Amaç: Bu araştırmanın amacı; hemşirelik öğrencilerinin meslek seçimindeki etkili faktörleri tanımlamaktır. Yöntem: Tanımlayıcı olarak planlanan çalışma; etik kurul izni alındıktan sonra, 18 yaş üzeri, gönüllü 440 öğrenciyle yapıldı. Sosyo-demografik özellikleri içeren anket formu ve Hemşirelikte Meslek Seçimi Ölçeği ile toplanan verilerin analizi bilgisayarda yüzdelik, ortalama, standart sapma, ve non-parametrik testlerle yapıldı. Bulgular: Öğrencilerin HMSÖ’nün 10. (Hemşirelikten başka seçim şansım yoktu) ve 13. (Hemşirelik dışında yapabileceğim başka iş yok) maddelerinden en düşük, 3. (Her zaman insanlara yardım etmek istemişimdir) ve 7. (Çevremdeki insanlar iyi bir hemşire olacağımı söylerler) maddelerinden ise en yüksek ortalama/median değerine sahip olduğu görüldü. Sonuç: Okulu kendi isteği ile seçmenin, mezun olunca hemşirelik yapmayı düşünme durumunun, meslekte farklılık yaratacağını düşünmenin, hemşire bir yakını olmasının ve lisansüstü eğitime devam etmek istemenin öğrencilerin meslek seçimini etkilediği; cinsiyet, sınıf, mezun olunan lise, sağlık çalışanı olarak çalışma durumu, kaldığı yer, okulu kendi isteğiyle seçme durumunun ise etkilemediği görüldü.
{"title":"HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN MESLEK SEÇİMİ VE ETKİLEYEN FAKTÖRLER","authors":"Dilan Karakaya, Meryem Pelin, Havva Sert","doi":"10.54803/sauhsd.1213763","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1213763","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırmanın amacı; hemşirelik öğrencilerinin meslek seçimindeki etkili faktörleri tanımlamaktır. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı olarak planlanan çalışma; etik kurul izni alındıktan sonra, 18 yaş üzeri, gönüllü 440 öğrenciyle yapıldı. Sosyo-demografik özellikleri içeren anket formu ve Hemşirelikte Meslek Seçimi Ölçeği ile toplanan verilerin analizi bilgisayarda yüzdelik, ortalama, standart sapma, ve non-parametrik testlerle yapıldı. \u0000Bulgular: Öğrencilerin HMSÖ’nün 10. (Hemşirelikten başka seçim şansım yoktu) ve 13. (Hemşirelik dışında yapabileceğim başka iş yok) maddelerinden en düşük, 3. (Her zaman insanlara yardım etmek istemişimdir) ve 7. (Çevremdeki insanlar iyi bir hemşire olacağımı söylerler) maddelerinden ise en yüksek ortalama/median değerine sahip olduğu görüldü. \u0000Sonuç: Okulu kendi isteği ile seçmenin, mezun olunca hemşirelik yapmayı düşünme durumunun, meslekte farklılık yaratacağını düşünmenin, hemşire bir yakını olmasının ve lisansüstü eğitime devam etmek istemenin öğrencilerin meslek seçimini etkilediği; cinsiyet, sınıf, mezun olunan lise, sağlık çalışanı olarak çalışma durumu, kaldığı yer, okulu kendi isteğiyle seçme durumunun ise etkilemediği görüldü.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"2 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126396531","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Objective: The focus of the study is women's experiences of autonomy while making decisions about their care during pregnancy, labour and birth. The aim of this study is to adapt the Mothers Autonomy in Decision Making Scale (MADM), developed by Vedam et al. in 2017, into Turkish health care culture. Methods: The survey was conducted May 15th to August 15th 2019. 344 women participated in the study and 286 women answered the questionnaire in total. The data were evaluated using the SPSS package software. Findings related to construct validity of the scale were made using exploratory factor analysis method. Results: Reliability of the Turkish form of the scale was performed with Cronbach’s Alfa and the internal consistency value of the scale was found to be 0.91. MADM scores were found to be highest for midwives (33.28±10.10) and lowest for family physicians (23.89±11.44). More than half of the midwives who have been cared for have a high autonomy score on the scale of MADM (%54.4). Conclusion: MADM scale was found to be valid and reliable in Turkey to assess decision-making experiences during maternity care.
