Pub Date : 2022-09-19DOI: 10.21205/deufmd.2022247205
Sermet Mi̇r, B. Yildirim, M. Kurt
Çok katmanlı malzemeler, her bir katmanı farklı bir saçılım davranışına sahip olabilen ve katmanları içerisinde anizotropik davranışa sahip bileşenler barındıran malzeme yapılarıdır. Çok katmanlı malzemeler kozmetik, mücevher ve araba boyası endüstrilerinde yoğun olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, bir çok gerçek dünya malzemesi kompozisyon içeriğinde açısal renk değişimi (goniochromatic) ve ışıltı (sparkle) etkilerine neden olan mikroskobik parçacıklar içerir. Bu sebeple, malzemenin gerçekçi görselleştirmesini sağlamak için malzemenin doğru temsil edilmesi büyük önem arz etmektedir ve bu doğrultuda bir çok model önerilmiştir. Bu makalede, çok katmanlı modern araba boyası malzemesi baz alınarak, malzemenin üzerinde görülen açısal renk değişimleri ve ışıltı etkilerini modelleyebilen çalışmaların analizi yapılmış ve deneysel karşılaştırmalar ile modellerin örnek malzemeleri doğru temsil etme kapasiteleri karşılaştırılmıştır. Ek olarak, çalışmamız içerisinde modellerin performans değerleri de karşılaştırılarak deneysel çalışmalarımız içerisinde bu bilgiler paylaşılmıştır. En son kısımda ise bir tablo halinde analizi yapılan çalışmaları içerdikleri karmaşık özel etkileri özetleyerek, okuyucuların bilgisine sunmaktayız.
{"title":"Çok Katmanlı Malzemelerde Açısal Renk Değişimleri ve Işıltı Etkilerinin Analizi","authors":"Sermet Mi̇r, B. Yildirim, M. Kurt","doi":"10.21205/deufmd.2022247205","DOIUrl":"https://doi.org/10.21205/deufmd.2022247205","url":null,"abstract":"Çok katmanlı malzemeler, her bir katmanı farklı bir saçılım davranışına sahip olabilen ve katmanları içerisinde anizotropik davranışa sahip bileşenler barındıran malzeme yapılarıdır. Çok katmanlı malzemeler kozmetik, mücevher ve araba boyası endüstrilerinde yoğun olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, bir çok gerçek dünya malzemesi kompozisyon içeriğinde açısal renk değişimi (goniochromatic) ve ışıltı (sparkle) etkilerine neden olan mikroskobik parçacıklar içerir. Bu sebeple, malzemenin gerçekçi görselleştirmesini sağlamak için malzemenin doğru temsil edilmesi büyük önem arz etmektedir ve bu doğrultuda bir çok model önerilmiştir. Bu makalede, çok katmanlı modern araba boyası malzemesi baz alınarak, malzemenin üzerinde görülen açısal renk değişimleri ve ışıltı etkilerini modelleyebilen çalışmaların analizi yapılmış ve deneysel karşılaştırmalar ile modellerin örnek malzemeleri doğru temsil etme kapasiteleri karşılaştırılmıştır. Ek olarak, çalışmamız içerisinde modellerin performans değerleri de karşılaştırılarak deneysel çalışmalarımız içerisinde bu bilgiler paylaşılmıştır. En son kısımda ise bir tablo halinde analizi yapılan çalışmaları içerdikleri karmaşık özel etkileri özetleyerek, okuyucuların bilgisine sunmaktayız.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"35 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"91494151","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-19DOI: 10.21205/deufmd.2022247206
Derya Eren Akyol, Ayşen Hayirlioğlu, Begümsu Taştan, Berna Demi̇rsoy, Muharrem Sari
Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19 virüsü, dünya genelinde yayılarak artmaya devam etmektedir. Virüsün hızla yayılmasından en çok etkilenen sektör, sağlık sektörü olmuştur. Çalışma alanları itibariyle en riskli ortamda olan sağlık çalışanları, gerekli koruyucu ekipmanları kullansalar dahi uzun süreli ve dengeli düzenlenmemiş çalışma saatlerine bağlı olarak, virüse yakalanma riskini minimize edememektedirler. Aynı zamanda sağlık çalışanlarının koronavirüse yakalanma riski, hastanelerde açılan korona servisi birimleriyle de doğrudan etkileşim içerisindedir. Yapılan çalışmada, belirli varsayımlar üzerine kurulmuş simülasyon modelinden alınan veriler doğrultusunda korona servisi birimleri ile doktor ve hemşirelerin virüse yakalanma riskini minimize edecek bir tam sayılı doğrusal programlama (TDP) modeli önerilmiştir. Planlama ufku 14 gün olarak belirlenmiş ve model sonucunda korona servisi birimleri için virüs taşıma riskinin minimum olduğu vardiya çizelgeleri oluşturulmuştur.
