Kapitalist ekonomik sistem sürekli kriz eğilimi oluşturmaktadır. Kriz eğilimleri dönemsel etkileri açısından ele alındığında, ekolojik krizler, sağlık krizleri gibi farklı boyutları bulunan ve sosyo-ekonomik yapının köklü dönüşümünü içeren sonuçlar üretmektedir. Bu anlamda bu çalışmanın temel amacı, krizlerin gerçek kaynağının ekonomik sistemin değişim dinamikleri olduğunu ve bu bağlamda diğer kriz görünümlerinin ekonomik krizlerin ve kriz sonrası sosyo-ekonomik yapıda gerçekleşen dönüşümün bir yansıması olduğunu vurgulamaktır. Bu çerçevede geçmişin bugünü anlamayı sağladığı ve bugünün de geçmişi yeniden düşünmeyi gerektirdiği düşüncesinden hareketle ekonomik krizlerin ve pandemilerin tarihsel değerlendirilmesinin yapılması önem taşımaktadır. Çalışmada salgın hastalıkların pandemi ve sağlık krizine yol açması ile köklü ekonomik ve sosyal dönüşümleri içeren ekonomik krizler arasında nedensellik ilişkisinin olduğu ileri sürülmektedir. Buradan hareketle 2008 ekonomik krizi ve covid-19 pandemi krizi sözkonusu nedensellik ilişkisinin görünür hale gelmesini sağlayan yakın tarihte yaşanmış deneyimler olarak değerlendirilmektedir. Bu deneyimlerin ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal sorunların çözümünde, kamu maliyesi açısından bir paradigma değişimi olarak ifade edilebilecek yeniden kamuculuk anlayışı sağlık hizmetleri ve yaşam ücreti önerileri çerçevesinde önemli bir alternatif yaklaşım olarak tartışılmaktadır.
{"title":"2008 Ekonomik krizi ve pandemi krizi çerçevesinde kamu maliyesinin önemi*","authors":"Beste Baki, H. Y. Özuğurlu","doi":"10.15637/jlecon.2423","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.2423","url":null,"abstract":"Kapitalist ekonomik sistem sürekli kriz eğilimi oluşturmaktadır. Kriz eğilimleri dönemsel etkileri açısından ele alındığında, ekolojik krizler, sağlık krizleri gibi farklı boyutları bulunan ve sosyo-ekonomik yapının köklü dönüşümünü içeren sonuçlar üretmektedir. Bu anlamda bu çalışmanın temel amacı, krizlerin gerçek kaynağının ekonomik sistemin değişim dinamikleri olduğunu ve bu bağlamda diğer kriz görünümlerinin ekonomik krizlerin ve kriz sonrası sosyo-ekonomik yapıda gerçekleşen dönüşümün bir yansıması olduğunu vurgulamaktır. Bu çerçevede geçmişin bugünü anlamayı sağladığı ve bugünün de geçmişi yeniden düşünmeyi gerektirdiği düşüncesinden hareketle ekonomik krizlerin ve pandemilerin tarihsel değerlendirilmesinin yapılması önem taşımaktadır. Çalışmada salgın hastalıkların pandemi ve sağlık krizine yol açması ile köklü ekonomik ve sosyal dönüşümleri içeren ekonomik krizler arasında nedensellik ilişkisinin olduğu ileri sürülmektedir. Buradan hareketle 2008 ekonomik krizi ve covid-19 pandemi krizi sözkonusu nedensellik ilişkisinin görünür hale gelmesini sağlayan yakın tarihte yaşanmış deneyimler olarak değerlendirilmektedir. Bu deneyimlerin ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal sorunların çözümünde, kamu maliyesi açısından bir paradigma değişimi olarak ifade edilebilecek yeniden kamuculuk anlayışı sağlık hizmetleri ve yaşam ücreti önerileri çerçevesinde önemli bir alternatif yaklaşım olarak tartışılmaktadır.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"10 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141356642","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dünya'nın dengesi ve kararlılığı dokuz sınırla birbirine bağlı bir sistem olarak tanımlanıyor. Gezegensel sınırların aşılmasında işletmelerin çevre üzerindeki olumsuz etkileri o kadar büyük ki bu olumsuz tablo karşısında devletler, hükümetler ve işletmeler gezegensel bir sorumluluk anlayışı içinde ele alma konusunda hem fikirler. Birleşmiş Milletlerin bu yıl 28. Taraflar Konferansı (COP 28) 30 Kasım 12 Aralık 2023 tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai şehrinde yapıldı. Zirve kapsamında 'Kayıp ve Hasar Fonu' kuruldu. 'Fosil yakıt' ibaresi ilk defa yer aldı. Metinde fosil kaynaklı enerji sistemlerinden, 2050'ye kadar net sıfır emisyona ulaşmak adına 2030'a kadar eylemlerin hızlandırılması yolu ile adil, sistemli ve eşitlikçi bir şekilde uzaklaşarak dönüşme hedefi belirlendi. Ülkeler ve şirketler düşük emisyon için niyet beyanı ve bildirgeler imzaladı. 39 ülke 'Hidrojen Niyet Beyanı'nı imzaladı. Böylece hidrojen sertifikasyon programlarının tanınması ve hidrojen potansiyelinin dünya genelinde kullanılmasında işbirliğinin önü açıldı. 