Pub Date : 2016-06-29DOI: 10.1017/S0066154616000090
G. Horsley, Jean M. Luxford
Abstract Franz Cumont's influential article on pagan angels in Revue de l’histoire des religions, published just over a century ago in 1915, remains the point de départ for work on that subject. The present essay offers a brief evaluation of some of its features, and then concentrates on Greek epigraphic evidence from Asia Minor in the Roman imperial period. Most of these texts were not published when Cumont wrote, or else he treated them briefly since his focus lay largely on ancient philosophical discussions about angeloi by both insiders and outsiders to the Christian movement; and geographically he ranged more widely than we have chosen to do. The main aim of the present essay, however, is to test the widely-accepted hypothesis of A.R.R. Sheppard (1980/1981) that Jewish influence on pagan notions of angeloi is visible in these inscriptions even though that influence was applied by non-Jews in a confused manner. Özet Yüzyıl kadar önce 1915 tarihinde Revue de l’histoire des religions dergisinde yayınlanan Franz Cumont’un pagan melekler ile ilgili yazdığı etkileyici makale halen bu konunun esas kaynağı olarak kabul edilir. Makalemizde bu çalışmanın bazı özelliklerinin kısa bir değerlendirilmesi sunulmakta ve daha sonra Roma İmparatorluk döneminde Anadolu’dan ele geçen Yunanca epigrafik kanıtlar üzerinde yoğunlaşılmaktadır. Cumont makalesini yazdığında, bu metinlerin çoğu yayınlanmamıştı ve kendisi daha çok Hıristiyanlık hareketine içeriden ve dışarıdan gelen melekler hakkındaki antik felsefi tartışmalar üzerine yoğunlaştığından bu metinlere kısaca değinmişti. Ayrıca Cumont bizim seçtiğimizden çok daha geniş bir coğrafi alanı ele almıştı. Ancak bu makalemizin temel amacı, A.R.R. Sheppard tarafından öne sürülen ve geniş ölçüde kabul görmüş olan hipotezi (1980/1981) test etmektir. Sheppard’ın tezine göre, her ne kadar şaşırtıcı bir şekilde Yahudi olmayanlar tarafından uygulansa da, bu yazıtlardaki meleklerin pagan özelliklerinde Yahudi etkileri görülmektedir.
一个多世纪前的1915年,弗朗茨·库蒙在《宗教历史评论》(Revue de l’histoire des religions)上发表了一篇关于异教天使的有影响力的文章,这篇文章至今仍是该主题研究的起点。本文简要地评价了它的一些特征,然后集中于罗马帝国时期小亚细亚的希腊铭文证据。这些文本大多在库蒙写作的时候还没有出版,或者他对它们进行了简短的处理,因为他的重点主要放在基督教运动的内部和外部人士对天使的古代哲学讨论上;在地理上,他的范围比我们选择的范围更广。然而,本文的主要目的是检验A.R.R. Sheppard(1980/1981)广泛接受的假设,即犹太人对异教徒angeloi概念的影响在这些铭文中是可见的,尽管这种影响是由非犹太人以一种混乱的方式应用的。Özet Yüzyıl kadar önce 1915 tarihinde Revue de l ' history des religions dergisinde yayınlanan Franz Cumont 'un异教徒melekler ile ilgili yazdığı etkileyici makale halen bu konununesas kaynağı olarak kabul edilir。Makalemizde bu çalışmanın bazbazi özelliklerinin kısa bir değerlendirilmesi sunulmakta ve daha sonra Roma İmparatorluk döneminde Anadolu 'dan ele geen Yunanca epigrafik kanıtlar zerinde yoğunlaşılmaktadır。Cumont makalesini yazdığında,但metinlin çoğu yayınlanmamıştı ve kendisi daha ok Hıristiyanlık hareketine eriden ve dışarıdan gelen melekler hakkındaki antik felsefi tartışmalar zerine yoğunlaştığından但metinlere kısaca değinmişti。Ayrıca Cumont bizim seçtiğimizden ok daha geniik bir coğrafi alaniele almıştı。Ancak bu makalemizin temel amacyi, A.R.R. Sheppard tarafından öne s r len ve genii ölçüde kabul görmüş olan hipotezi (1980/1981) test etmektir。谢泼德的ın tezine göre,她的新卡达尔şaşırtıcı bir ekilde Yahudi olmayanlar tarafından uygulansa da,但yazıtlardaki meleklerin pagan özelliklerinde Yahudi etkileri görülmektedir。
{"title":"Pagan angels in Roman Asia Minor: revisiting the epigraphic evidence","authors":"G. Horsley, Jean M. Luxford","doi":"10.1017/S0066154616000090","DOIUrl":"https://doi.org/10.1017/S0066154616000090","url":null,"abstract":"Abstract Franz Cumont's influential article on pagan angels in Revue de l’histoire des religions, published just over a century ago in 1915, remains the point de départ for work on that subject. The present essay offers a brief evaluation of some of its features, and then concentrates on Greek epigraphic evidence from Asia Minor in the Roman imperial period. Most of these texts were not published when Cumont wrote, or else he treated them briefly since his focus lay largely on ancient philosophical discussions about angeloi by both insiders and outsiders to the Christian movement; and geographically he ranged more widely than we have chosen to do. The main aim of the present essay, however, is to test the widely-accepted hypothesis of A.R.R. Sheppard (1980/1981) that Jewish influence on pagan notions of angeloi is visible in these inscriptions even though that influence was applied by non-Jews in a confused manner. Özet Yüzyıl kadar önce 1915 tarihinde Revue de l’histoire des religions dergisinde yayınlanan Franz Cumont’un pagan melekler ile ilgili yazdığı etkileyici makale halen bu konunun esas kaynağı olarak kabul edilir. Makalemizde bu çalışmanın bazı özelliklerinin kısa bir değerlendirilmesi sunulmakta ve daha sonra Roma İmparatorluk döneminde Anadolu’dan ele geçen Yunanca epigrafik kanıtlar üzerinde yoğunlaşılmaktadır. Cumont makalesini yazdığında, bu metinlerin çoğu yayınlanmamıştı ve kendisi daha çok Hıristiyanlık hareketine içeriden ve dışarıdan gelen melekler hakkındaki antik felsefi tartışmalar üzerine yoğunlaştığından bu metinlere kısaca değinmişti. Ayrıca Cumont bizim seçtiğimizden çok daha geniş bir coğrafi alanı ele almıştı. Ancak bu makalemizin temel amacı, A.R.R. Sheppard tarafından öne sürülen ve geniş ölçüde kabul görmüş olan hipotezi (1980/1981) test etmektir. Sheppard’ın tezine göre, her ne kadar şaşırtıcı bir şekilde Yahudi olmayanlar tarafından uygulansa da, bu yazıtlardaki meleklerin pagan özelliklerinde Yahudi etkileri görülmektedir.","PeriodicalId":45130,"journal":{"name":"Anatolian Studies","volume":"66 1","pages":"141 - 183"},"PeriodicalIF":1.2,"publicationDate":"2016-06-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.1017/S0066154616000090","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"57053290","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":1,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2016-06-29DOI: 10.1017/S0066154616000041
R. Vaessen
Abstract The presence of imported and locally produced Mycenaean pottery in western Anatolia has long caught the attention of scholars, and various explanatory models have been proposed to explain the apparent attractiveness of the pottery. In most cases, however, emphasis is placed on the (stylistic) differences between Mycenaean pottery and the various local plain wares, and it is assumed that these differences were actively recognised by local communities and exploited in the formation of social identities. This paper, however, pilots a different approach that focuses not on the stylistic differences between Mycenaean pottery and the various Anatolian wares but on the (perceived) common ground(s) between them and argues that the attractiveness of Mycenaean, and previously Minoan pottery, lay not so much in its cultural origins or its ‘foreignness’ as in its potential to fit in with existing local material assemblages and enhance a sense of communality among cosmopolitan communities. Özet Batı Anadolu’da ithal ve yerli üretim Miken seramiğinin varlığı uzun süredir akademisyenlerin dikkatini çekmektedir ve bu seramiğin belirgin olan cazibesini açıklamak için çeşitli modeller ileri sürülmüştür. Ancak çoğu durumda Miken seramiği ve çeşitli yerli seramik arasındaki (üslup) farklılıklara vurgu yapılmakta ve bu farklılıkların yerel topluluklar tarafından etkin bir şekilde tanındığı ve toplumsal kimliklerin oluşumunda kullanıldığı varsayılmaktadır. Ancak bu makalede, Miken seramiği ve çeşitli Anadolu seramiği arasındaki stil farklılıklarına değil, onlar arasındaki (algılanan) ortak paydalara odaklanan farklı bir yaklaşım denenmektedir. Miken seramiğinin ve daha önce Minos seramiğinin çekiciliğinin, onların kültürel kökeninde ya da ‘yabancı’ oluşlarında değil, mevcut yerel malzeme toplulukları ile uyumu ve kozmopolit toplumlar arasında toplumsallık duygusunu geliştirmek için potansiyeli olmasına dayandığı ileri sürülmektedir.
