Mısırlı fıkıh ve hadis âlimi Ebû Ca‘fer et-Tahâvî, kıraat ilminde de önemli bir müktesebata sahiptir. Henüz kıraatlerin teşekkül döneminde yaşamış olması ve birçok kıraat imamının râvileri arasında isminin zikredilmesi, onun kıraatçi yönünün ihmal edilemez bir konumda olduğunu göstermektedir. Ancak onun bu yönü üzerinde pek çalışma yapılmamıştır. Tahâvî, kıraat-i aşere imamlarından Âsım, Hamza, Kisâî ve Halef’in, şâz kıraat imamlarından ise A‘meş’in râvilerindendir. Küçük yaşlarda başladığı kıraat eğitimini genelde Mısır’daki hocalarından almıştır. Kıraatte birçok hocasının ismi bilinmekle birlikte kendisinden kıraat alan sadece bir kişi zikredilmektedir. Birbiriyle çelişkili görünen ya da anlaşılması güç rivayetleri açıklamak üzere yazılan eserlerin en önemlilerinden olan Müşkilü’l-âsâr, Tahâvî tarafından kaleme alınmıştır. Müellifin bu eserinde, kıraat ilminin alanına giren bazı meseleleri müstakil başlıklarda ele almıştır. Bazen de problemli meselelerin çözümünde kıraat ihtilaflarından istifade etmiştir. Bu çalışmada Tahâvî’nin kıraat alanındaki yetkinliği ele alınacak ve Müşkilü’l-âsâr özelinde kıraat ilminin kapsamına giren konulara yaklaşımı tespit edilmeye çalışılacaktır.
{"title":"Bir Kıraatçi Olarak Tahâvî ve Müşkilü’l-Âsâr’da Kıraatler","authors":"Lokman YILMAZ","doi":"10.61304/did.1269641","DOIUrl":"https://doi.org/10.61304/did.1269641","url":null,"abstract":"Mısırlı fıkıh ve hadis âlimi Ebû Ca‘fer et-Tahâvî, kıraat ilminde de önemli bir müktesebata sahiptir. Henüz kıraatlerin teşekkül döneminde yaşamış olması ve birçok kıraat imamının râvileri arasında isminin zikredilmesi, onun kıraatçi yönünün ihmal edilemez bir konumda olduğunu göstermektedir. Ancak onun bu yönü üzerinde pek çalışma yapılmamıştır. Tahâvî, kıraat-i aşere imamlarından Âsım, Hamza, Kisâî ve Halef’in, şâz kıraat imamlarından ise A‘meş’in râvilerindendir. Küçük yaşlarda başladığı kıraat eğitimini genelde Mısır’daki hocalarından almıştır. Kıraatte birçok hocasının ismi bilinmekle birlikte kendisinden kıraat alan sadece bir kişi zikredilmektedir. Birbiriyle çelişkili görünen ya da anlaşılması güç rivayetleri açıklamak üzere yazılan eserlerin en önemlilerinden olan Müşkilü’l-âsâr, Tahâvî tarafından kaleme alınmıştır. Müellifin bu eserinde, kıraat ilminin alanına giren bazı meseleleri müstakil başlıklarda ele almıştır. Bazen de problemli meselelerin çözümünde kıraat ihtilaflarından istifade etmiştir. Bu çalışmada Tahâvî’nin kıraat alanındaki yetkinliği ele alınacak ve Müşkilü’l-âsâr özelinde kıraat ilminin kapsamına giren konulara yaklaşımı tespit edilmeye çalışılacaktır.","PeriodicalId":476317,"journal":{"name":"Diyanet İlmi Dergi","volume":"102 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135768611","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Müşâkele sanatı, üslub olarak Câhiliye dönemi şiirlerinde kullanılmıştır. Kur’an ve hadislerde de çokça örneği bulunan bu sanat; anlamı vurgulamak, dinleyicinin dikkatini çekmek, bazen de lafızlar arasında uyum sağlamak için kullanılmaktadır. Âyet ve hadislerde geçen hayâ etmek, usanmak, tuzak kurmak, hicvetmek, gibi duygu ve fiillerin zahiri anlamıyla Allah’a nispet edilmesi olumsuz birtakım sonuçlara neden olmaktadır. Nitekim bazı art niyetli kişilerin bu ifadelerin kullanımında müşâkele üslubunu göz ardı ederek Allah’ı; tuzak kuran ve hilekâr olmakla niteledikleri görülmektedir. Diğer yandan âyet ve hadislerdeki bu belâgat özelliğini bilmeyen kişilerin de antropomorfik bir Allah inancı geliştirme tehlikesi söz konusudur. Nitekim İslâm tarihinde bu durumun birtakım kelâmî problemlerin ortaya çıkmasına neden olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmada hadislerde geçen müşâkele sanatı örnekleri üzerinde durulmuş, kaynak olarak Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ adlı eseri seçilmiş ve bu esere İbn Hacer’in yazdığı Fetḥu’l-bârî adlı şerhindeki müşâkele sanatına yönelik tespitleri konu edilmiştir.
