Amaç: Doğum sonrası dönemde, anneler ve yeni doğanlar üzerinde önemli etki yaratabilecek psikolojik bozukluklar ortaya çıkabilir. Bu psikolojik bozukluklardan biri, annelik hüznü ya da bebek hüznü olarak da adlandırılan postpartum hüzündür. Bu çalışma, Annelik Hüznü Ölçeği’nin Türkçe geçerlik ve güvenirliğini test etmek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma, tanımlayıcı, kesitsel ve metodolojik bir tasarımla 320 anne üzerinde gerçekleştirilmiştir. Veriler Tanıtıcı Bilgi Formu, Annelik Hüznü Ölçeği ve paralel form olarak Postpartum Uyku Kalitesi Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde; faktör analizi, Cronbach’s alfa ve madde toplam puan korelasyonları kullanılarak yapılmıştır. Bulgular: Ölçek Türkçe geçerlilik güvenilirlik analizine göre 28 madde, 5 alt boyuttan oluşmuş ve %55’lik bir varyans kaydetmiştir. Ölçeğin Türkçe versiyonunun Cronbach’s alfa katsayısı 0.85’dir. İki yarım test güvenirliği analizine göre birinci ve ikinci yarının Cronbach alfa katsayıları 0.70 ve 0.76, Guttman iki yarı katsayısı 0.88 ve yarılar arasındaki korelasyon katsayısı 0.81 olarak bulunmuştur. Hotelling T2 testi sonucuna göre ise ölçekte tepki yanlılığının olmadığı tespit edilmiştir. Sonuç: Annelik Hüznü Ölçeği’nin Türkçe versiyonunun postpartum süreçte annelik hüznünü ölçmek için kullanımında geçerli ve güvenilir bir araç olduğu belirlenmiştir.
{"title":"Annelik Hüznü Ölçeği'nin Türkçe Geçerlilik ve Güvenilirliği","authors":"Resmiye Özdi̇lek, Yasemin Di̇nçel, S. Aksoy","doi":"10.54803/sauhsd.1206889","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1206889","url":null,"abstract":"Amaç: Doğum sonrası dönemde, anneler ve yeni doğanlar üzerinde önemli etki yaratabilecek psikolojik bozukluklar ortaya çıkabilir. Bu psikolojik bozukluklardan biri, annelik hüznü ya da bebek hüznü olarak da adlandırılan postpartum hüzündür. Bu çalışma, Annelik Hüznü Ölçeği’nin Türkçe geçerlik ve güvenirliğini test etmek amacıyla yapılmıştır. \u0000Yöntem: Araştırma, tanımlayıcı, kesitsel ve metodolojik bir tasarımla 320 anne üzerinde gerçekleştirilmiştir. Veriler Tanıtıcı Bilgi Formu, Annelik Hüznü Ölçeği ve paralel form olarak Postpartum Uyku Kalitesi Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde; faktör analizi, Cronbach’s alfa ve madde toplam puan korelasyonları kullanılarak yapılmıştır. \u0000Bulgular: Ölçek Türkçe geçerlilik güvenilirlik analizine göre 28 madde, 5 alt boyuttan oluşmuş ve %55’lik bir varyans kaydetmiştir. Ölçeğin Türkçe versiyonunun Cronbach’s alfa katsayısı 0.85’dir. İki yarım test güvenirliği analizine göre birinci ve ikinci yarının Cronbach alfa katsayıları 0.70 ve 0.76, Guttman iki yarı katsayısı 0.88 ve yarılar arasındaki korelasyon katsayısı 0.81 olarak bulunmuştur. Hotelling T2 testi sonucuna göre ise ölçekte tepki yanlılığının olmadığı tespit edilmiştir. \u0000Sonuç: Annelik Hüznü Ölçeği’nin Türkçe versiyonunun postpartum süreçte annelik hüznünü ölçmek için kullanımında geçerli ve güvenilir bir araç olduğu belirlenmiştir.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116904427","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu araştırma spiritüel iyi oluşun doğumda eş desteği üzerine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma 01.03.2022-05.04.2022 tarihleri arasında sosyal medya gruplarında yer alan erkeklerle gerçekleştirilen tanımlayıcı, kesitsel ve çevrimiçi bir anket çalışmasıdır. Araştırmanın evreni bilinmeyen örneklem büyüklüğü formulu kullanılarak raosoft sample size calculation programı ile araştırmada minimum 267 erkek olarak belirlenmiştir. Araştırmanın verileri Kişisel Bilgi Formu ve Spritüel İyi Oluş Ölçeği kullanarak toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan erkeklerin yaş ortalaması 24.11+5.11 olarak bulunmuştur. Araştırmada erkeklerin %61.25’inin evli olduğu, evlilerin ortalama evlilik süresinin 7.35+6.25 yıl olduğu bulunmuştur. Araştırmada evli erkeklerin %50.5’inin bekar erkeklerin ise %60.2’sinin doğuma ilişkin bilgi almadığı görülmüştür. Evli erkeklerin %82.9’u ve bekar erkeklerin %91.6’sı eşinin normal doğumu tercih etmesini istediğini belirtmiştir. Araştırmada bekâr erkeklerin, daha önceden doğuma yönelik bilgi alanların ve doğumda eşinin yanında olmak isteyenlerin Spritüel İyi Oluş Ölçeği puanları istatistiksel olarak önemli farklılık gösterecek şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. Sonuç: araştırmada erkeklerin Spritüel İyi Oluşlarının doğum esnasında eşin yanında daha fazla olmak istedikleri görülmüştür. Bu doğrultuda doğumda eş desteğini arttırmak için erkeklerin spritüel olarak desteklenerek spiritüel iyi oluşlarının arttırılması önerilmektedir.