{"title":"A Validity and Reliability Study of the Turkish Version of the Mothers Autonomy in Decision Making Scale","authors":"Duygu Murat Öztürk","doi":"10.54803/sauhsd.1197456","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1197456","url":null,"abstract":"Objective: The focus of the study is women's experiences of autonomy while making decisions about their care during pregnancy, labour and birth. The aim of this study is to adapt the Mothers Autonomy in Decision Making Scale (MADM), developed by Vedam et al. in 2017, into Turkish health care culture. \u0000Methods: The survey was conducted May 15th to August 15th 2019. 344 women participated in the study and 286 women answered the questionnaire in total. The data were evaluated using the SPSS package software. Findings related to construct validity of the scale were made using exploratory factor analysis method. \u0000Results: Reliability of the Turkish form of the scale was performed with Cronbach’s Alfa and the internal consistency value of the scale was found to be 0.91. MADM scores were found to be highest for midwives (33.28±10.10) and lowest for family physicians (23.89±11.44). More than half of the midwives who have been cared for have a high autonomy score on the scale of MADM (%54.4). \u0000Conclusion: MADM scale was found to be valid and reliable in Turkey to assess decision-making experiences during maternity care.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"27 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125178444","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Diabetes is a chronic and systemic disease, characterized by hyperglycemia, with an increasing incidence and prevalence, which seriously affects the lives of individuals with acute and chronic complications. Endothelial damage and microvascular disorders occur as a result of inflammation and oxidative stress, with the increase of protein glycation, non-enzymatic glycation, and consequently the increase of end products in the tissues with hyperglycemia in diabetes. As a result of these events, peripheral and autonomic neuropathy develops in diabetic patients due to demyelination of Schwann cells and decreased neuronal blood flow and nerve ischemia. Neuropathic pain patients due to diabetic peripheral neuropathy are seen in approximately 1/4 of the patients, and it negatively affects their quality of life.
{"title":"INTEGRATIVE APPLICATIONS IN THE MANAGEMENT OF DIABETIC NEUROPATHY","authors":"Reva Gündoğan, Sevgin Samancıoğlu Bağlama","doi":"10.54803/sauhsd.1150292","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1150292","url":null,"abstract":"Diabetes is a chronic and systemic disease, characterized by hyperglycemia, with an increasing incidence and prevalence, which seriously affects the lives of individuals with acute and chronic complications. Endothelial damage and microvascular disorders occur as a result of inflammation and oxidative stress, with the increase of protein glycation, non-enzymatic glycation, and consequently the increase of end products in the tissues with hyperglycemia in diabetes. As a result of these events, peripheral and autonomic neuropathy develops in diabetic patients due to demyelination of Schwann cells and decreased neuronal blood flow and nerve ischemia. Neuropathic pain patients due to diabetic peripheral neuropathy are seen in approximately 1/4 of the patients, and it negatively affects their quality of life.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"112 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116881299","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Araştırma cerrahi girişim geçiren hastalarda sağlık bilgisine ulaşmada internet kullanımı ve E-Sağlık okuryazarlığını belirlemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel türdeki bu araştırmaya Türkiye'nin doğu bölgesindeki bir devlet hastanesinin cerrahi kliniklerinde cerrahi girişim geçiren gönüllü 360 hasta dahil edildi. Verilerin toplanmasında hastalara yönelik sosyodemografik bilgi formu, internet kullanımına ilişkin anket ve E-Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği kullanıldı. Araştırma öncesinde etik kurul izni alındı. Bulgular: Araştırmada hastaların çoğunluğunun tanı hakkında bilgi için internet kullandığı, internetten edindikleri bilgilerin sağlıkla ilgili karar ve uygulamalarını etkilediği, konu ile ilgili olarak çok fazla sonuca ulaşıldığında aralarında seçim yapmakta zorlandıkları ve internette bilgi kirliliği olduğunu düşündükleri saptanmıştır. Hastaların ‘E-Sağlık Okuryazarlık’ ölçeği puan ortalaması orta düzeydedir. ‘E-Sağlık Okuryazarlık’ düzeyi ile yaş arasında negatif yönde bir ilişki tespit edilmiştir (p>0.05). Araştırma da eğitim ve gelir seviyesi daha iyi olan, hastalık hakkında daha fazla bilgi sahibi olan ve sağlık sorunu için internet araştırması yapan hastaların E-Sağlık Okuryazarlık seviyeleri daha yüksektir. Sonuç: Hastaların E-Sağlık okuryazarlık düzeyleri orta seviyedir. Hastalara, E-Sağlık Okuryazarlık düzeyini arttırmaya yönelik eğitimler verilmesi ve uzmanlar tarafından E-sağlık bilgi kaynaklarına ilişkin güvenilir, kolay ulaşılabilen inovatif süreçlerin oluşturulması önerilmektedir.