{"title":"The Art of Mushakala in Bukhari: The Example of Ibn Hajar","authors":"Hızır YAĞCI","doi":"10.61304/did.1315760","DOIUrl":"https://doi.org/10.61304/did.1315760","url":null,"abstract":"Müşâkele sanatı, üslub olarak Câhiliye dönemi şiirlerinde kullanılmıştır. Kur’an ve hadislerde de çokça örneği bulunan bu sanat; anlamı vurgulamak, dinleyicinin dikkatini çekmek, bazen de lafızlar arasında uyum sağlamak için kullanılmaktadır. Âyet ve hadislerde geçen hayâ etmek, usanmak, tuzak kurmak, hicvetmek, gibi duygu ve fiillerin zahiri anlamıyla Allah’a nispet edilmesi olumsuz birtakım sonuçlara neden olmaktadır. Nitekim bazı art niyetli kişilerin bu ifadelerin kullanımında müşâkele üslubunu göz ardı ederek Allah’ı; tuzak kuran ve hilekâr olmakla niteledikleri görülmektedir. Diğer yandan âyet ve hadislerdeki bu belâgat özelliğini bilmeyen kişilerin de antropomorfik bir Allah inancı geliştirme tehlikesi söz konusudur. Nitekim İslâm tarihinde bu durumun birtakım kelâmî problemlerin ortaya çıkmasına neden olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmada hadislerde geçen müşâkele sanatı örnekleri üzerinde durulmuş, kaynak olarak Buhârî’nin el-Câmiʿu’ṣ-ṣaḥîḥ adlı eseri seçilmiş ve bu esere İbn Hacer’in yazdığı Fetḥu’l-bârî adlı şerhindeki müşâkele sanatına yönelik tespitleri konu edilmiştir.","PeriodicalId":476317,"journal":{"name":"Diyanet İlmi Dergi","volume":"39 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135768619","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Günümüzde klasik İslâm kaynaklarını içeren muhtelif elektronik kütüphaneler vardır ve bunlar İslâm araştırmalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak bu kütüphanelerdeki elektronik nüshalar birtakım sorunlar barındırmakta; bunlar da elektronik metin arama sonuçlarının doğruluğunu riske sokmaktadır. Yine de araştırmacılar için bu kütüphanelerin kullanılması kaçınılmazdır. Araştırmacılar, bu kütüphanelerdeki sorunların ve elektronik metin arama imkânlarının farkında oldukları takdirde daha hassas metin araması yapabilirler. Bu makalenin amacı da İslâm araştırmalarında kullanılan kaynak eserlerin elektronik nüshalarındaki muhtemel hatalara işaret etmek ve bu hataların doğuracağı riskleri ortadan kaldıracak öneriler getirmektir. Bu amaçla elektronik nüshaların ne tür hatalar barındırdığı ve bunların metin aramalarındaki olumsuz etkisinin hangi yöntemlerle giderilebileceği sorularına cevap aranmıştır. Örnek olarak el-Mektebetü’ş-Şâmile, Mobdii ve Altafsir adındaki elektronik kütüphaneler, alan olarak İbn Âşûr’un et-Tahrîr ve’t-tenvîr tefsirinden Yâsîn Sûresi seçilmiştir. Metinler kelime kelime karşılaştırılmış, yazım hataları ve imla farkları tespit edilmiştir. Bu farkların metin aramaları üzerindeki muhtemel etkileri değerlendirilmiş, bu etkileri azaltacak öneriler sunulmuştur.
