Türkçenin söz varlığında deyimler, oldukça geniş bir alanı kapsarlar. Sözlü ve yazılı dilde sıklıkla kullanılan ve çok çeşitli biçimlerde oluşan deyimler, anlatıma etkinlik, çekicilik katma gibi özellikleriyle Türkçenin önemli bir söz varlığı unsuru olma özelliği taşırlar. Deyimler, sözlü dilde olduğu gibi edebî dilde de sıkça kullanılan anlatım birimleridir. Bu çalışmada Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı romanında geçen birleşik fiil deyimlerinin zarf-fiil ekleriyle kullanımı üzerinde durulmuştur. Çalıkuşu romanında yaklaşık 1050 birleşik fiil deyimi tespit edilmiştir. Oldukça yüksek bir deyim kullanımı olan Çalıkuşu romanında dikkat çeken bu durum yazarın Türkçeye olan hâkimiyetinin de göstergelerindendir. Türkçenin anlatım olanaklarının zenginliklerinden olan deyimler, anlatım boyutunda Çalıkuşu romanının başarısının nedenlerinden biri olarak da değerlendirilebilir. Dil, bir dizgeler bütünüdür. Dilin içinde var olan bütün unsurların birbiriyle olan bağlantıları sonucunda anlatım boyutu gerçekleşir. Edebî dil de, bir dilin anlatım olanaklarının en yüksek, en estetik ve çok yönlü kullanımı sonucunda oluşur. Bu bağlamda Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı eseri, dil ve anlatım kurgusuyla yakın dönem Türk edebiyatının bizce çok daha fazla üzerinde durulması gereken değeridir. Dil bilgisel olarak birleşik fiil deyimleri diye adlandırılan yapılar, Türkçe söz diziminde birçok yapıda görev alabilirler. Bu çalışmada Çalıkuşu romanındaki birleşik fiil deyimlerinin zarf-fiil ekleriyle birleşimleri işlevsel olarak sınıflandırılmış ve örneklendirilmiştir. Türkçe söz diziminde zaman, durum, sebep, amaç, şart, sınırlandırma, karşıtlık vb. gibi işlevlere sahip olan zarf-fiil ekleri, eklendikleri fiil yapılarını zarflaştırarak söz dizimi içerisinde görev alırlar.
{"title":"THE USE OF COMPOUND VERB IDIOMS WITH VERBAL ADVERB SUFFIXES IN THE NOVEL “ÇALIKUŞU”","authors":"Arzu ŞEYDA GÜVEN","doi":"10.59358/ayt.1259683","DOIUrl":"https://doi.org/10.59358/ayt.1259683","url":null,"abstract":"Türkçenin söz varlığında deyimler, oldukça geniş bir alanı kapsarlar. Sözlü ve yazılı dilde sıklıkla kullanılan ve çok çeşitli biçimlerde oluşan deyimler, anlatıma etkinlik, çekicilik katma gibi özellikleriyle Türkçenin önemli bir söz varlığı unsuru olma özelliği taşırlar. Deyimler, sözlü dilde olduğu gibi edebî dilde de sıkça kullanılan anlatım birimleridir. Bu çalışmada Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı romanında geçen birleşik fiil deyimlerinin zarf-fiil ekleriyle kullanımı üzerinde durulmuştur. Çalıkuşu romanında yaklaşık 1050 birleşik fiil deyimi tespit edilmiştir. Oldukça yüksek bir deyim kullanımı olan Çalıkuşu romanında dikkat çeken bu durum yazarın Türkçeye olan hâkimiyetinin de göstergelerindendir. Türkçenin anlatım olanaklarının zenginliklerinden olan deyimler, anlatım boyutunda Çalıkuşu romanının başarısının nedenlerinden biri olarak da değerlendirilebilir. Dil, bir dizgeler bütünüdür. Dilin içinde var olan bütün unsurların birbiriyle olan bağlantıları sonucunda anlatım boyutu gerçekleşir. Edebî dil de, bir dilin anlatım olanaklarının en yüksek, en estetik ve çok yönlü kullanımı sonucunda oluşur. Bu bağlamda Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı eseri, dil ve anlatım kurgusuyla yakın dönem Türk edebiyatının bizce çok daha fazla üzerinde durulması gereken değeridir. Dil bilgisel olarak birleşik fiil deyimleri diye adlandırılan yapılar, Türkçe söz diziminde birçok yapıda görev alabilirler. Bu çalışmada Çalıkuşu romanındaki birleşik fiil deyimlerinin zarf-fiil ekleriyle birleşimleri işlevsel olarak sınıflandırılmış ve örneklendirilmiştir. Türkçe söz diziminde zaman, durum, sebep, amaç, şart, sınırlandırma, karşıtlık vb. gibi işlevlere sahip olan zarf-fiil ekleri, eklendikleri fiil yapılarını zarflaştırarak söz dizimi içerisinde görev alırlar.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"74514688","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Millî Mücadele döneminde gerek kongreler gerekse Büyük Millet Meclisi’nde vurgulanan halk egemenliği kavramı esasında büyük zaferin ardından Cumhuriyet’e doğru evrilecek sürecin bir nevi habercisi olmuştur. Ancak vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının ön planda olduğu bu dönemde Cumhuriyet düşüncesi zikredilmemiş, Cumhuriyet’in ilanına kadar Anadolu hareketinin mahiyeti ancak milli egemenlik kavramıyla sınırlı kalabilmiştir. Dış dünya tarafından yakından takip edilen bu dönem büyük bir güç olarak ortaya çıkan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki basın tarafından da izlenmiş, Anadolu’daki gelişmelerle birlikte yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci çeşitli haber ve yorumlarla Amerikan kamuoyuna aktarılmıştır. Cumhuriyet’e doğru ilerleyen bu dönem boyunca Türkiye konusunda iç ve dış kamuoyunda ismi en çok gündemde olan kişi ise yeni rejimin mimarı olan Mustafa Kemal Paşa olmuştur. Başlarda kendisi Ankara hükümeti ile ilgili ABD basınına yansıyan açıklamalarında Cumhuriyet ifadesini kullanmazken, bu yönetim şekline mesafeli bir pozisyon almış ve Cumhuriyet’in ilanı öncesinde izlenen temkinli politikayı bizzat yürütmüştür. Öte yandan Millî Mücadele hareketinin Bolşevizm’e kayma tehlikesi bu dönemde İtilaf Devletleri tarafından dile getirilirken, Ankara’dan iletilen ve bu tehlikeyi canlı tutan uyarı niteliğindeki açıklamalar gazete sütunlarında yer bulmuştur. Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilan edilerek rejimin adının resmen konulması Amerikan gazetelerinde yer yer övgü, yer yer de otoriter bir rejime gidiş endişesiyle yorumlanmış, Mustafa Kemal ise söz konusu haberlerde öne çıkan isim olmuştur.
