Bu araştırmada Türkiye’de işitme engelliler ortaokullarında görev yapan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin DKAB derslerinin öğretimi konusundaki yeterliliklerini, yine DKAB öğretmenlerinin görüşlerine bağlı kalarak çeşitli boyutlarıyla ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Öğretmenlerin karşılaştıkları sorunları derinlemesine ifade edebilecekleri düşüncesiyle araştırmada nitel araştırma yöntemi belirlenmiştir. Öğretmenlere yönelik hazırlanan görüşme formu yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ve standartlaştırılmış açık uçlu görüşme stratejisi kullanılarak 28 katılımcıya uygulanmıştır. Araştırmada ortaya çıkan bulgular değerlendirilmiş ve araştırmanın son bölümünde sonuç ve öneriler ifade edilmiştir. Araştırma sonucunda işitme engelliler ortaokullarında göreve başlayan DKAB öğretmenlerinin bu alanda yeterli düzeyde eğitim almadan göreve başladıkları, bu sebeple okula uyum sağlayana kadar ciddi bir zaman kaybı yaşadıkları, öğrencilerle iletişim kurmada zorlandıkları, öğretmen ve öğrencilerin yeterli seviyede Türk işaret dili bilmemesinin de bu sorunu artırdığı görülmüştür. Öğretmenlerin derslerde farklı anlatım yöntemleri kullanmaya çalışmalarına rağmen bu konuda da zorluklar olduğu, bireyselleştirilmiş eğitim planı hazırlanması ve uygulanmasında da sorunlar yaşandığı ortaya çıkmıştır.
{"title":"İşitme Engelliler Ortaokullarında Görev Yapan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenlerinin Mesleki Yeterlilikleri","authors":"Arkın Özkan, C. Çuhadar","doi":"10.15745/da.1444523","DOIUrl":"https://doi.org/10.15745/da.1444523","url":null,"abstract":"Bu araştırmada Türkiye’de işitme engelliler ortaokullarında görev yapan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin DKAB derslerinin öğretimi konusundaki yeterliliklerini, yine DKAB öğretmenlerinin görüşlerine bağlı kalarak çeşitli boyutlarıyla ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Öğretmenlerin karşılaştıkları sorunları derinlemesine ifade edebilecekleri düşüncesiyle araştırmada nitel araştırma yöntemi belirlenmiştir. Öğretmenlere yönelik hazırlanan görüşme formu yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ve standartlaştırılmış açık uçlu görüşme stratejisi kullanılarak 28 katılımcıya uygulanmıştır. Araştırmada ortaya çıkan bulgular değerlendirilmiş ve araştırmanın son bölümünde sonuç ve öneriler ifade edilmiştir. Araştırma sonucunda işitme engelliler ortaokullarında göreve başlayan DKAB öğretmenlerinin bu alanda yeterli düzeyde eğitim almadan göreve başladıkları, bu sebeple okula uyum sağlayana kadar ciddi bir zaman kaybı yaşadıkları, öğrencilerle iletişim kurmada zorlandıkları, öğretmen ve öğrencilerin yeterli seviyede Türk işaret dili bilmemesinin de bu sorunu artırdığı görülmüştür. Öğretmenlerin derslerde farklı anlatım yöntemleri kullanmaya çalışmalarına rağmen bu konuda da zorluklar olduğu, bireyselleştirilmiş eğitim planı hazırlanması ve uygulanmasında da sorunlar yaşandığı ortaya çıkmıştır.","PeriodicalId":390505,"journal":{"name":"Dini Araştırmalar","volume":"345 11","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141385980","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The objective of this article is to conduct a systematic review of empirical research focused on the concept of God image within the context of Türkiye. The multidimensional nature of the God image is explored, and its associations with various variables, encompassing sociodemographic and psychological aspects, are thoroughly examined. The review also considers the correlation between God image and psychopathology, as well as spiritual care. The findings from this review, specific to the Turkish sample, suggest that the God image doesn't consistently vary with age, but a positive relationship is evident, indicating a tendency for a more positive God image with age. Women tend to have a more love-oriented God image than men. However, no significant distinctions were found in terms of income and educational levels. Moreover, variations of God image may be influenced by the type of school (religious or secular) and parental attitudes. Studies suggest that individuals raised in environments characterized by oppressive, authoritarian, or neglectful parenting are prone to form fear-oriented God images, while those with democratic parenting tend toward love-oriented God images. Subjective religiosity and positive religious coping are also proposed to have a positive correlation with the perception of God. Alongside sociodemographic variables, it is argued that a more positive and love-oriented God image is positively associated with enhanced psychological health, greater well-being, effective coping, positive self-esteem, lower depression, and fewer psychopathological symptoms. Despite the insights from the review of 55 studies, the diversity of examined variables necessitates more extensive research to draw general conclusions for each variable within the Turkish sample. Finally, fields requiring further investigation were also identified.