{"title":"İslâm Araştırmalarında Kullanılan Elektronik Kaynaklarla İlgili Problemler","authors":"Muhammet ABAY","doi":"10.61304/did.1280386","DOIUrl":"https://doi.org/10.61304/did.1280386","url":null,"abstract":"Günümüzde klasik İslâm kaynaklarını içeren muhtelif elektronik kütüphaneler vardır ve bunlar İslâm araştırmalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak bu kütüphanelerdeki elektronik nüshalar birtakım sorunlar barındırmakta; bunlar da elektronik metin arama sonuçlarının doğruluğunu riske sokmaktadır. Yine de araştırmacılar için bu kütüphanelerin kullanılması kaçınılmazdır. Araştırmacılar, bu kütüphanelerdeki sorunların ve elektronik metin arama imkânlarının farkında oldukları takdirde daha hassas metin araması yapabilirler. Bu makalenin amacı da İslâm araştırmalarında kullanılan kaynak eserlerin elektronik nüshalarındaki muhtemel hatalara işaret etmek ve bu hataların doğuracağı riskleri ortadan kaldıracak öneriler getirmektir. Bu amaçla elektronik nüshaların ne tür hatalar barındırdığı ve bunların metin aramalarındaki olumsuz etkisinin hangi yöntemlerle giderilebileceği sorularına cevap aranmıştır. Örnek olarak el-Mektebetü’ş-Şâmile, Mobdii ve Altafsir adındaki elektronik kütüphaneler, alan olarak İbn Âşûr’un et-Tahrîr ve’t-tenvîr tefsirinden Yâsîn Sûresi seçilmiştir. Metinler kelime kelime karşılaştırılmış, yazım hataları ve imla farkları tespit edilmiştir. Bu farkların metin aramaları üzerindeki muhtemel etkileri değerlendirilmiş, bu etkileri azaltacak öneriler sunulmuştur.","PeriodicalId":476317,"journal":{"name":"Diyanet İlmi Dergi","volume":"40 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135768617","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İslâm hukukunun usul ve füru disiplinlerinde temelleri atılan kaideler, kavâid edebiyatı ile birlikte gelişmesini tamamlayarak müstakil bir yazım türüne dönüşmüş ve soyut hukukun temel prensiplerini oluşturmuştur. 19. yüzyılda başlayan kanunlaştırma hareketinin etkisiyle Osmanlı devletinde çeşitli hukukî alanlarda yürürlüğe giren kanunlarda kavâid-i külliyelerin etkisini gözlemlemek mümkündür. Mecelle’nin 2-100. küllî kaideleri çalışmamızın odak noktasını teşkil etmektedir. Mecelle mazbatasında ifade edilen kaynaklar bağlamında küllî kaidelerin kaynaklarının tespiti araştırmamızın ana çerçevesini oluşturmaktadır. Araştırma sürecimiz bu kaynakların tespitine ilişkin üç aşamalı bir yöntem izlemektedir: İlk adımda, Mecelle’deki maddelerin hangi kaynaklardan alıntılandığı tespit edilmiştir. İkinci adımda, bu kaynaklarda hangi Mecelle maddelerinin yer aldığı saptanmıştır. Üçüncü adımda, tespit edilen alıntılar kronolojik sıraya göre sıralanmıştır. Bu çalışma, kavâid-i külliyelerin gelişimini ve Mecelle’nin nasıl oluşturulduğunu anlamak için oldukça önemlidir. İbn Nüceym, Nâzırzâde, Hâdimî gibi İslâm hukukçularının ve fıkıh kitaplarının Mecelle üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Bu araştırma, Mecelle’nin kaynakları ve kavâid edebiyatının kanun metnine dönüşümü konularında önemli bir katkı sunmayı amaçlamaktadır.
