Şiir hem dünya edebiyatında hem de Arap edebiyatında hisleri harekete geçiren, haz veren bir tür olarak görülür. Bu sebeple Arap toplumunda da gerek Cahiliye döneminde gerek modern dönemde şairlere ve onların şiirlerine özel ilgi gösterilmiştir. Makalenin konusunu oluşturan Dīvānu’l-Eṭfāl/Çocukların Dīvānı isimli şiir koleksiyonunun yazarı olan Aḥmed Şevḳī (1870-1932) de modern dönemin ilgi odağı olan şairlerindendir. Çağdaş Arap edebiyatında sanat yeteneği ve şiirlerinin edebî gücü ile önemli bir yer tutan Aḥmed Şevḳī, Arap edebiyatı için önemli bir şahıstır ve onun üzerine pek çok çalışma yapılmıştır. Her bir çalışma şairi daha iyi tanımaya yardımcı olmaktadır. Bu makalenin amacı, Arap çocuk edebiyatında da öncülerden sayılan Aḥmed Şevḳī’nin çocukları konu edinen Dīvānu’l-Eṭfāl’ini Türkçeye kazandırmak, dil ve üslubunu, biçimsel özelliklerini ve muhtevasını analiz etmektir. Dīvānu’l-Eṭfāl şairin en meşhur eseri olan ve şiirlerinin bulunduğu eş-Şevḳiyyāt adlı divanının içinde bulunmaktadır. Şairin bu meşhur divanında çeşitli konularda yazdığı kasideleri bulunmaktadır. Çalışmaya konu olan bu şiir koleksiyonunun muhtevasını adından da anlaşılacağı üzere çocuk şiirleri oluşturmaktadır. Çalışmada betimleme, tasnif ve örnekleme yöntemleri kullanılmıştır.
诗人在世界文学和阿拉伯文学中都被视为一种提供者。因此,阿拉伯社区对现代诗人和诗人特别感兴趣,这在魔法时期是必要的。《Dīvānu-Eṭfāl/儿童节诗人集》的作者AḥmedŞevăī(1870–1932)是现代最有趣的诗人之一。AḥmedŞevăhăj是阿拉伯字母表中一位重要的音乐技巧和诗歌,是阿拉伯文学的一个重要人物,并为之工作了多年。每一首作品诗都有助于更好地识别。本文旨在分析前阿拉伯语和阿拉伯语儿童文学教育家AḥmedŞevăī的素质和特点。在Dívanau的诗中,Ethfal是历史上最著名的诗人作品,在Jowberry的广阔大厅里被发现。Şairin bu meşhur divanındaçeşitli konularda yazdığıkasideleri bulunmaktadır。这首诗的工作是创作儿童诗歌,这将通过诗集的名称来理解。工作中使用的设计、设计和建模方法。
{"title":"Aḥmed Şevḳī’nin Dīvānu’l-Eṭfāl’inin Dil ve Tema Yönünden Tahlili","authors":"Emine Merve Ayteki̇n","doi":"10.33227/auifd.1107866","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1107866","url":null,"abstract":"Şiir hem dünya edebiyatında hem de Arap edebiyatında hisleri harekete geçiren, haz veren bir tür olarak görülür. Bu sebeple Arap toplumunda da gerek Cahiliye döneminde gerek modern dönemde şairlere ve onların şiirlerine özel ilgi gösterilmiştir. Makalenin konusunu oluşturan Dīvānu’l-Eṭfāl/Çocukların Dīvānı isimli şiir koleksiyonunun yazarı olan Aḥmed Şevḳī (1870-1932) de modern dönemin ilgi odağı olan şairlerindendir. Çağdaş Arap edebiyatında sanat yeteneği ve şiirlerinin edebî gücü ile önemli bir yer tutan Aḥmed Şevḳī, Arap edebiyatı için önemli bir şahıstır ve onun üzerine pek çok çalışma yapılmıştır. Her bir çalışma şairi daha iyi tanımaya yardımcı olmaktadır. Bu makalenin amacı, Arap çocuk edebiyatında da öncülerden sayılan Aḥmed Şevḳī’nin çocukları konu edinen Dīvānu’l-Eṭfāl’ini Türkçeye kazandırmak, dil ve üslubunu, biçimsel özelliklerini ve muhtevasını analiz etmektir. Dīvānu’l-Eṭfāl şairin en meşhur eseri olan ve şiirlerinin bulunduğu eş-Şevḳiyyāt adlı divanının içinde bulunmaktadır. Şairin bu meşhur divanında çeşitli konularda yazdığı kasideleri bulunmaktadır. Çalışmaya konu olan bu şiir koleksiyonunun muhtevasını adından da anlaşılacağı üzere çocuk şiirleri oluşturmaktadır. Çalışmada betimleme, tasnif ve örnekleme yöntemleri kullanılmıştır.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569681","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İbn Meymūn, Fransa’nın Montpellier şehrinden kendisine gönderilen bir dizi soruya cevap olarak astroloji konusundaki görüşlerini kaleme aldığı bir mektup yazmıştır. İbn Meymūn, bu mektubunda astrolojinin boş ve yalanlardan ibaret bir meşgale olduğunu ve ondan kesinlikle uzak durulması gerektiğini belirtmektedir. Ona göre astroloji, insanları putperestliğe götüren tehlikeli bir uğraştır. İbn Meymūn, gök cisimlerine kudret atfetmenin Tanrı düşüncesine zarar vereceğini vurgulamaktadır. O, benzer şekilde bu düşüncenin özgür irade fikrine aykırı olduğunu belirtmektedir. İbn Meymūn’a göre astroloji, Yahudi inancına aykırı bir çaba olup astrolojiyle meşgul olmak ve ona göre planlar yapmak bir sapkınlıktır. Bu çalışmada İbn Meymūn’un astroloji mektubuna dair kısa bilgilendirme yapılarak mektubun Türkçe tercümesi sunulacaktır. Böylelikle Orta Çağ’da farklı din mensupları arasında hararetli tartışmalara sebep olan astroloji konusu, Orta Çağ’ın en büyük Yahudi alimi İbn Meymūn’un kendi metninden takip edilebilecektir.