50'den fazla petrol ve doğal gaz şirketi ise Petrol ve Gaz Dekarbonizasyon Şartı'na (OGDC) bağlılığını açıkladı. OGDC, 2030'a kadar rutin yakmayı durdurmak ve 2050'ye kadar net sıfır operasyona ulaşmak gibi iddialı hedefler ortaya koydu.Kömür santrallerinin aşamalı olarak devreden çıkarılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının hızlandırılması ve düşük emisyon teknolojilerinin yaygınlaştırılması maddeler arasında yer aldı. Ana gündemi “Gıda güvenliği, su, ilk defa sağlık” oldu. 2050 sıfır karbon hedefine ulaşılmasında ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma konusunda İE konomi yönetiminin makro politikalarının bir parçası olması ve en üst düzeyde sahiplenilmesi Yeni ve sürdürülebilir bir finansal sistemin inşa edilmesi, Sürdürülebilir yatırımların yaygınlaştırılması Taahhütlerin yasal hedefler ve somut eylemlere dönüştürülmesi Planlananlar ve taahhüt edilenler gerçekleştirilmediği ve aksiyona dönüşmediği sürece hiç bir çözüm üretmek olanaklı değil. Özetle; artık taahhüt değil aksiyon zamanı… Tüm bu gündem maddeleri taahhütlerin eyleme dönüşme sürecinin hızlanacağının bir göstergesi. Artık toplumlardan yatırımcılara, tüketicilerden hükümetlere, “Sürdürülebilirlik” veya “Çevresel, Sosyal ve Yönetişim ( ÇSY) ”terimleri, iklim değişikliği ve kaynak kıtlığı gibi çevresel sorunları ifade etmenin çok ötesinde anlam taşımakta ve işletme değerinin belirlenmesinde önemli hale gelmiş durumda. Gezegensel sınırlar merceğini kullanmak, bizi birçok kuruluşun sürdürülebilirliği değerlendirirken sahip olduğu karbon tüneli vizyonunun ötesine geçerek daha geniş biyofiziksel dünya sistemlerine bakmaya zorluyor. Bu çalışmada gezegen sınırlarının ne olduğunu, sağlık işletmeler için neden önemli olduğunu ve gezegen sınırlarını sağlık işletmelerinin iş stratejilerine nasıl entegre etmeleri konusunda bir yol haritası sunmayı amaçlıyor. Ayrıca bu çalışma aynı zamanda Entegre Raporlama kavramını ve bunun kurumsal
{"title":"Gezegensel sınırlar eşiğinde sağlık işletmelerinde performans ölçüm ve raporlamasına yönelik vizyon arayışları: (balanced score card / entegre raporlama)","authors":"Orhan Elmacı","doi":"10.15637/jlecon.2324","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.2324","url":null,"abstract":"Dünya'nın dengesi ve kararlılığı dokuz sınırla birbirine bağlı bir sistem olarak tanımlanıyor. Gezegensel sınırların aşılmasında işletmelerin çevre üzerindeki olumsuz etkileri o kadar büyük ki bu olumsuz tablo karşısında devletler, hükümetler ve işletmeler gezegensel bir sorumluluk anlayışı içinde ele alma konusunda hem fikirler. Birleşmiş Milletlerin bu yıl 28. Taraflar Konferansı (COP 28) 30 Kasım 12 Aralık 2023 tarihleri arasında Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai şehrinde yapıldı. Zirve kapsamında 'Kayıp ve Hasar Fonu' kuruldu. 'Fosil yakıt' ibaresi ilk defa yer aldı. Metinde fosil kaynaklı enerji sistemlerinden, 2050'ye kadar net sıfır emisyona ulaşmak adına 2030'a kadar eylemlerin hızlandırılması yolu ile adil, sistemli ve eşitlikçi bir şekilde uzaklaşarak dönüşme hedefi belirlendi. Ülkeler ve şirketler düşük emisyon için niyet beyanı ve bildirgeler imzaladı. 39 ülke 'Hidrojen Niyet Beyanı'nı imzaladı. Böylece hidrojen sertifikasyon programlarının tanınması ve hidrojen potansiyelinin dünya genelinde kullanılmasında işbirliğinin önü açıldı. 50'den fazla petrol ve doğal gaz şirketi ise Petrol ve Gaz Dekarbonizasyon Şartı'na (OGDC) bağlılığını açıkladı. OGDC, 2030'a kadar rutin yakmayı durdurmak ve 2050'ye kadar net sıfır operasyona ulaşmak gibi iddialı hedefler ortaya koydu.Kömür santrallerinin aşamalı olarak devreden çıkarılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının hızlandırılması ve düşük emisyon teknolojilerinin yaygınlaştırılması maddeler arasında yer aldı.\u0000Ana gündemi “Gıda güvenliği, su, ilk defa sağlık” oldu. 2050 sıfır karbon hedefine ulaşılmasında ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma konusunda\u0000\u0000İE konomi yönetiminin makro politikalarının bir parçası olması ve en üst düzeyde sahiplenilmesi\u0000Yeni ve sürdürülebilir bir finansal sistemin inşa edilmesi,\u0000Sürdürülebilir yatırımların yaygınlaştırılması\u0000Taahhütlerin yasal hedefler ve somut eylemlere dönüştürülmesi\u0000Planlananlar ve taahhüt edilenler gerçekleştirilmediği ve aksiyona dönüşmediği sürece hiç bir çözüm üretmek olanaklı değil.\u0000\u0000Özetle; artık taahhüt değil aksiyon zamanı…\u0000Tüm bu gündem maddeleri taahhütlerin eyleme dönüşme sürecinin hızlanacağının bir göstergesi. Artık toplumlardan yatırımcılara, tüketicilerden hükümetlere, “Sürdürülebilirlik” veya “Çevresel, Sosyal ve Yönetişim ( ÇSY) ”terimleri, iklim değişikliği ve kaynak kıtlığı gibi çevresel sorunları ifade etmenin çok ötesinde anlam taşımakta ve işletme değerinin belirlenmesinde önemli hale gelmiş durumda.\u0000Gezegensel sınırlar merceğini kullanmak, bizi birçok kuruluşun sürdürülebilirliği değerlendirirken sahip olduğu karbon tüneli vizyonunun ötesine geçerek daha geniş biyofiziksel dünya sistemlerine bakmaya zorluyor. Bu çalışmada gezegen sınırlarının ne olduğunu, sağlık işletmeler için neden önemli olduğunu ve gezegen sınırlarını sağlık işletmelerinin iş stratejilerine nasıl entegre etmeleri konusunda bir yol haritası sunmayı amaçlıyor. Ayrıca bu çalışma aynı zamanda Entegre Raporlama kavramını ve bunun kurumsal ","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"8 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141355836","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This research paper delves into the intricate landscape of