygusal bir ilişki sağlar. Öğretim yoluyla öğrencilerde bilişsel, duyusal anlamda gelişim ve dönüşüme sebep olur. Kendi içinde yetersiz, güvensiz hisseden bir öğretmenin çevresine fayda sağlaması beklenemez. Pozitif, kendine güvenen yaptığı işten zevk alan bir öğretmen çevresine enerji saçacaktır ve öğrencilerini de pozitif yönde etkileyecektir.Bu çalışmada 2021-2022 eğitim yılında Bursada görev yapan 127 öğretmenin yaşam doyum algısı ile özyeterlik inançları arasındaki ilişki incelenmektedir. Analiz için, İ.Çolak ve arkadaşları tarafından geliştirilen Öğretmen Özyeterlik İnancı Ölçeği kullanılmıştır. Toplanan verilerin ortalamaları alınmış aralarındaki farkları belirlemek amacı ile tek yönlü Anova ve bağımsız örneklem T-Testinden yararlanılmış. Grup içi anlamlı farklıların belirlenmesinde ise Tukey testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin yaşam doyumu ile öz-yeterlik algıları arasında doğrusal yönlü bir ilişki olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Akademik ve Mesleki Öz-yeterlik boyutunda yaş grupları arasında artan yaşa bağlı olarak öz-yeterlik algısının arttığı , benzer şekilde Akademik öz-yeterlik algısının da artan mesleki kıdeme paralel olarak artış gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":342703,"journal":{"name":"Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115702539","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-10-05DOI: 10.54600/igdirsosbilder.1125826
Yasemin DOMAÇ YAŞAR
Türkiye’de coğrafi işaretlerle ilgili yasal düzenleme, 1995 yılında yürürlüğe giren 555 sayılı “Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” (555 sayılı KHK) ile yapılmıştır. 1995- 2016 yılları arasında etkinliğini sürdüren KHK’nın ardından 2017 yılında, 6769 sayılı “Sınai Mülkiyet Kanunu” (6769 sayılı SMK) uygulamaya konmuştur. İlgili kanun kapsamında coğrafi işaretler, “belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işarettir” ifadesiyle tanımlanmıştır. Buna göre coğrafi işaret tescili, meydana geldiği yöreyle özdeşleşmiş ve ayırt edici belli başlı özellikleri taşıyan ürünlere verilmektedir. Yerel ve kültürel mirasın korunması açısından büyük bir öneme sahip olan coğrafi işaretler, ürünlerin güvenilirliğini artırmaktadır. Bu durum tüketici tercihini etkileyerek ürünlerin satışını yükseltip pazar payını genişletmektedir. Bu çalışmada, son 25 yıldır Türkiye gündeminde önemli bir yer işgal eden coğrafi işaretler sistemi tanıtılmakta ve 17.09.2018 tarihinde menşe adıyla tescil edilen Iğdır kayısısı ele alınmaktadır. Nitekim çalışmada, coğrafi işaret korumasının temel dinamikleri olan; ürünün tanımı ve ayırt edici özellikleri, coğrafi sınırı ve ürün- coğrafi alan ilişkisi, ürünün yetiştirme tekniği ile denetimi konuları incelenmektedir.
{"title":"Türkiye’de Coğrafi İşaret Sistemi: Iğdır Kayısısı Örneği","authors":"Yasemin DOMAÇ YAŞAR","doi":"10.54600/igdirsosbilder.1125826","DOIUrl":"https://doi.org/10.54600/igdirsosbilder.1125826","url":null,"abstract":"Türkiye’de coğrafi işaretlerle ilgili yasal düzenleme, 1995 yılında yürürlüğe giren 555 sayılı “Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” (555 sayılı KHK) ile yapılmıştır. 