{"title":"Shift scheduling study to minimize the risk of contracting virus at COVID-19 units in a pandemic hospital","authors":"Derya Eren Akyol, Ayşen Hayirlioğlu, Begümsu Taştan, Berna Demi̇rsoy, Muharrem Sari","doi":"10.21205/deufmd.2022247206","DOIUrl":"https://doi.org/10.21205/deufmd.2022247206","url":null,"abstract":"Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19 virüsü, dünya genelinde yayılarak artmaya devam etmektedir. Virüsün hızla yayılmasından en çok etkilenen sektör, sağlık sektörü olmuştur. Çalışma alanları itibariyle en riskli ortamda olan sağlık çalışanları, gerekli koruyucu ekipmanları kullansalar dahi uzun süreli ve dengeli düzenlenmemiş çalışma saatlerine bağlı olarak, virüse yakalanma riskini minimize edememektedirler. Aynı zamanda sağlık çalışanlarının koronavirüse yakalanma riski, hastanelerde açılan korona servisi birimleriyle de doğrudan etkileşim içerisindedir. Yapılan çalışmada, belirli varsayımlar üzerine kurulmuş simülasyon modelinden alınan veriler doğrultusunda korona servisi birimleri ile doktor ve hemşirelerin virüse yakalanma riskini minimize edecek bir tam sayılı doğrusal programlama (TDP) modeli önerilmiştir. Planlama ufku 14 gün olarak belirlenmiş ve model sonucunda korona servisi birimleri için virüs taşıma riskinin minimum olduğu vardiya çizelgeleri oluşturulmuştur.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"139 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"76573870","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-19DOI: 10.21205/deufmd.2022247214
Bahadır Uyulgan
The goal of this research is to make an aluminum alloy center housing for a turbocharger, which is currently built of cast iron, in order to minimize weight in the car sector. The use of aluminum alloy instead of cast iron to manufacture a turbocharger's central housing is expected to result in a 60 percent weight reduction. It was determined in the investigation that A242 aluminum alloy might be utilized in place of cast iron. The turbo mid-hub, which is comprised of A242 aluminum alloy, was then heat treated and hardness tested. The finite element approach was used to examine the temperature distribution of the part. As a result of the aging experiment, the solution temperature and duration were kept constant, and the most acceptable aging temperature and time for the turbocharger cental hausing were identified as 190°C, 234 minutes, as a consequence of the aging heat treatments done at different temperatures. The hottest spots of the turbocharger central hausing built from A242 alloy and cast iron, according to the temperature distribution study, are 153°C in the aluminum alloy section and 233°C in the cast iron component.