伊本·梅蒙写了一封信,说法国收到了蒙彼利埃对占星术的一系列问题。在这封信中,伊本·梅蒙指出占星术是一场空洞而虚假的争论,它绝对应该远离它。根据占星术,把人带到尘埃中是一种危险的努力。伊本·迈蒙即将向天空开枪,摧毁上帝的思想。O、 benzerşekilde bu düşünceninözgür irade fikrine aykırıolduğunu belirtemektedir。根据伊本·梅姆恩的说法,占星术是不服从占星术和为犹太人制定计划的行为。在这项研究中,伊本·梅蒙占星术信件的翻译将提交给土耳其。因此,在中国中部引起不同宗教神话之间令人不安的争论的占星术之后,最大的犹太科学家伊本·迈蒙将发表自己的文章。
{"title":"İbn Meymūn’un Astroloji Mektubu","authors":"Yasin Meral","doi":"10.33227/auifd.1166912","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1166912","url":null,"abstract":"İbn Meymūn, Fransa’nın Montpellier şehrinden kendisine gönderilen bir dizi soruya cevap olarak astroloji konusundaki görüşlerini kaleme aldığı bir mektup yazmıştır. İbn Meymūn, bu mektubunda astrolojinin boş ve yalanlardan ibaret bir meşgale olduğunu ve ondan kesinlikle uzak durulması gerektiğini belirtmektedir. Ona göre astroloji, insanları putperestliğe götüren tehlikeli bir uğraştır. İbn Meymūn, gök cisimlerine kudret atfetmenin Tanrı düşüncesine zarar vereceğini vurgulamaktadır. O, benzer şekilde bu düşüncenin özgür irade fikrine aykırı olduğunu belirtmektedir. İbn Meymūn’a göre astroloji, Yahudi inancına aykırı bir çaba olup astrolojiyle meşgul olmak ve ona göre planlar yapmak bir sapkınlıktır. Bu çalışmada İbn Meymūn’un astroloji mektubuna dair kısa bilgilendirme yapılarak mektubun Türkçe tercümesi sunulacaktır. Böylelikle Orta Çağ’da farklı din mensupları arasında hararetli tartışmalara sebep olan astroloji konusu, Orta Çağ’ın en büyük Yahudi alimi İbn Meymūn’un kendi metninden takip edilebilecektir.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569770","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Araştırmamız büyük olaylar ve tarihsel figürler arasındaki ilişkiyi konu edinmektedir. Büyük olaylar; tarihte önemli kırılmalara yol açan krizler, çöküşler, zaferler gibi hadiselerdir. Bunlar büyük tarihsel değişimlerin başlangıcı ya da sonudurlar. Dolayısıyla tarihsel ilginin yoğunlaştığı ve kendisiyle beraber bir dizi olay, mekan ve kişinin de içinde olduğu okumalara tabi tutulurlar. Çalışmamızda bu durum, astronomiden ödünç aldığımız kütleçekimsel merceklenme kavramıyla açıklanmıştır. Kütleçekimsel merceklenme, evrendeki büyük kütleli cisimlerin çevrelerinde bulunan cisimlerin görünümüne etkilerini ifade etmektedir. Tarihte de büyük olaylar benzer bir etkiye sahiptiler ve çevrelerindeki kişilerin, olayların veya mekanların olduklarından daha büyük/önemli ya da küçük/önemsiz görünmelerine yol açarlar. İlk dönem İslam Tarihi açısından ʿAbbāsī hilafetinin siyasi çöküşü bu etkinin somut bir örneğidir. Klasik ve modern tarihçilerden kimilerinin ifadeleri ile bu çöküş neredeyse yeryüzünde düzenin değişmesine yol açan bir olaydır. ʿAbbāsī devletinin hızla istikrarsızlaştığı, toprakların ve gelirlerin kaybedildiği, devletin hızla küçüldüğü bu “çöküş” döneminde iki vezir ön plana çıkmaktadır. Vezirliği adeta “nöbetleşe” yapan bu iki isim; Ebū’l-Ḥasen ʿAlī b. Muḥammed b. Mūsā b. el-Ḥasen b. el-Furāt el-ʿAḳūlī (ö. 312/924) ve Ebū’l-Ḥasen ʿAlī b. ʿĪsā b. Dāvūd el-Cerrāḥ (ö. 334/946) idi. Klasik ve modern tarih metinlerinin birçoğu incelendiğinde, İbnu’l-Furāt ve ʿAlī b. ʿĪsā’nın, ʿAbbāsīlerin siyasi çöküşünün kütleçekimsel merceklenmesine maruz kaldıkları görülmektedir. Çünkü iki vezire dair anlatımlar ʿAbbāsīlerin çöküşüne nelerin ya da bu isimlerden hangisinin sebep olduğu sorusuna cevap arar nitelikte kaleme alınmış gibidir. Böyle bir anlatımın en belirgin örnekleri, iki vezirin ṭabaḳāt kitapları ve genel tarihlerdeki biyografik kayıtları/hal tercümeleridir. Ancak hal tercümelerinin kaydedildiği bu eserlerden daha erken zamanlarda -iki vezirin yaşadığı zaman dilimine daha yakın dönemde- yazılmış kimi metinler bu görüntüyü bozmaktadır. Hal tercümeleri ve bahsi geçen daha erken kaleme alınmış eserlerdeki anlatımlar karşılaştırıldığında iki vezirin, ʿAbbāsīlerin çöküşü sorusunun ötesine taşındığı ve daha derin bir siyaset kültürü tartışmasının konusu haline geldikleri görülmektedir.
