Silk is a natural filament obtained from the Bombyx mori species of silkworm, with a fiber length of up to 3000 meters. During the Ottoman era in Edirne, sericulture and silk trade were important activities. To this end, silk factories, trade centers, and silk weaving schools were established, creating an important source of income for the people of Edirne. Edirne Red is a natural dye obtained from the Rubia Tinctorum L. plant and is part of the Ottoman Empire's heritage. This dye is resistant to sunlight and washing. It has been used in Turkish carpets, as well as in silk and cotton fabrics. The aim of this study is to bring together the importance of Edirne Red and silk in Edirne's history. For this purpose, 100% silk fabrics were dyed using madder (Rubia Tinctorum L.) grown within the borders of Edirne province. The effects of dye ratios and auxiliary chemicals used on color and colorfastness were examined during the dyeing process. The color values of the fabrics were measured numerically in the CIEL*a*b* color space, and the washing and light fastness values of the dyed fabrics were also measured. Additionally, high-performance liquid chromatography (HPLC) analyses were performed on both the used madder and the dyed fabric. Based on the obtained data, the closest Edirne Red color was achieved by pre-mordanting fabric before dyeing and using ethanol as the dye solvent. Madder dye, successfully applied to silk fabrics under different conditions, has shown good results in terms of color yield and fastness properties.
{"title":"İpeğin Kök Boya İle Edirne Kırmızısı Rengine Boyanması","authors":"İsmail Yüce, Nilgün Becenen","doi":"10.17482/uumfd.1318831","DOIUrl":"https://doi.org/10.17482/uumfd.1318831","url":null,"abstract":"Silk is a natural filament obtained from the Bombyx mori species of silkworm, with a fiber length of up to 3000 meters. During the Ottoman era in Edirne, sericulture and silk trade were important activities. To this end, silk factories, trade centers, and silk weaving schools were established, creating an important source of income for the people of Edirne. Edirne Red is a natural dye obtained from the Rubia Tinctorum L. plant and is part of the Ottoman Empire's heritage. This dye is resistant to sunlight and washing. It has been used in Turkish carpets, as well as in silk and cotton fabrics. The aim of this study is to bring together the importance of Edirne Red and silk in Edirne's history. For this purpose, 100% silk fabrics were dyed using madder (Rubia Tinctorum L.) grown within the borders of Edirne province. The effects of dye ratios and auxiliary chemicals used on color and colorfastness were examined during the dyeing process. The color values of the fabrics were measured numerically in the CIEL*a*b* color space, and the washing and light fastness values of the dyed fabrics were also measured. Additionally, high-performance liquid chromatography (HPLC) analyses were performed on both the used madder and the dyed fabric. Based on the obtained data, the closest Edirne Red color was achieved by pre-mordanting fabric before dyeing and using ethanol as the dye solvent. Madder dye, successfully applied to silk fabrics under different conditions, has shown good results in terms of color yield and fastness properties.","PeriodicalId":23451,"journal":{"name":"Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering","volume":"47 8 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139320494","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
S. Eren, Aliye AKARSU ÖZENÇ, Zeynep Atlas, Cansu İŞBİLİR SALİH
Poliester (PET) lifleri tekstil endüstrisinde dünya genelinde en çok kullanılan sentetik liftir. Dünya genelinde çevresel ve ekolojik kaygıların artmasıyla sentetik liflerin geri dönüştürülmesi, biyobozunurluğunun sağlanması yönünde çalışmalar yapılmaktadır. Bu deneysel çalışmada poliester, geri dönüştürülmüş poliester (r-PET) ve biyobozunur poliester (bio-PET) içerikli kumaşların boyama ve fiziksel performansları karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlarda r-PET ve bio-PET içerikli numunelerin en az PET içerikli kumaşlar kadar iyi boyandığı haslık ve mukavemet değerlerinde belirgin farklılıklar olmadığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda r-PET ve bio-PET liflerinin PET liflerine alternatif olabileceği düşünülmektedir.