{"title":"THE ISSUE OF THE IDENTIFICATION OF THE SOURCES OF THE UNIVERSAL PRINCIPLES OF THE MAJALLA IN THE CONTEXT OF THE MAZBATA OF ASBÂB AL-MŪCIBA OF THE MAJALLA: A CHRONOLOGICAL AND ANALYTICAL ANALYSIS","authors":"Necmettin AZAK","doi":"10.61304/did.1349156","DOIUrl":"https://doi.org/10.61304/did.1349156","url":null,"abstract":"İslâm hukukunun usul ve füru disiplinlerinde temelleri atılan kaideler, kavâid edebiyatı ile birlikte gelişmesini tamamlayarak müstakil bir yazım türüne dönüşmüş ve soyut hukukun temel prensiplerini oluşturmuştur. 19. yüzyılda başlayan kanunlaştırma hareketinin etkisiyle Osmanlı devletinde çeşitli hukukî alanlarda yürürlüğe giren kanunlarda kavâid-i külliyelerin etkisini gözlemlemek mümkündür. Mecelle’nin 2-100. küllî kaideleri çalışmamızın odak noktasını teşkil etmektedir. Mecelle mazbatasında ifade edilen kaynaklar bağlamında küllî kaidelerin kaynaklarının tespiti araştırmamızın ana çerçevesini oluşturmaktadır. Araştırma sürecimiz bu kaynakların tespitine ilişkin üç aşamalı bir yöntem izlemektedir: İlk adımda, Mecelle’deki maddelerin hangi kaynaklardan alıntılandığı tespit edilmiştir. İkinci adımda, bu kaynaklarda hangi Mecelle maddelerinin yer aldığı saptanmıştır. Üçüncü adımda, tespit edilen alıntılar kronolojik sıraya göre sıralanmıştır. Bu çalışma, kavâid-i külliyelerin gelişimini ve Mecelle’nin nasıl oluşturulduğunu anlamak için oldukça önemlidir. İbn Nüceym, Nâzırzâde, Hâdimî gibi İslâm hukukçularının ve fıkıh kitaplarının Mecelle üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Bu araştırma, Mecelle’nin kaynakları ve kavâid edebiyatının kanun metnine dönüşümü konularında önemli bir katkı sunmayı amaçlamaktadır.","PeriodicalId":476317,"journal":{"name":"Diyanet İlmi Dergi","volume":"33 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135768471","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Makalede, Türkçe literatürde üzerinde çalışma yapılmamış olan sükût orucu ve mahiyeti üzerinde durulacak, Kur’an’da sükût orucuna işaret olarak görülebilecek olan Hz. Zekeriyyâ ve Hz. Meryem’in sükûtlarının irade boyutu tartışılacaktır. Ayrıca Hz. Peygamber’in sükût orucunu nehyi konusuna değinilecek, bu nehyin temel hikmetinin vasat ümmet olma idealiyle ilişkisi değerlendirilerek; Kur’an’ın konuşmanın niteliğine ve üslûbuna yaptığı vurgular izah edilecektir. Oruç ibadeti, bazı dinlerde belirli bir müddet sükût ederek de uygulanmıştır. Yahudilik ve Budizm sükût orucunun bulunduğu dinlere örnek sayılabilir. Kur’an’da sükûtla ilgili âyetler incelendiğinde Hz. Zekeriyyâ’nın mucizevi şekilde konuşma yetisinden mahrum bırakıldığı, zorunlu bir sükûta maruz kaldığı görülmektedir. Meryem Sûresi 26. âyette ise Hz. Meryem’in iradi sükût orucu adadığı ve içerisinde bulunduğu sıkıntılı süreci bu oruçla aşmaya çalıştığı müşahede edilmektedir. Hz. Peygamber Câhiliye’de uygulanan sükût orucunu kaldırmış, lakin konuşmanın yerinde ve zamanında yapılmasını emretmiş, aksi halde sükût edilmesini tavsiye etmiştir. Bu meyanda Kur’an, kavl (söz) kelimesi üzerinde ehemmiyetle durarak, niteliği üzerine de çeşitli vurgularda bulunmuştur.
