Amaç: Bu çalışma, farklı afet tiplerinin meydana geldiği Mersin İli Mut İlçesinde görev yapan öğretmenlerin acil durum/afete bireysel hazırlık düzeylerinin ve ilişkili faktörlerin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Çalışma kesitsel tipte bir araştırmadır. Veriler toplanmadan katılımcılara yazılı ve sözlü bilgilendirme yapılmış ve bilgilendirilmiş onam alınmıştır. Araştırma verileri 02.11.2022-31.01.2023 tarihleri arasında yüz yüze toplanmıştır. Veriler, veri kayıt formu ve Afete Bireysel Hazırlık Ölçeği (ABHÖ) ile toplanmıştır. Araştırma verilerinin analizi SPSS 22.0 istatistik paket programı kullanılarak yapılmıştır. Bulgular: Araştırmaya 706 öğretmen katılmıştır. Katılımcıların %38,8’i meslek hayatında acil durum/afet yaşamış olup, bunların %85,8’i deprem yaşadığını belirtmiştir. ABHÖ toplam puanı, algılanan duyarlılık ve algılanan engeller alt boyutu puanı 18-27 yaş grubunda olanlarda daha yüksektir (p
{"title":"Öğretmenlerin Afet ve Acil Durumlara Bireysel Hazırlıklarının Değerlendirilmesi: Mersin İli Örneği","authors":"Sevda Demiröz Yıldırım, Bilge Evren, A. Açıkgöz","doi":"10.17942/sted.1378567","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1378567","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma, farklı afet tiplerinin meydana geldiği Mersin İli Mut İlçesinde görev yapan öğretmenlerin acil durum/afete bireysel hazırlık düzeylerinin ve ilişkili faktörlerin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. \u0000Yöntem: Çalışma kesitsel tipte bir araştırmadır. Veriler toplanmadan katılımcılara yazılı ve sözlü bilgilendirme yapılmış ve bilgilendirilmiş onam alınmıştır. Araştırma verileri 02.11.2022-31.01.2023 tarihleri arasında yüz yüze toplanmıştır. Veriler, veri kayıt formu ve Afete Bireysel Hazırlık Ölçeği (ABHÖ) ile toplanmıştır. Araştırma verilerinin analizi SPSS 22.0 istatistik paket programı kullanılarak yapılmıştır. \u0000Bulgular: Araştırmaya 706 öğretmen katılmıştır. Katılımcıların %38,8’i meslek hayatında acil durum/afet yaşamış olup, bunların %85,8’i deprem yaşadığını belirtmiştir. ABHÖ toplam puanı, algılanan duyarlılık ve algılanan engeller alt boyutu puanı 18-27 yaş grubunda olanlarda daha yüksektir (p","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"7 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141642663","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Ş. Ceylan, Feyza Yalman, Adile Dağ, Kevser Sarı, Selen Ulu
Amaç: Bu çalışma Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde okuyan Lisans ve Yüksek Lisans öğrencilerinin cinsel eğitime yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Nitel veri toplama teknikleri ile ele alınan bu araştırmada, yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen ‘Cinsel Eğitime Yönelik Görüş Anketi’ aracılığı ile toplanmıştır. Bulgular: Öğrenciler cinsel gelişime yönelik bilgilerini büyük oranda okuldan (%53,3) edindiklerini, ilk cinsel eğitimlerini annelerinden (%21,0) aldıklarını yine anneden (%33,0) almak isteyeceklerini, aldıkları cinsel eğitimin yetersiz olduğunu (%73,3), eğitim hayatlarında cinsel gelişime yönelik yeterli eğitim aldıklarını (%63,3) belirtmişlerdir. Öğrenciler cinsel eğitimin 3-6 yaşlarında (%33,3), aile tarafından (%50,0) verilmeye başlanması gerektiği, daha sağlıklı bir cinsel eğitim için uzmanlar tarafından çocuklara yönelik cinsel eğitimler düzenlenebileceği (%50,0), öğrenciler bu eğitimleri verselerdi kendilerini yetersiz gördükleri yerlerde uzmanlara başvuracaklarını (%50,8) söylemişlerdir. Sonuç: Öğrenciler cinsel gelişimi okudukları bölüm doğrultusunda farklı tanımlamışlardır. Öğrenciler ailede aldıkları cinsel eğitim konusunda kendilerini yeterli görmemektedir. Sağlık Bilimleri Fakültesinde cinsel gelişimi ve sağlığı içeren birçok ders bulunması sebebiyle öğrenciler okulda yeterli eğitimi aldıklarını düşünmektedirler. Öğrenciler cinsel eğitime erken yaşta ailede başlanması gerektiğini, çeşitli eğitim programlarıyla desteklenebileceğini belirtmiş, bu doğrultuda kendi cinsel eğitim programlarını tasarlamışlardır.