在安纳托利亚西部存在的进口和本地生产的迈锡尼陶器长期以来一直引起学者们的注意,并提出了各种解释模型来解释陶器的明显吸引力。然而,在大多数情况下,重点放在迈锡尼陶器和各种当地普通陶器之间的(风格)差异上,并且假设这些差异被当地社区积极认可,并在形成社会身份的过程中被利用。然而,本文尝试了一种不同的方法,不关注迈锡尼陶器和各种安纳托利亚陶器之间的风格差异,而是关注它们之间(可感知的)共同点,并认为迈锡尼陶器和之前的米诺斯陶器的吸引力,与其说是在于其文化起源或其“异域性”,不如说在于其与现有的当地材料组合相适应的潜力,并增强了世界性社区之间的共同性。Özet batyi Anadolu 'da ithal ve yerli retim Miken seramiğinin varlığı uzun sredir akademisyenlerin dikkatini ekmektedir ve bu seramiğin belirgin olan cazibesini açıklamak itli建模师ileri s rllm r。Ancak公司ğu durumda Miken seramiğ我ceşitli yerli seramik arasındaki (uslup) farklılı美妙vurgu yapılmakta ve bu farklılıkların yerel topluluklar tarafından etkin birşekilde tanındığıve toplumsal kimliklerin oluşumunda kullanıldığıvarsayılmaktadır。Ancak bu makalede, Miken seramiği ve itli Anadolu seramiği arasındaki still farklılıklarına değil, onlar arasındaki (algılanan) ortak paydalara odaklanan farklyi bir yaklaşım denenmektedir。Miken seramiğinin ve daha önce Minos seramiğinin çekiciliğinin, onların k lt rel kökeninde ya da ' yabancyi ' oluşlarında değil, mevcut yerel malzeme topluluklari ile uyumu ve kozmopolit toplumlar arasında toplumsallık duygusunu geli tirmek ialtin potansiyeli olmasına dayandığı ileri s r lmektedir。
{"title":"Cosmopolitanism, communality and the appropriation of Mycenaean pottery in western Anatolia","authors":"R. Vaessen","doi":"10.1017/S0066154616000041","DOIUrl":"https://doi.org/10.1017/S0066154616000041","url":null,"abstract":"Abstract The presence of imported and locally produced Mycenaean pottery in western Anatolia has long caught the attention of scholars, and various explanatory models have been proposed to explain the apparent attractiveness of the pottery. In most cases, however, emphasis is placed on the (stylistic) differences between Mycenaean pottery and the various local plain wares, and it is assumed that these differences were actively recognised by local communities and exploited in the formation of social identities. This paper, however, pilots a different approach that focuses not on the stylistic differences between Mycenaean pottery and the various Anatolian wares but on the (perceived) common ground(s) between them and argues that the attractiveness of Mycenaean, and previously Minoan pottery, lay not so much in its cultural origins or its ‘foreignness’ as in its potential to fit in with existing local material assemblages and enhance a sense of communality among cosmopolitan communities. Özet Batı Anadolu’da ithal ve yerli üretim Miken seramiğinin varlığı uzun süredir akademisyenlerin dikkatini çekmektedir ve bu seramiğin belirgin olan cazibesini açıklamak için çeşitli modeller ileri sürülmüştür. Ancak çoğu durumda Miken seramiği ve çeşitli yerli seramik arasındaki (üslup) farklılıklara vurgu yapılmakta ve bu farklılıkların yerel topluluklar tarafından etkin bir şekilde tanındığı ve toplumsal kimliklerin oluşumunda kullanıldığı varsayılmaktadır. Ancak bu makalede, Miken seramiği ve çeşitli Anadolu seramiği arasındaki stil farklılıklarına değil, onlar arasındaki (algılanan) ortak paydalara odaklanan farklı bir yaklaşım denenmektedir. Miken seramiğinin ve daha önce Minos seramiğinin çekiciliğinin, onların kültürel kökeninde ya da ‘yabancı’ oluşlarında değil, mevcut yerel malzeme toplulukları ile uyumu ve kozmopolit toplumlar arasında toplumsallık duygusunu geliştirmek için potansiyeli olmasına dayandığı ileri sürülmektedir.","PeriodicalId":45130,"journal":{"name":"Anatolian Studies","volume":"66 1","pages":"43 - 65"},"PeriodicalIF":1.2,"publicationDate":"2016-06-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.1017/S0066154616000041","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"57053247","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":1,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2016-06-29DOI: 10.1017/S0066154616000053
T. Bryce
Abstract The focus of this article is the recently published, near-duplicate ARSUZ inscriptions carved on two stelae found near İskenderun in southeastern Turkey and dating to the later tenth century BC. Particular attention is given to the historical section of these inscriptions, and its reference to a land called Hiyawa (Assyrian Que) in eastern Cilicia, previously attested in only one other Iron Age inscription, the Luwian-Phoenician bilingual found at Çineköy near Adana. The article discusses what new information can be deduced about Hiyawa, including its relationship with the land of Adana(wa) in eastern Cilicia, the implications to be drawn from the findspot of the stelae and the much-debated question of whether the references to Hiyawa reflect Greek settlement in southeastern Anatolia during the Early Iron Age. Fresh attention is also given to the two Akkadian texts from the archives of Late Bronze Age Ugarit which refer to a group called the Hiyawa-men, who were located at that time (late 13th to early 12th century) in Lukka in southwestern Anatolia. The controversial identification of this group with Ahhiyawans/Mycenaean Greeks is re-examined within the broader context of a comprehensive reconsideration of the Ahhiyawa-Hiyawa equation and the role played by ‘Hiyawans’ and the land of Hiyawa in the affairs of the eastern Mediterranean world from the end of the Bronze Age through the succeeding Iron Age. Özet Bu makalenin odak noktası, son zamanlarda yayınlanan, Türkiye’nin güneydoğusunda İskenderun yakınlarında bulunan ve M.Ö. 10. yüzyılın sonlarına tarihlenen, iki stel üzerine oyulmuş neredeyse birbirinin kopyası olan ARSUZ yazıtlarıdır. Özellikle bu yazıtların tarihsel bölümüne dikkat çekilir ve daha önce Adana yakınlarında Çineköy’de bulunmuş olan Luvi-Fenike dillerinde yazılmış bir diğer Demir Çağı yazıtında doğrulanan ve doğu Kilikya’da bulunan Hiyawa (Asurca Que) ülkesine atıfta bulunması üzerinde durulur. Makalede, doğu Kilikya’daki Adana(wa) ülkesiyle ilişkisi de dahil olmak üzere, Hiyawa hakkında hangi yeni bilgilere ulaşılabileceği, stellerin buluntu yerlerinden hangi sonuçların çıkarılabileceği ve çok tartışılan bir soru olan Hiyawa’nın Erken Demir Çağı’nda güneydoğu Anadolu’da Yunan yerleşimini yansıtıp yansıtmadığı tartışılmaktadır. Ayrıca Ugarit’in Geç Tunç Çağı arşivlerinde bulunan iki Akad metninde, güneybatı Anadolu’da Lukka’da o dönem yerleşmiş (13. Yüzyıl sonlarından 12. Yüzyıl başlarına kadar) Hiyawalılardan bahsedilmektedir. Bu topluluğun tartışmalı kimliği Ahhiyawalılar/Mikenli Yunanlılar ile birlikte, Ahhiyawa-Hiyawa denkleminin, ‘Hiyawalıların’ ve Hiyawa ülkesinin Tunç Çağı’nın sonundan başlayıp onu takip eden Demir Çağı boyunca doğu Akdeniz dünyasında oynadığı rol daha geniş çerçevede kapsamlı bir şekilde yeniden gözden geçirilerek incelenmektedir.
