Pub Date : 2023-09-29DOI: 10.51802/istanbuljas.1307525
Rumeysa BAKIR DAYI
Hikâyecilik, Birleşik Arap Emirlikleri’nde diğer körfez ülkelerinde olduğu gibi XIX. yüzyılın sonlarında başlamıştır. Hikâyecilik, toplumda eğitim yaygınlaştıkça, kültürel gelişimin artışına paralel olarak kendine yer edinmiştir. Petrolün bulunması sonucu ortaya çıkan yeni yaşam tarzı sosyal değişmeye bir zemin hazırlamış ve bu değişim dünya edebiyatına da yansımıştır. 1979’dan itibaren Birleşik Arap Emirlikleri’nde hikâyecilik alanında ciddi çalışmalar göze çarpmaya başlamıştır. Özellikle Dirâsât dergisi, sayfalarını yeni yazarlara açmış ve yeni edebî türlerin gelişimini desteklemiştir. Bu dönemde kadın yazarların da ciddi girişimleri Birleşik Arap Emirlikleri’nde görülmeye başlamıştır. Bunların arasında Meryem Cum‘a Ferac, Selmâ Matar Seyf, romantizmin etkisi altında olan Emine Abdullah, Zebyâ Hamîs ve Emine b. Şihâb’ı görebiliriz. Zira Selmâ Matar Seyf, Meryem Cum‘a Ferac ve Emine Abdullah tarafından ortaklaşa basılan derleme en-Neşîd, Birleşik Arap Emirlikleri’nde hikâyeciliğe büyük katkı sağlamıştır. Bu çalışmada, Birleşik Arap Emirlikleri hikâyeciliğinde önemli bir yere sahip olan kadın yazarlara ve onların hüzün, sevinç, acı, ağlayış, haykırış ve gülümseyiş gibi duygularla harmanladıkları hikâyelerinde işledikleri deniz, kadın, aşk, vatan, eğitim gibi temalara değinilecektir.
{"title":"BİRLEŞİK ARAP EMİRLİĞİ HİKÂYECİLİĞİNDE KADIN YAZARLAR","authors":"Rumeysa BAKIR DAYI","doi":"10.51802/istanbuljas.1307525","DOIUrl":"https://doi.org/10.51802/istanbuljas.1307525","url":null,"abstract":"Hikâyecilik, Birleşik Arap Emirlikleri’nde diğer körfez ülkelerinde olduğu gibi XIX. yüzyılın sonlarında başlamıştır. Hikâyecilik, toplumda eğitim yaygınlaştıkça, kültürel gelişimin artışına paralel olarak kendine yer edinmiştir. Petrolün bulunması sonucu ortaya çıkan yeni yaşam tarzı sosyal değişmeye bir zemin hazırlamış ve bu değişim dünya edebiyatına da yansımıştır. 1979’dan itibaren Birleşik Arap Emirlikleri’nde hikâyecilik alanında ciddi çalışmalar göze çarpmaya başlamıştır. Özellikle Dirâsât dergisi, sayfalarını yeni yazarlara açmış ve yeni edebî türlerin gelişimini desteklemiştir. Bu dönemde kadın yazarların da ciddi girişimleri Birleşik Arap Emirlikleri’nde görülmeye başlamıştır. Bunların arasında Meryem Cum‘a Ferac, Selmâ Matar Seyf, romantizmin etkisi altında olan Emine Abdullah, Zebyâ Hamîs ve Emine b. Şihâb’ı görebiliriz. Zira Selmâ Matar Seyf, Meryem Cum‘a Ferac ve Emine Abdullah tarafından ortaklaşa basılan derleme en-Neşîd, Birleşik Arap Emirlikleri’nde hikâyeciliğe büyük katkı sağlamıştır. Bu çalışmada, Birleşik Arap Emirlikleri hikâyeciliğinde önemli bir yere sahip olan kadın yazarlara ve onların hüzün, sevinç, acı, ağlayış, haykırış ve gülümseyiş gibi duygularla harmanladıkları hikâyelerinde işledikleri deniz, kadın, aşk, vatan, eğitim gibi temalara değinilecektir.","PeriodicalId":204194,"journal":{"name":"Istanbul Journal of Arabic Studies","volume":"7 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139334568","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-09-21DOI: 10.51802/istanbuljas.1285956
Harun Özel, Youssoufa Soumana
Arap dünyasında çeviri hareketleri ilk olarak Emeviler döneminin sonlarında ve Abbâsîler döneminin başlarında gelişmeye başlamıştır. Bu faaliyetlerin özellikle Halife el-Me’mun (ö. 218/833) döneminde büyük bir gelişme göstererek kurumsal bir boyut kazanması, o dönemde Arap dilinin gelişmesini sağlayan en önemli faktörlerden biri olmuştur. Benzer şekilde 19. yüzyılın başlarında Mehmed Ali Paşa (ö. 1849) döneminde askerî ve teknik alanlarda başlatılan tercüme faaliyetleri, zamanla tarih, coğrafya, felsefe gibi hemen her alanda kendisini göstermiş; 1870’lerden sonra özellikle edebî eserlerin tercümesinde büyük bir artış olmuştur. Arap dünyasının kültürel ve fikri bağlamda modern Batı uygarlığı ile iletişim kurmasını sağlayan bu tercüme faaliyetleri, Mısır’lı okuyucuları yalnızca Avrupa yazım teknikleri, yeni yazım türleri ve üslupları ile tanıştırmakla kalmamış; Abbâsîler döneminde altın çağına ulaştıktan sonra gerileme dönemine giren Arap edebiyatının yeniden şahlanmasında aktif rol oynayan en önemli etkenlerden biri olmuştur. Bu etkilenmeyle beraber duyguları ifade aracı olan şiir ve nesir geleneksel kalıplarından çıkarılarak çağın insanının duygularını aktarabileceği modern kalıplara dökülmeye başlanmış; tiyatro, roman ve makale gibi yeni türler ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı coğrafyasının önemli merkezlerinden Mısır’da başlayan çeviri faaliyetlerinin Arap edebiyatının gelişimine katkıları ele alınmıştır.
