Otobiyografi, bir kişinin kendi yaşam öyküsüdür. Kaynak kendisi, kendi deneyimleri, kendi tarihi ve kendi hikayesidir. Edebi bir tür olarak bildiğimiz otobiyografi, plastik sanatlarda karşılığı olan bir tanımdır. Sözcükler renge, taşa, çamura döner, bazen de sanatçının bedeni, portresi araç olur, sanatın öznesi sanatçının kendisidir artık. Sanatçının kendisiyle kurduğu bu ilişki, sanat tarihinde kendini otoportreleriyle göstermiştir. Çağdaş sanatta ise sanat yapıtı ile sanatçı arasındaki ilişki, sanatçının kendini tüm bedeniyle kattığı performanslarla başka bir boyuta taşınmıştır. Eserler ile sanatçı arasındaki ilişki, sanatçının kendi hayatının gerçekliğinin yansımasıdır. Sanat eseri, sanatçının kendini yorumlamada kullandığı bir araca dönüşür ve gerçeği kabul etmenin bir yolu olarak kendini gösterir. Bu çalışmada, sanat tarihi boyunca erkekler kadar değer göremeyen sanatçı kadınlar üzerinden, sanatçıların kendi öykülerindeki konumları araştırılmıştır.
{"title":"Öykülerinde Sanatçı Kadınlar: Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet ve Sanat Bağlamında Özne olarak Sanatçı","authors":"Tuba Batu","doi":"10.33831/jws.v23i2.377","DOIUrl":"https://doi.org/10.33831/jws.v23i2.377","url":null,"abstract":"Otobiyografi, bir kişinin kendi yaşam öyküsüdür. Kaynak kendisi, kendi deneyimleri, kendi tarihi ve kendi hikayesidir. Edebi bir tür olarak bildiğimiz otobiyografi, plastik sanatlarda karşılığı olan bir tanımdır. Sözcükler renge, taşa, çamura döner, bazen de sanatçının bedeni, portresi araç olur, sanatın öznesi sanatçının kendisidir artık. Sanatçının kendisiyle kurduğu bu ilişki, sanat tarihinde kendini otoportreleriyle göstermiştir. Çağdaş sanatta ise sanat yapıtı ile sanatçı arasındaki ilişki, sanatçının kendini tüm bedeniyle kattığı performanslarla başka bir boyuta taşınmıştır. Eserler ile sanatçı arasındaki ilişki, sanatçının kendi hayatının gerçekliğinin yansımasıdır. Sanat eseri, sanatçının kendini yorumlamada kullandığı bir araca dönüşür ve gerçeği kabul etmenin bir yolu olarak kendini gösterir. Bu çalışmada, sanat tarihi boyunca erkekler kadar değer göremeyen sanatçı kadınlar üzerinden, sanatçıların kendi öykülerindeki konumları araştırılmıştır.","PeriodicalId":302283,"journal":{"name":"Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies","volume":"67 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127605195","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Asya Pasifik Savaşı (1932-1945) sırasında hâlihazırda sömürge ülkesi olmasından dolayı kadın “temin” etmenin kolay olduğu ülke Kore kadınları çoğunlukta olmak üzere sayıları yüzbinleri bulan Doğu Asya kadınları Japonya’nın askeri üslerinde seks kölesi olmaya zorlanmış, sistematik tecavüze ve şiddete uğramışlardır. 1990 yılında ilk kez Koreli Kim Hak Sun’un bir TV programında konuşması ile yıllar süren suskunluk bozulmuş, bu şiddete maruz kalmış birçok kadın konuşmak üzere öne çıkmıştır. Bir özür ve tazminat hareketi ile yola çıkan “comfort women” olmak zorunda bırakılmış kadınlar büyük destek görürken; bu destekler kendilerini ve yaşadıklarını temsil eden heykellerle ulusötesi bir harekete dönüşmüştür. Makale söz konusu heykellerden ilki olan Barış Kızı Heykeli üzerinden bir temsil mekânının toplumsal ve bireysel hafızada etkisini hafıza, mekân ve temsil mekânı kavramları üzerinden tartışmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda makalenin temel argümanı heykel sanatı ile bir temsil mekânı yaratılabileceği ve bu temsiliyetin toplumsal hafızayı şekillendirmek üzere kurgulanmasının mümkün olduğudur.