{"title":"Salih Vezir Büyük Vezir’e Karşı: Farklı Tarihsel Anlatılarda ʿAlī b. ʿĪsā ve İbnu’l-Furāt’ın Profillerinin Değişimi","authors":"Abdülvahid Yakub Si̇pahi̇oğlu","doi":"10.33227/auifd.1138968","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1138968","url":null,"abstract":"Araştırmamız büyük olaylar ve tarihsel figürler arasındaki ilişkiyi konu edinmektedir. Büyük olaylar; tarihte önemli kırılmalara yol açan krizler, çöküşler, zaferler gibi hadiselerdir. Bunlar büyük tarihsel değişimlerin başlangıcı ya da sonudurlar. Dolayısıyla tarihsel ilginin yoğunlaştığı ve kendisiyle beraber bir dizi olay, mekan ve kişinin de içinde olduğu okumalara tabi tutulurlar. Çalışmamızda bu durum, astronomiden ödünç aldığımız kütleçekimsel merceklenme kavramıyla açıklanmıştır. Kütleçekimsel merceklenme, evrendeki büyük kütleli cisimlerin çevrelerinde bulunan cisimlerin görünümüne etkilerini ifade etmektedir. Tarihte de büyük olaylar benzer bir etkiye sahiptiler ve çevrelerindeki kişilerin, olayların veya mekanların olduklarından daha büyük/önemli ya da küçük/önemsiz görünmelerine yol açarlar. İlk dönem İslam Tarihi açısından ʿAbbāsī hilafetinin siyasi çöküşü bu etkinin somut bir örneğidir. Klasik ve modern tarihçilerden kimilerinin ifadeleri ile bu çöküş neredeyse yeryüzünde düzenin değişmesine yol açan bir olaydır. ʿAbbāsī devletinin hızla istikrarsızlaştığı, toprakların ve gelirlerin kaybedildiği, devletin hızla küçüldüğü bu “çöküş” döneminde iki vezir ön plana çıkmaktadır. Vezirliği adeta “nöbetleşe” yapan bu iki isim; Ebū’l-Ḥasen ʿAlī b. Muḥammed b. Mūsā b. el-Ḥasen b. el-Furāt el-ʿAḳūlī (ö. 312/924) ve Ebū’l-Ḥasen ʿAlī b. ʿĪsā b. Dāvūd el-Cerrāḥ (ö. 334/946) idi. Klasik ve modern tarih metinlerinin birçoğu incelendiğinde, İbnu’l-Furāt ve ʿAlī b. ʿĪsā’nın, ʿAbbāsīlerin siyasi çöküşünün kütleçekimsel merceklenmesine maruz kaldıkları görülmektedir. Çünkü iki vezire dair anlatımlar ʿAbbāsīlerin çöküşüne nelerin ya da bu isimlerden hangisinin sebep olduğu sorusuna cevap arar nitelikte kaleme alınmış gibidir. Böyle bir anlatımın en belirgin örnekleri, iki vezirin ṭabaḳāt kitapları ve genel tarihlerdeki biyografik kayıtları/hal tercümeleridir. Ancak hal tercümelerinin kaydedildiği bu eserlerden daha erken zamanlarda -iki vezirin yaşadığı zaman dilimine daha yakın dönemde- yazılmış kimi metinler bu görüntüyü bozmaktadır. Hal tercümeleri ve bahsi geçen daha erken kaleme alınmış eserlerdeki anlatımlar karşılaştırıldığında iki vezirin, ʿAbbāsīlerin çöküşü sorusunun ötesine taşındığı ve daha derin bir siyaset kültürü tartışmasının konusu haline geldikleri görülmektedir.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"48167109","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türk ve İslam sanatında ne zaman kullanılmaya başlandığı tam olarak bilinmeyen kandil motifi, temelde ışık/nur anlamına gelmektedir. İşlendiği yapı ya da yüzeye göre anlamı değişen bu motif tanrısal bir simge, doğum-ölüm, Allah’ın nuru, peygamberler, cennet, evren ve ibadet gibi geniş bir anlam yelpazesine sahiptir. Çoğunlukla halk kültürü içinde itibar gören motif cami, türbe, tekke gibi dinî yapılarda; konak, konut gibi sivil yapılarda ayrıca mezar taşlarında uygulanmıştır. Genellikle dini ve sivil mimari yapıların duvarlarında, sıva üzerine kalemişi olarak yapılan motif; ahşap, çini, seramik, mermer, taş, maden, cam ve dokuma gibi farklı yüzeyler üzerine de uygulanmıştır. Kandil motifinin kullanıldığı yerlerden biri de Uşak Boduroğlu Camii’dir. Kubbe üzerinde yer alan kandil motifi, bu haliyle Uşak’taki camilerde kullanılan tek örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada Uşak Boduroğlu Camii kubbesinde yer alan kandil motifi, Anadolu’daki benzer örneklerle kıyaslanarak Türk sanatında kandil motifinin kullanılma sebepleri ve üzerinde bulunduğu yüzeyle olan ikonografik ilişkisi açısından tartışılmaktadır.
在土耳其和伊斯兰艺术中,确切的未知光动机意味着光/光。这是上帝的标志,是生与死,是上帝之光,是先知,是天堂,是宇宙,是对上帝的崇拜。大多数人的文化在主题、类型、技术等方面都是宗教性的。圆锥也适用于民用结构,如住房。主要在宗教和民间建筑师的墙上,图案是由液体残留物制成的;在不同的脸上,比如羊毛,下巴,seramic,子弹,石头,金属,玻璃和触摸。使用坎迪尔主题的地方之一是Uşak Boduroğlu Camii。Kubbeüzerinde yer alan kandil motifi,bu haliyle Uşak'taki camilerde kullanılan tekörnek olaak karşımızaçıkmaktadır。在本研究中,将位于Uşak Boduroğlu的Camii立方体中的蜡烛引擎与阿纳多卢的类似例子进行了比较,因为蜡烛引擎在土耳其艺术中的使用以及它所处表面的图标关系。
{"title":"Uşak Boduroğlu Camii Özelinde Kandil Motifi ve İkonografisi","authors":"Türkân Acar","doi":"10.33227/auifd.988868","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.988868","url":null,"abstract":"Türk ve İslam sanatında ne zaman kullanılmaya başlandığı tam olarak bilinmeyen kandil motifi, temelde ışık/nur anlamına gelmektedir. İşlendiği yapı ya da yüzeye göre anlamı değişen bu motif tanrısal bir simge, doğum-ölüm, Allah’ın nuru, peygamberler, cennet, evren ve ibadet gibi geniş bir anlam yelpazesine sahiptir. Çoğunlukla halk kültürü içinde itibar gören motif cami, türbe, tekke gibi dinî yapılarda; konak, konut gibi sivil yapılarda ayrıca mezar taşlarında uygulanmıştır. Genellikle dini ve sivil mimari yapıların duvarlarında, sıva üzerine kalemişi olarak yapılan motif; ahşap, çini, seramik, mermer, taş, maden, cam ve dokuma gibi farklı yüzeyler üzerine de uygulanmıştır. Kandil motifinin kullanıldığı yerlerden biri de Uşak Boduroğlu Camii’dir. Kubbe üzerinde yer alan kandil motifi, bu haliyle Uşak’taki camilerde kullanılan tek örnek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada Uşak Boduroğlu Camii kubbesinde yer alan kandil motifi, Anadolu’daki benzer örneklerle kıyaslanarak Türk sanatında kandil motifinin kullanılma sebepleri ve üzerinde bulunduğu yüzeyle olan ikonografik ilişkisi açısından tartışılmaktadır.