Lady Mary Wroth is an innovative and unconventional figure both in terms of her personal background and her literary production within the sixteenth century social and political context. She is the author of the first sonnet sequence written by a woman, the producer of the first prose romance by a female pen, and one of the first female playwrights. Regarding her literary output, Wroth stands out as an author who prioritises the topics in relation to women. Her sonnet sequence serves as an instrument for expressing female voice; her romance includes myriad of female characters who question and rebel against the maxim of chaste-silent-obedient; her only play deals with relationships among several couples emphasising female achievement. Wroth’s determination to focus on women’s problems underscores the dissidence a woman could achieve under an apparently irresistible social and political formation. In The Countess of Montgomery’s Urania , she concentrates on the experiences of women who resist oppressive marital practices. In this sense, this paper aims to examine the social context as to the institution of marriage, the criticism Wroth poses against it, and female assertiveness in the case of unwanted matrimonies.
{"title":"FEMALE AGENCY AND CRITICISM OF MARITAL PRACTICES IN LADY MARY WROTH’S THE COUNTESS OF MONTGOMERY’S URANIA","authors":"Merve Çelik","doi":"10.33406/MOLESTO.518324","DOIUrl":"https://doi.org/10.33406/MOLESTO.518324","url":null,"abstract":"Lady Mary Wroth is an innovative and unconventional figure both in terms of her personal background and her literary production within the sixteenth century social and political context. She is the author of the first sonnet sequence written by a woman, the producer of the first prose romance by a female pen, and one of the first female playwrights. Regarding her literary output, Wroth stands out as an author who prioritises the topics in relation to women. Her sonnet sequence serves as an instrument for expressing female voice; her romance includes myriad of female characters who question and rebel against the maxim of chaste-silent-obedient; her only play deals with relationships among several couples emphasising female achievement. Wroth’s determination to focus on women’s problems underscores the dissidence a woman could achieve under an apparently irresistible social and political formation. In The Countess of Montgomery’s Urania , she concentrates on the experiences of women who resist oppressive marital practices. In this sense, this paper aims to examine the social context as to the institution of marriage, the criticism Wroth poses against it, and female assertiveness in the case of unwanted matrimonies.","PeriodicalId":209779,"journal":{"name":"MOLESTO: Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115158197","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Aracoeli , l’ultimo romanzo di Elsa Morante, narra la storia di Manuele. Un quarantenne fallito e omosessuale, che non riesce a dimenticare l’infanzia paradisiaca vissuta con la madre Aracoeli. Il rapporto tra madre e figlio ritorna in questo romanzo, vissuto in modo straziante.
{"title":"Aracoeli. L'abbraccio mancato.","authors":"S. Viola","doi":"10.33406/MOLESTO.532827","DOIUrl":"https://doi.org/10.33406/MOLESTO.532827","url":null,"abstract":"Aracoeli , l’ultimo romanzo di Elsa Morante, narra la storia di Manuele. Un quarantenne fallito e omosessuale, che non riesce a dimenticare l’infanzia paradisiaca vissuta con la madre Aracoeli. Il rapporto tra madre e figlio ritorna in questo romanzo, vissuto in modo straziante.","PeriodicalId":209779,"journal":{"name":"MOLESTO: Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2019-03-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128205578","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Huseyin Rahmi Gurpinar (1864-1944) romanci olarak daha ziyade yazdiklarinin muhtevasi ile degerlendirilir; ele aldigi tipleri canlandirmadaki ustaligi ve halk icin sanatin geregi olarak eserine konuslandirdigi bilgi merkezli isleyis ile tahlil edilir. Peki onun dilini bu kadar etkileyici, tesirli ve hatta buyuleyici yapan nedir? Nasil olur da konusan kisi yazar tarafindan konusturulan degil de bizzat kendisi konusan, mevcut olan, nefes alip veren suretinde metne hâkim olur? Bu suphesiz dilin pragmatik katmana yakin olarak ve yer yer pragmatik katman icinde kullanilmasi ile mumkundur. Ayrica dili perlokasyonel ve illokasyonel arasinda ustaca bicimlendirmek de ayni basarinin temininde onemli rol oynar. Bu hususlari Austin ve Cohen himmeti ile izaha etmek suphesiz metin tahlili icin gereken nazari zemini en kisa yoldan imar etmek cihetinde olacaktir.