本文的重点是最近发表的,刻在土耳其东南部İskenderun附近的两块石碑上的几乎相同的ARSUZ铭文,可追溯到公元前10世纪后期。特别要注意的是这些铭文的历史部分,以及它对西里西亚东部一个名为Hiyawa(亚述Que)的土地的参考,之前只有一个铁器时代的铭文证明了这一点,即在Adana附近Çineköy发现的Luwian-Phoenician双语。本文讨论了可以推断出的关于Hiyawa的新信息,包括它与西里西亚东部阿达纳(Adana)土地的关系,从石碑发现地点得出的含义,以及关于Hiyawa的参考文献是否反映了早期铁器时代希腊人在安纳托利亚东南部定居的备受争议的问题。来自青铜时代晚期乌加里特档案的两份阿卡德语文本也得到了新的关注,这两份文本提到了当时(13世纪末至12世纪初)位于安纳托利亚西南部卢卡的一个名为Hiyawa-men的群体。将这群人与阿希亚瓦人/迈锡尼希腊人的有争议的认同,在更广泛的背景下重新审视,即全面重新考虑阿希亚瓦-希亚瓦人的等式,以及“希亚瓦人”和希亚瓦人的土地在从青铜时代结束到随后的铁器时代的东地中海世界事务中所扮演的角色。Özet Bu makalenin odak noktasyi, son zamanlarda yayınlanan, t rkiye 'nin güneydoğusunda İskenderun yakınlarında bulunan ve M.Ö。10. yüzyılın sonlarına tarihlenen, iki stel, zerine yulmuki neredeyse birbirinin kopyasyolan ARSUZ yazıtlarıdır。Ozellikle bu yazıtların tarihsel bolumune dikkat cekilir ve daha一旦亚达那牦牛ınlarında Cinekoy用bulunmuşolan Luvi-Fenike dillerinde yazılmışbir diğer Demir Cağıyazıtında做ğrulanan已经做ğu Kilikya物资bulunan Hiyawa (Asurca是)ulkesineı自贸区bulunmasıuzerinde durulur。Makalede,ğu Kilikya 'daki亚达那(wa) ulkesiyle伊犁ş基西人de dahil olmak uzere, Hiyawa hakkında hangi yeni bilgilere齿龈şılabileceğ我stellerin buluntu yerlerinden hangi sonucların cı冰斗ılabileceğ我科钦挞ışı局域网bir soru olan Hiyawa’ın Erken Demir Cağı“nda guneydoğu安纳托里亚物资的云南yerleşimini燕ıtıp燕ıtmadığı挞ışılmaktadır。Ayrıca Ugarit 'in Geç Tunç Çağı ar ivlerinde bulunan iki Akad metninde, g neybatyi Anadolu 'da Lukka 'da o dönem yerle miei(13)。Yüzyıl sonlarındanYüzyıl başlarına kadar) Hiyawalılardan bahsedilmektedir。Bu topluluğ联合国挞ışmalıkimliğ我Ahhiyawalı守护神/ Mikenli Yunanlı守护神ile birlikte, Ahhiyawa-Hiyawa denkleminin,“Hiyawalı守护神ın ' ve Hiyawa ulkesinin Tunc Cağı' nın sonundan baş躺ıp onu takip伊甸园Demir Cağıboyunca做ğu Akdeniz dunyasında oynadığı高校daha genişcercevede kapsamlıbirşekilde yeniden gozden gecirilerek incelenmektedir。
{"title":"The land of Hiyawa (Que) revisited","authors":"T. Bryce","doi":"10.1017/S0066154616000053","DOIUrl":"https://doi.org/10.1017/S0066154616000053","url":null,"abstract":"Abstract The focus of this article is the recently published, near-duplicate ARSUZ inscriptions carved on two stelae found near İskenderun in southeastern Turkey and dating to the later tenth century BC. Particular attention is given to the historical section of these inscriptions, and its reference to a land called Hiyawa (Assyrian Que) in eastern Cilicia, previously attested in only one other Iron Age inscription, the Luwian-Phoenician bilingual found at Çineköy near Adana. The article discusses what new information can be deduced about Hiyawa, including its relationship with the land of Adana(wa) in eastern Cilicia, the implications to be drawn from the findspot of the stelae and the much-debated question of whether the references to Hiyawa reflect Greek settlement in southeastern Anatolia during the Early Iron Age. Fresh attention is also given to the two Akkadian texts from the archives of Late Bronze Age Ugarit which refer to a group called the Hiyawa-men, who were located at that time (late 13th to early 12th century) in Lukka in southwestern Anatolia. The controversial identification of this group with Ahhiyawans/Mycenaean Greeks is re-examined within the broader context of a comprehensive reconsideration of the Ahhiyawa-Hiyawa equation and the role played by ‘Hiyawans’ and the land of Hiyawa in the affairs of the eastern Mediterranean world from the end of the Bronze Age through the succeeding Iron Age. Özet Bu makalenin odak noktası, son zamanlarda yayınlanan, Türkiye’nin güneydoğusunda İskenderun yakınlarında bulunan ve M.Ö. 10. yüzyılın sonlarına tarihlenen, iki stel üzerine oyulmuş neredeyse birbirinin kopyası olan ARSUZ yazıtlarıdır. Özellikle bu yazıtların tarihsel bölümüne dikkat çekilir ve daha önce Adana yakınlarında Çineköy’de bulunmuş olan Luvi-Fenike dillerinde yazılmış bir diğer Demir Çağı yazıtında doğrulanan ve doğu Kilikya’da bulunan Hiyawa (Asurca Que) ülkesine atıfta bulunması üzerinde durulur. Makalede, doğu Kilikya’daki Adana(wa) ülkesiyle ilişkisi de dahil olmak üzere, Hiyawa hakkında hangi yeni bilgilere ulaşılabileceği, stellerin buluntu yerlerinden hangi sonuçların çıkarılabileceği ve çok tartışılan bir soru olan Hiyawa’nın Erken Demir Çağı’nda güneydoğu Anadolu’da Yunan yerleşimini yansıtıp yansıtmadığı tartışılmaktadır. Ayrıca Ugarit’in Geç Tunç Çağı arşivlerinde bulunan iki Akad metninde, güneybatı Anadolu’da Lukka’da o dönem yerleşmiş (13. Yüzyıl sonlarından 12. Yüzyıl başlarına kadar) Hiyawalılardan bahsedilmektedir. Bu topluluğun tartışmalı kimliği Ahhiyawalılar/Mikenli Yunanlılar ile birlikte, Ahhiyawa-Hiyawa denkleminin, ‘Hiyawalıların’ ve Hiyawa ülkesinin Tunç Çağı’nın sonundan başlayıp onu takip eden Demir Çağı boyunca doğu Akdeniz dünyasında oynadığı rol daha geniş çerçevede kapsamlı bir şekilde yeniden gözden geçirilerek incelenmektedir.","PeriodicalId":45130,"journal":{"name":"Anatolian Studies","volume":"66 1","pages":"67 - 79"},"PeriodicalIF":1.2,"publicationDate":"2016-06-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.1017/S0066154616000053","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"57052877","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":1,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2016-06-29DOI: 10.1017/S0066154616000089
H. Güney
Abstract This paper presents the initial results of an epigraphic survey of a Roman imperial estate, carried out in 2014 in northern Choria Considiana, today encompassing the area of Mihalıççık in Eskişehir, located between the Sakarya (Sangarios) river to the north and the Porsuk (Tembris) river to the south. The paper focuses on ten funerary inscriptions found in situ in the Çalçak Roman necropolis, 4km distant from Dinek village in Mihalıççık. All these inscriptions, found on the northern edge of the Choria Considiana, contain information relating to the social and economic status of the inhabitants of the estate, and also offer evidence about stone quarries and stonemasonry in the region. The paper begins with a presentation of the historical geography of the region, and then evaluates the new inscriptions against the existing evidence about the Choria Considiana with reference to the social and economic infrastructure of the area; important questions about the social, economic and cultural life of the region are posed. The article