{"title":"Sağlık Bilimleri Fakültesi Lisans ve Yüksek Lisans Öğrencilerinin Cinsel Eğitime Yönelik Görüşlerinin İncelenmesi","authors":"Ş. Ceylan, Feyza Yalman, Adile Dağ, Kevser Sarı, Selen Ulu","doi":"10.17942/sted.1079697","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1079697","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde okuyan Lisans ve Yüksek Lisans öğrencilerinin cinsel eğitime yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. \u0000Gereç ve Yöntem: Nitel veri toplama teknikleri ile ele alınan bu araştırmada, yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen ‘Cinsel Eğitime Yönelik Görüş Anketi’ aracılığı ile toplanmıştır. \u0000Bulgular: Öğrenciler cinsel gelişime yönelik bilgilerini büyük oranda okuldan (%53,3) edindiklerini, ilk cinsel eğitimlerini annelerinden (%21,0) aldıklarını yine anneden (%33,0) almak isteyeceklerini, aldıkları cinsel eğitimin yetersiz olduğunu (%73,3), eğitim hayatlarında cinsel gelişime yönelik yeterli eğitim aldıklarını (%63,3) belirtmişlerdir. Öğrenciler cinsel eğitimin 3-6 yaşlarında (%33,3), aile tarafından (%50,0) verilmeye başlanması gerektiği, daha sağlıklı bir cinsel eğitim için uzmanlar tarafından çocuklara yönelik cinsel eğitimler düzenlenebileceği (%50,0), öğrenciler bu eğitimleri verselerdi kendilerini yetersiz gördükleri yerlerde uzmanlara başvuracaklarını (%50,8) söylemişlerdir. \u0000Sonuç: Öğrenciler cinsel gelişimi okudukları bölüm doğrultusunda farklı tanımlamışlardır. Öğrenciler ailede aldıkları cinsel eğitim konusunda kendilerini yeterli görmemektedir. Sağlık Bilimleri Fakültesinde cinsel gelişimi ve sağlığı içeren birçok ders bulunması sebebiyle öğrenciler okulda yeterli eğitimi aldıklarını düşünmektedirler. Öğrenciler cinsel eğitime erken yaşta ailede başlanması gerektiğini, çeşitli eğitim programlarıyla desteklenebileceğini belirtmiş, bu doğrultuda kendi cinsel eğitim programlarını tasarlamışlardır.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"60 17","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141643952","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Objective: This study was conducted to determine the difficulties experienced by nurses working in palliative care centers. Methods: Data were collected using the descriptive "Personal and Professional Introductory Information Form" prepared by the researcher and the "Palliative Care Difficulties Scale (PCDS)". In the evaluation of the data; numbers, percentages and means, Independent t-test, One Way ANOVA test, Mann Whitney U test, Kruskal-Wallis test, Spearman Correlation test, and simple linear regression analysis test were used. The significance level of statistical tests was accepted as p
研究目的本研究旨在了解在姑息关怀中心工作的护士遇到的困难。研究方法使用研究者编制的描述性 "个人和专业介绍信息表 "和 "姑息治疗困难量表(PCDS)"收集数据。在评估数据时,使用了数字、百分比和均值、独立 t 检验、单向方差分析检验、曼-惠特尼 U 检验、Kruskal-Wallis 检验、斯皮尔曼相关检验和简单线性回归分析检验。统计检验的显著性水平为 p
{"title":"Challenges Faced by Nurses Working in Palliative Care Centers","authors":"Sibel Özdemir Özmen, alev yıldırım keskin","doi":"10.17942/sted.1391118","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1391118","url":null,"abstract":"Objective: This study was conducted to determine the difficulties experienced by nurses working in palliative care centers. \u0000Methods: Data were collected using the descriptive \"Personal and Professional Introductory Information Form\" prepared by the researcher and the \"Palliative Care Difficulties Scale (PCDS)\". In the evaluation of the data; numbers, percentages and means, Independent t-test, One Way ANOVA test, Mann Whitney U test, Kruskal-Wallis test, Spearman Correlation test, and simple linear regression analysis