1995- 2016 yılları arasında etkinliğini sürdüren KHK’nın ardından 2017 yılında, 6769 sayılı “Sınai Mülkiyet Kanunu” (6769 sayılı SMK) uygulamaya konmuştur. İlgili kanun kapsamında coğrafi işaretler, “belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işarettir” ifadesiyle tanımlanmıştır. Buna göre coğrafi işaret tescili, meydana geldiği yöreyle özdeşleşmiş ve ayırt edici belli başlı özellikleri taşıyan ürünlere verilmektedir. Yerel ve kültürel mirasın korunması açısından büyük bir öneme sahip olan coğrafi işaretler, ürünlerin güvenilirliğini artırmaktadır. Bu durum tüketici tercihini etkileyerek ürünlerin satışını yükseltip pazar payını genişletmektedir. \u0000Bu çalışmada, son 25 yıldır Türkiye gündeminde önemli bir yer işgal eden coğrafi işaretler sistemi tanıtılmakta ve 17.09.2018 tarihinde menşe adıyla tescil edilen Iğdır kayısısı ele alınmaktadır. Nitekim çalışmada, coğrafi işaret korumasının temel dinamikleri olan; ürünün tanımı ve ayırt edici özellikleri, coğrafi sınırı ve ürün- coğrafi alan ilişkisi, ürünün yetiştirme tekniği ile denetimi konuları incelenmektedir.","PeriodicalId":342703,"journal":{"name":"Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123890738","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-10-05DOI: 10.54600/igdirsosbilder.1131564
M. Sağırlı
Araştırmanın amacı, yazmaya hazırlık, yazma ve yazı biçimi ile ilgili birinci sınıf yazma temel dil becerisi kazanımlarını, Türkçe Dersi Öğretim Programında (2019) yer alan açıklama ve örnekler ile yeterliliği yönünden değerlendirmektir. Araştırma konusu ile dolaylı ilişkilendirilebilecek, alan yazında çok sayıda araştırma yer almakla birlikte, birinci sınıf yazma dil becerisine ilişkin öğretim programında yer alan açıklama ve örneklerin kazanımlar ile örtüşmesi ve yeterliliğine ilişkin çalışmaya rastlanmamıştır. Bundan hareketle araştırma, alan yazına farklı katkı sağlayacak öneme sahiptir. Bu araştırma, nitel araştırma yöntemi kapsamında değerlendirilen doküman incelemesi modelinde betimsel çalışma olarak yapılandırılmıştır. Araştırmada veri toplamak amacıyla doküman incelemesi kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz tekniğine başvurulmuştur. Türkçe Dersi Öğretim Programından (2019) doküman incelemesi ile elde edilen ve betimsel analiz tekniğiyle çözümlenen, birinci sınıf yazma temel dil becerisi kazanımına yönelik bulgulardan: 1. “T.1.4.1. Boyama ve çizgi çalışmaları yapar” yazmaya hazırlık kazanımına yönelik öğretim programında yer alan: “Yazma materyalleri hakkında kısa bilgi verilerek uygun biçimde kullanılması sağlanır” şeklindeki açıklama ve “Parmak, El ve Kol Kaslarını Geliştirme Çalışmaları” ile “Boyama ve Çizgi Çalışmaları” örnek etkinlikleri, 2. Yazı biçimi ve yazma ile ilgili; “T.1.4.2. Harfleri tekniğine uygun yazar, T.1.4.4. Rakamları tekniğine uygun yazar” ve “T.1.4.7. Harfler, kelimeler ve cümleler arasında uygun boşluklar bırakır” kazanımlarına yönelik açıklama ve örneklerin son derece sınırlı ve yetersiz olduğu sonuçlarına ulaşılmış, öneriler getirilmiştir.
{"title":"Yazmaya Hazırlık, Yazma ve Yazı Biçimine İlişkin Birinci Sınıf Yazma Temel Dil Becerisi Kazanımlarının Türkçe Dersi Öğretim Programında (2019) Yer Alan Açıklama ve Örnekler ile Yeterliliği Yönünden Değerlendirmesi","authors":"M. Sağırlı","doi":"10.54600/igdirsosbilder.1131564","DOIUrl":"https://doi.org/10.54600/igdirsosbilder.1131564","url":null,"abstract":"Araştırmanın amacı, yazmaya hazırlık, yazma ve yazı biçimi ile ilgili birinci sınıf yazma temel dil becerisi kazanımlarını, Türkçe Dersi Öğretim Programında (2019) yer alan açıklama ve örnekler ile yeterliliği yönünden değerlendirmektir. \u0000Araştırma konusu ile