{"title":"Türkiye Örneğinde Tanrı Algısına İlişkin Çalışmaların Sistematik Bir İncelemesi","authors":"Özlem GÜLER AYDIN","doi":"10.15745/da.1315063","DOIUrl":"https://doi.org/10.15745/da.1315063","url":null,"abstract":"The objective of this article is to conduct a systematic review of empirical research focused on the concept of God image within the context of Türkiye. The multidimensional nature of the God image is explored, and its associations with various variables, encompassing sociodemographic and psychological aspects, are thoroughly examined. The review also considers the correlation between God image and psychopathology, as well as spiritual care. The findings from this review, specific to the Turkish sample, suggest that the God image doesn't consistently vary with age, but a positive relationship is evident, indicating a tendency for a more positive God image with age. Women tend to have a more love-oriented God image than men. However, no significant distinctions were found in terms of income and educational levels. Moreover, variations of God image may be influenced by the type of school (religious or secular) and parental attitudes. Studies suggest that individuals raised in environments characterized by oppressive, authoritarian, or neglectful parenting are prone to form fear-oriented God images, while those with democratic parenting tend toward love-oriented God images. Subjective religiosity and positive religious coping are also proposed to have a positive correlation with the perception of God. Alongside sociodemographic variables, it is argued that a more positive and love-oriented God image is positively associated with enhanced psychological health, greater well-being, effective coping, positive self-esteem, lower depression, and fewer psychopathological symptoms. Despite the insights from the review of 55 studies, the diversity of examined variables necessitates more extensive research to draw general conclusions for each variable within the Turkish sample. Finally, fields requiring further investigation were also identified.","PeriodicalId":390505,"journal":{"name":"Dini Araştırmalar","volume":"20 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139010388","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmanın konusu Türkiye’de 2005-2015 yılları arasında yazılan ve YÖK Ulusal Tez Merkezinde bulunan Din Sosyolojisi alanındaki yüksek lisans ve doktora tezlerinin konusuna, ele aldıklarını ana kavrama, türüne, danışman unvanına, yazıldığı yıla ve üniversiteye göre incelenmesidir. Bu araştırmamız, din sosyolojisi alanındaki tezlere hızlı, kolay ulaşım ve alanı bütüncül görme problemine çözüm arayışının bir ürünü olarak nitelenebilir. Bu araştırma sayesinde, araştırılmak istenen konunun, din sosyolojisi alan yazınındaki mevcut durumu daha net görülecek; tekrarlardan arınık, yeni ve özgün çalışmalar için imkân sağlanmış olacaktır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel analiz kullanılmıştır. Yapılan bu araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’de Din Sosyolojisi alanında yapılan çalışmaların büyük kısmını yüksek lisans tezleri oluşturmaktadır. 2005-2015 yılları arasında yazılan tezlerde en çok “dini hayat” (n=32) kavramı ele alınmıştır. Daha sonra sırasıyla “kadın” (n=23), “din görevlileri” (n=21), “dindarlık” (n=13) ve “Alevilik” (n=12) kavramları üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Tezlerin teorik/ampirik olarak kategorik dağılımına bakıldığında yüksek lisans düzeyindeki bilimsel çalışmaların 114’ü kuramsal din sosyolojisi araştırması, 134’ü ise ampirik çalışmadır. Doktora tezlerinde ise ampirik çalışmaların ağırlığının daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Tezlerin konu edilen Din Sosyolojisi genel konusuna göre dağılımına bakıldığında daha çok “toplumsal yapı ve kurumlar üzerine” çalışmalar yapıldığı görülmüştür.
{"title":"TÜRKİYE’DE DİN SOSYOLOJİSİ ALANINDA YAZILMIŞ LİSANSÜSTÜ TEZLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA","authors":"Fatma Kaya, Uğur Kaya","doi":"10.15745/da.1364025","DOIUrl":"https://doi.org/10.15745/da.1364025","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın konusu Türkiye’de 2005-2015 yılları arasında yazılan ve YÖK Ulusal Tez Merkezinde bulunan Din Sosyolojisi alanındaki yüksek lisans ve doktora tezlerinin konusuna, ele aldıklarını ana kavrama, türüne, danışman unvanına, yazıldığı yıla ve üniversiteye göre incelenmesidir. Bu araştırmamız, din sosyolojisi alanındaki tezlere hızlı, kolay ulaşım ve alanı bütüncül görme problemine çözüm arayışının bir ürünü olarak nitelenebilir. Bu araştırma sayesinde, araştırılmak istenen konunun, din sosyolojisi alan yazınındaki mevcut durumu daha net görülecek; tekrarlardan arınık, yeni ve özgün çalışmalar için imkân sağlanmış olacaktır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel analiz kullanılmıştır. Yapılan bu araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’de Din Sosyolojisi alanında yapılan çalışmaların büyük kısmını yüksek lisans tezleri oluşturmaktadır. 