{"title":"John Langshaw Austin ve Ted Cohen’in Dil-Eylem (Sprechakt) Teorileri Çerçevesinde Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Ecir ve Sabır” Hikâyesine Atf-ı Nazar","authors":"M. Duman","doi":"10.33406/MOLESTO.481168","DOIUrl":"https://doi.org/10.33406/MOLESTO.481168","url":null,"abstract":"Huseyin Rahmi Gurpinar (1864-1944) romanci olarak daha ziyade yazdiklarinin muhtevasi ile degerlendirilir; ele aldigi tipleri canlandirmadaki ustaligi ve halk icin sanatin geregi olarak eserine konuslandirdigi bilgi merkezli isleyis ile tahlil edilir. Peki onun dilini bu kadar etkileyici, tesirli ve hatta buyuleyici yapan nedir? Nasil olur da konusan kisi yazar tarafindan konusturulan degil de bizzat kendisi konusan, mevcut olan, nefes alip veren suretinde metne hâkim olur? Bu suphesiz dilin pragmatik katmana yakin olarak ve yer yer pragmatik katman icinde kullanilmasi ile mumkundur. Ayrica dili perlokasyonel ve illokasyonel arasinda ustaca bicimlendirmek de ayni basarinin temininde onemli rol oynar. Bu hususlari Austin ve Cohen himmeti ile izaha etmek suphesiz metin tahlili icin gereken nazari zemini en kisa yoldan imar etmek cihetinde olacaktir.","PeriodicalId":209779,"journal":{"name":"MOLESTO: Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123671171","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu calismanin amaci, Yalcin Tosun oykulerinden orneklerle geleneksel ataerkil kadinlik ve erkeklik kimliklerinin insa edilis yollarini ortaya koymaktir. Yazara ait yazin evreninin kisaca tanitildigi giris bolumunden sonra, birinci bolumde, sunnetle insa edilen erkeklik kavraminin ele alindigi Her Şey Tarih Oluyor ( Anne, Baba ve Diger Olumcul Şeyler, 2009); ikinci bolumde, altin gunu icin bir araya gelen kadinlarin gundelik yasaminin anlatildigi Altin Gunu (Peruk Gibi Huzunlu, 2011); ucuncu bolumde, surekli olarak aldatilma korkusu yasayan bir erkek esin siddet egilimini merkeze alan Bir Kocanin Gizli Defterinden (Dokunma Dersleri, 2013); dorduncu bolumde ise, bir lokanta sahibi olan Azmi Efendi ve kadin musterisi arasindaki iliskiye odaklanan Guzel Yuzlu Garsonlar (Bir Nedene Sunuldum, 2015) oykuleri incelenmektedir. Sonuc olarak, Yalcin Tosun’un, geleneksel ataerkil erkeklik ve kadinlik rolleriyle iliskili unsurlari dogrudan yansitma ve bozuma ugratma gibi yaklasimlarla ele aldigi ve oykulerinde bu durumun bircok izine rastlandigi fark edilmistir.