{"title":"Pik Turbo Orta Göbeğinin Alüminyum Alaşımından Üretilmesi","authors":"Bahadır Uyulgan","doi":"10.21205/deufmd.2022247214","DOIUrl":"https://doi.org/10.21205/deufmd.2022247214","url":null,"abstract":"The goal of this research is to make an aluminum alloy center housing for a turbocharger, which is currently built of cast iron, in order to minimize weight in the car sector. The use of aluminum alloy instead of cast iron to manufacture a turbocharger's central housing is expected to result in a 60 percent weight reduction. \u0000It was determined in the investigation that A242 aluminum alloy might be utilized in place of cast iron. The turbo mid-hub, which is comprised of A242 aluminum alloy, was then heat treated and hardness tested. The finite element approach was used to examine the temperature distribution of the part. \u0000As a result of the aging experiment, the solution temperature and duration were kept constant, and the most acceptable aging temperature and time for the turbocharger cental hausing were identified as 190°C, 234 minutes, as a consequence of the aging heat treatments done at different temperatures. The hottest spots of the turbocharger central hausing built from A242 alloy and cast iron, according to the temperature distribution study, are 153°C in the aluminum alloy section and 233°C in the cast iron component.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"110 11 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"83739476","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-19DOI: 10.21205/deufmd.2022247218
Mustafa Büyükkeçeci̇, M. C. Okur
Müşteri memnuniyeti ve sadakati uygun fiyat, ürün çeşitliliği, hızlı tedarik ve sevkiyat, ürün kalitesi, satış öncesi ve sonrası hizmetler ve müşteri davranışlarının analiz edilmesi ile sağlanır. Müşteri davranışlarını analiz eden işletmeler hem mevcut müşterilerini koruyabilir hem de yenilerini kazanabilir. Bu çalışmanın amacı işletmeleri terk etme ihtimali olan müşterileri tahmin edebilen gözetimli modeller üretmektir. Bu amaçla toplamda 21 sınıflandırma yöntemi ve telekomünikasyon, bankacılık ve e–ticaret sektörlerine ait veri kümeleri kullanılarak deney çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Ayrıca işletmelerin harcama alışkanlıklarına göre müşterileri sıralamak ve sınıflandırmak için kullandıkları basit ama etkili bir pazarlama analiz aracı olan RFM (Recency, Frequency, Monetary Value) bölümlemesi, Ki-Kare Testi ile birlikte boyut indirgeme metodu olarak kullanılmıştır. Böylelikle optimal eleman sayısına sahip öznitelik altkümelerinin elde edilmesi ve öznitelik seçim öncesi ve sonrası model performanslarının kıyaslanması hedeflenmiştir.
{"title":"A Data Mining Application in Customer Churn Prediction","authors":"Mustafa Büyükkeçeci̇, M. C. Okur","doi":"10.21205/deufmd.2022247218","DOIUrl":"https://doi.org/10.21205/deufmd.2022247218","url":null,"abstract":"Müşteri memnuniyeti ve sadakati uygun fiyat, ürün çeşitliliği, hızlı tedarik ve sevkiyat, ürün kalitesi, satış öncesi ve sonrası hizmetler ve müşteri davranışlarının analiz edilmesi ile sağlanır. Müşteri davranışlarını analiz eden işletmeler hem mevcut müşterilerini koruyabilir hem de yenilerini kazanabilir. Bu çalışmanın amacı işletmeleri terk etme ihtimali olan müşterileri tahmin edebilen gözetimli modeller üretmektir. Bu amaçla toplamda 21 sınıflandırma yöntemi ve telekomünikasyon, bankacılık ve e–ticaret sektörlerine ait veri kümeleri kullanılarak deney çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Ayrıca işletmelerin harcama alışkanlıklarına göre müşterileri sıralamak ve sınıflandırmak için kullandıkları basit ama etkili bir pazarlama analiz aracı olan RFM (Recency, Frequency, Monetary Value) bölümlemesi, Ki-Kare Testi ile birlikte boyut indirgeme metodu olarak kullanılmıştır. Böylelikle optimal eleman sayısına sahip öznitelik altkümelerinin elde edilmesi ve öznitelik seçim öncesi ve sonrası model performanslarının kıyaslanması hedeflenmiştir.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"28 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"75258153","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-19DOI: 10.21205/deufmd.2022247204
M. Demiral
Camel Traveling Behavior Algorithm (CA) is a nature-inspired meta-heuristic proposed in 2016 by Mohammed Khalid Ibrahim and Ramzy Salim Ali. There exist few publications that measure the performance of the CA on scientific literature. CA was implemented to global optimization and some engineering problems in the literature. It was shown that CA demonstrates better performance than Particle Swarm Optimization (PSO) and Genetic Algorithm (GA) in global optimization. However, it gives poor solutions at combinatorial optimization as well as in traveling salesman problems (TSP). Besides, a modified camel algorithm (MCA) was applied in the field of engineering and was proved that it is better than Cuckoo Search (CS), PSO, and CA. Therefore, it is a need for improvement in CA by hybridizing with a constructive heuristic (Nearest Neighbor Algorithm-NN). A set of thirteen small and medium-scale datasets that have cities scales ranging from 29 to 195 was used in the comparative study. The results show that the hybrid algorithm (HA) outperforms Tabu Search (TS), GA, CA, and Ant system (AS) for 70% of all datasets, excluding wi29, eil76, pr76, and rat99. Also, it was given that a detailed analysis presents the number of best, worst, average solutions, standard deviation, and average CPU time. The metrics also stress that the hybrid meta-heuristic demonstrates 64% performance in finding acceptable solutions. Finally, the hybrid algorithm solves the discrete problem in short computational times when compared to other test algorithms for small and medium-scale datasets.