聚酯(PET)纤维是全球纺织业使用最广泛的合成纤维。随着全球对环境和生态问题的日益关注,人们开始研究如何回收合成纤维并确保其生物降解性。在这项实验研究中,对涤纶、回收涤纶(r-PET)和可生物降解涤纶(bio-PET)织物的染色和物理性能进行了比较。研究结果表明,含 r-PET 和 bio-PET 的样品的染色效果至少与含 PET 的织物相同,而且牢度和强度值没有明显差异。因此,我们认为 r-PET 和生物 PET 纤维可以替代 PET 纤维。
{"title":"A Study on the Investigation of Mechanical and Structural Properties of PET, Recycled PET (r-PET) and Biodegradable PET (bio-PET) Containing Fabrics","authors":"S. Eren, Aliye AKARSU ÖZENÇ, Zeynep Atlas, Cansu İŞBİLİR SALİH","doi":"10.17482/uumfd.1348804","DOIUrl":"https://doi.org/10.17482/uumfd.1348804","url":null,"abstract":"Poliester (PET) lifleri tekstil endüstrisinde dünya genelinde en çok kullanılan sentetik liftir. Dünya genelinde çevresel ve ekolojik kaygıların artmasıyla sentetik liflerin geri dönüştürülmesi, biyobozunurluğunun sağlanması yönünde çalışmalar yapılmaktadır. Bu deneysel çalışmada poliester, geri dönüştürülmüş poliester (r-PET) ve biyobozunur poliester (bio-PET) içerikli kumaşların boyama ve fiziksel performansları karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlarda r-PET ve bio-PET içerikli numunelerin en az PET içerikli kumaşlar kadar iyi boyandığı haslık ve mukavemet değerlerinde belirgin farklılıklar olmadığı tespit edilmiştir. Bu kapsamda r-PET ve bio-PET liflerinin PET liflerine alternatif olabileceği düşünülmektedir.","PeriodicalId":23451,"journal":{"name":"Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering","volume":"51 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-11","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139320456","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Organoklorlu pestisitler (OCP’ler) fiziksel ve kimyasal özelliklere göre tüm çevrede bulunan ve dünyada en yaygın olarak kullanılan kimyasalların başında gelmektedir. Yaklaşık 40 yıldır kullanımları yasak olmasına rağmen hem kararlılıklarından hem de kaçak kullanımlarından dolayı günümüzde hala insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu çalışmada, Bursa sınırları içerinde yer alan 15 iç ve 6 dış ortam havasında OCP konsantrasyonlarının seviyeleri, muhtemel kaynakları ve soluma yoluyla oluşabilecek kanser riski hesabı değerlendirilmiştir. Toplam 10 OCP bileşiğinin iç ortam havasındaki konsantrasyon değerlerinin 467,8±94,9 pg/m3, dış ortam havasındaki konsantrasyon değerlerinin ise 419,3±137,1 pg/m3 olduğu belirlenmiştir. Örnekleme noktalarındaki binaların yaşının yanı sıra dış ortam havasında da tarımsal alanların varlığı ve yakınlığı iç ortam OCP konsantrasyonlarının dağılımlarında önemli rol oynadığı belirlenmiştir. Muhtemel kaynakların değerlendirilmesinde izomer oranlarından yararlanılmıştır. Bu izomer oranlarına göre, Bursa’da OCP’lerin esas kaynaklarını lindanların oluşturduğu tespit edilmiştir. Ayrıca yine aynı oranlara göre günümüzde hala Bursa’da pestisit kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Son olarak hem iç hem de dış ortam havasının solunması yoluyla oluşabilecek kanser riskleri artan yaşam boyu kanser riski (ILCR) yöntemine göre değerlendirilmiştir. Elde edilen hesaplamalara göre, Bursa’da hem iç hem de dış ortamda OCP’lerin solunması yoluyla oluşabilecek herhangi bir kanser riski tespit edilmemiştir.