{"title":"Unutma, Anımsama, Yok Sayma ve Pazarlık Üzerine: Anıtsal Bir Heykel Olarak Barış Kızı Heykeli","authors":"Esengül Danışan Artan","doi":"10.33831/jws.v23i2.364","DOIUrl":"https://doi.org/10.33831/jws.v23i2.364","url":null,"abstract":"Asya Pasifik Savaşı (1932-1945) sırasında hâlihazırda sömürge ülkesi olmasından dolayı kadın “temin” etmenin kolay olduğu ülke Kore kadınları çoğunlukta olmak üzere sayıları yüzbinleri bulan Doğu Asya kadınları Japonya’nın askeri üslerinde seks kölesi olmaya zorlanmış, sistematik tecavüze ve şiddete uğramışlardır. 1990 yılında ilk kez Koreli Kim Hak Sun’un bir TV programında konuşması ile yıllar süren suskunluk bozulmuş, bu şiddete maruz kalmış birçok kadın konuşmak üzere öne çıkmıştır. Bir özür ve tazminat hareketi ile yola çıkan “comfort women” olmak zorunda bırakılmış kadınlar büyük destek görürken; bu destekler kendilerini ve yaşadıklarını temsil eden heykellerle ulusötesi bir harekete dönüşmüştür. Makale söz konusu heykellerden ilki olan Barış Kızı Heykeli üzerinden bir temsil mekânının toplumsal ve bireysel hafızada etkisini hafıza, mekân ve temsil mekânı kavramları üzerinden tartışmayı amaçlamıştır. Bu bağlamda makalenin temel argümanı heykel sanatı ile bir temsil mekânı yaratılabileceği ve bu temsiliyetin toplumsal hafızayı şekillendirmek üzere kurgulanmasının mümkün olduğudur.","PeriodicalId":302283,"journal":{"name":"Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies","volume":"20 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-01-06","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"125621760","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
In this article, Ottoman women’s economic status, work experiences in the public sector, and their assets were discussed and examined Fatma Aliye’s (1862-1936) novels Refet (1896) and Udî (1898). These two novels are the first Ottoman-Turkish novels that problematize these matters. Refet relates the adventures of a young woman who graduates from one of the Female Teachers Training Colleges (Darülmuallimat), the first of which was opened in 1870, and who goes on to become a teacher. As such, it constitutes a valuable portrayal of how the teaching colleges were established and what they meant for the Ottoman women. These essential and permanent historical developments laid the foundation for legal rights to be gained after the establishment of the Republic, and Refet is the first Turkish novel to deal with this subject matter. Additionally, Refet (1896), appears as the first Turkish novelistic portrayal of teaching as a profession ‘suitable’ for women. Between Refet and Udî, there is intertextuality. Bedia, the protagonist of Udî, is inspired by Refet and requests Fatma Aliye to write about her life; hence, the author develops Udî as an early work of metafiction. Bedia makes a livelihood in Udî by teaching oud lessons. It's no accident that both women in these novels work as teachers. Teaching is regarded as one of the most female-friendly professions.