test were used. The significance level of statistical tests was accepted as p","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"7 3","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141641755","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu araştırma ortaokul öğrencilerinde (5-8.sınıf öğrencileri) obezite sıklığı ve beslenme özellikleri belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Tanımlayıcı çalışma olarak yürütülen bu araştırma, bir il merkezine ortaokul düzeyinde eğitim alan 992 ortaokul öğrencisi ile tamamlanmıştır. Araştırma verileri 15 Mart - 1 Mayıs 2023 tarihleri arasında, kişisel bilgi formu ve beslenme özellikleri soru formu ile toplanmıştır. Araştırma verileri sayı ve yüzde kullanılarak ile değerlendirilmiştir. Araştırma öncesinde etik kurul ve kurum izni alınmıştır. Bulgular: Öğrencilerin %52,5’i kız öğrenci, %31,9’unun annesi lise mezunu ve %12,0’ının herhangi bir kronik hastalığı bulunmaktadır. Öğrencilerin %49.4’ü beslenme konusunda eğitim almamışken, %71.1’i akşam yediden sonra yemektedir. Öğrencilerin %35,8’i haftada 2-3 kez şekerli içecek, %30,2’si haftada 2-3 kez fastfood ürünleri tüketmekte ve %71,0’ı öğün atlamaktadır. Öğrencilerin Beden Kütle İndeksi (BKI) dağılımları incelendiğinde %11,8’inin fazla kilolu ve %3,1’inin obez olduğu saptanmıştır. Sonuç: Değerlendirmeler sonucu öğrencilerin beslenme sorunlarının ve sağlıklı beslenme konusunda eğitim ihtiyaçlarının olduğu belirlenmiştir. Beslenme bozukluklarının hem kısa hem de uzun dönemde bireyi ve toplumu etkileyen önemli bir sorun olduğu dikkate alınarak dengeli ve düzenli beslenmenin önemi hakkında öğrencilere ve ebeveynlere eğitim verilmesi önerilmektedir.
{"title":"Bir İl Merkezinde Ortaokul Öğrencilerinde Obezite Sıklığı ve Beslenme Özelliklerinin Belirlenmesi: Bir Tanımlayıcı Çalışma","authors":"Deniz S. Yorulmaz Demir","doi":"10.17942/sted.1392572","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1392572","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırma ortaokul öğrencilerinde (5-8.sınıf öğrencileri) obezite sıklığı ve beslenme özellikleri belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı çalışma olarak yürütülen bu araştırma, bir il merkezine ortaokul düzeyinde eğitim alan 992 ortaokul öğrencisi ile tamamlanmıştır. Araştırma verileri 15 Mart - 1 Mayıs 2023 tarihleri arasında, kişisel bilgi formu ve beslenme özellikleri soru formu ile toplanmıştır. Araştırma verileri sayı ve yüzde kullanılarak ile değerlendirilmiştir. Araştırma öncesinde etik kurul ve kurum izni alınmıştır. \u0000Bulgular: Öğrencilerin %52,5’i kız öğrenci, %31,9’unun annesi lise mezunu ve %12,0’ının herhangi bir kronik hastalığı bulunmaktadır. Öğrencilerin %49.4’ü beslenme konusunda eğitim almamışken, %71.1’i akşam yediden sonra yemektedir. Öğrencilerin %35,8’i haftada 2-3 kez şekerli içecek, %30,2’si haftada 2-3 kez fastfood ürünleri tüketmekte ve %71,0’ı öğün atlamaktadır. Öğrencilerin Beden Kütle İndeksi (BKI) dağılımları incelendiğinde %11,8’inin fazla kilolu ve %3,1’inin obez olduğu saptanmıştır. \u0000Sonuç: Değerlendirmeler sonucu öğrencilerin beslenme sorunlarının ve sağlıklı beslenme konusunda eğitim ihtiyaçlarının olduğu belirlenmiştir. Beslenme bozukluklarının hem kısa hem de uzun dönemde bireyi ve toplumu etkileyen önemli bir sorun olduğu dikkate alınarak dengeli ve düzenli beslenmenin önemi hakkında öğrencilere ve ebeveynlere eğitim verilmesi önerilmektedir.