Otofretaj, kalın cidarlı silindirlerin basınç taşıma kapasitesini ve yorulma ömrünü artırmak için silindir et kalınlığında artık kalıcı gerilme oluşturma işlemidir. Bu artık gerilme, çalışma basıncının oluşturduğu gerilmenin bir kısmını nötr ederek, basınçlı kapların basınç taşıma kapasitesini artırır. Pratikte birçok otofretaj yöntemi olmakla beraber, özellikle ağır silah namlularında uygulanan iki otofretaj yöntemi mekanik ve hidrolik otofretaj işlemleridir. Bu çalışmada, ağır silah namlusuna mekanik otofretaj uygulanmasında oluşan gerilmeler sonlu elemanlar metodu (SEM) ile sayısal olarak hesaplanmıştır. SEM modelinde iki boyutlu (2B) aksisimetrik geometri kullanılmıştır. SEM modeli literatürdeki veriler ile doğrulanmıştır. Otofretajsız namluda 670 MPa çalışma basıncı altında namlu iç çapında Von Mises eşdeğer gerilmenin değeri 1350,3 MPa olarak hesaplanmıştır. Otofretaj uygulanmış namluda ise Von Mises eşdeğer gerilmesinin maksimum değeri, namlunun et kalınlığının %63’ne karşılık gelen bölgede 1122,3 MPa olarak hesaplanmıştır. Bu gerilme değerinin namlu akma mukavemeti olan 1195 MPa’ın altında olduğu görülmektedir. Sonuç olarak çalışma basıncı altında otofretaj uygulanmış namluda Von Mises eşdeğer gerilmesi, otofretaj uygulanmayan namluya göre %16,88 oranında azalmıştır. Bu sebeplerden dolayı, ağır silah namlularında otofretaj işleminin uygulanması ve oluşan gerilmelerin hesaplanması namlu ömrü ve basınç taşıma kapasitesi açısından kritik öneme sahiptir.
自动油漆是在气缸壁厚中产生残余永久应力的过程,以提高厚壁气缸的承压能力和疲劳寿命。这种残余应力可以中和工作压力产生的部分应力,从而提高压力容器的承压能力。虽然实际应用中有许多自动修整方法,但特别应用于重型武器枪管的两种自动修整方法是机械和液压自动修整工艺。本研究采用有限元法(FEM)对重型枪管在机械自动退火过程中产生的应力进行了数值计算。SEM 模型采用二维(2D)轴对称几何形状。SEM 模型与文献数据进行了验证。计算得出,在工作压力为 670 兆帕斯卡的情况下,无自动拉丝的枪管内径的 Von Mises 等效应力值为 1350.3 兆帕斯卡。在带自动压痕的机筒中,在机筒壁厚 63% 的相应区域,计算出的最大 Von Mises 等效应力值为 1122.3 MPa。可以看出,该应力值低于 1195 兆帕的桶屈服强度。因此,在工作压力下,采用自动砂轮压痕技术的机筒与未采用自动砂轮压痕技术的机筒相比,其 Von Mises 等效应力降低了 16.88%。因此,在重型枪管中应用自动修整工艺以及计算由此产生的应力对枪管的寿命和承压能力至关重要。
{"title":"Numerical Investigation of Stress Distribution in Swage Autofrettage Process for Heavy Weapon Barrel","authors":"Doğan Baran, Osman Bi̇can, Y. Doğu","doi":"10.29137/umagd.1364476","DOIUrl":"https://doi.org/10.29137/umagd.1364476","url":null,"abstract":"Otofretaj, kalın cidarlı silindirlerin basınç taşıma kapasitesini ve yorulma ömrünü artırmak için silindir et kalınlığında artık kalıcı gerilme oluşturma işlemidir. Bu artık gerilme, çalışma basıncının oluşturduğu gerilmenin bir kısmını nötr ederek, basınçlı kapların basınç taşıma kapasitesini artırır. Pratikte birçok otofretaj yöntemi olmakla beraber, özellikle ağır silah namlularında uygulanan iki otofretaj yöntemi mekanik ve hidrolik otofretaj işlemleridir. Bu çalışmada, ağır silah namlusuna mekanik otofretaj uygulanmasında oluşan gerilmeler sonlu elemanlar metodu (SEM) ile sayısal olarak hesaplanmıştır. SEM modelinde iki boyutlu (2B) aksisimetrik geometri kullanılmıştır. SEM modeli literatürdeki veriler ile doğrulanmıştır. Otofretajsız namluda 670 MPa çalışma basıncı altında namlu iç çapında Von Mises eşdeğer gerilmenin değeri 1350,3 MPa olarak hesaplanmıştır. Otofretaj uygulanmış namluda ise Von Mises eşdeğer gerilmesinin maksimum değeri, namlunun et kalınlığının %63’ne karşılık gelen bölgede 1122,3 MPa olarak hesaplanmıştır. Bu gerilme değerinin namlu akma mukavemeti olan 1195 MPa’ın altında olduğu görülmektedir. Sonuç olarak çalışma basıncı altında otofretaj uygulanmış namluda Von Mises eşdeğer gerilmesi, otofretaj uygulanmayan namluya göre %16,88 oranında azalmıştır. Bu sebeplerden dolayı, ağır silah namlularında otofretaj işleminin uygulanması ve oluşan gerilmelerin hesaplanması namlu ömrü ve basınç taşıma kapasitesi açısından kritik öneme sahiptir.