{"title":"YALÇIN TOSUN ÖYKÜLERİNDE GELENEKSEL ATAERKİL ERKEK VE KADIN KİMLİKLERİNİN İNŞASI","authors":"Göksenin Abdal","doi":"10.33406/MOLESTO.480552","DOIUrl":"https://doi.org/10.33406/MOLESTO.480552","url":null,"abstract":"Bu calismanin amaci, Yalcin Tosun oykulerinden orneklerle geleneksel ataerkil kadinlik ve erkeklik kimliklerinin insa edilis yollarini ortaya koymaktir. Yazara ait yazin evreninin kisaca tanitildigi giris bolumunden sonra, birinci bolumde, sunnetle insa edilen erkeklik kavraminin ele alindigi Her Şey Tarih Oluyor ( Anne, Baba ve Diger Olumcul Şeyler, 2009); ikinci bolumde, altin gunu icin bir araya gelen kadinlarin gundelik yasaminin anlatildigi Altin Gunu (Peruk Gibi Huzunlu, 2011); ucuncu bolumde, surekli olarak aldatilma korkusu yasayan bir erkek esin siddet egilimini merkeze alan Bir Kocanin Gizli Defterinden (Dokunma Dersleri, 2013); dorduncu bolumde ise, bir lokanta sahibi olan Azmi Efendi ve kadin musterisi arasindaki iliskiye odaklanan Guzel Yuzlu Garsonlar (Bir Nedene Sunuldum, 2015) oykuleri incelenmektedir. Sonuc olarak, Yalcin Tosun’un, geleneksel ataerkil erkeklik ve kadinlik rolleriyle iliskili unsurlari dogrudan yansitma ve bozuma ugratma gibi yaklasimlarla ele aldigi ve oykulerinde bu durumun bircok izine rastlandigi fark edilmistir.","PeriodicalId":209779,"journal":{"name":"MOLESTO: Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121593963","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Questo lavoro intende ripercorrere le fasi della ricezione dell’opera di Dino Buzzati (1906-1972) in Turchia. A tale scopo partendo dall’osservazione delle traduzioni si passa agli studi sul lavoro narrativo di Buzzati. L’opera di Buzzati appare per la prima volta nella cultura turca nel 1960 con la rappresentazione dello spettacolo Un Caso Clinico . A partire dagli anni ’60 fino ad oggi si assiste a un interesse della vita letteraria nei confronti dello scrittore; ne e testimonianza un numero di traduzioni e di ristampe in lingua turca. Il lettore turco ha potuto conoscere molte opere dello scrittore bellunese grazie a un’attivita di traduzione che si e resa espressione di diverse visioni e interpretazioni. Buzzati, e in particolare la sua componente simbolica e fantastica, e stato un significativo punto di riferimento per tanti letterati e studiosi, di cui ha ispirato numerosissimi saggi e studi.
{"title":"L’Opera Buzzatiana in Turchia","authors":"Dilek Peçenek","doi":"10.33406/MOLESTO.482708","DOIUrl":"https://doi.org/10.33406/MOLESTO.482708","url":null,"abstract":"Questo lavoro intende ripercorrere le fasi della ricezione dell’opera di Dino Buzzati (1906-1972) in Turchia. A tale scopo partendo dall’osservazione delle traduzioni si passa agli studi sul lavoro narrativo di Buzzati. L’opera di Buzzati appare per la prima volta nella cultura turca nel 1960 con la rappresentazione dello spettacolo Un Caso Clinico . A partire dagli anni ’60 fino ad oggi si assiste a un interesse della vita letteraria nei confronti dello scrittore; ne e testimonianza un numero di traduzioni e di ristampe in lingua turca. Il lettore turco ha potuto conoscere molte opere dello scrittore bellunese grazie a un’attivita di traduzione che si e resa espressione di diverse visioni e interpretazioni. Buzzati, e in particolare la sua componente simbolica e fantastica, e stato un significativo punto di riferimento per tanti letterati e studiosi, di cui ha ispirato numerosissimi saggi e studi.","PeriodicalId":209779,"journal":{"name":"MOLESTO: Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-12-30","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"123420560","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Isaac Rosenberg, 1918 yilinda savasta oldurulene dek siirler yazmis ve eskizler cizmis Yahudi asilli bir Ingiliz sairdir. Bu calisma, Rosenberg’in Birinci Dunya Savasindan once yazdigi siirlere yogunlasmaktadir. Toplumsal bir elestiri olarak sairin Yahudi kokenlerine ve maddi sikintilarina gondermede bulunan calisma, bir savas sairinin yasadigi dus kirikliklari ve melankolisinin yikici savas deneyiminden once de takip edilebilecegini gostermektedir. Calisma Rosenberg’in ilk siirlerinde zaman kavraminin siirlestirilmesine odaklanir. Cesitli siirler vasitasiyla siirlerde zaman kavraminin nasil algilandiginin yani sira siirlerin sairin hissettigi yabancilasmayi rahatlatan bir alan oldugu da calismanin konusudur. Şairin tanriyla olan sorunlu iliskisi de zaman ile ilintilidir. Neticede Rosenberg siiri 19.yuzyil siirine oykunse de sairin ilk eserlerindeki bu oykunme cok katmanli savas siirlerindeki farkli sese zemin hazirlamistir. Boylece calisma Rosenberg siirindeki temel guc olan melankolinin aci savas deneyimlerinin cok oncesinde yasadigi toplumdan kopukluk/yabancilasma oldugu sonucuna varir.
