Bu çalışmada, Hükümet Kadın filminde yer alan kültürel, dilsel, mekânsal ve olgusal göstergeler göstergebilimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Güneydoğu Anadolu kültürünün filme yansıyan dilsel kodları, gündelik giysileri, yaşam pratikleri, kullandıkları gündelik araç gereçler ve nesneler ele alınmıştır. “Hükümet Kadın” Mardin’in Midyat ilçesinde geçen bir komedi filmidir ve Güneydoğu Anadolu kültürünün mekânsal, dilsel ve davranışsal olarak sinemaya nasıl aktarıldığının incelenmesi bakımından önemli bir konumdadır. Kültürel göstergeler gösterge, gösteren ve gösterilen kategorileri içerisinde, filmden görsel alıntılar yapılarak değerlendirildiğinde filmin Güneydoğu Anadolu’nun kültürel özelliklerini yansıtan birçok nesnel göstergeye sahip olduğu görülmüştür.
{"title":"Hükümet Kadın” Filminin Göstergebilimsel Analizi","authors":"Saliha Karaköse","doi":"10.25306/skad.1223662","DOIUrl":"https://doi.org/10.25306/skad.1223662","url":null,"abstract":"Bu çalışmada, Hükümet Kadın filminde yer alan kültürel, dilsel, mekânsal ve olgusal göstergeler göstergebilimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Güneydoğu Anadolu kültürünün filme yansıyan dilsel kodları, gündelik giysileri, yaşam pratikleri, kullandıkları gündelik araç gereçler ve nesneler ele alınmıştır. “Hükümet Kadın” Mardin’in Midyat ilçesinde geçen bir komedi filmidir ve Güneydoğu Anadolu kültürünün mekânsal, dilsel ve davranışsal olarak sinemaya nasıl aktarıldığının incelenmesi bakımından önemli bir konumdadır. Kültürel göstergeler gösterge, gösteren ve gösterilen kategorileri içerisinde, filmden görsel alıntılar yapılarak değerlendirildiğinde filmin Güneydoğu Anadolu’nun kültürel özelliklerini yansıtan birçok nesnel göstergeye sahip olduğu görülmüştür.","PeriodicalId":196616,"journal":{"name":"Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)","volume":"40 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132980106","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
This study seeks an answer to the question of whether the content of the novel or the interpretation of the novel content by a director is followed in film adaptations, how clear the boundaries of film narrative and literary narrative are, the reflections of the narrative techniques specific to these media in the two media, how effective the narrative features are at the level of the audience and the reader, and to what extent the audience is provided with the interpretation space allocated at the end of the films. The methodology used is determined by creating a common research area in both fields with the help of the concepts of cinema and literature, as emphasized in the theories of intermediality. This article, consisting of ideas specific to the fields of the two media, explains how searching for the literary text in adaptation films is an appropriate approach with the example of Michael Haneke's adaptation of Franz Kafka's The Castle.