{"title":"Application of a Hybrid Camel Traveling Behavior Algorithm for Traveling Salesman Problem","authors":"M. Demiral","doi":"10.21205/deufmd.2022247204","DOIUrl":"https://doi.org/10.21205/deufmd.2022247204","url":null,"abstract":"Camel Traveling Behavior Algorithm (CA) is a nature-inspired meta-heuristic proposed in 2016 by Mohammed Khalid Ibrahim and Ramzy Salim Ali. There exist few publications that measure the performance of the CA on scientific literature. CA was implemented to global optimization and some engineering problems in the literature. It was shown that CA demonstrates better performance than Particle Swarm Optimization (PSO) and Genetic Algorithm (GA) in global optimization. However, it gives poor solutions at combinatorial optimization as well as in traveling salesman problems (TSP). Besides, a modified camel algorithm (MCA) was applied in the field of engineering and was proved that it is better than Cuckoo Search (CS), PSO, and CA. Therefore, it is a need for improvement in CA by hybridizing with a constructive heuristic (Nearest Neighbor Algorithm-NN). A set of thirteen small and medium-scale datasets that have cities scales ranging from 29 to 195 was used in the comparative study. The results show that the hybrid algorithm (HA) outperforms Tabu Search (TS), GA, CA, and Ant system (AS) for 70% of all datasets, excluding wi29, eil76, pr76, and rat99. Also, it was given that a detailed analysis presents the number of best, worst, average solutions, standard deviation, and average CPU time. The metrics also stress that the hybrid meta-heuristic demonstrates 64% performance in finding acceptable solutions. Finally, the hybrid algorithm solves the discrete problem in short computational times when compared to other test algorithms for small and medium-scale datasets.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"26 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"86839733","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-19DOI: 10.21205/deufmd.2022247223
A. H. Eronat
Musilaj olayı denizlerin abiyotik faktorlerinde önemli değişiklikler oluşturmanın yanında, canlılık için de önemli tehditler oluşturmaktadır. Oluşturduğu bu önemli etkiler göz önünde bulundurulduğunda musilaj olayının mekansal ve zamansal oluşumunu hızlı şekilde tespit ve takip etmek önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, musilaj olayının gerçekleştiği deniz alanlarının hızlı tespitine yönelik olarak atmosfer üstü sudan çıkan radyans reflektans değerleri üzerinde oluşturduğu optik olarak tanımlayıcı motif tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bulgular, musilaj olayının gözlemlendiği deniz alanlarının diğer alanlara göre on ila yedi kat arasında daha yüksek atmosfer üstü sudan çıkan radyans reflektans değerlerine ulaştığı tespit edilmiştir. İstatistiki olarak anlamlı bu farkın optik tanımlayıcı motifi olarak tanımlanması mümkün olmuştur. Ortaya koyulan bu motifin gerek musilaj hadisesinin erken tespiti, gerekse ulusal izleme sistemi oluşturmak konusunda önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.