modeling challenges that hinder the integration of Human Resources (HR) analytics within the Information Technology (IT) sector. Employing a qualitative research methodology, the study conducts structured interviews to unravel the nuanced layers of impediments faced by organizations aspiring to harness the power of HR analytics. The research primarily employs Interpretive Structural Modeling (ISM) to map the interdependencies among these challenges, offering a comprehensive understanding of their hierarchical nature. The findings of this study contribute significantly to the existing body of knowledge by identifying key challenges ranging from data privacy concerns to the integration of analytics into HR decision-making processes. By illuminating the intricacies of these challenges, the research aims to guide the creation of strategic frameworks capable of overcoming them. Ultimately, this study seeks to pave the way for the effective implementation of HR analytics in the IT sector, fostering a culture where data-driven insights drive organizational decisions and enhance workforce management. Keywords: HR Analytics, Challenges of Implementing HR analytics, HR in IT sector, ISM technique.
本研究论文深入探讨了阻碍信息技术（IT）部门整合人力资源（HR）分析的错综复杂的建模挑战。本研究采用定性研究方法，通过结构化访谈来揭示希望利用人力资源分析能力的组织所面临的层层障碍。研究主要采用解释性结构建模（ISM）来绘制这些挑战之间的相互依存关系图，从而全面了解这些挑战的层次性。本研究的发现为现有知识体系做出了重要贡献，确定了从数据隐私问题到将分析整合到人力资源决策过程中的关键挑战。通过阐明这些挑战的复杂性，本研究旨在指导创建能够克服这些挑战的战略框架。最终，本研究旨在为在 IT 行业有效实施人力资源分析铺平道路，培养一种以数据驱动的洞察力来推动组织决策和加强劳动力管理的文化。关键词人力资源分析、实施人力资源分析的挑战、IT 行业的人力资源、ISM 技术。
{"title":"Modeling challenges to implement HR analytics in IT sector using ISM","authors":"Aiman Zubair, Aylin Erdoğdu","doi":"10.15637/jlecon.2407","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.2407","url":null,"abstract":"This research paper delves into the intricate landscape of modeling challenges that hinder the integration of Human Resources (HR) analytics within the Information Technology (IT) sector. Employing a qualitative research methodology, the study conducts structured interviews to unravel the nuanced layers of impediments faced by organizations aspiring to harness the power of HR analytics. The research primarily employs Interpretive Structural Modeling (ISM) to map the interdependencies among these challenges, offering a comprehensive understanding of their hierarchical nature.\u0000The findings of this study contribute significantly to the existing body of knowledge by identifying key challenges ranging from data privacy concerns to the integration of analytics into HR decision-making processes. By illuminating the intricacies of these challenges, the research aims to guide the creation of strategic frameworks capable of overcoming them. Ultimately, this study seeks to pave the way for the effective implementation of HR analytics in the IT sector, fostering a culture where data-driven insights drive organizational decisions and enhance workforce management. Keywords: HR Analytics, Challenges of Implementing HR analytics, HR in IT sector, ISM technique.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"93 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-06-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141359300","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This paper explores the integration of Generative Artificial Intelligence (AI) in conversational marketing, transitioning from traditional marketing to interactive, customer-centric strategies. It examines the shift from one-way communication to dynamic, AI-driven interactions that personalize customer experiences. Central to this study is how Generative AI facilitates real-time, tailored dialogues between brands and customers, enhancing customer engagement and satisfaction. The paper also addresses the challenges and ethical considerations of using anthropomorphic AI in marketing, balancing human-like AI traits with user expectations. Additionally, it presents a novel framework that conceptualizes the combination of Generative AI and anthropomorphism in conversational marketing into four distinct quadrants, providing a comprehensive analysis of their potential interplay. Conclusively, it offers strategic insights for leveraging AI in marketing while adhering to ethical practices, highlighting the potential of Generative AI to transform customer engagement in the digital age. This research has two important consequences. Practically, it offers valuable insights and strategic recommendations for businesses aiming to integrate Generative AI into their conversational marketing practices effectively. Theoretically, it contributes to the academic discourse by highlighting the transformative role of Generative AI in marketing, suggesting avenues for future research in this rapidly evolving field. This study provides a brief overview of the evolving role of AI in modern marketing strategies, emphasizing the future potential and implications of AI-driven conversational marketing.