{"title":"cerrahi Girişim Geçiren Hastaların Sağlık Bilgisine Ulaşmada İnternet Kullanımı ve E-Sağlık Okuryazarlığının Belirlenmesi","authors":"Volkan Gökmen, Tulûha Ayoğlu, Burcu DEMİR GÖKMEN","doi":"10.54803/sauhsd.1203605","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1203605","url":null,"abstract":"Amaç: Araştırma cerrahi girişim geçiren hastalarda sağlık bilgisine ulaşmada internet kullanımı ve E-Sağlık okuryazarlığını belirlemek amacıyla yapıldı. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel türdeki bu araştırmaya Türkiye'nin doğu bölgesindeki bir devlet hastanesinin cerrahi kliniklerinde cerrahi girişim geçiren gönüllü 360 hasta dahil edildi. Verilerin toplanmasında hastalara yönelik sosyodemografik bilgi formu, internet kullanımına ilişkin anket ve E-Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği kullanıldı. Araştırma öncesinde etik kurul izni alındı. \u0000Bulgular: Araştırmada hastaların çoğunluğunun tanı hakkında bilgi için internet kullandığı, internetten edindikleri bilgilerin sağlıkla ilgili karar ve uygulamalarını etkilediği, konu ile ilgili olarak çok fazla sonuca ulaşıldığında aralarında seçim yapmakta zorlandıkları ve internette bilgi kirliliği olduğunu düşündükleri saptanmıştır. Hastaların ‘E-Sağlık Okuryazarlık’ ölçeği puan ortalaması orta düzeydedir. ‘E-Sağlık Okuryazarlık’ düzeyi ile yaş arasında negatif yönde bir ilişki tespit edilmiştir (p>0.05). Araştırma da eğitim ve gelir seviyesi daha iyi olan, hastalık hakkında daha fazla bilgi sahibi olan ve sağlık sorunu için internet araştırması yapan hastaların E-Sağlık Okuryazarlık seviyeleri daha yüksektir. \u0000Sonuç: Hastaların E-Sağlık okuryazarlık düzeyleri orta seviyedir. Hastalara, E-Sağlık Okuryazarlık düzeyini arttırmaya yönelik eğitimler verilmesi ve uzmanlar tarafından E-sağlık bilgi kaynaklarına ilişkin güvenilir, kolay ulaşılabilen inovatif süreçlerin oluşturulması önerilmektedir.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-14","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123938291","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Artan cerrahi girişimlerle birlikte geleneksel yöntemler yerine kanıta dayalı yöntemler kullanılmaya başlanmıştır. Cerrahi bakım ve tedavi yöntemleri standartlaştırılarak bir protokolde tek çatı altında toplanmıştır. Cerrahi sonrası hızlandırılmış iyileşme (ERAS); hastada gelişebilecek komplikasyonları engellediği, iyileşme sürecini hızlandırdığı, hastanede kalış süresini kısalttığı ve maliyeti azalttığı için günümüzde sıkça kullanılmaktadır. Erken mobilizasyon, ERAS protokolü içinde yer alan çok yönlü bir yaklaşımdır. Cerrahi sürecin vazgeçilmez bir parçasıdır. Erken dönemde mobilizasyon uygulamasıyla; pulmoner, tromboembolik ve kardiyak komplikasyonların, azalmış kas gücünün ve insülin direncinin önüne geçilebilmektedir. Bu derleme ERAS protokolü kullanımının faydalarının incelenmesi ve cerrahi sonrası erken mobilizasyonun öneminin vurgulanması amacıyla kaleme alındı.