concludes with a catalogue of the inscriptions. Özet Bu makalede kuzeyde Sakarya (Sangarios) ve güneyde Porsuk (Tembris) nehirleri arasında yer alan ve Roma döneminde Khoria Konsidiana olarak adlandırılan mülk alanının kuzeyini oluşturan Eskişehir iline bağlı Mihalıççık ilçesinde 2014 yılında yürütülen epigrafik yüzey araştırmasının ilk sonuçları sunulmaktadır. Makale, Mihalıççık ilçesine bağlı Dinek köyüne 4 km uzakta olan Çalçak Roma nekropolisinde in situ olarak bulunan on yazıta odaklanmaktadır. Keşfedilen bu yeni yazıtlar mülk alanında yaşayan sakinlerin sosyo-ekonomik durumları hakkında bilgi sağlarken bölgedeki taş ocakları ve taş işçiliği konusunda da fikir vermektedir. Makale bölgenin tarihsel coğrafyası ile başlamakta, ardından keşfedilen yazıtlar Khoria Konsidiana ve genel olarak bölge hakkında bilinen veriler ışığında değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı konusunda pek çok soruyu da beraberinde getirmektedir. Makale yazıtların bir kataloğu ile son bulmaktadır.
本文介绍了2014年在Choria Considiana北部对罗马帝国庄园进行的铭文调查的初步结果,该调查今天包括eski ehir的Mihalıççık地区,位于北部的Sakarya (Sangarios)河和南部的Porsuk (Tembris)河之间。这篇论文的重点是在Mihalıççık距离Dinek村4公里远的Çalçak罗马墓地中发现的10个墓葬铭文。所有这些铭文都是在Choria Considiana的北部边缘发现的,包含了与该地区居民的社会和经济地位有关的信息,也提供了该地区采石场和石匠的证据。本文首先介绍了该地区的历史地理情况,然后结合该地区的社会和经济基础设施,对新发现的铭文进行了评价。提出了有关该地区社会、经济和文化生活的重要问题。文章最后对铭文进行了分类。Ozet Bu makalede kuzeyde Sakarya (Sangarios) ve guneyde Porsuk (Tembris) nehirleri arasında你艾伦ve罗马doneminde Khoria Konsidiana olarak不言自明ırı局域网mulk alanınıkuzeyini oluş图兰Eskişehir iline英航ğlıMihalıcc kıilcesinde 2014 yılında yurutulen epigrafik yuzey araştı各次ını同类sonuclarısunulmaktadır。马卡莱,Mihalıççık ilesine bağlı Dinek köyüne 4公里uzakta olan Çalçak罗马nekropolisinde在原位olarak bulunan yazıta odaklanmaktadır。ke fedilen bu yeni yazıtlar m lk alanında yaayan sakinlerin sosyo-ekonomik durumlarik hakkında bilgi sağlarken bölgedeki taek ocaklarik taek işçiliği konusunda da fikir vermektedir。Makale bölgenin tarihsel coğrafyası ile ba lamakta, ardından ke fedilen yazıtlar Khoria Konsidiana ve genel olarak bölge hakkında bilinen veriler ışığında değerlendirilmektedir。但是değerlendirme bölgenin sosyo- economik ve k ltlt rel yapısı konusunda pek ok soruyu da beraberinde getirmektedir。Makale yazıtların bir kataloğu ile son bulmaktadır。
{"title":"New inscriptions from the Choria Considiana: Çalçak Roman necropolis","authors":"H. Güney","doi":"10.1017/S0066154616000089","DOIUrl":"https://doi.org/10.1017/S0066154616000089","url":null,"abstract":"Abstract This paper presents the initial results of an epigraphic survey of a Roman imperial estate, carried out in 2014 in northern Choria Considiana, today encompassing the area of Mihalıççık in Eskişehir, located between the Sakarya (Sangarios) river to the north and the Porsuk (Tembris) river to the south. The paper focuses on ten funerary inscriptions found in situ in the Çalçak Roman necropolis, 4km distant from Dinek village in Mihalıççık. All these inscriptions, found on the northern edge of the Choria Considiana, contain information relating to the social and economic status of the inhabitants of the estate, and also offer evidence about stone quarries and stonemasonry in the region. The paper begins with a presentation of the historical geography of the region, and then evaluates the new inscriptions against the existing evidence about the Choria Considiana with reference to the social and economic infrastructure of the area; important questions about the social, economic and cultural life of the region are posed. The article concludes with a catalogue of the inscriptions. Özet Bu makalede kuzeyde Sakarya (Sangarios) ve güneyde Porsuk (Tembris) nehirleri arasında yer alan ve Roma döneminde Khoria Konsidiana olarak adlandırılan mülk alanının kuzeyini oluşturan Eskişehir iline bağlı Mihalıççık ilçesinde 2014 yılında yürütülen epigrafik yüzey araştırmasının ilk sonuçları sunulmaktadır. Makale, Mihalıççık ilçesine bağlı Dinek köyüne 4 km uzakta olan Çalçak Roma nekropolisinde in situ olarak bulunan on yazıta odaklanmaktadır. Keşfedilen bu yeni yazıtlar mülk alanında yaşayan sakinlerin sosyo-ekonomik durumları hakkında bilgi sağlarken bölgedeki taş ocakları ve taş işçiliği konusunda da fikir vermektedir. Makale bölgenin tarihsel coğrafyası ile başlamakta, ardından keşfedilen yazıtlar Khoria Konsidiana ve genel olarak bölge hakkında bilinen veriler ışığında değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı konusunda pek çok soruyu da beraberinde getirmektedir. Makale yazıtların bir kataloğu ile son bulmaktadır.","PeriodicalId":45130,"journal":{"name":"Anatolian Studies","volume":"66 1","pages":"125 - 139"},"PeriodicalIF":1.2,"publicationDate":"2016-06-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.1017/S0066154616000089","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"57053260","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":1,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2016-06-29DOI: 10.1017/S0066154616000065
Michael J. Taylor
Abstract This article explores the battle scene on a small bronze plaque recovered during the 19th-century excavation of Pergamon, initially published in 1913 and subsequently lost. It argues that the most likely identification of the scene is the Battle of Magnesia, fought in 190 BC. The scene features Attalid cavalry riding to the rescue of distressed Roman legionaries, both fighting in opposition to Antiochus the Great's heavy phalanx and Gallic cavalry. The heroics of the Attalid cavalry are central to the scene, and likely reflect a courtly narrative that gave Eumenes II and his small contingent outsized credit for the joint victory. Özet Bu makalede, 19. Yüzyılda Pergamon kazılarında bulunan, 1913 yılında yayınlanmış ve daha sonra kaybolmuş küçük bir bronz levha üzerindeki savaş sahnesi incelenmektedir. Bu sahnenin büyük olasılıkla M.Ö. 190 yılında gerçekleşen Magnesia Savaşı’nı betimlediği ileri sürülmektedir. Sahnede, Büyük Antiochus’un ağır piyadelerine ve Galya süvarilerine karşı savaşan Roma lejyonerlerini kurtarmaya giden Attalid süvarileri gösterilmiştir. Sahnenin merkezinde yer alan kahraman Attalid süvarileri büyük olasılıkla, birlikte kazanılan zafer için haddinden fazla itibar gösterilen II. Eumenes ve onun küçük birliğinin hikayesini yansıtmaktadır.