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"118 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-10-07","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139321989","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mekanik jiroskoplar, ürettikleri jiroskopik tork sayesinde hava ve uzay araçları gibi tamamen asılı duran araçlara yön vermek için kullanılmaktadır. Kara araçlarında da tek veya iki tekerlekli araçların otonom dengesi için kullanılmaktadır. Her ne kadar uzun yıllardır regresyonlar mevcut veriyi modelleme amaçlı kullanılagelen bir yöntem olmuşsa da son yıllarda makine ve derin öğrenme yöntemlerinin sınıflama, modelleme konularında yüksek başarıya sahip oldukları görülmüştür. Bu çalışmada bir derin öğrenme yöntemi olan uzun kısa süreli bellek ağı kullanılarak mekanik bir jiroskopun yalpalama hızı tahmin edilmiştir. Elde edilen modelde RMSE 0.0055 rad/s iken ME değeri -0.0012 rad/s ve R 0.9998 olup model çıktısı ile veri seti arasında yüksek ilişki mevcuttur. Bu hali ile derin öğrenme yöntemlerinin mekanik jiroskop tasarımlarında kullanılması fayda sağlayacaktır.
{"title":"Bir mekanik jiroskopun yalpalama tahmininde uzun kısa süreli bellek ağı yaklaşımı","authors":"İlyas Kacar","doi":"10.29137/umagd.1293684","DOIUrl":"https://doi.org/10.29137/umagd.1293684","url":null,"abstract":"Mekanik jiroskoplar, ürettikleri jiroskopik tork sayesinde hava ve uzay araçları gibi tamamen asılı duran araçlara yön vermek için kullanılmaktadır. Kara araçlarında da tek veya iki tekerlekli araçların otonom dengesi için kullanılmaktadır. Her ne kadar uzun yıllardır regresyonlar mevcut veriyi modelleme amaçlı kullanılagelen bir yöntem olmuşsa da son yıllarda makine ve derin öğrenme yöntemlerinin sınıflama, modelleme konularında yüksek başarıya sahip oldukları görülmüştür. Bu çalışmada bir derin öğrenme yöntemi olan uzun kısa süreli bellek ağı kullanılarak mekanik bir jiroskopun yalpalama hızı tahmin edilmiştir. Elde edilen modelde RMSE 0.0055 rad/s iken ME değeri -0.0012 rad/s ve R 0.9998 olup model çıktısı ile veri seti arasında yüksek ilişki mevcuttur. Bu hali ile derin öğrenme yöntemlerinin mekanik jiroskop tasarımlarında kullanılması fayda sağlayacaktır.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"227 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139334717","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
H. Akgün, Ece Turan, A. Özkan, Z. Günkaya, M. Banar
Faz değişim malzemeleri (Phase Change Materials (PCM)), özellikle devamlı ulaşılamayan yenilenebilir enerji kaynaklarını depolayarak ve talep edildiğinde kullanılmasını sağlayarak yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji sağlar. PCM’lerin termal enerji depolamada istenilen termodinamik, kinetik, kimyasal ve ekonomik özellikleri bir arada tek başına karşılayamamalarından dolayı farklı nanomalzemeler ile desteklenmektedir. PCM’in özelliklerini geliştirmek için kullanılan nanomalzemelerin seçimi için kritik parametreler mevcut olup, bu çalışmada inorganik nanomalzemelerin önceliklendirilmesi amaçlanmıştır. Bu noktada Çok Kriterli Karar Verme (Multi Criteria Decision Maker (MCDM)) metodolojisi oldukça kullanışlıdır. Bu çalışmada, PCM'lerde kullanılabilecek 5 farklı inorganik nanomalzeme (bakır oksit, aluminyum oksit, gümüş, titanyum oksit ve bor nitrürün) önceliklendirilmesi için Oran Analizine Dayalı Çok Amaçlı Optimizasyon Yöntemi (MULTIMOORA) kullanılmıştır. Erime noktası değişimi, gizli ısı değişimi, termal iletkenlik değişimi, ön işlem gereksinimi, toksisite ve maliyet olmak üzere 6 değerlendirme kriteri belirlenmiştir. Kriter ağırlıkları sırasıyla entropi (objektif yöntem) ve sıralama (subjektif) yöntemleriyle belirlenmiştir. Her iki kriter ağırlıklandırma yöntemine göre de erime noktası değişimi en önemli kriter olarak belirlenmiştir. MULTIMOORA sonuçlarına göre PCM'lere eklenecek en uygun inorganik nanomalzemenin bor nitrür (BN) olduğu görülmüştür.