2005-2015 yılları arasında yazılan tezlerde en çok “dini hayat” (n=32) kavramı ele alınmıştır. Daha sonra sırasıyla “kadın” (n=23), “din görevlileri” (n=21), “dindarlık” (n=13) ve “Alevilik” (n=12) kavramları üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Tezlerin teorik/ampirik olarak kategorik dağılımına bakıldığında yüksek lisans düzeyindeki bilimsel çalışmaların 114’ü kuramsal din sosyolojisi araştırması, 134’ü ise ampirik çalışmadır. Doktora tezlerinde ise ampirik çalışmaların ağırlığının daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Tezlerin konu edilen Din Sosyolojisi genel konusuna göre dağılımına bakıldığında daha çok “toplumsal yapı ve kurumlar üzerine” çalışmalar yapıldığı görülmüştür.","PeriodicalId":390505,"journal":{"name":"Dini Araştırmalar","volume":"6 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138979856","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sosyal bir gerçeklik olan din, geçmişte olduğu gibi günümüzde de bireylerin hayatında önemini devam ettirmektedir. Genel olarak dini düşünceler aile üzerinden aktarılarak sonraki nesle geçirilmekle birlikte kişiler hayatlarının ilerleyen dönemlerinde dini düşüncelerinde değişim yaşayabilmektedir. Bu değişimde kişi kimi zaman dinden uzaklaşırken kimi zaman da farklı dinlere yönelim gösterebilmektedir. Bu çalışmada biz din değiştirme olgusunu inceleme konusu yapmaktayız. Araştırma bireylerin çoğunluğa ait dini gelenekten ayrılarak farklı bir dini benimseme nedenlerini ve yeni inançlarının onlar için ne anlam ifade ettiğini anlamayı hedeflemektedir. Bu çalışma, Ankara’da faaliyet gösteren bir Protestan kilisesi olan Başkent Kilisesi’ne mensup 10 kişiyle yarı-yapılandırılmış görüşmelerden ve sekiz aylık gözlem notlarından elde edilen verilere dayanmaktadır. Araştırma için her pazar günü kilisedeki ayinlere katılım sağlanmış, bireylerin bulunduğu bağlam ve etkileşim biçimleri de gözlemlenmiştir. Çalışma sahamızı oluşturan grup özelinde bakacak olursak bazı bireyler İslam’dan uzaklaşmakla birlikte tamamen inançsız bir yaşama yönelmemekte, bunun yerine kendi anlam dünyalarına, beklentilerine ve mizaçlarına daha uygun olduğunu düşündükleri başka bir dine bağlanmaktadır. Modern hayatın insanı yalnızlığa ve mutsuzluğa iten etkisine karşı bireyler kaybettikleri anlamı yeni dini bir düşünceyle ikame edebilmektedir. Araştırmamız özelinde din değiştirme sürecinde sosyal bağ, iletişim ve etkileşim süreçlerinin önemli sosyal motivasyonlar olduğu tespit edilmiştir.
{"title":"BİR FENOMEN OLARAK DİN DEĞİŞTİRME: ANKARA’DA BİR PROTESTAN KİLİSESİ BAĞLAMINDA HRİSTİYANLIĞA GEÇİŞİN SOSYOLOJİK İZDÜŞÜMLERİ","authors":"Selman Yilmaz, Figen Balami̇r","doi":"10.15745/da.1376232","DOIUrl":"https://doi.org/10.15745/da.1376232","url":null,"abstract":"Sosyal bir gerçeklik olan din, geçmişte olduğu gibi günümüzde de bireylerin hayatında önemini devam ettirmektedir. Genel olarak dini düşünceler aile üzerinden aktarılarak sonraki nesle geçirilmekle birlikte kişiler hayatlarının ilerleyen dönemlerinde dini düşüncelerinde değişim yaşayabilmektedir. Bu değişimde kişi kimi zaman dinden uzaklaşırken kimi zaman da farklı dinlere yönelim gösterebilmektedir. Bu çalışmada biz din değiştirme olgusunu inceleme konusu yapmaktayız. Araştırma bireylerin çoğunluğa ait dini gelenekten ayrılarak farklı bir dini benimseme nedenlerini ve yeni inançlarının onlar için ne anlam ifade ettiğini anlamayı hedeflemektedir. Bu çalışma, Ankara’da faaliyet gösteren bir Protestan kilisesi olan Başkent Kilisesi’ne mensup 10 kişiyle yarı-yapılandırılmış görüşmelerden ve sekiz aylık gözlem notlarından elde edilen verilere dayanmaktadır. Araştırma için her pazar günü kilisedeki ayinlere katılım sağlanmış, bireylerin bulunduğu bağlam ve etkileşim biçimleri de gözlemlenmiştir. Çalışma sahamızı oluşturan grup özelinde bakacak olursak bazı bireyler İslam’dan uzaklaşmakla birlikte tamamen inançsız bir yaşama yönelmemekte, bunun yerine kendi anlam dünyalarına, beklentilerine ve mizaçlarına daha uygun olduğunu düşündükleri başka bir dine bağlanmaktadır. Modern hayatın insanı yalnızlığa ve mutsuzluğa iten etkisine karşı bireyler kaybettikleri anlamı yeni dini bir düşünceyle ikame edebilmektedir. Araştırmamız özelinde din değiştirme sürecinde sosyal bağ, iletişim ve etkileşim süreçlerinin önemli sosyal motivasyonlar olduğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":390505,"journal":{"name":"Dini Araştırmalar","volume":"11 19","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138980761","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma ile İstanbul Bağcılar’da kurulmuş, Kâdirî ve Rifâî temelli bir tarikat olan Cevherîliğin Türk din mûsikîsi uygulamalarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Cevherîliğin kurulmasındaki tarihsel sürece değinilmiş akabinde kültürel anlamda yayılmasını sağlayan “Tasavvuf Mûsikîsi ve Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği”nin mûsikî faaliyetlerinden bahsedilmiştir. Cevherîliğin, ritüellerinde dinî mûsikî türlerinden istifâde etmesi bizi bu araştırmayı yapmaya teşvik etmiştir. Arşivler, yapılan mülâkatlar ve gözlemler neticesinde Cevherîliğin mûsikî ile ilişkisi saptanmış, zikir usûlünde icrâ edilen mûsikî türleri ve tekkeye ait besteler tespit edilmiştir. Buna ek olarak, yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen ses kayıtları, nota arşivleri vesilesiyle tekkeye mahsus eserler düzenlenerek notaya alınmış ve Türk din mûsikîsi repertuvarının yeni eserlerle tanışması amaçlanmıştır. Salâvat, imâmet, tesbihât, istiğfar, terâvih tertibi, kaside ve ilâhiler gibi türler tekkede icrâ edilmekte ve özellikle uşşak, rast, hicaz, segah makamındaki salâvatlar ve tesbihâtların bestesi tekkeye mahsus olarak okunmaktadır. Ayrıca meşk akşamları da tertip edilmekte ve birçok ilâhi, şuğl, tevşih, nefes, mersiye vb. besteli türler okunmaktadır.