{"title":"Kur'ân'da Sükût Orucu ve Konuşma Üslûbu","authors":"Abdullah TURHAN","doi":"10.61304/did.1274353","DOIUrl":"https://doi.org/10.61304/did.1274353","url":null,"abstract":"Makalede, Türkçe literatürde üzerinde çalışma yapılmamış olan sükût orucu ve mahiyeti üzerinde durulacak, Kur’an’da sükût orucuna işaret olarak görülebilecek olan Hz. Zekeriyyâ ve Hz. Meryem’in sükûtlarının irade boyutu tartışılacaktır. Ayrıca Hz. Peygamber’in sükût orucunu nehyi konusuna değinilecek, bu nehyin temel hikmetinin vasat ümmet olma idealiyle ilişkisi değerlendirilerek; Kur’an’ın konuşmanın niteliğine ve üslûbuna yaptığı vurgular izah edilecektir. Oruç ibadeti, bazı dinlerde belirli bir müddet sükût ederek de uygulanmıştır. Yahudilik ve Budizm sükût orucunun bulunduğu dinlere örnek sayılabilir. Kur’an’da sükûtla ilgili âyetler incelendiğinde Hz. Zekeriyyâ’nın mucizevi şekilde konuşma yetisinden mahrum bırakıldığı, zorunlu bir sükûta maruz kaldığı görülmektedir. Meryem Sûresi 26. âyette ise Hz. Meryem’in iradi sükût orucu adadığı ve içerisinde bulunduğu sıkıntılı süreci bu oruçla aşmaya çalıştığı müşahede edilmektedir. Hz. Peygamber Câhiliye’de uygulanan sükût orucunu kaldırmış, lakin konuşmanın yerinde ve zamanında yapılmasını emretmiş, aksi halde sükût edilmesini tavsiye etmiştir. Bu meyanda Kur’an, kavl (söz) kelimesi üzerinde ehemmiyetle durarak, niteliği üzerine de çeşitli vurgularda bulunmuştur.","PeriodicalId":476317,"journal":{"name":"Diyanet İlmi Dergi","volume":"55 39 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135768615","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kalp, insanın maddi ve manevi hayatının merkezinde yer alan bir organdır. Maddi kalple aynı mekânı paylaşan manevi kalp nurani ve rabbani bir latifedir. Tasavvuf ilminde kalp, idrak eden, bilgi ve düşüncenin kaynağı olan bir mahiyete sahiptir. Bu açıdan sûfîler kendi mesleklerini “nefsin tezkiyesi, kalbin tasfiyesi” olarak ifade etmişler ve tasavvuf ilmini “ilmü’l-kulub”, “marifetü’l-kulub” şeklinde nitelendirmişlerdir. Kalp, kelime olarak her an değişen ve dönüşen manalarına gelmekte, muhatap olduğu etki ve telkinlere göre farklı hâllere ve renklere bürünebilmektedir. Kalp tasfiye edildikçe insana rehberlik edebilir. Öte yandan manevi kalbin kirlenmesi insanın manevi hayatı açısından tehlikeli bir durum olarak görülür. Bu makale, insanın tekâmülünde önemli bir yere sahip olan kalbin manevi açıdan nasıl dönüştüğünü İbn Atâullah el-İskenderî’nin Hikem adlı eserinde yer alan hikmetler üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Hikem, asırlardır İslâm dünyasının pek çok yerinde okunan bir eserdir. Eserde yer alan kalple ilgili hikmetler, kalbin hangi merhalelerden geçerek tasfiye edileceğini ortaya koyması bakımından önemli bilgiler içermektedir.