{"title":"ERKEKLERİN DOĞUMDA EŞ DESTEĞİNE YÖNELİK DÜŞÜNCELERİ ÜZERİNE SPİRİTÜEL İYİ OLUŞUN ETKİSİ","authors":"Nurdilan ŞENER ÇETİN, Ayça Şolt","doi":"10.54803/sauhsd.1193881","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1193881","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırma spiritüel iyi oluşun doğumda eş desteği üzerine etkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. \u0000Yöntem: Araştırma 01.03.2022-05.04.2022 tarihleri arasında sosyal medya gruplarında yer alan erkeklerle gerçekleştirilen tanımlayıcı, kesitsel ve çevrimiçi bir anket çalışmasıdır. Araştırmanın evreni bilinmeyen örneklem büyüklüğü formulu kullanılarak raosoft sample size calculation programı ile araştırmada minimum 267 erkek olarak belirlenmiştir. Araştırmanın verileri Kişisel Bilgi Formu ve Spritüel İyi Oluş Ölçeği kullanarak toplanmıştır. \u0000Bulgular: Araştırmaya katılan erkeklerin yaş ortalaması 24.11+5.11 olarak bulunmuştur. Araştırmada erkeklerin %61.25’inin evli olduğu, evlilerin ortalama evlilik süresinin 7.35+6.25 yıl olduğu bulunmuştur. Araştırmada evli erkeklerin %50.5’inin bekar erkeklerin ise %60.2’sinin doğuma ilişkin bilgi almadığı görülmüştür. Evli erkeklerin %82.9’u ve bekar erkeklerin %91.6’sı eşinin normal doğumu tercih etmesini istediğini belirtmiştir. Araştırmada bekâr erkeklerin, daha önceden doğuma yönelik bilgi alanların ve doğumda eşinin yanında olmak isteyenlerin Spritüel İyi Oluş Ölçeği puanları istatistiksel olarak önemli farklılık gösterecek şekilde yüksek olduğu saptanmıştır. \u0000Sonuç: araştırmada erkeklerin Spritüel İyi Oluşlarının doğum esnasında eşin yanında daha fazla olmak istedikleri görülmüştür. Bu doğrultuda doğumda eş desteğini arttırmak için erkeklerin spritüel olarak desteklenerek spiritüel iyi oluşlarının arttırılması önerilmektedir.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126999787","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Fatma YILMAZ FINDIK, Ebru Gözüyeşi̇l, Şule Gökyıldız Sürücü, B. Avcibay
Doğum sonu dönem önemli fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişikliklerin yaşandığı önemli bir dönemdir. Bu değişikliklerle başa çıkmada kadınlar giderek daha fazla geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerini tercih etmektedir. İlaçların yan etkisinin olması, maliyetinin artması, bebeğine ve kendine zarar vereceği endişesi kadın ve ailesinin giderek daha fazla geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına yöneltmektedir. Doğum sonu geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarında, annelere en yakın kişi olan ebelere önemli görevler düşmektedir. Bu derleme doğum sonu dönemde geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemleri ile ilgili ebeler başta olmak üzere tüm sağlık profesyonellerini bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır.
