The middle income trap is defined as the inability to rise to a higher income group after the gross domestic product value reaches the middle income level and is stuck in a certain income range. Based on this point, the data used in the study covers the period 1960-2019. The middle income trap hypothesis was tested for upper middle income country groups in 2019 and has been included in the 22 countries included in the study. The per capita Gross Domestic Product data for the mentioned countries and the reference country were obtained from the World Bank database. In the study, in order to perform the Banerjee Arcabic Lee (2017) Fourier ADL cointegration test, the variables used in the analysis should be first-order I (1) stationary. For this reason, before the cointegration test, Ng-Perron Test (2001), Enders and Lee (2012) Fourier Function Stationarity Test, Christopoulos and Leon Ledesma (2010) Fourier CSR Stability tests were performed to determine the stationarity levels of variables. And then the Banerjee Arcabic Lee (2017) Fourier ADL cointegration test was applied to the above-mentioned 16 countries. According to the results of Fourier ADL Cointegration, the null hypothesis, which asserts that there is no cointegration for Botswana, Brazil, China, Colombia, Ecuador, Fiji, Gabon, Guatemala, Iran, Jamaica, Malaysia, Peru, South Africa, Suriname, Trinidad and Tobago, including Turkey cannot be rejected within 5% significance level. Therefore, empirical evidence has been obtained that these countries are in the middle income trap.
中等收入陷阱的定义是,国内生产总值(gdp)达到中等收入水平后,在一定的收入范围内无法上升到更高的收入群体。基于这一点,研究中使用的数据涵盖了1960年至2019年期间。2019年,中等收入陷阱假说在中高收入国家群体中进行了检验,并被纳入研究的22个国家。上述国家和参考国家的人均国内生产总值数据来自世界银行数据库。在本研究中,为了进行Banerjee Arcabic Lee(2017)傅里叶ADL协整检验,分析中使用的变量应为一阶I(1)平稳。为此,在进行协整检验之前,先进行了Ng-Perron检验(2001)、Enders and Lee(2012)傅立叶函数平稳性检验、Christopoulos and Leon Ledesma(2010)傅立叶CSR稳定性检验来确定变量的平稳性水平。然后对上述16个国家进行Banerjee Arcabic Lee(2017)傅里叶ADL协整检验。根据傅里叶ADL协整的结果,零假设认为博茨瓦纳、巴西、中国、哥伦比亚、厄瓜多尔、斐济、加蓬、危地马拉、伊朗、牙买加、马来西亚、秘鲁、南非、苏里南、特立尼达和多巴哥,包括土耳其不存在协整,在5%的显著性水平内不能被拒绝。因此,经验证据表明,这些国家处于中等收入陷阱。
{"title":"Testing the middle income trap for upper middle income countries by fourier cointegration","authors":"A. Peker, Merve Nur Çak","doi":"10.15637/jlecon.9.2.04","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.9.2.04","url":null,"abstract":"The middle income trap is defined as the inability to rise to a higher income group after the gross domestic product value reaches the middle income level and is stuck in a certain income range. Based on this point, the data used in the study covers the period 1960-2019. The middle income trap hypothesis was tested for upper middle income country groups in 2019 and has been included in the 22 countries included in the study. The per capita Gross Domestic Product data for the mentioned countries and the reference country were obtained from the World Bank database. In the study, in order to perform the Banerjee Arcabic Lee (2017) Fourier ADL cointegration test, the variables used in the analysis should be first-order I (1) stationary. For this reason, before the cointegration test, Ng-Perron Test (2001), Enders and Lee (2012) Fourier Function Stationarity Test, Christopoulos and Leon Ledesma (2010) Fourier CSR Stability tests were performed to determine the stationarity levels of variables. And then the Banerjee Arcabic Lee (2017) Fourier ADL cointegration test was applied to the above-mentioned 16 countries. According to the results of Fourier ADL Cointegration, the null hypothesis, which asserts that there is no cointegration for Botswana, Brazil, China, Colombia, Ecuador, Fiji, Gabon, Guatemala, Iran, Jamaica, Malaysia, Peru, South Africa, Suriname, Trinidad and Tobago, including Turkey cannot be rejected within 5% significance level. Therefore, empirical evidence has been obtained that these countries are in the middle income trap.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"61 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-05-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115530798","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mekansal veri analizi, analiz sonuçları nesnelerin ya da analiz edilen olayların konumlarına bağlı olan, hem konum bilgisi hem de nesnelerin özelliklerinin kullanımı gerektiren yöntemlerden oluşmaktadır. Coğrafi Bilgi Sistemlerinde meydana gelen ilerlemeler ve verinin analiz edilmesine yönelik programların geliştirilmesi mekansal veri analizde kullanılan yöntemleri daha uygulanabilir hale getirmiştir. Mekansal veri analizinde mekansal etkileşim ön plana çıkmakta ve mekansal