{"title":"AMELİYAT SONRASI ERKEN DÖNEM MOBİLİZASYONUN HIZLI İYİLEŞMEYE KATKISI","authors":"Dilek Aygi̇n, Özdem KAYNAR KALKAN, Nermin Akbayir","doi":"10.54803/sauhsd.1168814","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1168814","url":null,"abstract":"Artan cerrahi girişimlerle birlikte geleneksel yöntemler yerine kanıta dayalı yöntemler kullanılmaya başlanmıştır. Cerrahi bakım ve tedavi yöntemleri standartlaştırılarak bir protokolde tek çatı altında toplanmıştır. Cerrahi sonrası hızlandırılmış iyileşme (ERAS); hastada gelişebilecek komplikasyonları engellediği, iyileşme sürecini hızlandırdığı, hastanede kalış süresini kısalttığı ve maliyeti azalttığı için günümüzde sıkça kullanılmaktadır. Erken mobilizasyon, ERAS protokolü içinde yer alan çok yönlü bir yaklaşımdır. Cerrahi sürecin vazgeçilmez bir parçasıdır. Erken dönemde mobilizasyon uygulamasıyla; pulmoner, tromboembolik ve kardiyak komplikasyonların, azalmış kas gücünün ve insülin direncinin önüne geçilebilmektedir. Bu derleme ERAS protokolü kullanımının faydalarının incelenmesi ve cerrahi sonrası erken mobilizasyonun öneminin vurgulanması amacıyla kaleme alındı.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132740070","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Objective: It was aimed to assess the relationship of patients’ anxiety levels prior to open heart surgery with postoperative pain, dyspnea and nausea-vomiting in this study. Methods: The study was performed between September 2017 and April 2018 with 77 patients having open heart surgery after obtaining ethical approval. Prior to the surgery, “Anxiety Specific to Surgery Questionnaire (ASSQ)” and patient information forms were filled, while after the surgery, “Visual Analogue Scale for Pain (VAS)”, “Modified Borg Scale (MBS)” and “Rhodes Index of Nausea, Vomiting, and Retching (RINVR)” were implemented within three days after the patients were discharged from the intensive care unit to follow-up services. Results: The average age of the patients was 58.63±11.85; 72.7% of the patients were male and 46.8% were overweight. The patients were determined to experience medium-level anxiety prior to open heart surgery. The total anxiety and nausea-vomiting-retching distress scores obtained by the females were higher than those obtained by the males. A positive statistical correlation was detected in mid-levels between pain and dyspnea and in low levels between pain and nausea-vomiting. Conclusion: The patients were determined to experience medium-level anxiety prior to open heart surgery, and it was found out that that there was no relationship between anxiety and pain, dyspnea, nausea-vomiting.
{"title":"RELATIONSHIP OF PATIENTS’ ANXIETY LEVELS PRIOR TO OPEN HEART SURGERY WITH POSTOPERATIVE SYMPTOMS","authors":"Ö. Yaman, D. Aygin","doi":"10.54803/sauhsd.1103950","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1103950","url":null,"abstract":"Objective: It was aimed to assess the relationship of patients’ anxiety levels prior to open heart surgery with postoperative pain, dyspnea and nausea-vomiting in this study. \u0000Methods: The study was performed between September 2017 and April 2018 with 77 patients having open heart surgery after obtaining ethical approval. Prior to the surgery, “Anxiety Specific to Surgery Questionnaire (ASSQ)” and patient information forms were filled, while after the surgery, “Visual Analogue Scale for Pain (VAS)”, “Modified Borg Scale (MBS)” and “Rhodes Index of Nausea, Vomiting, and Retching (RINVR)” were implemented within three days after the patients were discharged from the intensive care unit to follow-up services. \u0000Results: The average age of the patients was 58.63±11.85; 72.7% of the patients were male and 46.8% were overweight. The patients were determined to experience medium-level anxiety prior to open heart surgery. The total anxiety and nausea-vomiting-retching distress scores obtained by the females were higher than those obtained by the males. A positive statistical correlation was detected in mid-levels between pain and dyspnea and in low levels between pain and nausea-vomiting. \u0000Conclusion: The patients were determined to experience medium-level anxiety prior to open heart surgery, and it was found out that that there was no relationship between anxiety and pain, dyspnea, nausea-vomiting.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"346 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131660477","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Büşra Gürçay, Zeynep Çelik, A. Kıran, Feride TAŞKIN YILMAZ