{"title":"Organochlorine Pesticides (OCPs) in Indoor and Ambient Air in Bursa: Concentration Distributions, Possible Sources and Health Risks","authors":"M. Sari, F. Esen, Sündüz Shanabo","doi":"10.17482/uumfd.1330124","DOIUrl":"https://doi.org/10.17482/uumfd.1330124","url":null,"abstract":"Organoklorlu pestisitler (OCP’ler) fiziksel ve kimyasal özelliklere göre tüm çevrede bulunan ve dünyada en yaygın olarak kullanılan kimyasalların başında gelmektedir. Yaklaşık 40 yıldır kullanımları yasak olmasına rağmen hem kararlılıklarından hem de kaçak kullanımlarından dolayı günümüzde hala insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu çalışmada, Bursa sınırları içerinde yer alan 15 iç ve 6 dış ortam havasında OCP konsantrasyonlarının seviyeleri, muhtemel kaynakları ve soluma yoluyla oluşabilecek kanser riski hesabı değerlendirilmiştir. Toplam 10 OCP bileşiğinin iç ortam havasındaki konsantrasyon değerlerinin 467,8±94,9 pg/m3, dış ortam havasındaki konsantrasyon değerlerinin ise 419,3±137,1 pg/m3 olduğu belirlenmiştir. Örnekleme noktalarındaki binaların yaşının yanı sıra dış ortam havasında da tarımsal alanların varlığı ve yakınlığı iç ortam OCP konsantrasyonlarının dağılımlarında önemli rol oynadığı belirlenmiştir. Muhtemel kaynakların değerlendirilmesinde izomer oranlarından yararlanılmıştır. Bu izomer oranlarına göre, Bursa’da OCP’lerin esas kaynaklarını lindanların oluşturduğu tespit edilmiştir. Ayrıca yine aynı oranlara göre günümüzde hala Bursa’da pestisit kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Son olarak hem iç hem de dış ortam havasının solunması yoluyla oluşabilecek kanser riskleri artan yaşam boyu kanser riski (ILCR) yöntemine göre değerlendirilmiştir. Elde edilen hesaplamalara göre, Bursa’da hem iç hem de dış ortamda OCP’lerin solunması yoluyla oluşabilecek herhangi bir kanser riski tespit edilmemiştir.","PeriodicalId":23451,"journal":{"name":"Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering","volume":"122 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-09","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139321404","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada ulusal öneme haiz sulak alanlar kapsamında tescillenen Yeşilırmak Deltası’nın yaklaşık 18,5 km’lik kıyı bölümünde gerçekleşen erozyon uzaktan algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla araştırılmıştır. 1985–2022 periyodunda gerçekleşen kıyı çizgisi değişimlerinin belirlenmesi ve erozyonun derecesinin anlaşılabilmesi için 1985, 1990, 1996, 2001, 2006, 2011, 2017 ve 2022 yıllarına ait Landsat-5 TM/Landsat-8 OLI uydu görüntüleri kullanılmıştır. Uydu görüntülerinden kıyı çizgilerinin belirlenmesinde normalize fark su indeksi (NDWI) ve modifiye normalize fark su indeksi (MNDWI) entegre edilmiştir. Yıllık kıyı çizgisi değişim oranları 1985–2022 periyodunda sekiz farklı yıla ait kıyı çizgilerinden doğrusal regresyon oranı (LRR) yöntemiyle %95 güven düzeyinde hesaplanmış, Yeşilırmak Nehri’nin batı kesimindeki Bölge-1’de maksimum -25,8 m/yıl, doğu kesimindeki Bölge-2’de maksimum -7,7 m/yıl’a ulaşan erozyon oranı belirlenmiştir. Kıyı çizgisi değişimleri sınıflandırıldığında deltanın %34’ü yüksek, %9’u orta, %18’i düşük derecede olmak üzere %61’inde erozyon gerçekleştiği anlaşılmıştır. 1985–2022 periyodunda erozyonla kaybedilen alanlar çakıştırma analizi ile belirlenmiş, Bölge-1’de 179,23 ha ve Bölge-2’de 82,22 ha olmak üzere toplam 261,45 ha alanın erozyon ile kaybedildiği görülmüştür. Analiz sonuçları, Yeşilırmak Deltası kıyılarındaki erozyon, birikim ve stabil alanların belirlenerek kıyı dinamiklerinin ve erozyon tehlikesinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamış ve kıyı çizgisi değişimlerinin belirlenmesinde Landsat görüntüleri ve LRR yönteminin etkinliğini ortaya çıkarmıştır.