阿拉伯世界的翻译运动最早始于倭马亚王朝末期和阿拔斯王朝初期。这些活动的制度化,尤其是在哈里发马蒙(卒于 218/833)统治时期,是该时期阿拉伯语得以发展的最重要因素之一。同样,19 世纪初穆罕默德-阿里-帕夏(Mehmed Ali Pasha,卒于 1849 年)统治时期在军事和技术领域发起的翻译活动,随着时间的推移,几乎在历史、地理和哲学等各个领域都得到了体现,19 世纪 70 年代后,文学作品的翻译量也有了大幅增长。这些翻译活动使阿拉伯世界得以在文化和知识方面与西方现代文明进行交流,不仅使埃及读者了解了欧洲的写作技巧、新的写作流派和风格,而且成为阿拉伯文学复兴的最重要因素之一,而阿拉伯文学在阿拔斯王朝时期达到黄金时代后进入了衰落期。在这一影响下,诗歌和散文这些表达情感的手段摆脱了传统形式,开始采用能够传达时代人们情感的现代形式;戏剧、小说和文章等新体裁应运而生。埃及是十九世纪奥斯曼帝国地理学的重要中心之一,本研究讨论了埃及开始的翻译活动对阿拉伯文学发展的贡献。
{"title":"MODERN DÖNEM ÇEVİRİ FAALİYETLERİNİN ARAP EDEBİYATININ GELİŞİMİNE KATKISI","authors":"Harun Özel, Youssoufa Soumana","doi":"10.51802/istanbuljas.1285956","DOIUrl":"https://doi.org/10.51802/istanbuljas.1285956","url":null,"abstract":"Arap dünyasında çeviri hareketleri ilk olarak Emeviler döneminin sonlarında ve Abbâsîler döneminin başlarında gelişmeye başlamıştır. Bu faaliyetlerin özellikle Halife el-Me’mun (ö. 218/833) döneminde büyük bir gelişme göstererek kurumsal bir boyut kazanması, o dönemde Arap dilinin gelişmesini sağlayan en önemli faktörlerden biri olmuştur. Benzer şekilde 19. yüzyılın başlarında Mehmed Ali Paşa (ö. 1849) döneminde askerî ve teknik alanlarda başlatılan tercüme faaliyetleri, zamanla tarih, coğrafya, felsefe gibi hemen her alanda kendisini göstermiş; 1870’lerden sonra özellikle edebî eserlerin tercümesinde büyük bir artış olmuştur. Arap dünyasının kültürel ve fikri bağlamda modern Batı uygarlığı ile iletişim kurmasını sağlayan bu tercüme faaliyetleri, Mısır’lı okuyucuları yalnızca Avrupa yazım teknikleri, yeni yazım türleri ve üslupları ile tanıştırmakla kalmamış; Abbâsîler döneminde altın çağına ulaştıktan sonra gerileme dönemine giren Arap edebiyatının yeniden şahlanmasında aktif rol oynayan en önemli etkenlerden biri olmuştur. Bu etkilenmeyle beraber duyguları ifade aracı olan şiir ve nesir geleneksel kalıplarından çıkarılarak çağın insanının duygularını aktarabileceği modern kalıplara dökülmeye başlanmış; tiyatro, roman ve makale gibi yeni türler ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı coğrafyasının önemli merkezlerinden Mısır’da başlayan çeviri faaliyetlerinin Arap edebiyatının gelişimine katkıları ele alınmıştır.","PeriodicalId":204194,"journal":{"name":"Istanbul Journal of Arabic Studies","volume":"46 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139337884","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-06-01DOI: 10.51802/istanbuljas.1250106
Enas Boubes, Mahmud Kaddum
يُعَدُّ التّطوُّرُ الدّلاليّ من القَضايا اللُّغويّة المُهِمّة في عِلمِ اللّسانيّاتِ الحَديثة، إذ يتطرّق للبحث في جوانب حياة اللّغة، ومرورها بالزّمن، وما يطرأ عليها من تغيّرات كفيلة بتغيير مسار بعض ألفاظها أو هجرها بالمطلق، فبعض الألفاظ تتغير معانيها بمحض انتقالها من سياق إلى آخر، وتُعرفُ بـالمشترك اللفظي، وبعض الألفاظ تُترَك وَفقًا لتغيُّرِ البيئة الثّقافية والعوامِلِ الاجتماعية والحضارية المحيطة بمجتمع النّاطقين الأصليِّين بها، وبعض الألفاظ يلحق بمفاهيمها تطوّرٌ جَذريٌّ يُبعِدُها عن المعنى الأوَّل الذي وُضِعت له، وغالبًا ما يكون بسبب كثرة استعمالِها وتوظيفها في لغة الحياةِ اليوميّة، فالألفاظُ تتطوّرُ بانتقالها بين المفاهيم المحسوسة أحيانًا، وبانتقالها من الحسّيّ إلى المُجرّد في أحيان أخرى، وكثيرًا ما يكون التّطوّر ناتجًا عن الاستعمال المجازيّ لها. أمّا سبب اختيار هذه الثنائية الضدية -الأنس والوحش- التي يجمع بين لفظيها الطباق المعنوي فيعود إلى كثرة ورودها في الشعر العربي القديم من جهة، وفي فنون النثر جمعاء من جهة أخرى، والقارئ في كتب العربيّةِ يتبين بجلاء اهتمام العرب بالمتضادات واعتمادهم عليها في تفسير بعضها في المعاجم. وتتجلى إشكالية البحث في سؤالين اثنين؛ الأول: هل حافظت الألفاظ في رحلة الزمن عبر العصور على معانيها التي قامت عليها ووُضِعت لها؟ وما المراحل التي مرت بها في أثناء تطورها بداية من ورودها في القرآن الكريم مرورًا بمعجمات اللغة العربية، وانتهاء بالمعاني التي حملتها في الشعر العربي عبر عصوره كلّها؟ يبدأ البحث بمدخل نظريٍّ موجزٍ تحدّثنا فيه عن التَّطوّر الدّلاليّ وأهمِّ عوامله، وبعد ذلك يستعرض ما تحمله الثنائية الضدية -الأنس والوحش- من معانٍ مختلفة عبر رحلة الزمن، وينطلق لمُعاينة تطوّرهما، ويُبيّن دلالاتهما المعجميّة والاستعماليّة والمجازيّة، ثم يرصد كيفية مجيئهما في آياتِ القرآن الكريم، والشّعر العربيّ على مرِّ العصور، وينتهي البحث بِذِكر ما طرأ على اللفظين من تطوّر دلاليّ، ويُجمِلُ أهمّ ما وصل إليه من استنتاجات حول تطور كل من لفظي الثنائية الضدية المدروسة. إذ يؤكد البحث فيما وصل إليه أنَّ أكثر ألفاظ العربية تسامت وارتقت دلالاتها في ظلال الإسلام، وارتقت إلى مستوى رفيع وعالٍ بتأثير عوامل دينية وأُخرى حضارية. وهناك ألفاظ حافظت على مدلولاتها وهناك كلمات تركت دلالاتها الأصلية وصارت مفاهيم عرفية واصطلاحية، فلفظ الإنس –مثلًا- حافظ على دلالته الأصلية لكنه تطور حاملاً إلى جانب دلالته الحسية دلالة معنوية، أمّا لفظ الوحش فقد حافظ على معناه الأصلي وتوسع حتى صار لدينا ما يُعرف بمفهوم الوحشية، وقد هُجِرَ التعبير الذي يدل على الجوع وذلك انسجامًا مع الحاضن الثقافي والحضاري والاجتماعي الجديد.
{"title":"Anlamsal Değişim Işığında Ins ve Vahş Kelimelerinin Zıtlık İlişkisi","authors":"Enas Boubes, Mahmud Kaddum","doi":"10.51802/istanbuljas.1250106","DOIUrl":"https://doi.org/10.51802/istanbuljas.1250106","url":null,"abstract":"يُعَدُّ التّطوُّرُ الدّلاليّ من القَضايا اللُّغويّة المُهِمّة في عِلمِ اللّسانيّاتِ الحَديثة، إذ يتطرّق للبحث في جوانب حياة اللّغة، ومرورها بالزّمن، وما يطرأ عليها من تغيّرات كفيلة بتغيير مسار بعض ألفاظها أو هجرها بالمطلق، فبعض الألفاظ تتغير معانيها بمحض انتقالها من سياق إلى آخر، وتُعرفُ بـالمشترك اللفظي، وبعض الألفاظ تُترَك وَفقًا لتغيُّرِ البيئة الثّقافية والعوامِلِ الاجتماعية والحضارية المحيطة بمجتمع النّاطقين الأصليِّين بها، وبعض الألفاظ يلحق بمفاهيمها تطوّرٌ جَذريٌّ يُبعِدُها عن المعنى الأوَّل الذي وُضِعت له، وغالبًا ما يكون بسبب كثرة استعمالِها وتوظيفها في لغة الحياةِ اليوميّة، فالألفاظُ تتطوّرُ بانتقالها بين المفاهيم المحسوسة أحيانًا، وبانتقالها من الحسّيّ إلى المُجرّد في أحيان أخرى، وكثيرًا ما يكون التّطوّر ناتجًا عن الاستعمال المجازيّ لها. أمّا سبب اختيار هذه الثنائية الضدية -الأنس والوحش- التي يجمع بين لفظيها الطباق المعنوي فيعود إلى كثرة ورودها في الشعر العربي القديم من جهة، وفي فنون النثر جمعاء من جهة أخرى، والقارئ في كتب العربيّةِ يتبين بجلاء اهتمام العرب بالمتضادات واعتمادهم عليها في تفسير بعضها في المعاجم. وتتجلى إشكالية البحث في سؤالين اثنين؛ الأول: هل حافظت الألفاظ في رحلة الزمن عبر العصور على معانيها التي قامت عليها ووُضِعت لها؟ وما المراحل التي مرت بها في أثناء تطورها بداية من ورودها في القرآن الكريم مرورًا بمعجمات اللغة العربية، وانتهاء بالمعاني التي حملتها في الشعر العربي عبر عصوره كلّها؟ يبدأ البحث بمدخل نظريٍّ موجزٍ تحدّثنا فيه عن التَّطوّر الدّلاليّ وأهمِّ عوامله، وبعد ذلك يستعرض ما تحمله الثنائية الضدية -الأنس والوحش- من معانٍ مختلفة عبر رحلة الزمن، وينطلق لمُعاينة تطوّرهما، ويُبيّن دلالاتهما المعجميّة والاستعماليّة والمجازيّة، ثم يرصد كيفية مجيئهما في آياتِ القرآن الكريم، والشّعر العربيّ على مرِّ العصور، وينتهي البحث بِذِكر ما طرأ على اللفظين من تطوّر دلاليّ، ويُجمِلُ أهمّ ما وصل إليه من استنتاجات حول تطور كل من لفظي الثنائية الضدية المدروسة. إذ يؤكد البحث فيما وصل إليه أنَّ أكثر ألفاظ العربية تسامت وارتقت دلالاتها في ظلال الإسلام، وارتقت إلى مستوى رفيع وعالٍ بتأثير عوامل دينية وأُخرى حضارية. وهناك ألفاظ حافظت على مدلولاتها وهناك كلمات تركت دلالاتها الأصلية وصارت مفاهيم عرفية واصطلاحية، فلفظ الإنس –مثلًا- حافظ على دلالته الأصلية لكنه تطور حاملاً إلى جانب دلالته الحسية دلالة معنوية، أمّا لفظ الوحش فقد حافظ على معناه الأصلي وتوسع حتى صار لدينا ما يُعرف بمفهوم الوحشية، وقد هُجِرَ التعبير الذي يدل على الجوع وذلك انسجامًا مع الحاضن الثقافي والحضاري والاجتماعي الجديد.","PeriodicalId":204194,"journal":{"name":"Istanbul Journal of Arabic Studies","volume":"156 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-06-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114798526","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2023-02-23DOI: 10.51802/istanbuljas.1238336