人民主权的概念在民族斗争期间的代表大会和大国民议会中都得到了强调,它实际上是伟大胜利之后走向共和国进程的一种先兆。然而,在这一时期,祖国的完整和民族的独立被放在首位,共和国的概念却没有被提及,安纳托利亚运动的性质也只能局限于国家主权的概念,直到共和国宣布成立。这一时期,外部世界密切关注,作为大国崛起的美利坚合众国的新闻界也在关注,安纳托利亚的事态发展和新土耳其共和国的建立过程通过各种新闻和评论传达给了美国公众。在共和国成立前的这段时间里,国内外舆论对土耳其关注最多的人是新政权的缔造者穆斯塔法-凯末尔-帕夏(Mustafa Kemal Pasha)。起初,他在美国媒体上发表的关于安卡拉政府的言论中并没有使用 "共和国 "一词,但他对这种政府形式采取了疏远的立场,并亲自执行在宣布成立共和国之前所奉行的谨慎政策。另一方面,虽然协约国在此期间表示民族斗争运动有可能走向布尔什维主义,但来自安卡拉的警告却在报纸专栏中占据了一席之地,使这一危险继续存在。美国报纸对 1923 年 10 月共和国的宣布和政权的正式命名时而赞美,时而担忧会走向独裁政权,而穆斯塔法-凯末尔则是这些文章中最显眼的名字。
{"title":"How the U.S. Press Perceived the Proclamation of the Republic in Türkiye?","authors":"Mehmet OKUR, Abdullah BERK","doi":"10.21563/sutad.1378409","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1378409","url":null,"abstract":"Millî Mücadele döneminde gerek kongreler gerekse Büyük Millet Meclisi’nde vurgulanan halk egemenliği kavramı esasında büyük zaferin ardından Cumhuriyet’e doğru evrilecek sürecin bir nevi habercisi olmuştur. Ancak vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının ön planda olduğu bu dönemde Cumhuriyet düşüncesi zikredilmemiş, Cumhuriyet’in ilanına kadar Anadolu hareketinin mahiyeti ancak milli egemenlik kavramıyla sınırlı kalabilmiştir. Dış dünya tarafından yakından takip edilen bu dönem büyük bir güç olarak ortaya çıkan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki basın tarafından da izlenmiş, Anadolu’daki gelişmelerle birlikte yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci çeşitli haber ve yorumlarla Amerikan kamuoyuna aktarılmıştır. Cumhuriyet’e doğru ilerleyen bu dönem boyunca Türkiye konusunda iç ve dış kamuoyunda ismi en çok gündemde olan kişi ise yeni rejimin mimarı olan Mustafa Kemal Paşa olmuştur. Başlarda kendisi Ankara hükümeti ile ilgili ABD basınına yansıyan açıklamalarında Cumhuriyet ifadesini kullanmazken, bu yönetim şekline mesafeli bir pozisyon almış ve Cumhuriyet’in ilanı öncesinde izlenen temkinli politikayı bizzat yürütmüştür. Öte yandan Millî Mücadele hareketinin Bolşevizm’e kayma tehlikesi bu dönemde İtilaf Devletleri tarafından dile getirilirken, Ankara’dan iletilen ve bu tehlikeyi canlı tutan uyarı niteliğindeki açıklamalar gazete sütunlarında yer bulmuştur. Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilan edilerek rejimin adının resmen konulması Amerikan gazetelerinde yer yer övgü, yer yer de otoriter bir rejime gidiş endişesiyle yorumlanmış, Mustafa Kemal ise söz konusu haberlerde öne çıkan isim olmuştur.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135950245","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
1583 tarihli resmi Türk-İngiliz münasebtleri esas alındığında 19. yüzyılın son çeyreğine kadar gayet eşit düzeyde devam ettiği anlaşılan münasebetler W.E. Gladstone’ın iktidara gelmesi ile birlikte tamamen farklı bir seyir takip etmeye başlamıştır. Söz konusu seyrin temeline Osmanlı İmparatorluğunu yıkmayı hedef olarak koyan İngiliz devlet aklı, Osmnalı toplum yapısı başta olmak üzere pek çok alanı incelemek üzere oryantalist araştırmacıyı bu topraklara göndermiştir. Kimliklerinde doktor, asker, öğretmen, hemşire yazan söz konusu oryantalistlerin ciddi bir eğitimden geçmek suretiyle Osmanlı topraklarına geldikleri anlaşılmaktadır. Makaleye konu olan Edward William Charles Noel de söz konusu oryantalistlerin bir temsilcisi olarak Ortadoğu coğrafyasına gönderilmiştir. Kafkaslar, İran, Irak ve Doğu Anadolu’da çeşitli incelemelerde ve görevlerde bulunan Noel’in personel dosyası Brisith Library’de bulunmaktadır ve bugüne kadar Türk akademisyenler tarafından gün yüzüne çıkarılmamıştır. Kendisinin almış olduğu eğitim ve başarılarının ele alındığı söz konusu dosya hayli önemli verilere sahiptir. Noel’in Süleymaniye çevresinde görevlendirilmesi, Kürtlere dönük araştırmalar içerisinde bulunması ve Sivas Kongresi’ni basma girişimi sonrasında yaşananlar makalenin konusunu teşkil etmektedir. Ayrıca söz konusu süreç içerisinde İngiliz devlet adamlarının Noel’in faaliyetlerine dönük eleştirileri ve tepkileri de İngiliz devlet aklını yansıtması açısından ele alınmıştır.