{"title":"Women’s Economic Status in the Ottoman Turkish Novel and the Pioneering Portrayal of Women’s Work in Fatma Aliye’s Novels, Refet and Udî","authors":"Firdevs Canbaz Yumusak","doi":"10.33831/jws.v23i1.232","DOIUrl":"https://doi.org/10.33831/jws.v23i1.232","url":null,"abstract":"In this article, Ottoman women’s economic status, work experiences in the public sector, and their assets were discussed and examined Fatma Aliye’s (1862-1936) novels Refet (1896) and Udî (1898). These two novels are the first Ottoman-Turkish novels that problematize these matters. Refet relates the adventures of a young woman who graduates from one of the Female Teachers Training Colleges (Darülmuallimat), the first of which was opened in 1870, and who goes on to become a teacher. As such, it constitutes a valuable portrayal of how the teaching colleges were established and what they meant for the Ottoman women. These essential and permanent historical developments laid the foundation for legal rights to be gained after the establishment of the Republic, and Refet is the first Turkish novel to deal with this subject matter. Additionally, Refet (1896), appears as the first Turkish novelistic portrayal of teaching as a profession ‘suitable’ for women. Between Refet and Udî, there is intertextuality. Bedia, the protagonist of Udî, is inspired by Refet and requests Fatma Aliye to write about her life; hence, the author develops Udî as an early work of metafiction. Bedia makes a livelihood in Udî by teaching oud lessons. It's no accident that both women in these novels work as teachers. Teaching is regarded as one of the most female-friendly professions.","PeriodicalId":302283,"journal":{"name":"Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies","volume":"56 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-18","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128585540","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Dünyanın birçok bölgesinde kadınlar toplumsal cinsiyet rolleri ve algıları temelinde ayrımcılığa, şiddete ve fırsat eşitsizliğine maruz kalmaktadır. Kadınların maruz kaldıkları bu olumsuz tutum, davranışlar ve bunlara bağlı algılar, onların kolektif eylemlilikleri ile ilişkilidir. Bu bağlamda, mevcut araştırmada kadınların cinsiyet temelli ayrımcılık algısı, göreli yoksunluk algısı ve kadın hakları çerçevesindeki kolektif eylemleri arasındaki ilişkilerin ele alınması ve bu ilişkilerde siyasi görüşün rolünün incelenmesi amaçlanmıştır. Mevcut çalışmanın örneklemini Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden 328 gönüllü kadın katılımcı oluşturmuştur. Katılımcılara Göreli Yoksunluk Ölçeği, Ayrımcılık Algısı, Siyasi Görüş, Kolektif Eylem ve Kolektif Eylem Niyeti’ne ilişkin ölçeklerin yer aldığı bir anket formu uygulanmıştır. Yürütülen analizler sonucunda kadınların cinsiyetlerine ilişkin ayrımcılık algılarının göreli yoksunluk algılarını, göreli yoksunluk algılarının ise ilgili konuda faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşuna üyelik niyetlerini pozitif şekilde yordadığı; bu ilişkilerde siyasi görüşün düzenleyici rol oynadığı bulgulanmıştır.
{"title":"Kadınlarda Algılanan Ayrımcılık, Göreli Yoksunluk ve Kolektif Eylem Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi","authors":"İlknur Tayınmak, Aras Türkeli","doi":"10.33831/jws.v23i1.241","DOIUrl":"https://doi.org/10.33831/jws.v23i1.241","url":null,"abstract":"Dünyanın birçok bölgesinde kadınlar toplumsal cinsiyet rolleri ve algıları temelinde ayrımcılığa, şiddete ve fırsat eşitsizliğine maruz kalmaktadır. Kadınların maruz kaldıkları bu olumsuz tutum, davranışlar ve bunlara bağlı algılar, onların kolektif eylemlilikleri ile ilişkilidir. Bu bağlamda, mevcut araştırmada kadınların cinsiyet temelli ayrımcılık algısı, göreli yoksunluk algısı ve kadın hakları çerçevesindeki kolektif eylemleri arasındaki ilişkilerin ele alınması ve bu ilişkilerde siyasi görüşün rolünün incelenmesi amaçlanmıştır. Mevcut çalışmanın örneklemini Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden 328 gönüllü kadın katılımcı oluşturmuştur. Katılımcılara Göreli Yoksunluk Ölçeği, Ayrımcılık Algısı, Siyasi