Elif Nur Ömeroğlu
يتناول هذا البحث علم نحو النص في اللغة العربية وتطبيقه على قصيدة "أحيا وأيسر" للمتنبي دراسةً نصيةً، ويهدف إلى تحليل القصيدة بحسب معايير علم نحو النص، أما المنهج المتبع في هذا البحث هو المنهج الوصفي التحليلي، حيث يتطرق إلى تعريف نحو النص ونشأته وأهدافه وإسهاماته في فهم النص مع تعريف معاييره السبعة، وهذه المعايير هي: السبك، والحبك، التناصُّ، القصدية، المقامية، المقبولية، الإعلامية، بعد ذلك حُللت القصيدة وفقًا لهذه المعايير، وخلاصة هذا البحث أن علم نحو النص علمٌ حديثٌ الذي أسَّسه اللغوي «فان ديك»، كما أن القصيدة التي نظمها المتنبي هي نصٌّ متماسكٌ وفقًا لمنهج نحو النص، وتحققت فيه كلُّ المعايير بنسبٍ متفاوتةٍ.
{"title":"Arap Dilinde Metindilbilim ve el-Mütenebbî’nin \"أحيا وأيسر\" İsimli Kasidesinin Metin Analizi","authors":"Elif Nur Ömeroğlu","doi":"10.51802/istanbuljas.1238336","DOIUrl":"https://doi.org/10.51802/istanbuljas.1238336","url":null,"abstract":"يتناول هذا البحث علم نحو النص في اللغة العربية وتطبيقه على قصيدة \"أحيا وأيسر\" للمتنبي دراسةً نصيةً، ويهدف إلى تحليل القصيدة بحسب معايير علم نحو النص، أما المنهج المتبع في هذا البحث هو المنهج الوصفي التحليلي، حيث يتطرق إلى تعريف نحو النص ونشأته وأهدافه وإسهاماته في فهم النص مع تعريف معاييره السبعة، وهذه المعايير هي: السبك، والحبك، التناصُّ، القصدية، المقامية، المقبولية، الإعلامية، بعد ذلك حُللت القصيدة وفقًا لهذه المعايير، وخلاصة هذا البحث أن علم نحو النص علمٌ حديثٌ الذي أسَّسه اللغوي «فان ديك»، كما أن القصيدة التي نظمها المتنبي هي نصٌّ متماسكٌ وفقًا لمنهج نحو النص، وتحققت فيه كلُّ المعايير بنسبٍ متفاوتةٍ.","PeriodicalId":204194,"journal":{"name":"Istanbul Journal of Arabic Studies","volume":"7 6","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-02-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"120807075","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-10-03DOI: 10.51802/istanbuljas.1172280
Abdulhakim Önel, Emine Bağmancı
Teknolojik, sosyal ve kültürel gelişmelerin ortaya çıkardığı yeni durum, kavram ve nesnelere dilin yapısına uygun olarak sözcük oluşturmak kaçınılmaz bir gerekliliktir. Neolojizm olarak isimlendirilen bu kavram, içerisinde çeşitli sözcük grupları bulundurmaktadır. Bu sözcük gruplarından biri olan retronim, daha önceleri tek başına kullanıldığında net bir karşılığa denk gelen sözcüğün, birtakım gelişmeler sonucu çeşitlenmesi nedeniyle anlam karışıklığını önlemek için bu cinsin ilk biçimine verilen isim olarak ifade edilmektedir. Retronimler, kavram oluşturma gerekliliğinden ortaya çıktığı için dilin iç dinamiklerini harekete geçirmektedir. Arapça ise klasik dönemden itibaren yeni sözcüklere kavram oluşturma konusunda yeterli işlenebilirliği olan bir dildir. Arap dilinin, sahip olduğu sözcük üretme mekanizmasından yararlanarak eski sözcüklere kavram oluşturmada da başarılı olacağı açıktır. Bunun gerçekleşebilmesi için retronim kavramının yeterince bilinmesi gerekmektedir. Nitekim Arapça kaynaklarda bu kavrama ilişkin bir bilgiye rastlanmamıştır. Bu çalışmada retronimin genel özelliklerine ve Arap dilindeki kullanımına yer verilmiştir. Bu retronimler tematik, yapısal, bağlaşıklık ve anlamsal açıdan ele alınarak kavramın kullanımı örneklerle desteklenmiştir.