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"74 2","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141643239","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Objective: Ischemic heart disease (IHD) is the most fatal disease in Turkey. The present study attempted to explore IHD risk factors and risk-related awareness among university students. Materials and Methods: We took the height, weight, waist circumference, and blood pressure measurements of 786 university students and tried to identify their IHD risk factors and risk-related awareness through a survey. The study was carried out on a public university campus over three weekends in October 2022. Results: The findings showed that the most common modifiable IHD risk factors were poor physical activity (48.9%), smoking (30.5%), and overweight/obesity (21.5%) in our sample aged 18-35 years. Yet, the most prevalent non-modifiable risk factor was found to be familial chronic diseases (29.9%). Besides, the participants were found to have poor knowledge of IHD risk factors (8.9±2.5). Our other remarkable finding demonstrated that the male students’ knowledge of CVD was poorer than their female counterparts, although the male gender is a non-modifiable CVD risk factor. Conclusion: Participants with a relatively high level of education, interestingly, had poor knowledge and risk awareness of IHD despite bearing a higher rate of IHD risk factors.
{"title":"Risk Factors of Ischemic Heart Disease and Risk-Related Awareness in University Students","authors":"Semanur Kızılaslan, Çiğdem Samancı Tekin","doi":"10.17942/sted.1430834","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1430834","url":null,"abstract":"Objective: Ischemic heart disease (IHD) is the most fatal disease in Turkey. The present study attempted to explore IHD risk factors and risk-related awareness among university students. \u0000Materials and Methods: We took the height, weight, waist circumference, and blood pressure measurements of 786 university students and tried to identify their IHD risk factors and risk-related awareness through a survey. The study was carried out on a public university campus over three weekends in October 2022. \u0000Results: The findings showed that the most common modifiable IHD risk factors were poor physical activity (48.9%), smoking (30.5%), and overweight/obesity (21.5%) in our sample aged 18-35 years. Yet, the most prevalent non-modifiable risk factor was found to be familial chronic diseases (29.9%). Besides, the participants were found to have poor knowledge of IHD risk factors (8.9±2.5). Our other remarkable finding demonstrated that the male students’ knowledge of CVD was poorer than their female counterparts, although the male gender is a non-modifiable CVD risk factor. \u0000Conclusion: Participants with a relatively high level of education, interestingly, had poor knowledge and risk awareness of IHD despite bearing a higher rate of IHD risk factors.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"28 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141644008","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Kombine oral kontraseptifler (KOK) tutarlı ve doğru kullanıldığında gebelikten korumada oldukça etkili aile planlaması yöntemidir. Ülkemizde kadınlar tarafından en çok bilinen yöntem olmasına karşın kullanım ve devamlılık oranları; yan etkileri, yan etki korkusu, yanlış inanışlar ve uyum sorunları nedeniyle düşüktür. Sağlık çalışanlarının yan etkiler konusunda vereceği danışmanlık ile KOK’ların kullanım ve uyum oranları arıttırılarak, kadınların istenmeyen gebeliklerden korunması sağlanabilir. Bu makalede, kombine oral kontraseptiflerin kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek sorunların yönetimi için Dünya Sağlık Örgütü Aile Planlaması rehberi ve diğer rehberler doğrultusunda öneriler paylaşılmıştır.