{"title":"General View on the Major E. W. C. Noel’s Personnels File and His Activities","authors":"Cengiz KARTIN","doi":"10.21563/sutad.1378510","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1378510","url":null,"abstract":"1583 tarihli resmi Türk-İngiliz münasebtleri esas alındığında 19. yüzyılın son çeyreğine kadar gayet eşit düzeyde devam ettiği anlaşılan münasebetler W.E. Gladstone’ın iktidara gelmesi ile birlikte tamamen farklı bir seyir takip etmeye başlamıştır. Söz konusu seyrin temeline Osmanlı İmparatorluğunu yıkmayı hedef olarak koyan İngiliz devlet aklı, Osmnalı toplum yapısı başta olmak üzere pek çok alanı incelemek üzere oryantalist araştırmacıyı bu topraklara göndermiştir. Kimliklerinde doktor, asker, öğretmen, hemşire yazan söz konusu oryantalistlerin ciddi bir eğitimden geçmek suretiyle Osmanlı topraklarına geldikleri anlaşılmaktadır. Makaleye konu olan Edward William Charles Noel de söz konusu oryantalistlerin bir temsilcisi olarak Ortadoğu coğrafyasına gönderilmiştir. Kafkaslar, İran, Irak ve Doğu Anadolu’da çeşitli incelemelerde ve görevlerde bulunan Noel’in personel dosyası Brisith Library’de bulunmaktadır ve bugüne kadar Türk akademisyenler tarafından gün yüzüne çıkarılmamıştır. Kendisinin almış olduğu eğitim ve başarılarının ele alındığı söz konusu dosya hayli önemli verilere sahiptir. Noel’in Süleymaniye çevresinde görevlendirilmesi, Kürtlere dönük araştırmalar içerisinde bulunması ve Sivas Kongresi’ni basma girişimi sonrasında yaşananlar makalenin konusunu teşkil etmektedir. Ayrıca söz konusu süreç içerisinde İngiliz devlet adamlarının Noel’in faaliyetlerine dönük eleştirileri ve tepkileri de İngiliz devlet aklını yansıtması açısından ele alınmıştır.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-27","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135950244","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
XVI. yüzyıl, Osmanlı donanmasının denizcilik konusunda başlangıca göre büyük aşama kaydettiği bir yüzyıldır. Bu gelişim sürecinde Karesi Beyliği’nin donanmasının da önemli bir yeri vardır. Yıldırım Bayezid tarafından Gelibolu’da yaptırılan ilk tersane, bu bölgenin Osmanlı Devleti adına denizcilik merkezi hâline gelmesine katkı sağlamıştır. Osmanlı Devleti’nin bütün denizcilik işlerinin yönetildiği yer olan İstanbul’daki tersanede kızak sayısının iki yüze çıkarılmasıyla Kanuni döneminde denizcilik faaliyetleri en ileri seviyeye ulaşmıştır. Bu gelişimle birlikte Osmanlı’nın denizcilikte yegâne rakibi Venedikliler olmuştur. Bu asır Kemal Reis, Barbaros Hayreddin Paşa, Pîrî Reis gibi Türk denizcilik tarihinin önemli isimlerine ve onların zaferlerine tanık olunan bir yüzyıldır. Karesi Vilayeti’nde doğan, doğup büyüdüğü yerin deniz ve denizcilikle ilgili kültürel mirasını eserlerine taşıyan önemli Osmanlı şairlerinden birisi de Zâtî’dir. Zâtî; II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman olmak üzere üç padişah döneminde de yaşamıştır. II. Bayezid’in denizde Venediklilerin üstünlüğünü görüp sessizce hazırlıklara başlayışına, Yavuz’un Mısır Seferi’ne ve Kanuni dönemindeki deniz zaferlerine tanıklık etmiştir. Bu çalışma kapsamında Zâtî’nin şiirlerine Osmanlı deniz hâkimiyetinin ne ölçüde yansıdığını; şiirlerinde denize ve denizciliğe ait terimlerin gerçek veya mecaz hangi anlamlarda, nasıl kullanıldığını ortaya koymak amaçlanmıştır.