{"title":"Denizlerde Müsilaj Olayının Tespitine Yönelik Optik Tanımlayıcı Motifin Belirlenmesi","authors":"A. H. Eronat","doi":"10.21205/deufmd.2022247223","DOIUrl":"https://doi.org/10.21205/deufmd.2022247223","url":null,"abstract":"Musilaj olayı denizlerin abiyotik faktorlerinde önemli değişiklikler oluşturmanın yanında, canlılık için de önemli tehditler oluşturmaktadır. Oluşturduğu bu önemli etkiler göz önünde bulundurulduğunda musilaj olayının mekansal ve zamansal oluşumunu hızlı şekilde tespit ve takip etmek önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, musilaj olayının gerçekleştiği deniz alanlarının hızlı tespitine yönelik olarak atmosfer üstü sudan çıkan radyans reflektans değerleri üzerinde oluşturduğu optik olarak tanımlayıcı motif tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bulgular, musilaj olayının gözlemlendiği deniz alanlarının diğer alanlara göre on ila yedi kat arasında daha yüksek atmosfer üstü sudan çıkan radyans reflektans değerlerine ulaştığı tespit edilmiştir. İstatistiki olarak anlamlı bu farkın optik tanımlayıcı motifi olarak tanımlanması mümkün olmuştur. Ortaya koyulan bu motifin gerek musilaj hadisesinin erken tespiti, gerekse ulusal izleme sistemi oluşturmak konusunda önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"19 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"86890861","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-19DOI: 10.21205/deufmd.2022247230
Gökhan Safak, S. İri̇zalp, Burçak Kardelen Köroğlu
Ag is used as a useful alloying element in brazing filler metals. It is clear that the addition of Ag has a positive effect on the melting temperature, wettability, conductivity and mechanical property of the filler metals. For this reason, although Ag is very expensive, it is still widely used in many research and production. In this study, it was focused on obtaining both high strength and cost-effective brazing joints by using filler metals containing different levels of Ag. Melting-solidification temperatures, mechanical properties and microstructures of brazing joints obtained with filler metals containing different levels of Ag-Cu-Zn and Cd were investigated. In this study, the appropriate Ag content in brazing processes of pipes and caps used as copper-brass material pairing in cooling-heating devices in the air conditioning system was investigated in detail. When the typical microstructure of the joints was examined, it was observed that it mainly consisted of solid solutions and eutectic phases. The interfaces in the copper and brass regions were affected by both Ag content and melting temperatures. As a result of the burst test, the maximum stress value at which the brazed material pairs were damaged was found to be 345 MPa, and the damage was reported to occur in the copper pipe. In addition, it has been reported that the final product is damaged from the brazed zone when Ag-free solder wire is used. It was found that 5%Ag content provides sufficient performance in the final product due to the fact that the strength of the braze joint with low-Ag content is higher than the copper tube. The results also showed that the micro-hardness increased with the increase of Ag-addition, the hardness of the joint with the filler metal containing 5%Ag increased by 21%. The joint hardness obtained with filler metal containing 40% Ag showed an increase of up to 57%. This showed that the addition of Ag improves the strength, but its 5% Ag content provides sufficient performance in the brazing joint.