{"title":"Kombine Oral Kontraseptiflerin Yan Etkilerinin Yönetimi","authors":"Güllü Demir, Sevgi Özsoy","doi":"10.17942/sted.605675","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.605675","url":null,"abstract":"Kombine oral kontraseptifler (KOK) tutarlı ve doğru kullanıldığında gebelikten korumada oldukça etkili aile planlaması yöntemidir. Ülkemizde kadınlar tarafından en çok bilinen yöntem olmasına karşın kullanım ve devamlılık oranları; yan etkileri, yan etki korkusu, yanlış inanışlar ve uyum sorunları nedeniyle düşüktür. Sağlık çalışanlarının yan etkiler konusunda vereceği danışmanlık ile KOK’ların kullanım ve uyum oranları arıttırılarak, kadınların istenmeyen gebeliklerden korunması sağlanabilir. Bu makalede, kombine oral kontraseptiflerin kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek sorunların yönetimi için Dünya Sağlık Örgütü Aile Planlaması rehberi ve diğer rehberler doğrultusunda öneriler paylaşılmıştır.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"2 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-07-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"141641908","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu çalışma COVID-19 sürecinde servis ve yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin uyku kalitesi ve psikolojik iyi oluşları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Materyal ve Metot: Tanımlayıcı araştırma ilkelerine uygun olarak yapılan bu çalışma Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde COVID servis ve COVID yoğun bakımlarda çalışan 155 hemşire ile yapılmıştır. Araştırmada veriler; kişisel veri formu, Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ), Psikolojik İyi Oluş Ölçeği kullanılarak google form üzerinden toplanmıştır. Elde edilen veriler SPSS for Windows 22 paket programı ile analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde, sayı, yüzdelik, ortalama, standart sapma, bağımsız gruplarda t testi, varyans analizi, Pearson korelasyon testi kullanılmıştır. Çalışma için etik kurul izinleri alınmıştır. Bulgular: Hemşirelerin yaş ortalaması 29,8±7,4’dir. Hemşirelerin %58,1’i COVID yoğun bakımda görev yapmaktadır. Hemşirelerin Pittsburgh Uyku Kalite İndeks ’inden aldıkları puan 9,7±3,0, psikolojik İyi Oluş Ölçeğinden aldıkları puan 36,8±8,7 olarak bulunmuştur. Yüksek lisans mezunu olanların Psikolojik İyi oluşlarının yüksek olduğu bulunmuştur. Nöbet sonrası 3-6 saat uyuyanların psikolojik iyi oluşları daha yüksek bulunmuştur. Pittsburgh Uyku Kalite İndeks Puanı ve Psikolojik İyi Oluş Ölçek Puanı arasında istatistiksel olarak anlamlı negatif yönlü,orta düzeyli bir ilişki bulunmuştur. Sonuç: Hemşirelerin uyku kalitelerinin kötü olduğu, psikolojik iyi oluşlarının orta düzeyde olduğu belirtilmiştir. Hemşirelerin uyku kalitelerinin kötü olmasının psikolojik iyi oluşlarını olumsuz etkilediği ortaya konmuştur.