{"title":"Eski Sözcüğe Yeni İsim: Arap Dilinde Retronimler","authors":"Abdulhakim Önel, Emine Bağmancı","doi":"10.51802/istanbuljas.1172280","DOIUrl":"https://doi.org/10.51802/istanbuljas.1172280","url":null,"abstract":"Teknolojik, sosyal ve kültürel gelişmelerin ortaya çıkardığı yeni durum, kavram ve nesnelere dilin yapısına uygun olarak sözcük oluşturmak kaçınılmaz bir gerekliliktir. Neolojizm olarak isimlendirilen bu kavram, içerisinde çeşitli sözcük grupları bulundurmaktadır. Bu sözcük gruplarından biri olan retronim, daha önceleri tek başına kullanıldığında net bir karşılığa denk gelen sözcüğün, birtakım gelişmeler sonucu çeşitlenmesi nedeniyle anlam karışıklığını önlemek için bu cinsin ilk biçimine verilen isim olarak ifade edilmektedir. Retronimler, kavram oluşturma gerekliliğinden ortaya çıktığı için dilin iç dinamiklerini harekete geçirmektedir. Arapça ise klasik dönemden itibaren yeni sözcüklere kavram oluşturma konusunda yeterli işlenebilirliği olan bir dildir. Arap dilinin, sahip olduğu sözcük üretme mekanizmasından yararlanarak eski sözcüklere kavram oluşturmada da başarılı olacağı açıktır. Bunun gerçekleşebilmesi için retronim kavramının yeterince bilinmesi gerekmektedir. Nitekim Arapça kaynaklarda bu kavrama ilişkin bir bilgiye rastlanmamıştır. Bu çalışmada retronimin genel özelliklerine ve Arap dilindeki kullanımına yer verilmiştir. Bu retronimler tematik, yapısal, bağlaşıklık ve anlamsal açıdan ele alınarak kavramın kullanımı örneklerle desteklenmiştir.","PeriodicalId":204194,"journal":{"name":"Istanbul Journal of Arabic Studies","volume":"10 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126659228","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-17DOI: 10.51802/istanbuljas.1145692
Muhammed Elmehdi Ri̇fai̇
يُعنى هذا البحث بنمطٍ سرديٍّ طريف، عُرِف في الموروث الأدبي العربي باسم (تكاذيب الأعراب)، وهو فنٌّ نثريٌّ قديمٌ لم تحُلْ أصوله الشفويّة دون تدوينه في عدد من مصنّفات الأدب العربي؛ فهو ينبثّ في أعطافها تحت عنوانات عدة، منتظرًا من يقّدر قيمته الفنّيّة حقّ قدرها، بعيدًا عن مفهوم الصدق ومعايير المنظومة الأخلاقية المتفق عليها في المجتمعات الإنسانية. ولم تلتفت الجهود النقدية العربية إلى تلك المادة السردية المدوَّنة في كتب التّراث القديم باستثناء كتاب (الكامل في اللغة والأدب) للمبرد، فهو الوحيد الذي حظي بابُ (تكاذيب الأعراب) فيه باهتمام غير باحث؛ وفي مقدمتهم عبد الله الغذّاميّ، فلعلّه عدَّه الأصلَ الذي تفرعت منه تلك الأخبار المحفوظة في المصنّفات العربيّة اللاحقة به؛ فما جاء في هذه الأخيرة تكرار لما جاء فيه مع بعضٍ من الإضافات اليسيرة. وسيثبت البحث أنّ هذه المرويات القائمة على أساس المواجهة السردية –على قلّتها- تُخِلُّ بمفاهيم الجنس الأدبي ومعاييره وحدوده المؤطَّرة لها من وجهة نظر الناقد عبد الله الغذّاميّ، وذلك من خلال مقاربة نماذج من هذه الحكايات القصيرة.