etkileşim hem mekansal bağımlılığı hem de mekansal heterojenliği kapsamaktadır. Mekansal bağımlılık veya mekansal otokorelasyon bir mekanda ya da bölgede gözlenen değerlerin komşu gözlem değerlerine bağlı olduğu durumu yansıtmaktadır. Konumun ve konumlar arasındaki etkileşimin önemli olduğu çalışmalarda bu bağımlılık yapısını dikkate alarak geliştirilmiş yöntemlerin kullanılması gerekmektedir. Mekansal analizde kullanılan en yaygın yöntemlerden biri mekansal regresyon analizidir. Bu çalışmanın amacı mekansal analiz literatüründeki son gelişmeler ışığında mekansal etkilerin de dahil edildiği farklı mekansal modeller kullanarak Türkiye’de il düzeyindeki mutluluk verilerinde mekansal bağımlılık yapısının olup olmadığı incelemektir. Konum bilgisini içeren veriler mekansal bağımlılık kavramını ön plana çıkarmakta, mekansal verideki bağımlılık yapısı regresyon analizini de içeren çeşitli istatistiksel yöntemlerde geçerli olan bağımsızlık varsayımının ihlal edilmesine neden olmaktadır. Çalışmada Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından il düzeyinde yapılan Yaşam Memnuniyeti Araştırması verileri kullanılarak sadece değişkenlerin almış oldukları değerler değil aynı zamanda konum bilgileri de hesaplamalara dahil edilerek mekansal etkilerin de eklendiği mekansal regresyon modelleri tahmin edilmiş, mekansal etkilerin modele dahil edildiği ve edilmediği regresyon analizi sonuçları karşılaştırılmıştır. Yapılan analizler sonucunda mekansal etkinin var olduğu, tahmin edilen mekansal regresyon analizi yardımıyla intihar ve çevre harcamaları değişkenlerinin dolaysız; işsizlik, gelir ve intihar değişkenlerinin ise dolaylı etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
{"title":"Türkiye’nin yaşam memnuniyetine mekansal etkinin analizi","authors":"Özlem Ergüt, A. Çilingirtürk","doi":"10.15637/jlecon.9.2.02","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.9.2.02","url":null,"abstract":"Mekansal veri analizi, analiz sonuçları nesnelerin ya da analiz edilen olayların konumlarına bağlı olan, hem konum bilgisi hem de nesnelerin özelliklerinin kullanımı gerektiren yöntemlerden oluşmaktadır. Coğrafi Bilgi Sistemlerinde meydana gelen ilerlemeler ve verinin analiz edilmesine yönelik programların geliştirilmesi mekansal veri analizde kullanılan yöntemleri daha uygulanabilir hale getirmiştir. Mekansal veri analizinde mekansal etkileşim ön plana çıkmakta ve mekansal etkileşim hem mekansal bağımlılığı hem de mekansal heterojenliği kapsamaktadır. Mekansal bağımlılık veya mekansal otokorelasyon bir mekanda ya da bölgede gözlenen değerlerin komşu gözlem değerlerine bağlı olduğu durumu yansıtmaktadır. Konumun ve konumlar arasındaki etkileşimin önemli olduğu çalışmalarda bu bağımlılık yapısını dikkate alarak geliştirilmiş yöntemlerin kullanılması gerekmektedir. Mekansal analizde kullanılan en yaygın yöntemlerden biri mekansal regresyon analizidir. Bu çalışmanın amacı mekansal analiz literatüründeki son gelişmeler ışığında mekansal etkilerin de dahil edildiği farklı mekansal modeller kullanarak Türkiye’de il düzeyindeki mutluluk verilerinde mekansal bağımlılık yapısının olup olmadığı incelemektir. Konum bilgisini içeren veriler mekansal bağımlılık kavramını ön plana çıkarmakta, mekansal verideki bağımlılık yapısı regresyon analizini de içeren çeşitli istatistiksel yöntemlerde geçerli olan bağımsızlık varsayımının ihlal edilmesine neden olmaktadır. Çalışmada Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından il düzeyinde yapılan Yaşam Memnuniyeti Araştırması verileri kullanılarak sadece değişkenlerin almış oldukları değerler değil aynı zamanda konum bilgileri de hesaplamalara dahil edilerek mekansal etkilerin de eklendiği mekansal regresyon modelleri tahmin edilmiş, mekansal etkilerin modele dahil edildiği ve edilmediği regresyon analizi sonuçları karşılaştırılmıştır. Yapılan analizler sonucunda mekansal etkinin var olduğu, tahmin edilen mekansal regresyon analizi yardımıyla intihar ve çevre harcamaları değişkenlerinin dolaysız; işsizlik, gelir ve intihar değişkenlerinin ise dolaylı etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-05-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130082797","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Social media is one of the internet-based innovations that reach millions of users around the world with its dynamic and mutually interactive structure. Social media is defined as the digitalization of traditional media channels, and has changed the way of interpersonal communication. Social media applications that provide communication and interaction between people have become an