{"title":"Prioritization of Inorganic Nanomaterials Used in Phase Change Materials by Multimoora Method","authors":"H. Akgün, Ece Turan, A. Özkan, Z. Günkaya, M. Banar","doi":"10.29137/umagd.1318413","DOIUrl":"https://doi.org/10.29137/umagd.1318413","url":null,"abstract":"Faz değişim malzemeleri (Phase Change Materials (PCM)), özellikle devamlı ulaşılamayan yenilenebilir enerji kaynaklarını depolayarak ve talep edildiğinde kullanılmasını sağlayarak yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji sağlar. PCM’lerin termal enerji depolamada istenilen termodinamik, kinetik, kimyasal ve ekonomik özellikleri bir arada tek başına karşılayamamalarından dolayı farklı nanomalzemeler ile desteklenmektedir. PCM’in özelliklerini geliştirmek için kullanılan nanomalzemelerin seçimi için kritik parametreler mevcut olup, bu çalışmada inorganik nanomalzemelerin önceliklendirilmesi amaçlanmıştır. Bu noktada Çok Kriterli Karar Verme (Multi Criteria Decision Maker (MCDM)) metodolojisi oldukça kullanışlıdır. Bu çalışmada, PCM'lerde kullanılabilecek 5 farklı inorganik nanomalzeme (bakır oksit, aluminyum oksit, gümüş, titanyum oksit ve bor nitrürün) önceliklendirilmesi için Oran Analizine Dayalı Çok Amaçlı Optimizasyon Yöntemi (MULTIMOORA) kullanılmıştır. Erime noktası değişimi, gizli ısı değişimi, termal iletkenlik değişimi, ön işlem gereksinimi, toksisite ve maliyet olmak üzere 6 değerlendirme kriteri belirlenmiştir. Kriter ağırlıkları sırasıyla entropi (objektif yöntem) ve sıralama (subjektif) yöntemleriyle belirlenmiştir. Her iki kriter ağırlıklandırma yöntemine göre de erime noktası değişimi en önemli kriter olarak belirlenmiştir. MULTIMOORA sonuçlarına göre PCM'lere eklenecek en uygun inorganik nanomalzemenin bor nitrür (BN) olduğu görülmüştür.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"9 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139337039","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Endüstriyel atık malzemelerin seramik ürünlerde geri dönüştürülmesi/yeniden kullanılması, ekonomik ve çevresel etkileri nedeniyle son yıllarda trend olan bir araştırma konusu olmuştur. Metalurjik yan ürünler, seramik ve cam endüstrisinde araştırılan yaygın atık malzemelerdendir. Bu araştırmada, demir çelik üretimi sırasında ortaya çıkan atık demir oksit tozu seçilmiş ve aventurin sırlarda alternatif bir hammadde olarak araştırılmıştır. Seçilen atık demir oksit malzemesi, metal parçaları ve büyük aglomeraları temizlemek ve homojen bir toz elde etmek için başlangıç olarak fiziksel işlemlerden geçirilmiştir. Elde edilen ADO tozu daha sonra XRF, XRD ve DTA/TG teknikleriyle karakterize edilerek kimyasal bileşimi, kristal fazları ve termal davranışı araştırılmıştır. ADO tozunun karakterizasyonu sonucunda %95'ten fazla Fe2O3 ve ana fazının hematit fazı olduğu tespit edilmiştir. İkinci adımda, ADO’nun aventurine sırlarda etkisini tespit etmek için sır reçetelerine ağırlıkça %10-30 eklenerek üretilen sırların fiziksel, faz ve mikroyapısal özellikleri araştırılmıştır. Sırlar yaş öğütme ile hazırlandıktan sonra 980oC’de bisküvi pişirimi gerçekleştirilmiş seramik plakaların yüzeylerine akıtma yöntemiyle uygulanmış ve. 1100 ºC'de 30 dak sinterlenmiştir. Yüzeylerin görsel olarak incelenmesi sonucunda, üretilen aventurin sırların homojen oluşum sergilediği, çatlaklar veya reaksiyona girmemiş bölgeler gibi sır hataların olmadığı görülmüştür. Üretilen aventurin sırlarında anortit, lityum alüminyum silikat, kuvars, kristobalit, lityum demir çinko oksit, lityum demir oksit, hematit kristallerinin olduğu tespit edilmiştir.