Amaç: Bu çalışma, hemşirelik öğrencilerinde şefkat korkusunun mesleki değerlere bağlılık ile ilişkisini saptamak ve şefkat korkusu ile ilişkili değişkenleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişkisel olarak gerçekleştirilen çalışmaya bir üniversitede öğrenim gören 121 hemşirelik öğrencisi dahil edilmiştir. Veriler öğrenci tanılama formu, Şefkat Korkusu Ölçeği ve Hemşirelerin Mesleki Değerleri Ölçeği-Revize kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik, ortalama, Spearman korelasyon analizi, non-parametrik analizde Mann-Whitney U testi ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Bulgular: Öğrencilerin Şefkat Korkusu Ölçeği’ne göre başkalarına anlayış ve şefkat göstermekten korkma düzeyinin (2.13±0.86) ortalamaya yakın olduğu, bununla birlikte başkalarından gelen şefkate karşılık vermekten korkma (1.49±0.78) ve kendine anlayış ve şefkat göstermekten korkma düzeyinin (1.16±0.89) ortalamanın altında olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin Hemşirelerin Mesleki Değerleri Ölçeği-Revize puan ortalamasının (101.44±18.50) ortalamanın üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin başkalarına anlayış ve şefkat göstermekten korkma, başkalarından gelen şefkate karşılık vermekten korkma düzeyleri ile mesleki değerlere bağlılık düzeyi arasında ilişki saptanmazken (p>0.05); kendine anlayış ve şefkat göstermekten korkma düzeyi ile mesleki değerlere bağlılık arasında negatif yönde zayıf düzeyde anlamlı farklılık olduğu bulunmuştur (p
{"title":"HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNDE ŞEFKAT KORKUSU: MESLEKİ DEĞERLERE BAĞLILIK İLE İLİŞKİSİ","authors":"Büşra Gürçay, Zeynep Çelik, A. Kıran, Feride TAŞKIN YILMAZ","doi":"10.54803/sauhsd.1148965","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1148965","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma, hemşirelik öğrencilerinde şefkat korkusunun mesleki değerlere bağlılık ile ilişkisini saptamak ve şefkat korkusu ile ilişkili değişkenleri belirlemek amacıyla yapılmıştır. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişkisel olarak gerçekleştirilen çalışmaya bir üniversitede öğrenim gören 121 hemşirelik öğrencisi dahil edilmiştir. Veriler öğrenci tanılama formu, Şefkat Korkusu Ölçeği ve Hemşirelerin Mesleki Değerleri Ölçeği-Revize kullanılarak toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik, ortalama, Spearman korelasyon analizi, non-parametrik analizde Mann-Whitney U testi ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. \u0000Bulgular: Öğrencilerin Şefkat Korkusu Ölçeği’ne göre başkalarına anlayış ve şefkat göstermekten korkma düzeyinin (2.13±0.86) ortalamaya yakın olduğu, bununla birlikte başkalarından gelen şefkate karşılık vermekten korkma (1.49±0.78) ve kendine anlayış ve şefkat göstermekten korkma düzeyinin (1.16±0.89) ortalamanın altında olduğu belirlenmiştir. Öğrencilerin Hemşirelerin Mesleki Değerleri Ölçeği-Revize puan ortalamasının (101.44±18.50) ortalamanın üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin başkalarına anlayış ve şefkat göstermekten korkma, başkalarından gelen şefkate karşılık vermekten korkma düzeyleri ile mesleki değerlere bağlılık düzeyi arasında ilişki saptanmazken (p>0.05); kendine anlayış ve şefkat göstermekten korkma düzeyi ile mesleki değerlere bağlılık arasında negatif yönde zayıf düzeyde anlamlı farklılık olduğu bulunmuştur (p","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"329 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130827342","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Rukiye Sülü, Ebru Gözüyeşi̇l, Şule Gökyıldız Sürücü, B. Avcibay
Geleneksel ve Tamamlayıcı tıp uygulamaları, gebelik sırasında yakınmaları gidermek için sıklıkla başvurulan yöntemler arasında yer almaktadır. Dünya genelinde gebelerin geleneksel ve tamamlayıcı yöntemlere başvurma sıklığı %1-87 arasında değişmektedir. Gebelikte bitkisel ürünlerin kullanımı teratojenik etki gösterebilmesi nedeniyle bazı önemli dernekler tarafından önerilmese de gebelikte bitkisel yöntemler sıklıkla tercih edilmektedir. Gebelikte yaşanan bulantı-kusma için en çok tercih edilen yöntemler akupunktur, zencefil ve hipnozdur. Uyku problemleri için ayurveda tıbbı, papatya çayı, lavanta yağı, müzik terapisi ve gevşeme egzersizleri, bel, sırt ve pelvik ağrı yönetiminde en çok aromaterapi tercih edilmektedir. Gebelikte hissedilen yorgunluk, yoga, egzersiz ve ginseng ile stres, anksiyete ise müzik terapisi ve aromaterapi ile giderilebilmektedir. Literatürde gebelikte yaşanan rahatsızlıkların giderilmesinde ebeler tarafından, geleneksel tamamlayıcı tıp uygulamalarının etkisinin ortaya konulduğu çalışmalar yer almaktadır. Ebelerin geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına yönelik farkındalıklarının arttırılması ve bu konudaki danışmanlık rolleri oldukça önemlidir. Bu derleme, gebelik döneminde yapılan geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları ve bu konuda ebelik yaklaşımlarını belirlemek amacıyla hazırlanmıştır.
