Giriş Hem sağlık hizmet sunucusu hem de çalışma ortamı olan sağlık kurumlarında İş Sağlığı ve Güvenliği yüksek riskleri nedeniyle önemlidir. Çalışmamızdaki amaç, sağlık sektöründe çalışanların ‘Temel İş Sağlığı ve Güvenliği’ konusunda bilgilerini araştırmak ve bu konuda yapılan eğitimin bilgi birikimlerine ne kadar etkili olduğunu incelemektir. Metod: 01.06.2020 ve 01.12.2020 tarihleri arasında devlet hastanesinde, öncesinde Temel İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimi almamış 65 farklı meslek grubundan oluşan sağlık sektörü çalışanlarına verilen Temel İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimi, güncel kaynaklarla hazırlanan 10 soru/100 puanlık eğitim öncesi ve sonrası test ile değerlendirilmiştir. 7 soru/70 puan başarılı kabul edilmiştir. Verilerin yüzdesel değişimleri tablolama programı ile istatistiksel formüller üzerinden hesaplanmıştır. Bulgular: Çalışmaya 65 farklı meslek grubundan, 392’si erkek ve 315’i kadın, 203’i hemşire, 82’i temizlik personeli, 69’u ebe, 53’ü hekim olmak üzere toplam 707 çalışan katılmıştır. Ön-test sonuçlarında 70 puan altında kalanların sayısı 391, 0 alanların sayısı 77, 100 alanların sayısı 5’tir. Son test sonuçlarında puan ortalaması 80,19, başarısız olan çalışan sayısı 0 olup ortalama doğru cevap verilen soru sayısı 8,01, yanlış soru sayısı 1,95 ve boş sayısı 0,04 olarak saptanmıştır. Mesleklere göre en yüksek ortalama puan; ön-test sonuçlarında sağlık teknikerlerinde, son-test sonuçlarında ise hekimlerde olmuştur. Sonuç: Sağlık sektörü çalışanlarının İSG bilgilerinin yetersiz olduğu ancak verilen eğitimlerle bu sorunun aşılacağı görülmüştür. Tüm çalışanların dahil edildiği eğitimler ile İSG konusundaki risklerin azaltılması, hem çalışanlara hem de hastane ortamında sağlık hizmetinin sürdürebilirliğine önemli katkılar sağlayacaktır.
{"title":"Sağlık Sektöründe Çalışan 65 Farklı Meslek Grubunun ‘Temel İş Sağlığı ve Güvenliği’ Konusunda Bilgi Düzeylerinin Değerlendirilmesi","authors":"Alpay Tuncar, Hayri Canbaz","doi":"10.17942/sted.1115692","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1115692","url":null,"abstract":"Giriş Hem sağlık hizmet sunucusu hem de çalışma ortamı olan sağlık kurumlarında İş Sağlığı ve Güvenliği yüksek riskleri nedeniyle önemlidir. Çalışmamızdaki amaç, sağlık sektöründe çalışanların ‘Temel İş Sağlığı ve Güvenliği’ konusunda bilgilerini araştırmak ve bu konuda yapılan eğitimin bilgi birikimlerine ne kadar etkili olduğunu incelemektir. \u0000Metod: 01.06.2020 ve 01.12.2020 tarihleri arasında devlet hastanesinde, öncesinde Temel İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimi almamış 65 farklı meslek grubundan oluşan sağlık sektörü çalışanlarına verilen Temel İş Sağlığı ve Güvenliği eğitimi, güncel kaynaklarla hazırlanan 10 soru/100 puanlık eğitim öncesi ve sonrası test ile değerlendirilmiştir. 7 soru/70 puan başarılı kabul edilmiştir. Verilerin yüzdesel değişimleri tablolama programı ile istatistiksel formüller üzerinden hesaplanmıştır. \u0000Bulgular: Çalışmaya 65 farklı meslek grubundan, 392’si erkek ve 315’i kadın, 203’i hemşire, 82’i temizlik personeli, 69’u ebe, 53’ü hekim olmak üzere toplam 707 çalışan katılmıştır. Ön-test sonuçlarında 70 puan altında kalanların sayısı 391, 0 alanların sayısı 77, 100 alanların sayısı 5’tir. Son test sonuçlarında puan ortalaması 80,19, başarısız olan çalışan sayısı 0 olup ortalama doğru cevap verilen soru sayısı 8,01, yanlış soru sayısı 1,95 ve boş sayısı 0,04 olarak saptanmıştır. Mesleklere göre en yüksek ortalama puan; ön-test sonuçlarında sağlık teknikerlerinde, son-test sonuçlarında ise hekimlerde olmuştur. \u0000Sonuç: Sağlık sektörü çalışanlarının İSG bilgilerinin yetersiz olduğu ancak verilen eğitimlerle bu sorunun aşılacağı görülmüştür. Tüm çalışanların dahil edildiği eğitimler ile İSG konusundaki risklerin azaltılması, hem çalışanlara hem de hastane ortamında sağlık hizmetinin sürdürebilirliğine önemli katkılar sağlayacaktır.