{"title":"Study on microstructure and mechanical performance of copper/brass brazing joint with Ag brazing fillers","authors":"Gökhan Safak, S. İri̇zalp, Burçak Kardelen Köroğlu","doi":"10.21205/deufmd.2022247230","DOIUrl":"https://doi.org/10.21205/deufmd.2022247230","url":null,"abstract":"Ag is used as a useful alloying element in brazing filler metals. It is clear that the addition of Ag has a positive effect on the melting temperature, wettability, conductivity and mechanical property of the filler metals. For this reason, although Ag is very expensive, it is still widely used in many research and production. In this study, it was focused on obtaining both high strength and cost-effective brazing joints by using filler metals containing different levels of Ag. Melting-solidification temperatures, mechanical properties and microstructures of brazing joints obtained with filler metals containing different levels of Ag-Cu-Zn and Cd were investigated. In this study, the appropriate Ag content in brazing processes of pipes and caps used as copper-brass material pairing in cooling-heating devices in the air conditioning system was investigated in detail. When the typical microstructure of the joints was examined, it was observed that it mainly consisted of solid solutions and eutectic phases. The interfaces in the copper and brass regions were affected by both Ag content and melting temperatures. As a result of the burst test, the maximum stress value at which the brazed material pairs were damaged was found to be 345 MPa, and the damage was reported to occur in the copper pipe. In addition, it has been reported that the final product is damaged from the brazed zone when Ag-free solder wire is used. It was found that 5%Ag content provides sufficient performance in the final product due to the fact that the strength of the braze joint with low-Ag content is higher than the copper tube. The results also showed that the micro-hardness increased with the increase of Ag-addition, the hardness of the joint with the filler metal containing 5%Ag increased by 21%. The joint hardness obtained with filler metal containing 40% Ag showed an increase of up to 57%. This showed that the addition of Ag improves the strength, but its 5% Ag content provides sufficient performance in the brazing joint.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"30 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"86941466","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-19DOI: 10.21205/deufmd.2022247220
Yusuf Burak Özdemi̇r, Yalçın Karpuzcu, Serhat Çam, Erkan Günpinar
Jantlar arabanın önemli bir parçasıdır ve tekerlekler ile birlikte arabanın ve yolcularının yükünü taşırlar. Bu yükü taşımak ve olası bir kazada can kaybını önlemek için jantın sağlam olması gerekli ve önemlidir. Diğer taraftan estetik açıdan da göze hitap etmelidir. Bu çalışmada öncelikle araba jantının sınır koşulları belirlenmiştir. Bu sınırlar içerisinde farklı jant tasarımları elde edebilmek için bir kullanıcı çalışması gerçekleştirilmiştir. Kullanıcı çalışmasındaki her bir katılımcı bir model tasarlamış ve parametrize etmiştir. Jant telinin sayısı, şekli ve göbek kalınlığı gibi tasarım parametreleri kullanıcı tarafından belirtilmiştir. Sonrasında kullanıcılardan bu parametreler kullanarak jeneratif tasarım yoluyla birbirinden farklı 20 tane jant modeli elde etmeleri istenmiştir. Durağan arabanın etki ettiği kuvvetler altında (parametrik olarak elde edilen) jantlar modellerinin gerilme ve yer değiştirme dağılımını bulmak için sonlu elemanlar yöntemi (FEM) kullanılmıştır. FEM kullanırken, ağ elemanlarının sayısına ve analiz edilen jantın yönüne dikkat edilmiştir. Jantlar tasarım kabiliyetine sahip gönüllü birisinin verdiği estetik puanlara ve FEM testlerinden elde edilen stres ve yer değiştirme değerlerine göre sıralanmıştır. Sıralamanın ardından genetik algoritma (GA) kullanılarak farklı ve estetik modeller elde edilip, kullanıcıya sunulmuş ve seçimi ile en uygun jant tasarım(lar)ı elde edilmiştir. Bu optimizasyon çalışması parametrizasyonu yapılmış iki farklı jant modeli kullanılarak yapılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde parametrizasyon optimizasyon sonrası elde edilen modellerin performanslarını etkilemektedir.