{"title":"GEBELİK DÖNEMİNDE GELENEKSEL VE TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARI VE EBELİK YAKLAŞIMI","authors":"Rukiye Sülü, Ebru Gözüyeşi̇l, Şule Gökyıldız Sürücü, B. Avcibay","doi":"10.54803/sauhsd.1172344","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1172344","url":null,"abstract":"Geleneksel ve Tamamlayıcı tıp uygulamaları, gebelik sırasında yakınmaları gidermek için sıklıkla başvurulan yöntemler arasında yer almaktadır. Dünya genelinde gebelerin geleneksel ve tamamlayıcı yöntemlere başvurma sıklığı %1-87 arasında değişmektedir. Gebelikte bitkisel ürünlerin kullanımı teratojenik etki gösterebilmesi nedeniyle bazı önemli dernekler tarafından önerilmese de gebelikte bitkisel yöntemler sıklıkla tercih edilmektedir. Gebelikte yaşanan bulantı-kusma için en çok tercih edilen yöntemler akupunktur, zencefil ve hipnozdur. Uyku problemleri için ayurveda tıbbı, papatya çayı, lavanta yağı, müzik terapisi ve gevşeme egzersizleri, bel, sırt ve pelvik ağrı yönetiminde en çok aromaterapi tercih edilmektedir. Gebelikte hissedilen yorgunluk, yoga, egzersiz ve ginseng ile stres, anksiyete ise müzik terapisi ve aromaterapi ile giderilebilmektedir. Literatürde gebelikte yaşanan rahatsızlıkların giderilmesinde ebeler tarafından, geleneksel tamamlayıcı tıp uygulamalarının etkisinin ortaya konulduğu çalışmalar yer almaktadır. Ebelerin geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına yönelik farkındalıklarının arttırılması ve bu konudaki danışmanlık rolleri oldukça önemlidir. Bu derleme, gebelik döneminde yapılan geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları ve bu konuda ebelik yaklaşımlarını belirlemek amacıyla hazırlanmıştır.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"79 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116337904","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Kadınların doğum sürecinde uygulanan vajinal muayene ve Elektronik Fetal Monitöre yönelik deneyimlerini ortaya koymaktır. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan araştırma İstanbul’da bulunan bir eğitim ve araştırma hastanesinin doğum kliniğinde yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Aralık 2021-Mart 2022 tarihleri arasında doğumhane biriminde normal vajinal yolla canlı doğum yapmış, araştırmaya katılmayı kabul eden 120 gönüllü kadın oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan “anket formu” ile toplanmıştır. Anket katılımcıların sosyo-demografik ve obstetrik verilerini sorgulayan sekiz, vajinal muayeneye yönelik beklenti ve deneyimlerini içeren 18, Elektronik Fetal Monitör hakkındaki deneyim ve düşüncelerini içeren 11 sorudan oluşmaktadır. Bulgular: Çalışmaya katılan gebelerin yarısından fazlasının vajinal muayene sırasında rahatsızlık hissi ve korku duygusunu yaşadığı görülmüştür. Bu duyguların nedeninin ise mahrem bölgelerini göstermek (%90) olduğu saptanmıştır. Kadınlar vajinal muayeneyi yapan sağlık personelinin cinsiyetinin erkek olmasının daha fazla rahatsızlık vereceğini (%78,3) belirtmişlerdir. Ayrıca kadınlar vajinal muayene sırasında sağlık personelinden daha nazik ve yavaş olunmasını (%74,2) ve mahremiyete dikkat edilmesini (%49,2) beklemişlerdir. Gebeler elektronik fetal monitöre yönelik doğuma yardımcı bir araç olduğunu (%77,5) ve bebeğe zarar vereceğini (%40,8) düşündüklerini belirtirlerken kadınların dörtte biri (%25) makineden gelen seslerin korkutucu olduğunu belirtmişlerdir. Sonuç: Gebelerin vajinal muayene ve elektronik fetal monitör uygulaması deneyimlerinin genelde olumsuz olduğu saptanmıştır. Gebelerin rahatsız olduğu durumlar dikkate alınarak vajinal muayene sadece gerekli durumlarda yapılmalıdır. Ayrıca gebelere Elektronik Fetal Monitör hakkında daha fazla bilgi verilmeli ve uygulama amaçları anlatılmalıdır.