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47723985","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu araştırma, geride bıraktığı 73 yıllık tecrübesiyle Türkiye’de ilahiyat alanının öncüsü Ankara İlahiyat’ın iç paydaşlarını oluşturan akademik ve idari personeli ile öğrencileri tarafından nasıl algılandığını metaforlar yoluyla tespit etmeye çalışmaktadır. Araştırmada, nitel araştırma desenlerinden “fenomenoloji” kullanılmıştır. Katılımcılar 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin 3. ve 4. sınıf öğrencileri ile fakültede görev yapan akademik ve idari personelden oluşmaktadır. Ölçüt (kriter) örnekleme ile belirlenen katılımcılara Nisan-Haziran 2022 tarihleri arasında uygulanmak üzere “Ankara İlahiyat… gibidir, çünkü...” cümlesini doldurmaları istenen bir araştırma formu gönderilmiştir. 259 katılımcının 145 kategoride üretmiş olduğu metaforlar “Köklü Tarihi, Akademik Bakış Açısı, Kendine Özgü Tarzı, Samimi Ortamı, İşlevselliği, İmajı ve Emek İsteyen Süreci” şeklinde toplam 7 tema altında sunulmuştur. En çok tekrarlanan on bir metafor çınar (f18), aile (f13), güneş (f13), yuva (f11), ev (f10), gökkuşağı (f7), ağaç/orman (f7), ana/anne (f5), deniz (f5), kitap (5) ve toprak (f5) metaforlarıdır. Araştırma bulgularına göre akademik personel çoğunlukla fakültenin köklü tarihi ve akademik bakış açısını; idari personel ise samimi ve huzurlu çalışma ortamını vurgulamıştır. Öğrencilerin ürettiği metaforlar ise temalar arasında görece dengeli şekilde dağılmaktadır. Katılımcılar dışarıdan farklı görülen ve kimi çevreler tarafından eleştirilen fakültenin, içeriden tanındığında vazgeçilemeyen yönünü, yol gösteren ve dönüştüren etki gücünü, farklılıklara hoşgörülü demokratik ortamını ve zorlu ancak zevkli eğitim/öğretim sürecini de ön plana çıkarmışlardır. Ayrıca literatürde fakülte ve üniversite kavramları için sıkça kullanılan hapishane metaforunun araştırmada hiç kullanılmamış olması ve olumsuz olarak nitelenen sadece bir metaforun bulunması, “Ankara İlahiyat” nitelemesinin mensuplarınca olumlu bir şekilde algılandığını göstermektedir. Bu durum, kurum kültürünün oluşturulması, kuruma yeni katılanlara ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla, kurumların olumlu özelliklerini ön plana çıkaran nitelemelerin oldukça faydalı olabileceğinin bir kanıtı olarak yorumlanabilir.
本研究试图认同学术和行政人员的隐喻,这些隐喻创造了土耳其安卡拉神区的内部,这是土耳其73年来留下的经验。Araştırmada,nitel Araştşrma desenlerinden“fenomenoloji”kullanılmış。伊利诺伊州安卡拉大学2021-2022教育三年级的参与者。和4。来自大学的学术和行政人员。2022年4月至6月,具有一定规模(标准)样本的参与者将作为探索性表格发送,以填写“安卡拉宗教…”。由145个类别的259名参与者制作的隐喻共分为7个主题,分别是“犯罪史、学院观众、自我风格、萨米环境、工作坊、移民和埃梅克司机”。重复次数最多的十个隐喻(f18)、家庭(f13)、太阳(f13。研究发现,学术人员大多是高校的根史和学术视角;行政人员已经确定了相同和和平的工作环境。学生们产生的隐喻在主题之间是平衡的。参与者还概述了指导和改变环境的能力、雄心勃勃的民主环境和愉快的教育/培训的艰难过程,以及教师受到环境观察和批评的方式。Ayrıca literaltürde fakülte veüniversite kavramlarıiçin sıkça kullanılan hapishane metaforunun araştırmada hiçkullanïlmamışolmasıve olumsuz olak nitelenen sadese bir metaforun bulunması,“安卡拉大学”。这可以被解释为证据,证明这些机构的积极特征对于创造一种文化、将其传递给新成员和后代是非常有用的。
{"title":"‘Ankara İlahiyat’a İlişkin Metaforik Algılar","authors":"Fatma Çapcıoğlu, İhsan Çapcioğlu","doi":"10.33227/auifd.1138356","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1138356","url":null,"abstract":"Bu araştırma, geride bıraktığı 73 yıllık tecrübesiyle Türkiye’de ilahiyat alanının öncüsü Ankara İlahiyat’ın iç paydaşlarını oluşturan akademik ve idari personeli ile öğrencileri tarafından nasıl algılandığını metaforlar yoluyla tespit etmeye çalışmaktadır. Araştırmada, nitel araştırma desenlerinden “fenomenoloji” kullanılmıştır. Katılımcılar 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin 3. ve 4. sınıf öğrencileri ile fakültede görev yapan akademik ve idari personelden oluşmaktadır. Ölçüt (kriter) örnekleme ile belirlenen katılımcılara Nisan-Haziran 2022 tarihleri arasında uygulanmak üzere “Ankara İlahiyat… gibidir, çünkü...” cümlesini doldurmaları istenen bir araştırma formu gönderilmiştir. 259 katılımcının 145 kategoride üretmiş olduğu metaforlar “Köklü Tarihi, Akademik Bakış Açısı, Kendine Özgü Tarzı, Samimi Ortamı, İşlevselliği, İmajı ve Emek İsteyen Süreci” şeklinde toplam 7 tema altında sunulmuştur. En çok tekrarlanan on bir metafor çınar (f18), aile (f13), güneş (f13), yuva (f11), ev (f10), gökkuşağı (f7), ağaç/orman (f7), ana/anne (f5), deniz (f5), kitap (5) ve toprak (f5) metaforlarıdır. Araştırma bulgularına göre akademik personel çoğunlukla fakültenin köklü tarihi ve akademik bakış açısını; idari personel ise samimi ve huzurlu çalışma ortamını vurgulamıştır. Öğrencilerin ürettiği metaforlar ise temalar arasında görece dengeli şekilde dağılmaktadır. Katılımcılar dışarıdan farklı görülen ve kimi çevreler tarafından eleştirilen fakültenin, içeriden tanındığında vazgeçilemeyen yönünü, yol gösteren ve dönüştüren etki gücünü, farklılıklara hoşgörülü demokratik ortamını ve zorlu ancak zevkli eğitim/öğretim sürecini de ön plana çıkarmışlardır. Ayrıca literatürde fakülte ve üniversite kavramları için sıkça kullanılan hapishane metaforunun araştırmada hiç kullanılmamış olması ve olumsuz olarak nitelenen sadece bir metaforun bulunması, “Ankara İlahiyat” nitelemesinin mensuplarınca olumlu bir şekilde algılandığını göstermektedir. Bu durum, kurum kültürünün oluşturulması, kuruma yeni katılanlara ve gelecek nesillere aktarılması amacıyla, kurumların olumlu özelliklerini ön plana çıkaran nitelemelerin oldukça faydalı olabileceğinin bir kanıtı olarak yorumlanabilir.