important competitive tool for businesses over time. Users of Social Media Applications are increasing day by day and this increase has caused businesses a rush to communicate with their consumers continuously and quickly through social media channels. The purpose of this study is to examine the effect of social media marketing on consumer purchase intention. In this study, the affect of social media marketing activities on perceived brand equıty and purchasing intention has been examined through the developed model. Within the scope of the study, an online survey was conducted with 227 users who have a Facebook account and actively follow any brand profile on Facebook. The data obtained were analyzed through the SmartPLS program. As a result of the analysis, it has been determined that there is social media marketing has positive influence on brand equıty and purchasing intention. In the light of the findings obtained from the study, it could be said that businesses can increase their brand value perception with planned and well-defined social media marketing strategies. With social media marketing, businesses can gain significant advantages in many areas such as brand loyalty, reduced advertising expenses and increased profitability, access to a large consumer audience and altered brand attitudes into purchasing behavior.
{"title":"The effect of social media marketing on brand equity and consumer purchasing intention","authors":"Saadet Sağtaş","doi":"10.15637/jlecon.9.1.02","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.9.1.02","url":null,"abstract":"Social media is one of the internet-based innovations that reach millions of users around the world with its dynamic and mutually interactive structure. Social media is defined as the digitalization of traditional media channels, and has changed the way of interpersonal communication. Social media applications that provide communication and interaction between people have become an important competitive tool for businesses over time. Users of Social Media Applications are increasing day by day and this increase has caused businesses a rush to communicate with their consumers continuously and quickly through social media channels. The purpose of this study is to examine the effect of social media marketing on consumer purchase intention.\u0000\u0000In this study, the affect of social media marketing activities on perceived brand equıty and purchasing intention has been examined through the developed model. Within the scope of the study, an online survey was conducted with 227 users who have a Facebook account and actively follow any brand profile on Facebook. The data obtained were analyzed through the SmartPLS program.\u0000\u0000As a result of the analysis, it has been determined that there is social media marketing has positive influence on brand equıty and purchasing intention.\u0000\u0000In the light of the findings obtained from the study, it could be said that businesses can increase their brand value perception with planned and well-defined social media marketing strategies. With social media marketing, businesses can gain significant advantages in many areas such as brand loyalty, reduced advertising expenses and increased profitability, access to a large consumer audience and altered brand attitudes into purchasing behavior.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"57 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-02-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127621203","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu araştırma ile 137 otomotiv sektörü çalışanı için ağır iş yükü, iş-aile çatışması ve yönetici desteği ilişkileri araştırılmaktadır. Kocaeli ilinde faaliyet gösteren bir otomotiv fabrikasının137 çalışanından elde edilen veriler kullanılarak değişkenler arasındaki ilişki incelenmiştir. Veriler doğrulayıcı faktör analizi, korelasyon analizi ve regresyon modelleri ile analiz edilmiştir. Yapılan korelasyon analizi ile ağır-iş yükü, iş-aile çatışması ve yönetici desteği değişkenleri arasında anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Regresyon analizi ile ağır iş yükünün yönetici desteğini istatistiksel olarak negatif etkilediği bulgulanmıştır. Ağır iş yükünün, iş-aile çatışmasını istatistiksel olarak pozitif etkilediği bulgulanmıştır. Yönetici desteği, iş-aile çatışması değişkenini istatistiksel olarak negatif etkilediği tespit edilmiştir. Bu çalışma otomotiv sektörü çalışanlarının duygu durumlarına önem verilerek çalışan memnuniyetini arttırmayı amaçlayan örgüt yöneticileri için önemli bulgular sağlamaktadır.