dolaylı ilişkilendirilebilecek, alan yazında çok sayıda araştırma yer almakla birlikte, birinci sınıf yazma dil becerisine ilişkin öğretim programında yer alan açıklama ve örneklerin kazanımlar ile örtüşmesi ve yeterliliğine ilişkin çalışmaya rastlanmamıştır. Bundan hareketle araştırma, alan yazına farklı katkı sağlayacak öneme sahiptir. \u0000Bu araştırma, nitel araştırma yöntemi kapsamında değerlendirilen doküman incelemesi modelinde betimsel çalışma olarak yapılandırılmıştır. Araştırmada veri toplamak amacıyla doküman incelemesi kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz tekniğine başvurulmuştur. \u0000Türkçe Dersi Öğretim Programından (2019) doküman incelemesi ile elde edilen ve betimsel analiz tekniğiyle çözümlenen, birinci sınıf yazma temel dil becerisi kazanımına yönelik bulgulardan: \u00001. “T.1.4.1. Boyama ve çizgi çalışmaları yapar” yazmaya hazırlık kazanımına yönelik öğretim programında yer alan: “Yazma materyalleri hakkında kısa bilgi verilerek uygun biçimde kullanılması sağlanır” şeklindeki açıklama ve “Parmak, El ve Kol Kaslarını Geliştirme Çalışmaları” ile “Boyama ve Çizgi Çalışmaları” örnek etkinlikleri, \u00002. Yazı biçimi ve yazma ile ilgili; “T.1.4.2. Harfleri tekniğine uygun yazar, T.1.4.4. Rakamları tekniğine uygun yazar” ve “T.1.4.7. Harfler, kelimeler ve cümleler arasında uygun boşluklar bırakır” kazanımlarına yönelik açıklama ve örneklerin son derece sınırlı ve yetersiz olduğu sonuçlarına ulaşılmış, öneriler getirilmiştir.","PeriodicalId":342703,"journal":{"name":"Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125694615","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-10-04DOI: 10.54600/igdirsosbilder.1070976
Mercan EFE GÜNEY, Hacer Akbudak, Filiz Ay, Beste Tuncay, Sıdal Tanrıverdi, Nurseli Şanli
Ataerkil bir toplum olan Türkiye’ de toplumsal cinsiyet eşitsizliği, toplumsal her alanı olduğu gibi kentin kurgulanmasını ve kentsel yaşam pratiklerini de etkilemektedir. Çünkü kentler, tüm yaşayanların gereksinim ve taleplerini gözeterek oluşturulmamaktadır. Oysaki ‘kentli hakkı’ gereğince, toplumun her kesimi tüm kentsel hizmetlerden eşit yararlanmalıdır. Ancak şehir planlama meslek alanının mevzuatına ve tüm ölçeklerdeki analiz ve uygulama alanlarına kadınların ve erkeklerin kenti deneyimleme farklılıkları yansıtılmadığından kadınlar kentleri erkekler kadar kullanamamakta ve sonuçta kent kadınlar için toplumsal cinsiyet rollerini yerine getirdikleri hizmet alanları haline gelmektedir. Bu yüzden şehir planlama bir bilim ve meslek alanı olarak kadınların kentsel yoksunluk yaşamamaları, kenti sınırlılıkları olmadan deneyimlemeleri ve kentteki güvensizlik problemlerinin giderilmesine yönelik yaklaşımlar geliştirmelidir. Bu tanımlamaya en uygun yaklaşım, kadınların kentsel yaşamın tüm alanlarında erkekler ile eşit bir biçimde yer almasını destekleyen, kentsel hizmetlere güvenli bir şekilde erişimini sağlayan Kadın Dostu Kent yaklaşımıdır. Bu metin kadın dostu kentin planlama dilinin oluşturulmasına katkı sağlamak üzere güvenli kent kapsamında bir model önerisi getirmeye çalışmaktadır. Bu doğrultuda metin, İzmir İli’ nin Çiğli İlçesi’ nde pilot alan olarak seçilen Köyiçi Mahallesi örneğinde böyle bir çalışma için hangi verilerin toplanması gerektiği ve bu verilerin nasıl analiz edileceği ve değerlendirileceği konularında bir taraftan başlangıç olma bir taraftan da geliştirilerek model olma amacındadır.