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569694","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu makale, İzmirli İsmail Hakkı’nın (ö. 1946) Osmanlı Türkçesinde yazmış olduğu Taṣnīfu’l-ʿUlūm adlı risalesini inceleme konusu yaparak bilinen mevcut tek nüshadan hareketle risalenin yazım tarihi, aidiyeti, müstakil olup olmadığı ve içeriği hakkında bilgiler vermeyi amaçlamaktadır. Risalenin literatürdeki yerine işaret etmenin yanı sıra bütünlüğü sağlaması bakımından İzmirli’nin bilimler sistemine dair mülahazalarının yer aldığı Felsefe-Ḥikmet ve Fenn-i Menāhic gibi diğer çalışmalarına da kısaca değinildi. Daha sonra İzmirli’nin kendi çağında dolaşımda olan bilgiye ve bilim dallarına bakışı Taṣnīfu’l-ʿUlūm çerçevesinde ortaya konuldu. Risalede ele alınan konular ve temel problemler, İzmirli’nin içerisinde düşünce ürettiği felsefe-bilim dizgesi etrafında belirlenmeye çalışıldı. Böylelikle metnin bağlamı etrafında İzmirli’nin klasik ve modern bilim sınıflamalarına ilişkin yürüttüğü ontolojik/metafizik, epistemolojik ve metodolojik yaklaşımlar tartışıldı. Bilhassa modern dönem bilim sınıflamalarının kritik edildiği bu risalede, müellifin hangi kıstaslardan hareketle Batılı filozofların tasniflerini incelediği, makbul ve yetkin bir sınıflamanın hangi ölçütlere dayanarak tedvin edilmesi gerektiği hususuna belirginlik kazandırıldı. Bu noktadan hareketle İzmirli’nin mevcut bilim şemaları arasında hangi tasnif modelini benimsediği ortaya konuldu.
本文旨在提供关于被称为Taṣnīfu'l-ʿUlum的信息的日期、实用性、可用性和内容的信息,该信息于1946年之前在土耳其根据移民以实玛利法对该信息进行审查时编写。伊兹密尔科学体系的观察者没有在文献中进行标记,而是在其他研究中没有进行标记,如Phyllis Hickmet和Fenn-i Men a hic。后来,伊兹密尔在他那个时代以知识和科学的形式出现了。风险问题和主要问题是围绕他在伊兹密尔思考的哲学科学序列确定的。因此,围绕文本的链接,讨论了伊兹密尔与古典和现代科学课程相关的本体论/形而上学、认识论和方法论方法。Bilhasa modern dönem bilim sınıflamalarınşn kritik edildiği bu risalede,müellifin hangi kıstaslardan hareketle Batılıfilozofların tasniflerini incelediği,makbul ve yetkin bir sınıflamanın hangiölçütlere dayanarak tedvin edilmesi gerektiği husuuna beligilik kazandırıldı。在这一点上,伊兹密尔揭示了我在现有科学方案中的设计模式。
{"title":"Kadim ve Cedid Arasında İlimler: İzmirli İsmail Hakkı’nın Taṣnīfu’l-ʿUlūm Adlı Risalesi","authors":"Tahsin Demir","doi":"10.33227/auifd.1074908","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1074908","url":null,"abstract":"Bu makale, İzmirli İsmail Hakkı’nın (ö. 1946) Osmanlı Türkçesinde yazmış olduğu Taṣnīfu’l-ʿUlūm adlı risalesini inceleme konusu yaparak bilinen mevcut tek nüshadan hareketle risalenin yazım tarihi, aidiyeti, müstakil olup olmadığı ve içeriği hakkında bilgiler vermeyi amaçlamaktadır. Risalenin literatürdeki yerine işaret etmenin yanı sıra bütünlüğü sağlaması bakımından İzmirli’nin bilimler sistemine dair mülahazalarının yer aldığı Felsefe-Ḥikmet ve Fenn-i Menāhic gibi diğer çalışmalarına da kısaca değinildi. Daha sonra İzmirli’nin kendi çağında dolaşımda olan bilgiye ve bilim dallarına bakışı Taṣnīfu’l-ʿUlūm çerçevesinde ortaya konuldu. Risalede ele alınan konular ve temel problemler, İzmirli’nin içerisinde düşünce ürettiği felsefe-bilim dizgesi etrafında belirlenmeye çalışıldı. Böylelikle metnin bağlamı etrafında İzmirli’nin klasik ve modern bilim sınıflamalarına ilişkin yürüttüğü ontolojik/metafizik, epistemolojik ve metodolojik yaklaşımlar tartışıldı. Bilhassa modern dönem bilim sınıflamalarının kritik edildiği bu risalede, müellifin hangi kıstaslardan hareketle Batılı filozofların tasniflerini incelediği, makbul ve yetkin bir sınıflamanın hangi ölçütlere dayanarak tedvin edilmesi gerektiği hususuna belirginlik kazandırıldı. Bu noktadan hareketle İzmirli’nin mevcut bilim şemaları arasında hangi tasnif modelini benimsediği ortaya konuldu.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"47459123","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada Cahiliye döneminden risalete Sāsānīlerin Arap Yarımadası’ndaki dinî ve siyasi varlığı, Kur’an-ı Kerim’in bahse konu ettiği mecūs kavramının tarihsel arka planına temasla irdelenecektir. Bu çerçevede Cahiliye Arabı’nın İran/Pers kültür havzasıyla münasebetinin boyutu, mecūs kavramının odağa alınmasıyla tartışılacaktır. Bu kavramın oluşum sürecinde Ḥīre’nin ve Güney Arabistan’ın Arap-Pers etkileşimindeki kayda değer rolüne temas edilecektir. Özellikle Sāsānī hakimiyetinin Arap Yarımadası’na bakan yüzü olan Ḥīre’nin konumu, kültürel etkileşimin zemini olarak öne çıkmaktadır. Bu yolla Sāsānīlerin bu coğrafyadaki kadim tarihine ışık tutulurken mecūs ifadesiyle dinî bağlama işaret edilecektir. Böylelikle Kur’an’ın kullandığı mecūs kavramının Cahiliye Arabı’nın zihin dünyasında bir karşılığının olduğu ve dolayısıyla Sāsānīlerin dinî anlayışının Arap Yarımadası’nda bu kavram üzerinden varlık bulduğu ortaya çıkarılacaktır. Aynı zamanda risalet sürecinde Mecūsīlere ilişkin onların da Ehl-i kitap gibi kabul edilmeleri hususu, Cahiliye Arabı’nın anlam dünyasıyla arz ettiği paralellik açısından bahse konu edilecektir.