研究目的本研究旨在探讨 COVID-19 期间在病房和重症监护室工作的护士的睡眠质量与心理健康之间的关系。材料和方法:本研究按照描述性研究原则进行,研究对象为 155 名在吉雷松培训与研究医院 COVID 病房和 COVID 重症监护病房工作的护士。研究使用个人数据表、匹兹堡睡眠质量指数(PSQI)和心理健康量表,通过谷歌表格收集数据。获得的数据使用 SPSS for Windows 22 软件包进行分析。在评估数据时,使用了数字、百分比、平均值、标准差、独立组 t 检验、方差分析、皮尔逊相关检验。本研究已获得伦理委员会的许可。研究结果护士的平均年龄为(29.8±7.4)岁。58.1%的护士在COVID重症监护室工作。护士的匹兹堡睡眠质量指数为(9.7±3.0)分,心理健康量表为(36.8±8.7)分。研究发现,拥有硕士学位的护士心理健康水平更高。下班后睡 3-6 小时者的心理健康水平更高。匹兹堡睡眠质量指数得分与心理幸福感量表得分之间存在统计学意义上的明显负相关。结论据报告,护士的睡眠质量较差,其心理健康处于中等水平。结果表明,护士睡眠质量差对其心理健康有负面影响。
{"title":"COVID-19 Servis ve Yoğun Bakım Ünitelerinde Çalışan Hemşirelerin Uyku Kalitesi ve Psikolojik İyi Oluşları","authors":"Songül Kaynak, Birsen Altay","doi":"10.17942/sted.1312128","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1312128","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışma COVID-19 sürecinde servis ve yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin uyku kalitesi ve psikolojik iyi oluşları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. \u0000Materyal ve Metot: Tanımlayıcı araştırma ilkelerine uygun olarak yapılan bu çalışma Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde COVID servis ve COVID yoğun bakımlarda çalışan 155 hemşire ile yapılmıştır. Araştırmada veriler; kişisel veri formu, Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi (PUKİ), Psikolojik İyi Oluş Ölçeği kullanılarak google form üzerinden toplanmıştır. Elde edilen veriler SPSS for Windows 22 paket programı ile analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde, sayı, yüzdelik, ortalama, standart sapma, bağımsız gruplarda t testi, varyans analizi, Pearson korelasyon testi kullanılmıştır. Çalışma için etik kurul izinleri alınmıştır. \u0000Bulgular: Hemşirelerin yaş ortalaması 29,8±7,4’dir. Hemşirelerin %58,1’i COVID yoğun bakımda görev yapmaktadır. Hemşirelerin Pittsburgh Uyku Kalite İndeks ’inden aldıkları puan 9,7±3,0, psikolojik İyi Oluş Ölçeğinden aldıkları puan 36,8±8,7 olarak bulunmuştur. Yüksek lisans mezunu olanların Psikolojik İyi oluşlarının yüksek olduğu bulunmuştur. Nöbet sonrası 3-6 saat uyuyanların psikolojik iyi oluşları daha yüksek bulunmuştur. Pittsburgh Uyku Kalite İndeks Puanı ve Psikolojik İyi Oluş Ölçek Puanı arasında istatistiksel olarak anlamlı negatif yönlü,orta düzeyli bir ilişki bulunmuştur. \u0000Sonuç: Hemşirelerin uyku kalitelerinin kötü olduğu, psikolojik iyi oluşlarının orta düzeyde olduğu belirtilmiştir. Hemşirelerin uyku kalitelerinin kötü olmasının psikolojik iyi oluşlarını olumsuz etkilediği ortaya konmuştur.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"18 9","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140658501","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu çalışmada koronavirüs pandemisi sürecinde bireylerin çalışma durumuna göre fiziksel aktivite ve algılanan stres düzeyini değerlendirmek amaçlandı. Yöntem: Tanımlayıcı tipte planlanan çalışmanın evrenini Trabzon’da bir mahallede ikamet eden çalışma çağında olan bireyler oluşturdu. Çalışma 352 birey üzerinde yürütüldü. Çalışmada bireylerin sosyodemografik özelliklerinin yanı sıra Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ) ve Uluslararası Fiziksel Aktivite Ölçeği Kısa Formu (UFAÖ) kullanıldı. Sonuçlar %95 güven aralığında p