{"title":"Kadın Dostu Kent Yaklaşımı Kapsamında Güvenlik Kriterinin Değerlendirilmesi: Çiğli Örneği (The Assesment of Safety Criteria with Regards to The Women Friendly City Concept and A Case Study: Çiğli)","authors":"Mercan EFE GÜNEY, Hacer Akbudak, Filiz Ay, Beste Tuncay, Sıdal Tanrıverdi, Nurseli Şanli","doi":"10.54600/igdirsosbilder.1070976","DOIUrl":"https://doi.org/10.54600/igdirsosbilder.1070976","url":null,"abstract":"Ataerkil bir toplum olan Türkiye’ de toplumsal cinsiyet eşitsizliği, toplumsal her alanı olduğu gibi kentin kurgulanmasını ve kentsel yaşam pratiklerini de etkilemektedir. Çünkü kentler, tüm yaşayanların gereksinim ve taleplerini gözeterek oluşturulmamaktadır. Oysaki ‘kentli hakkı’ gereğince, toplumun her kesimi tüm kentsel hizmetlerden eşit yararlanmalıdır. Ancak şehir planlama meslek alanının mevzuatına ve tüm ölçeklerdeki analiz ve uygulama alanlarına kadınların ve erkeklerin kenti deneyimleme farklılıkları yansıtılmadığından kadınlar kentleri erkekler kadar kullanamamakta ve sonuçta kent kadınlar için toplumsal cinsiyet rollerini yerine getirdikleri hizmet alanları haline gelmektedir. Bu yüzden şehir planlama bir bilim ve meslek alanı olarak kadınların kentsel yoksunluk yaşamamaları, kenti sınırlılıkları olmadan deneyimlemeleri ve kentteki güvensizlik problemlerinin giderilmesine yönelik yaklaşımlar geliştirmelidir. Bu tanımlamaya en uygun yaklaşım, kadınların kentsel yaşamın tüm alanlarında erkekler ile eşit bir biçimde yer almasını destekleyen, kentsel hizmetlere güvenli bir şekilde erişimini sağlayan Kadın Dostu Kent yaklaşımıdır. Bu metin kadın dostu kentin planlama dilinin oluşturulmasına katkı sağlamak üzere güvenli kent kapsamında bir model önerisi getirmeye çalışmaktadır. Bu doğrultuda metin, İzmir İli’ nin Çiğli İlçesi’ nde pilot alan olarak seçilen Köyiçi Mahallesi örneğinde böyle bir çalışma için hangi verilerin toplanması gerektiği ve bu verilerin nasıl analiz edileceği ve değerlendirileceği konularında bir taraftan başlangıç olma bir taraftan da geliştirilerek model olma amacındadır.","PeriodicalId":342703,"journal":{"name":"Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127977154","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-10-03DOI: 10.54600/igdirsosbilder.1129952
A. Tan
Bu araştırmada ambalajın satın alma davranışı üzerindeki etkisi çeşitli demografik değişkenlere göre incelenmiştir. Ambalajın satın alma davranışı üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla yapılan bu araştırma betimsel araştırma yöntemlerinden tarama araştırması olarak tasarlanmıştır. Araştırma verilerini toplamak amacıyla Google Forms üzerinden hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Anket sorularını hazırlamak için daha önceden yapılan çalışmalar incelenmiştir. Baydaş ve Yaşar (2018)’ın çalışmasından örnek alınarak anket soruları oluşturulmuştur. Anket maddeleri kısa ve anlaşılabilir olan 30 maddeden oluşturulmuştur. Araştırmanın örneklemi kolay ulaşılabilir durum örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Araştırma kapsamında 223 kadın ve 211 erkek olmak üzere toplamda 434 kişiye ulaşılmıştır. Yapılan analizler sonucunda bulgular incelendiğinde ambalajın satın alma davranışı üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca araştırma sonucuna göre örneklem grubu çoğunlukla haftada bir kez alışveriş yapmaktadır
{"title":"Satın Alma Davranışı Açısından Ambalajın Demografik Özelliklere Göre Analizi","authors":"A. Tan","doi":"10.54600/igdirsosbilder.1129952","DOIUrl":"https://doi.org/10.54600/igdirsosbilder.1129952","url":null,"abstract":"Bu araştırmada ambalajın satın alma davranışı üzerindeki etkisi çeşitli demografik değişkenlere göre incelenmiştir. Ambalajın satın alma davranışı üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla yapılan bu araştırma betimsel araştırma yöntemlerinden tarama araştırması olarak tasarlanmıştır. Araştırma verilerini toplamak amacıyla Google Forms üzerinden hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Anket sorularını hazırlamak için daha önceden yapılan çalışmalar incelenmiştir. Baydaş ve Yaşar (2018)’ın çalışmasından örnek alınarak anket soruları oluşturulmuştur. Anket maddeleri kısa ve anlaşılabilir olan 30 maddeden oluşturulmuştur. Araştırmanın örneklemi kolay ulaşılabilir durum örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Araştırma kapsamında 223 kadın ve 211 erkek olmak üzere toplamda 434 kişiye ulaşılmıştır. Yapılan analizler sonucunda bulgular incelendiğinde ambalajın satın alma davranışı üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca araştırma sonucuna göre örneklem grubu çoğunlukla haftada bir kez alışveriş yapmaktadır","PeriodicalId":342703,"journal":{"name":"Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"37 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121293587","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-23DOI: 10.54600/igdirsosbilder.1128169
Şükrü İlgün
Matematikte başarılı olmak için bireylerin matematik okuryazarlığına sahip olması gerekmektedir. Matematik okuryazarlığını etkileyen en önemli faktörlerden birinin öz-yeterlik kavramı olduğu bilinmektedir. Buradan yola çıkarak bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin matematik okuryazarlık öz-yeterlik algılarının cinsiyet, sınıf, ailenin eğitim durumu ve matematik başarısı değişkenleri açısından farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ortaokul öğrencilerinin belirtilen değişkenlere göre matematik okuryazarlık öz-yeterlik algılarındaki değişimi incelemek, öğretmenlere matematik eğitiminde yol gösterme açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu değişkenlerden sınıf seviyesi değişkeni öğrencilerin süreç içinde matematik okuryazarlık öz-yeterlik algılarındaki değişimi görmeye olanak sağlamaktadır. Araştırmanın örneklemini Kars ilinin merkez ilçesinde bir ortaokulda öğrenim görmekte olan 221 ortaokul öğrencisi oluşturmaktadır. Bu nicel araştırmada verileri toplamak için, demografik bilgiler formu ve Ortaokul Matematik Okuryazarlık Öz Yeterlik Ölçeği kullanılmıştır. Veriler bir paket program yardımıyla analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda ortaokul öğrencilerinin matematik okuryazarlık öz-yeterlik algılarının sınıf, matematik başarısı ve baba eğitim durumu değişkenlerine göre farklılaştığı; cinsiyet ve anne eğitim durumu değişkenlerine göre farklılaşmadığı belirlenmiştir. Bu sonuçlar ışığında öğretmenler tarafından matematiğin daha eğlenceli öğretilmesi ve öğretmenlerin öğrencilere başarı duygusunu tattırmaları gerektiği önerilmektedir.