{"title":"Beyond interaction: Generative AI in conversational marketing - foundations, developments, and future directions","authors":"Khalil Israfilzade, Nuraddin Sadili","doi":"10.15637/jlecon.2294","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.2294","url":null,"abstract":"This paper explores the integration of Generative Artificial Intelligence (AI) in conversational marketing, transitioning from traditional marketing to interactive, customer-centric strategies. It examines the shift from one-way communication to dynamic, AI-driven interactions that personalize customer experiences. Central to this study is how Generative AI facilitates real-time, tailored dialogues between brands and customers, enhancing customer engagement and satisfaction. The paper also addresses the challenges and ethical considerations of using anthropomorphic AI in marketing, balancing human-like AI traits with user expectations. Additionally, it presents a novel framework that conceptualizes the combination of Generative AI and anthropomorphism in conversational marketing into four distinct quadrants, providing a comprehensive analysis of their potential interplay. Conclusively, it offers strategic insights for leveraging AI in marketing while adhering to ethical practices, highlighting the potential of Generative AI to transform customer engagement in the digital age. This research has two important consequences. Practically, it offers valuable insights and strategic recommendations for businesses aiming to integrate Generative AI into their conversational marketing practices effectively. Theoretically, it contributes to the academic discourse by highlighting the transformative role of Generative AI in marketing, suggesting avenues for future research in this rapidly evolving field. This study provides a brief overview of the evolving role of AI in modern marketing strategies, emphasizing the future potential and implications of AI-driven conversational marketing.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"20 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139848570","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bankacılık sektörü sürekli gelişmekte ve değişmektedir. Her gün farklı değişimlerin devam ettiği bu sektör aynı zamanda gelişen teknolojiler ile birleşerek dijitalleşme üzerine birçok yenilik ortaya koymaktadır. Türkiye’deki bireylerin bu konudaki bilgi düzeyinin ve dijitalleşen bankanın yenilikleri konusunda kullanım düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Çalışmada bu konudaki dijital dönüşümde gelişen yenlikleri ortaya koyarak banka sektörüne katkı sağlamaya yönelik olacaktır. Çalışmanın amacı günümüzde hızla değişen teknoloji sayesinde banka sektöründe dijitalleşmenin önemini anlatmaktır. Türkiye’de dijital bankacılığın yenilikleri incelenerek mevcut durumları ortaya konulduktan sonra dijitalleşmenin müşteriler üzerindeki etkisinin araştırılmasına çalışılmıştır. Türkiye’de yapılan çalışmalar arasında dijitalleşen bankaların tespiti açısından öncül çalışmalardan biridir. Nicel araştırma online ortamda gerçekleştirilmiş olup, ankete katılan internete erişimi olan, bilgisayar yada akıllı cep telefonu kullanan kişilerle sınırlıdır. Nicel araştırma kullanılan “Bilgi Düzeyi ve Güven Derecesi Anket Formu”ile s ınırlıdır. Çalışmada Türkiye’de bireylerin yaş ortalamasına, cinsiyetine, eğitim durumlarına göre dijital bankacılığı kullanımlarına bakılmıştır. Bağımsız değişkeni dijital bankacılık kullanımıdır. Bağımlı değişken ise Türkiye’de bireylerin yaş ortalaması, cinsiyet ve eğitim durumlarına göre kullanım oranlarının farklılık göstermesidir. 301 kişiye anket çalışması yapılarak bireylerin yaş, cinsiyet, eğitim vb. birçok yönü ile dijital bankacılık kullanım düzeylerine bakılmıştır. Bireyler çoğunluk olarak mobil bankacılık uygulamasını kullanmaktadır. Banka tercihlerine bakıldığında Ziraat ve Garanti bankasını kullanım yoğunluğu fazladır. Bulguların sonuncundabireylerin para transferi, ödemeler vb birçok işlemi dijital banka üzerinden gerçekleştirmiştir. Banka uygulamalarını 4-7 yıldır kullanım oranı daha da artmaktadır. Bireyler bu yıllar bandında dijital bankacılığa yoğunlaşmışladır. Banka uygulamalarını kullanırken güvenli şekilde işlemlerini yapmalarını istemektedirler. Kullanımının kolay olması dijital bankacılık tercihini artırmaktadır. Kullanım sıklıklarına bakıldığında nerdeyse %45,5 her gün kullanmaktadır. Bu işlemler çoğunlukla öğleden sonra tercih edilmektedir. Kullandıkları uygulamaları %95 çevresine önermektedir. Bireylerin % 80,4’ü bankacılık sektöründe yeni değişikler ile yeni kariyer planlaması yapılacağını düşünmektedir. Dijital bankacılığın bireylerin %82,4’ü yeni iş yükü getirmeyeceğini düşünmektedir. Bireylerin %86,5 dijital bankacılık konusunda yeterli eğitime sahiptir. Bireylerin %87,9’u bankalar arasında rekabetin olacağını düşünmektedir. %89,33’ü yeni meslek gruplarının oluşacağını düşünmektedir. Bu durumda yeni modeller ortaya çıkacaktır. Tam olarak güven konusu aşılamaktadır.