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"59 2","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-12-08","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"120811686","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu araştırmada birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran 15-49 yaş aralığındaki kadınların kullandıkları ilaç gruplarının değerlendirilmek amaçlanmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı tipte yapılan araştırma Trabzon ilinde birinci basamak sağlık hizmeti veren aile sağlığı merkezlerine herhangi bir nedenle başvuran 15-49 yaş aralığında olan kadınlarla yapılmıştır. Araştırma için örneklem büyüklüğüne gidilmemiş, Nisan-Haziran 2019 tarihlerinde belirlenen aile sağlığı merkezlerine başvuru yapan 337 kişiyle araştırma tamamlanmıştır. Veriler bireylerin sosyo-demografik özellikleri ve kullandıkları ilaçları sorgulayan anket kullanılarak toplanmıştır Bulgular: Araştırmaya katılanların %45,7’si 41 yaş ve üzeri grubunda, %75,7’si evli, %43,0’ı lise mezunu, %32,0’ı iki çocuk sahibi, %60,8’i gelir getiren bir işte çalışmakta, %42,4’ünün kronik hastalığı var, %42,1’i analjezik kullandıkları belirlenmiştir. Katılımcıların yaş ve medeni durum ile reçetesiz ilaç alma, eğitim durumu ile ilaç prospektüsünü okuma ve son kullanma tarihini okumayan, çalışma durumu ile başkasına iyi gelen ilacı kullanma arsında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p
{"title":"Birinci Basamak Sağlık Kurumlarına Başvuran 15-49 Yaş Aralığındaki Kadınların Kullandıkları İlaç Gruplarının Değerlendirilmesi","authors":"Ezgi Demirtürk Selçuk, B. Demi̇rbağ","doi":"10.17942/sted.778680","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.778680","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırmada birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran 15-49 yaş aralığındaki kadınların kullandıkları ilaç gruplarının değerlendirilmek amaçlanmıştır. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı tipte yapılan araştırma Trabzon ilinde birinci basamak sağlık hizmeti veren aile sağlığı merkezlerine herhangi bir nedenle başvuran 15-49 yaş aralığında olan kadınlarla yapılmıştır. Araştırma için örneklem büyüklüğüne gidilmemiş, Nisan-Haziran 2019 tarihlerinde belirlenen aile sağlığı merkezlerine başvuru yapan 337 kişiyle araştırma tamamlanmıştır. Veriler bireylerin sosyo-demografik özellikleri ve kullandıkları ilaçları sorgulayan anket kullanılarak toplanmıştır \u0000Bulgular: Araştırmaya katılanların %45,7’si 41 yaş ve üzeri grubunda, %75,7’si evli, %43,0’ı lise mezunu, %32,0’ı iki çocuk sahibi, %60,8’i gelir getiren bir işte çalışmakta, %42,4’ünün kronik hastalığı var, %42,1’i analjezik kullandıkları belirlenmiştir. Katılımcıların yaş ve medeni durum ile reçetesiz ilaç alma, eğitim durumu ile ilaç prospektüsünü okuma ve son kullanma tarihini okumayan, çalışma durumu ile başkasına iyi gelen ilacı kullanma arsında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur (p","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"313 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"131473090","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