{"title":"ISAAC ROSENBERG’İN ŞİİRLERİNDE ‘GÜN’ İLE ‘GECE’NİN MÜCADELESİ","authors":"Şafak Altunsoy","doi":"10.33406/MOLESTO.467147","DOIUrl":"https://doi.org/10.33406/MOLESTO.467147","url":null,"abstract":"Isaac Rosenberg, 1918 yilinda savasta oldurulene dek siirler yazmis ve eskizler cizmis Yahudi asilli bir Ingiliz sairdir. Bu calisma, Rosenberg’in Birinci Dunya Savasindan once yazdigi siirlere yogunlasmaktadir. Toplumsal bir elestiri olarak sairin Yahudi kokenlerine ve maddi sikintilarina gondermede bulunan calisma, bir savas sairinin yasadigi dus kirikliklari ve melankolisinin yikici savas deneyiminden once de takip edilebilecegini gostermektedir. Calisma Rosenberg’in ilk siirlerinde zaman kavraminin siirlestirilmesine odaklanir. Cesitli siirler vasitasiyla siirlerde zaman kavraminin nasil algilandiginin yani sira siirlerin sairin hissettigi yabancilasmayi rahatlatan bir alan oldugu da calismanin konusudur. Şairin tanriyla olan sorunlu iliskisi de zaman ile ilintilidir. Neticede Rosenberg siiri 19.yuzyil siirine oykunse de sairin ilk eserlerindeki bu oykunme cok katmanli savas siirlerindeki farkli sese zemin hazirlamistir. Boylece calisma Rosenberg siirindeki temel guc olan melankolinin aci savas deneyimlerinin cok oncesinde yasadigi toplumdan kopukluk/yabancilasma oldugu sonucuna varir.","PeriodicalId":209779,"journal":{"name":"MOLESTO: Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-10-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"133285656","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu calismada, Cervantes’in esaret konulu eserleri arasinda en onemlisi olarak kabul edilen “Los Banos de Alger (Cezayir Zindanlari)” adli oyununda yazarin, Osmanli idaresindeki Cezayir’e, Osmanli toplumuna ve Turklere bakis acisinin ortaya konulmasi amaclanmaktadir. Uc perdelik manzum bir komedi olan oyunda yer alan olaylar, karakterler, esaret yasamina dair duygu yuklu anlatilar, yazarin Akdeniz’i ve Cezayir’i, tarihsel gercekliklerle karsilastirmali olarak irdelenecektir. Bu baglamda oyunun Ispanyolca versiyonuna ve 16. yuzyil Ispanyol kroniklerine basvurulmus, arsiv calismasi yapilmistir. Calismanin nihai amaci tarih-edebiyat iliskisine vurgu yapmak, literature yeni bilgiler kazandirmaktir.