{"title":"Kadınların Doğum Sürecinde Vajinal Muayene ve Elektronik Fetal Monitorizasyona Yönelik Deneyimleri","authors":"Tuğçe Tan, Sinem Gizem Çalteki̇n, Yasemin Hamlacı Başkaya","doi":"10.54803/sauhsd.1163570","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1163570","url":null,"abstract":"Amaç: Kadınların doğum sürecinde uygulanan vajinal muayene ve Elektronik Fetal Monitöre yönelik deneyimlerini ortaya koymaktır. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan araştırma İstanbul’da bulunan bir eğitim ve araştırma hastanesinin doğum kliniğinde yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Aralık 2021-Mart 2022 tarihleri arasında doğumhane biriminde normal vajinal yolla canlı doğum yapmış, araştırmaya katılmayı kabul eden 120 gönüllü kadın oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan “anket formu” ile toplanmıştır. Anket katılımcıların sosyo-demografik ve obstetrik verilerini sorgulayan sekiz, vajinal muayeneye yönelik beklenti ve deneyimlerini içeren 18, Elektronik Fetal Monitör hakkındaki deneyim ve düşüncelerini içeren 11 sorudan oluşmaktadır. \u0000Bulgular: Çalışmaya katılan gebelerin yarısından fazlasının vajinal muayene sırasında rahatsızlık hissi ve korku duygusunu yaşadığı görülmüştür. Bu duyguların nedeninin ise mahrem bölgelerini göstermek (%90) olduğu saptanmıştır. Kadınlar vajinal muayeneyi yapan sağlık personelinin cinsiyetinin erkek olmasının daha fazla rahatsızlık vereceğini (%78,3) belirtmişlerdir. Ayrıca kadınlar vajinal muayene sırasında sağlık personelinden daha nazik ve yavaş olunmasını (%74,2) ve mahremiyete dikkat edilmesini (%49,2) beklemişlerdir. Gebeler elektronik fetal monitöre yönelik doğuma yardımcı bir araç olduğunu (%77,5) ve bebeğe zarar vereceğini (%40,8) düşündüklerini belirtirlerken kadınların dörtte biri (%25) makineden gelen seslerin korkutucu olduğunu belirtmişlerdir. \u0000Sonuç: Gebelerin vajinal muayene ve elektronik fetal monitör uygulaması deneyimlerinin genelde olumsuz olduğu saptanmıştır. Gebelerin rahatsız olduğu durumlar dikkate alınarak vajinal muayene sadece gerekli durumlarda yapılmalıdır. Ayrıca gebelere Elektronik Fetal Monitör hakkında daha fazla bilgi verilmeli ve uygulama amaçları anlatılmalıdır.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"34 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122596415","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: İş sağlığı hemşireliği, hemşireliğin çalışma alanlarından biridir. İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının önemi gün geçtikçe artmakta ve öğrencilerin iş sağlığı alanında çalışma konusunda görüşleri önem kazanmaktadır. Bu çalışmada öğrencilerin iş sağlığı hemşireliği alanında çalışma konusundaki düşüncelerini ve görevleri konusundaki bilgi düzeylerini öğrenmek amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışma, 2019 yılı Haziran ayında 210 hemşirelik öğrencisiyle yürütülen kesitsel bir çalışmadır. Veriler, araştırmacılar tarafından soru formuyla sınıfta gözlem altında toplandı. Verilerin istatistiksel analizinde SPSS22 paket programı kullanıldı. Tanımlayıcı veriler yüzde, ortalama, standart sapma, nitel verilerin istatistiksel analizinde kikare testi kullanıldı. Anlamlılık değeri p<0.05 olarak kabul edildi. Bulgular: Öğrencilerin %67’si kız, yaş ortalamaları 21.5±1.49’dur. Hemşire olarak görev yapan %3.8 olup %70’i hastanede çalışmaktadır. Mezun olduklarında %55.6’sı hastanede, 29.5’i ASM/TSM’de çalışmak istemektedir. İş sağlığı alanında %17.6’sı çalışmaktan memnun olacağını belirtmiştir. Öğrenciler iş sağlığı alanında çalışan bir hemşirenin hemşirelik rollerinden %77.6 oranıyla en fazla eğitici rolünü kullanılacağını ve %41.4 oranıyla çalışma ortamıyla ilgili sorunları saptama görevi olduğunu ifade etmiştir. OSGB-İSGB’nin ne olduğunu bildiğini belirten %21.7, hemşirelikle ilgili mevzuat içerisinde işyeri hemşireliğinin tanımlandığı yasa-yönetmelik-yönerge olduğunu belirten %42.4 olup 4.sınıflarda ve iş sağlığı ile ilgili ders alanlarda her ikisi de anlamlı fazla bulundu. İşyeri hemşiresi olarak çalışma için ne gerektiğini bildiğini belirtme iş sağlığıyla ilgili ders alanlarda anlamlı olarak fazla bulundu. Sonuç: Öğrenciler genel olarak hastanelerde çalışmak istemektedir. İş sağlığıyla ilgili derslerin, bilgi düzeylerini artırdığı ancak çalışma isteğini etkilemediği görüldü. İş sağlığı alanında uygulama yapmamalarının etkili olabileceği düşünülmektedir.