XVI。在本世纪的过程中,奥斯曼海军经历了一次巨大的转变。在发展的过程中,海洋植物也很重要。闪电般的巴耶济德在盖利波卢发起的第一次反对帮助该地区成为了奥斯曼国家的海洋中心。另一方面,在卡农时期,伊斯坦布尔的女孩数量达到了海洋活动的最高水平,奥斯曼国家在那里受到其所有海洋活动的控制。加上这一发展,奥斯曼利已经成为唯一一个在海上的威尼斯人。凯末尔·雷斯(Kemal Reis)、巴巴罗斯·海雷丁·帕沙(Barbaros Hayreddin Pasha)和土耳其海洋史上的重要人物及其胜利已经过去了一个世纪。在维拉耶蒂妻子的家中,奥斯曼帝国最重要的诗人之一,他继承了海洋和海洋的文化遗产。状态二、巴耶西住在地上三王那里,是照所罗门的律法,照所罗门的命令。二、Bayezid'in denizde Venediklilerinüstünlüğünügörüp sessionzce hazırlıklara başlayışına,Yavuz'un Mısır Seferi'ne ve Kanuni dönemindeki deniz zaferlerine tanıklık etmiştir。在这项研究中,扎提的诗歌反映了奥斯曼海政府的规模;在诗歌中,大海和大海的词语旨在揭示如何使用它们。
{"title":"Zâtî’nin Şiirlerinde Denize ve Denizciliğe Ait Terimler","authors":"Vesile ALBAYRAK SAK","doi":"10.21563/sutad.1347157","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1347157","url":null,"abstract":"XVI. yüzyıl, Osmanlı donanmasının denizcilik konusunda başlangıca göre büyük aşama kaydettiği bir yüzyıldır. Bu gelişim sürecinde Karesi Beyliği’nin donanmasının da önemli bir yeri vardır. Yıldırım Bayezid tarafından Gelibolu’da yaptırılan ilk tersane, bu bölgenin Osmanlı Devleti adına denizcilik merkezi hâline gelmesine katkı sağlamıştır. Osmanlı Devleti’nin bütün denizcilik işlerinin yönetildiği yer olan İstanbul’daki tersanede kızak sayısının iki yüze çıkarılmasıyla Kanuni döneminde denizcilik faaliyetleri en ileri seviyeye ulaşmıştır. Bu gelişimle birlikte Osmanlı’nın denizcilikte yegâne rakibi Venedikliler olmuştur. Bu asır Kemal Reis, Barbaros Hayreddin Paşa, Pîrî Reis gibi Türk denizcilik tarihinin önemli isimlerine ve onların zaferlerine tanık olunan bir yüzyıldır. \u0000Karesi Vilayeti’nde doğan, doğup büyüdüğü yerin deniz ve denizcilikle ilgili kültürel mirasını eserlerine taşıyan önemli Osmanlı şairlerinden birisi de Zâtî’dir. Zâtî; II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman olmak üzere üç padişah döneminde de yaşamıştır. II. Bayezid’in denizde Venediklilerin üstünlüğünü görüp sessizce hazırlıklara başlayışına, Yavuz’un Mısır Seferi’ne ve Kanuni dönemindeki deniz zaferlerine tanıklık etmiştir. Bu çalışma kapsamında Zâtî’nin şiirlerine Osmanlı deniz hâkimiyetinin ne ölçüde yansıdığını; şiirlerinde denize ve denizciliğe ait terimlerin gerçek veya mecaz hangi anlamlarda, nasıl kullanıldığını ortaya koymak amaçlanmıştır.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68226127","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Galibiyet veya mağlubiyetlerle sonuçlanan Osmanlı savaşlarının tasvir edilmesi, resim sanatı içerisinde nesiller boyu sürdürülen geleneğin bir parçasını oluşturmaktadır. İnsanlar geçmişte yaşanan olayları her ne kadar yazılı kaynaklardan öğrenmiş olsalar da dünyada iz bırakan gelişmeleri, bilhassa da savaşları zaman zaman bu tür betimlemeler aracılığıyla zihinlerinde canlandırmışlardır. Bu durum, kahramanlık fikriyle beslendiğinde yerini hamasî bir imgeye bırakmıştır. Bunun en belirgin yansımalarını, Türk resminde Preveze Deniz Zaferi (1538) konulu tuvallerde görmek mümkündür. Türklerin Akdeniz’de üstünlük kurmalarını sağlayan en büyük donanma savaşlarından biri olarak tarihe geçen bu mücadelenin görsel belge niteliğine dönüşmesi, bu resimler sayesinde gerçekleşmiştir. Çünkü Osmanlıların yenilmezliğini zihinlere kazıyan bu imaj, güçlü Türk imgesinin doğuşunda önemli role sahiptir. Aynı zamanda Osmanlı tarihsel anlatısına görsel açıdan büyük katkı sağlamaktadır. Üstelik ilk ürünlerini de 19. yüzyılın ortalarından itibaren vermeye başlamıştır. Fakat Preveze Deniz Muharebesi’nin bu alandaki önemi, bir Türk ressamın fırçasından çıkan en erken tarihli Osmanlı savaş tablosunu resim sanatına kazandırmış olmasıdır. Bu makalede ise Preveze Zaferi temalı tablolar üzerinden Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki hâkimiyet imajının görsel unsurları tartışılacaktır.
奥斯曼战争因胜利或失败而产生的定义是,它创造了代代相传的绘画传统的一部分。伊桑拉尔·盖西米斯特·亚萨南·奥拉伊拉尔和卡达尔·亚兹ılıkaynaklardanöğrenmişolsalar da dünyada iz bırakan gelişmeleri,bilhasa da savaşlarızaman zaman bu tür betimlemeler aracılşğıyla zihinlerinde canlandırmışlardır。当他受够了一个英雄的想法时,他以一种可怕的形象离开了自己的位置。在土耳其,在普雷维泽海胜利(1538年)的浴室里可以看到最明显的倒影。作为海洋中最大的军事战争之一,土耳其的优势发展就是这些图像的结果。因为这个反映奥斯曼人失败的形象,对土耳其强大形象的诞生起着重要作用。Aynızamanda Osmanlıtarihsel anlatısına görsel açıdan büyük katkısağlamaktadır。他们的第一批产品是19个。从本世纪中叶开始。但普雷维泽的海上战争在这一地区的重要性在于,他从土耳其雕塑中赢得了最早的奥斯曼战图。本文讨论了普雷维泽胜利主桌上奥斯曼帝国在海洋中的统治画面的视觉元素。