Görüş, Kolektif Eylem ve Kolektif Eylem Niyeti’ne ilişkin ölçeklerin yer aldığı bir anket formu uygulanmıştır. Yürütülen analizler sonucunda kadınların cinsiyetlerine ilişkin ayrımcılık algılarının göreli yoksunluk algılarını, göreli yoksunluk algılarının ise ilgili konuda faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşuna üyelik niyetlerini pozitif şekilde yordadığı; bu ilişkilerde siyasi görüşün düzenleyici rol oynadığı bulgulanmıştır.","PeriodicalId":302283,"journal":{"name":"Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies","volume":"254 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122875864","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
{"title":"Kent ve Toplumsal Cinsiyet","authors":"Ayse Deniz Ozturk, Asli Seray Uysal, Gokce Yaldiz","doi":"10.33831/jws.v23i1.375","DOIUrl":"https://doi.org/10.33831/jws.v23i1.375","url":null,"abstract":" Kent ve Toplumsal Cinsiyet Kitap Tanıtımı","PeriodicalId":302283,"journal":{"name":"Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies","volume":"4 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130835624","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Understanding social reality is an important requirement in social sciences research. Women's studies is a social sciences research area that seeks to understand social facts with a view to reveal the reasons and solutions of all issues that cause discrimination against women, especially gender inequality. Through its technology-supported narrative inquiry approach, digital storytelling can be a means to reveal meaning, especially in community-based research. In this context, this study aims to conduct an in-depth study of digital storytelling in researches that have been conducted in the context of Women's Studies and gender. In line with the purpose of the research, a systematic literature analysis was carried out for research using digital narrative in that context. Content analysis was applied to 42 articles that can be accessed for research purposes in the databases of Web of Science (WOS), Scopus, Science Direct and Ebscohost, without time limitation. According to the findings of the research; It has been determined that digital storytelling is used at a very limited level and mostly as a data analysis method in studies conducted in the context of Women's Studies and gender. However, it has been concluded that digital narrative is used in studies focusing especially on women who are exposed to multiple discrimination. In addition to this, it has been revealed that digital storytelling can contribute positively to the well-being and socialization of the participants as well as the development of self-efficacy of the participants in creating social awareness about women's issues. Based on the results of the research, digital storytelling in women's studies and gender studies were discussed from various angles and various suggestions were given regarding the contributions it can offer.
了解社会现实是社会科学研究的重要要求。妇女研究是一门社会科学研究领域,旨在了解社会事实,揭示导致对妇女的歧视,特别是性别不平等的一切问题的原因和解决办法。通过其技术支持的叙事探究方法,数字叙事可以成为揭示意义的一种手段,特别是在基于社区的研究中。在此背景下,本研究旨在对已经在妇女研究和性别背景下进行的研究中的数字故事进行深入研究。根据研究的目的,对在该背景下使用数字叙事的研究进行了系统的文献分析。对Web of Science (WOS)、Scopus、Science Direct和Ebscohost等数据库中可用于研究目的的42篇文章进行了内容分析,没有时间限制。根据研究结果;已经确定,数字叙事在非常有限的层面上使用,主要作为在妇女研究和性别背景下进行的研究中的数据分析方法。然而,已经得出的结论是,数字叙事特别用于关注遭受多重歧视的女性的研究。除此之外,研究还发现,数字讲故事可以对参与者的幸福感和社会化做出积极贡献,并有助于参与者在提高社会对妇女问题的认识方面发展自我效能感。基于研究结果,本文从多个角度对数字叙事在女性研究和性别研究中的应用进行了探讨,并就其所能提供的贡献提出了各种建议。
{"title":"Woman, Gender and Story in a Digitalized World: A Content Analysis for Digital Storytelling","authors":"Cemre Gül Mutlu","doi":"10.33831/jws.v23i1.335","DOIUrl":"https://doi.org/10.33831/jws.v23i1.335","url":null,"abstract":"Understanding social reality is an important requirement in social sciences research. Women's studies is a social sciences research area that seeks to understand social facts with a view to reveal the reasons and solutions of all issues that cause discrimination against women, especially gender inequality. Through its technology-supported narrative inquiry approach, digital storytelling can be a means to reveal meaning, especially in