研究目的本研究旨在评估冠状病毒大流行期间,不同就业状况的人的体育活动和感知压力水平。研究方法描述性研究的对象包括居住在特拉布宗某社区的工作年龄段的人。研究对象为 352 人。除了个人的社会人口学特征外,研究还使用了感知压力量表(PSS)和国际体力活动量表简表(IPSAS)。结果以 95% 的置信区间 p
{"title":"Pandemi Normalleşme Döneminde Değişen Çalışma Koşullarının Fiziksel Aktivite ve Stres Düzeyine Etkisi","authors":"Aysun Yağci Şentürk, B. Türker","doi":"10.17942/sted.1233506","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1233506","url":null,"abstract":"Amaç: Bu çalışmada koronavirüs pandemisi sürecinde bireylerin çalışma durumuna göre fiziksel aktivite ve algılanan stres düzeyini değerlendirmek amaçlandı. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı tipte planlanan çalışmanın evrenini Trabzon’da bir mahallede ikamet eden çalışma çağında olan bireyler oluşturdu. Çalışma 352 birey üzerinde yürütüldü. Çalışmada bireylerin sosyodemografik özelliklerinin yanı sıra Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ) ve Uluslararası Fiziksel Aktivite Ölçeği Kısa Formu (UFAÖ) kullanıldı. Sonuçlar %95 güven aralığında p","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"3 1","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140654273","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: COVID-19 dahil viral enfeksiyonların önlenmesinde veya tedavisinde besin desteklerinin ampirik kullanımını öneren herhangi bir kılavuz yoktur. Bununla birlikte, besin destekleri, COVID-19 enfeksiyonunun önlenmesi veya hafifletilmesi için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, bir Üniversite Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokuluna kayıtlı öğrencilerin bazı besin ve besin destekleri tüketim davranış kalıplarının COVID-19 pandemisi öncesi ve sırasında incelenmesidir. Yöntem: Kesitsel bir çalışmadır. Veriler, üniversite öğrencilerinden Google Forms web anketi aracılığıyla ön test yapılarak hazırlanan ve kendi kendine uygulanan soru formu kullanılarak toplanmıştır. Bulgular: 612 katılımcı çalışmaya cevap vermiştir. Katılımcıların %71,9'u (n=440) pandemi döneminde besin desteği tüketmiş ve tüketim pandemi öncesi seviyelere göre önemli ölçüde yüksek olmuştur (p=0,001). COVID-19 enfeksiyonu geçirmeyen öğrencilerle karşılaştırıldığında, COVID-19 enfeksiyonu geçirenler daha fazla besin desteği kullanmıştır (p=0,012). En çok ve en az tüketilenler sırasıyla fermente gıdalar ve gingko’dur. Besin desteklerinin sadece %28,0'ı bir hekim tarafından önerilmiştir. Sebze, salata ve meyve tüketiminin Türkiye beslenme rehberlerinde tavsiye edilen miktarların altında olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Katılımcıların besin takviyesi kullanımı yaygın ve ampiriktir. Bitki bazlı beslenme tüketimi ise düşüktür. Sağlıklı beslenme ile sebze, salata ve meyve tüketiminin arttırılması ve sadece eksiklikleri olan kişilerde besin takviyelerinin kullanılması COVID-19 enfeksiyonuna yatkınlığı azaltmak için çok daha kanıta dayalı olacaktır.