{"title":"Jant Tasarım Parametrizasyonu ve Parametrizasyonun Optimizasyona Etkisi","authors":"Yusuf Burak Özdemi̇r, Yalçın Karpuzcu, Serhat Çam, Erkan Günpinar","doi":"10.21205/deufmd.2022247220","DOIUrl":"https://doi.org/10.21205/deufmd.2022247220","url":null,"abstract":"Jantlar arabanın önemli bir parçasıdır ve tekerlekler ile birlikte arabanın ve yolcularının yükünü taşırlar. Bu yükü taşımak ve olası bir kazada can kaybını önlemek için jantın sağlam olması gerekli ve önemlidir. Diğer taraftan estetik açıdan da göze hitap etmelidir. Bu çalışmada öncelikle araba jantının sınır koşulları belirlenmiştir. Bu sınırlar içerisinde farklı jant tasarımları elde edebilmek için bir kullanıcı çalışması gerçekleştirilmiştir. Kullanıcı çalışmasındaki her bir katılımcı bir model tasarlamış ve parametrize etmiştir. Jant telinin sayısı, şekli ve göbek kalınlığı gibi tasarım parametreleri kullanıcı tarafından belirtilmiştir. Sonrasında kullanıcılardan bu parametreler kullanarak jeneratif tasarım yoluyla birbirinden farklı 20 tane jant modeli elde etmeleri istenmiştir. Durağan arabanın etki ettiği kuvvetler altında (parametrik olarak elde edilen) jantlar modellerinin gerilme ve yer değiştirme dağılımını bulmak için sonlu elemanlar yöntemi (FEM) kullanılmıştır. FEM kullanırken, ağ elemanlarının sayısına ve analiz edilen jantın yönüne dikkat edilmiştir. Jantlar tasarım kabiliyetine sahip gönüllü birisinin verdiği estetik puanlara ve FEM testlerinden elde edilen stres ve yer değiştirme değerlerine göre sıralanmıştır. Sıralamanın ardından genetik algoritma (GA) kullanılarak farklı ve estetik modeller elde edilip, kullanıcıya sunulmuş ve seçimi ile en uygun jant tasarım(lar)ı elde edilmiştir. Bu optimizasyon çalışması parametrizasyonu yapılmış iki farklı jant modeli kullanılarak yapılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde parametrizasyon optimizasyon sonrası elde edilen modellerin performanslarını etkilemektedir.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"90736998","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-19DOI: 10.21205/deufmd.2022247212
Atilla Suncak, Özlem Aktas
Anlatım bozukluğu, Türkçe cümlelerde hem anlamsal hem de biçimsel belirsizlikleri ifade eden bir dilbilgisi terimidir. Daha önceki çalışmalarda, kural tabanlı dile özgü modeller oluşturularak Doğal Dil İşleme (DDİ) teknikleri kullanılmıştır. Bununla birlikte, daha az talepkar açıklama gereksinimlerine ve harici bilgiyi birleştirme kolaylığına rağmen, kural tabanlı sistemler, işleme verimliliği açısından bazı büyük engellere sahiptir. Uzun Kısa-Süreli Bellek (UKSB (ing: LSTM)) veya Evrişimsel Sinir Ağları (ESA (ing: CNN)) gibi derin öğrenme teknikleri son yıllarda büyük ilerlemeler kaydetmiş, bu da DDİ uygulamalarında performans açısından benzeri görülmemiş bir artışa yol açmıştır. Bu çalışmada, anlatım bozukluklarını tespit etmek için UKSB ve ESA'nın hibrit modeli olan bir derin öğrenme yaklaşımı (E-UKSB (ing: C-LSTM)) ve buna ek olarak sonuçları doğruluk açısından karşılaştırmak için Destek Vektör Makinesi (DVM (ing: SVM)) ve Rastgele Orman (RO (ing: RF)) gibi geleneksel makine öğrenmesi sınıflandırıcıları önerilmiştir. Önerilen hibrit model, geleneksel DVM ve rastgele orman sınıflandırıcılarına ek olarak, ESA ve UKSB’nin mevcut modellerinden daha yüksek başarım elde etmiştir. Bu durum, metin sınıflandırma için geleneksel sınıflandırıcılara kıyasla derin sinirsel yaklaşımların daha çok ön plana çıktığını göstermektedir.