{"title":"Bankacılık sektöründe dijitalleşme düzeyinin dijital bankacilik uygulamalarına etkisi","authors":"Tuğba Bilcan, Nur DİLBAZ ALACAHAN","doi":"10.15637/jlecon.2287","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.2287","url":null,"abstract":"Bankacılık sektörü sürekli gelişmekte ve değişmektedir. Her gün farklı değişimlerin devam ettiği bu sektör aynı zamanda gelişen teknolojiler ile birleşerek dijitalleşme üzerine birçok yenilik ortaya koymaktadır. Türkiye’deki bireylerin bu konudaki bilgi düzeyinin ve dijitalleşen bankanın yenilikleri konusunda kullanım düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Çalışmada bu konudaki dijital dönüşümde gelişen yenlikleri ortaya koyarak banka sektörüne katkı sağlamaya yönelik olacaktır. Çalışmanın amacı günümüzde hızla değişen teknoloji sayesinde banka sektöründe dijitalleşmenin önemini anlatmaktır. Türkiye’de dijital bankacılığın yenilikleri incelenerek mevcut durumları ortaya konulduktan sonra dijitalleşmenin müşteriler üzerindeki etkisinin araştırılmasına çalışılmıştır. Türkiye’de yapılan çalışmalar arasında dijitalleşen bankaların tespiti açısından öncül çalışmalardan biridir. Nicel araştırma online ortamda gerçekleştirilmiş olup, ankete katılan internete erişimi olan, bilgisayar yada akıllı cep telefonu kullanan kişilerle sınırlıdır. Nicel araştırma kullanılan “Bilgi Düzeyi ve Güven Derecesi Anket Formu”ile s ınırlıdır.\u0000Çalışmada Türkiye’de bireylerin yaş ortalamasına, cinsiyetine, eğitim durumlarına göre dijital bankacılığı kullanımlarına bakılmıştır. Bağımsız değişkeni dijital bankacılık kullanımıdır. Bağımlı değişken ise Türkiye’de bireylerin yaş ortalaması, cinsiyet ve eğitim durumlarına göre kullanım oranlarının farklılık göstermesidir. 301 kişiye anket çalışması yapılarak bireylerin yaş, cinsiyet, eğitim vb. birçok yönü ile dijital bankacılık kullanım düzeylerine bakılmıştır. Bireyler çoğunluk olarak mobil bankacılık uygulamasını kullanmaktadır. Banka tercihlerine bakıldığında Ziraat ve Garanti bankasını kullanım yoğunluğu fazladır. Bulguların sonuncundabireylerin para transferi, ödemeler vb birçok işlemi dijital banka üzerinden gerçekleştirmiştir. Banka uygulamalarını 4-7 yıldır kullanım oranı daha da artmaktadır. Bireyler bu yıllar bandında dijital bankacılığa yoğunlaşmışladır. Banka uygulamalarını kullanırken güvenli şekilde işlemlerini yapmalarını istemektedirler. Kullanımının kolay olması dijital bankacılık tercihini artırmaktadır. Kullanım sıklıklarına bakıldığında nerdeyse %45,5 her gün kullanmaktadır. Bu işlemler çoğunlukla öğleden sonra tercih edilmektedir. Kullandıkları uygulamaları %95 çevresine önermektedir.\u0000Bireylerin % 80,4’ü bankacılık sektöründe yeni değişikler ile yeni kariyer planlaması yapılacağını düşünmektedir. Dijital bankacılığın bireylerin %82,4’ü yeni iş yükü getirmeyeceğini düşünmektedir. Bireylerin %86,5 dijital bankacılık konusunda yeterli eğitime sahiptir. Bireylerin %87,9’u bankalar arasında rekabetin olacağını düşünmektedir. %89,33’ü yeni meslek gruplarının oluşacağını düşünmektedir. Bu durumda yeni modeller ortaya çıkacaktır. Tam olarak güven konusu aşılamaktadır.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"207 6","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139848852","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This paper explores the integration of Generative Artificial Intelligence (AI) in conversational marketing, transitioning from traditional marketing to interactive, customer-centric strategies. It examines the shift from one-way communication to dynamic, AI-driven interactions that personalize customer experiences. Central to this study is how Generative AI facilitates real-time, tailored dialogues between brands and customers, enhancing customer engagement and satisfaction. The paper also addresses the challenges and ethical considerations of using anthropomorphic AI in marketing, balancing human-like AI traits with user expectations. Additionally, it presents a novel framework that conceptualizes the combination of Generative AI and anthropomorphism in conversational marketing into four distinct quadrants, providing a comprehensive analysis of their potential interplay. Conclusively, it offers strategic insights for leveraging AI in marketing while adhering to ethical practices, highlighting the potential of Generative AI to transform customer engagement in the digital age. This research has two important consequences. Practically, it offers valuable insights and strategic recommendations for businesses aiming to integrate Generative AI into their conversational marketing practices effectively. Theoretically, it contributes to the academic discourse by highlighting the transformative role of Generative AI in marketing, suggesting avenues for future research in this rapidly evolving field. This study provides a brief overview of the evolving role of AI in modern marketing strategies, emphasizing the future potential and implications of AI-driven conversational marketing.