{"title":"تكاذيب الأعراب والجنس الأدبيّ قراءة في المقترَح النقديّ عند عبد الله الغذّاميّ","authors":"Muhammed Elmehdi Ri̇fai̇","doi":"10.51802/istanbuljas.1145692","DOIUrl":"https://doi.org/10.51802/istanbuljas.1145692","url":null,"abstract":"يُعنى هذا البحث بنمطٍ سرديٍّ طريف، عُرِف في الموروث الأدبي العربي باسم (تكاذيب الأعراب)، وهو فنٌّ نثريٌّ قديمٌ لم تحُلْ أصوله الشفويّة دون تدوينه في عدد من مصنّفات الأدب العربي؛ فهو ينبثّ في أعطافها تحت عنوانات عدة، منتظرًا من يقّدر قيمته الفنّيّة حقّ قدرها، بعيدًا عن مفهوم الصدق ومعايير المنظومة الأخلاقية المتفق عليها في المجتمعات الإنسانية. \u0000ولم تلتفت الجهود النقدية العربية إلى تلك المادة السردية المدوَّنة في كتب التّراث القديم باستثناء كتاب (الكامل في اللغة والأدب) للمبرد، فهو الوحيد الذي حظي بابُ (تكاذيب الأعراب) فيه باهتمام غير باحث؛ وفي مقدمتهم عبد الله الغذّاميّ، فلعلّه عدَّه الأصلَ الذي تفرعت منه تلك الأخبار المحفوظة في المصنّفات العربيّة اللاحقة به؛ فما جاء في هذه الأخيرة تكرار لما جاء فيه مع بعضٍ من الإضافات اليسيرة. \u0000وسيثبت البحث أنّ هذه المرويات القائمة على أساس المواجهة السردية –على قلّتها- تُخِلُّ بمفاهيم الجنس الأدبي ومعاييره وحدوده المؤطَّرة لها من وجهة نظر الناقد عبد الله الغذّاميّ، وذلك من خلال مقاربة نماذج من هذه الحكايات القصيرة.","PeriodicalId":204194,"journal":{"name":"Istanbul Journal of Arabic Studies","volume":"24 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132969857","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-13DOI: 10.51802/istanbuljas.1165005
A. Bulut
Hem lafzı hem de manasıyla mucize olan Kur’ân-ı Kerim, dil bilimlerinin vücut bulmasını sağlamıştır. Bu dil bilimlerinden birisi de belâgattir. Belâgat ilminin doğuşu ve gelişiminde başta dil âlimleri olmak üzere müfessirler ve kelam âlimlerinin önemli payları olmuştur. Kelam, tefsir ve fıkıh âlimi olan Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944), Teʾvîlâtü’l-Kurʾân adlı tefsirinde sarf, nahiv ve lügat ilimlerinin yanında terimleri kendisinden yaklaşık üç asır sonra netleşen belâgat ilminin meânî, beyân ve bedî kısımlarıyla ilgili birçok konuya temas etmiştir. Bu konulardan birisi de mecâz-ı mürsel ve alakalarıdır. Makalemiz üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde mecâz-ı mürselin sözlük ve terim anlamı ele alınmıştır. İkinci bölümde ise mecâz-ı mürselin gelişim süreci ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise Mâtürîdî tefsirinde mecâz-ı mürsel ve alakaları ele alınmıştır. Burada mecâz-ı mürsel alakalarının başında gelen cüz’iyyet, külliyyet, sebebiyyet, müsebbebiyyet, itibâr-ı mâ kâne, itibâr-ı mâ seyekûnü, mahalliyyet, hâlliyyet, âliyyet, umûm-husûs alakalarının önce tarifleri verilmiş, ardından Mâtürîdî tefsirinden örnek âyetler sunulmuştur.
{"title":"MÂTÜRÎDÎ TEFSİRİNDE MECÂZ-I MÜRSEL VE ALÂKALARI","authors":"A. Bulut","doi":"10.51802/istanbuljas.1165005","DOIUrl":"https://doi.org/10.51802/istanbuljas.1165005","url":null,"abstract":"Hem lafzı hem de manasıyla mucize olan Kur’ân-ı Kerim, dil bilimlerinin vücut bulmasını sağlamıştır. Bu dil bilimlerinden birisi de belâgattir. Belâgat ilminin doğuşu ve gelişiminde başta dil âlimleri olmak üzere müfessirler ve kelam âlimlerinin önemli payları olmuştur. \u0000Kelam, tefsir ve fıkıh âlimi olan Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944), Teʾvîlâtü’l-Kurʾân adlı tefsirinde sarf, nahiv ve lügat ilimlerinin yanında terimleri kendisinden yaklaşık üç asır sonra netleşen belâgat ilminin meânî, beyân ve bedî kısımlarıyla ilgili birçok konuya temas etmiştir. Bu konulardan birisi de mecâz-ı mürsel ve alakalarıdır. \u0000Makalemiz üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde mecâz-ı mürselin sözlük ve terim anlamı ele alınmıştır. İkinci bölümde ise mecâz-ı mürselin gelişim süreci ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise Mâtürîdî tefsirinde mecâz-ı mürsel ve alakaları ele alınmıştır. Burada mecâz-ı mürsel alakalarının başında gelen cüz’iyyet, külliyyet, sebebiyyet, müsebbebiyyet, itibâr-ı mâ kâne, itibâr-ı mâ seyekûnü, mahalliyyet, hâlliyyet, âliyyet, umûm-husûs alakalarının önce tarifleri verilmiş, ardından Mâtürîdî tefsirinden örnek âyetler sunulmuştur.","PeriodicalId":204194,"journal":{"name":"Istanbul Journal of Arabic Studies","volume":"5 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-13","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125719568","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-08-05DOI: 10.51802/istanbuljas.1145989
N. H. Yanik, Muhammet Emin Uzunyaylali
Cinler, Arap muhayyilesinde önemli bir yer işgal etmiştir. Arapların cinlerle kurguladıkları mitolojik evren tasavvuru hem Câhiliye hem de İslâmî dönem şiirini etkilemiş, cinlerden aldıkları ilhamla söz söyleyen şairler yahut cinlere ait olduğu iddia edilen birçok şiir kaynaklarda rivâyet edilmiştir. Câhiliye dönemi meşhur şairlerinin her birine ilham veren ve şiir öğreten bir cin olduğuna inanılmış, söz konusu şairlerse çekinmeden bu yerleşik inancı teyit eder nitelikte sözler söylemiş, dostluk yaptıkları ve kendilerine ilham veren cinlerden şiirlerinde söz etmişlerdir. İslâmiyet’in yaratılış gayesi ve fonksiyonlarını açıkça ortaya koyduğu cinler, putperest Arap kültüründeki biçimini korumaya devam eder bir nitelikle şiir ve şairler üzerindeki etkilerini İslâmî dönemde de sürdürmüş ve kendilerine nispet edilen birçok şiirle literatürde yer almaya devam etmişlerdir.
