首页 > 最新文献

Milli Folklor最新文献

英文 中文
ESKİ TÜRKLERDE VE KAZAKLARDA KABİR VE KABİR TAŞI ÜZERİNE 关于古土耳其和哈萨克的坟墓和墓石
4区 社会学 0 FOLKLORE Pub Date : 2023-09-30 DOI: 10.58242/millifolklor.875575
Osman KABADAYI, Ergali ESBOSINOV
Tarihî kaynaklarda 15. yüzyıldan itibaren adına rastlanılan Kıpçak kökenli bir Türk halkı olan Kazakların kabir ve kabir taşıyla ilgili bazı uygulamaları eski Türk gelenekleriyle benzerlik göstermektedir. Bozkır kültürünü günümüzde de yaşatmaları dolayısıyla Kazak Türkleri, İslami kural ve kaidelerle bütünleştirip yoğurmayı başardıkları bazı Eski Türk geleneklerini günümüzde de sürdürmektedirler. Kabir kelimesi Kazak bozkırlarına İslam dininin yayılma sürecinde girmiş olan Arapça kökenli bir kelime olup ölen kişinin gömüldüğü yer anlamına gelmektedir. Kabir taşı ise, ölünün defnedildiği yere, yani kabrin başına konulan ve birçok anlamı barındıran işaretlere sahip taştır. Kazakçada bu yapılara sıntas, sandıktas, koytas, kabirtas ya da kulpıtas gibi adlar da verilmektedir. Eski Türklerde olduğu gibi Kazaklarda da mezarlar, doğa olaylarından hasar görmemeleri için genellikle yüksek yerlere yapılmaktadır. Ayrıca mezarlar ölen kişinin diğer yakınlarının da gömülebilmesi için uygun genişliktedir. Kazak toplumunda bazı kabirlere kutsallık atfedilmiştir. Söz gelimi Türkistan şehrindeki Hoca Ahmet Yesevî türbesi sadece Kazak Türkleri için değil aynı zamanda bütün Türk dünyası için oldukça yüksek bir manevi değere sahiptir. Kazak toplumunda, gerçekleştirilemeyen bazı dinî vecibeler Ahmet Yesevî türbesi ziyaret edilerek yerine getirilmiş kabul edilmekte, Yesevî türbesini üç defa ziyeret etmek de hac ibadetiyle eş değer görülmektedir. Bazı Kazak Hanları vefat ettiklerinde Türkistan şehrindeki evliyaların yanına defnedilmelerini vasiyet etmişlerdir. Han ve sultanlardan başka meşhur Kazak komutanlarından bazılarının da Türkistan’a defnedildiği görülmektedir. Mezar yeri, eski Türk ve daha çok Moğol geleneklerinde olduğu gibi Kazaklarda da bazen gizli tutulmuştur. Söz gelimi Kalmuklara karşı savaşlarda gösterdiği kahramanlıklarla büyük ün kazanmış Kabanbay Batır’ın gömüldüğü yer, kesin olarak bilinmemektedir. Mezar başlarına dikilen kabir taşı ise konar-göçer bir hayat tarzını benimseyen Kazaklar için birçok anlamı bünyesinde barındırmaktadır. Her ne kadar ölen kişinin başına kabir taşı koyma geleneğinin temelinde öleni hatırlama ve mezarının nerede olduğunu nesilden nesle aktarma amacı bulunsa da kabir taşı bazen uçsuz bucaksız geniş bozkırda göç esnasında adeta pusula görevi üstlenebilmekte bazen de yorulanların dinlenme noktası olabilmektedir. Bununla birlikte tıpkı Köktürklerde olduğu gibi eski Kazak kültüründe de ölen kişinin yüzünü kabir taşına çizme geleneği bulunmaktadır; fakat günümüzde bu geleneğin artık kaybolmaya başladığını söylemek mümkündür. Kazak kültüründe kabir ve kabir taşlarının barınma, yön bulma gibi gündelik işlevlerinin yanı sıra manevi bir değeri de bulunmaktadır. Kazakların halk tarafından sevilen, benimsenen bir kişinin kabrini sık sık ziyaret ederek burada hastalıklarına şifa, sorunlarına çözüm aradıklarına da saha araştırmalarımız esnasında bizzat şahit olunmuştur. Bu çalışmada özellikle Kazakistan’ın batı bölgesiyle Almatı çevresind
哈萨克族是一个源于基普恰克的土耳其民族,其名称见于 15 世纪以来的历史资料,哈萨克族的一些习俗与古代土耳其传统相似。由于哈萨克土耳其人将草原文化延续至今,他们继续保留着一些旧突厥传统,并设法将其与伊斯兰规则和原则相融合和揉合。卡比尔(Kabir)一词源于阿拉伯语,在伊斯兰教传播过程中传入哈萨克草原,意思是埋葬死者的地方。墓石则是放置在埋葬死者的地方,即墓穴头部的石头,具有多种含义的标志。在哈萨克语中,这些结构也被称为 sıntas、sandıktas、koytas、kabirtas 或 kulpıtas。与古代土耳其人一样,哈萨克人的坟墓通常建在高处,以免受到自然因素的破坏。此外,坟墓的宽度要适当,以便埋葬死者的其他亲属。在哈萨克社会,一些坟墓被赋予神圣的意义。例如,位于突厥斯坦市的 Khoja Ahmet Yesevî 陵墓不仅对哈萨克土耳其人,而且对整个突厥世界都具有极高的精神价值。在哈萨克社会,一些无法履行的宗教义务被认为可以通过拜谒艾哈迈德-叶塞维的陵墓来履行,拜谒叶塞维陵墓三次被认为等同于朝圣。一些哈萨克汗死后遗嘱将自己葬在突厥斯坦城的圣人旁边。除了大汗和苏丹,一些著名的哈萨克指挥官也葬在突厥斯坦。哈萨克人有时会对埋葬地点保密,就像古代突厥人,主要是蒙古人的传统一样。例如,在与卡尔梅克人的战争中表现英勇、声名显赫的卡班拜-巴特尔的埋葬地就不为人所知。对于过着游牧生活的哈萨克人来说,竖立在坟头的墓碑有很多含义。虽然在逝者头顶竖立墓碑的传统是为了纪念逝者并将其坟墓的位置代代相传,但墓碑有时也可以作为在辽阔草原上迁徙时的指南针,有时也可以作为疲惫者的休息点。然而,与 Köktürks 一样,在古老的哈萨克文化中也有在墓碑上绘制死者面容的传统,但如今可以说这一传统已经开始消失。在哈萨克文化中,坟墓和墓碑既有精神价值,也有日常功能,如遮风避雨和指引方向。我们在实地考察中发现,哈萨克人经常会去给受人爱戴、被人收养的人扫墓,并寻求疾病的治愈和问题的解决。本研究将讨论历史古墓和墓石,尤其是哈萨克斯坦西部地区和阿拉木图周边地区的历史古墓和墓石,并试图揭示与古墓建造有关的一些习俗与草原周边地区发展起来的古代土耳其人生活和信仰体系的相似之处。
{"title":"ESKİ TÜRKLERDE VE KAZAKLARDA KABİR VE KABİR TAŞI ÜZERİNE","authors":"Osman KABADAYI, Ergali ESBOSINOV","doi":"10.58242/millifolklor.875575","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.875575","url":null,"abstract":"Tarihî kaynaklarda 15. yüzyıldan itibaren adına rastlanılan Kıpçak kökenli bir Türk halkı olan Kazakların kabir ve kabir taşıyla ilgili bazı uygulamaları eski Türk gelenekleriyle benzerlik göstermektedir. Bozkır kültürünü günümüzde de yaşatmaları dolayısıyla Kazak Türkleri, İslami kural ve kaidelerle bütünleştirip yoğurmayı başardıkları bazı Eski Türk geleneklerini günümüzde de sürdürmektedirler. Kabir kelimesi Kazak bozkırlarına İslam dininin yayılma sürecinde girmiş olan Arapça kökenli bir kelime olup ölen kişinin gömüldüğü yer anlamına gelmektedir. Kabir taşı ise, ölünün defnedildiği yere, yani kabrin başına konulan ve birçok anlamı barındıran işaretlere sahip taştır. Kazakçada bu yapılara sıntas, sandıktas, koytas, kabirtas ya da kulpıtas gibi adlar da verilmektedir. Eski Türklerde olduğu gibi Kazaklarda da mezarlar, doğa olaylarından hasar görmemeleri için genellikle yüksek yerlere yapılmaktadır. Ayrıca mezarlar ölen kişinin diğer yakınlarının da gömülebilmesi için uygun genişliktedir. Kazak toplumunda bazı kabirlere kutsallık atfedilmiştir. Söz gelimi Türkistan şehrindeki Hoca Ahmet Yesevî türbesi sadece Kazak Türkleri için değil aynı zamanda bütün Türk dünyası için oldukça yüksek bir manevi değere sahiptir. Kazak toplumunda, gerçekleştirilemeyen bazı dinî vecibeler Ahmet Yesevî türbesi ziyaret edilerek yerine getirilmiş kabul edilmekte, Yesevî türbesini üç defa ziyeret etmek de hac ibadetiyle eş değer görülmektedir. Bazı Kazak Hanları vefat ettiklerinde Türkistan şehrindeki evliyaların yanına defnedilmelerini vasiyet etmişlerdir. Han ve sultanlardan başka meşhur Kazak komutanlarından bazılarının da Türkistan’a defnedildiği görülmektedir. Mezar yeri, eski Türk ve daha çok Moğol geleneklerinde olduğu gibi Kazaklarda da bazen gizli tutulmuştur. Söz gelimi Kalmuklara karşı savaşlarda gösterdiği kahramanlıklarla büyük ün kazanmış Kabanbay Batır’ın gömüldüğü yer, kesin olarak bilinmemektedir. Mezar başlarına dikilen kabir taşı ise konar-göçer bir hayat tarzını benimseyen Kazaklar için birçok anlamı bünyesinde barındırmaktadır. Her ne kadar ölen kişinin başına kabir taşı koyma geleneğinin temelinde öleni hatırlama ve mezarının nerede olduğunu nesilden nesle aktarma amacı bulunsa da kabir taşı bazen uçsuz bucaksız geniş bozkırda göç esnasında adeta pusula görevi üstlenebilmekte bazen de yorulanların dinlenme noktası olabilmektedir. Bununla birlikte tıpkı Köktürklerde olduğu gibi eski Kazak kültüründe de ölen kişinin yüzünü kabir taşına çizme geleneği bulunmaktadır; fakat günümüzde bu geleneğin artık kaybolmaya başladığını söylemek mümkündür. Kazak kültüründe kabir ve kabir taşlarının barınma, yön bulma gibi gündelik işlevlerinin yanı sıra manevi bir değeri de bulunmaktadır. Kazakların halk tarafından sevilen, benimsenen bir kişinin kabrini sık sık ziyaret ederek burada hastalıklarına şifa, sorunlarına çözüm aradıklarına da saha araştırmalarımız esnasında bizzat şahit olunmuştur. Bu çalışmada özellikle Kazakistan’ın batı bölgesiyle Almatı çevresind","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"10 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136272240","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Osmanlı Devleti'nde Tellallık (Dellallık) Kurumu 奥斯曼帝国的特拉利教(Dellallık)制度
4区 社会学 0 FOLKLORE Pub Date : 2023-09-30 DOI: 10.58242/millifolklor.1062342
Seda TAN
Günümüzde bilgi alma kanal ve yöntemleri muazzam bir çeşitliliğe sahiptir. Toplumlar aynı anda kitleler halinde aynı bilgi ve habere ulaşabilmektedirler. Halbuki bundan yaklaşık bir buçuk asır öncesinden başlayarak toplumsal yaşamın eski dönemlerine uzanan tarihsel periyoda bakıldığında belli bir siyasal örgütlenmeye bağlı hemen her toplumda bilgi alıp-vermenin temel iki boyutunun olduğu görülecektir; siyasal ve toplumsal iletişim. Çağlar boyunca siyasal iletişim kapsamında yönetici yönetileni, siyasal örgütlenmenin kuralları ve gelişmeleri hakkında bilgilendirmiştir. Toplumsal iletişim kapsamında ise halk, toplumsal içerikli olay ve gelişmeler konusundaki bilgi ihtiyacını karşılamıştır. Dar bir çerçeveye sahip olan bu aktarımın kanalları da temelde aynı olup günümüzdeki gibi çeşitlenmemiştir. Muhtelif coğrafyadaki muhtelif toplumda farklı görünümleri olmakla birlikte ‘öz’de aynı işlevi gören tellallar, geleneksel iletişimin odağıdırlar. Kuruma ilişkin belki de en isabetli tanımlama; tellalları geleneksel iletişimin medyası olarak gösterenidir. Zira, ait oldukları topluma göre değişen görsel ve işitsel malzemeleri; masallar, darbı meseller ve alegorilerle süslenmiş şiirsel ifade tarzları, geleneksel dansları ve özgün dramatik sunumları ile gerçekten de göze ve kulağa güçlü bir biçimde hitap ederek günümüzün medyasının üstlendiği işlevi üstlenmişlerdir. Farklı toplumlarda farklı isim ve görünümlere sahip olsalar da temelde aynı hizmeti ifade etmektedirler; haber vermek, yığınları bilgilendirmek. Kurum günümüzde söz konusu bakımdan işlevselliğini yitirmiş olsa da geçmişte çağlara ve mekanlara yayılmış halde olduğu aşikârdır. Osmanlılar tarihi kurumu İslam dünyası örneğinden miras almış görünmektedirler. Nitekim her şeyden önce günümüzde tellal şeklinde telaffuz edilen kelime Arapça asıllıdır ve ‘yol göstermek’ anlamındaki dallâl sözcüğünden gelmektedir. Ne var ki dellâl/dallâl, haberci vasfı kadar ve belki bundan ziyade İslam dünyasında uzun bir zaman dilimi boyunca gündelik hayatta ticari faaliyetlerde aracılık eden kimseleri işaretle de kullanılmıştır. Simsar da denen bu kişiler tellallığın iletişim kanalı olmak kadar, hatta çoğunlukla ondan daha ön planda ve bugün hala seçilebilir nitelikteki ikinci fonksiyonunun varlığını ortaya koymuşlardır; ticari arabuluculuk. Ticaret tellalları mezat satışı şeklindeki küçük ölçekli alım satımların aracısı olabildikleri gibi büyük çaplı, hatta uluslararası boyutta ticaretle de ilgilenebilmişlerdir. Ekonomi tarihindeki rollerine binaen hizmetleri karşılığı alacakları komisyonlar kanun ve nizamlarla belirlenmiştir. Ayrıca faaliyetlerini hangi ilkeler doğrultusunda yürütecekleri de fıkıh kitaplarında gösterilmiştir. Böylece kurum İslam’a uygun bir kisveye bürünmüş ve işlevselliğine binaen de Osmanlılara kadar taşınmıştır. Ele alınan çalışma, kadim aktarım kanalı olan tellallık kurumunun Osmanlılar dönemine odaklanmaktadır. Hem devletin halkla iletişiminin merkezinde yer almaları, hem de ticaretteki önemlerine b