{"title":"Ağır iş yükü, iş-aile çatışması ve yönetici desteği arasındaki ilişkiler: Otomotiv sektörü üzerine bir araştırma","authors":"Sabiha Sevinç Altaş","doi":"10.15637/jlecon.9.1.04","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.9.1.04","url":null,"abstract":"Bu araştırma ile 137 otomotiv sektörü çalışanı için ağır iş yükü, iş-aile çatışması ve yönetici desteği ilişkileri araştırılmaktadır. Kocaeli ilinde faaliyet gösteren bir otomotiv fabrikasının137 çalışanından elde edilen veriler kullanılarak değişkenler arasındaki ilişki incelenmiştir. Veriler doğrulayıcı faktör analizi, korelasyon analizi ve regresyon modelleri ile analiz edilmiştir. Yapılan korelasyon analizi ile ağır-iş yükü, iş-aile çatışması ve yönetici desteği değişkenleri arasında anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Regresyon analizi ile ağır iş yükünün yönetici desteğini istatistiksel olarak negatif etkilediği bulgulanmıştır. Ağır iş yükünün, iş-aile çatışmasını istatistiksel olarak pozitif etkilediği bulgulanmıştır. Yönetici desteği, iş-aile çatışması değişkenini istatistiksel olarak negatif etkilediği tespit edilmiştir. Bu çalışma otomotiv sektörü çalışanlarının duygu durumlarına önem verilerek çalışan memnuniyetini arttırmayı amaçlayan örgüt yöneticileri için önemli bulgular sağlamaktadır.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"92 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-02-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126197489","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İşsizlik, çalışabilecek durumda olan ve çalışma isteğinde olan kişilerin bir bölümünün çeşitli sebeplerden dolayı işlerinin olmamasını ifade etmektedir. İşsizlik ülkelerin sosyal ve ekonomik durumlarına göre farklılıklar gösterse de çoğu ülkenin en fazla mücadele ettiği sorunlardan biri olarak karşılaşılmaktadır. Türkiye de yıllar itibari ile hemen hemen her dönem görülen yüksek işsizlik oranları ile mücadele eden bir ülkedir. Bu sebeple işsizlik süresini etkileyen faktörlerin araştırılması oldukça önemlidir. Bu çalışmanın amacı; 2015-2018 yıllarına ait TÜİK Yaşam ve Gelir Araştırması Anketi verilerinden yararlanarak yıllık işsizlik süresine etki eden faktörleri, ortalama işsizlik süresini Yaşam Analizi Yöntemleri ile belirlemektir. Çalışmada, yaşam analizi ile bireylerin referans yılında ortalama işsiz kalma süreleri tahmin edilmiştir. Yaşam analizi yöntemlerinden Yaşam Tablosu yöntemi kullanılarak bireylerin işsiz kalma olasılıkları, Kaplan-Meier ve Cox Regresyon yöntemi ile ortalama işsizlik süresi ve işsizliğe etki eden faktörler belirlenmiştir.