{"title":"CERVANTES’İN “CEZAYİR ZİNDANLARI” OYUNUNDA TÜRKLER VE CEZAYİR","authors":"H. Şahin","doi":"10.33406/MOLESTO.459821","DOIUrl":"https://doi.org/10.33406/MOLESTO.459821","url":null,"abstract":"Bu calismada, Cervantes’in esaret konulu eserleri arasinda en onemlisi olarak kabul edilen “Los Banos de Alger (Cezayir Zindanlari)” adli oyununda yazarin, Osmanli idaresindeki Cezayir’e, Osmanli toplumuna ve Turklere bakis acisinin ortaya konulmasi amaclanmaktadir. Uc perdelik manzum bir komedi olan oyunda yer alan olaylar, karakterler, esaret yasamina dair duygu yuklu anlatilar, yazarin Akdeniz’i ve Cezayir’i, tarihsel gercekliklerle karsilastirmali olarak irdelenecektir. Bu baglamda oyunun Ispanyolca versiyonuna ve 16. yuzyil Ispanyol kroniklerine basvurulmus, arsiv calismasi yapilmistir. Calismanin nihai amaci tarih-edebiyat iliskisine vurgu yapmak, literature yeni bilgiler kazandirmaktir.","PeriodicalId":209779,"journal":{"name":"MOLESTO: Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-10-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131826293","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Modern cag insanlara sundugu bircok kolayligin yaninda, bazi olumsuzluklari da beraberinde getirmistir. Sosyo-ekonomik kosullarin bireyleri toplumdan soyutlamasi ve onlari yalnizliga suruklemesi bu olumsuzluklarin basinda gelmektedir. Yalnizlik sosyal bir sorun olmakla birlikte toplumun bir yansimasi olan edebiyatta da yerini alir. Yazarlar ozellikle toplumsal yabancilasma temali bircok eser kaleme almislardir. Oguz Atay, Yusuf Atilgan, Hikmet Temel Akarsu gibi yazarlar eserlerinde bu temayi siklikla tercih etmislerdir. Yusuf Atilgan’in Anayurt Oteli isimli eserinin ana kahramani olan Zebercet bu tiplemelerin en belirginlerindendir. Yazarin, icine kapanik kahramanin zihin ve duygu dunyasini okuyucuya yansitmak icin bircok anlatim bicimini tercih ettigi gorulmektedir Eserde yazarin bilinc akimi, ic monolog, leitmotif tekniklerini kullandigi tespit edildi. Bu nedenle eser anlatim bicimlerinin uygulanmasi yonunden zengindir. Ayrica eserde yer alan deger catismalari da belirlendi. Eserde ozellikle birey-toplum, kadin-erkek catismalarina siklikla yer verildigi gorulmustur.
{"title":"ANAYURT OTELİ’NİN ANLATIM BİÇİMLERİ VE DEĞERLER ÇATIŞMASI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ","authors":"M. Fi̇dan","doi":"10.33406/MOLESTO.433523","DOIUrl":"https://doi.org/10.33406/MOLESTO.433523","url":null,"abstract":"Modern cag insanlara sundugu bircok kolayligin yaninda, bazi olumsuzluklari da beraberinde getirmistir. Sosyo-ekonomik kosullarin bireyleri toplumdan soyutlamasi ve onlari yalnizliga suruklemesi bu olumsuzluklarin basinda gelmektedir. Yalnizlik sosyal bir sorun olmakla birlikte toplumun bir yansimasi olan edebiyatta da yerini alir. Yazarlar ozellikle toplumsal yabancilasma temali bircok eser kaleme almislardir. Oguz Atay, Yusuf