如今,接收信息的渠道和方法多种多样。同样的信息和新闻,社会可以在同一时间大量接触到。然而,当我们回顾一个半世纪以前的历史时期,并将其延伸到旧社会生活时期时,我们会发现,几乎所有隶属于某个政治组织的社会都存在两个基本的信息交流层面:政治交流和社会交流。古往今来,在政治交流的范围内,统治者向被统治者通报政治组织的规则和发展。在社会传播的范围内,公众满足其对社会事件和发展信息的需求。这种传播的渠道框架很窄,基本相同,没有像今天这样多样化。尽管他们在不同地域的不同社会中有着不同的表现形式,但在 "本质 "上发挥着相同功能的宣讲员却是传统传播的焦点。或许,将 "传统传播媒介 "定义为 "传统传播媒介 "才是对该机构最准确的定义。事实上,他们的视觉和听觉材料因所属社会的不同而各异,他们的诗歌表达方式以故事、比喻和寓言为装饰,他们的传统舞蹈和原创戏剧表演,确实承担了当今媒体的功能,以一种强有力的方式吸引着人们的眼球和耳朵。虽然它们在不同的社会中有着不同的名称和表现形式,但它们所表达的基本服务是相同的,那就是向大众提供信息和资讯。虽然如今这种机构已经失去了这方面的功能,但很明显,它在过去是跨越时代和地域的。奥斯曼人似乎从伊斯兰世界的范例中继承了这一历史机构。事实上,首先,今天读作 tellal 的单词源于阿拉伯语,来自 dallâl 一词,意为 "指路"。不过,在伊斯兰世界,dellāl/dallāl 在很长一段时间内被用来指代那些在日常生活中充当商业活动中间人的人。这些人也被称为经纪人,他们证明了吆喝人的第二种功能的存在,这种功能与沟通渠道同等重要,甚至往往比沟通渠道更重要,这种功能至今仍可识别:商业中介。贸易信使可以作为拍卖形式的小规模交易的中间人,但他们也可以参与大规模甚至是国际贸易。由于他们在经济史上的作用,他们的服务佣金由法律法规决定。此外,教法书中还规定了他们开展活动所遵循的原则。因此,该机构披上了伊斯兰的外衣,并因其功能性而传承到了奥斯曼帝国。本研究的重点是奥斯曼帝国时期的报信员制度,这是一种古老的传播渠道。由于其在国家与公众交流中的中心地位及其在贸易中的重要性,在奥斯曼时期创作的许多资料组中经常出现 "吆喝者"。另一方面,有关该机构的专题研究几乎不存在。本研究试图在国家官方记录的基础上,揭示奥斯曼人特有的该机构的一些基本做法。
{"title":"Osmanlı Devleti'nde Tellallık (Dellallık) Kurumu","authors":"Seda TAN","doi":"10.58242/millifolklor.1062342","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1062342","url":null,"abstract":"Günümüzde bilgi alma kanal ve yöntemleri muazzam bir çeşitliliğe sahiptir. Toplumlar aynı anda kitleler halinde aynı bilgi ve habere ulaşabilmektedirler. Halbuki bundan yaklaşık bir buçuk asır öncesinden başlayarak toplumsal yaşamın eski dönemlerine uzanan tarihsel periyoda bakıldığında belli bir siyasal örgütlenmeye bağlı hemen her toplumda bilgi alıp-vermenin temel iki boyutunun olduğu görülecektir; siyasal ve toplumsal iletişim. Çağlar boyunca siyasal iletişim kapsamında yönetici yönetileni, siyasal örgütlenmenin kuralları ve gelişmeleri hakkında bilgilendirmiştir. Toplumsal iletişim kapsamında ise halk, toplumsal içerikli olay ve gelişmeler konusundaki bilgi ihtiyacını karşılamıştır. Dar bir çerçeveye sahip olan bu aktarımın kanalları da temelde aynı olup günümüzdeki gibi çeşitlenmemiştir. Muhtelif coğrafyadaki muhtelif toplumda farklı görünümleri olmakla birlikte ‘öz’de aynı işlevi gören tellallar, geleneksel iletişimin odağıdırlar. Kuruma ilişkin belki de en isabetli tanımlama; tellalları geleneksel iletişimin medyası olarak gösterenidir. Zira, ait oldukları topluma göre değişen görsel ve işitsel malzemeleri; masallar, darbı meseller ve alegorilerle süslenmiş şiirsel ifade tarzları, geleneksel dansları ve özgün dramatik sunumları ile gerçekten de göze ve kulağa güçlü bir biçimde hitap ederek günümüzün medyasının üstlendiği işlevi üstlenmişlerdir. Farklı toplumlarda farklı isim ve görünümlere sahip olsalar da temelde aynı hizmeti ifade etmektedirler; haber vermek, yığınları bilgilendirmek. Kurum günümüzde söz konusu bakımdan işlevselliğini yitirmiş olsa da geçmişte çağlara ve mekanlara yayılmış halde olduğu aşikârdır. Osmanlılar tarihi kurumu İslam dünyası örneğinden miras almış görünmektedirler. Nitekim her şeyden önce günümüzde tellal şeklinde telaffuz edilen kelime Arapça asıllıdır ve ‘yol göstermek’ anlamındaki dallâl sözcüğünden gelmektedir. Ne var ki dellâl/dallâl, haberci vasfı kadar ve belki bundan ziyade İslam dünyasında uzun bir zaman dilimi boyunca gündelik hayatta ticari faaliyetlerde aracılık eden kimseleri işaretle de kullanılmıştır. Simsar da denen bu kişiler tellallığın iletişim kanalı olmak kadar, hatta çoğunlukla ondan daha ön planda ve bugün hala seçilebilir nitelikteki ikinci fonksiyonunun varlığını ortaya koymuşlardır; ticari arabuluculuk. Ticaret tellalları mezat satışı şeklindeki küçük ölçekli alım satımların aracısı olabildikleri gibi büyük çaplı, hatta uluslararası boyutta ticaretle de ilgilenebilmişlerdir. Ekonomi tarihindeki rollerine binaen hizmetleri karşılığı alacakları komisyonlar kanun ve nizamlarla belirlenmiştir. Ayrıca faaliyetlerini hangi ilkeler doğrultusunda yürütecekleri de fıkıh kitaplarında gösterilmiştir. Böylece kurum İslam’a uygun bir kisveye bürünmüş ve işlevselliğine binaen de Osmanlılara kadar taşınmıştır. Ele alınan çalışma, kadim aktarım kanalı olan tellallık kurumunun Osmanlılar dönemine odaklanmaktadır. Hem devletin halkla iletişiminin merkezinde yer almaları, hem de ticaretteki önemlerine b","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"48 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136271648","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
ESKİ TÜRK VE KORE-JEJU MEZAR HEYKELLERİ ÜZERİNE ŞAMANİSTİK BİR YORUMLAMA 对古代土耳其和韩国济州墓葬雕塑的萨满教诠释
4区 社会学 0 FOLKLORE Pub Date : 2023-09-30 DOI: 10.58242/millifolklor.1122684
Nükhet OKUTAN DAVLETOV, Juyeong JANG
Altay Şamanizminde mühim bir rol oynayan ve esasında eski ölüye tapınma ile ilişkili olan atalar kültü, hem Güney Sibirya’da hem de Kore yarımadasında güçlü bir biçimde yaşatılmakta ve bu külte dair uygulamalar tarihte ve günümüzde önemli benzerlikler taşımaktadır. Özellikle cenaze ve anma törenlerinde ölünün mezarının, mezar heykelinin ya da tasvirinin kanlı veya kansız kurbanlar sunularak beslenmesi yoluyla ruhun teskin edilmesi uygulaması, geçmişte olduğu gibi içinde bulunulan XXI. yüzyılda da Şamanizmi yaşatan Koreliler ve Sibirya Türkleri arasında hâlâ sürdürülmektedir. Bu sebeple eski Türk ve Kore-Jeju mezar heykellerinin tarihlendirilmesi ve esas yapılış amaçları farklı olsa da bu çalışmada her iki heykel grubu Şamanik atalar kültü içerisinde yorumlanmıştır. Jeju Adası’ndaki mezar heykelleri sıklıkla taşıdıkları nesnelere ya da ellerinin konumuna göre sınıflandırılmaktadır. Örneğin eller çaprazlanmışsa bu heykelin mezarı koruyucu işlev gördüğünü gösterirken, eller nazikçe birleştirilmişse bu heykelin ölüye hizmet etmek için orada olduğu anlamını taşımaktadır. Eğer heykel elinde bir yelpaze ya da fırça tutuyorsa bunun Konfüçyüsçülüğün bir etkisi olduğu, kılıç, mızrak ya da yarasa taşıyorsa mezarı koruduğu; elinde mektup varsa bunun da torunlarının geleceği için temennilerde bulunan merhumun düşüncelerinin bir yansıması olduğu ifade edilmektedir. Fakat heykellerin elinde kuş, yılan ya da balık gibi hayvanlar da olabilmektedir ve bu motifler Kore halkının en eski inancı olan Şamanizm kaynaklı görülüp birer totem olarak değerlendirilmektedir. Heykellerin kaşık, şarap kadehi ya da şarap şişesi taşırken tasvir edildikleri de tespit edilmiştir. Bunlar ise tartışmasız doğrudan ölen kişinin ruhunun beslenmesi uygulamasını göstermektedir. Ancak Kore’de çeşitli araştırmacılar ölüye öbür tarafta hizmet edecek insanları temsil eden Jeju Adası mezar heykellerini Şamanizm yerine Konfüçyüsçülüğün ön planda olduğu Orta Joseon Dönemi’nde yapılmış oldukları için tamamen bu inanç sistemi ile yorumlamaktadırlar. Bu çalışmada ise Jeju Adası heykelleri ile eski Türk mezar heykellerinin elinde ölünün beslenmesi amacıyla kadeh ya da kâse şeklinde nesnelerin tasvir edilmiş olmasının Şamanik bir ortaklık olduğu görüşüne varılmıştır. Eski Türkler ve Koreliler arasında mezar heykelleri aracılığıyla ölünün beslenmesi uygulamasının kaynağı olarak arkeoloji ve etnografya verilerine göre sahip olduğu en az 40.000 yıllık geçmişle Konfüçyüsçülük ya da Budizmden daha eski bir inanç sistemi olan Şamanizmin gösterilmesi, metodolojik olarak daha uygun görülmüştür. Bu doğrultuda Kore'deki birçok dini hareketi veya sosyal fenomeni anlamanın en iyi yollarından birinin Şamanizmi anlamak olduğunu belirten bilimcilerin ifadelerinden yola çıkılarak yarımadada Budizmin ve Konfüçyüsçülüğün Şamanizmden etkilenmiş olduğu ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Ayrıca Jeju mezar heykellerinin de içinde bulunduğu anıt ve totemlerin temelde Şamanik birer kült nesnesi olması, atalar kültü dâhilinde c
祖先崇拜在阿尔泰萨满教中扮演着重要角色,本质上与对古代死者的崇拜有关,它在南西伯利亚和朝鲜半岛都得到了延续,与这种崇拜有关的习俗在历史上和今天都有重要的相似之处。特别是在葬礼和悼念仪式上,韩国人和西伯利亚土耳其人仍然保留着通过向坟墓、坟墓雕像或死者画像供奉血祭或无血祭品来安抚亡灵的习俗,他们在二十一世纪一如既往地保留着萨满教。因此,尽管古代土耳其和韩国济州岛墓葬雕塑的年代及其主要目的不同,但在本研究中,这两组雕塑都被解释为萨满教祖先崇拜。济州岛的墓葬雕像通常根据其携带的物品或双手的姿势进行分类。例如,如果双手交叉,则表示雕像具有守护坟墓的功能;如果双手轻轻合拢,则表示雕像是为死者服务的。如果雕像手持扇子或毛笔,则表示受到儒家思想的影响;如果雕像手持剑、矛或棍棒,则表示在保护坟墓;如果雕像手持书信,则表示寄托了逝者对子孙后代的思念。不过,雕像的手中也可能握有鸟、蛇或鱼等动物,这些图案被认为源于萨满教--朝鲜民族最古老的信仰,并被视为图腾。此外,还发现这些雕像手持汤匙、酒杯或酒瓶。毫无疑问,这些都表明了直接喂养死者灵魂的做法。然而,由于济州岛墓中的雕像是在朝鲜中期制作的,当时儒家思想而不是萨满教占主导地位,因此韩国的许多研究人员都以这种信仰体系来解释济州岛墓中的雕像,因为这些雕像代表的是在来世为死者服务的人。本研究的结论是,济州岛雕塑和土耳其古代墓葬雕塑手中的高脚杯或碗状物是萨满教的共性。根据考古学和人种学资料,萨满教是比儒教和佛教更古老的信仰体系,至少有 4 万年的历史,因此,从方法论的角度来看,将萨满教作为古代土耳其人和韩国人之间通过墓葬雕像喂养死者的习俗的来源更为合适。有学者指出,了解萨满教是理解韩国许多宗教运动或社会现象的最佳途径之一,在此方向上,我们试图揭示佛教和儒教在半岛上受到萨满教的影响。此外,包括济州墓葬雕塑在内的纪念碑和图腾基本上都是萨满教崇拜物,这一点也试图从不同宗教的个人和组织的态度以及祖先崇拜中的葬礼习俗中得到解释。