{"title":"Arap Edebiyatında Cinlere Nispet Edilen Şiirler (Câhiliye-İslâmî Dönem)","authors":"N. H. Yanik, Muhammet Emin Uzunyaylali","doi":"10.51802/istanbuljas.1145989","DOIUrl":"https://doi.org/10.51802/istanbuljas.1145989","url":null,"abstract":"Cinler, Arap muhayyilesinde önemli bir yer işgal etmiştir. Arapların cinlerle kurguladıkları mitolojik evren tasavvuru hem Câhiliye hem de İslâmî dönem şiirini etkilemiş, cinlerden aldıkları ilhamla söz söyleyen şairler yahut cinlere ait olduğu iddia edilen birçok şiir kaynaklarda rivâyet edilmiştir. Câhiliye dönemi meşhur şairlerinin her birine ilham veren ve şiir öğreten bir cin olduğuna inanılmış, söz konusu şairlerse çekinmeden bu yerleşik inancı teyit eder nitelikte sözler söylemiş, dostluk yaptıkları ve kendilerine ilham veren cinlerden şiirlerinde söz etmişlerdir. İslâmiyet’in yaratılış gayesi ve fonksiyonlarını açıkça ortaya koyduğu cinler, putperest Arap kültüründeki biçimini korumaya devam eder bir nitelikle şiir ve şairler üzerindeki etkilerini İslâmî dönemde de sürdürmüş ve kendilerine nispet edilen birçok şiirle literatürde yer almaya devam etmişlerdir.","PeriodicalId":204194,"journal":{"name":"Istanbul Journal of Arabic Studies","volume":"38 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-08-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131980126","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-15DOI: 10.51802/istanbuljas.1009026
Murad Kafi̇, Majed Hajmohammad
Dil; yazı ve simge şeklinde ortaya çıkmadan önce sesli bir şekilde varlık sahasına çıkmıştır. Bu aşamada dil; insan, hayvan ve doğa sesleri gibi çeşitli seslerden meydana gelmiştir. Dil yazı şekilleri ve kural sistemleriyle birlikte bu seslerden ortaya çıkmıştır. Zira dilciler, dili ve kurallarını ortaya koymak ve daha sonra bunları sözlüklerde toplamak için sesi temel taş olarak kullanmışlardır. Bu çalışmada eski ve modern dönem Arap alimlerinden harfleri ve sesleri inceleyen dil ve düşünce erbabının araştırmalarında geçen önde gelen konuları inceleyeceğiz. Bu alimler sesi somut ve soyut şekilleriyle birlikte tanımlamışlar ve birtakım tahliller ve nitelemeler sunmuşlardır. Böylece Arap harflerin somut ve soyut durumu arasındaki farkı ortaya koymuşlardır. Bu alimler modern dönemde Batılı ses bilimcilerin ortaya koyduğu sonuçlardan pek farklı olmayan sonuçlara ulaşmışlardır. Bu çalışmada ayrıca Arap harflerinin simgesel ve işitsel şekilleri birbirinden ayıran kurallara dikkat çeken modern dilcilerin çabalarına değinilmiştir. Onlar seslerin bir kısmının yazılı olarak kayda geçen sesler ve diğer bir kısmının ise yazıya geçirilmeyen ve zihinde hapsedilen işitsel sesler olduğunu ifade ederek sesleri iki kısma ayırmışlardır. Modern dönem alimlerimiz de bunların yolunu takip etmiştir. Nitekim bunlar da önceki alimler gibi sesli ve yazılı alfabeyi birbirinden ayırmışlardır. Modern alimler bunun yanı sıra fonem (sesbirim), alofon (alt sesbirim) ve akustik (yankılanım) gibi birtakım yeni ses terimleri ve kavramlarını ortaya koymuşlardır ki bu kavramlar bu tür terimleri ele alan çalışmalarda geçmektedir.