在这项研究中,萨亚尼人在阿拉伯语中的宗教和政治存在——卡希里时期的一半信息将针对Kur an Kerim所声称的机制的历史背景。在此框架内,将讨论伊朗/波斯文化库与阿拉伯卡希利共和国之间的距离,并在会议室中引入该机制的概念。在这一概念的过程中,将在爱尔兰和沙特阿拉伯的阿拉伯-波斯背景下联系价值记录。特别是,作为萨萨纳政府在阿拉伯世界的代言人,爱尔兰的地位正在导致文化互动的基础。这样,宗教联系将在撒哈拉地区妇女的历史中得到强调。因此,《古兰经》使用的地方的概念将表明,萨尼宗教在卡希里阿拉伯人的世界中得到了回报,它对宗教的理解将表明,其中一半的阿拉伯人拥有财富。Aynızamanda risalet sürecinde Mecūsīlere ilişkin on ların da Ehl-i kitap gibi kabul edilmeleri husuu,Cahiliye Arabı'nın anlam dünyasıyla arz ettiği parallelik açısından bahse konu edilecektir。
{"title":"Mecūs Kavramının Tarihsel Arka Planına Işık Tutmak: Cahiliye Döneminden Risalete Arap Yarımadası’nda Sāsānī Varlığı","authors":"Mehmet Alici","doi":"10.33227/auifd.1079961","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1079961","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Cahiliye döneminden risalete Sāsānīlerin Arap Yarımadası’ndaki dinî ve siyasi varlığı, Kur’an-ı Kerim’in bahse konu ettiği mecūs kavramının tarihsel arka planına temasla irdelenecektir. Bu çerçevede Cahiliye Arabı’nın İran/Pers kültür havzasıyla münasebetinin boyutu, mecūs kavramının odağa alınmasıyla tartışılacaktır. Bu kavramın oluşum sürecinde Ḥīre’nin ve Güney Arabistan’ın Arap-Pers etkileşimindeki kayda değer rolüne temas edilecektir. Özellikle Sāsānī hakimiyetinin Arap Yarımadası’na bakan yüzü olan Ḥīre’nin konumu, kültürel etkileşimin zemini olarak öne çıkmaktadır. Bu yolla Sāsānīlerin bu coğrafyadaki kadim tarihine ışık tutulurken mecūs ifadesiyle dinî bağlama işaret edilecektir. Böylelikle Kur’an’ın kullandığı mecūs kavramının Cahiliye Arabı’nın zihin dünyasında bir karşılığının olduğu ve dolayısıyla Sāsānīlerin dinî anlayışının Arap Yarımadası’nda bu kavram üzerinden varlık bulduğu ortaya çıkarılacaktır. Aynı zamanda risalet sürecinde Mecūsīlere ilişkin onların da Ehl-i kitap gibi kabul edilmeleri hususu, Cahiliye Arabı’nın anlam dünyasıyla arz ettiği paralellik açısından bahse konu edilecektir.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569556","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mers̱iye Arap şiirinin en eski temalarındandır. Cahiliye döneminden itibaren şairler sevdikleri, yakınlık duydukları ve kendileri nazarında değerli saydıkları varlıklara mers̱iyeler kaleme almıştır. Anne, baba, eş, çocuk, Müslüman asker ve komutanlar, valiler, halifeler hatta şehirler, hayvanlar ve bağ bahçe gibi mülkler bu cümledendir. Şairler mers̱iyelerini nazmederken bu varlıkları muhatap almıştır. Dolayısıyla adı geçen varlıklar mers̱iyenin konusunu teşkil etmiştir. Ancak kimi şairler öleceklerini anladıklarında kendilerine hitaben mers̱iye söylemiş, mers̱iyeye konu olan varlık bizzat şairin kendisi olmuştur. Özmersiye olarak da adlandırılabilecek olan bu türe örnek teşkil eden kasidelerden birisi de Mālik b. er-Rayb’ın (ö. 57/676) el-Ḳaṣīdetu’l-Yāʾiyyesi’dir. Bu makalede şairlerin kendileri hakkında söyledikleri mersiyeler Mālik b. er-Rayb’ın el-Ḳaṣīdetu’l-Yāʾiyyesi özelinde incelenmiştir. Bu bağlamda Cahiliye ve Ṣadru’l-İslam dönemlerinde, şairlerin kendileri için söyledikleri mers̱iyelere örnek olabilecek beyitler üzerinden bu meselenin mahiyeti anlaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonunda, el-Ḳaṣīdetu’l-Yāʾiyye’nin, muhtevası itibariyle klasik mers̱iye planından farklı olduğu görülmüştür. Ayrıca şairin, kināye, istiʿāre, iltifāt ve ṭıbāḳ gibi sanatlar sayesinde soyut kavramlara somutluk; cansız varlıklara canlılık kazandırarak anlatımın netliğini ve gerçeklik boyutunu artırdığı tespit edilmiştir.