Atilgan, Hikmet Temel Akarsu gibi yazarlar eserlerinde bu temayi siklikla tercih etmislerdir. Yusuf Atilgan’in Anayurt Oteli isimli eserinin ana kahramani olan Zebercet bu tiplemelerin en belirginlerindendir. Yazarin, icine kapanik kahramanin zihin ve duygu dunyasini okuyucuya yansitmak icin bircok anlatim bicimini tercih ettigi gorulmektedir Eserde yazarin bilinc akimi, ic monolog, leitmotif tekniklerini kullandigi tespit edildi. Bu nedenle eser anlatim bicimlerinin uygulanmasi yonunden zengindir. Ayrica eserde yer alan deger catismalari da belirlendi. Eserde ozellikle birey-toplum, kadin-erkek catismalarina siklikla yer verildigi gorulmustur.","PeriodicalId":209779,"journal":{"name":"MOLESTO: Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-10-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121077958","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Zor Yillar ’da Charles Dickens, on dokuzuncu yuzyil egitim sisteminde faydacilik yaklasiminin kullanilmasini elestirir. Sadece gerceklere ve akla deger verilen bir okul kuran, Thomas Gradgrind adli eski bir tuccar, faydaci felsefenin kati ve pratik ilkelerini temsil eder. Cocuklara gunluk yasamlarinda kullanabilecekleri mantikli ve somut seylerin ogretilmesi gerektigini iddia eder. Bu nedenle, Gradgrind ve fabrika sahibi arkadasi Joshua Bounderby, insanlari akil ve somut gerceklikten uzaklastiran hayal gucunun ve duygularin, cocuk egitiminde yeri olmadigini dusunurler. Ancak Dickens, faydaci anlayisa gore egitilmis cocuklarin yetiskin yasamlarinda kisisel ve ahlaki sorunlar yasadiklarini gosterir. Gradgrind’in eski ogrencisi Bitzer, sadece kendi cikarini gozeten bencil ve ahlaksiz bir kisi olarak yetisir. Gradgrind’in cocuklari Tom ve Louisa da faydaci anlayisla yetistirilmenin olumsuz etkilerini tecrube ederler. Faydacilik ilkeleriyle yonetilen bir ailede dogmus olan Tom, ahlaki degerleri hice sayarak kumar borclarini odemek icin Bounderby’nin bankasini soyar. Ote yandan, Louisa duygularini ve yaratici ruhunu bastirmanin sikintisini ceker. Faydacilik anlayisinin cocuk gelisimi uzerindeki olumsuz etkilerine deginen Dickens, cocuklarin zihinsel ve ahlaki acilardan gelismis bireyler olarak yetisebilmeleri icin egitim sisteminin sadece aklin degil duygularin ve hayal gucunun gelisimi uzerinde de durmasi gerektigine inanir. Bu dogrultuda, kendisine cocuklugunda duygulari ve hayal gucunu takdir etmesi ogretilen Sissy Jupe’un, faydacilik ilkelerine bagli olan karakterlerin aksine ozverili ve sevecen davranislarindan oturu saygi duyulan erdemli, yaratici ve duyarli bir yetiskin haline geldigini gosterir. Bu calisma, Zor Yillar ’i inceleyerek Dickens’in duygulara karsi salt mantigi destekleyen faydacilik felsefesini elestirdigini ve cocuklari aklin yani sira duygulara, hayal gucune ve ahlaki degerlere onem vermeleri yonunde tesvik eden bir egitim sistemini savundugunu ortaya koymayi amaclamaktadir.