{"title":"Arabic letters between the sound image and the visual image: An approach between the past and the present of Arab linguists","authors":"Murad Kafi̇, Majed Hajmohammad","doi":"10.51802/istanbuljas.1009026","DOIUrl":"https://doi.org/10.51802/istanbuljas.1009026","url":null,"abstract":"Dil; yazı ve simge şeklinde ortaya çıkmadan önce sesli bir şekilde varlık sahasına çıkmıştır. Bu aşamada dil; insan, hayvan ve doğa sesleri gibi çeşitli seslerden meydana gelmiştir. Dil yazı şekilleri ve kural sistemleriyle birlikte bu seslerden ortaya çıkmıştır. Zira dilciler, dili ve kurallarını ortaya koymak ve daha sonra bunları sözlüklerde toplamak için sesi temel taş olarak kullanmışlardır. Bu çalışmada eski ve modern dönem Arap alimlerinden harfleri ve sesleri inceleyen dil ve düşünce erbabının araştırmalarında geçen önde gelen konuları inceleyeceğiz. Bu alimler sesi somut ve soyut şekilleriyle birlikte tanımlamışlar ve birtakım tahliller ve nitelemeler sunmuşlardır. Böylece Arap harflerin somut ve soyut durumu arasındaki farkı ortaya koymuşlardır. Bu alimler modern dönemde Batılı ses bilimcilerin ortaya koyduğu sonuçlardan pek farklı olmayan sonuçlara ulaşmışlardır. Bu çalışmada ayrıca Arap harflerinin simgesel ve işitsel şekilleri birbirinden ayıran kurallara dikkat çeken modern dilcilerin çabalarına değinilmiştir. Onlar seslerin bir kısmının yazılı olarak kayda geçen sesler ve diğer bir kısmının ise yazıya geçirilmeyen ve zihinde hapsedilen işitsel sesler olduğunu ifade ederek sesleri iki kısma ayırmışlardır. Modern dönem alimlerimiz de bunların yolunu takip etmiştir. Nitekim bunlar da önceki alimler gibi sesli ve yazılı alfabeyi birbirinden ayırmışlardır. Modern alimler bunun yanı sıra fonem (sesbirim), alofon (alt sesbirim) ve akustik (yankılanım) gibi birtakım yeni ses terimleri ve kavramlarını ortaya koymuşlardır ki bu kavramlar bu tür terimleri ele alan çalışmalarda geçmektedir.","PeriodicalId":204194,"journal":{"name":"Istanbul Journal of Arabic Studies","volume":"2009 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127337555","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-06-15DOI: 10.51802/istanbuljas.1025199
Abdelkarim AMIN MOHAMED SOLIMAN
The dialectic relationship between poetry and philosophy is both an old and modern problem, as it is originally related to the dispute about the type of knowledge that a person needs, is it the knowledge of physical issues, or the external, sensory issues of existence? It is also related to determining the source of human knowledge. Is it the pure mind or the senses? Are we being driven behind logic and arithmetic, or behind imagination and conscience? These questions represented the starting point for the disagreement between philosophers and poets about the nature of the relationship between poetry and philosophy, and this debate began with Plato's expulsion of poets from his republic, where he saw that poets are imitators, and that poetry is a harmful art, which the righteous states must get rid of, as Plato affirmed the oldness of this conflict and transfered to us forms of it. This study deals with the attitude of ancient Greek philosophy (Plato and Aristotle) and modern Western philosophy (Friedrich Nietzsche and Martin Heidegger) towards poetry, as well as the position of Arab poets on the dialectic relationship between poetry and philosophy, and the effect of that on poetry. The study consists of an Introduction and two parts, namely: The first part: the attitude of philosophy towards poetry, and includes two topics: The attitude of ancient Greek philosophy towards poetry, and the attitude of modern Western philosophy towards poetry. The second part: the attitude of the Arabic poetry towards the relationship between poetry and philosophy, and it includes two topics: Poets who reject the existence of a relationship between poetry and philosophy and Poets who support the existence of a relationship between poetry and philosophy.
{"title":"The dialectic relationship between poetry and philosophy for Western philosophers and Arab poets, \"An Epistemological Study\"","authors":"Abdelkarim AMIN MOHAMED SOLIMAN","doi":"10.51802/istanbuljas.1025199","DOIUrl":"https://doi.org/10.51802/istanbuljas.1025199","url":null,"abstract":"The dialectic relationship between poetry and philosophy is both an old and modern problem, as it is originally related to the dispute about the type of knowledge that a person needs, is it the knowledge of physical issues, or the external, sensory issues of existence? It is also related to determining the source of human knowledge. Is it the pure mind or the senses? Are we being driven behind logic and arithmetic, or behind imagination and conscience? These questions represented the starting point for the disagreement between philosophers and poets about the nature of the relationship between poetry and philosophy, and this debate began with Plato's expulsion of poets from his republic, where he saw that poets are imitators, and that poetry is a harmful art, which the righteous states must get rid of, as Plato affirmed the oldness of this conflict and transfered to us forms of it. This study deals with the attitude of ancient Greek philosophy (Plato and Aristotle) and modern Western philosophy (Friedrich Nietzsche and Martin Heidegger) towards poetry, as well as the position of Arab poets on the dialectic relationship between poetry and philosophy, and the effect of that on poetry. The study consists of an Introduction and two parts, namely: The first part: the attitude of philosophy towards poetry, and includes two topics: The attitude of ancient Greek philosophy towards poetry, and the attitude of modern Western philosophy towards poetry. The second part: the attitude of the Arabic poetry towards the relationship between poetry and philosophy, and it includes two topics: Poets who reject the existence of a relationship between poetry and philosophy and Poets who support the existence of a relationship between poetry and philosophy.","PeriodicalId":204194,"journal":{"name":"Istanbul Journal of Arabic Studies","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-06-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130782478","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}