{"title":"Visual Representation of Ottoman Domination in the Mediterranean: Preveza Naval Victory in Oil Paintings","authors":"Rumeysa IŞIK YAYLA","doi":"10.21563/sutad.1347341","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1347341","url":null,"abstract":"Galibiyet veya mağlubiyetlerle sonuçlanan Osmanlı savaşlarının tasvir edilmesi, resim sanatı içerisinde nesiller boyu sürdürülen geleneğin bir parçasını oluşturmaktadır. İnsanlar geçmişte yaşanan olayları her ne kadar yazılı kaynaklardan öğrenmiş olsalar da dünyada iz bırakan gelişmeleri, bilhassa da savaşları zaman zaman bu tür betimlemeler aracılığıyla zihinlerinde canlandırmışlardır. Bu durum, kahramanlık fikriyle beslendiğinde yerini hamasî bir imgeye bırakmıştır. Bunun en belirgin yansımalarını, Türk resminde Preveze Deniz Zaferi (1538) konulu tuvallerde görmek mümkündür. Türklerin Akdeniz’de üstünlük kurmalarını sağlayan en büyük donanma savaşlarından biri olarak tarihe geçen bu mücadelenin görsel belge niteliğine dönüşmesi, bu resimler sayesinde gerçekleşmiştir. Çünkü Osmanlıların yenilmezliğini zihinlere kazıyan bu imaj, güçlü Türk imgesinin doğuşunda önemli role sahiptir. Aynı zamanda Osmanlı tarihsel anlatısına görsel açıdan büyük katkı sağlamaktadır. Üstelik ilk ürünlerini de 19. yüzyılın ortalarından itibaren vermeye başlamıştır. Fakat Preveze Deniz Muharebesi’nin bu alandaki önemi, bir Türk ressamın fırçasından çıkan en erken tarihli Osmanlı savaş tablosunu resim sanatına kazandırmış olmasıdır. Bu makalede ise Preveze Zaferi temalı tablolar üzerinden Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’deki hâkimiyet imajının görsel unsurları tartışılacaktır.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68225981","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Türk sanatının en küçük anıtlarından biri olan mezar taşları, inşa edildikleri dönemin kültürünü, sanat zevkini, sosyal ve ekonomik durumunu yansıtması, şehirlerin geçmişine ışık tutması bakımından oldukça önemlidir. Anadolu’nun çoğu yerinde olduğu gibi Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmış olan Edirne’de de mezar taşları hızla bozulmaya başlamıştır. Bu bozulmalardan daha çok mezarlıklar etkilenmekte, cami hazireleri biraz daha iyi durumdadır. Hazire ve mezar taşlarına karşı ilgi ve sorumluluk son dönemde büyük gelişmeler kaydetmiştir. Bu konu ile ilgili yayınlarda giderek çoğalmıştır. Bir yerleşim yerinin tarihi seyrini izleyebilmek adına mezar taşları oldukça önemli bir yere sahip olup Keşan’daki mezar taşları da bu bölgenin tarihi seyrini sunmaktadır. Çalışmamız Keşan ilçe merkezinde yer alan Hersekzade Ahmet Paşa, Bekir Varnalı ve Hacı Mehmet Ağa Camilerinin hazirelerinde bulunan mezar taşları ile Keşan ilçe merkezine 34 km uzaklıkta bulunan Erikli Köyü Mezarlığı ile ilçe merkezinde yer alan Tepe Mezarlığında tespit edilmiş mezar taşlarını kapsamaktadır. İncelenen mezar taşlarından en erken tarihlisi H. 925/ M.1519 en geç tarihlisi ise H. 1332/ M.1913-14 yıllarına aittir. Türk sanatında yüzyıllara göre ortaya çıkan motif, kompozisyon ve üslup, gelişim ve değişimlerini Keşan yöresindeki mezar taşlarında görmek mümkündür. Bu açıdan çalışma Keşan’ın Osmanlı tarihine de ışık tutmak adına önemlidir. Anahtar Kelimeler:
土耳其艺术最微小的记忆之一是它建成时的文化,艺术、社会和经济条件的反映,城市过去的光芒。在埃迪尔内,由于大多数阿纳多卢人统治了奥斯曼帝国,墓碑开始迅速倒塌。这些骚乱更多地受到墓地的影响,但化学物质稍微好一点。近年来,利益和责任记录了针对危险和最严重情况的重大进展。Bu konu ile ilgili yayınlarda giderekçoğalmıştır。为了监测一个遗址的历史,墓碑是非常重要的,墓碑也出现在克山。我们的工作是覆盖Ahmet Paşa、Bekir Varnali和Hachi Mehmet的墓碑,这些墓碑位于克山省公墓,距离克山市中心34公里,位于Erikli村公墓郊区。H.925/M.1519最早的历史是H.1332/M.1913-14埋葬墓碑的历史。在土耳其艺术中,几个世纪以来,人们一直可以在琢石的墓碑上看到图案、构图和构图、发展和变化。通过这种方式,了解克山的奥斯曼历史是很重要的。关键词:
{"title":"Historical Tombstones of Keşan Region","authors":"Murat Karademi̇r, İbrahim Kunt, Melike Demi̇rtaş","doi":"10.21563/sutad.1347327","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1347327","url":null,"abstract":"Türk sanatının en küçük anıtlarından biri olan mezar taşları, inşa edildikleri dönemin kültürünü, sanat zevkini, sosyal ve ekonomik durumunu yansıtması, şehirlerin geçmişine ışık tutması bakımından oldukça önemlidir. Anadolu’nun çoğu yerinde olduğu gibi Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapmış olan Edirne’de de mezar taşları hızla bozulmaya başlamıştır. Bu bozulmalardan daha çok mezarlıklar etkilenmekte, cami hazireleri biraz daha iyi durumdadır. Hazire ve mezar taşlarına karşı ilgi ve sorumluluk son dönemde büyük gelişmeler kaydetmiştir. Bu konu ile ilgili yayınlarda giderek çoğalmıştır. Bir yerleşim yerinin tarihi seyrini izleyebilmek adına mezar taşları oldukça önemli bir yere sahip olup Keşan’daki mezar taşları da bu bölgenin tarihi seyrini sunmaktadır. Çalışmamız Keşan ilçe merkezinde yer alan Hersekzade Ahmet Paşa, Bekir Varnalı ve Hacı Mehmet Ağa Camilerinin hazirelerinde bulunan mezar taşları ile Keşan ilçe merkezine 34 km uzaklıkta bulunan Erikli Köyü Mezarlığı ile ilçe merkezinde yer alan Tepe Mezarlığında tespit edilmiş mezar taşlarını kapsamaktadır. İncelenen mezar taşlarından en erken tarihlisi H. 925/ M.1519 en geç tarihlisi ise H. 1332/ M.1913-14 yıllarına aittir. Türk sanatında yüzyıllara göre ortaya çıkan motif, kompozisyon ve üslup, gelişim ve değişimlerini Keşan yöresindeki mezar taşlarında görmek mümkündür. Bu açıdan çalışma Keşan’ın Osmanlı tarihine de ışık tutmak adına önemlidir. \u0000Anahtar Kelimeler:","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68225927","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Sahiplik manasına gelen mülkiyet, genel anlamda kişilerin varlıklar üzerindeki aidiyetini gösteren hakları ifade eder. İnsanoğlu, hayatının her evresinde mülkiyet ekseninde bir oluşum meydana getirmiştir. Odak