{"title":"Analysis of Coastal Erosion in Yeşilirmak Delta Using Linear Regression Rate Method","authors":"Derya Öztürk, Sibel Uzun","doi":"10.17482/uumfd.1248184","DOIUrl":"https://doi.org/10.17482/uumfd.1248184","url":null,"abstract":"Bu çalışmada ulusal öneme haiz sulak alanlar kapsamında tescillenen Yeşilırmak Deltası’nın yaklaşık 18,5 km’lik kıyı bölümünde gerçekleşen erozyon uzaktan algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) yardımıyla araştırılmıştır. 1985–2022 periyodunda gerçekleşen kıyı çizgisi değişimlerinin belirlenmesi ve erozyonun derecesinin anlaşılabilmesi için 1985, 1990, 1996, 2001, 2006, 2011, 2017 ve 2022 yıllarına ait Landsat-5 TM/Landsat-8 OLI uydu görüntüleri kullanılmıştır. Uydu görüntülerinden kıyı çizgilerinin belirlenmesinde normalize fark su indeksi (NDWI) ve modifiye normalize fark su indeksi (MNDWI) entegre edilmiştir. Yıllık kıyı çizgisi değişim oranları 1985–2022 periyodunda sekiz farklı yıla ait kıyı çizgilerinden doğrusal regresyon oranı (LRR) yöntemiyle %95 güven düzeyinde hesaplanmış, Yeşilırmak Nehri’nin batı kesimindeki Bölge-1’de maksimum -25,8 m/yıl, doğu kesimindeki Bölge-2’de maksimum -7,7 m/yıl’a ulaşan erozyon oranı belirlenmiştir. Kıyı çizgisi değişimleri sınıflandırıldığında deltanın %34’ü yüksek, %9’u orta, %18’i düşük derecede olmak üzere %61’inde erozyon gerçekleştiği anlaşılmıştır. 1985–2022 periyodunda erozyonla kaybedilen alanlar çakıştırma analizi ile belirlenmiş, Bölge-1’de 179,23 ha ve Bölge-2’de 82,22 ha olmak üzere toplam 261,45 ha alanın erozyon ile kaybedildiği görülmüştür. Analiz sonuçları, Yeşilırmak Deltası kıyılarındaki erozyon, birikim ve stabil alanların belirlenerek kıyı dinamiklerinin ve erozyon tehlikesinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamış ve kıyı çizgisi değişimlerinin belirlenmesinde Landsat görüntüleri ve LRR yönteminin etkinliğini ortaya çıkarmıştır.","PeriodicalId":23451,"journal":{"name":"Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering","volume":"42 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139335336","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Çağatay Özada, Merve Ünal, Hakkı Özer, Murat Yazici
In this study, a manganese dioxide (MnO2/polyaniline (PANI)/ single-walled carbon nanotube (SWCNT) nanocomposite electrode was prepared for pseudo-supercapacitors. To reduce the internal resistance of the electrode, increase the capacitance stability, and reduce the cost of single-walled carbon nanotubes, SWCNT was subjected to two-step acid etching. The purity of SWCNT was improved from ~95% to 99.98%. In addition, SWCNT was functionalized by this process. Thus, a nanocomposite was formed by coating PANI around SWCNT. MnO2/PANI/SWCNT were synthesized using the hydrothermal method. Morphological, chemical and thermal analyses of the synthesized nanocomposite structure were carried out. In addition, X-ray diffraction (XRD) was used to determine the crystal structure. Electrochemical analyses were performed using a three-electrode system in a 1 M KOH electrolyte solution. Cyclic voltammetry (CV) and galvanostatic charge-discharge (GCD) measurements were performed. The capacitance of the nanocomposite electrode at 400 cycles was 314 mF/cm2, and the capacitance retention stability was calculated at 73.24%. The results showed that the capacitance stability was high, and the supercapacitor was sensitive to redox reactions.