community-based research. In this context, this study aims to conduct an in-depth study of digital storytelling in researches that have been conducted in the context of Women's Studies and gender. In line with the purpose of the research, a systematic literature analysis was carried out for research using digital narrative in that context. Content analysis was applied to 42 articles that can be accessed for research purposes in the databases of Web of Science (WOS), Scopus, Science Direct and Ebscohost, without time limitation. According to the findings of the research; It has been determined that digital storytelling is used at a very limited level and mostly as a data analysis method in studies conducted in the context of Women's Studies and gender. However, it has been concluded that digital narrative is used in studies focusing especially on women who are exposed to multiple discrimination. In addition to this, it has been revealed that digital storytelling can contribute positively to the well-being and socialization of the participants as well as the development of self-efficacy of the participants in creating social awareness about women's issues. Based on the results of the research, digital storytelling in women's studies and gender studies were discussed from various angles and various suggestions were given regarding the contributions it can offer.","PeriodicalId":302283,"journal":{"name":"Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies","volume":"124 8 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128555137","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Incilay Cangöz, Temmuz Gönç Şavran, S. Suğur, Hatice Yeşildal
This study focuses on Islamist women's organizations as civil society actors. Although this research is based on a comprehensive field study covering all women's organizations and activists in Eskişehir, only the data gathered from interviews at Islamist women's organizations were analyzed for this study. The study investigates the position of Islamic women's organizations in women's movements in terms of their advocacy of women's rights and their stance against patriarchal domination in line with their understanding of the female body. The discourse of women's rights advocated in Islamist women's organizations is established concerning Islam. The discourse criticizes gender equality as a universal value and replaces it with gender justice because Islamist women believe that Western Feminism does not cover the reality of Muslim women. In line with the Islamic narration of creation, Islamist women advocate the distribution of justice according to the vital religious notion of created/given natural characteristics (fîtra) of the sexes. In addition, they do not see their bodies as their own but as God's trust and are thus against abortion. Therefore, within the women's movement in Turkey, tension is growing between secular women and Islamist women, between gender equality and gender justice, causing division rather than solidarity among women.
{"title":"Conservative Women’s Organizations and their Approaches to the Women’s Rights from the Third Wave Feminist Perspective","authors":"Incilay Cangöz, Temmuz Gönç Şavran, S. Suğur, Hatice Yeşildal","doi":"10.33831/jws.v23i1.365","DOIUrl":"https://doi.org/10.33831/jws.v23i1.365","url":null,"abstract":"This study focuses on Islamist women's organizations as civil society actors. Although this research is based on a comprehensive field study covering all women's organizations and activists in Eskişehir, only the data gathered from interviews at Islamist women's organizations were analyzed for this study. The study investigates the position of Islamic women's organizations in women's movements in terms of their advocacy of women's rights and their stance against patriarchal domination in line with their understanding of the female body. The discourse of women's rights advocated in Islamist women's organizations is established concerning Islam. The discourse criticizes gender equality as a universal value and replaces it with gender justice because Islamist women believe that Western Feminism