{"title":"The Possibility of Fidelity in Adaptations: The Case of Director Michael Haneke","authors":"A. Keles","doi":"10.25306/skad.1288952","DOIUrl":"https://doi.org/10.25306/skad.1288952","url":null,"abstract":"This study seeks an answer to the question of whether the content of the novel or the interpretation of the novel content by a director is followed in film adaptations, how clear the boundaries of film narrative and literary narrative are, the reflections of the narrative techniques specific to these media in the two media, how effective the narrative features are at the level of the audience and the reader, and to what extent the audience is provided with the interpretation space allocated at the end of the films. The methodology used is determined by creating a common research area in both fields with the help of the concepts of cinema and literature, as emphasized in the theories of intermediality. This article, consisting of ideas specific to the fields of the two media, explains how searching for the literary text in adaptation films is an appropriate approach with the example of Michael Haneke's adaptation of Franz Kafka's The Castle.","PeriodicalId":196616,"journal":{"name":"Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)","volume":"218 ","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114098951","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
COVID-19 olarak bilinen pandemi ile, Mart 2020 tarihinden itibaren tüm dünya mücadele etmektedir. Covid-19 pandemisinin sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik açıdan bireylere yansımaları da kaçınılmaz olmaktadır. Pandeminin tüm boyutları ile mücadelesi hükümetler, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları işbirliğiyle sürdürülmektedir. Dünya nüfusunun dağılımına bakıldığında çoğunluğun kentlerde yaşadığı görülmektedir. Bu yüzden kentsel alanda vatandaşlarla iç içe olan yerel yönetimlerin de bu salgınla mücadelede önemi artmaktadır. Küresel ölçekteki bu soruna en hızlı en pratik çözümlerin yerel yönetimler tarafından gerçekleştirilmesi beklenmektedir. Yerel yönetim denildiğinde akla ilk gelen nüfusun büyük bir kısmını barındıran belediyeler olmaktadır. Bu çalışmada cevabı aranan başlıca soru; Dünyada ve Türkiye’de büyükşehir belediyelerinin salgınla mücadele sürecinde hangi hizmetlerle destek verdikleri olmuştur. Çalışmanın konusu, COVID-19’un etkisinde kalan ülkelerdeki ve Türkiye’de bulunan 30 büyükşehir belediyesinin yapmış olduğu hizmetlerdir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, tüm dünyada etkisi hala devam eden salgınla mücadelede belediyeler tarafından sunulan hizmetlerin araştırılması ve belediyelerin öneminin tartışılmasıdır. Betimletici metodun uygulandığı çalışmada ulaşılan başlıca sonuç, merkezi idarenin yetişemediği alanlarda hızlı etki gösteren yerel yönetimlerin o boşluğu doldurduğudur. Türkiye’de belediyeler tarafından maske üretiminden, sosyal yardımlara, dijital araçlarla evde sosyal-kültürel faaliyetlere kadar yaratıcı hizmetlerin sunulduğu tespit edilmiştir.
{"title":"Covid-19 İle Mücadelede Sosyal Belediyeciliğin Rolü","authors":"Yeliz Karadeniz","doi":"10.25306/skad.1256467","DOIUrl":"https://doi.org/10.25306/skad.1256467","url":null,"abstract":"COVID-19 olarak bilinen pandemi ile, Mart 2020 tarihinden itibaren tüm dünya mücadele etmektedir. Covid-19 pandemisinin sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik açıdan bireylere yansımaları da kaçınılmaz olmaktadır. Pandeminin tüm boyutları ile mücadelesi hükümetler, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları işbirliğiyle sürdürülmektedir. Dünya nüfusunun dağılımına bakıldığında çoğunluğun kentlerde yaşadığı görülmektedir. Bu yüzden kentsel alanda vatandaşlarla iç içe olan yerel yönetimlerin de bu salgınla mücadelede önemi artmaktadır. Küresel ölçekteki bu soruna en hızlı en pratik çözümlerin yerel yönetimler tarafından gerçekleştirilmesi beklenmektedir. Yerel yönetim denildiğinde akla ilk gelen nüfusun büyük bir kısmını barındıran belediyeler olmaktadır. \u0000Bu çalışmada cevabı aranan başlıca soru; Dünyada ve Türkiye’de büyükşehir belediyelerinin salgınla mücadele sürecinde hangi hizmetlerle destek verdikleri olmuştur. Çalışmanın konusu, COVID-19’un etkisinde kalan ülkelerdeki ve Türkiye’de bulunan 30 büyükşehir belediyesinin yapmış olduğu hizmetlerdir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, tüm dünyada etkisi hala devam eden salgınla mücadelede belediyeler tarafından sunulan hizmetlerin araştırılması ve belediyelerin öneminin tartışılmasıdır. \u0000Betimletici metodun uygulandığı çalışmada ulaşılan başlıca sonuç, merkezi idarenin yetişemediği alanlarda hızlı etki gösteren yerel yönetimlerin o boşluğu doldurduğudur. Türkiye’de belediyeler tarafından maske üretiminden, sosyal yardımlara, dijital araçlarla evde sosyal-kültürel faaliyetlere kadar yaratıcı hizmetlerin sunulduğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":196616,"journal":{"name":"Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)","volume":"22 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121912915","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yaşlanma, tüm canlı organizmaları ilgilendiren evrensel bir süreçtir. Yaşlılık ise bireyin yaşam döngüsünde ulaşma şansına sahip olduğu gelişimsel bir dönemdir. Yaşlılıkla birlikte bireyde fizyolojik, psikolojik, ruhsal, sosyo-ekonomik birtakım problemler daha sık görülmektedir. Bu sorunların başı sağlık sorunlarıdır. Bu dönemde sadece fiziksel sağlık değil, ruh sağlığı ve sosyal sağlık da geriler. Emeklilikle birlikte sosyal ilişkilerden soyutlanan yaşlı birey, statü kaybı, rol ve işlev kaybı ile karşı karşıya kalmaktadır. Yaşlılar fiziksel güçlerini kaybettikleri için şiddet, ihmal ve istismara karşı daha savunmasızdırlar. Yaşlıların bu problemleriyle baş edebilmelerinde onlara yardım edecek çeşitli sosyal politikalar geliştirilmektedir. Bu çalışmada ülkemizde yaşlılara yönelik sosyal politikaların analizi yapılacak ve çeşitli öneriler sunulacaktır.