本研究制备了用于伪超级电容器的二氧化锰(MnO2)/聚苯胺(PANI)/单壁碳纳米管(SWCNT)纳米复合电极。为了降低电极内阻、提高电容稳定性并降低单壁碳纳米管的成本,对单壁碳纳米管进行了两步酸蚀。SWCNT 的纯度从 ~95% 提高到了 99.98%。此外,该工艺还对 SWCNT 进行了功能化处理。这样,在 SWCNT 周围涂覆 PANI 就形成了一种纳米复合材料。MnO2/PANI/SWCNT 采用水热法合成。对合成的纳米复合材料结构进行了形态、化学和热分析。此外,还使用 X 射线衍射 (XRD) 来确定晶体结构。在 1 M KOH 电解质溶液中使用三电极系统进行了电化学分析。进行了循环伏安法(CV)和电静态充放电法(GCD)测量。纳米复合电极在循环 400 次后的电容为 314 mF/cm2,电容保持稳定性为 73.24%。结果表明,电容稳定性很高,而且超级电容器对氧化还原反应很敏感。
{"title":"MnO2/PANI/SWCNT Nanokompozit Süperkapasitör Elektrot Geliştirilmesi ve Elektrokimyasal Performansının İncelenmesi","authors":"Çağatay Özada, Merve Ünal, Hakkı Özer, Murat Yazici","doi":"10.17482/uumfd.1290797","DOIUrl":"https://doi.org/10.17482/uumfd.1290797","url":null,"abstract":"In this study, a manganese dioxide (MnO2/polyaniline (PANI)/ single-walled carbon nanotube (SWCNT) nanocomposite electrode was prepared for pseudo-supercapacitors. To reduce the internal resistance of the electrode, increase the capacitance stability, and reduce the cost of single-walled carbon nanotubes, SWCNT was subjected to two-step acid etching. The purity of SWCNT was improved from ~95% to 99.98%. In addition, SWCNT was functionalized by this process. Thus, a nanocomposite was formed by coating PANI around SWCNT. MnO2/PANI/SWCNT were synthesized using the hydrothermal method. Morphological, chemical and thermal analyses of the synthesized nanocomposite structure were carried out. In addition, X-ray diffraction (XRD) was used to determine the crystal structure. Electrochemical analyses were performed using a three-electrode system in a 1 M KOH electrolyte solution. Cyclic voltammetry (CV) and galvanostatic charge-discharge (GCD) measurements were performed. The capacitance of the nanocomposite electrode at 400 cycles was 314 mF/cm2, and the capacitance retention stability was calculated at 73.24%. The results showed that the capacitance stability was high, and the supercapacitor was sensitive to redox reactions.","PeriodicalId":23451,"journal":{"name":"Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering","volume":"36 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139336634","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this research, the potential effects of titanium dioxide (TiO2) nanoparticles on improving a stationary diesel engine characteristic fuelled with a biofuel mixture-diesel blend (B25: 25% vol. biofuel mixture containing biodiesel, waste cooking oil and ethanol + 75% vol. diesel) are experimentally investigated. TiO2 nanoparticles are dispersed in B25 fuel at 50, 100, and 150 ppm concentrations. Subsequently, they are tested in a stationary research diesel engine at a rotational speed of 1500 rpm and specific loads. Nanoparticles enhance combustion, offering increased cylinder gas pressure, net heat release rate, and reduced ignition delay period and combustion duration. The engine performance is enhanced more with increasing nanoparticle concentration. TiO2 nanoparticles with a 150 ppm rate reduce brake-specific fuel consumption by 3.21% and increase the brake effective efficiency by 3.67%, on average, compared to B25 fuel without nanoparticles. CO emission and smoke opacity are reduced by up to 31.89% and 24.56% with TiO2 nanoparticles. However, under the same operating conditions, NO emission increases to 30.58% compared to sole B25. Nevertheless, the NO emission of nanofuels is still less than that of diesel fuel. This study's results indicate that using TiO2 nanoparticles as a nano fuel additive can enhance the stationary engine's operation fueled with the biofuel mixture-diesel blend. Keywords: Biofuel, Diesel engine, Fuel additive, Nanoparticles