{"title":"ESKİ TÜRK VE KORE-JEJU MEZAR HEYKELLERİ ÜZERİNE ŞAMANİSTİK BİR YORUMLAMA","authors":"Nükhet OKUTAN DAVLETOV, Juyeong JANG","doi":"10.58242/millifolklor.1122684","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1122684","url":null,"abstract":"Altay Şamanizminde mühim bir rol oynayan ve esasında eski ölüye tapınma ile ilişkili olan atalar kültü, hem Güney Sibirya’da hem de Kore yarımadasında güçlü bir biçimde yaşatılmakta ve bu külte dair uygulamalar tarihte ve günümüzde önemli benzerlikler taşımaktadır. Özellikle cenaze ve anma törenlerinde ölünün mezarının, mezar heykelinin ya da tasvirinin kanlı veya kansız kurbanlar sunularak beslenmesi yoluyla ruhun teskin edilmesi uygulaması, geçmişte olduğu gibi içinde bulunulan XXI. yüzyılda da Şamanizmi yaşatan Koreliler ve Sibirya Türkleri arasında hâlâ sürdürülmektedir. Bu sebeple eski Türk ve Kore-Jeju mezar heykellerinin tarihlendirilmesi ve esas yapılış amaçları farklı olsa da bu çalışmada her iki heykel grubu Şamanik atalar kültü içerisinde yorumlanmıştır. Jeju Adası’ndaki mezar heykelleri sıklıkla taşıdıkları nesnelere ya da ellerinin konumuna göre sınıflandırılmaktadır. Örneğin eller çaprazlanmışsa bu heykelin mezarı koruyucu işlev gördüğünü gösterirken, eller nazikçe birleştirilmişse bu heykelin ölüye hizmet etmek için orada olduğu anlamını taşımaktadır. Eğer heykel elinde bir yelpaze ya da fırça tutuyorsa bunun Konfüçyüsçülüğün bir etkisi olduğu, kılıç, mızrak ya da yarasa taşıyorsa mezarı koruduğu; elinde mektup varsa bunun da torunlarının geleceği için temennilerde bulunan merhumun düşüncelerinin bir yansıması olduğu ifade edilmektedir. Fakat heykellerin elinde kuş, yılan ya da balık gibi hayvanlar da olabilmektedir ve bu motifler Kore halkının en eski inancı olan Şamanizm kaynaklı görülüp birer totem olarak değerlendirilmektedir. Heykellerin kaşık, şarap kadehi ya da şarap şişesi taşırken tasvir edildikleri de tespit edilmiştir. Bunlar ise tartışmasız doğrudan ölen kişinin ruhunun beslenmesi uygulamasını göstermektedir. Ancak Kore’de çeşitli araştırmacılar ölüye öbür tarafta hizmet edecek insanları temsil eden Jeju Adası mezar heykellerini Şamanizm yerine Konfüçyüsçülüğün ön planda olduğu Orta Joseon Dönemi’nde yapılmış oldukları için tamamen bu inanç sistemi ile yorumlamaktadırlar. Bu çalışmada ise Jeju Adası heykelleri ile eski Türk mezar heykellerinin elinde ölünün beslenmesi amacıyla kadeh ya da kâse şeklinde nesnelerin tasvir edilmiş olmasının Şamanik bir ortaklık olduğu görüşüne varılmıştır. Eski Türkler ve Koreliler arasında mezar heykelleri aracılığıyla ölünün beslenmesi uygulamasının kaynağı olarak arkeoloji ve etnografya verilerine göre sahip olduğu en az 40.000 yıllık geçmişle Konfüçyüsçülük ya da Budizmden daha eski bir inanç sistemi olan Şamanizmin gösterilmesi, metodolojik olarak daha uygun görülmüştür. Bu doğrultuda Kore'deki birçok dini hareketi veya sosyal fenomeni anlamanın en iyi yollarından birinin Şamanizmi anlamak olduğunu belirten bilimcilerin ifadelerinden yola çıkılarak yarımadada Budizmin ve Konfüçyüsçülüğün Şamanizmden etkilenmiş olduğu ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Ayrıca Jeju mezar heykellerinin de içinde bulunduğu anıt ve totemlerin temelde Şamanik birer kült nesnesi olması, atalar kültü dâhilinde c","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136272241","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
KARAYCA AĞITLARDAKİ TEOLOJİK UNSURLAR 卡拉卡歌曲中的神学元素
4区 社会学 0 FOLKLORE Pub Date : 2023-09-30 DOI: 10.58242/millifolklor.942111
Murat KOÇAK
Karay Türkleri, Türk dünyasının en batıda yer alan temsilcilerinden olup inanç dairesinin edebiyata yapmış olduğu etkilerin görülmesi açısından incelenmeye değer nitelik taşımaktadırlar. Dünya üzerinde ‘Karay’ inancına sahip iki grup bulunmaktadır. Bu gruplardan ilkini Anan Ben David’in VIII. asırda sistematik hale getirdiği bu nedenle de ilk dönemlerde “Ananiye” sonraları ise ‘Karay’ olarak isimlendirilen İsrailoğulları kökenli Karaylar meydana getirirken Karay inancına sahip diğer grubu Hazar İmparoturluğu’nda bu inanca geçen Türk kökenli Karaylar oluşturur. Bu ikinci grup Hazar İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Kırım, İstanbul, Litvanya ve Polonya’ya göçmüşlerdir. Etnik olarak Türk olan Karaylar kendilerini Karay veya Karaylar olarak nitelemekte olup kökenlerini İsrailoğullarına değil Hazar Türklerine dayandırmakta ve Türk köklerine vurgu yapmaktadırlar. Farklı bir inanç dairesi içinde olmaları, köklerinden getirdikleri müşterek âdetleri yok etmemiş, Karay inanışının getirdiği ritüeller ve kavramlarla yeni bir boyut kazanmıştır. Bu farklılığı ‘ağıt’ terimini ifade eden kelimede dahi görmekteyiz. Ağıt kavramı için, Karay Türkçesinde ‘sığıt, sıyıt, sarnav’ terimleri yanında İbranice kökenli קִניָה’ kına’ kavramı da kullanılmaktadır. İnsanoğlunun yaşamının son noktası olan ölüm hadisesinin, yakın çevreye verdiği hüznün dizelere, sözlere, ezgilere dökülmüş şekli olan ağıdın Karay Türklerinde inanç çevresinde gelişmesi de bu yönüyle pek tabiidir. Bu yazıda, hem Karay cemaatine hizmet eden dört Karay hazzan tanıtılmış hem de vefatları üzerine yazılan ağıtlarda inançların etkisi belirtilmiştir. ‘Hazzan’ Karay ibadethanesinde yani kenesada görevli olan din adamı için kullanılan bir terimdir. Hazzanlar sadece kenesada ibadeti yürütmemiş, toplum içinde halkın gelişmesi ve bilinçlenmesi için de çalışmışlardır. Karayların hazzan ve ribbilere (öğretmen) vermiş oldukları değer ve göstermiş oldukları hürmetin, onların dünyadan göçmeleri sonrasında cemaat üzerinde bıraktığı derin teessürle cümlelere yansıdığı görülmektedir. Özellikle, bu teessür ve yas havasında görülen Musevi inancının etkileri, ‘kahal, Tora, Adonay, mitsva, Şabbat, Şemot, tiḫyat metim, merkava vb.’ İbranice ödünçleme kelimelerle kendisini göstermektedir. İncelenen dört farklı ağıt metnine konu olan dört isim de hazzanlık görevini yapmış önemli Karay âlimleridir. Bu önemli ribbi ve hazzanların ortak özellikleri ‘cemaatleri için yaptıkları çalışmalar, doğru kişilik, yedi bilgeliği bilme, Tevrat’ın emirlerine göre yaşama, ardından şerefli bir san bırakmalarıdır. Çalışmada incelenen ağıt metinleri; Ribbi Josef Leonowicz’in kaleme aldığı ‘Kınası Ribbi Szalomnun Zaḫarjasiewicznin” (Ribbi Şalom Zaḫarjasiewicz’in Ağıdı) ve ‘Kınası Ribbi Awrahamnın Leonowicznin Ol Szofetnin’ (Hakim Ribbi Avraham Leonowicz’in Ağıdı) adlı ağıtları, Ribbi Simcha Leonowicz’in yazdığı “Kınası Ribbi Jeszua Josef Mordkowicznin” (Ribbi Jeszua Josef Mordkowicz’nin Ağıdı) adlı ağıdı ve Ribbi Zarach’ın Ribbi Jeszuanın oğlu
卡拉派土耳其人是土耳其世界最西部的代表之一,他们的信仰圈对文学的影响值得分析。世界上有两个信仰 "卡拉派 "的群体。其中第一个群体是由以色列血统的卡拉伊特人组成的,由阿南-本-大卫在八世纪将其系统化,因此早期被称为 "阿纳尼耶",后来被称为 "卡拉伊特人",而另一个卡拉伊特信仰群体是由土耳其血统的卡拉伊特人组成的,他们在哈扎尔帝国皈依了这一信仰。第二个群体在卡扎尔帝国解体后迁移到克里米亚、伊斯坦布尔、立陶宛和波兰。土耳其裔的卡拉伊特人称自己为卡拉伊特人或卡拉伊人,他们强调自己的土耳其血统,认为自己的祖先不是以色列人,而是卡扎尔土耳其人。他们身处不同的信仰圈,但这并没有破坏他们从自己的根源带来的共同习俗,而且他们还因卡拉派信仰带来的仪式和观念而获得了新的层面。我们甚至在表达 "哀歌 "一词时也能看到这种差异。在卡拉伊土耳其语中,除了 "sýkt、sıyıt、sarnav "等术语外,还使用了源于希伯来语的קִניָה "henna "概念。在这方面,哀歌是人类生命的最后一点--死亡事件所引起的悲伤,它以诗句、文字和旋律的形式倾注在近距离的环境中,在卡拉伊土耳其人的信仰环境中发展起来是很自然的。本文既介绍了为卡拉伊社区服务的四位卡拉伊哈赞,也指出了信仰对他们临终时所写哀歌的影响。哈赞 "是对在卡拉伊人的礼拜场所--肯纳萨达(kenesada)--负责的神职人员的称呼。哈赞 "不仅在肯纳萨达主持礼拜,还致力于社区的发展和提高人们的认识。我们可以看到,卡拉伊特人对哈赞和里比斯(教师)的重视和尊敬体现在他们离开世界后给社区留下的深深悲痛的句子中。特别是,在这种悲痛和哀悼的气氛中,犹太信仰的影响体现在希伯来语借词中,如 "kahal、Torah、Adonay、mitsva、Shabbat、Shemot、tiḫyat metim、merkava 等"。在所分析的四篇不同的哀歌文本中,所有四个名字都是担任哈赞的重要卡拉派学者。这些重要的罗比和哈赞的共同特点是 "他们为会众所做的工作、正直的人格、通晓七种智慧、按照《托拉》的戒律生活,并在身后留下了光荣的名声"。本研究分析的哀歌文本;Ribbi Josef Leonowicz 撰写的 "Kınası Ribbi Szalomnun Zaḫarjasiewicznin"(Ribbi Shalom Zaḫarjasiewicz 的哀歌)和 "Kınası Ribbi Awrahamnın Leonowicznin Ol Szofetnin"(Hakim Ribbi Avraham Leonowicz 的哀歌)、Ribbi Simcha Leonowicz 的哀歌 "Henna Ribbi Jeszua Josef Mordkowicznin"(Ribbi Jeszua Josef Mordkowicz 的哀歌)和 Ribbi Zarach 为 Ribbi Jeszua 之子 Ribbi David 所写的哀歌。这些对卡拉派如此重要的哈赞人去世时留下的悲伤同样深沉,他们因按照《托拉》的诫命生活而留下的可敬美德受到了赞美。在介绍了里比斯人从童年开始的重要生活点滴、他们区别于其他人的特点以及他们为社区所做的善事之后,根据卡拉派特有的日历给出了他们的逝世日期。卡拉伊特土耳其人的哀歌文本以这些神学元素为主,我们围绕上述细节对其进行了分析。
{"title":"KARAYCA AĞITLARDAKİ TEOLOJİK UNSURLAR","authors":"Murat KOÇAK","doi":"10.58242/millifolklor.942111","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.942111","url":null,"abstract":"Karay Türkleri, Türk dünyasının en batıda yer alan temsilcilerinden olup inanç dairesinin edebiyata yapmış olduğu etkilerin görülmesi açısından incelenmeye değer nitelik taşımaktadırlar. Dünya üzerinde ‘Karay’ inancına sahip iki grup bulunmaktadır. Bu gruplardan ilkini Anan Ben David’in VIII. asırda sistematik hale getirdiği bu nedenle de ilk dönemlerde “Ananiye” sonraları ise ‘Karay’ olarak isimlendirilen İsrailoğulları kökenli Karaylar meydana getirirken Karay inancına sahip diğer grubu Hazar İmparoturluğu’nda bu inanca geçen Türk kökenli Karaylar oluşturur. Bu ikinci grup Hazar İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Kırım, İstanbul, Litvanya ve Polonya’ya göçmüşlerdir. Etnik olarak Türk olan Karaylar kendilerini Karay veya Karaylar olarak nitelemekte olup kökenlerini İsrailoğullarına değil Hazar Türklerine dayandırmakta ve Türk köklerine vurgu yapmaktadırlar. Farklı bir inanç dairesi içinde olmaları, köklerinden getirdikleri müşterek âdetleri yok etmemiş, Karay inanışının getirdiği ritüeller ve kavramlarla yeni bir boyut kazanmıştır. Bu farklılığı ‘ağıt’ terimini ifade eden kelimede dahi görmekteyiz. Ağıt kavramı için, Karay Türkçesinde ‘sığıt, sıyıt, sarnav’ terimleri yanında İbranice kökenli קִניָה’ kına’ kavramı da kullanılmaktadır. İnsanoğlunun yaşamının son noktası olan ölüm hadisesinin, yakın çevreye verdiği hüznün dizelere, sözlere, ezgilere dökülmüş şekli olan ağıdın Karay Türklerinde inanç çevresinde gelişmesi de bu yönüyle pek tabiidir. Bu yazıda, hem Karay cemaatine hizmet eden dört Karay hazzan tanıtılmış hem de vefatları üzerine yazılan ağıtlarda inançların etkisi belirtilmiştir. ‘Hazzan’ Karay ibadethanesinde yani kenesada görevli olan din adamı için kullanılan bir terimdir. Hazzanlar sadece kenesada ibadeti yürütmemiş, toplum içinde halkın gelişmesi ve bilinçlenmesi için de çalışmışlardır. Karayların hazzan ve ribbilere (öğretmen) vermiş oldukları değer ve göstermiş oldukları hürmetin, onların dünyadan göçmeleri sonrasında cemaat üzerinde bıraktığı derin teessürle cümlelere yansıdığı görülmektedir. Özellikle, bu teessür ve yas havasında görülen Musevi inancının etkileri, ‘kahal, Tora, Adonay, mitsva, Şabbat, Şemot, tiḫyat metim, merkava vb.’ İbranice ödünçleme kelimelerle kendisini göstermektedir. İncelenen dört farklı ağıt metnine konu olan dört isim de hazzanlık görevini yapmış önemli Karay âlimleridir. Bu önemli ribbi ve hazzanların ortak özellikleri ‘cemaatleri için yaptıkları çalışmalar, doğru kişilik, yedi bilgeliği bilme, Tevrat’ın emirlerine göre yaşama, ardından şerefli bir san bırakmalarıdır. Çalışmada incelenen ağıt metinleri; Ribbi Josef Leonowicz’in kaleme aldığı ‘Kınası Ribbi Szalomnun Zaḫarjasiewicznin” (Ribbi Şalom Zaḫarjasiewicz’in Ağıdı) ve ‘Kınası Ribbi Awrahamnın Leonowicznin Ol Szofetnin’ (Hakim Ribbi Avraham Leonowicz’in Ağıdı) adlı ağıtları, Ribbi Simcha Leonowicz’in yazdığı “Kınası Ribbi Jeszua Josef Mordkowicznin” (Ribbi Jeszua Josef Mordkowicz’nin Ağıdı) adlı ağıdı ve Ribbi Zarach’ın Ribbi Jeszuanın oğlu","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"11 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136272390","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