İlk kez gebelikte -genellikle ikinci veya üçüncü trimesterde- ortaya çıkan ve gebelik süresince devam eden hiperglisemi, Gestasyonel Diabetes Mellitus (GDM) olarak tanımlanmaktadır. GDM hamilelikte en sık görülen tıbbi komplikasyonlardan biridir ve gebeliklerin yaklaşık %14'ünü veya küresel olarak her yedi doğumdan birini etkilemektedir. Bu derlemede amaç, GDM gelişiminin önlenmesinde ve yönetiminde diyet örüntüsü, enerji dengesi ve besin ögelerinin önemini tartışmaktır. GDM gelişiminde diyet örüntüsü ve içeriği oldukça önemlidir. Özelikle kırmızı/işlenmiş et ürünlerinden zengin beslenme, yüksek doymuş yağ ve kolesterol alımı, çoklu doymamış yağ alımının azalması ve hayvansal kaynaklı protein alımının fazla olması ile GDM gelişimi arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yapılan çalışmalarda Batı tarzı beslenme modeli ile glisemik yükü yüksek ve düşük posalı beslenmenin GDM oluşma riskini arttırdığı, Akdeniz Diyetinin ise GDM oluşumuyla ilişkili olmadığı bulunmuştur. GDM yönetiminde, gebelik süresince optimal glisemik kontrol sağlanmalıdır. Bunun için, diyetisyen tarafından geliştirilmiş bireye özgü planlanmış tıbbi beslenme tedavisinin, ilk terapötik strateji olduğu belirtilmektedir. Diyetin karbonhidrat, protein ve yağ örüntüsüne dikkat edilerek gebelikte uygun ağırlık artışını sağlayacak yeterli enerji alımı ve besin ögeleri gereksinimleri sağlanmalıdır. Fiziksel aktivitenin arttırılması, yeterli ve dengeli beslenme düzeni ve psikolojik olarak iyi olma haliyle yaşam tarzı değişikliği, GDM gelişiminin önlenmesi ve yönetiminde etkin bir yöntemdir.
{"title":"Gestasyonel Diabetes Mellitusun Önlenmesi ve Yönetiminde Tıbbi Beslenme Tedavisinin Önemi","authors":"Eylül Sağun","doi":"10.17942/sted.694585","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.694585","url":null,"abstract":"İlk kez gebelikte -genellikle ikinci veya üçüncü trimesterde- ortaya çıkan ve gebelik süresince devam eden hiperglisemi, Gestasyonel Diabetes Mellitus (GDM) olarak tanımlanmaktadır. GDM hamilelikte en sık görülen tıbbi komplikasyonlardan biridir ve gebeliklerin yaklaşık %14'ünü veya küresel olarak her yedi doğumdan birini etkilemektedir. Bu derlemede amaç, GDM gelişiminin önlenmesinde ve yönetiminde diyet örüntüsü, enerji dengesi ve besin ögelerinin önemini tartışmaktır. GDM gelişiminde diyet örüntüsü ve içeriği oldukça önemlidir. Özelikle kırmızı/işlenmiş et ürünlerinden zengin beslenme, yüksek doymuş yağ ve kolesterol alımı, çoklu doymamış yağ alımının azalması ve hayvansal kaynaklı protein alımının fazla olması ile GDM gelişimi arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yapılan çalışmalarda Batı tarzı beslenme modeli ile glisemik yükü yüksek ve düşük posalı beslenmenin GDM oluşma riskini arttırdığı, Akdeniz Diyetinin ise GDM oluşumuyla ilişkili olmadığı bulunmuştur. GDM yönetiminde, gebelik süresince optimal glisemik kontrol sağlanmalıdır. Bunun için, diyetisyen tarafından geliştirilmiş bireye özgü planlanmış tıbbi beslenme tedavisinin, ilk terapötik strateji olduğu belirtilmektedir. Diyetin karbonhidrat, protein ve yağ örüntüsüne dikkat edilerek gebelikte uygun ağırlık artışını sağlayacak yeterli enerji alımı ve besin ögeleri gereksinimleri sağlanmalıdır. Fiziksel aktivitenin arttırılması, yeterli ve dengeli beslenme düzeni ve psikolojik olarak iyi olma haliyle yaşam tarzı değişikliği, GDM gelişiminin önlenmesi ve yönetiminde etkin bir yöntemdir.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"162 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-28","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"122832485","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Bu araştırma gebelerde sağlık okuryazarlığı düzeyi ile sağlık uygulamaları arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma, tanımlayıcı türdedir. Araştırmanın örneklemini, Haziran 2019 tarihinde bir Kadın-Doğum Hastanesi’nin polikliniğe antenatal bakım almak için başvuran 250 gebe oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanmasında Kişisel Bilgi Formu, Gebelikte Sağlık Uygulamaları Ölçeği, Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Ölceği-32 (Tsoy-32) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik dağılım, ortalama, standart sapma, Pearson Korelasyon Analizi ve tek yönlü Anova testi kullanılmıştır. Bulgular: Gebelerin yaş ortalaması 28.01±5.99, gebelik haftası 34.40±4.28’dir. Gebelerin sağlık okuryazarlığı toplam puan ortalaması 36.08±9.68’dir. Gebelerin %12.8’inin yetersiz, %24’ünün sorunlu sınırlı, %28.4’ünün yeterli ve %34.8’inin mükemmel sağlık okuryazarlık düzeyinde oldukları saptanmıştır. Gebelerin sağlık uygulamaları puan ortalaması 97.53±11.59’dur. Genel sağlık okuryazarlığı ve tüm alt okuryazarlık indeksleri ile gebelerin sağlık uygulamaları puan ortalamaları arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır (p
{"title":"Gebelerde Sağlık Okuryazarlığı İle Sağlık Uygulamaları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi","authors":"Meltem ŞİRİN GÖK, Kader Küçük, Ayla Kanbur","doi":"10.17942/sted.1021910","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1021910","url":null,"abstract":"Amaç: Bu araştırma gebelerde sağlık okuryazarlığı düzeyi ile sağlık uygulamaları arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. \u0000Yöntem: Araştırma, tanımlayıcı türdedir. Araştırmanın örneklemini, Haziran 2019 tarihinde bir Kadın-Doğum Hastanesi’nin polikliniğe antenatal bakım almak için başvuran 250 gebe oluşturmuştur. Araştırma verilerinin toplanmasında Kişisel Bilgi Formu, Gebelikte Sağlık Uygulamaları Ölçeği, Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Ölceği-32 (Tsoy-32) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik dağılım, ortalama, standart sapma, Pearson Korelasyon Analizi ve tek yönlü Anova testi kullanılmıştır. \u0000Bulgular: Gebelerin yaş ortalaması 28.01±5.99, gebelik haftası 34.40±4.28’dir. Gebelerin sağlık okuryazarlığı toplam puan ortalaması 36.08±9.68’dir. Gebelerin %12.8’inin yetersiz, %24’ünün sorunlu sınırlı, %28.4’ünün yeterli ve %34.8’inin mükemmel sağlık okuryazarlık düzeyinde oldukları saptanmıştır. Gebelerin sağlık uygulamaları puan ortalaması 97.53±11.59’dur. Genel sağlık okuryazarlığı ve tüm alt okuryazarlık indeksleri ile gebelerin sağlık uygulamaları puan ortalamaları arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu saptanmıştır (p","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"45 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-21","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"128392394","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Çalışmanın amacı, Türkiye’de tıp fakültesi öğrencilerinin iklim değişikliği eğitimi alıp almadığını tespit etmek, iklim değişikliği dersi verilen tıp fakültelerinin ders içeriğini analiz etmek, iklim değişikliği-sağlık ilişkisinin önemini vurgulamak ve bu konuyu ulusal literatüre kazandırmak amacıyla hazırlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada nitel veri toplama yöntemi olan içerik analizi yöntemi kullanıl-mıştır. Türkiye’deki Türkçe eğitim veren vakıf ve devlet üniversitelerindeki tıp fakültelerinin Bologna Bilgi Paketi-Öğretim Programı ders içerikleri(boş olması halinde ders programları) taranmış, iklim değişikliği eğitimi veren tıp fakültelerinin ders içerikleri incelenmiştir. Bulgular: Türkçe tıp eğitimi veren 84 devlet, 25 vakıf, iki KKTC olmak üzere toplam 111 üni-versitenin ders içerikleri iklim eğitimi veren tıp fakültelerini ve iklim ilişkili ders veren dört tıp fakültesinin ders içeriklerinin incelemesini oluşturmaktadır. Sonuç ve Tartışma: Gelecekte küresel iklim değişikliğinin yaratacağı sağlık sorunları ve olayla-rının belirsizliğiyle başa çıkabilecek donanımlı sağlık profesyonellerine ihtiyaç duyulacaktır. Çalışma sonucunda Türkiye’de iklim değişikliği ve sağlık kavramının tıp müfredatına enteg-rasyonunun hiç olmadığı görülmüştür. Gerekli çalışmaların hızla yapılması gerektiğini aynı zamanda değişim çağrısının aciliyetini de vurguluyoruz.