{"title":"Biyoyakıt-dizel karışımı ile çalışan stasyoner dizel motorunun performans ve emisyonlarını iyileştirmek için titanyum dioksit nanopartiküllerinin kullanılması","authors":"Abdülvahap Çakmak","doi":"10.17482/uumfd.1294787","DOIUrl":"https://doi.org/10.17482/uumfd.1294787","url":null,"abstract":"In this research, the potential effects of titanium dioxide (TiO2) nanoparticles on improving a stationary diesel engine characteristic fuelled with a biofuel mixture-diesel blend (B25: 25% vol. biofuel mixture containing biodiesel, waste cooking oil and ethanol + 75% vol. diesel) are experimentally investigated. TiO2 nanoparticles are dispersed in B25 fuel at 50, 100, and 150 ppm concentrations. Subsequently, they are tested in a stationary research diesel engine at a rotational speed of 1500 rpm and specific loads. Nanoparticles enhance combustion, offering increased cylinder gas pressure, net heat release rate, and reduced ignition delay period and combustion duration. The engine performance is enhanced more with increasing nanoparticle concentration. TiO2 nanoparticles with a 150 ppm rate reduce brake-specific fuel consumption by 3.21% and increase the brake effective efficiency by 3.67%, on average, compared to B25 fuel without nanoparticles. CO emission and smoke opacity are reduced by up to 31.89% and 24.56% with TiO2 nanoparticles. However, under the same operating conditions, NO emission increases to 30.58% compared to sole B25. Nevertheless, the NO emission of nanofuels is still less than that of diesel fuel. This study's results indicate that using TiO2 nanoparticles as a nano fuel additive can enhance the stationary engine's operation fueled with the biofuel mixture-diesel blend. Keywords: Biofuel, Diesel engine, Fuel additive, Nanoparticles","PeriodicalId":23451,"journal":{"name":"Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139336959","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Compression therapy is an important method for treating venous diseases such as venous edema and venous hypertension. Regular compression therapy's main objective is to diminish leg swelling by controlling blood flow and avoiding the recurrence of reversible blood flow. Compression socks are often recommended as therapeutic garments. In this study, a seamed compression sock was developed using fabric with an interlock knit structure. Three other sock samples were produced by using circular knitting MERZ CC4 model machine for comparison. The results demonstrate that the developed sock meets all the requirements of compression class I. Statistical analysis reveals that fabric parameters, particularly fabric weight, effectively explain compression pressure intensity according to the values of coefficient of determination, coefficient of correlation (r), and means sum of square errors (MSE). In this work, Laplace's Law and a few preexisting mathematical models were used to calculate the compression pressure of both standard compression socks and socks with seams, with results that were essentially similar. The points of data are tightly clustered around line of regression, showing that there is little variation in the compression pressure for socks with seams.