{"title":"Hibrit bir Derin Öğrenme Yöntemi Kullanarak Türkçe Cümlelerdeki Anlatım Bozukluklarının Tespiti","authors":"Atilla Suncak, Özlem Aktas","doi":"10.21205/deufmd.2022247212","DOIUrl":"https://doi.org/10.21205/deufmd.2022247212","url":null,"abstract":"Anlatım bozukluğu, Türkçe cümlelerde hem anlamsal hem de biçimsel belirsizlikleri ifade eden bir dilbilgisi terimidir. Daha önceki çalışmalarda, kural tabanlı dile özgü modeller oluşturularak Doğal Dil İşleme (DDİ) teknikleri kullanılmıştır. Bununla birlikte, daha az talepkar açıklama gereksinimlerine ve harici bilgiyi birleştirme kolaylığına rağmen, kural tabanlı sistemler, işleme verimliliği açısından bazı büyük engellere sahiptir. Uzun Kısa-Süreli Bellek (UKSB (ing: LSTM)) veya Evrişimsel Sinir Ağları (ESA (ing: CNN)) gibi derin öğrenme teknikleri son yıllarda büyük ilerlemeler kaydetmiş, bu da DDİ uygulamalarında performans açısından benzeri görülmemiş bir artışa yol açmıştır. Bu çalışmada, anlatım bozukluklarını tespit etmek için UKSB ve ESA'nın hibrit modeli olan bir derin öğrenme yaklaşımı (E-UKSB (ing: C-LSTM)) ve buna ek olarak sonuçları doğruluk açısından karşılaştırmak için Destek Vektör Makinesi (DVM (ing: SVM)) ve Rastgele Orman (RO (ing: RF)) gibi geleneksel makine öğrenmesi sınıflandırıcıları önerilmiştir. Önerilen hibrit model, geleneksel DVM ve rastgele orman sınıflandırıcılarına ek olarak, ESA ve UKSB’nin mevcut modellerinden daha yüksek başarım elde etmiştir. Bu durum, metin sınıflandırma için geleneksel sınıflandırıcılara kıyasla derin sinirsel yaklaşımların daha çok ön plana çıktığını göstermektedir.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"1 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"74912340","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2022-09-19DOI: 10.21205/deufmd.2022247222
Muhammet Tayyip Gürbüz, Sercan Acarer
Unmanned Aerial Vehicles (UAVs) are commonly propeller-driven and low-speed. The concept of cost-efficient, much higher speed and longer range applications of micro jet engines was previously addressed such that an existing basic turbojet engine was converted into a single spool turbofan without using additional components of booster and low pressure turbine. Normally, this situation emerges matching problems since two spools are required to adjust the fan speed independently. A simple solution was to use a Continuously Variable Transmission (CVT) gearbox to adjust optimal speed for the fan. As a result, missing of the positive functionality of the booster would lump into the fan root to form a unified low pressure compression system (unified-LPC). Such a unified-LPC demands unique characteristics of having an extreme twist, very high pressure ratio and mass flux at the root section than at the tip section, despite the exact opposite is being enforced due to the wheel speed rise with radius. In light of these challenges, this work aims to investigate detailed aerodynamics of an existing design previously made and reported by the authors. It is shown that, despite the aerodynamic loading contrast throughout the span, the unified-LPC can still have a wide operating range and acceptable off-design aerodynamics. Complementing the previous design-oriented work, this paper aims to provide guidelines for such unified compression systems.
{"title":"Değişken Çevrimli Mikro Turbofan Jet Motoru için Bütünleşik Düşük Basınç Kompresor Sisteminin Aerodinamik Analizleri","authors":"Muhammet Tayyip Gürbüz, Sercan Acarer","doi":"10.21205/deufmd.2022247222","DOIUrl":"https://doi.org/10.21205/deufmd.2022247222","url":null,"abstract":"Unmanned Aerial Vehicles (UAVs) are commonly propeller-driven and low-speed. The concept of cost-efficient, much higher speed and longer range applications of micro jet engines was previously addressed such that an existing basic turbojet engine was converted into a single spool turbofan without using additional components of booster and low pressure turbine. Normally, this situation emerges matching problems since two spools are required to adjust the fan speed independently. A simple solution was to use a Continuously Variable Transmission (CVT) gearbox to adjust optimal speed for the fan. As a result, missing of the positive functionality of the booster would lump into the fan root to form a unified low pressure compression system (unified-LPC). Such a unified-LPC demands unique characteristics of having an extreme twist, very high pressure ratio and mass flux at the root section than at the tip section, despite the exact opposite is being enforced due to the wheel speed rise with radius. In light of these challenges, this work aims to investigate detailed aerodynamics of an existing design previously made and reported by the authors. It is shown that, despite the aerodynamic loading contrast throughout the span, the unified-LPC can still have a wide operating range and acceptable off-design aerodynamics. Complementing the previous design-oriented work, this paper aims to provide guidelines for such unified compression systems.","PeriodicalId":23481,"journal":{"name":"Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi","volume":"65 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-19","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"75380942","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
京公网安备 11010802042870号
京ICP备2023020795号-1
扫码关注我们
求助内容：
应助结果提醒方式：