{"title":"Sağlıkta İklim Değişikliği Müfredatı: Türkiye Tıp Fakülteleri İçerik Analizi","authors":"Ayşen Özmen, Emine Didem Evci Kiraz","doi":"10.17942/sted.1034730","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1034730","url":null,"abstract":"Amaç: Çalışmanın amacı, Türkiye’de tıp fakültesi öğrencilerinin iklim değişikliği eğitimi alıp almadığını tespit etmek, iklim değişikliği dersi verilen tıp fakültelerinin ders içeriğini analiz etmek, iklim değişikliği-sağlık ilişkisinin önemini vurgulamak ve bu konuyu ulusal literatüre kazandırmak amacıyla hazırlanmıştır. \u0000Gereç ve Yöntem: Çalışmada nitel veri toplama yöntemi olan içerik analizi yöntemi kullanıl-mıştır. Türkiye’deki Türkçe eğitim veren vakıf ve devlet üniversitelerindeki tıp fakültelerinin Bologna Bilgi Paketi-Öğretim Programı ders içerikleri(boş olması halinde ders programları) taranmış, iklim değişikliği eğitimi veren tıp fakültelerinin ders içerikleri incelenmiştir. \u0000Bulgular: Türkçe tıp eğitimi veren 84 devlet, 25 vakıf, iki KKTC olmak üzere toplam 111 üni-versitenin ders içerikleri iklim eğitimi veren tıp fakültelerini ve iklim ilişkili ders veren dört tıp fakültesinin ders içeriklerinin incelemesini oluşturmaktadır. \u0000Sonuç ve Tartışma: Gelecekte küresel iklim değişikliğinin yaratacağı sağlık sorunları ve olayla-rının belirsizliğiyle başa çıkabilecek donanımlı sağlık profesyonellerine ihtiyaç duyulacaktır. Çalışma sonucunda Türkiye’de iklim değişikliği ve sağlık kavramının tıp müfredatına enteg-rasyonunun hiç olmadığı görülmüştür. Gerekli çalışmaların hızla yapılması gerektiğini aynı zamanda değişim çağrısının aciliyetini de vurguluyoruz.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"29 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"121667534","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: İki farklı lisede öğrenim gören öğrencilerin sağlık okuryazarlığı düzeylerini karşılaştırmaktır. Yöntem: Tanımlayıcı araştırma türünde olan araştırmanın örneklemini iki farklı lisede öğrenim gören 220 öğrenci oluşturdu. Veriler, “Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği-32” ile çevrimiçi olarak toplandı. Veriler SPSS 21 ile değerlendirildi, yanılma düzeyi 0,05 alındı. Bulgular: Düz lise öğrencilerinin Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği puan ortalaması 29,64; sağlık ağırlıklı lise öğrencilerinin ölçek puan ortalaması 34,84’dü. Öğrencilerin ölçek puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p=0,000). Düz lise öğrencilerinin %54,9’u “sorunlu-sınırlı sağlık okuryazarlığı”; sağlık ağırlıklı lise öğrencilerinin %30,8’i “yeterli sağlık okuryazarlığı” indeksindeydi. Öğrencilerin okullarına göre sağlık okuryazarlığı indeksleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p=0,000). Öğrencilerin sağlık okuryazarlığı ile tedavi ve hizmet, hastalıklardan korunma/sağlığın geliştirilmesi boyutları arasında pozitif yönlü, yüksek düzeyde anlamlı ilişki vardı (p
{"title":"İki Farklı Lisede Öğrenim Gören Öğrencilerin Sağlık Okuryazarlığı Düzeylerinin Belirlenmesi: Bir Karşılaştırma Çalışması","authors":"Nermin Altunbaş, Çetin Altunbaş","doi":"10.17942/sted.1086127","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1086127","url":null,"abstract":"Amaç: İki farklı lisede öğrenim gören öğrencilerin sağlık okuryazarlığı düzeylerini karşılaştırmaktır. \u0000Yöntem: Tanımlayıcı araştırma türünde olan araştırmanın örneklemini iki farklı lisede öğrenim gören 220 öğrenci oluşturdu. Veriler, “Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği-32” ile çevrimiçi olarak toplandı. Veriler SPSS 21 ile değerlendirildi, yanılma düzeyi 0,05 alındı. \u0000Bulgular: Düz lise öğrencilerinin Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği puan ortalaması 29,64; sağlık ağırlıklı lise öğrencilerinin ölçek puan ortalaması 34,84’dü. Öğrencilerin ölçek puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p=0,000). Düz lise öğrencilerinin %54,9’u “sorunlu-sınırlı sağlık okuryazarlığı”; sağlık ağırlıklı lise öğrencilerinin %30,8’i “yeterli sağlık okuryazarlığı” indeksindeydi. Öğrencilerin okullarına göre sağlık okuryazarlığı indeksleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p=0,000). Öğrencilerin