{"title":"Cevherîlik'te Türk Din Mûsikîsi Uygulamaları","authors":"Mustafa Asım Akkuş","doi":"10.15745/da.1346082","DOIUrl":"https://doi.org/10.15745/da.1346082","url":null,"abstract":"Bu çalışma ile İstanbul Bağcılar’da kurulmuş, Kâdirî ve Rifâî temelli bir tarikat olan Cevherîliğin Türk din mûsikîsi uygulamalarının ortaya konulması amaçlanmıştır. Cevherîliğin kurulmasındaki tarihsel sürece değinilmiş akabinde kültürel anlamda yayılmasını sağlayan “Tasavvuf Mûsikîsi ve Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği”nin mûsikî faaliyetlerinden bahsedilmiştir. Cevherîliğin, ritüellerinde dinî mûsikî türlerinden istifâde etmesi bizi bu araştırmayı yapmaya teşvik etmiştir. Arşivler, yapılan mülâkatlar ve gözlemler neticesinde Cevherîliğin mûsikî ile ilişkisi saptanmış, zikir usûlünde icrâ edilen mûsikî türleri ve tekkeye ait besteler tespit edilmiştir. Buna ek olarak, yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen ses kayıtları, nota arşivleri vesilesiyle tekkeye mahsus eserler düzenlenerek notaya alınmış ve Türk din mûsikîsi repertuvarının yeni eserlerle tanışması amaçlanmıştır. Salâvat, imâmet, tesbihât, istiğfar, terâvih tertibi, kaside ve ilâhiler gibi türler tekkede icrâ edilmekte ve özellikle uşşak, rast, hicaz, segah makamındaki salâvatlar ve tesbihâtların bestesi tekkeye mahsus olarak okunmaktadır. Ayrıca meşk akşamları da tertip edilmekte ve birçok ilâhi, şuğl, tevşih, nefes, mersiye vb. besteli türler okunmaktadır.","PeriodicalId":390505,"journal":{"name":"Dini Araştırmalar","volume":"36 15","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138588836","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İnsanlık tarihi kadar geçmişi olan salgın hastalıklar, az veya çok, dolaylı veya dolaysız, insanları, toplumları, devletleri, yönetimleri, siyasetleri, kurumları etkilemiştir. Osmanlı Devleti de dünyanın diğer bölgelerindeki başka devletler gibi zaman zaman salgınlarla karşı karşıya kalmıştır. Veba, kızamık, sıtma, kolera, İspanyol gribi gibi salgın hastalıklar Osmanlı’yı her açıdan etkilemiş ve dönemin konjonktürüne göre çeşitli alanlarda çeşitli tedbirler alınmıştır. Bu çalışmada özellikle son dönemin seçilme sebebi, hem daha fazla salgın tespitinin yapılmış olması hem de bu dönem kayıtlarının fazla olmasıdır. 1800’lerden sonra Osmanlı’da belirli sebeplerle belirli süreçler ve sonuçlarıyla farklı salgınlar yaşanmıştır. Bunlardan bir kısmı mikro düzeyde bazıları ise makro düzeyde etkilemiştir devleti. Salgınlardan en çok etkilenen kesim şüphesiz çocuklar olmuştur, özellikle eğitim çağındaki çocukların hem hastalıktan etkilenme süreci hızlanmış hem de en çabuk müdahale grubu olmuştur. Osmanlı salgınlarda eğitim ile ilgili ayrı tedbirler almıştır. Okulları, öğretmenleri, öğrencileri, kaldıkları yerleri ve ebeveynleri de zaman zaman içine alan bu önlem çabaları, devleti kurumsal anlamda etkilemiştir. Arşiv belgelerine baktığımızda, okulların tatil edilmeleri, aşılama politikaları, dezenfekte çalışmalarının yaygınlaştırılması, öğrencilerde ve ebeveynlerinde bu konuda bilinç oluşturma, bu konular için ayrı ödenekler ayarlanması, öğretmenlerin bu konuda maddi manevi desteklenmesi gibi hususlar salgın ve eğitim tedbirleri konusunda en çok dile getirilen meseleler olmuştur. Çoğunlukla Osmanlı ve Cumhuriyet arşiv belgeleri ve dönemin kroniklerine dayanarak, doküman analizi yöntemi ile hazırlayacağımız bu çalışma, dönemin salgınları karşısında eğitimin aksamaması için devletin aldığı tedbirleri ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Günümüzde yeniden insanlığın imtihanı olan salgınlar karşısında tarihin pratik anlamda ışık tutacağı muhakkaktır.