{"title":"Türkiye'de Yaşlılara Yönelik Sosyal Politika ve Sosyal Hizmet Analizi","authors":"Arif Durğun, Ebrar Merde","doi":"10.25306/skad.1265458","DOIUrl":"https://doi.org/10.25306/skad.1265458","url":null,"abstract":"Yaşlanma, tüm canlı organizmaları ilgilendiren evrensel bir süreçtir. Yaşlılık ise bireyin yaşam döngüsünde ulaşma şansına sahip olduğu gelişimsel bir dönemdir. Yaşlılıkla birlikte bireyde fizyolojik, psikolojik, ruhsal, sosyo-ekonomik birtakım problemler daha sık görülmektedir. Bu sorunların başı sağlık sorunlarıdır. Bu dönemde sadece fiziksel sağlık değil, ruh sağlığı ve sosyal sağlık da geriler. Emeklilikle birlikte sosyal ilişkilerden soyutlanan yaşlı birey, statü kaybı, rol ve işlev kaybı ile karşı karşıya kalmaktadır. Yaşlılar fiziksel güçlerini kaybettikleri için şiddet, ihmal ve istismara karşı daha savunmasızdırlar. Yaşlıların bu problemleriyle baş edebilmelerinde onlara yardım edecek çeşitli sosyal politikalar geliştirilmektedir. Bu çalışmada ülkemizde yaşlılara yönelik sosyal politikaların analizi yapılacak ve çeşitli öneriler sunulacaktır.","PeriodicalId":196616,"journal":{"name":"Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)","volume":"10 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115674151","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkiye evreninde üniversite öğrencileri ile yapılan çalışmada, öğrencilerin gündelik hayatları üzerine bir inceleme yapılmıştır. Bu incelemenin çoklu kimlikler evreni, sosyal medya kullanımı, boş zaman alışkanlıkları ve çeşitli kategorilerdeki beğenileri incelenmiştir. Bu çalışmada, kadın ve erkek öğrencilerin gündelik hayattaki rutinlerinin birbiri ile benzerlik ve farklılık düzeylerinin altı çizilecektir.