{"title":"THE TRANSFORMATION OF THE HEART IN THE HIKEM-I ATAIYYE OF IBN ATAULLAH EL-ISKENDERİ","authors":"Lamia LEVENT ABUL","doi":"10.61304/did.1345612","DOIUrl":"https://doi.org/10.61304/did.1345612","url":null,"abstract":"Kalp, insanın maddi ve manevi hayatının merkezinde yer alan bir organdır. Maddi kalple aynı mekânı paylaşan manevi kalp nurani ve rabbani bir latifedir. Tasavvuf ilminde kalp, idrak eden, bilgi ve düşüncenin kaynağı olan bir mahiyete sahiptir. Bu açıdan sûfîler kendi mesleklerini “nefsin tezkiyesi, kalbin tasfiyesi” olarak ifade etmişler ve tasavvuf ilmini “ilmü’l-kulub”, “marifetü’l-kulub” şeklinde nitelendirmişlerdir. Kalp, kelime olarak her an değişen ve dönüşen manalarına gelmekte, muhatap olduğu etki ve telkinlere göre farklı hâllere ve renklere bürünebilmektedir. Kalp tasfiye edildikçe insana rehberlik edebilir. Öte yandan manevi kalbin kirlenmesi insanın manevi hayatı açısından tehlikeli bir durum olarak görülür. Bu makale, insanın tekâmülünde önemli bir yere sahip olan kalbin manevi açıdan nasıl dönüştüğünü İbn Atâullah el-İskenderî’nin Hikem adlı eserinde yer alan hikmetler üzerinden incelemeyi amaçlamaktadır. Hikem, asırlardır İslâm dünyasının pek çok yerinde okunan bir eserdir. Eserde yer alan kalple ilgili hikmetler, kalbin hangi merhalelerden geçerek tasfiye edileceğini ortaya koyması bakımından önemli bilgiler içermektedir.","PeriodicalId":476317,"journal":{"name":"Diyanet İlmi Dergi","volume":"13 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135768470","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kur’an, inananlara dinî ve ahlâkî sorumluluklarının iletildiği ilâhî kelâmdır. Kur’an’da Müslümanların ahlâkî, fikrî ve siyasî kimliklerini oluşturan ifadeler görmek mümkündür. Bu çalışmada “Lâ tekûnû kellezîne/min…” kalıp ifadesi eşliğinde beyan edilen ve müminlerin kendileri gibi olunmaması yönünde uyarıldığı zümreler ve onların davranış şekilleri üzerinde durulmaktadır. Kur’an’da dokuz farklı âyette dokuz farklı davranış şekli olarak zikredilen bu durumların tespit edilmesi, Kur’an’ın muhatabından istediği ahlâkî ölçütlerin belirlenmesi için önemli olmaktadır. Nitekim Kur’an mümin bireyin nasıl davranması gerektiğini zikrederken nasıl davranmaması gerektiğini de beyan etmektedir. Bu makalede Kur’an’da “Lâ tekûnû kellezîne/ min…” ifadesinin geçtiği âyetler üzerinden ilgili davranışlar ve bu davranışları gösteren kişiler tetkik edilerek Kur’an bütünlüğü içerisinde aktarılmaya çalışılmıştır. İlgili âyetlerin metin içi ve dışı bağlamlarından da yola çıkarak bu tür olumsuz davranışlardan uzak durulması yönünde bireye sunulan alternatifler de zikredilmiştir. Zira Kur’an salt bu olumsuz davranışları zikretmemekte aynı zamanda müminlere bu duruma düşmemeleri için reçeteler de sunmaktadır.