{"title":"MEASURES TAKEN IN SCHOOLS DUE TO EPIDEMICS IN THE LATE OTTOMAN AND EARLY REPUBLIC PERIOD","authors":"Halide Aslan","doi":"10.15745/da.1382355","DOIUrl":"https://doi.org/10.15745/da.1382355","url":null,"abstract":"İnsanlık tarihi kadar geçmişi olan salgın hastalıklar, az veya çok, dolaylı veya dolaysız, insanları, toplumları, devletleri, yönetimleri, siyasetleri, kurumları etkilemiştir. Osmanlı Devleti de dünyanın diğer bölgelerindeki başka devletler gibi zaman zaman salgınlarla karşı karşıya kalmıştır. \u0000Veba, kızamık, sıtma, kolera, İspanyol gribi gibi salgın hastalıklar Osmanlı’yı her açıdan etkilemiş ve dönemin konjonktürüne göre çeşitli alanlarda çeşitli tedbirler alınmıştır. Bu çalışmada özellikle son dönemin seçilme sebebi, hem daha fazla salgın tespitinin yapılmış olması hem de bu dönem kayıtlarının fazla olmasıdır. 1800’lerden sonra Osmanlı’da belirli sebeplerle belirli süreçler ve sonuçlarıyla farklı salgınlar yaşanmıştır. Bunlardan bir kısmı mikro düzeyde bazıları ise makro düzeyde etkilemiştir devleti. \u0000Salgınlardan en çok etkilenen kesim şüphesiz çocuklar olmuştur, özellikle eğitim çağındaki çocukların hem hastalıktan etkilenme süreci hızlanmış hem de en çabuk müdahale grubu olmuştur. Osmanlı salgınlarda eğitim ile ilgili ayrı tedbirler almıştır. Okulları, öğretmenleri, öğrencileri, kaldıkları yerleri ve ebeveynleri de zaman zaman içine alan bu önlem çabaları, devleti kurumsal anlamda etkilemiştir. Arşiv belgelerine baktığımızda, okulların tatil edilmeleri, aşılama politikaları, dezenfekte çalışmalarının yaygınlaştırılması, öğrencilerde ve ebeveynlerinde bu konuda bilinç oluşturma, bu konular için ayrı ödenekler ayarlanması, öğretmenlerin bu konuda maddi manevi desteklenmesi gibi hususlar salgın ve eğitim tedbirleri konusunda en çok dile getirilen meseleler olmuştur. Çoğunlukla Osmanlı ve Cumhuriyet arşiv belgeleri ve dönemin kroniklerine dayanarak, doküman analizi yöntemi ile hazırlayacağımız bu çalışma, dönemin salgınları karşısında eğitimin aksamaması için devletin aldığı tedbirleri ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Günümüzde yeniden insanlığın imtihanı olan salgınlar karşısında tarihin pratik anlamda ışık tutacağı muhakkaktır.","PeriodicalId":390505,"journal":{"name":"Dini Araştırmalar","volume":"15 10","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138589811","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kırgızistan bağımsızlığına kavuşmasıyla milli, manevî ve dinî değerlere dönüş yeniden canlanmıştır. Bu çerçevede ilk olarak din ve vicdan özgürlüğü hakkında yasal düzenlemeler kabül edilmiştir. Genel eğitimde din dersinin okutulması arayışları başlamıştır. Ülke içerisinde dindarlığın artması, uluslarasında din adına sosyo-politik olayların artması din eğitiminin önemine bir kez daha dikkatleri çekmiştir. Ancak arayışlar siyasi ve ideolojik açıdan zorlu geçmiştir. İlk alarak okullarda ıyman dersi okutulmaya başlamıştır. Ancak bunun din dersi olmadığı anlaşılınca tekrar din eğitimi arayışları sürmüştür. Ülke tarihindeki meydana gelen siyasi toplumsal olaylar din dersinin gecikmesine neden olmakla, diğer taraftan her siyasi düzenin ve yönetimin değişmesi genel eğitimde din eğitiminin toplumsal beklentiye göre gerçekleşmesine sebep olmuştur. Din dersi resmî olarak ilkönce 2016-2017 yılında on, daha sonra elli altı okulda 9. sınıflarda pilot uygulama başlamıştır. Ancak dersin öğretim programı ve ders kitabı toplum tarafından önemli eleştirilere maruz kalmıştır. Bunun üzerine siyasi irade din dersinin yasal olarak yeniden düzenlemesini kararlaştırmıştır. Bu çerçevede araştırmada din dersinin son yasal düzenlenmeye göre ders standardı, öğretim programı, ders kitabı ve öğretmenlerin yetiştirilmesi konusunu ele almaktadır.