{"title":"Ortaokul Öğrencilerinin Matematik Okuryazarlık Öz-Yeterlik Algılarının Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi","authors":"Şükrü İlgün","doi":"10.54600/igdirsosbilder.1128169","DOIUrl":"https://doi.org/10.54600/igdirsosbilder.1128169","url":null,"abstract":"Matematikte başarılı olmak için bireylerin matematik okuryazarlığına sahip olması gerekmektedir. Matematik okuryazarlığını etkileyen en önemli faktörlerden birinin öz-yeterlik kavramı olduğu bilinmektedir. Buradan yola çıkarak bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin matematik okuryazarlık öz-yeterlik algılarının cinsiyet, sınıf, ailenin eğitim durumu ve matematik başarısı değişkenleri açısından farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Ortaokul öğrencilerinin belirtilen değişkenlere göre matematik okuryazarlık öz-yeterlik algılarındaki değişimi incelemek, öğretmenlere matematik eğitiminde yol gösterme açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu değişkenlerden sınıf seviyesi değişkeni öğrencilerin süreç içinde matematik okuryazarlık öz-yeterlik algılarındaki değişimi görmeye olanak sağlamaktadır. Araştırmanın örneklemini Kars ilinin merkez ilçesinde bir ortaokulda öğrenim görmekte olan 221 ortaokul öğrencisi oluşturmaktadır. Bu nicel araştırmada verileri toplamak için, demografik bilgiler formu ve Ortaokul Matematik Okuryazarlık Öz Yeterlik Ölçeği kullanılmıştır. Veriler bir paket program yardımıyla analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda ortaokul öğrencilerinin matematik okuryazarlık öz-yeterlik algılarının sınıf, matematik başarısı ve baba eğitim durumu değişkenlerine göre farklılaştığı; cinsiyet ve anne eğitim durumu değişkenlerine göre farklılaşmadığı belirlenmiştir. Bu sonuçlar ışığında öğretmenler tarafından matematiğin daha eğlenceli öğretilmesi ve öğretmenlerin öğrencilere başarı duygusunu tattırmaları gerektiği önerilmektedir.","PeriodicalId":342703,"journal":{"name":"Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124979303","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-23DOI: 10.54600/igdirsosbilder.1124805
Selahaddin Gök
CHP is a party that has been influential in Turkish politics since its inception. During its management, it gave importance to observation, examination and inspection in order to identify social problems, to keep the pulse of the people and not to break her ties with the people. For this purpose, party leaders organized long-term study tours to different parts of the country. The trips made have been very important in solving the problems for places where there is no party organization. In this context, CHP General Secretary Memduh Şevket Esendal went on a tour to the Eastern provinces on 7 September 1942. One of the aims of the mentioned trip is to make up for this deficiency in the provinces that do not have a party organization and to ensure that they take place within the unity of the country. Another aim is to determine the effects of drought and sunn pest damage on the agriculture of the region in situ. Thus, it is to help the government in the policies to be followed. The report prepared by Memduh Şevket Esendal was received by the Chief Clerk on 14 June 1945 to be included in the file after he left his post as Secretary General. Esendal, who detailed his observations in this report, gave detailed information about the administrative, social, economic, demographic, cultural, ethnic and linguistic structure of the region. In this study, these problems that Şevket Esendal identified in the Eastern Anatolian provinces were discussed and his views on different provinces were revealed.