摘要本文探讨了19世纪佩加蒙发掘期间发现的一块小青铜牌匾上的战斗场景,该牌匾最初发表于1913年,后来失传。它认为,最有可能确定现场的是公元前190年的马格尼西亚战役。场景中,阿塔利德骑兵骑马营救陷入困境的罗马军团,他们都与安条克大帝的重型方阵和高卢骑兵作战。阿塔利德骑兵的英雄事迹是这一场景的核心,很可能反映了一种宫廷叙事,这种叙事让尤梅内斯二世和他的小分队为联合胜利赢得了巨大的赞誉。Özet Bu makalede,19岁。Yüzyılda Pergamon kazılarında bulunan,1913年Yılındayayınlanmışve daha sonra kaybolmuşküçük bir青铜器levhaüzerindeki savaşsahnesi incelemmektedir。这一幕很可能是190年发生的氧化镁战争。在现场,阿塔利德骑兵前去营救对抗大安条克和加利亚骑兵的罗马狮。Sahnenin merkezinde yer alan kahraman Attalid süvarileri büyük olasılıkla,birlikte kazanılan zafer için haddinden fazla itibar gösterilen II。Eumenes ve onun küçük birliğinin hikayesini yansıtmaktadır。
{"title":"The Attalid victory at Magnesia on a lost plaque from Pergamon","authors":"Michael J. Taylor","doi":"10.1017/S0066154616000065","DOIUrl":"https://doi.org/10.1017/S0066154616000065","url":null,"abstract":"Abstract This article explores the battle scene on a small bronze plaque recovered during the 19th-century excavation of Pergamon, initially published in 1913 and subsequently lost. It argues that the most likely identification of the scene is the Battle of Magnesia, fought in 190 BC. The scene features Attalid cavalry riding to the rescue of distressed Roman legionaries, both fighting in opposition to Antiochus the Great's heavy phalanx and Gallic cavalry. The heroics of the Attalid cavalry are central to the scene, and likely reflect a courtly narrative that gave Eumenes II and his small contingent outsized credit for the joint victory. Özet Bu makalede, 19. Yüzyılda Pergamon kazılarında bulunan, 1913 yılında yayınlanmış ve daha sonra kaybolmuş küçük bir bronz levha üzerindeki savaş sahnesi incelenmektedir. Bu sahnenin büyük olasılıkla M.Ö. 190 yılında gerçekleşen Magnesia Savaşı’nı betimlediği ileri sürülmektedir. Sahnede, Büyük Antiochus’un ağır piyadelerine ve Galya süvarilerine karşı savaşan Roma lejyonerlerini kurtarmaya giden Attalid süvarileri gösterilmiştir. Sahnenin merkezinde yer alan kahraman Attalid süvarileri büyük olasılıkla, birlikte kazanılan zafer için haddinden fazla itibar gösterilen II. Eumenes ve onun küçük birliğinin hikayesini yansıtmaktadır.","PeriodicalId":45130,"journal":{"name":"Anatolian Studies","volume":"66 1","pages":"81 - 90"},"PeriodicalIF":1.2,"publicationDate":"2016-06-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.1017/S0066154616000065","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"57052931","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":1,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2016-06-29DOI: 10.1017/S0066154616000077
N. Milner
Abstract A new building inscription (no. 1) from Oinoanda, found beside the baths building Ml 1 in 2011, dedicates the building to the Roman emperor Vespasian and his sons Titus and Domitian in AD 73. This article places the new find in the setting of the whole building complex, including the adjacent building Ml 2, which is likely to be a palaistra (wrestling-school), though rebuilt over a century later. The inscription supplies new evidence for the date of the governor of Lycia-Pamphylia, Firmus. It also points to the existence of earlier baths, which is compared to other similar indications from elsewhere in Lycia. A second, but illegible, inscription was recorded in 2012, outside a doorway leading from building Ml 1 into the peristyle building Ml 2 (no. 2). A third inscription on a statue base in building Ml 2 was also recorded (no. 3), along with two other illegible statue-base inscriptions (nos 4 and 5). The article places them in the context of the inscribed monuments found earlier at the building complex (nos 6 and 7), which may have included the small building Ml 3, and discusses them in the light of the broader phenomenon of Julio-Claudian and Flavian baths buildings in the region, and the role of the provincial governors and procurators in overseeing such building projects. This allows us to draw some conclusions about the nature and impact of Roman rule in first-century Lycia, which brought within the reach of many Lycian cities piped water, Italian-style bathing and new, improved facilities for the regionally popular heavy athletic sports of boxing, wrestling and pankration (unarmed combat). Özet 2011 yılında Oinoanda’da hamam yapısı MI 1’in yanında bulunan bir yapı üzerindeki yazıt (no. 1), yapının M.S. 73 yılında Roma İmparatoru Vespasian ve oğulları Titus ve Domitian’a adandığını göstermektedir. Bu makale, MI 1 yapısının yanında bulunan ve muhtemelen palaestra (güreş okulu) olan MI 2 yapısının yüzyıl kadar sonra tekrar inşa edilmesine karşın, bu yeni buluntuyu bütün yapı kompleksinin düzenlemesi içine yerleştirmektedir. Yazıt, Likya-Pamphylia valisi Firmus için yeni bir tarih vermektedir. Aynı zamanda Likya’da başka yerlerde benzerleriyle karşılaştırılabilecek daha erken dönem hamamların varlığına işaret eder. İkinci yazıt okunaksız olup, MI 1 yapısından MI 2 peristil yapıya (no. 2) açılan kapının dışında 2012 yılında saptanmıştır. Üçüncü bir yazıt (no. 3) MI 2 yapısında bir heykel kaidesinde, iki diğer okunaksız heykel kaidesi yazıtıyla beraber (no. 4 ve 5) kaydedilmiştir. Makalede, bu yazıtlar belki de küçük bir yapı olan MI 3 binasını da içine alan yapı kompleksinde daha önce bulunan yazıtlı anıtlar (no. 6 ve 7) bağlamında ele alınmakta ve bunlar bölgede bulunan Julio-Claudiuslar ve Flaviuslar dönemi hamam yapılarının daha geniş olgusu ışığında değerlendirilmekte ve bu tür inşaat projelerinin denetlenmesinde eyalet valilerinin ve procuratorlerin (temsilci) oynadığı rol tartışılmaktadır. Bu sayede, pek çok Likya kentinin su boru