{"title":"KIRGIZİSTAN ORTAOKULLARINDA DİN ÖĞRETİMİ","authors":"Sayfullah Bazarkulov","doi":"10.15745/da.1373490","DOIUrl":"https://doi.org/10.15745/da.1373490","url":null,"abstract":"Kırgızistan bağımsızlığına kavuşmasıyla milli, manevî ve dinî değerlere dönüş yeniden canlanmıştır. Bu çerçevede ilk olarak din ve vicdan özgürlüğü hakkında yasal düzenlemeler kabül edilmiştir. Genel eğitimde din dersinin okutulması arayışları başlamıştır. Ülke içerisinde dindarlığın artması, uluslarasında din adına sosyo-politik olayların artması din eğitiminin önemine bir kez daha dikkatleri çekmiştir. Ancak arayışlar siyasi ve ideolojik açıdan zorlu geçmiştir. İlk alarak okullarda ıyman dersi okutulmaya başlamıştır. Ancak bunun din dersi olmadığı anlaşılınca tekrar din eğitimi arayışları sürmüştür. Ülke tarihindeki meydana gelen siyasi toplumsal olaylar din dersinin gecikmesine neden olmakla, diğer taraftan her siyasi düzenin ve yönetimin değişmesi genel eğitimde din eğitiminin toplumsal beklentiye göre gerçekleşmesine sebep olmuştur. Din dersi resmî olarak ilkönce 2016-2017 yılında on, daha sonra elli altı okulda 9. sınıflarda pilot uygulama başlamıştır. Ancak dersin öğretim programı ve ders kitabı toplum tarafından önemli eleştirilere maruz kalmıştır. Bunun üzerine siyasi irade din dersinin yasal olarak yeniden düzenlemesini kararlaştırmıştır. Bu çerçevede araştırmada din dersinin son yasal düzenlenmeye göre ders standardı, öğretim programı, ders kitabı ve öğretmenlerin yetiştirilmesi konusunu ele almaktadır.","PeriodicalId":390505,"journal":{"name":"Dini Araştırmalar","volume":"3 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138592843","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu araştırmada cin çarpması, nazar değmesi ve okuma üzerine uzmanlığı olduğu bilinen şifacıların ; ruh sağlığı çalışanlarına bakış açılarının ve onlar hakkındaki düşüncelerinin ortaya çıkarılması, iş birliği yapıp yapmadıklarının anlaşılması amaçlanmıştır. Bu nedenle nitel araştırma yöntemi kullanılmış; derinlemesine mülakat ve gözlem teknikleri ile 20 şifacıdan veri toplanmıştır. Elde edilen veriler Maxqda 2022 Nitel Veri Analiz Programı’nda betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda; kişilerin katılımcılara başvuruda bulunma gerekçelerinin ruhsal ve manevi temelli sorunlar olduğuna, bu sorunlarda kullanılan manevi temelli tedavi yöntemlerinin nasıl işlediğine, katılımcıların başvuran kişileri geri takip süreçlerine, ruh sağlığı uzmanlarına karşı genellikle olumlu tutum içinde olduklarına ve ruh sağlığı çalışmalarına manevi uygulamaların dahil edilebileceğine yönelik verilere ulaşılmıştır. Sonuç olarak manevi destek hizmetlerinin uzak geçmişten beri var olduğu, günümüzde ise Batıda "pastoral care" ve "pastoral counseling", ülkemizde ise manevi rehberlik adı altında gelişmekte olan bir alan olduğu anlaşılmıştır. Bu klinik-dini danışmanlık hareketinin ülkemizdeki birçok kesimi kapsadığı göz önüne alındığında gelişiminin önem arz ettiği ve konuyla ilgili daha fazla araştırmaya gereksinim duyulduğu düşünülmektedir.
{"title":"Türkiye’de Cin Çarpması, Nazar Değmesi ve Okuma Üzerine Uzmanlığı Olduğunu İfade Eden Bireylerin Çalışma Deneyimleri ve Ruh Sağlığı Alanı ile Uzmanlarına Bakış Açısının Araştırılması","authors":"Esra Eraydi̇n, Gamze Çakir, Ömer Miraç Yaman","doi":"10.15745/da.1360470","DOIUrl":"https://doi.org/10.15745/da.1360470","url":null,"abstract":"Bu araştırmada cin çarpması, nazar değmesi ve okuma üzerine uzmanlığı olduğu bilinen şifacıların ; ruh sağlığı çalışanlarına bakış açılarının ve onlar hakkındaki düşüncelerinin ortaya çıkarılması, iş birliği yapıp yapmadıklarının anlaşılması amaçlanmıştır. Bu nedenle nitel araştırma yöntemi kullanılmış; derinlemesine mülakat ve gözlem teknikleri ile 20 şifacıdan veri toplanmıştır. Elde edilen veriler Maxqda 2022 Nitel Veri Analiz Programı’nda betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda; kişilerin katılımcılara başvuruda bulunma gerekçelerinin ruhsal ve manevi temelli sorunlar olduğuna, bu sorunlarda kullanılan manevi temelli tedavi yöntemlerinin nasıl işlediğine, katılımcıların başvuran kişileri geri takip süreçlerine, ruh sağlığı uzmanlarına karşı genellikle olumlu tutum içinde olduklarına ve ruh sağlığı çalışmalarına manevi uygulamaların dahil edilebileceğine yönelik verilere ulaşılmıştır. Sonuç olarak manevi destek hizmetlerinin uzak geçmişten beri var olduğu, günümüzde ise Batıda \"pastoral care\" ve \"pastoral counseling\", ülkemizde ise manevi rehberlik adı altında gelişmekte olan bir alan olduğu anlaşılmıştır. Bu klinik-dini danışmanlık hareketinin ülkemizdeki birçok kesimi kapsadığı göz önüne alındığında gelişiminin önem arz ettiği ve konuyla ilgili daha fazla araştırmaya gereksinim duyulduğu düşünülmektedir.","PeriodicalId":390505,"journal":{"name":"Dini Araştırmalar","volume":"64 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-12-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"138597091","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Araştırma din sosyolojisi disiplininin cumhuriyetle birlikte Kıta Avrupası (Batı),ndaki yöntemsel çalışmaları Türkiye’ye uyarlayan sosyologların, sembolleştirilmiş düşünceleri ve hafızanın sosyolojik alanını araştırmayı hedeflemektedir. Bu anlamda araştırmanın temel problemi din sosyolojisi disiplininin Cumhuriyetle birlikte sembol temsilcilerinin ele alınmasıdır. Amacı ise sembol temsilcilerin ürettiği kavramsal çerçeveler ve katkılarının açıklanmasıdır. Yaşanan devrim sonrası sosyolojik alanın tahlili din merkezli çözümlenmesi bakımından sosyologların ilgisini çekmiştir. Ayrıca bu bağlamda Prens Sabahattin, Ziya Gökalp, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Şerif Mardin, Mehmet Taplamacıoğlu ve Ünver Günay gibi isimlerin bu gelişim sürecindeki katkılarını konu edinmiş ve bu isimlerle sınırlandırılmıştır. Çalışma Türk din sosyolojisi gelişme süreçlerini 2 temel döneme ayırmakta ve din sosyolojisinin kurumsallaşmadan önce ve sonrasındaki sembol öncülerin düşüncelerini ele almaktadır. Bu anlamda dağınık dönem ve kurumsallaşmış dönemlerdeki din sosyolojisi teşebbüsleri oldukça önemli bir konumdadır. Çalışma nitel yöntemin bir tekniği olan tarihsel dokümantasyon yöntemiyle oluşturulmuştur.
{"title":"Cumhuriyet Dönemi Aydınlarının Din ve Toplum Okumaları: Din Sosyolojisi Disiplini Örneği","authors":"Yusuf Yaralioğlu","doi":"10.15745/da.1350578","DOIUrl":"https://doi.org/10.15745/da.1350578","url":null,"abstract":"Araştırma din sosyolojisi disiplininin cumhuriyetle birlikte Kıta Avrupası (Batı),ndaki yöntemsel çalışmaları Türkiye’ye uyarlayan sosyologların, sembolleştirilmiş düşünceleri ve hafızanın sosyolojik alanını araştırmayı hedeflemektedir. Bu anlamda araştırmanın temel problemi din sosyolojisi disiplininin Cumhuriyetle birlikte sembol temsilcilerinin ele alınmasıdır. Amacı ise sembol temsilcilerin ürettiği kavramsal çerçeveler ve katkılarının açıklanmasıdır. Yaşanan devrim sonrası sosyolojik alanın tahlili din merkezli çözümlenmesi bakımından sosyologların ilgisini çekmiştir. Ayrıca bu bağlamda Prens Sabahattin, Ziya Gökalp, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Şerif Mardin, Mehmet Taplamacıoğlu ve Ünver Günay gibi isimlerin bu gelişim sürecindeki katkılarını konu edinmiş ve bu isimlerle sınırlandırılmıştır. Çalışma Türk din sosyolojisi gelişme süreçlerini 2 temel döneme ayırmakta ve din sosyolojisinin kurumsallaşmadan önce ve sonrasındaki sembol öncülerin düşüncelerini ele almaktadır. Bu anlamda dağınık dönem ve kurumsallaşmış dönemlerdeki din sosyolojisi teşebbüsleri oldukça önemli bir konumdadır. Çalışma nitel yöntemin bir tekniği olan tarihsel dokümantasyon yöntemiyle oluşturulmuştur.","PeriodicalId":390505,"journal":{"name":"Dini Araştırmalar","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-11-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139284718","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Hermann Hesse’nin “Çarklar Arasında” adlı yapıtında, vaktinden önce olgunlaşması beklenilen çocukluğun, gerçek dışı ikinci bir çocukluk dönemi yaşamaya başlayacağı tehlikesini doğuran zaman aşımına uğramış bir eğitim sisteminin eleştirisi yapılır. Çocukluktan yoksun bırakılan ruhun içe dönük saldırganlığı, giderek kendine yönelmeye başlar. Eserde, eğitim otoriteleri ve aileler tarafından çocukların benliklerinden uzaklaştırılarak katı ve disiplin yanlısı bir eğitim sistemi yoluyla, çocuklara benimsetilen “üstün başarı idealinin” çocuk benliğin örselenmesine ve bunun telafisi olmayan sonuçlarına değinilmektedir. Yapıtta, Almanya’nın Schwaben kasabasındaki Maulbronn Manastır okulunda, çocukların maruz kaldığı olumsuz eğitsel ilişkiler ele alınmaktadır. Bu okulu, aile ve kasaba çevresinin baskısıyla, ikincilikle kazanan ancak sonrasında kendisine hiç bir gelişme fırsatı vermediğini gören Hans Giebenrath'ın psişik ruh karışıklığı, onu