{"title":"Memduh Şevket Esendal's Tour of Eastern Anatolıa","authors":"Selahaddin Gök","doi":"10.54600/igdirsosbilder.1124805","DOIUrl":"https://doi.org/10.54600/igdirsosbilder.1124805","url":null,"abstract":"CHP is a party that has been influential in Turkish politics since its inception. During its management, it gave importance to observation, examination and inspection in order to identify social problems, to keep the pulse of the people and not to break her ties with the people. For this purpose, party leaders organized long-term study tours to different parts of the country. The trips made have been very important in solving the problems for places where there is no party organization. In this context, CHP General Secretary Memduh Şevket Esendal went on a tour to the Eastern provinces on 7 September 1942. One of the aims of the mentioned trip is to make up for this deficiency in the provinces that do not have a party organization and to ensure that they take place within the unity of the country. Another aim is to determine the effects of drought and sunn pest damage on the agriculture of the region in situ. Thus, it is to help the government in the policies to be followed. The report prepared by Memduh Şevket Esendal was received by the Chief Clerk on 14 June 1945 to be included in the file after he left his post as Secretary General. Esendal, who detailed his observations in this report, gave detailed information about the administrative, social, economic, demographic, cultural, ethnic and linguistic structure of the region. In this study, these problems that Şevket Esendal identified in the Eastern Anatolian provinces were discussed and his views on different provinces were revealed.","PeriodicalId":342703,"journal":{"name":"Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"10 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121657730","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-23DOI: 10.54600/igdirsosbilder.1073674
Osman Türk, Fatma Koç
Manzūme-i FerāǾiz, hem Doğu Türkçesinin hem de Batı Türkçesinin dil özelliklerini bir arada muhafaza eden karışık dilli eserlerden biridir. Eser, Muhammed bin Abbas tarafından telif edilmiş olup manzum bir biçimde yazılmıştır. İçerik olarak miras konusunu ele alan eserde, yoğun bir şekilde Arapça ve Farsça sözcük bulunmaktadır. Bu nedenle bir Arapça isim ve bir Türkçe fiilin bir araya gelerek oluşturduğu birleşik fiillere sıkça rastlanmıştır. Çalışma oluşturulurken Eyüp Sertaç Ayaz’ın Manzūme-i FerāǾiz adlı eseri esas alınmıştır. Çalışmada eser içerisinde bulunan fiiller, tarama yöntemiyle tespit edilmiş ve sayısal olarak değerlendirilmiştir. Belirlenen birleşik fiiller yapılarına göre tasnif edilmiş ve metin numaraları ile verilmiştir. Ayrıca eserde yer alan fiillerin dizilim olarak farklı kullanımları olduğu ortaya konmuştur. Ulaşılan veriler neticesinde eser içerisinde yer alan fiillerin sayısal verileri ve kullanım sıklıkları verilmiş ve bunun sonucunda belli çıkarımlara ulaşmak amaçlanmıştır.
Manzūme-i FerāǾiz》是一部混合语言作品,同时保留了东土耳其语和西土耳其语的语言特点。该作品由穆罕默德-本-阿巴斯(Muhammad bin Abbas)编纂,以诗歌形式写成。该作品在内容上涉及继承问题,包含大量阿拉伯语和波斯语词汇。因此,经常会遇到由阿拉伯语名词和土耳其语动词组合而成的复合动词。本研究以 Eyüp Sertaç Ayaz 的《Manzūme-i FerāǾiz》为基础。在研究中,采用扫描法对作品中的动词进行了识别和数字评估。复合动词根据其结构进行了分类,并给出了文本编号。此外,研究还发现作品中的动词在语序方面有不同的用法。根据所获得的数据,给出了作品中动词的数字数据和使用频率,从而得出了一些结论。