摘要:新建筑题字(no.;1) 2011年发现于俄亥俄州的浴场建筑Ml 1旁,这座建筑是为了纪念公元73年的罗马皇帝维斯帕先和他的儿子提图斯和多米提安。这篇文章将新发现置于整个建筑群的背景中,包括相邻的Ml 2,它很可能是一个摔跤学校,尽管在一个多世纪后重建。碑文为利西亚-旁菲利亚总督的日期提供了新的证据。它还指出了早期浴场的存在,这与吕西亚其他地方的类似迹象相比较。另一个难以辨认的铭文记录于2012年,在1号楼通往2号楼的门道外。第2号楼的雕像基座上也有第三个铭文(第2号)。3),以及其他两个难以辨认的雕像底座铭文(第4号和第5号)。文章将它们放在早期在建筑群中发现的铭文纪念碑(第6号和第7号)的背景下,其中可能包括小型建筑Ml 3,并根据该地区胡里奥-克劳狄亚和弗拉维安浴室建筑的更广泛现象进行讨论,以及省长和检察官在监督此类建筑项目中的作用。这使我们可以得出一些关于罗马统治在一世纪的利西亚的性质和影响的结论,它给许多利西亚城市带来了自来水,意大利式的沐浴和新的,改进的设施,用于当地流行的拳击,摔跤和pankration(非武装格斗)等重竞技运动。Özet 2011 yılında Oinoanda 'da hamam yapısı MI 1'in yanında bulunan bir yapyi zerindeki yazıt1), yapının M.S. 73 yılında Roma İmparatoru Vespasian ve oğulları Titus ve Domitian 'a adandığını göstermektedir。bumakale, MI 1 yapısının yanında bulunan ve muhtemelen palestra (g reekokulu) olan MI 2 yapısının yüzyıl kadar sonra tekrar in a edilmesine karşın,但yeni buluntuyu b t n yapyi kompleksinin d zenlemesi i ine yerle tirmektedir。Yazıt, Likya-Pamphylia valisi firus i in yeni bir tarih vermektedir。aynizamanda Likya 'da ba ka yerlerde benzerleriyle karşılaştırılabilecek daha erken dönem hamamların varlığına iaret eder。İkinci yazıt okunaksız olup, MI 1 yapısından MI 2 peristil yapıya2) açılan kapının dışında 2012 yılında saptanmıştırÜçüncü bir yazıt3) MI 2 yapısında bir heykel kaidesinde, iki diğer okunaksız heykel kaidesi yazıtıyla berberer (no. 1);我喜欢kaydedilmitir。Makalede, but yazıtlar belki de k k bir yapbirolan小米3 binasını da i alan yapbirkompleksinde daha önce bulunan yazıtlı anıtlar (no. 1)6 ve 7) bağlamında ele alınmakta ve bunlar bölgede bulunan Julio-Claudiuslar ve Flaviuslar dönemi hamam yapılarının daha geniu olgusu ışığında değerlendirilmekte ve bu t r inaat projelerinin denetlenmesinde eyalet valilerinin ve procuratorlerin (temsilci) oynadığı rol tartışılmaktadır。busayede, pek ok Likya kentinin su borulu sisteme gei, İtalyan tarzyi hamamlarbölgede poplerolan books, g reki pankreas (silahsız dövüş) gibi ağır atletik sporlar iyeni ve gelitirilmiki tesisleri getiren Roma yönetiminin birinci yüzyılda Likya 'daki doğası ve etkileri hakkında bazbazi sonuulaabilmekteyi。
{"title":"Building Roman Lycia: new inscriptions and monuments from the baths and peristyle buildings Ml 1 and Ml 2 at Oinoanda","authors":"N. Milner","doi":"10.1017/S0066154616000077","DOIUrl":"https://doi.org/10.1017/S0066154616000077","url":null,"abstract":"Abstract A new building inscription (no. 1) from Oinoanda, found beside the baths building Ml 1 in 2011, dedicates the building to the Roman emperor Vespasian and his sons Titus and Domitian in AD 73. This article places the new find in the setting of the whole building complex, including the adjacent building Ml 2, which is likely to be a palaistra (wrestling-school), though rebuilt over a century later. The inscription supplies new evidence for the date of the governor of Lycia-Pamphylia, Firmus. It also points to the existence of earlier baths, which is compared to other similar indications from elsewhere in Lycia. A second, but illegible, inscription was recorded in 2012, outside a doorway leading from building Ml 1 into the peristyle building Ml 2 (no. 2). A third inscription on a statue base in building Ml 2 was also recorded (no. 3), along with two other illegible statue-base inscriptions (nos 4 and 5). The article places them in the context of the inscribed monuments found earlier at the building complex (nos 6 and 7), which may have included the small building Ml 3, and discusses them in the light of the broader phenomenon of Julio-Claudian and Flavian baths buildings in the region, and the role of the provincial governors and procurators in overseeing such building projects. This allows us to draw some conclusions about the nature and impact of Roman rule in first-century Lycia, which brought within the reach of many Lycian cities piped water, Italian-style bathing and new, improved facilities for the regionally popular heavy athletic sports of boxing, wrestling and pankration (unarmed combat). Özet 2011 yılında Oinoanda’da hamam yapısı MI 1’in yanında bulunan bir yapı üzerindeki yazıt (no. 1), yapının M.S. 73 yılında Roma İmparatoru Vespasian ve oğulları Titus ve Domitian’a adandığını göstermektedir. Bu makale, MI 1 yapısının yanında bulunan ve muhtemelen palaestra (güreş okulu) olan MI 2 yapısının yüzyıl kadar sonra tekrar inşa edilmesine karşın, bu yeni buluntuyu bütün yapı kompleksinin düzenlemesi içine yerleştirmektedir. Yazıt, Likya-Pamphylia valisi Firmus için yeni bir tarih vermektedir. Aynı zamanda Likya’da başka yerlerde benzerleriyle karşılaştırılabilecek daha erken dönem hamamların varlığına işaret eder. İkinci yazıt okunaksız olup, MI 1 yapısından MI 2 peristil yapıya (no. 2) açılan kapının dışında 2012 yılında saptanmıştır. Üçüncü bir yazıt (no. 3) MI 2 yapısında bir heykel kaidesinde, iki diğer okunaksız heykel kaidesi yazıtıyla beraber (no. 4 ve 5) kaydedilmiştir. Makalede, bu yazıtlar belki de küçük bir yapı olan MI 3 binasını da içine alan yapı kompleksinde daha önce bulunan yazıtlı anıtlar (no. 6 ve 7) bağlamında ele alınmakta ve bunlar bölgede bulunan Julio-Claudiuslar ve Flaviuslar dönemi hamam yapılarının daha geniş olgusu ışığında değerlendirilmekte ve bu tür inşaat projelerinin denetlenmesinde eyalet valilerinin ve procuratorlerin (temsilci) oynadığı rol tartışılmaktadır. Bu sayede, pek çok Likya kentinin su boru","PeriodicalId":45130,"journal":{"name":"Anatolian Studies","volume":"66 1","pages":"91 - 124"},"PeriodicalIF":1.2,"publicationDate":"2016-06-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.1017/S0066154616000077","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"57053020","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":1,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2016-06-29DOI: 10.1017/S006615461600003X
Y. Heffron