noktası insan olan kültürel yapılanmalar içerisinde de bu oluşumlar karşımıza çıkar. Bu bağlamda mülkiyetin ekonomik ve hukuki boyutlarının yanı sıra kültürel bir yönünün de bulunduğu ifade edilebilir. Özellikle şahısların mal ve varlıklarını korumak için yaptığı ritüellerde mülkiyetin kültürel yansımaları karşımıza çıkar. Bu durumu bir örnekle açıklamak gerekirse kişinin toprağını korumak için o bölgeyi tabu ve beddua aracılığıyla dokunulmaz yapması mülkiyetin kültürel yönünü oluşturur. Oğuzların önemli eserlerinden biri olan Dede Korkut hikâyeleri de mülkiyete konu olan çeşitli örnekler barındırmaktadır. Dirse Han’ın oğlu Boğaç Han’ı öldürmek istemesi, Uruz’un annesine beddua etmesi, Deli Dumrul’un köprüden geçenden otuz üç akça geçmeyenden kırk akça alması ve ad alamayan Uruz için Kazan’ın endişe etmesi, Oğuzların mülkiyet anlayışını ortaya koyan örneklerden birkaçıdır. Tespit edilen örnekler, Türk kültüründeki mülkiyet telakkisinin anlatılara nasıl yansıdığını göstermesi açısından önem arz eder. Dede Korkut hikâyelerinin örneklem olarak seçildiği bu makalede mülkiyet olgusu, mülki unsurlar ve mülki semboller olarak iki ana başlık altında değerlendirilmiştir. Mülkiyete konu olan ögeler mülki unsurlar; bir nesnenin mülkiyet olduğuna işaret eden ögeler ise mülki semboller başlığı altında incelenmiştir.
所有权财产通常表明人们有权在财产上提供帮助。人类在生活的每一个角落都创造了现实。会议室的重点是,我们在文化结构中面对这些事件。在这方面,财产的经济和法律层面也可以表示为文化层面。Özellikleşahısların mal ve varlıklarınıkorumak için yaptığıritüellerde mülkiyetin kültürel yansımalarıkarşımızaçıkar。为了解释这种情况,它创造了财产的文化方式来保护土地,使该地区不受需求的影响。他的孩子们最重要的作品之一是《圣克科特的故事》,其中包括各种财产的例子。Dirse Han的儿子想杀死Bo·ac Han,为Uruz的母亲祈祷,在不穿过Deli Dumrul桥的情况下占领30多条街道,并担心Kazan无法命名Uruz,这是理解孩子财产的例子之一。所列举的例子对于说明土耳其如何反映土耳其的房地产价格申报非常重要。在这篇文章中,科尔库特爷爷的故事被认为是两个主要标题下的财产、财产和财产符号的例子。地产上的国土物品;表示对象特性的房屋受特性符号的标题控制。
{"title":"Dede Korkut Hikâyelerinde Mülkiyetin Kültürel Örüntüleri","authors":"Cansu Daşdemi̇r","doi":"10.21563/sutad.1347121","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1347121","url":null,"abstract":"Sahiplik manasına gelen mülkiyet, genel anlamda kişilerin varlıklar üzerindeki aidiyetini gösteren hakları ifade eder. İnsanoğlu, hayatının her evresinde mülkiyet ekseninde bir oluşum meydana getirmiştir. Odak noktası insan olan kültürel yapılanmalar içerisinde de bu oluşumlar karşımıza çıkar. Bu bağlamda mülkiyetin ekonomik ve hukuki boyutlarının yanı sıra kültürel bir yönünün de bulunduğu ifade edilebilir. Özellikle şahısların mal ve varlıklarını korumak için yaptığı ritüellerde mülkiyetin kültürel yansımaları karşımıza çıkar. Bu durumu bir örnekle açıklamak gerekirse kişinin toprağını korumak için o bölgeyi tabu ve beddua aracılığıyla dokunulmaz yapması mülkiyetin kültürel yönünü oluşturur. Oğuzların önemli eserlerinden biri olan Dede Korkut hikâyeleri de mülkiyete konu olan çeşitli örnekler barındırmaktadır. Dirse Han’ın oğlu Boğaç Han’ı öldürmek istemesi, Uruz’un annesine beddua etmesi, Deli Dumrul’un köprüden geçenden otuz üç akça geçmeyenden kırk akça alması ve ad alamayan Uruz için Kazan’ın endişe etmesi, Oğuzların mülkiyet anlayışını ortaya koyan örneklerden birkaçıdır. Tespit edilen örnekler, Türk kültüründeki mülkiyet telakkisinin anlatılara nasıl yansıdığını göstermesi açısından önem arz eder. Dede Korkut hikâyelerinin örneklem olarak seçildiği bu makalede mülkiyet olgusu, mülki unsurlar ve mülki semboller olarak iki ana başlık altında değerlendirilmiştir. Mülkiyete konu olan ögeler mülki unsurlar; bir nesnenin mülkiyet olduğuna işaret eden ögeler ise mülki semboller başlığı altında incelenmiştir.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-23","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68226065","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Turks and Iranians have interacted in different geographies for centuries. Although the traces of this interaction can be detected in various Iranian and Turkic languages, the obvious examples are presented in Khalaj. Although many archaic features are preserved today, numerous linguistic copies made from Persian are also used in Khalaj. This article focuses on the texts collected from the village of Talkhab, where the majority of the Khalaj population is located. In the texts, it is seen that the features of Persian such as sound, form, syntax etc. are copied into Khalaj as a result of intense language relations. Global lexical and global grammatical copies in these texts are discussed. The use of these units, which can have simple and complex structures, differs according to age groups. When the data collected from different age groups are examined, it has been detected that while the number of lexical copies is higher in the middle (35-60) and upper middle (60-…) age groups, both lexical and grammatical copies are often used in the young population (15-35). However, this article highlights the large number of people fluent in the Khalaj language in the village of Talkhab, which has a multilingual language ecology.