hem doğaya meftun alışkanlıklarından hem de başarı idealinden uzaklaştırır. Kasabaya dönerek, “demir çarkları eğeleyen çırak” olarak yaşamına devam eder. El becerisiyle yaptığı iş ise onu mutlu etmez. Irmağa düşer, gizemli ölümü tüm kasabayı üzer. Hesse’nin; eğitbilimsel açıdan açık ve örtük eğitim programlarının birbiriyle çelişen unsurlarının dikkati çektiği, bu yapıtının, çocuk benliğe özgü değerlerin analizi ve varoluşçu imgeler açısından ele alınmasının önem taşıdığı düşünülmektedir. Bu araştırmanın amacı, Hermann Hesse’nin “Çarklar Arasında” adlı yapıtında, çocuk benliğin varoluşçu imgelerini çözümlemektir. Yapıt, anlatı analizi tekniğiyle çözümlenmiştir. Elde edilen bulgulardan iki temaya ulaşılmıştır: Birinci tema olan “Çocuk Benlik” altında; “benlik özerkliği,” “yönlendirilmemiş düşünme,” “özgür istenç” adlı kategoriler belirlenmiştir. İkinci tema olan, “Varoluşçu İmgeler” altında; “doğa,” “arkadaşlık” ve “çelişkiler” adlı kategoriler elde edilmiştir. Araştırma sonuçları, açık ve örtük eğitim programlarının çocukların ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yaşayarak yaparak öğrenmelerine fırsat sunması, kararlarında ve eylemlerinde özerk birey olmalarını desteklemesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Çocukların çevresindeki yetişkinlerin de çocuklarla dengeli ve sağlıklı bir iletişim kurması için çocuk benlik ve yetişkin benliğin bir arada yaşaması, çocuk benliğin üst evrelere sağlıklı evrilmesi için çocukların doğayla geçirdikleri yaşantının önemini göstermektedir
{"title":"Hermann Hesse’nin “Çarklar Arasında” Adlı Romanında Çocuk Benlik ve Varoluşçu İmgeler","authors":"Pınar KIZILHAN","doi":"10.15745/da.1241387","DOIUrl":"https://doi.org/10.15745/da.1241387","url":null,"abstract":"Hermann Hesse’nin “Çarklar Arasında” adlı yapıtında, vaktinden önce olgunlaşması beklenilen çocukluğun, gerçek dışı ikinci bir çocukluk dönemi yaşamaya başlayacağı tehlikesini doğuran zaman aşımına uğramış bir eğitim sisteminin eleştirisi yapılır. Çocukluktan yoksun bırakılan ruhun içe dönük saldırganlığı, giderek kendine yönelmeye başlar. Eserde, eğitim otoriteleri ve aileler tarafından çocukların benliklerinden uzaklaştırılarak katı ve disiplin yanlısı bir eğitim sistemi yoluyla, çocuklara benimsetilen “üstün başarı idealinin” çocuk benliğin örselenmesine ve bunun telafisi olmayan sonuçlarına değinilmektedir. Yapıtta, Almanya’nın Schwaben kasabasındaki Maulbronn Manastır okulunda, çocukların maruz kaldığı olumsuz eğitsel ilişkiler ele alınmaktadır. Bu okulu, aile ve kasaba çevresinin baskısıyla, ikincilikle kazanan ancak sonrasında kendisine hiç bir gelişme fırsatı vermediğini gören Hans Giebenrath'ın psişik ruh karışıklığı, onu hem doğaya meftun alışkanlıklarından hem de başarı idealinden uzaklaştırır. Kasabaya dönerek, “demir çarkları eğeleyen çırak” olarak yaşamına devam eder. El becerisiyle yaptığı iş ise onu mutlu etmez. Irmağa düşer, gizemli ölümü tüm kasabayı üzer. Hesse’nin; eğitbilimsel açıdan açık ve örtük eğitim programlarının birbiriyle çelişen unsurlarının dikkati çektiği, bu yapıtının, çocuk benliğe özgü değerlerin analizi ve varoluşçu imgeler açısından ele alınmasının önem taşıdığı düşünülmektedir. Bu araştırmanın amacı, Hermann Hesse’nin “Çarklar Arasında” adlı yapıtında, çocuk benliğin varoluşçu imgelerini çözümlemektir. Yapıt, anlatı analizi tekniğiyle çözümlenmiştir. Elde edilen bulgulardan iki temaya ulaşılmıştır: Birinci tema olan “Çocuk Benlik” altında; “benlik özerkliği,” “yönlendirilmemiş düşünme,” “özgür istenç” adlı kategoriler belirlenmiştir. İkinci tema olan, “Varoluşçu İmgeler” altında; “doğa,” “arkadaşlık” ve “çelişkiler” adlı kategoriler elde edilmiştir. Araştırma sonuçları, açık ve örtük eğitim programlarının çocukların ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yaşayarak yaparak öğrenmelerine fırsat sunması, kararlarında ve eylemlerinde özerk birey olmalarını desteklemesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Çocukların çevresindeki yetişkinlerin de çocuklarla dengeli ve sağlıklı bir iletişim kurması için çocuk benlik ve yetişkin benliğin bir arada yaşaması, çocuk benliğin üst evrelere sağlıklı evrilmesi için çocukların doğayla geçirdikleri yaşantının önemini göstermektedir","PeriodicalId":390505,"journal":{"name":"Dini Araştırmalar","volume":"79 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135712657","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}