{"title":"Gençlik-ler Sosyolojisi: Nicel Bir Deneme","authors":"Öznur YILMAZ ALTUN","doi":"10.25306/skad.1200192","DOIUrl":"https://doi.org/10.25306/skad.1200192","url":null,"abstract":"Türkiye evreninde üniversite öğrencileri ile yapılan çalışmada, öğrencilerin gündelik hayatları üzerine bir inceleme yapılmıştır. Bu incelemenin çoklu kimlikler evreni, sosyal medya kullanımı, boş zaman alışkanlıkları ve çeşitli kategorilerdeki beğenileri incelenmiştir. Bu çalışmada, kadın ve erkek öğrencilerin gündelik hayattaki rutinlerinin birbiri ile benzerlik ve farklılık düzeylerinin altı çizilecektir.","PeriodicalId":196616,"journal":{"name":"Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)","volume":"8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122361432","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Yusuf Genç, Hasan Hüseyin Taylan, Hüseyin Kara, Hülya Yıldız, Fatmanur Alsancak
Today, substance use and related risks are increasing day by day, and the influence of the family on substance addiction is important. Studies show that the socioeconomic characteristics, structure, and relationship patterns between family members and substance use affect the families of substance addicted individuals in various ways, that the attitude and behavior of the family towards the substance are effective in the substance use of individuals, especially in adolescence, or that the breakdown of the family for various reasons is effective in the orientation of individuals towards substance use. The presence of a substance addicted member in the family negatively affects the functioning and health of the family. In this study, the profiles of the families of substance addicts living in Sakarya were revealed by adopting a descriptive screening model, and it was aimed to make some concrete suggestions about this by examining the effects of family characteristics on addicted people. Accordingly, 147 people who reside in Sakarya and have substance addicted family members were reached by snowball sampling and survey questions were asked. The data obtained were analyzed with basic statistics and chi-square tests in the SPSS program. According to the findings obtained from the research, it was observed that the economic level of the families of substance addicted individuals was at the lower-middle income level, they did not have regular income, they were the middle-aged, there was no one in the family who had used drugs before, and family relationships and communication were positive. Families think that peer influence is highly effective in substance addiction. When families learn that the addicted person is using drugs, they are shaken economically and psychologically and experience a loss of social reputation. It is noteworthy that family members trained on substance addiction are highly aware of addiction and have a hortative attitude towards the addicted individual.
{"title":"Family Profile of Substance Addicted Individuals","authors":"Yusuf Genç, Hasan Hüseyin Taylan, Hüseyin Kara, Hülya Yıldız, Fatmanur Alsancak","doi":"10.25306/skad.1296026","DOIUrl":"https://doi.org/10.25306/skad.1296026","url":null,"abstract":"Today, substance use and related risks are increasing day by day, and the influence of the family on substance addiction is important. Studies show that the socioeconomic characteristics, structure, and relationship patterns between family members and substance use affect the families of substance addicted individuals in various ways, that the attitude and behavior of the family towards the substance are effective in the substance use of individuals, especially in adolescence, or that the breakdown of the family for various reasons is effective in the orientation of individuals towards substance use. The presence of a substance addicted member in the family negatively affects the functioning and health of the family. In this study, the profiles of the families of substance addicts living in Sakarya were revealed by adopting a descriptive screening model, and it was aimed to make some concrete suggestions about this by examining the effects of family characteristics on addicted people. Accordingly, 147 people who reside in Sakarya and have substance addicted family members were reached by snowball sampling and survey questions were asked. The data obtained were analyzed with basic statistics and chi-square tests in the SPSS program. According to the findings obtained from the research, it was observed that the economic level of the families of substance addicted individuals was at the lower-middle income level, they did not have regular income, they were the middle-aged, there was no one in the family who had used drugs before, and family relationships and communication were positive. Families think that peer influence is highly effective in substance addiction. When families learn that the addicted person is using drugs, they are shaken economically and psychologically and experience a loss of social reputation. It is noteworthy that family members trained on substance addiction are highly aware of addiction and have a hortative attitude towards the addicted individual.","PeriodicalId":196616,"journal":{"name":"Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)","volume":"54 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"117294614","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Toplumsal yaşam içerisindeki bireyler, konumları, beklentileri ve kimlik şekillenmesinin belirlenmesinde kendileri gibi olmayanlar tarafından oluşturulan bir sosyal kimlik inşası içerisinde kalmaktadırlar. Sosyal kimlik, toplum-birey ilişkisi bağlamında bireyin üyesi bulunduğu grup ve grubun toplumdaki diğer gruplarla ilişkileri çerçevesinde “kendi kimliğini” edinmesi sürecidir. Damgayı ise Goffman, “damgalanan bireye daha az değer verme davranışı, bu etiketi taşıyan insanların daha az istenebilir ve neredeyse insan gibi algılanmaması” olarak tarif etmektedir. Becker’a göre ise toplumsal gruplar, oluşturdukları kurallara uymayanları “dışarıdakiler” olarak etiketler ve sapmayı yaratırlar. Bu anlamda grup dışı olanlar yani normal olanlar dışındakiler damgalanmakta ve damgalananlar için daha çok olumsuz imaj oluşturulması ile sosyal kimlik edinimi negatif bir mana taşımaktadır. Bu kimlik inşasında en önemli tavır önyargılardır. Bu önyargılar sonucu toplumun damgalanan bireylere karşı tavır almasına, onları toplumdan dışlamasına, ayrımcılığa maruz kalmalarına, toplumsal aidiyet duygularının zayıflatmasına, toplumsal bütünleşmenin sağlanamamasına ve toplumda çatışma kültürünün oluşmasına kadar giden süreçlerin yaşanmasına sebep olmaktadır. Bu açıdan sosyal kimlik inşasında, gerçek ve görünen sosyal kimlik bağlamı irdelenerek, normallik ve anormalliğin vurgusu, ötekinin rolü ve damgalanmanın kişisel ve toplumsal söylemlerine değinilecektir.