{"title":"DOĞUM SONU DÖNEMDE GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP YÖNTEMLERİ VE EBELİK BAKIMI","authors":"Fatma YILMAZ FINDIK, Ebru Gözüyeşi̇l, Şule Gökyıldız Sürücü, B. Avcibay","doi":"10.54803/sauhsd.1174745","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1174745","url":null,"abstract":"Doğum sonu dönem önemli fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişikliklerin yaşandığı önemli bir dönemdir. Bu değişikliklerle başa çıkmada kadınlar giderek daha fazla geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerini tercih etmektedir. İlaçların yan etkisinin olması, maliyetinin artması, bebeğine ve kendine zarar vereceği endişesi kadın ve ailesinin giderek daha fazla geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına yöneltmektedir. Doğum sonu geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarında, annelere en yakın kişi olan ebelere önemli görevler düşmektedir. Bu derleme doğum sonu dönemde geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemleri ile ilgili ebeler başta olmak üzere tüm sağlık profesyonellerini bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"40 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123791731","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Üriner inkontinans, istemsiz bir şekilde idrar kaçırma durumu olarak tanımlanmaktadır. Üriner inkontinans konusuyla ilgili yapılan araştırmalarda üriner inkontinansın 65 yaş üstü kadınlarda daha yüksek bir oranda görüldüğü tespit edilmiştir ve prevalansının %11 ile %80 arasında değiştiği belirtilmektedir. Üriner inkontinans kişilerin hem kendisine hem de aile üyesine psikolojik, hijyenik ve sosyo-ekonomik anlamda olumsuz etkileri olan bir sağlık sorunudur. Üriner inkontinans kişinin yaşam kalitesini düşürmektedir.Bu derlemede 65 yaş üstü kadınlarda üriner inkontinans görülme sıklığı ve yaşam kalitesi üzerine etkisi incelenmiştir. Üriner inkontinans 65 yaş üstü kadınların yaşam kalitesini kötüleştirmekte ve yaşam kaliteleri medeni durum, yaş, eğitim seviyesi, inkontinans miktarı, inkontinans tipi gibi faktörlerden etkilenmektedir. Üriner inkontinans yaşayan yaşlı kadınların çoğunluğu üriner inkontinans nedeniyle doktora başvurmaktan kaçınmaktadır.
{"title":"65 Yaş Üstü Kadınlarda Üriner İnkontinans Görülme Sıklığı ve Yaşam Kalitesi Üzerine Etkisi","authors":"Merve Tekeş, Gamze Şahin","doi":"10.54803/sauhsd.1198339","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1198339","url":null,"abstract":"Üriner inkontinans, istemsiz bir şekilde idrar kaçırma durumu olarak tanımlanmaktadır. Üriner inkontinans konusuyla ilgili yapılan araştırmalarda üriner inkontinansın 65 yaş üstü kadınlarda daha yüksek bir oranda görüldüğü tespit edilmiştir ve prevalansının %11 ile %80 arasında değiştiği belirtilmektedir. Üriner inkontinans kişilerin hem kendisine hem de aile üyesine psikolojik, hijyenik ve sosyo-ekonomik anlamda olumsuz etkileri olan bir sağlık sorunudur. Üriner inkontinans kişinin yaşam kalitesini düşürmektedir.Bu derlemede 65 yaş üstü kadınlarda üriner inkontinans görülme sıklığı ve yaşam kalitesi üzerine etkisi incelenmiştir. Üriner inkontinans 65 yaş üstü kadınların yaşam kalitesini kötüleştirmekte ve yaşam kaliteleri medeni durum, yaş, eğitim seviyesi, inkontinans miktarı, inkontinans tipi gibi faktörlerden etkilenmektedir. Üriner inkontinans yaşayan yaşlı kadınların çoğunluğu üriner inkontinans nedeniyle doktora başvurmaktan kaçınmaktadır.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"51 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124936308","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Purpose: This study aimed to determine the application skills, self-efficacy, and anxiety levels of the mothers whose children receive nebulized inhalation treatment and to examine the relationship between them.Method: This research was a descriptive clinical study. The study was conducted with 300 mothers. Data were evaluated by Pearson correlation and nonparametric tests.Results: Of the mothers, 78.3% were determined to get a moderate score on “The Nebulized Inhalation Application Checklist”. The total Situational Anxiety score of the mothers was calculated to be 37.07±4.95 and the total mean Self-Efficacy score 79.60±15.23. No correlation was found between Self-Efficacy and Situational Anxiety levels of mothers (p>0.05).Conclusion: Nurses can contribute to treatment by supporting them to develop training programs to increase self-efficacy and reduce the anxiety of mothers whose children receive inhalation treatment.