{"title":"Beyond interaction: Generative AI in conversational marketing - foundations, developments, and future directions","authors":"Khalil Israfilzade, Nuraddin Sadili","doi":"10.15637/jlecon.2294","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.2294","url":null,"abstract":"This paper explores the integration of Generative Artificial Intelligence (AI) in conversational marketing, transitioning from traditional marketing to interactive, customer-centric strategies. It examines the shift from one-way communication to dynamic, AI-driven interactions that personalize customer experiences. Central to this study is how Generative AI facilitates real-time, tailored dialogues between brands and customers, enhancing customer engagement and satisfaction. The paper also addresses the challenges and ethical considerations of using anthropomorphic AI in marketing, balancing human-like AI traits with user expectations. Additionally, it presents a novel framework that conceptualizes the combination of Generative AI and anthropomorphism in conversational marketing into four distinct quadrants, providing a comprehensive analysis of their potential interplay. Conclusively, it offers strategic insights for leveraging AI in marketing while adhering to ethical practices, highlighting the potential of Generative AI to transform customer engagement in the digital age. This research has two important consequences. Practically, it offers valuable insights and strategic recommendations for businesses aiming to integrate Generative AI into their conversational marketing practices effectively. Theoretically, it contributes to the academic discourse by highlighting the transformative role of Generative AI in marketing, suggesting avenues for future research in this rapidly evolving field. This study provides a brief overview of the evolving role of AI in modern marketing strategies, emphasizing the future potential and implications of AI-driven conversational marketing.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":" 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139788765","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Glass ceiling refers to the barriers that women face in advancing up the hierarchy at their organizations. It encompasses the hardships and hurdles that women face when they try to ascend the professional ladder to reach the top levels within their professional horizons. The repercussions (for women) resulting from its existence are quite evident; yet they are not talked about much. Women in Germany, Turkey, Pakistan, and many other countries suffer from the detrimental effects of this phenomenon. In this study, the underlying causes of the glass ceiling and gender discrimination are uncovered, alongside the numerous consequences faced by women due to gender inequality that engulfs their ambitions into oblivion.
{"title":"Gender discrimination, glass ceiling and other obstacles faced by women in society","authors":"Rameen Masood, Aylin Erdoğdu","doi":"10.15637/jlecon.2246","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.2246","url":null,"abstract":"Glass ceiling refers to the barriers that women face in advancing up the hierarchy at their organizations. It encompasses the hardships and hurdles that women face when they try to ascend the professional ladder to reach the top levels within their professional horizons. The repercussions (for women) resulting from its existence are quite evident; yet they are not talked about much. Women in Germany, Turkey, Pakistan, and many other countries suffer from the detrimental effects of this phenomenon. In this study, the underlying causes of the glass ceiling and gender discrimination are uncovered, alongside the numerous consequences faced by women due to gender inequality that engulfs their ambitions into oblivion.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":" 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139790555","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Glass ceiling refers to the barriers that women face in advancing up the hierarchy at their organizations. It encompasses the hardships and hurdles that women face when they try to ascend the professional ladder to reach the top levels within their professional horizons. The repercussions (for women) resulting from its existence are quite evident; yet they are not talked about much. Women in Germany, Turkey, Pakistan, and many other countries suffer from the detrimental effects of this phenomenon. In this study, the underlying causes of the glass ceiling and gender discrimination are uncovered, alongside the numerous consequences faced by women due to gender inequality that engulfs their ambitions into oblivion.