Mers是阿拉伯诗歌中最古老的主题之一。自无知时代以来,诗人们夺走了他们对歌曲的热爱、他们的问候和他们宝贵的财产。这些是母亲、父亲、妻子、孩子、穆斯林士兵、统治者、各省、城市、动物和花园的戒律。这些诗歌在被大理石喂养时就照顾到了这些物质817。因此,所提到的物质被证明仅仅是817。Ancak kimişairlerölecekleini anladıklarında kendilerine hitaben mers̱iye söylemiş,mers̰iyeye konu olan varlık bizzatşairin kendisi olmuştur。最重要的例子之一是Malik b.er Rayb的(ö.57/676)el-č.7730;-aṣidetu'l-Yāiyyesi。在这篇文章中,Malik,b.er Rayb的el-č-7730和作者的l-J.A.对诗人进行了调查。在这方面,在Cahilia和Hadru'l-Islam时期,诗人们试图理解这种物质对大脑的好处,这可能是817的一个例子。在作品的结尾,El-77along 30;可以看出,El-Yáõye与817的经典mers不同。此外,诗歌、中文、国歌、歌词和烟草歌词人们已经认识到,生活是有利可图的,它增加了故事的清晰度和规模。
{"title":"Arap Şiirinde Şairin Kendisine Mers̠iye Söylemesi: Mālik b. er-Rayb’ın el-Ḳaṣīdetu’l-Yāʾiyye’si Örneği","authors":"Muhammed Ali Söylemez, Mücahit Küçüksarı","doi":"10.33227/auifd.1119109","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1119109","url":null,"abstract":"Mers̱iye Arap şiirinin en eski temalarındandır. Cahiliye döneminden itibaren şairler sevdikleri, yakınlık duydukları ve kendileri nazarında değerli saydıkları varlıklara mers̱iyeler kaleme almıştır. Anne, baba, eş, çocuk, Müslüman asker ve komutanlar, valiler, halifeler hatta şehirler, hayvanlar ve bağ bahçe gibi mülkler bu cümledendir. Şairler mers̱iyelerini nazmederken bu varlıkları muhatap almıştır. Dolayısıyla adı geçen varlıklar mers̱iyenin konusunu teşkil etmiştir. Ancak kimi şairler öleceklerini anladıklarında kendilerine hitaben mers̱iye söylemiş, mers̱iyeye konu olan varlık bizzat şairin kendisi olmuştur. Özmersiye olarak da adlandırılabilecek olan bu türe örnek teşkil eden kasidelerden birisi de Mālik b. er-Rayb’ın (ö. 57/676) el-Ḳaṣīdetu’l-Yāʾiyyesi’dir. Bu makalede şairlerin kendileri hakkında söyledikleri mersiyeler Mālik b. er-Rayb’ın el-Ḳaṣīdetu’l-Yāʾiyyesi özelinde incelenmiştir. Bu bağlamda Cahiliye ve Ṣadru’l-İslam dönemlerinde, şairlerin kendileri için söyledikleri mers̱iyelere örnek olabilecek beyitler üzerinden bu meselenin mahiyeti anlaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonunda, el-Ḳaṣīdetu’l-Yāʾiyye’nin, muhtevası itibariyle klasik mers̱iye planından farklı olduğu görülmüştür. Ayrıca şairin, kināye, istiʿāre, iltifāt ve ṭıbāḳ gibi sanatlar sayesinde soyut kavramlara somutluk; cansız varlıklara canlılık kazandırarak anlatımın netliğini ve gerçeklik boyutunu artırdığı tespit edilmiştir.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569688","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
John Duns Scotus’un ahlak felsefesi, Tanrı’nın irade ve kudretine ayırdığı geniş alan dolayısıyla, ilahi buyruk teorisinin klasik bir örneği olarak ele alınır. Ancak, bazı düşünürler, onun ahlak felsefesinin ya bir tutarsızlık içerdiğini ya da doğal yasanın da Scotus düşüncesinde önemli bir rol oynadığını gündeme getirmişlerdir. İlahi buyruk teorisi ile doğal yasa teorisinin birbiriyle çelişen ya da aynı anda savunulması mümkün olmayan öğeleri göz önüne alınınca, Scotus’un bir tutarsızlık içinde olduğundan şüphelenilebilir. Ancak Orta Çağ’ın önde gelen düşünürlerinden olan ve eserlerinde kullandığı ustaca akıl yürütmeler dolayısıyla Doctor Substilis (incelikli zeka sahibi) lakabıyla tanınmış bir düşünürün tüm felsefesini üzerine bina ettiği görüşleri konusunda çelişki içinde olduğunu söylemek hızlıca varılmış bir sonuç olabilir. Bu makale, Scotus’un doğal yasa ve ilahi buyruk teorisini bir tutarsızlığa mahal vermeden nasıl kullandığını ve iki teori arasındaki sözde gerilimi nasıl cevapladığını gösterebilmeyi amaç edinmekte; söz konusu iki teorinin aynı anda kullanılmasının, birbirlerinin eksik yönlerini ortadan kaldırabileceğini savunmaktadır.