{"title":"Sosyal Kimlik İnşasında Damgalanmanın Rolü","authors":"Melek Çaylak","doi":"10.25306/skad.1232277","DOIUrl":"https://doi.org/10.25306/skad.1232277","url":null,"abstract":"Toplumsal yaşam içerisindeki bireyler, konumları, beklentileri ve kimlik şekillenmesinin belirlenmesinde kendileri gibi olmayanlar tarafından oluşturulan bir sosyal kimlik inşası içerisinde kalmaktadırlar. Sosyal kimlik, toplum-birey ilişkisi bağlamında bireyin üyesi bulunduğu grup ve grubun toplumdaki diğer gruplarla ilişkileri çerçevesinde “kendi kimliğini” edinmesi sürecidir. Damgayı ise Goffman, “damgalanan bireye daha az değer verme davranışı, bu etiketi taşıyan insanların daha az istenebilir ve neredeyse insan gibi algılanmaması” olarak tarif etmektedir. Becker’a göre ise toplumsal gruplar, oluşturdukları kurallara uymayanları “dışarıdakiler” olarak etiketler ve sapmayı yaratırlar. Bu anlamda grup dışı olanlar yani normal olanlar dışındakiler damgalanmakta ve damgalananlar için daha çok olumsuz imaj oluşturulması ile sosyal kimlik edinimi negatif bir mana taşımaktadır. Bu kimlik inşasında en önemli tavır önyargılardır. Bu önyargılar sonucu toplumun damgalanan bireylere karşı tavır almasına, onları toplumdan dışlamasına, ayrımcılığa maruz kalmalarına, toplumsal aidiyet duygularının zayıflatmasına, toplumsal bütünleşmenin sağlanamamasına ve toplumda çatışma kültürünün oluşmasına kadar giden süreçlerin yaşanmasına sebep olmaktadır. Bu açıdan sosyal kimlik inşasında, gerçek ve görünen sosyal kimlik bağlamı irdelenerek, normallik ve anormalliğin vurgusu, ötekinin rolü ve damgalanmanın kişisel ve toplumsal söylemlerine değinilecektir.","PeriodicalId":196616,"journal":{"name":"Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)","volume":"19 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"116528433","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bir birey ya da grubun göçü, sosyo-ekonomik veya politik ve güvenlik meselelerinin başka bir birey ya da grubu hareket ettirmesinin sonucu olarak meydana gelir. Göç, basitçe bir toparlanıp gitme meselesi değildir; beraberinde göçmenler ve ilgili ülkeler için zorluklar ve fırsatlar da getirir. Afganistan’da 50 yıldır süren savaş ve çatışmalar, çeşitli aralıklarla Afganları göç etmeye mecbur bırakmıştır. Fakat bu göç hareketi, -Türkiye’ye gelenler de dahil- çok sayıda yasa-dışı Afgan göçmen dolayısıyla fırsatlardan daha fazla zorluklar yaratmıştır. Göç-karşıtı tutumda da artışa yol açan Türkiye’deki ekonomik krize bağlı olarak, hükümet yakın zamanlarda kamuoyu tepkisini yatıştırmak için yasa-dışı göçmenlere karşı belli önlemler alma yoluna gitmiştir. Sonuç olarak, Türkiye’de Afgan göçmenler esaret ve kitlesel sınır dışı edilme zorluklarıyla karşılaşmaktadırlar. Bu nedenle, bu araştırmanın amacı, Türkiye’deki Afgan göçmenlerin ve sığınmacıların karşılaştıkları zorlukları anlamaktır. Bununla birlikte, özellikle Taliban’ın iktidarı elde etmesiyle devletsiz kalan perişan Afgan göçmenlerin zor durumlarına ışık tutmayı amaçlayan bu makale, göç çalışmalarına ilişkin yeni hakikatler de sunacaktır. Anahtar sözcükler: Afgan, göç, mülteci, zorluklar, Türkiye.