{"title":"KUR’ÂN’DA “LĀ TEKŪNŪ KELLEẔĪNE/MİN…” İFADESİ ÇERÇEVESİNDE KENDİLERİ GİBİ OLUNMAMASI EMREDİLEN GRUPLAR","authors":"Zülfikar DURMUŞ, Havva ÖZATA","doi":"10.61304/did.1302725","DOIUrl":"https://doi.org/10.61304/did.1302725","url":null,"abstract":"Kur’an, inananlara dinî ve ahlâkî sorumluluklarının iletildiği ilâhî kelâmdır. Kur’an’da Müslümanların ahlâkî, fikrî ve siyasî kimliklerini oluşturan ifadeler görmek mümkündür. Bu çalışmada “Lâ tekûnû kellezîne/min…” kalıp ifadesi eşliğinde beyan edilen ve müminlerin kendileri gibi olunmaması yönünde uyarıldığı zümreler ve onların davranış şekilleri üzerinde durulmaktadır. Kur’an’da dokuz farklı âyette dokuz farklı davranış şekli olarak zikredilen bu durumların tespit edilmesi, Kur’an’ın muhatabından istediği ahlâkî ölçütlerin belirlenmesi için önemli olmaktadır. Nitekim Kur’an mümin bireyin nasıl davranması gerektiğini zikrederken nasıl davranmaması gerektiğini de beyan etmektedir. Bu makalede Kur’an’da “Lâ tekûnû kellezîne/ min…” ifadesinin geçtiği âyetler üzerinden ilgili davranışlar ve bu davranışları gösteren kişiler tetkik edilerek Kur’an bütünlüğü içerisinde aktarılmaya çalışılmıştır. İlgili âyetlerin metin içi ve dışı bağlamlarından da yola çıkarak bu tür olumsuz davranışlardan uzak durulması yönünde bireye sunulan alternatifler de zikredilmiştir. Zira Kur’an salt bu olumsuz davranışları zikretmemekte aynı zamanda müminlere bu duruma düşmemeleri için reçeteler de sunmaktadır.","PeriodicalId":476317,"journal":{"name":"Diyanet İlmi Dergi","volume":"72 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135768613","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İnsanların yaşamış oldukları ruhsal sıkıntılara yönelik manevi destek uygulamaları son yıllarda ülkemizde hem akademik hem diğer alanlarda hızla yayılmaktadır. Batı dünyasında bu alanla ilgili her geçen gün yeni yöntemler ortaya konmakta ve ülkemizdeki uygulamaları etkilemektedir. Ancak bu alanla ilgili İslâmî kaynaklarda var olan çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Tarihi süreçte özellikle ahlâk âlimleri insanların ruhsal sıkıntılarını gidermek için çeşitli çözümler geliştirmişlerdir. İnsanların ruhsal olarak yaşamış oldukları sıkıntıların kaynağı ve bunların çözümüne yönelik eser yazan İslâm âlimlerinden biri İmam Gazzâlî’dir. Eserine huzurun formülü anlamına gelen Kimyâ-yı Saʿâdet ismini veren müellif eserinin dört unvan, dört rükün ve her rüknün kırk asıldan meydana geldiğini söylemiştir. Ona göre kişi burada işaret edilen hususlara riayet ettiği zaman dünya ve ahiret saadetine ulaşacaktır. Bu çalışmada Gazzâlî’nin dört unvanında zikrettiği hadisler ele alınacak, dört rükün ve kırk asıl başka çalışmalara havale edilecektir. Müellifin burada hadisleri nasıl yorumladığı ve manevi destekle ilişkisi tespit edilecek, hadislerin sıhhat dereceleri değerlendirilecektir.
{"title":"The Hadiths Used by Imam Gazzâlî in His Work titled Kimyâ-yı Sa'âdet and Their Evaluation in terms of Spiritual Support","authors":"Garip AYDIN","doi":"10.61304/did.1345671","DOIUrl":"https://doi.org/10.61304/did.1345671","url":null,"abstract":"İnsanların yaşamış oldukları ruhsal sıkıntılara yönelik manevi destek uygulamaları son yıllarda ülkemizde hem akademik hem diğer alanlarda hızla yayılmaktadır. Batı dünyasında bu alanla ilgili her geçen gün yeni yöntemler ortaya konmakta ve ülkemizdeki uygulamaları etkilemektedir. Ancak bu alanla ilgili İslâmî kaynaklarda var olan çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Tarihi süreçte özellikle ahlâk âlimleri insanların ruhsal sıkıntılarını gidermek için çeşitli çözümler geliştirmişlerdir. İnsanların ruhsal olarak yaşamış