{"title":"Üniversite Öğrencilerinde COVID-19 Pandemisi Öncesi ve Sırasında Bazı Beslenme Tutumları ve Olası Sonuçları","authors":"F. Özaydın","doi":"10.17942/sted.1219872","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1219872","url":null,"abstract":"Amaç: COVID-19 dahil viral enfeksiyonların önlenmesinde veya tedavisinde besin desteklerinin ampirik kullanımını öneren herhangi bir kılavuz yoktur. Bununla birlikte, besin destekleri, COVID-19 enfeksiyonunun önlenmesi veya hafifletilmesi için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı, bir Üniversite Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokuluna kayıtlı öğrencilerin bazı besin ve besin destekleri tüketim davranış kalıplarının COVID-19 pandemisi öncesi ve sırasında incelenmesidir. \u0000Yöntem: Kesitsel bir çalışmadır. Veriler, üniversite öğrencilerinden Google Forms web anketi aracılığıyla ön test yapılarak hazırlanan ve kendi kendine uygulanan soru formu kullanılarak toplanmıştır. \u0000Bulgular: 612 katılımcı çalışmaya cevap vermiştir. Katılımcıların %71,9'u (n=440) pandemi döneminde besin desteği tüketmiş ve tüketim pandemi öncesi seviyelere göre önemli ölçüde yüksek olmuştur (p=0,001). COVID-19 enfeksiyonu geçirmeyen öğrencilerle karşılaştırıldığında, COVID-19 enfeksiyonu geçirenler daha fazla besin desteği kullanmıştır (p=0,012). En çok ve en az tüketilenler sırasıyla fermente gıdalar ve gingko’dur. Besin desteklerinin sadece %28,0'ı bir hekim tarafından önerilmiştir. Sebze, salata ve meyve tüketiminin Türkiye beslenme rehberlerinde tavsiye edilen miktarların altında olduğu belirlenmiştir. \u0000Sonuç: Katılımcıların besin takviyesi kullanımı yaygın ve ampiriktir. Bitki bazlı beslenme tüketimi ise düşüktür. Sağlıklı beslenme ile sebze, salata ve meyve tüketiminin arttırılması ve sadece eksiklikleri olan kişilerde besin takviyelerinin kullanılması COVID-19 enfeksiyonuna yatkınlığı azaltmak için çok daha kanıta dayalı olacaktır.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"7 12","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140654233","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu araştırma, gebelikte veya doğum sırasında COVID-19 enfeksiyonunu geçirmenin doğum sonu dönemde travma sonrası stres belirti düzeyine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu çalışmada veriler; kişisel bilgi formu, City Doğum Travması Ölçeği (CDTÖ) ve Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) kullanılarak toplanmıştır. Araştırmanın evrenini Mart 2021-Ağustos 2021 tarihleri arasında bir kamu hastanesi çocuk/doğum polikliniklerine başvuran kadınlar oluşturmuştur. Örneklem, City Doğum Travması Ölçeğinin ortalaması kullanılarak yapılan power analizi ile belirlenmiştir. Güven aralığı %95, hata payı %5, etki büyüklüğünü 0,3 olarak alınarak COVID-19 enfeksiyonu geçiren grupta 202, geçirmeyen grupta ise 200 kişi alınarak çalışma tamamlanmıştır. Bulgular: Gebelikte COVID-19 enfeksiyonu geçiren katılımcıların CDTÖ kriterlerini karşılama ve BDÖ’ye göre şiddetli depresif belirti gösterme durumu COVID enfeksiyonu geçirmeyenlere göre anlamlı derecede yüksekti (p
{"title":"Gebelik ve Doğumda Geçirilmiş COVID-19 Enfeksiyonunun Travma Sonrası Stres Belirti Düzeyine Etkisi","authors":"Gizem Uğuz Duman, Meltem Demirgöz Bal","doi":"10.17942/sted.1246556","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1246556","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırma, gebelikte veya doğum sırasında COVID-19 enfeksiyonunu geçirmenin doğum sonu dönemde travma sonrası stres belirti düzeyine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu çalışmada veriler; kişisel bilgi formu, City Doğum Travması Ölçeği (CDTÖ) ve Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) kullanılarak toplanmıştır. Araştırmanın evrenini Mart 2021-Ağustos 2021 tarihleri arasında bir kamu hastanesi çocuk/doğum polikliniklerine başvuran kadınlar oluşturmuştur. Örneklem, City Doğum Travması Ölçeğinin ortalaması kullanılarak yapılan power analizi ile belirlenmiştir. Güven aralığı %95, hata payı %5, etki büyüklüğünü 0,3 olarak alınarak COVID-19 enfeksiyonu geçiren grupta 202, geçirmeyen grupta ise 200 kişi alınarak çalışma tamamlanmıştır. \u0000Bulgular: Gebelikte COVID-19 enfeksiyonu geçiren katılımcıların CDTÖ kriterlerini karşılama ve BDÖ’ye göre şiddetli depresif belirti gösterme durumu COVID enfeksiyonu geçirmeyenlere göre anlamlı derecede yüksekti (p","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"49 25","pages":""},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2024-04-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"140656772","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}