{"title":"Charles Dickens’ın Zor Yıllar’’ı: On Dokuzuncu Yüzyıl Faydacılık Yaklaşımının Çocukların Yaşantısı Üzerindeki Olumsuz Etkilerinin Eleştirisi","authors":"Şebnem Düzgün","doi":"10.33406/MOLESTO.418752","DOIUrl":"https://doi.org/10.33406/MOLESTO.418752","url":null,"abstract":"Zor Yillar ’da Charles Dickens, on dokuzuncu yuzyil egitim sisteminde faydacilik yaklasiminin kullanilmasini elestirir. Sadece gerceklere ve akla deger verilen bir okul kuran, Thomas Gradgrind adli eski bir tuccar, faydaci felsefenin kati ve pratik ilkelerini temsil eder. Cocuklara gunluk yasamlarinda kullanabilecekleri mantikli ve somut seylerin ogretilmesi gerektigini iddia eder. Bu nedenle, Gradgrind ve fabrika sahibi arkadasi Joshua Bounderby, insanlari akil ve somut gerceklikten uzaklastiran hayal gucunun ve duygularin, cocuk egitiminde yeri olmadigini dusunurler. Ancak Dickens, faydaci anlayisa gore egitilmis cocuklarin yetiskin yasamlarinda kisisel ve ahlaki sorunlar yasadiklarini gosterir. Gradgrind’in eski ogrencisi Bitzer, sadece kendi cikarini gozeten bencil ve ahlaksiz bir kisi olarak yetisir. Gradgrind’in cocuklari Tom ve Louisa da faydaci anlayisla yetistirilmenin olumsuz etkilerini tecrube ederler. Faydacilik ilkeleriyle yonetilen bir ailede dogmus olan Tom, ahlaki degerleri hice sayarak kumar borclarini odemek icin Bounderby’nin bankasini soyar. Ote yandan, Louisa duygularini ve yaratici ruhunu bastirmanin sikintisini ceker. Faydacilik anlayisinin cocuk gelisimi uzerindeki olumsuz etkilerine deginen Dickens, cocuklarin zihinsel ve ahlaki acilardan gelismis bireyler olarak yetisebilmeleri icin egitim sisteminin sadece aklin degil duygularin ve hayal gucunun gelisimi uzerinde de durmasi gerektigine inanir. Bu dogrultuda, kendisine cocuklugunda duygulari ve hayal gucunu takdir etmesi ogretilen Sissy Jupe’un, faydacilik ilkelerine bagli olan karakterlerin aksine ozverili ve sevecen davranislarindan oturu saygi duyulan erdemli, yaratici ve duyarli bir yetiskin haline geldigini gosterir. Bu calisma, Zor Yillar ’i inceleyerek Dickens’in duygulara karsi salt mantigi destekleyen faydacilik felsefesini elestirdigini ve cocuklari aklin yani sira duygulara, hayal gucune ve ahlaki degerlere onem vermeleri yonunde tesvik eden bir egitim sistemini savundugunu ortaya koymayi amaclamaktadir.","PeriodicalId":209779,"journal":{"name":"MOLESTO: Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"129563973","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
XVIII. yuzyilda Alman edebiyatinda belirleyici ozelliklerini kazanan Bildungsroman, bireyin cesitli asamalardan gecerek edindigi gelisimi, olgunlasmayi konu edinen bir roman turudur. Tur, zaman icerisinde bir takim degisikliklere ugrayarak devam etmis ve XX. yuzyilda kadin hareketlerinin on plana cikmasiyla birlikte kadin kahramanlari incelemesi acisindan onem kazanmistir. Bu calismada amaclanan ise bu roman turunun Ispanya Ic Savas sonrasi donemde yazilan Nada (1944) adli eser araciligiyla devam edip etmedigi sorusuna yanit bulmak ve nedenlerini saptamaktir.
{"title":"Bir Oluşum Romanı Olarak Hiç","authors":"Zeliha Duran","doi":"10.33406/MOLESTO.423423","DOIUrl":"https://doi.org/10.33406/MOLESTO.423423","url":null,"abstract":"XVIII. yuzyilda Alman edebiyatinda belirleyici ozelliklerini kazanan Bildungsroman, bireyin cesitli asamalardan gecerek edindigi gelisimi, olgunlasmayi konu edinen bir roman turudur. Tur, zaman icerisinde bir takim degisikliklere ugrayarak devam etmis ve XX. yuzyilda kadin hareketlerinin on plana cikmasiyla birlikte kadin kahramanlari incelemesi acisindan onem kazanmistir. Bu calismada amaclanan ise bu roman turunun Ispanya Ic Savas sonrasi donemde yazilan Nada (1944) adli eser araciligiyla devam edip etmedigi sorusuna yanit bulmak ve nedenlerini saptamaktir.","PeriodicalId":209779,"journal":{"name":"MOLESTO: Edebiyat Araştırmaları Dergisi","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2018-07-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"115692334","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：