{"title":"Çelik Üretiminde Ortaya Çıkan Atık Demir Oksit'in Aventurin Sırlarında Yeniden Kullanımı","authors":"A. Çakir, Farzin Ari̇anpour","doi":"10.29137/umagd.1312191","DOIUrl":"https://doi.org/10.29137/umagd.1312191","url":null,"abstract":"Endüstriyel atık malzemelerin seramik ürünlerde geri dönüştürülmesi/yeniden kullanılması, ekonomik ve çevresel etkileri nedeniyle son yıllarda trend olan bir araştırma konusu olmuştur. Metalurjik yan ürünler, seramik ve cam endüstrisinde araştırılan yaygın atık malzemelerdendir. Bu araştırmada, demir çelik üretimi sırasında ortaya çıkan atık demir oksit tozu seçilmiş ve aventurin sırlarda alternatif bir hammadde olarak araştırılmıştır. Seçilen atık demir oksit malzemesi, metal parçaları ve büyük aglomeraları temizlemek ve homojen bir toz elde etmek için başlangıç olarak fiziksel işlemlerden geçirilmiştir. Elde edilen ADO tozu daha sonra XRF, XRD ve DTA/TG teknikleriyle karakterize edilerek kimyasal bileşimi, kristal fazları ve termal davranışı araştırılmıştır. ADO tozunun karakterizasyonu sonucunda %95'ten fazla Fe2O3 ve ana fazının hematit fazı olduğu tespit edilmiştir. İkinci adımda, ADO’nun aventurine sırlarda etkisini tespit etmek için sır reçetelerine ağırlıkça %10-30 eklenerek üretilen sırların fiziksel, faz ve mikroyapısal özellikleri araştırılmıştır. Sırlar yaş öğütme ile hazırlandıktan sonra 980oC’de bisküvi pişirimi gerçekleştirilmiş seramik plakaların yüzeylerine akıtma yöntemiyle uygulanmış ve. 1100 ºC'de 30 dak sinterlenmiştir. Yüzeylerin görsel olarak incelenmesi sonucunda, üretilen aventurin sırların homojen oluşum sergilediği, çatlaklar veya reaksiyona girmemiş bölgeler gibi sır hataların olmadığı görülmüştür. Üretilen aventurin sırlarında anortit, lityum alüminyum silikat, kuvars, kristobalit, lityum demir çinko oksit, lityum demir oksit, hematit kristallerinin olduğu tespit edilmiştir.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"20 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139337318","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ülkemiz aktif fayların bulunduğu bir deprem ülkesidir. Deprem bir doğa olayıdır ancak depremden kaynaklanan yapısal hasarları azaltmak veya ortadan kaldırmak mümkündür. Ülkemizde ağır maddi manevi kayıpların yaşandığı depremler olmuştur. Acı tecrübeler neticesinde yapısal anlamda pek çok iyileşme olmasına rağmen projelendirme, uygulama noktalarında hala eksiklikler mevcuttur. Elazığ Sivrice’de 24 Ocak 2020’de 6.8 aletsel büyüklüklü bir deprem yaşanmıştır. Sığ bir deprem olması nedeniyle etkisi hissedilmiştir. Deprem sonrası yapılar incelendiğinde beton dayanımlarının düşük olduğu, sargılama donatılarının yetersizliği, düz donatı kullanımı ve yetersiz bindirme boyu dikkat çekicidir. Binalar arasında yeterli miktarda derz bırakılmamış ve giriş katlarda yeterince dolgu duvar olmaması nedeniyle yumuşak katlar oluşmuştur. Bu çalışmada betonarme çerçeve sistemli bir bina modeli incelenmiş, farklı beton dayanımı ve donatı sınıfları ile 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği kullanılarak analizler yapılmıştır. SAP 2000 sonlu elemanlar programı yardımıyla Zaman Tanım Alanında analizler gerçekleştirilmiştir. Seçilen ana parametreler; beton sınıfı ve donatı sınıfıdır (Beton sınıfları: C12, C20 C25 ve C30; donatı sınıfları: S220 ve S420). Taban kesme kuvvetleri, tepe noktası yer değiştirmeleri elde edilmiş ve karşılaştırılmıştır.