{"title":"“Manzūme-i Ferâǿiz” de Geçen Birleşik Fiillerin Yapı Analizi","authors":"Osman Türk, Fatma Koç","doi":"10.54600/igdirsosbilder.1073674","DOIUrl":"https://doi.org/10.54600/igdirsosbilder.1073674","url":null,"abstract":"Manzūme-i FerāǾiz, hem Doğu Türkçesinin hem de Batı Türkçesinin dil özelliklerini bir arada muhafaza eden karışık dilli eserlerden biridir. Eser, Muhammed bin Abbas tarafından telif edilmiş olup manzum bir biçimde yazılmıştır. İçerik olarak miras konusunu ele alan eserde, yoğun bir şekilde Arapça ve Farsça sözcük bulunmaktadır. Bu nedenle bir Arapça isim ve bir Türkçe fiilin bir araya gelerek oluşturduğu birleşik fiillere sıkça rastlanmıştır. Çalışma oluşturulurken Eyüp Sertaç Ayaz’ın Manzūme-i FerāǾiz adlı eseri esas alınmıştır. Çalışmada eser içerisinde bulunan fiiller, tarama yöntemiyle tespit edilmiş ve sayısal olarak değerlendirilmiştir. Belirlenen birleşik fiiller yapılarına göre tasnif edilmiş ve metin numaraları ile verilmiştir. Ayrıca eserde yer alan fiillerin dizilim olarak farklı kullanımları olduğu ortaya konmuştur. Ulaşılan veriler neticesinde eser içerisinde yer alan fiillerin sayısal verileri ve kullanım sıklıkları verilmiş ve bunun sonucunda belli çıkarımlara ulaşmak amaçlanmıştır.","PeriodicalId":342703,"journal":{"name":"Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126893093","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-23DOI: 10.54600/igdirsosbilder.1132461
M. Özaydin
El yazması eserler, maddî ve manevî açıdan paha biçilmez eserler olma özelliğine sahiptirler. Bu kıymetli eserler, geçmişimizin düşünce, kültür ve bilgi birikiminin sonraki nesillere aktarılmasında en etkili rolü üstlenmişlerdir Bu kültürel miras ve birikim, orijinal düşüncelerin oluşmasında ve yeni hedeflerin belirlenmesinde, ciddi bir misyon üstlenmişlerdir. Bu çerçeveden bakıldığında el yazması eserlerin tahkiklerinin gerçekleştirilerek okuyucuların ve meraklılarının istifadesine sunulması hususunda birçok değerli şahsiyet, gerek kaleme aldıkları eserlerle, gerek çevrelerinden toplayarak temin ettikleri eserlerle bu işe öncülük etmiş, büyük katkılar sunmuşlar, deyim yerindeyse ömürlerini bu işe vakfetmişlerdir. Aktepe hazretleri de öğrenim hayatı boyunca, babasından ve atalarından devralmış olduğu büyük kütüphanesini; İslami bilimlerden; Hadis, Fıkıh, Tefsir, Siyer, Arapça, Tasavvuf ve Kelam ile, pozitif bilimlerden; Mantık, Astronomi, Matematik ve Tarih ile, bâtın biliminden olan Tasavvuf felsefesi üzerine oluşan eserlerle zenginleştirmiş ve sayıları binlerle ifade edilen büyük bir kütüphaneyi sonraki nesillere miras bırakmıştır.Diyarbakır Ziya Gökalp yazma eserler kütüphanesinde, Aktepe’nin şahsî kütüphanesinde yer alan yazma eserler için özel bir bölüm oluşturulmuştur.
{"title":"Diyarbakır Ziya Gökalp Yazma Eserler Kütüphanesinde yer alan Aktepe Kitaplığına ait Yazma Eserler","authors":"M. Özaydin","doi":"10.54600/igdirsosbilder.1132461","DOIUrl":"https://doi.org/10.54600/igdirsosbilder.1132461","url":null,"abstract":"El yazması eserler, maddî ve manevî açıdan paha biçilmez eserler olma özelliğine sahiptirler. Bu kıymetli eserler, geçmişimizin düşünce, kültür ve bilgi birikiminin sonraki nesillere aktarılmasında en etkili rolü üstlenmişlerdir Bu kültürel miras ve birikim, orijinal düşüncelerin oluşmasında ve yeni hedeflerin belirlenmesinde, ciddi bir misyon üstlenmişlerdir. Bu çerçeveden bakıldığında el yazması eserlerin tahkiklerinin gerçekleştirilerek okuyucuların ve meraklılarının istifadesine sunulması hususunda birçok değerli şahsiyet, gerek kaleme aldıkları eserlerle, gerek çevrelerinden toplayarak temin ettikleri eserlerle bu işe öncülük etmiş, büyük katkılar sunmuşlar, deyim yerindeyse ömürlerini bu işe vakfetmişlerdir. \u0000Aktepe hazretleri de öğrenim hayatı boyunca, babasından ve atalarından devralmış olduğu büyük kütüphanesini; İslami bilimlerden; Hadis, Fıkıh, Tefsir, Siyer, Arapça, Tasavvuf ve Kelam ile, pozitif bilimlerden; Mantık, Astronomi, Matematik ve Tarih ile, bâtın biliminden olan Tasavvuf felsefesi üzerine oluşan eserlerle zenginleştirmiş ve sayıları binlerle ifade edilen büyük bir kütüphaneyi sonraki nesillere miras bırakmıştır.Diyarbakır Ziya Gökalp yazma eserler kütüphanesinde, Aktepe’nin şahsî kütüphanesinde yer alan yazma eserler için özel bir bölüm oluşturulmuştur.","PeriodicalId":342703,"journal":{"name":"Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"18 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133062165","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-23DOI: 10.54600/igdirsosbilder.1130687