{"title":"İşsizlik süresine etki eden faktörlerin yaşam analizi yöntemleri ile araştırılması","authors":"D. Karapınar, Şebnem Zorlutuna","doi":"10.15637/jlecon.9.1.01","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.9.1.01","url":null,"abstract":"İşsizlik, çalışabilecek durumda olan ve çalışma isteğinde olan kişilerin bir bölümünün çeşitli sebeplerden dolayı işlerinin olmamasını ifade etmektedir. İşsizlik ülkelerin sosyal ve ekonomik durumlarına göre farklılıklar gösterse de çoğu ülkenin en fazla mücadele ettiği sorunlardan biri olarak karşılaşılmaktadır. Türkiye de yıllar itibari ile hemen hemen her dönem görülen yüksek işsizlik oranları ile mücadele eden bir ülkedir. Bu sebeple işsizlik süresini etkileyen faktörlerin araştırılması oldukça önemlidir.\u0000\u0000Bu çalışmanın amacı; 2015-2018 yıllarına ait TÜİK Yaşam ve Gelir Araştırması Anketi verilerinden yararlanarak yıllık işsizlik süresine etki eden faktörleri, ortalama işsizlik süresini Yaşam Analizi Yöntemleri ile belirlemektir. Çalışmada, yaşam analizi ile bireylerin referans yılında ortalama işsiz kalma süreleri tahmin edilmiştir. Yaşam analizi yöntemlerinden Yaşam Tablosu yöntemi kullanılarak bireylerin işsiz kalma olasılıkları, Kaplan-Meier ve Cox Regresyon yöntemi ile ortalama işsizlik süresi ve işsizliğe etki eden faktörler belirlenmiştir.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-02-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124531910","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kaos Teorisi, doğrusal olmayan dinamik sistemlerin davranışlarını tanımlar ve ekonomi alanında pek çok verinin modellenmesinde kullanılır. Kaos teori, sistemin doğrusal olmayan ve deterministik bir süreç olduğu varsayımlarına dayanır. Doğrusal modeller, ekonometrik sistemleri karmaşıklıklarını ortaya çıkarmakta yetersiz kalmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Bitcoin günlük fiyatlarının zamana bağlı doğrusal olmayan dinamik bir sistem tarafından üretilip üretilmediğini araştırmak ve sistemin uzun vadede geleceğe yönelik tahmin yeteneğini araştırmak ve bir tahminleme modeli oluşturmaktır. Birçok ekonomik veri serisinin kaotik davranış gösterdiği bilinmektedir. Bu çalışmada, Bitcoin fiyatlarının kaotik yapısı incelenmiş ve regresyon yöntemi kullanılarak tahmin modeli kurulmuştur. Diğer bir ifadeyle amaç, Bitcoin fiyatlarının getirilerinin kaotik bir davranış gösterip göstermediğini ortaya koyarak elde edilen gömme (embedding) boyutuna bağlı olarak regresyon yöntemini kullanarak tahmin modeli oluşturmaktır. Çalışmada, 2021 Şubat – 2021 Kasım döneminde günlük kapanış fiyatı ( $ ) veri olarak kullanılmıştır. (URL-1,2021)
{"title":"Bitcoin kaotik analizi ve fiyat tahmin modeli önerisi","authors":"H. Çağlar","doi":"10.15637/jlecon.9.1.03","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.9.1.03","url":null,"abstract":"Kaos Teorisi, doğrusal olmayan dinamik sistemlerin davranışlarını tanımlar ve ekonomi alanında pek çok verinin modellenmesinde kullanılır. Kaos teori, sistemin doğrusal olmayan ve deterministik bir süreç olduğu varsayımlarına dayanır. Doğrusal modeller, ekonometrik sistemleri karmaşıklıklarını ortaya çıkarmakta yetersiz kalmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Bitcoin günlük fiyatlarının zamana bağlı doğrusal olmayan dinamik bir sistem tarafından üretilip üretilmediğini araştırmak ve sistemin uzun vadede geleceğe yönelik tahmin yeteneğini araştırmak ve bir tahminleme modeli oluşturmaktır. Birçok ekonomik veri serisinin kaotik davranış gösterdiği bilinmektedir. Bu çalışmada, Bitcoin fiyatlarının kaotik yapısı incelenmiş ve regresyon yöntemi kullanılarak tahmin modeli kurulmuştur. Diğer bir ifadeyle amaç, Bitcoin fiyatlarının getirilerinin kaotik bir davranış gösterip göstermediğini ortaya koyarak elde edilen gömme (embedding) boyutuna bağlı olarak regresyon yöntemini kullanarak tahmin modeli oluşturmaktır. Çalışmada, 2021 Şubat – 2021 Kasım döneminde günlük kapanış fiyatı ( $ ) veri olarak kullanılmıştır. (URL-1,2021)","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"99 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-02-02","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127857800","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This