{"title":"Farklı Beton ve Çelik Sınıfı Kullanımının Yapıların Zaman Tanım Alanında Analiz Sonuçlarına Etkilerinin İncelenmesi (Ocak 2020 Elazığ Depremi Örneği)","authors":"Nazan Yeni̇çeli̇k, Şule Er, Eda AVANOĞLU SICACIK","doi":"10.29137/umagd.1340206","DOIUrl":"https://doi.org/10.29137/umagd.1340206","url":null,"abstract":"Ülkemiz aktif fayların bulunduğu bir deprem ülkesidir. Deprem bir doğa olayıdır ancak depremden kaynaklanan yapısal hasarları azaltmak veya ortadan kaldırmak mümkündür. Ülkemizde ağır maddi manevi kayıpların yaşandığı depremler olmuştur. Acı tecrübeler neticesinde yapısal anlamda pek çok iyileşme olmasına rağmen projelendirme, uygulama noktalarında hala eksiklikler mevcuttur. Elazığ Sivrice’de 24 Ocak 2020’de 6.8 aletsel büyüklüklü bir deprem yaşanmıştır. Sığ bir deprem olması nedeniyle etkisi hissedilmiştir. Deprem sonrası yapılar incelendiğinde beton dayanımlarının düşük olduğu, sargılama donatılarının yetersizliği, düz donatı kullanımı ve yetersiz bindirme boyu dikkat çekicidir. Binalar arasında yeterli miktarda derz bırakılmamış ve giriş katlarda yeterince dolgu duvar olmaması nedeniyle yumuşak katlar oluşmuştur. Bu çalışmada betonarme çerçeve sistemli bir bina modeli incelenmiş, farklı beton dayanımı ve donatı sınıfları ile 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği kullanılarak analizler yapılmıştır. SAP 2000 sonlu elemanlar programı yardımıyla Zaman Tanım Alanında analizler gerçekleştirilmiştir. Seçilen ana parametreler; beton sınıfı ve donatı sınıfıdır (Beton sınıfları: C12, C20 C25 ve C30; donatı sınıfları: S220 ve S420). Taban kesme kuvvetleri, tepe noktası yer değiştirmeleri elde edilmiş ve karşılaştırılmıştır.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"9 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139337440","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dayanım, aderans, donma/çözülme ve aşınma direnci özelliklerini iyileştirmek ve geri tepmeyi azaltmak için püskürtme betona çeşitli priz hızlandırıcı katkı maddeleri ve karışımlar eklenir. Priz hızlandırıcılar hem kuru hem de ıslak karışım püskürtme beton uygulamalarında giderek daha fazla kullanılmaktadırlar. Priz hızlandırıcılar, erken yaş dayanımı artırmak, tozu ve geri tepmeyi azaltmak için kuru karışım uygulamalarında yaygın olarak kullanılırken, ıslak karışımda hızlı sertleşme ve erken mukavemet elde etmek için kullanılırlar. Yapılan bu çalışmada ıslak karışım püskürtme betonlarda kullanılan sıvı priz hızlandırıcı katkıların optimum değerleri araştırılmıştır. Priz hızlandırıcı katkı miktarı kullanılan çimento miktarının %0 (kontrol), %2, %4, %6 ve %8 oranlarında kullanılarak püskürtme beton numuneleri üretilmiştir. Üretilen numuneler üzerinde, priz süresi tayini, basınç dayananımı (1gün, 7gün, 28 gün) deneyleri yapılmış ve iç yapı analizleri ile incelenmiştir. Çalışmada çimento olarak CEM I 42,5 R tipi çimento kullanılmış olup, katkı olarak alkali içeren ve içeremeyen iki farklı kimyasal katkı kullanılmış, su/çimento oranı 0,32 olarak sabit tutulmuştur. Yapılan deneyler sonucunda, alkali içeren katkılarda %4’den yüksek, alkali içermeyen katkı türünde ise %8’den yüksek katkı kullanımın uygun olduğu belirlenmiştir. Ayrıca 1 ve 7 günlük basınç dayanımlarında priz hızlandırıcı katkı etkisinin bariz bir şekilde görüldüğü 28 günde ise kontrol betonun basınç dayanımına göre yaklaşık %22 oranında bir azalma meydana geldiği görülmüş olup yapılan içyapı analizleriyle bu durum desteklenmiştir.