{"title":"The challenges of Afghan migrants in Türkiye","authors":"Jafar Pouya","doi":"10.25306/skad.1140848","DOIUrl":"https://doi.org/10.25306/skad.1140848","url":null,"abstract":"Bir birey ya da grubun göçü, sosyo-ekonomik veya politik ve güvenlik meselelerinin başka bir birey ya da grubu hareket ettirmesinin sonucu olarak meydana gelir. Göç, basitçe bir toparlanıp gitme meselesi değildir; beraberinde göçmenler ve ilgili ülkeler için zorluklar ve fırsatlar da getirir.\u0000Afganistan’da 50 yıldır süren savaş ve çatışmalar, çeşitli aralıklarla Afganları göç etmeye mecbur bırakmıştır. Fakat bu göç hareketi, -Türkiye’ye gelenler de dahil- çok sayıda yasa-dışı Afgan göçmen dolayısıyla fırsatlardan daha fazla zorluklar yaratmıştır.\u0000Göç-karşıtı tutumda da artışa yol açan Türkiye’deki ekonomik krize bağlı olarak, hükümet yakın zamanlarda kamuoyu tepkisini yatıştırmak için yasa-dışı göçmenlere karşı belli önlemler alma yoluna gitmiştir. Sonuç olarak, Türkiye’de Afgan göçmenler esaret ve kitlesel sınır dışı edilme zorluklarıyla karşılaşmaktadırlar. Bu nedenle, bu araştırmanın amacı, Türkiye’deki Afgan göçmenlerin ve sığınmacıların karşılaştıkları zorlukları anlamaktır.\u0000Bununla birlikte, özellikle Taliban’ın iktidarı elde etmesiyle devletsiz kalan perişan Afgan göçmenlerin zor durumlarına ışık tutmayı amaçlayan bu makale, göç çalışmalarına ilişkin yeni hakikatler de sunacaktır.\u0000Anahtar sözcükler: Afgan, göç, mülteci, zorluklar, Türkiye.","PeriodicalId":196616,"journal":{"name":"Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131307076","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türkiye’deki gönüllülük çalışmalarının çoğunda, gönüllülüğün gelişmediği veya katılım düzeyinin düşük olduğu iddiası vardır. Ancak hem bunun nedenlerine dair derinlemesine çalışmalar az hem de gönüllülük ya yapı-merkezli ya da özne-merkezli bir yaklaşımla dikotomik olarak ele alınmaktadır. Bu çalışmada, gönüllülüğün ilişkisel veya bütüncül olarak araştırılması gerektiği düşüncesinden hareketle “ilişkisel gönüllülük” kavramı geliştirilmiştir. Bununla birlikte, Avrupa veya Batı ülkelerine kıyasla, Türkiye’de hem kültürel değerlere bağlılık hem de aile bağlarına bağ(ım)lılık yüksek düzeyde olmasına rağmen, literatürde gönüllülük katılımlarında ebeveynlerin veya ailenin nasıl bir rolü olduğu da az çalışılmıştır. Bu bağlamda çalışmada “Türkiye’de gençlerin gönüllülük faaliyetlerine katılımlarında, ebeveynlerin destekleme(me) eğilimleri nedir?” sorusuna odaklanılarak, “gençlerin gönüllülük faaliyetlerine katılımlarıyla ilgili, ebeveynlerin destekleme(me) eğilimlerini ve bu eğilimlerin arkasındaki fenomenleri veya üretici yapı mekanizmaları, eleştirel realizm ve ilişkisel sosyoloji yaklaşımıyla araştırmak” amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemi ile tasarlanan çalışmada, Balıkesir’de amaçlı örneklemeyle belirlenen, 16 yaş üstü çocukları olan 30 beyaz yakalı ebeveynle, mülakatlar yapılarak veriler toplanmıştır. Toplanan veriler, hem fenomenolojik yaklaşım hem de eleştirel realizmdeki abdüksiyon ve retrodüksiyon çıkarım yöntemleri birlikte kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen verilere göre; ebeveynlerin, çocuklarının gönüllülük faaliyetlerine katılımlarına yönelik eğilimleri, gerçekliğin üç (mikro, mezo, makro) farklı düzeyi ile ilişkili olmaktadır. Ebeveynler, STK, din ve siyaset konuları ile STK, cemaat/vakıf ve siyasi parti ortamlarında çocuklarının gönüllülük katılımlarından korkmakta veya riskli olarak görmektedir. Bu düzeylerin etkileşimlerine veya ilişkilerine bütüncül bakıldığında, korku veya risk durumunun arkasındaki fenomenlere veya üretici yapı mekanizmalara odaklanıldığında, ebeveynlerin korku veya risk olarak gördükleri durumlara atıf için “korkulu veya riskli gönüllülük” kavramı geliştirilmiştir. Atılacak adımlar, bu korku veya risk durumlarının giderilmesine yönelik olmalıdır.
{"title":"ELEŞTİREL REALİZM YAKLAŞIMIYLA EBEVEYNLERİN GENÇ GÖNÜLLÜLÜĞÜNÜ DESTEKLEME(ME) EĞİLİMLERİ VE “İLİŞKİSEL GÖNÜLLÜLÜK”","authors":"Abdurrahim Korkmaz","doi":"10.25306/skad.1185738","DOIUrl":"https://doi.org/10.25306/skad.1185738","url":null,"abstract":"Türkiye’deki gönüllülük çalışmalarının çoğunda, gönüllülüğün gelişmediği veya katılım düzeyinin düşük olduğu iddiası vardır. Ancak hem bunun nedenlerine dair derinlemesine çalışmalar az hem de gönüllülük ya yapı-merkezli ya da özne-merkezli bir yaklaşımla dikotomik olarak ele alınmaktadır. Bu çalışmada, gönüllülüğün ilişkisel veya bütüncül olarak araştırılması gerektiği düşüncesinden hareketle “ilişkisel gönüllülük” kavramı geliştirilmiştir. Bununla birlikte, Avrupa veya Batı ülkelerine kıyasla, Türkiye’de hem kültürel değerlere bağlılık hem de aile bağlarına bağ(ım)lılık yüksek düzeyde olmasına rağmen, literatürde gönüllülük katılımlarında ebeveynlerin veya ailenin nasıl bir rolü olduğu da az çalışılmıştır. Bu bağlamda çalışmada “Türkiye’de gençlerin gönüllülük faaliyetlerine katılımlarında, ebeveynlerin destekleme(me) eğilimleri nedir?” sorusuna odaklanılarak, “gençlerin gönüllülük faaliyetlerine katılımlarıyla ilgili, ebeveynlerin destekleme(me) eğilimlerini ve bu eğilimlerin arkasındaki fenomenleri veya üretici yapı mekanizmaları, eleştirel realizm ve ilişkisel sosyoloji yaklaşımıyla araştırmak” amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemi ile tasarlanan çalışmada, Balıkesir’de amaçlı örneklemeyle belirlenen, 16 yaş üstü çocukları olan 30 beyaz yakalı ebeveynle, mülakatlar yapılarak veriler toplanmıştır. Toplanan veriler, hem fenomenolojik yaklaşım hem de eleştirel realizmdeki abdüksiyon ve retrodüksiyon çıkarım yöntemleri birlikte kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen verilere göre; ebeveynlerin, çocuklarının gönüllülük faaliyetlerine katılımlarına yönelik eğilimleri, gerçekliğin üç (mikro, mezo, makro) farklı düzeyi ile ilişkili olmaktadır. Ebeveynler, STK, din ve siyaset konuları ile STK, cemaat/vakıf ve siyasi parti ortamlarında çocuklarının gönüllülük katılımlarından korkmakta veya riskli olarak görmektedir. Bu düzeylerin etkileşimlerine veya ilişkilerine bütüncül bakıldığında, korku veya risk durumunun arkasındaki fenomenlere veya üretici yapı mekanizmalara odaklanıldığında, ebeveynlerin korku veya risk olarak gördükleri durumlara atıf için “korkulu veya riskli gönüllülük” kavramı