{"title":"Gender discrimination, glass ceiling and other obstacles faced by women in society","authors":"Rameen Masood, Aylin Erdoğdu","doi":"10.15637/jlecon.2246","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.2246","url":null,"abstract":"Glass ceiling refers to the barriers that women face in advancing up the hierarchy at their organizations. It encompasses the hardships and hurdles that women face when they try to ascend the professional ladder to reach the top levels within their professional horizons. The repercussions (for women) resulting from its existence are quite evident; yet they are not talked about much. Women in Germany, Turkey, Pakistan, and many other countries suffer from the detrimental effects of this phenomenon. In this study, the underlying causes of the glass ceiling and gender discrimination are uncovered, alongside the numerous consequences faced by women due to gender inequality that engulfs their ambitions into oblivion.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"3 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139850267","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bankacılık sektörü sürekli gelişmekte ve değişmektedir. Her gün farklı değişimlerin devam ettiği bu sektör aynı zamanda gelişen teknolojiler ile birleşerek dijitalleşme üzerine birçok yenilik ortaya koymaktadır. Türkiye’deki bireylerin bu konudaki bilgi düzeyinin ve dijitalleşen bankanın yenilikleri konusunda kullanım düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Çalışmada bu konudaki dijital dönüşümde gelişen yenlikleri ortaya koyarak banka sektörüne katkı sağlamaya yönelik olacaktır. Çalışmanın amacı günümüzde hızla değişen teknoloji sayesinde banka sektöründe dijitalleşmenin önemini anlatmaktır. Türkiye’de dijital bankacılığın yenilikleri incelenerek mevcut durumları ortaya konulduktan sonra dijitalleşmenin müşteriler üzerindeki etkisinin araştırılmasına çalışılmıştır. Türkiye’de yapılan çalışmalar arasında dijitalleşen bankaların tespiti açısından öncül çalışmalardan biridir. Nicel araştırma online ortamda gerçekleştirilmiş olup, ankete katılan internete erişimi olan, bilgisayar yada akıllı cep telefonu kullanan kişilerle sınırlıdır. Nicel araştırma kullanılan “Bilgi Düzeyi ve Güven Derecesi Anket Formu”ile s ınırlıdır. Çalışmada Türkiye’de bireylerin yaş ortalamasına, cinsiyetine, eğitim durumlarına göre dijital bankacılığı kullanımlarına bakılmıştır. Bağımsız değişkeni dijital bankacılık kullanımıdır. Bağımlı değişken ise Türkiye’de bireylerin yaş ortalaması, cinsiyet ve eğitim durumlarına göre kullanım oranlarının farklılık göstermesidir. 301 kişiye anket çalışması yapılarak bireylerin yaş, cinsiyet, eğitim vb. birçok yönü ile dijital bankacılık kullanım düzeylerine bakılmıştır. Bireyler çoğunluk olarak mobil bankacılık uygulamasını kullanmaktadır. Banka tercihlerine bakıldığında Ziraat ve Garanti bankasını kullanım yoğunluğu fazladır. Bulguların sonuncundabireylerin para transferi, ödemeler vb birçok işlemi dijital banka üzerinden gerçekleştirmiştir. Banka uygulamalarını 4-7 yıldır kullanım oranı daha da artmaktadır. Bireyler bu yıllar bandında dijital bankacılığa yoğunlaşmışladır. Banka uygulamalarını kullanırken güvenli şekilde işlemlerini yapmalarını istemektedirler. Kullanımının kolay olması dijital bankacılık tercihini artırmaktadır. Kullanım sıklıklarına bakıldığında nerdeyse %45,5 her gün kullanmaktadır. Bu işlemler çoğunlukla öğleden sonra tercih edilmektedir. Kullandıkları uygulamaları %95 çevresine önermektedir. Bireylerin % 80,4’ü bankacılık sektöründe yeni değişikler ile yeni kariyer planlaması yapılacağını düşünmektedir. Dijital bankacılığın bireylerin %82,4’ü yeni iş yükü getirmeyeceğini düşünmektedir. Bireylerin %86,5 dijital bankacılık konusunda yeterli eğitime sahiptir. Bireylerin %87,9’u bankalar arasında rekabetin olacağını düşünmektedir. %89,33’ü yeni meslek gruplarının oluşacağını düşünmektedir. Bu durumda yeni modeller ortaya çıkacaktır. Tam olarak güven konusu aşılamaktadır.