在喷射混凝土中添加各种凝结促进剂外加剂和混合物,可提高强度、粘附性、抗冻融性和耐磨性,并减少回弹。凝结促进剂越来越多地用于干拌和湿拌喷射混凝土。凝结促进剂广泛用于干拌混凝土,以提高早期湿强度、减少粉尘和回弹,而用于湿拌混凝土则是为了实现快速硬化和早期强度。本研究调查了湿拌喷射混凝土中使用的液体凝结促进剂外加剂的最佳值。采用 0%(对照组)、2%、4%、6% 和 8%的水泥用量制作喷射混凝土试样。对制作的试样进行了凝结时间测定和抗压强度(1 天、7 天、28 天)测试,并通过内部结构分析进行了分析。研究中使用了 CEM I 42.5 R 型水泥作为水泥,含碱和不含碱的两种不同化学掺合料作为掺合料,水灰比保持 0.32 不变。实验结果表明,含碱外加剂的用量宜高于 4%,不含碱外加剂的用量宜高于 8%。此外,从 1 天和 7 天的抗压强度可以明显看出外加剂凝结加速剂的效果,与对照混凝土的抗压强度相比,28 天的抗压强度下降了约 22%,这也得到了内部结构分析的支持。
{"title":"Farklı Priz Hızlandırıcı Katkıların Püskürtme Beton Performansına Karşılaştırmalı Analizi","authors":"Hasan Polat, Cengiz Özel","doi":"10.29137/umagd.1297157","DOIUrl":"https://doi.org/10.29137/umagd.1297157","url":null,"abstract":"Dayanım, aderans, donma/çözülme ve aşınma direnci özelliklerini iyileştirmek ve geri tepmeyi azaltmak için püskürtme betona çeşitli priz hızlandırıcı katkı maddeleri ve karışımlar eklenir. Priz hızlandırıcılar hem kuru hem de ıslak karışım püskürtme beton uygulamalarında giderek daha fazla kullanılmaktadırlar. Priz hızlandırıcılar, erken yaş dayanımı artırmak, tozu ve geri tepmeyi azaltmak için kuru karışım uygulamalarında yaygın olarak kullanılırken, ıslak karışımda hızlı sertleşme ve erken mukavemet elde etmek için kullanılırlar. Yapılan bu çalışmada ıslak karışım püskürtme betonlarda kullanılan sıvı priz hızlandırıcı katkıların optimum değerleri araştırılmıştır. Priz hızlandırıcı katkı miktarı kullanılan çimento miktarının %0 (kontrol), %2, %4, %6 ve %8 oranlarında kullanılarak püskürtme beton numuneleri üretilmiştir. Üretilen numuneler üzerinde, priz süresi tayini, basınç dayananımı (1gün, 7gün, 28 gün) deneyleri yapılmış ve iç yapı analizleri ile incelenmiştir. Çalışmada çimento olarak CEM I 42,5 R tipi çimento kullanılmış olup, katkı olarak alkali içeren ve içeremeyen iki farklı kimyasal katkı kullanılmış, su/çimento oranı 0,32 olarak sabit tutulmuştur. Yapılan deneyler sonucunda, alkali içeren katkılarda %4’den yüksek, alkali içermeyen katkı türünde ise %8’den yüksek katkı kullanımın uygun olduğu belirlenmiştir. Ayrıca 1 ve 7 günlük basınç dayanımlarında priz hızlandırıcı katkı etkisinin bariz bir şekilde görüldüğü 28 günde ise kontrol betonun basınç dayanımına göre yaklaşık %22 oranında bir azalma meydana geldiği görülmüş olup yapılan içyapı analizleriyle bu durum desteklenmiştir.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"31 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139338785","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Personnel scheduling plays a crucial role in the service industry, particularly in labor-intensive businesses like restaurants. The effective allocation of shifts for employees is essential to ensure uninterrupted service and optimize profitability. Poor scheduling can negatively impact both the business and its employees, resulting in decreased profitability and increased physical and mental strain. Continuity of service is essential in restaurant businesses. Shift plans ensure that the service continues uninterrupted by assigning personnel to various shifts. In order to provide the best service in restaurants, the daily shifts of the personnel working in shifts should be planned systematically. In this study, it is aimed to create the shift schedules of the service personnel in the Eskişehir branch of one of the leading restaurants in Turkey. The restaurant employs two types of service personnel: bussers and waiters. The number of required personnel varies across different days and shift periods. In this context, personnel shift schedules were created by using the goal programming method in the study, taking into account the business objectives, personnel needs and shift characteristics. The results of this study can contribute to the literature on staff scheduling in restaurants and can help restaurant businesses create more effective schedules.