oldukları sıkıntıların kaynağı ve bunların çözümüne yönelik eser yazan İslâm âlimlerinden biri İmam Gazzâlî’dir. Eserine huzurun formülü anlamına gelen Kimyâ-yı Saʿâdet ismini veren müellif eserinin dört unvan, dört rükün ve her rüknün kırk asıldan meydana geldiğini söylemiştir. Ona göre kişi burada işaret edilen hususlara riayet ettiği zaman dünya ve ahiret saadetine ulaşacaktır. Bu çalışmada Gazzâlî’nin dört unvanında zikrettiği hadisler ele alınacak, dört rükün ve kırk asıl başka çalışmalara havale edilecektir. Müellifin burada hadisleri nasıl yorumladığı ve manevi destekle ilişkisi tespit edilecek, hadislerin sıhhat dereceleri değerlendirilecektir.","PeriodicalId":476317,"journal":{"name":"Diyanet İlmi Dergi","volume":"125 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135768607","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada Kur’an metninin bir okuma biçimi olan tilâvet üslûbunun ontolojik kaynağı üzerinde durulmaktadır. Kur’an’ın özel bir okuma biçimi olan tilâvet tarzının, kaynağı itibariyle münezzel mi yani doğrudan Allah’a (c.c.) mı dayandığı, yoksa bu üslûbun daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) veya sonraki Müslümanlar tarafından mı oluşturulduğu sorgulanmaktadır. Bu sorgulamada önce, tilâvet üslûbundan ne kastedildiği, tilâvetin unsurları çerçevesinde kısaca ortaya konmuştur. Konuyu incelerken merkeze alınan argümanlar tilâvetin özellikle Kur’an’ın nüzûl keyfiyeti ile ilişkisi ve Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Kur’an okuyuşudur. Bu iki temel argümana ilaveten iddiamıza kaynak teşkil edecek başka bazı gerekçeler ve tarihî olgular da dikkate alınmıştır. Bu bağlamda Kur’an’ın metinsel özellikleri ile uyumu, bu tarzda okunan Kur’an’ın dinleyiciler üzerinde bıraktığı tesir, Kur’an dışındaki söz veya metinlerin bu şekilde okunmaması gibi çeşitli delillerden yola çıkılarak mesele izah edilmeye çalışılmıştır. Netice itibariyle tilâvet tavrının kaynak bakımından münezzel olduğu kabul edildiğinde tilâvet üslûbu ile okumanın ehemmiyeti de ortaya çıkmış olacaktır.
{"title":"Reading The Qurʾān As It Is Delivered: On The Ontological Source Of Tilāwat","authors":"Muhammed COŞKUN","doi":"10.61304/did.1287836","DOIUrl":"https://doi.org/10.61304/did.1287836","url":null,"abstract":"Bu çalışmada Kur’an metninin bir okuma biçimi olan tilâvet üslûbunun ontolojik kaynağı üzerinde durulmaktadır. Kur’an’ın özel bir okuma biçimi olan tilâvet tarzının, kaynağı itibariyle münezzel mi yani doğrudan Allah’a (c.c.) mı dayandığı, yoksa bu üslûbun daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) veya sonraki Müslümanlar tarafından mı oluşturulduğu sorgulanmaktadır. Bu sorgulamada önce, tilâvet üslûbundan ne kastedildiği, tilâvetin unsurları çerçevesinde kısaca ortaya konmuştur. Konuyu incelerken merkeze alınan argümanlar tilâvetin özellikle Kur’an’ın nüzûl keyfiyeti ile ilişkisi ve Hz. Peygamber’in (s.a.s.) Kur’an okuyuşudur. Bu iki temel argümana ilaveten iddiamıza kaynak teşkil edecek başka bazı gerekçeler ve tarihî olgular da dikkate alınmıştır. Bu bağlamda Kur’an’ın metinsel özellikleri ile uyumu, bu tarzda okunan Kur’an’ın dinleyiciler üzerinde bıraktığı tesir, Kur’an dışındaki söz veya metinlerin bu şekilde okunmaması gibi çeşitli delillerden yola çıkılarak mesele izah edilmeye çalışılmıştır. Netice itibariyle tilâvet tavrının kaynak bakımından münezzel olduğu kabul edildiğinde tilâvet üslûbu ile okumanın ehemmiyeti de ortaya çıkmış olacaktır.","PeriodicalId":476317,"journal":{"name":"Diyanet İlmi Dergi","volume":"65 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135768609","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}