{"title":"Some Observations on Persian Copies in Khalaj: Case of Talkhab Dialect","authors":"Hasan Güzel","doi":"10.21563/sutad.1347292","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1347292","url":null,"abstract":"Turks and Iranians have interacted in different geographies for centuries. Although the traces of this interaction can be detected in various Iranian and Turkic languages, the obvious examples are presented in Khalaj. Although many archaic features are preserved today, numerous linguistic copies made from Persian are also used in Khalaj. This article focuses on the texts collected from the village of Talkhab, where the majority of the Khalaj population is located. In the texts, it is seen that the features of Persian such as sound, form, syntax etc. are copied into Khalaj as a result of intense language relations. Global lexical and global grammatical copies in these texts are discussed. The use of these units, which can have simple and complex structures, differs according to age groups. When the data collected from different age groups are examined, it has been detected that while the number of lexical copies is higher in the middle (35-60) and upper middle (60-…) age groups, both lexical and grammatical copies are often used in the young population (15-35). However, this article highlights the large number of people fluent in the Khalaj language in the village of Talkhab, which has a multilingual language ecology.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"68225742","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Mudanya Mütarekesi gereğince Yunanistan’ın boşaltacağı Trakya’yı Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adına teslim almakla görevlendirilen Refet Paşa, 19 Ekim 1922’de İstanbul’a geldi. Yaklaşık dört yıldır fiili işgal altında bulunan İstanbul ahalisi, Refet Paşa’yı büyük bir sevinç ve coşku ile karşıladı. Refet Paşa, kendisini karşılayan Padişah ve hükümetin temsilcilerine, TBMM Hükümeti’nin İstanbul’da bir padişah ve hükümet tanımadığını açıkladı. Yaptığı konuşmalarda, verdiği röportajlarda Anadolu’da kurulan Yeni Türk devletinin yönetim biçimine yönelik önemli açıklamalar yaptı. Bu açıklamalarda Anadolu’da kurulan sistemi saltanat-ı milliye olarak tanımlıyordu ve kurulan sistemin kuvvetler birliğine dayalı meclis hükümeti sistemi olduğunu cumhuriyet veya meşrutiyet gibi sistemlere benzemediğini, Anadolu’nun kendi ihtiyaçlarından doğduğunu savunuyordu. Refet Paşa’nın bu konuşmalarına karşı İstanbul Baro Başkanı Lütfi Fikri Bey bir risale yazarak onun görüşlerini eleştirdi. Lütfi Fikri’ye göre Türkiye’ye en uygun sistem meşrutiyet sistemiydi. Lütfi Fikri Bey’in risalesinin yayımlanmasından sonra Türkiye’deki rejimin ne olacağına dair tartışmalar hız kazandı. Bu arada 1 Kasım 1922’de TBMM kararıyla saltanat ve hilafet birbirinden ayrıldı ve saltanat kaldırıldı. Saltanatın kaldırılmasından sonra Anadolu’da uygulanan meclis hükümeti sistemi ile alakalı tartışmalar devam etti. Bu bağlamda Lütfi Fikri Bey’in risalesine karşı çeşitli risaleler yayımlandı. Aynı zamanda konu dönemin basınına da yansıdı. Tartışmalar genellikle meşrutiyet, cumhuriyet, kuvvetler ayrılığı, kuvvetler birliği, hâkimiyet-i milliye, meclis hükümeti sistemi konuları üzerinden yürütüldü.
雷费特-帕夏受命代表土耳其大国民议会政府接管希腊根据穆达尼亚停战协定撤离的色雷斯,他于 1922 年 10 月 19 日抵达伊斯坦布尔。事实上已被占领近四年的伊斯坦布尔人民以极大的喜悦和热情欢迎雷费特-帕夏。雷费特-帕夏向欢迎他的苏丹和政府代表解释说,土耳其大国民议会政府不承认伊斯坦布尔的苏丹和政府。在演讲和访谈中,他就在安纳托利亚建立的新土耳其国家的政府形式发表了重要讲话。在这些讲话中,他将在安纳托利亚建立的制度定义为苏丹国-国家,并辩护说,所建立的制度是建立在权力统一基础上的议会制政府制度,它与共和制或立宪制等制度不同,是安纳托利亚自己的需要所产生的。针对雷菲特-帕夏的这些言论,伊斯坦布尔律师协会主席 Lütfi Fikri Bey 撰写了一篇论文,对他的观点进行了批评。Lütfi Fikri认为,最适合土耳其的制度是立宪制度。Lütfi Fikri Bey的小册子出版后,关于土耳其应实行何种制度的讨论加速了。与此同时,1922 年 11 月 1 日,土耳其大国民议会将苏丹国和哈里发国分开,并废除了苏丹国。苏丹国被废除后,关于在安纳托利亚实行议会制的辩论仍在继续。在此背景下,针对 Lütfi Fikri Bey 的论文发表了多篇论文。同时,这一问题也反映在当时的报刊上。争论的焦点一般集中在宪政、共和国、三权分立、三权分立、国家主权和议会制等问题上。
{"title":"Cumhuriyet’e Giden Yol: Saltanatın Kaldırılması Sürecinde Yaşanan Siyasal Sistem Tartışmaları","authors":"Asaf ÖZKAN","doi":"10.21563/sutad.1378257","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1378257","url":null,"abstract":"Mudanya Mütarekesi gereğince Yunanistan’ın boşaltacağı Trakya’yı Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adına teslim almakla görevlendirilen Refet Paşa, 19 Ekim 1922’de İstanbul’a geldi. Yaklaşık dört yıldır fiili işgal altında bulunan İstanbul ahalisi, Refet Paşa’yı büyük bir sevinç ve coşku ile karşıladı. Refet Paşa, kendisini karşılayan Padişah ve hükümetin temsilcilerine, TBMM Hükümeti’nin İstanbul’da bir padişah ve hükümet tanımadığını açıkladı. Yaptığı konuşmalarda, verdiği röportajlarda Anadolu’da kurulan Yeni Türk devletinin yönetim biçimine