KAZAK KÜLTÜRÜNDE KALJA KAVRAMI VE ÖNEMİ 卡尔亚在哈萨克文化中的概念和重要性
4区 社会学 0 FOLKLORE Pub Date : 2023-09-30 DOI: 10.58242/millifolklor.1081305
Anar MUSTAFAYEVA, Zhanar ABDİKADYROVA, Kunduzay AUBAKİROVA
İnsan, doğumundan ölümüne kadar bir dizi önemli gelenek ve görenekleri yerine getirir. Yaşamdaki doğum, ölüm, evlenme vb. önemli evreleri kutlamak, onlara şenliklerle eşlik etmek her kültürde olduğu gibi Kazak kültürünün de bir parçasıdır. Bunlarla ilgili Kazak toplumunda gerçekleştirilen birçok gelenek vardır. Örneğin, çocuklarla ilgili şildehane “doğan bebek için yapılan eğlence”, besik toy “beşik töreni”, kırkınan şığaruw “kırkı çıkmak”, tusawkeser “yeni yürümeye başlayan çocuğun düzgün yürümesi için ayaklarına bağlanan ipin saygıdeğer biri tarafından kesilme geleneği”; evlenme ile ilgili sırga saluw “küpe takmak”, kelіn tüsiruw “gelin getirmek”, betaşar “duvak açma”, kelіn şay “duvak açma töreninden sonra gelinin misafirlere ikram ettiği çay” vb. bu gelenekler arasında sayılabilir. Bu makalede ise yeni doğum yapmış kadın ve çocuğuyla ilgili olan kalja veya kalja beruw “kalja vermek” geleneği üzerinde durulmuştur. Kazak geleneğinde kalja, yeni doğum yapmış kadın için özel olarak kesilen koyun etinden hazırlanmış bir tür yemektir. Kalja geleneği; toplumsal, manevi, tıbbi ve kültürel açıdan pek çok öneme sahiptir. Bu gelenek, dinle ilişkili olmadığı için, dinî olayların yasaklandığı Sovyet döneminde bile işlevini kaybetmemiştir. İslâm öncesi dönemde Araplar arasında yaygın olan ve daha sonra İslâmiyet’te de meşrulaştırılan akika1 kurbanı kesme adeti kaljadan farklıdır. Kalja geleneği doğum ile fiziksel ve ruhsal olarak yıpranan kadına yönelik ilginin bir göstergesidir. Kadının ve dolayısıyla çocuğun sağlığının iyileştirilmesine katkı sağlar. Kalja, Kazak halkının diğer gelenekleri gibi, nesilden nesle miras olarak aktarılan kültürün ayrılmaz bir parçasıdır. Türkler arasında Orta Çağ’da örneklerine rastlanan bu gelenek, bazı Türk halklarında günümüze kadar devam etmiştir. Çalışmamızın konusu olan kalja geleneği, çeşitli biçimlerde bazı Türk dillerinde bir tür yiyecek olarak karşımıza çıkmaktadır. Kazak, Kırgız ve Nogay dillerinde kalja, doğum yapan kadın için hazırlanan özel bir yemek anlamında kullanılmaktadır. Özbeklerdeki atala ile Başkurtlardaki botka da doğumdan sonra kadının gücünü ve enerjisini yenileyen, doğum yapan kadın için vazgeçilmez bir yemektir. Doğum yapan kadın için özel bir yemeğin hazırlandığı diğer Türk halklarından farklı olarak Kazak kültüründe (Kırgız kültüründe de) tanımlama çok dikkat çekicidir. Gündelik hayatta kaljaya benzer şekilde koyun vb. bir hayvanın etinden hazırlanan yemek kalja olarak adlandırılmaz. Yeni doğum yapan kadın için hazırlanacak kalja için öncesinde niyet edilip dua okunarak koyun kesilir ve kalja yemeği hazırlanır. Kalja için kesilen koyunu başka herhangi bir amaç veya etkinlik için kullanmamak esastır. Bu geleneğin ortaya çıkmasıyla birlikte, kalja koyu ‘kalja koyunu’ (kalja için kesilmiş koyun/kuzu), kalja sorpası ‘kalja çorbası’ (etin suyundan yapılan çorba) kalja teri ‘kalja teri’ (kalja yedikten sonra çıkan ter), kaljalaw ‘kaljanın hazırlanması’, kalja beruw ‘kalja vermek’ (kalja için hazırlanan
人类从出生到死亡都有一系列重要的传统和习俗。庆祝人生的重要阶段,如出生、死亡、结婚等,并为其举办庆祝活动,是哈萨克文化的一部分,也是所有文化的一部分。哈萨克社会有许多与此相关的传统。例如,"shildehane""婴儿出生时的娱乐活动"、"besik toy""摇篮仪式"、"kırkınan shığaruw ""四十六"、"tusawkeser""由德高望重的人剪断绑在幼儿脚上的绳子以便幼儿正常走路的传统";与结婚有关的 sırga saluw "戴耳环"、kelіn tüsiruw "迎娶新娘"、betaşar "揭开面纱"、kelіn shay "新娘在揭开面纱仪式后向客人敬茶 "等。等等。本文将重点介绍与新出生的妇女和她的孩子有关的 "kalja "或 "kalja beruw "传统。在哈萨克传统中,"卡尔亚 "是一种用专门为刚生完孩子的妇女宰杀的羊肉做成的饭菜。卡尔亚传统具有许多社会、精神、医疗和文化意义。由于这一传统与宗教无关,即使在禁止宗教活动的苏联时期,它也没有失去作用。祭祀 aqiqa1 的习俗在伊斯兰教以前的阿拉伯人中很普遍,后来在伊斯兰教中被合法化,它与 kalja 不同。Kalja 传统是对因分娩而身心疲惫的妇女的一种关爱。它有助于改善妇女的健康,从而改善婴儿的健康。与哈萨克族的其他传统一样,"卡尔亚 "也是代代相传的文化的组成部分。这种传统在中世纪的突厥人中就已出现,并在一些突厥民族中延续至今。Kalja 传统是我们研究的主题,在一些突厥语中作为一种食物以各种形式出现。在哈萨克语、吉尔吉斯语和诺盖语中,"Kalja "指的是为产妇准备的特殊食物。乌兹别克语中的 "Atala "和巴什基尔语中的 "botka "是产妇不可或缺的菜肴,能让产妇在分娩后恢复体力和精力。与其他突厥民族为产妇准备的特殊菜肴不同,哈萨克文化(也包括吉尔吉斯文化)中的定义非常醒目。在日常生活中,与 "卡勒佳 "类似,用羊等动物的肉烹制的菜肴不叫 "卡勒佳"。为了给刚生完孩子的妇女准备 kalja,需要宰杀一只羊,并通过事先宣读意向和祈祷来准备 kalja 餐。重要的是,不能将宰杀的羊用于其他目的或活动。随着这一传统的出现,哈萨克语中出现了 kalja koy "kalja 羊"(为 kalja 而宰杀的羊)、kalja sorpa "kalja 汤"(用肉汤做成的汤)、kalja teri "kalja teri"(吃完 kalja 出汗)、kaljalaw "准备 kalja"、kalja beruw "给 kalja"(献上为 kalja 准备的食物)和 kalja jegizuw "喂 kalja "等词。在哈萨克社会,"卡尔亚 "被视为一种传统,无论家庭经济状况如何,都必须履行。如果一个家庭无力为刚生完孩子的妇女购买 kalja 羊,在经济上给予支持甚至被认为是一种善举。如今,kalja 由产妇的母亲带来,然后依次举行仪式,尤其是 kalja 汗蒸仪式由产妇的婆婆负责。
{"title":"KAZAK KÜLTÜRÜNDE KALJA KAVRAMI VE ÖNEMİ","authors":"Anar MUSTAFAYEVA, Zhanar ABDİKADYROVA, Kunduzay AUBAKİROVA","doi":"10.58242/millifolklor.1081305","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1081305","url":null,"abstract":"İnsan, doğumundan ölümüne kadar bir dizi önemli gelenek ve görenekleri yerine getirir. Yaşamdaki doğum, ölüm, evlenme vb. önemli evreleri kutlamak, onlara şenliklerle eşlik etmek her kültürde olduğu gibi Kazak kültürünün de bir parçasıdır. Bunlarla ilgili Kazak toplumunda gerçekleştirilen birçok gelenek vardır. Örneğin, çocuklarla ilgili şildehane “doğan bebek için yapılan eğlence”, besik toy “beşik töreni”, kırkınan şığaruw “kırkı çıkmak”, tusawkeser “yeni yürümeye başlayan çocuğun düzgün yürümesi için ayaklarına bağlanan ipin saygıdeğer biri tarafından kesilme geleneği”; evlenme ile ilgili sırga saluw “küpe takmak”, kelіn tüsiruw “gelin getirmek”, betaşar “duvak açma”, kelіn şay “duvak açma töreninden sonra gelinin misafirlere ikram ettiği çay” vb. bu gelenekler arasında sayılabilir. Bu makalede ise yeni doğum yapmış kadın ve çocuğuyla ilgili olan kalja veya kalja beruw “kalja vermek” geleneği üzerinde durulmuştur. Kazak geleneğinde kalja, yeni doğum yapmış kadın için özel olarak kesilen koyun etinden hazırlanmış bir tür yemektir. Kalja geleneği; toplumsal, manevi, tıbbi ve kültürel açıdan pek çok öneme sahiptir. Bu gelenek, dinle ilişkili olmadığı için, dinî olayların yasaklandığı Sovyet döneminde bile işlevini kaybetmemiştir. İslâm öncesi dönemde Araplar arasında yaygın olan ve daha sonra İslâmiyet’te de meşrulaştırılan akika1 kurbanı kesme adeti kaljadan farklıdır. Kalja geleneği doğum ile fiziksel ve ruhsal olarak yıpranan kadına yönelik ilginin bir göstergesidir. Kadının ve dolayısıyla çocuğun sağlığının iyileştirilmesine katkı sağlar. Kalja, Kazak halkının diğer gelenekleri gibi, nesilden nesle miras olarak aktarılan kültürün ayrılmaz bir parçasıdır. Türkler arasında Orta Çağ’da örneklerine rastlanan bu gelenek, bazı Türk halklarında günümüze kadar devam etmiştir. Çalışmamızın konusu olan kalja geleneği, çeşitli biçimlerde bazı Türk dillerinde bir tür yiyecek olarak karşımıza çıkmaktadır. Kazak, Kırgız ve Nogay dillerinde kalja, doğum yapan kadın için hazırlanan özel bir yemek anlamında kullanılmaktadır. Özbeklerdeki atala ile Başkurtlardaki botka da doğumdan sonra kadının gücünü ve enerjisini yenileyen, doğum yapan kadın için vazgeçilmez bir yemektir. Doğum yapan kadın için özel bir yemeğin hazırlandığı diğer Türk halklarından farklı olarak Kazak kültüründe (Kırgız kültüründe de) tanımlama çok dikkat çekicidir. Gündelik hayatta kaljaya benzer şekilde koyun vb. bir hayvanın etinden hazırlanan yemek kalja olarak adlandırılmaz. Yeni doğum yapan kadın için hazırlanacak kalja için öncesinde niyet edilip dua okunarak koyun kesilir ve kalja yemeği hazırlanır. Kalja için kesilen koyunu başka herhangi bir amaç veya etkinlik için kullanmamak esastır. Bu geleneğin ortaya çıkmasıyla birlikte, kalja koyu ‘kalja koyunu’ (kalja için kesilmiş koyun/kuzu), kalja sorpası ‘kalja çorbası’ (etin suyundan yapılan çorba) kalja teri ‘kalja teri’ (kalja yedikten sonra çıkan ter), kaljalaw ‘kaljanın hazırlanması’, kalja beruw ‘kalja vermek’ (kalja için hazırlanan","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"16 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136271489","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
KONYA-DEREBUCAK’TA BİR SAĞALTMA UYGULAMASI: BULAMAÇ ATMA 科尼亚-德雷布卡克的一种治疗方法:bulamaç throwing
4区 社会学 0 FOLKLORE Pub Date : 2023-09-30 DOI: 10.58242/millifolklor.1137847
Bekir DİREKCİ, Mevlüt GÜLMEZ, Emre KAYASANDIK
İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğu andan itibaren sağlıklı olmak, hastalıklardan korunmak ve etkisi altında kaldığı fiziksel ve ruhsal hastalıklardan kurtulmak için sürekli bir arayış ve mücadele içinde olmuştur. Sağlık adına sarf edilen tüm çabalar sonucunda binlerce yıllık bilgi, deneyim ve birikim ile bugün halk hekimliği adı verilen alan ortaya çıkmıştır. Geleneksel tıp, alternatif tıp, tıbbî antropoloji, halk tababeti, köy hekimliği gibi farklı isimlendirmeler mevcut olsa da bugün genel olarak halk hekimliği ifadesi daha sık kullanılmaktadır. Halk hekimliği, kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılması, fiziksel ve ruhsal tedavileri bir arada barındırması, uygulamalardaki ritüellerin inanç temelli ve çok yönlü olması gibi özellikleri dolayısıyla Türk halk biliminde önemli bir konuma sahiptir. İnsanlar genellikle yakalandıkları -özellikle ruhsal- hastalıklarda toplumun olumsuz tepkisine maruz kalmama ya da modern tıpta çare bulunamaması durumlarında tedavi olmak için halk hekimliğini tercih etmektedirler. Halk hekimliğinde ise en önemli figür ocaklardır. Belli başlı hastalıkları tedavi etme yöntemlerine veya hastalığın adına göre isimler alabilen ocaklarda sağaltma işlemleri el almış ya da izinli olan kişiler tarafından icra edilmektedir. Bu kişilere de genellikle ocak ya da ocaklı denmektedir. Ocaklar/ocaklılar, el veya izin aldıkları kişilerden görüp öğrendikleri bilgi ve tecrübelerle beraber bazen kendi tecrübeleri ile bazen de deneyimlerinin olumlu cevap verdiği uygulamalardan edindikleri tecrübe ile sağaltma işlemlerini icra etmektedirler. Bu sağaltma işlemleri, izlediği yöntemlere ve tekniklere göre farklı başlıklar altında incelenmektedir. Doğrudan doğruya vücut ile ilgili olmayan, hastayı etkileme amacı olan psişik nitelikteki sağaltmalara “ırvasa yoluyla yapılan sağaltma”; hastaların vücutlarını çizerek, delerek, dağlayarak, keserek veya vurarak yapılan sağaltmalara “parpılama yoluyla yapılan sağaltmalar”; dinsel yöntem, madde ve araç kullanılarak yapılan sağaltmalara da “dinsel yolla yapılan sağaltmalar” denmektedir. Bununla beraber bitki, hayvan ve maden kökenli emlerle yapılan sağaltma yöntemleri de mevcuttur. Ocaklıların icra etmiş oldukları bu sağaltma yöntemleri, esas itibariyle eski Türk inancı olan Şamanizm’den ve icracı olan şamanlardan günümüze miras kalan kültürel bir unsurdur. Hastalıkların tespiti, tedavi uygulamaları, tedavide kullanılan materyaller, söylenen dua sözleri/kalıpları gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda, ocaklıların Anadolu’da İslamiyet’ten sonra şamanların özelliklerinden olan halk hekimliği görevini devam ettirdikleri görülmektedir. Bu durum, Türk kültür unsurlarının dinî etkiler karşısında dahi yok olmadan, bazen aynı bazen de farklı formlarda kendine yer bularak devam ettiğini ocaklar özelinde göstermektedir. Bununla beraber halk biliminin araştırma sahasında olan halk hekimliğinin bir alt dalı olan ocakların sağaltma uygulamaları kişisel boyut, sosyal boyut ve söz boyutu bağlamında olduğu için perform
人类从来到这个世界上的那一刻起,就一直在为健康、远离疾病、摆脱身体和精神疾病的影响而不断探索和奋斗。为了健康,人们付出了种种努力,于是,一个拥有数千年知识、经验和积累的领域--民间医药出现了。虽然有传统医学、替代医学、医学人类学、民间医学、乡村医学等不同的名称,但民间医学一词在今天的使用频率普遍较高。民间医药在土耳其民俗学中占有重要地位,这是因为它具有代代口耳相传、包含身体和精神治疗、实践中的仪式以信仰为基础且具有多面性等特点。人们通常喜欢民间医药,以避免因疾病(尤其是精神疾病)而受到社会的负面影响,或在现代医学无药可治的情况下接受治疗。民间医药中最重要的角色是炉灶。灵堂可以根据治疗某些疾病的方法或疾病的名称来命名,在灵堂里,由得到指点或允许的人进行治疗。这些人一般被称为 "炉子 "或 "炉工"。灵床/灵床师利用他们从得到他们帮助或允许的人那里学到的知识和经验,有时利用他们自己的经验,有时利用他们从他们的经验积极响应的做法中获得的经验,执行治疗程序。这些治疗程序根据其遵循的方法和技术在不同的标题下进行分析。与身体没有直接关系、旨在影响病人的精神治疗被称为 "通过伊拉瓦萨治疗";通过抓挠、穿刺、烧灼、切割或撞击病人身体进行的治疗被称为 "通过parping治疗";通过使用宗教方法、物质和工具进行的治疗被称为 "通过宗教手段治疗"。此外,还有利用植物、动物和矿物进行治疗的方法。炉民的这些治疗方法本质上是从古老的土耳其萨满教信仰和作为表演者的巫师那里继承下来的文化元素。如果考虑到疾病的发现、治疗方法、治疗中使用的材料、祈祷词/模式等问题,就会发现炉民延续了民间医药的职责,这也是安纳托利亚伊斯兰教之后萨满的特征之一。这种情况表明,即使面对宗教影响,土耳其文化元素仍然存在,有时形式相同,有时形式不同。然而,作为民俗学研究领域中民间医学的一个分支,灵棚的治疗实践是以表演/执行为基础的,因为它们是在个人维度、社会维度和文字维度的背景下进行的。Bulamaç Atma 炉 "就是其中之一。Bulamaç Atma 炉极为重要,因为迄今为止,在有关民间医药的研究中,还没有在表演步骤方面发现类似的炉子。本研究提供了有关科尼亚 Derebucak 地区 "Bulamaç Atma 炉 "治疗方法的信息。在提供了从口头资料中整理出来的信息后,我们在古老元素的范围内研究了该仪式与土耳其文化、崇拜、图案和萨满教的相关性,并围绕功能和语境民俗学理论对其进行了分析。
{"title":"KONYA-DEREBUCAK’TA BİR SAĞALTMA UYGULAMASI: BULAMAÇ ATMA","authors":"Bekir DİREKCİ, Mevlüt GÜLMEZ, Emre KAYASANDIK","doi":"10.58242/millifolklor.1137847","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1137847","url":null,"abstract":"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğu andan itibaren sağlıklı olmak, hastalıklardan korunmak ve etkisi altında kaldığı fiziksel ve ruhsal hastalıklardan kurtulmak için sürekli bir arayış ve mücadele içinde olmuştur. Sağlık adına sarf edilen tüm çabalar sonucunda binlerce yıllık bilgi, deneyim ve birikim ile bugün halk hekimliği adı verilen alan ortaya çıkmıştır. Geleneksel tıp, alternatif tıp, tıbbî antropoloji, halk tababeti, köy hekimliği gibi farklı isimlendirmeler mevcut olsa da bugün genel olarak halk hekimliği ifadesi daha sık kullanılmaktadır. Halk hekimliği, kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılması, fiziksel ve ruhsal tedavileri bir arada barındırması, uygulamalardaki ritüellerin inanç temelli ve çok yönlü olması gibi özellikleri dolayısıyla Türk halk biliminde önemli bir konuma sahiptir. İnsanlar genellikle yakalandıkları -özellikle ruhsal- hastalıklarda toplumun olumsuz tepkisine maruz kalmama ya da modern tıpta çare bulunamaması durumlarında tedavi olmak için halk hekimliğini tercih etmektedirler. Halk hekimliğinde ise en önemli figür ocaklardır. Belli başlı hastalıkları tedavi etme yöntemlerine veya hastalığın adına göre isimler alabilen ocaklarda sağaltma işlemleri el almış ya da izinli olan kişiler tarafından icra edilmektedir. Bu kişilere de genellikle ocak ya da ocaklı denmektedir. Ocaklar/ocaklılar, el veya izin aldıkları kişilerden görüp öğrendikleri bilgi ve tecrübelerle beraber bazen kendi tecrübeleri ile bazen de deneyimlerinin olumlu cevap verdiği uygulamalardan edindikleri tecrübe ile sağaltma işlemlerini icra etmektedirler. Bu sağaltma işlemleri, izlediği yöntemlere ve tekniklere göre farklı başlıklar altında incelenmektedir. Doğrudan doğruya vücut ile ilgili olmayan, hastayı etkileme amacı olan psişik nitelikteki sağaltmalara “ırvasa yoluyla yapılan sağaltma”; hastaların vücutlarını çizerek, delerek, dağlayarak, keserek veya vurarak yapılan sağaltmalara “parpılama yoluyla yapılan sağaltmalar”; dinsel yöntem, madde ve araç kullanılarak yapılan sağaltmalara da “dinsel yolla yapılan sağaltmalar” denmektedir. Bununla beraber bitki, hayvan ve maden kökenli emlerle yapılan sağaltma yöntemleri de mevcuttur. Ocaklıların icra etmiş oldukları bu sağaltma yöntemleri, esas itibariyle eski Türk inancı olan Şamanizm’den ve icracı olan şamanlardan günümüze miras kalan kültürel bir unsurdur. Hastalıkların tespiti, tedavi uygulamaları, tedavide kullanılan materyaller, söylenen dua sözleri/kalıpları gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda, ocaklıların Anadolu’da İslamiyet’ten sonra şamanların özelliklerinden olan halk hekimliği görevini devam ettirdikleri görülmektedir. Bu durum, Türk kültür unsurlarının dinî etkiler karşısında dahi yok olmadan, bazen aynı bazen de farklı formlarda kendine yer bularak devam ettiğini ocaklar özelinde göstermektedir. Bununla beraber halk biliminin araştırma sahasında olan halk hekimliğinin bir alt dalı olan ocakların sağaltma uygulamaları kişisel boyut, sosyal boyut ve söz boyutu bağlamında olduğu için perform","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"67 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"136272239","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Looking for a Changing Tradition: Kazakh Traditional Puppet in Rites, Arts and Game Practice 寻找不断变化的传统:仪式、艺术和游戏实践中的哈萨克传统木偶
IF 0.2 4区 社会学 0 FOLKLORE Pub Date : 2023-09-29 DOI: 10.58242/millifolklor.872921
Zh. N. Shaygozova, R. Muzafarov
The traditional doll - kuyrshaқ – has been always placed within the female subculture domain localizing itself between ceremonial and game practices. The doll served to the girl directly from the early childhood and in a certain way it accompanied its hostess up to the eldest ages. Because of the general evening-out of rites and ceremonial tradition and due to the domination of industrial production of the European toy dolls at children's toys market – all these have led to a market failure of a traditional doll. It has almost disappeared by middle of 20th century. The authors collected data on the Kazakh doll and its domestic cultural prototypes by means of the archaeological and ethnographic on-site investigations at museums and field surveys of Almaatinskaya, Karaganda and some other Kazakhstan provinces in 2017-2019 (female inhabitants). In April-May 2019 the authors examined the unique collections of authentic Kazakh toys and shaman dolls (dated by the end of 19th – beginning of 20th centuries) at the Museum of Anthropology and Ethnography of Peter the Great of the Russian Academy of Sciences (Cabinet of Curiosities), the Russian Museum of Ethnography and the Central State Museum of the Republic of Kazakhstan. In 2018-2019 the authors also have interviewed modern Kazakhstan master puppet-makers about the contemporary dolls' art and its ethnic identity. The article considers the traditional Turkic doll (using an example of Kazakh kuyrshak) throughout the life of woman. It characterizes women's owned communication ritual with the high forces - deities and ghosts. The authors used the following methodology retrospective method, comparative method and analysis, structural and functional method and semiotics approach. Such a consideration of kuyrshak as an integral part of female subculture in historical retrospective approach and use of a sacral and profane criterion allowed identifying cultural transfers between the kindred ethnic groups and also tracking the genesis of the changing tradition from antiquity to nowadays. It facilitates comprehending a doll role in traditional culture and serve better interpretation of the modern aspects of puppeteer art. This work was implemented within the framework of the Ministry of Education and Science of Kazakhstan project AR 09259862 “Research of traditional crafts of modern Kazakhstan: state and search of ways of preservation”.