Abstract Prior to the emergence of the fully officialised temples of the Hittite state, formal religious space in Anatolia is recognisable in a handful of small shrines or sanctuaries. Presumably at the service of local communities, but neither monumental nor formulaic, such shrines attest to a modest if eclectic range of religious activities in the early second millennium. Also to be included in this range are rituals which took place within the domestic sphere, pointing to private family-based concerns, rather than a communal agenda, guiding ritual activity. Such spaces are conspicuous in the Lower Town settlement of the well-known site of Kültepe-Kaneš, where a small number of private houses were furnished with a cultic installation in the form of a stone stele. Associated with a range of other symbolically charged elements (such as ritual vessels, foundation or votive deposits), these stelae are a stark testimony to the practice of delineating permanent, formalised ritual space within quotidian domestic space. This article offers a detailed examination of stone stelae at Kültepe-Kaneš in order to identify meaningful frameworks of contextual analysis, cross-cultural comparanda and correlation of the archaeological data with visual and textual accounts of cult activity in a society in which local Anatolian and northern Mesopotamian elements intermixed over several generations from the beginning of the 20th to that of the 17th century BC. Özet Hitit devlet erkinin bütünüyle resmiyet atfettiği tapınakların ortaya çıkışından önce Anadolu’da resmi nitelikli sayabileceğimiz kutsal mekanların, az sayıda küçük mabet ya da dinsel sığınaktan ibaret olduğunu görüyoruz. Hiçbiri anıtsal büyüklükte ya da tek bir ölçüye göre tasarlanmamış ve muhtemelen sadece yöre halkına hizmet eden bu tür mabetler, M.Ö. 2. binin ilk yarısındaki dinsel etkinliklerin mütevazı ve bir o kadar da eklektik olduğuna işaret eder. Bu etkinliklerin kapsamına ev/hane ortamında gerçekleşen ve toplumsal bir gündemden çok aileye ve aile bireylerine özgü gereksinimlerin yön verdiği ritüelleri de dahil edebiliriz. Bu tür hane-içi dinsel mekanlar Kültepe-Kaneš’in Aşağı Şehir yerleşiminde de göze çarpmaktadır. Kaneš mahallelerindeki özel konutların bazılarında, kült işlevi gördüğü anlaşılan taş steller ortaya çıkarılmıştır. Hele ki sembolik anlam taşıyan diğer başka unsurlarla (törensel kaplar, temel ve adak gömüleri vb.) birlikte değerlendirildiğinde bu steller, günlük yaşamın geçtiği ev mekanları içinde rituel amaçlara mahsus alanların da belirlendiğinin açık kanıtıdır. Bu makalede taş stellerden yola çıkarak, M.Ö. 20. yy’ın başından M.Ö. 17. yy’ın başına kadar geçen süre boyunca Anadolu ve kuzey Mezopotamya unsurlarının kaynaştığı kārum dönemi kuşaklarının kült etkinlikleri irdelenmektedir. Bu bağlamda, Kültepe-Kaneš stellerinin mekan (kontekst) odaklı olarak anlamlandırılabildiği, kültürler-arası komparandayla ilişkilendirildiği ve genel olarak arkeolojik verilerin hem görsel hem de yaz
在赫梯国家完全正式的寺庙出现之前,安纳托利亚的正式宗教空间在少数小神殿或避难所中得到认可。这些神庙可能是为当地社区服务的,但既不是纪念性的,也不是公式化的,它们证明了在第二个千年的早期,宗教活动的折衷范围是适度的。这一范围还包括在家庭范围内举行的仪式,指出以家庭为基础的私人关切,而不是指导仪式活动的公共议程。这样的空间在著名的k ltepe- kanesi的下城定居点很明显,在那里,少数私人住宅配备了石碑形式的崇拜装置。这些石碑与一系列其他具有象征意义的元素(如仪式容器、基础或许愿沉积物)相关联,是在日常家庭空间中描绘永久性、形式化仪式空间的鲜明证据。本文对k ltepes - kanesei的石碑进行了详细的研究,以确定有意义的背景分析框架、跨文化比较以及考古数据与宗教活动的视觉和文本描述的相关性,在这个社会中,当地的安那托利亚人和北美索不达米亚人从公元前20世纪初到公元前17世纪初的几代人里相互融合。Özet hit - devlet erkinin b t n yle resmiyet atfettiği tapınakların ortaya çıkışından önce Anadolu 'da resminitelikli sayabileceğimiz kutsal mekanların, az sayıda k kmabet ya da dinsel sığınaktan ibaret olduğunu görüyoruz。hibiri anıtsal b ykl kte ya da tek bir ölçüye göre tasarlanmamış ve muhtemelen sadece yöre halkına hizmet eden bu t r mabetler, M.Ö。2. bininilk yarısındaki dinsel etkinliklerin m tevazyve bir o kadar da eklektik olduğuna iaret eder。但是etkinliklerin kapsamına ev/hane ortamında gerekle ve toplumsal bir g ndemden ok aileye ve aile bireylerine özgü gereksinimlerin yön verdiği rit elleri de dahil edebiliriz。but r hani - i dinsel mekanlar k ltepe- kanesi ' in Aşağı Şehir yerle iminde de göze çarpmaktadır。kanesi mahallelerindeki özel konutların bazılarında, k lt i列维gördüğü anlaşılan tami steller ortaya çıkarılmıştır。Hele ki sembolik anlam taşıyan diğer ba ka unsurlarla (törensel kaplar, temel ve adak gömüleri vb.) birlikte değerlendirildiğinde但steller, g nl k yaşamın geçtiği ev mekanlari i inde rituel ama lara mahsus alanların da belirlendiğinin açık kanıtıdır。但是makalede tasu stellerden yola çıkarak, M.Ö。20.yy ' ın başından M.Ö。17. ' ' ın başına kadar ge en s re boyunca Anadolu ve kuzey Mezopotamya unsurlarının kaynaştığı kārum dönemi kuşaklarının k lt etkinlikleri irdelenmektedir。Bu bağlamda, k ltepe- kanesov stellerinin mekan (kontekst) odaklak olarak anlamlandırılabildiği, k ltrler - araski komparandayla ilişkilendirildiği ve genel olarak arkeolojik verilerin hem görsel hem de yazılı kaynaklar ışığında değerlendirildiği tutarlye bir ereve ortaya koymak amaçlanmıştır。
{"title":"Stone stelae and religious space at Kültepe-Kaneš","authors":"Y. Heffron","doi":"10.1017/S006615461600003X","DOIUrl":"https://doi.org/10.1017/S006615461600003X","url":null,"abstract":"Abstract Prior to the emergence of the fully officialised temples of the Hittite state, formal religious space in Anatolia is recognisable in a handful of small shrines or sanctuaries. Presumably at the service of local communities, but neither monumental nor formulaic, such shrines attest to a modest if eclectic range of religious activities in the early second millennium. Also to be included in this range are rituals which took place within the domestic sphere, pointing to private family-based concerns, rather than a communal agenda, guiding ritual activity. Such spaces are conspicuous in the Lower Town settlement of the well-known site of Kültepe-Kaneš, where a small number of private houses were furnished with a cultic installation in the form of a stone stele. Associated with a range of other symbolically charged elements (such as ritual vessels, foundation or votive deposits), these stelae are a stark testimony to the practice of delineating permanent, formalised ritual space within quotidian domestic space. This article offers a detailed examination of stone stelae at Kültepe-Kaneš in order to identify meaningful frameworks of contextual analysis, cross-cultural comparanda and correlation of the archaeological data with visual and textual accounts of cult activity in a society in which local Anatolian and northern Mesopotamian elements intermixed over several generations from the beginning of the 20th to that of the 17th century BC. Özet Hitit devlet erkinin bütünüyle resmiyet atfettiği tapınakların ortaya çıkışından önce Anadolu’da resmi nitelikli sayabileceğimiz kutsal mekanların, az sayıda küçük mabet ya da dinsel sığınaktan ibaret olduğunu görüyoruz. Hiçbiri anıtsal büyüklükte ya da tek bir ölçüye göre tasarlanmamış ve muhtemelen sadece yöre halkına hizmet eden bu tür mabetler, M.