sağlık okuryazarlığı ile tedavi ve hizmet, hastalıklardan korunma/sağlığın geliştirilmesi boyutları arasında pozitif yönlü, yüksek düzeyde anlamlı ilişki vardı (p","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"56 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-11-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"134526032","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Amaç: Araştırmanın amacı, hemşire/ebelerin 0-6 yaş grubu çocukların ağrı yönetimine ilişkin bilgi ve uygulamalarını değerlendirmektir. Yöntem: Araştırma, Mayıs-Temmuz 2021 tarihleri arasında, bir ilin aile sağlığı merkezlerinde çalışan 67 hemşire/ebe ile yürütüldü. Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulan “Çocuklarda Ağrı Yönetimine İlişkin Uygulamaları Değerlendirme Formu’’ ile google formlar aracılığıyla online toplandı. Elde edilen veriler bilgisayar destekli programda sayı ve yüzdelik ile analiz edildi. Bulgular: Hemşire/ebelerin %49.3’ü ağrıyı vital bulgu olarak değerlendirdiğini, %34.3’ü ağrı yönetiminde kendini yeterli bulduğunu, %79.1’i de ağrı konusunda eğitim gereksinimi olduğunu ifade etti. Hemşirelerin %86.6’sı çocuğun ağrısına davranışa bakarak, %58.2’si ise çocuğun sözel ifadesine göre karar verdiğini bildirdi. Hemşirelere/ebelerin tamamına yakını ağrı yönetiminde nonfarmakolojik yöntemlerin etkili olduğunu bildirdi. Hemşire/ebelerin yarısından fazlası 0-6 yaş grubu çocuklarda ağrı yönetiminde dikkati başka yöne çekmeyi ilk sırada kullandıklarını ifade etti. Sonuç: Hemşire/ebelerin 0-6 yaş grubu çocukların ağrı yönetimine ilişkin bilgi gereksinimleri olduğu görüldü. Yine hemşirelerin ağrı yönetiminde nonfarmakolojik yöntemlerden dikkati başka yöne çekmeyi ilk sırada kullandıkları görüldü.
{"title":"Hemşire/Ebelerin Çocuklarda Ağrı Yönetimine İlişkin Bilgi ve Uygulamaları","authors":"Necla Kasimoğlu, Nazan GÜRARSLAN BAŞ","doi":"10.17942/sted.999250","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.999250","url":null,"abstract":"Amaç: Araştırmanın amacı, hemşire/ebelerin 0-6 yaş grubu çocukların ağrı yönetimine ilişkin bilgi ve uygulamalarını değerlendirmektir. \u0000Yöntem: Araştırma, Mayıs-Temmuz 2021 tarihleri arasında, bir ilin aile sağlığı merkezlerinde çalışan 67 hemşire/ebe ile yürütüldü. Veriler, araştırmacılar tarafından oluşturulan “Çocuklarda Ağrı Yönetimine İlişkin Uygulamaları Değerlendirme Formu’’ ile google formlar aracılığıyla online toplandı. Elde edilen veriler bilgisayar destekli programda sayı ve yüzdelik ile analiz edildi. \u0000Bulgular: Hemşire/ebelerin %49.3’ü ağrıyı vital bulgu olarak değerlendirdiğini, %34.3’ü ağrı yönetiminde kendini yeterli bulduğunu, %79.1’i de ağrı konusunda eğitim gereksinimi olduğunu ifade etti. Hemşirelerin %86.6’sı çocuğun ağrısına davranışa bakarak, %58.2’si ise çocuğun sözel ifadesine göre karar verdiğini bildirdi. Hemşirelere/ebelerin tamamına yakını ağrı yönetiminde nonfarmakolojik yöntemlerin etkili olduğunu bildirdi. Hemşire/ebelerin yarısından fazlası 0-6 yaş grubu çocuklarda ağrı yönetiminde dikkati başka yöne çekmeyi ilk sırada kullandıklarını ifade etti. \u0000Sonuç: Hemşire/ebelerin 0-6 yaş grubu çocukların ağrı yönetimine ilişkin bilgi gereksinimleri olduğu görüldü. Yine hemşirelerin ağrı yönetiminde nonfarmakolojik yöntemlerden dikkati başka yöne çekmeyi ilk sırada kullandıkları görüldü.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-31","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"114660766","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Objective: The study was conducted to examine the awareness levels of women about domestic violence. Material and Method: The population of the descriptive study consists of women between the ages of 18-65 residing in Artvin and Osmaniye. The study was completed with 433 participants who met the research criteria. The data were collected using the “Sociodemographic Data Form” and the “Domestic Violence Awareness Scale”. Findings: 37,9% of the participants were exposed to family violence. Women reported verbal and emotional violence (21%) as the most common type of violence. 