study tests the existence of the Environmental Kuznets Curve (EKC) hypothesis for Nigeria using two environmental indicators vis-à-vis ecological footprint and carbon dioxide emissions. Data was sourced from World Development Indicators (WDI) and the Global Footprint Network for the period spanning from 1981 to 2019.The Auto Regressive Distributed Lag (ARDL) method was employed. It was observed that short-run and long-run relationships exist among the variables. Findings revealed that in the short and long run, energy consumption has positive effects on CO2 emissions in Nigeria. However, for ecological footprint, only energy consumption in the three lagged period has a positive relationship with EFP in the short run without any significant effect being observed in the long run. Similarly, an inverted U-shaped environmental degradation-economic development relationship was established in the study which validated the EKC hypothesized inverted U-shape for CO2 emissions. However, for EFP, there was no evidence of the EKC. As such, the shape of the EKC curve is subject to the environmental indicators employed. The study therefore recommends an increase in the use of alternative sources of energy that are relatively free from pollutant emissions as an alternative and viable option for Nigeria.
{"title":"Energy consumption, economic development and environmental degradation nexus for Nigeria","authors":"David Ashibi Ushie, Esther Ranmilowo Aderinto","doi":"10.15637/jlecon.8.4.06","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.8.4.06","url":null,"abstract":"This study tests the existence of the Environmental Kuznets Curve (EKC) hypothesis for Nigeria using two environmental indicators vis-à-vis ecological footprint and carbon dioxide emissions. Data was sourced from World Development Indicators (WDI) and the Global Footprint Network for the period spanning from 1981 to 2019.The Auto Regressive Distributed Lag (ARDL) method was employed. It was observed that short-run and long-run relationships exist among the variables. Findings revealed that in the short and long run, energy consumption has positive effects on CO2 emissions in Nigeria. However, for ecological footprint, only energy consumption in the three lagged period has a positive relationship with EFP in the short run without any significant effect being observed in the long run. Similarly, an inverted U-shaped environmental degradation-economic development relationship was established in the study which validated the EKC hypothesized inverted U-shape for CO2 emissions. However, for EFP, there was no evidence of the EKC. As such, the shape of the EKC curve is subject to the environmental indicators employed. The study therefore recommends an increase in the use of alternative sources of energy that are relatively free from pollutant emissions as an alternative and viable option for Nigeria.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"29 22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129222828","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmanın amacı Türkiye’de 2006 ile 2020 yılları arası dönemde mahalli idareler bütçe harcamalarının sosyal sınıflar arasında nasıl bölüşüldüğünü araştırmaktır. Bu amaçla iki açıklayıcı kavram kullanılmaktadır. Bunlar sosyal kâr ve sosyal ücret kavramlarıdır. Sosyal kâr mahalli idareler harcamalarından sermaye kesiminin gelir veya tüketimine aktarılan kaynakları ifade eder. Sosyal ücret ise mahalli idareler harcamalarından emek kesiminin gelir veya tüketimine yapılan katkıları gösterir. Mahalli idareler bütçe harcamalarının bu iki kavramdan hareketle sınıflandırılması mahalli idarelerin sosyal kâra ve sosyal ücrete dönüşen kaynak kullanımlarını tespit etmeye olanak sağlar. Bu çalışmada ulaşılan bulgular, Türkiye’de mahalli idareler harcamalarının ortalama yüzde 70’inin sermaye kesiminin gelir veya tüketimine tahsis edildiğini göstermektedir. Mahalli idareler harcamalarından emek kesiminin gelir veya tüketimine yapılan katkı ise ortalama yüzde 30 civarında kalmaktadır. Bu sonuçlar Türkiye’de mahalli idarelerin bütçe politikalarına sermaye kesiminin çıkarlarının hakim olduğunu göstermektedir.