{"title":"GOAL PROGRAMMING APPROACH FOR SERVICE STAFF SCHEDULING PROBLEM IN A RESTAURANT","authors":"Hüseyin Ertan İnan","doi":"10.29137/umagd.1309302","DOIUrl":"https://doi.org/10.29137/umagd.1309302","url":null,"abstract":"Personnel scheduling plays a crucial role in the service industry, particularly in labor-intensive businesses like restaurants. The effective allocation of shifts for employees is essential to ensure uninterrupted service and optimize profitability. Poor scheduling can negatively impact both the business and its employees, resulting in decreased profitability and increased physical and mental strain. Continuity of service is essential in restaurant businesses. Shift plans ensure that the service continues uninterrupted by assigning personnel to various shifts. In order to provide the best service in restaurants, the daily shifts of the personnel working in shifts should be planned systematically. In this study, it is aimed to create the shift schedules of the service personnel in the Eskişehir branch of one of the leading restaurants in Turkey. The restaurant employs two types of service personnel: bussers and waiters. The number of required personnel varies across different days and shift periods. In this context, personnel shift schedules were created by using the goal programming method in the study, taking into account the business objectives, personnel needs and shift characteristics. The results of this study can contribute to the literature on staff scheduling in restaurants and can help restaurant businesses create more effective schedules.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"11 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-09-03","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139343058","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Designs inspired by nature are used in several areas as automotive, aerospace and defence industry. In studies on the axial crushing analysis of thin-walled structures such as crashworthiness, a critical role of developments of design aspects have been achieved by the bioinspired perspective. The energy absorption performance of the crashworthiness which shapes the basis of the crushing analysis is the main aspects of the numerical and experimental solution methods. In order to verification of finite element model, the energy absorption characteristic specifications were performed the square tube under axial loads. Using the proposed of lotus-inspired design performances of axial load condition, the newly design was prepared square tube included lotus bifurcation as called "bio-hybrid". To compare the axial and oblique loads performances of the L (lotus) and BH (bio-hybrid) structures, force-deformation curves was evaluated with characteristic properties as EA, CFE, SEA, MCF and PCF. The numerical analysis showed that the square outer frame included lotus bifurcation of crashworthiness is less suitable than natural circular lotus configuration under oblique loads. However, the lotus-inspired configuration is advantageous under axial loads
{"title":"Biyo-Hibrit Çarpışma Kutusu Tasarımının Sayısal Analizi ve Eğik Darbe Altında Enerji Sönümleme Performanslarının İncelenmesi","authors":"Hakan Burçin Erdoğuş","doi":"10.29137/umagd.1339630","DOIUrl":"https://doi.org/10.29137/umagd.1339630","url":null,"abstract":"Designs inspired by nature are used in several areas as automotive, aerospace and defence industry. In studies on the axial crushing analysis of thin-walled structures such as crashworthiness, a critical role of developments of design aspects have been achieved by the bioinspired perspective. The energy absorption performance of the crashworthiness which shapes the basis of the crushing analysis is the main aspects of the numerical and experimental solution methods. In order to verification of finite element model, the energy absorption characteristic specifications were performed the square tube under axial loads. Using the proposed of lotus-inspired design performances of axial load condition, the newly design was prepared square tube included lotus bifurcation as called \"bio-hybrid\". To compare the axial and oblique loads performances of the L (lotus) and BH (bio-hybrid) structures, force-deformation curves was evaluated with characteristic properties as EA, CFE, SEA, MCF and PCF. The numerical analysis showed that the square outer frame included lotus bifurcation of crashworthiness is less suitable than natural circular lotus configuration under oblique loads. However, the lotus-inspired configuration is advantageous under axial loads","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"14 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139347124","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmada , silindirik geometriye sahip ve vakumlanmış güneş kollektör sistemlerinin optik verimleri ZEMAX optik tasarım programı aracılığıyla sayısal olarak incelenmiştir. Kollektör sistemlerinin verimlerine etki eden faktörlerden ; dış cam, toplayıcı tüp, yansıtıcı yüzeyin birbirlerine göre konumları değişken olarak alınmış olup , kollektör sisteminin olası bir takip sistemiyle ve takip sistemi olmaksızın en iyi çalışma şartları belirlenmiştir. Yutucu yüzey merkezinin dış cam borunun arka yüzeyine en yakın olduğu – 15.5 mm konumunda toplanan ortalama ışınımın maksimum olduğu belirlenmiş, dış cam yutucu mesafesinin 15.5 konumuna göre % 2. 15 daha büyük olduğu belirlenmiştir. Optimum geliş açısının yutucu yüzeyin her konumu için 48 – 51 aralığında olduğu görülmüştür.Yansıtıcılı modellerde yansıtıcı dış cam mesafesinin azalmasıyla toplanan ışınımın yaklaşık % 5 arttığı görüşlmüş ve tüm yansıtıcı konumlarında optimum geliş açısının 15 – 18 aralığında olduğu görülmüştür.