17,8% of women have been exposed to violence by more than one person. The total mean score of Domestic Violence Awareness Scale is 24,15±0,22. A statistically significant difference was found between the age, employment status, education level, marital status, number of children and type of marriage of the woman and her husband, and the total mean score of Domestic Violence Awareness Scale. A statistically significant difference was found between the type of violence and the total mean score of Domestic Violence Awareness Scale. According to this, the total mean score of Domestic Violence Awareness Scale of the women who were exposed to economic violence was found to be statistically significantly higher than the women who were not exposed to domestic violence, who were exposed to verbal emotional violence, and who were exposed to multiple violence. Conclusion: In the study, it was determined that women's awareness of domestic violence was at a low level. Factors affecting the awareness of domestic violence and the level of family violence awareness of women should be evaluated; Studies should be carried out to raise awareness about domestic violence and to prevent violence.
{"title":"Investigation of Women's Awareness Levels of Domestic Violence","authors":"Hacer Ataman, Adile Bozkurt, Ceyda ÖZTÜRK AKDENİZ","doi":"10.17942/sted.1149434","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1149434","url":null,"abstract":"Objective: The study was conducted to examine the awareness levels of women about domestic violence. \u0000Material and Method: The population of the descriptive study consists of women between the ages of 18-65 residing in Artvin and Osmaniye. The study was completed with 433 participants who met the research criteria. The data were collected using the “Sociodemographic Data Form” and the “Domestic Violence Awareness Scale”. \u0000Findings: 37,9% of the participants were exposed to family violence. Women reported verbal and emotional violence (21%) as the most common type of violence. 17,8% of women have been exposed to violence by more than one person. The total mean score of Domestic Violence Awareness Scale is 24,15±0,22. A statistically significant difference was found between the age, employment status, education level, marital status, number of children and type of marriage of the woman and her husband, and the total mean score of Domestic Violence Awareness Scale. A statistically significant difference was found between the type of violence and the total mean score of Domestic Violence Awareness Scale. According to this, the total mean score of Domestic Violence Awareness Scale of the women who were exposed to economic violence was found to be statistically significantly higher than the women who were not exposed to domestic violence, who were exposed to verbal emotional violence, and who were exposed to multiple violence. \u0000Conclusion: In the study, it was determined that women's awareness of domestic violence was at a low level. Factors affecting the awareness of domestic violence and the level of family violence awareness of women should be evaluated; Studies should be carried out to raise awareness about domestic violence and to prevent violence.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"1 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-25","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"130458242","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Objective: This study aims to determine the prevalence of vaccine hesitancy and vaccination status in Çanakkale Onsekiz Mart University medical faculty first-year students. Methods: The population of this cross-sectional study consisted of 170 first-year students, and 81.2% of the students were reached (138 students). Microsoft Excel and SPSS programs were used for data analysis. The Chi-square test was used for the comparison of groups. For statistical significance, the p