{"title":"The Effects of Self- Efficacy and Anxiety Levels of Mothers With Children Receiving Nebulized Inhalation Treatment on the Application of Nebulized Inhalation Practices","authors":"A. Şahin, D. Arikan","doi":"10.54803/sauhsd.1192864","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1192864","url":null,"abstract":"Purpose: This study aimed to determine the application skills, self-efficacy, and anxiety levels of the mothers whose children receive nebulized inhalation treatment and to examine the relationship between them.Method: This research was a descriptive clinical study. The study was conducted with 300 mothers. Data were evaluated by Pearson correlation and nonparametric tests.Results: Of the mothers, 78.3% were determined to get a moderate score on “The Nebulized Inhalation Application Checklist”. The total Situational Anxiety score of the mothers was calculated to be 37.07±4.95 and the total mean Self-Efficacy score 79.60±15.23. No correlation was found between Self-Efficacy and Situational Anxiety levels of mothers (p>0.05).Conclusion: Nurses can contribute to treatment by supporting them to develop training programs to increase self-efficacy and reduce the anxiety of mothers whose children receive inhalation treatment.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"429 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122815681","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Araştırmanın amacı bir yıllık dönemde Acil servise başvuran travmalı çocukların özelliklerinin ve acil servishemşirelerinin acil hemşirelik girişimlerinin tanımlanmasıdır. Yöntem: Bu araştırma retrospektif yöntemle yapılmış olup acil servisde travma tanısı koyulmuş 700 çocuğun dokümanı incelenmiştir. Veriler Hemşirelik Girişimleri Sistemi, Hemşirelik Yönetmeliği ve Acil Hemşireliği Derneği güncel kılavuzları ışığında kayıtlı aktiviteler sınıflandırılmıştır. İstatiksel analiz sonuçları kategorik veriler için frekans ve yüzde olarak sunulmuştur. Bulgular: Çocuk travmalarında en önemli etyolojik faktörlerin yüksekten düşme (%38.3) ve trafik kazaları (%24.9) olduğu bulunmuştur. Çocukların ergenlik (%28.7) döneminde travmalara karşı daha savunmasız oldukları tespit edilmiştir. Erkek çocukların (%65.6) kız çocuklardan (%34.4) iki kat daha fazla travmaya maruz kalma riskine sahip olduğu saptanmıştır. Acil servise travmalı çocukların başvuru sıklığı akşam saatlerinde (%57) ve yaz mevsiminde (%41.6) artış göstermektedir. Travmalı çocukların hemşirelik bakımına ilişkin kayıtların içeriğini en çok vital bulgulara ilişkin bilgiler (%83.3) oluşturmaktadır. İkinci sırada sıklıkla uygulanan girişimlerin dolaşım problemleri (%55.6) ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Acil servis hemşirelerinin hasta tanısı koyma, nörolojik takip ve hasta öyküsünü alma (%0.7) girişimlerini neredeyse hiç uygulamadıkları veya kayıt etmedikleri bulunmuştur. Sonuç: Acil servis hemşirelerinin travmalı çocuklara yapılan uygulamalarda Acil Hemşireliği Derneği güncel kılavuzlarına ve Hemşirelik Yönetmeliği’ne yeterli uyumunun olmadığı bulunmuştur. Çocukların travmaya maruz kalmasına neden olan en önemli etyolojik faktörlerin yüksekten düşme ve trafik kazaları olduğu saptandı. Ergenlik problemlerine yönelik savunma mekanizmalarının güçlendirilmesi ve ailelerin bu konuda desteklenmesi travmalı çocuk sayısının azalmasına katkı sağlayabilir.