由于上帝的意志和力量,约翰·邓斯·斯科特的道德哲学被视为神圣秩序理论的经典范例。然而,也有人认为,他的道德哲学要么是顽固的,要么是自然法则是斯科特思想的重要组成部分。一旦神圣秩序理论和自然法理论发生冲突,或者同时,人们怀疑Scotus处于有罪不罚的状态。然而,告诉一位熟悉中世纪概念并在工作中使用中世纪概念的Substilis医生,他与自己的所有哲学都存在冲突,可能会很快得出结论。本文旨在展示斯科特如何毫无抑制地使用自然法则和神圣秩序理论,以及这两种理论之间的词语如何回应张力;söz konusu iki teorinin aynıanda kullanılmasının,birbirlerinin eksik yönlerini ortadan kaldırabileceğini savunmatadır。
{"title":"Doğal Yasa ve İlahi Buyruk Teorisi Bir Arada Savunulabilir mi?: John Duns Scotus’un Ahlak Felsefesi","authors":"Nesim Aslantatar","doi":"10.33227/auifd.1077408","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1077408","url":null,"abstract":"John Duns Scotus’un ahlak felsefesi, Tanrı’nın irade ve kudretine ayırdığı geniş alan dolayısıyla, ilahi buyruk teorisinin klasik bir örneği olarak ele alınır. Ancak, bazı düşünürler, onun ahlak felsefesinin ya bir tutarsızlık içerdiğini ya da doğal yasanın da Scotus düşüncesinde önemli bir rol oynadığını gündeme getirmişlerdir. İlahi buyruk teorisi ile doğal yasa teorisinin birbiriyle çelişen ya da aynı anda savunulması mümkün olmayan öğeleri göz önüne alınınca, Scotus’un bir tutarsızlık içinde olduğundan şüphelenilebilir. Ancak Orta Çağ’ın önde gelen düşünürlerinden olan ve eserlerinde kullandığı ustaca akıl yürütmeler dolayısıyla Doctor Substilis (incelikli zeka sahibi) lakabıyla tanınmış bir düşünürün tüm felsefesini üzerine bina ettiği görüşleri konusunda çelişki içinde olduğunu söylemek hızlıca varılmış bir sonuç olabilir. Bu makale, Scotus’un doğal yasa ve ilahi buyruk teorisini bir tutarsızlığa mahal vermeden nasıl kullandığını ve iki teori arasındaki sözde gerilimi nasıl cevapladığını gösterebilmeyi amaç edinmekte; söz konusu iki teorinin aynı anda kullanılmasının, birbirlerinin eksik yönlerini ortadan kaldırabileceğini savunmaktadır.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":" ","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"49327650","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
19. yüzyıl Hint alt kıtasının önemli siyaset adamı ve düşünürlerinden biri olan Ṣiddīḳ Ḥasan Ḫān (1832-1890), yaşadığı dönemde İslam dünyasının içinde bulunduğu siyasi ve düşünsel kriz karşısında çeşitli çözüm teklifleri sunmuş şahsiyetlerden biridir. Bu minvalde o, bir çıkış yolu olarak gördüğü “öze dönüş”çü söylemin Hindistan coğrafyasında taşıyıcılığını üstlenmiş ve uyguladığı politikalarla bu düşüncenin kurumsallaşması için yoğun çaba harcamıştır. Bu çalışmada onun ortaya koyduğu çözüm yönteminin pratikteki karşılığı analiz edilmiş ve ayrıca mezhebî kimliğinin siyaset yapma biçimine ve siyasal biyografisine etkisi incelenmiştir. Bu çalışmada Ṣiddīḳ Ḥasan Ḫān’ın mezhebî kimliğiyle siyaset yapma biçimi arasında bazı çelişkiler tespit edilmiştir. Onun aktif siyaset içerisinde birtakım pragmatik tercihlerde bulunduğu ve zaman zaman mezhebî kimliğinden birtakım ödünler verdiği görülmüştür. Bununla birlikte onun kendini lokal bir gündemle sınırlandırmadığı ve İslam toplumlarının geneline yayılmış olan buhran ve sıkıntıları bir bütün olarak görmeye çalıştığı vurgulanmıştır. Bu doğrultuda onun belli bir yöntemde birleşme teklifini duyurmak amacıyla çeşitli İslam beldelerinde çalışmalar yürüttüğü görülmüştür. Ayrıca onun, bir çözüm modeli olarak gördüğü “öze dönüş” projesini, somut bir görünüme kavuşturmak için yönetimi altındaki Bopal’i bir prototip olarak tasarlamaya çalıştığı tespit edilmiştir.
{"title":"19. Yüzyıl Hindistanı’nda Selefi Düşüncenin İktidar Tecrübesi: Ṣiddīḳ Ḥasan Ḫān Özelinde Bir Tahlil","authors":"Halil Ocak","doi":"10.33227/auifd.1069507","DOIUrl":"https://doi.org/10.33227/auifd.1069507","url":null,"abstract":"19. yüzyıl Hint alt kıtasının önemli siyaset adamı ve düşünürlerinden biri olan Ṣiddīḳ Ḥasan Ḫān (1832-1890), yaşadığı dönemde İslam dünyasının içinde bulunduğu siyasi ve düşünsel kriz karşısında çeşitli çözüm teklifleri sunmuş şahsiyetlerden biridir. Bu minvalde o, bir çıkış yolu olarak gördüğü “öze dönüş”çü söylemin Hindistan coğrafyasında taşıyıcılığını üstlenmiş ve uyguladığı politikalarla bu düşüncenin kurumsallaşması için yoğun çaba harcamıştır. Bu çalışmada onun ortaya koyduğu çözüm yönteminin pratikteki karşılığı analiz edilmiş ve ayrıca mezhebî kimliğinin siyaset yapma biçimine ve siyasal biyografisine etkisi incelenmiştir. Bu çalışmada Ṣiddīḳ Ḥasan Ḫān’ın mezhebî kimliğiyle siyaset yapma biçimi arasında bazı çelişkiler tespit edilmiştir. Onun aktif siyaset içerisinde birtakım pragmatik tercihlerde bulunduğu ve zaman zaman mezhebî kimliğinden birtakım ödünler verdiği görülmüştür. Bununla birlikte onun kendini lokal bir gündemle sınırlandırmadığı ve İslam toplumlarının geneline yayılmış olan buhran ve sıkıntıları bir bütün olarak görmeye çalıştığı vurgulanmıştır. Bu doğrultuda onun belli bir yöntemde birleşme teklifini duyurmak amacıyla çeşitli İslam beldelerinde çalışmalar yürüttüğü görülmüştür. Ayrıca onun, bir çözüm modeli olarak gördüğü “öze dönüş” projesini, somut bir görünüme kavuşturmak için yönetimi altındaki Bopal’i bir prototip olarak tasarlamaya çalıştığı tespit edilmiştir.","PeriodicalId":36545,"journal":{"name":"Ankara Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"69569508","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}