{"title":"Türkiye’de mahalli idareler bütçe harcamalarından kimler faydalanıyor? (2006-2020)","authors":"Birsen Nacar","doi":"10.15637/jlecon.8.4.07","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.8.4.07","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı Türkiye’de 2006 ile 2020 yılları arası dönemde mahalli idareler bütçe harcamalarının sosyal sınıflar arasında nasıl bölüşüldüğünü araştırmaktır. Bu amaçla iki açıklayıcı kavram kullanılmaktadır. Bunlar sosyal kâr ve sosyal ücret kavramlarıdır. Sosyal kâr mahalli idareler harcamalarından sermaye kesiminin gelir veya tüketimine aktarılan kaynakları ifade eder. Sosyal ücret ise mahalli idareler harcamalarından emek kesiminin gelir veya tüketimine yapılan katkıları gösterir. Mahalli idareler bütçe harcamalarının bu iki kavramdan hareketle sınıflandırılması mahalli idarelerin sosyal kâra ve sosyal ücrete dönüşen kaynak kullanımlarını tespit etmeye olanak sağlar. Bu çalışmada ulaşılan bulgular, Türkiye’de mahalli idareler harcamalarının ortalama yüzde 70’inin sermaye kesiminin gelir veya tüketimine tahsis edildiğini göstermektedir. Mahalli idareler harcamalarından emek kesiminin gelir veya tüketimine yapılan katkı ise ortalama yüzde 30 civarında kalmaktadır. Bu sonuçlar Türkiye’de mahalli idarelerin bütçe politikalarına sermaye kesiminin çıkarlarının hakim olduğunu göstermektedir.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"9 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129992730","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmanın amacı, “Dijital Ekonomi” olarak adlandırılan yeni ekonomi anlayışının Türkiye’deki gelişimini kamu kurumlarının bütçe politikaları açısından değerlendirmektir. Türkiye’de 2017 yılında yapılan referandum ile Parlamenter Demokratik Sistemden, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiştir. 2018 yılı itibariyle uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yürütme görevi Cumhurbaşkanına verilmiştir. Bu yeni uygulama ile Türkiye'deki kamu kurumlarının teşkilat yapılarında, bütçe uygulamalarında ve BİT yatırımlarında meydana gelen değişiklikler bu çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile teşkilat yapıları değişen ya da yeni kurulan kurumların dijital politikalarını değerlendirmek için 2008-2020 bütçe ödenek cetvelleri incelenmiştir. 2008-2017 yılları arasındaki veriler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi öncesi, 2018-2020 yılları ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrası olarak değerlendirilmiştir. 2018 yılı bütçesi fiili uygulama öncesinde hazırlanmış olması sebebiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geçiş yılı olarak kabul edilmektedir. Söz konusu yıllar arasında kamu kurumlarının gelişim ve değişimini incelemek için bütçe ödenek cetvellerinden faydalanılmıştır. Çalışmada 2008-2017 yılları arasında kamu kurumlarında yapılan kamu bilgi iletişim teknoloji yatırımlarının sürekli arttığı görülmüştür. 2018 yılından itibaren sistem değişikliği ile birlikte kamu kurumlarının yatırımlarında yavaşlama olduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte toplumun her kesimini ilgilendiren bilişim ve dijital dönüşümde yaşanan en önemli gelişmenin ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin dijital dönüşüm sürecine en önemli katkısının Dijital Dönüşüm Ofisinin kurulması olduğu ileri sürülebilir.