{"title":"Acil Servise Başvuran Travmalı Çocukların Demografik Özellikleri ile Acil Hemşirelik Girişimlerinin Tanımlanması","authors":"Azize Aydemir","doi":"10.54803/sauhsd.1090231","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1090231","url":null,"abstract":"Amaç: Araştırmanın amacı bir yıllık dönemde Acil servise başvuran travmalı çocukların özelliklerinin ve acil servishemşirelerinin acil hemşirelik girişimlerinin tanımlanmasıdır.\u0000Yöntem: Bu araştırma retrospektif yöntemle yapılmış olup acil servisde travma tanısı koyulmuş 700 çocuğun dokümanı incelenmiştir. Veriler Hemşirelik Girişimleri Sistemi, Hemşirelik Yönetmeliği ve Acil Hemşireliği Derneği güncel kılavuzları ışığında kayıtlı aktiviteler sınıflandırılmıştır. İstatiksel analiz sonuçları kategorik veriler için frekans ve yüzde olarak sunulmuştur. \u0000Bulgular: Çocuk travmalarında en önemli etyolojik faktörlerin yüksekten düşme (%38.3) ve trafik kazaları (%24.9) olduğu bulunmuştur. Çocukların ergenlik (%28.7) döneminde travmalara karşı daha savunmasız oldukları tespit edilmiştir. Erkek çocukların (%65.6) kız çocuklardan (%34.4) iki kat daha fazla travmaya maruz kalma riskine sahip olduğu saptanmıştır. Acil servise travmalı çocukların başvuru sıklığı akşam saatlerinde (%57) ve yaz mevsiminde (%41.6) artış göstermektedir. Travmalı çocukların hemşirelik bakımına ilişkin kayıtların içeriğini en çok vital bulgulara ilişkin bilgiler (%83.3) oluşturmaktadır. İkinci sırada sıklıkla uygulanan girişimlerin dolaşım problemleri (%55.6) ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Acil servis hemşirelerinin hasta tanısı koyma, nörolojik takip ve hasta öyküsünü alma (%0.7) girişimlerini neredeyse hiç uygulamadıkları veya kayıt etmedikleri bulunmuştur. \u0000Sonuç: Acil servis hemşirelerinin travmalı çocuklara yapılan uygulamalarda Acil Hemşireliği Derneği güncel kılavuzlarına ve Hemşirelik Yönetmeliği’ne yeterli uyumunun olmadığı bulunmuştur. Çocukların travmaya maruz kalmasına neden olan en önemli etyolojik faktörlerin yüksekten düşme ve trafik kazaları olduğu saptandı. Ergenlik problemlerine yönelik savunma mekanizmalarının güçlendirilmesi ve ailelerin bu konuda desteklenmesi travmalı çocuk sayısının azalmasına katkı sağlayabilir.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"27 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129461692","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Antibiyotikler, dünya çapında kullanım alanı artan, yararlı etkilerinin yanı sıra alerjik reaksiyonlara da neden olan ilaçlardır. Alerjik ilaç reaksiyonları çoklu organ yetmezliğine kadar giden sonuçlar doğurabilir. Aminoglikozid grubu antibiyotiklerde bu tarz reaksiyonlara neden olarak hastalara acil müdahale edilmesini ve yoğun bakım takibini gerektirebilir. Bu olguda Aminoglikozit alerjisine bağlı yoğun bakıma çoklu organ yetmezliği ile kabul edilen bir hastanın bakımı “Yaşam Aktivitelerine Dayalı Hemşirelik Modeli” doğrultusunda incelendi. Olgunun çoklu organ yetmezliği ile ilişkili olan sorunlarına yönelik sınıflandırılmış hemşirelik tanıları belirlendi ve planlanarak uygulandı.