yönelik önemli açıklamalar yaptı. Bu açıklamalarda Anadolu’da kurulan sistemi saltanat-ı milliye olarak tanımlıyordu ve kurulan sistemin kuvvetler birliğine dayalı meclis hükümeti sistemi olduğunu cumhuriyet veya meşrutiyet gibi sistemlere benzemediğini, Anadolu’nun kendi ihtiyaçlarından doğduğunu savunuyordu. Refet Paşa’nın bu konuşmalarına karşı İstanbul Baro Başkanı Lütfi Fikri Bey bir risale yazarak onun görüşlerini eleştirdi. Lütfi Fikri’ye göre Türkiye’ye en uygun sistem meşrutiyet sistemiydi. Lütfi Fikri Bey’in risalesinin yayımlanmasından sonra Türkiye’deki rejimin ne olacağına dair tartışmalar hız kazandı. Bu arada 1 Kasım 1922’de TBMM kararıyla saltanat ve hilafet birbirinden ayrıldı ve saltanat kaldırıldı. Saltanatın kaldırılmasından sonra Anadolu’da uygulanan meclis hükümeti sistemi ile alakalı tartışmalar devam etti. Bu bağlamda Lütfi Fikri Bey’in risalesine karşı çeşitli risaleler yayımlandı. Aynı zamanda konu dönemin basınına da yansıdı. Tartışmalar genellikle meşrutiyet, cumhuriyet, kuvvetler ayrılığı, kuvvetler birliği, hâkimiyet-i milliye, meclis hükümeti sistemi konuları üzerinden yürütüldü.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135553690","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Demokrat Parti’nin ilk iktidar döneminde girişilen icraatların ve iktidar pratiklerinin seçmen onayına sunulması açısından 1954 seçimleri yabancı temsilciliklerin de dikkatle takip ettikleri bir yarış olmuştur. Bu seçimler öncesinde Türkiye’de yaşanan ve siyasi tansiyonu yükselten birtakım gelişmelerin seçmen nezdinde nasıl karşılanacağı merakla beklenmekteydi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin mallarına el konulması, Halkevlerinin ve Millet Partisi’nin kapatılması gibi gelişmeler 1954 seçimlerine gidilen süreçte iktidar ve muhalefet arasındaki ilişkiyi gerginleştirmiştir. Türkiye’deki siyasal gelişmeleri dikkatle takip eden İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği’nin dışişleri bakanlığına iletilmek üzere hazırlamış olduğu raporlar, 1954 seçimleri öncesinde vatandaşların oy tercihlerine etki edecek birtakım hususları içermesi bakımından anılan dönemi farklı bir pencereden okumaya imkân sağlamaktadır. Bu süreçte partilerin seçmen tercihlerine etki etmek için kullandığı stratejiler, dış politikanın iç politikaya ne şekilde etki ettiği ve bu bağlamda iktidar ve muhalefetin Batı ittifakı konusunda sağladığı oydaşmanın 1954 yılında çıkarılan Petrol Kanunu üzerinden belki de ilk kez sorgulanmaya başlaması gibi gelişmelerin tartışıldığı elçilik raporları, zamanın ekonomi politiğini ortaya koyması açısından dikkate alınmayı hak etmektedir.
{"title":"Türkiye’de Popülizm Ve Seçimsel Demokrasiye Prelüd: İngiliz Elçilik Raporlarında 1954 Seçimleri Üzerine Bazı Düşünceler","authors":"Resul BABAOĞLU","doi":"10.21563/sutad.1378480","DOIUrl":"https://doi.org/10.21563/sutad.1378480","url":null,"abstract":"Demokrat Parti’nin ilk iktidar döneminde girişilen icraatların ve iktidar pratiklerinin seçmen onayına sunulması açısından 1954 seçimleri yabancı temsilciliklerin de dikkatle takip ettikleri bir yarış olmuştur. Bu seçimler öncesinde Türkiye’de yaşanan ve siyasi tansiyonu yükselten birtakım gelişmelerin seçmen nezdinde nasıl karşılanacağı merakla beklenmekteydi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin mallarına el konulması, Halkevlerinin ve Millet Partisi’nin kapatılması gibi gelişmeler 1954 seçimlerine gidilen süreçte iktidar ve muhalefet arasındaki ilişkiyi gerginleştirmiştir. Türkiye’deki siyasal gelişmeleri dikkatle takip eden İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği’nin dışişleri bakanlığına iletilmek üzere hazırlamış olduğu raporlar, 1954 seçimleri öncesinde vatandaşların oy tercihlerine etki edecek birtakım hususları içermesi bakımından anılan dönemi farklı bir pencereden okumaya imkân sağlamaktadır. Bu süreçte partilerin seçmen tercihlerine etki etmek için kullandığı stratejiler, dış politikanın iç politikaya ne şekilde etki ettiği ve bu bağlamda iktidar ve muhalefetin Batı ittifakı konusunda sağladığı oydaşmanın 1954 yılında çıkarılan Petrol Kanunu üzerinden belki de ilk kez sorgulanmaya başlaması gibi gelişmelerin tartışıldığı elçilik raporları, zamanın ekonomi politiğini ortaya koyması açısından dikkate alınmayı hak etmektedir.","PeriodicalId":41528,"journal":{"name":"Turkiyat Arastirmalari Dergisi-Journal of Studies in Turkology","volume":null,"pages":null},"PeriodicalIF":0.0,"publicationDate":"2023-03-16","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"135553689","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":0,"RegionCategory":"","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}