传统娃娃(kuyrshaқ)一直属于女性亚文化范畴,介于仪式和游戏活动之间。娃娃从幼年起就直接为女孩服务,并以某种方式陪伴女主人直到长大成人。由于仪式和礼仪传统的普遍衰落,以及欧洲玩具娃娃工业化生产在儿童玩具市场上的主导地位,所有这些都导致了传统娃娃的市场失灵。到 20 世纪中叶,传统娃娃几乎消失殆尽。 2017-2019 年,作者通过在博物馆进行考古和人种学现场调查,以及在阿拉木图、卡拉干达和哈萨克斯坦其他一些省份进行实地调查(女性居民),收集了有关哈萨克娃娃及其国内文化原型的数据。2019 年 4 月至 5 月,作者在俄罗斯科学院彼得大帝人类学与民族学博物馆(奇珍橱)、俄罗斯民族学博物馆和哈萨克斯坦共和国中央国立博物馆考察了独一无二的哈萨克族真实玩具和萨满娃娃藏品(年代为 19 世纪末至 20 世纪初)。2018-2019 年,作者还就当代玩偶艺术及其民族特性采访了现代哈萨克斯坦木偶制作大师。 文章探讨了传统突厥娃娃(以哈萨克族 "库尔沙克 "为例)贯穿妇女一生的情况。它描述了妇女拥有的与神灵和鬼魂进行交流的仪式。作者使用了以下方法:回顾法、比较法和分析法、结构和功能法以及符号学方法。 在历史回顾法中将 "库尔沙克 "视为女性亚文化的一个组成部分,并使用神圣和亵渎的标准,从而确定了同类民族之间的文化转移,并追踪了从古至今不断变化的传统的起源。这有助于理解木偶在传统文化中的作用,并有助于更好地解释木偶艺术的现代方面。 这项工作是在哈萨克斯坦教育和科学部项目 AR 09259862 "现代哈萨克斯坦传统手工艺研究:现状与保护方法探索 "框架内实施的。
{"title":"Looking for a Changing Tradition: Kazakh Traditional Puppet in Rites, Arts and Game Practice","authors":"Zh. N. Shaygozova, R. Muzafarov","doi":"10.58242/millifolklor.872921","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.872921","url":null,"abstract":"The traditional doll - kuyrshaқ – has been always placed within the female subculture domain localizing itself between ceremonial and game practices. The doll served to the girl directly from the early childhood and in a certain way it accompanied its hostess up to the eldest ages. Because of the general evening-out of rites and ceremonial tradition and due to the domination of industrial production of the European toy dolls at children's toys market – all these have led to a market failure of a traditional doll. It has almost disappeared by middle of 20th century. The authors collected data on the Kazakh doll and its domestic cultural prototypes by means of the archaeological and ethnographic on-site investigations at museums and field surveys of Almaatinskaya, Karaganda and some other Kazakhstan provinces in 2017-2019 (female inhabitants). In April-May 2019 the authors examined the unique collections of authentic Kazakh toys and shaman dolls (dated by the end of 19th – beginning of 20th centuries) at the Museum of Anthropology and Ethnography of Peter the Great of the Russian Academy of Sciences (Cabinet of Curiosities), the Russian Museum of Ethnography and the Central State Museum of the Republic of Kazakhstan. In 2018-2019 the authors also have interviewed modern Kazakhstan master puppet-makers about the contemporary dolls' art and its ethnic identity. The article considers the traditional Turkic doll (using an example of Kazakh kuyrshak) throughout the life of woman. It characterizes women's owned communication ritual with the high forces - deities and ghosts. The authors used the following methodology retrospective method, comparative method and analysis, structural and functional method and semiotics approach. Such a consideration of kuyrshak as an integral part of female subculture in historical retrospective approach and use of a sacral and profane criterion allowed identifying cultural transfers between the kindred ethnic groups and also tracking the genesis of the changing tradition from antiquity to nowadays. It facilitates comprehending a doll role in traditional culture and serve better interpretation of the modern aspects of puppeteer art. This work was implemented within the framework of the Ministry of Education and Science of Kazakhstan project AR 09259862 “Research of traditional crafts of modern Kazakhstan: state and search of ways of preservation”.","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"35 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139334643","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
LE SAMA : DANSE ET PHENOMENOLOGIE LE SAMA:舞蹈与现象学
IF 0.2 4区 社会学 0 FOLKLORE Pub Date : 2023-09-22 DOI: 10.58242/millifolklor.1309806
Merve Kaptan
Au départ, une question d’érudit : quelle conception de la danse soufie pouvons-nous développer en premier lieu ? Cette question implique certainement un examen approfondi des traditions soufies turques. Or, au sens où nous, les modernes, l’entendons, en ce qui concerne le corps visible, il n'existe actuellement qu'une gesticulation très vivante et raffinée. Mais au regard de l’argumentation d’ensemble, il semble possible d'affirmer que la danse est finalement considérée comme un écart, même excessif, par rapport à un état ‘normal’ du corps communicant, du corps qui parle et gesticule dans l'intention de communiquer. La danse en vient finalement à se déterminer comme écart, et même écart excessif. Comme rupture de vraisemblance. La danse soufie désigne non seulement un écart quantitatif mais également le risque d’une bascule qualitative du corps hors de la signification, sa chute dans l’insignifiance sensible. Dans cette étude, je vais établir une approche sémiologique concernant les aspects gestuels, les mouvements et le corps dans la danse soufie ou le samâ, qui est en général classé dans la catégorie danse non-théâtrale. Il serait donc souhaitable que le terme non-théâtrale, à la fois vague et connoté, soit envisagé avec prudence et que son emploie soit justifié. Pour ce faire, il s’agit de montrer que les gestes dans la danse ne sont plus pensés comme l’accompagnement charnel et spontané de la parole, mais bel et bien comme le premier mode possible de communication, comme protolangage. Ensuite je vais traiter la danse soufie en relation avec la philosophie de la Grèce antique et la phénoménologie heideggérienne pour explorer les dimensions philosophiques et phénoménologiques de samâ, autour de la question de la transcendance et de la présence. Dans la danse soufie, les danseurs cherchent à atteindre un état de transe ou d’extase, transcendant ainsi les limites de la conscience ordinaire pour atteindre une expérience de présence et d’union mystique avec le divin. Cela peut être associé à l’idée de transcendance dans la philosophie de Plotin ; le corps dansant, en tant qu'une forme d'unité spontanée des articulations intelligibles, manifeste une intelligence unifiée à travers le corps appartenant à l'univers physique. La phénoménologie heideggérienne, développé par le philosophe Martin Heidegger, s’intéresse à l’étude de l’existence humaine et à la manière dont nous sommes au monde. L'approche phénoménologique de Heidegger à propos du corps dansant en tant qu'une œuvre d'art présente des similarités avec la philosophie cosmologique de Plotin : les tensions entre ce qui est physique et psychologique, en d'autres termes entre ce qui est incorporé et la vie psychique de ce corps qui s'efforce de s'exprimer, se trouvent dans l'opposition du monde et de la terre. Ainsi, il est possible d’améliorer notre compréhension de la dimension spirituelle, corporelle et phénoménologique de la danse soufie, ainsi que de sa signification existentielle en exa
首先,我们要提出一个学术问题:我们可以首先建立怎样的苏菲舞蹈概念?这个问题无疑意味着要对土耳其苏菲传统进行深入研究。现在,按照我们现代人的理解,就可见的身体而言,目前只有非常生动和精致的手势。但从整个论证来看,我们似乎可以肯定,舞蹈最终被视为一种偏离,甚至是过度偏离交流身体的 "正常 "状态,即以交流为目的而说话和打手势的身体。最终,舞蹈被视为一种偏离,甚至是过度的偏离。它打破了真实性。苏菲舞蹈不仅意味着数量上的偏离,还意味着身体在质量上有可能偏离意义,陷入感官上的无足轻重。 在本研究中,我将建立一种符号学方法来研究苏菲舞蹈或 samâ 中的姿态、动作和身体,苏菲舞蹈或 samâ 通常被归类为非戏剧性舞蹈。因此,对于非戏剧性这一既含糊又内涵丰富的术语,我们应该慎重考虑,并对其使用进行论证。为此,我想说明的是,舞蹈中的手势不再被视为语言的肉体和自发的伴奏,而是作为原语言的第一种可能的交流方式。 然后,我将结合古希腊哲学和海德格尔现象学来审视苏菲舞蹈,围绕超越和存在的问题,探讨 samâ 的哲学和现象学层面。在苏菲舞蹈中,舞者试图达到一种恍惚或狂喜的状态,超越普通意识的限制,从而获得一种临场体验和与神的神秘结合。这可以与普罗提诺哲学中的超越思想联系起来;舞蹈身体作为一种自发的知性衔接的统一形式,通过属于物理宇宙的身体表现出一种统一的智慧。 海德格尔现象学是由哲学家马丁-海德格尔提出的,主要研究人类的存在以及我们如何置身于世界之中。海德格尔从现象学的角度将舞蹈身体视为艺术作品,这与普罗提诺的宇宙论哲学有相似之处:在世界与大地的对立中,存在着身体与心理之间的紧张关系,换言之,存在着肉身与努力表现自身的精神生活之间的紧张关系。 因此,通过研究古希腊哲学与海德格尔现象学之间的联系,我们有可能加深对苏菲舞蹈的精神、肉体和现象学层面及其存在意义的理解。
{"title":"LE SAMA : DANSE ET PHENOMENOLOGIE","authors":"Merve Kaptan","doi":"10.58242/millifolklor.1309806","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1309806","url":null,"abstract":"Au départ, une question d’érudit : quelle conception de la danse soufie pouvons-nous développer en premier lieu ? Cette question implique certainement un examen approfondi des traditions soufies turques. Or, au sens où nous, les modernes, l’entendons, en ce qui concerne le corps visible, il n'existe actuellement qu'une gesticulation très vivante et raffinée. Mais au regard de l’argumentation d’ensemble, il semble possible d'affirmer que la danse est finalement considérée comme un écart, même excessif, par rapport à un état ‘normal’ du corps communicant, du corps qui parle et gesticule dans l'intention de communiquer. La danse en vient finalement à se déterminer comme écart, et même écart excessif. Comme rupture de vraisemblance. La danse soufie désigne non seulement un écart quantitatif mais également le risque d’une bascule qualitative du corps hors de la signification, sa chute dans l’insignifiance sensible. Dans cette étude, je vais établir une approche sémiologique concernant les aspects gestuels, les mouvements et le corps dans la danse soufie ou le samâ, qui est en général classé dans la catégorie danse non-théâtrale. Il serait donc souhaitable que le terme non-théâtrale, à la fois vague et connoté, soit envisagé avec prudence et que son emploie soit justifié. Pour ce faire, il s’agit de montrer que les gestes dans la danse ne sont plus pensés comme l’accompagnement charnel et spontané de la parole, mais bel et bien comme le premier mode possible de communication, comme protolangage. Ensuite je vais traiter la danse soufie en relation avec la philosophie de la Grèce antique et la phénoménologie heideggérienne pour explorer les dimensions philosophiques et phénoménologiques de samâ, autour de la question de la transcendance et de la présence. Dans la danse soufie, les danseurs cherchent à atteindre un état de transe ou d’extase, transcendant ainsi les limites de la conscience ordinaire pour atteindre une expérience de présence et d’union mystique avec le divin. Cela peut être associé à l’idée de transcendance dans la philosophie de Plotin ; le corps dansant, en tant qu'une forme d'unité spontanée des articulations intelligibles, manifeste une intelligence unifiée à travers le corps appartenant à l'univers physique. La phénoménologie heideggérienne, développé par le philosophe Martin Heidegger, s’intéresse à l’étude de l’existence humaine et à la manière dont nous sommes au monde. L'approche phénoménologique de Heidegger à propos du corps dansant en tant qu'une œuvre d'art présente des similarités avec la philosophie cosmologique de Plotin : les tensions entre ce qui est physique et psychologique, en d'autres termes entre ce qui est incorporé et la vie psychique de ce corps qui s'efforce de s'exprimer, se trouvent dans l'opposition du monde et de la terre. Ainsi, il est possible d’améliorer notre compréhension de la dimension spirituelle, corporelle et phénoménologique de la danse soufie, ainsi que de sa signification existentielle en exa","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"37 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139337662","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