{"title":"ANTİBİYOTİK ALERJİSİNE BAĞLI ÇOKLU ORGAN YETMEZLİĞİ GEÇİREN HASTANIN HEMŞİRELİK YÖNETİMİ BİR OLGU SUNUMU","authors":"Funda Akduran, Dilek Kaya","doi":"10.54803/sauhsd.1192344","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1192344","url":null,"abstract":"Antibiyotikler, dünya çapında kullanım alanı artan, yararlı etkilerinin yanı sıra alerjik reaksiyonlara da neden olan ilaçlardır. Alerjik ilaç reaksiyonları çoklu organ yetmezliğine kadar giden sonuçlar doğurabilir. Aminoglikozid grubu antibiyotiklerde bu tarz reaksiyonlara neden olarak hastalara acil müdahale edilmesini ve yoğun bakım takibini gerektirebilir. Bu olguda Aminoglikozit alerjisine bağlı yoğun bakıma çoklu organ yetmezliği ile kabul edilen bir hastanın bakımı “Yaşam Aktivitelerine Dayalı Hemşirelik Modeli” doğrultusunda incelendi. Olgunun çoklu organ yetmezliği ile ilişkili olan sorunlarına yönelik sınıflandırılmış hemşirelik tanıları belirlendi ve planlanarak uygulandı.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"2 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128112363","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu araştırmanın amacı, hemşirelik öğrencilerinin terapötik iletişim becerilerini belirlemektir. Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan bu araştırma, 7-18 Haziran 2021 tarihinde bir üniversitenin sağlık yüksekokulu hemşirelik bölümünde okuyan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 143 öğrenci ile gerçekleştirildi. Araştırma için üniversitenin etik kurulundan ve kurumdan yazılı izin alındı. Çalışma verileri Google Forms üzerinden hazırlanan anket aracılığıyla online olarak toplandı. Veri toplamak için araştırmacılar tarafından hazırlanan “Öğrenci Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Hemşirelik Öğrencileri İçin Terapötik İletişim Becerileri Ölçeği” kullanıldı. Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin tümü 18 yaş ve üstü, %87,4’ünü kadın, %49,7’sinin 3. sınıf öğrencisi olduğu belirlendi. Öğrencilerin %79,7’sinin iletişim veya kişilerarası ilişkiler dersi aldığı ve akademik başarı algı durumlarına bakıldığında %50,3’ünün başarılı olduğunu belirttiği görüldü. Öğrencilerin %44,1’i iyi düzeyde sosyal ilişkilere sahip olduğunu ifade etti. Hemşirelik Öğrencileri İçin Terapötik İletişim Becerileri Ölçeği’nden minimum 16 maximum 97 puan alan öğrencilerin puan ortalaması 66,76 (±13,66) bulundu. Öğrencilerin sosyal ilişki düzeyi algısına göre Hemşirelik Öğrencileri İçin Terapötik İletişim Becerileri Ölçeği puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark olduğu belirlendi. Sonuç: Çalışmada hemşirelik öğrencilerin terapötik iletişim ölçek puan ortalamasının orta düzeyde olduğu görüldü.
{"title":"Hemşirelik Öğrencilerinin Terapötik İletişim Becerilerinin Belirlenmesi","authors":"Figen Diğin, Gülçin İŞCAN ATAŞEN, Nilgün Demi̇rok","doi":"10.54803/sauhsd.1127037","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1127037","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırmanın amacı, hemşirelik öğrencilerinin terapötik iletişim becerilerini belirlemektir.\u0000Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan bu araştırma, 7-18 Haziran 2021 tarihinde bir üniversitenin sağlık yüksekokulu hemşirelik bölümünde okuyan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 143 öğrenci ile gerçekleştirildi. Araştırma için üniversitenin etik kurulundan ve kurumdan yazılı izin alındı. Çalışma verileri Google Forms üzerinden hazırlanan anket aracılığıyla online olarak toplandı. Veri toplamak için araştırmacılar tarafından hazırlanan “Öğrenci Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Hemşirelik Öğrencileri İçin Terapötik İletişim Becerileri Ölçeği” kullanıldı.\u0000Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin tümü 18 yaş ve üstü, %87,4’ünü kadın, %49,7’sinin 3. sınıf öğrencisi olduğu belirlendi. Öğrencilerin %79,7’sinin iletişim veya kişilerarası ilişkiler dersi aldığı ve akademik başarı algı durumlarına bakıldığında %50,3’ünün başarılı olduğunu belirttiği görüldü. Öğrencilerin %44,1’i iyi düzeyde sosyal ilişkilere sahip olduğunu ifade etti. Hemşirelik Öğrencileri İçin Terapötik İletişim Becerileri Ölçeği’nden minimum 16 maximum 97 puan alan öğrencilerin puan ortalaması 66,76 (±13,66) bulundu. Öğrencilerin sosyal ilişki düzeyi algısına göre Hemşirelik Öğrencileri İçin Terapötik İletişim Becerileri Ölçeği puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark olduğu belirlendi.\u0000Sonuç: Çalışmada hemşirelik öğrencilerin terapötik iletişim ölçek puan ortalamasının orta düzeyde olduğu görüldü.