{"title":"COVID-19 VACCINE HESITANCY AND VACCINATION STATUS OF FIRST-YEAR MEDICAL STUDENTS","authors":"Süleyman Konuş, Berna Sert, C. Bakar, Gamze Çan","doi":"10.17942/sted.1073402","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.1073402","url":null,"abstract":"Objective: This study aims to determine the prevalence of vaccine hesitancy and vaccination status in Çanakkale Onsekiz Mart University medical faculty first-year students. \u0000Methods: The population of this cross-sectional study consisted of 170 first-year students, and 81.2% of the students were reached (138 students). Microsoft Excel and SPSS programs were used for data analysis. The Chi-square test was used for the comparison of groups. For statistical significance, the p","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"21 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-24","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"127122474","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Bu çalışma ile ülkemizde meslek hastalığı tanısı koymaya yetkili bir hastanede Şubat 2012- Mart 2018 tarihleri arasında meslek hastalığı tanısı alanlardan sağlık çalışanı olanları belirlemek ve meslek hastalıkları ile ilgili özelliklerini incelemek amaçlanmıştır. Bu araştırma retrospektif tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırmada Şubat 2012-Mart 2018 tarihleri arasında meslek hastalığı tanısı alanların sağlık kurulu raporlarına dayalı olarak oluşturulan veri tabanı kullanılmıştır. Meslek hastalığı tanısı alan 4843 olgunun 100’ü (%2.06) sağlık çalışanı olup %81’i erkek, %19’u kadındı. Sağlık çalışanlarının tanı aldığı en sık görülen meslek hastalıkları grupları ICD 10 tanı kodlarına göre %80 (n=80) pnömokonyoz, %7 (n=7) intervertebral disk bozuklukları, % 5 (n=5) servikal disk bozuklukları, %3 (n=3) omuz lezyonları, %3 (n=3) alerjik kontakt dermatitti. Meslek hastalığı tanısı alan sağlık çalışanlarının meslekleri incelendiğinde en sık diş teknisyenlerinin (%81) tanı aldığı, bunu hastabakıcıların (%7), hemşirelerin (%5) ve laboratuvar teknikerlerinin (%3) izlediği belirlendi. Sonuç olarak, sağlık çalışanlarının meslek hastalığı tanısı almıyor oluşları, konu ile ilgili gerekli önlemlerin alınması ve müdahalelerin gerçekleştirilmesini zorlaştırabilir. Meslek hastalıkları ve iş kazalarına yönelik nitelikli bir bildirim sistemi oluşturulmalı, her sağlık personelinin iş kazası ve işle ilgili/meslek hastalıkları bu sistem aracılığı ile takip edilebilmelidir.
{"title":"Sağlık Çalışanlarının Meslek Hastalıkları","authors":"K. Şimşek, Elif ALTUNDAŞ HATMAN, Nuray Özgülnar","doi":"10.17942/sted.878644","DOIUrl":"https://doi.org/10.17942/sted.878644","url":null,"abstract":"Bu çalışma ile ülkemizde meslek hastalığı tanısı koymaya yetkili bir hastanede Şubat 2012- Mart 2018 tarihleri arasında meslek hastalığı tanısı alanlardan sağlık çalışanı olanları belirlemek ve meslek hastalıkları ile ilgili özelliklerini incelemek amaçlanmıştır. Bu araştırma retrospektif tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırmada Şubat 2012-Mart 2018 tarihleri arasında meslek hastalığı tanısı alanların sağlık kurulu raporlarına dayalı olarak oluşturulan veri tabanı kullanılmıştır. Meslek hastalığı tanısı alan 4843 olgunun 100’ü (%2.06) sağlık çalışanı olup %81’i erkek, %19’u kadındı. Sağlık çalışanlarının tanı aldığı en sık görülen meslek hastalıkları grupları ICD 10 tanı kodlarına göre %80 (n=80) pnömokonyoz, %7 (n=7) intervertebral disk bozuklukları, % 5 (n=5) servikal disk bozuklukları, %3 (n=3) omuz lezyonları, %3 (n=3) alerjik kontakt dermatitti. Meslek hastalığı tanısı alan sağlık çalışanlarının meslekleri incelendiğinde en sık diş teknisyenlerinin (%81) tanı aldığı, bunu hastabakıcıların (%7), hemşirelerin (%5) ve laboratuvar teknikerlerinin (%3) izlediği belirlendi. Sonuç olarak, sağlık çalışanlarının meslek hastalığı tanısı almıyor oluşları, konu ile ilgili gerekli önlemlerin alınması ve müdahalelerin gerçekleştirilmesini zorlaştırabilir. Meslek hastalıkları ve iş kazalarına yönelik nitelikli bir bildirim sistemi oluşturulmalı, her sağlık personelinin iş kazası ve işle ilgili/meslek hastalıkları bu sistem aracılığı ile takip edilebilmelidir.","PeriodicalId":341713,"journal":{"name":"STED / Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi","volume":"39 2 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2022-10-20","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"132858540","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}