{"title":"Dijital ekonomi çerçevesinde Türkiye’de uygulanan bütçe politikaları","authors":"Hatice Türkmen, Sevda Akar","doi":"10.15637/jlecon.8.4.09","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.8.4.09","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, “Dijital Ekonomi” olarak adlandırılan yeni ekonomi anlayışının Türkiye’deki gelişimini kamu kurumlarının bütçe politikaları açısından değerlendirmektir. Türkiye’de 2017 yılında yapılan referandum ile Parlamenter Demokratik Sistemden, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiştir. 2018 yılı itibariyle uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yürütme görevi Cumhurbaşkanına verilmiştir. Bu yeni uygulama ile Türkiye'deki kamu kurumlarının teşkilat yapılarında, bütçe uygulamalarında ve BİT yatırımlarında meydana gelen değişiklikler bu çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile teşkilat yapıları değişen ya da yeni kurulan kurumların dijital politikalarını değerlendirmek için 2008-2020 bütçe ödenek cetvelleri incelenmiştir. 2008-2017 yılları arasındaki veriler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi öncesi, 2018-2020 yılları ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sonrası olarak değerlendirilmiştir. 2018 yılı bütçesi fiili uygulama öncesinde hazırlanmış olması sebebiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geçiş yılı olarak kabul edilmektedir. Söz konusu yıllar arasında kamu kurumlarının gelişim ve değişimini incelemek için bütçe ödenek cetvellerinden faydalanılmıştır. Çalışmada 2008-2017 yılları arasında kamu kurumlarında yapılan kamu bilgi iletişim teknoloji yatırımlarının sürekli arttığı görülmüştür. 2018 yılından itibaren sistem değişikliği ile birlikte kamu kurumlarının yatırımlarında yavaşlama olduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte toplumun her kesimini ilgilendiren bilişim ve dijital dönüşümde yaşanan en önemli gelişmenin ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin dijital dönüşüm sürecine en önemli katkısının Dijital Dönüşüm Ofisinin kurulması olduğu ileri sürülebilir.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"52 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130181944","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dördüncü sanayi devrimi, pek çok ülkede kamu yatırım ve transfer harcamalarını, AR-GE çalışmalarını, kamu destek ve teşviklerini belli ölçülerde artırmıştır. Elde edilen veriler ile yapılan kamusal harcamaların ve desteklerin ülke ekonomisinin büyümesi ve kalkınması için önemli bir yere sahip olduğunu söylemek mümkündür. Bu çalışmanın amacı, dördüncü sanayi devriminin kamu harcamaları üzerindeki etkisini incelemektir. Her bir sanayi devriminde ortaya çıkan yeni teknolojiler dünyanın biraz daha küçülmesine neden olarak küreselleşmeyi hızlandırmıştır. Dahası bu gelişmeleri başarıyla takip edebilen ülkeler de küresel rekabette üstünlük elde etmeye başlamıştır. Bu durum hükümetlerin dördüncü sanayi devrimi ile yaşanan dijital dönüşümü kamu harcamaları ve altyapı çalışmaları ile desteklemesinde etkili olmuştur.
{"title":"Dördüncü sanayi devriminde kamu destekli gelişmeler: Seçilmiş ülkeler ve Türkiye karşılaştırması","authors":"Gülsema Çetinkaya, Nazan Susam","doi":"10.15637/jlecon.8.4.02","DOIUrl":"https://doi.org/10.15637/jlecon.8.4.02","url":null,"abstract":"Dördüncü sanayi devrimi, pek çok ülkede kamu yatırım ve transfer harcamalarını, AR-GE çalışmalarını, kamu destek ve teşviklerini belli ölçülerde artırmıştır. Elde edilen veriler ile yapılan kamusal harcamaların ve desteklerin ülke ekonomisinin büyümesi ve kalkınması için önemli bir yere sahip olduğunu söylemek mümkündür. Bu çalışmanın amacı, dördüncü sanayi devriminin kamu harcamaları üzerindeki etkisini incelemektir. Her bir sanayi devriminde ortaya çıkan yeni teknolojiler dünyanın biraz daha küçülmesine neden olarak küreselleşmeyi hızlandırmıştır. Dahası bu gelişmeleri başarıyla takip edebilen ülkeler de küresel rekabette üstünlük elde etmeye başlamıştır. Bu durum hükümetlerin dördüncü sanayi devrimi ile yaşanan dijital dönüşümü kamu harcamaları ve altyapı çalışmaları ile desteklemesinde etkili olmuştur.","PeriodicalId":158468,"journal":{"name":"Journal of Life Economics","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2021-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129681580","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}