{"title":"A Numerical Analysis For Geometrical Compatibility Of Cylindrical Evacuated Tubes","authors":"Ömer Resuloğlu","doi":"10.29137/umagd.1320446","DOIUrl":"https://doi.org/10.29137/umagd.1320446","url":null,"abstract":"Bu çalışmada , silindirik geometriye sahip ve vakumlanmış güneş kollektör sistemlerinin optik verimleri ZEMAX optik tasarım programı aracılığıyla sayısal olarak incelenmiştir. Kollektör sistemlerinin verimlerine etki eden faktörlerden ; dış cam, toplayıcı tüp, yansıtıcı yüzeyin birbirlerine göre konumları değişken olarak alınmış olup , kollektör sisteminin olası bir takip sistemiyle ve takip sistemi olmaksızın en iyi çalışma şartları belirlenmiştir. Yutucu yüzey merkezinin dış cam borunun arka yüzeyine en yakın olduğu – 15.5 mm konumunda toplanan ortalama ışınımın maksimum olduğu belirlenmiş, dış cam yutucu mesafesinin 15.5 konumuna göre % 2. 15 daha büyük olduğu belirlenmiştir. Optimum geliş açısının yutucu yüzeyin her konumu için 48 – 51 aralığında olduğu görülmüştür.Yansıtıcılı modellerde yansıtıcı dış cam mesafesinin azalmasıyla toplanan ışınımın yaklaşık % 5 arttığı görüşlmüş ve tüm yansıtıcı konumlarında optimum geliş açısının 15 – 18 aralığında olduğu görülmüştür.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"20 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139349794","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this study, the electrical conductivity of cement mortars formed by additive waste iron chip was investigated. Mixtures with fixed water/cement (0.5) ratios and different ratios of iron chip were prepared. Cement mortars were prepared by adding 0%, 1%, 2%, 4%, 8% and 16% by weight of cement in the mixtures and waste iron chip in the range of 0.5 mm to 4 mm in size. Firstly, the flow test was applied to the cement mortars cured in normal water for 7 and 28 days and their flexure and compressive strengths were determined. Then, the electrical conductivity test was applied to the cement mortar samples. As a result, it was observed that the flow diameter values increased as the average length increased from 0.5 mm to 2 mm in 1% and 2% additive of waste iron chip. It was determined that 1% waste iron chip was higher at 4.54% compressive strength compared to the reference sample. As the amount of added waste iron chip increased, the electrical resistivity value in the samples decreased and the electrical conductivity value increased along with it. At the same time, it was determined that the added iron chip size also increased the electrical conductivity.
{"title":"Atık Demir Talaşlı Çimento Harçlarında Elektriksel İletkenliğin Araştırılması","authors":"Ahmet Fi̇lazi̇, Rustem Yi̇lmazel, Muharrem Pul","doi":"10.29137/umagd.1252097","DOIUrl":"https://doi.org/10.29137/umagd.1252097","url":null,"abstract":"In this study, the electrical conductivity of cement mortars formed by additive waste iron chip was investigated. Mixtures with fixed water/cement (0.5) ratios and different ratios of iron chip were prepared. Cement mortars were prepared by adding 0%, 1%, 2%, 4%, 8% and 16% by weight of cement in the mixtures and waste iron chip in the range of 0.5 mm to 4 mm in size. Firstly, the flow test was applied to the cement mortars cured in normal water for 7 and 28 days and their flexure and compressive strengths were determined. Then, the electrical conductivity test was applied to the cement mortar samples. As a result, it was observed that the flow diameter values increased as the average length increased from 0.5 mm to 2 mm in 1% and 2% additive of waste iron chip. It was determined that 1% waste iron chip was higher at 4.54% compressive strength compared to the reference sample. As the amount of added waste iron chip increased, the electrical resistivity value in the samples decreased and the electrical conductivity value increased along with it. At the same time, it was determined that the added iron chip size also increased the electrical conductivity.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"49 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-08-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"139350586","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}