geliştirilmiştir. Atılacak adımlar, bu korku veya risk durumlarının giderilmesine yönelik olmalıdır.","PeriodicalId":196616,"journal":{"name":"Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)","volume":"129 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122831832","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada; görme engelli üniversite öğrencilerinin üniversite sürecinde yaşadıkları deneyimler ve bu deneyimlere yükledikleri anlamlar araştırılmıştır. Araştırma kapsamında farklı üniversitelerin farklı bölümlerinde öğrenim görmekte olan görme engelli on altı kadın ve on sekiz erkek öğrenciyle görüşme gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın yöntemi nitel paradigma altında geliştirilen desenlerden biri olan transandantal fenomenoloji desenidir. Veri toplama aracı olarak görme engelli üniversite öğrencileriyle yarı yapılandırılmış olarak gerçekleştirilen yüz yüze görüşmeler ile sosyal medya platformları üzerinden gerçekleştirilen görüşmeler kullanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda bağım, öğrenme, motivasyon, gereksinimler ve ontolojik denklikten oluşan beş ana ve bunlara ait on sekiz alt tema ortaya çıkmıştır. Araştırmanın sonuç ve öneriler kısmında görme engelli çocuğa sahip ailelere, görme engelli üniversite öğrencilerine, engelsiz üniversite birimlerinde görev yapan yetkililere, öğretim üyelerine, mühendis, mimar ve müteahhitler ile topluma dair önerilere yer verilmiş, öneriler sunulurken tema ve alt temalar göz önünde bulundurulmuştur.
{"title":"Üniversite Deneyimlerinin Körcül Anlamı: Bir transandantal Fenomenoloji Çalışması","authors":"Dilek Karaca, Ömer Avci","doi":"10.25306/skad.1106667","DOIUrl":"https://doi.org/10.25306/skad.1106667","url":null,"abstract":"Bu çalışmada; görme engelli üniversite öğrencilerinin üniversite sürecinde yaşadıkları deneyimler ve bu deneyimlere yükledikleri anlamlar araştırılmıştır. Araştırma kapsamında farklı üniversitelerin farklı bölümlerinde öğrenim görmekte olan görme engelli on altı kadın ve on sekiz erkek öğrenciyle görüşme gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın yöntemi nitel paradigma altında geliştirilen desenlerden biri olan transandantal fenomenoloji desenidir. Veri toplama aracı olarak görme engelli üniversite öğrencileriyle yarı yapılandırılmış olarak gerçekleştirilen yüz yüze görüşmeler ile sosyal medya platformları üzerinden gerçekleştirilen görüşmeler kullanılmıştır. Verilerin analizi sonucunda bağım, öğrenme, motivasyon, gereksinimler ve ontolojik denklikten oluşan beş ana ve bunlara ait on sekiz alt tema ortaya çıkmıştır. Araştırmanın sonuç ve öneriler kısmında görme engelli çocuğa sahip ailelere, görme engelli üniversite öğrencilerine, engelsiz üniversite birimlerinde görev yapan yetkililere, öğretim üyelerine, mühendis, mimar ve müteahhitler ile topluma dair önerilere yer verilmiş, öneriler sunulurken tema ve alt temalar göz önünde bulundurulmuştur.","PeriodicalId":196616,"journal":{"name":"Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD)","volume":"108 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123237189","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}