Ö. 2. binin ilk yarısındaki dinsel etkinliklerin mütevazı ve bir o kadar da eklektik olduğuna işaret eder. Bu etkinliklerin kapsamına ev/hane ortamında gerçekleşen ve toplumsal bir gündemden çok aileye ve aile bireylerine özgü gereksinimlerin yön verdiği ritüelleri de dahil edebiliriz. Bu tür hane-içi dinsel mekanlar Kültepe-Kaneš’in Aşağı Şehir yerleşiminde de göze çarpmaktadır. Kaneš mahallelerindeki özel konutların bazılarında, kült işlevi gördüğü anlaşılan taş steller ortaya çıkarılmıştır. Hele ki sembolik anlam taşıyan diğer başka unsurlarla (törensel kaplar, temel ve adak gömüleri vb.) birlikte değerlendirildiğinde bu steller, günlük yaşamın geçtiği ev mekanları içinde rituel amaçlara mahsus alanların da belirlendiğinin açık kanıtıdır. Bu makalede taş stellerden yola çıkarak, M.Ö. 20. yy’ın başından M.Ö. 17. yy’ın başına kadar geçen süre boyunca Anadolu ve kuzey Mezopotamya unsurlarının kaynaştığı kārum dönemi kuşaklarının kült etkinlikleri irdelenmektedir. Bu bağlamda, Kültepe-Kaneš stellerinin mekan (kontekst) odaklı olarak anlamlandırılabildiği, kültürler-arası komparandayla ilişkilendirildiği ve genel olarak arkeolojik verilerin hem görsel hem de yaz","PeriodicalId":45130,"journal":{"name":"Anatolian Studies","volume":"66 1","pages":"23 - 42"},"PeriodicalIF":1.2,"publicationDate":"2016-06-29","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://sci-hub-pdf.com/10.1017/S006615461600003X","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"57053180","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":1,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}
Pub Date : 2015-10-01DOI: 10.3978/j.issn.2224-4336.2015.10.07
Naz Al Hafid, John Christodoulou
Phenylketonuria (PKU) is an autosomal recessive inborn error of metabolism caused by a deficiency in the hepatic enzyme phenylalanine hydroxylase (PAH). If left untreated, the main clinical feature is intellectual disability. Treatment, which includes a low Phe diet supplemented with amino acid formulas, commences soon after diagnosis within the first weeks of life. Although dietary treatment has been successful in preventing intellectual disability in early treated PKU patients, there are major issues with dietary compliance due to palatability of the diet. Other potential issues associated with dietary therapy include nutritional deficiencies especially vitamin D and B12. Suboptimal outcomes in cognitive and executive functioning have been reported in patients who adhere poorly to dietary therapy. There have been continuous attempts at improving the quality of medical foods including their palatability. Advances in dietary therapy such as the use of large neutral amino acids (LNAA) and glycomacropeptides (GMP; found within the whey fraction of bovine milk) have been explored. Gene therapy and enzyme replacement or substitution therapy have yielded more promising data in the recent years. In this review the current and possible future treatments for PKU are discussed.
苯丙酮尿症(PKU)是一种常染色体隐性遗传的先天性代谢错误,由肝脏苯丙氨酸羟化酶(PAH)缺乏引起。如果不及时治疗,主要临床特征是智力障碍。治疗方法包括在出生后几周内尽快开始低 Phe 饮食,并辅以氨基酸配方。虽然饮食治疗在预防早期 PKU 患者的智力残疾方面取得了成功,但由于饮食的适口性,在饮食依从性方面存在很大问题。与饮食疗法相关的其他潜在问题包括营养缺乏,尤其是维生素 D 和 B12。有报告称,饮食治疗依从性差的患者在认知和执行功能方面的效果不佳。人们一直在努力提高医用食品的质量,包括其适口性。饮食疗法的进步,如使用大分子中性氨基酸(LNAA)和糖化麦角肽(GMP,存在于牛乳的乳清成分中),也得到了探索。近年来,基因疗法和酶替代或替换疗法取得了更多有希望的数据。本综述将讨论 PKU 目前和未来可能的治疗方法。
{"title":"Phenylketonuria: a review of current and future treatments.","authors":"Naz Al Hafid, John Christodoulou","doi":"10.3978/j.issn.2224-4336.2015.10.07","DOIUrl":"10.3978/j.issn.2224-4336.2015.10.07","url":null,"abstract":"<p><p>Phenylketonuria (PKU) is an autosomal recessive inborn error of metabolism caused by a deficiency in the hepatic enzyme phenylalanine hydroxylase (PAH). If left untreated, the main clinical feature is intellectual disability. Treatment, which includes a low Phe diet supplemented with amino acid formulas, commences soon after diagnosis within the first weeks of life. Although dietary treatment has been successful in preventing intellectual disability in early treated PKU patients, there are major issues with dietary compliance due to palatability of the diet. Other potential issues associated with dietary therapy include nutritional deficiencies especially vitamin D and B12. Suboptimal outcomes in cognitive and executive functioning have been reported in patients who adhere poorly to dietary therapy. There have been continuous attempts at improving the quality of medical foods including their palatability. Advances in dietary therapy such as the use of large neutral amino acids (LNAA) and glycomacropeptides (GMP; found within the whey fraction of bovine milk) have been explored. Gene therapy and enzyme replacement or substitution therapy have yielded more promising data in the recent years. In this review the current and possible future treatments for PKU are discussed. </p>","PeriodicalId":45130,"journal":{"name":"Anatolian Studies","volume":"64 1","pages":"304-17"},"PeriodicalIF":2.0,"publicationDate":"2015-10-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4728993/pdf/","citationCount":null,"resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":"79057893","PeriodicalName":null,"FirstCategoryId":null,"ListUrlMain":null,"RegionNum":1,"RegionCategory":"历史学","ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":"OA","EPubDate":null,"PubModel":null,"JCR":null,"JCRName":null,"Score":null,"Total":0}