{"title":"DEVELOPMENT OF SEAMED COMPRESSION SOCKS AND COMPARISON WITH CLASS I SOCKS USING EXISTING MATHEMATICAL MODELS","authors":"Engin Akçagün, H. Siddique, Abdurrrahim Yilmaz","doi":"10.17482/uumfd.1268849","DOIUrl":"https://doi.org/10.17482/uumfd.1268849","url":null,"abstract":"Compression therapy is an important method for treating venous diseases such as venous edema and venous hypertension. Regular compression therapy's main objective is to diminish leg swelling by controlling blood flow and avoiding the recurrence of reversible blood flow. Compression socks are often recommended as therapeutic garments. In this study, a seamed compression sock was developed using fabric with an interlock knit structure. Three other sock samples were produced by using circular knitting MERZ CC4 model machine for comparison. The results demonstrate that the developed sock meets all the requirements of compression class I. Statistical analysis reveals that fabric parameters, particularly fabric weight, effectively explain compression pressure intensity according to the values of coefficient of determination, coefficient of correlation (r), and means sum of square errors (MSE). In this work, Laplace's Law and a few preexisting mathematical models were used to calculate the compression pressure of both standard compression socks and socks with seams, with results that were essentially similar. The points of data are tightly clustered around line of regression, showing that there is little variation in the compression pressure for socks with seams.","PeriodicalId":23451,"journal":{"name":"Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering","volume":"28 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139338982","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Üstün özelliklere sahip silisyum karbür (SiC) ve titanyum karbürün (TiC) daha iyi özelliklere sahip olması için bir araya getirilerek üretilmesi bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaçla, SiC-TiC karışım tozunun tek aşamada dinamik bir termokimyasal yöntem ile sentezlenebilmesi için bazı işlem parametreleri incelenmiştir. Başlangıç hammaddesi olarak silisyum oksit (SiO2), titanyum oksit (TiO2) ve karbon (C) kullanılarak farklı reçeteler ve üretim sıcaklıkları (1400, 1450 ve 1500°C) denenmiştir. Deneysel çalışmalara başlamadan önce üretimi planlanan farklı reçeteler termodinamik bir yazılım olan FactSage programı ile incelenmiştir. Bu programa göre belirlenen reçeteler için hammadde karışımları, C/SiO2/TiO2 oranları 6:1:1 ve 9:2:1 olarak iki farklı reçetede hazırlanmıştır. Tozlar homojen karıştırılmasından sonra granüle edilmişlerdir. Hazırlanan granüller dinamik termokimyasal işlemlere tabi tutulmuşlar ve XRD, SEM ve EDS analizleri ile karakterize edilmişlerdir. Dolayısıyla SiC-TiC karışım tozu üretiminde optimum sonuç için üretim parametreleri 1450°C’de 1 saat Ar atmosferinde 4 dv/dk dönme hızı olarak belirlenmiştir.
{"title":"TEK ADIMLI DİNAMİK TERMOKİMYASAL İŞLEM İLE SiC-TiC TOZ SENTEZİ","authors":"Betül Arslan, N. Canikoğlu","doi":"10.17482/uumfd.1296161","DOIUrl":"https://doi.org/10.17482/uumfd.1296161","url":null,"abstract":"Üstün özelliklere sahip silisyum karbür (SiC) ve titanyum karbürün (TiC) daha iyi özelliklere sahip olması için bir araya getirilerek üretilmesi bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaçla, SiC-TiC karışım tozunun tek aşamada dinamik bir termokimyasal yöntem ile sentezlenebilmesi için bazı işlem parametreleri incelenmiştir. Başlangıç hammaddesi olarak silisyum oksit (SiO2), titanyum oksit (TiO2) ve karbon (C) kullanılarak farklı reçeteler ve üretim sıcaklıkları (1400, 1450 ve 1500°C) denenmiştir. Deneysel çalışmalara başlamadan önce üretimi planlanan farklı reçeteler termodinamik bir yazılım olan FactSage programı ile incelenmiştir. Bu programa göre belirlenen reçeteler için hammadde karışımları, C/SiO2/TiO2 oranları 6:1:1 ve 9:2:1 olarak iki farklı reçetede hazırlanmıştır. Tozlar homojen karıştırılmasından sonra granüle edilmişlerdir. Hazırlanan granüller dinamik termokimyasal işlemlere tabi tutulmuşlar ve XRD, SEM ve EDS analizleri ile karakterize edilmişlerdir. Dolayısıyla SiC-TiC karışım tozu üretiminde optimum sonuç için üretim parametreleri 1450°C’de 1 saat Ar atmosferinde 4 dv/dk dönme hızı olarak belirlenmiştir.","PeriodicalId":23451,"journal":{"name":"Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering","volume":"37 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139339761","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
The study proposes a novel computational approach for customizing sustainable knee disarticulation prostheses, aimed at improving the quality of life for users. A specialized calculation technique for assessing the loads and moments on the prosthesis was formulated, leveraging MATLAB for solving kinematic equations, Solidworks for motion analysis, and ANSYS Workbench for material and static analysis. The integration of these tools enabled the validation of the design and analytical outcomes. The kinematic solutions accounted for individual and prosthesis weights, analyzing linear and angular dynamics over a motion range pertinent to the prosthetic leg's function. Static analysis was executed to determine maximum force impact on the prosthesis. The study's results were conducive to identifying the most suitable prosthesis characteristics for individuals aged 20 to 80, with a height of 160-190 cm and a weight of 80-120 kg. The prosthetic design promoted ease of movement in activities requiring a range of motion, such as running and jumping. The prosthesis adapted swiftly to body movements, achieving readiness in approximately three seconds. The research underscores the importance of interdisciplinary collaboration between engineers and medical professionals to optimize the anatomical and kinematic aspects of prosthesis design.