does not cover the reality of Muslim women. In line with the Islamic narration of creation, Islamist women advocate the distribution of justice according to the vital religious notion of created/given natural characteristics (fîtra) of the sexes. In addition, they do not see their bodies as their own but as God's trust and are thus against abortion. Therefore, within the women's movement in Turkey, tension is growing between secular women and Islamist women, between gender equality and gender justice, causing division rather than solidarity among women.","PeriodicalId":302283,"journal":{"name":"Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies","volume":"15 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"126735697","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de yaşayan heteroseksüel gençlerin flört şiddetine dair konuşmalarına kaynaklık eden “açıklayıcı repertuarlar”ın ve konuşmalar esnasında ortaya çıkan “ideolojik ikilemler”in incelenmesidir. Çalışmanın katılımcılarını 18-30 yaş aralığında 8 kadın ve 7 erkek oluşturmaktadır. Her bir katılımcıyla bireysel olmak üzere toplamda 15 ayrı görüşme yapılmıştır. Görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedilmiş, bilgisayar ortamında yazılı hale dönüştürülmüş ve metinler söylem analizi ile incelenmiştir. Analiz sonucunda; “gelenek”, “biyolojik yapı”, “sevgi” ve “ilişkinin doğası” olmak üzere olmak üzere dört açıklayıcı repertuara ulaşılmıştır. Bunlara ek olarak, “şiddet kabul edilemez/kabul edilebilir şiddet” şeklinde adlandırabileceğimiz bir ideolojik ikilemin söz konusu olduğu görülmüştür. Bulgulara genel olarak bakıldığında, geleneksel toplumsal cinsiyet normlarına dayalı beklentilerin karşılanmamasının flört şiddetinin sebebi olarak görülebildiği, şiddete meşruiyet kazandırabildiği ve partnerlerin ‘sevgi’yi sorgulamasına neden olabildiği görülmektedir. Söz konusu toplumsal cinsiyet normlarıyla bağlantılı olarak, katılımcılar ‘romantik ilişkinin doğası ve gereklilikleri’, ‘insanın ve/veya erkeğin biyolojik/doğal yapısı’ ve/veya ‘sevgi’ üzerinden flört ilişkilerinde görülen şiddeti olağanlaştırabilmekte, meşrulaştırmakta ve/veya şiddetin varlığını kabul etmeyebilmektedirler.
{"title":"Heteroseksüel Gençlerin Flört Şiddetine Yönelik Söylemleri","authors":"Umut Şah, Olga Çimen","doi":"10.33831/jws.v23i1.334","DOIUrl":"https://doi.org/10.33831/jws.v23i1.334","url":null,"abstract":"Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de yaşayan heteroseksüel gençlerin flört şiddetine dair konuşmalarına kaynaklık eden “açıklayıcı repertuarlar”ın ve konuşmalar esnasında ortaya çıkan “ideolojik ikilemler”in incelenmesidir. Çalışmanın katılımcılarını 18-30 yaş aralığında 8 kadın ve 7 erkek oluşturmaktadır. Her bir katılımcıyla bireysel olmak üzere toplamda 15 ayrı görüşme yapılmıştır. Görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedilmiş, bilgisayar ortamında yazılı hale dönüştürülmüş ve metinler söylem analizi ile incelenmiştir. Analiz sonucunda; “gelenek”, “biyolojik yapı”, “sevgi” ve “ilişkinin doğası” olmak üzere olmak üzere dört açıklayıcı repertuara ulaşılmıştır. Bunlara ek olarak, “şiddet kabul edilemez/kabul edilebilir şiddet” şeklinde adlandırabileceğimiz bir ideolojik ikilemin söz konusu olduğu görülmüştür. Bulgulara genel olarak bakıldığında, geleneksel toplumsal cinsiyet normlarına dayalı beklentilerin karşılanmamasının flört şiddetinin sebebi olarak görülebildiği, şiddete meşruiyet kazandırabildiği ve partnerlerin ‘sevgi’yi sorgulamasına neden olabildiği görülmektedir. Söz konusu toplumsal cinsiyet normlarıyla bağlantılı olarak, katılımcılar ‘romantik ilişkinin doğası ve gereklilikleri’, ‘insanın ve/veya erkeğin biyolojik/doğal yapısı’ ve/veya ‘sevgi’ üzerinden flört ilişkilerinde görülen şiddeti olağanlaştırabilmekte, meşrulaştırmakta ve/veya şiddetin varlığını kabul etmeyebilmektedirler.","PeriodicalId":302283,"journal":{"name":"Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies","volume":"88 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-09-17","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"124997751","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}