Hakan Şahi̇n, Mervenur Görünmez
Bu araştırma 2020 yılında Annelerin kaygı düzeyleriyle çocukların kaygı düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayan betimsel bir çalışmadır. Çalışmanın evrenini İstanbul’da yaşayan anneler ve okul öncesi eğitim gören çocuklar oluşturmaktadır. Çalışma grubunu kolayda ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle seçilen 137 çocuk ve anneleri oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplamak için araştırmacı tarafından geliştirilen “Aile Bilgi formu”; annelerin kaygı düzeylerini ölçmek için Spielberger’in tarafından geliştirilen, Öner ve Le Compte (1976) tarafından Türkçeye uyarlanan “Durumluk-Sürekli Kaygı Ölçeği”; çocukların kaygı düzeylerini ölçmek için ise Spencer ve ark., (2001) tarafından geliştirilen, Şahin (2000) tarafından Türkçeye uyarlanan “Okul Öncesi Çocuklarda Kaygı (Kaygı) Ölçeği (Ebeveyn Formu)” kullanılmıştır. Verilerin normal dağılım göstermesi nedeniyle çalışmada ortalama puanlarının kişisel bilgilerle arasındaki farklılıkları test etmek adına independent t-testi ve ikiden fazla değişkenleri test etmek için ise One-Way Anova analizi uygulanmıştır. Testlerde anlamlılık derecesi 0,05 olarak dikkate alınmıştır. Elde edilen veriler sonucunda annelerin kaygı düzeyleri ile çocukları kaygı düzeyleri arasında pozitif ilişki çıkmıştır. Yani annelerde artış gösteren kaygı düzeyi, çocuğun da kaygısının artış göstermesine sebep olmaktadır. Anne yaşının çocuğun kaygı düzeyine de etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Erken yaştaki annelerin çocuklarındaki genel kaygı ve ayrılık Kaygısı puan ortalamaları daha yüksektir.
{"title":"Investigation Of The Relationship Between Maternal Anxiety Level And Child Anxiety Level","authors":"Hakan Şahi̇n, Mervenur Görünmez","doi":"10.54600/igdirsosbilder.1130687","DOIUrl":"https://doi.org/10.54600/igdirsosbilder.1130687","url":null,"abstract":"Bu araştırma 2020 yılında Annelerin kaygı düzeyleriyle çocukların kaygı düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlayan betimsel bir çalışmadır. Çalışmanın evrenini İstanbul’da yaşayan anneler ve okul öncesi eğitim gören çocuklar oluşturmaktadır. Çalışma grubunu kolayda ulaşılabilir örnekleme yöntemiyle seçilen 137 çocuk ve anneleri oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplamak için araştırmacı tarafından geliştirilen “Aile Bilgi formu”; annelerin kaygı düzeylerini ölçmek için Spielberger’in tarafından geliştirilen, Öner ve Le Compte (1976) tarafından Türkçeye uyarlanan “Durumluk-Sürekli Kaygı Ölçeği”; çocukların kaygı düzeylerini ölçmek için ise Spencer ve ark., (2001) tarafından geliştirilen, Şahin (2000) tarafından Türkçeye uyarlanan “Okul Öncesi Çocuklarda Kaygı (Kaygı) Ölçeği (Ebeveyn Formu)” kullanılmıştır. Verilerin normal dağılım göstermesi nedeniyle çalışmada ortalama puanlarının kişisel bilgilerle arasındaki farklılıkları test etmek adına independent t-testi ve ikiden fazla değişkenleri test etmek için ise One-Way Anova analizi uygulanmıştır. Testlerde anlamlılık derecesi 0,05 olarak dikkate alınmıştır. \u0000Elde edilen veriler sonucunda annelerin kaygı düzeyleri ile çocukları kaygı düzeyleri arasında pozitif ilişki çıkmıştır. Yani annelerde artış gösteren kaygı düzeyi, çocuğun da kaygısının artış göstermesine sebep olmaktadır. Anne yaşının çocuğun kaygı düzeyine de etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Erken yaştaki annelerin çocuklarındaki genel kaygı ve ayrılık Kaygısı puan ortalamaları daha yüksektir.","PeriodicalId":342703,"journal":{"name":"Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"46 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133912513","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}