HOMEROS’UN TERCÜME-İ HÂLİ: 19. VE 20. YY.’DA OSMANLI-TÜRK AYDINLARININ GÖZÜYLE HOMEROS BİYOGRAFİSİ 荷马的译本:19 世纪和 20 世纪奥斯曼土耳其知识分子眼中的荷马传记
4区 社会学 0 FOLKLORE Pub Date : 2023-09-19 DOI: 10.58242/millifolklor.1262919
Ayşe TAŞKENT
İlias ve Odüsseia adlı destanların ozanı Homeros, Osmanlı Türkçesi ve Türkçe kaynaklarda “server-i şuarâ, şairlerin en büyüğü/başı, şiir sanatının babası, Anadolulu şair, İyonyalı şair” olarak anılmaktadır. 1885/1886 yılında Naim Fraşeri'nin (ö.1900) Yunanca aslından yaptığı ilk tamamlanmamış Homeros çevirisi ile Türkler İlias’ı Osmanlı Türkçesi üzerinden okuma imkânı bulmuştur. Ancak Türklerin Homeros destanlarının temalarına ve kahramanlarına yabancı olmadıkları bilinmektedir. 1815 tarihinde F. von Diez’in Denkwürdigkeiten von Asien adlı eserinde Tepegöz ile Odüsseia destanındaki Polyphemos adlı küklopu karşılaştırmasıyla Homeros destanları ile Dede Korkut destanları arasındaki benzerlikler ve erken tarihsel ilişkiler tartışılmaya başlamıştır. Fatih Sultan Mehmet'in (ö. 886/1481) 1462'deki Troia ziyareti ve Topkapı sarayında 1463’e tarihlenen Johannes Dokeianos’un intinsah ettiği İlias nüshası Sultanın ve Osmanlı saray çevresinin Yunan edebiyatına ve Homeros’a ilgisinin en önemli göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Kâtib Çelebi’nin (ö. 1067/1657) Cihannümâ zeylinde, Hezarfen Hüseyin Efendi’nin (ö. 1103/1691) ve Müneccimbaşı Ahmed Dede’nin (ö. 1113/1702) eserlerinde Truva anlatılarına yer vermeleri Osmanlı âlimlerinin İslam dışı büyük edebiyat temaları ve mitlerinden haberdar olduklarının göstergesidir. 1839, 1856 ve 1860 yıllarında yapılan reformlarla Osmanlı İmparatorluğu’nun yüzünü Batı'ya dönmesi ile özellikle Yunan, Roma klasikleri ve dünya edebiyatından çeviriler teşvik edilmiştir. Yusuf Kâmil Paşa'nın (ö. 1876) 1862 yılında Terceme-i Telemak başlığı ile Fénelon’dan yaptığı çeviri ile Türkler dolaylı yoldan da olsa Homeros ile bir kez daha karşılaşmıştır. Heinrich Schliemann'ın (ö. 1890) 1873 yılında Homeros'un Troia'sı ile birlikte Priamos'un hazinelerini de bulduğunu sandığı kazılar Osmanlı'da Homeros destanlarına olan ilgiyi canlandırmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru, giderek artan sayıda Osmanlı aydını ve edebiyatçısı Homeros destanlarıyla ilgilenmeye başlamıştır. Makalemizde öncelikle Homeros ve destanlarına erken Osmanlı ilgisi incelenecek ardından 19. yy.’ın sonundan 20. yy.’ın başına kadar Osmanlıca ve Türkçe kaynaklarda Homeros ve eserlerinin nasıl ele alındığı incelenecektir. 1863 tarihinden Homeros’tan ilk tam Türkçe tercümenin yapıldığı 1940 tarihine kadar dergi, mecmua ve gazete gibi süreli yayınlarda, Yunan edebiyatı ve tarihi hakkındaki eserlerde ve ilk Türkçe tercümelerin girişlerinde Homeros’un doğum tarihi, doğum yeri, seyahatleri, İlias ve Odüsseia destanlarının nasıl ele alındığı incelenmiştir. Tasvir-i Efkâr, Kevkebü'l İlm, Hayat Mecmuası, Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti Mecmuası, İctihad gibi süreli yayınlarda; M. Rauf (ö. 1918), Mehmed Tevfik (ö. 1915), Halit Ziya (ö. 1945), İsmail Hikmet Ertaylan (ö.1967), İsmail Habip Sevük’ün (ö.1954) Yunan edebiyatı hakkındaki eserlerinde Homeros’un hayatı ve eserleri hakkında bilgi verilmiştir. Ali Haydar (ö. 1914), Namık Kemal (ö.1888) ve Ahmed Midhat Efendi’nin (ö.1912)
在奥斯曼土耳其语和土耳其语资料中,《伊利亚特》和《奥德赛》史诗的作者荷马被称为 "最伟大的诗人、诗歌艺术之父、安纳托利亚诗人、爱奥尼亚诗人"。1885/1886 年,纳伊姆-弗拉谢里(Naim Fraşeri,卒于 1900 年)首次从希腊原文翻译了不完整的《荷马史诗》,使土耳其人能够用奥斯曼土耳其语阅读《伊利亚特》。然而,众所周知,土耳其人对荷马史诗的主题和英雄人物并不陌生。1815 年,F. von Diez 在其《Denkwürdigkeiten von Asien》中将独眼巨人与《奥德赛》中的独眼巨人波吕斐摩斯相提并论,荷马史诗与 Dede Korkut 史诗之间的相似之处和早期历史关系开始被讨论。征服者穆罕默德苏丹(卒于 886 年/1481 年)于 1462 年访问了特洛伊,托普卡帕宫中由约翰内斯-多克亚诺斯(Johannes Dokeianos)题写的 1463 年《伊利亚斯》副本被认为是苏丹和奥斯曼帝国宫廷对希腊文学和荷马感兴趣的最重要标志。卡蒂卜-切莱比(Kâtib Çelebi,卒于 1067/1657)在其《西汉努马》附件、赫扎尔芬-胡赛因-埃芬迪(Hezarfen Hüseyin-Efendi,卒于 1103/1691)和穆内西姆巴希-艾哈迈德-德德(Müneccimbaşı Ahmed Dede,卒于 1113/1702)的作品中都有特洛伊叙事,这表明奥斯曼学者了解伟大的非伊斯兰文学的主题和神话。随着 1839 年、1856 年和 1860 年的改革,奥斯曼帝国开始面向西方,并鼓励翻译希腊、罗马经典和世界文学作品。1862 年,尤素福-卡米尔-帕夏(卒于 1876 年)翻译了费内隆的《Terceme-i Telemak》,土耳其人再次接触到荷马,尽管是间接接触。海因里希-施里曼(Heinrich Schliemann,卒于 1890 年)在 1873 年进行了发掘,他认为自己发现了普里阿摩斯的宝藏以及荷马史诗中的特洛伊,这重新激发了奥斯曼帝国对荷马史诗的兴趣。19 世纪末,越来越多的奥斯曼帝国知识分子和文人开始对荷马史诗感兴趣。本文首先分析了奥斯曼帝国早期对荷马及其史诗的兴趣,然后研究了从 19 世纪末到 20 世纪初奥斯曼帝国和土耳其的资料是如何处理荷马及其作品的。从 1863 年到 1940 年,即第一部完整的土耳其语荷马作品译本问世之前,在杂志、期刊和报纸等期刊中,在希腊文学和历史著作中,以及在第一部土耳其语译本的导言中,是如何讨论荷马的出生日期、出生地、旅行、《伊利亚特》和《奥德赛》的。在《Tasvir-i Efkâr》、《Kevkebü'l İlm》、《Hayat Mecmuası》、《Millî Talim ve Terbiye Cemiyeti Mecmuası》、《İctihad》等期刊以及 M.Rauf(卒于 1918 年)、Mehmed Tevfik(卒于 1915 年)、Halit Ziya(卒于 1945 年)、İsmail Hikmet Ertaylan(卒于 1967 年)、İsmail Habip Sevük(卒于 1954 年)的希腊文学作品中,都介绍了荷马的生平和作品。在 Ali Haydar(卒于 1914 年)、Namık Kemal(卒于 1888 年)和 Ahmed Midhat Efendi(卒于 1912 年)的作品中,以及在 Şemseddin Sâmi(卒于 1904 年)、Ahmet Midhat Efendi 和 Nabizâde Nâzım(卒于 1893 年)关于希腊神话的作品中,都提到了荷马、特洛伊战争和希腊神话中的重要人物。Yusuf İzzet Paşa(卒于 1922 年)、Ali Canip Yöntem(卒于 1967 年)、Abdullah Cevdet Karlıdağ(卒于 1932 年)、Ahmed Refik Altınay(卒于 1937 年)在独立著作和期刊上发表了关于荷马的文章。Naim Fraşeri、Selanikli Hilmi(卒于 1942 年)和 Ömer Seyfettin(卒于 1920 年)未完成的第一部《伊利亚特》译本包括荷马的传记和对其史诗的解释。在资料中,荷马有时是真实存在的,有时是传说中的诗人,他被称为 Homeros,意思是 milaszâde、mélésigéne 和 blind,与他的出生地有关。荷马被认为是希腊诗人、悲剧和喜剧作家的先驱,也是罗马和欧洲诗人最重要的来源。人们将荷马与伊朗民族史诗《沙纳美》的作者费尔达夫西和诗人尼扎米相提并论,称他是亚历山大大帝崇拜的诗人,亚里士多德曾教导过他。梅勒斯、萨拉米斯、罗得岛、科洛芬、阿尔戈斯、雅典,尤其是伊兹密尔/斯米尔内等城市被认为是荷马的出生地。根据特洛伊战争和希罗多德的出生日期,荷马的出生日期被确定为大约公元前 900 年。荷马游历过的城市包括提尔塞尼亚、伊比利亚、伊萨卡、科洛丰、基姆、新泰克霍斯、福卡、伊奥斯、希腊、萨摩斯、基奥斯。关于荷马传记和史诗的解释还显示了奥斯曼土耳其知识分子对 "荷马问题 "的态度,1795 年,弗里德里希-奥古斯特-沃尔夫的《荷马序言》(Prolegomena ad Homerum)使 "荷马问题 "凸显出来。
{"title":"HOMEROS’UN TERCÜME-İ HÂLİ: 19. VE 20. YY.’DA OSMANLI-TÜRK AYDINLARININ GÖZÜYLE HOMEROS BİYOGRAFİSİ","authors":"Ayşe TAŞKENT","doi":"10.58242/millifolklor.1262919","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1262919","url":null,"abstract":"İlias ve Odüsseia adlı destanların ozanı Homeros, Osmanlı Türkçesi ve Türkçe kaynaklarda “server-i şuarâ, şairlerin en büyüğü/başı, şiir sanatının babası, Anadolulu şair, İyonyalı şair” olarak anılmaktadır. 1885/1886 yılında Naim Fraşeri'nin (ö.1900) Yunanca aslından yaptığı ilk tamamlanmamış Homeros çevirisi ile Türkler İlias’ı Osmanlı Türkçesi üzerinden okuma imkânı bulmuştur. Ancak Türklerin Homeros destanlarının temalarına ve kahramanlarına yabancı olmadıkları bilinmektedir. 1815 tarihinde F. von Diez’in Denkwürdigkeiten von Asien adlı eserinde Tepegöz ile Odüsseia destanındaki Polyphemos adlı küklopu karşılaştırmasıyla Homeros destanları ile Dede Korkut destanları arasındaki benzerlikler ve erken tarihsel ilişkiler tartışılmaya başlamıştır. Fatih Sultan Mehmet'in (ö. 886/1481) 1462'deki Troia ziyareti ve Topkapı sarayında 1463’e tarihlenen Johannes Dokeianos’un intinsah ettiği İlias nüshası Sultanın ve Osmanlı saray çevresinin Yunan edebiyatına ve Homeros’a ilgisinin en önemli göstergesi olarak değerlendirilmiştir. Kâtib Çelebi’nin (ö. 1067/1657) Cihannümâ zeylinde, Hezarfen Hüseyin Efendi’nin (ö. 1103/1691) ve Müneccimbaşı Ahmed Dede’nin (ö. 1113/1702) eserlerinde Truva anlatılarına yer vermeleri Osmanlı âlimlerinin İslam dışı büyük edebiyat temaları ve mitlerinden haberdar olduklarının göstergesidir. 1839, 1856 ve 1860 yıllarında yapılan reformlarla Osmanlı İmparatorluğu’nun yüzünü Batı'ya dönmesi ile özellikle Yunan, Roma klasikleri ve dünya edebiyatından çeviriler teşvik edilmiştir. Yusuf Kâmil Paşa'nın (ö. 1876) 1862 yılında Terceme-i Telemak başlığı ile Fénelon’dan yaptığı çeviri ile Türkler dolaylı yoldan da olsa Homeros ile bir kez daha karşılaşmıştır. Heinrich Schliemann'ın (ö. 1890) 1873 yılında Homeros'un Troia'sı ile birlikte Priamos'un hazinelerini de bulduğunu sandığı kazılar Osmanlı'da Homeros destanlarına olan ilgiyi canlandırmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru, giderek artan sayıda Osmanlı aydını ve edebiyatçısı Homeros destanlarıyla ilgilenmeye başlamıştır. Makalemizde öncelikle Homeros ve destanlarına erken Osmanlı ilgisi incelenecek ardından 19. yy.’ın sonundan 20. yy.’ın başına kadar Osmanlıca ve Türkçe kaynaklarda Homeros ve eserlerinin nasıl ele alındığı incelenecektir. 1863 tarihinden Homeros’tan ilk tam Türkçe tercümenin yapıldığı 1940 tarihine kadar dergi, mecmua ve gazete gibi süreli yayınlarda, Yunan edebiyatı ve tarihi hakkındaki eserlerde ve ilk Türkçe tercümelerin girişlerinde Homeros’un doğum tarihi, doğum yeri, seyahatleri, İlias ve Odüsseia destanlarının nasıl ele alındığı incelenmiştir. Tasvir-i Efkâr, Kevkebü'l İlm, Hayat Mecmuası, Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti Mecmuası, İctihad gibi süreli yayınlarda; M. Rauf (ö. 1918), Mehmed Tevfik (ö. 1915), Halit Ziya (ö. 1945), İsmail Hikmet Ertaylan (ö.1967), İsmail Habip Sevük’ün (ö.1954) Yunan edebiyatı hakkındaki eserlerinde Homeros’un hayatı ve eserleri hakkında bilgi verilmiştir. Ali Haydar (ö. 1914), Namık Kemal (ö.1888) ve Ahmed Midhat Efendi’nin (ö.1912) ","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"39 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135063975","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
DİRSE HAN OĞLU BOĞAÇ HAN HİKÂYESİNİN YAPISAL ÇÖZÜMLEMESİ 迪尔塞-汗-奥格鲁-博格坎故事的结构分析