{"title":"NURSING STUDENTS’ VIEWS ON WORKING IN THE FIELD OF OCCUPATIONAL HEALTH","authors":"Ayşe GÜMÜŞLER BAŞARAN","doi":"10.54803/sauhsd.1012793","DOIUrl":"https://doi.org/10.54803/sauhsd.1012793","url":null,"abstract":"Amaç: İş sağlığı hemşireliği, hemşireliğin çalışma alanlarından biridir. İş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının önemi gün geçtikçe artmakta ve öğrencilerin iş sağlığı alanında çalışma konusunda görüşleri önem kazanmaktadır. Bu çalışmada öğrencilerin iş sağlığı hemşireliği alanında çalışma konusundaki düşüncelerini ve görevleri konusundaki bilgi düzeylerini öğrenmek amaçlanmıştır. \u0000Yöntem: Çalışma, 2019 yılı Haziran ayında 210 hemşirelik öğrencisiyle yürütülen kesitsel bir çalışmadır. Veriler, araştırmacılar tarafından soru formuyla sınıfta gözlem altında toplandı. Verilerin istatistiksel analizinde SPSS22 paket programı kullanıldı. Tanımlayıcı veriler yüzde, ortalama, standart sapma, nitel verilerin istatistiksel analizinde kikare testi kullanıldı. Anlamlılık değeri p<0.05 olarak kabul edildi.\u0000Bulgular: Öğrencilerin %67’si kız, yaş ortalamaları 21.5±1.49’dur. Hemşire olarak görev yapan %3.8 olup %70’i hastanede çalışmaktadır. Mezun olduklarında %55.6’sı hastanede, 29.5’i ASM/TSM’de çalışmak istemektedir. İş sağlığı alanında %17.6’sı çalışmaktan memnun olacağını belirtmiştir. Öğrenciler iş sağlığı alanında çalışan bir hemşirenin hemşirelik rollerinden %77.6 oranıyla en fazla eğitici rolünü kullanılacağını ve %41.4 oranıyla çalışma ortamıyla ilgili sorunları saptama görevi olduğunu ifade etmiştir. OSGB-İSGB’nin ne olduğunu bildiğini belirten %21.7, hemşirelikle ilgili mevzuat içerisinde işyeri hemşireliğinin tanımlandığı yasa-yönetmelik-yönerge olduğunu belirten %42.4 olup 4.sınıflarda ve iş sağlığı ile ilgili ders alanlarda her ikisi de anlamlı fazla bulundu. İşyeri hemşiresi olarak çalışma için ne gerektiğini bildiğini belirtme iş sağlığıyla ilgili ders alanlarda anlamlı olarak fazla bulundu.\u0000Sonuç: Öğrenciler genel olarak hastanelerde çalışmak istemektedir. İş sağlığıyla ilgili derslerin, bilgi düzeylerini artırdığı ancak çalışma isteğini etkilemediği görüldü. İş sağlığı alanında uygulama yapmamalarının etkili olabileceği düşünülmektedir.","PeriodicalId":375851,"journal":{"name":"Sakarya Üniversitesi Holistik Sağlık Dergisi","volume":"46 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132347825","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：