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"65 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126494882","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu araştırma, hemşirelik öğrencilerinde kaderciliğin sağlığı geliştirici ve koruyucu davranışlar ile ilişkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişkisel olarak gerçekleştirilen çalışmaya bir üniversitede öğrenim gören 126 hemşirelik öğrencisi dâhil edilmiştir. Veriler öğrenci tanılama formu, Kadercilik Ölçeği ve Sağlığı Geliştirici ve Koruyucu Davranışlar Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin istatistiksel değerlendirmesinde yüzdelik, ortalama, Spearman korelasyon analizi ve lineer regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Öğrencilerin Kadercilik Ölçeği genel ortalamasının (2.51±0.54), ön belirlenim alt boyut puan ortalamasının (2.68±0.60) ve karamsarlık alt boyut puan ortalamasının (2.58±0.77) ortalamaya yakın olduğu, bununla birlikte şans alt boyut puan ortalamasının ise (1.97±0.84) ortalamanın altında olduğu belirlendi. Öğrencilerin Sağlığı Geliştirici ve Koruyucu Davranışlar Ölçeği genel puan ortalaması ile (79.88±9.37), fiziksel (31.06±4.28), psikososyal (20.43±3.25) ve korunma (28.38±4.10) alt boyut puan ortalamalarının ortalamaya yakın olduğu tespit edildi. Öğrencilerin Kadercilik ölçeği genel puan ortalaması ile Sağlığı Geliştirici ve Koruyucu Davranışlar Ölçeği genel puan ortalaması arasında negatif yönde zayıf düzeyde anlamlı farklılık olduğu bulundu (r=-0.356, p<0.01). Ayrıca kadercilik değişkeninin sağlığı geliştirici ve koruyucu davranışlar üzerinde anlamlı bir yordayıcı olduğu, kaderciliğin tek başına sağlığı geliştirici ve koruyucu davranışlar üzerinde toplam varyansın yaklaşık %13’ünü açıkladığı belirlendi (R=0.371, R2=0.130, F=19.733, p<0.01). Sonuç: Öğrenci hemşirelerin kadercilik ile sağlığı geliştirici ve koruyucu davranış düzeylerinin orta seviyede olduğu; kadercilik düzeyi arttıkça sağlığı geliştirici ve koruyucu davranış düzeylerinin azaldığı ve öğrencilerin kadercilik algılarının tek başına sağlığı geliştirici ve koruyucu davranışlar üzerinde önemli bir belirleyici olduğu tespit edilmiştir.
{"title":"Hemşirelik Öğrencilerinde Kaderciliğin Sağlığı Geliştirici ve Koruyucu Davranışlar ile İlişkisi","authors":"Esma Akgül, Feride TAŞKIN YILMAZ, Lütfiye Çolak, Hilal Kütük","doi":"10.54803/sauhsd.1175022","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1175022","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırma, hemşirelik öğrencilerinde kaderciliğin sağlığı geliştirici ve koruyucu davranışlar ile ilişkisini incelemek amacıyla yapılmıştır.\u0000Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişkisel olarak gerçekleştirilen çalışmaya bir üniversitede öğrenim gören 126 hemşirelik öğrencisi dâhil edilmiştir. Veriler öğrenci tanılama formu, Kadercilik Ölçeği ve Sağlığı Geliştirici ve Koruyucu Davranışlar Ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin istatistiksel değerlendirmesinde yüzdelik, ortalama, Spearman korelasyon analizi ve lineer regresyon analizi kullanılmıştır.\u0000Bulgular: Öğrencilerin Kadercilik Ölçeği genel ortalamasının (2.51±0.54), ön belirlenim alt boyut puan ortalamasının (2.68±0.60) ve karamsarlık alt boyut puan ortalamasının (2.58±0.77) ortalamaya yakın olduğu, bununla birlikte şans alt boyut puan ortalamasının ise (1.97±0.84) ortalamanın altında olduğu belirlendi. Öğrencilerin Sağlığı Geliştirici ve Koruyucu Davranışlar Ölçeği genel puan ortalaması ile (79.88±9.37), fiziksel (31.06±4.28), psikososyal (20.43±3.25) ve korunma (28.38±4.10) alt boyut puan ortalamalarının ortalamaya yakın olduğu tespit edildi. Öğrencilerin Kadercilik ölçeği genel puan ortalaması ile Sağlığı Geliştirici ve Koruyucu Davranışlar Ölçeği genel puan ortalaması arasında negatif yönde zayıf düzeyde anlamlı farklılık olduğu bulundu (r=-0.356, p<0.01). Ayrıca kadercilik değişkeninin sağlığı geliştirici ve koruyucu davranışlar üzerinde anlamlı bir yordayıcı olduğu, kaderciliğin tek başına sağlığı geliştirici ve koruyucu davranışlar üzerinde toplam varyansın yaklaşık %13’ünü açıkladığı belirlendi (R=0.371, R2=0.130, F=19.733, p<0.01).