IF 0.2 4区 社会学 0 FOLKLORE Pub Date : 2023-09-06 DOI: 10.58242/millifolklor.1280628
Svıtlana Nesterova Coşkun
Dede Korkut Kitabı Türk toplumunun geleneksel değerlerini ve toplumsal normlarını araştırmak için önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Ancak, söz konusu destanda değer ve normlar henüz kavramsallaştırılmamıştır, örnek davranış ve eylem diliyle anlatılmıştır. Bu nedenle, bunların tespiti için özel bir yönteme ihtiyaç duyulur. Bu amaçla çalışmamızda, Yapısalcı Kuram çerçevesinde geliştirilmiş olan söylence çözümleme yöntemi Dirse Han Oğlu Boğaç Han hikâyesine uygulanmaktadır. Bu tür yöntem kapsamında bir araştırma daha önce yapılmadığı için, çalışmamız alan literatürüne katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Çalışmamızda, öncellikle araştırma yöntemi ile araştırma nesnesi arasındaki uygunluğun incelenmesinin ardından, üç aşamalı olarak karakter, kompozisyon ve olayların analizi gerçekleştirilmiştir. Ardından anlatının eşzamanlı ve artzamanlı dizgelerini yansıtan eylemler tablosu oluşturulmuştur. Araştırmamızın gösterdiği gibi, hikâyede yer alan karakterler, toplumsal örgütün çeşitli tabakasını temsil etmekte ve simetrik çift karakterden oluşan dengeli bir sistemi oluşturmaktadır. Hikâye kompozisyonunda, farklı yaşamsal süreçleri yansıtan üç bölüm belirlenebilir. İlk bölümde Boğaç Han’ın fiziki olarak dünyaya gelmesi, ikincisinde ismini elde etmesiyle sosyal yaşama katılması ve üçüncü kısımda ise siyasi hiyerarşide kalıcı bir yer edinmesi konu edilir. Hikayede ayrıca aile içi, merkezi ve lokal olmak üzere üç iktidar düzleminin etkileşiminin gerçekleştiği tespit edilmiştir. Söz konusu iktidar düzlemleri aynı bütünsel bir yapının parçaları oldukları için, herhangi bir düzlemde bir eksikliğin veya değişikliğin meydana gelmesi, diğer tür ilişkilerde dönüşümlere yol açar. Buna göre, söylencenin ilk kısmında, belirli bir yapısal unsurun eksikliği, ikinci kısımda ise söz konusu unsurun fazlalığı sorunsalı anlatılmaktadır. Üçüncü bölüm ise bir sentezle, yani tezatların kaldırılması ve toplumsal dengenin sabitlenmesiyle karakterize edilir. Hikayenin olay örgüsünde tespit edilen 16 eylem içerisinde, farklı motivasyon taşıyan dört eylem grubu belirlenmiştir. Buna göre, birinci grup yaşamın devam etmesi uğuruna toplumsal dengenin bozulmasına yol açan eylemleri, ikinci grup toplumsal düzenin koruması amacıyla gerçekleştirilen öldürme eylemlerini, üçüncü eylem grubu toplumsal statüyü korumak adına başkasına yapılan haksızlık durumları, dördüncü grup ise, aynı amaçla yapılan özveri eylemlerini kapsar. Buna dayanarak, hikâyenin süreklilik ile istikrar, bencilik ile fedakârlık gibi olguların kavranması ve değerlendirilmesine aracılık ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu karşıt kavramlardan ilk çiftin yaşam ve ölüm gibi insan varoluşunun temel ontolojik durumlarına, diğer kalan çiftin ise bireysellik ve toplumsallık gibi sosyal yaşamın parametrelerine işaret ettiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte araştırmamız, söylencede yaşamın mutlak bir değer olmadığı gibi, ölümün de mutlak kötülük olarak anlatılmadığını ortaya koymuştur. Her iki olgu, ancak iktidar ilişkilerinin kal
德德-科尔库特之书》是研究土耳其社会传统价值观和社会规范的重要资料。然而,这部史诗中的价值观和规范尚未概念化,它们是用模范行为和行动的语言描述的。因此,需要一种特殊的方法来确定它们。为此,在我们的研究中,在结构主义理论框架内发展起来的神话分析方法被应用于《迪尔赛-汉-奥卢-博阿克汉》的故事。由于以前从未在此方法的范围内进行过研究,我们的研究旨在为该领域的文献做出贡献。在我们的研究中,首先检查了研究方法与研究对象之间的兼容性,然后分三个阶段分析了研究对象的特征、构成和事件。然后,制作了反映叙事同步和非同步序列的行动表。我们的研究表明,故事中的人物代表了社会组织的各个阶层,并形成了一个由对称的人物对组成的平衡系统。在故事的构成中,可以发现有三个部分反映了不同的生命过程。第一部分涉及博阿奇汗的出生,第二部分涉及他获得名字后参与社会生活,第三部分涉及他在政治等级中的永久地位。在这个故事中,还确定了国内、中央和地方三个权力层面的相互作用。由于这些权力层面是同一整体结构的组成部分,任何一个层面的不足或变化都会导致其他类型关系的转变。因此,神话的第一部分解释了某种结构元素缺乏的问题,第二部分解释了该元素过剩的问题。第三部分的特点是综合,即消除矛盾和稳定社会平衡。在故事情节中确定的 16 个行动中,有四组具有不同动机的行动。因此,第一组包括为延续生命而导致社会平衡被打破的行为,第二组包括为保护社会秩序而实施的杀戮行为,第三组包括为维持社会地位而对他人实施的不公正行为,第四组包括为同样目的而实施的自我牺牲行为。在此基础上,可以得出结论:故事是理解和评价连续性和稳定性、自私和利他等现象的中介。据了解,这些对立概念的第一对指向人类生存的基本本体状态,如生与死,而剩下的一对则指向社会生活的参数,如个体性和社会性。然而,我们的研究发现,在神话中,生命并不是绝对的价值,死亡也不是绝对的邪恶。对这两种现象的评价,只是看它们是否有助于权力关系的永恒。对迪尔斯汗-奥卢-博阿奇汉故事的分析表明,社会组织的永恒性是奥古斯都尔人生活和文化的最高价值。为了确保上述价值,故事中体现了忠诚、忠实和牺牲等行为,并鼓励放弃个人主义动机、追求社会利益的态度。
{"title":"DİRSE HAN OĞLU BOĞAÇ HAN HİKÂYESİNİN YAPISAL ÇÖZÜMLEMESİ","authors":"Svıtlana Nesterova Coşkun","doi":"10.58242/millifolklor.1280628","DOIUrl":"https://doi.org/10.58242/millifolklor.1280628","url":null,"abstract":"Dede Korkut Kitabı Türk toplumunun geleneksel değerlerini ve toplumsal normlarını araştırmak için önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Ancak, söz konusu destanda değer ve normlar henüz kavramsallaştırılmamıştır, örnek davranış ve eylem diliyle anlatılmıştır. Bu nedenle, bunların tespiti için özel bir yönteme ihtiyaç duyulur. Bu amaçla çalışmamızda, Yapısalcı Kuram çerçevesinde geliştirilmiş olan söylence çözümleme yöntemi Dirse Han Oğlu Boğaç Han hikâyesine uygulanmaktadır. Bu tür yöntem kapsamında bir araştırma daha önce yapılmadığı için, çalışmamız alan literatürüne katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Çalışmamızda, öncellikle araştırma yöntemi ile araştırma nesnesi arasındaki uygunluğun incelenmesinin ardından, üç aşamalı olarak karakter, kompozisyon ve olayların analizi gerçekleştirilmiştir. Ardından anlatının eşzamanlı ve artzamanlı dizgelerini yansıtan eylemler tablosu oluşturulmuştur. Araştırmamızın gösterdiği gibi, hikâyede yer alan karakterler, toplumsal örgütün çeşitli tabakasını temsil etmekte ve simetrik çift karakterden oluşan dengeli bir sistemi oluşturmaktadır. Hikâye kompozisyonunda, farklı yaşamsal süreçleri yansıtan üç bölüm belirlenebilir. İlk bölümde Boğaç Han’ın fiziki olarak dünyaya gelmesi, ikincisinde ismini elde etmesiyle sosyal yaşama katılması ve üçüncü kısımda ise siyasi hiyerarşide kalıcı bir yer edinmesi konu edilir. Hikayede ayrıca aile içi, merkezi ve lokal olmak üzere üç iktidar düzleminin etkileşiminin gerçekleştiği tespit edilmiştir. Söz konusu iktidar düzlemleri aynı bütünsel bir yapının parçaları oldukları için, herhangi bir düzlemde bir eksikliğin veya değişikliğin meydana gelmesi, diğer tür ilişkilerde dönüşümlere yol açar. Buna göre, söylencenin ilk kısmında, belirli bir yapısal unsurun eksikliği, ikinci kısımda ise söz konusu unsurun fazlalığı sorunsalı anlatılmaktadır. Üçüncü bölüm ise bir sentezle, yani tezatların kaldırılması ve toplumsal dengenin sabitlenmesiyle karakterize edilir. Hikayenin olay örgüsünde tespit edilen 16 eylem içerisinde, farklı motivasyon taşıyan dört eylem grubu belirlenmiştir. Buna göre, birinci grup yaşamın devam etmesi uğuruna toplumsal dengenin bozulmasına yol açan eylemleri, ikinci grup toplumsal düzenin koruması amacıyla gerçekleştirilen öldürme eylemlerini, üçüncü eylem grubu toplumsal statüyü korumak adına başkasına yapılan haksızlık durumları, dördüncü grup ise, aynı amaçla yapılan özveri eylemlerini kapsar. Buna dayanarak, hikâyenin süreklilik ile istikrar, bencilik ile fedakârlık gibi olguların kavranması ve değerlendirilmesine aracılık ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu karşıt kavramlardan ilk çiftin yaşam ve ölüm gibi insan varoluşunun temel ontolojik durumlarına, diğer kalan çiftin ise bireysellik ve toplumsallık gibi sosyal yaşamın parametrelerine işaret ettiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte araştırmamız, söylencede yaşamın mutlak bir değer olmadığı gibi, ölümün de mutlak kötülük olarak anlatılmadığını ortaya koymuştur. Her iki olgu, ancak iktidar ilişkilerinin kal","PeriodicalId":44416,"journal":{"name":"Milli Folklor","volume":"25 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.2,"publicationDate":"2023-09-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139342211","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":4,"RegionCategory":"社会学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
期刊
Milli Folklor
全部 Acc. Chem. Res. ACS Applied Bio Materials ACS Appl. Electron. Mater. ACS Appl. Energy Mater. ACS Appl. Mater. Interfaces ACS Appl. Nano Mater. ACS Appl. Polym. Mater. ACS BIOMATER-SCI ENG ACS Catal. ACS Cent. Sci. ACS Chem. Biol. ACS Chemical Health & Safety ACS Chem. Neurosci. ACS Comb. Sci. ACS Earth Space Chem. ACS Energy Lett. ACS Infect. Dis. ACS Macro Lett. ACS Mater. Lett. ACS Med. Chem. Lett. ACS Nano ACS Omega ACS Photonics ACS Sens. ACS Sustainable Chem. Eng. ACS Synth. Biol. Anal. Chem. BIOCHEMISTRY-US Bioconjugate Chem. BIOMACROMOLECULES Chem. Res. Toxicol. Chem. Rev. Chem. Mater. CRYST GROWTH DES ENERG FUEL Environ. Sci. Technol. Environ. Sci. Technol. Lett. Eur. J. Inorg. Chem. IND ENG CHEM RES Inorg. Chem. J. Agric. Food. Chem. J. Chem. Eng. Data J. Chem. Educ. J. Chem. Inf. Model. J. Chem. Theory Comput. J. Med. Chem. J. Nat. Prod. J PROTEOME RES J. Am. Chem. Soc. LANGMUIR MACROMOLECULES Mol. Pharmaceutics Nano Lett. Org. Lett. ORG PROCESS RES DEV ORGANOMETALLICS J. Org. Chem. J. Phys. Chem. J. Phys. Chem. A J. Phys. Chem. B J. Phys. Chem. C J. Phys. Chem. Lett. Analyst Anal. Methods Biomater. Sci. Catal. Sci. Technol. Chem. Commun. Chem. Soc. Rev. CHEM EDUC RES PRACT CRYSTENGCOMM Dalton Trans. Energy Environ. Sci. ENVIRON SCI-NANO ENVIRON SCI-PROC IMP ENVIRON SCI-WAT RES Faraday Discuss. Food Funct. Green Chem. Inorg. Chem. Front. Integr. Biol. J. Anal. At. Spectrom. J. Mater. Chem. A J. Mater. Chem. B J. Mater. Chem. C Lab Chip Mater. Chem. Front. Mater. Horiz. MEDCHEMCOMM Metallomics Mol. Biosyst. Mol. Syst. Des. Eng. Nanoscale Nanoscale Horiz. Nat. Prod. Rep. New J. Chem. Org. Biomol. Chem. Org. Chem. Front. PHOTOCH PHOTOBIO SCI PCCP Polym. Chem.
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
0
微信
客服QQ
Book学术公众号 扫码关注我们
反馈
×
意见反馈
请填写您的意见或建议
请填写您的手机或邮箱
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
现在去查看 取消
×
提示
确定
Book学术官方微信
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术
文献互助 智能选刊 最新文献 互助须知 联系我们:info@booksci.cn
Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。
Copyright © 2023 Book学术 All rights reserved.
ghs 京公网安备 11010802042870号 京ICP备2023020795号-1