{"title":"DEVELOPMENT OF A METHOD FOR CALCULATING LOADS ON IMPLANTS AND PROSTHESES USED FOR THE HUMAN SKELETON","authors":"I. Tunc, Gursel Sefkat","doi":"10.17482/uumfd.1277020","DOIUrl":"https://doi.org/10.17482/uumfd.1277020","url":null,"abstract":"The study proposes a novel computational approach for customizing sustainable knee disarticulation prostheses, aimed at improving the quality of life for users. A specialized calculation technique for assessing the loads and moments on the prosthesis was formulated, leveraging MATLAB for solving kinematic equations, Solidworks for motion analysis, and ANSYS Workbench for material and static analysis. The integration of these tools enabled the validation of the design and analytical outcomes. The kinematic solutions accounted for individual and prosthesis weights, analyzing linear and angular dynamics over a motion range pertinent to the prosthetic leg's function. Static analysis was executed to determine maximum force impact on the prosthesis. The study's results were conducive to identifying the most suitable prosthesis characteristics for individuals aged 20 to 80, with a height of 160-190 cm and a weight of 80-120 kg. The prosthetic design promoted ease of movement in activities requiring a range of motion, such as running and jumping. The prosthesis adapted swiftly to body movements, achieving readiness in approximately three seconds. The research underscores the importance of interdisciplinary collaboration between engineers and medical professionals to optimize the anatomical and kinematic aspects of prosthesis design.","PeriodicalId":23451,"journal":{"name":"Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering","volume":"21 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-05","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139342558","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Plant disease classification is the use of machine learning techniques for determining the type of disease from the input leaf images of the plants based on certain features. It is an important research area since early identification and treatment of plant disease is critical for saving crops, preventing agricultural disasters, and improving productivity in agriculture. This study proposes a new convolutional neural network model that accurately classifies the diseases on the plant leaves for the agriculture sectors. It especially works on the classification of plant diseases for grape leaves from images by designing a deep-learning architecture. A web application was also implemented to help the agricultural workers. The experiments carried out on real-world images showed that a significant improvement (8.7%) on average was achieved by the proposed model (98.53%) against the state-of-the-art models (89.84%) in terms of accuracy.
{"title":"Evrişimli Sinir Ağının Üzüm Bitkisi Hastalık Sınıflandırması için Kullanılması","authors":"Cemal İhsan Sofuoğlu, Derya Birant","doi":"10.17482/uumfd.1277418","DOIUrl":"https://doi.org/10.17482/uumfd.1277418","url":null,"abstract":"Plant disease classification is the use of machine learning techniques for determining the type of disease from the input leaf images of the plants based on certain features. It is an important research area since early identification and treatment of plant disease is critical for saving crops, preventing agricultural disasters, and improving productivity in agriculture. This study proposes a new convolutional neural network model that accurately classifies the diseases on the plant leaves for the agriculture sectors. It especially works on the classification of plant diseases for grape leaves from images by designing a deep-learning architecture. A web application was also implemented to help the agricultural workers. The experiments carried out on real-world images showed that a significant improvement (8.7%) on average was achieved by the proposed model (98.53%) against the state-of-the-art models (89.84%) in terms of accuracy.","PeriodicalId":23451,"journal":{"name":"Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering","volume":"243 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139343092","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}