\u0000Sonuç: Öğrenci hemşirelerin kadercilik ile sağlığı geliştirici ve koruyucu davranış düzeylerinin orta seviyede olduğu; kadercilik düzeyi arttıkça sağlığı geliştirici ve koruyucu davranış düzeylerinin azaldığı ve öğrencilerin kadercilik algılarının tek başına sağlığı geliştirici ve koruyucu davranışlar üzerinde önemli bir belirleyici olduğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"65 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133088659","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Purpose: The purpose of the current study is to adapt the Keele Assessment of Participation into Turkish to assess the participation of individuals aged 50 and over and to conduct its validity and reliability studies Method: The study included 150 individuals between the ages of 50 and 78 who came to Izmir Palmiye Shopping Center between February 2018 and April 2018, who could read and write in Turkish. All the participants were administered the Turkish version of Keele Assessment of Participation, Socio-demographic Questionnaire Form, Impact on Participation and Autonomy, Reintegration to Normal Living Index and Short Form 36 Quality of Life Questionnaire. For the reliability, test-retest reliability, item-total correlation coefficient, Kuder Richradson-20 and Cronbach’s Alpha (α) analyses were conducted. For the construct validity, exploratory factor analysis and confirmatory factor analysis were conducted and for the concurrent validity, its correlations with Impact on Participation and Autonomy, Reintegration to Normal Living Index and Short Form 36 Quality of Life Questionnaire were examined. Results: For the reliability, the test-retest correlation coefficient was found to be r=0.631; p<0.01, Cronbach’s Alpha coefficient was found to be 0.655, Kuder Richardson-20 coefficient was found to be 0.655 and item-total score correlation coefficients were found to be ranging from 0.232 to 0.506. Exploratory factor analysis revealed that the questionnaire has a single factor. Confirmatory factor analysis confirmed that the factor loadings of the questionnaire are suitable. In the concurrent validity, the highest correlation with the Turkish version of Keele Assessment of Participation was found for, Impact on Participation and Autonomy’s sub-group of Impact on Participation and Autonomy 1.5 (r=-0.467; p<0.001). Conclusion: Turkish version of Keele Assessment of Participation was found to be valid and reliable measurement tool to be used to assess the social participation of individuals aged 50 and over.
{"title":"ADAPTATION OF THE KEELE ASSESSMENT OF PARTICIPATION INTO TURKISH: VALIDITY AND RELIABILITY STUDIES","authors":"Kevser Gürsan, K. Bayar","doi":"10.54803/sauhsd.995688","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.995688","url":null,"abstract":"Purpose: The purpose of the current study is to adapt the Keele Assessment of Participation into Turkish to assess the participation of individuals aged 50 and over and to conduct its validity and reliability studies\u0000Method: The study included 150 individuals between the ages of 50 and 78 who came to Izmir Palmiye Shopping Center between February 2018 and April 2018, who could read and write in Turkish. All the participants were administered the Turkish version of Keele Assessment of Participation, Socio-demographic Questionnaire Form, Impact on Participation and Autonomy, Reintegration to Normal Living Index and Short Form 36 Quality of Life Questionnaire. For the reliability, test-retest reliability, item-total correlation coefficient, Kuder Richradson-20 and Cronbach’s Alpha (α) analyses were conducted. For the construct validity, exploratory factor analysis and confirmatory factor analysis were conducted and for the concurrent validity, its correlations with Impact on Participation and Autonomy, Reintegration to Normal Living Index and Short Form 36 Quality of Life Questionnaire were examined.\u0000Results: For the reliability, the test-retest correlation coefficient was found to be r=0.631; p<0.01, Cronbach’s Alpha coefficient was found to be 0.655, Kuder Richardson-20 coefficient was found to be 0.655 and item-total score correlation coefficients were found to be ranging from 0.232 to 0.506. Exploratory factor analysis revealed that the questionnaire has a single factor. Confirmatory factor analysis confirmed that the factor loadings of the questionnaire are suitable. In the concurrent validity, the highest correlation with the Turkish version of Keele Assessment of Participation was found for, Impact on Participation and Autonomy’s sub-group of Impact on Participation and Autonomy 1.5 (r=-0.467; p<0.001).\u0000Conclusion: Turkish version of Keele Assessment of Participation was found to be valid and reliable measurement tool to be used to assess the social participation of individuals aged 50 and over.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"14 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115740082","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}