{"title":"Bankacılık sektöründe dijitalleşme düzeyinin dijital bankacilik uygulamalarına etkisi","authors":"Tuğba Bilcan, Nur DİLBAZ ALACAHAN","doi":"10.15637/jlecon.2287","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.2287","url":null,"abstract":"Bankacılık sektörü sürekli gelişmekte ve değişmektedir. Her gün farklı değişimlerin devam ettiği bu sektör aynı zamanda gelişen teknolojiler ile birleşerek dijitalleşme üzerine birçok yenilik ortaya koymaktadır. Türkiye’deki bireylerin bu konudaki bilgi düzeyinin ve dijitalleşen bankanın yenilikleri konusunda kullanım düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. Çalışmada bu konudaki dijital dönüşümde gelişen yenlikleri ortaya koyarak banka sektörüne katkı sağlamaya yönelik olacaktır. Çalışmanın amacı günümüzde hızla değişen teknoloji sayesinde banka sektöründe dijitalleşmenin önemini anlatmaktır. Türkiye’de dijital bankacılığın yenilikleri incelenerek mevcut durumları ortaya konulduktan sonra dijitalleşmenin müşteriler üzerindeki etkisinin araştırılmasına çalışılmıştır. Türkiye’de yapılan çalışmalar arasında dijitalleşen bankaların tespiti açısından öncül çalışmalardan biridir. Nicel araştırma online ortamda gerçekleştirilmiş olup, ankete katılan internete erişimi olan, bilgisayar yada akıllı cep telefonu kullanan kişilerle sınırlıdır. Nicel araştırma kullanılan “Bilgi Düzeyi ve Güven Derecesi Anket Formu”ile s ınırlıdır.\u0000Çalışmada Türkiye’de bireylerin yaş ortalamasına, cinsiyetine, eğitim durumlarına göre dijital bankacılığı kullanımlarına bakılmıştır. Bağımsız değişkeni dijital bankacılık kullanımıdır. Bağımlı değişken ise Türkiye’de bireylerin yaş ortalaması, cinsiyet ve eğitim durumlarına göre kullanım oranlarının farklılık göstermesidir. 301 kişiye anket çalışması yapılarak bireylerin yaş, cinsiyet, eğitim vb. birçok yönü ile dijital bankacılık kullanım düzeylerine bakılmıştır. Bireyler çoğunluk olarak mobil bankacılık uygulamasını kullanmaktadır. Banka tercihlerine bakıldığında Ziraat ve Garanti bankasını kullanım yoğunluğu fazladır. Bulguların sonuncundabireylerin para transferi, ödemeler vb birçok işlemi dijital banka üzerinden gerçekleştirmiştir. Banka uygulamalarını 4-7 yıldır kullanım oranı daha da artmaktadır. Bireyler bu yıllar bandında dijital bankacılığa yoğunlaşmışladır. Banka uygulamalarını kullanırken güvenli şekilde işlemlerini yapmalarını istemektedirler. Kullanımının kolay olması dijital bankacılık tercihini artırmaktadır. Kullanım sıklıklarına bakıldığında nerdeyse %45,5 her gün kullanmaktadır. Bu işlemler çoğunlukla öğleden sonra tercih edilmektedir. Kullandıkları uygulamaları %95 çevresine önermektedir.\u0000Bireylerin % 80,4’ü bankacılık sektöründe yeni değişikler ile yeni kariyer planlaması yapılacağını düşünmektedir. Dijital bankacılığın bireylerin %82,4’ü yeni iş yükü getirmeyeceğini düşünmektedir. Bireylerin %86,5 dijital bankacılık konusunda yeterli eğitime sahiptir. Bireylerin %87,9’u bankalar arasında rekabetin olacağını düşünmektedir. %89,33’ü yeni meslek gruplarının oluşacağını düşünmektedir. Bu durumda yeni modeller ortaya çıkacaktır. Tam olarak güven konusu aşılamaktadır.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":" 24","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-02-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139788908","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This research paper provides a comprehensive exploration of the role of Artificial Intelligence (AI) in value creation within the e-commerce sector, focusing on how task and information complexity affect AI deployment. It first outlines the historical development of value theory and value creation, highlighting the shift from traditional modes to modern interactive and co-creation models. Following this, the paper delves into AI’s potential in various e-commerce dimensions including personalization, product recommendation, supply chain efficiency, and more. The centrepiece of the study is a detailed matrix classifying AI into Automated Intelligence, Assisted Intelligence, and Augmented Intelligence, based on the complexity of tasks they execute and the information they analyse. This research study engaged a panel of fifteen industry and academic experts to critically examine and assign complexity scores to various Artificial Intelligence applications within the e-commerce and similar sectors. The experts evaluated task and information complexity, thereby enabling a classification of the applications into a comprehensible matrix. This classification not only provides a guide for AI system design and evaluation but also enhances understanding of their functional dynamics. The paper contributes theoretically by advancing our understanding of AI as a value creator in e-commerce and practically by offering a roadmap for businesses to adopt and leverage AI technologies. As AI continues to revolutionize the e-commerce sector, the findings of this study provide invaluable insights for businesses seeking to gain a competitive advantage in the digital marketplace.
{"title":"Creating complexity matrix for classifying artificial intelligence applications in e-commerce: New perspectives on value creation","authors":"N. Babayev, Khalil Israfilzade","doi":"10.15637/jlecon.2078","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.2078","url":null,"abstract":"This research paper provides a comprehensive exploration of the role of Artificial Intelligence (AI) in value creation within the e-commerce sector, focusing on how task and information complexity affect AI deployment. It first outlines the historical development of value theory and value creation, highlighting the shift from traditional modes to modern interactive and co-creation models. Following this, the paper delves into AI’s potential in various e-commerce dimensions including personalization, product recommendation, supply chain efficiency, and more. The centrepiece of the study is a detailed matrix classifying AI into Automated Intelligence, Assisted Intelligence, and Augmented Intelligence, based on the complexity of tasks they execute and the information they analyse. This research study engaged a panel of fifteen industry and academic experts to critically examine and assign complexity scores to various Artificial Intelligence applications within the e-commerce and similar sectors. The experts evaluated task and information complexity, thereby enabling a classification of the applications into a comprehensible matrix. This classification not only provides a guide for AI system design and evaluation but also enhances understanding of their functional dynamics. The paper contributes theoretically by advancing our understanding of AI as a value creator in e-commerce and practically by offering a roadmap for businesses to adopt and leverage AI technologies. As AI continues to revolutionize the e-commerce sector, the findings of this study provide invaluable insights for businesses seeking to gain a competitive advantage in the digital marketplace.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"6 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-04","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132681300","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：